0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Memnu Hakların İadesi Nedir?

Memnu hakların iadesi, diğer bir deyişle yasaklanmış hakların geri verilmesi, hükümlü hakkında bir cezaya mahkumiyet nedeniyle TCK dışındaki kanunların meydana getirdiği yasaklılıkları ortadan kaldıran bir ceza hukuku kurumudur.

Yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK, cezanın infazı ile birlikte kişinin tüm yasaklanmış haklarını da geri kazanacağını belirtmektedir. Fakat, TCK dışındaki bazı özel kanunlar hükümlünün mahkumiyet nedeniyle bazı hakları kullanmasını engelleyen hükümler taşımaktadır. Örneğin, hükümlünün TCK’ya göre cezası infaz edildiği halde; avukatlık, milletvekilliği, mali müşavirlik, devlet memurluğu gibi meslekleri yapması ilgili mesleklerin özel kanunları ile yasaklanmıştır. Hükümlünün bu yasaklılık halinden kurtulmak için ayrıca mahkemeye başvurarak memnu hakların iadesi (yasaklanmış hakların geri verilmesi) kararı alması gerekir.

Özetle, memnu hakların iadesi, TCK dışındaki kanunların ceza mahkumiyetine bağladığı olumsuz sonuçları ortadan kaldırmak için düzenlenmiştir.

Memnu Hakların İadesi (Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi) Şartları

5352 sayılı Adli Sicil Kanununa eklenen 13/A maddesi gereği memnu hakların iadesi talebinde bulunabilmek için üç şartın bir arada bulunması zorunludur:

  • Memnu hakların iadesi için birinci şart, mahkum olunan cezanın infaz edilmesidir. Cezanın infaz edilmesinden kastedilen hükümlünün cezaevinden koşullu salıverilerek tahliye edilmesi değildir. Koşullu salıverilen hükümlünün dışardaki denetim süresini de tamamlayarak ceza mahkemesinin mahkumiyet hükmünde yer alan tüm ceza süresinin infaz edilmesidir. Örneğin, hükümlü ceza mahkemesinin kararıyla 6 yıl ceza almış ise 4 yıl cezaevinde yattıktan sonra koşullu salıverilirse geri kalan 2 yıllık süreyi de dışarda geçirdikten sonra cezası infaz edilmiş olur. Cezası infaz edilen hükümlü yasaklanmış hakların geri verilmesi talebinde bulunabilir.

  • Memnu hakların iadesi için ikinci şart, cezasının infazından itibaren 3 yıllık bir sürenin geçmiş olmasıdır. Cezanın infazından itibaren 3 yıl geçmemişse hiçbir şekilde yasaklanmış hakların geri verilmesi talebinde bulunulamaz.

  • Memnu hakların iadesi için üçüncü şart, cezanın infazından başlamak ve cezanın infazından sonra geçirilmesi gereken 3 yıllık süre de dahil olmak üzere bu süre içerisinde hükümlünün yeni bir suç işlememesi ve yaşamını “iyi halli” olarak sürdürdüğüne dair mahkemede kanaat oluşturmasıdır. Uygulamada mahkemeler, hükümlü suç işlememiş ve açıkça bilinen olumsuz bir özelliği yoksa hükümlüyü “iyi halli” kabul etmektedirler.

Memnu hakların iadesi talebinde bulunmak için yetkili mahkemeye bir dilekçe verilmelidir.

Memnu Hakların İadesi Kararı İçin Yetkili Mahkeme

Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı verme konusunda iki yetkili mahkeme mevcuttur:

  • Memnu hakların iadesi kararı, hükümlünün yargılandığı mahkeme tarafından verilebilir. Hükmü veren mahkeme, mahkumiyet hükmünün içeriğine daha kolay ulaşabildiği için yasaklanmış hakların iadesi talebi için en uygun mahkeme asıl hükmü veren mahkemedir.

  • Hükümlü, hükmü veren mahkeme dışında bir yerde ikamet ediyorsa ikamet ettiği yerde bulunan ve mahkumiyet hükmünü veren mahkemeyle aynı dereceli bir mahkemeye başvurarak memnu hakların iadesi talebinde bulunabilir. Örneğin, İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanarak hakkında mahkumiyet hükmü verilen kişinin ikametgahı İstanbul’da ise İstanbul Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvurarak da yasaklanmış hakların geri verilmesi talebinde bulunabilir. Bu durumda İstanbul’daki mahkeme İzmir’deki mahkemeden mahkumiyet hükmünü ve ilgili evrakları getirterek memnu hakların iade edilip edilmeyeceğine karar verir.

Hemen belirtelim ki, hükümlünün bu iki mahkemeden herhangi birini tercih etme hakkı vardır. Ancak mahkumiyet hükmünü veren mahkeme tüm evraklar yedinde olduğundan daha kolay karar verebilir.

Memnu Hakların İadesi ve Devlet Memurluğu

657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48/A-5 maddesi, TCK 53. maddede belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına mahkum olanların memuriyete kabul edilmeyeceği yönünde özel bir düzenleme içermektedir. Aynı kanun, affa uğramış olsalar bile bazı yüz kızartıcı suçları işleyenlerin memuriyet hakkını kaybettiğini ifade etmektedir.

Hükümlü hakkında memnu hakların iadesi kararı verilirse yasaklanmış tüm haklarına kavuşur. Memnu hakların iadesi kararı memuriyet önündeki engelleri de kaldırır. Devlet memurluğu koşulları ne olursa olsun kişi yasaklanmış hakların geri alınması kararı almışsa memurluk hakkına kavuşur. Ancak açıktan atama kuralları gereği 657 sayılı yasanın 92. maddesi çerçevesinde idarenin hükümlüyü memurluğa kabul edip etmemede takdir hakkı vardır. Söz konusu takdir hakkı ölçüsüz olmayıp idari yargı denetimine tabidir.

Memnu Hakların İadesi ve Milletvekilliği

Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 11. maddesine göre toplam 1 yıl veya daha fazla hapis cezası alan vatandaşlar, cezaları affa uğrasa bile milletvekili seçilme hakkına sahip değildir. Milletvekili seçilme hakkını kazanmanın tek yolu hükümlü hakkında memnu hakların iadesi kararı verilmesidir. Milletvekili seçiminde seçilme hakkını kullanmak isteyen vatandaşların başvuru süresi içinde yasaklanmış hakların geri alınması kararını almaları gerekir.

Memnu Hakların İadesi Kararının Etkili Olmadığı Meslekler

Bazı mesleklerin özel meslek kuralları vardır. Hükümlü memnu hakların iadesi kararı alsa bile bazı mesleklerin etik kuralları bu meslekleri icra etmesine cevaz vermeyebilir. İlgili meslek kuruluşu hükümlünün mesleğe kabul talebini reddedebilir. Danıştay’ın bu konuyla ilgili kararlarına aşağıda yer verilmiştir:

  • Bir mali müşavir sahte belge kullanmaktan 1 yıl hapis cezasına mahkum olmuştur. Cezasının infazından sonra mahkemeden yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alarak mesleğe kabulü için ilgili meslek kuruluşu olan TÜRMOB’a başvurmuştur. TÜRMOB mesleğe kabul talebini reddetmiştir. Danıştay, memnu hakların iadesi kararının 3568 sayılı Kanunun 4. maddesinin (d) bendine göre ehliyetsizliği ortadan kaldırabileceği, fakat aynı maddenin (f) bendinde “meslek şeref ve haysiyetine uymayan durumları bulunmamak” ibaresi nedeniyle TÜRMOB’un mesleğe kabul başvurusunu reddetmesini haklı bulmuştur ( Danıştay 8. Daire - Esas No: 2008/3215, Karar No: 2010/5022, Tarihi: 6.10.2010 ).

  • Bir vatandaş hakkında adam öldürme suçundan ceza mahkumiyetine karar verilmiştir. Cezasını infaz ettikten sonra ilgili mahkemeden memnu hakların iadesi kararı almıştır. Hukuk fakültesi bitirdiğinden avukat olmak için Konya Barosu’na staj başvurusu yapmış, baro tarafından bu talebi reddedilmiştir. Danıştay; yasaklanmış hakların geri verilmesi kararıyla kişinin Avukatlık Yasasının 5/a maddesine göre ehliyetsizliği ortadan kalkmış ise de, aynı Yasanın 5/c maddesine göre “Avukatlık mesleğine yaraşmayacak tutum ve davranışları çevresince bilinmiş olmak” hükmü nedeniyle ehliyetsizliği devam ettiğine karar vererek avukatlık mesleğine kabul talebinin baro tarafından reddedilmesini haklı bulmuştur ( Danıştay 8. Daire - Esas No: 2006/4018, Karar No: 2007/16, Tarihi: 15.1.2007 ).

Memnu Hakların İadesi ve Adli Sicil

Adli Sicil Kanunu’na göre memnu hakların iadesi kararı kişinin adli sicil kaydına ( sabıka kaydına ) işlenir. Böylece yasaklanmış haklarının geri verilmesi konusunda kişi hakkında verilen yargı kararına ulaşmak kolaylaşır.

Memnu hakların iadesi kararı Adli Sicil Kaydının Silinmesi kararı verildiğinde kayıtlardan çıkarılır.

Memnu Hakların İadesi Emsal Yargıtay Kararları


Memnu Hakların İadesinin Kabulü veya Reddi Kararına Karşı İstinaf

5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nda başlangıçta yasaklanmış hakların geri verilmesi ve arşiv kaydının silinmesi kurumlarına yer verilmediği, 5352 sayılı Kanunun geçici 2.maddesi uyarınca, 3682 sayılı Kanunu’nun 8. maddesinin koşullarının bulunması halinde adli sicil kaydının silinmesine karar verilebileceği, ancak; 5560 sayılı Kanun’la 5352 sayılı Kanun’a eklenen 13/A maddesiyle yasaklanmış hakların geri verilmesi, 6290 sayılı Kanun’la değiştirilen 12. maddesiyle de adli sicil ve arşiv bilgilerinin silinmesi kurumlarının yeniden getirildiği, adli sicil kayıtlarının silinmesine dair kararların istikrar bulmuş Yargıtay içtihatları uyarınca güvenlik tedbirine yönelik hüküm (nihaî karar) niteliğinde olduğu ve iş bu ek kararın da tarihi itibariyle istinaf kanun yoluna tâbi olduğu, 5271 sayılı CMK’nın 264. maddesi uyarınca, kanun yolunda yanılmanın başvurucunun haklarını ortadan kaldırmayacağından, dosyanın istinaf merciince incelenmek üzere mahalline İADESİNE, 29/12/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi. (Yargıtay 6. Ceza Dairesi- K.2021/20563)

Memnu Hakların İadesi Kararının Şartları ve Sonuçları Nelerdir?

Yasaklanmış hakların iadesine karar verildiğinde adli sicil bilgileri silinmemektedir. Ancak geri vermeye dair karar adli sicil arşivine kaydedilmektedir (5352 Sayılı Kanun md.13/A,f.6). Silinen ancak arşiv kaydına alınan kayıtlar “kural olarak” kişiyi herhangi bir haktan yoksun bırakmak için dayanak olarak kullanılamaz (5352 Sayılı Kanun md.10/2) ise de, kanunlarda bu konuda özel düzenleme olması halinde söz konusu arşiv kaydı hak yoksunluğu dâhil bazı hukuki işlemlere esas alınabilecektir (5352 Sayılı Kanun md.10/2). Dolayısıyla hak yoksunluğuna neden olan mahkûmiyetin adli sicilden silinmesine karar verilmesi halinde, silme kararıyla yasaklanmış haklar da otomatik olarak geri verilmiş olacağından, ayrıca yasaklanmış hakların geri verilmesini talep etmeye gerek kalmayacağı ileri sürülebilirse de bu durum ancak bir hak yoksunluğuna esas alınamayanlar açısından geçerli olabilecektir. Nitekim 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesinde Anayasanın 76. maddesiyle özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetlerin arşiv bilgilerinin silinmesi benimsenmemiştir.

5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesinde, 5237 Sayılı dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiği belirtilmektedir. Yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekecektir.

5352 Sayılı Kanun’un 13/A maddesine göre, ister 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu’ndan, isterse özel bir yasadan kaynaklansın, amme hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme veya seçilme hakkından yoksun kılınma, yasal kısıtlılık altında bulundurulma, babalık veya kocalık haklarından mahrumiyet, sürücü belgesinin geri alınması, emekli maaşından yoksun kılınma, meslek ve sanatın tatili, işyerinin kapatılması ve benzerleri gerek bir mahkûmiyet sonucu ve gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevi ehliyetsizliklerin memnu hakların iadesi yoluyla bertaraf edilmesine yasal bir engel bulunmadığından, anılan kanun maddesinde açıklanan süreler geçtikten sonra talepte bulunan iyi halli hükümlünün memnu haklarının iade edildiğinin bir kararla tespit edilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.

Somut olayda mahkemesince sanığın mahkumiyet kararında yasaklanmış hak bulunmadığı gerekçesi ile sanığın memnu hakların iadesi talebinin kabul edilmediği anlaşılmakla, her ne kadar sanık hakkındaki mahkumiyet kararında herhangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, sanık hakkında adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, sanığın cezasının infaz edildiği tarih olan 17.01.1998 tarihinden itibaren 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesinde yer alan 3 yıllık sürenin geçmiş olduğu ve sanığın daha sonra yeni bir suç işlememiş olduğu cihetle; mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklamış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilerek itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar: 2017/5055).

Memnu Hakların İadesi Koşulları

Memnu hakların iadesi talebinde bulunabilmek için, öncelikle mahkûm olunan cezanın infaz edilmesi gerekir. Cezanın infaz edilmesinden kastedilen hükümlünün cezaevinden koşullu salıverilerek tahliye edilmesi değildir. Koşullu salıverilen hükümlünün dışardaki denetim süresini de tamamlayarak ceza mahkemesinin mahkûmiyet hükmünde yer alan tüm ceza süresinin infaz edilmesidir. Cezası infaz edilen hükümlü yasaklanmış hakların geri verilmesi talebinde bulunabilir. Memnu hakların iadesi için ikinci şart, cezasının infazından itibaren 3 yıllık bir sürenin geçmiş olmasıdır. Cezanın infazından itibaren 3 yıl geçmemişse yasaklanmış hakların geri verilmesine karar verilemeyecektir. Memnu hakların iadesine karar verilebilmesi için üçüncü şart ise, cezanın infazından başlamak ve cezanın infazından sonra geçirilmesi gereken 3 yıllık süre de dahil olmak üzere bu süre içerisinde hükümlünün yeni bir suç işlememesi ve yaşamını “iyi halli” olarak sürdürdüğüne ilişkin mahkemede kanaat oluşmasıdır. 5352 sayılı Kanun’un 13/A maddesine göre, ister 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndan, isterse özel bir kanundan kaynaklansın, kamu hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme veya seçilme hakkından yoksun kılınma, yasal kısıtlılık altında bulundurulma, babalık veya kocalık haklarından mahrumiyet, sürücü belgesinin geri alınması, emekli maaşından yoksun kılınma, meslek ve sanatın tatili ve benzeri gerek bir mahkûmiyet sonucu ve gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevi ehliyetsizliklerin memnu hakların iadesi yoluyla bertaraf edilmesine yasal bir engel bulunmadığından, anılan kanun maddesinde açıklanan süreler geçtikten sonra talepte bulunan iyi halli hükümlünün memnu haklarının iade edildiğinin bir kararla tespit edilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/1. maddesiyle hapis cezasının kanuni sonucu olarak hükümlünün a, b, c, d ve e bentlerinde sayılı haklardan yoksun bırakılacağının düzenlendiği, 53/2. maddede mahkûm olunan hapis cezasının infazının tamamlanıncaya kadar bu hakların kullanılamayacağının belirtildiği, dolayısıyla 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasıyla hapis cezasının kanuni sonucu olarak bir kısım haklara dair yoksunluğun aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca hükmün infaz edilmesi ile birlikte herhangi bir mahkeme kararına gerek olmaksızın kendiliğinden ortadan kalkacağı, bu sebeple kanun koyucu tarafından 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesinde yasaklanmış hakların iadesine dair olarak 5237 sayılı Kanun’un dışındaki kanunların tatbiki sonucunda ortaya çıkan hak yoksunlukları ifadesinin kullanıldığı, mevzuatta yer alan bazı özel kanunlarda, belirli bir sürenin üzerindeki yahut bir kısım suç tiplerinden verilen hapis cezalarına mahkûmiyetin sonucuna bazı hak yoksunluklarının bağlandığı, özel kanunlar tarafından hapis cezasına bağlanan bu tür hak yoksunluklarının, mahkûmiyet hükmünün 5237 sayılı Kanun’da yer alan suçlardan olması durumunda dahi 5237 sayılı Kanun’un 53/1. maddesinden kaynaklanmaması sebebi ile 53/2. maddesi uyarınca kendiliğinden ortadan kalkmayacağı, özel kanunlardan kaynaklanan bu hak yoksunluklarının giderilebilmesinin ancak 5352 sayılı Kanun’un 13/A maddesinde düzenlenen yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesi ile mümkün bulunduğu dikkate alındığında,

Somut olayda;

Hükümlünün memnu hakların iadesi talebinin esasen 5237 sayılı Kanun’un dışındaki kanunların tatbiki sonucunda ortaya çıkan hak yoksunluklarının giderilmesine ilişkin olduğu, bu nedenle, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması ve kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması halinde memnu hakların iadesine karar verilmesi gerektiği, Açıklanan nedenlerle, hükümlünün mahkûm olduğu 4 yıl 2 ay hapis cezasının 01/11/2019 tarihinde infaz edildiği, yasaklanmış hakların iadesine ilişkin kararın verildiği 14/01/2020 tarihinde infazdan itibaren henüz 3 yıllık sürenin tamamlanmadığı, dolayısıyla da 5352 sayılı Kanun’un 13/A maddesinde yer alan şartların gerçekleşmediği, mahkemece “memnu hakların iadesi talebinin reddine” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi kanuna aykırı olup, kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür (Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/20399 E. , 2022/9396 K.).

Özel Kanunlardaki Yasaklılık Hallerinin Kaldırılması

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/1. maddesiyle hapis cezasının kanuni sonucu olarak hükümlünün a,b,c,d ve e bentlerinde sayılı haklardan yoksun bırakılacağının düzenlendiği, 53/2. maddede ise mahkum olunan hapis cezasının infazının tamamlanıncaya kadar bu hakların kullanılamayacağının belirtildiği, dolayısıyla 5237 Sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasıyla hapis cezasının kanuni sonucu olarak bir kısım haklara dair yoksunluğun aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca hükmün infaz edilmesi ile birlikte herhangi bir mahkeme kararına gerek olmaksızın kendiliğinden ortadan kalkacağı, bu sebeple kanun koyucu tarafından 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesinde yasaklanmış hakların iadesine dair olarak 5237 Sayılı Kanun’un dışındaki kanunların tatbiki neticesinde ortaya çıkan hak yoksunlukları ifadesinin kullanıldığı,

Buna karşın mevzuatta yer alan bazı özel kanunlarda, belirli bir sürenin üzerindeki yahut bir kısım suç tiplerinden verilen hapis cezalarına mahkumiyetin sonucuna bazı hak yoksunluklarının bağlandığı, bu kapsamda 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 56/3. maddesine göre zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından hüküm giyenlerin Kooperatif Yönetim Kurulu Üyesi olamayacağının belirtildiği, benzer şekilde 2839 Sayılı Milletvekili Seçilme Kanunu’nun 11. maddesinde toplam bir yıl veya daha fazla hapis veya süresi ne olursa olsun ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanların Milletvekili seçilemeyeceklerinin düzenlendiği, bunun yanında 5352 Sayılı Adli Sicil Kanunun 12. maddesinde adli sicil arşiv kaydının yasaklanmış hakların geri alınması kararı alındıktan 15 yıl geçmesi üzerine silinebileceği şeklinde düzenleme getirildiği, özel Kanunlar tarafından hapis cezasına bağlanan bu tür hak yoksunluklarının, mahkumiyet hükmünün 5237 Sayılı Kanun’da yer alan suçlardan olması durumunda dahi 5237 Sayılı Kanun’un 53/1. maddesinden kaynaklanmaması sebebi ile 53/2. maddesi uyarınca kendiliğinden ortadan kalkmayacağı, özel kanunlardan kaynaklanan bu hak yoksunluklarının giderilebilmesinin ancak 5352 Sayılı Kanun’un 13/A maddesinde düzenlenen yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesi ile mümkün bulunduğu nazara alındığında, hükümlünün talebi hususunda işin esasına girilerek bir değerlendirme yapılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - Karar: 2017/851).

6136 Sayılı Yasaya Muhalefet Halinde Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi

Yasaklanmış hakların geri verilmesini; “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarla belli bir suç veya ceza mahkûmiyetine bağlı olarak doğrudan veya mahkumiyetin yasal sonucu olarak öngörülen sürekli hak yoksunluklarının; cezanın infaz edilmesinden ya da infaza hukuki bir nedenle son verilmesi halinde kararın kesinleşmesinden itibaren, belirli bir süre gösterilen iyi hal sonrasında, mahkumun talebiyle, geleceğe yönelik olarak mahkemece geri verilmesi” şeklinde tanımlanabilir.

Yasaklanmış hakların geri verilmesine karar verildiğinde adli sicil bilgileri silinmemektedir. Ancak geri vermeye ilişkin karar adli sicil arşivine kaydedilmektedir. (5352 sayılı Kanun md.l3/A,f.6). Silinen ancak arşiv kaydına alman kayıtlar “kural olarak” kişiyi herhangi bir haktan yoksun bırakmak için dayanak olarak kullanılamaz (5352 sayılı Kanun md.10/2) ise de, kanunlarda bu konuda özel düzenleme olması halinde söz konusu arşiv kaydı hak yoksunluğu dahil bazı hukuki işlemlere esas alınabilecektir (5352 sayılı Kanun md.10/2). Dolayısıyla yoksunluğuna neden olan mahkumiyetin adli sicilden silinmesine karar verilmesi halinde, silme kararıyla yasaklanmış haklar da otomatik olarak geri verilmiş olacağından, ayrıca yasaklanmış hakların geri verilmesini talep etmeye gerek kalmayacağı ileri sürülebilirse de bu durum ancak bir hak yoksunluğuna esas alınamayanlar açısından geçerli olabilecektir. Nitekim 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesinde Anayasanın 76. maddesi ile özel kanunlarda sayılan suç ve mahkumiyetlerin arşiv bilgilerinin silinmesi benimsenmemiştir.

5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı TCK. dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiği belirtilmektedir. Yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekecektir.

5352 sayılı Kanun’un 13/A maddesine göre, ister 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndan, isterse özel bir yasadan kaynaklansın,amme hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme veya seçilme hakkından yoksun kılınma, yasal kısıtlılık altında bulundurulma, babalık veya kocalık haklarından mahrumiyet, sürücü belgesinin geri alınması, emekli maaşından yoksun kılınma, meslek ve sanatın tatili, işyerinin kapatılması ve benzerleri gerek bir mahkumiyet sonucu ve gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevi ehliyetsizliklerin memnu hakların iadesi yoluyla bertaraf edilmesine yasal bir engel bulunmadığından, anılan kanun maddesinde açıklanan süreler geçtikten sonra talepte bulunan iyi halli hükümlünün memnu haklarının iade edildiğinin bir kararla tespit edilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.

Somut olayda; mahkemesince hükümlünün mahkumiyet kararında yasaklanmış hak bulunmadığı gerekçesi ile memnu hakların iadesi talebinin kabul edilmediği anlaşılmakla, her ne kadar mahkumiyet kararında herhangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, hükümlü hakkında adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan cezasının infaz edildiği tarih olan 05.06.2013’den itibaren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesinde belirlenen 3 yıllık sürenin geçmiş olduğu anlaşılmakla, sanığın daha sonra yeni bir suç işleyip işlemediği araştırılarak; mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi-K.2021/14896).

Adli Sicil ve Arşiv Kaydı Bulunması Yasaklanmış Haklara Dahildir

Balıkesir 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27.3.2012 tarihli ve 2012/73-233 Esas-Karar sayılı kararı ile hükümlü …‘nın iftira ve hakaret suçlarından mahkumiyetine ve iftira suçundan ayrıca TCK’nun 53. maddesi gereğince hak yoksunluğu tedbirinin uygulanmasına karar verildiği, kararın onanarak kesinleşmesi ve infazından sonra adı geçen hükümlü tarafından memnu hakların iadesi talebinde bulunulduğu ve kanun yararına bozma incelemesine konu edilen Balıkesir 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11.2.2019 tarihli ve 2012/73-233 ek karar sayılı kararı ile ‘‘Dosya arasına alınan sabıka kaydı ve UYAP sorgu raporuna göre hükmün infazı sonrasında hükümlünün başkaca bir suça karışmadığı, mahkememizin 27.03.2012 tarih 2012/73-233 E.K. sayılı ilamında hükümlü hakkında TCK 53/1. maddesinde düzenlenen belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılması yönünde karar verilmiş ise de, yasaklanan hakların infaz müddetince geçerli olduğu, cezanın infazından sonra yasaklı haktan bahsedilemeyeceği anlaşılmakla hükümlünün 30.01.2016 tarihinden itibaren yasaklanmış hakkının bulunmadığının tespitine’’ karar verilmiş ise de; hükümlü hakkında adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, cezasının infaz edildiği tarih olan 30.1.2016 tarihinden itibaren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesinde yer alan 3 yıllık sürenin geçmiş olduğu ve hükümlünün daha sonra yeni bir suç işlemediği, ancak mahkemesince yapılacak değerlendirmede hükümlünün hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde tespit kararı ile yetinilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi-K.2020/11561).

Memnu Hakların İadesi Kararı Alınsa Bile Bazı Suçlar Nedeniyle Devlet Memuru Olunamaz

657 sayılı Kanun’un 48. maddesinin (A) bendinin 5 numaralı alt bendinin ilk halinde ve devamı değişikliklerinde “…hükümlü bulunmamak” keyfiyeti aranmakta iken, 23/01/2008 tarihinde kabul edilen 5728 sayılı Kanun’un 317. maddesiyle getirilen ve halen yürürlükte bulunan düzenleme ile bu keyfiyet, “…mahkum olmamak” şeklinde değiştirilmiştir.

Memnu hakların iadesi, mahkumiyet kararını ortadan kaldıran değil, yalnızca yasaklanmış bazı hakların iadesine yönelik bir karardır.

Hal böyle iken kanun koyucu tarafından, “devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık” gibi suçlardan mahkumiyet hali, genel af hariç kesinleşmiş bir cezayı kaldıran, cezayı hafifleten veya daha hafif bir cezaya çeviren özel af halinde memuriyete alınma konusunda bir engel olarak belirlenmişken, özel affa göre daha dar kapsamlı olan ve mahkumiyet hükmünü ortadan kaldırmayan memnu hakların iadesi hali, memuriyete girmeye evleviyetle engel olacaktır (DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/1141 E. , 2022/2318 K.).

Mahkumiyetin Doğal Neticesi Olarak Oluşan Memnu Hakların İadesi

Dosya kapsamına göre, adı geçen hükümlünün anılan suçtan almış olduğu mahkûmiyet kaydının 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 9, 12 ve 13/A ile geçici 2. maddeleri gereğince arşive alınmış olduğu ve aynı Kanun’un 6290 sayılı Kanun ile değişik 12. maddesi gereğince arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren yasaklanmış hakların geri verildiği tarihe göre arşivden silinme süresi hesaplanacağı, somut olayda her ne kadar mahkemesince verilen kararda hak yoksunluğunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş ise de; sanık hakkındaki mahkûmiyet kararında her hangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, hükümlünün mahkumiyetin doğal neticesi olarak yasaklanan hakların geri verilmesi talebinde bulunulabileceği ve hakkındaki adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dâhil olduğu, mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın daha sonra yeni bir suç işleyip işlemediği incelenerek, hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Esas : 2021/22284 Karar : 2022/16435).

Denetim Süresi İçinde Suç İşlenirse Memnu Hakların İadesine Karar Verilemez

Hükümlü müdafinin 01.08.2022 tarihli dilekçesi ile memnu hakların iadesi talebine ilişkin olarak İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.09.2022 tarihli kararı ile hükümlünün talebinin reddine karar verilmiştir.

Hükümlü müdafinin temyiz isteği; 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu`nun (5352 sayılı Kanun) 13/A maddesinde aranan şartların hükümlü yönünden oluştuğuna, yasaklılık kararının kaldırılarak yasaklanmış haklarının geri verilmesi gerektiğine ilişkindir.

Belirtilen yasal düzenleme dikkate alındığında, memnu hakların iadesi kararı verilebilmesi için infazın tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık sürenin geçmiş olması gerektiği; dava konusu olayda kararın infaz edildiği tarihin 24.11.2018 olduğu ancak adli sicil kaydına göre hükümlünün bu süre zarfında denetim süresi içerisinde hakkında uyuşturucu madde kullanmak suçundan Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma yapıldığı ve kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği anlaşıldığından, ek kararda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamış ve hükümlü müdafinin temyiz isteği bu nedenle yerinde görülmemiştir (Yargıtay 8. CD - Esas : 2022/6660 Karar : 2023/5023).

Adli Sicil Kaydının Bulunması da Yasaklanmış Haklara Dahildir

Somut olayda mahkemesince sanığın mahkumiyet kararında yasaklanmış hak bulunmadığı gerekçesi ile sanığın memnu hakların iadesi talebinin reddine ilişkin karar verildiği anlaşılmakla, her ne kadar sanık hakkındaki mahkumiyet kararında herhangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, sanık hakkında adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, sanığın cezasının infaz edildiği tarihinden itibaren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A.maddesinde yer alan 3 yıllık sürenin geçmiş olduğu ve sanığın daha sonra yeni bir suç işlememiş olması halinde; mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklamış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilerek itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 8. Ceza Dairesi Esas : 2021/10191, Karar : 2021/21681).

5352 sayılı Kanun’un 13/A maddesine göre, ister 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndan, isterse … bir yasadan kaynaklansın, amme hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme veya seçilme hakkından yoksun kılınma, yasal kısıtlılık altında bulundurulma, babalık veya kocalık haklarından mahrumiyet, sürücü belgesinin geri alınması, emekli maaşından yoksun kılınma, meslek ve sanatın tatili, işyerinin kapatılması ve benzerleri gerek bir mahkumiyet sonucu ve gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevi ehliyetsizliklerin memnu hakların iadesi yoluyla bertaraf edilmesine yasal bir engel bulunmadığından, anılan kanun maddesinde açıklanan süreler geçtikten sonra talepte bulunan iyi halli hükümlünün memnu hakların iade edildiğinin bir kararla tespit edilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Somut olayda; Mecitözü (Kapatılan) Asliye Ceza Mahkemesi’nin 18.06.1993 tarihli ve 1993/29 Esas, 1993/16 sayılı kararı ile 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’a( 6136 sayılı Kanun) muhalefet suçundan 1.633.333 Türk lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair kararının infazını müteakip, kanun yararına bozma incelemesine konu edilen hükümlünün memnu hakların iadesi talebinin reddine ilişkin 27.01.2020 tarihli Ek kararı ile ‘‘ verilen kararda ceza mahkumiyetine bağlı veya ondan bağımsız hak yoksunluğuna hükmedilmediği gerekçesiyle talebin reddine’’ karar verilmiş ise de; hükümlü hakkında adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, cezasının infaz edildiği tarih olan 26.09.1994 tarihinden itibaren 5352 sayılı Kanun’un 13/A maddesinde yer … 3 yıllık sürenin geçmiş olduğu, ancak mahkemesince yapılacak değerlendirmede hükümlünün yeniden suç işleyip işlemediği incelenerek, hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiğinin gözetilmemesi Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Esas : 2021/12844 Karar : 2023/473).

Mahkumiyetin Doğal Sonucu Olarak Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi İstenebilir

Dosya kapsamına göre, adı geçen hükümlünün anılan suçtan almış olduğu mahkûmiyet kaydının 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 9, 12 ve 13/A ile geçici 2. maddeleri gereğince arşive alınmış olduğu ve aynı Kanun’un 6290 sayılı Kanun ile değişik 12. maddesi gereğince arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren yasaklanmış hakların geri verildiği tarihe göre arşivden silinme süresi hesaplanacağı, somut olayda her ne kadar mahkemesince verilen kararda hak yoksunluğunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş ise de; sanık hakkındaki mahkûmiyet kararında her hangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, hükümlünün mahkumiyetin doğal neticesi olarak yasaklanan hakların geri verilmesi talebinde bulunulabileceği ve hakkındaki adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın daha sonra yeni bir suç işleyip işlemediği incelenerek, hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 6. Ceza Dairesi - Esas : 2021/21420 Karar : 2022/14176).

Suç Olmaktan Çıkan Fiile Dair Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi

Yasaklanmış hakların geri verilmesine karar verildiğinde adli sicil bilgileri silinmemektedir. Ancak geri vermeye ilişkin karar adli sicil arşivine kaydedilmektedir. (5352 sayılı Kanun md.l3/A,f.6). Silinen ancak arşiv kaydına alman kayıtlar “kural olarak” kişiyi herhangi bir haktan yoksun bırakmak için dayanak olarak kullanılamaz (5352 sayılı Kanun md.10/2) ise de, kanunlarda bu konuda özel düzenleme olması halinde söz konusu arşiv kaydı hak yoksunluğu dahil bazı hukuki işlemlere esas alınabilecektir (5352sayılı Kanun md.10/2). Dolayısıyla yoksunluğuna neden olan mahkumiyetin adli sicilden silinmesine karar verilmesi halinde, silme kararıyla yasaklanmış haklar da otomatik olarak geri verilmiş olacağından, ayrıca yasaklanmış hakların geri verilmesini talep etmeye gerek kalmayacağı ileri sürülebilirse de bu durum ancak bir hak yoksunluğuna esas alınamayanlar açısından geçerli olabilecektir. Nitekim 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun geçici 2. maddesinde Anayasanın 76. maddesi ile özel kanunlarda sayılan suç ve mahkumiyetlerin arşiv bilgilerinin silinmesi benimsenmemiştir.

5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı TCK. dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiği belirtilmektedir. Yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekecektir.

5352 sayılı Kanun’un 13/A maddesine göre, ister 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndan, isterse özel bir yasadan kaynaklansın,amme hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme veya seçilme hakkından yoksun kılınma, yasal kısıtlılık altında bulundurulma, babalık veya kocalık haklarından mahrumiyet, sürücü belgesinin geri alınması, emekli maaşından yoksun kılınma, meslek ve sanatın tatili, işyerinin kapatılması ve benzerleri gerek bir mahkumiyet sonucu ve gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevi ehliyetsizliklerin memnu hakların iadesi yoluyla bertaraf edilmesine yasal bir engel bulunmadığından, anılan kanun maddesinde açıklanan süreler geçtikten sonra talepte bulunan iyi halli hükümlünün memnu haklarının iade edildiğinin bir kararla tespit edilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.

Somut olayda; Hükümlünün mahkumiyet kararında herhangi bir hak yoksunluğu yer almasa da, hükümlü hakkında adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, hükümlünün 6136 sayılı Yasaya aykırılık suçundan cezasının infaz edildiği tarih olan 22.03.2003 tarihinden itibaren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesinde belirlenen 3 yıllık süre içerisinde 01.11.2004 tarihinde karşılıksız çek keşide etme fiilini işlediği ve karşılıksız çek keşide etme fiilinin hükümlünün lehine olarak 03.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6273 sayılı Kanunla 5941 sayılı Kanun’un 5/1. maddesinde yapılan değişiklikle; suç olmaktan çıkarılarak kabahate dönüştüğü, hükümlünün güncel adli sicil kaydında yasaklanmış hakların iadesi talebini bildirdiği ilam dışında bir kaydının bulunmadığı ve hükümlünün başkaca bir suç da işlememiş olduğu anlaşılmakla; tüm bu hususlar gözetilerek mahkemesince yeniden yapılacak değerlendirmede hükümlünün hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 8.Ceza Dairesi - Esas : 2021/13333 Karar : 2022/1769).

Yabancı Mahkemece Verilen Karara Dair Yasaklanmış Hakların İadesi

Başvuranın, adli sicil kaydında görünen arşiv kaydının silinmesi için öncelikle Adalet Bakanlığı Adli Sicil Ve İstatistik Genel Müdürlüğüne müracaatta bulunduğu, kurumun başvuru hakkındaki yazı cevabında; eskiden adli sicil kaydında yer alan kaydının Kanun’da öngörülen silinme koşullarının oluştuğundan bahisle arşiv kaydına alındığı, arşive alınan kaydın re’sen veya başvuru üzerine silinmesi için ise Kanun’da öngörülen sürenin geçmediği, ancak ilgilinin ikametgah mahkemesine başvurarak “yasaklanan (memnu) hakların iadesi kararı” alması koşuluyla arşiv kaydının silinebileceğinden bahisle talebinin reddedildiği görülmüştür.

Yabancı mahkemece başvuran hakkında verilen mahkumiyetin doğal sonucu olarak yasaklanan haklarının iadesine dair talep üzerine; arşiv kaydına esas teşkil eden yabancı mahkeme hükmünün, varsa bu hükmün tanınmasına dair hükmün ve infazına dair kayıtlarla, adli sicil kaydına işlenmesini mucip evrakın Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünden istenerek gerekli araştırmanın yapılması suretiyle olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken;

Mahkemece, 5352 sayılı Yasanın 13/A maddesine göre, “arşiv kaydına esas cezanın infaz edilip edilmediğine dair belge” sunulmadığından bahisle başvurunun usulden reddine karar verildiği, yapılan itiraz üzerine ise anılan hususlardaki eksikliğin giderilmesi için gerekli yazışmaların merci tarafından yerine getirilmesi ve Kanun’daki şartların oluşup oluşmadığı yönündeki araştırmanın yapılarak bir karar verilmesi gerekirken dosya üzerinden yapılan incelemeyle gerekçenin yerinde olduğundan bahisle itirazın reddedilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 19.Ceza Dairesi Esas : 2020/6818 Karar : 2021/7165).

Memnu hakların iadesi kararı, kişinin birçok vatandaşlık hakkını kullanmasına imkan sağladığından hükümlüler için cezanın infazından hemen sonra mutlaka alınması gereken önemli bir mahkeme kararıdır.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS