0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Fuhuş Suçu

TCK Madde 227

(1) Çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhşuna aracılık eden kişi, dört yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır.

(2) Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanması, fuhşa teşvik sayılır.

(3) (Mülga: 6/12/2006 – 5560/45 md.; Yeniden düzenleme: 24/11/2016 6763/18 md.) Fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri veren, dağıtan veya yayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden iki bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

(4) Cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da çaresizliğinden yararlanarak bir kimseyi fuhşa sevk eden veya fuhuş yapmasını sağlayan kişi hakkında yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır.

(5) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların eş, üstsoy, kayın üstsoy, kardeş, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(6) Bu suçların, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(7) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

(8) Fuhşa sürüklenen kişi, tedaviye veya psikolojik terapiye tâbi tutulabilir.



TCK Madde 227 Gerekçesi

Madde metninde, kişilerin ve özellikle çocukların fuhşa teşviki, sürüklenmesi fiillerinin hangi koşullarda suç oluşturduğu hususunda düzenlemeler yapılmıştır.

Bu düzenlemeler yapılırken, Türkiye’nin fuhuşla mücadele ile ilgili olarak milletlerarası sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülükleri göz önünde bulundurulmuştur.

Türkiye’nin fuhuşla mücadele konusundaki milletlerarası yükümlülüklerini ihtiva eden anlaşmalardan 4 Mayıs 1910 tarihinde Paris’te imzalanmış olan “Beyaz Kadın Ticaretinin Zecren Men’ine Dair Milletlerarası Sözleşme”ye göre; «Başkasının ihtiraslarını tatmin için, fuhuş maksadile, hatta suç kurbanının rızası ile olsa bile, bir kadın yahut küçük bir kızın fuhuş için hizmetlerini taahhüt eden (embaucher), böyle birisini kendisile beraber ve kendisinden sonra götüren (entrainer), veya bir yandan diğer bir yere sevkeden (détourner) kimseler, suçun kurucu unsurları çeşitli ülkelerde işlenmiş bulunsalar da, cezalandırılırlar.» (madde 1). Keza, «Başkasının ihtiraslarını tatmin için, fuhuş maksadile, reşit bir kadın veya kızın cebir ve şiddet, tehdit, hile veya nüfuzun kötüye kullanılması ya da diğer herhangi bir cebir aracı ile fuhuş için hizmetlerini taahhüt eyleyen (embaucher), böyle birisini kendisile beraber ve kendisinden sonra götüren (entrainer), veya bir yerden diğer bir yere sevkeden (détourner) kimseler, suçun unsurlarını teşkil eden hareketler çeşitli memleketlerde işlenmiş bulunsalar da, cezalandırılırlar.» (madde 2).

30 Eylül 1921 tarihli “Kadın ve Çocuk Ticaretinin Men ve Zecrine Dair Beynelmilel Cenevre Mukavelesi”ne göre, «Yüksek âkit taraflar, hangi cinsiyetten olurlarsa olsunlar, çocuk ticaretile meşgul şahısların araştırılması ve tecziyesi için bütün tedbirleri almak hususunda uyuşmuşlardır. Bu suç, 1910 Mukavelesinin 1 inci maddesinde yazılı fiildir.» (madde 1). Keza, «Yüksek âkit taraflar, suçun teşebbüsünü ve kanunî hudutlar dahilinde, 1910 Mukavelesinin 1 ve 2 nci maddelerinde ifade olunan hazırlık hareketlerini tecziye eylemek için zaruri bulunan tedbirleri almak hususunda uyuşmaktadırlar.» (madde 3).

Türkiye, bu Sözleşmeleri, Lozan Andlaşması ile birlikte, Bu Andlaşmanın 99 ve 100 üncü maddelerinde sayılan milletlerarası anlaşmalar kapsamında kabul ederek onaylamıştır.

Keza, 11 Ekim 1933 tarihinde “Reşit Kadın Ticaretinin Men’ine Dair Beynelmilel Cenevre Mukavelesi” hazırlanarak devletlerin imzasına açılmıştır. Türkiye, bu Sözleşmeyi 15 Nisan 1935 tarih ve 2693 sayılı Kanunla onaylamıştır. Bu Sözleşmeye göre; «Bir başkasının ihtiraslarını tatmin etmek üzere reşit bir kadın veya kızı, kendi rızasile olsa bile, başka bir memlekette icrayı fuhuş maksadile kullanan, sürükleyen veya baştan çıkaran kimse, suçun unsurlarını teşkil eden fiillerin her biri ayrı ayrı memleketlerde yapılmış bulunsa bile, cezalandırılacaktır. Teşebbüs ve kanunî hudutlar içinde kalmak şartile ihzarî fiiller dahi cezalandırılır. …» (madde 1).

Nihayet, 2 Aralık 1949 tarihinde “İnsan Ticaretinin ve Başkasının Fuhşunu Sömürmenin İlgası Hakkında Sözleşme”, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilerek üye devletlerin imza ve onayına sunulmuştur. Bu Sözleşmenin başlangıcında, fuhşun insan kişiliğinin haysiyet ve değeriyle bağdaşmadığı, toplum, aile ve kişinin selametiyle bağdaşmadığı ve bütün bunları tehlikeye soktuğu ifade edilmiştir. Keza, Sözleşmede; rızası olsa bile, bir kimseyi fuhuş icrası maksadıyla kullanan, fuhşa sürükleyen, diğer bir kişinin fuhşunu rızasıyla da olsa sömüren, genelevi işleten, işlettiren, işletilmesine tavassut eden, bu tür faaliyetleri finanse eden kimselerin cezalandırılması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Bu suçlara teşebbüs ve hatta, hazırlık hareketlerinin de cezalandırılması öngörülmüştür. Sözleşme ayrıca taraf devletlere, fuhşu bir ticari kazanç aracı olarak yani meslek olarak icrasını ve bunun şartlarını düzenleyen yürürlükteki mevzuatının ilga edilmesini de bir yükümlülük olarak tahmil etmektedir..

Maddenin birinci fıkrasında, çocuğu fuhşa teşvik etmek, çocuğa fuhşun yolunu kolaylaştırmak, bu maksatla çocuk tedarik etmek veya barındırmak ya da çocuğun fuhşuna aracılık etmek, suç olarak tanımlanmıştır. Hatta, söz konusu milletlerarası sözleşmelerde de öngörüldüğü gibi, bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketlerinin de tamamlanmış suç gibi cezalandırılması kabul edilmiştir. Bu suçun işlenmesi suretiyle bir kazanç elde edilebileceği için, karşılığında hapis cezasının yanı sıra adlî para cezası da öngörülmüştür.

İkinci fıkraya göre; bir kimseyi fuhşa teşvik etmek, bunun yolunu kolaylaştırmak ya da fuhuş için aracılık etmek veya yer temin etmek, ayrı bir suç oluşturmaktadır. Bu bağlamda, fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanmasının, fuhşa teşvik sayılacağı kabul edilmiştir. Keza, bu suçun işlenmesi suretiyle bir kazanç elde edilebileceği için, karşılığında hapis cezasının yanı sıra adlî para cezası da öngörülmüştür.

Üçüncü fıkrada, fuhuş amacıyla ülkeye insan sokulması veya insanların ülke dışına çıkmasının sağlanması da suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bu suç dolayısıyla hükmolunacak cezanın belirlenmesinde, suçun mağdurunun çocuk veya erişkin olmasına göre bir ayırım yapılmıştır. Bu itibarla, suçun mağdurunun çocuk olması hâlinde, birinci fıkra hükmüne göre; erişkin olması hâlinde ise, ikinci fıkra hükmüne göre cezaya hükmolunacaktır.

Dördüncü fıkrada ise, cebir, tehdit veya hile ile ya da çaresizliğinden yararlanılarak bir kimsenin fuhşa sevkedilmesi veya fuhuş yapmasının sağlanması, bir, iki ve üçüncü fıkralarda tanımlanan suçların daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir.

Beşinci fıkraya göre, yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların, eş, üstsoy, kayın üstsoy, kardeş, evlât edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi hâlinde, bu fıkralara göre verilecek ceza belli oranda artırılacaktır.

Maddenin altıncı fıkrasında, bu suçların, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezanın ayrıca artırılması kabul edilmiştir. Dikkat edilmelidir ki, bu ağırlatıcı sebep, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak veya yönetmekten ya da kurulmuş olan örgüte üye olmaktan dolayı ayrıca cezalandırılmaya engel teşkil etmemektedir.

Yedinci fıkrada, bu madde kapsamında tanımlanan suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacağı kabul edilmiştir.

Sekizinci fıkrada, fuhşa sürüklenen kişinin, tedavi veya terapiye tabi tutulacağı kabul edilmiştir. Bu düzenlemede, fuhuş yapan kişi açısından ceza yaptırımı değil, özel güvenlik tedbiri öngörülmüştür. Zira, fuhuş yapan kişi, vücudu üzerinde başkalarının cinsel davranışlarda bulunmasına katlanmaktadır.


TCK 227 (Fuhuş Suçu) Emsal Yargıtay Kararları


Ceza Genel Kurulu 2016/841 E. , 2021/71 K.

  • TCK 227
  • Fuhuşa teşvik etmek
  • Fuhuş suçunun ispatı

Fuhuş suçu, TCK’nın “Topluma karşı suçlar” başlıklı üçüncü kısmın, “Genel ahlâka karşı suçlar” başlığını taşıyan yedinci bölümünde düzenlenmiş olup, bu suçla korunan hukuki yarar genel olarak, toplumun ar ve hayâ duyguları ile birlikte genel ahlâkın korunmasıdır. Suçun mağduru esas itibarıyla kendisine fuhuş yaptırılan kişi olmakla birlikte, kanun koyucu fuhuş yaptırılan kişinin yaşına göre ikili bir ayırım yapmaktadır. Buna göre, maddenin birinci fıkrası yönüyle 18 yaşından küçükler mağdur olarak kabul edilirken, ikinci fıkra yönüyle yetişkinler mağdur olarak kabul edilmiştir.

Mağdur olan kişinin cinsiyetinin bir önemi bulunmadığından erkekler dahi kadınlar gibi suçun mağduru olabilecektir. Maddede fuhşun tanımı yapılmamış olup, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü’nde; “İçinde bulunulan toplumun kurallarına uymayan bir biçimde bir veya birkaç kişiyle para karşılığı cinsel ilişkide bulunma” olarak tanımlanmıştır (Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, Ankara, 2005, s.719).

Maddenin ikinci fıkrasında, bir kimseyi fuhşa teşvik etmek, bunun yolunu kolaylaştırmak ya da fuhuş için aracılık etmek veya yer temin etmek ayrı bir suç olarak düzenlenmiş, fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanmasının fuhşa teşvik sayılacağı kabul edilmiştir. Fuhşa teşvik etmek, kişinin fuhuş yapması için onda bir irade oluşturmaya çalışılmasıdır. Fuhşun yolunu kolaylaştırmak, fuhşu arayan veya fuhuş yapacak kimsenin fuhşa atılması bakımından her türlü imkânın sağlanmasıdır. Fuhuş için aracılık etmek, mağdur ile cinsel arzularını tatmin etmek isteyen kişinin bir araya gelmesini sağlamaktır. Yer temin etmek ise, mağdur ile cinsel arzularını tatmin etmek isteyen kişinin bir araya gelecekleri yerin temin edilmesidir. Seçimlik hareketli olması nedeniyle fıkrada sayılan hareketlerden herhangi birisinin yapılması bu suçun işlenmesi için yeterlidir. Anılan seçimlik hareketlerden birden fazlasının aynı zaman diliminde gerçekleşmesi durumunda tek suç; farklı zamanlarda tekrarlanması hâlinde ise yeni bir suç oluşacaktır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Antalya Emniyet Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğünün 30.03.2010 tarihli ve 2010/643 sayılı yazısı ile Antalya ili Barbaros Mahallesi Hamit Efendi Sokağı üzerinde sanık …‘nin evinde yerli ve yabancı uyruklu bayanlar bulundurduğu, telefonla haberleşerek veya evin girişindeki kameralar vasıtasıyla müşterilerle irtibat kurduğu, kameradan bakarak tanımadığı kişilere kapıyı açmadığı ve bu yolla çevreyi kontrol ettiği hususlarının bildirilmesi üzerine kolluk görevlilerince yapılan istihbari çalışmalar sonucu başlatılan soruşturma neticesinde sanıkların işlettikleri, çalıştıkları veya ikamet ettikleri pansiyonları belli ücretler karşılığında mağdurlara fuhuş yapmaları için tahsis ettikleri iddiasıyla kamu davası açılmış ve Yerel Mahkemece; sanıkların suçlamaları kesin olarak reddetmeleri, mağdurların kollukta vermiş oldukları sanıkları suçlayıcı beyanlarından yargılama evresinde dönmeleri, mağdurların kolluk ifadelerinin müdafi huzurunda alınmaması nedeniyle kesin delil sayılmaması, sanıkların fuhuş için yer temin ettikleri, bu suça aracılık yaptıkları ve ücret aldıklarına dair suçüstü, takip-tarassut işlemi, operasyon, fuhuş yapan müşterilerin tanık olarak beyanlarının alınması gibi hiçbir işlemin yapılmamış olması, olay tutanağında sanıkların işleticisi oldukları iddia edilen pansiyonlarda fuhuş yapıldığına dair hiçbir tespitin bulunmaması, tanık polis memurunun fuhuş için sözde anlaştığı mağdur…’nin ileri sürdüğü gibi gerçekten de “… Pansiyon” isimli yere gideceğinin belli olmaması, Cumhuriyet Caddesinde müşteri bulan mağdurların Kaleiçi’ne doğru gittikten yaklaşık bir saat sonra yalnız olarak dönmeleri hususunun sanıklar aleyhine delil sayılamaması ve sanık …’in bazı mağdurlara para karşılığında müşteri temin ettiği hususunun soyut iddiadan ibaret kalması gerekçeleriyle sanıkların beraatlerine karar verilmiş ise de;

