Mirasta Tenkis Davası Nedir?
Tenkis davası, miras bırakanın tasarruf özgürlüğünü aşarak saklı pay sahibi mirasçıların miras hakkına yaptığı tecavüzün giderilmesi ve miras bırakanın yaptığı tasarrufun kanuni sınırlar içerisine çekilmesi için açılan bir davadır.
Tenkis davası miras hukukuna ilişkin bir dava olup murisin (miras bırakanın) ölümü halinde açılabilen bir davadır. Muris sağ iken bu davanın açılması mümkün değildir. Tenkis davası, miras bırakanın bazı mirasçılar aleyhine mirastan mal kaçırma işlemlerine karşı oldukça etkili bir hukuk davasıdır.
Saklı Pay Sahibi Mirasçı Nedir?
Saklı pay sahibi mirasçı, miras bırakanın yaptığı tasarruflara karşı miras payları belirli oranlarda korunan mirasçılardır. Yani, miras bırakanın hiçbir şekilde müdahale edemeyeceği, üzerinde tasarruf edemeyeceği şekilde bir miras hakkına sahip olan mirasçılara “saklı pay sahibi mirasçı” denilmektedir. Medeni Kanunda sınırlı olarak sayılan saklı paylı mirasçılar şunlardır:
- Miras bırakanın altsoyu (Çocukları, evlatlıkları, torunları ve onların çocukları),
- Miras bırakanın anne-babası,
- Miras bırakanın eşi.
Daha önce saklı paylı mirasçı olarak sayılan miras bırakanın kardeşleri yapılan değişiklikle saklı paylı mirasçı olmaktan çıkarılmıştır. Ancak bu değişikliğin yapıldığı 10 Mayıs 2007 gününden önce gerçekleşen ölümlerde, bundan sonraki bir tarihte açılan tenkis davasında kardeşlerin de saklı payı göz önüne alınacaktır.
Miras Hukukunda Saklı Pay Oranları Nedir?
Miras hukukunda saklı pay, miras bırakanın miras hakkına tecavüz eden bazı tasarruflarına karşı korunan, yasal miras payının belirli bir oranıdır. Miras bırakan (muris) bu oranlar üzerinde tasarruf edemez. Saklı pay sahibi mirasçının saklı pay üzerindeki miras hakkı hiçbir şekilde ortadan kaldırılamaz.
Miras hukukunda saklı pay, Yasal Miras Payı üzerinden hesaplanır.
Buna göre saklı paylar;
1. Altsoy ve Mirasta Saklı Pay Hakkı: Miras bırakanın altsoyu için yasal miras payının yarısı (1/2’si) saklı pay olarak kabul edilir. Örneğin, ölümünden sonra mirasçı olarak üç çocuğu ve eşi kalan miras bırakan (muris) tüm malvarlığını vasiyetname yoluyla eşine bıraksa dahi paylaşım mirasçıların saklı payı dikkate alınarak yapılacaktır. Bu durumda her bir çocuğun yasal miras payı 1/4’tür, her bir çocuğun saklı pay oranı da 1/2 olduğundan, muris (miras bırakan) tüm malvarlığını eşe bıraksa dahi her bir çocuğun mirasın 1/8’i oranında miras hakkı vardır, muris (miras bırakan) bu saklı paya dokunamaz. Somut örneğimizde, miras bırakan, tüm malvarlığını eşine bırakmasaydı her biri 1/4 oranında yasal miras hakkına sahip olabilecek çocuklar, murisin tüm malvarlığını eşine bırakması halinde 1/8 oranında mirasta pay sahibi olacaktır.
2. Anne-Baba ve Mirasta Saklı Pay Hakları: Ana ve babanın her biri için yasal miras payının dörtte biri(1/4’ü) saklı pay olarak kabul edilir.
3. Sağ Kalan Eş İçin Saklı Pay: Sağ kalan eş için altsoy ile birlikte (1. Zümre) veya ana-baba ile birlikte (2. Zümre) mirasçı olması durumunda yasal miras payının tamamı; diğer durumlarda yani tek başına veya 3. Zümre ile birlikte mirasçı ise burada da yasal miras payının dörtte üçü (3/4’ü) saklı pay olarak kabul edilmiştir.
