0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Tanık ve Bilirkişinin Naiple veya İstinabe Yoluyla Dinlenmeleri

CMK Madde 180

(1) Hastalık veya malûllük veya giderilmesi olanağı bulunmayan başka bir nedenle bir tanık veya bilirkişinin uzun ve önceden bilinmeyen bir zaman için duruşmada hazır bulunmasının olanaklı bulunmayacağı anlaşılırsa, mahkeme onun bir naiple veya istinabe yoluyla dinlenmesine karar verebilir.

(2) Bu hüküm, konutlarının yetkili mahkemenin yargı çevresi dışında bulunmasından dolayı getirilmesi zor olan tanık ve bilirkişinin dinlenmesinde de uygulanır.

(3) Davayı görmekte olan mahkeme, zorunluluk olmadıkça, büyükşehir belediye sınırları içerisinde bulunan şikâyetçi, katılan, sanık, müdafi veya vekil, tanık ve bilirkişilerin istinabe yoluyla dinlenmesine karar veremez.

(4) İstinabe olunan mahkeme, büyükşehir belediye sınırları içerisinde ise, ilgililer kendi yargı çevresinde bulunmasa da büyükşehir belediye sınırları içerisinde yerine getirilmesi gereken istinabe evrakını geri çevirmeksizin gereğini yapar.

(5) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre tanık veya bilirkişinin aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle dinlenebilmeleri olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak ifade alınır. Buna olanak verecek teknik donanımın kurulmasına ve kullanılmasına ilişkin esas ve usuller yönetmelikte gösterilir.


Makale: Tensip Zaptı Nedir?

Ceza Muhakemesinde Duruşma


CMK Madde 180 Gerekçesi

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde yer alan “adil yargılama” ve “sözlülük” ilkeleri gereği ve bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda; esas hakkında hükmü verecek olan mahkemenin tanığı (ve özellikle sanığı) bizzat kendisinin duruşmada dinlemesi zorunludur.

Maddede bu kuralın kabul edilebilen ender istisnalarından birisi düzenlenmiştir. Madde gereğince tanık veya bilirkişinin naiple veya istinabe yoluyla dinlenebileceği hâller şunlardır:

1.Hastalık veya malûllük veya giderilmesi olanağı bulunmayan bir nedenle tanık veya bilirkişinin uzun veya önceden bilinmeyen bir zaman için duruşmada hazır bulunamayacağının anlaşılması,

2.Tanık veya bilirkişinin konutlarının uzak bulunmasından dolayı davet edilmelerinin zor olması.

Maddenin dördüncü fıkrasında, davaların uzamasına neden olan bir uygulamayı ortadan kaldırmak amacı ile, istinabe edilen ilgili mahkemenin, büyükşehir belediye sınırları içerisinde kendi yargı çevresinde bulunmasa bile, istinabe evrakını geri çeviremeyeceği ve gereğini yapacağı açıklanmış ve üçüncü fıkrada da ayrıca büyükşehir belediye sınırları içerisinde bulunan şikâyetçi, katılan, sanık, avukat, tanık ve bilirkişilerin istinabe yolu ile değil, doğrudan davet edilerek dinlenecekleri hükmü getirilmiştir.

Tanık veya bilirkişinin istinabe yoluyla dinlenmelerinden doğabilecek sakıncaları ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için, esas hakkında hükmü verecek mahkemece de görüntülü biçimde izlenip soruların da sorulabileceği video marifetiyle yayın yönteminin olanak bulundukça uygulanması gerekli görülmüştür. Bu sistemin, nasıl kurulup işletileceğine ve buna olanak verecek teknik donanımın kurulmasına ve kullanılmasına ilişkin esas ve usuller yönetmelikte düzenlenecektir.


CMK 180 (Tanık ve Bilirkişinin Naiple veya İstinabe Yoluyla Dinlenmeleri) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/8432 Karar : 2017/4115 Tarih : 18.05.2017

  • CMK 180. Madde

  • Tanık ve Bilirkişinin Naiple veya İstinabe Yoluyla Dinlenmeleri

Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü;

Sanığın savunmasının alındığı 03.06.2015 tarihli duruşmada sanığa iddianamenin okunduğu açıkça belirtilmemiş ise de; duruşma zaptına göre CMK’nın 191/3-c,150/1,176/1-2, 177/1, 180,196 ve 147’nci maddelerinde belirtilen yasal hakları tek tek hatırlatılarak sanığın da yasal haklarını anladığını ve savunmasının kendisinin yapacağını beyan ettiği anlaşılmakla; iddianame okunmadığından bahisle bozma öneren tebliğname görüşüne iştirak edilmemiştir.

Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;

TCK’nın 50/6. maddesinde bulunan “yaptırım” ibaresinin 01.03.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 26.02.2008 tarih 5739 sayılı Kanunun 4. maddesi ile “tedbirin” olarak değiştirilmesi ile sözü edilen maddenin birinci fıkrasının “a” bendi uyarınca hapis cezasının paraya çevrilmesi seçenek yaptırım ,diğer bentlerde düzenlenen hususların ise seçenek tedbir niteliğinde olduğu,TCK nın 50/6. maddesinde hükmün kesinleştikten sonra Cumhuriyet Savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesinin sonuçlarının düzenlendiği, somut durumda ise sanık hakkında bir tedbir niteliğini haiz olmayan, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği, kaldı ki bu durumun hükmün tesisi aşamasında değil, hükmün kesinleşmesinden sonra infaz aşamasında nazara alınacağı hususu gözetilmeksizin infazı kısıtlar biçimde karar tesis edilmesi, yine sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının taksitlendirilmesi akabinde taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmının tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği hususuna hükümde yer verilmemek suretiyle TCK’nın 52/4. maddesine aykırı davranılması,

Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasının 5 numaralı bölümündeki “TCK’nın 50/6. maddesi gereğince hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet Savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde sanık hakkında verilen kısa süreli hapis cezasının tamamen infaz edileceğinin sanığa ihtarına,” ibaresinin hükümden çıkarılması yerine ‘‘TCK’nın 52/4. maddesi gereğince taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmının tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtarına’’ ibaresinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün, DÜZELTİLEREK ONANMASINA; 18.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/7396 Karar : 2016/4393 Tarih : 16.05.2016

  • CMK 180. Madde

  • Tanık ve Bilirkişinin Naiple veya İstinabe Yoluyla Dinlenmeleri

Davadan ve duruşma gününden usulüne uygun biçimde haberdar edilmesine rağmen, duruşmaya katılmayan ve CMK`nun 237. maddesine uygun biçimde talepte bulunup katılan sıfatını almayan şikayetçinin temyiz talebinin reddine ilişkin 20.06.2012 günlü ara karar usul ve yasaya uygun görüldüğünden iş bu red kararının istem gibi ONANMASINA, 16.05.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Sayın çoğunluğun ilk derece mahkemesinin red yönündeki kararının onanması görüşüne aksi kanaatle iştirak etmemekteyim.

Dava dosyasının incelenmesinde;

Müşteki …’in başvurusu üzerine başlatılan soruşturmada Cumhuriyet savcısı tarafından ifadesi alınırken şikayetçi olduğunu, hakim-savcı adayı olarak Ankara`da bulunduğunu, bir ay sonra ayrılacağını beyan ettiği, adresinin “……..“ olarak yazıldığı,

18/04/2011 tarihli iddianame ile sanıklar hakkında resmi evrakta sahtecilik ve hakaret suçlarından kamu davası açıldığı, müşteki adresinin “…….“ şeklinde belirtildiği.

Mahkemece 22/04/2011 tarihinde iddianamenin kabul edildiği, tensiple “suçtan zarar görene duruşma gününü bildirir çağrı kağıdı tebliğine“ dair karar verildiği,

13/07/2011 tarihli ilk oturumda müştekinin çağrı tebliğine rağmen gelmediğinin ve tutanağın 3.sayfasında “şahit ifadelerine karşı sanıklar ve sanıklar müdafıinden ayrı ayrı soruldu:…., müşteki Kars savcı adayıdır, gelecek celse hazır bulunacağını öğrendik dediler“ şeklinde beyan yazıldığı, ayrıca “‘Müşteki … gelecek celse hazır olduğunda şikayet ve delillerinin tesbitine“ dair ara kararı verildiği,

…..Adli Yargı Adalet Komisyonu tarafından 26/08/2011 tarihli yazı ile Hakim adayı … hakkında yürütülen disiplin soruşturmasına esas olmak üzere kamu davası dosyasının onaylı suretinin istendiği,

17/11/2011 tarihli 2. oturum sonunda “Müşteki …in dosyada mevcut en son adresine CMK.`nun 235 maddesi gereğince meşruhatlı davetiye çıkarılmasına, gelmediği takdirde yokluğunda duruşmaya devam olunacağının bildirilmesine“ dair ara kararı verildiği, davetiyenin “Tepe mah. Postane cad. No:24 Sarıkamış/Kars Merkez Ankara“ adresine çıkarıldığı, posta memuru tarafından evrak üzerine “Kale Cağ Kebap Salonu / Kars“ adresi yazılarak “iş yerinde kardeşi …. tebliğ edildi“ açıklamasıyla tebliğ işleminin yapıldığı,

15/02/2012 tarihli oturumda müşteki adına davetiye tebliğine rağmen gelmediğinden ifadesinin tesbitinden vazgeçilerek resmi belgede sahtecilik suçundan beraat, hakaret suçlarından ceza vermekten vazgeçilmesine yönelik hüküm kurulduğu.

Gerekçeli karara müşteki adının yazıldığı, kararın müştekiye tebliğ edilmediği, müştekinin 04/06/2012 havale tarihli temyiz dilekçesi sunduğu, adresini “…..” olarak bildirdiği,

Mahkemece 20/06/2012 tarihinde müştekinin duruşmaya gelmediği ve katılma talebi olmadığından temyiz isteminin reddine dair ek karar verildiği, kararın yine “…..” adresine tebliğe çıkarıldığı,

Müştekinin bu defa 19/07/2012 tarihinde red kararım kalemde bizzat tebellüğ ettiği, buna dair tebliğ evrakı düzenlendiği, 26/07/2012 tarihinde bu karara karşı temyiz dilekçesi sunulduğu.

Dairemizin sayın çoğunluğu tarafından ilk derece mahkemesinin red kararının onanması yönünde kanaate varıldığı görülmüştür.

Müştekinin duruşmaya çağırılması (5271 s. CMK madde 233), müştekinin kovuşturma evresindeki hakları (5271 s. CMK madde 234), mağdur ile şikâyetçinin davete uymamaları (5271 s. CMK madde 235), tanıkların çağırılması (5271 s. CMK madde 43), tanık ve bilirkişinin naiple veya istinabe yoluyla dinlenmeleri (5271 s. CMK madde 180), kararların açıklanması ve tebliği (5271 s. CMK madde 35), katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanın kanun yoluna başvurma hakkı (5271 s. CMK madde 260/1) ile meri mevzuat hükümleri bakımından değerlendirme yapıldığında; yargılama sürecinde görevli ve yetkili mahkemenin yargı çevresi dışında ikamet ettiği ve yine dosya kapsamından olay tarihinde hakim- Cumhuriyet savcısı adayı olmakla soruşturma ifadesi sırasında bildirdiği adresinde bulunmayacağı açık olan, kısa bir yazışma ile görev yeri ve adresi kolaylıkla belirlenebilecek müştekinin güncelliğini kaybetmiş, ailesinin oturduğu memleket adresine salt çağrı kağıdı tebliğe gönderilmesi ile müştekinin yasanın aradığı manada duruşmadan haberdar edilmesi ve yasal haklarını kullanmasına imkan tanınmış sayılamayacağı, ayrıca CMK’nun 235 maddesi meşruhatlı davetiyenin müştekinin kendisinin beyan etmediği bir adrese “işyerinde kardeşi …. tebliğ edildi” açıklamasıyla tebliğinin de müştekinin dosyadan belli görev bilgisi karşısında usul yasasına aykırılık teşkil edeceği, mahkemece yargı çevresi dışında bulunan müştekinin bulunduğu yer mahkemesine CMK’nun 180 maddesinin yollamasıyla istinabe yazılması gerektiği, duruşmaların kesintisiz icra edilmemiş olması karşısında tensiple veya takip eden oturumlarda bu işlemin icrasının usul yasasının ruhuna ve lafzına uygun olacağı, mahkemenin bu usul eksikliğinin müşteki aleyhine yorumlanmamasının hakkaniyete uygun düşeceği, ayrıca Yargıtay Ceza Genel Kurulu`nun istikrar bulmuş içtihatları (CGK 09/12/2014 t. E:2013/14-215, K:2014/547, 05/07/2013 t. E: 2013/1-146, K: 2013/332 s. kararlan) uyarınca katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar gören müştekiye bu sıfatla isminin yazılı olduğu gerekçeli kararın tebliğ edilmemesi de nazara alındığında temyiz talebinin reddi ek kararının kaldırılması ve temyizen inceleme yapılması gerektiği kanaatindeyim.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2007/4471 Karar : 2008/3901 Tarih : 12.05.2008

  • CMK 180. Madde

  • Tanık ve Bilirkişinin Naiple veya İstinabe Yoluyla Dinlenmeleri

Şükrü Dikil’i kasten öldürmekten ve izinsiz silah taşımaktan sanık Ercan Özkoç’un yapılan yargılanması sonunda; Hükümlülüğüne ilişkin ( ÖDEMİŞ ) Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 27.06.2006 gün ve 434/277 sayılı hükmün Yargıtay`ca incelenmesi sanık müdafii ile müdahil vekili taraflarından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle, incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

1- Müdahiller vekilinin yetkisi bulunmadığından duruşmalı inceleme isteğinin CMUK.nun 318. maddesi, 6136 sayılı kanuna muhalefet suçuna yönelen temyiz başvurusunun CMUK.nun 317. maddesi uyarınca reddine karar verildi.

2- Olayın yegane tanığı olan Feridun Güler`in talimatla İzmir 1.Ağır Ceza Mahkemesinde ifadesinin alındığı oturumun Cumhuriyet Savcısı katılmaksızın yapılması ve düzenlenen ifade tutanağında o yer Cumhuriyet Savcısının görüldüsüne sunulmaması suretiyle CMK.nun 180 ve 188. maddelerine aykırı davranılması,

Usule aykırı ve sanık müdafi ile müdahiller vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden sair cihetleri incelenmeksizin öncelikle bu nedenle hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi CMUK.nun 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS