Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Mülkiyet Hakkı Nedir?

Av. Mehmet Erbil1

Mülkiyet hakkı; ekonomik bir değer ifade eden, parayla ölçülebilen her türlü mal varlığını kapsar. Menkul ve gayrimenkullerle, bunların üzerine kurulan sınırlı ayni haklar, menkul veya gayrimenkullerin semereleri, fikri haklar ve icrası mümkün olan her türlü alacak da mülkiyet hakkı kapsamındadır. Bir kişinin mal varlığını kullanma ve semerelerinde (ürün, kira geliri vs.) faydalanma ve tasarruf etme yetkilerinin kısıtlanması veya tümüyle engellenmesi veya yok edilmesi mülkiyet hakkının ihlalidir.

Mülkiyet hakkı, Anayasanın 35. Maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinine1 Nolu Ek protokolün 1. Maddesinde düzenlenmiştir.

Anayasa’nın 35. Maddesi; “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.”

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinine1 Nolu Ek protokolün 1. Maddesi; “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” denilmektedir.

Anayasanın 35. Maddesi ile güvence alınan Mülkiyet hakkı; halihazırda mevcut olan mal, mülk ve varlıkları kapsamaktadır. Gelecekteki olası ihtimallere dayanarak mülkiyet hakkının varlığından ve mülkiyet hakkının ihlalinden söz edilemez. Bu hususun istisnası belli durumlarda ekonomik bir değer ifade eden, icrası mümkün bir alacağı elde etmeye yönelik meşru bir beklentidir. Bir kanun hükmüne dayanan veya başarılı olma ihtimali yerleşik yargı içtihatlarına göre yüksek olan, somut bir beklenti de mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilebilir. (Kemal Yeler ve Ali Arslan Çelebi kararı. B.B No: 2012/636)

A- Mülkiyet Hakkı Hangi Durumlarda Kısıtlanabilir?

Anayasanın 35. Maddesinde yapılan düzenleme ile herkesin mülkiyet edinme ve mülkiyetinden barışçıl bir şekilde faydalanma hakkı vardır. Bazı durumlarda mülkiyet hakkına sınırlama getirilebilir ve kişiler mülkten yoksun bırakılabilir. Mülkiyet hakkı toplum yararına aykırı olarak kullanılamaz.

Anayasa Mahkemesi; mülkiyetin sınırlandırılması konusunu değerlendirirken; Temel hak ve hürriyetlerin Anayasanın 13. Maddesi uyarınca sınırlandırılabileceğini, ancak bu sınırlamanın, temel hak ve özgürlüklerin demokratik toplum gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olmayacak şekilde yapılması gerektiğini, mülkiyet hakkına yapılacak müdahalenin kanuna dayanması, kamu yararı amacı taşıması ve ölçülülük ilkelerine uygun olması gerektiğini belirtmektedir. (AYM nin Recep Tarhan ve Afife Tarhan kararı, B No:2014/1546)

1- Mülkiyet hakkına müdahalede kanunilik ilkesi

Anayasanın 35. Maddesinin ikinci fıkrasında ve yine 13. Maddesinde mülkiyet hakkının ancak kamu yararına ve kanunla sınırlandırılabileceği ifade edilmiştir. Bu ifade mülkiyet hakkına getirilecek bir sınırlamanın mutlaka kanuni bir dayanağının olması gerektiğini, keyfi olarak ya da kanuni düzenleme olmaksızın veya kanuni düzenlemelere aykırı olarak çıkarılacak tüzük, yönetmelik ve genelgelerle mülkiyet hakkının sınırlandırılamayacağını göstermektedir. (AYM nin Mehmet Arif Madenci kararı. B. No: 2014/13916 )

Diğer yandan, Anayasa Mahkemesi, mülkiyet hakkına yapılacak müdahalede kanuna dayanmasının yeterli olmayacağını, kanun metninin ve uygulamasının, kişilerin öngörebilecekleri hukuki belirlilikte olmasını ve kanun kalitesinin kanunilik koşulunun sağlanıp sağlanmadığının tespitinde önem arz ettiğini belirtmektedir. (AYM nin Necmiye Çiftçi ve diğerleri kararı. B. No: 2013/1301)