Ancak, 1.1.2002 tarihinden önce gerçekleşen ölümlerde miras paylarının ve saklı payların belirlenmesinde eski sisteme göre paylaştırma ve saklı paylar hesaplanır. Bu tarihten önceki sistemde bu oranlar farklıdır. Ayrıca 10.05.2007 tarihine kadar saklı paylı mirasçı olarak sayılan kardeşler için de bu tarihten önce gerçekleşen ölümlerde, açılan davalarda saklı payları göz önünde tutulacaktır. Eğer 10.05.2007 tarihinden sonra ölüm gerçekleşmiş ise kardeşlerin saklı payları hesaplanmayacaktır.
Hemen belirtmek gerekir ki, tenkise konu tasarrufun 1.1.2002 tarihinden önce yapılmış olması onu Eski Medeni kanuna tabi kılmaz. Önemli olan miras bırakanın ölüm tarihidir.
Murisin Mirasta Tasaruf Oranı
Tasarruf oranı, yukarda bahsedilen tüm saklı paylar toplamının terekeden çıkarılması ile bulunan ve miras bırakanın serbestçe tasarruf edebileceği oran olarak ifade edilebilir. Tasarruf oranı ve saklı payların belirlenmesi aslında terekenin hesaplanması ile kendiliğinden ortaya çıkar. Dolayısıyla asıl önemli olan konu burada terekenin (net tereke) belirlenmesidir. Bu da uygulamada daha çok bilirkişi vasıtasıyla yapılmaktadır. Örnek vermek gerekirse terekeyi 1 tam sayı olarak kabul edersek, saklı paylar toplamının ifade ettiği sayıyı (ki bu kesirli bir sayı olur) bu 1’den çıkardığımızda kalan kesirli sayı tasarruf oranını verecektir. Örneğin, somut bir hesaplamada saklı paylar toplamı 5/8 ise tasarruf oranı da geriye kalan 3/8’dir.
Tereke Nasıl Hesaplanır?
Terekenin hesaplanması teknik bir konu olduğu için uygulamada net tereke hesabı bilirkişi marifetiyle yapılmaktadır. Net tereke belirlenirken terekenin aktifleri (mallar, paralar,alacaklar vs.) ve pasifleri (borçlar) bulunur ve aktiften pasifler çıkarılarak net tereke bulunur.
Terekenin aktiflerini miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi kazandırmalardır. Terekenin pasif değerlerini ise miras bırakanın borçları, miras bırakan ile bir arada yaşayan kişilerin üç aylık geçim giderleri, terekeyi mühürleme ve defter tutma masrafları, cenaze masrafları gibi giderler oluşturur.
Tenkis Davası
Murisin (miras bırakan) yaptığı bazı ölüme bağlı ve sağlararası kazandırmaların saklı paylı mirasçıların saklı paylarını ihlal ettikleri ( yani miras bırakanın tasarruf oranını aştığı) oranda etkisizleştirilmesi; diğer bir ifade ile bu işlemlerden kaynaklı ifa borcu doğuyorsa saklı paylı mirasçıların bu ifa borcundan kurtulması ya da ifa edilmiş ise bu oranda geri iadelerinin kararlaştırılmasına tenkis denir (TMK md. 560).
Tenkis davası kural olarak saklı paylı mirasçıların ve istisna olarak da bu mirasçıların alacaklılarının, miras bırakanın tasarruf oranını aşan kazandırmalarının bu aşan oranda etkisizleştirilmesini mahkemeden talep ettikleri davadır. Tenkis davası ancak miras bırakanın ölümü halinde açılabilir. Saklı paylı mirasçılar, miras bırakan sağken yapılan kazandırmanın saklı paylarını ihlal ettiği kesin dahi olsa ve onun ölümü beklendiğindee telafisi imkansız zararlar doğuracak olsa bile yine de tenkis davası açamazlar. Herhangi bir gerekçe ile ihtiyati tedbir talebinde bulunamazlar. Kısacası mirasçıların hakları miras bırakanın ölümüne bağlıdır.
Kimler Tenkis Davası Açabilirler?
Saklı Paylı Mirasçılar ve Tenkis Davası
Medeni Kanun’a göre kural olarak tenkis davasını sadece saklı paylı mirasçılar açabilir. Yukarda belirttiğimiz üzere saklı paylı mirasçılar miras bırakanın alt soyu, ana-babası ve eşidir.
Tenkis davası açma hakkı münhasıran her bir saklı paylı mirasçıyı koruyan bir hak olduğu için gerek miras şirketine atanan temsilci gerekse de vasiyeti yerine getirme görevlisi (vasiyeti tenfiz memuru) bu davayı açma yetkisine sahip değildir.