Mağdurların kolluk görevlilerince yapılan işlemlerin hemen ardından vermiş oldukları ifadelerinde sanıkların isimlerine, lakaplarına, işlettikleri veya çalıştıkları otel ve pansiyonlara, kullandıkları telefonların numaralarına, hangi mağdurlarla iş birliği yaptıklarına, diğer mağdurların isimlerine ve kullandıkları takma isimlere, fuhuş karşılığında sanıklara verilmesi gereken para miktarına ve çalışma düzenlerine ilişkin oldukça ayrıntılı ve birbiriyle büyük oranda uyum gösteren beyanları, bu hususların 04.04.2010 tarihli teşhis tutanakları, aynı tarihli olay tutanakları ve polis memuru olan tanıkların beyanları ile de desteklenmesi, Yerel Mahkemece dayanılan müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifadenin, hâkim veya mahkeme huzurunda doğrulanmadıkça hükme esas alınamayacağına ilişkin CMK’nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasının esasen şüpheli veya sanıklar hakkındaki ifade ve sorguya ilişkin olması nedeniyle somut olayda uygulama alanının bulunmaması ve mağdurların kolluktaki beyanlarını yargılama evresinde değiştirmelerinin, ifadelerinde de belirtmiş oldukları gibi kendilerini tehdit eden sanıklardan korkmalarından kaynaklanması hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanıklara atılı fuhuş suçunun sabit olduğu kabul edilmelidir.


Ceza Genel Kurulu - Karar:2015/417

  • TCK 227/4
  • Nitelikli fuhuş suçu
  • Fuhuş suçunun unsurları

Fuhuş suçu, 5237 sayılı TCK’nın “Topluma karşı suçlar” başlıklı üçüncü kısmın, “Genel ahlaka karşı suçlar” başlıklı yedinci bölümünde düzenlenmiş olup, bu suçla korunan hukuki yarar genel olarak, toplumun ar ve hayâ duyguları ile birlikte genel ahlakın korunmasıdır. Suçun mağduru esas itibariyle kendisine fuhuş yaptırılan kişi olmakla birlikte, kanun koyucu fuhuş yaptırılan kişinin yaşına göre ikili bir ayırım yapmaktadır. Buna göre, maddenin birinci fıkrası yönüyle 18 yaşından küçükler mağdur olarak kabul edilirken, ikinci fıkra yönüyle yetişkinler mağdur olarak kabul edilmiştir. Mağdur olan kişinin cinsiyetinin bir önemi bulunmadığından, dolayısıyla erkekler dahi kadınlar gibi suçun mağduru olabilecektir.

Maddede fuhşun tanımı yapılmamış olup, Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde; “içinde bulunulan toplumun kurallarına uymayan bir biçimde bir veya birkaç kişiyle para karşılığı cinsel ilişkide bulunma” şeklinde tanımlanmıştır (Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, Ankara, 2005, s.719). TCK’nın 227. maddenin ikinci fıkrasında, bir kimseyi fuhşa teşvik etmek, bunun yolunu kolaylaştırmak ya da fuhuş için aracılık etmek veya yer temin etmek, ayrı bir suç olarak düzenlenmiş, fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanmasının fuhşa teşvik sayılacağı kabul edilmiştir. Fuhşa teşvik etmek, kişinin fuhuş yapması için onda bir irade oluşturmaya çalışılmasıdır. Teşvik, sözle, yazıyla ya da resim göstermek suretiyle kişiye fuhuş yapması konusunda telkinde bulunarak fuhuş fikrinin aşılanması ve geliştirilmesi şeklinde gerçekleştirilmektedir. Fuhşun yolunu kolaylaştırmak, fuhşu arayan bakımından bunun için veya fuhuş yapacak kimsenin fuhşa atılması bakımından onun için her türlü imkânın sağlanmasıdır. Fuhuş için aracılık etmek, mağdur ile cinsel arzularını tatmin etmek isteyen kişinin bir araya gelmesini sağlamaktır. Yer temin etmek ise, mağdur ile cinsel arzularını tatmin etmek isteyen kişinin bir araya gelecekleri yerin temin edilmesidir. Fıkrada düzenlenen suç seçimlik hareketli bir suç olup, fıkrada sayılan hareketlerden herhangi birisinin yapılması suçun işlenmesi için yeterlidir.

Dördüncü fıkrada ise, cebir, tehdit veya hile ile ya da çaresizliğinden yararlanılarak bir kimsenin fuhşa sevk edilmesi veya fuhuş yapmasının sağlanması suçun nitelikli hali olarak öngörülmüştür. Sevk, bir kimsenin fuhuş için bir yerden başka bir yere gönderilmesi ya da failce bizzat götürülmesidir. Fuhuş yapmasının sağlanması ise, içinde sevki de barındıran fuhşun gerçekleştirilmesi için yerine getirilen her türlü icrai harekettir.

Olayımızda bu nitelikli hallerden cebir, tehdit veya mağdurun çaresizliğinden yararlanılması durumu olmadığı açık olup hile unsurunun mevcudiyeti konusunda tartışma olduğundan hile unsurunun ayrıca irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.

Hile, birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika anlamına gelmektedir. (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, s.891)

Uygulamadaki yerleşmiş kabule göre hile; “Hile nitelikli yalandır. Yalan belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırmalıdır. Kullanılan hile ile mağdur yanılgıya düşürülmeli ve yanıltma sonucu kandırıcı davranışlarla yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. hileli davranışın aldatacak nitelikte olması gerekir. Basit bir yalan hileli hareket olarak kabul edilemez” olarak tanımlanmaktadır.

Öğretide de hile ile ilgili olarak, hilenin maddi veya manevi nitelikteki eylemlerle bir kimsenin hataya düşürülmesi anlamına geldiği (Faruk Erem, TCK Şerhi Özel Hükümler, Ankara, 1993, s.588), ifade ediliş ve sergileniş tarzı açısından yöneldiği kimsenin denetim yapma yetkisini elinden alması ve doğurduğu güven ortamıyla kişiyi istediği yöne çekmesinin zorunlu olduğu (Sami Selçuk, Dolandırıcılık Cürmünün Kimi Suçlardan Ayrımı ve Çeklerle İlgili Suçlar, Ankara, 1986, s.106-110), gösterilen davranışın hile niteliğini taşıyabilmesi için aldatmaya elverişli olması gerektiği (İzzet Özgenç, Ekonomik çıkar amacıyla işlenen suçlar, Seçkin Yayınevi, 2004, s.26), hilenin öznel ve nesnel koşulları sömürerek ve gerçeği örterek mağdurun yargılama gücünü etkilemesi gerektiği, kaba, çıplak ve kolayca anlaşılabilen bir yalanın hile kavramına girmediği (Vural Savaş- Sadık Mollamahmutoğlu, TCK Yorumu, Seçkin Yayınevi, Ankara, 1995, C.4, s.5155-5157) şeklinde görüşler bulunmaktadır.

Bir eylemin hile sayılabilmesi için, bir şekilde gerçeğin gizlenmesi veya olduğundan farklı gösterilmiş olması gereklidir. Bu farklı göstermenin sonucu olarak da kişinin iradesi sakatlanmaktadır. Mağdur, normal şartlar altında rıza göstermeyeceği bir konuya rıza göstermekte, yapmayacağı bir şeyi yapmaktadır. Bu nedenle hilenin hangi hareketlerle yapıldığının bir önemi bulunmamaktadır. (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 2. Baskı, 5. cilt, Ankara, 2014, s.6821)

Fuhuş suçunda hile kullanılması halinde, mağdur fuhuş için temin edileceğini bilmemektedir. Fail gerçek amacını mağdurdan saklamış, mağdur kandırılmıştır. Örneğin fabrikada iş bulduğu, iyi bir aile yanına vereceği, geçici bir süre akrabasının yanında kalması gerektiği söylenerek fuhuş için mağdurenin erkeklere temini halinde suç gerçekleşmiştir. Her olayda hilenin varlığı tayin ve takdir edilmelidir. (Sedat Bakıcı, Genel Adap ve Aile Düzenine Karşı Suçlar, Adalet Yayınevi, 1994, s.520)

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları değerlendirildiğinde;

Mağdurenin soruşturma sırasındaki ayrıntılı ve samimi beyanları, bu beyanı doğrulayan tanık A. N. G.’nin anlatımı ve olayın gelişimi bir bütün halinde değerlendirildiğinde, gazino, bar ve birahanelere eleman sağladığını belirten sanığın, iş ilanıyla bağlantı kurduğu geçim sıkıntısı çeken mağdureyi restoranda çalıştıracağından bahisle A.’dan İ.’ye hile ile getirtip iki gün yanında barındırdıktan sonra “seni B.’ye göndereceğim, oradaki genelevle anlaştım” şeklindeki sözle mağdureyi fuhuşa teşvik ettiği, mağdurenin fuhuş amacıyla B.’ye sevkini gerçekleştirmek amacıyla araç temini için evden ayrılmasını fırsat bilen mağdurenin de evden kaçarak polise müracaat ettiği anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı fuhuş suçunun sabit olduğu ve eylemini hile ile gerçekleştirmesi nedeniyle TCK’nın 227/4. fıkrasında tanımlı nitelikli fuhuş suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.


Ceza Genel Kurulu 2021/347 E. , 2022/284 K.

  • TCK 227/3
  • Fuhşu kolaylaştırmak veya aracılık etmek amacıyla görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri vermek, dağıtmak veya yaymak TCK m.227/3 gereği suç teşkil eder.

Suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle yeniden düzenlenen TCK’nın 227. maddesinin üçüncü fıkrasında;

“Fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri veren, dağıtan veya yayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden iki bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” hükmüne yer verilmek suretiyle madde son hâlini almıştır.

Öğretide fuhşun reklamı (Duygu Merki Çoksezen, Fuhuş Suçu, … Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, … 2021, …. 263 vd.) olarak adlandırılan bu eyleme ilişkin değişiklik gerekçesinde;

Madde ile, kişilerin ve özellikle çocukların fuhşa teşvik ve sürüklenmesini önlemek amacıyla düzenleme yapılmaktadır. Son zamanlarda, büyük şehirler başta olmak üzere birçok yerde, cadde ve sokaklara üzerinde müstehcen resim ve telefon numaralarının bulunduğu fuhuş davetiyesi kartlarının atılması, bunların alenen gençlerin ve çocukların yoğun olarak bulunduğu mekânlarda bulunması, fuhşu kolaylaştırıcı bir etki doğurmakta ve bu durum toplumda ciddi rahatsızlıklara sebebiyet vermektedir. Bu kapsamda Türk Ceza Kanunu’nun 227’inci maddesinin üçüncü fıkrası yeniden düzenlenerek fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlandığı anlaşılan görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri veren, dağıtan veya elektronik ortam da dâhil olmak üzere her türlü şekilde yayan kişilerin cezalandırılması ve böylelikle fuhuşla daha etkin mücadele edilmesi amaçlanmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir.

TCK’nın 227. maddesinin üçüncü fıkrasında tanımlanan suç bir tehlike suçu olup yasal düzenleme ile fuhşa bağlı olumsuz sonuçların artması ve buna bağlı olarak toplumsal düzenin bozulması tehlikesinin önlenmesi amaçlanmaktadır. Bu bakımdan anılan fıkradaki suçun oluşması bakımından fuhşun gerçekleşmesi şart değildir. Seçimlik hareketli bu suç fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri vermek, dağıtmak veya yaymak suretiyle işlenebilir. Suçun maddi konusunu oluşturan ürünler fotoğraf, dergi, kartvizit, gazete, kitap veya CD olabilir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

10.09.2012 tarihinde saat 18.00 sıralarında tanıklar … ve …’ın, sanık tarafından kendilerine verilen ve üzerinde, mağdur …’un takma ismi ve telefon numarasına ilişkin “… 0 535 0743395” ibareleri bulunan kartvizitleri … ili Aziziye Mahallesi Yeni Aziziye Caddesinde yerlere attıkları olayda;

Sanığın, üzerinde mağdura ait bilgilerin bulunduğu kartvizitleri dağıtmaları için tanıklara vermesi biçimindeki eylemin, 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle yapılan düzenlemeden önce de TCK’nın 227. maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki fuhşun yolunu kolaylaştırma suçunu oluşturması, bu nedenle söz konusu eylemin suç tarihinde tipik olmadığı yönündeki Özel Daire kararında isabet bulunmaması ve yasal değişiklik ile yeniden düzenlenen özel norm niteliğindeki TCK’nın 227. maddesinin üçüncü fıkrasının sanık lehine hükümler içermesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, yeni düzenlemenin, aynı Kanun’un 2 ve 7. maddeleri gereğince sanık hakkında uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.


Ceza Genel Kurulu 2021/431 E. , 2024/14 K.

  • TCK 227
  • Fuhuş yapılmasını kolaylaştırmak amacıyla, üzerinde mağdurlara ait takma isimlerin ve telefon numaralarının yazılı olduğu kartvizitleri şehir merkezindeki caddelere atması biçimindeki eylem 227. maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki fuhşun yolunu kolaylaştırma suçunu oluşturur.

Sanığın, fuhuş yapılmasını kolaylaştırmak amacıyla, üzerinde mağdurlara ait takma isimlerin ve telefon numaralarının yazılı olduğu kartvizitleri şehir merkezindeki caddelere attığı, Hususunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Özel Daire arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Fuhuş suçu, 5237 sayılı Kanun’un “Topluma karşı suçlar” başlıklı üçüncü kısmın, “Genel ahlâka karşı suçlar” başlığını taşıyan yedinci bölümünde düzenlenmiş olup bu suçla korunan hukuki yarar genel olarak, toplumun ar ve hayâ duyguları ile birlikte genel ahlâkın korunmasıdır. Suçun mağduru esas itibarıyla kendisine fuhuş yaptırılan kişi olmakla birlikte, kanun koyucu fuhuş yaptırılan kişinin yaşına göre ikili bir ayırım yapmaktadır. Buna göre, maddenin birinci fıkrası yönüyle 18 yaşından küçükler mağdur olarak kabul edilirken, ikinci fıkra yönüyle yetişkinler mağdur olarak kabul edilmiştir.

Mağdur olan kişinin cinsiyetinin bir önemi bulunmadığından erkekler dahi kadınlar gibi suçun mağduru olabilecektir.

Maddede fuhşun tanımı yapılmamış olup Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğü’nde; “İçinde bulunulan toplumun kurallarına uymayan bir biçimde bir veya birkaç kişiyle para karşılığı cinsel ilişkide bulunma” olarak tanımlanmıştır (Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, Ankara, 2005, s. 719.).

Maddenin ikinci fıkrasında, bir kimseyi fuhşa teşvik etmek, bunun yolunu kolaylaştırmak ya da fuhuş için aracılık etmek veya yer temin etmek ayrı bir suç olarak düzenlenmiş, fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanmasının fuhşa teşvik sayılacağı kabul edilmiştir. Fuhşa teşvik etmek, kişinin fuhuş yapması için onda bir irade oluşturmaya çalışılmasıdır. Fuhşun yolunu kolaylaştırmak, fuhşu arayan veya fuhuş yapacak kimsenin fuhşa atılması bakımından her türlü imkânın sağlanmasıdır. Bu bakımdan fuhşun önündeki güçlükleri ortadan kaldırmak için hazırlanan ve temin edilen her türlü araç, fırsat ve imkân fuhşun yolunu kolaylaştırma olarak değerlendirilmektedir. Örneğin kişinin fuhuş için buluşulduğu bilinen lokanta veya pavyonlara götürülmesi, fuhşa müsait ortamlarda bulundurulması, fuhuş için mihmandarlık yapılması ve kişinin fuhuş ortamını sağlayacak kişilerle tanıştırılması bu kapsamdadır. Fuhuş için aracılık etmek, mağdur ile cinsel arzularını tatmin etmek isteyen kişinin bir araya gelmesini sağlamaktır. Yer temin etmek ise mağdur ile cinsel arzularını tatmin etmek isteyen kişinin bir araya gelecekleri yerin temin edilmesidir. Seçimlik hareketli olması nedeniyle fıkrada sayılan hareketlerden herhangi birisinin yapılması bu suçun işlenmesi için yeterlidir. Anılan seçimlik hareketlerden birden fazlasının aynı zaman diliminde gerçekleşmesi durumunda tek suç; farklı zamanlarda tekrarlanması hâlinde ise yeni bir suç oluşacaktır. Suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle yeniden düzenlenen 5237 sayılı Kanun’un 227. maddesinin üçüncü fıkrasında ise;

“Fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri veren, dağıtan veya yayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden iki bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” hükmüne yer verilmek suretiyle madde son hâlini almıştır.

Öğretide fuhşun reklamı (Duygu Merki Çoksezen, Fuhuş Suçu, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara 2021, s. 263 vd.) olarak adlandırılan bu eyleme ilişkin değişiklik gerekçesinde;

“Madde ile, kişilerin ve özellikle çocukların fuhşa teşvik ve sürüklenmesini önlemek amacıyla düzenleme yapılmaktadır. Son zamanlarda, büyük şehirler başta olmak üzere birçok yerde, cadde ve sokaklara üzerinde müstehcen resim ve telefon numaralarının bulunduğu fuhuş davetiyesi kartlarının atılması, bunların alenen gençlerin ve çocukların yoğun olarak bulunduğu mekânlarda bulunması, fuhşu kolaylaştırıcı bir etki doğurmakta ve bu durum toplumda ciddi rahatsızlıklara sebebiyet vermektedir. Bu kapsamda Türk Ceza Kanunu’nun 227’inci maddesinin üçüncü fıkrası yeniden düzenlenerek fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlandığı anlaşılan görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri veren, dağıtan veya elektronik ortam da dâhil olmak üzere her türlü şekilde yayan kişilerin cezalandırılması ve böylelikle fuhuşla daha etkin mücadele edilmesi amaçlanmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir.

5237 sayılı Kanun’un 227. maddesinin üçüncü fıkrasında tanımlanan suç bir tehlike suçu olup yasal düzenleme ile fuhşa bağlı olumsuz sonuçların artması ve buna bağlı olarak toplumsal düzenin bozulması tehlikesinin önlenmesi amaçlanmaktadır. Bu bakımdan anılan fıkradaki suçun oluşması bakımından fuhşun gerçekleşmesi şart değildir. Seçimlik hareketli bu suç fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri vermek, dağıtmak veya yaymak suretiyle işlenebilir. Suçun maddi konusunu oluşturan ürünler fotoğraf, dergi, kartvizit, gazete, kitap veya CD olabilir.

Sanığın, 05.04.2013 tarihinde saat 11.00 sıralarında, fuhuş yapılmasını kolaylaştırmak amacıyla, üzerinde mağdurlara ait takma isimlerin ve telefon numaralarının yazılı olduğu kartvizitleri şehir merkezindeki caddelere atması biçimindeki eyleminin, 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 18. maddesiyle yapılan düzenlemeden önce de 5237 sayılı Kanun’un 227. maddesinin ikinci fıkrası kapsamındaki fuhşun yolunu kolaylaştırma suçunu oluşturması, bu nedenle söz konusu eylemin suç tarihinde tipik olmadığı yönündeki Özel Daire kararında isabet bulunmaması ve yasal değişiklik ile yeniden düzenlenen özel norm niteliğindeki 5237 sayılı Kanun’un 227. maddesinin üçüncü fıkrasının sanık lehine hükümler içermesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; yeni düzenlemenin, aynı Kanun’un 2 ve 7. maddeleri gereğince sanık hakkında uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/23534 Karar: 2017/10901 Tarih: 12.10.2017

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

5237 Sayılı TCK’nun “Fuhuş” başlıklı 227. maddesi; “ ( 1 ) Çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhşuna aracılık eden kişi, dört yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır.

( 2 ) Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanması, fuhşa teşvik sayılır.

Ceza Genel Kurulu’nun 25.11.2014 tarih, 2013/342 Esas, 2014/519 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, fuhuş suçu, 5237 Sayılı topluma karşı suçlar başlıklı üçüncü kısmın, genel ahlaka karşı suçlar başlıklı yedinci bölümünde düzenlenmiş olup, bu suçla korunan hukuki yarar genel olarak, toplumun ar ve haya duyguları ile birlikte genel ahlakın korunmasıdır.

TCK’nın 227. maddesinin ikinci fıkrasında, bir kimseyi fuhşa teşvik etmek, bunun yolunu kolaylaştırmak ya da fuhuş için aracılık etmek veya yer temin etmek, ayrı bir suç olarak düzenlenmiş, fuhuşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanmasının fuhşa teşvik sayılacağı kabul edilmiştir. Fuhşa teşvik etmek, kişinin fuhuş yapması için onda bir irade oluşturmaya çalışılmasıdır. Fuhşun yolunu kolaylaştırmak, fuhuşu arayan bakımından bunun için veya fuhuş yapacak kimsenin fuhşa atılması bakımından onun için her türlü imkanın sağlanmasıdır. Fuhuş için aracılık etmek, mağdur ile cinsel arzularını tatmin etmek isteyen kişinin bir araya gelmesini sağlamaktır. Yer temin etmek ise, mağdur ile cinsel arzularını tatmin etmek isteyen kişinin bir araya gelecekleri yerin temin edilmesidir. Fıkrada düzenlenen suç seçimlik hareketli bir suç olup, fıkrada sayılan hareketlerden herhangi birisinin yapılması suçun işlenmesi için yeterlidir.

Bu açıklamalar ışığında somut olayda, sanık …‘nın cinsel ilişkiyi kurmak amacıyla müştekiyi, arkadaşı sanık …‘un evine getirdiği, her iki sanığın müştekiyle para karşılığı cinsel ilişkiye girdiği, akabinde temyize gelmeyen sanıklar … ile …‘ın da eve gelerek müştekiyle para karşılığı cinsel ilişkiye girdiği ve sanık … adına sanık …‘un müştekiye para verdiğinin anlaşılması karşısında, sanıklar … ve …‘un, müştekinin rızasıyla para karşılığı ilişkiye girme eylemlerinden ne şekilde bir menfaat temin ettikleri tartışılıp, açıklanmadan yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,

2- ) Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 16.04.2013 gün, 2012/6-1307 esas ve 2013/151 Sayılı kararında açıklandığı üzere, soruşturma aşamasında elde ettiği delillerden ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CMK’nın 225/1. maddesi uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir.

Bu bakımdan iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. Böylelikle sanık; iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve delillerini sunabilmelidir. Bu itibarla yapılan incelemede, sanık hakkında yaralama suçundan usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığının anlaşılması karşısında, iddianamede yer verilmeyen eylemden dolayı, ek savunma verilerek, sanık … hakkında yaralama suçundan hüküm kurulması,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanıklar … ve … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme kısmen uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 12.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/24030 Karar: 2017/1481 Tarih: 13.02.2017

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:

1- ) Sanıklara yükletilen mağdurlar …, …, … ve yaşı küçük …‘ya yönelik fuhuş eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

Sanıkların, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda aynı mağdurun birden fazla fuhuş yapmasına aracılık yapılması şeklindeki eylemlerinde ayrıca her mağdur yönünden TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümleri uygulanmamış,

Sanıkların, yaşı küçük mağdur …‘yı para karşılığı fuhuş yapması için zorladıkları, karşı çıkması üzerine ise “seni ailene rezil ederiz” diyerek tehditte bulundukları biçiminde kabul edilen eylemlerinin fuhuş suçunun yanında bu suçtan bağımsız olan ve unsurları oluşan TCK’nın 80/3. maddesinde unsurları düzenlenen insan ticareti suçunu da oluşturacağı gözetilmemiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bu hususlarda bozma yapılamayacağı,

Anlaşıldığından, sanıklar … ve … müdafilerinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

2- ) Sanıklar hakkında katılan …‘ya yönelik fuhuş suçundan kurulan hükümlere dair temyize gelince, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

a- ) Türk Ceza Kanunu’nun 80. maddesinde düzenlenen insan ticareti suçunun oluşabilmesi için failin mağdura yönelik olarak “tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliğinden yararlanarak rızasını elde etmek” biçiminde bir harekette bulunması ve bu hareketleri yaparken veya yaptıktan sonra mağduru ülkeye sokması, ülke dışına çıkarması, tedarik etmesi, kaçırması, bir yerden başka bir yere götürmesi, sevk etmesi veya barındırması gerekmektedir. Suçun oluşması için hem araç hareketlerden, hem de amaç hareketlerden en az birisi bir arada bulunmalıdır. Araç hareketler, asıl veya amaç hareketlerden önce veya en geç bu hareketlerle eş zamanlı olarak yapılmalıdır. Böylece öncelikle araç hareketler ile mağdurun iradesi kırılmalı ve görünüşte rızası elde edilmeli daha sonra da bu husustan yararlanarak suçu oluşturan asıl amaç hareketler gerçekleştirilmelidir.

TCK’nın 227. maddesinde düzenlenen fuhşa aracılık etme suçunun aynı maddenin 4. fıkrasında öngörülen nitelikli halinin oluşabilmesi için ise mağdura cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da mağdurun çaresizliğinden yararlanarak fuhşa sevk edilmesi veya fuhuş yapmasının sağlanması gerekmektedir.

İnsan ticareti ve fuhşa aracılık etme suçları birbirinden bağımsız olduğundan, fuhuş yaptırmak maksatlı insan ticareti suçunda, insan ticareti suçunun unsurunu oluşturan araç fiiller ile fuhşun nitelikli halini teşkil eden fiillerin bulunup bulunmadığı her suç açısından ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Somut olayda, katılan …‘nun avukat huzurunda verdiği ifadesinde tatil amaçlı yanına geldiği …‘nın sevgilisi olan sanık …‘nın kendisini fuhuş yapması için zorladıklarını ve darp ettiklerini ve bu baskıya dayanmayarak fuhuş yaptığını beyan etmesi ve bu anlatımının diğer mağdurların beyanları ve tüm dosya kapsamıyla desteklenmesi, yine kendisini fuhuş için müşterilere sanık …‘ın getirip götürdüğünü dair sözlü beyanın araştırma- yakalama tutunaklarına yansıtıldığının anlaşılması karşısında , sanıklar … ve …‘nın katılan …‘ye yönelik eylemleri sebebiyle sübuta eren ve unsurları yönünden oluşan, TCK’nın 80/3 227/1-4. maddelerinde düzenlenenen insan ticareti ile fuhuş suçlarından ayrı ayrı mahkumiyetleri yerine, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle sadece fuhuş suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi,

b- ) Sanıkların, katılan …‘nun birden fazla kez fuhuş yapmasına aracılık etmelerine rağmen, haklarında TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanmaması,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanıklar … ve … müdafileri ile katılan … vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/15853 Karar: 2016/18706 Tarih: 06.12.2016

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

A-) Sanık …‘a yükletilen fuhuş ve suç işlemek için örgüt kurma, sanık …‘e yükletilen suç işlemek için örgüt kurma eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,

TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına dair hükmün, Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile iptal edilmesi sebebiyle uygulanma olanağı ortadan kalkmış, TCK’nın 53/1-c maddesindeki hak yoksunluklarından, kendi alt soyu yönünden koşullu salıverme tarihine, kendi alt soyu dışındakiler bakımından ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi yerine, (c) bendindeki tüm haklardan koşullu salıverme tarihine kadar yoksunluğuna karar verilmiş ise de, bu hususların infaz sırasında resen gözetilebileceği,

Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz iddiaları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Sanık …‘ın, cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da çaresizliklerinden faydalanarak mağduru fuhuşa sevkettiğine dair delil elde edilemediği gibi, çaresizlikten söz edebilmek için kişinin muhtaç durumda bulunması, bu muhtaç halin yarattığı sonuçtan yararlanılarak sömürülmesinin gerektiği, TCK’nın 227/4.maddesinde belirtilen çaresizlik halinde, hayatını devam ettirmek, bir yerde kalmak veya gitmek gibi konularda yapacak bir şeyi olmayan kimsenin durumunu anlamak gerekli olup, bu nitelikli halin varlığının kabulü için, mağdurun üstesinden gelemeyeceği bir çaresizlik ortamında bulunması gerektiği cihetle; mağdurun ülkesinde yaşadığı ekonomik güçlükler sebebiyle Türkiye’ye gelerek para kazanmak amacıyla rıza ile fuhuşa yönelmesinde sanığın, mağdurun çaresizliklerinden yararlanmasından söz edilemeyeceği de gözetilmeden anılan fıkra ile arttırım yapılmak suretiyle fuhuş suçunda sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesi,

Sanıklar … ile …‘in, tekerrüre esas sabıkaları bulunmadığı halde sanıklar hakkında TCK’nın 58. maddesinin uygulanması,

Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısı ile sanıklar … ile … müdafilerinin temyiz iddiaları bu sebeple yerinde ise de, bu aykırılık yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, sanık … hakkında “fuhuş” suçundan kurulan hüküm fıkrasından, “TCK’nın 227/4. maddesinin uygulanması ile tekerrüre dair kısmın”, sanıklar … ile … hakkında “suç işlemek için örgüt kurma” suçundan kurulan hüküm fıkralarından “tekerrüre dair kısımların” çıkarılmak ve sanık …‘ın “fuhuş” suçundan, “2 yıl 6 ay hapis ve 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılması biçiminde HÜKÜMLERİN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

B-) Sanıklar … ile … hakkında insan ticareti suçundan kurulan hükümlerin temyizine gelince;

Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-)TCK’nın 80/1. maddesinde düzenlenen suçta, “zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tabi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak” olarak belirlenen amaç suçları işlemek maksadıyla, “tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanmak” şeklinde gerçekleştirilecek araç fiillerle rızaları elde edilen kişilerin “ülkeye sokulması, ülke dışına çıkarılması, tedarik edilmesi, kaçırılması, bir yerden başka bir yere götürülmesi veya sevk edilmesi ya da barındırılması” olarak somutlaşan seçimlik hareketlerden birinin bulunması zorunludur.

Dosya kapsamına göre, TCK’nın 80/3. maddesi kapsamında kalmayan ve rızalarıyla fuhuş yapan mağdurlara yönelik olarak sanıkların; tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yaralanarak rızalarını elde etmek suretiyle fuhuş yaptırdıklarına dair mahkumiyetlerine yeterli, kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gibi anılan maddede belirtilen çaresizlik halinde, yeme içme, barınma ve seyahat gibi hayatın devam ettirilmesinde varlığı zorunlu olan konularda yapacak bir şeyi olmayan kimsenin durumunu anlamak gerekli olup, bu nitelikli halin varlığını kabul için, mağdurun üstesinden gelemeyeceği bir çaresizlik ortamında bulunması ve muhtaçlık halinin oluşturduğu bu durumdan yararlanılarak sömürülmesinin gerektiği, mağdurların ülkelerindeki ekonomik zorluklar sebebiyle Türkiye’ye gelerek, para kazanmak amacıyla rızalarıyla fuhuşa yönelmelerinde sanıkların, mağdurların çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmelerinden söz edilemeyeceği hususu dikkate alındığında, unsurları oluşmayan suçtan sankların mahkumiyetine karar verilmesi,

2-)Kabule göre de;

a-)İnsan ticareti suçunun, mağdur sayısınca oluşacağı hususu düşünülmeden, sanık … hakkında TCK’nın 80/1 43/2. maddeleri gereğince uygulama yapılarak ve ayrıca bu maddeler uyarınca belirlenen 15 yıl hapis cezasında aynı Kanunun 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak netice hapis cezasının 12 yıl olarak tayin edilmesi suretiyle eksik cezaya hükmolunması,

b-)TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına dair hükmün, Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile iptal edilmesi sebebiyle uygulanma olanağı ortadan kalkması, TCK’nın 53/1-c maddesindeki hak yoksunluklarından, kendi alt soyu yönünden koşullu salıverme tarihine, kendi alt soyu dışındakiler bakımından ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi yerine, (c) bendindeki tüm haklardan koşullu salıverme tarihine kadar yoksunluğuna karar verilmesi,

c-)Tekerrüre esas sabıkası bulunmayan sanık hakkında TCK’nın 58. maddesinin uygulanması,

SONUÇ : Kanuna aykırı ve sanıklar … ile … müdafilerinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamaye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 Sayılı CMUK’nın 326/ son maddesi uyarınca sanık …‘in kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 06.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/24178 Karar: 2015/10157 Tarih: 04.11.2015

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1- Sanıklar M. K., M. A., S. K., A. D. ve İ. B.’ya yükletilen fuhuş eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

Sanıkların bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı mağdurun fuhuş yapmasına aracılık ettikleri anlaşıldığından, haklarında tayin olunan cezanın TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca artırılması gerektiği gözetilmemişse ve sanık S. K.’ın adli sicil kaydında tekerrüre esas hükümlülüğü bulunmasına rağmen hakkında, TCK’nın 58. maddesi uygulanmamış ise de, karşı temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,

Anlaşıldığından sanıklar M. K. ve M. A. müdafii ile sanıklar S. K., A. D. ve İ. B.’nın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

2- Diğer hükümlerin temyizine gelince;

Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak;

a- Sanık V. A. hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;

Türk Ceza Kanunu’nun 80. maddesinde düzenlenen insan ticareti suçunun oluşabilmesi için failin mağdura yönelik olarak “tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliğinden yararlanarak rızasını elde etmek” biçiminde bir harekette bulunması ve bu hareketleri yaparken veya yaptıktan sonra mağduru ülkeye sokması, ülke dışına çıkarması, tedarik etmesi, kaçırması, bir yerden başka bir yere götürmesi, sevk etmesi veya barındırması gerekmektedir. Suçun oluşması için hem araç hareketlerden, hem de amaç hareketlerden en az birisi bir arada bulunmalıdır. Araç hareketler, asıl veya amaç hareketlerden önce veya en geç bu hareketlerle eş zamanlı olarak yapılmalıdır. Böylece öncelikle araç hareketler ile mağdurun iradesi kırılmalı ve görünüşte rızası elde edilmeli daha sonra da bu husustan yararlanarak suçu oluşturan asıl amaç hareketler gerçekleştirilmelidir.

TCK’nın 227. maddesinde düzenlenen fuhşa aracılık etme suçunun aynı maddenin 4. fıkrasında öngörülen nitelikli halinin oluşabilmesi için ise mağdura cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da mağdurun çaresizliğinden yararlanarak fuhşa sevk edilmesi veya fuhuş yapmasının sağlanması gerekmektedir.

İnsan ticareti ve fuhşa aracılık etme suçları birbirinden bağımsız olduğundan, fuhuş yaptırmak maksatlı insan ticareti suçunda, insan ticareti suçunun unsurunu oluşturan araç fiiller ile fuhşun nitelikli halini teşkil eden fiillerin bulunup bulunmadığı her suç açısından ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Somut olayda; oluş, dosya kapsamı ve mahkeme kabulüne göre, sanık V. A.’ın katılan H. E. fuhuş amacıyla barındırdığı ve sevk ettiği anlaşıldığından, sanığın kanıtlanan eylemlerinin TCK’nın 80/1. madde ve fıkrasında belirtilen “tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak” şeklinde gerçekleşen insan ticareti ile TCK’nın 227/4 maddesinde düzenlenen fuhuş suçlarını oluşturduğu, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun ise insan ticareti suçunun unsuru olduğu, bu nedenle ayrıca ceza verilemeyeceği gözetilmeden, sübuta eren ve unsurları yönünden oluşan insan ticareti ile fuhuş suçlarından ayrı ayrı mahkumiyeti yerine, yerinde olmayan gerekçeyle fuhuş suçu ile birlikte kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,

b- Sanık O. A. hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde ise;

UYAP sisteminden alınan güncel nüfus kaydına göre, sanık O. A.’ın 22.08.2014 tarihinde ölmüş olduğu anlaşıldığından, TCK’nın 64. maddesi uyarınca karar verilmesi zorunluluğu,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar V. A. ile O. A. müdafilerinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken, 1412 sayılı CMUK’nın 326 / son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 04.11.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/2084 Karar: 2014/10032 Tarih: 17.09.2014

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Sanık M. hakkında fuhuş (mağdureler Y., R. ve S.’ya karşı 3 kez) suçundan, sanık İ. Ç. hakkında fuhuş (mağdureler T. ile T.’ye karşı 2 kez) suçundan, sanık K. hakkında mağdure F.’e karşı işlediği iddia edilen nitelikli cinsel saldırı ve fuhuş suçlarından, sanık Ş. hakkında fuhuş (mağdureler F., S. ile T.’ya karşı 3 kez) ve suç işlemek için kurulan örgüte üye olma suçlarından, sanık Melek hakkında fuhuş (mağdureler H. ile Y.’ya karşı 2 kez) suçundan, sanıklar A. ile A. haklarında suç işlemek için kurulan örgüte üye olma suçundan, sanık İ. Ö. hakkında fuhuş (mağdureler T., R. ile F.’e karşı 3 kez) suçundan, sanık S. hakkında fuhuş (mağdureler Mehriban ile Y.’ya karşı 2 kez) suçundan ve sanık İ. Ş. hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan verilen beraat kararları ile sanık K. hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan, sanıklar Ş., A. ve M. haklarında ise fuhuş suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;

Sanıklardan Ş. ile K. haklarında alınan mahkeme kararlarına göre yapılan iletişimin tespiti işlemine dair tutanaklarla dosya içeriği ve diğer sanıklar haklarında CMK.nın 135/6. maddesinde sayılan suçlardan dolayı alınmış bir karar bulunmamasına karşılık birbirlerini teyit eder nitelikteki sanık savunmaları ile mağdure beyanlarıyla desteklenen delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş beraati ve sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, sanıklar Ş., A. ve sanık M. müdafii ve O Yer Cumhuriyet Savcılarının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle sanıklar M., İ. Ç., K., Ş., M., A., A., İ. Ö., S., İ. Ş. haklarında ayrıntılı şekilde sayılan suçlardan verilen beraat kararları ile sanıklar Ş., A., M. haklarında fuhuş ve sanık K. hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin ONANMASINA,

Sanık H. hakkında fuhuş (resmi nikahlı eşi mağdure S.’ye karşı 1 kez) ve sanık M. hakkında dolandırıcılık (mağdurlar H. H. ile Ş.’e karşı 2 kez) suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Sanıklar haklarında atılı suçlardan dolayı tayin edilen hapis cezaları ile ilgili olarak dosya içeriğine göre olayda örgüt oluşumu bulunmadığı nazara alınmaksızın her iki sanık için koşulları oluşmadığı halde TCK.nın 58/9. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi,

Kanuna aykırı, sanıklar M. ve H. müdafilerinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın CMUK.nın 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık M. hakkındaki gerekçeli hükmün 1-d bendinin 7. fıkras 7. fıkrasında ve sanık H. hakkındaki gerekçeli hükmün 3-c bendinin 9. fıkras 9. fıkrasında yer alan “Sanığın örgüt üyesi olması nedeniyle TCK.nın 58/9. maddesi gereğince sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına,” ibaresinin hükümlerden çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Sanık M. hakkında suç işlemek için örgüt kurma (1 kez), suç örgütü kurucusu sıfatıyla diğer sanıklar H., F., İ. Ç. ile S.’nin işledikleri fuhuş (mağdureler Ö., T., S., T., M., F., E. ile G.’e karşı 8 kez) suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri ile sanıklar H., F., İ. Ç., K. ve M. haklarında suç işlemek için kurulan örgüte üye olma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;

5237 sayılı TCK.nın 220. maddesinde düzenlenen suç işlemek için örgüt kurma suçunda örgütün varlığının kabul edilebilmesi için üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işleme amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, işlenmesi amaçlanan suçlar için yeterli üye sayısı ile araca sahip olunması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gerekmektedir. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişiden fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp, bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir. Zira örgüt niteliği itibarıyla devamlılığın yanısıra hiyerarşik bir yapı içerisinde sürekli ve disiplinli bir işbirliği ile alt üst ilişkisini ve fonksiyonel iş bölümünü de içerir. Anılan hususlar ile savunmalar ve dosya kapsamı nazara alındığında adları geçen sanıkların üzerlerine atılı suçların kanuni unsurlarının oluşmadığı ve olayda iştirak halinde işlenen fuhuş suçu olduğu tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, haklarında müsnet suçlardan dolayı beraat kararı verilmesi gerekirken oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle mahkumiyetlerine hükmedilmesi,

Sanıklar M. (mağdureler T., F., H., S., T., M., T.., Ö., E., G. ile R.’ya karşı 11 kez), F. (5 kez), H. (mağdureler T., M., S., T. ile F.’e karşı 5 kez), İ. Ç. (5 kez) haklarında fuhuş suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Mağdurelerin aşamalardaki beyanları, savunmalar, tanık beyanları, iletişim tespit tutanakları içerikleri ile teknik takip belgeleri göz önüne alındığında sanıklardan M.’nın diğer sanıklar H., F., İ. Ç. ve hakkında atılı suçlardan verilen mahkumiyet hükümleri temyiz edilmeksizin kesinleşip H.’ın resmi nikahlı eşi olan sanık S. K. ile herhangi bir örgüt yapılanması olmaksızın salt fuhuş suçunu işleme iradesiyle bir araya gelmelerinin ardından mağdureleri değişik tarihlerde fuhuş maksatlı erkeklere temin edip ayrıca bazı mağdurelerin fuhşu için yer tahsis ettikleri tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, adları geçen sanıklar haklarında fuhuş suçundan dolayı eylemlerine uyan TCK.nın 227/1 227/2. maddeleri gereğince belirlenen temel cezaların koşulları oluşmadığı halde, atılı suçun örgüt kapsamında işlenmesi halinde uygulanan 227/6. maddesi ile arttırılması ve yazılı şekilde suçun örgüt kapsamında işlendiği gerekçesiyle aynı sanıklar haklarında uygulama yeri bulunmayan TCK.nın 58/9. maddesinin tatbikine karar verilmesi,

Sanık M. hakkında fuhuş (mağdure K.’a karşı 1 kez) suçundan kurulan mahkumiyet hükmü ile sanık İ. Ç. hakkında fuhuş (mağdure G.’e karşı 1 kez) suçundan ve sanık K. hakkında fuhuş (mağdure T.’ya karşı 1 kez) suçundan verilen beraat kararlarının temyiz incelemesine gelince;

Dosya içeriğine göre açık kimliği ile adresi saptanamayıp beyanı alınamayan mağdure K.’a yönelik olarak sanık M.’nın fuhuş suçunu işlediği hususunda sanık savunması, diğer mağdure M.’ın beyanları ile iletişim tespit tutanakları göz önüne alındığında cezalandırılmasına yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından sanık M.’nın adı geçen mağdureye yönelik işlediği iddia edilen fuhuş suçundan beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi,

Mağdure G.’in emniyette verdiği ayrıntılı beyanı, savunma, diğer sanıklar M. ile F.’in aşamalardaki ifadeleri ile iletişim tespit tutanakları içerikleri nazara alındığında sanık İ. Ç.’in suç tarihinde 18 yaşı içerisinde bulunan mağdure G.’le arkadaş olup çıkmaya başlamasının ardından diğer sanıklar M. ve F.’le yapılan plan çerçevesinde samimiyet kurduğu G.’i fuhuş yapmaya özendirip maddi menfaat karşılığı bulunacak zengin bir kişiyle ilişkiye girip yaşaması hususunda teşvik etmek suretiyle üzerine atılı fuhuş suçunu işlediği tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından eylemine uyan TCK.nın 227/1. maddesi uyarınca cezalandırılması yerine oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle beraatine karar verilmesi,

Mağdure T.’nın soruşturma evresinde alınan beyanı, sanık K.’in ikrar içerikli savunması ile diğer sanık M.’nın anlatımı göz önüne alındığında sanık K.’in fuhuş maksatlı erkeklere kadın temin ettiğini bildiği sanık M.’yla birlikte Akşehir ilçesinden Ankara’ya M.’nın otomobiliyle gidip burada terminalde karşıladıkları Azeri uyruklu mağdure T.’yı fuhuş yapması için kullandığı araçla Akşehir’e getirerek M.’nın kiraladığı eve bıraktığı tüm dosya içeriğinden anlaşıldığı ve mahkemece sanığın bu eyleminin sübuta erdiği kabul edildiği halde fuhuş suçundan dolayı eylemine uyan TCK.nın 227/2. maddesi gereğince cezalandırılması yerine oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçelerle beraatine hükmedilmesi,

Sonuç: Kanuna aykırı, sanıklar M., H., F., İ. Ç., K., M. müdafileri ile sanıklar A., İ. Ç., Ş. ve O Yer Cumhuriyet Savcılarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, anılan bozma nedenlerinin mahiyeti itibariyle sanıklar M., H., F. ve İ. Ç.’le aynı hukuki durum içinde bulunması nedeniyle hakkındaki mahkumiyet hükümleri önceden temyiz edilmeksizin kesinleşmiş bulunan diğer sanık S. K.’a CMUK.nın 325. maddesi gereğince TEŞMİLİNE, 17.09.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/8340 Karar: 2014/7152 Tarih: 29.05.2014

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

5237 sayılı Türk Ceza Kanununda düzenlenen yaptırımlardan olan ve suç karşılığı olarak öngörülen cezalar; cezanın türünü seçme bakımından hâkimin takdirine yer bırakmayan, seçeneği, alt ve üst sınırı da olmayan sabit cezalar, birden fazla ceza türü seçenekli ( alternatifli ) olarak öngörülen, her iki ceza türü “veya” bağlacı ile ifade edilen, hâkimin ceza türlerinden her hangi birini gerekçesini göstermek suretiyle tercih etme hakkının bulunduğu seçenekli cezalar, birden fazla ceza türünün birlikte yer aldığı, her iki ceza türü “ve” bağlacı ile ifade edilen, hâkimin ceza türlerinden birini tercih etme hakkının bulunmadığı birlikte cezalar ile alt veya üst sınırı gösterilen veya sadece alt veya sadece üst sınırı gösterilen alt ve üst sınırlı cezalar şeklinde düzenlendiği, mahalli mahkemece yapılan yargılama sonunda sanık hakkında, fuhuş eyleminden dolayı 5237 sayılı TCK.nın 227/2. maddesi uyarınca takdiren …” 3 yıl hapis cezası …” ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, anılan 227/2. maddede “… iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adli para cezası…” hükmüne yer verildiği, hapis ve adli para cezasının seçenekli ( alternatifli ) olarak düzenlenmediği, her iki cezanın birlikte düzenlenmiş olmasına rağmen, hapis cezası yanında adli para cezasına da hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapmak suretiyle eksik ceza tayin edilmiş ise de, aleyhe temyiz başvurusu bulunmadığından bu eksiklik bozma nedeni yapılmamıştır.

SONUÇ : Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin eleştiri dışında unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, sanık müdafiin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 29.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/2518 Karar: 2014/1157 Tarih: 05.02.2014

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Suç tarihinden önce başkasıyla resmi nikahlı evli olup, yaşanan ailevi geçimsizlik nedeniyle 01.01.2008 günü evden ayrılan 35 yaşındaki mağdurenin terminalde beklerken tanıştığı A. P. tarafından ticari taksiyle Şarkışla ilçesinden Kayseri İl merkezine götürülmesinin ardından, burada bir apartmanın 13. katındaki dairede erkek arkadaşı sanık A. K.’le birlikte yaşayıp fuhuşla geçimini sağlayan sanık G.’in yanına bırakıldığı, sanık G.’in babası A. P.’ın çalışması için getirdiği mağdureye kendisinin fuhuş yaptığını bu işte para olduğunu söyleyip, diğer sanık A.’le birlikte fuhuş yapma teklifte bulunmasının ardından aynı gece eve gelen iki müşteriden A. isimli kişiyle dans edip cinsel ilişkiye giren mağdurenin daha sonra aldığı alkolün etkisiyle çıkan tartışmada sanıklar A. ile G. tarafından dövülerek yaşamını tehlikeye sokmayıp yaranın etkisi basit tıbbi müdahaleyle giderilebilecek derecede hafif biçimde yaralandığı ve 02.01.2008 günü sabahı sanıklar A. ile G.’in kapıyı kilitlemeksizin çekip hastaneye doktor kontrolüne gitmesinin ardından evden ayrılmayıp komşulardan yardım istemeyen mağdurenin öğleden sonra eve gelen A. ile G.’le konuşup para bulacağını söyleyerek evden çıktıktan sonra yolda gördüğü polis aracındaki görevlilerden yardım istemesi üzerine götürüldüğü polis merkezi amirliğinde verdiği yazılı ifadesinde yaşanan sürece tamamen ters düşecek şekilde adları geçen sanıkların kendisini bir kaç gün süreyle zorla alıkoyup bir gecede 10 erkeğe fuhuş maksatlı temin ettiklerini beyanla şikâyetçi olması nedeniyle sanıklar haklarında kanuni işlem yapıldığı tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, mevcut haliyle sanıkların mağdureyi zorla hürriyetinden yoksun kıldıkları hususunda cezalandırılmalarına yeter kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı göz önüne alınarak bu suçtan beraatlerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkûmiyetlerine hükmedilmesi,

Sanıklar haklarında fuhuş suçu ile ilgili olarak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

5237 sayılı TCK.nın 227/4. maddesinde sayılan “mağdurun çaresizliğinden yararlanma” kavramına bakıldığında mağdurun içinde bulunduğu ve üstesinden gelemediği maddi veya manevi anlamda elverişsiz durumdan yararlanmak suretiyle mağdurun fuhşa razı edilmesi çaresizlik olarak kabul edilmektedir. Yani mağdurun çaresizliğinden yararlanılarak fuhuş suçunun işlendiğinden söz edilebilmesi için failin mağduru fuhşa sevk veya fuhuş yapmaya razı ederken bu durumdan özellikle yararlanmış olması, mağdurun içinde bulunduğu olumsuz koşullardan başka türlü kurtulma imkanı bulunmadığı fikri oluşturularak fiile razı edilmesi gerekir. Önemli olan mağdurun failin istediği yönde hareket etmeye, maddi ya da manevi nitelikli bir zorlama sonucunda sevk edilmesidir. Bu çaresizliğin sebebi güçsüzlük, sağır, dilsizlik, akıl hastalığı gibi fiziksel durumlar veya madde veya alkol bağımlılığı, açlık gibi şahsi konuma bağlı durumlardan kaynaklanabilir. Bu açıklamalar göz önüne alınarak değerlendirme yapıldığında sanıkların bir gece yanlarında kalan ve içinde bulunduğu maddi veya manevi olumsuz durumu ortadan kaldırma ya da çözme olanağı bulunmayan mağdurenin umarsız durumundan istifade etmek suretiyle fuhşa razı ettikleri veya cebir veya tehdit kullanarak mağdureyi fuhuş yapmaya zorladıkları hususunda kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından, mevcut haliyle sanıkların eylemlerine uyan TCK.nın 227/2. maddesi gereğince belirlenen temel cezaların koşulları oluşmadığı halde aynı Kanunun 227/4. maddesi ile artırılması suretiyle fazla ceza tayini,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanıkların temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/3663 Karar : 2018/10857 Tarih : 5.07.2018

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Sanığa yükletilen fuhuş eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.

Ancak;

TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu husus, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası “hükümlerden TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluklarının uygulanmasına ilişkin kısmın çıkartılması” suretiyle tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,” karar verilmiştir.

I- İTİRAZ NEDENLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/05/2018 tarih ve 2018/38073 sayılı yazısı ile;

” Sanık hakkında mağdureler ….ve …‘a yönelik eylemleri sebebiyle verilen mahkumiyet kararının onanmasına dair ilama bir itirazımız bulunmamaktadır.

İtirazen ilamın incelenmesi istemimiz, sanığın mağdure …‘a yönelik fuhuşa aracılık etme eyleminin TCK’nun 227/4. maddesi uyarınca artırılmasının usul ve yasaya uygun olmadığı hususuna ilişkindir.

TCK’nun 227/4. maddesinde cebir veya tehdit kullanılarak, hile ile ya da çaresizliğinden yaralanarak bir kimseyi fuhşa sevk eden kişinin cezasının artılacağı belirtilmiştir.

İnceleme konusu dosyada fuhuş için aracılık eylemlerinde;

Sanık …‘in internet vasıtası ile iş ilanı vermiş, verilen ilana ilgi duyan mağdurelerle irtibata geçmiştir.Bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi yapılan ilan ve görüşmelerin birçoğunda eskort tabir edilen işi yapacakları ve müşteriler ile para karşılığı cinsel ilişkiye girecekleri anlatılmıştır.Mağdurelerin de bu işi kabul ederek sanığın evinde kaldıkları buradan yine sanığın internet sitesi vasıtasıyla bulduğu müşterilere fuhuş için gittikleri görülmüştür.

İtiraz konusu olan somut eylemde de; mağdure … da sanık …‘in internetteki iş ilanı üzerine Zonguldak ili Çaycuma ilçesinden İstanbul’a gelerek sanığa ait evde iki gün kalmış kendisine teklif edilen fuhuş işini yapmayı kabul etmediğinden kendisine ait telefon ile ailesi ve yakınları ile irtibata geçerek eve baskın yapılmasını ve olayın ortaya çıkmasını sağladığı görülmektedir.

Mağdure … emniyet ifadesinde özetle, “Zonguldak ili Çaycuma ilçesinde yaşadığını, internet üzerinden iş ilanını gördüğünü bu internet sitesine başvurduğunu sanık …‘un kendisi ile… ismi ile irtibata geçtiğini gidiş dönüş biletini alacağız teklifini kabul ederek kendisi adına sanığın aldığı bilet ile ailesine haber vermeden 18/09/2010 günü İstanbul’a gittiğini buradan sanığın evine yönlendirmesi ile gittiğini burada diğer mağdurelerin, sanığın ve haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen diğer sanıklar … ve …in de kaldığını söylediği, kendisine yapılan fuhuş işini kabul etmediğini, telefonu ile ailesi ile irtibata geçtiğini kaldıkları yeri söylediğini, 20/09/2010 tarihinde … ile evden çıktıklarını dışarıda sanık … ile buluştuklarını polisi aradığını söylediğini buradan kendisini gönderdiklerini söylemiştir. Mağdurenin, bu ifadesinde fuhuş yapması için cebir ve tehdit kullandıldığına ilişkin açık bir anlatım bulunmamaktadır. Yine kovuşturma sırasında benzer ifade vererek fuhuş için cebir veya tehdit olmadığını söylemiştir.

Mağdurenin anlatımı, sanığın internet üzerinden yaptığı iş ilanları, bilirkişi raporu içeriği ve dosya içesindeki tüm delillere göre mağdure … ailesinden habersiz il dışına ne işi yapacağını bilerek sanığın yanına gittiği anlaşılmaktadır. Yani hile ile fuhuşa sevk edildiğine ilişkin cezanın artırılması için yeterli bir delil bulunmamaktadır.

Mahkemenin kabulü sanığın …‘a karşı cebir tehdit ve hile uygulayarak ve çaresizliğinden (evden kaçmış olmasından) yararlanarak fuhuş suçunu işlediği biçimindedir.

Yukarıda açıklandığı üzere sanığın fuhuş için cebir, tehdit ve hile kullandığına ilişkin bir delil bulunmamaktadır. Mahkemede ne suretle bu fiilerin işlendiğini gerekçesinde göstermemiştir.

Mahkemenin gerekçesine göre sanık hakkında TCK’nun 227/4. maddesi uyarınca artırım yapılırken çaresizlik halinden yararlanıldığından bahsedilmiş bununda mağdurenin evden kaçmış olmasına bağlamıştır.

Yüksek 18. Ceza Dairesi birçok kararında belirttiği gibi TCK’nın 227/4. maddesinde sayılan “Mağdurun çaresizliğinden yararlanma” mağdurenin içinde bulunduğu ve üstesinden gelemediği maddi veya manevi anlamda elverişsiz durumdan yararlanmak suretiyle mağdurun fuhşa razı edilmesidir. Yani mağdurun çaresizliğinden yararlanılarak fuhuş suçunun işlendiğinden söz edilebilmesi için failin mağduru fuhşa sevk veya fuhuş yapmaya razı ederken bu durumdan özellikle yararlanmış olması, mağdurun içinde bulunduğu olumsuz koşullardan başka türlü kurtulma imkânı bulunmadığı fikri oluşturularak fiile razı edilmesi ve bunun sonucu fuhşa sevkedilmesi ve fuhuş yapmasının sağlanması gerekir. Bu çaresizliğin sebebi güçsüzlük, sağır- dilsizlik, akıl hastalığı gibi fiziksel durumlar veya işsizlik, yoksulluk, madde veya alkol bağımlılığı, açlık gibi şahsi duruma bağlı durumlardan kaynaklanabilcektir.

Mağdure … olay tarihi itibariyle 20 yaşlarında olup ailesinden ayrı biçimde tek başına hayatı idame ettirebilecek düzeyde bir yaş grubu içerisindedir…. ayrılması onun yaşındaki birinin üstesinden gelemeyeceği bir çaresizlik haline işaret etmeyecektir. Kaldı ki alesinden ayrılır ayrılmaz onlarla irtibata geçerek bulunduğu durumdan kurtulma imkanına kavuşmuştur. Bu nedenle Kanunun aradığı anlamda bir çaresizlik halinden bahsetmekte mümkün değildir.

Tüm bu açıklamalara ve dosya kapsamına göre sanığın mağdureyi cebir veya tehdit kullanılarak, hile ile ya da çaresizliğinden yaralanarak fuhşa sevk etmediği görüldüğü ve verilen cezanın TCK’nun 227/4. maddesine göre artırılmaması gerektiği düşünldüğünden düzelterek onama ilamınının mağdure …‘a yönelik eylem sebebiyle itirazen incelenerek kaldırılması CMK’nun 308. maddesine göre istemek gerekmiştir.

SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan gerekçelere;

1- İtirazımızın Kabulü,

2- Yüksek Dairenizin 17/01/2018 gün ve 2016/621 Esas, 2018/420 Karar sayılı ilamının mağdure …‘a yönelik eylem sebebiyle yeniden incelenerek kaldırılması,

3- Sanık …‘in mağdure …‘a yönelik İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 24/01/2014 tarih ve 2012/378 E. 2014/17 K. sayılı mahkumiyet kararının incelenerek;

A-TCK’nın 227/4. maddesinde sayılan “Mağdurun çaresizliğinden yararlanma” mağdurenin içinde bulunduğu ve üstesinden gelemediği maddi veya manevi anlamda elverişsiz durumdan yararlanmak suretiyle mağdurun fuhşa razı edilmesidir. Yani mağdurun çaresizliğinden yararlanılarak fuhuş suçunun işlendiğinden söz edilebilmesi için failin mağduru fuhşa sevk veya fuhuş yapmaya razı ederken bu durumdan özellikle yararlanmış olması, mağdurun içinde bulunduğu olumsuz koşullardan başka türlü kurtulma imkânı bulunmadığı fikri oluşturularak fiile razı edilmesi ve bunun sonucu fuhşa sevkedilmesi ve fuhuş yapmasının sağlanması gerekir. Bu çaresizliğin sebebi güçsüzlük, sağır- dilsizlik, akıl hastalığı gibi fiziksel durumlar veya işsizlik, yoksulluk, madde veya alkol bağımlılığı, açlık gibi şahsi duruma bağlı durumlardan kaynaklanabileceği, olay tarihi itibariyle 20 yaşlarında bulunan mağdure …‘ın ailesininden habersiz evden ayrılmasının çaresizlik olarak nitelendirilemeyeceği ve tüm dosya kapsamına göre de sanığın cebir, tehdit veya hile ile mağdure’yiı fuhşa yönlendirdiğine ilişkin bir delil bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında TCK’nun 227/4. maddesi uygulanarak fazla ceza tayini,

B- TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,

Usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması,

4- Eğer itiraz yerinde görülmez ise dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi, itirazen arz ve talep olunur

” denilerek, itirazda bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:

II- İTİRAZIN KAPSAMI

İtiraz, sanık hakkında mağdur …‘a yönelik fuhuş suçundan TCK’nın 227/4 maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkindir.

III- Dosyanın incelenmesinde;

Fuhuş suçunun cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da çaresizliğinden yararlanarak işlenmesi TCK’nın 227/4. maddesinde nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. TCK’nın 227/4. maddesinde sayılan cebir, kişiye karşı fiziki güç kullanarak irade ve davranışlarını zorlamadır. Aynı madde de düzenlenen tehdit ise; kişiye kendisi veya yakınlarına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği, ağır bir zarara uğratılacağı veya sair bir kötülük edileceğinin bildirilmesidir. Hile, gerçeğin bir şekilde gizlenerek veya farklı gösterilerek kişinin iradesinin sakatlayan aldatıcı nitelikteki eylemlerdir. Bir eylemin hile sayılıp sayılamayacağı olaysal olarak değerlendirilmelidir. TCK’nın 227/4. maddesinde belirtilen “mağdurun çaresizliğinden yararlanma” durumu ise; mağdurun içinde bulunduğu ve üstesinden gelemediği maddi veya manevi anlamda elverişsiz durumdan yararlanmak suretiyle mağdurun fuhşa razı edilmesidir. Yani mağdurun çaresizliğinden yararlanılarak fuhuş suçunun işlendiğinden söz edilebilmesi için failin mağduru fuhşa sevk veya fuhuş yapmaya razı ederken bu durumdan özellikle yararlanmış olması, mağdurun içinde bulunduğu olumsuz koşullardan başka türlü kurtulma imkânı bulunmadığı fikri oluşturularak fiile razı edilmesi ve bunun sonucu fuhşa sevkedilmesi veya fuhuş yapmasının sağlanması gerekir. Bu çaresizliğin sebebi güçsüzlük, sağır- dilsizlik, akıl hastalığı gibi fiziksel durumlar veya işsizlik, yoksulluk, madde veya alkol bağımlılığı, açlık gibi şahsi duruma bağlı durumlardan kaynaklanabilir.

Yerel Mahkemece sanığın mağdur …‘a cebir, tehdit ve hile uygulayarak ve çaresizliğinden (evden kaçmış olmasından) yararlanarak fuhuş suçunu işlediği kabul edilmiştir.

Dosya incelendiğinde; mağdur …‘ın aşamalarda alınan beyanlarında asistan arandığını dair verilen ilan üzerine başvuru yaptığını belirttiği, katılan sanık….’in kovuşturma aşamasında kendisinin mağdur …‘e “kişisel asistanlık işini kabul etmişsin, bu durumda senin…ile yatman gerekiyor, biliyorsun değil mi” dediğine yönelik anlatımı, tanık Güler Karakuş’un hazırlık aşamasında siteden iş ilanı verildiğine, arzunun iş için gelenlere küçük küçük asistanlık işleri veriyormuş gibi gelen kızları ikna edip evde kalmalarını sağladığına, daha sonra bu kızları tehditle eskortluğa zorladıklarına dair anlatımı, mağdur …‘in attığı mesajlar üzerine kolluk tarafından yapılan çalışma neticesinde olayın ortaya çıkarılmış olması, 20/09/2010 tarihinde bilgi sahibi olarak beyanı alınan …‘ın mağdur’un kendisine “telefonum onlarda kaçırdım şimdi olduğum yer Kadıköy Bağdat Cad. Meyve dünyasının orda ara sokaktan girip sağda 12 katlı bir bina kapıda mehmet kiyak yazıyo” şeklinde mesaj attığına, 155’i araması konusunda mağdura kısa mesaj attığında kendisine cevaben “arayamıyorum telefonumun bende olduğunu bilmiyorlar” şeklinde mesaj yazdığına, seni zorla mı tutuyorlar diye mesaj attığında kendisine “Ewet dışarı çıkartmıyorlar” diye cevap verdiğine dair anlatımları, evden çıkmasına izin verilmediğini beyan eden mağdurun anlatımını doğrulayacak şekilde katılan sanıklar… ve …‘ın anlatımlarından …‘in evden gitmek istediğini söylemesi üzerine birlikte Zerrin’i Emir’in yanına götürdüklerinin anlaşılması karşısında, olay bir bütün olarak değerlendirildiğinde mağdur …‘ın fuhuş yapacağını bilerek ilan verilen işe başvurduğunu söylemenin mümkün olmadığı, yapacağı iş konusunda iradesinin hile ile sakatlandığı ve bu nedenle sanığın mağdur …‘a yönelik fuhuş suçundan TCK’nın 227/2 ve 227/4. maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği anlaşılmıştır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında,

Dairemizin 17/01/2018 tarih ve 2016/621 esas, 2018/420 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazları yerinde görülmediğinden REDDİNE, 6352 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanunun 308. maddesinin 3. fıkrası gereğince itirazı incelemek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na GÖNDERİLMESİNE, 05/07/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/1702 Karar : 2018/8089 Tarih : 24.05.2018

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçesi yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE, Dairemizin 14.12.2017 gün ve 2015/43208 Esas, 2017/14920 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına,

İstanbul 52. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.10.2013 gün ve 2012/494 Esas, 2013/559 Karar sayılı hükmünün yeniden incelenmesi sonucu;

Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Sanığa yükletilen fuhuş eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

TCK’nın 53/1-b maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesinin infaz evresinde resen gözetilebileceği,

Anlaşıldığından, sanık … (Görül)’ün ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 24.05.2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(Karşı Oy)KARŞI OY

Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık fuhuş suçunun oluşup oluşmadığı noktasındadır.

TCK’nın 227. maddesinde düzenlenen fuhuş suçunun çoçukların ve yetişkinlerin fuhuşa teşvik edilmesini düzenlediği görülmektedir. Madde başlığı fuhuş olmakla birlikte aslında fuhuş yapan kişinin eylemi suç oluşturmayıp, fuhuşa teşvik suç olarak düzenlenmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.05.2015 tarih ve, 2014/10-454 esas, 2015/156 karar sayılı kararında CMK’nın 139. maddesi dışındaki suçlar yönünden de kolluk görevlilerinin CMK’nın 160 ve devamı maddeleri uyarınca Cumhuriyet Savcısının emri doğrultusunda ve genel yetkileri ile görevleri kapsamında, suç ve failini belirlemek ve suçla ilgili delilleri toplamak amacıyla alıcı rolüne girerek suça azmettirmeden ve teşvik etmeden şüpheliden uyuşturucu madde satın almasını mümkün görmüştür. Aynı kararda bu durumda görev yapan görevlinin gizli soruşturmaca değil ‘‘gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlisi’’ olduğunu, gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlisinin suça teşvik etmeden veya azmettirmeden elde ettiği delillerin hukuka uygun olacağına hükmetmiştir.

Somut olayda kolluk görevlileri fuhuş suçunu işlediğine dair şüphe duydukları sanığı telefonla arayarak 160 TL karşılığı ilişkiye girme konusunda anlaşarak sanığın evine gittikleri sanığın hamile olduğunu söyleyerek evde bulunan …‘yı odaya gönderirken görevlilerin kimliklerini açıklayarak sanık hakkında işlem yaptıkları anlaşılmaktadır.

Mahkemenin bu kabulü üzerine suçun oluşup oluşmadığını değerlendirirsek,

1- Sanık tüm aşamalarda polislerle kendisi için fuhuş pazarlığı yaptığını, evde bulunan Nuriya’ya fuhuş yaptırmadığını söylemiştir.

Mağdur Nuriya ise ifadesinde sanığın evinde misafir olarak bulunduğunu, fuhuş yapmadığını, kimsenin kendisine fuhuş yaptırmadığını söylemiştir.

Yine evde misafir olarak bulunan tanık … fuhuşa dair bir görgü ve bilgisi olmadığını söylemiştir.

Sanığın kendisini için fuhuş pazarlığı yapması fuhuş suçunu oluşturmaz. Bu yönüyle sanığın başkasını fuhuşa teşvik eylemi yoktur.

2- Olayımızda kolluk görevlilerinin konumu ‘‘gizli soruşma yapan adli kolluk görevlisidir.’’ Bunların elde ettiği delillerin hukuka uygun kabul edilebilmesi için aşağıda belirtilen koşulların varlığı aranmaktadır.

Gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlisi hiç bir zaman kışkırtıcı ajan gibi hakeret edemez. Önceden failde bulunmayan suç işleme kastı yaratılarak, fail suç işlemeye azmettirilmemelidir.

Her ne kadar organize suçlardaki artış uygun önlemler alınmasını gerektirse de adil yargılamadan vazgeçilmemeli bu nedenle amaca ulaşmak uğruna adil yargılama hakkı feda edilerek polisin kıştırtması sonucu elde edilen delil meşru kabul edilmemelidir. (Teixeria de Cortro Peri (36)/Portekiz davası Başvuru No: 44/1997/828/1034)

Gizli soruşturma yapan adli kolluk görevlisi soruşturma sırasında pasif bir davranışta bulunmanın ötesine geçmemeli, suçun işlenmesine teşvik eder bir tarzda etki ugulanmamalıdır. (Cortro/Portekiz per. 38)

Somut oluyda polis memurlarının faili suça kışkırtması ve müdahalesi olmadan suçun işlendiğine ilişkin delil elde edilemiyorsa, polis memurunun kıştırtıcı ajan rolüne geçtiğinin ve adil yargılama hakkının ihlal edildiğinin kabulü gerekir. (Aynı yönde Costro-Portekiz per.39)

Mahkemelerce sadece gizli görevlinin tutanaklarına dayanarak değerlendirme yapılmamalıdır, tutanaklar başka sonuca götürecek unsurlarla teyit edilmelidir. (a. Contrario, Burat-Hun-Türkiye davası başvuru no:17570/04)

Sanık suç işleme potansiyeline sahip bir kişi olsa bile somut olayda görevlinin müdahalesinden önce failin suç işleme hazırlığında olduğunun başka delillerle desteklenmesi gerekir. Yani failin müdahale olmadan suçu işleyeceğinin başka delillerle kanıtlanması gerekir. (Hun-Türkiye davası)

AİHM Hun-Türkiye davasında bu konuya şöyle temas etmiştir. ‘‘AİHM sınırları belirlendiğinde ve güvence altına alındığında gizli ajanla müdahaleye tölerans gösterebilir.’’

AİHM İsvicre-Lüdi kararında İsviçre makamlarının Alman polisi tarafından haberdar edilmesi, olayın soruşturma hakiminin bilgisi dahilinde yürütülmesi nedeniyle 6. maddenin ihlal edilmediğine karar vermiştir. (Lüdi, İsviçre kararı başvuru No: 12433/86)

Kolluk görevlisinin tutanağı delil olarak kabul edildiğinde diğer delillerle birlikte tutanağa da dayanılıyorsa mutlaka tutanak düzenleyiciler dinlenilmeli, sanığa, tutanak ve düzenleyicilerinin anlatımlarına karşı savunma yapma imkanı sağlanmalıdır.

AİHM Clabro-İtalya kararında ‘‘Gizli ajanın ifadeleri, başvuranın mahkumiyetinde belirleyici faktör olmamıştır. Buna ek olarak başvurana yargılama aşamasında, soruşturmada görevi alan polis memurlarını sorgulama, polis operasyonunun niteliği ve kullanılan usulleri netleştirme fırsatı vermiştir. Bu nedenle adil yargılama hakkı ihlal edilmemiştir’’ sonucuna ulaşmıştır. (Başvuru No: 58895/0011 Mart 2002)

Somut oluyda kolluk görevlilerinin tuttuğu tutanak dışında sanığın mağdur Nuraya’yı fuhuşa teşvik ettiğine dair hiç bir delil yoktur. Yine bu doğru kabul edilse dahi polisin sanığı fuhuşa ikna etmesi dışında sanığın fuhuş suçunu işlediği konusunda hiç bir delil yoktur. Gizli soruşturmacı yetkisini aşarak, kıştırtıcı ajan gibi hareket ederek, tuzak kurmak suretiyle sanığı suç işlemeye azmettirmiştir. Bu nedenle elde edilen delil hukuka uygun olmayıp dışlanmak suretiyle bir değerlendirme yapılmalı ve sanığın polis müdahalesi olmasaydı dahi bu suçu işlediğini gösterir hiç bir delil bulunmaması nedeniyle itirazın reddi görüşüyle sayın çoğunluğun itirazın kabulü kararına muhalifiz.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/11084 Karar : 2018/6983 Tarih : 8.05.2018

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

24/11/2016 tarihli 6763 sayılı Kanunun 18. maddesi ile eklenen TCK’nın 227/3. maddesi ile “Fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri veren, dağıtan veya yayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden iki bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” hükmüne yer verilmesi karşısında; sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

Kanuna aykırı, sanık …’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, başkaca yönleri incelenmeksizin, HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 08/05/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/2238 Karar : 2018/5688 Tarih : 17.04.2018

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Temyiz isteklerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve belgeler ile gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

TCK’nın 227/1. maddesinin son cümlesinde, çocuğa karşı fuhuş eylemine yönelik hazırlık hareketlerinin de tamamlanmış suç gibi cezalandırılacağının öngörülmesi karşısında, katılanın aşamalardaki istikrarlı anlatımları ile tanıklar .. ve …‘in ifadelerine göre, sanığın, tanık…ile 200 Tl karşılığında yaşı küçük katılan ile cinsel ilişkiye girmesi konuşunda anlaşıp, katılanı tehdit ederek zorla adı geçen tanığın aracına bindirmesi biçiminde gerçekleşen eyleminin, TCK’nın 227/1-4. madde ve fıkralarında düzenlenen suçu oluşturduğu gözetilmeden, yerinde olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi,

Kanuna aykırı, katılan … vekili ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17/04/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/7879 Karar : 2018/1775 Tarih : 14.02.2018

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçesi yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE, Dairemizin 24.10.2017 gün ve 2015/24770 esas, 2017/11648 karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına,

İstanbul Anadolu 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 20.06.2012 gün ve 2011/170 esas, 2012/876 Karar sayılı hükmünün yeniden incelenmesi sonucu;

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede

Sanığa yükletilen fuhuş eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

Fuhuş suçunun mağdur sayısınca oluşacağı gözetilmemiş, sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda mağdurların birden fazla fuhuş yapmasına aracılık ve yer temin etmesine rağmen TCK’nın 43/1. maddesi uygulanmamış ve TCK’nın 227/2. maddesi uyarınca hapis cezasının yanında ayrıca adli para cezası da öngörüldüğü halde adli para cezasına hükmedilmemiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,

Anlaşıldığından, sanık …’nın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 14/02/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/4318 Karar : 2018/234 Tarih : 17.01.2018

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

A) … vekili, sanık … ile müdafiinin temyizinde;

1-Mağdure…’ın, koruma altına alınması nedeniyle … vekilinin müdahale talebinin kabulüne karar verilmiş ise de; yargılama aşamasında mağdurun 18 yaşını doldurması ve sanıklar hakkındaki şikayetinden vazgeçmesi nedeniyle katılma kararı hükümsüz kaldığından, …’nın hükmü temyiz hakkının bulunmadığı,

2- Sanık … ile müdafii tarafından, temyiz dilekçelerinin bir haftalık yasal süresinde verilmediği,

Anlaşıldığından, temyiz istemlerinin tebliğnameye kısmen uygun olarak 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,

B) Mağdur …’a yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar … ile …, mağdur …’a yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar …, …, …, …, …, … ile …, mağdur … ….’a yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar …, … ile …, mağdur …’ya yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar …, … ile …, mağdur …’e yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar …, … ile …, mağdur …’ye yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar … ile …, mağdur …’e yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar … ile …, mağdur …’ya yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar … ile … hakkında “fuhuş”, mağdur …’e yönelik eylemi nedeniyle sanık … hakkında “tehdit” suçlarından kurulan hükümlerin temyizinde;

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Sanık …’a yükletilen “tehdit”, sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …’ya yükletilen “fuhuş” eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı;

Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,

Fuhuş suçunda temel cezanın belirlendiği TCK’nın 227/1 ve 2. maddelerinde, hapis cezası ile birlikte adli para cezası da düzenlenmiş olmasına karşın, sanıklar hakkında sadece hapis cezasına hükmedilmiş, mağdur … ….’a yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar …, … ile … hakkında TCK’nın 227/1. maddesi uyarınca temel ceza eksik tayin edilmiş, adli sicil kaydına göre tekerrüre esas sabıkaları bulunan sanıklar … ile … hakkında TCK’nın 58. maddesi uygulanmamış ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,

Hapis cezasının kanuni sonucu olarak TCK’nın 53/1-e maddesindeki hak yoksunluğuna karar verilmemiş, TCK’nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile uygulanma olanağı ortadan kalkmış ise de, bu hususların infaz aşamasında resen gözetilebileceği,

Eylemlere ve yükletilen suça yönelik sanıklar …, …, …, …, sanıklar …, …, …, …, …, …, … ile … müdafilerinin temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA,

C)Mağdur …’a yönelik eylemi nedeniyle sanık … …., mağdur …’a yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar … ile …, mağdur …….’a yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar … ile …, mağdur …’ya yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar … ile …, mağdur …’e yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar … ile …, mağdur …’ye yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar …, …, …, … ile …, mağdur …’ye yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar …, … ile …, mağdur …’e yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar … ile …, mağdur …’ya yönelik eylemleri nedeniyle sanıklar … ile … hakkında “fuhuş” suçundan kurulan hükümlerin temyizine gelince;

Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-Sanıkların suçlamaları reddetmesi, dosyanın diğer sanıkları, mağdurlar ile tanıklar tarafından, sanıkların isnad edilen suça karıştığına dair herhangi bir anlatımda bulunulmaması, …. içeriklerinden sanıkların bu suçu işlediğine dair kesin bir kanıya varılamaması, mağdurların müşteriye getirilip götürülmesini sağlayan sanıklar … ile …’ın, sadece taşıma ücreti almaları, başkaca bir eylemlerinin bulunmaması, bu sanıkların mağdurları fuhşa teşvik ettikleri, bunun yolunu kolaylaştırdıkları ya da fuhuş için aracılık ettikleri veya yer temin ettiklerine dair dosyada bir anlatımın bulunmaması karşısında, sanıkların “fuhuş” suçuna iştirak ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve cezalandırmaya yeterli delillerin nelerden ibaret olduğu açıklanmadan CMK’nın 230/1-b maddesine aykırı olarak mahkûmiyet kararı verilmesi,

2-Kabule göre de;

a)Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas sabıkaları bulunan sanıklar … ile … hakkında TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması,

b)Fuhuş suçunda temel cezanın belirlendiği TCK’nın 227/1 ve 2. maddelerinde, hapis cezası ile birlikte adli para cezası da düzenlenmiş olmasına karşın, sanıklar hakkında sadece hapis cezasına hükmedilmesi,

c)Mağdur … …’a yönelik eylemi nedeniyle sanık … hakkında TCK’nın 227/1. maddesi uyarınca temel cezanın eksik tayin edilmesi,

ç)Hapis cezasının kanuni sonucu olarak TCK’nın 53/1-e maddesindeki hak yoksunluğuna karar verilmemesi,

d)TCK’nın 53/1-b maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile uygulanma olanağının ortadan kalkması,

Kanuna aykırı ve sanıklar …, …, …, sanıklar …, …, …, …, …, …, …, … ile … müdafilerinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17.01.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/43128 Karar : 2017/14195 Tarih : 4.12.2017

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

A. Sanık … ve sanık … hakkında fuhuş suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyizinde;

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler, gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,

Sanıklara yükletilen fuhuş eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu ögelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

Sanık …‘un, mağdurun birden fazla kez fuhuş yapmasına yer temin etmesine rağmen, hakkında TCK’nın 43/1. maddesi uygulanmamasının ve Sanık …‘in, mağdur … ile birlikte mağdur sanık … Horoz’un da tanık … ile fuhuş eylemine yer temin etmek sureti ile fuhuş suçunu iki kez işlemesine rağmen sadece mağdur …‘na yönelik fuhuş eylemi nedeniyle mahkumiyetine hükmedilmemesinin aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,

Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.

Ancak,

TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,

Kanuna aykırı, sanıklar … ve sanık … müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılıklar yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, temyiz edilen kararların açıklanan noktaları tebliğnameye kısmen aykırı olarak, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddeleri uyarınca; hükümlerden “TCK’nın 53/1-b maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımın” çıkarılmak suretiyle HÜKÜMLERİN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

B. Sanık … ve sanık … Özdemir hakkında fuhuş suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyizinde ise;

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1.Soruşturma aşamasında adli kolluk görevlileri tarafından, Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile işlenmekte olan fuhuş suçu ile ilgili olarak suçun delillerinin araştırılması ve toplanması ile şüphelilerin yakalanması çalışmaları sıralarında, sanık … ve sanık …‘nın şüpheli ….. yakalanmasının önlenmesi ile adli kolluk görevlisinin kimliğinin açığa çıkarılmak suretiyle planlanmış olan soruşturma işlemlerinin akamete uğratılması şeklindeki eylemlerinin TCK’nın 283. maddesinde düzenlenen suçluyu kayırma suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan ve bu sanıkların eylemlerinin TCK’nın 227/2. maddesinde seçimlik hareketli bir suç tipi olarak düzenlenen fuhuş suçunda hangi seçimlik eylemi oluşturduğuna ilişkin denetime el verecek şekilde gerekçe gösterilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması,

2.TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,

Kanuna aykırı, sanıklar … ve …‘ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 04/12/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/43379 Karar : 2017/13148 Tarih : 20.11.2017

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1- Anayasanın 141, CMK’nın 34 ve 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet Savcısını ve herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde olması gerekir.

Yargıtay’ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiillerinin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerin hukuki nitelendirilmesinin yapılması, cezada artırım ve indirim gerektiren nedenlerin kanuni bağlamda tartışılması gerekirken, açıklanan bu hususlara uyulmayarak gerekçesiz hüküm kurulması,

2- 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 18. maddesi ile eklenen TCK’nın 227/3. maddesi ile “Fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri veren, dağıtan veya yayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve iki yüz günden iki bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.” hükmüne yer verilmesi karşısında; sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş ve sanık .n ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmüş olmakla, tebliğnameye aykırı olarak, başkaca yönleri incelenmeksizin, HÜKMÜN BOZULMASINA, bozma kararının, CMUK’nın 325. maddesinin verdiği yetkiye istinaden, birlikte suç işlemekle birlikte, temyiz talebinde bulunmayan sanık …‘ya da sirayet ettirilmesine yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 20/11/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/37330 Karar : 2017/10760 Tarih : 11.10.2017

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler, gerekçe içeriğine göre ve gerekçeli karar başlığında …‘ün mağdur olarak yazılmasının mahallinde düzeltilebilir maddi hata olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;

Sanığa yükletilen fuhuş eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

TCK’nın 227/1. maddesinde, hapis cezası ile birlikte adli para cezası da düzenlenmiş olmasına karşın, sanık hakkında sadece hapis cezasına hükmedilmiş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,

Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.

Ancak;

Sanığın mahkum olduğu 5 yıldan az süreli hapis cezasının infazının üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen bu ilamın TCK’nın 58/2-a maddesine aykırı olarak tekerrüre esas alınması,

Kanuna aykırı ve sanık …‘ın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnamaye aykırı olarak, “TCK’nın 58.maddesinin uygulanmasına” ilişkin kısmın çıkarılması, suretiyle HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11.10.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/29820 Karar : 2017/6282 Tarih : 22.05.2017

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

1-) Sanıklar …, … ve … hakkında aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara karşı, yalnızca itiraz yolu açık ve dolayısıyla yapılan başvurunun bu doğrultuda değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından, sanıklar …, … ve … müdafiileri temyiz davası isteği hakkında bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,

2-) Sanıklar … ile…‘ın …’a karşı fuhuş eylemleri, sanık …’ın …’a karşı fuhuş eylemi, sanık …’ın mağdur …’e karşı fuhuş eylemi açısından kurulan hükümlerin temyizinde;

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Sanıklara yükletilen fuhuş eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükümleri etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.

Ancak;

TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun, uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … ile sanıklar …, … ve … müdafiilerinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, ancak; bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, 5320 sayılı Yasanın 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca hüküm fıkrasından TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluklarının uygulanmasına ilişkin kısımların çıkartılması suretiyle HÜKÜMLERİN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

3- Sanık … hakkında mağdur …’ya karşı fuhuş eyleminden kurulan hükmün temyizine gelince;

Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Sanık … ‘ın, 18 yaşından küçük olan mağdur …‘in kardeşi olan ve …‘ın fuhuş yaptığını bilen mağdur …‘ya “sen de parayla erkeklerle birlikte olabilirsin,gel sen de yap bu işi herkes seni soruyor” şeklindeki sözlerinin, sanığın kişiliği ve yaptığı iş dikkate alındığında, davranışının icraya elverişli bulunması karşısında, mağduru fuhuşa teşvik niteliğinde değerlendirilmesi gerektiği, TCK’nın 227/1. maddesindeki “Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır” yönündeki düzenleme karşısında, sanık …’ın mağdur …’ya karşı fuhuş suçundan cezalandırılmasının hukuka uygun olduğu değerlendirilmekle, bu husus açısından tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemesine karşın,

Sanığın aşamalardaki tüm savunmalarında suçlamayı kabul etmemesi ve mağdurun soyut iddialarından başka bir delil bulunmaması karşısında, yetersiz gerekçe ile sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,

Kanuna aykırı ve sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, farklı gerekçeyle tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 22.05.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/25055 Karar : 2017/3859 Tarih : 5.04.2017

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Sanığa yükletilen fuhuş eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

Sanığın, mağdurlara yönelik fuhuş suçunu değişik zamanlarda birden fazla kez işlediği anlaşılmasına karşın, hakkında TCK.nın 43/1. maddesi uygulanmamış ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,

Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.

Ancak;

a) TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,

b) Sanık hakkında müşteki …‘a yönelik eyleminden temel ceza belirlenirken uygulanan Kanun maddesinin TCK’nın 227/2. maddesi yerine 227/1. maddesi olarak yazılması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu husus, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası “hükümlerden TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluklarının uygulanmasına ilişkin kısmın çıkartılması ve sanığın mağdur …‘a yönelik eyleminden kurulan hükümden TCK’nın 227/1 ibaresinin çıkartılıp yerine TCK’nın 227/2 ibaresinin eklenmesi” suretiyle tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05/04/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/24381 Karar : 2017/2235 Tarih : 28.02.2017

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Sanığa yükletilen fuhuş eyleminin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.

Ancak;

Sanığın, cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da çaresizliğinden faydalanarak mağduru fuhuşa sevkettiğine dair delil elde edilemediği gibi, çaresizlikten söz edebilmek için kişinin muhtaç durumda bulunması, bu muhtaç halin yarattığı sonuçtan yararlanılarak sömürülmesi gerekir, TCK’nın 227/4. maddesinde belirtilen çaresizlik halinde, hayatını devam ettirmek, bir yerde kalmak veya gitmek gibi konularda yapacak bir şeyi olmayan kimsenin durumunu anlamak gerekli olup, bu nitelikli halin varlığının kabulü için, mağdurun üstesinden gelemeyeceği bir çaresizlik ortamında bulunması zorunludur. Mağdurun paraya ihtiyacı olduğu için, para kazanmak amacıyla rıza ile fuhuşa yönelmesinde sanığın, mağdurun çaresizliğinden yararlanmasından söz edilemeyeceği gözetilmeden, anılan Kanun maddesi ile arttırım yapılmak suretiyle sanık hakkında fazla ceza tayin edilmesi,

Kanuna aykırı ve sanık …… müdafiinin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde ise de, bu aykırılık yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, temyiz edilen kararın açıklanan noktası tebliğnameye uygun olarak, hüküm fıkrasından, “TCK’nın 227/4. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın” çıkarılıp, uygulamaya göre sonuç cezanın “2 yıl 6 ay hapis ve 5.000 TL adli para cezası biçiminde belirlenerek, HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28/02/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/24086 Karar : 2016/10497 Tarih : 16.05.2016

  • TCK 227. Madde

  • Fuhuş Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,

Sanıklara yükletilen fuhuş eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,

TCK’nın 227/2. maddesinde düzenlenen fuhuş suçunun mağdur sayısınca oluşacağının anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında tek bir fuhuş eyleminden hüküm kurularak ve kanunda hapis cezasının yanında öngörülen adli para cezası uygulanmayarak eksik cezaya hükmolunmuş ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı,

TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmiş ise de, infaz aşamasında resen dikkate alınabileceğinden bu hususun bozmayı gerektirmediği,

Anlaşıldığından, sanıklar ‘in, Şerif K.’nin ve sanık müdafiinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 16/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS