Tekerrür Nedir? (TCK 58)
Tekerrür, daha önce işlenen bir suçun cezası kesinleştikten sonra belli bir süre içinde ikinci bir suç işlenmesidir. Suçta tekerrür, ancak ilk işlenen suç kesinleşmişse söz konusu olabilir. Suçta tekerrür hükümleri uygulanan mahkum, cezasını “mükerrirlere özgü infaz rejimi” çerçevesinde infaz eder. Tekerrür, hükümlünün ikinci kere suç işlemesi nedeniyle, ilk kez suç işleyen bir kişiye göre daha ağır bir yaptırım sistemiyle karşılaşması için TCK md. 58’de düzenlenmiştir.
Suçta Tekerrürün Hukuki Niteliği
Suçta tekerrür, bazı hukuk sistemlerinde maddi ceza hukuku kurumu olup cezayı arttıran bir neden olarak düzenlenmişken bazı hukuk sistemlerinde bir infaz hukuku kurumu olarak cezanın infaz süresini arttıran bir neden olarak düzenlenmiştir. İster bir infaz hukuku kurumu isterse bir maddi ceza hukuku kurumu olsun, tekerrür hükümleri uygulanan hükümlünün özgürlüğü daha fazla kısıtlanmış olur. Türkiye’nin mevcut hukuk sisteminde tekerrür, bir infaz hukuku kurumudur. Ancak, 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinde tekerrür bir güvenlik tedbiri olarak da düzenlenmiştir. Tekerrürün hem infaz hukuku kurumu olmasının hem güvenlik tedbiri olmasının yarattığı hukuki neticelere ileride değineceğiz.
Suçta Tekerrür Hükümlerinin Uygulanma Şartları
Yargılanan bir kişinin iki kere suç işlemiş olması tekerrür hükümlerinin uygulanması için yeterli değildir. Suçta tekerrür hükümleri belli koşulların oluşması halinde uygulanabilir. Bu koşullar şunlardır:
1. Suçta Tekerrür ve Kesinleşmiş Ceza Mahkumiyeti Şartı
Bir hükümlüye tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için işlediği önceki bir suçtan dolayı kesinleşmiş bir ceza mahkumiyetinin olması gerekir. Ceza mahkumiyetinin yaptırımı hapis cezası veya adli para cezası olabilir. İlk işlediği suç nedeniyle yargılanıp mahkum olan hükümlünün bu ilk suçunun cezasının kesinleşmesinden sonra ikinci suçu işlemesi gerekir. Cezanın kesinleşmesi, yerel mahkeme tarafından verilen mahkumiyet kararının istinaf veya temyiz edilmiş olması halinde, bu kanun yollarının tüketilmesiyle mümkün olur. İşte bu kesinleşmiş cezadan sonra ikinci bir suç işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanır.
2. Tekerrür Uygulaması İçin Cezanın İnfazı Şart Değildir
Tekerrür hükümlerinin uygulanması için ilk suça dair mahkumiyetin infaz edilmiş olması veya infaza verilmiş olması şart değildir, önemli olan ilk mahkumiyetin kesinleşmesidir. Hükümlü, ilk mahkumiyetinin kesinleşmesi üzerine cezanın infazı için teslim olmamış veya yakalanarak cezaevine konulamamış olabilir. Hatta infazın ertelenmesi vb. gibi kişisel hukuki nedenlerle cezasının infazı henüz başlamamış olabilir. Kanunun tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için aradığı tek kriter ilk ceza mahkumiyetinin kesinleşmesidir. İlk ceza mahkumiyeti kesinleştikten sonra cezanın infaz aşamasına gelip gelmediğinin hiçbir önemi yoktur.
3. Suçların Niteliğine Dair Tekerrür Şartları
Kasıtlı suçlara, kasıtlı suçlarla tekerrür hükümleri uygulanır. Taksirli suçlara da taksirli suçlarla tekerrür hükümleri uygulanır. Kasten işlenen suçlar ile taksirle işlenen suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulanamaz. Örneğin, daha önce trafik kazası neticesinde taksirle adam öldürme suçu işleyen kişi, bu taksirli suça dair cezası kesinleştikten sonra bu kez kasten adam öldürme suçu işlese hakkında tekerrür hükümleri uygulanamaz. Çünkü birinci suç taksirli suç, ikinci suç ise kasten işlenen bir suçtur.
İşlenen birinci suç ile ikinci suçun vasfı aynı olmasa bile suçta tekerrür hükümleri uygulanır. Örneğin, işlenen birinci suç dolandırıcılık suçu, ikinci suç ise güveni kötüye kullanma suçu olsa bile tekerrür hükümleri uygulanır. Suç vasıfları farklı olsa bile her iki suç da kasten işlenen suçlardandır.
Ayrıca ‘sırf askeri suçlar’ ile diğer suçlar arasında da tekerrür hükümleri uygulanamaz. Sırf askeri suçlar, Askeri Ceza Kanunu’nda tanımlanmıştır. Bu suçlar ile kasten veya taksirle işlenen suçlar arasında suçta tekerrür hükümleri uygulanmaz
4. Suçta Tekerrür Uygulaması için Süre Şartı
Suçta tekerrür hükümleri, birinci suç nedeniyle verilen ceza kesinleştikten sonra belirli bir süre içinde ikinci suç işlenirse uygulanabilir. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için ilk suça dair cezanın kesinleşmesi yeterli olup cezanın infazı şart değildir. Suçta tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için süre koşulu yönünden ikili bir ayrım vardır:
-
Birinci suç nedeniyle verilen ceza kesinleşmiş, ancak infaz edilmemişse; ikinci suç, birinci suçun kesinleşmesinden sonra olmak kaydıyla, ne zaman işlenmiş olursa olsun ikinci suç nedeniyle suçta tekerrür hükümleri uygulanır.
-
Birinci suç nedeniyle verilen ceza kesinleşip infaz edilmişse, işlenen ikinci suça tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için; 1-) Birinci işlenen suçtan dolayı mahkum olunan hapis cezası 5 yıldan fazla ise, birinci suçun cezasının infaz edilmesinden itibaren 5 yıl içinde ikinci suçun işlenmesi gerekir. Birinci suça dair cezanın infazından itibaren 5 yıldan fazla süre geçmişse tekerrür hükümleri uygulanamaz. 2-) Birinci işlenen suçtan dolayı mahkum olunan hapis cezası 5 yıl veya daha az süreli hapis cezası veya sadece adli para cezası ise, birinci suç nedeniyle mahkum olunan cezanın infaz edilmesinden itibaren 3 yıl içinde ikinci suçun işlenmesi gerekir. Bu halde, ikinci suç 3 yıl geçtikten sonra işlenirse ikinci suça tekerrür hükümleri uygulanamaz.
İlk suçtan dolayı verilen hapis cezasının infaz edilmiş olması, tekerrüre esas sürenin başlangıcı açısından önemlidir. Ceza infaz edilmeden tekerrüre esas süre başlamaz. Bu nedenle, birinci suça dair cezası infaz edilmeyen hükümlü, ikinci bir suç işlediğinde tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için süre koşulu aranmaz.
5. Tekerrür Hükümleri Sadece Hapis Cezaları Hakkında Uygulanır
Tekerrür uygulanan sonuç cezanın hapis cezası olması gerekir. Adli para cezası hakkında tekerrür hükümleri uygulanamaz.
Sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı TCK’nin 50/1-a maddesi uyarınca adli para cezası seçenek yaptırımına çevrilmiş olması karşısında, tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için tayin edilecek sonuç cezanın hapis cezası olması gerektiği gözetilmeksizin sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi, bozma nedenidir (Y3CD-K.2015/11511).
01.06.2005 Tarihinden Önce ve Sonra İşlenen Suçlarda Tekerrür
5237 sayılı TCK, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olup halen yürürlüktedir. Tekerrür, 765 sayılı eski TCK’da bir maddi ceza hukuku kurumu iken, 01.06.2005 tarihinden sonra 5237 sayılı TCK ile bir güvenlik tedbiri ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu ile infaz kurumu haline dönüşmüştür. Bu hukuki nitelemeler uygulamada bazı farklı sonuçlara yol açmaktadır.
-
Her iki suç da, yani birinci suç (tekerrüre esas suç) ile ikinci suç (tekerrür hükümleri uygulanacak) 01.06.2005 tarihinden önce işlenmişse suçta tekerrür hükümleri uygulanmaz. Eski TCK döneminde var olan sistem, yeni TCK ile ortadan kaldırılmıştır. Her iki suç da eski TCK döneminde işlendiğinde; yeni TCK lehe olup yeni TCK’nın tekerrür hükümlerini içeren 58. maddesi infaz hukukunu ilgilendirdiğinden ve aleyhe de olduğundan sanık hakkında suçta tekerrür hükümleri uygulanmaz.
-
Birinci suç (Tekerrüre esas alınan suç) 01.06.2005 tarihinden önce, ikinci suç (tekerrür hükümleri uygulanacak suç) ise 01.06.2005 tarihinden sonra işlendiği takdirde; sanık hakkında TCK md. 58 gereği suçta tekerrür hükümlerinin uygulanması önünde hiçbir engel yoktur. Çünkü, tekerrür hükümleri uygulanacak olan suç ikinci suç olup ikinci suç 5237 sayılı yeni TCK döneminde işlenmiştir.
Suçta Tekerrür Hükümlerinin Uygulanamayacağı Haller
-
Tekerrür ve Yaş Küçüklüğü: 18 yaşından küçük çocukların işledikleri suçlar tekerrüre esas alınmaz. Yani, birinci suç (tekerrüre esas suç) 18 yaşından küçükken işlenmiş, ikinci suç (tekerrür hükümleri uygulanacak suç) ise 18 yaşından sonra işlenmiş olsa bile sanık hakkında suçta tekerrür hükümleri uygulanmaz.
-
Tekerrür ve Genel Af – Özel Af: Genel af, mahkumiyeti bütün hukuki sonuçlarıyla ortadan kaldırdığından, genel affa uğramış mahkumiyetler tekerrüre esas alınamaz. Özel af ise mahkumiyetin tüm sonuçlarını ortadan kaldırmaz, sadece hükümlünün fiilen cezaevinde kalmasını veya cezanın niteliğinin değişmesine yol açar. Bu nedenle, özel affa uğrayan mahkumiyet hakkında suçta tekerrür hükümleri uygulanabilir.
-
Tekerrür ve Ceza Erteleme: 5237 sayılı yeni TCK, hapis cezasının ertelenmesi halinde deneme süresinin iyi halli geçirilmesi halinde cezanın infaz edilmiş sayılacağını belirtmektedir. Bu durumda, 5237 sayılı mevcut TCK döneminde verilen erteleme kararlarının gerek deneme süresinde gerekse deneme süresinden sonra TCK 58. maddede belirtilen süreler içinde ikinci suç işlenmesi halinde suçta tekerrür hükümleri uygulanır. 765 sayılı eski TCK döneminde mahkum olunan cezanın ertelenmesi halinde deneme süresi iyi halli geçirilince mahkumiyet vaki olmamış sayılacağından, deneme süresi bittikten sonra işlenen ikinci suç nedeniyle tekerrür hükümleri uygulanamaz.
-
Tekerrür ve Koşullu Salıverilme: Koşullu salıverilen hükümlü yeniden suç işlerse hakkında suçta tekerrür hükümleri uygulanır.
-
Eylemin Suç Olmaktan Çıkması: Suç konusu olan eylem daha sonra çıkan bir kanun ile suç olmaktan çıkarsa, bu eylem ile ilgili tekerrür hükümleri uygulanamaz.
-
Kabahatler, kendi aralarında ve suçlarla tekerrüre esas alınamaz.
-
Kasten öldürme, kasten yaralama, yağma, dolandırıcılık, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ile parada veya kıymetli damgada sahtecilik suçları hariç olmak üzere; yabancı ülke mahkemelerinden verilen hükümler tekerrüre esas olmaz (TCK md. 58/4).
-
Kasten işlenen suçlarla taksirle işlenen suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında suçta tekerrür hükümleri uygulanmaz (TCK md. 58/4).
-
Tekerrür ve Uzlaşma, Dava Zamanaşımı, Ön Ödeme: Uzlaşma, dava zamanaşımı ve ön ödeme hallerinde sanık bir cezaya mahkum olmamaktadır. Bu nedenle bu haller, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına esas alınamaz.
-
Tazyik hapsi, güvenlik tedbirleri, disiplin cezaları tekerrüre esas alınamaz.
-
Kesin nitelikteki adli para cezaları tekerrür uygulamasına esas alınamaz.
-
Hapisten çevrilen adli para cezası dışındaki “seçenek yaptırımlar” tekerrüre esas alınamaz.
Ceza Hukukunda Suçta Tekerrürün Sonuçları
Suçta tekerrür, sanığın işlediği ikinci suç nedeniyle daha ağır bir yaptırımla karşılaşmasına yol açar. Suçta tekerrür halinde sanık aleyhine ceza hukuku ve infaz hukuku alanında üç hukuki sonuç gerçekleşir:
-
Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi Uygulanır: Suçta tekerrür hükümleri uygulanan hükümlüye 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 108. Maddesinde düzenlenen “mükerrirlere özgü infaz rejimi” uygulanır. Mükerrirlere özgü infaz rejimi, hükümlünün cezaevinde daha fazla kalmasına yol açar. Mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulandığında hükümlünün ne kadar süreyle cezaevinde kalacağı aşağıda ayrı bir başlık altında incelenmiştir.
-
Seçimlik Cezalardan Hapis Cezasına Karar Verilir: Tekerrür halinde işlenen ikinci suçun (tekerrür hükümleri uygulanacak suç) cezası seçimlik olarak hapis cezası veya adli para cezası olarak öngörülmüşse, hapis cezasına hükmedilir. Hükmedilen hapis cezası adli para cezasına çevrilemez (TCK md. 58/3).
-
Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanır: Tekerrür halinde cezanın infazından sonra gelmek üzere hükümlü “Denetimli Serbestlik” tedbiri uygulanmasına karar verilmelidir (TCK md. 58/6). Mahkeme sadece denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar vermelidir. İnfazdan sonra ne kadar süreyle denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağına, infaz aşamasında koşullu salıverme kararı veren mahkeme tarafından kararlaştırılması gerekir.
Yerel mahkeme tarafından koşulları oluştuğu halde tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmediği takdirde, aleyhe temyiz de yoksa, sanığın kazanılmış hakkı doğar.
Suçta Tekerrür Hükümleri Nasıl Uygulanır
Suçta tekerrür hükümleri uygulanan kişiye uygulanacak infaz rejimi aşağıda anlatılacağı üzere “mükerrirlere özgü infaz rejimi”dir. Ancak, hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanan hükümlünün cezaevinde koşullu salıverilme süresi, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından daha fazla olamaz (5275 sayılı İnfaz Kanunu md. 108/2).
Suçta tekerrür hükümlerinin nasıl uygulanacağına örnek vermek gerekirse; ilk işlediği suç nedeniyle 9 ay hapis cezası, daha sonra işlediği yaralama suçu nedeniyle de 6 yıl hapis cezasına mahkum edilmiş hükümlü hakkında tekerrür ile ilgili diğer koşulların da oluştuğunu varsayalım. Tekerrür hükümleri uygulanmasaydı hükümlü cezasının 1/2’si olan 3 yılı cezaevinde geçirdikten sonra koşullu salıverilme hakkı kazanacaktı. Tekerrür hükümleri uygulandığında ise cezasının 2/3’ünü, yani 4 yılını cezaevinde geçirdikten sonra koşullu salıverilme hakkı kazanır. Ancak, 5275 sayılı yasanın 108/2 maddesi gereği, tekerrüre esas alınan ilk mahkumiyetin ceza miktarı 9 ay olduğundan, hükümlünün koşullu salıverilmesi için 4 yıl değil, 3 yıl 9 ay cezaevinde kalması yeterli olacaktır.
Tekerrür ve Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi
Suçta tekerrür halinde, işlediği ikinci suçtan dolayı hükümlü hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanır. Mükerrirlere özgü infaz rejimi 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 108. Maddesinde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. 5275 sayılı İnfaz Kanunu’nun 108. maddesine göre;
Tekerrür hâlinde işlenen suçtan dolayı mahkûm olunan;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuzdokuz yılının,
b) Müebbet hapis cezasının otuzüç yılının,
c) (Ek:14/4/2020-7242/49 md.) Birden fazla süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla otuziki yılının,
d) Süreli hapis cezasının üçte ikisinin,
İnfaz kurumunda iyi hâlli olarak çekilmesi durumunda, koşullu salıverilmeden yararlanılabilir. (Ek cümle:14/4/2020-7242/49 md.) Ancak, koşullu salıverilme oranı üçte ikiden fazla olan suçlar bakımından tabi oldukları koşullu salıverilme oranı uygulanır.
(2) Tekerrür nedeniyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamaz.
(3) İkinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda, hükümlü koşullu salıverilmez. (Ek cümle:14/4/2020-7242/49 md.) Hükümlü hakkında ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanacağı hükümde belirtilir.
(4) İnfaz hâkimi, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirler.
(5) Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde, koşullu salıverilmeye ilişkin hükümler uygulanır.
(6) İnfaz hâkimi, mükerrir hakkında denetim süresinin uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş yıla kadar uzatılabilir.
(7) (Ek: 18/6/2014-6545/82 md.) Cezanın infazı tamamlandıktan sonra devam eden denetim süresi içinde, bu madde hükümlerine göre kendilerine yüklenen yükümlülüklere ve yasaklara aykırı hareket eden mükerrirler, infaz hâkimi kararı ile disiplin hapsine tabi tutulur. Disiplin hapsinin süresi on beş günden az ve üç aydan fazla olamaz.
(8) (Ek: 18/6/2014-6545/82 md.) Çocuğa karşı işlenen bir suçtan dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde birinci fıkradaki koşullu salıverilme süreleri uygulanır.
(9) (Ek: 18/6/2014-6545/82 md.) Birinci fıkradaki koşullu salıverme süreleri, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 102 nci maddesinin ikinci fıkrasında tanımlanan cinsel saldırı suçundan, 103 üncü maddesinde tanımlanan çocukların cinsel istismarı suçundan, 104 üncü maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrasında tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan, 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan dolayı hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında da uygulanır. (Ek cümle:14/4/2020-7242/49 md.) Ancak, süreli hapis cezaları bakımından koşullu salıverilme oranı, dörtte üç olarak uygulanır. 188 inci madde hariç olmak üzere bu suçlardan dolayı hapis cezasına mahkûm olanlar hakkında, cezanın infazı sırasında ve koşullu salıverildikleri takdirde denetim süresi içinde, aşağıdaki tedavi veya yükümlülüklerden bir veya birkaçına infaz hâkimi tarafından karar verilir:
a) Tıbbi tedaviye tabi tutulmak
b) Tedavi amaçlı programlara katılmak
c) Suçun mağdurunun oturduğu ve çalıştığı yerleşim bölgesinde ikamet etmekten
yasaklanmak
d) Mağdurun bulunduğu yerlere yaklaşmaktan yasaklanmak
e) Çocuklarla bir arada olmayı gerektiren bir ortamda çalışmaktan yasaklanmak
f) Çocuklar hakkında bakım ve gözetim yükümlülüğünü gerektiren faaliyet icra etmekten
yasaklanmak
(10) (Ek:18/6/2014-6545/82 md.) Dokuzuncu fıkra hükümleri çocuklar hakkında uygulanmaz.
(11) (Ek:18/6/2014-6545/82 md.) Bu maddenin dokuzuncu fıkrasının uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, Sağlık Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle düzenlenir.
Ceza Hukukunda Suçta Tekerrür ve Ek Savunma
Sanık hakkında suçta tekerrür hükümleri uygulanacaksa mutlaka bu hususa ilişkin savunmasının alınması gerekir. İddianamede tekerrür hükümlerinin uygulanmasına dair bir iddia yoksa, sanığa duruşmada okunan adli sicil kaydında tekerrüre esas mahkumiyetler varsa, sanık adli sicil kaydına karşı beyanda bulunmuşsa savunma hakkını kullanmış sayılmaktadır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2013/103 karar, 2013/134 karar).
Suçta Tekerrür ile İlgili Yargıtay Kararları
Müebbet Ağır Hapis Cezası ve Tekerrür Halinde İnfaz
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 107/3-d maddesine göre “bir müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezası toplandığında hükümlünün cezaevinde en fazla 30 yıl kalacağı, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 108/1-b maddesine göre “tekerrür halinde işlenen suçtan dolayı müebbet hapis cezasının 33 yılının infaz kurumunda iyi halli olarak çekilmesi durumunda, koşullu salıverilmeden yararlanabileceği”,
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 108/2 maddesine göre “tekerrür nedeniyle koşullu salıverilme süresine eklenecek miktar, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamayacağı” şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde;
Hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilen hükümlü ..’in infazı gereken bir mübebbet hapis cezası yanında süreli hapis cezalarının bulunduğu, mevcut yasal düzenlemeye göre hükümlü hakkında uygulanacak koşullu salıverme süresinin 5275 sayılı Kanunun 107/3-d maddesi uyarınca otuz yıl olduğu, ancak hükümlünün mükerrir olması ve tekerrüre esas alınan cezasının 4 yıl 2 ay hapis cezası olması nedeniyle 5275 sayılı Kanun’un 108/1-b maddesi uyarınca mahkum olunan müebbet hapis cezasının otuz üç yılını ceza infaz kurumunda iyi halli olarak geçirmesi durumunda koşullu salıvermeden yararlanabileceği gözetilmeksizin, koşullu salıverme süresinin otuz yedi yıl iki ay ve bihakkın tahliye tarihinin 49 yıl 6 ay 20 gün olarak belirlenmesinde isabet görülmediğinden Mersin 4.Ağır Ceza Mahkemesinin 10.03.2015 tarih ve 2015/121 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 1. Ceza Dairesi - Karar: 2015/4690).
Tekerrür (TCK m.58) Hükmünün Uygulamasına Esas Mahkumiyetin Gösterilmemesi
5237 sayılı TCK’nın “güvenlik tedbirleri” bölümünde düzenlenen ve aynı Kanunun, 7/3 maddesinin gerek sarahati gerekse madde gerekçesinde nitelik olarak “infaz rejimine ilişkin bir norm” olarak vasfı tayin edilen TCK’nın 58. maddesinin, hüküm fıkrasında anılan kanun maddesinin 7. bendindeki emredici düzenleme nedeniyle gösterilmesi zorunlu olup, kural olarak mahkumiyet hükmünde hiç belirtilmemesi halinde 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi gereğince aleyhe temyiz bulunmayan durumlarda usulü kazanılmış hak kapsamında kalacağı kabul edilmekte ise de; hükümde sadece TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi ile yetinilmesi ancak tekerrüre esas alınan mahkeme ilamı ve/veya 5275 sayılı Kanunun 108/3 maddesinde yer alan ikinci defa tekerrür hükümlerinin tatbik edilmesi tesbiti yapılmamış bile olsa, zikredilen normun gerek güvenlik tedbiri (CGK’nın 12.12.2006 tarih 11-301-296 sy.ilamı), gerek infaz rejimi kuralı (CGK’nın 20.05.2014 tarih 2013/6-353, 2014/277 sy, 3. Ceza Dairesinin 25.02.2015 tarih, 4294-7344 sy. ilamları) olması gerekse 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesindeki düzenlemenin koruma kapsamının “ceza tür ve miktarı” ile sınırlı bulunması (CGK’nın 11.02.2014 tarih, 70-57 sy., Dairemizin 12.01.2016 tarih, 2015/1213-2016/124 sy. kararları) karşısında, aleyhe temyiz bulunmayan hükümde verilen hapis cezasının kanuni sonucu olarak uygulanmasında zorunluluk bulunan TCK’nın 58/9. maddesinin infaz aşamasında resen nazara alınması mümkün olduğundan ayrıca hükümde gösterilmemesinin 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi kapsamında kazanılmış hak oluşturmayacağı gözetilmelidir.
5237 sayılı TCK’nın 58/9. maddesinde, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçluların özel tehlikeli suçlu olarak kabul edildiği ve bunlar hakkında da mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına hükmedileceği öngörülmektedir. Örgüt mensubu suçlu kavramı, 5237 sayılı TCK’nın 6/1-j maddesinde; “Örgüt mensubu suçlu deyiminden; bir suç örgütünü kuran, yöneten, örgüte katılan veya örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişi,” olarak tanımlanmıştır.Suç işleme eğilimleri ve kişilik özellikleri itibariyle diğer suçlulara nazaran tehlikelilik hallerinin daha yoğun olduğunu kabul eden kanun koyucu hem toplumu bu tehlikeden korumak hem de bu kişileri ıslah ve topluma yeniden kazandırmak amacıyla bunlara özel bir infaz rejimi belirlemiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, TCK’nın 58/9. maddesi bir ceza değil, cezaya bağlı olarak uygulanacak infaz rejimi olduğundan CMUK’nın 326/son maddesi kapsamında kazanılmış hak oluşturmaz. Diğer taraftan, örgüt mensubu suçlularla ilgili özel düzenleme olan 5275 sayılı Kanunun 107/4 maddesi de nazara alındığında özellikle süreli hapis cezalarının infazı yönünden, hükümde dayanak yasa maddesi gösterilsin ya da gösterilmesin kazanılmış haktan bahsetme imkanı bulunmamaktadır (Yargıtay 16. Ceza Dairesi - Karar : 2017/5838).
Örgüt Mensubu Suçlu Hakkında TCK m.58 Mahkumiyetin Kanuni Sonucudur
TCK.nın 58/9. maddesinin 9. fıkrası; “Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir.” şeklinde düzenlenmiştir. TCK.nun 6. maddesinin (j) bendinde; “Örgüt mensubu suçlu deyiminden; bir suç örgütünü kuran, yöneten, örgüte katılan veya örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişi, anlaşılır.” hükmü yer almaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 11.02.2014 tarih ve 2013/7-399 Esas, 2014/58 Karar sayılı kararında “Özel tehlikeli suçlular düzenlenmesine ilk kez 5237 sayılı TCK.da yer verilmiş olup, kanun koyucu itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi ve örgüt mensubu suçluyu özel tehlikeli suçlu olarak kabul etmiştir. Özel tehlikeli suçlular bakımından, mükerrerliğin şartları oluşmaksızın mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması esası getirilmek suretiyle, cezanın özel önleme amacı ön plana çıkarılmıştır. Söz konusu kişilerin özel tehlikeli olarak kabulünün sebebi ise diğer suç faillerine göre suça eğilimlerinin yüksek olmasıdır.
İtiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi ve örgüt mensubu suçluluk hallerinden birinin varlığı mahkemece tespit edildiği takdirde, hükümde bu durumun açıkça belirtilip, mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi gerekmektedir.” denilmiştir. Anılan Ceza Genel Kurulu kararında da belirtildiği üzere; mahkemece sanığın örgüt mensubu olduğunun tespit edilmesi halinde TCK.nun 58/9. maddesi uyarınca hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmelidir.
5237 sayılı Kanun’un 58/9. maddesinin, örgüt mensubu suçlu hakkında mükerirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına hükmedileceği hükmünü içerdiği, anılan hükmün örgüt mensubu olma suçundan mahkumiyetin kanuni sonucu olarak uygulanan infaza ilişkin bir düzenleme olduğu ve kazanılmış hakka konu edilemeyeceği gözetildiğinde suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan mahkum olan sanık hakkında anılan maddenin uygulanması konusunda her zaman bir karar verilmesinin mümkün olduğu anlaşıldığından itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış gerekçe ile itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar : 2017/6408).
Kesin Nitelikteki Adli Para Cezası Tekerrüre Esas Alınmaz
Sanığın tekerrüre esas alınan hükümlülüğünün, 5237 Sayılı TCK’nın 203. maddesi gereğince, doğrudan tayin edilen 3.000 TL adli para cezası olup, 5320 Sayılı Kanunun 8. maddesinin 1. fıkrası ve 1412 Sayılı CMUK’nın 305. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kesin nitelikte olduğunun ve aynı maddenin son fıkrası gereğince tekerrüre esas alınamayacağının gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 10. Ceza Dairesi - Karar: 2014/5367).
Adli Sicil Kaydında Ertelemeli Ceza Hükmü ve Tekerrür Şartları
Sanığın dosyadaki adli sicil kayıtlarına göre kesinleşen cinsel saldırı suçundan 2 yıl hapis cezasını içeren erteli ilamının bulunduğu, bu ilamda 2 yıl denetim süresi öngörüldüğü ve ilamın cezanın ertelnemiş olması nedeniyle TCK’nın 51/8 maddesi gereğince 01.12.2011 tarihinde infaz edilmiş sayılacağı ve bu tarihten itibaren TCK’nın 58. maddesinde belirtilen yasal 3 yıllık süre içerisinde sanığın 09.04.2013 tarihinde atılı suçu işlediği, bu nedenle Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin bu ilamının tekerrüre esas olduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykıdırır (Yargıtay 2.CD - Karar: 2016/6397).
Ek Savunma Verilmeden Tekerrür Hükümleri Uygulanamaz
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2012/3-153 Esas ve 2012/179 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, tekerrüre esas oluşturacak nitelikte hükümlülüğü bulunan sanık hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 58. maddesinde düzenlenen ve güvenlik tedbirleri arasında sayılan tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektiren durumun, ilk defa duruşmada ortaya çıkan bir hal olmadığı, tekerrür hükümlerinin, önceden işlenen suçtan dolayı verilen hükmün kesinleşmesinden sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde uygulandığı, buna göre, sanığın, önceden işlediği bir suçtan dolayı hakkında bir mahkumiyet kararı verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, kısacası sabıkalı olduğunu bildiğinin kabul edilmesi gerektiği dikkate alınarak, sorgusu yapılan sanığın yüzüne karşı adli sicil kaydının okunmuş olması halinde, yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda, ayrıca TCK’nın 58. maddesi gereğince ek savunma verilmesinin gerekmediği, somut olayda ise, 21.03.2011 tarihli talimat duruşmasında, sorgusu yapılan sanığın adli sicil kaydının okunmadığının anlaşılması karşısında, sanığa, adli sicil kaydının okunup diyecekleri sorulmadan ve adli sicil kaydında yer alan tekerrüre esas ilamın kendisine ait olup olmadığı yönünde ek savunma hakkı tanınmadan hüküm kurmak suretiyle 5271 Sayılı CMK’nın 226. maddesine muhalefet edilmesi hukuka aykırı olup bozma nedenidir (Yargıtay 15. Ceza Dairesi - Karar: 2016/4175).
Adli Para Cezası Hakkında Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi Uygulanamaz
5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesinde tekerrür halinde hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirileceği ve ayrıca mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı, öngörülmektedir. Aynı Yasa’nın 7. fıkrası uyarınca da hükümlülük kararında bu durumun belirtilmesi gerekmektedir. Mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin yer aldığı 5275 sayılı Kanun’un 108. maddesinde ise, yalnızca mükerrirler hakkında tayin olunan özgürlüğü bağlayıcı ceza olan hapis cezalarının ne şekilde infaz edileceği belirtilmiş olup, bu maddede adli para cezasının infazı konusunda herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106. maddesinde adli para cezasının infazı düzenlenmiş olup, bu maddede mükerrirler hakkında hükmolunan “adli para cezasının” infazına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu durumda, 5237 sayılı TCK’nın 58, 5275 sayılı Kanun’un 106, 108. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakkında adli para cezasına hükmedildiği için, hükümlülük kararında, mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağının belirtilemeyeceği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle sanık hakkında hükmolunan cezanın niteliği itibariyle 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin 6. fıkrası uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Karar:2007/4396).
Tekerrür Halinde Denetimli Serbestlik Tedbiri
5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108/4,, 5,, 6. fıkralarında “Hakim, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirler. Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde, koşullu salıverilmeye dair hükümler uygulanır. Hakim, mükerrir hakkında denetim süresinin uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş yıla kadar uzatılabilir.”hükmünü düzenlemiştir. Buna göre denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevi, hükmü veren mahkemeye değil, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek mahkemeye aittir. Buna göre; hüküm kurulurken mükerrir olan sanık hakkında TCK’nın 58/7. maddesi uyarınca “mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra da denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, denetimli serbestlik tedbirinin süresinin de belirlenmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. CD. - Karar: 2017/531).
Koşullu Salıverme Kararı Veren Mahkeme Tekerrür Halinde Denetim Süresi Belirlemelidir
5275 sayılı Kanunun 108. maddesinin 4. fıkrasında “Hakim, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirler.” 5. fıkrasında “Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde, koşullu salıvermeye ilişkin hükümler uygulanır.” 6. fıkrasında “Hakim, mükerrir hakkında denetim süresinin uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş yıla kadar uzatılabilir.” hükümleri mevcut olmakla, takdire yer olmaksızın amir hüküm gereği hükümlünün hapis cezasını tamamladığı tarihinden itibaren bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, merciince itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir (Yargıtay 1.Ceza Dairesi - Karar:2017/1459).
Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejiminde Denetim Süresi Nasıl Belirlenir?
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 58/6. maddesinde, tekerrür hâlinde hükmolunan cezanın, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirileceği ve mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağı belirtilmiş, 5275 sayılı Kanunun 108. maddesinin (4), (5) ve (6). fıkralarında yer alan “Hakim, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirler. Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde, koşullu salıverilmeye ilişkin hükümler uygulanır. Hakim, mükerrir hakkında denetim süresinin uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş yıla kadar uzatılabilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca da koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek olan mahkeme tarafından bir yıldan az olmamak üzere denetim süresinin belirleneceği ve denetim süresinde de koşullu salıverilmeye ilişkin hükümlerin uygulanacağı hüküm altına alınmış olup, somut olayda mükerrir olan sanık hakkında cezasının infazından sonra anılan Kanunun 108/4. maddesi gereğince denetim süresinin belirlenmesinin zorunlu olduğu, 5275 sayılı Kanunun 107/6. maddesinde yer alan düzenlenmenin ise koşullu salıverilen hükümlünün tâbi tutulacağı denetim süresine ilişkin olduğu gözetilerek itirazın kabulüne karar verilmelidir (Yargıtay 1.Ceza Dairesi - Karar:2017/1500).
Esas Kararı Veren Mahkeme İnfazdan Sonraki Denetimli Serbestlik Süresini Belirleyemez
5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108/4,, 5,, 6. fıkralarında “Hakim, mükerrir hakkında cezanın infazının tamamlanmasından sonra başlamak ve bir yıldan az olmamak üzere denetim süresi belirler. Tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde, koşullu salıverilmeye dair hükümler uygulanır. Hakim, mükerrir hakkında denetim süresinin uzatılmasına karar verebilir. Denetim süresi en fazla beş yıla kadar uzatılabilir.”hükmünü düzenlemiştir. Buna göre denetim süresini belirleme ve gerektiğinde uzatma görevi, hükmü veren mahkemeye değil, hükümlünün infaz aşamasındaki davranışlarını da değerlendirerek koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek mahkemeye aittir.
Buna göre; hüküm kurulurken mükerrir olan sanık hakkında TCK’nın 58/7. maddesi uyarınca “mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra da denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, denetimli serbestlik tedbirinin süresinin de belirlenmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 13. Ceza Dairesi - Karar: 2017/531).
Kararda Tekerrüre Esas Hapis Cezası Gösterilmelidir
5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 108/2. maddesi uyarınca, tekerrür sebebiyle koşullu salıverme süresine eklenecek miktarın, tekerrüre esas alınan cezanın en ağırından fazla olamayacağının anlaşılması karşısında, 5237 Sayılı TCK’nın 58/7. maddesinin uygulanma koşullarının değerlendirilebilmesi ve infazda duraksamaya neden olmaması için, sanığın tekerrüre esas alınan önceki mahkumiyet hükmünün birden fazla suçtan ibaret olup birden fazla cezayı içermesi nedeniyle, bu cezalardan en ağır cezayı içeren hırsızlık suçundan verilen hükümlülüğün denetim olanağı verecek biçimde karar yerinde gösterilmemesi hukuka aykırı olup hükmün bozulmasını gerektirmiştir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Karar: 2016/5342).
İkinci Kez Tekerrür Hükümlerinin Uygulanacağının Kararda Belirtilmemesi
İkinci kez mükerrir olan sanık hakkında, 5275 sayılı Kanunun 108/3. maddesi gereğince sanığın koşullu salıverilemeyeceğinin kararda belirtilmesi gerektiği gözetilmemiş ve Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas-2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesindeki bazı hükümler iptal edilmiş ise de, bu hususlar infaz aşamasında dikkate alınabileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Mükerrir olan sanık hakkında hüküm kurulurken tekerrüre esas alınan ilam gösterilmemiş ise de; sanığın adli sicil kaydında yer alan Bakırköy 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 19.04.2012 tarih, 2012/307 esas, 2012/556 karar sayılı ilamı ile hırsızlık suçundan verilen 07.05.2012 tarihinde kesinleşen 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasına ilişkin mahkumiyetinin tekerrüre esas olduğu, tekerrüre esas bu hükümde ise TCK’nin 58. maddesinin uygulanması karşısında incelemeye konu dosyada, 5275 sayılı Kanunun 108/2. maddesi gereğince ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten 6723 sayılı Kanunun 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK’un 322. maddesi gereğince, sanık hakkındaki hükümde TCK’nin 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin paragrafın hükümden çıkartılması, yerine “Sanığın sabıkasına esas Bakırköy 19. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 19.04.2012 tarih, 2012/307 esas, 2012/556 karar sayılı ilamı ile hırsızlık suçundan verilen 07.05.2012 tarihinde kesinleşen 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasının tekerrüre esas teşkil ettiği anlaşıldığından sanık hakkında cezanın infazında TCK’nin 58/7. ve 5275 sayılı Kanunun 108/2. maddeleri uyarınca İKİNCİ KEZ MÜKERRİRLERE ÖZGÜ İNFAZ REJİMİNİN UYGULANMASINA, cezanın infazından sonra sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına” şeklindeki paragrafın eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 3.Ceza Dairesi - Karar : 2017/6316).
Örgüte Üye Olma veya Yardım Etme Suçlarının Zamanaşımı Nedeniyle Düşmesi Halinde İnfaz
I-) Sanıklar hakkında örgüte yardım etmek, suç işleme amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;
Sanıklara yüklenen 5237 sayılı TCY’nın 220/2, 220/7. maddelerinde belirtilen suç işleme amacıyla kurulan örgüte üye olma ve yardım etmek suçu için, anılan Yasanın 66/1-e maddesinde öngörülen 8 yıllık zamanaşımının, 10.07.2007 olan karar tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması, bozmayı gerektirmiş hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE,
II-Sanık Y. hakkında suç işleme amacıyla örgüt kurma, diğer sanıklar haklarında yağma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
“Değerin azlığının” 5237 sayılı Yasaya özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, Yasa koyucunun amacı ile suçun işleniş biçimi, olayın özelliği ve sanığın özgülenen kastı da gözetilmek suretiyle, daha çoğunu alma olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da gerçekten az olan şeylerin alınması durumunda, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği gözetilmeden, somut olayda koşulları bulunmadığı halde, 150/2.maddesinin düzenleniş amacının dışında yorumlar getirilerek cezadan indirim yapılması karşı temyiz bulunmadığından; sanıklar hakkında “yağma” suçundan kurulan mahkumiyet kararında TCK’nın 58/6-9. maddesi gereğince cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmemiş olması ile infazda gözetilmesi olanaklı bulunduğundan bozma nedeni yapılmamıştır (Yargıtay 6. Ceza dairesi - Karar : 2017/1048)
Propaganda Suçunda Tekerrür Hükümleri
5237 Sayılı T.C.K.nın 58/9. maddesi infaz rejimi ile ilgili olup kazanılmış hak oluşturmayacağı da gözetilerek kabule göre terör örgütünün propagandasını yapma suçundan mahkum olan sanık hakkında anılan maddenin uygulanması konusunda her zaman bir karar verilmesi mümkün görülmüştür (Yargıtay 9. Ceza Dairesi - Karar:2011/3073).
Adli Sicil Kaydında Adli Para Cezası ile Birlikte Hapis Cezası Bulunması
Sanığın adli sicil kaydında yer alan tekerrüre esas mahkûmiyetinde hapis cezasının yanısıra 80,00 TL adli para cezasının da bulunduğu ve her iki cezanın da tekerrüre esas alınması gerektiği gözetilmeden yalnızca hapis cezasının tekerrüre esas alınması hukuka aykırıdır (Yargıtay 14. Ceza Dairesi - Karar: 2017/227).
Güvenlik Tedbirleri Tekerrüre Esas Alınamaz
Hapis ve adli para cezası dışındaki yaptırımlara dair mahkumiyetlerin tekerrüre esas olamayacağı gözetilmeden, sanık Y.’un “7 ay 15 gün süre ile alkollü içki satılan mahallere gitmekten yasaklanması” tedbirine dair önceki mahkumiyeti tekerrüre esas alınıp hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 9. Ceza Dairesi - Karar: 2015/4502).
Hapis Cezası Seçenek Yaptırımlara Çevrilmişse Tekerrür Uygulanamaz
5275 sayılı Kanun’un 108/2. maddesi uyarınca tekerrür nedeniyle mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanabilmesi için sonuç olarak hapis cezasına hükmedilmesinin zorunlu bulunması, ancak sanık … hakkında müşteki …’a yönelik hakaret suçundan hakkında hükmolunan hapis cezasının, TCK’nın 50/1-f. maddesine göre seçenek yaptırıma çevrilmesi karşısında, tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2019/12947).
Yaşı Küçük Çocuğun İşlediği Suç Tekerrüre Esas Alınamaz
Sanığın adli sicil kaydında bulunan ve tekerrüre esas alınan ilamına konu suçun, çocuk yaşta işlenmesi nedeniyle TCK’nın 58/5. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 18. Ceza Dairesi - Karar : 2019/11103).
Suça sürüklenen çocuğun, tekerrüre esas alınan mahkumiyeti ile ilgili Nallıhan Asliye Ceza Mahkemesi’nden verilen ilamda TCK’nin 31/2. maddesi uygulanmakla fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmadığından 5237 sayılı TCK’nin 58/5. maddesi gereğince suça sürüklenen çocuğa, tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 3. Ceza Dairesi - Karar : 2015/2929).
Sanık …‘nun tekerrüre esas alınan Malatya Çocuk Mahkemesi’nin ….sayılı ilamının, sanığın 18 yaşından küçükken işlediği suç nedeniyle mahkumiyetine ilişkin olup, TCK’nın 58/5. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınamayacağı, sanığın adli sicil kaydına göre tekerrüre esas başka bir hükümlülük halinin de bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında verilen cezanın TCK’nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 2.Ceza Dairesi - Karar : 2018/11604).
Adli Para Cezasına Tekerrür Hükümleri Uygulanamaz
5237 sayılı TCK’nın 58/6. maddesinde tekerrür halinde hükmolunan cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirileceği ve ayrıca mükerrir hakkında cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanacağının öngörüldüğü, mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirlerinin yer aldığı 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 108. maddesinde ise, yalnızca mükerrirler hakkında tayin olunan özgürlüğü bağlayıcı ceza olan hapis cezalarının ne şekilde infaz edileceği belirtilmiş olup, bu maddede adli para cezasının infazı konusunda her hangi bir düzenlemenin bulunmadığı, 5275 sayılı Kanunun 106. maddesinde adli para cezasının infazı düzenlenmiş olup, bu maddede mükerrirler hakkında hükmolunan adli para cezasının infazına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği, bu durumda, 5237 sayılı TCK’nın 58, 5275 sayılı Kanunun 106 ve 108. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, sanık hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezasının, adli para cezasına çevrilmesi karşısında, TCK’nın 58. maddesi gereğince tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesinde isabet görülmemiştir (Yargıtay 12. Ceza Dairesi - Karar: 2021/5754).
Tekerrrür ve Aleyhe bozma Yasağı
Sanık … hakkında, mağdur …’in … yerinin önünde av tüfeğiyle iki el ateş etmesi eylemi nedeniyle kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan 7 yıl 6 ay hapis cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Özel Dairece sanık hakkında koşulları bulunduğu hâlde tekerrür hükmünün uygulanmamasının aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmadığı belirtilerek, hükmün sanığın eyleminin silahla tehdit suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği, bozmaya uyan Yerel Mahkemece sanığın silahla tehdit suçundan mahkûmiyetine ve ayrıca TCK’nın 58. maddesi uyarınca sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği, sanık müdafisi tarafından temyiz edilen bu hükmün de Özel Dairece onanmasına karar verildiği anlaşılan dosyada;
TCK’nın güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümünde yer almasına rağmen maddi ceza hukukuna ilişkin olan ve hükümlülüğün yasal sonucu olmaması nedeniyle 5275 sayılı Kanun’un 98 vd. maddeleri uyarınca infaz aşamasında herhangi bir karar alınması da mümkün olmayan tekerrür hükmünün, kazanılmış hak oluşturacağı, başka bir ifadeyle aleyhe değiştirme yasağına konu olacağı hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. 5275 sayılı Kanun’un 108. maddesi uyarınca, infaz rejimini etkileyen ve koşullu salıverilme sürelerini değiştiren tekerrür müessesinin, ceza miktarı bakımından herhangi bir değişikliğe neden olmaması, cezayı aleyhe değiştirme yasağının, belirli istisnalar dışında sadece ceza miktarı bakımından geçerli olması, hapis cezasının miktarı ile mükerrirlik sonucu koşullu salıverilme süresine eklenecek miktarın toplanamayacak olması karşısında; aleyhe kanun yoluna başvurulmayan ilk hükümde yer almamasına rağmen daha az bir ceza belirlenen ikinci hükümde tekerrür uygulamasının isabetli olmadığı kabul edilmelidir (Ceza Genel Kurulu 2020/139 E. , 2022/453 K.).
İkinci Kere Tekerrür Hükümlerinin Uygulanabilmesinin Şartı
5275 sayılı Kanun’un 108. maddesinin 3. fıkrasında “ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda, hükümlü koşullu salıverilmez” düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre, sanık hakkında birinci tekerrür şartlarının oluşması nedeniyle tekerrür hükümleri uygulandıktan ve tekerrür uygulanan mahkûmiyet kesinleştikten sonra, yeniden tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektiren bir suçun işlenmesi halinde ikinci kez tekerrür hükümleri uygulanacak ve hükümlü artık koşullu salıvermeden yararlanamayacaktır. Ancak, ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, ilk kez mükerrirlere özgü infaz rejiminin 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesi kapsamında uygulanması gerekmektedir. Somut olayda ilk mükerrirliğin, 765 sayılı TCK’nın 81. maddesi ile oluşması ve bu suretle önceki cezanın arttırılması nedeniyle buna dayanılarak sanık hakkında ikinci defa mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması şartları oluşmadığından sanık hakkında ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi, bozma nedenidir (Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/11004 E. , 2022/9302 K.)
Avukat Baran Doğan
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.