Davayı her saklı paylı mirasçı diğerlerinden bağımsız olarak açabilir. Burada tasarruf oranına tecavüz miktarı tüm saklı paylar göz önüne alınarak hesaplanmasına rağmen; bulunacak tenkis edilebilir miktarın tamamı değil de sadece dava açan mirasçının saklı payı kadar tenkis edilebilir. Yani dava açmayan saklı paylı mirasçılar bu tenkis kararından yararlanamazlar.
Saklı paylı mirasçı fiil ehliyetine sahip değilse tenkis davasını kanuni temsilcisi onun adına açacaktır. Bunu ihmal etmesi halinde veli veya vasinin sorumluluğuna dair hükümler kapsamında sorumlu olur.
Saklı Paylı Mirasçıların Alacaklıları Ve İflas Masası
Yukarda belirttiğimiz üzere kural olarak sadece Saklı Paylı Mirasçılar tenkis davası açabilir. Ancak saklı paylı mirasçıların dışında bunların alacaklıları saklı paylı mirasçılar tenkis davası açmadığı zaman bu davayı açma hakkına sahiptir. Buradaki amaç alacaklıların alacağını alabilmesini sağlamaktır. Ancak bunlar ancak alacaklısı oldukları saklı paylı mirasçı hakkında ellerinde aciz vesikası varsa bu davayı açabilirler. Aciz vesikası mirasın açıldığı tarihte olmalıdır. Aciz vesikası miras açıldıktan sonra alınmışsa, borçlu aleyhine mahkeme kararı veya icra takibi daha önce gerçekleşmiş olsa bile tenkis davası açamazlar.
Eğer borçlu iflas etmiş ise bu durumda tenkis davasını iflas masası açma hakkına sahiptir. Alacaklılar ve iflas masası saklı paylı mirasçıya tenkis davası açması için süre verip ve bunun sonuç vermemesi üzerine tenkis davası açabilirler. Buradaki süre uygun bir süre olmalı ya da süre vermenin anlamsız olacağı kesin olarak belli ise alacaklı veya iflas masası doğrudan tenkis davası açabilirler.
Alacaklılar açacakları tenkis davasında ancak kendi alacak miktarları kadar tenkis talebinde bulunabilirler. Yine saklı paylı mirasçının alacaklılarını zarara uğratmak amacı ile açtığı tenkis davasını sürüncemede bırakması ve takip etmemesi durumunda da alacaklılar bunu ispat ederek kendileri tenkis davası açabilirler. Aynı şekilde saklı paylı mirasçının miras bırakan tarafından mirasçılıktan çıkarılması halinde, alacaklıları alacak miktarı kadar saklı pay kısmı için çıkarmanın iptalini isteyebilirler.
Tenkis Davası Kime Karşı Açılır
Tenkis davasında davalılar; miras bırakanın tasarruf oranını aşarak saklı paylara tecavüz ederek ve kanunen tenkise tabi tutulan kazandırmaların yapıldığı kişilerdir. Bunlar üçüncü kişiler veya mirasçılar olabilir. Kazandırma yapılan kişinin ölmüş olması durumunda mirasçıları davalı olacaktır. Kazandırma birden fazla ve farklı kişilere yapılmış ise birden fazla kişi davalı olacaktır. Mirasçı bunların tümünü dava etme hakkına sahip ise de buna mecbur değildir. Ancak bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaktır. Çünkü tenkiste sıra kuralları aleyhe sonuçlar doğurabilir.
Kural olarak tenkis davası kazandırma yapılan kişilere karşı açılabilir. Ancak Yargıtay istisna olarak kazandırma konusu malın üçüncü kişilere devredilmiş olması halinde bu kişilere karşı açılabileceğini kabul etmektedir. Burada miras bırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacıyla yaptığı temliki tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin miras bırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklardan yoksun bırakmak amacıyla durumu bilen üçüncü kişilere taşınmazları temlik etmesi halinde kötü niyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi bu mirasçılar tarafından tenkis davası açılabilir. Kısaca Yargıtay’ın bu konudaki (13.1.1975 tarih,1974/7 E, 1975/1 K sayılı) İBK’nın uygulanabilmesi için;
- Tenkis yükümlüsünün bu malı tenkisten kaçırmak için üçüncü kişiye devretmesi
- Üçüncü kişinin bu maksadı bilerek malı devralması gerekir.
Tenkis Davası Açma Süresi ve Yetkili Mahkeme
Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarına tecavüz edildiğini öğrendikleri andan itibaren bir yıldır. Vasiyetnameler hakkında açılacak davalar vasiyetnamenin açıldığı tarihten ve diğer tasarruflar hakkında mirasın açılmasından itibaren on yıl geçmekle düşer (TMK m. 571). Ancak bir tasarrufun iptali diğerini ihya ediyorsa (canlandırıyorsa) süreler ancak bu iptal kararının kesinleştiği tarihte işlemeye başlar. Burada bir yıllık süre mirasın açılmasından önce işlemez. Yani mirasçı yapılan tasarrufun saklı payına tecavüz ettiğini mirasın açılmasından önce öğrense bile süreler işlemez. Aynı şekilde vasiyetnameler açısından da vasiyetname açılmadan bu süre işlemez. On yıllık sürenin başlangıcı ise sağlar arası kazandırmalar ve miras mukaveleleri için mirasın açıldığı tarih, vasiyetname için vasiyetnamenin açıldığı tarihtir. Vasiyetnamenin açılma tarihi vasiyetnamenin Sulh Mahkemesine tevdi edilmesini takiben hakim tarafından bilinen mirasçıların çağrılarak huzurlarında açıldığı gündür. Diğer özel bir durum olarak da eğer bir tasarrufun iptali ile tenkise tabi bir tasarruf geçerlilik kazanıyor ise süreler bu andan itibaren işlemeye başlar.
Tenkis davasının tabi olduğu bu bir ve on yıllık süreler zamanaşımı değil, hak düşürücü sürelerdir. Tenkis davasında görevli mahkemeler Asliye Hukuk Mahkemeleridir.
Tenkis Talebinin Defi Olarak İleri Sürülmesi
Yukarda anlatılan tenkisin dava yoluyla ileri sürülmesinden ayrı olarak tenkis iddiası def’i yoluyla da ileri sürebilir. Yani tenkis davasının sürelerini kaçırmış olup tenkis davası açamayan saklı paylı mirasçı tenkisi, kendisine yönelik taleplere karşı def’i yoluyla ileri sürebilir. Ancak bu def’i saklı paylı mirasçıya tenkise konu kazandırmanın lehdarı tarafından yöneltilecek her talepte ileri sürülemez. Sadece kazandırma lehdarının doğrudan bu kazandırmaya dayanarak kazandırma konusu malın veya paranın kendisine verilmesine yönelik taleplerine karşı ileri sürülebilir. Yani tenkise tabi talepler ifa edildikten sonra başka talep söz konusu olduğunda bu taleplere karşı tenkis def’i ileri sürülemez.
Tenkis def’i hakim tarafından göz önüne alınmayıp saklı paylı mirasçıya karşı açılan davada bu mirasçı tarafından açıkça ileri sürülmelidir. Şayet birden fazla saklı paylı mirasçıya karşı dava açılmış ise bu def’i ancak ileri süren lehine etkili olur. Tenkis def’inin ileri sürülmesi herhangi bir süreye tabi değildir. Ancak bundan açık veya örtülü feragat mümkündür.
Tenkis Nasıl Yapılır? Tenkis Usulü Nedir?
Tenkis davası açıldıktan sonra tenkisin nasıl yapılacağı kanunda belirlenmiştir. Buna göre tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar; önce ölüme bağlı tasarruflardan, bu yetmezse en yeni tarihliden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlar arası kazandırmalardan yapılır. Ancak burada bazı kazandırmaların tenkisinin en son yapılacağı belirlenmiştir. Tüzel kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ile sağlar arası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir.
Tenkis Davası Yargıtay Kararları
Tenkis İle İlgili İçtihadı Birleştirme Kararları
Miras bırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacıyla yaptığı temliki tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin, miras bırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklarından yoksun kılmak için, durumu bilen üçüncü kişilere taşınmazları devretmesi halinde, kötü niyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi mirasçılar tarafından tenkis davası açılabilir (13.5.1975 Tarih-1974/7 Esas, 1975/1 Karar saylılı İBK).
-
Miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflara karşı bundan zarar gören mirasçılar tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya ayrı bir dilekçe ile muvazaa hukuksal nedenine dayanarak tapu iptal-tescil davası açabilirler (22.05.1987 tarih, 1986/4 E.- 1987/5 K. Sayılı İBK).
-
Belirli bir malın vasiyet edilip de bu malın tenkisinde bölünmesi mümkün olmayan hallerde lehine vasiyet edilen tarafın seçimlik hakkı gündeme gelecektir. Burada dilerse tasarruf nisabı miktarını nakden alır, dilerse de tenkis edilmesi gereken miktarı öder. Bu kanunda belirtilen bir kuraldır. İşte bu seçimlik hak gündeme geldiğinde burada ortaya çıkacak bu iki seçimlik hakkın miktarı belirlenirken bu hakkın kullanıldığı gündeki değeri esas alınacaktır ( 1994/4 E.- 1994/4 K. Sayılı İBK).
Tenkis Davası ve Terekenin Belirlenmesi
Tenkis davası, kural olarak saklı pay sahibi mirasçılar tarafından açılır. Ancak TMK’nın 562. maddesindeki hükme göre “Mirasbırakan, tasarruf edebileceği kısmı aştığında, saklı payı zedelenen mirasçı, iflâsı hâlinde iflâs dairesinin veya mirasın geçtiği tarihte kendisine karşı ellerinde ödemeden aciz belgesi bulunan alacaklıların ihtarına rağmen tenkis davası açmazsa, iflâs idaresi veya bu alacaklılar, alacaklarının elde edilmesi için gerekli olan oranda ve mirasçıya tanınan süre içinde tenkis davası açabilirler. Mirasçılıktan çıkarılanın çıkarma tasarrufuna itiraz etmemesi durumunda da iflâs idaresi veya alacaklılar, aynı koşullarla tenkis davası açabilirler”. Bu hükümle, saklı paylı mirasçının alacaklılarından çekindiği veya farklı nedenlerle tenkis davası açmaktan kaçındığı hâllerde, alacaklılarına ve iflas dairesine belli koşulların bulunması hâlinde tenkis davası açma imkânı tanınmıştır. Yine kural olarak tenkis davası mirasbırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacıyla yaptığı tasarruftan yararlanan kişi aleyhine açılır. Bu kişiler mirasçı olabileceği gibi mirasçılar dışında üçüncü kişiler de olabilir. Davalı gerçek veya tüzel kişi olabilir. Lehine kazandırma yapılan kişi ölmüşse onun mirasçılarına karşı da açılması mümkündür. Diğer yandan, tenkise konu kazandırmanın lehine tasarrufta bulunulan kişi tarafından daha önce üçüncü bir kişiye devredilmiş olması durumunda devralan kişiye karşı tenkis davası açılıp açılamayacağı 13.01.1975 tarih ve 7/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında tartışılmış ve sonuç olarak, mirasbırakanın saklı pay kurallarını gidermek amacıyla yaptığı temliki tasarruftan sonra, bundan yararlanan kişinin, mirasbırakanın bilgi ve talimatı dışında sırf saklı pay sahibi mirasçıları bu haklarından yoksun kılmak için durumu bilen üçüncü kişilere taşınmazları temlik etmesi hâlinde, kötü niyetli bu kişilere karşı saklı pay sahibi mirasçılar tarafından tenkis davası açılabileceğine karar verilmiştir. Ayrıca tenkis davasının açılabileceği belli süreler vardır. TMK’nın 571. maddesinin birinci fıkrasına göre “Tenkis davası açma hakkı, mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer”. Bu madde “Hak düşürücü süreler” başlığı altında düzenlendiğinden bahsi geçen bir ve on yıllık sürelerin hak düşürücü nitelikte olduğu tartışmasızdır. Ancak bu sürelerin işlemeye başlaması için öncelikli koşul murisin ölmesidir. Muris hayatta olduğu sürece tenkis davası açılamayacağı gibi hiçbir süre de işlemeye başlamayacaktır.
Tenkis davasında ispat yükü ise TMK’nın 6. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesinde yer alan genel hükümler uyarınca anılan iddiayı ileri süren davacı tarafa aittir. Tenkis davası saklı paylı mirasçılar tarafından açılacağından davacı tarafın öncelikle saklı paylı mirasçı olduğunu, mirasbırakanın öldüğünü ve saklı payına el atıldığını ispat etmesi gerekmektedir. Mirasbırakanın ölümü ve mirasçılık gibi olguların nüfus kayıtları ve mirasçılık belgesi gibi delillerle ispatı mümkündür. Murisin saklı payı zedeleme kastı ise Hukuk Genel Kurulunun 07.07.2010 tarihli ve 2010/1-360 E., 2010/372 K. sayılı kararında belirtildiği gibi tanık dâhil her türlü delille kanıtlanabilir. Bu bağlamda, saklı payı zedeleme kastının yemin delili ile kanıtlanması da mümkündür. Ancak kazandırma ölüme bağlı bir tasarrufla yapılmış ise mirasbırakanın saklı payı zedeleme kastının varlığı karine olarak kabul edildiğinden bunun aksini iddia eden tarafın kanıtlaması gerekmektedir. Sağlararası kazandırmalarda ise böyle bir karine bulunmadığından bu kastın varlığını ileri süren tarafın ispat etmesi gerekmektedir.
Somut olayda, tarafların mirasbırakanı … Arif Ertuğrul 10.08.2011 tarihinde vefat etmiş ancak daha önce … Noterliğinde düzenlenen 30.05.2006 tarih ve 1136 yevmiye numaralı vasiyetname ile bir kısım taşınmazlarını davacılar ile davalı oğluna vasiyet etmiştir. Davada ise ölüme bağlı tasarrufla davalıya yapılan kazandırma sonucunda davacıların saklı paylarının zedelendiği ileri sürülmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere tenkis davasının öncelikli koşulu mirasbırakanın yaptığı kazandırma ile saklı paylı mirasçıların bu haklarını zedelemesidir. Yani tasarruf nisabını aşmasıdır. Bunun gerçekleşip gerçekleşmediği ise tasarruf oranın belinlenmesi ile mümkündür. “Tasarruf edilebilir kısmın hesabı” kenar başlığını taşıyan TMK’nın 507. maddesi “Tasarruf edilebilir kısım, terekenin mirasbırakanın ölümü günündeki durumuna göre hesaplanır. Hesap yapılırken, mirasbırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri, mirasbırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri terekeden indirilir” hükmünü taşımakta olup; bu hükme göre tasarruf oranının tespiti için mirasbırakanın tüm terekesinin, diğer bir anlatımla kazandırma konusu terekesi ile kazandırma (temlik) dışı terekesinin bilinmesi gerekir. Mirasbırakanın sağlararası karşılıksız kazandırmaları, tenkise tâbi oldukları ölçüde, tasarruf edilebilir kısmın hesabında terekeye eklenir (TMK m. 508).
Tereke, ölen bir kimsenin mal, hak, alacak ve borçlarının tümünü ifade eder. Yani mirasbırakanın ölüm tarihine göre bırakmış olduğu, maddi veya maddi olmayan, genellikle para ile ölçülmesi mümkün aktif ve pasif değerlerin karşılığıdır. Miras ise terekeden daha geniş kapsamlıdır. Mirasbırakanın hak ve borçları da mirasçılara ve terekeye intikal edecektir. O hâlde, tereke; mirasbırakanın ölüm tarihine göre bırakmış olduğu tüm kıymetler ile mirasta denkleştirmeye konu iadeye tabi olarak yaptığı sağlararası, mirasçıların terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlü oldukları kazandırmalar terekenin aktifini, mirasbırakanın borçları, cenaze giderleri, terekenin mühürlenmesi ve yazımı giderleri, mirasbırakan ile birlikte yaşayan ve onun tarafından bakılan kimselerin üç aylık geçim giderleri, muvazaalı (danışıklı) ödemelerde alınan karşılıklar, yine eğitim ve öğrenimini tamamlamamış olan veya sakatlıkları bulunan çocuklara yapılacak hakkaniyete uygun ödemeler vb. gibi terekenin pasifini oluşturur (Özuğur, … İhsan, Tenkis, Mirasta Denkleştirme ve Muvazaa Davaları, 4. Baskı, …, s. 32,; HGK’nın 07.07.2010 tarihli ve 2010/1-360 E., 2010/372 K.). Net tereke, terekenin aktifinden pasifleri çıktıktan sonra kalan kısmı ifade etmektedir. Terekenin tasarruf edilebilir kısmı ise net terekeden saklı paylar toplamı çıkarıldıktan sonra geriye kalan değerlerdir. Tereke bu şekilde belirlendikten sonra mirasın açıldığı tarihteki, yani mirasbırakanın ölümü anındaki niteliklerine uygun fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespit edilmesi gerekir. Çünkü mirasbırakanın TMK’nın 564. maddesinde düzenlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır.
Tenkiste sıra ise TMK’nın 570. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre “Tenkis, saklı pay tamamlanıncaya kadar, önce ölüme bağlı tasarruflardan; bu yetmezse, en yeni tarihlisinden en eskisine doğru geriye gidilmek üzere sağlararası kazandırmalardan yapılır. Kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ve sağlararası kazandırmalar en son sırada tenkis edilir”. Mirasbırakan tenkise tabi olan tek bir kazandırmada bulunmuşsa, bu kazandırma saklı payın ihlali ölçüsünde tenkis edilir. Tenkise tâbi hem ölüme bağlı kazandırma hem de sağlararası kazandırma mevcut ise saklı pay tamamlanıncaya kadar öncelikle ölüme bağlı tasarruflar tenkis edilir. Ölüme bağlı tasarruflar, TMK’nın 563 ve 561. maddeleri uyarınca kendi içinde orantılı olarak tenkis edilir. Ölüme bağlı tasarruf yapılmamış veya ölüme bağlı tasarrufların tenkisi saklı paya tecavüzü ortadan kaldırmaya yetmemişse, sağlararası kazandırmaların tenkisine geçilir. Sağlararası işlemlerin kendi içindeki tenkis sırası da en yeni tarihlisinden en eski tarihlisine doğru olmak üzere belirlenir. Buna rağmen saklı paya tecavüz giderilememişse, kamu tüzel kişileri ile kamuya yararlı dernek ve vakıflara yapılan ölüme bağlı tasarruflar ve sağlararası kazandırmalar tenkis edilir (Hukuk Genel Kurulu-K.2021/625).
Saklı Paylı Mirasçısını Mirasçılıktan Çıkarma
Miras bırakan saklı paylı mirasçısını tek taraflı ölüme bağlı tasarruf ile mirasçılıktan kısmen veya tamamen çıkarabilir. Çıkarma sebebi bu tasarrufta mutlaka ve açıkça gösterilmelidir. Ayrıca muris saklı pay dışında kalan pay için her zaman tasarruf hakkına sahip olduğundan saklı pay dışında kalan pay için çıkarma sebebi göstermek zorunda değildir. Çıkarılan mirasçı, miras bırakanın kanuni mirasçılarına ve varsa altsoyuna karşı dava açarak çıkarmaya itiraz edebilir. Çıkarma sebebi gösterilmemişse veya davalılar tarafından çıkarmanın haklı olduğu kanıtlanmamış ise çıkarılan saklı pay sahibi mirasçı tenkis talebinde bulunabilir ancak bu durumda dahi saklı payı aşan kısmı isteyemez ( Yargıtay 14. HD. 2015/1687 E.-2015/6049 K.).
Tenkis Davası Mirasbırakanın Ölüm Tarihi
Mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan kanun hükümlerine göre belirlenir. Miras bırakan 1.1.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 Sayılı Eski Medeni Kanun, bu tarihten sonra ölmüşse 4721 Sayılı Türk Medeni Kanun Hükümleri uygulanır. Tenkis davası, miras bırakanın saklı payları ihlal eden ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmalarının yasal sınıra çekilmesini sağlayan, öncesine etkili yenilik doğuran bir davadır. Bu davanın dinlenebilmesi için miras bırakanın saklı payları ihlal eden ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmalarda bulunmuş olması gerekir. Saklı payların ihlal edildiğini tespit etmek için de kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümüyle bilinmesi gerekir. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalarıdır. Bunlar terekenin aktifini oluştururken; miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifini oluşturur. İşte aktiflerden pasiflerin çıkarılması bize net terekeyi verecektir. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki parasal değeri belirlenir. İşte bulunacak bu rakam üzerinden saklı paya tecavüz edilip edilmediği belirlenecektir (1. HD. 2014/4351 E.-2015/3639 K.).
Tenkis Davasında Hesaplama
Mahkemece yapılan hesaplama hükme yeterli ve elverişli değildir. Zira tenkis davalarında öncelikle kazandırma konusu tereke ile kazandırma dışı terekenin tümüyle tespit edilmesi gerekirken mahkemece bu konuda yeterli araştırma yapılmadan ve gerekçe gösterilmeden pasif terekenin takdiren belirlenmiş olması da doğru değildir. Ayrıca terekenin, mirasın açıldığı tarih olan miras bırakanın ölüm tarihi itibari ile değerinin belirlenmesi, kazandırmaların, net terekenin ve sabit tenkis oranın bu tarih itibari ile parasal değerlerinin tesbiti gerekir. İşte bu ilkeler doğrultusunda gerekli inceleme ve araştırma yapılarak tenkis kuralları doğrultusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir (1. HD. 2014/9116 E.-2014/12262 K.).
Tenkis Davasında Malın Paylaşılması
Tenkis davasında yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiğinde sabit tenkis oranına göre dava konusu malın paylaşılmasının mümkün olup olmadığı araştırılır. Bu araştırma neticesinde tasarrufa konu malın bölünmesi mümkün ise bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilir. Eğer bölünemiyorsa o zaman davalının tercih hakkı gündeme gelecektir. Bu durumda Bölünemeyen malın karar tarihindeki fiyatlara göre değeri belirlenip bu değer sabit tenkis oranıyla çarpılarak bulunacak naktin ödenmesine karar verilir (1. HD. 2014/7602 E.- 2014/9631 K.).
Tercih hakkı kullanıldığında malın değeri tercih hakkı kullanılan göre belirlenir ve bu değer sabit tenkis oranıyla çarpılarak bulunan değerin ödetilmesine karar verilir (1.HD. 2013/10868 E.- 2013/17840 K.).
Tasarrufa konu taşınmazların sabit tenkis oranında bölünüp bölünmeyeceği hususunda mahkemece araştırma yapılmak zorundadır ve sabit tenkis oranı belirlendikten sonra tercih hakkı davalı tarafa yöneltilmelidir. Ayrıca taşınmazların bilirkişi marifetiyle karar tarihindeki değerleri de belirlenmelidir. Bu araştırmalar ve tespitler yapılmadan hüküm verilmesi yerinde olmayacaktır (1.HD. 2013/9059 E.- 2013/9748 K.).
Mirasta Tenkis Konusu Malın Bölünmezliği/Tenkis Hesaplama
Bilindiği üzere; Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK’nin 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya TMK’nin 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK’nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür’atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Somut olayda, çekişme konusu taşınmazın ¼’er payının 19.10.1976 tarihli akitle yaşları küçük olması sebebiyle davalıları temsilen anne ve babası tarafından, kalan payın ise 16.11.1982 tarihli işlemle davalılar tarafından bizzat satın alındığı, bedellerin mirasbırakan tarafından ödendiği sabittir. Bu durumda tenkis hesabı yapılırken 1339 ada 25 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanın ölüm tarihindeki değeri değilde davalılar adına satın alındığı 19.10.1976 ve 16.11.1982 tarihlerindeki mirasbırakan tarafından ödenen bedeller üzerinden yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
Ne var ki mahkemece, tenkis hesabının doğru yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Şöyle ki; tenkis hesabında, davalılara kazandırıldığı iddia olunan taşınmazların ölüm tarihindeki değerleri keşfen belirlenmiş, mirasbırakanın ölüm tarihindeki aktif ve pasif terekesi tam olarak tespit edilmeden sonuca gidilmiştir.
Hal böyle olunca, davacılar tarafından davalılara kazandırıldığı iddia olunan taşınmazların akitte gösterilen bedelden daha yüksek bir bedel ödenerek temlik alındığı hususu ispatlandığı takdirde bu bedeller, aksi takdirde akitte gösterilen satış bedellerinin dikkate alınması mirasbırakanın taşınmazlar alınırken verdiği bedellerin (paraların) mirasın açıldığı tarihte ulaştığı değerinin, paranın satın alma gücündeki değişimlerin usulünce belirli kriterler dikkate alınmak suretiyle hesaplanması, net terekenin saptanmasında murisin temlik dışı kalan taşınmazlarının tespiti, saklı pay ve tasarruf nisabının yeniden belirlenmesi, murisin ölüm giderlerinin tespitiyle pasif terekesi içeresinde gösterilmesi, bu şekilde belirlenen pasif terekenin aktif terekeden indirilmesi suretiyle bulunan net tereke üzerinden tenkis hesabı yapılması suretiyle açıklanan hususları da kapsayacak şekilde uzman bilirkişilerden hükme ve denetime elverişli rapor alınması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir (Yargıtay 1. HD - Karar : 2017/7130).
Tapu İptal ve Tescil Davasıyla Tenkis Davasının Birlikte Açılması
Mahkemece, davacıların ilk talebi olan tapu iptali-tescil isteklerinin kabulüne karar verilmiş; terditli olarak talep edilen tenkis isteği bakımından ise davanı reddine karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden açılan davada öncelikli isteğin “tapu iptali ve tescil” olduğu anlaşılmaktadır. Davacıların ilk sıradaki talebi olan tapu iptali-tescil istekleri mahkemece yerinde görülmediği takdirde terditli talep olan “tenkis” isteği üzerinde durulması gerekirken; tapu iptal-tescil talebi kabul edildiği halde, terditli talep olan tenkis isteği yönünden de davanın reddine karar verilmesi ve tenkis talebi reddedildiği gerekçesiyle davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi - Karar: 2020/4501).
Av. Sefa Bayram / Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.