0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

TCK Madde 281

(1) Gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla, bir suçun delillerini yok eden, silen, gizleyen, değiştiren veya bozan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçla ilgili olarak kişiye bu fıkra hükmüne göre ceza verilmez.

(2) Bu suçun kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(3) İlişkin olduğu suç nedeniyle hüküm verilmeden önce gizlenen delilleri mahkemeye teslim eden kişi hakkında bu maddede tanımlanan suç nedeniyle verilecek cezanın beşte dördü indirilir.



TCK Madde 281 Gerekçesi

Ceza muhakemesinin amacı, maddî gerçeğin araştırılması ve bu suretle adil bir yargıya varılmasıdır. Maddî gerçeğin araştırılıp ortaya çıkarılması ve bu suretle adil bir yargıya varılması, suç şüphesi altında bulunan kişinin dahi esasta menfaatine bir husustur. Çünkü insan şahsîyetinin tekâmülü, ancak hakikat ve adaletle mümkün olabilecektir. Yargı kararlarının gerçeğe uygunluğu, hukuk devletinin ve adil yargılanma hakkının vazgeçilmez şartıdır.

Yargı kararları, gerçeğe uygunluğu ölçüsünde kamu vicdanında kabul görür ve otorite sağlar. Bir yargılama faaliyeti sırasında sunulan ve başvurulan delillerin ve hangi sıfatla olursa olsun verilen bilgilerin gerçeğe uygun olması gerekir. Bu bakımdan, işlenmiş olan bir suçla ilgili delil ve eserlerin yok edilmesi, değiştirilmesi veya gizlenmesi, maddî gerçeğin ortaya çıkarılmasını ve sonuçta ceza adaletinin gerçekleşmesini engelleyecektir.

Bu mülahazalarla, madde metninde, daha önce işlenmiş olan bir suçun delil ve eserlerinin yok edilmesi, silinmesi, gizlenmesi, değiştirilmesi veya bozulması, işlenen suçtan bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.

Bu suçun konusunu, daha önce işlenmiş olan bir suçun delil ve eserleri oluşturmaktadır. Bir suçtan elde edilmiş olan eşyayı da, suçun eser ve delili olarak kabul etmek gerekir. Bu itibarla, söz konusu suç, önceden işlenmiş bir suçun varlığını gerekli kılmaktadır.

Söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Bu seçimlik hareketler, suçun delil ve eserlerinin yok edilmesi, silinmesi, gizlenmesi, değiştirilmesi veya bozulmasından ibarettir.

Bu suçun oluşabilmesi için, failin gerçeğin meydana çıkarılmasını engellemek amacıyla hareket etmesi gerekir.

Ancak, fıkra metninde bir şahsî cezasızlık sebebine yer verilmiştir. Buna göre, kişiye kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçun delillerini yok etmesi, gizlemesi veya değiştirmesi dolayısıyla ayrıca ceza verilmez.

Maddenin ikinci fıkrasına göre, bu suçun kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir.

Üçüncü fıkrada ise, etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, ilişkin olduğu suç nedeniyle hüküm verilmezden önce gizlenen delilleri mahkemeye teslim eden kişi hakkında verilecek cezada indirim yapılacaktır.


TCK 281 Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu Yargıtay Kararları


Ceza Genel Kurulu - Karar: 2019/121

  • TCK 281
  • Suçun delili olan esrarı polise yakalatmamak için banyo giderine döken kişi, TCK’nın 281/1’deki “Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçunu işlemiş olur.

5237 sayılı TCK’nın “Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” başlıklı 281. maddesinin 1. fıkrası ise; “Gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla, bir suçun delillerini yok eden, silen, gizleyen, değiştiren veya bozan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçla ilgili olarak kişiye bu fıkra hükmüne göre ceza verilmez.” şeklinde düzenlenmiştir. Madde ile daha önce işlenmiş olan bir suçun delil ve eserlerinin yok edilmesi, silinmesi, gizlenmesi, değiştirilmesi veya bozulması, işlenen suçtan bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.

Bu suçun konusunu, daha önce işlenmiş olan bir suçun delil ve eserleri oluşturmaktadır. Bir suçtan elde edilmiş olan eşyayı da suçun eser ve delili olarak kabul etmek gerekir. Bu itibarla söz konusu suç, önceden işlenmiş bir suçun varlığını gerekli kılmaktadır.

Söz konusu suç seçimlik hareketli bir suçtur. Bu seçimlik hareketler, suçun delil ve eserlerinin yok edilmesi, gizlenmesi, değiştirilmesi veya bozulmasından ibarettir.

Bu suçun oluşabilmesi için, failin gerçeğin meydana çıkarılmasını engellemek amacıyla hareket etmesi gerekir. Ancak fıkra metninde bir şahsi cezasızlık sebebine yer verilmiştir. Buna göre, kişiye kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçun delillerini yok etmesi, gizlemesi veya değiştirmesi dolayısıyla ayrıca ceza verilmez. Ancak kabul edilen bu şahsi cezasızlık sebebi sadece suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçu ile sınırlı olup sanığın eyleminin ayrıca başka bir suç oluşturması durumunda, örneğin resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek, hırsızlık mala zarar verme; o suçtan dolayı cezalandırılabilmesi mümkündür.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

02.11.2010 tarihinde, kolluk görevlilerince gerçekleştirilen devriye görevi sırasında, hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yürütülen Ö.E.’nin şüpheli davranışlar sergilemesi nedeniyle durdurulup yapılan üst aramasında pantolonunun sağ ön cebinde daralı ağırlığı 3 gram gelen ve esrar olduğu değerlendirilen maddenin ele geçirildiği, adı geçenin ifadesinde söz konusu maddeyi K. Mahallesinde ikamet eden, fotoğrafından teşhis ettiği ve evini de gösterebileceğini belirtiği inceleme dışı sanık Ya.G.’den satın aldığını söylediği, aynı gün saat 23.40 sıralarında Ö.E.’nin tarifi ve göstermesi üzerine inceleme dışı sanık Ya.G.’nin evinin tespit edildiği, mahkemeden alınan adli arama kararına istinaden 03.11.2010 tarihinde saat 15.30 sıralarında inceleme dışı sanık Ya.G.’nin ikametine gidildiği, inceleme dışı sanığın evinin girişinde biri iç diğeri ise dış tarafa açılan iki adet çelik kapı bulunduğu, dışarı açılan ilk çelik kapının demir parmaklık şeklinde olduğunun görüldüğü, daha önceki tarihlerde yapılan operasyonlar sırasında görevliler ikamete girinceye kadar uyuşturucu maddelerin yakılmak ya da banyoda bulunan su giderine dökülmek suretiyle imha edilmesi ve aynı şekilde yine imha edilebileceğinin değerlendirilmesi üzerine, ikametin kapısının açılmasını sağlamak amacıyla iki görevlinin ikamete gönderildiği, bu görevlilerin il sağlık müdürlüğünden geldiklerini söyleyip kapının açılmasını istedikleri, kısa bir süre sonra inceleme dışı sanık Ya.G.’nin ikametin içine açılan kapıyı açıp merdiven boşluğuna çıktığının, ancak ikametin dışına açılan demir parmaklıklı kapıyı açmadığının görüldüğü, bunun üzerine diğer görevlilerin de kapıya yaklaşarak inceleme dışı sanık Y.G.’ye polis olduklarını söyleyip mahkeme kararını gösterdikleri, inceleme dışı sanığın ev içerisine girdiği, sanıklar G.G. ile Yı.G.’nin de ikametin içine açılan kapıyı kapatıp telaşlı bir şekilde banyoya yöneldiklerinin görüldüğü, görevlilerce ikametin içerisinden yoğun şekilde esrar kokusunun geldiğinin fark edildiği, yine banyodan su sesleri geldiğinin duyulduğu, yaklaşık beş dakika boyunca uyarılarda bulunulmasına rağmen ikametin kapılarının açılmaması nedeniyle zor kullanılmak suretiyle ikametin kapılarının açıldığı, oturma odasına bulunan ve içinden esrar kokusu geldiğinin fark edilip su dökülerek söndürülen sobanın kovasında küller arasında yanmış esrar kırıntıları ile yarısı yanmış olan zıvanalı esrarlı sigaranın bulunduğu, banyoda yapılan aramada ise fayansların üzerinde ve su giderinin çevresinde esrar kırıntılarının ele geçirildiği, evin diğer bölümlerinin arandığı sırada inceleme dışı sanık Ya.G.’nin diğer sanık G.G.’ye “İyi attın mı, hepsi gitti mi” diye sorduğunda, sanık G.G.’nin evet anlamına gelecek şekilde başını salladığının görevlilerce görüldüğü olayda;

02.11.2010 tarihinde kolluk görevlilerince yakalanan ve hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yürütülen Ö.E.’nin, yapılan üst aramasında ele geçirilen daralı ağırlığı 3 gram gelen ve esrar olduğu değerlendirilen maddeyi inceleme dışı sanık Ya.G’den aldığını söyleyip teşhis etmesine rağmen aynı teşhiste bulunan sanıklar G.G ve Yı.G.’yi tanımadığını beyan etmesi, inceleme dışı sanık Ya.G. ile sanık G.G.’nin ikametlerinde yapılan aramada yanmakta olan sobada ve banyo gideri etrafında ele geçirilen bitki kırıntılarının esrar olduğunun ancak azlığı nedeni ile orantısal çalışma yapılamayacağının kriminal raporunda belirtilmesi, sanık G.G.’nin kayınpederi olan diğer sanık Yı.G’nin, ziyaret amacıyla evde bulunduğu sırada içtiği esrarı görevliler gelince sobaya attığını söylemesi, olay tutanağı ve bu tutanağı doğrulayan tutanak tanıklarının beyanlarına göre evde yapılmakta olan arama işlemlerinin devam ettiği sırada inceleme dışı sanık Ya.G.’nin diğer sanık G.G.’ye “İyi attın mı, hepsi gitti mi” diye sorduğunda, sanık G.G.’nin evet anlamına gelecek şekilde başını sallaması, uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu kabul etmediğini ve ele geçirilen uyuşturucu madde ile bir ilgisi bulunmadığını söyleyen sanık G.G.’nin savunmalarının aksine, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verilen ve eşi olan inceleme dışı sanık Ya.G.’nin “uyuşturucu madde satma” ve “ticaret amacıyla uyuşturucu madde bulundurma” eylemlerine iştirak ettiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli bir delilin bulunmaması karşısında; kolluk görevlilerinin, inceleme dışı sanık Ya.G.’nin evinde arama yapmak amacıyla mahkemeden karar almaları sonrasında, sanık G.G ve inceleme dışı sanık Ya.G. ile birlikte ikamet ettikleri eve gelmeleri üzerine, sanık G.G.’nin görevlilerin arama yapmalarını engellemek için diğer sanık Yı.G. ile beraber ikametin kapısını kapattığı, ardından inceleme dışı sanık Ya.G.’nin ticaret amacıyla evde bulundurduğu, suçun delili olan, yapılan arama işlemi sonucunda kırıntılar hâlinde ve yanmış şekilde bir kısmı ele geçirilen esrarların, evde bulunması muhtemel olup ele geçirilemeyen suçun delili olabilecek diğer kısmını, adı geçenin de talimatıyla ve suçunun ortaya çıkmaması için yok etmek amacıyla banyo giderine döktüğü, bu hâliyle inceleme dışı sanık Ya.G.’nin eylemlerine iştirak ettiğine ya da ele geçirilen suç konusu esrarlarla ilgisi bulunduğuna ilişkin yeterli ve kesin delil bulunmayan sanık G.G.’nin sabit olan eyleminin, TCK’nın 281. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen “Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2017/4122 Karar: 2018/92 Tarih: 09.01.2018

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

1-Sanığın … plakalı pert araca ait şasi ve motor numaralarını, müştekiden çalınan … plakalı araca uyarlayarak “change” işlemi yaptıktan sonra aracı satmaya çalıştığı sırada noter işlemlerini yaptıramadan yakalanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlendiğinin iddia ve kabul edildiği olayda; alınan uzmanlık raporunda motor numarasının orjinal olduğu, sağ ön amortisör kulesinin üst yüzeyinde bulunması gereken şasi numarasının ise araca kaynakla nakil edilmek suretiyle değiştirildiğinin tespit edilmesi ve ruhsat ile plakanın sahte olduğuna ilişkin bir iddia ve dava bulunmaması karşısında; trafik tescil ve araç ruhsat kaydının dayanağı olan işlemlerde sahtecilik sonucu doğuran eylemin, 5237 sayılı TCK’nın 204/1. maddesindeki “resmi belgede sahtecilik” suçunu oluşturduğu, şasi numarasının yazılı olduğu metal levhanın kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belge niteliğinin bulunmadığı ve TCK’nın 204. maddesinde belirtilen resmi belgede sahtecilik suçunun neticesi harekete bitişik suçlardan olması nedeniyle teşebbüse elverişli olmadığı gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,

2-Adli emanetin 2009/204 sırasında kayıtlı suça konu belgelerin dosyada delil olarak saklanması yerine müsaderesine karar verilmesi,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 09.01.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

Sanığın … plakalı aracın şase numarasını değiştirmek şeklindeki eylemimin Resmi Belgede Sahtecilik suçunu oluşturduğu yönündeki niteleme (ve buna bağlı bozma gerekçesi) yerinde değildir.

Çünkü; 204/1. maddesinde tanımlanan “belge” eski dildeki “varaka” kelimesine karşılılık gelmekte olup, yazılı kağıt anlamına gelmektedir. Bu bakımdan, yazılı kağıt niteliğinde olmayan şeyler, ispat kuvveti ne olursa olsun, belge niteliği taşımamaktadır.Yasa gerekçesinde ; bazı durumlarda belgenin varlığını kabul için, yazının kağıt üzerinde bulunması gerekmediği, bir metal levha üzerine yazı yazılması hâlinde de belgenin varlığı kabûledilmiştir. Bu itibarla, araç plakaları da (metal levha üzerine yazıldığı için) resmi belge niteliğindedir.

Yargılama konusu somut olayda ise, kaza sonucu ağır hasarlı bir aracın şase numarasının kesilerek çalıntı bir araca (kaynakla) nakli söz konusudur. Numaraların kağıt veya metal levhaya yazılmadığı durumda 204/1. maddesine göre “resmi belgede sahtecilik” suçundan hüküm kurulması suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırıdır.

Somut olayda 281. maddede düzenlenen “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme “ suçunun ya da aynı yasanın 282 (1) maddesinde düzenlenen “suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama” suçununoluşması mümkündür

Bu sebepten usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının ( eylemin “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerine eklenen” suçunu oluşturacağı gerekçesiyle ) bozulması gerektiği görüşüyle sayın çoğunluk görüşüne muhalifim. 09.01.2018


YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/15882 Karar: 2016/4444 Tarih: 26.05.2016

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

Mağdur K. İ.’e yönelik yağma suçu ile … İcra Müdürlüğünde yapılan gayrimenkul satımına dair yapılan ihaleye yönelik ihaleye fesat karıştırma suçu yönünden, suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen Maliye Hazine vekilinin kamu davasına katılma hakkı olmadığı, mahkemece katılma kararı verilmesinin de yakınana temyiz yetkisi vermeyeceğinden, Maliye Hazine vekilinin sanıklar … ve … hakkında mağdur …‘e yönelik yağma suçu ile sanıklar …, … ve … hakkında … İcra Müdürlüğünde yapılan gayrimenkul satımına dair ihaleye fesat karıştırma suçundan verilen beraat kararlarına yönelik temyiz isteminin 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 Sayılı CMUK’nın 317.maddesi gereğince; hükmedilen cezaların türü ve süresine göre sanık … savunmanının duruşmalı inceleme isteminin de 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 Sayılı CMUK’nın 318. maddesi gereğince REDDİNE,

I- ) Sanıklar …, … ve … hakkında, … İlçe Devlet Hastanesi tarafından açılan kömür alım ihalesinde şartnameye uymayan kömür teslimi sebebiyle edimin ifasına fesat karıştırma ( iddianamede anlatılan 1 numaralı olay ); sanıklar … ve … hakkında, … tarafından açılan 2900 ton kömür alım ihalesinde şartnameye uymayan kömür teslimi sebebiyle edimin ifasına fesat karıştırmaya yardım ( iddianamede anlatılan 7 numaralı olay ); sanıklar …, … ve … hakkında, … İcra Müdürlüğünde yapılan ihaleye fesat karıştırma ( iddianamede anlatılan 11 numaralı olay ); sanık … hakkında, mağdur …‘e yönelik yağma ( iddianamede anlatılan 11 numaralı olay ) suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; o yer Cumhuriyet Savcısı ile katılan Maliye Hazinesi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin kısmen istem gibi ONANMASINA,

II- ) Sanıklar … ve … hakkında, … tarafından açılan 2900 ton kömür alım ihalesinde şartnameye uymayan kömür teslimi sebebiyle edimin ifasına fesat karıştırma ( iddianamede anlatılan 7 numaralı olay ); sanık … hakkında, mağdur …‘e yönelik yağma ( iddianamede anlatılan 11 numaralı olay ); sanıklar … ve … hakkında, 6136 Sayılı Yasaya aykırılık ( iddianamede anlatılan 12 numaralı olay ) suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Sanık … hakkında, mağdur …‘e yönelik yağma suçunda soruşturma aşamasında etkin pişmanlık gösterildiği kabul edildiği halde, TCK’nın 168 /1-3 olan uygulama maddesinin 168/2 olarak yazılması yerinde düzeltilmesi mümkün görüldüğünden; sanık … yönünden, yağma suçunun silahla, birden fazla kişi tarafından birlikte, iş yerinde işlendiğinin anlaşılması karşısında; 5237 Sayılı TCK’nın 149/1-a-c-d maddesi yerine yazılı şekilde uygulama yapılması; zararın giderildiği aşamaya dair mağdurun beyanları arasındaki çelişki giderilmeden, soruşturma aşamasında etkin pişmanlık gösterildiğinden bahisle yazılı şekilde uygulama yapılması; mahkemenin kabulüne göre de, yağma suçunda soruşturma aşamasında etkin pişmanlık gösterilmesi halinde indirim oranının 1/2’yi geçemeyeceği gözetilmeden, 2/3 oranında indirim yapılması; 6136 Sayılı Kanun’un 13/1. maddesinde yaptırım olarak hapis cezasıyla birlikte adli para cezasının da öngörüldüğü gözetilmeden, sanık … hakkında yalnızca hapis cezası uygulanmak suretiyle eksik cezaya hükmolunması, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış,

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

TCK’nın 53.maddesinin 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 gün, 2014/140-2015/85 Esas ve Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, bu hususun yeniden değerlendirilmesi lüzumu,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar …, … ve … savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeple isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 Sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına dair bölümler çıkarılarak yerlerine, “Sanıkların, kasten işlemiş oldukları suç için hapis cezasıyla mahkumiyetlerinin yasal sonucu olarak, TCK’nın 53/1. maddesinin uygulanması yönünden, ( a, c, d ve e ) bentleri ile ( b ) bendinde yazılı seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına; aynı Kanunun 53/2. maddesinin uygulanması açısından, 53/1.maddesinin ( a, c, d ve e ) bentleri ile ( b ) bendinde yazılı seçme ve diğer siyasi hakları ve aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, ( c ) bendinde yazılı kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini mahkum olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar kullanamamalarına” cümlesinin yazılması suretiyle, eleştiriler dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

III- ) Sanık … hakkında, … tarafından açılan 2900 ton kömür alım ihalesinde şartnameye uymayan kömür teslimi sebebiyle edimin ifasına fesat karıştırmaya yardım ( iddianamede anlatılan 7 numaralı olay ) suçu ile sanık … hakkında, mağdur …‘e yönelik yağma ( iddianamede anlatılan 11 numaralı olay ) suçundan kurulan hükümlerin incelenmesine gelince;

Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- ) Mağdur …‘in 17.01.2011 tarihli kolluk anlatımında özetle: “…evi aldıktan sonra 2010 yılının 9. aylarında … iş yerime geldi ve bana ‘Oğlum … adına kayıtlı evi icradan sen almışsın, bana bir yada iki hafta müsaade et, ben parayı getireyim, bu evi ben geri alacağım senden’ dedi. Aradan yaklaşık 2,5 ay geçti ama kimse gelip bu evi almadı. 28.11.2010 günü yine … iş yerime gelerek ‘Bana birkaç gün müsaade et’ dedi, ben de tamam dedim. Bu olaydan bir gün sonra yani 29.11.2010 günü …, kendisini … olarak tanıtan şahısla saat 16.30 sıralarında iş yerime geldiler. Yanlarında … isimli bir kişi da vardı, bu … isimli şahsı daha sonra tapuda da gördüm. …, beni kolumdan tutup neredeyse sürüklercesine iş yerinin yazıhanesine doğru götürdü, kolumdan sert bir şekilde beni koltuğa doğru itekleyerek ‘Otur lan şuraya a…ına koyduğumun çocuğu’ dedi. Yanında … ve … de vardı. …, suçlanmış bir şekilde kafası öne eğmiş duruyordu. Bu esnada …, …‘a da yumruk attı. Olay esnasında 15 yaşındaki oğlum … da vardı. … da dahil hepimiz korkmuştuk. Bu esnada … ve … isimli şahıslar bellerindeki silahları ceketlerinin ve paltolarını aralayarak bize teşhir ediyorlardı. Oğlum … çok korktu ve yazıhaneden dışarı fırlayıp koşarak çevre esnaftan yardım istedi. Komşulara hitaben ‘Yardım edin, babamı dövüyorlar’ diyerek bağırdı ve yazıhaneye tekrar girdi. … bunun üzerine oğlum …‘a da ‘Seni öldürürüm otur lan yerine’ dedi. … bana ‘Bizi …‘da herkes tanır, sen kimsin de benim evimi alıyorsun, bin arabaya tapuya gideceğiz, sen sadece bana tapuya gel imza at diye telefon açacaksın, seni öldürürüm, tapuyu ver kendini ve aileni kurtar, evini, çocuklarını biliyorum, ona göre ayağına denk al’ diye bir sürü tehditte bulundu. Çevreden gelen esnaf …‘yi sakinleştirdi ve dışarı çıkardı. Bu olaya … isimli kişi silahını teşhir etmek dışında hiçbir şekilde bu olaya müdahil olmamış, beni ya da oğlum …‘ı tehdit etmemiştir. 30.11.2011 günü … yanında … isimli şahısla tekrar iş yerime geldi, bana ‘Tapuyu hazırladın mı’ dedi, ben de ‘Hayır daha hazırlamadım’ dedim, … bana ‘Sana en geç yıl sonuna kadar müsaade ediyorum, bu evi bana vereceksin’ dedi, ben de ‘Paramı almadan tapuyu vermem’ dedim, bana ‘Sen bana öyle bir vereceksin ki, hem de beni sadece imzaya çağıracaksın’ dedi, tehditkar bir şekilde kafasını salladı. Para konusunda bir şey söylemeyip ‘Para beni ilgilendirmez, tapuyu nasıl aldınsa öyle vereceksin, istiyorsan savcılığa birlikte gidelim, ama bu da bu işi çözmez, senin çocuğunu öldürürüm, seni de sakat bırakırım’ dedi ve bu şahıslar iş yerimden ayrıldılar. Sonra ben çevreden … isimli şahsı araştırdım, bu şahsın mafya tipinde bir adam olduğunu, birçok vukuata karıştığını, çoğu insanın bu şahsı tanıdığını öğrendim, sorduğumda bu şahsa sakın buluşma, ne diyorsa yap, kendini kurtar dediler. Bunun üzerine ailemin ve kendimin can güvenliğini düşündüm ve şahsa evi ne pahasına olursa olsun parasız olarak vermeyi kendimce kabul etmek zorunda kaldım. Aradan yaklaşık 2 gün sonra … ve yanındaki … isimli kişi tekrar iş yerime geldiler. … bana ‘Tapuyu hazırladın mı’ dedi, ben de ‘Hayır abi hazırlamadım, benim param ne olacak’ dedim. … bana ‘Sen git parayı … ile hallet’ dedi ve …‘ye telefon açtı. Sanki … iş yerinin önünde bekliyormuş gibi …‘nin telefonu açması ile içeri girmesi anlık oldu. Ben de bu durumdan bu iki şahsın bu işi planlayarak yaptığını anladım. Bu durum ben de iyice korku uyandırdı.

Şahıslardan çok korktuğum için ne derlerse yapmaya kendimce karar verdim. …, …‘ye senet düzenleyip bana vermesini söyledi, iş yerimde bulunan boş senetlerden birini çıkarıp …‘ye verdim. …, 150.000.-TL bedelli, alacaklısı boş olan, borçlusu … yazılı senedi yazarak bana verdi. …‘ye parayı ne zaman alacağımı sorduğumda bana en yakın zamanda hazırlayıp vereceğini söyledi. Ama ben şundan emindim ki, … ile … bu işi birlikte planlayıp yaptılar. Bu sebeple senedi almama rağmen paradan ümidimi kestim. Bu senet halen bendedir. Senet imzalanır imzalanmaz … bana ‘Şimdi tapuya gideceğiz, tüm masrafları sen karşılayacaksın, bana telefon açıp imza atmaya çağıracaksın’ dedi, ben de ‘Benim param yok, tapunun masrafını ödeyemem’ dedim, … bu kez …‘ye dönerek ‘Git para ayarla, saat 13.30’da sizi tapuda bekliyorum’ dedi. Onlar tapuda işleri hallettikten sonra bana telefon açtılar, gel imza at dediler. Ben de imzaladım, bu şekilde başta … Çakmak olmak üzere şahısların üzerimde kurdukları baskı ve şiddetle ev elimden gitti. Bu olayda 150.000,-TL zararım oldu. Şahıslar evin tapusunu da ismini hatırlamadığım başka bir kişi adına yaptılar. Bu olaydan dolayı … ve …‘dan şikayetçiyim. … isimli şahıstan ise bir zarar görmediğim için şikayetçi değilim.” şeklinde beyanda bulunduğu;

Tanık …‘in de 17.01.2011 tarihli kolluk anlatımında özetle: “…yaklaşık 2 ay önce babamla sanayideki serviste bulunduğum sırada …, … ve soy ismini bilmediğim … isimli şahıslar geldiler. Ben bu şahısları bu olay esnasında tanıdım ve isimlerini öğrendim. Bu şahıslar dükkana geldikten sonra … babama ‘Bize ait olan daireyi aldın, bu daireyi bize geri vereceksin’ dedi. Babam da ‘Ben bu daireye para verdim, verdiğim parayı geri verin daireyi size geri vereyim’ dedi, bunun üzerine … de ‘Ne parası, sen bize daireyi vereceksin, tapu masrafını da sen ödeyeceksin, sen ne yaparsan yap bu evi senden alacağım’ diyerek çıkıp gittiler. Bir gün sonra plakasını hatırlamadığım bir araç ile akşama doğru … dükkana geldi ve babama ‘Benim …‘a borcum var, bu evi …‘ye borcuma karşılık vermek zorundayım, bu eve karşılık …‘de bir arsamız var, arsanın bankaya iki yüz milyar borcu var, bu parayı ödeyin arsa sizin olsun, evi bize verin’ dedi. Babam da ‘Ben arsadan anlamam, eve ödediğim parayı verin ev sizin olsun’ dedi. … hiçbir şey söylemeden dükkandan çıkıp gitti. Bir gün sonra S. Y., …, soy ismini bilmediğim … isimli kişi ve daha önce hiç görmediğim ve ismini bilmediğim kişi olmak üzere 4 kişi plakasını bilmediğim bir araçla geldiler. … babama ‘Eğer bu sefer evi vermezsen oğlunu kaybettin, evlat acısı çekeceksin’ dedi. Babam ‘Ben neye karşılık 150 milyarlık evi vereceğim’ dedi. … sağ tarafından belinden siyah renkli bir tabanca çıkardı ve …‘ye uzatarak ‘150 milyarlık senet ver, senedi imzala, ben evimi alayım’ dedi. Bu esnada ismini bilmediğim kişi ‘napıyorsun dur’ diyerek …‘nin doğrultmuş olduğu silaha uzanarak aldı ve kendi beline soktu. Babam çekmeceden bir senet çıkardı ve …‘ye verdi. … de 150 milyarlık senedi imzaladı ve babama verdi. … babama dönerek ‘Aha senet ver benim tapumu’ dedi. Babam da tapuyu çıkartarak …‘ye verdi. … isimli kişi …‘ye dönerek ‘Sana bir saat mühlet, 3 milyar tapu masrafı bulup geleceksin, bulamazsan ne olacağını sen bilirsin’ dedi ve çıkıp gittiler. Daha sonra bu tapu masraflarını babamdan talep ettiler. Babam 3 milyar parayı hazırladı ve bu olaylardan bir gün sonra …‘nin aracı ile … isimli kişi geldi, babamdan 3 milyar lira parayı aldı, babama ‘Seni ararız, gelir tapuda imzanı atarsın, …‘ye de ne yapacağımızı görürsün’ dedi ve gitti.” şeklinde beyan bulunduğunun anlaşılması karşısında;

Sürecin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda, sanık …‘in el ve işbirliği içerisinde sanık …‘ın eylemine katıldığı ve mağdur …‘e yönelik yağma suçundan hükümlülüğüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, kanıtların değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde beraat kararı verilmesi,

2- ) … tarafından açılan 2900 ton kömür alım ihalesi sebebiyle teslim edilen ve teknik şartnamedeki yeterlilik kriterlerini taşımadığı tespit edilen kömürlere dair analiz raporuna itiraz edilmesi üzerine, kömür numunelerinin hakem heyet olarak belirlenen … İli Kalkındırma ve Köylere Hizmet Götürme Birliği Başkanlığı Çevre Ölçüm ve Analiz Laboratuvar Müdürlüğüne götürülürken değiştirilmesi biçimindeki eylemin, 5237 Sayılı TCK’nın 281.maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden, sanık … hakkında yazılı şekilde edimin ifasına fesat karıştırmaya yardım suçundan hükümlülüğüne karar verilmesi,

3- ) Kabul ve uygulamaya göre de;

Beraat eden ve kendisini vekille temsil ettiren sanık … yararına karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/ son madde ve fıkrası uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı ile sanıklar … ve … savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerle istem gibi BOZULMASINA, 26.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/3108 Karar: 2012/6600 Tarih: 18.09.2012

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

1- ) Mahkemenin dosya içeriğindeki savunmalar ve delillere atıf yapmak suretiyle oluşturduğu gerekçede bir eksiklik görülmediğinden, tebliğnamenin, 230 maddesine aykırı davranıldığı gerekçesiyle bozma öneren düşüncesi benimsenmemiştir.

2- ) Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar Şenay, Selahattin ve Mustafa’nın suçlarının sübutu kabul, cezayı azaltıcı takdiri indirim nedeninin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık Selahattin müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede; sanıklar Şenay ve Mustafa müdafıileriyle müdahil vekilinin ise temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Dosya kapsamına göre, sanık Şenay’ın maktul Süleyman ile on dört yıldan beri evli olduğu ve bir çocuklarının bulunduğu, bu evlilik süresince maktulün Şenay’a sürekli olarak fiziki, manevi ve cinsel anlamda eziyet çektirdiği, olaydan yaklaşık iki yıl kadar önce Şenay’ın sanıklar Mustafa ve Selahattin’le tanıştığı, Süleyman’ın yaptıklarını onlara da anlattığı, Şenay’ın aynı zamanda Selahattin’le gönül ilişkisi yaşadığı, olay günü maktulün Şenay’ı yine darp ettiği, bunun üzerine Şenay’ın Selahattin’i aradığı, yanına eter veya herhangi bir bayıltıcı madde alıp gelmesini istediği, bu istemi kabul eden Selahattin’in Şenay’la maktulün müşterek kullandığı evin önüne gelip beklemeye başladığı, bir süre sonra eşinin uyumasını fırsat bilen Şenay’ın Selahattin’i saat 23.00 sularında eve aldığı, kararlaştırdıkları üzere, Selahattin’in bir elinde eterli pamuk diğer elinde de küçük piknik tüpü olduğu halde uyumakta olan maktulün yanına yaklaştığı, önce elindeki pamuğu yüzüne bastırmaya çalıştığı, maktulün kıpırdaması üzerine ise başına birkaç kez tüple vurduğu, aldığı darbelere rağmen şiddetli bir şekilde direniş gösteren maktulün bu şekilde öldürülemeyeceğini anlayınca da Şenay’dan aldığı ipi maktulün boğazına dolayıp sıkmaya başladığı, bu sırada Şenay’ın yerdeki tüpü alarak maktulün kafasına birkaç kez sertçe vurduğu, nihayet bu darbelerden sonra maktulün hareketsiz kaldığı, bir süre ne yapacaklarını düşünen Şenay ve Selahattin’in Antalya’da bulunan Mustafa’yı arayıp içinde bulundukları durumdan kurtulmak için yardım istedikleri, Mustafa’nın ertesi gün öğle saatlerinde İstanbul’a geldiği, Şenay’la buluşarak maktulün evine gittikleri, Şenay’ın Mustafa’ya maktulü gösterdiği, ancak öldüğünden emin olmadığını ve korktuğunu söylediği, bunun üzerine Mustafa’nın maktulü kontrol ederek ölmüş olduğuna kanaat getirdiği, ancak her ihtimale karşı maktulün kafasını keserek gövdesinden ayırdığı, ardından cesedi iki parça halinde iki ayrı poşete koyarak, sonradan eve gelen Selahattinle birlikte çöp konteynerlerine attıkları, maktulün kesilen kafasının tüm aramalara rağmen bulunamadığı olayda;

a- ) Adli Tıp Morg İhtisas Dairesinin 21.4.2008 gün ve 18435 numaralı raporunda, ölümün boğazlanmaya bağlı büyük damar ve medulla spinalis kesilmesinden gelişen dış kanama ve medüller şok sonucu meydana gelmiş olduğu, ancak baş bölgesi bulunamadığından, bu bölgeye yönelik öldürücü nitelikte travma bulunup bulunmadığının tespit edilemeyeceğinin” belirtilmesi karşısında, dosyanın kül halinde Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kuruluna gönderilerek, maktulün kafasının kesildiği anda sağ olup olmadığının, sanıkların anlattığı şekilde Mustafa’nın eyleminden önce maktulün ölüp ölmediğinin kesin olarak tespitinin tıbben mümkün olup olamayacağının bu bağlamda Morg İhtisas Dairesinin raporunda belirtilen ölüm nedeni dışında maktulün ölümünün künt kafa travması sebebiyle meydana gelmiş olup olmayacağının, sonuç olarak; maktulün başına aldığı darbelere rağmen ölmeyip, boğazının kesilmesi sonucu öldüğünün kesin olarak söylenilip söylenilemeyeceğinin, alınacak raporla belgelenmesi ve sanıkların hukuki durumlarının buna göre tayin edilmesi yerine eksik soruşturmayla yazılı biçimde hükümler kurulması,

b- ) Her ne kadar öldürme kararına ne zaman varıldığı belirlenemediğinden, tasarlamanın unsurlarının bulunmadığı isabetle değerlendirilmişse de, sanıkların eylemlerinin 82/1-e maddesinde düzenlenen “beden bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiyi öldürme” suçu kapsamında kalıp kalmadığının karar yerinde tartışmasız bırakılması,

b- ) Sanık Mustafa hakkında “tasarlayarak öldürme” suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, iddianamenin anlatım biçimi de dikkate alınarak 281/1 maddesinde düzenlenen “suç delillerini gizleme” suçundan açılmış dava bulunmadığı, “tasarlayarak öldürme” suçunun da bu suça dönüşmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığı halde, usulüne uygun bir dava olmadan “suç delillerini gizleme” suçundan yazılı biçimde hüküm kurulması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafiiyle müdahil vekilinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde görüldüğünden, kısmen resen de temyize tabi hükümlerin, tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 18.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/4585 Karar : 2018/1658 Tarih : 21.02.2018

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

1-Sanık … hakkında kasten yaralama suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.

Yapılan duruşmaya toplanan delillere, gerekçeye, hakimin kanaat ve takdirine göre temyiz itirazları yerinde olmadığından reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,

2- Sanıklar …, …, … hakkında hırsızlık suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

a-Sanıklar … ve … hakkında kurulan hükümler ile ilgili olarak;

Dosya kapsamına göre, anne-oğul olan sanıklar … ve …‘ın, katılanın işlettiği markete, kendisinden alacaklarını istemek amacıyla geldikleri, katılan ile aralarında tartışma çıkması üzerine diğer sanık …‘ın da olay yerine geldiği, yaşanan arbede sırasında sanık …‘ın katılanı yüzünde sabit iz kalacak şekilde kasten yaraladığı, bu arada sanık …‘in “kamera var” şeklinde bağırması üzerine sanıklar … ve … güvenlik kamerasının bağlı olduğu bilgisayar kasasını sökerek olay yerinden ayrılmaları şeklinde gelişen olayda;

Sanıklar … ve …, sanık …‘ın katılanı yaralama eylemine iştirak ettiklerine dair bir delilin bulunmadığı, yine sanıklar tarafından katılana zorla senet imzalatıldığı ve hakaret edildiği iddiaları hakkında ise, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakaret ve senedin yağması suçlarından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, dolayısı ile katılana ait bilgisayar kasasını almaları şeklindeki eylemlerinin, kendi işledikleri veya işlenişlerine iştirak ettikleri bir suçun delillerini yok etmeye yönelik olmamakla birlikte, katılanın işyerinde meydana gelen tartışma ve yaralama olayının delillerini yok etmeye ya da gizlemeye yönelik olduğunun anlaşılması karşısında; eylemlerinin TCK’nın 281/1. maddesinde düzenlenen suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunu oluşturduğu gözetilerek, sanıklar … ve … bu suçtan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekirken, suç vasfının değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde hırsızlık suçundan hüküm kurulması,

b-Sanık … hakkında kurulan hüküm ile ilgili olarak;

Sanığın katılanı elindeki demir çubuk ile yaraladıktan sonra, sanık …‘ın “kamera var” şeklinde bağırması üzerine kameranın bağlı olduğu bilgisayar kasasını sökerek alması şeklindeki eyleminin, katılana yönelik kasten yaralama suçunun delillerini yok etmeye yönelik olması nedeniyle, 5237 sayılı TCK’nın 281/1. maddesindeki suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunu oluşturacağı, ancak maddenin 2. cümlesindeki “Kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçla ilgili olarak kişiye bu fıkra hükümlerine göre ceza verilmez” şeklindeki düzenleme dikkate alınarak, sanık hakkında CMK’nın 223/4. maddesine göre “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar Diber ve … müdafii ile sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 21/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/3470 Karar : 2018/2037 Tarih : 22.02.2018

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

Taksirle öldürme suçundan sanık …‘in beraatine, Suç Delillerini Gizlemek Değiştirmek suçundan sanık … hakkında ceza verilmesine yer olmadığına, sanık …‘in mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

1-)Sanık … müdafiinin verdiği temyiz dilekçesine yönelik olarak yapılan incelemede;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık … … müdafiinin bir nedene dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün isteme uygun olarak ONANMASI,

2-)Sanıklar … ve … müdafiilerinin verdiği temyiz dilekçelerine yönelik olarak yapılan incelemede;

Sanık …‘in gizlenen delilleri (arızalı yıkama makinesi) kendiliğinden teslim etmesinin söz konusu olmadığı ve bu delillerin güvenlik güçleri tarafından iş makinesinin kepçesine gizlenmiş halde iken tespit edilip bulunduğu, bu hali ile adı geçen sanık hakkında TCK.nun 281/3. maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığı nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurularak eksik cezaya hükmolunması, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni olarak gösterilmemiştir.

Sanık …‘in 26/07/2012 olan tahliye tarihi gerekçeli karar başlığına 16/07/2012 olarak yazılmış ise de; bu hususta mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası kabul edilmiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık … müdafiinin sübuta, erteleme hükümlerinin uygulanması gerektiğine, mahkumiyet hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, sanık …‘in müdafinin vekalet ücreti ile sınırlı şekilde temyiz isteminde bulunulduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;

A-)Sanık … hakkında hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrildiği aşamada bir gün karşılığı miktarın belirlenmesine ilişkin uygulama maddesinin yanlış gösterilmesi ile uygulanan kanun maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine ve adli para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısının gösterilmemesi suretiyle TCK’nın 52/3. maddesine aykırı hareket edilmesi,

B-)Yargılama aşamasında kendisini dosyaya vekaletname sunan bir müdafii aracılığı ile temsil ettiren ve üzerine atılı suçtan beraat eden sanık … yararına, hazine aleyhine vekalet ücretine hükmolunması gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konularda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün sanık …‘e ilişkin hüküm fıkrasının adli para cezasının tespitine ilişkin kısmında yer alan “52/1” ibaresinin çıkartılması ve yerine “52/2-3 maddeleri gereğince adli para cezasına çevrilmesine, adli para cezasının belirlenmesine ilişkin tam gün sayısının 30 tam gün olarak belirlenmesine” ibaresinin yazılması; beraat eden sanıklar yararına vekalet ücreti tayinine ilişkin (11) numaralı hüküm fıkrasına “…” isminin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün tebliğnamedeki isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/2833 Karar : 2017/3874 Tarih : 13.11.2017

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

1-Sanık … hakkında suç delillerini gizleme ve yok etme suçu nedeniyle 5271 sayılı CMK’nun 231/5. maddesi uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar, aynı kanunun 231/12. maddesi uyarınca itiraz yasa yoluna tabi olup temyiz kabiliyeti bulunmadığından ; bu hüküm inceleme dışı bırakılmıştır.

2-Katılanların yetkisi bulunmadığından,katılan … ve katılan … vekilinin yerinde görülmeyen duruşmalı inceleme taleplerinin CMUK’nun 318. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.

3-Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık … hakkında maktul …‘ı kasten öldürme suçundan elde edilen delillerin hükümlülüğüne yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınarak beraatine hükmedilmiş, sanık … hakkında suç delillerini gizleme ve yok etme suçundan TCK 281\1-2.cümlesi gerekçe gösterilerek ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş, verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmediğinden, katılan … ve katılan … vekilinin sübuta yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak ONANMASINA,

4- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık …‘nın maktul …‘ı kasten öldürme suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, tahrike ilişen cezayı azaltıcı nedenin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle değerlendirilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde düzeltme nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık ve müdafinin sübuta, eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna; katılan … ve katılan … vekilinin eylemin tasarlayarak öldürme olduğuna, haksız tahrik indiriminin uygulanmaması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı Kararı ile TCK’nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında mahkemenin bu madde ile yaptığı uygulama kanuna aykırı ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CMUK’nun 322. maddesinin tanıdığı yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasının mahsus bölümünde yer alan TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün “Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek TCK’nun 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine” şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN, re’sen de temyize tabi olan hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, hükmolunan cezaların miktarı ve temyiz incelemesi dışında tutuklulukta geçen süre göz önüne alınarak sanık müdafiinin tahliye talebinin reddine, 13/11/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/1076 Karar : 2016/7823 Tarih : 13.10.2016

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

Gerekçeli karar başlığında suç tarihlerinin “20.07.2014, 25.01.2015, 31.01.2015, 01.02.2015, 03.02.2015, 17.02.2015, 07.03.2015, 25.03.2015” yerine “2014-2015” olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.

1)Sanıklar… ve … hakkında kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;

24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerini iptal eden Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140-2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında dikkate alınması mümkün görülmüştür.

Yapılan yargılama sonunda aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda tartışılıp, sanık … suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, sanıklar … ve … mahkûmiyetlerine yeterli delil elde edilemediği kabul edilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, Cumhuriyet savcısı, sanıklar müdafileri ve sanık … yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle mahkumiyete ve beraate dair hükümlerin ONANMASINA,

2)Sanıklar … ve … hakkında kurulan hükümlere yönelik temyize gelince;

a) Haklarında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrıca soruşturma açılan ve kişisel kullanım miktarlarında uyuşturucu ele geçirilen sanıklar… ve … suça konu maddeleri kullanma dışında satma veya başkasına vermek amacıyla bulundurduklarına veya sattıklarına dair savunmalarının aksine kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı, sabit olan fiillerinin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan beraatleri yerine mahkumiyetlerine karar verilmesi,

b) Kendilerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanıklar … ve … savunmalarının aksine yüklenen suçu işlediklerine dair maddi bulgularla desteklenmeyen, farklı anlamlara gelebilecek iletişimin tespiti tutanakları, hakkındaki mahkumiyet kararı onanan … ele geçen uyuşturucuyu sanık … aldığına ilişkin atfı cürüm niteliğindeki beyanı ve sanık … yönünden ise uyuşturucu alış verişine ilişkin olup olmadığı belli olmayan kamera kayıtları dışında, somut, her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi de gözetilerek, sanıkların beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,

c) Kargoda görevli olarak çalışan sanık … suç tarihinde içinde uyuşturucu bulunan kargo hakkında bilgi sahibi olmasına rağmen gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla kolluk görevlilerine bilgi vermemekten ibaret eyleminin TCK’nın 281. maddesinde düzenlenen suç delillerini gizleme suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi,

d) Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanıklar … ve … ve … hakkındaki bozma sebeplerine göre, sanıklar … ve … hakkında uygulama imkanı bulunmayan TCK’nın 188/5. maddesi birinci cümlesi uyarınca tayin olunan cezaların arttırılması,

e) Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Dosya kapsamına göre, sanık … 20.07.2014 tarihinde ticari amaçla uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediği sabit ise de, 07.04.2015 tarihinde sanık … evinde ele geçen uyuşturucu madde ile ilgisi

olduğuna dair, sanık … atfı cürüm niteliğindeki beyanları dışında, somut, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, bu hali ile zincirleme suçun söz konusu olmadığı gözetilmeden, TCK’nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,

2- Sanık … tekerrüre esas alınan sabıkasındaki TCK’nın 230/5. maddesinde düzenlenen suçun, hükümden sonra 10.06.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 27.05.2015 tarih ve 2014/36-2015/51 sayılı kararı ile iptal edilmesi karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,

Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısı, sanıklar … ve … müdafileri ile sanıklar … ve … temyiz dilekçeleri ile sanıklar … ve … müdafilerinin duruşmalı inceleme sırasında ileri sürdükleri temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre tutuklama kararı kaldırılarak sanıklar … ve … TAHLİYESİNE, başka bir suçtan tutuklu ya da hükümlü değillerse salıverilmeleri için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 13.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

TEFHİM ŞERHİ:

13.10.2016 tarihinde verilen iş bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı … huzurunda, duruşmada sanık … savunmasını yapmış bulunan Av …sanık … savunmasını yapmış bulunan Av. … sanıklar … savunmasını yapmış bulunan Av. … sanıklar … savunmasını yapmış bulunan Av. … yokluklarında 19.10.2016 tarihinde usulen ve açık olarak tefhim olundu.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/5527 Karar : 2016/13339 Tarih : 12.10.2016

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-Sanık …‘ın, “dedesi olan mağdurla çocukları olan sanıklar arasında mağdurun başka bir kadını ikametine getirerek beraber yaşaması nedeniyle sorun olduğunu” beyan etmesi karşısında, sanıklar hakkında TCK’nın 29. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,

2-Olay günü kolluk görevlileri tarafından düzenlenen olay yeri görgü, tespit ve rızaen muhafaza altına alma tutanağında, sanığa sorulduğunda tüfekleri kendisinin sakladığını belirterek sakladığı yeri göstermesi sonucu suç eşyalarının ele geçirildiğinin açıklanması karşısında, sanık hakkında TCK’nın 281/3. maddesinin uygulanmaması,

Kanuna aykırı ve sanıklar …, …, … ve … müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/442 Karar : 2016/4652 Tarih : 1.07.2016

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

I) Olay:

Diğer sanık …‘nın hırsızlık yolu ile elde ettiği motosikleti satmak amacı ile sanık …‘ın çalıştığı kahvehaneye getirdiği, sanık …‘ın motosikletin çalıntı olduğunu anladığı halde durumu yetkili makamlara bildirmeyerek diğer sanıklara motosikleti kahvehanenin arka tarafına saklamalarını söylediği olayda, …Asliye Ceza Mahkemesinin 08.01.2013 tarihli ve 2012/651 E. 2013/22 K. sayılı kararı ile sanığın atılı suç delillerini gizleme veya yok etme suçundan beraatine, suçu bildirmeme suçundan gereğinin ifası için hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına dair verilen karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.

II) Kanun yararına bozma istemine ilişkin uyuşmazlığın kapsamı:

Dosya kapsamına göre, diğer sanık …‘nın hırsızlık yolu ile elde ettiği motosikleti satmak amacı ile sanık …‘ın çalıştığı kahvehaneye getirdiği, sanık …‘ın motosikletin çalıntı olduğunu anladığı halde durumu yetkili makamlara bildirmeyerek diğer sanıklara motosikleti kahvehanenin arka tarafına saklamalarını söylediği iddiası ile sanık … hakkında suç delillerini gizleme veya yok etme suçundan dava açıldığı anlaşılmakla, mahkemece eylemin suçu bildirmeme suçuna vücut verdiğinin takdir edilmesi durumunda, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 09.10.2012 tarihli ve 2012/1-405 E. 2012/1802 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere iddianamede sevk maddesi olarak suçu bildirmeme suçu belirtilmemiş ise de, iddianame içeriğinde anlatılmış olması karşısında ek savunma hakkı verilerek sanık hakkında suçu bildirmeme suçundan karar verilebileceği gözetilmeden, yazılı şekilde suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesinde isabet görülmediğine ilişkindir.

III) Hukuksal Değerlendirme:

Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçuna ilişkin 5237 sayılı TCK’nın 281. maddesinde, “Gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla, bir suçun delillerini yok eden, silen, gizleyen, değiştiren veya bozan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçla ilgili olarak kişiye bu fıkra hükmüne göre ceza verilmez.”

Suçu bildirmeme suçuna ilişkin 5237 sayılı TCK’nın 278. maddesinde,

“(1)İşlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2)İşlenmiş olmakla birlikte, sebebiyet verdiği neticelerin sınırlandırılması halen mümkün bulunan bir suçu yetkili makamlara bildirmeyen kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” hükümleri yer almaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 09.10.2012 tarihli ve 2012/1-405 E. 2012/1802 K. sayılı ilamında da, “….1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı Kanunun 170. maddesinde, iddianamede gösterilmesi gereken hususlar ayrıntılı olarak düzenlenmiş, maddenin 4. fıkrasında, iddianamede yüklenen suçu oluşturan olayların açıklanması gerektiği belirtilmiştir. Anılan hükümlerden de anlaşılacağı üzere, kamu davasının fiil yönünden sınırlarının açıkça gösterilmesi gerekmektedir. Fiil yönünden, kamu davasının dışına çıkılması, “davasız yargılama olmaz” ilkesine ve 5271 sayılı Kanunun 225. maddesine aykırılık oluşturacaktır. Buna göre, hükmün konusu iddianamede gösterilen sevk maddesi değil eylemdir. İddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, diğer bir ifadeyle, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna aykırıdır. Buna karşılık iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin nitelendirmeyi mahkeme yaparken iddianamedeki vasıflandırma ile bağlı değildir. Soruşturma evresinde elde ettiği kanıtlardan ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CYY’nın 225/1. maddesi uyarınca fiil ve faile ilişkin olarak kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde açıklanması yeterlidir. Böylelikle sanık; iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde anlayabilecek, buna göre savunmasını yapabilecek ve kanıtlarını sunabilecektir.” demektedir.

Somut olayda, sanık …‘ın çalıştığı kahvehaneye getirilen motosikletin çalıntı olduğunu bildiği halde yetkili makamlara bildirmediği, iddianamede sevk maddesi olarak suçu bildirmeme suçu belirtilmemiş ise de, iddianame içeriğinde suçun unsurlarının anlatılmış olması karşısında ek savunma hakkı verilerek sanık hakkında suçu bildirmeme suçundan karar verilebileceği gözetilmeden, yazılı şekilde suç duyurusunda bulunulmasına karar verilmesinde isabet görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. Ancak iddianamede anlatılan fiilden dolayı beraat hükmü kurulması ve hükmün kesinleşmesi karşısında, kesin hüküm etkisiyle aynı fiilden tekrar yargılama yapılamayacaktır.

IV) Sonuç ve karar:

Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi yerinde görüldüğünden, sanık … hakkında …Asliye Ceza Mahkemesinin 08.01.2013 tarihli ve 2012/651 E. 2013/22 K. sayılı karar ile kurulan hükmün, 5271 sayılı CMK’nın 309/4-c. maddesi uyarınca aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.07.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/18019 Karar : 2016/5008 Tarih : 30.05.2016

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

I) Sanıklar … ve … hakkında resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan verilen mahkumiyet kararlarının incelenmesinde;

Memuriyet hak ve yetkilerini kötüye kullandığı kabulü ile hapis cezasına mahkum edilen sanıklar … ve …‘ın 5237 sayılı TCK’nın 53/5. maddesi gereğince cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar memuriyet hak ve yetkilerini kullanmaktan yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanık … ve sanık … müdafiilerinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1)İcra Müdürü sanık …‘in görevi kötüye kullanma suçundan hakkında yürütülen bir soruşturmaya esas olmak üzere, ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, sahte olarak onayladığı düşünülen evrak asıllarının imza incelemesi yapılmasına karar verilmesi, evrakların bulunduğu zarfın 18.12.2009 tarihinde postaya verilmesi için görevliye teslim edilmesi, diğer sanık … ile birlikte posta evrakları arasında bulunan zarfı alarak yerine kendi düzenledikleri belgeleri koymak suretiyle sanık … hakkında yürütülmekte olan soruşturmada gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla değiştirmekten ibaret eylemlerinde, eylemlerinin TCK’nın 205. maddesinde düzenlenen resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunu değil, TCK’nın 281. maddesinde düzenlenen suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunu oluşturacağı ve icra müdürü olan sanık … yönünden de aynı madenin 3. fıkrasının gözetilerek hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, yasaya aykırı,

2)Kabule göre; TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

II) Sanık … hakkında resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan verilen mahkumiyet kararının incelenmesinde;

1)Sanığın suçun işlendiği adliyede temizlik görevlisi olarak çalışması, öğle mesaisinde icra müdürlüğüne gitmediğini savunması, tanık beyanlarına göre öğle mesaisinde Cumhuriyet savcılığı katında temizlik yaptığının anlaşılması karşısında; sanığın diğer sanıkların eylemine iştirak ettiği yönünde mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığından beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,

Kabule göre;

2)Sanığın kamu görevlisi olan sanıkların resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçuna iştirak ettiğinin iddia edilmesi karşında; verilen cezada TCK’nın 205/1-2. cümlesine göre artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, yasaya aykırı,

3)TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … ve sanık … ile ….. müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/12205 Karar : 2016/5474 Tarih : 30.05.2016

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 19/01/2015 tarih ve 2015/8 sayılı kararında belirlendiği gibi 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun görevlerini düzenleyen 14. maddesinin 3.fıkrasının (a) bendinde; “Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir,” (b) bendinde de; “Çeşitli suçlara ait davalarda , suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmüne yer verilmiştir.

Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren

suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır, hükmünü amirdir. Tebliğname tarihinin 28/06/2014’ten sonra olduğu,

İncelenen dosya içeriğine göre;

Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan ve sevk maddeleri gösterilen suç eşyasının gizlenmesi suçunun cezası, TCK’nın 281. maddesinde altı aydan beş yıla kadar hapis; nitelikli mala zarar verme suçunun cezası ise aynı Kanun’un 152/1-f maddesi uyarınca bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;

İddianamedeki sevk maddeleri ve nitelendirme ile mahkumiyet kararındaki nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek (16.) Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye gönderilmesine, 30/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/23108 Karar : 2014/14984 Tarih : 17.06.2014

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

1-Sanık …‘ın mahkumiyetine ilişkin hükümlere yönelik yapılan temyiz incelemesinde;

a- 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin teşdite; katılanlar vekilinin ise, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA

b-Suç delillerini yok etme ve değiştirme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesine gelince;

6136 sayılı Kanun/a muhalefet suçundan hakkında mahkumiyet hükmü kurulan sanığın kendisine ait ruhsatsız silahı samanlığa saklamak suretiyle suç delilini yok etmeye yönelik eylemde bulunduğu anlaşılsa da TCK’nın 281. maddesindeki “kendi işlediği veya işlemesine iştirak ettiği suçla ilgili olarak bu fıkra hükmüne göre ceza verilmez”düzenlemesi karşısında; sanığın hukuki durumunun yeniden takdir ve tayininde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA,

2-Sanık …‘ın mahkumiyetine ilişkin hükümlere yönelik yapılan temyiz incelemesinde;

a-Genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçundan kurulan hükme yönelik incelemede;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin sübuta; katılanlar vekilinin ise, bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA;

b-Taksirle öldürme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesine gelince;

Oluşa ve dosya kapsamına göre; olay günü düğün evinde tanık …‘ün “bırakın, kurcalamayın, …‘lerde çocuk çok, vurursunuz” şeklindeki uyarısına rağmen kalabalık ortamda etrafta her an birilerinin bulunduğu göz ardı ederek, bir odanın içerisinde ve aynı odanın penceresinden sanık …‘a ait olan ruhsatsız silah ile ateş ederlerken, tutukluk yapan silahı eline alan sanık …‘ın tutukluluğu gidermek için silahın üst mekanizmasını ileri geri çekip bıraktığı esnada silahın ateş aldığı ve silahtan çıkan merminin odanın kapısını delerek dışarda evin giriş kısmında oturan ölene isabet ederek ölümüne sebep olduğu olayda; bilinçli taksirin unsurlarının oluştuğu ve sanık …‘ın hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı olup, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince tebliğnamedeki isteme uygun olarak BOZULMASINA, 17.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/3174 Karar : 2014/392 Tarih : 14.01.2014

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

I-Sanık …… hakkındaki iş yeri dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Sanık hakkında TCK’nın 116/4 maddesiyle tayin olunan cezada aynı yasanın 119/1-c maddesi ile arttırım yapılırken bir kat arttırım yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılması karşı temyuz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır .

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre sanık … … müdafinin temyiz talebi yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,

II-Sanık …… hakkındaki hırsızlık suçundan kurulan hüküm ve sanık … hakkındaki suç delilini gizleme suçundan kurulan hüküm ile sanık … hakkındaki suçu bildirmememe suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve sanık ……‘ın eyleminin nitelendirilmesine usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-Sanık …‘nin müştekilerden çaldıkları tüfeklerin kardeşi …‘da olabileceğini söyleyerek kısmi iadeyi sağladığının anlaşılması karşısında; sanığın kısmi iade nedeniyle TCK’nın 168 maddesindeki indirimden yaralanmasına dair rızasının olup olmadığının, müştekiden açıkça sorularak rıza göstermesi halinde TCK’nın 168/1 maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

2-Sanıklardan …‘nin müştekiye ait kasayı suç tamamlandıktan sonra getirildiği kendi iş yerinde açması, sanık …‘ın da müştekilere ait tüfekleri saklaması şeklindeki eylemlerinin TCK’nın 165. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğunun gözetilmemesi,

3-Sanık … hakkındaki kabule göre de;

Sanığın sakladığı tüfeklerin yerini jandarmaya göstermesi karşısında; hakkında TCK’nın 281/3. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve…. müdafiileri ile sanık … …‘ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 14/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/15890 Karar : 2014/21 Tarih : 8.01.2014

  • TCK 281. Madde

  • Suç Delillerini Yok Etme, Gizleme veya Değiştirme Suçu

…. Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 01/07/2010 tarihli iddianamenin başlangıç kısmında şüpheli olarak adı yazılmayan …. hakkında, iddianame içeriği ve sonuç bölümüne göre tefecilik, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak ve mal varlığı değerlerini aklamak suçlarından dava açılmasına karşın, adı geçen sanıkla ilgili herhangi bir karar verilmediği anlaşılmakla; bu konuda zaman aşımı süresi içerisinde yerinde karar alınması olanaklı görülmüştür.

Cezanın türü ve süresine göre sanıklar …, …, …, …. savunmanları ve sanık …‘nın duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollaması ile 1412 sayılı CMUK.nın 318. (5271 sayılı CMK 299) maddesi uyarınca REDDİNE,

Katılan hazine vekili tarafından verilen temyiz dilekçesinde, temyiz itirazlarının, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve bu amaçla kurulan örgüte üye olmak suçu ile tefecilik suçundan kurulan hükümlere yönelik olduğu anlaşılmakla yapılan incelemede;

I-Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak suçundan verilen beraat; sanıklar, …, …, …, …, .., …, …, …, …, …, …, …, …, …, , … ve … hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan verilen mahkumiyet kararına karşı katılan hazine vekilinin temyizi ile; sanık … hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, şantaj ve yağma suçlarından kurulan beraat kararına karşı adı geçen sanık savunmanının temyiz talebinin incelenmesinde;

Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak suçundan dolayı doğrudan doğruya zarar görmeyen ve anılan suçla ilgili davaya katılmasına karar verilmeyen maliye hazinesinin; adı geçen sanıklar hakkında kurulan hükmü temyiz etme yetkisi bulunmadığından, katılan hazine vekilinin bu konudaki temyizi ile; sanık … savunmanı tarafından verilen temyiz dilekçesinde, sanık hakkında verilen mahkumiyet kararının temyiz edildiğinin belirtilmesine karşın, adı geçen sanık hakkında beraat kararının verilmiş olması nedeniyle beraat kararının gerekçesine yönelik olmayan temyizde hukuki yararı bulunmayan sanık savunmanının temyiz isteminin, 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 317.maddesi gereğince tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,

II-Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … hakkında tefecilik suçundan verilen beraat; sanıklar …, …, …, … ve … hakkında katılanlar … ve …’a yönelik dolandırıcılık suçundan verilen beraat; sanıklar …, …, …, …, …, …, … …. ve … hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak; sanık … hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, suçluyu kayırma, suç delillerini yok etmek, 6136 sayılı Kanuna aykırılık; sanık … hakkında; suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kumar oynatmak için yer temin etmek; sanık … hakkında yağma, mala zarar vermek, şantaj, tehdit; sanık … hakkında şantaj; sanık …

hakkında kumar oynatmak için yer temin etmek; sanık … hakkında; suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, 6136 sayılı Kanuna aykırılık; sanık … hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, kumar oynatmak için yer temin etmek, tehdit ve hakaret; sanık … hakkında yağma, mala zarar vermek; sanık … hakkında şantaj; sanıklar …, … ve … hakkında özel hayatın gizliliğini ihlal; sanık … hakkında kumar oynatmak için yer temin etmek; sanık … hakkında patlayıcı madde bulundurmak; sanık … hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve patlayıcı madde bulundurmak; sanık … hakkında; suç işlemek amacıyla örgüt kurmak; sanık … hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak ve patlayıcı madde bulundurmak suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde:

Örgüt mensubu sanıklar hakkında TCK’nın 58/9. maddesi uygulanmamış ise de; infaz aşamasında gözetilmesi olanaklı görülmüş,

Mala zarar verme suçu nedeniyle yapılan uygulamada, TCK’nın 151/1. maddesi ile belirlenen 1 er yıl hapis cezasının, anılan Yasanın 152/2-a maddesi ile 1/2 oranında artırımı sonucu cezanın 1 er yıl 6 şar ay yerine “1 er yıl 6 şar yıl” olarak gösterilmesi; örgüt üyesi olan sanıklar hakkında uygulama yasa maddesinin TCK 220/2 yerine 220/1 olarak gösterilmesi, yine silah nedeniyle artırımda uygulama maddesinin TCK 220/3 yerine 220/1 olarak yazılması; yerinde giderilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiş,

TCK’nın 107/1. ve 228/1 ve 174/1. maddelerinde yaptırım olarak hapis cezasının yanı sıra adli para cezasının da düzenlendiğinin gözetilmemesi; yakınan …‘in otomobil ve deniz aracına zarar verilmesi eyleminde sanıklar … ve … hakkında mala zarar verme suçunda; sanık …‘nun yakınan …‘i birden çok kez hakaret ettiğinden, hakaret suçunda, adı geçen sanıklar hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanmaması; yakınan …‘a karşı, özel hayatın gizliliğinin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edildiğinin anlaşılması karşısında; TCK’nın 134/1. maddesinin ilk cümlesi ile belirlenen cezanın, anılan maddenin son cümlesi ile artırılması gerektiğinin gözetilmemesi; karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … savunmanları; sanıklar …. … ve … ile katılanlar … ve … vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye kısmen uygun olarak ONANMASINA,

III-Sanık … hakkında resmi evrakta sahtecilik; sanık … hakkında suç örgütüne yardım etmek; sanıklar …,….ve … hakkında tefecilik; sanık … hakkında görevi kötüye kullanma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde:

Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-Sanıklar …, …… ve …’nın birden çok kişiye faizle borç verdiğinin kabul edilmesi karşısında, tefecilik suçunun mağdurunun vergi gelirinden mahrum kalan hazine olduğu da gözetilerek, sanıklar hakkında TCK’nın 43.maddesinin uygulanmaması;

2-Sanık … tarafından kullanılan ve sahte olduğu ileri sürülen sürücü belgesi denetime olanak sağlayacak şekilde dosya içerisine getirtilerek bizzat Mahkeme tarafından incelendikten sonra iğfal kabiliyetine haiz olup olmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,

3-Sanık …’le ilgili olarak; suça konu sürücü belgesindeki fotoğrafın kasıtlı olarak görevli memur tarafından yırtılması halinde TCK’nın 281/2. maddesindeki suç delilerin yok etme suçunun oluşacağı, aynı Yasanın 257/1. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunun kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışındaki eylemlerle ilgili oluşacağı ve sanık aşamalarda, suça konu belgedeki fotoğrafı kendisinin yok etmediğini savunduğunun anlaşılması karşısında; öncelikle belgedeki fotoğrafın yırtılmasının sonuca etkili olup olmayacağı araştırılarak, delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi suretiyle özel bir düzenleme olan TCK’nın 281/2.maddesinde yazılı bulunan suçun oluşup oluşamayacağı karar yerinde tartışılmadan, yazılı biçimde uygulama yapılması,

4-TCK’nın 220/7. maddesinde hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 85. maddesi ile sanık lehine değişiklik yapıldığından, sanık …’ın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar …, …, …, …, …, .., … savunmanları ve sanıklar … …, … … ve … ile katılan hazine vekilinin temyiz itirazları ve bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme kısmen uygun olarak BOZULMASINA, sanık …’in, 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK.nın 326/son maddesi gereğince ceza süresi bakımından kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 08/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS