0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

TCK Madde 205

(1) Gerçek bir resmi belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.



TCK Madde 205 Gerekçesi

Maddede, resmi belgeyi bozmak, yok etmek ve gizlemek fiilleri, resmi belgede sahtecilik suçundan ayrı bir suç olarak ceza yaptırımı altına alınmıştır. Sahtecilik suçu, düzenlenen belgenin veya belgede yapılan değişikliğin başkasını aldatıcı nitelikte olmasını gerektirir. Bu maddede tanımlanan suçun işlenmesi, başkasını aldatma özelliği taşımayabilir.

Suçun konusu, hukuken geçerli, yani gerçek bir resmi belgedir.

Söz konusu suçu oluşturan seçimlik hareketler, resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemektir.

Gerçek bir resmi belge üzerindeki yazıları örneğin boyamak veya silmek suretiyle okunamaz hâle getirmek, belge üzerindeki resmi koparmak, belgeyi yırtmak, yakmak veya gizlemek fiilleri bu suçu oluşturur.

Dikkat edilmelidir ki; gizleme hâlinde, belge varlığını ve bütünlüğünü muhafaza etmektedir. Gizlenen belge, kişilerin nezdinde bulunan resmi belge olabileceği gibi, bir kamu kurum ve kuruluşunda ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunda muhafaza edilen belge de olabilir.

Gizlemenin, belgenin nezdinde bulunduğu kişiye ya da kurum veya kuruluşa karşı olması gerekir. Bir belgenin, örneğin bir uyuşmazlık bağlamında mahkemeden istenmesine karşılık; gerçeğe aykırı olarak, mevcut olmadığının veya bulunamadığının bildirilmesi hâlinde, bu suç değil, suç delillerini gizleme suçu oluşur.

Bir resmi belgenin, örneğin bir hukukî uyuşmazlık bağlamında mahkemeden istenmesine karşılık; gerçeğe aykırı olarak, mevcut olmadığının veya bulunamadığının bildirilmesi hâlinde, bu suç oluşur. Ancak, bir suça ilişkin olarak yapılan soruşturma veya kovuşturma kapsamında istenen belgelerin verilmemesi hâlinde, resmi belgenin gizlenmesi suçunun değil, suç delillerini gizleme suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir.

Gizleme olgusu, belgenin nezdinde bulunduğu kişiden ya da kurum veya kuruluştan çalınması suretiyle de gerçekleşebilir. Ancak bu durumda, hırsızlık suçundan değil, resmi belgenin gizlenmesi suçundan dolayı hüküm tesis edilmelidir.

Bu suç, herhangi bir kişi tarafından işlenebilir. Resmi belgenin kamu görevlisi tarafından bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesi, bu suçun nitelikli şekli olarak tanımlanmıştır. Bu suç açısından özellik arzeden husus, suçun konusunu oluşturan belgenin, kamu görevlisinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu belge olması gerekmez. Gerçek bir resmi belgenin kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı olarak bozulması, yırtılması, yok edilmesi veya gizlenmesi hâlinde, bu suç oluşur.


TCK 205 (Resmi Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu) Yargıtay Kararları


Ceza Genel Kurulu 2017/866 E. , 2017/466 K.

  • TCK 205
  • Resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun unsurları

Resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçu 5237 sayılı TCK’nun 205. maddesinde; “Gerçek bir resmi belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde hüküm altına alınmıştır.

Maddede, resmi belgeyi bozma, yok etme ve gizleme fiilleri, resmi belgede sahtecilik suçundan ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir.

Suçun konusu, hukuken geçerli yani gerçek bir resmi belge olup gerçek belge, bir olayı kanıtlama gücü bulunan hukuki sonuç doğurmaya elverişli olan belgedir. Suçu oluşturan seçimlik hareketler, gerçek bir resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemektir.

Resmi belgeyi bozmak; belgenin maddi varlığına dokunulmaksızın, içeriğindeki bilgilerin anlaşılamaz, kullanılamaz hâle getirilmesi suretiyle belgeden faydalanma imkânının ortadan kaldırılması, başka bir deyişle belgenin delil değerini bozan davranışlarda bulunulmasıdır. Örneğin, resmi bir belgenin üzerindeki bazı bilgilerin silinmesi, boyanması, belgenin maddi olarak okunamaz hâle getirilmesi gibi durumlarda bozmadan söz edilir. Resmi belgeyi bozma eyleminde, belgedeki kanıt niteliğinin kısmen veya tamamen örtülmesi, perdelenmesi amaçlanmaktadır.

Resmi belgeyi yok etmek; imha etmek suretiyle resmi bir belgenin maddi varlığını ve belge niteliğini ortadan kaldırmaktır. Belgenin yırtılıp kullanılamayacak hâle getirilmesi, yakılması, imha olacak şekilde gömülmesi gibi davranışlar yok etme sayılabilir. Yok etme eylemiyle elde edilmek istenen sonuç, resmi belgenin delil teşkil etme niteliğine son vermektir.

Resmi belgeyi gizlemek; belgenin maddi varlığına zarar vermeksizin, ilgilileri tarafından kullanılmasını önlemek amacıyla saklanması, belgeye ulaşılmasının engellenmesidir.

Resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunda failin amacı, belgenin kullanılmasını önlemektir. Suçun oluşması için, resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme eylemlerinin belgenin kanıt niteliğini etkilemesi, kısmen de olsa belgenin kullanımını önlemesi gerekir. (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2. Baskı, 5. Cilt, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s.6291-6292)

Sahtecilik suçlarında, düzenlenen belgenin veya belgede yapılan değişikliğin aldatma yeteneğinin olması zorunlu iken, bu maddede düzenlenen seçimlik hareketlerin mahiyetleri gereği, başkasını aldatmaya uygun ve elverişli olması gerekli değildir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Aksi sabit olmayan savunmaya göre sanığın, yolda bulduğu şikâyetçiye ait nüfus cüzdanındaki fotoğrafı söküp yerine kendi fotoğrafını yapıştırarak kimliğini gizlemek amacıyla kullandığı, gözaltına alındığında yapılan üst araması sonucu bu cüzdanın ele geçirildiği, söz konusu nüfus cüzdanı üzerindeki değişikliğin ilk bakışta ve kolaylıkla anlaşılması nedeniyle aldatıcılık özelliği bulunmadığından TCK’nun 204. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmadığı; diğer taraftan suça konu nüfus cüzdanının kendisine ait olduğunu belirten şikâyetçinin bu nüfus cüzdanını yaklaşık bir yıl önce kaybettiğini, Nüfus Müdürlüğüne başvurarak yeni bir nüfus cüzdanı çıkardığını beyan ettiği, nüfus cüzdanının yenisinin çıkarılması halinde eskisinin hükümsüz kalacağı, hükümsüz kalan nüfus cüzdanının belge vasfını da yitireceği, böyle bir belge üzerinde TCK.nun 205. maddesinde düzenlenen resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun işlenemeyeceği, şikâyetçinin artık nüfus cüzdanını kullanma imkânının bulunmadığı inancıyla kendi kimliğini gizlemek amacıyla bu cüzdanı tahrif eden sanığın, şikâyetçinin nüfus cüzdanından faydalanma olanağını ortadan kaldırma iradesi ile hareket etmediği, bu nedenle sözü edilen suçun unsurlarının da oluşmadığı kabul edilmelidir.

Nitekim, Özel Dairelerin yerleşik uygulamaları da bu yöndedir. Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, sanığa atılı resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.


Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2018/6642 E. , 2021/6741 K.

  • TCK 205
  • Nüfus cüzdanında herhangi bir değişiklik yapmadan sadece kendi resmini yapıştırran kişi tahrifat yaptığından, tahrifat da TCK m.205’teki seçimlik hareketlere uymadığından sanığın resmi belgede sahtecilik suçundan yargılanması gerekir.

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.11.2017 tarih ve 2017/866-466 sayılı kararında açıklandığı üzere; 5327 sayılı TCK’nin 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılamaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Belgenin bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesinin amacı hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının önlenmesidir. Diğer bir anlatımla anılan suç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacaktır.

Somut olayda; sanığın …’a ait nüfus cüzdanındaki kimlik bilgileri üzerinde herhangi bir kazıntı ya da silinti yapmadan belgedeki orijinal fotoğrafı çıkararak, kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle tahrif ettiği belgeyi kullanmaktan ibaret eyleminde; sanığın resmi belgeyi bozma genel kastı ile değil, belgeyi sahteleştirerek yararlanma kastı ile hareket ettiği ve bu nedenle resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun unsurlarının oluşmadığı; belgede gerçekleştirilen sahteciliğin aldatma niteliğinin bulunması halinde ise eylemin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, ancak belgenin aldatma niteliğinin bulunmadığının Yargıtay 21. Ceza Dairesinin 09.02.2016 tarihli, 2015/5390 Esas ve 2016/1018 Karar sayılı bozma ilamında tespit edildiği anlaşılmakla, unsurları oluşmayan resmi belgede sahtecilik suçundan sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek sanık hakkında resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması, bozma nedenidir.


Ceza Genel Kurulu - Karar: 2017/27

  • TCK 205
  • Şikâyetçinin bu nüfus cüzdanını yaklaşık bir yıl önce kaybettiğini, Nüfus Müdürlüğüne başvurarak yeni bir nüfus cüzdanı çıkardığını beyan ettiği, nüfus cüzdanının yenisinin çıkarılması halinde eskisinin hükümsüz kalacağı, hükümsüz kalan nüfus cüzdanının belge vasfını da yitireceği, böyle bir belge üzerinde TCK’nın 205. maddesinde düzenlenen resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun işlenemeyeceği, şikâyetçinin artık nüfus cüzdanını kullanma imkânının bulunmadığı inancıyla kendi kimliğini gizlemek amacıyla bu cüzdanı tahrif eden sanığın, şikâyetçinin nüfus cüzdanından faydalanma olanağını ortadan kaldırma iradesi ile hareket etmediği, bu nedenle sözü edilen suçun unsurlarının da oluşmadığı kabul edilmelidir.

Resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçu 5237 sayılı TCK’nın 205. maddesinde; “Gerçek bir resmi belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Maddede, resmi belgeyi bozma, yok etme ve gizleme fiilleri, resmi belgede sahtecilik suçundan ayrı bir suç olarak düzenlenmiştir.

Suçun konusu, hukuken geçerli yani gerçek bir resmi belge olup gerçek belge, bir olayı kanıtlama gücü bulunan hukuki sonuç doğurmaya elverişli olan belgedir.

Suçu oluşturan seçimlik hareketler, gerçek bir resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemektir. Resmi belgeyi bozmak; belgenin maddi varlığına dokunulmaksızın, içeriğindeki bilgilerin anlaşılamaz, kullanılamaz hâle getirilmesi suretiyle belgeden faydalanma imkânının ortadan kaldırılması, başka bir deyişle belgenin delil değerini bozan davranışlarda bulunulmasıdır. Örneğin, resmi bir belgenin üzerindeki bazı bilgilerin silinmesi, boyanması, belgenin maddi olarak okunamaz hâle getirilmesi gibi durumlarda bozmadan söz edilir. Resmi belgeyi bozma eyleminde, belgedeki kanıt niteliğinin kısmen veya tamamen örtülmesi, perdelenmesi amaçlanmaktadır.

Resmi belgeyi yok etmek; imha etmek suretiyle resmi bir belgenin maddi varlığını ve belge niteliğini ortadan kaldırmaktır. Belgenin yırtılıp kullanılamayacak hâle getirilmesi, yakılması, imha olacak şekilde gömülmesi gibi davranışlar yok etme sayılabilir. Yok etme eylemiyle elde edilmek istenen sonuç, resmi belgenin delil teşkil etme niteliğine son vermektir.

Resmi belgeyi gizlemek; belgenin maddi varlığına zarar vermeksizin, ilgilileri tarafından kullanılmasını önlemek amacıyla saklanması, belgeye ulaşılmasının engellenmesidir.

Resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunda failin amacı, belgenin kullanılmasını önlemektir. Suçun oluşması için, resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme eylemlerinin belgenin kanıt niteliğini etkilemesi, kısmen de olsa belgenin kullanımını önlemesi gerekir. (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, 2. Baskı, 5. Cilt, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s.6291-6292)

Sahtecilik suçlarında, düzenlenen belgenin veya belgede yapılan değişikliğin aldatma yeteneğinin olması zorunlu iken, bu maddede düzenlenen seçimlik hareketlerin mahiyetleri gereği, başkasını aldatmaya uygun ve elverişli olması gerekli değildir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Aksi sabit olmayan savunmaya göre sanığın, yolda bulduğu şikâyetçiye ait nüfus cüzdanındaki fotoğrafı söküp yerine kendi fotoğrafını yapıştırarak kimliğini gizlemek amacıyla kullandığı, gözaltına alındığında yapılan üst araması sonucu bu cüzdanın ele geçirildiği, söz konusu nüfus cüzdanı üzerindeki değişikliğin ilk bakışta ve kolaylıkla anlaşılması nedeniyle aldatıcılık özelliği bulunmadığından TCK’nın 204.maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmadığı; diğer taraftan suça konu nüfus cüzdanının kendisine ait olduğunu belirten şikâyetçinin bu nüfus cüzdanını yaklaşık bir yıl önce kaybettiğini, Nüfus Müdürlüğüne başvurarak yeni bir nüfus cüzdanı çıkardığını beyan ettiği, nüfus cüzdanının yenisinin çıkarılması halinde eskisinin hükümsüz kalacağı, hükümsüz kalan nüfus cüzdanının belge vasfını da yitireceği, böyle bir belge üzerinde TCK’nın 205. maddesinde düzenlenen resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek suçunun işlenemeyeceği, şikâyetçinin artık nüfus cüzdanını kullanma imkânının bulunmadığı inancıyla kendi kimliğini gizlemek amacıyla bu cüzdanı tahrif eden sanığın, şikâyetçinin nüfus cüzdanından faydalanma olanağını ortadan kaldırma iradesi ile hareket etmediği, bu nedenle sözü edilen suçun unsurlarının da oluşmadığı kabul edilmelidir.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/5450 Karar: 2017/4522 Tarih: 13.06.2017

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

5327 Sayılı TCK’nın 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur.

Somut olayda sanığın trafikte meydana gelen bir tartışma sebebiyle götürüldüğü karakolda hakkında düzenlenen doktor raporu, olay tutanağı ve ifade tutanağını alıp götürdüğü, bu belgelerden doktor raporunun aynı gece içinde yeniden alındığının dosya içinden anlaşıldığı, ifade tutanağı ve olay tutanağının ise sistem üzerinde kayıtlı ise yeniden düzenlenmesinin mümkün olduğu bu takdirde, suçun teşebbüs aşamasında kaldığının kabulü gerekeceği cihetle bu huusun araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması ,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 13.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/7542 Karar: 2017/1576 Tarih: 06.03.2017

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

I-) Sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

Görevi yaptırmamak için direnme suçuna dair yapılan uygulamada, sanığın eylemlerini birden fazla görevliye karşı aynı anda gerçekleştirmesi karşısında, TCK’nın 43. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi neticesinde eksik ceza tayini isabetsizliği aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı artırıcı ve azaltıcı sebeplerin bulunmadığı takdir kılınmış ve incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA,

II-) Sanık hakkında resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme ile hakaret suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1-)5327 Sayılı TCK’nın 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Belgenin bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesinin amacı hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının önlenmesidir. Diğer bir anlatımla anılan suç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması, bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacaktır.

Somut olayda dosyada yer alan ve sanık tarafından yırtılan suça konu tutanak üzerinde heyetimizce yapılan gözlemde, tutanakta kolluk görevlilerinin ve sanığın imzalarının yer almaması nedeniyle, hukuki sonuç doğurabilecek resmi bir belge niteliğinde olmadığı anlaşılmakla, yasal unsurları itibarıyla oluşmayan “Resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” suçundan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi;

Kabule göre de; 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesine dair uygulamanın Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 Sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

2-) Sanığın üzerine atılı hakaret suçunun olay yeri olan polis merkezinin hangi bölümünde gerçekleştiği ve aleniyet unsurunun ne suretle oluştuğu tartışılmadan yetersiz gerekçeyle, TCK’nın 125/4. maddesi uyarınca sanığın cezasında arttırım yapılması,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 06.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/15735 Karar: 2016/3459 Tarih: 20.04.2016

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

1- )5327 Sayılı TCK’nun 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Belgenin bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesinin amacı hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının önlenmesidir. Diğer bir anlatımla anılan suç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacaktır. Belge üzerinde tasarruf yetkisi bulunan bir kimsenin belgeyi bozması, yok etmesi veya gizlemesi halinde ise hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının engellenmesi söz konusu olmadığından 205. maddesindeki suç da gerçekleşmeyecektir. KARAR: Somut olayda, katılanın sanığa olan borcu karşılığında toplam 6.000.-TL.bedelli iki adet çek verdiği,bilahare çeklerin karşılığını hazır bulunduramayacağını söyleyerek borcu karşılığında araç verdiği ancak çeklerin sanık tarafından piyasaya sürülmüş olması sebebiyle katılana iade edilememesi üzerine çeklere karşılık suça konu senetlerin güvence olarak sanık tarafından katılana verildiği,nitekim çeklerin karşılığının çıkmaması üzerine sanık tarafından üçüncü şahıslara ödendiği,katılanın borcu karşılığında sanığa devretmeyi taahhüt ettiği aracın ise üzerindeki hacizler sebebiyle sanık adına tescilinin sağlanamadığı,bu haliyle borcunu ödemeyen katılanın suça konu bonoları hukuken korunmaya değer bir hakkı bulunmaksızın haksız olarak elinde bulundurduğu anlaşılmakla, sanığın kendisine ait olup katılanda bulunan senetlerin yırtılmasından ibaret eylemin, bir hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleme niteliğinde olmadığı, atılı suçun unsurlarının oluşmadığı, bu sebeple beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- ) Kabule göre de;

a- ) 5237 Sayılı belgeyi yok etmek, bozmak veya gizlemek suçlarının konusunun resmi evrak olması halinde aynı kanunun 205. maddesinin, özel evrak olması durumunda ise 208. maddesinin uygulanması gerektiği cihetle, 09.03.2011 tarihli celsede adli emanetteki suça konu senetlerin getirtilerek incelenmesi sırasında, muhtelif yerlerden üç parçaya ayrılarak yırtılmış sonra yapıştırılmış oldukları, rahatlıkla okunabilen ve yasal şartları içeren geçerli bonolar olduğu şeklinde gözlemde bulunulmuş ise de, dosyada mevcut senet fotokopilerinin incelenmesinden, Türk Ticaret Kanununda sayılan ve kambiyo niteliği taşıması için zorunlu unsurlardan olan “düzenleme yerini’’ ihtiva etmedikleri ayrıca düzenleyenin ismi yanında da herhangi bir yer yazılmadığı anlaşılmakla, belge asıllarının denetime olanak sağlanması bakımından dosya içinde bulundurulması gerektiği gözetilmeden ve hak sahibinin parçaları bir araya getirilip yapıştırılan senetlerden yararlanma olanağının bulunup bulunmadığı da saptanarak sonucuna göre eylemin teşebbüs aşamasında kalıp kalmadığı suça konu bonoların zorunlu unsurlarını bulunmadığının belirlenmesi karşısında eylemin özel belgeyi bozma niteliğinde bulunup bulunmadığı da karar yerinde tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,

b- ) Adli emanette kayıtlı suça konu belgelerin akıbeti hakkında herhangi bir karar verilmemesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/4325 Karar: 2016/2586 Tarih: 21.03.2016

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

I- ) Sanıklar hakkında “hakaret” ve “görevi yaptırmamak için direnme” suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sanıklar hakkında, birden fazla kamu görevlisine karşı aynı anda işlenen görevi yaptırmamak için direnme eylemleri sebebiyle 43/2. delaletiyle uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması aleyhe temyiz bulunmadığından, hakaret suçunda ise uygulama maddesinin 43/2. maddesi delaletiyle 43/1. şeklinde yazılmaması sonuca etkili olmadığından bozma sebebi olarak değerlendirilmemiştir.

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin tahkikat neticelerine uygun olarak tecelli eden kanaat ve takdirine, tetkik olunan dosya içeriğine göre sanıkların, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine;

Ancak;

T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine dair olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına dair olan tüm kısımların hükümlerden çıkartılması ile yerine “TCK’nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” ibareleri eklenmek suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA ,

II- ) Sanık … hakkında “resmi belgeyi bozma” suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

1- ) 5327 Sayılı TCK’nun 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozma, yok etme ya da gizleme” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilerek belgeden faydalanma olanağının engellenmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek hak sahibinin belgeden yararlanmasının engellenmesi gerekmektedir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı ortadan kalkacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur.

Bu açıklamalar karşısında somut olayda; sanığın, evine haciz yapmak için gelen icra dairesi katibi katılan …‘nın hazırladığı haciz tutanağını, aleyhine kullanılması imkanını ortadan kaldırmak amacıyla yırtıp yere atması şeklinde gerçekleşen eyleminin ardından katılan … yırtılan haciz tutanağını yerden alınıp polislere teslim ettiği ve tutanak parçalarının soruşturmaya esas olmak üzere adli emanete alındığının anlaşılması karşısında suça konu belgenin adli emanetten duruşmaya getirtilerek incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, denetime olanak verecek şekilde belge aslının dosya içine konulması ve belgenin mevcut durumu itibariyle hukuken sonuç doğuracak şekilde unsur, imza ve diğer özellikleri taşıyıp taşımadığı dolayısıyla belgeden yararlanma olanağı bulunup bulunmadığı hususunun tespiti ile yararlanma olanağı bulunduğunun anlaşılması halinde atılı suçun teşebbüs aşamasında kalmış olacağının gözetilmemesi ,

2- ) Suça konu belge hakkında karar verilmemesi, yasaya aykırı,

3- ) T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine dair olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/919 Karar: 2016/1259 Tarih: 18.02.2016

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

1- ) 5327 Sayılı TCK’nun 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte belgenin maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanaklarının ortadan kaldırılması ya da belgenin tamamen yok edilmesi gerekeceği; iddianame içeriğine göre, sanığın, mağdur adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı üzerindeki fotoğrafı çıkartıp kendi fotoğrafını yapıştırdığı ve emniyet görevlilerince yapılan kontrol sırasında ibraz ettiği somut olayda; herhangi bir hakkın kullanımının engellenmemesi sebebiyle bu suçun unsurlarının oluşmadığı, belgede gerçekleştirilen sahteciliğin aldatıcı nitelik taşıması halinde fiilin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı; buna mukabil gerekçeli kararda belgenin aldatıcı niteliğinin bulunmadığının açıklandığı, ayrıca 30.11.2010 tarihli ekspertiz raporunda nüfus cüzdanının aldatıcı niteliğe haiz olmadığının belirtildiği anlaşılmakla unsurları oluşmayan suçtan sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre ise;

2- )5237 Sayılı TCK’nun 53. maddesinin 1. fıkrasının ( c ) bendinde yer alan haklardan yoksunluğunun sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesinin Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 Sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/1331 Karar: 2016/929 Tarih: 10.02.2016

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

1- ) 5327 Sayılı TCK’nun 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Diğer bir anlatımla anılan suç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacaktır. Belge üzerinde tasarruf yetkisi bulunan bir kimsenin belgeyi bozması, yok etmesi veya gizlemesi halinde ise hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının engellenmesi söz konusu olmadığından 205. maddesindeki suç da gerçekleşmeyecektir. Somut olayda, katılanın … Ltd. Şti’den aldığı daire karşılığı ödemesi gereken 85000 TL’yi şirketin rızası ile, borcundan düşülmesi karşılığında sanığa verip yaptığı ödemeye güvence olarak senet aldığı ancak gerçekte sanıktan herhangi bir alacağı bulunmadığı, katılanın şirkete borcunun düşüldüğü hususunun taraflar arasında ihtilafsız olduğu anlaşılmakla, sanığın kendisine ait olup katılanda bulunan senedi yırtmaktan ibaret eyleminin bir hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleme niteliğinde olmadığı anlaşılmakla atılı suçun unsurlarının oluşmadığı, bu sebeple beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- ) Kabule göre de;

a- )5237 Sayılı belgeyi yok etmek, bozmak veya gizlemek suçlarının konusunun resmi evrak olması halinde aynı kanunun 205. özel evrak olması durumunda ise 208. maddesinin uygulanması gerektiği cihetle, suça konu yırtıldığı iddia olunan senedin ele geçirilememiş olması ve parçalarının bir araya getirtilip 6762 Sayılı TTK’nın 688. maddesinde sayılan yasal unsurları taşıyıp taşımadığının saptanamaması karşısında; “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi gereğince suçun konusunu oluşturan senetlerin özel belge niteliğinde sayılması ve sanığın 5237 Sayılı TCK’nun 208. maddesine göre cezalandırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,

b- ) Sanık hakkında, yalnızca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar hak yoksunluğuna hükmedilebileceği gözetilmeden uygulanan 53. maddesinin, Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı ilamı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/189 Karar: 2016/337 Tarih: 18.01.2016

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

1-) Dosya içinde aslı gönderilen suça konu nüfus cüzdanı üzerinde heyetçe yapılan gözlem neticesinde; belgede bulunan fotoğraf üzerinde Nüfus Hizmetleri Yönetmeliğinin gereğince bulunması gereken soğuk mühür izi mevcut olmadığından belgenin bu hali ile aldatıcı niteliğinin bulunmadığı anlaşılmakla, atılı suçun unsurları yönünden oluşmadığı gözetilerek sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, yasaya aykırı,

2-) Kabule göre de; T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine dair olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.01.2016 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ :

İddianamede, şüphelinin, kardeşine ait olan kimliğin üzerindeki fotoğrafı sökerek kendi fotoğrafını yapıştırıp kullanmak şeklinde gerçekleşen eyleminin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu belirtilerek açılan davada; mahkemece sevke uygun olarak mahkumiyetine karar verilmiştir.

Daire çoğunluğu ise, atılı suçun unsurlarının oluşmaması sebebiyle sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği düşüncesindedir. Sayın daire çoğunluğunun kararına aşağıdaki sebeplerle katılmak mümkün değildir. (Gbi. Bkz.: …, …, Gerçek Bir Resmi Belgeyi Değiştirme ve Bozma Eylemlerinin 204/1 ve 205. maddeleri Açısından Değerlendirilmesi, Terazi Dergisi, Cilt:8, Sayı:86, Ekim 2013, s. 40-48):

204.madde gibi 205. maddedeki suç da bir çeşit sahtecilik suçudur. Her iki suçta korunan hukuki yarar, ispat araçlarının dokunulmazlığına olan “kamu güveni”dir. Suçun oluşması için, genel kast yeterli olup, fail, eyleminin haksız, hukuka aykırı olduğunu bilmesi gerekli ve yeterlidir. Suç, seçimlik hareketli olarak düzenlendiğinden, maddede sayılan hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi yeterli olup, ayrıca bir zarar veya tehlikenin doğması gerekmez (Yaşar/Gökcan/Artuç, Cilt V, s. 5842).

205.maddenin gerekçesinde belirtildiği gibi “suçun konusu, hukuken geçerli, yani gerçek bir resmi belgedir. Söz konusu suçu oluşturan seçimlik hareketler, resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemektir.” 205. maddedeki “bozma” ile 204. maddedeki “değiştirme” fiilleri, birbirine yakın, hatta aynı olabilir. Aradaki fark, “aldatıcılık” vasfıdır. Nitekim bu hususa, hem 204, hem de 205. maddenin gerekçesinde yer verilmiştir. 205. maddenin gerekçesine göre “Sahtecilik suçu, düzenlenen belgenin veya belgede yapılan değişikliğin başkasını aldatıcı nitelikte olmasını gerektirir. Bu maddede tanımlanan suçun işlenmesi, başkasını aldatma özelliği taşımayabilir.” 204. madde gerekçesine göre de “mevcut olan resmi belge üzerinde sahtecilikten söz edebilmek için, yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerekir. Aksi takdirde, resmi belgeyi bozmak suçu oluşur.” Öğretide de bu farka dikkat çekilmiştir.

Özel kast da denilen “belli bir amaç veya saik” ile hareket edilmesinin arandığı suç tiplerinde veya suçun nitelikli hallerinde, bu husus Kanunda açıkça ve ayrıca gösterilir. Yargıtay CGK’nun bir çok kararında belirtildiği gibi “Doğrudan kast, failin hareketinin yasal tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesini gerektirir. Ancak, failin hareketiyle hedeflediği doğrudan sonuçların yanısıra, hareketinin zorunlu sonuçları ya da kaçınılmaz yan sonuçları da, açık bir isteme olmasa dahi doğrudan kast kapsamında değerlendirilmelidir.” (CGK., 23.11.2010, 171/232). 204. maddesinde olduğu gibi 205. maddede de kişilerin amacı değil, fiili cezalandırılmaktadır (…, …, Belgede Sahtecilik Suçları, 3. Baskı, Mayıs 2013, s. 369).

Maddenin 765 Sayılı karşılığı olan 348. maddede, suçun oluşması için belgenin ortadan kaldırılması veya bozulması yeterli görülmeyip, ayrıca bu eylemler sonucunda umumi veya hususi bir zararın doğması da aranmışken, 205. maddede suç için herhangi bir zararın meydana gelmesi aranmamıştır. Suçun işlenmesiyle genellikle bir zararın oluşması veya hak sahibinin o belgeden yararlanma imkânının kalmaması mümkün olsa da bu hususlar zorunlu unsurlar değildir. Kaldı ki Yargıtay Ceza Genel Kurulu, zararın suçun unsuru olduğu dönemde bile “Devlet, bir olgunun kanıtlanma yeteneğini tanıdığı belgelerin öz ve biçimleri ile gerçekliklerine ve doğruluklarına beslenen ortak toplum inancını kamu güveni içinde korumak ve o yüzden de soyut varlık ya da yararın veya değerin somutlaştırdığı belgeleri erişilmez ve dokunulmaz kılmak istemiştir. Zarar doğma olasılığı yeterlidir. Kanıt değeri olan belgenin yok edilmesiyle zarar kendiliğinden doğmuştur” şeklindeki kararıyla, suçla korunan yarara dikkat çekmiş ve somut zararın oluşmasını aramamıştır (CGK, 07.03.1988, 596/73).

Ne 204, ne de 205. maddede suçun unsuru olarak özel bir kast, saik, amaç öngörülmemiştir. Bu nedenle, “Failin kastı sahte resmi belge oluşturmaktır. Bu suç aldatıcılık unsurunun yokluğu sebebiyle gerçekleşmemiştir. Olayda resmi belgeyi bozmak gibi bir kasıt, niyet yoktur” denilemez. Aksinin kabulü, madde gerekçesine hiç değer vermemek, gerçek bir resmi belgeyi değiştirmek suçu için genel kast yeterli görülmesine rağmen, aynı resmi belgeyi bozmak suçu için özel kast, amaç veya saik aramak demektir. Aynı şekilde “suçun, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla işlenmesi ve belgenin bozulmasıyla bu hususun gerçekleşmesi” demek, bir “tehlike suçu”nu “ancak özel amaçla işlenebilen zarar suçu”na dönüştürmek demektir.

Keza, “belge üzerinde tasarruf yetkisi bulunan bir kimsenin belgeyi bozması, yok etmesi veya gizlemesi halinde, hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının engellenmesinin söz konusu olamayacağı” düşüncesi de suçun kapsamını daraltmak, suç için öngörülmeyen unsurlar ilave etmek, bir başka ifadeyle ancak bir alacak-borç ilişkisi içeren çek, senet gibi belgelerin bu suçun konusu olabileceği anlamına gelir. Bu düşünce karşısında bir kimsenin kendisine veya başkasına ait sürücü belgesini, diplomayı, sertifikayı, nüfus cüzdanını, pasaportu aldatıcılık unsuru gerçekleşmeyecek, açıkça belli olacak şekilde tahrif ederek kullanması halinde, 205. maddedeki suç oluşmayacaktır. Oysa sayılan bu belgelerin hepsi de sahiplerine çeşitli yetkiler tanıyan, haklar sağlayan, statü veren ve kamu nezdinde “itibar edilen” resmi belgelerdir. Resmi belge olan evrak, bu şekilde değiştirilip bozulduğunda, yukarıdaki CGK Kararında belirtildiği gibi “bir olgunun kanıtlanma yeteneğini içeren belgelerin öz ve biçimleri ile gerçeklikleri ve doğruluklarına beslenen ortak toplum inancı” yıkılmış olmuyor mu? “Kamu güveni içinde korumak ve o yüzden de soyut varlık ya da yararın veya değerin somutlaştırdığı belgelerin erişilmez ve dokunulmazlığı” zarar görmüyor mu? Kaldı ki genel veya özel zararın suçun unsuru olduğu eski dönemde bile CGK, “Zarar doğma olasılığı yeterlidir. Kanıt değeri olan belgenin yok edilmesi (bozulmasıyla) zarar kendiliğinden doğmuştur” sonucuna vararak somut zararın oluşmasını aramamıştır.

Bozulan veya değiştirilen belgeler artık suçun konusu olup, hükümle birlikte delil olarak dosyada saklanmalarına karar verilmektedir. Gerçek sahiplerinin, üç ayrı kurum tarafından verilebilen bu belgeleri yeniden çıkarmalarının, göz ardı edilemeyecek bir emek, mesai ve masraf gerektirdiği açıktır. Durum bu iken, olayda bir hakkın kullanımının engellenmediğini ileri sürmek ne derece doğrudur?

“Suçun konusunu oluşturan ve fotoğraf değişikliği yoluyla sahteleştirilen belgelerin hak sahiplerince talep halinde her zaman yenisinin düzenlenebileceği” gerekçesi de suçun oluşmasına engel bir unsur değildir. Bu gerekçeyle suçun oluşmadığı kabul edildiğinde (ki suça konu belgeler çoğunlukla yeşil kart, nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, pasaport gibi belgeler olup yeniden çıkarılamayan, düzenlenemeyen belge neredeyse yoktur) bu suç, işlenemez suç haline getirilmiş olur. Kanun koyucunun 205. maddedeki suçu düzenlerken 765 Sayılı TCK’nun 348. maddesinden habersiz olduğu söylenemez. O halde bu maddenin karşılığı olan 205. maddede suçun oluşması için herhangi bir zararın meydana gelmesinin aranmaması, zarar unsuruna yer verilmemesi göz ardı edilemez.

Bu gerekçelerle, sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün yapılan sahteciliğin aldatma yeteneğine haiz olmaması sebebiyle hükmün resmi belgeyi bozmak suçundan, 205/1. maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesi gerekçesiyle bozulmasına karar verilmesi düşüncesiyle, sayın çoğunluğun sanığın beraati gerektiğine dair kararına katılamıyorum.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/24004 Karar: 2014/8531 Tarih: 05.05.2014

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

Sanığın Bakırköy 5. Adliye Ceza Mahkemesine sunmuş olduğu 30.05.2012 tarihli temyiz dilekçesinin içeriğinin Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/142 Esas sayılı dava dosyasına yönelik olup temyiz merciinde yanılma temyiz hakkını ortadan kaldırmayacağından, sanığın temyizinin süresinde olduğu kabulüyle yapılan incelemede;

5237 sayılı TCK’nun 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte belgenin maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanaklarının ortadan kaldırılması ya da belgenin tamamen yok edilmesi gerekeceği, somut olayda sanığın kardeşine ait nüfus cüzdanındaki kimlik bilgileri üzerinde herhangi bir kazıntı ya da silinti yapmadan belgedeki orjinal fotoğraf üzerine kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle tahrifat yaptığı belgeyi kullanmaktan ibaret eyleminde; 5237 sayılı TCK’nun 205. maddesinde düzenlenen suçun değil, unsurlarının oluşması halinde aynı Yasanın 204/1. maddesindeki suçun oluşacağı cihetle, 29.05.2012 tarihli duruşmada nüfus cüzdanının incelendiği, fotoğraf üzerinde mühür izi bulunmadığının tespit edildiği, ancak kararın gerekçe kısmında, fotoğraf değişikliği yoluyla yapılan sahteciliğin aldatma kabiliyeti taşıyıp taşımadığının tartışılmadığı görülmekle, sahtecilik suçlarında aldatıcılık özelliğinin tespitinin hakime ait olduğu da gözetilip, suça konu belgede yapılan sahteciliğin aldatma kabiliyeti taşıyıp taşımadığı kararın gerekçe kısmında tartışılarak, aldatma kabiliyeti taşımadığının tespiti halinde ‘resmi belgede sahtecilik’ suçundan beraati yerine, unsurları oluşmayan ‘resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek’ suçundan yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması,

Sonuç: Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.05.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/2552 Karar: 2013/10512 Tarih: 20.06.2013

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

1-5327 sayılı TCK’nun 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Belgenin bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesinin amacı hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının önlenmesidir. Diğer bir anlatımla anılan suç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacaktır. Belge üzerinde tasarruf yetkisi bulunan bir kimsenin belgeyi bozması, yok etmesi veya gizlemesi halinde ise hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının engellenmesi söz konusu olmadığından 205. maddesindeki suçta gerçekleşmeyecektir.

İddianame içeriğine göre, somut olayda sanığın bir şekilde ele geçirdiği E.S. isimli kişiye ait nüfus cüzdanı üzerindeki fotoğrafı kendi fotoğrafı ile tahrifen değiştirerek kullanmaktan ibaret eyleminde; herhangi bir hakkın kullanılmasının engellenmemesi nedeniyle 205. maddesindeki suçun unsurlarının oluşmadığı, suça konu belgede gerçekleştirilen sahteciliğin iğfal kabiliyetini taşıması halinde eylemin 204/1. maddesindeki suçu oluşturacağı ve belgelerde yapılan sahteciliğin aldatma yeteneği bulunup bulunmadığının takdir ve tayini de hakime ait olduğu gözetilerek, suça konu belge getirtilip üzerinde gözlemde bulunulmadan eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre:

2-5237 sayılı Yasanın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan hak yoksunluğunun, aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilen hükümlünün kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2008/9591 Karar: 2008/12689 Tarih: 03.12.2008

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

Sanığın, işe girmek için başvuran katılan Turgut’a ait nüfus cüzdanını alarak kendi fotoğrafını yapıştırdığı olayda İzmir Kriminal Polis laboratuarının ekspertiz raporu ve mahkeme gözlemiyle belgenin iğfal kabiliyetini haiz olmadığının ancak kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle gerçek bir nüfus cüzdanını bozduğunun saptanması karşısında, eylemin 205. maddesinde öngörülen gerçek bir resmi belgeyi bozmak suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki resmi evrakta sahtecilik suçundan beraat hükmü tesis edilmesi gerektiğine, katılan Jale’nin duruşmadaki anlatımı ve dosya içeriğine göre suça konu cep telefonunun kısa bir konuşma için verilmeyip bir müddet kullanılmak üzere tevdi olunması karşısında eylemin hırsızlık suçunu oluşturduğuna ilişkin düşünceye iştirak olunmamıştır.

I-Sanığın; katılan Turgut ‘a yönelik gerçek bir resmi belgeyi bozmak, katılan İbrahim’e yönelik dolandırıcılık, şikayetçiler Timur, Şener, Zeki ile katılan Ahmet’e yönelik dolandırıcılık ve belgede sahtecilik suçlarından mahkumiyetine ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde;

Kasıtlı bir suçtan daha önce mahkum olması nedeniyle 5728 Yasa ile değişik 231. maddesinin uygulanma olanağı bulunmayan sanık hakkında yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve taktirine, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın suç vasfına ve suçun unsurlarının oluşmadığına yönelen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,

II-Sanığın katılan İbrahim’e yönelik resmi belgede sahtecilik, Mesut’i dolandırmak ve Jale’ye ilişkin güveni kötüye kullanmak suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerinin temyizine gelince;

1- 5237 sayılı TCK.nun 155/1. maddesinde düzenlenen, katılan Jale’ye yönelik güveni kötüye kullanmak suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olup, mağdurun şikayetçi olması karşısında; 19.11.2006 olan suç tarihinde yürürlükte ve sanık lehine bulunan anılan kanunun 73. maddesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 253 254. maddeleri gereğince uzlaştırma yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,

2- 5237 sayılı TCK.nun 43. maddesi uyarınca; “ ( 1 ) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda ya da ( 2 ) Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi” durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün olup sanığın 12 adet bonoyu sahte olarak düzenleyip katılan İbrahim’e aynı zamanda vermesi nedeniyle zincirleme suç hükmünün uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilmeden 43. maddesi ile cezasından artırım yapılması,

3- Sanığın tekerrüre esas alınan mahkumiyet hükmünün, katılan Mesut’a yönelik dolandırıcılık suçunun işlendiği 2006 yılı Nisan ayından sonra 14.09.2006 tarihinde kesinleştiği gözetilmeden, 5237 sayılı TCK.nun 58/6, 7. maddesi uyarınca mükerrirler hakkındaki infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmesi ve 5237 sayılı TCK.nun 7/2. maddesi gözetilerek; 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının takdir ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.nun 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.12.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/8185 Karar : 2016/5268 Tarih : 14.06.2016

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Sanığın memur olarak çalıştığı okula gönderilen ve maaşından kesinti yapılmasını içeren Yozgat 1. İcra Müdürlüğü`nün 06.02.2012 tarihli yazısını okul idaresinden gizleyerek, okul müdürünün belgeden haberdar olması üzerine, sanığın evrak kayıt defterindeki bir kaydı daksille silerek yerine suça konu belge ile ilgili bilgileri yazması şeklinde gerçekleşen olayda sanığın eylemlerinin aynı suç işleme kararı kapsamında Kanunun 205. maddesinin birden fazla ihlali niteliğinde olduğu ve dolayısıyla zincirleme şekilde işlenen tek suçtan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde iki ayrı mahkumiyet hükmü kurulması,

Kabul ve uygulamaya göre de;

T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,

Bozmayı gerektirmiş olup, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin bu sebeplerden dolayı, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 14.06.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/1121 Karar : 2018/7830 Tarih : 10.10.2018

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

5237 sayılı TCK’nin 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilerek ondan faydalanma olanağının engellenmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek hak sahibinin ondan yararlanmasının engellenmesi gerekmektedir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Somut olayda sanığın yırttığı kabul edilen ıslak imzalı ve parçaları birleştirilmiş suça konu 15.08.2008 tanzim tarihli senedin yararlanma olanağı ve geçerliliğinin devam ettiğinin gözlemlenmesi karşısında sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığı gözetilmeden tamamlanmış suçtan hüküm kurulması,

Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken, 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/10/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/4235 Karar : 2017/9493 Tarih : 28.12.2017

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

1- Resmi belgeyi bozma suçundan kurulan hüküm yönünden;

İnegöl Cumhuriyet Başsavcılığının 07.12.2012 tarih ve 2012/2471 Esas sayılı iddianamesinde; üzerinde sahte nüfus cüzdanı bulunduran sanığın eyleminin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı; kriminal rapor doğrultusunda aldatma kabiliyetinin bulunmadığının kabul edilmesi halinde ise sanığın resmi belgeyi bozma suçundan cezalandırılması gerektiğinin iddia edilmesi karşısında;

5327 sayılı TCK’nın 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Belgenin bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesinin amacı hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının önlenmesidir. Diğer bir anlatımla bu suç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemek amacıyla kanıt değeri taşıyan belgelerin ortadan kaldırılması, bozulması ya da gizlenmesi suretiyle oluşacaktır. Belge üzerinde tasarruf yetkisi bulunan bir kimsenin belgeyi bozması, yok etmesi veya gizlemesi halinde ise hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının engellenmesi söz konusu olmadığından TCK’nın 205. maddesindeki suç da gerçekleşmeyecektir.

Bu açıklamalar doğrultusunda; sanığın, …’a ait nüfiıs cüzdanındaki kimlik bilgileri üzerinde herhangi bir kazıntı ya da silinti yapmadan belgedeki orijinal fotoğraf üzerine kendi fotoğrafını yapıştırmak suretiyle tahrifat yaptığı belgeyi bulundurmaktan ibaret eyleminde; herhangi bir hakkın kullanımının engellenmemesi nedeniyle resmi belgeyi bozma suçunun unsurlarının oluşmadığı, belgede gerçekleştirilen sahteciliğin aldatma niteliğini taşıması halinde ise fiilin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı; ancak nüfus cüzdanı aslının dosyada bulunmaması ve mahkemece duruşma esnasında aldatıcılık niteliğine dair inceleme yapılmadığının anlaşılması karşısında, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle; nüfus cüzdanı aslı celp edilerek incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması ve denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulması, aldatma kabiliyetinin bulunup bulunmadığı tartışılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, unsurları oluşmayan resmi belgeyi bozma suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması

2- Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçundan kurulan hüküm yönünden;

Suç tarihinde yapılan ihbar üzerine kolluk görevlilerince, gerçek kimliği bilinerek yakalanan sanığın üzerinde yapılan aramada, kendisine ait fotoğraf bulunan …’a ait nüfus cüzdanının ele geçirildiği olayda, sanığın gerçek kimliğinin ilk baştan itibaren bilindiği, hakkındaki bütün adli işlemlerin gerçek kimlik bilgileriyle yapıldığı, sanığın gerçeğe aykırı bir tutanağın düzenlenmesine sebebiyet vermediği gibi, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, kimlik bilgilerini kullandığı …’ı işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nın 268. maddesinde düzenlenen “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması” suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

3-6136 sayılı Kanuna Muhalefet suçundan kurulan hüküm yönünden;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Ele geçen ve 6136 sayılı Yasa kapsamında olduğu anlaşılan 2 adet fişek nedeniyle sanığın eyleminin 6136 sayılı Yasanın 13/4. madde ve fıkrası kapsamında kalması karşısında; bu suçun hüküm tarihinden sonra 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 12. madde ile değişik 5237 sayılı TCK.nın 75. maddesinde yapılan değişiklik sonucunda ön ödemeye bağlı hale geçmesi dikkate alınarak, sanığın hukuki durumun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/5315 Karar : 2017/5083 Tarih : 4.07.2017

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

1-Sanık hakkında görevi kötüye kullanma suçundan verilen beraat kararına yönelik şikayetçi kurum vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde ;

Sanığa yüklenen, “ görevi kötüye kullanma” suçundan doğrudan zarar görmesi nedeniyle kamu davasına katılma hakkı bulunan şikayetçi kurum , 5271 sayılı CMK’nın 233. maddesi uyarınca kamu davasından usule uygun şekilde haberdar edilmeden, yokluğunda yargılama yapılıp karar verilmek suretiyle iddia hakkının kısıtlanması,

2-Sanık müdafiinin resmi belgeyi bozma ve yok etme suçundan kurulan hükme yönelik temyizinin incelenmesinde ;

a)İddianamede sanık hakkında çeşitli icra dosyalarından gelen birden fazla haciz yazısının kayda alınmayarak görevi kötüye kullanma suçunu işlediği ve bilahare aynı belgelerin gizlenip yok edilmesi suretiyle TCK 205/1’ de düzenlenen “resmi belgeyi yok etme ve gizleme” suçunu işlediği iddiasıyla ilgili olarak ayrı dava açılmışsa da bu eylemlerin bir bütün olarak değerlendirilip daha ağır olan resmi belgeyi gizleme, bozma ve yok etme suçunu oluşturup oluşturmayacağı; bu suçun oluşmaması halinde eylemin görevi kötüye kullanma suçu kapsamında kalıp kalmayacağının değerlendirilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken aynı eylem sebebiyle hem resmi belgeyi bozma hem de görevi kötüye kullanma suçlarından iki ayrı mahkumiyet kararı verilmesi suretiyle hükmün karıştırılması ve sanığa fazla ceza tayini,

b)Kabule göre de ; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafi ve müşteki vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/14981 Karar : 2016/4027 Tarih : 27.04.2016

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

Sanığın, …….. ……. binasında bulunan ve kendisinin memur olarak çalıştığı muhasebe bölümüne ait odaya gelerek, burada bulunan muhasebe evraklarını yakması şeklinde gerçekleştirdiği iddia edilen olayda;

1-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ….. gün, …., ….. gün, ….., ……. gün, …….., ……… gün, …….. ve ……… gün 173/…….. sayılı kararlarında ve benzer nitelikteki içtihatlarında açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK’nın 225. (1412 sayılı CMUK’nun 257 ve 150) maddesi uyarınca hükmün konusunun iddianamede gösterilen fiilden ibaret olması ve ek savunma verilerek başka bir suçtan yargılama yapılarak mahkumiyet kararı verilmesinin mümkün olmaması karşısında, somut olayda sanık hakkında resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçundan açılmış kamu davası bulunmadığı, sanık hakkındaki iddianamenin nitelikli mala zarar verme suçuna ilişkin olduğu ve sanığın muhasebe evraklarını ve odadaki eşyaları yakması şeklinde gerçekleştirdiği eylemin 5237 sayılı TCK’nın 152/1-a, 152/2-a maddelerinde belirtilen yakarak kamu malına zarar verme suçunu oluşturduğu ve beliritlen maddeler gereğince mahkumiyet hükmü verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkında açılmış bir dava bulunmamasına rağmen resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçundan yargılama yapılarak sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi,

2-Sanığın, kovuşturma aşamasında zararın tamamını giderdiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesi gereğince etkin pişmanlık hükümleri ile kayden sabıkasız olan sanık hakkında ile 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde belirtilen “sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” koşulunun oluşup oluşmadığı hususunun karar yerinde değerlendirilerek, sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, hatalı uygulanan kanun maddesi sonucu ceza miktarı itibarı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

Kabule göre de;

5237 sayılı TCK’nın 205. maddesinde belirtilen suçun oluşması için, gerçek bir resmi belgenin bozulması ya da yok edilmesi gerektiği, sanığın Cumhuriyet savcısı huzurundaki beyanında, evrak asıllarının bilgisayarda kayıtlı olduğu için tekrar oluşturulabilecek nitelikte evraklar olduğunu beyan ettiği anlaşılmakla, yakılan evrakların gerçek resmi belge olup olmadığı ve suçun kanuni unsurunun oluşup oluşmadığı araştırılıp değerlendirilmeksizin, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,

Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 27/04/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/4444 Karar : 2015/6330 Tarih : 16.12.2015

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

5237 sayılı TCK’nun 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme” suçunun oluşabilmesi için resmi belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin bütünlüğüne dokunulmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından, failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç tamamlanmış olur. Belgenin bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesinin amacı, hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının önlenmesidir. Belge üzerinde tasarruf yetkisi bulunan bir kimsenin belgeyi bozması, yok etmesi veya gizlenmesi halinde ise, hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının engellenmesi sözkonusu olmadığından, TCK’nın 205. maddesindeki suç gerçekleşmeyecektir. Bu açıklamalar karşısında somut olayda; sanığın olay günü kimliğini ibraz etmesini isteyen kolluk görevlilerinin engellemelerine rağmen kendi adına düzenlenmiş nüfus cüzdanını yakarak ortadan kaldırmak suretiyle işlediği iddia ve kabul olunan eylemde bir başka hak sahibinin o belgeden yararlanma olanağını ortadan kaldırdığından söz edilemeyeceği ve bu halde TCK’nun 205. maddesindeki suçun yasal unsurlarının oluşmayacağı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, üye Muzafer Özdemir’in hükmün onanması gerektiğine ilişen karşıoyu nedeniyle 16.12.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞIOY

Gece saat 24.00 sıralarında, sanığın çalıştığı tamirhanede gürültü yapıldığına ilişkin ihbar nedeniyle olay yerine gelen kolluk ekiplerinin, sanıktan nüfus cüzdanını vermesini istemeleri, aşırı alkollü olan sanığın ise başlangıçta kimliğini vermek istememesi, ısrar edilmesi üzerine de cebinden çıkardığı çakmakla kendisine ait nüfus cüzdanını tamamen yakarak kullanılamaz hale getirmesi şeklinde gerçekleşen olayda; Dairemiz çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, sanığın eyleminin resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.

Yerel mahkemece suçun oluştuğu kabul edilerek verilen mahkumiyet hükmü, Dairemizce suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle bozulmuştur. Karşıoy suçun unsurlarının oluştuğu ve bu nedenle hükmün onanması gerektiğine yöneliktir.

Resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme suçu TCK’nın 205. maddesinde düzenlenmiştir.

Bu suçta korunan hukuki yarar kamu güvenidir. Farklı bir anlatımla; Devlet, bir olgunun kanıtlanma yeteneğini tanıdığı belgelerin öz ve biçimleri ile gerçekliklerine ve doğruluklarına beslenen ortak toplum inancını kamu güveni içinde korumak ve o yüzden de soyut varlık ya da yararın veya değerin somutlaştırdığı belgeleri erişilmez ve dokunulmaz kılmak istemiştir. (CGK, 7.3.1988, 596/73).

Suçun konusu, madde gerekçesinde de belirtildiği gibi, “hukuken geçerli bir resmi belge” olup somut olayda suçun konusu, “nüfus cüzdanı”dır.

Suçu oluşturan seçimlik hareketler, resmi belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemektir. Suçun oluşması için sayılan hareketlerden birinin gerçekleştirilmesi yeterli olup, belge kendisinden faydalanamayacak hale geldiğinde suç tamamlanmış olur. Hareketin gerçekleştirilmiş olmasına rağmen belgenin hukuki varlığını sürdürdüğü durumlarda ise suça teşebbüs hükümleri uygulanır.

Manevi unsur, kasttır. Suçun oluşması için, genel kast yeterli olup, fail, eyleminin haksız, hukuka aykırı olduğunu biliyorsa, suç kastı var demektir. Ayrıca bir amaç veya saik aranmaz.

Bilindiği üzere, resmi belgenin tanımı TCK’nın 204. maddesinde yapılmış olmakla birlikte; düzenlenişleri, içerikleri ve fonksiyonları açısından resmi belgeler arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Örneğin, ikisi de resmi belge sayılan çek ile nüfus cüzdanını resmi belgede sahtecilik suçu açısından aynı değerlendirmeye tabi tutmak mümkün değildir. Bu farklılık, TCK’nın 205. maddesi açısından bakıldığında, daha da belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.

Suçun faili her gerçek kişi olabilir. Suçla korunan hukuki yarardan yola çıkılarak yapılan değerlendirmede; belgenin kimin tarafından bozulduğunun veya yok edildiğinin herhangi bir öneminin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Belgeyi bozan veya yok eden, o belgenin sahibi olsa bile suç yine de oluşacaktır. Nüfus cüzdanı, ehliyet, pasaport gibi belgeler, çek, bono gibi belgelerden farklı özellikler taşırlar. Bu tip belgeler, sahibiyle ilgili olan bir olguyu diğer kişiler nezdinde ispatlamaya yaradıklarından, belge sahibinin, belge üzerinde sınırsız bir tasarruf yetkisinin olduğundan bahsedilemez. Örneğin, Kabahatler Kanununun 40. maddesine göre, yetkili kişiler tarafından sorulduğunda kişi kimliğini bildirmek zorundadır. Buna aykırı davranış kabahat olarak düzenlenmiştir. Öyle durumlar ortaya çıkabilir ki, kişinin kimliğini sadece sözle bildirmesi yeterli görülmeyebilir. Kişinin, gerçek kimliği anlaşılıncaya kadar gözaltında tutulması (hürriyetinin kısıtlanması) gerekebilir. İşte bu durumda, “nüfus cüzdanı” en önemli ispat vasıtasıdır. Başka bir deyişle, kanun koyucu kamu düzenini sağlayabilmek adına kişinin kimliğinin belirlenmesini önemsemiş ve kişiye kimliğini ispatlama zorunluluğu getirmiştir. Kimlik, istisnalar dışında ancak belge ile ispatlanabileceğinden, bu bir anlamda, “nüfus cüzdanı” veya yerine geçebilecek bir kimlik belgesi taşımanın zorunlu olduğu şeklinde de yorumlanabilir. Bu durumdaki kişinin, kendi kimliğini bozmak veya yok etmek suretiyle kullanılamaz hale getirmesi ise, kişinin kendisine ait fakat hiçbir maddi değeri bulunmayan bir kağıt parçasından ibaret kendi malına zarar vermesi neticesini değil, kimlik bilgilerini öğrenme hak ve yetkisi bulunan kamu görevlisinin bu bilgiye ulaşmasının engellenmesi sonucunu doğurur.

O halde; “nüfus cüzdanını sahibinin bozması veya yok etmesi halinde, hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının engellenmesinin söz konusu olamayacağı veya belgenin yenisinin çıkartılmasının mümkün olduğu” düşüncesi kabul edilemez. Bu düşünce olsa olsa suçun kapsamını daraltmak, suç için öngörülmeyen unsurlar ilave etmek, bir başka ifadeyle ancak bir alacak-borç ilişkisi içeren çek, senet gibi belgelerin bu suçun konusu olabileceğini kabul etmek anlamına gelir. Oysa, “nüfus cüzdanı”, bozulduğunda veya yok edildiğinde, CGKnın 07.03.1988 gün ve 596/73 sayılı Kararında da belirtildiği gibi; “ bir olguyu (kişinin kimliğini) kanıtlama yeteneğini içeren belgelerin (nüfus cüzdanının) öz ve biçimleri ile gerçeklikleri ve doğruluklarına beslenen ortak toplum inancı” yıkılmış olur. Kamu güveninin sağlanması için korunması gereken ve o yüzden de soyut varlık ya da yararın veya değerin somutlaştırıldığı belgelerin erişilmez ve dokunulmaz olma özelliği ortadan kalkar.

Belirtilen nedenlerle;

Somut olayda; sanığın, yasadan kaynaklanan bir yetkiyi kullanarak kimliğini öğrenmek isteyen kolluk ekiplerinin, kimlik bilgilerini öğrenmelerini engellemek için, kendisine ait nüfus cüzdanını yakarak yok etmek suretiyle, TCK’nın 205. maddesinde düzenlenen “resmi belgeyi bozma, yok etme veya gizleme” suçunu işlediğinin dosya kapsamından açıkça anlaşılması karşısında, yerel mahkemece kurulmuş bulunan mahkumiyet hükmünün, onanması yerine, suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle bozulmasına karar verilmesi isabetli görülmediğinden, çoğunluk görüşüne iştirak etmek mümkün olmamış ve bu sebeple bozma kararına muhalefet edilmiştir. 16.12.2015


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/17073 Karar : 2014/3480 Tarih : 25.02.2014

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 29.12.2011 tarih ve 2011/Bşk-42-42 Esas-Karar sayılı kararında belirlendiği gibi 2797 sayılı Yargıtay Kanunun 14. maddesinin 3. fıkrasının (a) bendinde; “Daireler arasında işbölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda, açıklamaya itibar edilir,” (b) bendinde de; “Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmüne yer verilmiştir.

Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.

İncelenen dosya içeriğine göre;

Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan ve sevk maddeleri gösterilen resmi belgeyi bozmak yok etmek veya gizlemek suçunun cezası, suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 205/1. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; dolandırıcılık suçunun cezası ise 5237 sayılı TCK’nın 157. maddesi uyarınca bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;

İddianamedeki nitelendirmeye ve sevk maddelerine göre, Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek (11.) Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daire’ye gönderilmesine, 25.02.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/12858 Karar : 2014/1045 Tarih : 23.01.2014

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulunun 29.12.2011 gün ve 2011/Bşk-42-42 Esas-Karar sayılı kararında belirlendiği gibi 2797 sayılı Yargıtay Kanunun 14. maddesinin 3. Fıkrasının (a) bendinde; “Daireler arasında iş bölümünün belirlenmesinde dava açılan belgedeki nitelendirme esas alınır. Açıklama ile sevk maddelerinin uyumsuz olduğu durumlarda , açıklamaya itibar edilir,” (b) bendinde de; “Çeşitli suçlara ait davalarda , suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmüne yer verilmiştir.

Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır, hükmünü amirdir.

İncelenen dosya içeriğine göre;

Temyiz incelemesine konu suçlardan iddianamede anlatılan ve sevk maddeleri gösterilen resmi belgede sahtecilik suçunun cezası, suç 5237 sayılı TCK’nın 205 maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis; dolandırıcılık suçunun cezası ise aynı Kanunun 157/1. maddesi uyarınca bir yıldan beş yıla kadar hapis, görevi kötüye kullanam suçu ise altı aydan iki yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;

İddianamedeki sevk maddeleri ve nitelendirmeye göre, Yargıtay Kanununun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek (11.) Ceza Dairesinin görevi dahilinde olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın ilgili Daireye GÖNDERİLMESİNE, 23.01.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2011/5117 Karar : 2013/3815 Tarih : 7.03.2013

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

I- ) 5237 sayılı TCK’nın 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için resmi bir belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanağının imkansız hale getirilmesi suretiyle bozulması veya belgenin maddi varlığına son verilerek yok edilmesi ya da belgenin bütünlüğüne dokunmaksızın hak sahibinin ondan yararlanmasını engelleyecek şekilde gizlenmesi gerekmektedir. Failin bir belgeyi ortadan kaldırmak, bozmak veya gizlemekle elde etmek istediği sonuç, hak sahibinin o belgeden yararlanmasını engellemekten ibarettir. Nitekim, belge ortadan kalkınca veya bozulunca bu yararlanma olanağı kalmayacağından failin elde etmek istediği sonuç da gerçekleşecektir. Gerçek belgenin aslı ortadan kaldırılarak veya bozularak sonuç elde edildiğinde suç da tamamlanmış olur. Aslı ortadan kaldırılan belgenin ayrıca suretinin bulunması suçun tamamlanmasında etkili değildir. Belgenin bozulması, yok edilmesi veya gizlenmesinin amacı hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının önlenmesidir. Belge üzerinde tasarruf yetkisi bulunan bir kimsenin belgeyi bozması, yok etmesi veya gizlemesi halinde ise hak sahibinin suça konu belgeden yararlanmasının engellenmesi söz konusu olmadığından TCK’nın 205. maddesindeki suç da gerçekleşmeyecektir. Bu açıklamalar karşısında somut olayda; sanığın Şanlıurfa 2. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı tarafından 29 Mart 2009 mahalli idareler seçiminde sandık kurulu başkanı olarak atandığına ilişkin görev belgesini yırtarak ortadan kaldırmak suretiyle işlediği iddia ve kabul olunan eyleminde bir başka hak sahibinin o belgeden yararlanma olanağını ortadan kaldırdığından söz edilemeyeceği ve bu halde TCK’nın 205. maddesindeki suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine eylemin resmi belgeyi bozma suçunu oluşturduğundan bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması,

II- ) Kabule göre de;

1- ) 5237 sayılı TCK’nın 205. maddesinin ikinci cümlesindeki “Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” hükmü karşısında, ilçe seçim kurulu başkanlığınca sandık başkanı olarak görevlendirilmiş olması nedeniyle kamu görevlisi olan ve görevi ile bağlantılı yüklenen suçu işleyen sanığın cezasından bu hüküm uyarınca arttırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- ) 5237 sayılı TCK’nın 51/7. maddesinde “hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere hakimin uyarısına rağmen uymamakta ısrar etmesi halinde ertelenen cezasının kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir” şeklindeki yasal düzenlemeye aykırı olarak kurulan hükümde “cezanın tamamının” infaz kurumunda çektirilmesine karar verilerek infazı kısıtlayacak şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 07.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2011/1254 Karar : 2013/1596 Tarih : 5.02.2013

  • TCK 205. Madde

  • Resmî Belgeyi Bozmak, Yok Etmek veya Gizlemek Suçu

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

Sanık hakkında Ali adına düzenlenmiş nüfus cüzdanı ve İsmail adına düzenlenmiş sürücü belgesindeki fotoğrafları çıkarıp yerlerine kendi fotoğrafını eklemek suretiyle resmi belgeleri bozmak suçundan açılan kamu davasında, 5237 sayılı TCK’nın 205. maddesindeki “resmi belgeyi bozmak, yok etmek ya da gizlemek” suçunun oluşabilmesi için kanıt niteliğindeki gerçek bir resmi belgenin içeriğindeki bilgilerin anlaşılmaz, kullanılamaz hale getirilmekle birlikte belgenin maddi varlığına dokunulmaksızın ondan faydalanma olanaklarının ortadan kaldırılması ya da belgenin tamamen yok edilmesi gerekeceği, somut olayda suça konu belgeler üzerindeki kimlik bilgilerinde herhangi bir kazıntı ya da silinti yapılmadan yalnızca fotoğraflar çıkartılarak sanığın fotoğrafı eklenmek suretiyle tahrifat yapılarak belgenin içindeki gerçeğin değiştirildiği, Ali gerçekte var olup nüfus cüzdanı nüfus idaresince düzenlenmekle birlikte sürücü belgesinde ismi geçen İsmail’in nüfusta kaydına rastlanılmadığından hayali bir şahıs olduğu anlaşılmakla, sanığın biri gerçek diğeri hayali şahıs adına düzenlenmiş suça konu belgeleri kullanmaktan ibaret eyleminin belgelerin farklı tarihlerde düzenlendiğinin tespiti halinde zincirleme biçimde, aksi halde tek bir resmi evrakta sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfının tayininde yanılgıya düşerek yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS