0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Hapis Cezasının Ertelenmesi

TCK Madde 51

(1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;

a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,

b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,

Gerekir.

(2) Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, infaz hâkimi kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir.

(3) Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.

(4) Denetim süresi içinde;

a) Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,

b) Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

c) Onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine,

Mahkemece karar verilebilir.

(5) Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir. Bu kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek infaz hâkimine verir.

(6) Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine de karar verebilir.

(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, infaz hâkiminin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine infaz hâkimliğince karar verilir.

(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır.



TCK Madde 51 Gerekçesi

Madde metninde ertelemenin hukukî niteliği ve uygulama koşullarına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Bu düzenlemede, erteleme, bir koşullu af olmaktan çıkarılıp, ceza infaz kurumu hâline getirilmiş ve erteleme sadece hapis cezası bakımından öngörülmüştür.

Ertelemede denetim süresi içerisinde hükümlü bakımından söz konusu olabilecek yükümlülükler açısından da bazı yenilikler getirilmiştir. Örneğin erteleme sadece mağdurun değil, kamunun uğradığı zararın da tamamen tazmini koşuluna bağlanabilir hâle getirilmiştir.

Ayrıca, cezanın ertelenmesi hâlinde denetimli serbesti tedbirinin daha etkin bir şekilde uygulanabilmesini sağlamak için Tasarıdaki madde metninde bazı değişiklikler yapılmıştır. Örneğin denetimli serbesti süresi içinde bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine; bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına; ya da, onsekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, özellikle bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine karar verilebilir.

Getirilen diğer bir yenilik de, denetim süresi içinde hükümlüyle ilgili olarak uzman bir kişinin görevlendirilmesidir. Hükümlüye rehberlik edecek bu uzman kişi, kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur; eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur; hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.


TCK 51 (Hapis Cezasının Ertelenmesi) Emsal Yargıtay Kararları


Ceza Genel Kurulu 2018/290 E. , 2020/476 K.

  • TCK 51
  • Hapis cezasının ertelenmesi şartları

İki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezasının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olanlar bakımından ise bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi,

1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,

2- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,

Şartlarına bağlanmıştır.

Bu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmekle birlikte, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûmiyet, hapis cezasının ertelenmesine kanuni engel oluşturmaktadır. Bu durumda ayrıca kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının değerlendirilmesine gerek olmayacaktır. Birinci şartın gerçekleştiği hâllerde ise, cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir. Anılan kanun maddesi uyarınca, yalnızca hapis cezalarının ertelenmesi mümkün olup hapis cezasından çevrilen veya doğrudan verilen adli para cezalarının ertelenmesi imkânı bulunmamaktadır.

765 sayılı TCK’da “bir koşullu af” olarak düzenlenmiş bulunan, “hapis cezasının ertelenmesi” müessesesi, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde “hapis cezasının sakıncalarını gidermeye yönelik kurumlar arasında” ve “bir ceza infaz kurumu” olarak öngörülmüştür. Buna göre, cezası ertelenen kişi, belirlenen denetim süresini yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirdiği takdirde cezasını infaz etmiş sayılacak, ancak denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hâkim uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilecektir.

Dolayısıyla 5237 sayılı TCK’daki düzenlemeye göre, erteleme bir güvenlik tedbiri olmadığı gibi ceza da değildir. Bununla birlikte, infaz hukukundan daha çok maddi hukuka ait bir müessese olduğu görülmektedir. Nitekim, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98 ve devamı maddeleri uyarınca erteleme ile ilgili olarak infaz aşamasında karar alınması mümkün değildir. Bu nedenlerle aynen tekerrürde olduğu gibi, hükümde yer alan ve “hapis cezasının ertelenmesine” ilişkin olan kısmın da aleyhe değiştirme yasağına konu teşkil edeceğinin kabul edilmesi gerekir.

Uyuşmazlığın çözümü için daha önce verilen hükmün aleyhe temyiz edilmemesi nedeniyle yeniden verilen hükümde “cezayı aleyhe değiştirememe” kuralı uygulanması gereken sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi ve sonrasında denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması hâlinde uygulamanın ne şekilde yapılması gerektiği üzerinde durulmalıdır.

Kurulan hükmün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin ve sanık lehine hükmün temyiz edilmesi durumunda daha sonra kurulacak hüküm ya da hükümlerdeki cezanın sanığın aleyhine olarak ilk hükümden daha ağır olmamasını ifade eden “cezayı aleyhe değiştirememe” kuralının sanık lehine getirilen düzenlemeler olduğu açıktır. İlk hükmün aleyhe temyiz edilmemesi nedeniyle daha sonra kurulacak hükümlerde “cezayı aleyhe değiştirememe” ilkesi gözetilmesi gereken sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi uygulandığı takdirde anılan kuralın uygulanamayacağına ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Yine, kendisine sunulan fırsatı değerlendiremeyerek denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası gereğince hükmün aynen açıklanması gerektiğinden bahisle “cezayı aleyhe değiştirememe” kuralının uygulanmaması gerektiğine dair sanığın aleyhine çıkarımda bulunmak da mümkün değildir. Ayrıca, ilk hükümdeki hapis cezasının ertelenmesi hatalı bir uygulamaya dayanmamakta ise, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması sırasında ilk hükümdeki ertelemenin “aleyhe değiştirme yasağı” ilkesi gereğince gözetilmesi, atıfetin genişletilmesi olarak da nitelendirilemez. O hâlde “cezayı aleyhe bozma, düzeltme ve değiştirme yasağı” göz önüne alınarak, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması hâllerinde açıklanması geri bırakılan hüküm aynen açıklanmalı, ancak hükmün son kısmına “cezayı aleyhe değiştirememe” kuralı gereğince hapis cezasının ertelenmesine şerhi düşülmelidir. Böylece hükmün aynen kurulması nedeniyle CMK’nın 231/11. maddesine ve “ilk hükmün yalnızca sanık tarafından temyiz edilmiş olması nedeniyle hapis cezasının ertelenmesine” ilişkin hükmün sonuna eklenecek şerh ile de 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/4. maddesine aykırı hareket edilmemiş olacaktır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanık hakkında hırsızlık suçundan hükmolunan 10 ay 25 gün hapis cezası ile iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçundan hükmolunan 10 ay hapis cezasının ertelenmesine ilişkin ilk hükümlerin yalnız sanık tarafından temyiz edilip Özel Dairece bozulmasından sonra, açıklanması geri bırakılan ikinci hükümlerin, sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanması sırasında “cezayı aleyhe değiştirme” yasağı uyarınca ilk hükümdeki gibi hapis cezalarının ertelenmesi gerektiği gözetilmeyerek, sonuçları itibarıyla TCK’nın 51. maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesine göre daha lehe hükümler içeren CMK’nın 231. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinden, deneme süresi içerisinde kasıtlı yeni bir suç işlediği için faydalanma fırsatını kaçıran sanığın, daha ağır sonuçları olan erteleme hükmünden de mahrum edilmesinde isabet bulunmamaktadır.


Ceza Genel Kurulu - Karar: 2018/493

  • TCK 51
  • Hapis cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir kullanılırken, sanığın yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilmeli ve tekrar suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat buna göre belirlenmelidir.

Hapis cezasının ertelenmesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesinde; “İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır. Ancak, erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;

a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,

b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,

Gerekir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Buna göre, iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezasının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olanlar bakımından ise bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi;

1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,

2- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,

Şartlarına bağlanmıştır.

Bu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmekle birlikte, daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûmiyet, hapis cezasının ertelenmesine kanuni engel oluşturmaktadır. Bu durumda ayrıca kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının değerlendirilmesine gerek olmayacaktır. Birinci şartın gerçekleştiği hâllerde ise, cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için, kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir. Anılan Kanun maddesi uyarınca, yalnızca hapis cezalarının ertelenmesi mümkün olup hapis cezasından çevrilen veya doğrudan verilen adli para cezalarının ertelenmesi imkânı bulunmamaktadır.

07.06.1976 tarihli ve 4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu karara uyum gösteren Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere, “erteleme” cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören bir şahsileştirme kurumudur. Hapis cezasının ertelenmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilirken mahkemece gerekçe gösterilmeli ve bu gerekçe dosyada bulunan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde kanuni ve yeterli olmalıdır. Gerekçenin bu niteliği keyfîliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşır. Zira kanuni, yeterli ve dosya kapsamıyla uyumlu bulunmayan bir gerekçeye dayanılarak erteleme hükmünün uygulanmaması, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, cezanın kişiselleştirilmesi ilkesine de aykırı olup, uygulamada keyfîliğe yol açabilecektir.

Mahkemece, hapis cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir kullanılırken, sanığın yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilmeli ve tekrar suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat buna göre belirlenmelidir. Diğer taraftan Yerel Mahkemece gösterilen gerekçenin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dosya kapsamıyla uyumlu olup olmadığının Yargıtay denetimine tabi olacağında da şüphe bulunmamaktadır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan ve hükmolunan 2 yıl 1 ay hapis cezasının ertelenmesine engel sabıkası olmayan sanığın, yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak, pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilerek sonucuna göre TCK’nın 51. maddesindeki erteleme hükmünün uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerekirken, TCK’nın 51/1. maddesi uyarınca fiili işlediği sırada 18 yaşından küçük olan kişiler açısından ertelenebilecek hapis cezasının üst sınırının 3 yıl olduğuna dair açık hüküm gözetilmeksizin sanık hakkında hükmolunan 2 yıl 1 ay hapis cezasının ertelenmemesine ilişkin olarak “Hapis cezasının üst sınırı gereği ertelemeye dair hükmün uygulanmasına yer olmadığı” şeklinde gösterilen gerekçenin yasal olmadığı kabul edilmelidir.


Ceza Genel Kurulu - Karar: 2018/446

  • TCK 51
  • Takdiri indirim uygulanmasına rağmen yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle hapis cezasının ertelenmemesi hukuka aykırıdır

Hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine engel sabıkası olmayan, her iki oturuma da katılan, suçu işledikten sonra pişmanlık göstermediğine ilişkin bir beyanı ya da dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı bulunmayan sanığın, yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak ve pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilerek sonucuna göre TCK’nın 51. maddesindeki erteleme hükmünün uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerekirken, duruşmadaki hâli olumlu değerlendirilip hakkında TCK’nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim hükmü uygulanan sanıkla ilgili hapis cezasının ertelenmemesine ilişkin olarak “…Sanığın mahkemece müşahede edilen geçmiş hâli ve suç işleme eğilimi nazara alınarak cezasının tecili halinde ileride suç işlemekten çekineceği yolundan mahkememize müspet kanaat gelmediği…” şeklinde gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmadığı ve takdiri indirim uygulamasına dayanılan gerekçe ile de çeliştiği kabul edilmelidir.


Ceza Genel Kurulu - Karar: 2018/402

  • TCK 51
  • Sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine ilişkin ilk hükmün sanık ve sanık lehine olarak Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilip Özel Dairece bozulmasından sonra, 1 ay 16 gün hapis cezası olarak açıklanması geri bırakılan ikinci hükmün, sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanması sırasında “cezayı aleyhe değiştirme” yasağı uyarınca ilk hükümdeki gibi hapis cezasının ertelenmesi gerekir.

765 sayılı TCK’da “bir koşullu af” olarak düzenlenmiş bulunan, “hapis cezasının ertelenmesi” müessesesi, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde “hapis cezasının sakıncalarını gidermeye yönelik kurumlar arasında” ve “bir ceza infaz kurumu” olarak öngörülmüştür. Buna göre, cezası ertelenen kişi, belirlenen denetim süresini yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirdiği takdirde cezasını infaz etmiş sayılacak, ancak denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hâkim uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilecektir. Dolayısıyla 5237 sayılı TCK’daki düzenlemeye göre, erteleme bir güvenlik tedbiri olmayıp cezanın infazına ilişkindir. Bununla birlikte, infaz hukukundan daha çok maddi hukuka ait bir müessese olduğu görülmektedir. Nitekim, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98. ve devamı maddeleri uyarınca erteleme ile ilgili olarak infaz aşamasında karar alınması mümkün değildir. Bu nedenlerle aynen tekerrürde olduğu gibi, hükümde yer alan ve “hapis cezasının ertelenmesine” ilişkin olan kısmın da aleyhe değiştirme yasağına konu teşkil edeceğinin kabul edilmesi gerekir.

Uyuşmazlığın çözümü için daha önce verilen hükmün aleyhe temyiz edilmemesi nedeniyle yeniden verilen hükümde “cezayı aleyhe değiştirememe” kuralı uygulanması gereken sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi ve sonrasında denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması hâlinde uygulamanın ne şekilde yapılması gerektiği üzerinde durulmalıdır.

Kurulan hükmün hukuki sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin ve sanık lehine hükmün temyiz edilmesi durumunda daha sonra kurulacak hüküm ya da hükümlerdeki cezanın sanığın aleyhine olarak ilk hükümden daha ağır olmamasını ifade eden “cezayı aleyhe değiştirememe” kuralının sanık lehine getirilen düzenlemeler olduğu açıktır. İlk hükmün aleyhe temyiz edilmemesi nedeniyle daha sonra kurulacak hükümlerde “cezayı aleyhe değiştirememe” ilkesi gözetilmesi gereken sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi uygulandığı takdirde anılan kuralın uygulanamayacağına ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Yine, kendisine sunulan fırsatı değerlendiremeyerek denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 11. fıkrası gereğince hükmün aynen açıklanması gerektiğinden bahisle “cezayı aleyhe değiştirememe” kuralının uygulanmaması gerektiğine dair sanığın aleyhine çıkarımda bulunmak da mümkün değildir. Ayrıca, ilk hükümdeki hapis cezasının ertelenmesi hatalı bir uygulamaya dayanmamakta ise, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması sırasında ilk hükümdeki ertelemenin “aleyhe değiştirme yasağı” ilkesi gereğince gözetilmesi, atıfetin genişletilmesi olarak da nitelendirilemez. O hâlde “cezayı aleyhe bozma, düzeltme ve değiştirme yasağı” göz önüne alınarak, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması hâllerinde açıklanması geri bırakılan hüküm aynen açıklanmalı, ancak hükmün son kısmına “cezayı aleyhe değiştirememe” kuralı gereğince hapis cezasının ertelenmesine şerhi düşülmelidir. Böylece hükmün aynen kurulması nedeniyle CMK’nın 231/11. maddesine ve “ilk hükmün yalnızca sanık tarafından temyiz edilmiş olması nedeniyle hapis cezasının ertelenmesine” ilişkin hükmün sonuna eklenecek şerh ile de 1412 sayılı CMUK’un 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 326/4. maddesine aykırı hareket edilmemiş olacaktır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine ilişkin ilk hükmün sanık ve sanık lehine olarak Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilip Özel Dairece bozulmasından sonra, 1 ay 16 gün hapis cezası olarak açıklanması geri bırakılan ikinci hükmün, sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanması sırasında “cezayı aleyhe değiştirme” yasağı uyarınca ilk hükümdeki gibi hapis cezasının ertelenmesi gerektiği gözetilmeyerek, sonuçları itibarıyla TCK’nın 51. maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesine göre daha lehe hükümler içeren CMK’nın 231. maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükmünden, deneme süresi içerisinde kasıtlı yeni bir suç işlediği için faydalanma fırsatını kaçıran sanığın, daha ağır sonuçları olan erteleme hükmünden de mahrum edilmesinde isabet bulunmamaktadır.


Ceza Genel Kurulu - Karar: 2017/186

  • TCK 51
  • Şartları varsa mahkeme sanığa hapis cezasının ertelenmesi kurumunu uygulamak zorundadır.

Mahkemece, hapis cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir kullanılırken, sanığın yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilmeli ve tekrar suç işleyip işlemeyeceği hususundaki kanaat buna göre belirlenmelidir. Diğer taraftan yerel mahkemece gösterilen gerekçenin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dosya kapsamıyla uyumlu olup olmadığının Yargıtay denetimine tâbi olacağında şüphe bulunmamaktadır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine engel sabıkası olmayan, her iki oturuma da katılan, duruşmada “pişmanım” diyen, suçu işledikten sonra pişmanlık göstermediğine ilişkin bir beyanı ya da dosyaya yansıyan olumsuz bir davranışı bulunmayan ve duruşmadaki hâli olumlu değerlendirilerek hakkında TCK’nun 62. maddesi uyarınca takdiri indirim hükmü uygulanan sanığın, yargılama sürecindeki davranışları göz önünde bulundurularak pişmanlık duyup duymadığı değerlendirilmeden, 1 yıl 8 ay hapis cezasının ertelenmemesine ilişkin olarak; “…sabıkalı geçmişi yeniden suç işlemeyeceğine kanaat gelmeyişi, zararın giderilmemiş olması nazara alınarak yasal koşulları oluşmadığı” şeklinde gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmadığı kabul edilmelidir.


Ceza Genel Kurulu - Karar: 2015/403

  • TCK 51
  • Kısa süreli hapis cezasının zorunlu olarak adli para cezasına çevrildiği, ertelenmesi mümkün olmadığı halde Yerel Mahkemece kanuna aykırı bir şekilde ertelenmesine karar verildiği ve TCK’nın 51/3. maddesi uyarınca bir ay denetim süresi tayin edildiği görülmektedir. Denetim süresi 1 yıl ile 3 yıl arasında belirlenmek zorunda olup cezayı aleyhe değiştirme yasağı denetim süresi açısından uygulanmaz.

Hükümlü denetim süresini yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, cezası infaz edilmiş sayılır. Böylece hükümlü özgürlüğünden mahrum kalmadan hapis cezasını infaz etmiş olacaktır. Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde ise ertelenen cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilecektir.

Diğer taraftan 5271 sayılı CMK’nın 307/4. maddesinde yer alan “aleyhe değiştirememe yasağı” 1412 sayılı CMUK’un 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 326. maddesinin son fıkrasında; “Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz” biçiminde düzenlenmiş olup; ceza usul hukukumuzda bu madde dışında aleyhe değiştirmeme yasağını düzenleyen başka bir hüküm bulunmamaktadır.

Buna göre, ceza hukukunda genel anlamda bir “kazanılmış hak” kavramından bahsedilemeyeceği ancak, 1412 sayılı CMUK’un 326. maddenin son fıkrası uyarınca sınırlı biçimde uygulanabilecek bir “cezayı aleyhe değiştirememe ilkesi”, “Reformatio in pejus” veya “aleyhte düzeltme yasağı”nın söz konusu olduğunun kabulü gerekmektedir.

Aleyhe değiştirme yasağı münhasıran “cezalar” ile ilgili olup; cezalar da 5237 sayılı TCK’nın 45. maddesinde; hapis ve adli para cezaları olarak sayıldığından, cezalar arasında sayılmayan güvenlik tedbirlerinin ve diğer müesseselerin bu kapsamda değerlendirilemeyeceği Ceza Genel Kurulunca duraksamasız olarak kabul edilegelmiştir.

Bu bağlamda; Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 11.05.2010 gün ve 87-112 ve 23.02.2010 gün 230-32 sayılı kararlarında 5237 sayılı TCK’nın 51. maddenin 3. fıkrası gereğince belirlenen denetim süresinin aleyhe değiştirmeme yasağına konu olmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Somut olayda; sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının zorunlu olarak adli para cezasına çevrildiği, ertelenmesi mümkün olmadığı halde Yerel Mahkemece kanuna aykırı bir şekilde ertelenmesine karar verildiği ve TCK’nın 51/3. maddesi uyarınca bir ay denetim süresi tayin edildiği görülmektedir. TCK’nın 51/3. maddesi uyarınca cezası ertelenen sanık hakkında bir ila üç yıl arasında bir denetim süresi belirlenmesi zorunludur. Ertelenen cezanın aleyhe değiştirmeme yasağı nedeniyle adli para cezası olmasının sanığın bir denetim süresine tabi tutulmamasını gerektirmeyeceği kabul edilmelidir. Zira TCK’nın 51/8. maddesi uyarınca ancak denetim süresinin iyi halli geçirilmesi halinde ceza infaz edilmiş sayılacağından, denetim süresi tayin edilmediği takdirde infazda ciddi sorunlar ortaya çıkacak, cezanın ne zaman ve ne şekilde infaz edileceği belirsiz hale gelecektir. Bu durumda belirlenecek denetim süresi 1412 sayılı CMUK’un 326. maddesinin son fıkrasının kapsamı dışında kalması diğer bir ifadeyle aleyhe değiştirmeme yasağına konu olmaması nedeniyle en az bir yıl olması gerekmektedir. Öte yandan, aleyhe değiştirmeme yasağı nedeniyle ertelenen ceza adli para cezası olduğundan denetim süresi içinde suç işlenmesi halinde TCK’nın 51/7. maddesi uyarınca ancak adli para cezasının infazı kararı verilebileceğinden cezanın doğrudan ceza infaz kurumunda çektirilmesine hükmedilmesine kanunen imkan bulunmamaktadır. Bu nedenle hüküm fıkrasındaki TCK’nın 51/7. maddesinin uygulanmasına yönelik «kısmen veya tamamen ceza infaz kurumunda» ibaresi de yerinde değildir. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne, Özel Dairenin düzelterek onama kararının kaldırılmasına, hüküm fıkrasındaki denetim süresine ilişkin “bir ay” ibaresinin “bir yıl” olarak değiştirilmesine, TCK’nın 51/7. maddesinin uygulanmasına ilişkin “kısmen veya tamamen ceza infaz kurumunda” ibarelerinin ise çıkartılmasına karar verilmek suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan Yerel Mahkeme hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.


Ceza Genel Kurulu - Karar: 2017/234

  • TCK 51
  • Yürürlükten kalkmış yanlış kanun uygulanarak hapis cezasının ertelenmesi halinde, sanığın lehine olan uygulama yapılır

647 sayılı Kanun’un 6. maddesinde düzenlenen erteleme kurumu ile 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde düzenlenen erteleme kurumu arasında uygulanma koşulları ve hukuksal sonuçları bakımından oldukça büyük farklılıklar bulunmakta olup özetle; Mahkemenin sanığın suç işlemeyeceği hususundaki kanaatinin, 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi gereğince geçmişteki hali ve suç işleme hususundaki eğilimine, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca ise, sanığın suç işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlığa dayanması gerekmektedir. Erteleme için, 647 sayılı Kanun’un 6. maddesinde daha önce para cezası dışında bir cezaya mahkûm edilmemiş şartı bulunurken, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde, kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olma koşulu aranmıştır. Hükmedilen cezanın 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca ertelenmesi durumunda, 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesine göre, sanığın, hüküm tarihinden itibaren beş yıl içinde işlediği diğer bir cürümden dolayı önceki verilen ceza türünden bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahkûm olmaması halinde, cezası tecil edilmiş olan mahkûmiyeti esasen vaki olmamış sayılacak, aksi takdirde her iki ceza ayrı ayrı infaz edilecek, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesi halinde ise denetim süresinin yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirilmiş olması durumunda ceza infaz edilmiş sayılacaktır. 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi doğurduğu hukuksal sonuçlar bakımından, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde düzenlenen erteleme kurumundan tamamen farklı ve bazı durumlarda sanık lehinedir.

Bununla birlikte, suç hangi kanunun yürürlüğü zamanında işlenmişse, kural olarak o kanun hükümlerine tâbidir. Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, sanığın lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur. Buna karşılık yeni kanun zamanında işlenen suçlara eski kanun hükmünün, lehe de olsa uygulanması mümkün değildir. (Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Kanunu Genel Hükümler, Ankara, 2016, s. 71 )

Diğer taraftan, 5271 sayılı CMK’nın 307/4. maddesinde yer alan “aleyhe değiştirme yasağı” 1412 sayılı CMUK’un 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326. maddesinin son fıkrasında; “Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz” biçiminde düzenlenmiştir.

Buna göre, ceza hukukunda genel anlamda bir “kazanılmış hak” kavramından bahsedilemez. Ancak, 1412 sayılı CMUK’un 326. maddenin son fıkrası uyarınca sınırlı biçimde uygulanabilecek bir “cezayı aleyhe değiştirememe ilkesi”, “Reformatio in pejus” veya “aleyhte düzeltme yasağı”nın söz konusu olduğunun kabulü gerekmektedir.

Kanundaki açık düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; aleyhe değiştirme yasağının kapsamı yalnızca ceza miktarı ile sınırlı olacak, sanık veya onun lehine ilgililer tarafından temyiz davası açıldığında, lehe bozma üzerine yeniden kurulan hükümde belirlenen ceza ve sonuç, önceki hükümle belirlenen cezadan ve sonuçtan daha ağır olamayacaktır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Sanığın suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan 5237 sayılı TCK’nın 165. maddesi uyarınca 6 ay hapis ve 3600 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının suç tarihinde yürürlükte olmayan 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilen ve aleyhe temyiz bulunmayan olayda, sanığın hüküm tarihinden itibaren beş yıl içinde başka bir suç işlememesi halinde ertelenen mahkûmiyetinin vaki olmamış sayılacağı; 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca hükmedilen cezanın ertelenmesi halinde ise; bir yıl ile üç yıl arasında belirlenecek denetim süresinin, suç işlemeden geçirilmesi durumunda cezası infaz edilmiş olarak kabul edileceğinden, hapis cezasının tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılması veya infaz edilmiş sayılması bakımından sonuçları itibarıyla aleyhe değiştirmeme yasağının bulunduğunun kabulü gerekmektedir.

Sanığın, TCK’nın 51. maddesi gereğince belirlenen denetim süresi geçtikten sonra ve fakat 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca hüküm tarihinden itibaren beş yıllık süre dolmadan yeni bir kasıtlı suç işlemesi ve bu suçtan hapis cezası ile mahkûm olması halinde; sonuçları itibarıyla TCK’nın 51. maddesi lehe kabul edilecektir. Zira sanık hakkındaki ceza TCK’nın 51. maddesine göre infaz edilmiş sayılacak, sanık 647 sayılı Kanun gereğince cezanın infaz edilmesi durumu ile karşılaşmayacaktır.

Sanığın, hüküm tarihinden itibaren beş yıllık süre geçmeksizin ve TCK’nın 51/3. maddesi gereğince belirlenen denetim süresi içerisinde başka bir anlatımla, her iki kanundaki süreleri kapsayacak bir zaman diliminde yeni bir suç işlemesi halinde ise; lehe kanunun belirlenmesi mahkemece yapılacak değerlendirme sonucu ortaya çıkacaktır. Zira TCK’nın 51/7. maddesi, 647 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre cezanın infazı bakımından daha farklı ve özel düzenlemeler içermektedir.

Sonuç olarak; Yerel Mahkemece, TCK’nın 51. maddesine göre erteleme kararı verilmesi ve hapis cezası ertelenen sanık hakkında bir yıl ile üç yıl arasında bir denetim süresinin belirlenmesi zorunlu olduğundan, “delillerle yüz yüzelik ilkesi” uyarınca da denetim süresinin Yerel Mahkeme tarafından belirlenecek olması nedeniyle hükümde yer alan “hapis cezasının 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca ertelenmesi” ibaresinin çıkarılarak, yerine “hapis cezasının 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanması ya da “yürürlükte olmayan 647 sayılı Kanun’un 6.maddesine göre erteleme kararı verilmesi” eleştirisiyle onanması mümkün değildir. Bu nedenle Özel Dairece verilen bozma kararı yerinde olmakla birlikte, aleyhe temyiz bulunmaması dikkate alındığında, sanığın ileride doğacak sonuçları itibarıyla aleyhe değiştirmeme yasağının korunacağı ilkesine bağlı kalınarak hükmün bozulması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.


Ceza Genel Kurulu 2018/302 E. , 2021/649 K.

  • TCK 51
  • Hapis cezasının errtelenmesinin yaratacağı sonuçlar

5237 sayılı TCK’nın ‘Hapis cezasının ertelenmesi’ başlıklı 51. maddesinin birinci fıkrası; ‘İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir, bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır, ancak erteleme kararının verilebilmesi için kişinin;

a) Daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,

b) Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekir.’ şeklinde düzenlenmiştir.

Buna göre, iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilenlerin cezasının ertelenebileceği, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olanlar bakımından bu sürenin üst sınırının üç yıl olduğu belirtilmiş, ancak erteleme kararının verilebilmesi;

1- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması,

2- Suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması,

Şartlarına bağlanmıştır.

Bu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmekle birlikte, daha önceden kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkûmiyetin bulunması hâlinde kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması şartının ayrıca değerlendirilmesine gerek olmayacaktır. Birinci şartın gerçekleştiği hâllerde ise, cezanın ertelenmesine karar verilebilmesi için kişinin suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekmektedir. Anılan kanun maddesi uyarınca, yalnızca hapis cezalarının ertelenmesi mümkün olup, hapis cezasından çevrilen veya doğrudan verilen adli para cezalarının ertelenmesine imkan bulunmamaktadır. Erteleme, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde düzenlenmiş, koşullu bir af olmaktan çıkarılıp, ceza infaz kurumu hâline getirilmiş ve sadece hapis cezası bakımından öngörülmüştür. Cezası ertelenen hükümlü hakkında, mahkûm olunan ceza süresinden az olmamak kaydı ile bir yıl ila üç yıl arasında bir denetim süresi belirlenecektir. Mahkemece denetim süresi içinde; meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine, meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına, on sekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine karar verilebilir. Cezası ertelenen hükümlü denetim süresini yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirdiği takdirde cezasını infaz etmiş sayılacak, ancak denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilecektir.

TCK’nın 51. maddesi ile ertelenen hapis cezasının, hapisten çevrilen yada doğrudan doğruya hükmedilen adli para cezalarından daha ağır sonuçlar doğurabileceği yerleşik yargı kararları çerçevesinde, kabul edilmektedir. Buna göre,

1- TCK’nın 51. maddesine göre ertelenen hapis cezası için öngörülen denetim süresi suç işlenmeden geçirilse dahi, ceza infaz edilmiş sayılacağından; sonradan suç işlenmesi hâlinde tekerrüre esas alınabilecek ve sonradan işlenen suçtan dolayı, belkide sonraki cezanın ertelenmesine engel teşkil edeceği gibi ayrıca adli para cezaları ile hapis cezalarının seçenek ceza olarak düzenlendiği suçlar açısından da TCK’nın 58/3. maddesi uyarınca hapis cezalarının tercih edilmesi zorunlu hale gelecektir.

2- 657 sayılı Kanun’un 48. maddesinin A fıkrasının 5. bendinde yer alan suçların dışındaki suçlardan dolayı hükmedilen 1 yıl hapis cezasının ertelenmesi durumunda dahi memurluk görevinin sona ermesine karşın, aynı süredeki cezanın adli para cezasına çevrilmesi halinde; memuriyet görevine devam edilebilecektir.

3- Deneme süresi içerisinde suç işleyen kişi hakkında daha önce hükmedilen erteli hapis cezasının aynen yada kısmen infazına karar verilebilmesine karşın, 18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 106. maddesinin üçüncü ve sekizinci fıkraları değiştirilerek on birinci fıkrasına ‘infaz edilen hapsin’ ibaresinden sonra gelmek üzere ‘veya kamuya yararlı işte çalışmanın’ ibaresinin eklenmesiyle, bu tarihten sonraki değişiklikten sonra ödenmeyen adli para cezalarının, hapis cezasına çevrilmesinden sonra 1 gün hapis cezasına karşılık olmak üzere, 2 saat kamuya yararlı bir işte çalışmasına olanak tanınarak, hapis cezası olarak infaz etme zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır.

Adli para cezalarının, erteli hapis cezalarından daha lehe sonuçlar doğurduğunun, yukarıda açıklanan nedenler kapsamıda lehe hükümlerin uygulanması yönündeki talebin adli para cezasına çevirmeyi kapsadığı ve sanık hakkında kişiselleştirme yapılarak çözümlenmesi gerektiği kabul edilmelidir.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/3178 Karar : 2018/8004 Tarih : 16.10.2018

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

A) Katılan vekilinin her iki sanık hakkındaki hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesi:

Katılan vekilinin yüzüne karşı 25.12.2013 tarihinde tefhim olunan hükmü, yasal süresinden sonra 17.03.2014 tarihinde temyiz ettiği anlaşıldığından, vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK`nin 317. maddesi uyarınca REDDİNE,

B) Sanık … müdafiinin temyiz itirazlarının incelenmesi:

Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1.5237 sayılı TCK`nin 51/7. maddesinde “hükümlünün deneme süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hakimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin” belirtilmesi karşısında; “yeniden suç işlemesi halinde cezanın yeniden çektirileceğinin ihtarına” karar verilerek infazın kısıtlanması,

2.Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, kasten işlenmiş suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan ve kazanılmış hakka konu edilemeyen 5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmeksizin bu maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,

3.Adli emanetin 2013/1941 sırasında kayıtlı suça konu bononun akıbeti hakkında karar verilmemesi,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından “yeniden suç işlemesi halinde cezanın yeniden çektirileceğinin ihtarına” ve “Sanık hakkında verilen cezanın ertelenmiş olması nedeni ile TCK 53/4 maddesi uyarınca 53. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına” ibarelerinin çıkarılıp, yerlerine sırasıyla “denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde, ertelenen cezanın TCK’nin 51. maddesinin 7. fıkrası uyarınca kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin ihtarına” ve “Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, kasten işlenmiş suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140-2015/85 sayılı iptal kararı ile oluşan duruma göre TCK`nin 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibarelerinin yazılması; hüküm fıkrasına “Adli emanetin 2013/1941 sırasında kayıtlı suça konu bononun dosyada delil olarak saklanmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/12229 Karar : 2018/8810 Tarih : 27.09.2018

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Yapılan yarrgılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin kusur oranına, yetersiz ceza verildiğine, erteleme kararı verilmemesi gerektiğine, sanık müdafiinin ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerektiğine, ölüm ile kaza arasında illiyet bağı olmadığına ve sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddine,

ancak;

Hükmedilen hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK’nın 51/8. maddesi gereğince denetim süresini iyi halli olarak geçirdiği taktirde cezanın infaz edilmiş sayılacağının kararda belirtilmemesi ve denetim süresi belirlenirken, uygulanan kanun maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. ve TCK`nın 51/8. maddelerine aykırı davranılması,

Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasının 6. paragrafının başına, “TCK’nın 51/3. maddesi uyarınca” ibaresinin eklenmesi ve hükmün 7.paragrafının sonuna, “TCKnın 51/8. maddesi gereğince denetim süresini iyi halli olarak geçirdiği taktirde cezanın infaz edilmiş sayılacağının ihtarına` cümlesinin getirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/9580 Karar : 2018/8225 Tarih : 16.07.2018

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;

I- Müşteki Gümrük İdaresi vekilinin temyiz talebi üzerine yapılan incelemede;

Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen Gümrük İdaresi’nin davaya katılma ve hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından, Gümrük İdaresi vekilinin vaki temyiz talebinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 317. maddesi gereğince REDDİNE,

II-Sanığın temyiz talebi üzerine yapılan incelemede;

1-Hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK.nun 51/8. maddesi gereğince denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde cezanın infaz edilmiş sayılacağı ihtarının yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- 24.11.2015 günlü 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

TCK.nun 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, mahkum olduğu kısa süreli olmayan hapis cezası ertelenen sanık hakkında anılan maddenin l. fıkrasının (c) bendinde yazılı hak yoksunluğunun, sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet veya kayyımlık yetkileri açısından uygulanmasına yer olmadığına, TCK.nun 53. maddesinde yer alan diğer hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerekirken süre belirtilmeden hüküm tesisi,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden ve bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi uyarınca,

1- Hükmün hapis cezanının ertelenmesine ilişkin bendinden sonra gelmek üzere ‘‘TCK.nun 51/8. maddesi uyarınca denetim süresini iyi halli olarak geçirdiği takdirde cezanın infaz edilmiş sayılmasına’’ ibaresinin eklenmesi,

2-Hükmün TCK.nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılması, yerine “24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararındaki iptal edilen hususlar gözetilerek, 5237 sayılı TCK.nun 53/1-2-3. madde ve fıkralarının tatbikine,” ibaresinin eklenmesi, sair kısımlarının aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16.07.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/13929 Karar : 2018/5308 Tarih : 30.04.2018

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

I- Suça sürüklenen çocuk … hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesinde atıfta bulunan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutar olan 20 TL’den az olduğu halde (19,00 TL) yargılama giderinin suça sürüklenen çocuktan tahsiline karar verilmiş ise de, hüküm kesinleşinceye kadar yapılacak yargılama giderlerinin de toplam yargılama gideri kapsamında olması nedeniyle hükmün kesinleştiği tarihte suça sürüklenen çocuktan tahsili gereken yargılama giderinin yukarıda açıklanan terkin edilmesi gereken miktardan az olması halinde Devlet Hazinesi üzerinde bırakılmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hâkimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün ONANMASINA,

II-Suça sürüklenen çocuk … hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

5271 sayılı CMK’nın 324/4. maddesinde atıfta bulunan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutar olan 20 TL’den az olduğu halde (19,00 TL) yargılama giderinin suça sürüklenen çocuktan tahsiline karar verilmiş ise de, hüküm kesinleşinceye kadar yapılacak yargılama giderlerinin de toplam yargılama gideri kapsamında olması nedeniyle hükmün kesinleştiği tarihte suça sürüklenen çocuktan tahsili gereken yargılama giderinin yukarıda açıklanan terkin edilmesi gereken miktardan az olması halinde Devlet Hazinesi üzerinde bırakılmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

Hapis cezasının ertelenmesi halinde belirlenecek denetim süresinin hükmedilen ceza miktarından az olamayacağının gözetilmemesi suretiyle TCK’nın 51/3. maddesine aykırı davranılması,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanun’un 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, hüküm fıkrasından, “1 yıl 2 ay denetim süresi belirlenmek kaydıyla” şeklindeki ibare çıkarılarak yerine “1 yıl 3 ay 16 gün denetim süresi belirlenmek kaydıyla” ibaresinin eklenmesine karar verilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

2-Suça sürüklenen çocuk … hakkında atılı suçlardan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Suça sürüklenen çocuk …’in atılı suçları işlemediğine dair savunmasının aksine, dosya içeriğinde suça sürüklenen çocuk …’nın suç atma niteliğindeki beyanı ile tanık …’nin görgüye dayalı olmayan beyanı dışında mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, somut ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden suça sürüklenen çocuğun atılı suçlardan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 30/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/1566 Karar : 2018/189 Tarih : 24.01.2018

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

1-Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelemesinde;

Sanığın adli sicil kaydında kasıtlı suçtan 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 51. maddesinde öngörülen “daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmeme” koşulu bulunmadığı halde sanık hakkında cezanın ertelenmesine karar verilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış; TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, gerekçeye, hâkimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün ONANMASINA,

2-Sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.Ancak;

1-Eylemin geceleyin gerçekleştiğine dair kesin delil bulunmaması nedeniyle hırsızlık suçundan kurulan hükümde 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesi uygulanmadığı halde, konut dokunulmazlığının ihlali suçundan hüküm kurulurken aynı Kanun’un 116/4. maddesi ile uygulama yapılarak fazla ceza tayini,

2-Sanığın adli sicil kaydında kasıtlı suçtan 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 51. maddesinde öngörülen “daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına mahkum edilmeme” koşulunun bulunmaması nedeniyle, sanık hakkında verilen cezanın ertelenmesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,

3- Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/4. maddesi uyarınca anılan Kanun’un 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 24/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/1543 Karar : 2018/1221 Tarih : 22.01.2018

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1)Sanık hakkında mağdur …‘ya karşı tehdit eyleminden kurulan mahkumiyet hükmünün temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Tehdit eyleminin, temyiz edilmeyen TCK’nın 86/3-a maddesi kapsamındaki kasten yaralama eylemi ile birlikte işlendiği ve uzlaştırma hükümlerinin uygulanamayacağı anlaşılmıştır.

Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.

Ancak;

Cezası ertelenen sanık hakkında, TCK’nın 51/3. maddesine gereğince, bir yıldan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresi belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz iddiaları yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca bu aykırılık, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası; tebliğnameye aykırı olarak, “sanığın 5237 sayılı TCK’nın

51/3. fıkrasına göre 5 ay süre ile denetime tabi tutulmasına” ibaresi çıkartılarak yerine “cezası ertelenen sanığın TCK’nın 51/3. maddesi gereğince 1 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına” ibaresi yazılması biçiminde DÜZELTİLMESİNE ve başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükmün bu bağlamda ONANMASINA,

2)Sanık hakkında mağdur …‘ya karşı tehdit eyleminden kurulan mahkumiyet hükmüne gelince,

Tehdit suçunun, temyiz edilmeyen TCK’nın 86/3-a maddesi kapsamındaki kasten yaralama eylemi ile birlikte işlenmediği belirlenmiştir.

a)Cezası ertelenen sanık hakkında, TCK’nın 51/3. maddesine gereğince, bir yıldan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresi belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

b)02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, bir numaralı bozma nedeni hariç diğer yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/9567 Karar : 2018/207 Tarih : 22.01.2018

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

I- Sanık … hakkında yakınan …‘a yönelik yağma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelemesinde;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, uyulan bozmaya, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanık … savunmanının temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün istem gibi ONANMASINA,

II- Sanık … hakkında yakınan …‘a yönelik yağma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelemesine gelince;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hâkimler Kurulunun takdirine göre, suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

5237 sayılı Yasanın 51. maddesiyle, ceza infaz kurumu haline getirilip, sadece hapis cezasıyla sınırlı olarak kabul edilen ertelemede, maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi veya eksik belirlenmesi, denetim süresi, ertelemenin yasal sonucu olduğundan, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyecek, yine fıkrada mahkûm olunan hapis cezası süresinden az olmamak hususu da, hükmedilen bir yıldan fazla mahkûmiyetler için söz konusu olup, hapis cezası bir yıldan az olsa da denetim süresi hiçbir ahvalde bir yıldan az olamayacaktır.

Bu bağlamda; cezanın ertelenmesine karar verilen sanık hakkında, mahkum olduğu 2 yıl 1 ay ceza süresinden az olmamak üzere bir deneme süresi belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hükümden, “TCK’nın 51/3. maddesi uyarınca sanık hakkında takdiren 2 yıl denetim süresi belirlenmesine,” ilişkin kısmı çıkarılarak, “Sanığın bir yükümlülük belirlenmeksizin 2 yıl 1 ay süre ile denetime tabi tutulmasına” cümlesi eklenmek suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

III- Sanık … hakkında yakınanlar …, …‘a yönelik yağma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelemesine gelince;

Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, suçların sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- Sanık …‘ın savunmanı tarafından hükümden sonra ibraz edilen dosya içerisinde mevcut sanık …‘ın, Muş 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/860 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama sırasında Elazığ Ruh Sağlığı ve Hastanesinden alınan sağlık kurulu raporu ile “bipolar affektik bozukluk” tanısı nedeniyle TCK 32/1. maddesi kapsamında cezai ehliyetinin bulunmadığının belirtildiğinin anlaşılması karşısında; sanığa ait varsa önceki tarihli raporların temin edilmesinden sonra, 5237 sayılı TCK’nın akıl hastalığını düzenleyen 32. maddesinde öngörülen kriterlere göre de, ‘‘Sanığın suç tarihinde işlediği eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinde tamamen ya da önemli derecede azalma olup olmadığı” hususunda yöntemince Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınarak sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

2- 5237 sayılı Yasanın 51. maddesiyle, ceza infaz kurumu haline getirilip, sadece hapis cezasıyla sınırlı olarak kabul edilen ertelemede, maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi veya eksik belirlenmesi, denetim süresi, ertelemenin yasal sonucu olduğundan, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyecek, yine fıkrada mahkûm olunan hapis cezası süresinden az olmamak hususu da, hükmedilen bir yıldan fazla mahkûmiyetler için söz konusu olup, hapis cezası bir yıldan az olsa da denetim süresi hiçbir ahvalde bir yıldan az olamayacaktır.

Bu bağlamda; yakınan …‘a yönelik yağma suçundan cezanın ertelenmesine karar verilen sanık hakkında, mahkum olduğu 2 yıl 9 ay 10 gün ceza süresinden az olmamak üzere bir deneme süresi belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 22/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/9712 Karar : 2018/538 Tarih : 17.01.2018

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Sanığın temyiz dilekçesinin içeriğine göre suç delillerini değiştirme suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılan incelemede;

Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle;

1- CGK.nun 06.04.2010 tarih 2010/4…71 E. 2010/76 K. sayılı ilamı gereğince 5237 sayılı TCK.nun tekerrür hükümlerinin uygulanması için 58. maddesinde öngörülen sürelerin nazara alınması ve bu sürelerin geçmiş olduğu hallerde önceki mahkûmiyetin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşularının değerlendirilmesi yönünden engel oluşturmayacağının kabul edilmesi karşısında; engel sabıkası bulunmayan sanık hakkında CMK.nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunda kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, ‘‘sanık hakkında yasal unsurları oluşmadığından” biçiminde yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

2- 5237 sayılı TCK.nun 50. maddesinde kısa süreli hapis cezasının ‘‘suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre’’ adli para cezası ve seçenek yaptırımlara çevrilebileceği, 5237 sayılı TCK.nun 51. maddesinde de ‘‘suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması’’ halinde hapis cezasının ertelenebileceği

hükmünün düzenlenmiş olması karşısında; bu hususlar irdelenmeden yetersiz gerekçe ile 5237 sayılı TCK.nun 50. ve 51. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,

3- 25.02.2014 tarihinde taksirle yaralama suçundan ek takipsizlik kararıyla birlikte ruhsatı bulunmayan av tüfeklerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesi için idareye teslimine karar verildiği ve sanık hakkında suç delillerini değiştirme suçuyla birlikte müsadere davası açılmaması karşısında emanette bulunan av tüfeğinin müsaderesine karar verilerek CMK.nun 225. maddesine aykırı davranılması,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/5907 Karar : 2018/318 Tarih : 16.01.2018

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Mahkum olduğu uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasındaki yazılı hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş

Yapılan duruşmaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:

1- Mahkum olduğu hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK’nun 51/3. maddesi uyarınca belirlenecek denetim süresinin hükmolunan hapis cezası süresinden az olamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılması,

2-Sanığın mahkumiyetine karar verildiği halde kendini vekil ile temsil ettiren katılan lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmolunmaması,

3- Adli emanette kayıtlı suça konu belge aslının akıbeti hakkında karar verilmemesi,

Yasaya aykırı olup katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında kurulan hüküm fıkrasından “1 yıl süreyle denetim süresinin belirlenmesine” ibaresi çıkartılarak yerine “TCK’nun 51/3. maddesi gereğince sanığın 1 yıl 8 ay denetim süresine tabi tutulmasına” cümlesi ile “katılanın kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen 1320 TL vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılana verilmesine” ve “Adli Emanetin 2010/22546 sırasında kayıtlı suça konu senet aslının dosyada delil olarak saklanmasına” cümlelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/16462 Karar : 2018/238 Tarih : 15.01.2018

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

1-5271 sayılı CMK’nın 225. maddesi uyarınca hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiil ve failden ibaret olup, iddianamade açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılarak açılmayan davadan yargılama yapılıp hüküm kurulmasının mümkün bulunmadığı; 23.11.2011 tarihli iddianame ile 213 sayılı Yasanın 367. maddesine göre dava şartı olan mütalaa ve vergi suçu raporuna uygun olarak sanık hakkında, “2006 takvim yılında sahte fatura düzenlemek” suçundan kamu davası açıldığı, “sahte fatura kullanmak” suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gibi birbirinden ayrı ve bağımsız suçlar olan “sahte fatura düzenlemek” ve “sahte fatura kullanmak” suçlarının birbirine dönüşemeyeceği gözetilmeden, iddianame dışına çıkılarak sanık hakkında “sahte fatura kullanmak” suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,

2-Kabule göre de;

a)Sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçlarında, suçun maddi konusunun fatura olması, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 227. maddesinin 3. fıkrasındaki ‘‘Bu Kanun’a göre kullanılan veya bu Kanun’un Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır’’ şeklindeki düzenlemeye göre de faturaların Vergi Usul Kanunu’nun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içermesinin gerekmesi karşısında; suça konu fatura asılları ya da onaylı suretlerinin duruşmaya getirtilip incelenerek kanunda öngörülen şekil şartlarını taşıyıp taşımadığının tespit edilmesinden sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

b)TCK’nın 51/3. maddesine göre, cezası ertelenen sanık hakkında denetim süresinin alt sınırının hükmolunan ceza miktarından az olamayacağı gözetilmeden, ceza miktarından daha az denetim süresi belirlenmesi,

c)TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/10097 Karar : 2018/92 Tarih : 10.01.2018

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Avukat olan sanığın 18/12/2008 tarihinde katılan … adına tazminat davası açmak üzere vekaletname almasına rağmen dava açmadığı gibi davayı açtığını ve kazandığını söyleyerek katılanları oyaladığı cihetle mahkemenin suçu icrai davranışla görevi kötüye kullanma kabulünde bir isabetsizlik bulunmamış, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

19/12/2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasanın 1. maddesi ile TCK’nın 257/1-2. madde-fıkralarında yer alan “kazanç” sözcüğünün “menfaat” olarak değiştirilmesi ve bu fıkralarda öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarının da indirilmesi karşısında TCK’nın 7/2. madde-fıkrasındaki “suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü gözetilerek sanığın hukuki durumu bu değişiklik nazara alınıp değerlendirilmeden eski yasa maddesine göre uygulama yapılması; teşdiden ceza tayin edilmişse buna ilişkin gerekçelerin karar yerinde gösterilmemesi,

TCK’nın 50, 51 ve CMK’nın 231. maddelerinde düzenlenen adli para cezasına çevirme, erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumlarının uygulanmasına ilişkin kriterlerin aynı olmaması nedeniyle, sanığın kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine, yine suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık değerlendirilerek TCK’nın 51. maddesinin ve suçlunun kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu ve yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre TCK’nın 50. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerektiği nazara alınmadan, “Suçun işleniş şekli, sanık hakkında duruşmadan ve dosyadan edinilen kanaate göre mahkememize müspet kanaat hasıl olmadığından.” şeklindeki yeterli olmayan gerekçelerle anılan maddelerin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,

Yüklenen suçu TCK’nın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması,

Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararının 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 10/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2401 Karar : 2018/77 Tarih : 9.01.2018

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Hüküm fıkrasında yeralan ertelemeye ilişkin gerekçede ‘‘olumlu kanı oluştuğundan’’ yerine ‘‘oluşmadığından’’ şeklinde yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiş, TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla kez atılı suçu işlediği kabul edilen sanık hakkında TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanmaması ve TCK’nın 51. maddesine aykırı olarak hükmolunan adli para cezasının da ertelenmesine karar verilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Kısa süreli olmayan hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK’nın 53/1. maddesinin tatbik edildiği halde infazda karışıklığa neden olacak şekilde ‘‘…. TCY.nın 53/4. maddesi uyarınca aynı yasanın 53/1. maddesindeki hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına yer olmadığına’’ biçiminde uygulama yapılması,

Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasından “Sanığa verilen kısa süreli hapis cezasının tecili sebebiyle TCY.nın 53/4. maddesi uyarınca aynı yasanın 53/1. maddesindeki hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına yer olmadığına” ibarelerinin tümüyle çıkarılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/2022 Karar : 2017/7145 Tarih : 21.09.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1- 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle, özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/7 maddesinin aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 61/A maddesinde düzenlenen satışa arz etme veya satma suçu yönünden de uzlaşma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, uzlaşmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun`un 34. maddesiyle değişik CMK’nın 253 ve 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,

Kabule göre de;

2- TCK`nın 51/3. maddesine aykırı olarak hükmolunan kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında denetim süresi belirlenmemesi,

Bozmayı gerektirmiş ve sanığın, temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK`nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/14381 Karar : 2017/4374 Tarih : 11.09.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

1 - Dosya kapsamına göre, kendilerinde herhangi bir alkollü içki ele geçmeyen ve teknik yöntemlerle alkol kullandıkları belirlenemeyen suç tarihi itibarıyla 18 yaşından küçük olan çocuklar … , … ve …’nın soyut beyanları dışında, sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin, kuşkuyu aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması,

2 - Kabule göre de;

Sanık hakkında “sabıkasız olması ve işlediği suçtan pişmanlık duyması nedeniyle tekrar suç işlemeyeceği yönünde lehine olumlu kanaat oluştuğu” gerekçesiyle, 5237 sayılı TCK`nın 51. maddesi uyarınca cezanın ertelenmesine karar verilmesine karşın; yeniden suç işlemeyeceği hususunda bir kanaat oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesi suretiyle, hükümde çelişkiye yol açılması,

Kanuna aykırı sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA, 11/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/1916 Karar : 2017/6103 Tarih : 11.09.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

I- Sanık …’ın temyiz talebinin incelemesinde;

Olay tutanağı ve dosya kapsamına göre, sanığın evinde 170 paket bandrolsüz ve kaçak sigara ele geçirildiği olayda; sanığın aşamalarda değişmeyen savunmasında dava konusu sigaraları içmek için aldığını ifade etmesi karşısında, yakalanan eşya miktarına nazaran sanığın savunmasının aksine ele geçen sigaraları ticari amaçla bulundurduğuna ilişkin cezalandırılmasına yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,

Kabule göre ise;

1-Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre, sanıklar hakkında 5752 sayılı Yasa ile değişik 4733 sayılı Yasanın 8/4. fıkrası uyarınca ceza tayini gerektiği gözetilmeksizin, 5607 sayılı Yasa`nın 3/5. maddesi uyarınca mahkumiyetlerine hükmedilmesi,

2-5237 sayılı TCK.nun 51/7. maddesi gereğince sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmesi gerektiği halde infazı kısıtlayacak şekilde ertelenen cezanın tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmesi,

3-01/03/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK.nun 50/6. madde ve fıkrasında yer alan “yaptırım” ibaresinin “tedbir” olarak değiştirilip, 5275 sayılı Yasanın 106. maddesinin 4. ve 9. yine 18/06/2014 tarihli 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile 3. ve 8. fıkralarındaki değişiklikler gözönüne alındığında, ayrıca 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılması karşısında, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde, verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda, ödenmeyen para cezasının hapis cezasına çevrilmesine karar verilmesi,

4-Sanık esas Mahkemesi tarafından alınan savunmasında hükmün açılanmasının geri bırakılması talebinde bulunduğu, ancak sanığın evinde ele geçen 170 paket sigara ile diğer sanık …’ın iş yerinde ele geçen 80 paket sigara için kamu zararının ayrı ayrı belirlenmesi ile sanığa bildirilmesi gerekirken tek bir KEMT düzenlenerek kamu zararı olarak bildirilmesi suretiyle sanığın yanıltıldığı gözetilmeden CMK.nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine engel hali bulunmayan sanığa dava konusu eşyaların KEMT tutanağında yazılı CİF değeri üzerinden … idaresince hesaplanacak “eşyaların ithalinde öngörülen … vergileri ve diğer eş etkili vergiler ile mali yükler toplam tutarı” olan miktarın sanıkta ele geçen 170 paket sigara için belirlenerek kamu zararı olduğunun bildirilmesi ve sonucuna göre, gerektiğinde Ceza Muhakemesi Kanununun 231/9. fıkrası da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, kurum zararını gidermediğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesi,

5-Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK.nun 53/4. maddesine aykırı olarak aynı Kanunun 54/1. fıkrası uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmesi,

6-Açılan davanın niteliğine göre, suçtan zarar görmeyen ve davaya katılma hakkı olmayan … lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,

Yasaya aykırı, sanık …’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasa`nın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

II-Sanık …’ın temyiz talebinin incelemesinde;

1-Suç tarihi ve ele geçen eşyanın niteliğine göre, sanıklar hakkında 5752 sayılı Yasa ile değişik 4733 sayılı Yasanın 8/4. fıkrası uyarınca ceza tayini gerektiği gözetilmeksizin, 5607 sayılı Yasanın 3/5. maddesi uyarınca mahkumiyetlerine hükmedilmesi,

2-Sanık esas Mahkemesi tarafından alınan savunmasında hükmün açılanmasının geri bırakılması talebinde bulunduğu, ancak sanığın iş yerine ele geçen 80 paket sigara ile diğer sanık …’ın evinde ele geçen 170 paket sigara için kamu zararının ayrı ayrı belirlenmesi ile sanığa bildirilmesi gerekirken tek bir KEMT düzenlenerek kamu zararı olarak bildirilmesi suretiyle sanığın yanıltıldığı gözetilmeden CMK.nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesine engel hali bulunmayan sanığa dava konusu eşyaların KEMT tutanağında yazılı CİF değeri üzerinden … idaresince hesaplanacak “eşyaların ithalinde öngörülen … vergileri ve diğer eş etkili vergiler ile mali yükler toplam tutarı” olan miktarın sanıkta ele geçen 80 paket sigara için belirlenerek kamu zararı olduğunun bildirilmesi ve sonucuna göre, gerektiğinde Ceza Muhakemesi Kanununun 231/9. fıkrası da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, kurum zararını gidermediğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesi,

Kabule göre ise; 1-5237 sayılı TCK.nun 51/7 maddesi gereğince sanığın denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmesi gerektiği halde infazı kısıtlayacak şekilde ertelenen cezanın tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmesi,

2-01/03/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle 5237 sayılı TCK.nun 50/6. madde ve fıkrasında yer alan “yaptırım” ibaresinin “tedbir” olarak değiştirilip, 5275 sayılı Yasanın 106. maddesinin 4. ve 9. yine 18/06/2014 tarihli 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile 3. ve 8. fıkralarındaki değişiklikler gözönüne alındığında, ayrıca 10. fıkrasının da yürürlükten kaldırılması karşısında, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde, verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda, ödenmeyen para cezasının hapis cezasına çevrilmesine karar verilmesi,

3-Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK.nun 53/4. maddesine aykırı olarak aynı Kanunun 54/1. fıkrası uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmesi,

4-Açılan davanın niteliğine göre, suçtan zarar görmeyen ve davaya katılma hakkı olmayan … lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,

Yasaya aykırı, sanık …’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca kazanılmış hakkı gözetilerek BOZULMASINA, 11.09.2017 günü oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2854 Karar : 2017/6303 Tarih : 4.07.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

5271 sayılı CMK’nın 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten ve bu karar kesinleştikten sonra, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmesi durumunda, önceden verilen açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, verilen hapis cezasının TCK’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesi hükmün esasına ilişkin aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu,

Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.

Ancak,

6831 sayılı Kanun’un 91/1. maddesinin 2. cümlesinde, suça konu emvalin yakacak nitelikli olması durumunda, temel ceza üzerinden yarı oranda indirim yapılacağı düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye rağmen, sanık hakkında ceza tayin edilirken, 3 ay hapis ve 5 gün adli para cezası olarak belirlenen temel ceza üzerinden, kesilen emvalin yakacak nitelikli olması nedeniyle indirim yerine artırım yoluna gidilerek, 3 ay hapis ve 5 gün adli para cezası olarak belirlenen temel cezanın 1 ay 15 gün hapis ve 2 gün adli para cezası olarak hesaplanması yerine hatalı uygulama ve kanun maddesine yanlış anlam verilerek 6 ay hapis ve 10 gün adli para cezası uygulanması,

Buna bağlı olarak da 6 ay hapis ve 10 gün adli para cezası üzerinden TCK’nın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında takdiri indirim uygulanırken 5 ay 7 gün hapis ve 8 gün adli para cezası hesaplanarak sanık hakkında fazla ceza tayini,

Kanuna aykırı ve katılan vekili ile sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, hükmün BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, hükmün 2., 3. ve 5. maddelerinin hükümden çıkartılarak yerine hükmün 2. maddesi olarak “Suça konu emval yakacak vasfında olduğundan 6831 sayılı Kanun’un 91/1- 2. cümle gereği cezasında yarı oranda indirim yapılarak 1 ay 15 gün hapis ve 2 gün adli para cezasıyla cezalandırılmasına”, hükmün 3. maddesi olarak da “ sanığın dosya kapsamından anlaşılan, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki gözlemlenen davranışları, cezanın sanığın üzerindeki olası etkileri bir arada değerlendirildiğinde, 5237 sayılı Kanun’un 62/1. maddesi uyarınca sanığın cezasından takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak 1 ay 7 gün hapis ve 1 gün karşılığı adli para cezasıyla cezalandırılmasına, “, hükmün 5. maddesi olarak da “1 gün karşılığı adli para cezasının sanığın kişiliği ve ekonomik durumu dikkate alınarak 20,00 TL olarak belirlenmesi ile sanığın takdiren 20 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına” maddeleri ilave edilerek başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/8356 Karar : 2017/4119 Tarih : 3.07.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

1 - Sanık … hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;

Hükümden sonra UYAP sistemi üzerinden MERNİS’ten alınarak dosyasına konulan nüfus kayıt örneğinde; sanığın 21.06.2015 tarihinde öldüğü belirtildiğinden, sanığın ölüp ölmediğinin mahkemece araştırılarak, ölmüş olduğunun tespiti halinde hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK’nın 64/1. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA,

2 - Sanık … hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilen dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanık hakkında hükmedilen 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezasının 5237 Sayılı TCK’nun 51/1.maddesi gereğince ertelenmesine karar verilirken aynı maddenin 3. fıkrası gereğince belirlenecek denetim süresinin mahkum olunan ceza süresinden az olamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde “1 yıl süreyle denetim altında bulundurulmasına” karar verilmesi,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; denetim süresinin belirlenmesi ilgili benteki “1 yıl” ibaresinin çıkartılarak yerine “2 yıl 9 ay 10 gün” yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03/07/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/8287 Karar : 2017/6090 Tarih : 22.06.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Suça sürüklenen çocuğun 18 yaşını tamamlamış olması nedeniyle 16.02.2012 tarihli celsenin açık yapılması gerekirken kapalı yapılması suretiyle CMK’nın 182. maddesine aykırı davranılmış ise de, bu husus telafisi mümkün olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1- Sanık hakkında açılan asıl ve birleşen dosyaların incelenmesinde,kamu davalarına konu suçun işlendiği tarihler arasındaki zaman aralığı ve iddianame tarihleri açısından hukuki kesintinin gerçekleşmemesi karşısında, suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 43. maddesi uyarınca uygulama yapılması yerine ayrı ayrı hüküm kurulması,

2- Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezaları seçenek yaptırımlara çevrilmeyerek, TCK’nın 50/3. maddesine aykırı davranılması,

3- Suçun işlenmesi ile ortaya çıkan ölçülebilir bir zarar bulunmadığı gibi suç tarihi itibari ile kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti bulunmayan suça sürüklenen çocuk hakkında, gerekçeli kararın gerekçe bölümünde; “suça sürüklenen çocuğun geçmiş hali ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde mahkememize olumlu kanaat gelmiş olması sebebiyle hakkında verilen hükümlerin açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerektiği kanaatine varıldığı” belirtilmesine karşın, hüküm fıkrasında hapis cezalarının TCK’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmek suretiyle hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluşturulması,

4- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 02.10.2011 ve 25.10.2011 yerine 25.10.2011 olarak yazılması,

Bozmayı gerektirmiş ve suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak, BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 22.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/905 Karar : 2017/2265 Tarih : 12.06.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Hırsızlık suçundan suça sürüklenen çocuk …‘ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 143 ve 31/3. maddeleri gereğince iki kez 2 yıl 2 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezalarının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesi gereğince ertelenmesine dair İstanbul 4. Çocuk Mahkemesinin 04/06/2008 tarihli ve 2008/35 esas, 2008/220 sayılı kararını müteakip, suça sürüklenen çocuğun usulüne uygun çağrıya rağmen denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmediğinden bahisle hapis cezalarının aynen infazına ilişkin İstanbul 4. Çocuk Mahkemesinin 05/05/2016 tarihli ve 2016/82 esas, 2016/221 sayılı kararı ile ilgili olarak;

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 51/7. maddesinde “Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hakimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.” hükmünün yer aldığı, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 29/02/2012 tarihli ve 2012/4723 esas, 2012/7417 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, Mahkemece yükümlülük belirlenmemiş olmakla birlikte, 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 5. maddesine, 5560 Sayılı Kanun’un 42. maddesi ile eklenen 2. fıkra uyarınca, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara uyulmaması denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılacağı ancak aynen infaz kararı verilebilmesi için çağrıya uymayan hükümlünün Mahkeme tarafından uyarılması gerektiği, 09/07/2008 tarihinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce tebliğ edilen çağrıya uymayan hükümlüye Mahkeme tarafından bir uyarı tebligatı yapılmadan Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrısına uyulmadığından bahisle erteli hapis cezasının aynen infazına karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 17/11/2016 gün ve 94660652-105-34-9750-2016-KYB sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;

TÜRK MİLLETİ ADINA

Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, İstanbul 4. Çocuk Mahkemesinin 05/05/2016 tarihli ve 2016/82 esas, 2016/221 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/17408 Karar : 2017/17194 Tarih : 8.06.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan dolayı üç aydan fazla hapis cezasına ilişkin mahkumiyeti bulunmasına rağmen, TCK’nın 51/1-a maddesine aykırı olarak verilen hapis cezasının ertelenmesine karar verilmiş ise de, karşı temyiz olmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.

Ancak;

02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1-2. cümle kapsamındaki sair tehdit suçu önceden de uzlaşma kapsamında ise de, 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle, 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 24 ve 25. fıkralarındaki uzlaştırma bürosuna ilişkin düzenleme dikkate alınıp, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 08.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/3076 Karar : 2017/4464 Tarih : 5.06.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Hükmolunan cezanın süresine göre şartları bulunmadığından sanıklar müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMUK’nın 318. maddesi uyarınca REDDİNE,

1-Katılan vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;

Katılan vekilinin, 04.08.2016 tarihli dilekçe ile vekaletnamesindeki yetkiye dayanarak davadan ve temyizden feragat ettiği anlaşıldığından, CMK’nın 243. maddesi uyarınca katılma hükümsüz kaldığından, hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmayan katılan vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1 maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi gereğince REDDİNE,

2-Sanıklar müdafiinin temyiz isteminin incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanıklar müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

a)Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 08.05.2012 tarih ve 2011/1-347 Esas 2012/185 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; sonuç ceza belirlendikten sonra kişiselleştirme hükümleri uygulanırken öncelikle CMK’nın 231/5. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığının re’sen değerlendirilmesi, olumsuz sonuca ulaşılması halinde TCK’nın 50 ve 51. maddeleri yönünden bir değerlendirme yapılması gerektiği gözetilmeden, sanıklara verilen kısa süreli hapis cezasının TCK’nun 51. maddesi uyarınca ertelendiği gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

b)Kabul ve uygulamaya göre de;

Katılan vekilinin hüküm verildikten sonra 04.08.2016 tarihli dilekçesi ile davadan ve temyizden feragat etmiş olması karşısında, katılma kararı hükümsüz kaldığından, vekalet ücretine hükmedilmemesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, bu sebeplerden dolayı hükümlerin BOZULMASINA, 05.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/32649 Karar : 2017/6857 Tarih : 31.05.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre ve O Yer Cumhuriyet Savcısının sanık …‘e yönelik bir temyizinin olmadığı belirlenerek dosya görüşüldü:

1-Temyiz dilekçesinin süresi içinde verilmediği anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca sanık …‘ün tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,

2- O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın sanık … hakkında kurulan hükümlere yönelik temyizine gelince;

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir;

Ancak;

1-Mağdur …‘ın, sanığın kendisini tehdit ettiği yönündeki iddialarının, tanıklar … ve …‘ın anlatımları ile de doğrulanması karşısında, bu kanıtlar yöntemince tartışılıp reddedilmeden, yerinde olmayan ve yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi,

2- Görevi yaptırmamak için direnme suçunun birden çok kişi tarafından birlikte işlenmesine rağmen, TCK’nın 265/3. maddesinin uygulanmaması,

3-Kasıtlı bir suçtan dolayı 3 aydan fazla hapis cezasına mahkum edilen sanık hakkında hükmedilen hapis cezasının TCK’nın 51/1-a maddesine aykırı olarak ertelenmesine karar verilmesi,

Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 31.05.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/10987 Karar : 2017/2305 Tarih : 25.05.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

TCK’nın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince hak yoksunluğuna hükmedilmemesi karşı temyiz olmadığından bozma nedeni sayılmamış, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Mahkum olduğu 6 ay 7 gün hapis cezası TCK’nın 51. maddesine göre ertelenen sanık hakkında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06/04/2010 gün ve 2010/4-71-76 sayılı Kararında da açıklandığı üzere; ertelemenin yasal sonucu olan ve zorunlu olarak hükmedilmesi gereken, bu nedenle de kazanılmış hakka konu olmayan denetim süresinin alt sınırının 1 yıldan az olamayacağı gözetilmeksizin, ceza süresi olan 6 ay 7 gün olarak belirlenmesi suretiyle aynı Kanunun 51/3. maddesine aykırı davranılması,

Sanık hakkında tayin olunan ve ertelenen hapis cezasının kısa süreli olduğu gözetilmeden TCK’nın 53/1. maddesi gereğince hak yoksunluğuna karar verilmesi suretiyle aynı Kanunun 53/4. maddesine aykırı davranılması,

Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hak yoksunluğuna ilişkin hüküm fıkrasının 5. paragrafının tümüyle çıkarılması ve denetim süresinin de “1 yıl” olarak değiştirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/20760 Karar : 2017/4682 Tarih : 18.05.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,

1-02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253. maddesinde değişiklik yapılarak madde içeriğinden “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile” ibaresinin çıkarılması nedeniyle özel bir etkin pişmanlık hükmü olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin aynı Kanun’un 337/a maddesinde düzenlenen suç yönünden uzlaşma kurumunun uygulanmasına engel teşkil etmemesi, suçun işlenmesinden sonra fail ile mağdur arasındaki çekişmeyi bir uzlaştırmacının girişimiyle kısa zamanda tarafların özgür iradeleriyle ve adli merciler daha fazla meşgul edilmeden sonuçlandırmayı amaçlayan uzlaşmanın soruşturma ve kovuşturmalarda mutlaka öncelikle uygulanması zorunlu bir maddi ceza ve ceza muhakemesi hukuku kurumu olması ve İcra ve İflas Kanunu’nun 354. maddesinin yerine geçip anılan maddenin uygulanmasını ortadan kaldırmaması karşısında, sanık hakkında 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik CMK’nın 253, 254. maddelerinin uygulanması zorunluluğu,

2-Dava ve cezanın İİK’nın 354. maddesinde belirtilen hallerde düşeceğinin karar yerinde gösterilmemesi,

3- 5237 sayılı TCK’nın 51/2. maddesinin, İİK’nın 354. maddesinin tatbikinin gerektiği hallerde uygulanamayacağı gözetilmeksizin, sanıklar hakkında verilen hapis cezasının, zararın tamamen tazmini suretiyle giderilmesi seçenek yaptırımına çevrilmesine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 18/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/24488 Karar : 2017/6101 Tarih : 17.05.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Sanığa yükletilen fuhuş eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

Hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılan sanığın, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde, 5271 sayılı CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca, hakkındaki hüküm ilk şekliyle açıklanır. Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işleyen veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmeyen sanık hakkındaki açıklanması geri bırakılan hükümde prensip olarak mahkemece bir değişiklik yapma imkanı bulunmamaktadır. Hakkındaki hükmün açıklanması geri bırakılan ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülükleri yerine getirmeyen sanık bakımından ise, yerine getirmeyiş sebebi başta olmak üzere, durumu değerlendirilip cezanın bir kısmının infaz edilmemesine, hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine ilişkin yeni bir hüküm kurulabilir. Somut olayda, sanığın deneme süresinde yeniden suç işlemesi karşısında açıklanması geri bırakılan hükmün yalnızca açıklanmasına karar verilmekle yetinileceği yerde; sanığa fuhuş suçundan verilen hapis cezası 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca ertelenmiş, fuhuş suçunun mağdur sayısınca oluşacağı ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı mağdurun birden fazla fuhuş yapmasına aracılık yapılması şeklindeki eylemde ayrıca TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği hususu gözetilmemiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bu hususlarda bozma yapılamayacağı,

Anlaşıldığından, sanık … müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 17/05/2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/1223 Karar : 2017/1723 Tarih : 27.04.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

5237 sayılı TCK’nın 61. maddesi uyarınca temel cezalar belirlenirken, söz konusu maddenin 1. fıkrasında 7 bent halinde sayılan hususlar göz önünde bulundurularak ve somut gerekçeler tek tek belirtilmek suretiyle ilgili kanun maddelerindeki cezaların alt ve üst sınırları arasında takdir hakkının kullanılması, ayrıca aynı Kanunun 3/1. maddesindeki “suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur” şeklindeki düzenleme nazara alınarak ve somut gerekçeler belirtilmek suretiyle tespit edilmesi gerekirken, TCK’nın 43. maddesinin uygulanma gerekçesi olabilecek “sanığın birden fazla eylemi ile görevi kötüye kullanma suçunu işlediği” teşdit gerekçesi olarak kullanılması suretiyle, sanık … hakkındaki temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayini,

Ön inceleme raporunda, hesap işleri müdürü olan sanık …’nin, 03/06/2005 ve 20/10/2006 tarihli encümen kararlarına katılarak, kiracı …’in kaplıcaya harcadığını iddia ettiği ancak dava konusu olmayan masraflarının, gecikme zammından mahsubuna yönelik olumlu oy kullanmak suretiyle belediyenin zararına neden olduğunun iddia edildiği, bilirkişi raporunda ise sanık …’nin sadece 03/06/2005 tarihli encümen kararındaki olumlu oyu nedeniyle sorumlu olduğunun belirtildiğinin anlaşılması karşısında, hangi rapora hangi nedenle üstünlük tanındığı tartışılıp açıklanmadan, TCK’nın 43. maddesinin somut uygulanma koşulları bulunup bulunmadığının gerekçeleri denetime olanak verecek şekilde karar yerinde gösterilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,

Sanık … hakkında kurulan hükümde zincirleme suça ilişkin uygulama maddesi olan TCK’nın 43. maddesi gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,

Gerekçe kısmında sanıklara verilen hapis cezalarının TCK’nın 51. maddesi uyarınca ertelendiği ifade edilmesine karşın hüküm kısmında hapis cezalarının adli para cezasına çevrilmesi suretiyle hükmün karıştırılması,

TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanıklar hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kabule göre de;

Sanık … hakkında kurulan hükümde TCK’nın 62. maddesi uyarınca yapılan indirim sırasında hesap hatası sonucu 8 ay 10 gün yerine 9 ay 10 gün olarak belirlenmesi sonucu fazla ceza tayini,

Sanık … hakkında kurulan hükümde zincirleme suça ilişkin uygulama maddesi olan TCK’nın 43. maddesi gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,

Kanuna aykırı, sanıkların ve O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 27/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/299 Karar : 2017/4642 Tarih : 26.04.2017

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

1-Sanık …‘in temyiz isteminde;

Temyiz dilekçesinin bir haftalık yasal süresinde verilmediği anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,

2-Suça sürüklenen çocuk … hakkında kurulan hükmün temyizine gelince;

Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

a)TCK’nın 51/1 maddesi uyarınca, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gereken suça sürüklenen çocuk açısından, aynı Kanun maddesinin ikinci cümlesi uyarınca hapis cezasının 3 yıl olarak düzenlediği hususu gözetilmeden, mahkum olduğu cezasının süresi dikkate alınarak koşulları oluşmadığı biçimindeki kanuni olmayan gerekçeyle, hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi,

b)TCK’nın 79/1-b, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca belirlenen 666 gün adli para cezasının aynı Kanunun 52/2. maddesi uyarınca günlüğü 20 TL’den paraya çevrilerek suça sürüklenen çocuğun 13.320 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına doğru bir şekilde karar verildikten sonra, takip eden fıkrada, adli para cezasının 20.000 TL üzerinden taksitlendirilmesine karar verilerek, hükümde çelişkiye düşülmesi,

c)Suçta kullanılan lastik botun niteliği, botla taşınmak istenen göçmenlerin sayısı, taşınma biçimi, gidilmek istenen mesafe, sel anında nehrin geçilmek istenmesi, geçiş sırasında iki göçmenin suya düşerek kaybolması gibi hususlar dikkate alınarak, suça sürüklenen çocuğun eyleminin, göçmenlerin hayatı bakımından bir tehlike oluşturup oluşturmadığı yönünde mahkemece bir değerlendirme yapılmaması,

d)TCK’nın 53/4. maddesine aykırı olarak, suça sürüklenen çocuk hakkında aynı Kanun maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hak yoksunluklarının uygulanmasına,

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 106/4. maddesine aykırı olarak suç tarihinde 18 yaşından küçük olan suça sürüklenen çocuk hakkında ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrilmesine,

CMK’nın 324/4. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutarlardan az olması halinde, bu giderin Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, terkin tutarının altında kalan yargılama giderinin suça sürüklenen çocuktan alınarak Hazineye gelir yazılmasına,

Karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 26.04.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 23. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/4549 Karar: 2016/249 Tarih: 13.01.2016

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Sanığın, katılan şirketten Kırıkkale 6. Noterliği’nin 06.03.2007 tarih ve 1585 yevmiye numaralı finansal kiralama sözleşmesi ile teslim aldığı balya makinasını, kira borcunu ödememesi üzerine Beşiktaş 5.Noterliğinin 18.04.2007 tarih 12633 Sayılı ihtarnameye rağmen süresi içinde katılan şirkete iade etmemek suretiyle hizmet sebebiyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia olunan somut olayda;

Sanığın kira sözleşmesine konu edilen saman balya makinasını teslim almadığına dair savunmasının dinlenen tanıklar tarafından da doğrulanması, kendilerinin de aynı makinadan temin etmek maksadıyla finansal kiralama sözleşmesi imzaladıklarını ancak makinaların kendilerine teslim edilmediğini beyan eden tanıklardan A. D. ve M. T.’ın makinaların Eskişehir’de bulunan S… M… A… Gıda ve Meşrubat San. Tic. Ltd. Şti tarafından kendilerine aracılık eden S. E. isimli şahsa teslim edildiğine dair beyanları karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından; makinaların satın alındığı S… M… A… Gıda ve Meşrubat San. Tic. Ltd. Şti yetkilisinin tanık olarak duruşmaya çağrılarak makinaların kime teslim edildiğinin hususunda beyanına başvurulması varsa buna dair belgelerin getirtilmesi, katılan bankadan tanıklarla aralarında imzalanan finansal kiralama sözleşmesi bulunup bulunmadığı ve bu sözleşmelere dair makinaların teslimi hususunda ihtilaf bulunup bulunmadığı hususlarının sorulması toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm verilmesi,

Kabule göre de;

a- ) Sanığa suça konu aracın teslimi için Beşiktaş 5. Noterliği’nin ihtarnamesinin 22.04.2008 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebliği müteakip 60 günlük yasal sürenin sonundan itibaren 3 gün içerisinde makinayı teslim etmesi gerektiği anlaşıldığından, suç tarihinin 60 günlük yasal sürenin sonundan itibaren 3 günlük sürenin sonu olan 25.06.2008 tarihi olduğu gözetilmeksizin gerekçeli karar başlığında, suç tarihinin 22.04.2008 tarihi olarak yazılması,

b- ) Ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilmesi gerekirken cezanın tamamen infazına karar verilmek suretiyle TCK’nın 51/7 maddesine aykırı olarak infazın kısıtlanması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.01.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/4628 Karar: 2015/5477 Tarih: 25.11.2015

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

1- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında, sanığın aşamalardaki savunmalarında atılı suçu kabul etmediğini belirtmesi ve alınan bilirkişi raporuna göre de suça konu çekteki keşideci imzasının sanığın eli ürünü olup olmadığının tespit edilememiş olması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek bir biçimde belirlenebilmesi için, sanık ve suça konu çekte keşideci ve ciranta olarak gözüken kişilerin incelemeye esas yazı, rakam ve imza örneklerinin alınarak, çekteki yazı, rakam ve imzaların aidiyeti hususunun tespitine yönelik yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması ve katılan …..’ın suça konu çeki ciro yoluyla aldığını beyan ettiği …………. şirketinin temsilcisinin tespiti ile olaya ilişkin tanık olarak beyanının alınmasından sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma sonucu yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,

2-Kabule göre de;

Sanık hakkında, TCK.nın 51. maddesinin uygulanmamasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi ve 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde sayılan nesnel (objektif) ve öznel koşulların değerlendirilip buna ilişkin gerekçelerin gösterilmesi gerektiği, sanığın adli sicil kaydında yer alan karşılıksız çek keşide etmek eyleminin 31.01.2012 tarih ve 28193 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 03.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6273 sayılı Çek Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun gereğince idari yaptırıma dönüşmesi nedeniyle, TCK’nın 51/1-a maddesi ve 5271 sayılı CMK’nun 231/6-a maddesi kapsamında erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği gözetilmeden ve yargılama sürecindeki davranışları nedeniyle de cezasından takdiri indirim yapılan sanığın, geçmişteki hali ve sabıkalı olduğundan bahisle yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 25.11.2015 gününde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 23. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/3939 Karar: 2015/6590 Tarih: 16.11.2015

  • TCK 51. Madde

  • Hapis Cezasının Ertelenmesi

Katılanın işsiz olduğu için 28.05.2009 tarihinde kendisine iş bulması amacıyla D.. Kasabası Ulu Camii’de imamlık yapan sanık ile görüşmeye gittiği, sanığın katılana hitaben “Seni devlet memuru yaparım, ancak bana 10.000 TL para vermen gerekiyor” dediği, daha sonra tarafların ayrıldığı, 01.06.2009 tarihinde katılanı arayan sanığın “Seni işe yerleştiriyorum, acil 5.000 TL göndermen gerekli” demesi üzerine katılanın 01.06.2009 tarihinde Akşehir PTT Müdürlüğü’nden D.. Kasabası PTT şubesine göndericisi Ö.. K.. alıcısı R.. D.. olan 01.06.2009 tarihli havale belgesi ile 5.000 TL para gönderdiği, sanığın bu suretle iş temin etme maksadıyla katılanı aldatarak haksız menfaat temin ettiği iddia ve kabul olunan olayda;

Sanığın eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

1-Hapis cezası ertelenen sanığın, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi halinde ertelenen cezasının “kısmen ve tamamen” infaz kurumunda çektirilmesine karar verileceğinin ihtarı yerine, ertelenen cezanın “yeniden infaz edileceğinin” belirtilmesi suretiyle TCK’nın 51/7. maddesine aykırı davranılması,

2-Sanık hakkında takdiri ceza indirimi uygulanırken, ayrıca sanık hakkında hükmolunan gün adli para cezasının paraya çevrilmesi aşamasında uygulama maddeleri olan 62/1 ve 52/2 maddelerinin kararda gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün TCK’nın 51/7. maddesine ilişkin kısmında yer alan “yeniden” kelimesinin çıkartılarak yerine “kısmen veya tamamen” cümlesinin eklenmesi, ayrıca hükmün üçüncü fıkrasında “1/6 oranında” ibaresinden önce gelmek üzere “ 62/1 maddesi uyarınca” ibaresinin; hükmün 4 numaralı fıkrasında ise “20,00 TL’den” ibaresinden önce gelmek üzere “ 52/2 maddesi uyarınca” ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün düzeltilerek onanmasına, 16.11.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS