Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Devlet Memurluğunda Disiplin Cezası Nedir?

Nesrullah Oğuz1

657 Sayılı Devlet Memurları kanunun 124. Maddesinin son fıkrasında disiplin cezası tanımlanmıştır. Buna göre memuriyette disiplin cezası, “kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet Memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara” verilecek uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, devlet memurluğundan çıkarma gibi cezalardır.

657 Sayılı Devlet memurları kanunun 124. Maddesinde tanımlanmış olan memur disiplin cezalarının dolayısıyla disiplin soruşturmalarının ceza soruşturması ile benzeyen ve ayrılan yönleri olmakla birlikte disiplin hukukunu kendine özgü yapısı bulunmaktadır. Disiplin cezası ile korunan hukuki değer ve menfaat, ceza hukukundan farklı olarak, kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamaktır. Bununla birlikte disiplin hukukundaki yaptırımların bir cezai yaptırımı olduğu açıktır. Bu noktada ceza hukukunda var olan zamanaşımı ve cezada kanunilik (tartışmalı da olsa öğretide ki ağırlıklı görüş disiplin suçlarında da kanunilik ilkesinin olduğu yönündedir) disiplin cezaları içinde geçerli olup bu yönüyle disiplin hukuku ile ceza hukuku benzeşirken, cezayı veren makamlar açısından her farklılaşmaktadır. Nitekim ceza yargılamasında cezayı veren bağımsız yargı makamları olup, disiplin soruşturmalarında ise cezayı veren disiplin amiridir. Bu yönleriyle memur disiplin hukukunu ceza-i müeyyideler içeren olan kendine özgü bir disiplinler hukuk olarak tanımlayabilir.

Devlet Memurlarına Verilen Disiplin Cezalarının Türleri

Cezada kanunilik ilkesi hiç kimsenin bir fiil için kanunda gösterilen ceza dışında ceza ile veya kanunda gösterilen cezadan daha ağır bir ceza ile cezalandırılmayacağı anlamına gelmektedir. Memurlara verilen disiplin cezalarında bu ilkenin geçerli olup olmayacağı noktasında tartışma olsada ağırlıklı görüş özel kanunlarda belirtilen cezalar ayrı olmak üzere cezada kanunilik ilkesinin disiplin cezaları içinde geçerli olduğu yönündedir. Yani bir memura disiplin soruşturması sonucunda 657. Sayılı Devlet Memurları Kanununda sınırlı olarak sayılan uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, devlet memurluğundan çıkarma cezaları dışında ceza verilemez. Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve haller aşağıdaki gibidir.

Uyarma Disiplin Cezası

Memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir. Uyarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak,

b) Özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev mahallini terketmek,

c) Kurumca belirlenen tasurruf tedbirlerine riayet etmemek,

d) Usulsüz müracaat veya şikayette bulunmak,

e) Devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranışta bulunmak,

f) Görevine veya iş sahiplerine karşı kayıtsızlık göstermek veya ilgisiz kalmak,

g) Belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranmak,

h) Görevin işbirliği içinde yapılması ilkesine aykırı davranışlarda bulunmak.

Kınama Disiplin Cezası

Memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir. Kınama cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçlerin korunması, kullanılması ve bakımında kusurlu davranmak,

b) Eşlerinin, reşit olmayan veya mahcur olan çocuklarının kazanç getiren sürekli faaliyetlerini belirlenen sürede kurumuna bildirmemek,

c) Görev sırasında amire hal ve hareketi ile saygısız davranmak,

d) Hizmet dışında Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,

e) Devlete ait resmi araç,gereç ve benzeri eşyayı özel işlerinde kullanmak,

f) Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzeri eşyayı kaybetmek,

g) İş arkadaşlarına, maiyetindeki personele ve iş sahiplerine kötü muamelede bulunmak,

h) İş arkadaşlarına ve iş sahiplerine söz veya hareketle sataşmak,

ı) Görev mahallinde genel ahlak ve edep dışı davranışlarda bulunmak ve bu tür yazı yazmak, işaret, resim ve benzeri şekiller çizmek ve yapmak,

j) Verilen emirlere itiraz etmek,

k) Borçlarını kasten ödemeyerek hakkında yasal yollara başvurulmasına neden olmak,

l) Kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak.

m) Yetkili olmadığı halde basına, haber ajanslarına veya radyo ve televizyon kurumlarına bilgi veya demeç vermek.