2- Mülkiyet hakkına müdahalede meşru amaç

Anayasanın 35. Maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı, kamu yararı gözetilerek sınırlandırılabilir. Mülkiyet hakkı meşru bir amaç olmaksızın ve kamu yararı dışında sınırlandırılamaz. (AYM nin Nusrat Külah kararı. B. No: 2013/6151)

3- Mülkiyet hakkına müdahalenin ölçülü olması

Anayasanın 35. Maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkı meşru bir amaçla ve ölçülülük ilkeleri gereğince sınırlandırılabilir. Sınırlandırma ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması, ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olması ve bireyin mülkiyet hakkına müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekir. Bireylerin hak ve özgürlüklerinin somut koşulların gereğinden daha fazla sınırlandırılması, kamu otoritelerine tanınan yetkinin aşılması anlamına geleceğinden hukuk devleti olma ile bağdaşmaz. Mülkiyet hakkına kamu otoritelerince yapılan müdahale sonucu meydana gelen zararın giderilmesi devletin pozitif yükümlülükleri arasındadır. (AYM nin Arif GÜVEN kararı. B. No:2014/13966 )

Mülkiyet Hakkı Hangi Durumlarda İhlal Edilmiş Sayılır?

1- Alacağın Zamanında Ödenmemesi Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlali

Borçlar kanunun 122. Maddesinde yer alan düzenlemeye göre; alacaklı gecikme faizini aşan bir zarar uğramış ise borçlu kusursuzluğunu ispat etmedikçe bu zararı tazminle yükümü tutulmuştur.

Yargıtay, bu konuda verdiği kararlarında birbirinden farklı iki görüş benimsemiştir. Bunlardan birincisi; alacaklının gecikme nedeniyle temerrüt faizini aşan zararlarını somut delillerle ispat etmesi gerektiği yönündedir. Bu görüşe göre yüksek enflasyon, döviz kurundaki artış, piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu alacaklının zararının gerçekleştiğini göstermez. Bu durumda dahi alacaklı uğradığı zararı ispatlamak zorundadır. Örneğin alacağını zamanında tahsil edemediği için, daha yüksek oranda faizle borç aldığını, alacağını zamanında alamadığı için ödeyemediği yabancı para cinsinden borcunu geçen süre içinde gerçekleşen kurk farkıyla ödediğini vs. ispatlaması gerekir. (AYM nin Ano İnşaat Ltd Şti. B. No: 2014/ 2267 - Prag.35)

Yargıtay diğer görüşünde ise; Borçlunun temerrüde düştüğü tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar geçen süre içinde gerçekleşen enflasyon artışı, mevduat ve devlet tahvillerine verilen faiz oranları, Döviz kurlarındaki artış oranları dikkate alınarak, bu konuda uzman bir bilirkişiden rapor alınması ve munzam zararın ödenmemesi gerekir. (AYM nin Ano İnşaat Ltd Şti. B. No: 2014/ 2267 - Prag.35)

Enflasyon, paranın değerinin düşmesi, döviz ve diğer mali enstrümanlardaki artış, borçlunun yararlanması ve alacaklının zarara uğramasına neden olmaktadır. Yargı yollarına başvuru yapıldığında yargı süresini uzatmaya çalışmakta, uzayan yargı süreçleri ve davalardaki yığılmalar, yargıya olan güveni de azaltmakta ve kendiliğinde hak almak düşüncesi yaygınlaşarak kişi ve toplum güvenliği sarsılmaktadır.

Alacağın geç ödenmesi, enflasyon nedeniyle paranın değerindeki aşınma, gecikme faizinin bu değer kaybını karşılamaması nedeniyle uğranılan zarar mülkiyet hakkının ihlalini oluşturmaktadır. Anayasa Mahkemesi, kamu borcu haline gelmiş ödemelerin geç ödenmesi nedeniyle meydana gelen değer aşınmalarının başvurucular üzerinde orantısız bir yük oluşturması halinde mülkiyet hakkının ihlaline karar vermektedir. (AYM nin Ano İnşaat Ltd Şti B. No: 2014 2267)

Sonuç olarak; Anayasa Mahkemesi, alacaklının alacağını geç tahsil etmesi nedeniyle aradan geçen süre içinde alacağının değer kaybetmesi karşısında, yerel mahkemelerin başvurucunun zararını ayrıca ispatlaması gerektiği yönündeki katı yorumları mülkiyet hakkının korunması konusunda gereken adil dengenin alacaklı7başvurucu yönünden aleyhine bozulduğunu dolayısıyla Anayasanın 35. Maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirmektedir.

AİHM kararlarında; ödemelerin gecikmesinin makul süreyi aşması halinde gecikme faizinin gecikme nedeniyle ortaya çıkan zararı karşılanmaması halinde enflasyon oluşan değer kayıplarının karşılanmamasını mülkiyet hakkının ihlali olarak değerlendirmektedir. (AİHM Akkuş/Türkiye kararı. B. No: 19263/92)

AİHM ilke olarak alacağın geç ödenmesinden doğan bir zararın varlığının ileri sürüldüğü durumlarda, enflasyon oranı esas alınarak faiz ödenmesi suretiyle zararın giderilebileceğini kabul emektedir. (AİHM Kat inşaat/Türkiye kararı. B.No: 74495/01)

2. İdarenin İşlem Ve Eylemleri Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlali

İdarenin işlem ve eylemleri nedeniyle, gerecek ve özel tüzel kişilerin uğradıkları zararlarda mülkiyet hakkının ihlali kapsamındadır.

Anayasanın 125 maddesi idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu ve idarenin işlem ve eylemlerinden doğan zararların idarece ödeneceği düzenlenmiştir.

İdare işlem ve eylemeleri ile verdiği zararları hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin etmek zorundadır.

Hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde ortaya çıkan zararlar idarenin tazmin yükümlülüğü altındadır.

Kusursuz sorumluluk ise kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; İdare, yürütülen hizmetin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıkan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararlar, kusursuz sorumluluk ilkesi gereği idarece tazmin edilir.

Devletin yasama faaliyetleri nedeniyle uğranılan zararlarda idarece karşılanması gerekir. Nitekim Fransız Danıştay’ ı yapay süt mahsullerinin yasaklanmasına dair çıkarılan kanun nedeniyle zarar gören Fransız yapay süt imalatçılarının zararlarının Hazinece karşılanması gerektiğine karar vermiştir.

İdarenin işlem ve eylemelerinin kanuna uygun olması, idarenin kusursuz olması veya genel kamu yararı, mülkiyet hakkının ihlali halinde, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi çerçevesinde zararın idarece karşılanmasına engel değildir. Aksi halde mülkiyet hakkı ihlal edilmiş olacaktır.

Güvenlik nedeniyle bir caddenin yaya ve araç trafiğine kapatılması menkul ve gayrimenkullerin değerinin azalmasına veya kira gelirlerinin düşmesine sebebiyet vermiş ise bu durumda mülkiyet hakkı ihlal edilmiştir. (AYM’nin Recep Tarhan ve Afife Tarhan kararı. B. No: 2014/1546)

Binaların önünden geçen yolun yükseltilmesi nedeniyle uğranılan zarar, mülkiyet hakkı kapsamındadır. Yapılan yol çalışmasının kamu yararına uygun olması bu yol düzenlemesinde tüm toplumun yararlanması, mülkiyet hakkı ihlal edilen kişinin uğramış olduğu zararın, fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesi çerçevesinde giderilmesi noktasında idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.

Danıştay, avlanması yasak olan üç ayının saldırması sonucu hayvanı telef olan kişinin, zararın tazmini için açtığı davada; davalı bakanlığın yaban hayvanlarının fiillerinden sorumlu olmadığı, dolayısıyla hizmet kusuru bulunmadığı için reddedilen ilk derece mahkemesinin kararını; bakanlığın boz ayıları mutlak koruma altına alması amacıyla aldığı, bu nedenle kusursuz sorumluluk (fedakârlığın denkleştirilmesi) ilkesi gereğince zararın karşılanması gerektiği belirtilerek bozma kararı vermiştir.

3. Mahkemelerce Verilen Kararlar Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlali

Anayasa mahkemesi, İbrahim Manav (B.B No. 2019/2755) başvurusunda; yeşil alan ve yol yapılması amacıyla belediyeye terk edilen yerin imar planlarında cami alanı olarak ayrılması ve belediye hizmet binası yapılması nedeniyle açılan davanın reddine dair verilen kararın; hukukumuzda bağışlamanın şarta bağlı olarak yapılabileceğini, bağışlanan taşınmazın yol ve yeşil alan dışında başka bir amaçla kullanılmamasını isteme hakkı bulunduğunu, terk amacına uygun olmayan taşınmazların başvurucuya iadesi ve tazminat yönünden meşru bir beklenti yarattığını, bağışlanan yere amacı dışında kullanılması nedeniyle mülkiyet hakkına müdahale edildiğini, bu durumun başvurucunun, mülkiyetten barışçıl yararlanma hakkına müdahale kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Anayasa Mahkemesi, Fatma Kızıldağ ve diğerleri (B.B. No. 2018/32163) başvurusunda; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmazlarla ilgili aldığı kararlar nedeniyle, mülkiyet hakları ihlal edildiğini ileri süren ve zararlarının karşılanmasını isteyen başvurucuların açtıkları davanın reddi sonrasında, çevre ve Şehircilik bakanlığı kararının, başvurucuların mülkiyet haklarını ihlal ettiğine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi, Makromed Tıbbi Teknik Makine Ltd Şti ( B.B. No: 2018/33348 ) başvurusunda; Üniversiteye karşı yapılan icra takibinde, üniversitenin kamu mallarının haczedilemeyeceği yönündeki itirazını kabul eden mahkeme kararının, alacağını tahsil edemeyen başvurucunun mülkiyetin barışçıl kullanılması hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

4. Yargı Birimlerinin Tutum Ve Davranışları Nedeniyle Mülkiyet Hakkının İhlali

Anayasa Mahkemesi Elsis Elektrik (B.B 2019/20771) kararında, cebri icra yoluyla satış işlemleri sonucunda alacaklıya ödenmesi gereken paranın, açılan davalar ve temyiz nedenleriyle alacaklıya ödenmediği süre içinde icra dairesince nemalandırma işlemi yapılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve başvurucuya maddi tazminat ödenmesine karar vermiştir.

Fatma YILDIRIM kararında; devletin özel kişiler tarafından yapılan müdahalelere karşı malike koruma sağlamak gibi pozitif bir yükümlülüğünün olduğunu, cebri icra sürecinin uzaması ve makul bir sürede sonuçlandırılmaması halinde, tarafların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla her türlü tedbirin alınması gerektiğini, devletin hakimiyeti ve kontrolü altında bulunan borçlu veya alacaklıya ait mal ve hakların ekonomik değerini koruyucu, idareye normal idari işleyişin dışında bir külfet yüklemeyecek tedbirlerin alınmaması halinde mülkiyet hakkının ihlal edileceğini değerlendirmiştir.


  1. Avukat Mehmet Erbil, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde hukuk eğitimini tamamlamıştır. 1990 yılından beri İstanbul’da serbest avukatlık yapmaktadır. Çalışmalarını insan hakları ihlalleri ile ilgili olarak ulusal ve uluslararası hukuk alanında yoğunlaştırmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesine yaptığı başvurularla ulusal hukuk mevzuatında bir çok değişikliğin yapılmasına katkıda bulunmuştur. 

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS