0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Yeniden Yargılama veya Yargılamanın Yenilenmesi

Av. Mehmet Erbil1

AİHM’in verdiği ihlal kararlarının yerel mahkemelerce kabul edilmemesinin ardından Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruların kabul edilmesi ve yeniden yargılama yolunun açılması, uzun süredir cezaevinde olan bazı kişilerin infazlarının durdurularak tahliye edilmeleri, halen cezaevinde bulunan birçok insanda ve ailelerinde yeniden yargılanma ve tahliye beklentisi ortaya çıkarmıştır. Bu makalede; yeniden yargılama sürecinin doğru yönetilmesi için, yeniden yargılamanın şartları ve izlenecek yol kısaca anlatılmaya çalışılacaktır.

Yargılamanın Yenilenmesi konusu 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri kanunun 311. Maddesinde düzenlenmiştir.

“Madde 311 – (1) Kesinleşen bir hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:

a) Duruşmada kullanılan ve hükmü etkileyen bir belgenin sahteliği anlaşılırsa.

b) Yemin verilerek dinlenmiş olan bir tanık veya bilirkişinin hükmü etkileyecek biçimde hükümlü aleyhine kasıt veya ihmal ile gerçek dışı tanıklıkta bulunduğu veya oy verdiği anlaşılırsa.

c) Hükme katılmış olan hâkimlerden biri, hükümlünün neden olduğu kusur dışında, aleyhine ceza kovuşturmasını veya bir ceza ile mahkûmiyetini gerektirecek biçimde görevlerini yapmada kusur etmiş ise.

d) Ceza hükmü hukuk mahkemesinin bir hükmüne dayandırılmış olup da bu hüküm kesinleşmiş diğer bir hüküm ile ortadan kaldırılmış ise.

e) Yeni olaylar veya yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa.

f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya ceza hükmü aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.

(2) Birinci fıkranın (f) bendi hükümleri, 4.2.2003 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararları ile, 4.2.2003 tarihinden sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurular üzerine verilecek kararlar hakkında uygulanır.”

Bu makalede, CMK 311. Maddesinde sayılan Yargılamanın Yenilenmesini gerektiren diğer nedenler üzerinde durulmayıp, sadece 311/f fıkrasında belirtilen, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiği tespit edilen kararlar ile dostane çözüm veya tek taraflı deklarasyon sonucunda verilen düşme kararları sonrasında yapılacak yeniden yargılama ve AYM kararları sonrasında yapılacak yeniden yargılama konusu incelenecektir.

I- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Verdiği İhlal Kararlarından Sonra Yargılamanın Yenilenmesi

Ceza Muhakemeleri kanunun 311. Maddesinin f fıkrasında yapılan düzenlemeye göre; İç hukukta yapılan yargılama sonucunda verilen karar, İnsan Hakları Sözleşmesi ve eki protokollerin ihlali suretiyle verilmiş olduğunun tespit edilmesi, dosyanın dostane çözüm veya verilen tek taraflı deklarasyon sonucu düşmesi, diğer bir deyişle listede çıkarılması halinde, kararın kesinleşmesinden sonra bir yıl içinde yargılamayı yapan mahkemeye müracaat edilerek yeniden yargılama talep edilebilir.

Ceza Muhakemesi Kanunda yer alan bu düzenlemeye göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği ihlal kararlarından sonra Yargılanmanın Yenilenmesi için;

1- İç hukukta yapılan yargılama sonucunda verilen kararın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde veya eki protokollerde yer alan hakların ihlal edilmesi suretiyle verilmiş olduğunun tespit edilmiş olması,

2- AİHM’e yapılan başvuru dosyasının dostane çözümle sonuçlanması,

3- Hükümet tarafından verilen tek taraflı deklarasyon üzerine dosyada düşme kararı verilmesi veya dosyanın listeden çıkarılması,

4- AİHM tarafından verilen bu kararların kesinleşmiş olması,

5- AİHM in verdiği bu tür kararların kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde iç hukukta yargılamayı yapan ilgili mahkemeye müracaat edilmiş olması gerekir.

Buna göre; İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenlenen hakların ihlal edildiğinin tespiti, dostane çözüm ya da hükümetin verdiği tek taraflı deklarasyon sonucunda dosyanın düşmesi halinde yeniden yargılama yapılması gerekir.

Ancak AİHM in verdiği her ihlal kararında sonra yeniden yargılama yapılacağı sonucu çıkarılamaz. Yeniden yargılama yapılabilmesi için iç hukukta yapılan yargılama sonucunda verilen kararla bir mağduriyetin meydana gelmesi ve bu mağduriyetin giderilebilmesi için yeniden yargılama yapılmasının zorunlu olması gerekir. Öte yandan AİHM bazı kararlarında İhlali tespit etmekle yetinmeyip ihlalin giderilebilmesi için yargılamanın yenilenmesi gerektiği hususu açıkça belirtilmektedir. Bu durumda, Anayasanın 90. Maddesinde yer alan düzenleme de dikkate alındığında, yargılamanın yenilenmesinin zorunlu olduğu kanaatindeyim.

II- Anayasa Mahkemesinin Verdiği İhlal Kararlarından Sonra Yargılamanın Yenilenmesi;

Bilindiği üzere 12 Eylül 2012 tarihinden sonra verilen ya da kesinleşen kararlar sonucu ortaya çıkan ihlaller ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesine Bireysel başvuru yolu açılmıştır. 6126 Sayılı yasanın düzenlemesine göre, İlgili kanun yolları tüketildikten sonra bir ihlal olduğu düşünülüyor ise öncelikle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılmalıdır. Bireysel başvuru sonucunda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı tespit edilmiş ise, ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosya/karar ilgili mahkemeye gönderilecektir.

6126 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Kanunun 50. Maddesini 2. Fıkrası şöyledir:

“Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”

Yasanın düzenlemesinde görüleceği üzere, Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru sonucunda yaptığı yargılama sonucunda üç şekilde karar verebilir;

1- İhlalin mahkeme kararından kaynaklandığını tespit eder ve ihlalin giderilmesi için yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı/kararı ilgili mahkemeye gönderir.

2- Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığını tespit ederek başvurucu lehine tazminat ödenmesine karar verir.

3- Ya da zararın giderilmesi için genel mahkemelerde dava açması için başvurucuya yol gösterir.

Görüldüğü gibi, Anayasa Mahkemesine ya da AİHM’ ne müracaat edilmiş ve ihlal kararı verilmiş ise yeniden yargılama yapılması mümkündür. Ancak çeşitli nedenlerden Aihm e ve Aym ye başvuru yapamayan kişilerin durumları ne olacaktır? Aynı dosyada yargılanan hatta hukuki durumları aynı olan kişilerde birisi bireysel başvuru yaptığı için adil yargılanma hakkının ihlal edildiği tespit edilerek yeniden yargılamanın yolu açılırken, hatta infazı durdurularak tahliye edilmesi ve yeniden yargılama sonucunda beraat etmiş olması ihtimali doğmuş olmasına rağmen, aynı hukuki statüde yer alan hatta aynı dosya da aynı suçlama nedeniyle ceza alan diğer kişi sırf bireysel başvuruda bulunmadığı için yenide yargılama hakkından mahrum mu olacaktır?

Maalesef yerel mahkemeler bu konuda, oldukça dar yorum yaparak, bireysel başvurunun sadece bireysel başvuru yapanlar için yeniden yargılama hakkı doğurduğunu, başvuru yapmayan kişileri etkilemeyeceğine karar vermektedirler. Bu durumun, kanun önünde eşitlik prensibine, hak ve nesafet kurallarına uygun düşmediği açıktır. Örneğin devlet Güvenlik Mahkemelerinde askeri yargıcın mahkeme heyetlerinde bulunduğu sırada yapılan yargılamalar sonucunda aynı dosyada yargılananlardan bir kişi bireysel başvuru yapmış ve ihlal kararı verilmiş ise sadece bireysel başvuru yapan için yargılamanın yenilenmesi, aynı dosyada yargılanan ancak bireysel başvuru da bulunmayan diğer kişiler yönünden büyük bir haksızlık ortaya çıkaracaktır.

Bu genel girişten sonra, özellikle son bir yıldan bu yana kamuoyunda ve medyada çokça yer alan yeniden yargılama ve infazların durdurularak tahliye edilen kişilerin hukuki durumlarına kısaca değinmek istiyorum.

Aihm, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde askeri yargıcın bulunduğu dönemde yapılan yargılamalarda; “devlet güvenliğine ilişkin suçlardan yargılanan sivil kişilerin, emir komuta zincirine ve askerî disipline tabi, haklarında üstlerince sicil raporları düzenlenen, belirli bir süreliğine atanan ve atanmalarına ilişkin kararların birçoğunda idari ve askerî makamların rol oynadığı askerî hâkimlerin de yer aldığı mahkemelerin, bağımsızlık ve tarafsızlığından endişe duymalarının meşru olduğunu” belirtmiş ve ihlal kararları vermiştir. (Incal/Türkiye, B. No: 1/1997/825/1031, 9/6/1998, §§ 68, 72, 73; Özel/Türkiye, §§ 33, 34; Özdemir/Türkiye, §§ 35, 36).

Aihm, bu kararlarında, ihlalin giderilmesi için “yeniden yargılama” yapılmasının gerekliliği belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi de son yıllarda peş peşe aldığı birçok kararda, DGM ler deki askeri hakim ve savcının varlığını ciddi bir hak ihlali olarak kabul edip, AİHM’ in askeri hakimlere ilişkin verdiği ihlal kararlarının içtihat olarak kabul edilmesini ve yargılamanın yenilenmesi gerektiğine ilişkin kararlar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi bu durumu özellikle, 17/7/2018 tarihli ve 2014/2894 Başvuru Numaralı Abdullah Altun başvurusunda tartışma konusu yapmıştır. Abdullah ALTUN ile ilgili olarak AİHM in verdiği ihlal kararından sonra, başvurucu yeniden yargılama talebinde bulunmuş ancak yerel mahkemece bu talebi reddedilmiştir. Bunun üzerine başvurucu Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. AYM nin Abdullah ALTUN Kararında; “AİHM’ in ihlal kararına konu davanın askeri hakimin de üye olarak bulunduğu DGM heyetei tarafından yürütüldüğü anlaşılmaktadır. AİHM tarafından verilen ihlal kararı ancak askeri hakim bulunmayan bir mahkemede yargılama yapılmak suretiyle giderilebilecek iken mahkeme, yargılamada asker, hakimin bulunmasının usule ilişkin olduğu gerekçesiyle yeniden yargılama yapmayı reddetmiştir.. Oysa AİHM kararında, yargılamada askeri hakimin yer alması varılan sonuçtan bağımsız olarak bir ihlal nedeni olarak ifade edilmiştir. Gerekçede, talep edilmesi halinde yeniden yargılama yapılmasının ihlalin giderimi için uygun bir yol olacağı da belirtilmiştir. 44. prağraf” “sonuç olarak adil yargılanma hakkı kapsamındaki bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının sağladığı güvencelerle bağdaşmayacak şekilde AİHM’ in ihlal kararının uygulanmaması nedeniyle bağımsız ve tarafsız mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir pragraf 46 ).”

Anayasa Mahkemesi bu tespitini, 14.09.2017 tarihli ve 2014/2196 numaralı Mehmet DURSUN ve diğerleri, 8/6/2016 tarihli 2014/4954 numaralı Şehmus Yıldız ve Muhyedin Sevinç başvurularında tekrarlamıştır.

Anayasa Mahkemesinin sözü edilen bu kararlarından sonra, yerel mahkemeler ilgili dosyalarda yeniden yargılama yapmaya ve hükümlülerin İNFAZLARININ DURUDURULMASINA karar vermiştir.

AİHM ve AYM nin verdiği kararlarla, askeri hakimlerinin dahil olduğu heyetlerin verdiği kararlar sonucunda -yada yargılamanın bir bölümüne katılmış olsa bile askeri hakimlerin katıldığı yargılama bölümü hükme esas oluşturmuşsa- verilen hükümlerde adil yargılanma hakkının ihlal edildiği kabul edilmiş olmaktadır.

AİHM ve AYM nin bu kararlarından sonra şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Askeri yargıcın bulunduğu dönemlerde yargılanan ve haklarında hüküm kurulan kişilerin adil yargılanma hakları ihlal edilmiştir. Anayasa mahkemesinin kararlarının bütün mahkemeler yönünden bağlayıcı olduğu düşünüldüğünde, yine Anayasanın 90. Maddesi dikkate alındığında AİHJM ve AYM nin bu kararlarından sonra askeri yargıcın olduğu bütün dosyalarda yeniden yargılama yapılmalıdır.

Anayasa mahkemesinin yukarıda sözü edilen kararlarından sonra içtihat oluştuğundan, birçok hükümlünün yeniden yargılama talepleri olumlu karşılanmış ve dosyaları yeniden yargılama yapılmak üzere açılmış ve hükümlülerin İNFAZLARININ DURUDURULMASINA VE TAHLİYESİNE karar verilmiştir. Bu kararlardan bazıları şunlardır.

  • Diyarbakır (kapatılan) 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/01/2019 tarihli 2000/331 Es ve 2008/58 karar sayılı dosyasında verilen Yunus AYSU kararı.

  • Diyarbakır (kapatılan) 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/03/2018 tarihli 2007/54 Es ve 2007/403 karar sayılı dosyasında verilen Abdurrahim Haşimi GÜNEŞ kararı.

  • Diyarbakır (kapatılan) 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/02/2019 tarihli 2005/5 Es ve 2007/375 karar sayılı dosyasında verilen Mehmet AKSA kararı.

  • Diyarbakır (kapatılan) 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 28/01/2019 tarihli 2000/171 Es ve 2009/727 karar sayılı dosyasında verilen Mehmet Beşir ACAR kararı.

  • Diyarbakır (kapatılan) 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/02/2019 tarihli 2004/360 Es ve 2008/165 karar sayılı dosyasında verilen Hasan KURTULMAN kararı.

Yeniden Yargılama Talebinde İzlenecek Yol

Yeniden yargılama talebinde bulunacak kişilerin, AİHM in ihlal kararı vermesi, ya da dostane çözüm veya tek taraflı deklarasyon sonucu dosyanın düşmesine ya da listeden çıkarılmasına karar vermesi halinde, kararların kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde yargılamayı yapan ilgili yerel mahkemeye yeniden yargılanma talebinde bulunulmaları gerekir. AYM tarafından verilen kararlarda; ihlalin giderilmesi için yeniden yargılama yapılması belirtilmiş ise, AYM kararı, ilgili yerel mahkemeye göndermektedir. Bu durumda başvurucunun veya avukatının ayrıca yeniden yargılama talebinde bulunmasında fayda vardır.

Ancak AİHM ya da AYM ye başvuru yapılmamış ise, öncelikle hükmü kuran yerel mahkemeye bir dilekçe ile müracaat ederek yeniden yargılama talebinde bulunulmalıdır. Yeniden yargılama talebinde dilekçesinde, neden yeniden yargılama talep edilmesinin nedenleri somut ve açık bir şekilde ortaya konulmalıdır. “Hakim beni dinlemedi” “kendimi anlatamadım” “benim herhangi bir suçum yok” gibi genel ve soyut nedenlere dayanarak yapılan yeniden yargılama talepleri dikkate alınmayacaktır. İfadelerin avukat olmadan alınması, ifadelerin baskı altında alınması ve imzalatılması varsa işkence raporları varsa belgeleriyle ortaya konulmalıdır.

Yerel mahkemece yeniden yargılama talebi kabul edilmez ise süresi içinde dilekçe verilerek bu karara itiraz edilmelidir. İtiraz üzerine verilen kararlar kesin olduğu için, itirazın reddi kararının öğrenilmesinden veya tebliğinden itibaren en geç 30 gün içinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılmalıdır.


Avukat Baran Doğan

  1. Avukat Mehmet Erbil, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde hukuk eğitimini tamamlamıştır. 1990 yılından beri İstanbul’da serbest avukatlık yapmaktadır. Çalışmalarını insan hakları ihlalleri ile ilgili olarak ulusal ve uluslararası hukuk alanında yoğunlaştırmıştır. 

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS