Etkin Pişmanlık
TCK Madde 248
(1) Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.
(2) Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.
TCK Madde 248 Gerekçesi
Maddede zimmet suçunda etkin pişmanlık hâline ilişkin hükme yer verilmiştir. Zimmet suçunda etkin pişmanlık hâli, sadece cezada indirim yapılmasını gerektiren neden olarak kabul edilmiştir. Ancak, cezada yapılacak olan indirim oranları, etkin pişmanlığın gösterildiği zamana göre belirlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasına göre, zimmet suçundan dolayı soruşturmaya başlanmadan önce, durumu soruşturmaya yetkili makamlara haber vererek, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi hâlinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.
Etkin pişmanlığın soruşturma başlatıldıktan sonra ve fakat henüz kamu davası açılmadan önce gösterilmesi de mümkündür. Bu durumda, zimmetine geçirdiği malı aynen iade eden veya uğranılan zararı tamamen tazmin eden kişiye verilecek cezanın yarısı indirilir. Ancak, bunun için, aynen iade veya tazminin gönüllü olması gerekir. Etkin pişmanlığın ilk hükmün verilmesinden önce gerçekleşmesi hâlinde ise, verilecek cezanın üçte biri indirilmesi gerekmektedir.
TCK 248 (Etkin Pişmanlık) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/730 Karar : 2018/2099 Tarih : 22.03.2018
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
1-Katılan kurum vekilinin temyiz talebinin sanık … hakkında TCK’nın 40 ve 39. maddelerinin uygulanmaması ve lehlerine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine münhasır olduğu gözetilerek yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
a)Sanıkların herhangi bir uyarı, ihbar, şikayet, denetim olmaksızın kendiliğinden yatırdıkları paralar yönünden eylemlerinin kullanma zimmeti suçunu oluşturacağı, bu miktarlar yönünden paraların sanıkların üzerinde kaldığı dönem içinde sağlayacağı nema miktarının esas alınması gerektiği, bunun dışında kalan ödemelerin ise TCK’nın 248. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca sanıklardan birinin yaptığı ödeme nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinden bu ödemeye karşı çıkmayan diğer sanıkların da yararlanacağı nazara alınarak; her bir sanığın sorumlu olduğu zimmet miktarı ayrı ayrı belirlenip … Ziraat Odasından sanıklarca yapılan ödeme miktarları sorularak haklarında TCK’nın 248 ve 249. maddelerinin uygulanma koşullarının değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle sanıklar … ve … hakkında TCK’nın 248. maddesinin uygulanması, sanık … hakkında ise hükmün gerekçe kısmında TCK’nın 248. maddesinin uygulandığı belirtilmesine rağmen hükümde uygulanmayarak karışıklığa yol açılması,
b)6964 sayılı Kanunun 42. maddesinin “Odaların ve Birliğin paraları ile para hükmündeki evrak, senet ve diğer malları aleyhine suç işleyen, yahut bilanço, tutanak, rapor ve diğer her çeşit kağıt, defter ve kayıtlar üzerinde suç mahiyetinde değişiklik yapan veya bunları kasten yok eden organlara dahil kişiler ile personel hakkında Devlet memurları hakkındaki cezalar uygulanır.” hükmü karşısında oda personeli olup muhasebe işlerini yürüten sanık …‘in zimmet suçunun asli faili olarak cezalandırılması gerekirken yardım eden olarak sorumlu tutularak cezasında TCK’nın 39. maddesi uyarınca indirim yapılması,
c)Aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayininin hakime ait olduğu nazara alınarak, suça konu belge asıllarının denetime olanak verecek şekilde dosya arasına getirtilmesi, duruşmada incelenip özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ile iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi, gerekirse bu hususta bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde sanıklar … ve … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet kararları verilmesi,
d)Sanık …‘ın görevi kötüye kullanma ve nitelikli zimmet olarak değerlendirilen eylemlerinin TCK’nın 44 ve 247/2. maddeleri uyarınca nitelikli zimmet olarak kabul edilerek sanığın sadece bu suçtan cezalandırılması yerine iki ayrı suçtan cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle fazla ceza tayini,
e)Sanıklar … ve … hakkında zimmet ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kurulan hükümlerde zincirleme suç nedeniyle artırım yapılırken denetime imkan verecek hiç bir gerekçe gösterilmeden cezalarda 1/2 oranında arttırım yapılması,
2-Kabule göre de;
a)Sanıklar … ve …‘in görevleri gereği düzenlemeye yetkili oldukları resmi belgeleri sahte olarak düzenledikleri kabul edildiği halde TCK’nın 204/2. maddesi yerine 204/1. maddesi gereğince hüküm tesis edilerek eksik cezalar tayin edilmesi,
b)Sanık …‘in sahte belge düzenlemek suretiyle işlediği kabul edilen eylemi nitelikli zimmet vasfında olduğu halde cezasında TCK’nın 247/2. maddesi uyarınca arttırım yapılmaması,
c) TCK’nın 53/1-a-d maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanıklar hakkında aynı Kanunun 53/5. madde ve fıkrası gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
d)Kendisini vekille temsil ettiren katılan kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
e)Anayasa Mahkemesinin hükümlerden sonra 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararı ile TCK’nın 53. maddesinde yer alan bazı ibarelerin iptaline ilişkin kararının dikkate alınmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin ve katılan kurum vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek, sanıklar … ve … yönünden kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 22/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/7028 Karar : 2018/1209 Tarih : 26.02.2018
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
5271 sayılı CMK’nın 288 ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler nazara alınıp aynı Kanunun 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ile sanıklar müdafiilerinin temyiz dilekçesinde belirttiği nedenler de gözetilerek yapılan değerlendirmede;
Suç tarihlerinde Çıkrık Belediye Başkanı olarak görev yapan sanık … ile tahsildar olarak görev yapan sanık …‘in makbuzları bilgisayardan iptal etmek suretiyle 24.400,66 TL’yi zimmetlerine geçirdikleri iddiasıyla açılan kamu davasında; sanık …‘in soruşturma aşamasında 2009-2013 yılları arasında sanık …‘in resmi kaydı olmayan yol harcırahı aldığını, bu harcamaları dosyaya delil olarak sunduğu adli emanetin 2015/1645 sırasında kayıtlı ajandalara not ettiğini, bu ödemeleri zimmetinde olduğu iddia edilen paralar ile yaptığını beyan etmekle birlikte kovuşturma aşamasında askere gidecek olanlara, orman, ağaç sulama, park bahçe işlerinde ve okulda hizmetli olarak çalıştırılan
kişilere, belediye binasının yapımı aşamasında kullanılan yer sebebiyle ….a haricen ödemeler yaptıklarını, kasa açığını kapatabilmek için iddianamede belirtilen şekilde bilgisayar kayıtlarına işlenen bir kısım girdileri iptal ettiğini, sanık …‘ın ise aşamalarda istikrarlı bir biçimde hakkındaki suçlamaları kabul etmediği, belediyece çalıştırılan geçici yevmiyeli işçilerin ücretlerinin harcama pusulası tutularak ödendiğini savunması karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/03/1981 gün ve 5-2/106 sayılı Kararında açıklandığı üzere ceza yargılamasının temel amacının hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olduğu, sanık … başkanının görev sebebiyle şehir dışında bulunduğu zamanlar ile Adli Emanetin 2015/1645 sırasında kayıtlı ajandada not edilen tarihlerin örtüşüp örtüşmediği ve başkaca bir yol harcırahı verilip verilmediğinin, sanık …‘in savunmasında belirttiği ve sunduğu belgelerdeki imzaların sanık …‘e ait olup olmadığı sorulup inkar edilmesi halinde imza incelemesine gönderilmesi, harcamaların gerçekte yapılıp yapılmadığının, gelir gider defterlerinde bu harcamalara ilişkin mükerrer kayıt olup olmadığının araştırılmasından sonra dosyanın yeniden Sayıştay emekli uzman denetçilerinden oluşan bilirkişi kuruluna tevdii ile alınacak rapor sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile mahkumiyet hükümleri kurulması,
CMK’nın 225/1. maddesindeki “hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olması gerektiği, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu, dava konusu yapılan eylemin açıklıkla ve bağımsız olarak gösterilmesi gerektiği, bu kapsamda iddianamede bey’iye makbuzlarının sonradan iptal edilmesi suretiyle 20.042,60 TL’nin belediye hesaplarına intikal ettirilmeyip sanıkların uhdesinde olduğuna ilişkin bir anlatım bulunmadığı, bu eyleme ilişkin bir dava açılmadığı gibi dava açtırılma cihetine de gidilmediği halde bu tutarlar da zimmete dahil edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle CMK’nın 225/1. maddesine aykırı davranılması,
Temel cezanın belirlenmesinde teşdit nedeni olarak her ne kadar sanıkların eylemlerini müfettiş tarafından incelemeye alınan kısım itibari ile 2009-2014 yılları arasında süreklilik arz edecek şekilde gerçekleştirmeleri ve zimmet miktarının 44.435,26 TL olması gösterilmiş ise de eylemin süreklilik arz etmesinin TCK’nın 43. maddesinin uygulanma sebebi olabileceği ve zimmet miktarının iddianamede belirtilen 24.400,66 TL olduğu gözetilmeksizin sanıklar hakkında fazla ceza tayini,
CMK’nın 147. maddesine göre susma hakkı bulunup, TCK’nın 248. maddesi uyarınca da etkin pişmanlıktan faydalanma imkanı olan sanıklar hakkında “… kasta dayalı kusur ve sorumluluklarını kabullenmemeleri, samimi nedametlerine dair söz ve davranışlar sergilememeleri, her iki sanığın birbirini suçlayarak isnat ve cezadan kurtulmaya yönelik samimi bulunmayan fiil ve tavırları, zararı gidermek bakımından hiç bir çabalarının bulunmaması göz önüne alınarak, kişiliklerinin değerlendirilmesinde aleyhe kanaat edinilmekle..” şeklindeki yasal olmayan ve yetersiz gerekçe ile TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Suçun zincirleme olarak işlenmesine karşın sanıklar hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanmaması suretiyle eksik cezaya hükmolunması,
TCK’nın 53/5. maddesine göre infazdan sonra başlamak üzere sanıkların sadece kötüye kullanmış oldukları aynı maddenin 1-a fıkrasındaki hak ve yetkiyi kullanmaktan yasaklanmaları yerine “kamu görevinin üstlenilmesinden kaynaklanan hak ve yetkilerinin” kısıtlanması suretiyle sınırlı uygulama yapılması,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sonuç ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla hükümlerin bu sebeplerden dolayı CMK’nın 302/2 ve 307/4. maddeleri gereğince BOZULMASINA, sanık …‘ın henüz yakalanmamış olması, bozmanın mahiyeti, bu aşamada bir hak kaybının söz konusu olmaması ve bozma sonrası yargılama sırasında durumunun mahkemece değerlendirilecek olması karşısında müdafiin yakalama emrinin kaldırılması yönündeki talebinin REDDİNE, 26/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/6071 Karar : 2017/2040 Tarih : 9.05.2017
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün bulunmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Zimmete konu miktarın en son 19/01/1998 tarihinde 38.013.250 TL ve 67.850.000 TL bedelli, 41420 ve 41421 nolu tahsilat makbuzları ile ödendiği, soruşturmanın ise İçişleri Bakanlığı Kontrolörlüğünün 17/02/1998 havale tarihli dilekçesi ile başladığı, bu itibarla etkin pişmanlığın soruşturma öncesi gerçekleştiği gözetilmeden sanık hakkında verilen cezadan 5237 sayılı TCK’nın 248/1. maddesi uyarınca 2/3 yerine, 248/2. maddesiyle 1/2 oranında indirim yapılarak fazla ceza tayini,
Sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmasına rağmen kamu davasında kendisini vekille temsil ettiren katılan … lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmemesi,
Kanuna aykırı, katılan vekili ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu cihetin yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasındaki “Sanığa verilen cezanın sanığın soruşturma sırasında zimmet tutarı kabul edilen miktarı ödediği ve zararı karşıladığı anlaşıldığından TCK 248/2 maddesi uyarınca takdiren ½ oranında indirilerek sanığın 4 YIL 8 AY 7 GÜN HAPİS CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA” ibaresinin çıkartılıp yerine “TCK’nın 248/1. maddesi uyarınca
soruşturmaya başlamadan önce zimmete konu miktarın tamamının sanık tarafından ödendiği anlaşılmakla cezasından 2/3 oranında indirim yapılıp sonuç olarak 2 yıl 13 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına” ve “Katılan … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 3.000,00 TL vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılan Hazineye verilmesine” cümlelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/13394 Karar : 2017/1187 Tarih : 27.03.2017
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
Sanıklar …, … ve … hakkında görevi görevi kötüye kullanma suçundan verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanıklar … hakkında zimmet suçundan verilen mahkumiyet hükmü ile sanıklar … ve … hakkında aynı suçtan verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Katılan vekilinin temyiz talebinin sanıklar… ve… hakkında verilen beraat hükümlerine, sanık … hakkında kurulan mahkumiyet hükmü bakımından ise sadece vekalet ücretine yönelik olduğu gözetilerek yapılan incelemede;
Sanıklardan …‘nin suç tarihinde …‘nin yönetim kurulu başkanı diğer sanıklar … ve …‘ın ise yönetim kurulu üyesi oldukları, sanık …‘in, kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına karar verilen …‘in çıkarılma işleminin 1163 sayılı Yasanın 16. maddesi uyarınca kesinleşmesini beklemeden haricen … ile kooperatife üye olması hususunda anlaşarak bu şahıstan aldığı 65.000,00 TL’yi kooperatif hesabı yerine 06/09/2006 tarihinde kendi şahsi hesabına yatırttığı, diğer yönetim kurulu üyelerinin de bundan haberi olduğu, bu şekilde kooperatife ait parayı mal edindikleri iddiasıyla açılan kamu davasında mahkemece sanık …‘nin mahkumiyetine diğer sanıkların ise beraatine hükmedilmiş ise de; maddi gerçeğin hiç bir kuşkuya yer vermeyecek biçimde ortaya çıkarılabilmesi açısından, sanığın savunmasında söz konusu paranın kooperatife harcandığını savunması ve buna dair şahsi hesabından yapılan havaleleri gösteren dekontlar sunması ve bu konuda tanık olarak beyanlarına başvurulan ……. ve …‘ın da kooperatife ait işler yaptıklarını ve buna dair makbuzlar verdiklerini beyan etmeleri, kooperatif yönetiminin de olaydan dolayı kooperatifin bir zararının olmadığını belirtmesi, bu belgeler ve beyanların dosya kapsamındaki bilirkişi raporlarında değerlendirilmemiş olması karşısında, sanıklar ve tanıklardan sorularak başkaca fatura veya başka herhangi bir belge sunulması halinde dosyaya temininin sağlanmasından, sanıkların göreve başladığı ve görevden ayrıldığı tarihler itibariyle kooperatifin banka ve kasa mevcutlarının saptanmasından, inşaat konusunda uzman bilirkişilerin iştiraki ile mahallinde keşif yapılıp söz konusu paranın kooperatif inşaatında kullanılıp kullanılmadığının tespiti açısından inşaat hakedişleri, proje, ruhsat bilgileri, diğer inşaat maliyetlerini belirileyici bilgi ve belgeler de temin edilmeye çalışılarak sanıkların yönetimde kaldıkları dönemler itibariyle yapılan tüm inşaatların maliyetinin … birim fiyatları esas alınarak belirlenmesinden sonra kooperatife ait defter, kayıt, belgeler ve tüm dokümanların dava dosyasıyla birlikte konunun uzmanı Sayıştay emekli uzman denetçilerinden seçilecek yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilip; suç tarihleri arasındaki kooperatifin tüm gelirleri ile mahkemece yapılan keşif ve alınacak görüşlerin sonucuna göre teknik bilirkişilerin inşaat maliyet hesabına ilişkin tespitleri de dikkate alınarak kooperatifin gaye ve inşaatları için yapılanlar dahil tüm giderleri belirlenip kasa ve banka mevcutları da gözetilerek karşılaştırılması, buna göre her bir sanığın sorumluluğunu irdeler şekilde, özellikle suça konu daire satışından elde edilen paranın kooperatif için kullanılıp kullanılmadığı, bu kapsamda zimmetlerinde kooperatif parası bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne olduğu hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiği
gözetilmeden yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
Sanık …‘in denetim sonrası ortaya çıkan bu fiilinin dairemizin yerleşik uygulamalarına göre mal edinme kastına bağlı olarak bir bütün halinde basit zimmet vasfında olduğu, kullanma zimmeti olarak nitelendirilemeyeceği gözetilmeden TCK’nın 247/3. maddesinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,
Yine sanık …‘in zimmetine geçirdiği tutarı kovuşturma başlamadan soruşturma sırasında katılan kuruma ödediği mahkemece kabul edildiği halde TCK’nın 248/2. maddesinin 1. cümlesi yerine aynı fıkranın 2. cümlesine göre indirim yapılarak fazla ceza tayini,
Sanık … hakkında kurulan hükümde Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve E.2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının Resmi Gazetenin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Suçu TCK’nın 53/1-d maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık … hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesinin uygulanması sırasında bu bentteki hak ve yetkilerin tamamını kullanmaktan yasaklanmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde sınırlı uygulama yapılması,
Sanık … hakkında mahkumiyet hükmü kurulmuş olması karşısında, kamu davasında kendisini vekille temsil ettiren katılan kurum lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmemesi,
Kanuna aykırı, katılan vekili ile sanık … ve sanıklar müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek sanık … yönünden kazanılmış hak hükümleri saklı kalmak üzere CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 27/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/17140 Karar : 2017/864 Tarih : 13.03.2017
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
CMK’nın 260/1. maddesine göre zimmet suçundan katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş olan Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin 23/05/2013 havale tarihli dilekçe ile vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, 3628 sayılı Kanunun 18. maddesindeki “…… avukatının yazılı başvuruda bulunması halinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır.” düzenlemesinin verdiği yetkiye ve CMK’nın 237/2. maddesine dayanılarak Hazinenin sadece bu suçtan açılan kamu davalarına katılan olarak KABULÜNE, denetim görevini ihmal ederek zimmete neden olma suçlarından doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan Hazinenin, bu hükümleri temyiz etme hakkı bulunmadığı anlaşıldığından vekilinin bu suçtan sanıklar …, …, …, … ve … hakkında kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, yine …, … ve … hakkında denetim görevini ihmal ederek zimmete neden olmak suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararların ise CMK’nın 231/12. maddesi karşısında itiraza tabi olup temyizi mümkün bulunmadığından, aynı Kanunun 264. maddesi de gözetilerek temyiz isteğinin itiraz mahiyetinde kabulü ile merciince değerlendirilip gerekli kararın verilmesi mümkün görüldüğünden, incelemenin sanıklar … ve … hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik O yer Cumhuriyet Savcısı, katılan … vekili ve sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Zimmet suçuna konu olabilecek tutarın 19.224,96 TL olması ve bu miktardan fazlasının soruşturma aşamasında tazmin edilmesi karşında sanık …‘e verilen cezadan TCK’nın 248 nci maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılmasında bir isabetsizlik bulunmamış, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Suç tarihlerinde sanıklardan …‘ın …İlköğretim, diğer sanık …‘un ise … ve Özel İdare İlköğretim okullarının mutemedi olarak görev yaptıkları, sanıkların 2004-2008 yılları arasında okul personeline ait maaş, ek ders ve aile yardımı ödemelerinde mal müdürlüğünden onaylanan banka listelerindeki ödenecek miktarlardan farklı olarak personelin hesabına yatırılacak paranın daha az, kendilerinin hesabına yatacak paranın ise daha fazla olduğu toplam miktarı değişmeyen sahte ödeme listeleri hazırlayıp dikkatsizlikleri sonucu okul müdürlerine de imzalatarak bankalara bildirdikleri, bu şekilde sahte olarak oluşturdukları ödeme listelerinde personel maaşlarından usulsüz kesintiler yaparak, izinli ve raporlu öğretmenlere ek ders ücreti tahakkuk ettirdikleri gibi bazı öğretmenlere ise fazla ek ders ücreti tahakkuk ettirerek ve yine bazı öğretmenlere fazladan aile yardımı tahakkuk ettirip tüm bu kesinti ve fazlalık kısımları kendilerinin hesaplarına aktarılmasını sağlamak şeklinde sübut bulan ve okul müdürünün maaş bordroları ile banka listelerini karşılaştırması sonucu ortaya çıkartılan olayın mahkemece de bu şekilde kabul edilmesi karşısında, suça konu fazladan tahakkuk ettirilen ek ders ve aile yardımı paralarının sanıklara görevleri nedeniyle teslim edilmesi söz konusu olmadığı gibi bu paraların sanıklara görevlerinin normal fonksiyonu gereği de verilmediği, bunlar üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüklerinin bulunmadığı, yasal tevdi unsurunun gerçekleşmemesi nedeniyle bu eylemler yönünden zimmet suçunun oluşmayacağı, düzenledikleri sahte belgelerle bankadan kendi hesaplarına ek ders ve aile yardımı şeklinde fazla para ödenmesini sağlamaları şeklinde sabit olan fiillerinin zincirleme biçimde kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği ve kamu kurumu zararına nitelikli dolandırıcılık suçlarını oluşturacağı ancak sahtecilikten açılan bir dava olmadığı keza sanıkların sahte olarak oluşturdukları ödeme listelerinde personel maaşlarından
usulsüz kesintiler yaparak bu kesintileri kendi hesaplarına aktarılmasını sağlamak şeklindeki eylemlerinin ise sanıkların mutemet olarak bordro ve liste düzenlemeye yetkili olmaları, suça konu maaaş ödemelerine ilişkin paranın görevleri gereği zilyetliğinin kendilerine devredilmiş bulunması ve kurumdaki farklı bordroların karşılaştırılması, bordroların iç toplamlarının alınması veya bordrolarla kurumdaki banka kayıtlarının karşılaştırılmasıyla eylemin kolayca ortaya çıkabileceği, salt bordroların farklı olarak düzenlenmesinin zimmet eylemini nitelikli hale getirmeyeceği nazara alındığında eylemlerin zincirleme biçimde basit zimmet suçunu oluşturacağı gözetilmeden sanıkların tüm eylemlerinin basit zimmet suçunu oluşturduğunun kabulüyle yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
Bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda yüklenen suçu işledikleri kabul edilen sanıklar hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanmaması,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının Resmi Gazetenin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Suçu TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanıklar hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmemesi,
Kanuna aykırı O yer Cumhuriyet Savcısı, katılan … vekili ve sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/7275 Karar : 2016/9161 Tarih : 28.11.2016
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
Sanık hakkında birleşen dosyada verilen beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Sanık hakkında ana dosyada verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Zimmete konu miktarın sanık tarafından en son 15/12/2008 tarihinde saat 9.37 de ödendiğinin dosya içerisinde bulunan banka dekontundan, soruşturmanın ise aynı gün kurum vekilinin verdiği dilekçenin havale saati olan 10.44 de başladığının UYAP ortamından anlaşılması karşısında etkin pişmanlığın soruşturma başlamadan gerçekleştiği gözetilmeden TCK’nın 248/1. fıkrası yerine aynı maddenin 2. fıkrası 1. cümlesi uygulanarak fazla ceza tayini,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının Resmi Gazetenin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Yüklenen suçun TCK’nın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nedeniyle aynı Yasanın 53/5. maddesi gereğince sadece bu fıkradaki hak ve yetkilerin kullanılmasının yasaklanması gerektiğinin gözetilmemesi,
Adli sicil kaydına göre mükerrir olduğu anlaşılan sanık hakkında TCK’nın 58/6-7. maddelerinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/6111 Karar : 2016/6473 Tarih : 20.06.2016
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
O yer Cumhuriyet Savcısının başvurusunun kapsamına göre sanıklar … ve … hakkında zimmet suçundan verilen beraat hükümleri açısından aleyhlerine, sanık … hakkında aynı suçtan verilen mahkumiyet hükmü açısından ise lehine temyiz talebinde bulunduğu gözetilerek yapılan incelemede;
Kıymetli damgada sahtecilik suçundan tüm sanıklar hakkında verilen mahkumiyet hükümleri ile zimmete iştirak suçundan sanıklar … ve … hakkında verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Bozmaya uyularak gereği yerine getirilmiş, delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan kurulan mahkumiyet hükümleri ile delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen sanıklar müdafiileri ve O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Zimmet suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24/02/2015 gün 2013/622 -2015/16 sayılı karar ile benzer kararlarında da belirtildiği üzere, temyiz edilen önceki hüküm bozma kararı verilmesiyle ortadan kalkmış olduğundan, yerel mahkemece önceki karardan farklı olarak, suçun sübutu ve niteliği de dahil olmak üzere sanığın hukuki durumuyla ilgili tüm hususlarda, CMK’nın 217. maddesi uyarınca ulaşılan vicdani kanaat doğrultusunda serbestce karar verilebileceği gözetildiğinde; mahkemece verilen 30/10/2006 tarihli hükmün Dairemizin 29/05/2012 tarihli ilamı ile bozulmasına karar verildikten sonra tümüyle ortadan kalkmış olduğundan zimmete geçirildiği kabul edilen 280 TL’nin hükümden önce 13/11/2012 tarihinde iade edildiği nazara alınarak sanık hakkında TCK’nın 248/2. maddesinin uygulanması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde uygulama yapılması,
Kabule göre de;
Kazanılmış hakka konu teşkil eden 30/10/2006 tarihli hükümde 3 yıl hapis ve 2000 TL adli para cezası tayin edilmiş iken CMUK’nın 326/son maddesinin uygulanması sırasında sonuç cezanın 3 yıl hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini,
Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve E. 2014/140; K. 2015/85 sayılı kararının Resmi Gazetenin 24/11/2015 tarih ve 29542 sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, O yer Cumhuriyet Savcısı ile sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA, 20/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/959 Karar : 2016/4336 Tarih : 28.04.2016
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
Kullanma zimmetinin oluşmasının, sanığın görevi gereği yasal olarak kendisine tevdi edilen parayı belli bir süre kullanıp hakkında herhangi bir uyarı, ihbar, şikayet veya soruşturma olmaksızın kendiliğinden kuruma yatırmasına bağlı olmasına karşın, zimmetin ortaya çıkarılması sırasında sanığın uhdesinde iade etmediği para bulunduğu ve bu nedenle eyleminin temellük zimmeti kapsamında kaldığı anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanığın aşamalarda kuruma ait paraları ihtiyacı nedeni ile kullanıp iade etmek amacıyla çektiğini ve kendi hesabına göre 153.000 TL civarında parayı zimmetine geçirdiğini tespit ettiği için bu miktarı yatırdığını savunması, mahkemece de sanığın zimmet miktarını kesin olarak bilmemesi nedeni ile soruşturma aşamasında tamamının iadesini sağlayamadığının kabul edilmesi,…Köylere Hizmet Götürme Birliği’nin 30/11/2001 günlü yazısına göre 5.884,90 TL, kovuşturma sırasında alınan 12/03/2012 günlü rapora göre de huzur hakları düşüldükten sonra 6.706,76 TL sanığın uhdesinde kurum parasının bulunduğunun tespit edilmesi, hazırlıkta alınan bilirkişi ve müfettiş raporlarında ise huzur hakkı düşüldükten sonra sanığın üzerinde kalan kesin zimmet miktarının belirtilmemesi, zimmet olarak kabul edilen 173.187,50 TL’nin 153.000 TL’sinin soruşturma başlamadan iade edildiğinin anlaşılması karşısında, ödeme iradesinin soruşturma başlamadan önceye yönelik olduğu nazara alınarak cezasından 5237 sayılı TCK’nın 248/1. maddesi uyarınca 2/3 oranında indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurularak fazla ceza tayin edilmesi,
Kabule göre de;
TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi yerine yazılı şekilde memuriyetten yasaklanmasına karar verilmesi,
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nın 53. maddesi ile ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 28/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/1011 Karar : 2016/3082 Tarih : 24.03.2016
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
… vekilinin 23/01/2013 havale tarihli dilekçeyle sanıklar hakkında verilen hükümleri temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında, 3628 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca müşteki … vekilinin sadece zimmet suçu yönünden davaya katılmasına, sanık … hakkında denetim görevini ihmal ederek zimmete sebep olmak suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, 5271 sayılı CMK’nın 231/12. maddesi uyarınca itirazı kabil olup temyizinin mümkün bulunmadığı, katılan sanık müdafiin itirazının, mercii olan … Ağır Ceza Mahkemesince incelenerek reddine karar verildiği anlaşıldığından, incelemenin sanık … hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Katılan sanık … vekilinin 29/07/2010 günlü dilekçeyle, sanık …‘in davaya konu devlet alacağını ödememesi nedeni ile kendilerinin ödeme yaptıklarını ve ödemeye ilişkin makbuzları dilekçe ekinde sunduklarını bildirmesi, sanığın da ceza alma korkusu ile emekli ikramiyesinin kesilmesi ve en son 25/03/2008 tarihinde iddianame tanzim edilmeden önce tüm ödemelerin yapıldığını, verilen cezadan TCK’nın 248/2. maddesi gereğince 1/2 oranında indirim yapılması gerektiğini savunması karşısında, zimmete konu ödemenin kim tarafından ve hangi tarihte yapıldığı tespit edildikten sonra sanık hakkında TCK’nın 248. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının ve hangi oranda indirim yapılması gerektiğinin belirlenmesi yerine eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Suçu TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle işleyen sanık hakkında aynı yasanın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmolunmaması,
Kanuna aykırı, sanık müdafii ve katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/10703 Karar : 2015/13015 Tarih : 24.06.2015
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Bozmaya uyularak delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen katılan vekili ve sanıklar müdafiin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükümlerin ONANMASINA,
Sanık M.. G..’in zimmet suçundan kurulan hükmün incelenmesinde ise;
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
5237 sayılı TCK’nın 247. (765 sayılı TCK’nın 202.) maddesinde düzenlenen zimmet suçunun oluşması için “kamu görevlisinin veya özel mevzuatları gereği kamu görevlisi gibi cezalandırılabilen kişilerin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının yararına zimmetine geçirmesinin” gerektiği, somut olayda; Yozgat Defterdarlığı Sağlık Kurumları 1 Nolu Döner Sermaye Saymanlığı’nda müdür olarak görev yapan sanığın, saymanlığa bağlı Sorgun Devlet Hastanesi’ne ait hesaptan çeşitli tarihlerde yolluk ve diğer avanslar adı altında avans aldığı, alınan avansları harcama yetkilisi onayı ve görevlendirme onayı bulunmaksızın kendi imzasıyla düzenlediği saymanlık işlem fişleri ile gerçekleştirdiği, sağlık işletmelerinde katkı payının harcama yetkilisi başhekim ve hastane müdürünün imza ve mührünü taşıyan ödeme emri onaylı bordroya dayanılarak, harcırah avanslarının ise yetkililerin imzalayıp onayladıkları belgelere dayanılarak ödenebildiği nazara alındığında, sanığın eylemlerinde yasal tevdi unsurunun bulunmaması nedeniyle zimmet suçunun, anılan belgelerde sanığın imzası dışında diğer yetkililerin imzalarının bulunmaması nedeniyle hile öğesi gerçekleşmediğinden de dolandırıcılık suçunun oluşmadığı, görevinin gereklerine aykırı hareket ederek kendisine haksız kazanç sağlayıp kamu zararına neden olan sanığın eylemlerinin zincirleme biçimde görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç niteliğinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Uyulmasına karar verilen 13/03/2013 tarih ve 2012/3478 Esas, 2013/1800 Karar sayılı bozma ilamında mahkemece kabul edilen zimmet miktarlarının kovuşturma başlamadan önce kurum hesabına yatırıldığı ve etkin pişmanlığın bu aşamada gerçekleştiği belirtilmesine rağmen, etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleştiğinden bahisle ve bu tespit ile de çelişen biçimde sanık M.. G.. hakkında verilen cezadan 5237 sayılı TCK’nın 248/2-1. cümlesi uyarınca 1/2 yerine, 248/1. maddesiyle 2/3 oranında indirim yapılarak eksik ceza tayini,
Kanuna aykırı ve sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/8601 Karar : 2015/11774 Tarih : 21.05.2015
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
TCK’nın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkilerin kötüye kullanılması suretiyle yüklenen suçu işlediği kabul edilmesine rağmen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
CMK’nın 2/e, 158/1 ve 160. maddelerine ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 17/10/2006 gün 2006/5-165-213 sayılı Kararına göre soruşturmanın, “kanuna göre yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evreyi” ifade ettiği, soruşturmanın Cumhuriyet Başsavcılığı veya kolluk makamlarınca suçun işlendiğinin öğrenilmesiyle başlayacağı ve somut olayda soruşturmanın 21/03/2012 tarihinde Ankara İl Sağlık Müdürlüğünün Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunması üzerine başladığı dikkate alınarak, sanığın zimmetine geçirdiği kabul edilen paraları adli soruşturma başlamadan önce idari tahkikat sırasında 15/03/2012 tarihinde ödediğinin anlaşılması karşısında sanık hakkında verilen cezadan 5237 sayılı TCK’nın 248/1. maddesi uyarınca 2/3 yerine, 248/2. maddesiyle 1/2 oranında indirim yapılarak fazla ceza tayini,
…/…
Tebliğname No : 5 - 2012/268164
Kanuna aykırı ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak bu cihet yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hükmün etkin pişmanlığa ilişkin bölümündeki “TCK.nun 248/2 maddesi uyarınca kovuşturma başlamadan önce zimmete konu miktarın tamamının müşteki kuruma sanık tarafından ödendiği anlaşılmakla cezasından yarı oranında indirim yapılarak 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına” ibaresinin çıkartılıp yerine “TCK.nun 248/1 maddesi uyarınca soruşturmaya başlamadan önce zimmete konu miktarın tamamının katılan kuruma sanık tarafından ödendiği anlaşılmakla cezasından 2/3 oranında indirim yapılarak 3 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına” denilmesi ve TCK’nın 62/1. maddesinin uygulanması ile belirlenen 4 yıl 8 ay 15 gün sonuç cezanın ise 3 yıl 1 ay 15 güne indirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/6244 Karar : 2014/10586 Tarih : 6.11.2014
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
Suç tarihinde Ereğli Ziraat Odası başkanı olarak görev yapan sanığın, gelir-gider farkı olan 413.29 TL’yi ve 71.562.53 TL’lik senetleri zimmetine geçirdiği iddiasıyla cezalandırılmasının talep edildiği; sanığın, zimmet suçlamasını kabul etmeyerek, devir tarihinde kasada 93 adet senet bulunduğu halde kendisi yokken yeni yönetim tarafından yapılan sayımda 76 senet bulunduğu tespiti yapıldığını belirttiği, kayıtlara intikal ettirilmediğini iddia ettiği giderlere ait faturalar ile bir adet kira sözleşmesini dosya arasına sunduğu anlaşılmakla;
Sanığın 15/05/2007 tarihli soruşturma evresindeki savunması sırasında ibraz ettiği ve kayıtlara intikal ettirilmeyen harcamalara ilişkin olduğunu iddia ettiği faturalardan, Ç.. İnşaat’tan alınan 18/02/2007 tarihli, 2.961.00 TL’lik faturayla ilgili olarak, ilgili şirket yetkilisinin bu faturanın bedelini Odanın bina inşası işini üstlenen N.. İnşaat’tan alarak, faturayı bu şirkete kestikleri, sonrasında sanığın kendilerine faturanın Oda adına kesilmesi gerektiğini belirtmesi üzerine dosyaya sunulan faturayı düzenleyerek kendilerine verildikleri yönündeki iddiası ve N.. İnşaat yetkilisinin de bu yöndeki beyanı nazara alınarak, ilgili şirketlerin kayıtları temin edilerek söz konusu faturanın mükerrer olup olmadığı, bedelinin kim tarafından ödendiği hususları ile P..Tarım’dan alınan 01/03/2007 tarihli, 6.195 TL’lik faturayı düzenleyen şirketin belirtilen adreslerde bulunamadığı, faturanın sahte olabileceği yönündeki 27/10/2008 tarihli bilirkişi raporundaki iddia karşısında, söz konusu faturanın gerçekliğinin araştırılması, 15/02/2006-15/02/2007 tarihleri arasında depo kiralanmasına dair sözleşmede kira bedeli olarak aylık 250.00 TL ödeme yapıldığı kayıt altına alınmış ise de, kiralayan Adem Demirhan kira bedeli olarak aylık 150.00 TL ödeme yapıldığını beyan ettiğinden, 1.800.00 TL ödeme yapıldığının kabul edilmesi, 03/02/2007 tarihinde müşteki C.. T..’in başkan seçilmesi sonrasında, hesaplarda açık bulunduğuna dair sözlü uyarı üzerine sanık tarafından 19/02/2007 tarihinde Ziraat Odası’nın banka hesabına 18.000 TL yatırılmasının TCK’nın 248. maddesi kapsamında etkin pişmanlık olarak değerlendirilmesi gerektiği nazara alınarak, dava konusu edilmeyen miktarla ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasından ve dava açılması halinde bu dosya ile birleştirilmesinden sonra, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde beraet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06/11/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/4732 Karar : 2014/9874 Tarih : 20.10.2014
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
Zabıt katibi olan sanığın görev durumunun araştırılması, bu kapsamda Arpaçay Adliyesindeki görevinin belirlenmesi ve hangi birimde çalıştığının ve para tahsil yetkisinin bulunup bulunmadığının ilgili Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı ile Arpaçay Cumhuriyet Başsavcılığından sorulması, sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Zimmete konu 2.190 TL’lik miktar suç tarihi itibarıyla ekonomik koşullar ve paranın alım gücü nazara alındığında değer azlığı sınırları içerisinde bulunduğundan hükmolunan cezadan TCK’nın 249. maddesi gereğince indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Soruşturmanın 04/11/2011 tarihinde başlaması ve kuşkunun sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği gözetildiğinde sanığın zimmete konu parayı soruşturma aşamasından önce iade ettiği anlaşıldığından cezasından 5237 sayılı TCK’nın 248/1. maddesi uyarınca 2/3 yerine aynı Kanunun 248/2. maddesi gereğince 1/2 oranında indirim yapılması sonucu fazla ceza tayini,
5237 sayılı TCK’nın 53/1-a maddesindeki yetkiyi kötüye kullanmak suretiyle atılı suçu işleyen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi gereğince, cezanın infazından sonra başlamak üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kötüye kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle hükmün CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 20/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/3754 Karar : 2014/8840 Tarih : 23.09.2014
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
Suçtan zarar gören … Baş Hukuk Müşavirliği ve … Genel Müdürlüğüne 20/11/2012 tarihinde tebliğ edilen hükmün CMUK’nın 310/1. maddesinde yer alan bir haftalık yasal süreden sonra 11/12/2012 tarihinde temyiz edildiği, 12/12/2012 tarihinde gereksiz biçimde yapılan ikinci tebligatın temyiz süresini yeniden başlatmayacağı anlaşılmakla, Hazine vekilinin temyiz isteminin aynı Kanunun 317. maddesi uyarınca REDDİNE, incelemenin … müdafiinin zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53/1-2-3. maddelerindeki güvenlik tedbirlerinin infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüş, soruşturma öncesi yapıldığı kabul edilen iade nedeniyle TCK’nın 248/1. maddesi gereğince yapılan indirim oranının 2/3 yerine hükümde 1/3 olarak gösterilmesi netice cezanın doğru belirlenmesi nedeniyle sonuca etkili görülmemiş,…Adliyesinde zabıt katibi olan ve adli sicil kaydı verme, tahsilat yapma işiyle de görevlendirilen sanık …‘ın, 09/11/2007-03/03/2010 tarihleri arasında adli sicil geliri olarak tahsil ettiği, ancak bankaya yatırmadığı toplam 29.572 TL’yi mal edindiği, eylemlerinin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik olarak söz konusu paraların bankaya yatırıldığına dair iş cetvelleri düzenlediği, ayrıca … Ziraat Bankası hesap ekstreleri ve dekontlarının getirtilip adliyedeki kayıtlarla karşılaştırılması suretiyle ortaya çıkarılabildiği anlaşılmakla, zincirleme nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu gözetilmeden sadece basit zimmetten hüküm kurulması, zincirleme suç nedeniyle arttırım yapılırken suçun işlenme süresine göre alt sınırdan uzaklaşılması ve TCK’nın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle suçu işleyen sanık hakkında 53/5. maddesi uyarınca “cezanın infazından sonra işlemek üzere hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkilerin kullanılmasının yasaklanmasına” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ise karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanık müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 23/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/6110 Karar : 2014/8281 Tarih : 15.09.2014
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
Sanık … hakkında zimmete sebebiyet verme suçundan verilen hükmün incelenmesinde; Sanığın üzerine atılı suçun kanunda öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle 765 sayılı TCK’nın 102/4. maddesine göre 5 yıllık asli zamanaşımı süresine tabi olduğu, sanığın savunmasının alındığı 22/09/2003 tarihinden hüküm tarihine kadar bu sürenin ve eklemeli zamanaşımı süresinin de dolduğu ve kamu davasının düşürülmesi gerektiği halde beraet kararı verilmesi, kanuna aykırı, temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu hususta bir karar verilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
… hakkında zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanığın eylemini değişik zamanlarda ve bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlediği anlaşıldığı halde verilen cezasının TCK’nın 43/1. maddesi ile artırıma tabi tutulmaması,
Suça konu parayı oluşa uygun olarak soruşturmadan önce ödediğinin anlaşılması karşısında cezasından 5237 sayılı TCK’nın 248/1. maddesi uyarınca 2/3 yerine 1/2 oranında indirim yapılması sonucu sanık hakkında fazla ceza tayini,
Suçun 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki yetkinin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi nedeniyle sanık hakkında 53/5. madde gereğince cezasının infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması,
Kanuna aykırı, katılan … vekili ve sanık … müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/2213 Karar : 2014/5937 Tarih : 2.06.2014
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12/02/2008 günlü 2007/9-230 Esas, 2008/23 sayılı Kararı gereğince sanık Ceylan müdafiin duruşmalı inceleme talebinin sonuç ceza miktarı itibariyle 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 318. maddesi uyarınca reddiyle incelemenin duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık C.. K.. hakkında görevi kötüye kullanmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
TCK’nın 53/1-a maddesinde yer alan hak ve yetkileri kötüye kullanarak yüklenen suçu işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesinin uygulanmaması karşı temyiz bulunmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan yerinde görülmeyen sanık müdafiin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,
Sanıklar C.. K.. ve T.. K.. hakkında zimmet, H.. A.., R.. K.., S.. K.., A.. K.. ve Şerif Yetim hakkında görevi kötüye kullanma, O.. A.., C.. A.., A.. E.. ve Y.. U.. hakkında 1163 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde ise;
Yazırlı Tarım Kredi Kooperatifinde yetkili muhasebeci olarak görev yapan T.. K..’nın, yetkili müdür C.. K..’yla birlikte 2002 yılı tahsilat oranını herhangi bir hesaplama yapmadan gerçeğe aykırı şekilde %74 olarak göstermek suretiyle 19/09/2002-108, 27/09/2002-150, 04/12/2002-56 sayılı tediye fişleriyle avans olarak, 09/01/2003-9 nolu tediye fişiyle de bakiye alacak olarak imza karşılığı Ceylan’a 2.412,50 TL, Tevfik’e 2.184,91 TL, hizmetli M.. A..’e 1.342,80 TL olmak üzere toplam 5.940,21 TL’yi değişik tarihlerde haksız olarak ödemek suretiyle yüklenen suçu işlediği anlaşılmakla tebliğnamedeki bu sanık yönünden zincirleme suç hükümlerinin uygulanmamasına dair bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiş, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre zimmet suçundan kurulan hükümlere yönelik sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Sanıklar Ceylan ve Tevfik hakkında 29/01/2008 tarihinde adli soruşturma başlatılıp 05/06/2008 tarihli iddianameyle kamu davası açıldığı, kooperatif tarafından verilen 24/01/2011 günlü cevabi yazıya göre Ceylan tarafından 31/12/2007-02/04/2008, Tevfik tarafından ise 31/10/2007-07/04/2008 tarihlerinde yapılan ödeme miktarlarının, faizden arındırılmış toplam 33.171,34 TL ‘lik dava konusu zimmet miktarının tamamını karşıladığı ve cezalarından TCK’nın 248/2. maddesinin birinci cümlesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılması gerektiği gözetilmeden, 248/2. maddesinin ikinci cümlesiyle 1/3 oranında indirim yapılarak fazla cezalar tayini,
Yazırlı Tarım Kredi Kooperatifinde yetkili muhasebeci olarak 31/10/2001-17/09/2003 tarihleri arasında görev yapan T.. K..’nın atılı suçu 765 sayılı Yasa döneminde gerçekleştirmiş olması nedeniyle 5252 sayılı Yasanın 9/3 ve CMK’nın 34 ve 230. maddeleri uyarınca ortaya çıkan sonuçlarının birbiriyle bütün olarak karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
TCK’nın 3/1, 61. maddeleri uyarınca her bir sanığın konumu, zimmete konu miktarlar, suçu işleyiş biçimi, sürdürmedeki ısrarı, zaman aralığı değerlendirilerek temel cezaların ve zincirleme suç nedeniyle yapılacak artırımın hak ve nesafete uygun bir şekilde belirlenmesi gerekirken, orantılılık ilkesine aykırı olacak şekilde hukuki konumları farklı sanıklar hakkında özellikle C.. K..’nın değişik durumu gözetilmeden temel cezaların ve zincirleme suç nedeniyle yapılan arttırımın alt sınırdan tayini suretiyle yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kooperatifin tüm parasal ve diğer işlemlerinin C.. K.. ile T.. K.. tarafından yürütüldüğü, onlar tarafından hazırlanan belgeleri imzaladıkları, kooperatif işlerini bilmedikleri ve denetleme konusunda yeterli bilgilerinin olmadığı şeklindeki savunmaları üzerinde durulmadan, eğitim düzeyleri gözetilmeden ve suç işleme kasıtları ayrı ayrı irdelenip açıklanmadan yönetim kurulu üyesi H.. A.., R.. K.., S.. K.., A.. K.. ve Ş.Y. ve denetim kurulu üyesi O.. A.., C.. A.., A.. E.. ve Y.. U..’nın sorumlu tutulması suretiyle haklarında yazılı şekilde görevi kötüye kullanma ve 1163 sayılı Yasaya aykırılık suçlarından mahkumiyet kararları verilmesi,
Sanıklardan C. A.’ın 1999-2002 yılları arasında kooperatifte denetçi, O.. A..’ın ise 05/09/2006 tarihinden itibaren başkan vekili olarak görev yaptıkları şeklindeki savunmaları karşısında bu sanıkların hangi tarihlerde, kooperatifte hangi görevleri yürüttükleri Ticaret Sicil Memurluğundan sorulup şüpheye yer vermeyecek şekilde tespit edildikten sonra suç tarihleri de gözetilmek suretiyle hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
Sanıklar Ceylan ve Tevfik’in TCK’nın 53/1-a, diğer sanıkların ise 53/1-d maddesinde yer alan hak ve yetkileri kötüye kullanarak yüklenen suçları işledikleri kabul edildiği halde haklarında aynı Yasanın 53/5. maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, sanıklar Ceylan, Tevfik, Şeref ve Recep müdafiileri ile sanıklar Süleyman, Cavit, Osman, Hayati, Ali, Abdullah, Tevfik ve Yusuf’un temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 02/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/13940 Karar : 2014/1070 Tarih : 30.01.2014
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
Suç tarihi itibarıyla günün ekonomik koşulları ve paranın satın olma gücü değerlendirildiğinde zimmet miktarı kabul edilen değerin az olduğu ve sanık hakkında TCK’nın 249/1. maddesi uygulanarak tayin edilen cezasından indirim yapılması gerektiği nazara alındığında, öncelikle Muhasebe Yetkilisi Mutemedi Kasa Defterinin hangi kurumda bulunduğunun belirlenmesi, son ödeme tarihinin gün olarak tespiti ile sonucuna göre; suç vasfı, zincirleme biçimde işlenip işlenmediği, etkin pişmanlık zamanı, TCK’nın 248/1. maddesi sevk olarak gösterilmesine karşın ek savunma hakkı verilmeden anılan maddenin 2. fıkrası uyarınca uygulama yapılması ve değer azlığına ilişkin olarak kanun yararına bozma talebinde bulunulması olanaklı görülmüştür.
Karar başlığında … Bakanlığı yerine ayrı bir tüzel kişiliği bulunmayan … Müdürlüğünün katılan olarak gösterilmesi,
Davada kendisini vekille temsil ettiren katılan yararına avukatlık asgari ücret tarifesine göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, karar başlığında katılan kurumun … Bakanlığı olarak tashihi, hüküm fıkrasına “karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 2.200 TL vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılan Kuruma verilmesine” cümlesinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/12043 Karar : 2014/132 Tarih : 7.01.2014
-
TCK 248. Madde
-
Etkin Pişmanlık
Sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, 5271 sayılı CMK’nın 231/12. maddesi uyarınca itiraza tabi olup temyizi mümkün bulunmadığından, CMK’nın 264. maddesi de gözetilerek temyiz isteğinin itiraz mahiyetinde kabulü ile merciince değerlendirilip bir karar verilmesi mümkün görüldüğünden incelemenin diğer hükümlere hasren yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
UYAP sisteminde yapılan incelemede sanık hakkında suç tarihi 26/09/2006-12/04/2007 ve iddianame tarihi 01/10/2007 olan görevli olduğu Ulaştırma Vergi Dairesinde çalıştığı sırada işlediği iddia olunan zimmet ve sahtecilik suçlarından dava açıldığı ve İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16/11/2009 gün ve 2007/318 Esas 2009/432 sayılı Kararın halen Dairemizin 2013/5514 Esas numarasıyla tevzide olduğunun anlaşılması karşısında suç ve iddianame tarihleri nazara alınıp dosyalar birleştirilerek sanığın eylemleri arasında fiili veya hukuki kesinti bulunup bulunmadığı eylemlerin bir suç işleme kararının icrası kapsamında işlenip işlenmediği, zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
Sanığın, haklarında vergi tahakkuk ettirilen mükelleflerden ana paraya istinaden fazla gecikme faizi ve zammı hesaplayarak tahsil ettiği bu fazla miktarı mal edindiği, bunun ortaya çıkmaması için alt nüsha ile dip koçana bazen karbon kağıdı koymadan ayrıca yazarak bazen de karbon kağıdı koyup kalemle düzeltme yaparak alması gereken miktarı yazdığı, ancak özellikle mükellefe verdiği üst nüshaya ise tahsil ettiği miktarı yazarak içeriği itibariyle sahte belge düzenlediği, bu şekilde zincirleme resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği halde hakkında suçun sübutu konusunda yanılgıya düşülerek yazılı şekilde beraet kararı verilmesi,
Zimmet suçunda ise, kamu zararının 01/04/2008 tarihinde soruşturmadan önce giderilmesine göre TCK’nın 248/1. maddesi uyarınca 2/3 indirim yapılması gerekirken, aynı Kanunun 248/2. maddesi uyarınca 1/2 indirim yapılarak sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesi,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07/01/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.