Aylıktan Kesme Disiplin Cezası

Memurun, brüt aylığından 1/30 - 1/8 oranları arasında kesinti yapılmasıdır. Aylıktan kesme cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Kasıtlı olarak; verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmamak, görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasları yerine getirmemek, görevle ilgili resmi belge, araç ve gereçleri korumamak, bakımını yapmamak, hor kullanmak,

b) Özürsüz olarak bir veya iki gün göreve gelmemek,

c) Devlete ait resmi belge, araç, gereç ve benzerlerini özel menfaat sağlamak için kullanmak,

d) Görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış beyanda bulunmak,

e) Görev sırasında amirine sözle saygısızlık etmek,

f) Görev yeri sınırları içerisinde her hangi bir yerin toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz olarak kullanılmasına yardımcı olmak,

g) İkamet ettiği ilin hudutlarını izinsiz terketmek,

h) Toplu müracaat veya şikayet etmek,

ı) Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak,

j) Yasaklanmış her türlü yayını görev mahallinde bulundurmak.

Kademe İlerlemesinin Durdurulması Disiplin Cezası

Fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1 - 3 yıl arasında durdurulmasıdır. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) Göreve sarhoş gelmek, görev yerinde alkollü içki içmek,

b) Özürsüz ve kesintisiz 3 - 9 gün göreve gelmemek,

c) Görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak,

d) Amirine veya maiyetindekilere karşı küçük düşürücü veya aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak,

e) Görev yeri sınırları içinde herhangi bir yeri toplantı, tören ve benzeri amaçlarla izinsiz kullanmak veya kullandırmak,

f) Gerçeğe aykırı rapor ve belge düzenlemek,

h) Ticaret yapmak veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmak,

ı) Görevin yerine getirilmesinde dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı yapmak, kişilerin yarar veya zararını hedef tutan davranışlarda bulunmak,

j) Belirlenen durum ve sürelerde mal bildiriminde bulunmamak,

k) Açıklanması yasaklanan bilgileri açıklamak,

l) Amirine, maiyetindekilere, iş arkadaşları veya iş sahiplerine hakarette bulunmak veya bunları tehdit etmek,

m) Diplomatik statüsünden yararlanmak suretiyle yurt dışında, haklı bir sebep göstermeksizin ödeme kabiliyetinin üstünde borçlanmak ve borçlarını ödemedeki tutum ve davranışlarıyla Devlet itibarını zedelemek veya zorunlu bir sebebe dayanmaksızın borcunu ödemeden yurda dönmek,

n) Verilen görev ve emirleri kasten yapmamak,

o) Herhangi bir siyasi parti yararına veya zararına fiilen faaliyette bulunmak.

Kademe ilerlemesinin durdurulması ile ilgili belirtilmesi gereken önemli bir husus var ki oda Öğrenim durumları nedeniyle yükselebilecekleri kadroların son kademelerinde bulunan Devlet memurlarının, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının verilmesini gerektiren hallerde, brüt aylıklarının 1/4’ü - 1/2’si kadarı kesilir ve tekerrüründe görevlerine son verilir.

Devlet Memurluğundan Çıkarma Cezası

Devlet memurluğundan çıkarma, bir daha devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır. Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller şunlardır:

a) İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükün ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak,

b) Yasaklanmış her türlü yayını veya siyasi veya ideolojik amaçlı bildiri, afiş, pankart, bant ve benzerlerini basmak, çoğaltmak, dağıtmak veya bunları kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek,

c) Siyasi partiye girmek,

d) Özürsüz olarak (1) bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek,

e) Savaş, olağanüstü hal veya genel afetlere ilişkin konularda amirlerin verdiği görev veya emirleri yapmamak,

f) Amirine ve maiyetindekilere fiili tecavüzde bulunmak,

g) Memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak,

h) Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak,

ı) Siyasi ve ideolojik eylemlerden arananları görev mahallinde gizlemek,

j) Yurt dışında Devletin itibarını düşürecek veya görev haysiyetini zedeleyecek tutum ve davranışlarda bulunmak,

k) 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.

Memurun Disiplin Cezasında Tekerrür, Daha Az Cezanın Uygulanması veya Cezanın Silinmesi Şartları

Disiplin cezası verilmesine sebep olmuş bir fiil veya halin cezaların sicilden silinmesine ilişkin süre içinde tekerrüründe bir derece ağır ceza uygulanır. Aynı derecede cezayı gerektiren fakat ayrı fiil veya haller nedeniyle verilen disiplin cezalarının üçüncü uygulamasında bir derece ağır ceza verilir.

Geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve iyi veya çok iyi derecede sicil alan memurlar için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir.

Disiplin cezaları memurun siciline işlenir. Devlet memurluğundan çıkarma cezasından başka bir disiplin cezasına çarptırılmış olan memur uyarma ve kınama cezalarının uygulanmasından itibaren 5 sene, diğer cezaların uygulanmasından itibaren 10 sene sonra atamaya yetkili amire başvurarak, verilmiş olan cezalarının sicil dosyasından silinmesini isteyebilir.

Soruşturma ve Disiplin Cezası Verme Zamanaşımı

Uyarma, kınama, aylıktan kesme ve kademe ilerlemesinin durdurulması cezalarında bir ay içinde disiplin soruşturmasına, memurluktan çıkarma cezalarında ise altı ay içinde disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

Disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlendiği tarihten itibaren iki yıl içinde disiplin cezası verilmediği takdirde disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar.

Memurun Disiplin Suçlarında Savunma Hakkı

Savunma hakkı demokratik düzenin temel kurallarından birisidir. Bu hak sadece yargı mercileri önünde değil, disiplin soruşturmalarında da vazgeçilmez bir haktır. Anayasa’nın 36. maddesindeki “hak arama hürriyeti” içerisinde yer alan savunma hakkı ayrıca Anayasanın 129/2 maddesinde de güvence altına alınmıştır. Devlet Memurları Kanunu madde 130’da da aynı konuda düzenleme yapılmıştır.

Savunma hakkı, disiplin cezasının verilmesi anına kadar bütün aşamalarda ilgilinin bilgilenme hakkı, talebi reddetme hakkı, kararın değiştirilmesi için hukuksal başvuru imkânının olması gibi hakları kapsamaktadır. Savunma hakkına saygı hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Disiplin soruşturmasında, işleme konu tüm belgelerin incelenebilmesi adil yargılanma hakkının bir parçasıdır. Nitekim Danıştay, “… davacılara dava konusu işlemin dayanağı olan her türlü bilgi ve belgeyi, bu bağlamda disiplin soruşturma raporlarını istemleri halinde inceleyebilme olanağının tanınmasının hukuk devletinin, adil yargılanma hakkının ve İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20. maddesinin gereği olduğu, davacının istemesine karşın soruşturma raporu incelettirilmeden karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı…” sonucuna varmıştır. İdarenin savunmak hakkı kapsamında dosyayı hakkında soruşturma yürüten kimseye göstermemesi de ayrı bir iptal sebebi oluşturmaktadır.

Devlet Memurları Kanunu’na (madde 130/2) göre savunmanın usulüne uygun olabilmesi için bildirimin yapıldığı tarihten itibaren en az 7 gün savunma süresi verilmelidir.

Savunma hakkı kapsamında bir önemli hususu daha belirtmek gerekir ki, “Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” 1. maddesinin 2. fıkrasında; “Hakkında disiplin soruşturması yürütülen Devlet memurunun üyesi olduğu sendikanın temsilcisi de bu maddede belirtilen disiplin ve yüksek disiplin kurullarında yer alır. Her bir disiplin ve yüksek disiplin kurulunda görevlendirilen temsilci ilgili sendika tarafından önceden bildirilir. Bu şekilde üyesi çift sayıya ulaşan kurullarda oyların eşitliği halinde başkanın bulunduğu tarafın kararına itibar edilir.” hükmüne karşın; Disiplin Kuruluna katılmak üzere Sendika Temsilcisi yer alması gerekir.

Disiplin Cezasına Karşı İdari İtiraz ve İptal Davası Açma Süresi

Verilen disiplin cezaları memurların mesleki yaşamını etkileyeceğinden hakkında ceza tayini edilmiş memurlara savunma hakkı kapsamında itiraz hakkı verilmiştir. Disiplin cezası verilen memurlara cezaya karşı başvuracağı merci ve süreleri bildirilmesi gerekir.

  • Uyarma, kınama, aylıktan kesme cezalarına karşı Disiplin Kuruluna,
  • Kademe ilerlemesinin durdurulmasına karşı Yüksek Disiplin Kuruluna 7 gün içinde idari açıdan itiraz edilebilir. Süresinde itiraz edilmeyen disiplin cezaları idari açıdan kesinleşir.

Devlet memurluğundan çıkarma cezasına karşı idari itiraz yolu bulunmadığından kararın tebliğinden itibaren 60 gün içinde idare mahkemesi nezdinde iptal davası gerekir.

Verilen disiplin cezalarına karşı disiplin kurulu yada yüksek disiplin kuruluna yapılacak idari itiraz ya kabul edilir ya da rededilir. İtiraz kabul edilirse ceza kaldırılabilir yada daha hafif bir ceza verilebilir. İtiraz red edilirse disiplin cezası idari açıdan kesinleşmiş olur.

Kesinleşmeyen disiplin cezaları idari yargıda davaya konu edilemez. Kesinleşen disiplin cezalarına karşı 60 gün içinde idari yargı yoluna başvurulabilir. Tüm disiplin cezalarına karşı açılacak iptal davalarına idare mahkemesi bakmakla görevlidir.

Kesinleşen disiplin cezasına karşı İdari Yargılama Usulü Kanunun 7. Maddesine göre kararın tebliğini izleyen 60 gün içinde dava açılabilir. Yetkili mahkeme disiplin cezası veren kurumun bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir.

Devlet memurlarına verilen displin cezaları çoğu zaman keyfi ve hukuka aykırı nedenlere dayandığından iadri itiraz ve iptal davası süreçlerinde bir avukattan hukuki yardım alınması faydalı olacaktır.

Memur Disiplin Soruşturması Danıştay Kararları


Memur Disiplin Soruşturmasında Tipiklik

Kamu görevlilerinin iş yerlerinde gördüklerini iddia ettikleri yolsuzluk ve hukuka aykırı uygulamaları yasal yollardan şikayet etme hakları da bulunmaktadır. Davacı bu hakkını kullanmış, ancak adli makamların bu iddiaların doğru olduğuna ilişkin kesinleşmiş bir kararı bulunmadan ilgilileri zan altında bırakacak ifadeleri de sosyal paylaşım sitesinde yayımlamıştır. Yazının bütünü değerlendirildiğinde; yazıda, ironik bir yaklaşım bulunmakla birlikte doğrudan ilgililere bir hakaret ve küçük düşürücü unsurlar içermemektedir.

Bu belirlemeler ışığında, soruşturma kapsamında yer alan tüm bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden davacının eyleminin, “Amirine veya maiyetindekilere karşı küçük düşürücü veya aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak” olarak nitelendirilmesi suretiyle 657 sayılı Kanun’un 125/D-d maddesi uyarınca disiplin cezası ile cezalandırılmış ise de, eylemin madde de yer alan disiplin suç tanımına uymadığı, olayda disiplin hukukunda yer alan “tipiklik” şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir (Danıştay 12. Daire - Karar: 2016/6358).

Soruşturma Yapılmasını Sağlayan Kişi Disiplin Soruşturmasını Yürütemez

Dosyanın incelenmesinden, davacının, il sağlık müdürü başkanlığında müdür yardımcıları, şube müdürleri ve birim sorumluları ile 29.11.2010 tarihinde yapılan rutin haftalık değerlendirme toplantısında il sağlık müdürüne karşı küçük düşürücü ve saygı sınırını aşan hal ve tavırlar sergilediği iddiasına ilişkin olarak düzenlenen disiplin soruşturma raporunda, davacının 29.11.2010 tarihinde yapılan toplantıda il sağlık müdürüne yüksek ses tonuyla konuşarak toplantı havasını gerdiği, toplantı maksadı olan eşgüdümü engelleyerek toplantıdan verim alınmamasına neden olduğu ve görevin işbirliği içinde yapılmasına aykırı davranışlarda bulunduğundan bahisle 657 sayılı Kanun’un 125/A-h maddesi uyarınca cezalandırılmasının teklif edildiği, bu teklif uyarınca davacının uyarma cezası ile cezalandırılması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır. Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler. Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır.

Disiplin kurulları ve disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarının sağlıklı ve objektif olması, disiplin amirleri ve disiplin kurulları üyelerinin olayı objektif değerlendirmesiyle mümkün olduğundan, disiplin hukukunda, hakkında soruşturma yürütülen kişilerle arasında husumet bulunan, soruşturmada taraf pozisyonunda olan ve soruşturmayı yürüten kişilerin disiplin amiri sıfatıyla ya da disiplin kurulu üyesi olarak tesis edilecek disiplin cezası işlemine katılamayacakları kabul edilmektedir. Bakılan davada, dava konusu disiplin cezasını veren ve disiplin amiri konumunda olan il sağlık müdürüne karşı davacı tarafından, 29.11.2010 tarihinde yapılan toplantıda kendisine karşı yüksek ses tonuyla konuşarak toplantı havasını gerdiği, toplantı maksadı olan eşgüdümü engelleyerek toplantıdan verim alınmamasına neden olduğu ve görevin işbirliği içinde yapılmasına aykırı davranışlarda bulunduğundan bahisle il sağlık müdürü söz konusu olaya ilişkin olarak soruşturma yapılması için sağlık müdür yardımcılarından birini görevlendirilmek üzere valilik onayına sunduğu, görevlendirilen kişinin hazırladığı rapor sonucu getirilen teklif doğrultusunda yine bizzat il sağlık müdürü tarafından savunma alınarak dava konusu işlemi tesis ettiği anlaşılmakta olup, bu soruşturmanın açılmasını isteyen, bir başka ifadeyle davacıya isnat edilen fiilin muhatabı olan ve hakkında soruşturma yapılmasını isteyen kişi ile söz konusu soruşturma sonucu ceza veren kişinin aynı olması objektif ve tarafsız değerlendirmeyi olumsuz yönde etkileyeceğinden, dava konusu işlemde bu yönden hukuka uyarlık görülmemiştir (Danıştay 12. Daire Başkanlığı - Karar:2015/5003).

Amire Saygısız Davranışta İspat Usulü ve Delil

Olayda, İlçe Emniyet Müdürü ve odasından bulunan C.T. isimli sahsın iddialarına göre davacı, usulüne aykırı bir şekilde odaya girmiş, şahsa hitaben “Aşağıya park etmiş olduğun araban, polis merkezinin giriş çıkışını engelliyor, acilen arabanı çek” demiştir. Davacının savunmasına göre ise İlçe Emniyet Müdürünün odasına kapıyı çalıp, selamını vererek girmiş, usulüne uygun şekilde durumu arz ederek “Müdürüm arkadaşın bırakmış olduğu araç Müdüriyet girişini kapatmış” demiş ve İlçe Emniyet Müdürünün”tamam benim misafirim” demesi üzerine selamını vererek makamdan ayrılmıştır. Olayın taraflarınca verilen ifadelerin birbiriyle örtüşmediği, beyanlar arasında çelişki olduğu, disiplin soruşturmasının diyalogun diğer tarafı olan İlçe Emniyet Müdürü tarafından düzenlenen tek yanlı tutanağa istinaden başlatıldığı ayrıca söz konusu tutanakta da belirtildiği üzere C.T. isimli şahıs ile davacı arasında geçmişte yapılan trafik kontrolü sırasında çıkan gerginlik nedeniyle bir husumet bulunduğu ve amire saygısızlık fiilinin işlendiği yolunda taraflar dışında başka tanık da bulunmadığı görülmüştür. Bu durumda, davacının görev sırasında amir veya üstlerine saygısız davranmak fiilini işlediğinin hukuken kabul edilebilir, objektif, somut ve yeterli delillerle açık ve net bir şekilde ortaya konulamadığı anlaşıldığından, davacı hakkında Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğünün 6/A-12. ve 15. maddeleri uyarınca tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davayı reddeden idare mahkemesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir (Danıştay 5. Daire - Karar No : 2018/15491).

Savunma İstem Yazısındaki Suçtan Başka Bir Suç ile Disiplin Cezası Verilemez

Savunma hakkı, suç işlediği iddia edilen kişinin, yetkili organ önünde, üzerine atılı suçu işlemediğini, fiilin hukuka aykırı olmadığını, bazı kanuni nedenlerle cezalandırılmaması gerektiğini veya hakkında önerilen cezadan daha az cezayı hak etliğini ileri sürmesidir ki, bu hak, adil yargılama ilkesinin temelini oluşturur. Savunma alınmadan disiplin cezası verilmemesi hem Anayasamızda hem de 2802 sayılı Kanun’da hüküm altına alınmıştır. Bunun yanında, yukarıda yer verilen ilgili Anayasa hükmünün gerekçesinde de, ‘yapılacak disiplin kovuşturmalarında ve disiplin cezası uygulamasında ilgiliye isııadolunan hususun bildirilmesi, dinlenilmesi, savunmasını yapma imkanı tanınması bu madde ile güvence altına alınmaktadır” ifadelerine yer yerilerek, disiplin cezalan ile ilgili olarak anayasal güvenceye bağlanan savunma hakkının içeriği belirtilmiştir. Doktrinde de; suç işlediği iddia edilen kişi tarafından, olayın oluş biçimi ve gerçekliği hususunda soruşturmacıya görüş bildirilmesi “teknik savunma”; karar mercii önünde, maddi olguların hukuki nitelendirmesinin yapılması ise “hukuki savunma” olarak nitelendirilerek birbirinden ayırt edilmiş ve savunma hakkının amacına hizmet edebilmesinin, bu hakkın mutlak surette karar veren makam önünde kullanılmasına bağlı olduğu değerlendirmesi yapılmıştır. Bu kapsamda, ilgili anayasal ve yasal mevzuat bir arada değerlendirildiğinde, disiplin cezalan ile ilgili olarak, savunma hakkı kullandırılmadan disiplin cezası verilmesinin hukuken mümkün olmadığı; kamu görevlisinin savunmasının istenilmesine ilişkin yazının, ilgilinin koruma altına alınan savunma hakkını kullanmasını ve sağlıklı bir hukuksal inceleme yapılabilmesini mümkün kılacak nitelikte olması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.

Olayda, temyize konu karara ilişkin dosyanın incelenmesinden; …………………….Ceza Mahkemesi üyesi olarak görev yapmakta iken meslekten çekilen davacının, Gökçeada Hakimi olarak görev yaptığı dönemdeki birtakım fiilleri nedeniyle hakkında başlatılan disiplin soruşturması sonucunda düzenlenen 14/02/2001 tarihli soruşturma raporuna istinaden Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 02/03/2006 tarih ve 45 savılı kararla 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 69. maddesinin son fıkrası uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; davacıya tebliğ edilen, ………………….tarih ve…………………….. sayılı savunma istem yazısının (A) maddesinde 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun “Yer Değiştirme Cezası” başlıklı 68. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinde yer alan, “Gökçeada’da vazife ifa ettiğiniz sırada, usul ve yasava aykırı işlemler vapmak suretiyle görevinizi doğru ve tarafsız yapamayacağınız kanısını uyandırdığınız” isnadı ile “Örneğin” ibaresinin ardından sııbuta erdiği iddia edilen fiillerin sıralandığı, (B) maddesinde de anılan Kanunun 65. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan “Hizmet içinde ve dışında, resmi sıfatınızın gerektirdiği saygınlık ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunduğunuz” isnadı ile sııbuta erdiği iddia edilen fiile ver verildiği, davacı hakkında düzenlenen disiplin soruşturma raporunda da davacının eylemlerinin 2802 sav ılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 68/2-(a) ve 68/2-(b) maddeleri kapsamında değerlendirildiği ve bu kapsamda anılan Kanun maddelerinde öngörülen ver değiştirme cezasının önerildiği, yine 2802 sayılı Kanun’un 71. maddesi uyarınca yazılı savunmasının istenilmesine ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 27/03/2001 tarih ve 2000 sayılı yazısı ekinde ver alan 22/03/2001 tarihli Bakanlık düşünce örneğinin davacıya ilişkin kısmında, davacının soruşturma konusu fiillerinin 2802 savılı Kanun’un 68/2-(a) ve 68/2-(b) maddeleri kapsamında değerlendirilerek savunma istenildiği, buna rağmen, netice olarak davacının, anılan fiillerin karşılığı olarak “yer değiştirme disiplin cezasıyla” değil, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun “Meslekten Çıkarma Cezası” başlıklı 69. maddesinin son fıkrası hükmünün uygulanması suretiyle “meslekten çıkarma cezası” ile cezalandırıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile yapılan değerlendirme ve açıklamalar ışığında, savunma istem yazılarının içeriğinin Anayasa ve Kanunlar ile koruma altına alınan savunma hakkının kullanılmasını mümkün kılabilecek nitelikte olmadığı, savunma istem yazılarında yer alan disiplin soruşturmasına konu fiillerin hukuki nitelendirmeleri ile soruşturma sonucunda davacıya verilen cezanın farklı olduğu ve nihayetinde davacının daha ağır bir cezayla cezalandırıldığı anlaşıldığından, uyuşmazlıkta, anayasal güvence altında bulunan savunma hakkının usulüne uygun şekilde kullandırıldığından söz etmeye olanak bulunmamaktadır. Dolayısıyla, davacının, 2802 savılı Kanun’un 69/son maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin işlemin kaldırılması talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararına karşı yaptığı yeniden inceleme talebinin reddine yönelik aynı Kurulun dava konusu 19/10/2011 tarih ve 295 sayılı kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. (DANIŞTAY İdari Dava Daireleri Kurulu-Karar No : 2020/828).


Avukat Baran Doğan

  1. Av. Nesrullah Oğuz, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. 2013 yılından beri İstanbul’da avukatlık yapmaktadır. Ağırlıklı olarak iş hukuku ve idare hukuku alanlarında çalışan Avukat Nesrullah Oğuz, halihazırda diğer müvekkillerinin yanı sıra KESK’e bağlı Tüm-Bel-Sen Sendikası’nın avukatlığını yapmaktadır. 

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS