0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Mirasta Denkleştirme (İade) Şartları

Mirasta denkleştirme davalarında, sadece yasal mirasçı aleyhine denkleştirme talebinde bulunulabilir, yasal mirasçı olmayanlara yapılan kazandırma denkleştirmeye tabi değildir. Miras bırakandan sağlar arası kazandırma olmalıdır. Ölüme bağlı tasarrufla yapılan kazandırma denkleştirmeye tabi değildir. Kazandırma karşılıksız olmalıdır. Kazandırma, miras payına mahsuben (iadeye tabi olarak) yapılmalıdır. Bağış amaçlı yapılan kazandırmalar denkleştirmeye (iadeye) tabi değildir, bu nedenle miras bırakanın bağış amacının olup-olmadığı ayrıntısıyla araştırılmalıdır. İade, terekeye yapılır, davacı mirasçının miras payı oranında iade yapılmaz. Altsoya yapılan kazandırma aksi miras bırakan tarafından açıkça belirtilmemişse karine olarak denkleştirmeye (iadeye) tabidir.

Altsoya yapılan sağlar arası kazandırmanın denkleştirmeye tabi olmadığını davalı (altsoy) ispatlamalıdır. Altsoy dışındaki yasal mirasçılara yapılan kazandırma, karine olarak denkleştirmeye (iadeye) tabi değildir. Altsoy dışındaki yasal mirasçıya yapılan kazandırmanın denkleştirmeye (iadeye) tabi olduğunu davacı ispatlamalıdır. Miras bırakanın iradesinin denkleştirmeye (iadeye) tabi olup olmadığının ispatı şekle tabi değildir, her türlü delille ispatlanabilir.

İade edilecek mal varlığı yönünden seçim hakkı davalınındır; ister aynen iade eder, isterse bedelini öder. Miras payının aşan kısmının davalıda kalması miras bırakanın iradesinden anlaşılıyorsa, aşan kısım için iade istenemez. Denkleştirme, denkleştirme anındaki değere göre yapılır. Denkleştirmede sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır. Islah olmadıkça ya da terditli dava açılmamışsa kendiliğinden tenkis davasına dönüşmez (Y14HD-K.2019/3584).

Mirasta Denkleştirme Zamanaşımı ve Tenkis

Denkleştirme davası, taksim yapılana kadar zamanaşımına tâbi olmadan her zaman açılabilir (11.11.1969 t. 2862/5059 s. YİBK). Taksim yapılmış ise taksim tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabidir (Y14HD-K.2016/820).

Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler (TMK md 560). Türk Medeni Kanununun 565. maddesinin (4) bendinde yer alan hüküm gereğince, miras bırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar tenkise tabidir. Islah olmadıkça ya da terditli dava açılmamışsa, mirasta denkleştirme davası kendiliğinden tenkis davasına dönüşmez. Somut olayda, davacı mirasta denkleştirme talebinde bulunmuş olup, Türk Medeni Kanununun 669. maddesi uyarınca mirasta denkleştirme istemi mirasın paylaşılması tamamalanana kadar gerçekleştirlebilir. Başka bir anlatımla mirasta denkleştirme, mirasın paylaşılmadığı süre boyunca zamanaşımına uğramaz. Mirasın paylaşıldığı ve murisin öldüğü tarihten dava açma tarihine kadar yasal zamanaşımı süresi tamamlanmadığından mahkemece esas hakkında bir hüküm kurulması gerekirken, davanın Türk Medeni Kanununun 565. maddesine göre tenkis isteği olarak değerlendirilip, bu itibarla hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir (Y14HD-K.2019/5589).

Mirasta Denkleştirme Davasında İspat Yükümlülüğü

Mirasbırakanın sağlığında, altsoyuna yaptığı karşılıksız kazandırmalar, aksi mirasbırakan tarafından açıkça belirtilmiş olmadıkça onun miras payına mahsuben yapılmış sayılır. Ve denkleştirmeye tabidir. ( TMK. md. 669/2) Kazandırmanın, miras payına mahsuben verilmediğini , başka bir ifade ile denkleştirmeye tabi olmadığını veya mirasbırakan tarafından iadeden muaf tutulduğunu ispat yükümlülüğü lehine teberru yapılan altsoya düşer. (HGK’nun 21.10.1992 tarih 1992/2-536 E, 1992/620 K, 6.2.1991 tarih ve 1990/2-576-45 k.)

Toplanan delillerden, mirasbırakanın, ortağı olduğu dört ayrı anonim şirketteki hisselerini sağlığında, davalı (oğlu) Orhan’a karşılıksız olarak devrettiği anlaşılmaktadır. Davalı, bu kazandırmaların, miras payına mahsuben verilmediğini ve mirasbırakanın, kendisini iadeden muaf tuttuğunu ispat edememiştir. Davalının Türk Medeni Kanununun 641. maddesine dayalı bir tazminat isteği de yoktur. Davalı, şirket hisselerinin devrinin borç mahsubuna yönelik olduğunu da kanıtlayamamıştır. O halde davalıya yapılan bu kazandırmaların denkleştirmeye tabi olacağında kuşku bulunmamaktadır (Y2HD-K.2007/13692).

Mirasta Denkleştirme Davasının Terditli Açılması

Mirasta denkleştirme (iade) Türk Medeni Kanununun 669-675. maddelerinde hükme bağlanmıştır. Mirasta denkleştirme (iade), murisin sağlararası bir karşılıksız kazandırma ile bir mirasçısına miras hissesine mahsuben mirasın açılması halinde bu tasarruftan yararlanan kişinin miras hakkı ile denkleştirmeye tabi olmak üzere yaptığı bir tasarruf için söz konusu olabilir. Muris karşılıksız bir sağlararası tasarrufta bulunmakta ancak bu tasarrufun ileride miras açıldığında bundan yararlanan kişinin miras hakkı yönünden nazara alınmasını öngörmektedir.

Somut olayda muris alacağını tahsil etmek üzere oğlu davalıyı göndermiştir. Bu tasarrufundan oğlu davalı … yararlandığından denkleştirmenin koşullarının bulunup bulunmadığı Türk Medeni Kanununun 669/2. maddesi hükmüne göre değerlendirilmelidir.

Öte yandan dava dilekçesinde davacı kademeli olarak “mirasta iade” olmadığı takdirde “tenkis” isteğinde bulunmuştur. Mahkemece kademeli olarak ileri sürülen ilk talep mirasta denkleştirme (iade) mümkün olmadığı takdirde tenkis talebi yönünden tarafların delilleri toplayıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir (Y2HD-K.2013/9188 ).

Mirasta Denkleştirmede İzlenecek Usul

Mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. K. md. 17). Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. Davacılar vekili tarafından verilen dava dilekçesinde, tarafların ortak mirasbırakanın, sağlığında bedelini ödeyerek davalıya taşınmaz alındığı ve üzerine inşaat yapıldığı iddia edildiğine ve davalıya sağlararası tasarrufla yapılan bu kazandırmadan hak talep edildiğine ve binanın tümü ile terekeye intikali istendiğine göre, davacıların talebi, mirasta denkleştirmeye ilişkindir (TMK md. 669).

TMK’nun 669. maddesine göre; “Yasal mirasçılar, mirasbırakandan miras paylarına mahsuben elde ettikleri sağlararası karşılıksız kazandırmaları, denkleştirmeyi sağlamak için terekeye geri vermekle birbirlerine karşı yükümlüdürler.”

Bu düzenlemeye göre, mirasta denkleştirme için; mirasbırakanın sağlararası kazandırması olmalıdır, bu kazandırmanın karşılıksız ve yasal mirasçılara yapılması gerekir, yine bu kazandırmanın miras paylarına mahsuben yapılmış olması gerekmektedir. Yasa maddesinde de anlaşılacağı gibi, mirasta denkleştirme davası ile mirasbırakanın sağlığında yasal mirasçılarına yaptığı karşılıksız kazandırmaların belirli koşullar gerçekleştiğinde geri verilmesi öngörülmüştür.

Mahkemenin, davalı …’ye yapılan iki katlı evin alınarak üzerine üç kat daha inşa edilmesini muris tarafından miras payına karşılık, yapılan kazandırma olarak kabul edilmesi gerekirken sadece tapuda satın alınan iki katlı taşınmazın muris tarafından kızına bağışlanmış olduğunun ve ayrıca saklı pay dahilinde olduğu gerekçesi ile bu kısmın da denkleştirmeye tabi olmayacağının kabulü doğru değildir. Mahkemece yapılması gereken iş; davalının miras payına karşılık olarak muris tarafından kendisine yapılan kazandırmayı geri vermekle yükümlü olan davalının aynen geri vermeyi tercih etmesi durumunda, davalıya yapılan kazandırmayı terekeye iadesi ile yetinmek, davalının tercih hakkını para iadesi yönünden kullanması durumunda, bu halde denkleştirmenin, kazandırmanın denkleştirme anındaki değerine göre (TMK. md. 673/1) yapılması gerektiği de gözetilerek, murisin, taşınmazın iki katlı hali ile alımı için murisin ödediği bedelin (verdiği paranın), daha sonra üzerine inşa edilen üç katın imalat bedelini ayrı ayrı belirlemek, bu bedellerin (verdiği paranın) denkleştirme anındaki ulaştıkları değerinin paranın satın alma gücündeki değişimlere göre usulünce belirli kriterleri dikkate alarak hesaplamak, gerektiğinde bu konuda uzman bilirkişi veya bilirkişiler kurulundan taraf, yargıç ve Yargıtay denetimine elverişli rapor almak, bu yolla belirlenen değerin iadesine hükmedilmesi gereken ve davalının miras payına düşecek miktardan indirilmesi gereken değer olduğunu düşünmek olmalıdır. Bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme, hatalı nitelendirme ve değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır (Y8HD-K.2014/1669).

Mirasbırakanın Sağken Mirasçısına Para Vermesi ve Denkleştirme

Mirasta iadenin konusu bakımından, genel olarak üç şart aranır. Birincisi, karşılıksız bir kazandırıcı işlem bulunmasıdır. İkincisi, bu işlemin mirasbırakan tarafından ve mirasbırakanın malvarlığından yapılmış olması ve sonuçlarının mirasbırakanın sağlığında meydana gelmiş olmasıdır. Üçüncüsü ise, karşılıksız kazandırıcı işlemin mirasçının miras hakkına mahsuben yapılmış olmasıdır.(İmre Zahit-Erman …, Miras Hukuku, Der Yayınları, İstanbul, 2016, s.524)

Somut olayda, davalı, mirasbırakanın 30.000 Euro’yu kendisine sağlararası işlemle verdiğini ikrar etmiş, ancak paranın verilme nedenini hibe olarak belirtmiş ise de mirasbırakandan aldığı 30.000 Euro’nun kayıtsız şartsız hibe olduğunu kanıtlayamamıştır.

Bir diğer deyişle, murisin davalıya bir miktar para verdiği davalının da kabulündedir. Davalı gönderilen paranın miras payına mahsuben olmadığını savunmaktadır. Tüm dosya kapsamı özellikle tanık beyanlarından murisin davalının da kabulünde olan 30.000 Euro’yu davalıya verdiği, miras payına mahsuben olduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanında, davalı kendisine verilen para ile muris yararına ve hayrına bir kısım harcamalar yaptığı tanık beyanları ile anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılması gereken; miktar olarak davalının da kabulünde olan 30.000 Euro’dan tanık beyanlarında belirtilen imalatların yapım bedeli uzman bilirkişiye hesaplattırılarak bu miktarın muris tarafından verilen paradan mahsubu ile kalan kısmın denkleştirilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir (Y7HD-K.2022/5988).

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS