0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu

TCK Madde 233

(1) Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi, şikayet üzerine, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Hamile olduğunu bildiği eşini veya sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış bulunduğunu bildiği evli olmayan bir kadını çaresiz durumda terk eden kimseye, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.

(3) Velayet hakları kaldırılmış olsa da, itiyadi sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılması ya da onur kırıcı tavır ve hareketlerin sonucu maddi ve manevi özen noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan ana veya baba, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.



TCK Madde 233 Gerekçesi

Maddenin birinci fıkrasında, aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi, suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçun oluşması için terk olgusunun gerçekleşmemesi gerekir. Aksi takdirde, terk suçu oluşur.

Aile hukukundan kaynaklanan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünün kapsamını, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlemek gerekir.

Bu suçtan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması, şikâyete tabi tutulmuştur.

Maddenin ikinci fıkrasında ise, evli olsun veya olmasın gebe olan eşini veya sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış kadını çaresiz durumda terk eden yani ona her türlü yardımı yapmaksızın ortada bırakan kişi cezalandırılmaktadır.

Üçüncü fıkra, doktrinde manevî terk olarak tanımlanan ailenin terki suçunu cezalandırmaktadır. Suç, itiyadî sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanma ya da onur kırıcı yaşayış tarzı nedeni ile özen noksanı veya kusurundan dolayı çocukların ahlâk, güvenlik ve sağlıklarının ağır şekilde tehlikeyle karşı karşıya kalmasına neden olmaktır.


TCK 233 (Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/23698 Karar: 2016/10599 Tarih: 16.05.2016

  • TCK 233. Madde

  • Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Sanığın, mahkemece kabul edilen, maddi durumu olmasına rağmen katılan ve ortak çocukları olan mağdurlara karşı aile hukukundan doğan bakım yükümlülüğünü yerine getirmemesi şeklindeki eyleminin TCK’nın 233/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı gözetilmeden ve evde huzursuzluk çıkarması şeklindeki eyleminin ise ne suretle TCK’nın 232/1. maddesinde düzenlenen suçun unsurlarını oluşturacağı açıklanmadan yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık F. D.’nin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16.05.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/29094 Karar: 2016/10600 Tarih: 16.05.2016

  • TCK 233. Madde

  • Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

TCK’nın 233/1. maddesinde düzenlenen suçta, aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünün ihlalinin yaptırıma bağlandığı, katılanın iddiasına konu hususun ise eğitim yükümlülüğünün ihlali kapsamında kaldığı ve dosya kapsamında iddia ile ilgili bir araştırmanın yapılmadığı, katılanın orta öğretim çağında olduğu dikkate alındığında, suç tarihinden sonra okulu devam edip etmediği araştırılarak elde edilecek sonuca göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı, katılan K. A.vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16.05.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/2629 Karar: 2015/33631 Tarih: 11.09.2015

  • TCK 233. Madde

  • Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Türk Ceza Kanununun düzenlenen terk suçunun birinci fıkrasında, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan bir kimseyi kendi haline terk etmek suç olarak tanımlanmış, terk olgusu bağımsız bir suç olarak kabul edilmiştir. Suçun mağduru, yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan kimse, faili ise, bu kimseler üzerinde kanundan veya sözleşmeden kaynaklanan koruma ve gözetim yükümlülüğü yüklenen kişilerdir. Yükümlülüğün kanundan kaynaklanıp kaynaklanmadığını tespitte, 6284 sayılı Ailenin Korunmasına ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu başta olmak üzere ilgili kanunlardan yararlanılırken, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğün belirlenmesinde, sözleşmenin kapsamı ve içeriği esas alınır. Sözleşme şekle bağlı değildir. Yazılı ya da sözlü olabileceği gibi gönüllü üstlenme şeklinde fiili durumdan da kaynaklanabilir. Hekim, hemşire, hasta bakıcı, çocuk/bebek bakıcısı, hizmetçi, gezi rehberi, öğretmen gibi kişiler, sözleşmenin içeriğine göre koruma ve gözetim yükümlüsü sayılabilir.

Bu suçla korunan hukuki değer, insanın yaşama ve vücut bütünlüğü hakkının yanı sıra koruma ve gözetim yükümlülüğü olan kişilerin bu görevlerini yerine getirmelerinin sağlanması ve bu sayede ortaya çıkacak sosyal fayda düşüncesidir.

Suçun maddi unsuru yaşı veya hastalığı dolayısıyla kendini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan mağdurun “kendi haline terk edilmesidir”. Suç bağlamında “kendi haline terk”, failin, mağdurla olan fiili ilişkisini geçici ya da sürekli şekilde kesmesi ve mağduru egemenlik alanının dışına çıkarması, bu bağlamda kendi haline bırakmasıdır. Bu suç “kendi haline terk” gerçekleştiği anda tamamlanır. Terk süresi uzun veya kısa olabilir. Burada önem taşıyan husus, terk süresinin mağdur için tehlike yaratma hususunda yeterli olup olmadığıdır. Kişinin kendi haline terk edilmesi, koruma ve gözetim altında bulunanın, bu yükümlülüğü üstlenmiş olan kişi tarafından herhangi bir yerde korumadan yoksun hale getirilmesidir.

Terk fiilinin, fail dışında, koruma ve gözetim yükümlülüğünü üstlenebilecek durumda olan ve bu iradeyi taşıyan kişilerin inisiyatif kullanabilecekleri biçimde ve ortamda gerçekleştirilmesi halinde bu suç oluşmaz.

Suçun oluşumu için, failin mağduru, koruma ve gözetim yükümlülüğü üstlenebilecek durumdaki bir kişi veya kurumun kontrolüne bırakmaksızın “mağduru kendi haline terk” fiilini gerçekleştirmesi veya terk anı itibariyle bu yükümlülüklerin kim tarafından taşınacağının belirsiz olması gerekir.

Terk suçu kasten işlenebilen bir suçtur. Faildeki saikin önemi yoktur. Fail yaşı, hastalığı dolayısıyla kendisini idare edemeyecek durumda olan ve bu nedenle yasa, sözleşme, doğal bağlılık ilişkisi veya fiili bir nedenden dolayı koruma ve gözetim yükümlülüğü altında bulunan kişiyi terk etme bilinç ve iradesiyle hareket etmelidir. Başka bir deyişle fail, “kendi haline terk” eyleminden doğacak neticeyi bilmeli ve istemelidir.

Mağdurun kendi haline terk edilmesi, icrai ya da ihmali davranışla gerçekleştirilebilir. Terk suçu, gerçek ihmali suçtur ve kanunda tarif edilen belli bir emredici davranışın (terk etmeme) kasten yerine getirilmemesi ile oluşur.

Failin, her bir mağdura karşı ayrı ayrı bakma, koruma ve gözetme yükümlüğü bulunduğundan, birden fazla kişinin suçun mağduru olması durumunda gerçek içtima kuralı uygulanır. Zincirleme suça ilişkin hüküm uygulanamaz.

Yargılamaya konu somut olayda;

1- Fiilin suç oluşturmaması nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması saptanmadan beraat kararı verilemeyeceği gözetilmeden, 5271 sayılı CMK’nın 193/2. maddesine yanlış anlam verilmek suretiyle sanığın sorgusu yapılmadan ve soruşturma aşamasında dinlenen tanık Turgut Aksoy duruşmada dinlenilmeden eksik araştırma ile beraat kararı verilmesi,

2-Sanığın eşi katılan M.. Ç..’ın ev ile ilgilenmemesi, evde yiyecek bir şey bulunmaması ve elektriğin ev sahibi tanık T. A.. tarafından kesilmesine sinirlenerek bakımına muhtaç olan 11 aylık ve 4 yaşındaki çocuklarını sabah 11:00 sıralarında ayrı ayrı odalara kilitleyerek evden ayrılıp gece 10:00 sıralarında evine dönmesi şeklindeki gerçekleşen eyleminde, suçun “kendi haline terk” unsuru gerçekleşmediği için terk suçunun oluşmayacağı, ancak sanığın mağdurlara karşı bakım, eğitim ve destek olma yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeniyle eyleminin TCK’nın 233. maddesinde düzenlenen her iki mağdura yönelik ayrı ayrı aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğü ihlal suçunu oluşturacağı gözetilmeden beraat kararı verilmesi,

3- Mağdur çocuklar ile anneleri olan sanık arasında menfaat çatışması bulunduğu gözetilerek yetkili mahkemeden 4721 sayılı TMK’nın 426. maddesine göre, çocuk mağdur için temsil kayyımı atanması veya CMK’nın 234/2. maddesi gereğince baro tarafından bir vekil görevlendirilmesi sağlanıp bu suretle mağdurun temsili ile şikayet ve davaya katılma haklarının kullanılmasına imkan tanınmadan eksik kovuşturma ve hatalı nitelendirme ile hüküm kurulması,

Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle hükümlerin bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11.09.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/47526 Karar : 2017/18102 Tarih : 28.06.2017

  • TCK 233. Madde

  • Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1- Oluş, sanık savunması, mağdur …‘ın anlatımları ile tüm dosya içeriğine göre, sanığın şu anda resmi nikahlı eşi olan ancak olay tarihinde gayrıresmi birlikte yaşadığı mağdur … ile tartışması sonucunda, mağdurun babası …‘ın evine gittiği, bir süre sonra evine döndüğü ve resmi nikahlarının yapıldığının anlaşılması karşısında, TCK’nın 233/2. maddesinde belirtilen “sürekli birlikte yaşadığı evli olmayan kadını” çaresiz durumda terk etme unsurunun somut olayda ne şekilde oluştuğu tartışılmadan yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,

2-Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali eyleminden beraat kararı verilmesi halinde; 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 28.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/43381 Karar : 2017/13334 Tarih : 21.11.2017

  • TCK 233. Madde

  • Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

TCK’nın 233/1. maddesinde düzenlenen suçta, aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünün ihlalinin yaptırıma bağlandığı, katılanın iddiasına konu hususun ise eğitim yükümlülüğünün ihlali kapsamında kaldığı ve dosya kapsamından sanığın savunmasında mahkemeye sunmuş olduğu hastanede muayene ücretini gösteren belgeler ve muayene formlarının tanzim tarihleri itibariyle iddianameye konu olayla ilgi olmadıkları, katılan … hakkında okul yönetimi tarafından düzenlenen yazıda ise sanık hakkında “çocuğun okula devamını sağlama hususunda pek istekli olmadığı, tarafların çocukları birbirinden kaçırma eğiliminde oldukları” ibaresinin yazılı olduğu anlaşılmakla, her ne kadar sanık savunmasında katılan …’in hastanedeki muayenesi nedeniyle okula gidemediğinden bahsedilmişse de, diğer katılan … hakkında okula devamı engelleyen herhangi bir sebebin bulunmaması karşısında, katılan …’in de neden okula devam etmediği araştırılıp, tüm hususlar incelenerek, sonuca göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi,

Kanuna aykırı ve katılanlar … ve … vekili temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21.11.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/29025 Karar : 2016/10464 Tarih : 16.05.2016

  • TCK 233. Madde

  • Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- Sanık ve müşteki beyanlarından tarafların sürekli birlikte yaşamadıklarının anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK’nın 233/2. maddesinde belirtilen “sürekli birlikte yaşadığı evli olmayan kadını” çaresiz durumda terk etme unsurunun somut olayda oluşmadığı gözetilmeksizin yerinde ve yasal olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,

2- Kabule göre de, TCK’nın 150 ve 52. maddeleri uyarınca 2 ay 24 gün hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sonrasında, günlüğü 20 TL den hesaplanan adli para cezasının 1680 TL yerine 1860 TL olarak belirlenmesi suretiyle sanığa fazla ceza verilmesi,

Kanuna aykırı ve sanık ‘nun temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/29124 Karar : 2016/9182 Tarih : 2.05.2016

  • TCK 233. Madde

  • Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

a) TCK’nın 233/1. maddesinde düzenlenen aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçunda sadece hapis cezası öngörülmesine karşın, mahkemece kanunda düzenlenmeyen doğrudan adli para cezasına hükmetmek suretiyle cezanın takdirinde hataya düşülerek TCK’nın 61/1. maddesine aykırı davranılması,

b) TCK’nın 233/1 kapsamında kalan aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerin ihlali suçunun şikayete bağlı olması karşısında, 5271 sayılı CMK’nın 253 ve 254. maddeleri uyarınca uzlaşma hükümlerinin uygulanması ve sonucuna göre sanığın hukuksal durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas mahkemesine gönderilmesine, 02/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/24427 Karar : 2016/4249 Tarih : 7.03.2016

  • TCK 233. Madde

  • Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, sanık hakkındaki soruşturmanın ihbar üzerine başlatılması ve kovuşturmanın da TCK’nın 233/3. maddesi uyarınca kamu adına açılan dava biçiminde yürütülmesi karşısında, tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmeyerek,

Eyleme ve yükletilen suça yönelik, katılan vekilinin temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden, tebliğnameye aykırı olarak TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 07/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/27185 Karar : 2014/30637 Tarih : 27.10.2014

  • TCK 233. Madde

  • Aile Hukukundan Kaynaklanan Yükümlülüğün İhlali Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Sanığın yaşları itibariyle kendilerini idare edemeyecek durumda olup anne bakımına ihtiyacı olan çocuklarını babalarına bırakarak evi terk etmek şeklinde gerçekleşen eyleminin, TCK’nın 233. maddesinde düzenlenen aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali suçunu oluşturduğu ve bu suçun takibinin şikayete bağlı olması nedeniyle çocukların babası olan Satılmış Kartal’a sanıktan şikayetçi olup olmadığı sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, unsurları oluşmayan terk suçundan mahkumiyet kararı verilmesi

Kanuna aykırı ve sanık S.. K.. temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki onama düşüncesinin reddiyle HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27/10/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS