0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Kötü Muamele Suçu

TCK Madde 232

(1) Aynı konutta birlikte yaşadığı kişilerden birine karşı kötü muamelede bulunan kimse, iki aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla kadar hapis cezası verilir.



TCK Madde 232 Gerekçesi

Madde, aynı konutta birlikte yaşayan kişilerden birine kötü muamelede bulunulmasını cezalandırmaktadır.

Ancak, her türlü kötü muamele, suçun oluşmasını olanaklı kılmaz. Kötü muamelenin merhamet, acıma ve şefkatle bağdaşmayacak nitelikte bulunması gereklidir. Ancak, bu muamele biçimi kişide basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmiş ise, artık kasten yaralama suçundan dolayı cezaya hükmedilmelidir.

Yarı aç veya susuz bırakma, uyku uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur etmek gibi hareketleri kötü muameleye örnek olarak vermek olanaklıdır.

Maddenin ikinci fıkrasında faille mağdur arasında belirli ilişkiden kaynaklanan disiplin yetkisinin kötüye kullanılması ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

Dikkat edilmelidir ki, söz konusu disiplin yetkisinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirilen davranışın kişide basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmemiş olması gerekir.

Aksi takdirde, kasten yaralama suçundan dolayı cezaya hükmedilmelidir. Keza, hakaret oluşturan fiiller, bu disiplin yetkisi kapsamına girmedikleri gibi, kötü muamele suçu olarak değil, hakaret suçundan dolayı cezalandırılmayı gerektirir.

Kişilerin idareleri altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya san’atı öğretmekle yükümlü olduğu kimseler üzerinde terbiye etmek, eğitmek görevi dolayısıyla belirli disiplin yetkilerine sahip bulunmaları gerekir; aksi takdirde görev yerine getirilmez.

Disiplin yetkisi eğitim hakkının doğal bir sonucudur ve bu yetki olmadan söz konusu hak kullanılamaz. Disiplin yetkisinin sınırı ise maddede gösterilmiştir. Disiplin yetkisi kişinin bedensel ve ruhsal sağlığının bozulmasına neden olmayacak veya bir tehlikeye maruz kalmasını sonuçlamayacak derecede kullanılabilecektir.


TCK 232 (Kötü Muamele Suçu) Emsal Yargıtay Kararları


Ceza Genel Kurulu 2016/1412 E. , 2020/8 K.

  • TCK 132
  • Failin kız kardeşini cezalandırmaya matuf olarak merhamet, acıma ve şefkatle bağdaştırılamayacak nitelikteki davranışının sonuçları itibarıyla da uzunca bir süreye yayılması nedeniyle kötü muamele suçu oluşmuştur.

Kötü muamele suçu, mülga 765 sayılı TCK’nın 477 ve 478. maddelerinde yer alan “Terbiye ve inzibat vasıtalarının suiistimali ve aile efradına karsı fena muamele” suçlarının karşılığı olup anılan her iki suç tipi tek bir hükümde birleştirilerek, düzenlemenin birinci fıkrasında aynı konutta birlikte yaşanılan kişiye karşı kötü muameleye, ikinci fıkra da ise terbiye hakkından doğan disiplin yetkisinin kötüye kullanılmasına yer verilmiştir.

TCK’nın 232. maddesinin ilk fıkrasındaki suç Kanun’da özgü suç şeklinde tanımlanmamıştır. Dolayısıyla fail ile mağdur arasında aile ilişkisi öngörülmeyen bu düzenleme ile öncelikle aynı konutta yaşayan kişilerin vücut bütünlüğü, sağlığı, onur ve özgürlüklerinin, Kanun’un sistematiğinden hareket edildiğinde ise ikinci olarak aile düzeninin korunduğu anlaşılmaktadır.

Anılan suçun faili ve mağduru da aynı konutta birlikte yaşayan kişilerdir. Birlikte yaşamanın kabulü bakımından kesin bir süre ölçütü bulunmamakla beraber birlikte yaşama iradesinin varlığı yeterlidir.

Suçun fiili unsuru ise kötü muamelede bulunmaktır. Kötü muamele suçu, kişiye bedenen veya ruhen zarar veren hareketlerle işlenmekle beraber her türlü kötü muamele bu suçu oluşturmaz. Bu husus maddenin gerekçesinde, “… Her türlü kötü muamele, suçun oluşmasını olanaklı kılmaz. Kötü muamelenin merhamet, acıma ve şefkatle bağdaşmayacak nitelikte bulunması gereklidir. Ancak, bu muamele biçimi kişide basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmiş ise, artık kasten yaralama suçundan dolayı cezaya hükmedilmelidir.

Yarı aç veya susuz bırakma, uyku uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur etmek gibi hareketleri kötü muameleye örnek olarak vermek olanaklıdır.” biçiminde açıklanmış ve kötü muameleyi belirlemeye ilişkin kriterler ortaya konmuştur. Mağduru aç veya susuz bırakma, çıplak gezdirme, zor koşullarda çalışmaya mecbur bırakma gibi hareketleri kötü muameleye örnek verebiliriz. Kötü muamele oluşturan davranışlar fiziksel, vücut bütünlüğüne yönelik olabileceği gibi alay etme, korkutma gibi manevi bütünlüğe yönelik hareketlerden de oluşabilir.

Bu açıklamalardan yola çıkıldığında, suçun maddi unsurları arasında “süreklilik” sayılmamış olmakla beraber “kötü muamele” ifadesindeki “muamele” sözcüğünün “işlem, davranma, davranış” gibi anlamlarının da bulunduğu göz önüne alındığında, kötü muamelenin hareket kavramının yanı sıra bir işleyiş ve süreci de kapsadığı ve buradaki işleyiş ve sürecin, her koşulda sürekli olma, kesintisiz olarak sürüp gitme durumundan ziyade mevcut şartlar dahilinde bir hareketler bütünlüğü olduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla bir eylemde kötü muamele kastının şüpheden uzak bir biçimde ortaya konulabildiği durumda süreklilik şart değildir. Somut olayın özelliğine göre merhamet, acıma ve şefkatle bağdaştırılamayacak ani bir fille de söz konusu suçun işlenmesi mümkündür.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

29.12.2008 tarihi itibariyle on altı yaş içerisinde bulunan ve bu tarihte evinden kaçarak bir süre arkadaşlarıyla birlikte otellerde ve başka evlerde kalan mağdurun, suç tarihi olan 01.01.2009 tarihinde tesadüfen bir pazar yerinde ağabeyi olan sanık tarafından görülerek birlikte yaşadıkları eve götürüldüğü, mağdurun evden kaçmasına sinirlenen sanığın bir daha yapmasın diye mağdurun saçlarını makas kullanarak rastgele kestiği olayda;

Her ne kadar suça konu eylem mağdurun vücut bütünlüğüne müessir olarak gerçekleştirilmiş ve mağdurda bedeni bir zararı mevcut ise de eylemin mağdurun vücuduna acı vermemesi ve ruh sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulduğundan bahsedilememesi nedeniyle kasten yaralama suçunun oluşmadığı, ancak failin kız kardeşini cezalandırmaya matuf olarak merhamet, acıma ve şefkatle bağdaştırılamayacak nitelikteki davranışının sonuçları itibarıyla da uzunca bir süreye yayılması nedeniyle kötü muamele suçunu oluşturduğu kabul edilmeli ve bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/24412 Karar: 2016/15093 Tarih: 28.09.2016

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1- TCK’nın 232/1. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunun oluşması için mağdura yönelik fiillerin süreklilik arz etmesi ve kanunda düzenlenen ve suç oluşturan fiillerden farklılaşması gerektiği, her türlü kötü muamelenin bu suçun oluşmasını olanaklı kılmayacağı, yarı aç veya susuz bırakma, uyku uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur bırakmak gibi eylemlerin bu suça örnek olabileceği,

İddianamede sanığın eyleminin, eşi olan mağdureye uzun zamandır sürekli hakaret etmek ve fiziksel şiddet uygulamak suretiyle kötü muamelede bulunduğu, olay günü de yine mağdureyi BTM ile düzelebilir şekilde yaraladığı, her iki suçtan da ayrı ayrı cezalandırılması şeklinde gösterildiği, mahkemenin de bu kabul ile sanığın hem kasten yaralama hem de kötü muamele suçlarından cezalandırılmasına karar verdiğinin anlaşıldığı, sanığın suç tarihinde gerçekleşen kasten yaralama eyleminden önceki fiziksel şiddet ve hakaret eylemlerinin ayrı ayrı suçlar oluşturması ve başkaca kötü muamele suçundan cezalandırmayı olanaklı kılan suç unsurunun iddianame kapsamında gösterilmemesi karşısında sanığın bu suçtan beraatine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

2- Kabule göre de,

a- TCK’nın 53/l- ( c ) maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,

b- Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin ( 1 ) numaralı fıkrasının ( b ) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararının uygulanması zorunluluğu,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve O Yer Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 28.09.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/23647 Karar: 2016/10598 Tarih: 16.05.2016

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- TCK’nın 232. maddesi, yaralama, tehdit ve sövme gibi Kanunun başka maddelerinde açıkça suç olarak düzenlenmiş eylemler dışında kalan ve failin aynı konutta birlikte yaşadığı kişilere karşı gerçekleştirdiği, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma vb. eylemleri kötü muamele suçu olarak düzenleyip yaptırıma bağlamaktadır. Somut olayda, sanığın, eşine karşı kötü muamele olarak kabul edilen eylemlerin neler olduğu ne şekilde süreklilik gösterdiği denetime olanak verecek biçimde açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle kötü muamele suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,

2- Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında, TCK’nın 53/4. maddesi uyarınca aynı maddenin birinci fıkrasındaki hak yoksunluklarına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16.05.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/10737 Karar: 2015/24729 Tarih: 18.03.2015

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

A- Sanığa yükletilen tehdit ve yaralama eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı;

Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,

Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı,

Anlaşıldığından, sanık H. B. müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

B- Taksirle yaralama ve kötü muamele suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyize gelince; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak,

1-TCK’nın 232/1. maddesinde düzenlenen kötü davranma suçu; yaralama, tehdit, sövme gibi Kanunun başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında kalan, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi merhamet ve şefkatle bağdaşmayan eylemleri kapsar. Somut olayda, sanığın, eşine ve çocuğuna yönelik, tehdit ve yaralama eylemlerinden dolayı ayrıca cezalandırılmasına karar verilmiş olması karşısında, yerinde görülmeyen gerekçeyle, TCK’nın 232/1. maddesi uyarınca da mahkumiyetine karar verilmesi,

2- Sanık ile eşi arasında çıkan tartışma sırasında, sanığın, ortada bulunan masayı devirmesi sonucu, onları ayırmak için araya giren 23 yaşındaki kızları mağdur A. B.’ın, yerde bulunan cam kırıklarına basarak yaralandığı somut olayda, sanığın, taksir seviyesinde de olsa, bir kusurundan söz edilemeyeceğinin anlaşılması karşısında, yerinde görülmeyen gerekçeyle sanığın taksirli yaralama suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,

Kanuna aykırı ve sanık H. B. müdafiinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce kısmen yerinde görüldüğünden, hükümlerin bozulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 18.03.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/439 Karar: 2014/14662 Tarih: 13.06.2014

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

5237 sayılı TCK.nun 96/1. maddesinde “bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi…” ibaresi yer almakta; yasada eziyet kabul edilen eylemler tanımlanmamaktadır. Madde gerekçesinde ise “Eziyet olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arzeder bir tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir.” denilmektedir.

5237 sayılı TCK.nun 232/1. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçu ise; merhamet, acıma ve şefkatle bağdaşmayacak davranışlardır.

Yarı aç veya susuz bırakma, uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur etmek gibi hareketleri kötü muameleye örnek olarak vermek olanaklıdır.

Keza hakaret oluşturan fiiller, disiplin yetkisi kapsamına girmedikleri gibi, kötü muamele suçu olarak değil, hakaret suçundan dolayı cezalandırılmayı gerektirir.

Bu suçlarda temel özellik, kötü davranmadır. Bu kötü davranma, mağdurun onur ve şerefiyle bağdaşmayan muameleye tabi tutulması, ona acı veren ve insan olarak hak etmediği bir işlem uygulanması olabilir. Bu eylemler çoğunlukla, yaralama, tehdit, sövme gibi yasanın başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında kalan eylemleri kapsar. Bu eylemler, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi olabilirler. Bu eylemler aynı zamanda bu bölümde incelenen eziyet suçunu da oluşturan eylemlerdir. Eziyet suçu ile bu suçları ayırt etmek açısından, eziyet suçu bakımından sistematik olma ve süreklilik unsurunun aranacak olup ve kastın bu unsurları da kapsaması gerekmektedir. Öte yandan eziyet genel bir suç tipi iken, diğer suçlar için faille mağdur arasında özel bir ilişki olması gerekir.

Somut olayda mağdura yönelik eylemlerin uzun zaman dilimine yayıldığı yönündeki tanık beyanları ile mağdurun tüm aşamalardaki istikrarlı beyanları ve hükmün gerekçesine göre sanık G. A.’ın mağdura vücudunun çeşitli yerlerinde morluk oluşturacak şekilde vurmak, aç bırakmak, sürekli aşağılamak, terlikle yaralamak şeklindeki eylemlerinin bir bütün halinde eziyet suçunu oluşturduğu anlaşılmakla sanık G. A. ile ilgili tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Sonuç: Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanıklar müdafiinin, suçun sübutuna, delillerin mahkumiyete yeterli olmadığına, eksik incelemeye, suç vasfına yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, 13.06.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/19048 Karar: 2014/9197 Tarih: 10.04.2014

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

5237 sayılı TCK.nun 96/1. maddesinde “Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” ibaresi yer almakta yasada eziyet kabul edilen eylemler tanımlanmamaktadır. Madde gerekçesinde ise “Eziyet olarak, bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlarda bulunulması gerekir. Aslında bu fiiller de kasten yaralama, hakaret, tehdit, cinsel taciz niteliği taşıyabilirler. Ancak, bu fiiller, ani olarak değil, sistematik bir şekilde ve belli bir süreç içinde işlenmektedirler. Bir süreç içinde süreklilik arzeder bir tarzda işlenen eziyetin özelliği, işkence gibi, kişinin psikolojisi ve ruh sağlığı üzerindeki tahrip edici etkilerinin olmasıdır. Bu etkilerin uzun bir süre ve hatta hayat boyu devam etmesi, eziyetin bu kapsamda işlenen fiillere nazaran daha ağır ceza yaptırımı altına alınmasını gerektirmiştir.” denilmektedir.

232/2. maddesinde, idaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişinin cezalandırılacağı belirlenmiştir. Kişilerin idareleri altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza etmek veya bir meslek veya san’atı öğretmekle yükümlü olduğu kimseler üzerinde terbiye etmek, eğitmek görevi dolayısıyla belirli disiplin yetkilerine sahip bulunmaları gerekir; aksi takdirde görev yerine getirilmez.

Disiplin yetkisi eğitim hakkının doğal bir sonucudur ve bu yetki olmadan söz konusu hak kullanılamaz. Disiplin yetkisi kişinin bedensel ve ruhsal sağlığının bozulmasına neden olmayacak veya bir tehlikeye maruz kalmasını sonuçlamayacak derecede kullanılabilecektir. Burada kötüye kullanılan disiplin yetkisidir. Fail, disiplin yetkisini kullanırken, üzerinde disiplin yetkisi bulunduğu kimseyi dövmeyecek, ona kötü davranmayacak, onun onur ve şerefiyle bağdaşmaz tutumlar içine girmeyecektir.

Bu suçlarda temel özellik, kötü davranmadır. Bu kötü davranma, mağdurun dövülmesi, onur ve şerefiyle bağdaşmayan muameleye tabi tutulması, ona acı veren ve insan olarak hak etmediği bir işlem uygulanması olabilir. Sanığın bakıcısı olduğu çocuğa yönelik eyleminde kötü davranma sözkonusu olmakla, dosya kapsamı, mağdur raporu gözetilerek sanığın cezalandırılmasında bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamıştır.

Sonuç: Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanık müdafiinin, suçun sabit olmadığına, katılanlar vekilinin eylemin eziyet suçunu oluşturduğuna yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün ONANMASINA, 10.04.2014 gününde oybirliğiyle, karar verildi.


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/14474 Karar: 2013/3681 Tarih: 01.04.2013

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

5237 sayılı TCK.nın 232/2. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunun, yaralama, tehdit, sövme gibi kanunun başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında kalan, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi merhamet ve şefkatle bağdaşmayan eylemleri kapsadığı, sanığın resmî nikahlı eşi olan mağdureyi basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte yaralaması eyleminin, 5237 sayılı TCK.nın 86/2, 3-a maddesine uygun eşe karşı kasten yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek kötü muamele suçundan aynı Kanunun 232/1. maddesi uyarınca mahkûmiyet hükmü kurulması,

Uygulamaya göre de;

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 03.02.2009 gün ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde dikkate alınacak zararın maddi zarar olup, manevi zararı kapsamadığı ve olayda katılanın dosyaya yansıyan maddi bir zararının da bulunmadığı gözetilmeden, katılanın zararının giderilmemesi nedeniyle 5271 sayılı CMK.nın 231. maddesinde düzenlenen diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılmadan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/5670 Karar: 2012/6328 Tarih: 04.06.2012

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Mağdurun öğrenim gördüğü eğitim kurumunun müdürü olan sanığın mağdura yönelik basit tıbbi müdahaleyle giderilebilir nitelikte yaralanmasına neden olan eyleminin, 5237 sayılı TCK.nın 232/2 nci maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunun unsurlarından olan yaralama, tehdit, sövme gibi kanunun başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında kalan, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi merhamet ve şefkatle bağdaşmayan eylemleri kapsamayıp, kamu görevlisinin sahip olduğu nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle 5237 sayılı TCK.nın 86/2, 3-d maddesinde belirtilen kasten yaralama suçunu oluşturduğunun anlaşılması karşısında, iddianamedeki açıklamalara göre ek savunma verilerek bu suçtan hüküm kurulması gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek kötü muamele suçundan beraat kararı verilmesi,

Kanuna aykırı, Üst Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 s. Kanunun 8/1 inci maddesi de gözetilerek CMUK.nın 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 04.06.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/30358 Karar : 2017/6198 Tarih : 22.05.2017

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede;

TCK’nın 232. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunun oluşması için mağdura yönelik fiillerin süreklilik arz etmesi ve kanunda düzenlenen fiillerden farklılaşması gerektiği, her türlü kötü muamelenin bu suçun oluşmasını olanaklı kılmayacağı, yarı aç veya susuz bırakma, uyku uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur bırakmak gibi eylemlerin bu suça örnek olabileceği göz önüne alınmalıdır.

Katılanların aşamalarda, sanığın kendilerine vurduğunu beyan etmeleri, sanığın soruşturma aşamasında her iki katılana da ikişer defa tokat vurduğu, 08/05/2014 tarihli duruşmada ise Murat’a tokatla vurduğu şeklindeki savunması karşısında, sanığın katılanlara karşı eylemlerinin TCK’nın 86/3-a maddesindeki kasten yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek aynı Kanunun 232/1. maddesi uyarınca kötü muamele suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi,

Kanuna aykırı ve sanık …‘ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22/05/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/9441 Karar : 2018/10820 Tarih : 4.07.2018

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

TCK’nın 232. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunun oluşması için mağdura yönelik fiillerin süreklilik arz etmesi ve kanunda düzenlenen fiillerden farklılaşması gerektiği, her türlü kötü muamelenin bu suçun oluşmasını olanaklı kılmayacağı, yarı aç veya susuz bırakma, uyku uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur bırakmak gibi eylemlerin bu suça örnek olabileceği, gözönüne alınmalıdır. Somut olayda, sanığın resmi nikahlı eşi olan katılanı olay tarihinde aralarında çıkan tartışma neticesinde kolundan tutup evden dışarı atması şeklindeki eyleminin ne şekilde süreklilik gösterdiği denetime olanak verecek biçimde açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle kötü muamele suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,

Kanuna aykırı, sanık … ve katılan …‘ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye farklı gerekçeyle uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 04/07/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/8831 Karar : 2018/9857 Tarih : 21.06.2018

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,

Sanıklara yükletilen kötü muamele eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu ögelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,

Sanıkların, çocuğu olup birlikte yaşadığı mağdura sokakta çiçek sattırma biçimindeki eyleminin TCK’nın 232/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden aynı Kanunun 232/2. maddesi uyarınca mahkûmiyet hükmü kurulmuş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,

TCK’nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesinin infaz evresinde resen gözetilebileceği,

Anlaşıldığından, sanıklar … ve …’ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 21.06.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/43433 Karar : 2018/2975 Tarih : 5.03.2018

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmmiştir. Ancak;

İddianamede sanığın, müştekilere yönelik zorla harçlık alma, evlerini satmaları için baskılar yapma eylemlerinden bahsedilmesi, müştekilerin soruşturma aşamasında verdikleri ifade içeriklerindeki ithamlar birlikte değerlendirildiğinde; sanığın eylemlerinin TCK’nın 148 vd. maddelerinde düzenlenen “yağma” suçunu oluşturabileceğinden, kanıtları takdir ve değerlendirmenin üst dereceli mahkeme olan Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamla karar verilmesi,

Kabule göre de;

1-Müştekilere ayrıca ve açıkça kamu davasına katılmak isteyip istemedikleri sorulmadan, kamu davasına katılmalarına karar verilmesi suretiyle CMK’nun 238/1. maddesine muhalefet edilmesi,

2-Olaylar hakkında bilgi ve görgüsü olduğu iddiası olan…‘ın tanık sıfatıyla dinlenmeden eksik kovuşturmayla karar verilmesi,

3-Müşteki … 24/10/2011 tarihli kolluk ifadesinde sanıkta “davranış bozukluğu” olduğuna dair adli tıptan raporunun olduğunu beyan etmesi karşısında, bu konudaki rapor ve eklerinin celp edilerek sanıkta TCK’nun 32. maddesi kapsamında akıl hastalığının bulunup bulunmadığı, varsa işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya isnad edilen fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olup olmadığı hususunda CMK’nun 74. maddesi çerçevesinde rapor aldırılmadan hüküm kurulması,

4-TCK’nın 232. maddesi, yaralama, tehdit ve sövme gibi Kanunun başka maddelerinde açıkça suç olarak düzenlenmiş eylemler dışında kalan ve failin aynı konutta birlikte yaşadığı kişilere karşı gerçekleştirdiği, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma vb. eylemleri kötü muamele suçu olarak düzenleyip yaptırıma bağladığı, mahkemenin gerekçeli kararında iddianamenin ilk paragrafındaki açıklamalar haricinde sanığın, yakınan anne ve babasına karşı kötü muamele olarak kabul edilen eylemlerinin neler olduğu, ne şekilde süreklilik gösterdiği denetime olanak verecek şekilde açıklanmaması suretiyle yetersiz gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması,

Kanuna aykırı, sanık …‘ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05/03/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/20045 Karar : 2017/22679 Tarih : 18.10.2017

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1-Sanık hakkında mağdur …‘e karşı tehdit suçundan kurulan hüküm yönünden; 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

2-Sanığın mağdur …‘e yönelik kötü muamele suçundan kurulan hüküm yönünden;

TCK’nın 232/1. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçu; yaralama, tehdit, sövme gibi Kanunun başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında kalan, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi merhamet ve şefkatle bağdaşmayan eylemleri kapsar. Somut olayda; sanığın, eşine yönelik kötü muamele kapsamında kabul edilebilecek eylemlerinin neler olduğu açıklanıp tartışılmadan, yetersiz gerekçeyle kötü muamele suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘ün temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 2 nolu bozma dışında diğer yönleri incelenmeksizin HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 18/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/3407 Karar : 2017/12710 Tarih : 25.04.2017

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1-Kötü muamele suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; TCK’nın 232/1. maddesinde düzenlenen kötü davranma suçu; yaralama, tehdit, sövme gibi Kanunun başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında kalan, çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi merhamet ve şefkatle bağdaşmayan eylemleri kapsar. Somut olayda; sanığın, eşine “evi satacağım, evi boşaltın, terk edin” demesi üzerine eşinin ortak çocuklarını alıp dışarı çıkması şeklinde gerçekleşen eylemin ne şekilde süreklilik gösterdiği yeterince açıklanıp tartışılmadan, yerinde olmayan gerekçeyle, TCK’nın 232/1. maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesi,

2-Tehdit eyleminden kurulan mahkumiyet hükmü yönünden; gerekçeli kararın hüküm kısmında, tehdit suçunun mağdur … yerine mağdur …‘a yönelik olduğunun belirtilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olduğu ve olayın oluş ve şekline göre tehdit suçunun kötü muamele suçu ile birlikte işlenmediği kabul edilerek yapılan incelemede;

02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK’nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğu anlaşılmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, tebliğnameye aykırı olarak, tehdit suçu yönünden diğer yönleri incelenmeksizin, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 25/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/29053 Karar : 2017/1786 Tarih : 20.02.2017

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede

1- Nüfus kaydına göre 1999 doğumlu olup, kovuşturma aşamasında ifadesinin alındığı tarihte 15 yaşını tamamlamamış olan katılan … yaşı gereği şikâyet hakkını bizzat kullanamayacağından, şikayet hakkının kanuni temsilcisi tarafından kullanılmasının gerektiği, katılanın velisi olan anne ve babasının aynı davada sanık olmaları nedeniyle aralarında menfaat çatışması bulunduğu gözetilerek, TMK’nın 426. maddesi uyarınca bu davada onu temsil edebilmesi bakımından bir kayyım tayin ettirilmesinin sağlanması ve kayyım duruşmaya davet edilerek şikâyet ve katılma konusundaki beyanının alınmasından sonra mağdurun kamu davasına katılması konusunda bir karar verilmesi gerektiği düşünülmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- Sanıkların, çocuğu olan ve birlikte yaşadıkları anlaşılan mağdura sokakta mendil sattırma biçimindeki eyleminin, TCK’nın 232/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden, aynı kanunun 232/2. maddesi uyarınca uygulama yapılması,

Kanuna aykırı ve katılan … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas mahkemesine gönderilmesi, 20/02/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/25067 Karar : 2017/1313 Tarih : 7.02.2017

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir;

Ancak;

1-TCK’nın 232. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunun oluşması için mağdura yönelik fiillerin süreklilik arz etmesi ve kanunda düzenlenen fiillerden farklılaşması gerektiği, her türlü kötü muamelenin bu suçun oluşmasını olanaklı kılmayacağı, yarı aç veya susuz bırakma, uyku uyutmamak, zor koşullarda çalışmaya mecbur bırakmak gibi eylemlerin bu suça örnek olabileceği, gözönüne alınmalıdır.

İddianamede sanığın müştekiye devamlı suretle hakaret ettiği, kötü davrandığı, ev eşyalarını satmak suretiyle kötü muamelede bulunduğu ve bu suçtan cezalandırılması istendiği, müştekinin soruşturma evresinde sanığın kendisine hakaret ettiğini, tehdit ettiğini ve zaman zaman dövdüğünü açıklaması, sanığın suç tarihinde müşteki beyanında geçen hakaret, tehdit ve yaralama eylemleri ile suç tarihinden önceki aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali niteliğindeki eylemlerinin ayrı ayrı suçlar oluşturması ve başkaca kötü muamele suçundan cezalandırmayı mümkün kılan suç unsurunun iddianame kapsamında gösterilmemesi karşısında, tüm deliler birlikte değerlendirilerek hakaret, tehdit ve kasten yaralama eylemleri yönünden sanığın hukuki durumunu değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, kötü muamele suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,

2- Kabule göre de;

a) CMK’nın 231/6. maddesi uyarınca, engel mahkumiyeti bulunmayan sanığın, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, “sanığın ertelemeye engel sabıkası olduğundan” biçimindeki kanuni olmayan gerekçe ile hakkında CMK 231 ve TCK 51 maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,

b) Sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının kanuni sonucu olarak, TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı ve sanık … ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 07.02.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/23955 Karar : 2017/936 Tarih : 31.01.2017

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Sanığa yükletilen kötü muamele eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Sanığın, çocuğu olup birlikte yaşadığı mağdura sokakta mendil sattırma biçimindeki eyleminin, TCK’nın 232/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturmasına rağmen aynı Kanunun 232/2. maddesi uyarınca hüküm kurulmuş ise de, karşı temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,

TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağı ortadan kalkmış ve yine aynı Kanunun 53/1-c maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkûm olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağı gözetilmemiş ise de, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak infaz evresinde re’sen, TCK’nın 53. maddesinin 1 ilâ 3. fıkralarında öngörüldüğü biçimde uygulanması mümkün görüldüğünden, bu hususların bozmayı gerektirmediği,

Anlaşıldığından, sanık …’nün ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 31.01.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/4136 Karar : 2014/14634 Tarih : 22.12.2014

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

TCK.nın 232. maddesinin, yaralama, tehdit, hakaret gibi Kanunun başka maddelerinde açıkça düzenlenmiş suçlar dışında kalan, mağdurlara karşı şefkat ve merhametle açıkça bağdaşmayan çıplak gezdirme, aç bırakma, sürekli alay etme, korkutma gibi eylemler olduğu, oluşa ve tüm dosya kapsamına göre, soruşturma aşamasında mağdurlar Yusuf ve Kaan’ın anlatımları, sanığın mağdur Yusuf’u olay günü su hortumu ile ayaklarının altına vurarak darp ettiğine ve ders alması için ellerini ve ayaklarını bağladığına ilişkin ikrara dayalı savunması, mağdurlar Yusuf ve Kaan hakkında basit bir tıbbi müdahele ile giderilebilecek ölçüde alınan adli raporlar ve raporlarda mağdur Kaan’a karşı darp dışında kötü muamele tarif edilmemesi, mağdur Diyar’a karşı herhangi bir darp ve kötü muamele tarif ve tesbit edilmemesi karşısında, sanığın iddinamede mağdur Yusuf’a yönelik olarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma olarak tarif edilen eylemin kötü muamele ve darp eyleminin ise kasten yaralama suçları olduğunun kabulü ile sanığın TCK.nın 232/2, 86/2, 86/3-a maddelerince, mağdur Kaan’a yönelik tarif edilen kötü muamele ve kasten yaralama suçlarından ise sadece kasten yaralama suçunun subüt bulduğu anlaşıldığından, TCK.nın 86/2, 86/3-a maddelerince cezalandırılması, sanığın mağdur Diyar’a yönelik olarakda kötü muamelede bulunduğuna ilişkin mahkumiyetine yeterli, kesin, inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verilmesi gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi,

Sanığın eylemini velayet hakkını kötüye kullanarak gerçekleştirdiği halde anılan Kanunun 53/5. maddesinde öngörülen hak mahrumiyetine hükmolunmaması, sanık hakkında TCK 232/2. maddesince hükmedilen 5 ay hapis cezasından aynı Kanunun 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılması sonucu 4 ay 5 gün hapis cezası yerine, TCK.nın 61/6. maddesine aykırı olarak 125 gün hapis cezası verilmesi,

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 05.05.2009 gün ve 2009/2-2 Esas, 2009/115 sayılı Kararında vurgulandığı gibi sanığın adli sicil kaydına konu olan Manyas Sulh Ceza Mahkemesinin 29.04.2009 gün ve 2007/237 Esas, 2007/43 Karar sayılı ilamı ile tayin olunan adli para cezasının miktarı itibarıyla 1412 sayılı CMUK.nın 305/2. maddesi gereğince kesin olduğu ve aynı Kanunun 305/son maddesi gereğince tekerrüree esas olmayacağı, hükme esas alınan diğer sabıkanın ise, adli sicilden silinme koşullarının oluştuğu gözetilmeden, 5237 sayılı TCK.nın 58. maddesi gereğince sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi,

Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden, kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 22.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/2147 Karar : 2014/1068 Tarih : 4.02.2014

  • TCK 232. Madde

  • Kötü Muamele Suçu

Kişilerin idareleri altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak veya korumak zorunda olduğu kimseler üzerinde terbiye hakkı ve bu haktan doğan disiplin yetkileri vardır. Disiplin yetkisi olmadan terbiye hakkı kullanılamaz, ancak bu yetki sınırsız değildir. Disiplin yetkisi kişinin beden veya ruh sağlığının bozulmasına veya bir tehlikeye maruz kalmasına engel olmayacak şekilde kullanılması gerekir. Bu yetkinin sınırın aşılarak kötüye kullanılması, TCK.nın 232/2. maddesinde düzenlenen kötü muamele suçunu oluşturur.

Somut olayda, kayden 10.04.1995 doğumlu olup suç tarihinde 15 yaş 1 ay 21 günlük olan mağdurenin velâyeti altında bulunduğu ana ve babası olan sanıklar Sevim ve Mehmet Sena`nın mağdure üzerinde terbiye hakları ve bu haktan doğan disiplin yetkileri bulunduğuna şüphe yoktur. Çözülmesi gereken sorun bu yetki kullanırken sınırın aşılıp aşılmadığı hususudur.

Daha öncede sık sık evden kaçan ve en son 09.05.2010 tarihinde evden kaçıp bulunduğunda, eve dönmek istememesi üzerine yurda yerleştirilen mağdurenin yurttan da kaçtığı, 31.05.2010 tarihinde ablası ve eniştesi Fadime ve Salih Ö… tarafından sokakta bulunarak mağdurenin babası, annesi ve ağabeyi olan sanıkların ikamet ettiği eve getirildiği, sanıkların gece yatmadan önce evden tekrar kaçmaması için mağdureyi odasına götürerek ellerini ve ayaklarını eşarpla bağladıkları, sanıklar uyuduktan sonra mağdurenin ellerini ve ayaklarını çözerek odasında uyuduğu, sabah olduğunda sanık Sevim`i hastaneye götürmek zorunda olan sanıkların evde yalnız kalan mağdurenin kendisine zarar vermesini ve evden kaçmasını engellemek için ellerini ve ayaklarını bağladıkları, kapıyı üzerine kilitleyip evden ayrıldıkları, evde kimse kalmadığını gören mağdurenin sürünerek telefonunun yanına gidip polisi arayarak, evde bağlanarak zorla tutulduğunu ihbar etmesi üzerine eve gelen polis memurları tarafından mağdurenin ablasından alınan yedek anahtar ile evin kapısı açılarak kurtarıldığı olayda, sanıkların terbiye hakkı ve bu haktan doğan disiplin yetkilerinin sınırlarını aşarak kötüye kullandıkları anlaşıldığından, TCK.nın 232/2. maddesi uyarınca mahkûmiyetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden beraat hükümleri kurulması,

Kanuna aykırı, katılan mağdur vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS