0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Etkin Pişmanlık

TCK Madde 269

(1) İftira edenin, mağdur hakkında adlî veya idari soruşturma başlamadan önce, iftirasından dönmesi halinde, hakkında iftira suçundan dolayı verilecek cezanın beşte dördü indirilir.

(2) Mağdur hakkında kovuşturma başlamadan önce iftiradan dönme halinde, iftira suçundan dolayı verilecek cezanın dörtte üçü indirilir.

(3) Etkin pişmanlığın;

a) Mağdur hakkında hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi,

b) Mağdurun mahkûmiyetinden sonra gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın yarısı,

c) Hükmolunan cezanın infazına başlanması halinde, verilecek cezanın üçte biri, İndirilebilir.

(4) İftiranın konusunu oluşturan münhasıran idari yaptırım uygulanmasını gerektiren fiil dolayısıyla;

a) İdari yaptırıma karar verilmeden önce etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın yarısı,

b) İdari yaptırım uygulandıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın üçte biri, İndirilebilir.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/31 md.) Basın ve yayın yoluyla yapılan iftiradan dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilmesi için, bunun aynı yöntemle yayınlanması gerekir.



TCK Madde 269 Gerekçesi

Madde metninde iftira suçu açısından etkin pişmanlıkla ilgili düzenleme yapılmıştır.


TCK 269 (Etkin Pişmanlık) Emsal Yargıtay Kararları


Ceza Genel Kurulu 2015/42 E. , 2015/97 K.

  • TCK 269
  • İftira suçunda etkin pişmanlık şartları

Yargı organlarının yasal işleyiş düzenini sağlamayı, bireyin adil yargılanma hakkını güvence altına almayı ayrıca kişilerin şahsiyet haklarını korumayı amaçlayan iftira suçu; hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesiyle oluşur.

765 sayılı TCK’nun 285/son. maddesinde “rücu” terimi ile 5237 sayılı TCK’nun 269. maddesinde de; “iftiradan dönme” şeklinde ifade edilen iftira suçunda etkin pişmanlık ise; failin gerçeği açıklaması başka bir deyişle mağdura yüklediği hukuka aykırı fiilin gerçekte olmadığını itiraf etmesi olarak tanımlanmakta ve her durumda suçu ikrarı gerektirmektedir. 21.01.1959 gün ve 12/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında da vurgulandığı üzere; kanunun iftiradan dönme dolayısıyla cezadan indirim yapılmasını öngördüğü bir halde, inkarını sürdüren ve ahlaki kötülüğünde ısrar eden kişinin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması mümkün değildir.

İftiradan dönme olgusunun varlığı için mutlaka pişmanlığı ifade eden kelimelerin kullanılması şart olmamakla birlikte failin ifadesinin bu anlama gelecek biçimde açık ve anlaşılır olması, meramını anlatamadığı durumda gerçek iradesinin ortaya konması gereklidir. Diğer taraftan fail hangi amaç ve gerekçeyle olursa olsun kendi özgür iradesiyle iftirasından dönmelidir. (Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Osman Yaşar, Hasan Tahsin Gökcan, Mustafa Artuç, Ankara 2010, s.7892)

Yerleşmiş yargısal kararlar ve öğretide yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nun 269. maddesinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması için iftiradan dönme istikrarlı olmalı, tekrar önceki isnada dönülmemelidir. İftiracı rücu ettikten sonra bunun istemeyerek gerçekleştiğini beyan edip rücuunu geri almış olursa ceza indiriminden yararlandırılamayacaktır. (Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Ayhan Önder, 3. Bası, s.234)

Burada belirtmek gerekir ki, iftira suçu nedeniyle ortaya çıkan etkin pişmanlık hali ile “yalan tanıklık” ve “şikayet hakkının kullanımını” birbirine karıştırmamak lazımdır. Kişi mahkemede tanık olarak yaptığı açıklamalardan dönmüş ise, eyleminin yalan tanıklık mı, tanık olarak dinlendiği sırada söylediklerinin şikayet hakkının kullanılması mı yoksa iftira suçu mu olduğu konusunda fiilin somut olayın koşullarına göre değerlendirilmesi ve tespit edilmesi gerektiği öğretide haklı olarak ileri sürülmüştür. (Adliyeye Karşı Suçlar, Yener Ünver, 3. Bası, s.109; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Veli Özer Özbek, Mehmet Nihat Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, 8. Bası, Ankara 2015, s.1092) İftiradan dönme halini kanuni bir hafifletici sebep olarak görmeyen ancak temel cezanın tespitinde göz önüne alan hukuk düzenlemelerinin aksine Avusturya ve İsviçre Hukukunda olduğu gibi mevzuatımızda da failin gerçeğe dönmesi açıkça “etkin pişmanlık” olarak yerini bulmuş ve ortaya çıkma anına göre; 5237 sayılı TCK’nun 269. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında verilecek cezanın belirli oranlarda indirilmesi zorunluluğu getirilmişken anılan maddenin 3. ve 4. fıkralarında hakime takdir yetkisi tanınarak cezadan indirim yapılabileceği belirtilmiştir.

Bu açıklamaların sonucu olarak; kanun koyucunun amacının pişmanlığın gerçeğin ortaya çıkmasına katkı sağlaması olduğu, failin isnadından dönmeden önce maddi gerçeğin ortaya çıkması durumunda artık gerçek anlamda bir pişmanlığından söz edilemeyeceği dolayısıyla bu halde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartlarının oluşmayacağının kabulü gerekmektedir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 08.07.1985 gün ve 141-435 sayılı kararında da aynı hususa işaret edilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Olay günü ismini belirtmeyen bir kişinin polis imdat hattını arayarak asker kaçağı olduğunu ve hemen gidilmezse kaçabileceğini belirttiği mağdurun işyerine emniyet görevlilerince gidilerek ihbar sebebinin açıklandığı ancak mağdurun askerliğinin tecilli olduğunu beyan ettiği, bunun üzerine emniyet görevlilerinin askerlik şubesi başkanlığından mağdurun eğitiminin devam etmesi nedeniyle askerliğinin erteli olduğunu tespit etmeleri ile ihbarın asılsız olduğunun anlaşıldığı, polis imdat hattını arayan numaranın adına kayıtlı olduğu belirlenen sanığın suçunu soruşturma aşamasında inkar ettiği, ancak suç tarihinden 9.5 ay sonra kovuşturma aşamasında alınan savunmasında; patronu olan mağdurun kendisine yoğun şekilde iş vermesinden dolayı ihbarı yaptığını ve pişman olduğunu beyan ettiği olayda; sanığın gerçekte böyle bir durum olmadığını bildiği halde asker kaçağı olduğunu söylemek suretiyle bakaya kalmak suçunu işlediğini iddia ederek mağdura iftira attığı, isnatta bulunduğu suçun işlenmediğinin ortaya çıkması yönünde bir katkısının olmadığı, kolluk görevlilerince askerlik şubesine gidilerek araştırma yapılmasıyla gerçeğin ortaya çıktığı, bu aşamadan sonra sanığın asılsız yere ihbarda bulunduğunu ve pişman olduğunu söyleyerek iftiradan dönmesinin etkin pişmanlık hükümleri gereği cezasından indirim yapılması için yeterli olmadığı, gerçek fiili durumun ortaya çıktığı ana kadar sanığın etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını gerektirir çabasının bulunmadığı göz önüne alındığında; 5237 sayılı TCK’nun 269. maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır.


YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/7671 Karar: 2018/109 Tarih: 17.01.2018

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

l-) Sanık … hakkında yakınan …‘ya yönelik kasten yaralama suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;

6217 sayılı Yasanın 23. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 272/3-a bendi uyarınca, hükmolunan para cezasının miktarı bakımından hükmün temyizi olanaklı bulunmayıp kesin nitelikte olduğundan 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca sanık … savunmanının temyiz isteminin tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,

II-) Sanık … hakkında yakınan Kamile Nemutlu’ya yönelik hırsızlık ve sanıklar …, …, … haklarında iftira suçlarından kurulan mahkumiyet; sanıklar … ve … hakkında yakınan ….’ya yönelik nitelikli yağma suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz incelemelerine gelince;

Sanıklar … ve …‘nin cezaevinde parmak izi incelemesi neticesi gerçek kimliklerinin ortaya çıkması karşısında; etkin pişmanlıktan söz edilemeyeceği gözetilmeden 5237 sayılı Yasanın 269.maddesinin uygulanması neticesi eksik ceza tayini, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanık …, … ve … savunmanları, katılan … vekili ve o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin istem gibi ONANMASINA, 17.01.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/10537 Karar: 2017/3395 Tarih: 10.07.2017

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

Çorlu 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13.03.2012 tarihli 2010/410 E. - 2012/191 K. numaralı ilamının CMK’nın 35/3. maddesi uyarınca “ İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır.” hükmüne uygun şekilde tebliğinin yapılması gerektiği halde; tutuklu sanığa okumak/almak suretiyle yapılan tebligat usulüne uygun olmadığından; sanığın temyiz talebinin süresinde olduğu kabul edilmekle temyiz talebinin reddine dair verilen karar kaldırılarak yapılan incelemede;

A- ) Sanık hakkında “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanığın suç tarihi olan 24.01.2007 tarihli olay tutanağından yaklaşık 4 saat sonra tutulan teslim tutanağında mağdur Barış hakkında soruşturma başlamadan gerçek kimliğini kolluğa beyan ettiği anlaşıldığından, hakkında TCK’nın 269. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,

B- ) Sanık hakkında “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Mevcut belge ve deliller, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 Sayılı Kanun’un 68. maddesiyle değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanun’un 85. maddesiyle eklenen 5320 Sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin, olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından yeterli görülmediğinden, öncelikle, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka bir dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç sebebiyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;

a- ) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 Sayılı Kanun’un 68. maddesiyle değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkras 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”,

b- ) Sanık hakkında bu suç tarihinden önce aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç sebebiyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, 6545 Sayılı Kanun’un 68. maddesiyle değişik TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesiyle eklenen 5320 Sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,

Karar verilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 10.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/9211 Karar: 2017/1986 Tarih: 01.03.2017

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

1- ) Sanıklar ve suça sürüklenen çocuk hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde,

Sanıklar ve suça sürüklenen çocuk hakkında verilen hükümlerin durma kararı niteliğinde olduğundan itiraz kanun yoluna tabi olması sebebiyle Cumhuriyet Savcısı ve suça sürüklenen çocuk müdafinin bu suça yönelik temyiz isteğinin 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK’nın 317. maddesi uyarınca oybirliğiyle REDDİNE,

2- ) Suça sürüklenen çocuk hakkında parada sahtecilik ve başkalarına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde ise;

Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

a- ) Suça sürüklenen çocuğun kovuşturma başlamadan önce, parmak izi şeklinde teknik bir araştırma yapılmadan, polisin ısrarla gerçek kimlik bilgilerini sorması üzerine gerçek kimlik bilgilerini açıklaması şeklinde gerekleşen eyleminde TCK’nın 269/2. maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmayarak suça sürüklenen çocuk hakkında fazla ceza tayini,

b- ) 5237 Sayılı TCK’nın 50. maddesinde kısa süreli hapis cezasının ‘‘suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre’’ adli para cezası ve seçenek yaptırımlara çevrilebileceği, 5237 Sayılı TCK’nın 51. maddesinde de ‘‘suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması’’ halinde hapis cezasının ertelenebileceği hükmünün düzenlenmiş olması karşısında; bu hususlar irdelenip 5237 Sayılı TCK’nın 50. 51. maddelerinin lehe seçenek yaptırımlar ve erteleme koşulları taşıdığı, ikisinin birlikte uygulanma olanağı yoksa da bunlardan birinin uygulanmasının mümkün olabileceği hususu da göz önüne alınarak 3 aydan fazla hapis cezasına mahkumiyeti bulunmayan sanık hakkında bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yetersiz gerekçe ile 5237 Sayılı TCK’nın 50. 51. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı, suça sürüklenen çocuk müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesiyle yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CMUK’nuı 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 22. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/15475 Karar: 2016/9925 Tarih: 08.06.2016

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

I- )Sanık … hakkında resmi belgede sahtecilik ve sanıklar hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

Sanıklar hakkında 5237 Sayılı TCK’nin 53. maddesi uygulamasında ( a, b, d ,e ) ve c bendindeki kendi altsoyu dışındaki kişiler üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun hükmolunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, ( c ) bendindeki kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından yoksunluğun ise, koşullu salıverilmesine kadar devam edeceğine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar …, … ve … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından ‘’ 53. maddesinin uygulanmasına” dair bölümler çıkarılarak, yerlerine “Kasten işlemiş olduğu suçtan, hapis cezasıyla mahkumiyetin yasal sonucu olarak, 5237 Sayılı TCK’nin 53/1, 2, 3. maddelerinin uygulanmasına” cümlelerinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

II- )Sanık … hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu ve sanıklar hakkında hırsızlık suçu yönünden kurulan hükümlere yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Dosya kapsamına göre diğer temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir. Ancak;

1- )Sanık … ile ilgili başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçu yönünden; sanığın yakalandığı gün kolluk görevlilerine ismini … olarak bildirdiği ve mağdur …‘a ait olup üzerinde sahtecilik yapılan nüfus cüzdanını ibraz ettiği, sanığın doktor raporu alınması sırasında gerçek ismini kendiliğinden beyan ettiğinin, sanık beyanı, 05.05.2012 tarihli olay ve yakalama tutanağı ve tüm dosya kapsamından anlaşılması karşısında, sanık hakkında 5237 Sayılı TCK’nin 269. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- )Hırsızlık suçu yönünden; suç tarihinde yürürlükte olan yasal düzenlemelere göre 5237 Sayılı TCK’nin 142/2-g maddesinde düzenlenen suçun oluşabilmesi için eylemin, barınak yerlerinde, sürüde ya da açık yerlerde bulunan büyük veya küçükbaş hayvan hakkında gerçekleştirilmesi gerektiği, konut ve eklentisi niteliğindeki yerlerden gerçekleştirilen eylemlerin ise aynı Kanun’un 142/1-b maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı gözetilerek; 05.05.2012 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağı ve dosya kapsamına göre, sanıkların eylemlerini katılana ait etrafı taş duvar ile çevrili ikametin alt katında bulunan ahırdan gerçekleştirdiklerinin anlaşılması karşısında, suç niteliğinde yanılgıya düşülerek 5237 Sayılı 142 /1-b maddesi yerine aynı Kanun’un 142/2-g maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,

3- )Sanıklar hakkında 5237 Sayılı TCK’nin 53. maddesi uygulamasında ( a, b, d, e ) ve c bendindeki kendi altsoyu dışındaki kişiler üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından hak yoksunluğunun hükmolunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, ( c ) bendindeki kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından yoksunluğun ise, koşullu salıverilmesine kadar devam edeceğine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,

4- )Kabule göre; sanıklar hakkında hırsızlık suçundan 5237 Sayılı TCK’nin 142/2-g 143. maddeleri uyarınca belirlenen 3 yıl 6 ay hapis cezası üzerinden aynı kanunun 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken, sonuç cezanın 2 yıl 11 ay hapis cezası yerine 3 yıl 1 ay hapis cezası olarak yazılarak hesap hatası yapılması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıklar …, … ve … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla yürürlükte bulunan 1412 Sayılı 325. maddesi uyarınca bozmanın hükmü temyiz etmeyen diğer sanık …‘e da sirayetine, 08.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/8358 Karar: 2016/4885 Tarih: 31.05.2016

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

I-…‘ın “resmi belgede sahtecilik” suçundan mahkumiyetine dair hükme yönelen temyiz itirazının incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle;

KARAR : T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,

Bozmayı gerektirmiş ise de yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümden TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların çıkartılması ile yerine “TCK’nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” ibaresi eklenmek suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

II-…‘ın “başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçundan mahkumiyetine dair hükme yönelen temyiz itirazlarına gelince;

Cumhuriyet Başsavcılığının 27.04.2012 gün ve … sayılı iddianeme içeriğinde, başka bir suç nedeniyle yakalanan sanığın, üzerinde kendi fotoğrafı bulunan ancak … adına düzenlenmiş olan nüfus cüzdanını görevlilere ibraz ettiğinin anlatılması ve sevk maddesinde resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmasının talep edildiğinin anlaşılması karşısında, sanık … hakkında “resmi belgede sahtecilik” suçundan mahallinde zamanaşımı süresince bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.

1- Olay tarihinde hakkında başka bir suç nedeniyle yapılan ihbar sonucu yakalanan sanığın …‘ın kimlik bilgilerine göre sahte düzenlenmiş suça konu nüfus cüzdanını ibraz edip, kendisini bu isimle tanıtması şeklinde gerçekleşen somut olayda, mağdur hakkında adli soruşturma başlatıldıktan sonra sanığın alınan ifadesinde gerçek isminin … olduğunu, ibraz etmiş olduğu nüfus cüzdanının sahte olduğunu ikrar ettiğinin anlaşılması karşısında etkin pişmanlığı düzenleyen 269/2. madde hükmü yerine 269/3-a maddesi uygulanmak suretiyle yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesi,

Yasaya aykırı,

2- T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk ,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş olup sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 31.05.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/39277 Karar: 2016/4751 Tarih: 14.03.2016

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, Konak İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün 08.10.2007 tarih ve 2007/7122 Sayılı yazısıyla, hastanaye ait güvenlik kamera kayıtlarının süre sebebiyle silindiğinin ve sanığın olaya dair tanık da bildirmediğinin anlaşılması karşısında, tebliğnamedeki (2) numaralı bozma düşüncesine bu yönüyle iştirak edilmeyerek yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-)Müştekiler vekilinin şikayet dilekçesinde, olaya dair açık kimlik ve adres bilgilerini belirterek dinlenmesini talep ettiği kişinin usulune uygun şekilde duruşmaya celbi ile tanık sıfatıyla beyanları alındıktan sonra tehdit suçuna dair sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturmayla hüküm kurulması,

2-)İftira suçunun oluşabilmesi için, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerektiği, somut olayda ise; sanığın iddialarının maddi vakıalara dayandığı ve eyleminin suç işlemediğini bildiği kimseye suç atmak biçiminde olmayıp anayasal şikayet hakkını kullanma niteliğinde bulunduğu tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın iddiasını ispat edememesinin tek başına iftira suçuna vücut vermeyeceği gözetilmeden, yasal unsurları itibariyle oluşmayan suçtan beraati yerine, mahkumiyetine karar verilmesi,

3-)Kabule göre de;

a-)TCK’nın 61. maddesindeki ölçütler ve aynı Kanunun 3. maddesindeki “fiilin ağırlığı ile orantılı ceza verilmesi ilkesi” çerçevesinde, temel cezanın saptanması gerektiği gözetilmeden, dosya içeriğiyle uyumlu olmayan “suçun işleniş şekli, suç kastının yoğunluğu, suç yeri” gibi anılan maddedeki bazı ibarelerin soyut tekrarlanması suretiyle, temel cezaların alt sınırdan uzaklaşılarak ve hakkaniyet ölçülerine uyulmayarak fazla ceza tayini,

b-)Sanığın iftira suçuna konu imzasız dilekçeyi, soruşturma aşamasında kendisinin verdiğini belirtmesinin, iftiradan dönme niteliğinde olmadığının anlaşılması karşısında, koşulları oluşmadığı halde TCK’nın 269. maddesinin uygulanması,

c-)Sanığın iftirasından dönmesinin Cumhuriyet Savcısına suçun bildirilmesinden sonra gerçekleştiği ve bu sebeple cezasında TCK’nın 269 /2. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiği halde, anılan maddenin birinci fıkrası gereğince indirim yapılarak eksik ceza tayini,

d-)Tehdit suçunda kurulan hükme dair olarak, Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 Sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 Sayılı CMUK’nın 326/ son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/1233 Karar: 2016/1814 Tarih: 29.02.2016

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

Dosya kapsamına göre, hırsızlık suçunu işlediği şüphesiyle yakalanan ve kullandığı başkasına ait kimlik bilgilerinin yer aldığı kendi fotoğrafı yapıştırılmış sahte sürücü belgesindeki isimle 30.03.2006 tarihinde tutuklanan sanığın, cezaevinde 06.04.2006 tarihinde verdiği ifade ile gerçek kimliğini açıklayarak etkin pişmanlık göstermesine karşın 5237 Sayılı Kanun’un 269. maddesinin uygulanma olanağı tartışılmadan aynı Kanunun 268/1 ve 267/1. maddeleri gereğince hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 23.12.2014 gün ve 94660652-105-34-10002-2014-23139/76541 Sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunmuştur. Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : I- ) Olay:

Hırsızlık suçunu işlediği şüphesiyle yakalanan ve …‘ya ait kimlik bilgilerinin yer aldığı kendi fotoğrafı yapıştırılmış sahte sürücü belgesindeki isimle 30.03.2006 tarihinde tutuklanan sanığın, cezaevinde 06.04.2006 tarihinde verdiği ifade ile gerçek kimliğini açıklayarak etkin pişmanlık gösterdiği şeklinde gerçekleşen olayda; sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan TCK’nın 267/1, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet kararı verildiği, bu kararın sanık … tarafından temyiz edilmediği, diğer sanık Suat Çelik tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesi 07.06.2010 tarihli kararı ile TCK’nın 269. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin tartışılması gerektiğinden bahisle kararı bozduğu, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda her iki sanık hakkında TCK’nın 269/1. maddesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanarak hüküm kurulduğu, bu kararın ise bu defa sanık … tarafından temyizi üzerine de Yargıtay 4. Ceza Dairesi 15.05.2014 tarihli kararı ile sanık hakkındaki ilk kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği, mahkemece verilen 21.06.2011 tarihli kararın sanık … hakkında hukuken geçersiz ve yok hükmünde olduğu kabul edilerek yapılan inceleme neticesinde, sanığın temyiz dilekçesini süresi içerisinde vermediğinden bahisle temyiz isteğinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

II- ) Kanun yararına bozma istemine dair uyuşmazlığın kapsamı:

Dosya kapsamına göre, hırsızlık suçunu işlediği şüphesiyle yakalanan ve kullandığı başkasına ait kimlik bilgilerinin yer aldığı kendi fotoğrafı yapıştırılmış sahte sürücü belgesindeki isimle 30.03.2006 tarihinde tutuklanan sanığın, daha sonra cezaevinden 06.04.2006 tarihinde verdiği ifade ile gerçek kimliğini açıklayarak etkin pişmanlık göstermesine karşın TCK’nın 269. maddesinin uygulanma olanağı tartışılmadan hüküm kurulmasına ilişkindir.

III- ) Hukuksal Değerlendirme:

Sanığın hırsızlık suçunu işlediği şüphesiyle yakalandığında …‘ya ait kimlik bilgilerinin yer aldığı kendi fotoğrafı yapıştırılmış sahte sürücü belgesindeki isimle beyanda bulunarak 30.03.2006 tarihinde tutuklandığı, cezaevinden 06.04.2006 tarihinde verdiği ifade ile de mağdur hakkında kovuşturma başlamadan önce gerçek kimliğini açıklayarak etkin pişmanlık göstermesi karşısında, TCK’nın 269/2. maddesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasında hukuka uygunluk görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, Bakırköy 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13.02.2008 tarihli ve 2006/456 esas, 2008/37 Sayılı kararının, 5271 Sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Başkasının kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün iptali ile hukuka aykırılığın CMK’nın 309/4-d maddesine istinaden düzeltilmesi mümkün görüldüğünden;

“1- Sanık …‘ın sübut bulan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan eylemine uyan TCK’nın 268/1 maddesi delaletiyle 267/1 maddesi gereğince suçun işleniş şekil ve özellikleri, suç sebep ve saikleri, meydana gelen zararın ağırlığı nazara alınarak takdiren 1 YIL HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

2- ) Sanığın mağdur hakkında kovuşturma başlamadan önce gerçek kimliğini açıklayarak etkin pişmanlık göstermesi sebebiyle iş bu cezasından TCK’nın 269/2 maddesi uyarınca 3/4 oranında indirim yapılarak 3 AY HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA,

3- ) Sanığın sabıkalı hali ve suç işleme hususundaki eğilimi nazara alınarak hakkında TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına,

4- ) Sanığın sabıkalı hali ve suç işleme hususundaki eğilimi nazara alındığında, cezanın ertelenmesi ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde ilerde suç işlemekten çekineceğine dair Dairemizde olumlu kanaat oluşmadığından sanık hakkında TCK’nın 51. maddesiyle CMK’nın 231/5. maddelerinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına,

5- ) Sanığın kişiliği gözetilerek hakkında TCK’nın 50. maddesinin uygulanmasına takdiren yer olmadığına,

6- )Sanığın 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddenin 1. fıkrasının ( C ) bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverme tarihine diğer bentlerde yazılı haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına,” diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/272 Karar: 2015/265 Tarih: 23.03.2015

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Gerekçeli karar başlığında suç adı olarak ‘’ başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması’’ yerine ‘‘iftira’’ yazılması ve mağdur F. B.’ın gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/2 nci maddesine muhalefet edilmesi,

2- Uyuşturucu madde satmaya çalışırken yakalanması üzerine kendisini mağdurun kimlik bilgileriyle tanıtan sanığın, kollukta gerçek kimliğini açıkladığının anlaşılması karşısında, hakkında TCK’nın 269 uncu maddesinin uygulanma olanağı bulunup bulunmadığı hususunun tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,

3- TCK’nın 53 üncü maddesinin uygulanmamasının kazanılmış hak olarak değerlendirilemeyeceği gözetilerek; sanığın kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkum edildiği halde, anılan maddede düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilmemesi,

Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı bozulmasına, 23.03.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/532 Karar: 2015/252 Tarih: 23.03.2015

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Sanığın, kimlik bilgilerini kullandığı S. A. (Beğde) hakkında Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.06.2012 gün ve 2012/484 E- 2012/668 K. sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda; hırsızlık, konut dokunulmazlığı bozma ve mala zarar verme suçlarından mahkumiyet hükmü kurulduğu, mağdur S.’ın ise henüz parmak izi karşılaştırılması yapılmadan 15.06.2012 günü Batman Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaat ederek özetle; kardeşi olan Eşref’in İstanbul ilinde hırsızlık olayına karışıp kimlik bilgilerini kullandığını, bu suçtan dolayı hapis cezası aldığını kendisine söylediğini beyan etmesi karşısında TCK’nın 269/3-b maddesinde düzenlenmiş olan etkin pişmanlık hükmünün karar yerinde tartışmasız bırakılması;

2- Bakırköy 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.06.2012 gün ve 2012/484 E-2012/668 K. sayılı dosyanın getirtilip incelenmesi, denetime olanak sağlayacak biçimde onaylı bir suretinin bu dosya içerisine konularak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 23.03.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/44511 Karar: 2015/1940 Tarih: 21.01.2015

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Sanığın, içkili gazinoda alkol aldıktan sonra telefonunun yanında olmadığını fark edip geri dönerek önceden hesap anlaşmazlığı nedeniyle tartıştığı garsonlardan sorması ve onların ilgilenmemeleri nedeniyle karakola alkollü olarak gidip telefonun gasp edildiğini bildirdikten sonra, soruşturma evresinde polis ve Cumhuriyet Savcısı önünde “fazla alkollü olduğumdan telefonumun garsonlar tarafından alındığını zannediyordum” ve “alkolün etkisi ile beni gaspettiler diye müracaat etmiş olabilirim, kimse beni gaspetmedi” diyerek iftiradan dönmesinin TCK’nın 269/2. maddesinin uygulanmasını gerektirdiği, kovuşturma aşamasında talimatla alınan beyanlarında, parası ve telefonunun gasp edildiğini bildirmesinin, iftira nedeniyle açılan kamu davasında haklı olduğunu kanıtlamaya çalışma olarak kabul edilebileceği gözetilmeden, etkin pişmanlık hükümleri uygulanmayarak fazla cezaya hükmolunması,

SONUÇ : Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/29861 Karar: 2014/12632 Tarih: 08.05.2014

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

Atılı suç nedeniyle yakalanan sanığın kimlik bilgilerini kullandığı S. hakkında hırsızlık suçundan açılan dava sırasında, 08.06.2011 tarihinde sorgusu yapılan S.’in suçu işleyen kişinin kendisi olmadığını, kardeşi H. olduğunu söylemesi, aynı duruşmada hazır bulunan mağdur Z.’nın da bu ifadeyi doğrulaması üzerine iftiranın ortaya çıkmasından sonra, 21.09.2011 tarihli oturumda tanık olarak dinlenen sanığın, S.’in kimlik bilgilerini kullandığını kabul etmesinin iftiradan dönme olarak değerlendirilemeyeceği gözetilmeden, sanık hakkında hükmolunan cezadan TCK’nın 269/3-a maddesi uyarınca indirim yapılması karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Sonuç: Yapılan duruşmaya toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre sanığın temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 08.05.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/15366 Karar: 2014/5666 Tarih: 07.05.2014

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

1- ) Görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükme yönelik incelemede:

Görevi yaptırmamak için direnme suçunu birden fazla infaz koruma memuruna karşı cebir ve şiddet göstererek hukuksal anlamda tek bir fiil gerçekleştiren sanık hakkında tayin olunan cezanın 5237 Sayılı T.C.K.nın 43/2. maddesiyle arttırılması gerektiği gözetilmeden eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,

2- ) İftira suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince:

a- ) Cezaevinde karışmış olduğu olay sebebiyle müşahade odasına götürülürken infaz koruma memurlarına direnmesi sırasında yaralanan sanığın, iftira suçunun maddi eser ve delillerini uydurma niteliğinde bir eyleminin olmadığı gözetilmeden hakkında tayin olunan cezanın T.C.K.nın 267/2. maddesiyle arttırılması suretiyle fazla cezaya hükmolunması,

b- ) Sanığın, mağdurlar hakkındaki iftirasından Cumhuriyet Savcılığındaki 23.1.2009 tarihli beyanıyla döndüğü ancak kovuşturma aşamasında 29.6.2009 tarihli beyanıyla mağdurlara isnad ettiği eylemin doğru olduğunu söyleyerek iftiradan dönme isteğinden vazgeçtiğinin anlaşılması karşısında. T.C.K.nın 269/2. maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanamayacağının düşünülmemesi

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, tayin olunan sonuç cezanın süresi yönünden kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 07.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/2479 Karar: 2012/19661 Tarih: 04.10.2012

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Sanığın, üzerinde kendinde ait fotoğrafı bulunan ancak kardeşine ait kimliği kolluk görevlilerine verdikten sonra, soruşturma aşamasında gerçek kimliğini açıklayarak gerçeğe dönmesi nedeniyle TCK’nın 269 uncu maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,

Sonuç: Yasaya aykırı ve sanık M. P.’ın temyiz nedenleriyle tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 04.10.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2010/29882 Karar: 2012/19135 Tarih: 02.10.2012

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi:

KARAR : Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre sanığın kasıtlı suçtan 1 yıl hapis cezasına mahkumiyetinin bulunduğunun anlaşılması karşısında yasal koşulları bulunmasına karşın T.C.K.nın 58. maddesinde yer alan tekerrür hükümleri uygulanmamış ise de aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni sayılmayarak yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- ) Sanığın 09.04.2008 günü kolluk görevlilerince hırsızlık suçu işlediği şüphesiyle yakalanması üzerine ismini B. A. olarak bildirdiği parmak izleri alındıktan sonra, parmak izlerinin S. H.’ya ait olarak kayıtlı bulunduğunun anlaşıldığı, sanığın kendisini gerçek bir kişi olan S. H. olarak bildirdiğine dair tutanağa rastlanmamakla birlikte sanık 10.04.2008 tarihli ifadesinde, yakalanması üzerine adını B. olarak verdiğini ancak parmak izi incelemesinde kimlik bilgilerinin S.H. olarak çıkması üzerine hakkında kesinleşmiş hapis cezası bulunduğundan ismini S. H. olarak belirttiğini ancak pişman olup asıl isminin B. olduğunu söylediği, sanığın daha önce parmak izlerinin S. H. olarak alınmasına neden olan olayla ilgili olarak değil 10.04.2008 tarihli eylemi sebebiyle dava açıldığının anlaşılması ve S. H. hakkında açılmış bir dava bulunmaması karşısında, sanık lehine T.C.K.nın 269. maddesindeki etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,

2- )Aynı mahkemenin 2008/169 esas sayılı dava dosyasının içeriği duruşma tutanaklarına geçirilmeden hükme dayanak alınması,

3- ) Hapis cezasına mahkumiyetin yasal sonucu olarak T.C.K.nın 53. maddesinin uygulanmasına karar verilmemesi.

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz nedenleriyle tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2011/3 Karar: 2011/4 Tarih: 10.01.2011

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

Temyiz süresinin geçmesine dayanılarak verilen yerel mahkemenin temyiz isteğinin reddine ilişkin kararına karşı yapılan itiraz, kararın hüküm fıkrasında, CYY.nın aykırı olarak yanıltıcı ifade kullanılması ve tebligatın da yöntemince uygun yapılmaması sebebiyle yerinde görüldüğünden RED KARARININ KALDIRILMASI suretiyle işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

1-)Aynı yargı çevresinde başka suçtan cezaevinde tutuklu bulunan ve “duruşmalarda bulunmaktan bağışık tutulması” hususunda karar verilmemiş olan sanığın hüküm oturumunda hazır edilmemesi suretiyle CYY.nın aykırı davranılması,

2-) Şişli 6.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2006/628 Esas sayılı dosyasının bu davayı ilgilendiren belgelerin onaylı örneklerinin dosyaya konulması ve sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazıl şekilde hüküm kurulması,

3-) Kabule göre;

a-) Sanığın eyleminin ağırlığıyla orantılı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden hüküm kurularak T.C.K.nın 3/1. maddesine aykırı davranılması,

b-) Mağdur hakkında dava açılıp beraatine karar verildikten sonra iftira suçundan açılan dava sırasında ve karardan önce sanığın iftiradan rücu etmesi karşısında, T.C.K.nın 269. maddesinin 3.fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

c-) Suç tarihinden sonra kesinleşen hükme dayanılarak T.C.K.nın 58. maddesinin uygulanması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, infaz başlanmış ise, infazın durdurularak sanığın tahliyesine, başka suçtan tutuklu ya da hükümlü olmadığı takdirde salıverilmesi için Yargıtay C. Başsavcılığına yazı yazılmasına, 10.1.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas: 2009/7412 Karar: 2009/11373 Tarih: 15.09.2009

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

I- Sanık Ü.B. hakkında kurulan hükümlere ilişkin yapılan incelemede;

1- Sanık hakkında tehlikeli maddelerin izinsiz bulundurulması suçundan kurulan hükme ilişkin yapılan incelemede;

04.12.2007 tarihli ekspertiz raporu ile 18.01.2008 tarihli iki kişilik bomba uzman heyetinin tanzim ettiği raporda “RDX” olarak belirtilen davaya konu tehlikeli maddenin, 5237 sayılı TCK’nun 174/1 madde ve fıkrası kapsamında tek başına patlayıcı, yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici veya sürekli hastalığa yol açıcı özelliğe sahip olup olmadığı tereddüte yer vermeyecek biçimde kesin olarak saptanması için dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilerek belirtilen hususlarda rapor aldırıldıktan sonra sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden eksik soruşturmayla yazılı biçimde hüküm kurulması,

2- Sanık hakkında iftira ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümlere ilişkin olarak;

Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine; ancak,

a ) Sanığın, mağdur gözaltına alındıktan sonra ancak kovuşturma başlamadan önce iftiradan döndüğünün anlaşılması karşısında, sanık hakkında iftira suçundan hüküm kurulurken etkin pişmanlık hükümleri uygulanarak 269/2 madde ve fıkrası uyarınca cezasından indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde uygulama yapılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,

b ) Her iki suçtan da kurulan hükümde, dosyada mevcut adli sicil kaydı içeriğine göre ertelemeye engel geçmiş mahkumiyeti olmayan sanığın, yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede oluşan kanaate göre cezasının ertelenip ertelenmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal ve yeterli olmayan gerekçeye dayanılarak ertelemeye yer olmadığına karar verilmesi,

II- Sanık B.K. hakkında kurulan hükümlere yönelik temyizlere gelince;

Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine,

Ancak;

Mahkumiyet hükmünün sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamasına olanak sağlaması bakımından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediği hususunda, yasada öngörülen ölçütlerin diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce mahkemece her bir suç için ayrı ayrı hukuki gerekçeleri gösterilerek bir değerlendirme yapılması, uygulanmaması yönünde bir kanaate ulaşılması halinde ise, ertelemeye engel geçmiş mahkumiyeti bulunmayan sanığın, yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda yine her bir suç, için ayrı ayrı durumunun değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden “işlediği diğer suçlarla birlikte değerlendirildiğinde ertelemeye ve CMK’nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına” şeklindeki yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile karar verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 15.09.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2008/984 Karar: 2009/14250 Tarih: 14.07.2009

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi:

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- İşlediği hırsızlık suçu nedeniyle soruşturma esnasında mağdur N. K.’a ait kimlik bilgilerini kullanan sanığın soruşturmaya başlandıktan sonra, ancak kovuşturma başlamadan önce gerçek kimlik bilgilerini bildirerek gerçeğe döndüğünün anlaşılması karşısında; sanık hakkında etkin pişmanlık nedeniyle 5237 Sayılı TCK.nun 269/2. madde ve fıkrası uyarınca indirim yapılması gerektiği gözetilmeyerek fazla ceza tayini,

2- 5237 Sayılı TCK.nun 62. maddesinde yazılı sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki etkileri gibi hususlar irdelenip tartışılmadan, “ sanık hakkında başkaca… indirim nedeni bulunmadığından uygulama yapılmasına takdiren yer olmadığına” biçiminde yetersiz ve yasal olmayan gerekçeyle hüküm kurulması,

3- Sanığa ait adli sicil kaydında yer alan Ceyhan Asliye Ceza Mahkemesinin 29.11.2001 tarih 284-1639 sayılı mahkumiyet kararının 5237 Sayılı TCK.nun 58. maddesindeki tekerrür koşullarını oluşturduğunun gözetilmemesi,

4- Erteleme dışı bırakılan hapis cezasının yasal sonucu olup infaza ilişkin bulunan 5237 Sayılı TCK.nun 53/1. madde ve fıkrasındaki hak yoksunluklarının karar yerinde gösterilmemesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı ve sanık K. D.’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN 5320 sayılı Yasanın 8/1 ve 1412 sayılı CYY.nın 326/son. maddeleri gözetilerek BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 14.07.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2456 Karar : 2018/12388 Tarih : 25.09.2018

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

I-Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;

Sanığın kesintisiz takip olmaksızın müşteki tarafından AVM dışarısında yakalandığının anlaşılması karşısında suçun tamamlandığı gözetilmeksizin yazılı şekilde teşebbüs hükümlerinin uygulanması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Sanığın adli sicil kaydına göre en ağırı cezayı gerektiren mahkumiyetinin tekerrüre esas alınması yerine karar gerekçesinde birden fazla ilamın tekerrüre esas alınması suretiyle infazda duraksamaya neden olunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘ın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322.maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hırsızlık suçuna ilişkin olarak hüküm fıkrasından sanık hakkında “TCK’nın 58.maddesinin uygulanmasına” ilişkin bölümden “Antalya 1. Sulh Ceza Mahkemesinin ilamına” ilişkin kısmın çıkarıltılması suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

II-Sanık hakkında iftira suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak,

1-Sanığın yakalandığı sırada görevlilere isminin … olduğunu belirttiğinin anlaşılması karşısında, gerçekte bu isimde bir şahsın varlığının tespiti halinde eylemin TCK’nın 268/1 maddesi delaletiyle 267/1. maddesi uyarınca ‘‘iftira’’ suçunu, gerçekte böyle bir şahsın varlığının tespit edilememesi halinde ise TCK’nın 206. maddesi uyarınca ‘‘yalan beyanda bulunma’’ suçunu oluşturacağı düşünülerek tereddüde mahal vermeyecek bir şekilde, … isimli şahsın kimlik bilgilerinin tespiti ile nüfusa kayıtlı olup olmadığı, araştırılarak mağdur sıfatı ile dinlenmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi,

2-14.06.2014 tarihli tutanağa göre kolluk görevlilerinin şüphe üzerine araştırma yapmaları sonucu gerçek kimliğinin tespit edildiğinin anlaşılması karşısında, koşulları oluşmadığı halde sanık hakkında TCK’nın 269. maddesinin uygulanması,

3-Sanığın adli sicil kaydına göre en ağırı cezayı gerektiren mahkumiyetinin tekerrüre esas alınması yerine karar gerekçesinde birden fazla ilamın tekerrüre esas alınması suretiyle infazda duraksamaya neden olunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘ın temyiz istemi bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 1412 Sayılı CMUK’un 326/son. maddesi gereği sanığın ceza süresi yönünden kazanılmış hakkının gözetilmesine 25.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2168 Karar : 2017/6435 Tarih : 14.12.2017

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

5271 sayılı CMK’nın 225/1. maddesindeki “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının kanuna aykırı olduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 09.10.2007 gün ve 2007/11-44-200 sayılı Kararında da vurgulandığı gibi, bir olayın açıklanması sırasında başka bir hadiseden söz edilmesinin o hadise hakkında da dava açıldığını göstermeyeceği ve dava konusu yapılan eylemin açıklıkla ve bağımsız olarak gösterilmesi gerektiği nazara alınmadan 5271 sayılı CMK’nın 225/1. maddesine aykırı biçimde, mağduru alıkoyma eylemiyle ilgili olarak usulen kamu davası açılması sağlanmadan, yazılı şekilde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan da mahkûmiyet hükmü kurulması,

Anayasa Mahkemesinin 10.04.2013 tarih ve 2013/14 Esas, 2013/56 sayılı Kararı ile 5237 sayılı TCK’nın 267/5. maddesindeki “…süreli hapis cezasına mahkumiyeti halinde, mahkum olunan cezanın üçte ikisi kadar hapis cezasına…” bölümünün, iptaline karar verilerek 10.06.2014 tarihinde yürürlüğe girmesi karşısında, sanığın iftira suçu açısından hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,

Sanığın 17.04.2012 tarihli savcılık beyanı ile iftirasından dönerek etkin pişmanlık gösterdiği anlaşılmasına rağmen, hakkında TCK’nın 269. maddesinin uygulanmaması,

Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/10312 Karar : 2017/735 Tarih : 15.02.2017

  • TCK 269. Madde

  • Etkin Pişmanlık

I-Sanık hakkında başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanmak suçundan verilen hükme yönelik temyiz incelemesinde:

Sanığın müştekinin adına düzenlenmiş sürücü belgesini kullanarak kiralamış olduğu aracı süresinde iade etmediğinden bahisle güveni kötüyü kullanma suçundan yapılan soruşturma kapsamında, ifadesi alınan müşteki …‘nin vermiş olduğu bilgi ve belgelere istinaden sanığın gerçek kimliğinin ortaya çıkarıldığı, sanığın kendiliğinden pişmanlık duyarak gerçek kimliğini açıklamadığı anlaşılmakla, tayin olunan temel cezadan uygulama yeri olmayan TCK’nın 269/2. maddesi uyarınca indirim yapılarak eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.

Toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı nedenlerin varlığı takdir kılınmış ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,

II-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik temyiz incelemesine gelince;

Sanık hakkında, … adına düzenlenmiş ancak üzerinde kendi fotoğrafı bulunan sahte sürücü belgesini kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçundan açılan davada; suça konu belge aslının ele geçirilememesi nedeniyle unsurları taşıyıp taşımadığının tespiti mümkün bulunmadığı cihetle, yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı ve beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 15.02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS