0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Miras Sözleşmesi Nedir?

Miras sözleşmesi; mirasbırakanın mirasçısı veya üçüncü bir kişiyle yaptığı mirasbırakan açısından ölüme bağlı bir tasarruftur. Miras sözleşmesi ile mirasçıya veya üçüncü kişiye belirli bir mal bırakılabilir, mirasçı atanabilir veya bir mirasçının miras hakkından feragat etmesi sağlanabilir. Miras sözleşmesinin tarafları, arzularını resmi memura (noter, konsolosluk vs.) aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar (TMK m.545/2).

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 545 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. İki tür miras sözleşmesi mevcuttur:

1. Olumlu Miras Sözleşmesi: Mirasbırakanın mirasının tamamını veya bir kısmını veya belirli bir malını sözleşmenin tarafı olan şahsa veya üçüncü kişiye bırakması veya mirasçı atanması şeklinde yapılan miras sözleşmesi, olumlu miras sözleşmesidir.

2. Olumsuz Miras Sözleşmesi: Gelecekte mirasçı olacak bir kimsenin miras bırakan ile sözleşme yaparak miras hakkından feragat etmesi hususunu içeren sözleşme olumsuz miras sözleşmesidir. Olumsuz miras sözleşmesine mirastan feragat sözleşmesi de denilmektedir.

Miras sözleşmeleri kapsam olarak da tek taraflı ve iki taraflı sözleşmeler olarak sınıflandırılmaktadır. Taraflardan yalnız birinin ölüme bağlı tasarruf yapması halinde tek taraflı miras sözleşmesi, sözleşmenin iki tarafının karşılıklı olarak ölüme bağlı tasarruf yapması halinde iki taraflı miras sözleşmesi söz konusu olmaktadır. Genellikle tek taraflı kurulan miras sözleşmelerinde, sadece bir taraf ölüme bağlı tasarruf yaparken, diğer taraf mirasçı atanan veya lehine mal vasiyet edilen şahıs, bu miras sözleşmesi ile herhangi bir ölüme bağlı tasarruf yapmamaktadır. İki taraflı miras sözleşmelerinde ise iki tarafın da karşılıklı olarak, ölüme bağlı tasarruf yaptıkları sözleşmelerdir, esasen burdad birbirinden bağımsız iki miras sözleşmesi görülür, ancak bunlar tek bir sözleşmede birleşmişlerdir.

Miras Sözleşmesi Nasıl Yapılır? (Şekli)

Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir (TMK m.545). Bu nedenle, miras sözleşmesi de resmi vasiyetnamede olduğu gibi resmi memur tarafından düzenlenmelidir (TMK m.532). Miras sözleşmesi düzenlenirken iki tanığın da hazır bulunması gerekir. İki tanık hazır bulunmadan yapılan miras sözleşmesi geçersiz olacaktır.

Miras sözleşmesi resmi memur sıfatına sahip olan sulh hakimi veya noter huzurunda düzenlenebileceği gibi kanunla kendisine miras sözleşmesi düzenleme yetkisi verilmiş diğer bir görevli tarafından da düzenlenebilir. Örneğin, yabancı ülkelerde bulunan Türk Konsoloslukları miras sözleşmesi düzenleme yetkisine sahiptirler. Uygulamada, miras sözleşmeleri çoğunlukla noterler tarafından resmi şekilde düzenlenmektedir.

Bazı kişilerin miras sözleşmesine tanık veya memur olarak katılması mümkün değildir. Kanuna göre; fiil ehliyeti bulunmayanlar, bir ceza mahkemesi kararıyla kamu hizmetinden yasaklılar, okur yazar olmayanlar, mirasbırakanın eşi, üstsoy ve altsoy kan hısımları, kardeşleri ve bu kişilerin eşleri, miras sözleşmesinin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamazlar. Miras sözleşmesinin düzenlenmesine katılan memura ve tanıklara, bunların üstsoy ve altsoy kan hısımlarına, kardeşlerine ve bu kişilerin eşlerine o miras sözleşmesi ile kazandırmada bulunulamaz (TMK m.536).

Vesayet altında bulunan kişileri temsilen vasisi sulh hukuk mahkemesine başvurarak miras sözleşmesi yapılmasını izin verilmesini talep edebilir. Sulh hukuk mahkemesinin izninden sonra denetim makamı olan asliye hukuk mahkemesinin de bu kararı denetleyerek ayrıca izin vermesi gerekir.

1. Olumlu Miras Sözleşmesi

Olumlu miras sözleşmesi, 4721 sayılı Medeni Kanun’un 527. maddesinde düzenlenmiştir. Mirasbırakan, miras sözleşmesiyle mirasını veya belirli malını sözleşme yaptığı kimseye ya da üçüncü bir kişiye bırakma yükümlülüğü altına girebilir. Mirasbırakan miras sözleşmesiyle bir kişiyi mirasçı olarak da atayabilir veya mal vasiyeti yapabilir. Mirasçı atananın veya lehine mal vasiyet edilenin mutlaka sözleşmenin karşı tarafı olması şart değildir; üçüncü kişi lehine de miras sözleşmesi yapılabilir. Miras sözleşmesinin tarafı olmayan üçüncü kişi lehine miras sözleşmesi yapılabileceği TMK m.527/1’de açıkça düzenlenmiştir.

Miras sözleşmesinin konusu TMK m.527’de sınırlayıcı bir şekilde düzenlenmemiştir. Bu nedenle, olumlu miras sözleşmesi yoluyla vakıf kurmak, vasiyeti yerine getirme görevlisi tayin etmek, mirasçılıktan çıkarmak gibi tek taraflı tasarruflar da yapılabilir.

Olumlu miras sözleşmesi tek taraflı ve iki taraflı olumlu miras szöleşmesi olmak üzere ikiye ayrılır. Tek taraflı olumlu miras sözleşmesinde, taraflardan sadece biri terekesi üzerinde mirasbırakan sıfatı ile ölüme bağlı tasarruf yapmaktadır. İki taraflı olumlu miras sözleşmesinde ise sözleşmenin her iki tarafı da terekesi üzerinde mirasbırakan sıfatıyla ölüme bağlı tasarruf yapmaktadır.

Olumlu miras sözleşmesi, ivazlı (karşılıklı) yapılabileceği gibi ivazsız (karşılıksız) da yapılabilir.

Olumlu miras sözleşmesi sağlığında mirasbırakana bir borç yüklemez, mirasbırakan açısından ölüme bağlı bir tasarruf olduğundan hüküm ve sonuçlarını mirasbırakanın ölümünden sonra doğurur.

Mirasbırakan, miras sözleşmesi yapmasına rağmen malvarlığında eskisi gibi serbestçe tasarruf edebilir; ancak, miras sözleşmesindeki yükümlülüğü ile bağdaşmayan ölüme bağlı tasarruflarının veya bağışlamalarının iptali için dava açılabilir.

2. Olumsuz Miras Sözleşmesi

Olumsuz miras sözleşmesi, diğer bir deyişle mirastan feragat sözleşmesi, 4721 sayılı Medeni Kanun’un 528. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; mirasbırakan, bir mirasçısı ile karşılıksız veya bir karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Feragat eden mirasçı, mirasçılık sıfatını kaybeder.

Bir karşılık (ivaz) sağlanarak mirastan feragat, sözleşmede aksi öngörülmedikçe feragat edenin altsoyu için de sonuç doğurur, yani mirasçının altsoyu mirasçı olamaz. Karşılıksız (ivazsız) mirastan feragat ise altsoyun mirasçı olmasını engellemez.

Miras Sözleşmesinde Tasarruf Ehliyeti ve Temsil

Miras sözleşmesi yapabilmek için ayırt etme gücüne sahip ve ergin olmak, kısıtlı bulunmamak gerekir (TMK m.503). Kanunun bu düzenlemesine göre bir kimsenin mirasbırakan sıfatıyla miras sözleşmesi yapabilmesi için tam ehliyetli olması gerekir. Mirasbırakan açısından miras sözleşmesi yapılması, ölüme bağlı bir tasarruf niteliğinde olup kişiye sıkı surette bağlı mutlak bir haktır. Bu nedenle, kişinin yasal temsilcisi onay verse bile, örneğin yaşı küçük kişinin velisi sözleşmeye onay verse bile, sözleşme geçerlilik kazanmaz. Mirasbırakan sıfatıyla miras sözleşmesi fiil ehliyetine tam olarak sahip olan kişiler tarafından akdedilebilir. Mirasbırakan olarak miras sözleşmesinin akdedilmesinde iradi ve kanuni temsil yasağı vardır. Yani, mirasbırakan miras sözleşmesini bir temsilci (avukat, vasi, veli) vasıtasıyla yapamaz, bizzat mirasbırakanın kendisi sözleşmeyi yapmalıdır.

Miras sözleşmesinde ölüme bağlı tasarrufta bulunan mirasbırakanın tam ehliyetli olması gerekirken sözleşmenin karşı tarafı genel ehliyet kurallarına tabidir. Miras sözleşmesinde ölüme bağlı tasarrufta bulunmayan taraf, tam ehliyetli ise işlemi bizzat kendisi yapabileceği gibi temsilcisi vasıtasıyla da yapabilir. Örneğin, vekaletnameyle yetkilendirdiği avukatı mirasbırakan ile miras sözleşmesi akdedebilir. Sınırlı ehliyetsizler, yani ayırt etme gücüne sahip küçük veya kısıtlılar ile ayırt etme gücüne sahip olmayan tam ehliyetsizler, kural olarak, kanuni temsilcileri olan vasi veya veli tarafından temsil edilir. Özellikle belirtelim ki, sınırlı ehliyetsize karşılıksız bir kazandırma yapılan hallerde miras sözleşmesi kanuni temsilcinin izni veya onayı olmasa bile geçerlidir.

Miras Sözleşmesinin İptali Davası

Aşağıdaki sebeplerle ölüme bağlı bir tasarruf olan miras sözleşmesinin iptali için dava açılabilir (TMK m.557):

  1. Tasarruf mirasbırakanın tasarruf ehliyeti bulunmadığı bir sırada yapılmışsa,
  2. Tasarruf yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmışsa,
  3. Tasarrufun içeriği, bağlandığı koşullar veya yüklemeler hukuka veya ahlâka aykırı ise,
  4. Tasarruf kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmışsa.

Yukarıda belirtilen miras sözleşmesinin iptali sebepleri hem mirasbırakan açısından hem de sözleşmenin sağlararası tasarruf yapan diğer tarafı açısından geçerlidir.

İptal davası, miras sözleşmesinin iptal edilmesinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısı tarafından açılabilir. Dava, miras sözleşmesinin tamamının veya bir kısmının iptaline ilişkin olabilir. İptal davası, miras sözleşmesiyle kendilerine, eşlerine veya hısımlarına kazandırma yapılanların miras sözleşmesinin düzenlenmesine katılmalarının yol açtığı sakatlığa dayandığı takdirde miras sözleşmesinin tamamı değil, yalnız bu kazandırmalar iptal edilir (TMK m.558).

İptal davası açma hakkı, davacının miras sözleşmesini, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer. Hükümsüzlük, def”i yoluyla her zaman ileri sürülebilir (TMK m.559).

Özellikle belirtelim ki, kanunda mirasbırakan açısından irade sakatlığı TMK m.504’te ayrıca ve açıkça düzenlenmiştir. Buna göre mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı miras sözleşmesi geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde miras sözleşmesinden dönmediği takdirde miras sözlşemesi geçerli sayılır. Miras sözleşmesinde kişinin veya şeyin belirtilmesinde açık yanılma hâlinde mirasbırakanın gerçek arzusu kesin olarak tespit edilebilirse, miras sözleşmesi bu arzuya göre düzeltilir.

Miras Sözleşmesinin Feshi veya Sözleşmeden Dönme

Miras sözleşmesi, tarafların yazılı anlaşmasıyla her zaman ortadan kaldırılabilir (TMK m.546/1). Ayrıca, taraflar miras sözleşmesine açık hüküm koyarak sözleşmenin taraflarına tek taraflı fesih veya dönme hakkı da tanıyabilir. Miras sözleşmesinin tek taraflı feshi veya sözleşmeden dönme resmi şekilde yapılmalıdır. Yani noter, sulh hakimi veya konsolosluk gibi kanunen yetkilendirilmiş merciler vasıtasıyla miras sözleşmesi tek taraflı feshedilebilir veya dönülebilir.

Miras sözleşmesiyle mirasçı atanan veya kendisine belirli mal bırakılan kişinin, mirasbırakana karşı miras sözleşmesinin yapılmasından sonra mirasçılıktan çıkarma sebebi oluşturan davranışta bulunduğu ortaya çıkarsa; mirasbırakan, miras sözleşmesini tek taraflı olarak ortadan kaldırabilir.

Miras sözleşmesinde belirli bir edimi yerine getirmekle yükümlü olan taraf bu yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf miras sözleşmesini feshedebilir. Tek taraflı ortadan kaldırma, vasiyetnameler için kanunda öngörülen resmi şekillerden biriyle yapılır (TMK m.546/3).

Miras sözleşmesinin feshinde, sözleşmesin yapılmasında olduğu gibi ölüme bağlı tasarrufta bulunan mirasbırakan fesih/dönme hakkını bizzat kullanmalıdır, temsil ve vekalet yoluyla fesih/dönme mümkün değildir. Sözleşmenin diğer tarafı miras sözleşmesinde ölüme bağlı tasarruf yapmamışsa temsilci vasıtasıyla sözleşmeyi feshedebilir/dönebilir.

Miras Sözleşmesi Yargıtay Kararları


Miras Sözleşmesinde Resmi Şekil

(Y14HD-K.2021/651)

Ölüme bağlı tasarrufların hüküm ve neticelerini, mirasbırakanın ölümünden sonra meydana getirmesi söz konusu olduğu için, bu özelliği nedeniyle, kanun koyucu bu tasarrufların kurulmasını sıkı şekil şartına bağlamıştır.

Kanun koyucu ölüme bağlı tasarrufların yapılması için iki farklı şekil şartı öngörmüştür. Bunlardan biri, mirasbırakanın tek taraflı yaptığı ve her zaman dönebileceği vasiyetname (MK 531-544), diğeri iki taraflı, bağlayıcı özelliği olan miras sözleşmesidir.

Miras sözleşmesinin geçerli olması için Türk Medeni Kanununun 545/I. maddesi uyarınca resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir. Mirastan feragat sözleşmesi, hukuki niteliği itibariyle bir miras sözleşmesi olduğu için, yukarıda açıklanan kurallar mirastan feragat sözleşmesinin kurulmasında da geçerli olacaktır. Somut olayda, mirastan feragat sözleşmesi ölüme bağlı tasarruf şeklinde yapılması geçerlilik koşulu olup resmi şekil koşuluna uyulmadan yapılan sözleşmenin hukuken geçerliliği bulunmadığından iptali de söz konusu değildir. Türk Medeni Kanununun 545. maddesinde belirtilen emredici kural nedeniyle geçerli bir mirastan feragat sözleşmesinden söz edilemez.

Miras Sözleşmesi Tanığın Altsoy Olması ve Hakkın Kötüye Kullanılması

(Y14HD-K.2019/2813)

Mirastan feragat sözleşmesi (TMK. md. 528), miras sözleşmesinin bir çeşidi olduğundan, resmi vasiyetname şeklinde yapılması zorunludur. (TMK. md. 545 ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kanunu 11.02.1959 tarih, 16/14 sayılı kararı ). Türk Medeni Kanunu m. 536’da yer alan mirasbırakanın altsoy kan hısımlarının resmî vasiyetnamenin düzenlenmesine memur veya tanık olarak katılamayacağına ilişkin kural, mirastan feragat sözleşmesi için de geçerlidir.

Mirasbırakanın altsoyu olan davalı …, davaya konu … 1. Noterliğinin 25.02.2014 tarihli ve 04908 yevmiye sayılı düzenleme şeklinde mirastan feragat sözleşmesinde tanık olarak yer almıştır. Bu nedenle geçerli bir mirastan feragat sözleşmesinden söz edilemez. Ancak, davacı aynı mirastan feragat sözleşmesinde bütün miras hisselerinin tamamından murisi …’dan aldığı 20.000TL bedel karşılığında feragat ettiğini, feragat bedeli olan 20.000TL’yi murisi …’dan nakden ve defaten noterliğin haricinde aldığını ifade etmiştir. Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz (TMK m. 2). Edimlerin ifasından sonra davacının şekil eksikliğini ileri sürerek, gerçekleştirdiği hukuksal işlemin iptalini istemesi; Medeni Kanununun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük ilkesine aykırıdır. Bu bakımdan; mahkemece şekil eksikliği nedeniyle iptal isteminin reddine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuş; bozmayı gerektirmiştir.

Miras Sözleşmesinin Geçerliliği

(HGK-K.2014/664)

Sözleşmedeki hükmün bir ölüme bağlı tasarruf olarak nitelendirmesinin nedenlerinin belirlenmesi amacıyla, miras hukukunun bu müessesesi üzerinde kısaca durmak gerekir. Ölüme bağlı tasarruf, mirasbırakanın ölümünden sonra terekesinin (mallarının) intikalini öngören bir hukuki işlem olup, sonuçlarını doğurması da mirasbırakanın ölümüne bağlıdır. Ölüme bağlı tasarruf şekli anlamda vasiyetname (TMK m. 531 vd) veya miras sözleşmesi (TMK m. 545 vd) olarak yapılabilir. Eldeki olayda, sözleşmenin 6. maddesi eşler arasında düzenlenmiş olup, iki taraflı bir hukuki işlem olması itibariyle bir olumlu miras sözleşmesi (TMK m. 527) hükmüdür. Müteveffa koca bu miras sözleşmesi hükmü ile diğer eşi mirasçı atamıştır(TMK m. 516). Gerçekten sözleşmenin 6. maddesi bir miras sözleşmesinin geçerlik koşullarını tüm unsurları ile taşımaktadır. Şöyle ki; miras sözleşmesinin geçerli olması için resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekmektedir (TMK m. 545/1). Bu anlamda sözleşmenin; sözleşme yapma ehliyetine sahip eşler tarafından yapıldığı, iradeyi sakatlayan nedenler ile hukuka ve ahlaka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan sözleşmenin resmi vasiyetname şeklinde düzenlendiği de açıktır. Zira sözleşme, iki tanığın katılmasıyla noter tarafından düzenlenmiştir (TMK m. 532/1). Esasen bu davanın davalısı olan N.. B.. tarafından, eşler arasında yapılan 10.3.1971 tarihli mal ortaklığı sözleşmesinin iptali için açılan dava ret edilmiş ve ret kararı kesinleşmiştir(Kadıköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2005/113-2006/102).

Mirasbırakanın son arzularının mümkün olduğu kadar ayakta tutulması (favor testamenti/ölüme bağlı tasarruf lehine yorum) gerekir. Eldeki olayda “eşlerden birisinin diğerinden önce vefatı halinde, ortaklığa ait mallar ile bilcümle maddi ve manevi haklarının tamamının, sağ kalan eşe ait olacağına” yönelik sözleşmedeki kabulleri bir olumlu miras sözleşmesi olarak ayaktadır ve eşler açısından geçerli/bağlayıcıdır.

Mirastan Feragat Sözleşmesinde Resmi Şekil

(Y14HD-K.2021/651)

Ölüme bağlı tasarrufların hüküm ve neticelerini, mirasbırakanın ölümünden sonra meydana getirmesi söz konusu olduğu için, bu özelliği nedeniyle, kanun koyucu bu tasarrufların kurulmasını sıkı şekil şartına bağlamıştır.

Kanun koyucu ölüme bağlı tasarrufların yapılması için iki farklı şekil şartı öngörmüştür. Bunlardan biri, mirasbırakanın tek taraflı yaptığı ve her zaman dönebileceği vasiyetname (MK 531-544), diğeri iki taraflı, bağlayıcı özelliği olan miras sözleşmesidir.

Miras sözleşmesinin geçerli olması için Türk Medeni Kanununun 545/I. maddesi uyarınca resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir.

Mirastan feragat sözleşmesi, hukuki niteliği itibariyle bir miras sözleşmesi olduğu için, yukarıda açıklanan kurallar mirastan feragat sözleşmesinin kurulmasında da geçerli olacaktır. Somut olayda, mirastan feragat sözleşmesi ölüme bağlı tasarruf şeklinde yapılması geçerlilik koşulu olup resmi şekil koşuluna uyulmadan yapılan sözleşmenin hukuken geçerliliği bulunmadığından iptali de söz konusu değildir. Türk Medeni Kanununun 545. maddesinde belirtilen emredici kural nedeniyle geçerli bir mirastan feragat sözleşmesinden söz edilemez.

Miras Sözleşmesi Vasiyetname Gibi Açılıp Okunamaz

(Y14HD-K.2015/2518)

Mahkemece, TMK’nın 596. maddesi gereğince … Noterliğince düzenlenen 07.10.2010 tarihli ve … yevmiye numaralı mirastan karşılıklı olarak kısmi feragat ve miras sözleşmesinin açılıp ilgililere okunduğunun ve tebliğ edildiğinin tespitine karar verilmiştir.

Hükmü mirasçı … temyiz etmiştir.

… Noterliğince düzenlenen 07.10.2010 tarihli ve 17966 yevmiye numaralı mirastan karşılıklı olarak kısmi feragat ve miras sözleşmesi vasiyetname niteliğinde değildir. TMK’nın 596. maddesi vasiyetnamelerin açılıp okunmasını düzenlemiştir. Aynı Kanunun 527. maddesinde düzenlenmiş miras sözleşmesi ve TMK’nın 528 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş bulunan mirastan feragat sözleşmelerinin vasiyetnamelerdeki usul doğrultusunda açılıp okunmasına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.

Olumsuz Miras Sözleşmesinde Şekle Uyulmaması

(Y14HD-K.2021/651)

Ölüme bağlı tasarrufların hüküm ve neticelerini, mirasbırakanın ölümünden sonra meydana getirmesi söz konusu olduğu için, bu özelliği nedeniyle, kanun koyucu bu tasarrufların kurulmasını sıkı şekil şartına bağlamıştır.

Kanun koyucu ölüme bağlı tasarrufların yapılması için iki farklı şekil şartı öngörmüştür. Bunlardan biri, mirasbırakanın tek taraflı yaptığı ve her zaman dönebileceği vasiyetname (MK 531-544), diğeri iki taraflı, bağlayıcı özelliği olan miras sözleşmesidir.

Miras sözleşmesinin geçerli olması için Türk Medeni Kanununun 545/I. maddesi uyarınca resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir.

Mirastan feragat sözleşmesi, hukuki niteliği itibariyle bir miras sözleşmesi olduğu için, yukarıda açıklanan kurallar mirastan feragat sözleşmesinin kurulmasında da geçerli olacaktır. Somut olayda, mirastan feragat sözleşmesi ölüme bağlı tasarruf şeklinde yapılması geçerlilik koşulu olup resmi şekil koşuluna uyulmadan yapılan sözleşmenin hukuken geçerliliği bulunmadığından iptali de söz konusu değildir. Türk Medeni Kanununun 545. maddesinde belirtilen emredici kural nedeniyle geçerli bir mirastan feragat sözleşmesinden söz edilemez.

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS