Tanıma, Soybağının Reddi ve Babalık Davası
Makalemizde, Yargıtay kararlarıyla birlikte üç konuyu güncel uygulamalarıyla açıklayacağız:
-
Soybağının reddi,
-
Babanın çocuğu tanıması,
-
Babalık davası.
Başka bir erkekle soybağı bulunmayan bir çocuk ile tanıma yolu ile soybağı kurulabilir. Ancak, bir erkekle soybağı bulunan çocuğun soybağı, babalık davası veya soybağının reddi davası ile değiştirilebilir. Özellikle belirtelim ki; soybağının reddi davası ile babalık davası, aynı dava dosyası ile görülemez. Her iki davanın da ayrı ayrı açılması gerekir.
Soybağının (nesebin) reddi davası
Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası erkek eştir. Çocuğun erkek eşe ait olduğuna dair kabule “babalık karinesi” denilmektedir. Bu süre geçtikten sonra doğan çocuğun erkek eşe bağlanması, ananın evlilik sırasında gebe kaldığının ispatıyla mümkündür. Erkek eşin gaipliğine karar verilmesi hâlinde üçyüz günlük süre, ölüm tehlikesi veya son haber tarihinden işlemeye başlar.
Koca, ana veya çocuk soybağının reddi davasını açarak babalık karinesini çürütebilir. Bu dava, dava açma hakkına sahip diğer kişilere karşı açılır (TMK m.286).
Soybağının (nesebin) reddi davasında ispat
-
Evlilik içinde ana rahmine düşme
-
Çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüşse davacı, kocanın baba olmadığını ispat etmek zorundadır.
-
Evlenmeden başlayarak en az yüzseksen gün geçtikten sonra ve evliliğin sona ermesinden başlayarak en fazla üçyüz gün içinde doğan çocuk evlilik içinde ana rahmine düşmüş sayılır.
-
-
Evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşme
-
Çocuk, evlenmeden önce veya ayrı yaşama sırasında ana rahmine düşmüşse, davacının başka bir kanıt getirmesi gerekmez.
-
Ancak, gebe kalma döneminde kocanın karısı ile cinsel ilişkide bulunduğu konusunda inandırıcı kanıtlar varsa, kocanın babalığına ilişkin karine geçerliliğini korur.
-
Soybağının (nesebin) reddi davasında hak düşürücü süreler
Koca, davayı, doğumu ve baba olmadığını veya ananın gebe kaldığı sırada başka bir erkek ile cinsel ilişkide bulunduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl içinde açmak zorundadır.
Ana doğumdan, çocuk ise ergin olduğu tarihten başlayarak en geç bir yıl içinde dava açmak zorundadır.
Gecikme haklı bir sebebe dayanıyorsa, bir yıllık süre bu sebebin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.
Soybağının reddi davasında diğer ilgililerin dava hakkı
Dava açma süresinin geçmesinden önce kocanın ölmesi veya gaipliğine karar verilmesi ya da sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybetmesi hâllerinde baba olduğunu iddia eden kişi, kocanın altsoyu, anası veya babası, doğumu ve kocanın ölümünü, sürekli olarak ayırt etme gücünü kaybettiğini veya hakkında gaiplik kararı alındığını öğrenmelerinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açabilir.
Ergin olmayan çocuğa atanacak kayyım, atama kararının kendisine tebliğinden başlayarak bir yıl içinde soybağının reddi davasını açar.
Kocanın açacağı soybağının reddi davasına ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
Sonradan evlenme halinde soybağı (nesep) nasıl belirlenir?
Evlilik dışında doğan çocuk, ana ve babasının birbiriyle evlenmesi hâlinde kendiliğinden evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olur.
Eşler, evlilik dışında doğmuş olan ortak çocuklarını, evlenme sırasında veya evlenmeden sonra, yerleşim yerlerindeki veya evlenmenin yapıldığı yerdeki nüfus memuruna bildirmek zorundadırlar.
Bildirimin yapılmamış olması, çocuğun evlilik içinde doğan çocuklara ilişkin hükümlere tâbi olmasını engellemez.
Daha önce tanıma veya babalığa hükümle soybağı (nesep) kurulmuş çocukların ana ve babası birbiriyle evlenince, nüfus memuru re’sen gerekli işlemi yapar.
Sonradan evlenme durumunda soybağına itiraz
Ana ve babanın yasal mirasçıları, çocuk ve Cumhuriyet savcısı sonradan evlenme yoluyla soybağının kurulmasına itiraz edebilirler. İtiraz eden, kocanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür.
Çocuğun altsoyu da, çocuğun ölmüş ya da ayırt etme gücünü sürekli olarak kaybetmiş olması hâlinde itiraz hakkına sahiptir.
Tanımanın iptaline ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
Soybağının (nesbin) reddi davasında görevli ve yetkili mahkeme
Soybağının reddi, yani nesebin düzeltilmesi davasına bakmaya aile mahkemesi görevlidir.
Davaya bakmaya yetkili mahkemeler şunlardır:
-
Davacı veya davalı taraflardan herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesi *soybağının düzeltilmesi davasını** görmeye yetkilidir.
-
Çocuğun doğduğu yerleşim yeri mahkemesi de soybağının reddi davasına bakmaya yetkilidir.
Babanın çocuğu tanıması
Tanıma, babanın, nüfus memuruna veya mahkemeye yazılı başvurusu ya da resmî senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur.
Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gereklidir.
Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça tanınamaz.
Beyanda bulunulan nüfus memuru, sulh hâkimi, noter veya vasiyetnameyi açan hâkim, tanımayı babanın ve çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluklarına bildirir.
Çocuğun kayıtlı bulunduğu nüfus memurluğu da tanımayı çocuğa, anasına, çocuk vesayet altında ise vesayet makamına bildirir.
Tanımanın iptali davası
-
Tanıyanın dava hakkı
-
Tanıyan, yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle tanımanın iptalini dava edebilir.
-
İptal davası anaya ve çocuğa karşı açılır.
-
-
İlgililerin dava hakkı
-
Ana, çocuk ve çocuğun ölümü hâlinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililer tanımanın iptalini dava edebilirler.
-
Dava tanıyana, tanıyan ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
-
Tanımanın iptali davasında ispat yükü
Davacı, tanıyanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür.
Ana veya çocuk tarafından tanıyanın baba olmadığı iddiasıyla açılan iptal davasında ispat yükü, tanıyanın, gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğar. Tanımanın iptali davasında hak düşürücü süreler
Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer.
Yukarıdaki süreler geçtiği hâlde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
Babalık davası
Çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler.
Dava babaya, baba ölmüşse mirasçılarına karşı açılır.
Babalık davası, Cumhuriyet savcısına ve Hazineye; dava ana tarafından açılmışsa kayyıma; kayyım tarafından açılmışsa anaya ihbar edilir. Babalık davasında karine
Davalının, çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır.
Bu sürenin dışında olsa bile fiilî gebe kalma döneminde davalının ana ile cinsel ilişkide bulunduğu tespit edilirse aynı karine geçerli olur.
Davalı, çocuğun babası olmasının olanaksızlığını veya bir üçüncü kişinin baba olma olasılığının kendisininkinden daha fazla olduğunu ispatlarsa karine geçerliliğini kaybeder.
Babalık davasında hak düşürücü süreler
Babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer.
Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar.
Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
Babalık davasında ananın malî hakları
Ana, babalık davası ile birlikte veya ayrı olarak baba veya mirasçılarından aşağıdaki giderlerin karşılanmasını isteyebilir:
- Doğum giderleri,
- Doğumdan önceki ve sonraki altışar haftalık geçim giderleri,
- Gebelik ve doğumun gerektirdiği diğer giderler.
Çocuk ölü doğmuş olsa bile hâkim, bu giderlerin karşılanmasına karar verebilir.
Üçüncü kişiler veya sosyal güvenlik kuruluşlarınca anaya yapılan ödemeler, hakkaniyet ölçüsünde tazminattan indirilir.
Soybağının Reddi ve Babalık Davası Yargıtay Kararları
Boşanma Kararından Sonra Doğan Çocuğun Velayeti
Davacı anne, davalı ile boşanmalarından 8 ay sonra doğan çocuğun velayetinin kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece; “Türk Medeni Kanununun 337. maddesinde anne ile babanın evli olmaması halinde küçüğün velayetinin anneye ait olduğunun düzenlendiği, taraflar arasında resmi nikah akdi bulunmadığı ve küçüğün velayetinin kanun gereği annede olduğu” gerekçesiyle velayetin annede olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan delillerden, tarafların 03.05.2001 tarihinde kesinleşen kararla boşandıkları, dava konusu küçük…‘un boşanmadan sonra 05.01.2002 tarihinde doğduğu ve baba hanesinde nüfusa kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün geçmeden doğan çocuğun babası kocadır (TMK m. 285/1). Davacı annenin boşandığı eşi davalı ile küçük…arasında annenin beyanına göre soy bağı kurulmuştur. Davalı baba tarafından dava konusu küçüğün soy bağı da reddedilmediğine göre, küçüğün askıda olan velayetinin düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. HD - Karar No:2016/12563).
Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır (TMK. m.285/1). Taraflar 02.06.2000 tarihinde kesinleşen karar ile boşanmış olup küçük Sinem’in 28.08.2000 tarihinde doğmuş olduğu anlaşılmakla velayeti askıdadır. Küçük Sinem’in velayetinin düzenlenmesi konusunda bir karar verilmesi gerekirken evlilik dışı çocuk kabul edilerek velayetin anaya ait olduğunun kabulü usul ve yasaya aykırıdır (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar No:2006/17343).
Soybağının Reddi Davası İle Babalık Davası Ayrı Görülür
Dava, bu haliyle, davacıların babasının M. K. olmadığı iddiası bakımından 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunun 286.madde kapsamında soybağının reddi, biyolojik babalarının … olduğu yönünden ise aynı Kanun’un 301.maddesi gereği babalığın tespiti istemine ilişkindir. Çocuğun bir başka erkekle soybağı ilişkisi geçersiz kılınmadıkça babalık davasının dinlenmesi mümkün değildir. Dolayısı ile eldeki davaya soybağının reddi olarak bakılarak karar verilmesi, babalığın tespiti talebinin eldeki dosyadan tefriki ile başka bir esasa kaydedilerek, soybağının reddi davasının sonucu beklenip bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, doğru görülmemiştir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/11234).
Soybağının Reddi Davasında Çocuğa Kayyım Tayini
Dava, çocuk adına yasal temsilci sıfatıyla anne tarafından Türk Medeni Kanununun 286. Maddesi uyarınca açılan soybağının reddine dair olup somut olayda, davacı anne tarafından çocuğa velayeten açılan davada küçüğün gerçek babasının davalı olmadığının tespiti ile soybağının reddine karar verilmesinin istendiği ve davanın küçüğe kayyım tayin ettirilmeden karara bağlandığı anlaşıldığından; yasal düzenlemeler dikkate alındığında, her ne kadar soybağının reddi davası anne tarafından açılamayacak ise de eldeki davanın küçüğe velayeten anne tarafından açıldığı gözönünde bulundurulduğunda, mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilip davanın kayyıma yöneltilmesinden, gösterdiği takdirde delillerinin toplanmasından sonra bütün delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine eksik hasımla yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/7298).
Kocanın Açtığı Soyvağının Reddi Davasında Kayyım Tayini
4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 286/1. maddesinde4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 286/1. maddesinde, soybağının reddi davasının ana ve çocuğa karşı açılacağı; 426/2. maddesinde ise, yasal temsilci ile küçüğün menfaati çatıştığında küçüğe kayyım atanacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; çocuğun gerçek babasının davacı olmadığının tespiti ile soybağının reddi istemine dair davanın koca tarafından açıldığı, ancak küçüğe kayyım tayin ettirilmedenkarara bağlandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler dikkate alındığında, mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilip davanın kayyıma yöneltilmesi, gösterdiği takdirde delillerinin toplanması, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yeterli inceleme yapılmadan eksik hasımla yapılan yargılama ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir (Yargıtay 8.Hukuk Dairesi - Karar: 2017/764).
Babalık Davasında İspat, Görevli Mahkeme ve Kayyım Atanması
1- Evlilik haricinde doğan çocukla baba arasındaki soybağı hakim hükmüyle de kurulabilir. Bunu sağlayan dava ise babalık davasıdır. (m.301). Bu dava, ana ve çocuk tarafından babaya, baba ölmüş ise mirasçılarına karşı açılır. Soybağına dair hükümler 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesi ve devamında düzenlendiğinden buna dair davalarda 4787 Sayılı Aile Mahkemeleri’nin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4. maddesi uyarınca görevli mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesi kurulmayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca belirlenen asliye hukuk mahkemelerinde davanın aile mahkemesi sıfatı ile görülüp karara bağlanması gerekir. Bu açıklama karşısında, davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, bu husus düşünülmeden asliye hukuk mahkemesi olarak yargılamaya devam edilip davanın reddine karar verilmesi,
2- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 426 maddesinin 2. fıkrasına da “Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün yada kısıtlının menfaati çatışıyorsa” kayyım atanacağının belirlendiği, aynı Kanun’un 430. maddesinde ise “temsil kayyımı, kendisine kayyım atanacak kimsenin yerleşim yeri vesayet makamı karafından atanır” hükmünü içermektedir. Bu yasal düzenleme dikkate alınarak küçük Yağmur Y.’ı temsil etmek üzere Sulh Hukuk Mahkemesi’nce atanacak bir kayyım huzuru ile yargılama yapılması gerekirken bu usule uyulmadan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü’nden görevlendirilen kişi katılımı ile yargılama yapılması,
3- Davalı … yargılamayı takip etmediği gibi DNA incelemesi için hastaneye sevki amacıyla kendisine ulaşılması mümkün olmadığından yargılamanın usul ekonomisi ve Türk Medeni Kanunu’nun 284/2-2. bendi gereğince bu husus davalının aleyhine ispatlanmış kabul edilerek DNA incelemesinden vazgeçilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 292/1. maddesi uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu ve bilimsel verilere uygun olmak, ayrıca sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak şartıyla, herkes, soybağının tespiti amacıyla vücudundan kan veya doku alınmasına katlanmak zorundadır. Haklı bir sebep olmaksızın bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde, hâkim incelemenin zor kullanılarak yapılmasına karar verir hükmünü taşımaktadır. Mahkemece açıklanan yasa hükmü gözetilerek işlem yapılması gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/4772).
Tanımanın İptali Davasında İspat ve Usul
1-) 4721 Sayılı TMK’nun 297. maddesinde; tanımanın iptali davasının anaya ve çocuğa karşı açılacağı, 426/2. maddesinde; yasal temsilcisi (annesi) ile küçüğün menfaati çatıştığında küçüğe kayyım atanacağı hükme bağlanmıştır. Somut olayda, davanın baba tarafından anaya ve küçük İfakat’e karşı açıldığı, tanımanın iptaline dair olduğu ve mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilmeden karara bağlandığı anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, mahkemece küçük İfakat’e kayyım tayin ettirilerek davanın kayyıma da yöneltilmesi suretiyle taraf teşkili sağlanıp gösterdikleri takdirde delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-) Dava Türk Medeni Kanunu’nun 297. vd. maddeleri uyarınca baba tarafından açılan tanımanın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kamu düzenini ilgilendirmesi bakımından kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın soybağının doğru olarak tespit edilmesi zorunludur. Somut olayda iddia ile ilgili olarak mahkemenin belirleyeceği resmi bir kuruluştan DNA incelemesi yaptırılması gerektiği hususu gözetilmeden salt taraf beyanları ve mahkeme dışı davalı tarafından özel bir merkezden alınan rapora itibar edilerek, davanın kabulüne karar verilmesi,
3-) Dava davacı adına vekili tarafından açılmıştır. Tanımanın iptali davası açma ve bu davayı takip etme, şahsa bağlı bir hakkın kullanımı niteliğinde olup, vekaletnamede özel yetkinin varlığını gerektirir. (HMK.m.74/2) Davayı açan avukatın vekaletnamesinde açıklanan husustaki eksiklik giderilmeden hüküm kurulmuş olması da, doğru bulunmamıştır (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/763).
Babalığın Tespiti Davası ve Soyabağının Reddi Davasının Birlikte Açılması
Davacının açtığı soybağının reddi davası yönünden; dava, çocuk adına yasal temsilci sıfatıyla anne tarafından Türk Medeni Kanununun 286. Maddesi uyarınca açılan soybağının reddine dair olup somut olayda, davacı anne tarafından çocuğa velayeten açılan davada küçüğün gerçek babasının davalı olmadığının tespiti ile soybağının reddine karar verilmesinin istendiği ve davanın küçüğe kayyım tayin ettirilmeden karara bağlandığı anlaşıldığından; yasal düzenlemeler dikkate alındığında, her ne kadar soybağının reddi davası anne tarafından açılamayacak ise de eldeki davanın küçüğe velayeten anne tarafından açıldığı gözönünde bulundurulduğunda, mahkemece küçüğe kayyım tayin ettirilip davanın kayyıma yöneltilmesinden, gösterdiği takdirde delillerinin toplanmasından sonra bütün delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi yerine eksik hasımla yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesi,
Soybağına dair davalarda nüfus müdürlüğünün pasif dava ehliyeti (davalı sıfatı) bulunmadığından onun yönünden davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Davacının açtığı babalığın tespiti davası yönünden; küçüğün bir başka erkekle soybağı ilişkisi geçersiz kılınmadıkça babalık davasının dinlenmesi mümkün değildir. Dolayısı ile babalığın tespiti talebinin eldeki dosyadan tefriki ile başka bir esasa kaydedilerek, soybağının reddi davasının sonucu beklenip bir karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, doğru görülmemiştir (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/7298).
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.