0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Mühürde Sahtecilik Suçu

TCK Madde 202

(1) Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık tarafından kullanılan mührü sahte olarak üreten veya kullanan kişi, iki yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Kamu kurum ve kuruluşlarınca veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca kullanılan onaylayıcı veya belgeleyici mührü sahte olarak üreten veya kullanan kişi, bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.



TCK Madde 202 Gerekçesi

Madde metninde Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı veya Başbakanlık tarafından kullanılan mührün sahte olarak üretilmesi veya kullanılması, suç olarak tanımlanmıştır.

Anayasamız kanunları yayınlamak görevini Cumhurbaşkanına verdiği gibi, seçimlerin yenilenmesine, Anayasa Mahkemesinde iptal davası açılmasına, uluslararası antlaşmaların onaylanmasına, Silâhlı Kuvvetlerin kullanılmasına, bireysel özel af çıkarılmasına, bazı görevlere atamalar yapılmasına ve diğer hususlara karar vermek yetkisini de keza Cumhurbaşkanına tanımıştır. Bu gibi işlemleri içeren belgeler Cumhurbaşkanlığı mührü ile mühürlenebileceğinden, maddede bu mühre de yer verilmiştir.

İşlemleri belgelemek (tevsik) maksadıyla kullanılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık mühürleri de madde ile korunmuştur.

İkinci fıkrada, kamu kurum ve kuruluşlarınca veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca kullanılan onaylayıcı veya belgeleyici mührün sahte olarak üretilmesi veya kullanılması, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

Söz konusu suçlar için, sahte olarak üretmek veya kullanmak olmak üzere, iki seçimlik hareket öngörülmüştür.


TCK 202 (Mühürde Sahtecilik Suçu) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/19183 Karar: 2016/9075 Tarih: 29.06.2016

  • TCK 202. Madde

  • Mühürde Sahtecilik Suçu

I- ) Suçtan doğrudan zarar gören Gümrük İdaresi vekilinin 260. maddesi gereğince hükmü temyize yetkisi bulunduğu gözetilerek; sanık …, sanık … müdafii, sanık … müdafii ve Gümrük İdaresi vekilinin kaçakçılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne dair temyizlerine göre yapılan incelemede;

1- )Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi sebebiyle anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkras 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın ( c ) bendinde yazılı sanıkların kendi altsoyları üzerindeki velayet hakkı ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverilmeye, altsoyları dışında kalanlarla ilgili bu hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hiçbir ayrım yapılmaksızın koşullu salıvermeye kadar hak yoksunluğuna hükmolunması,

2- )Sanıklar hakkında tayin edilen adli para cezasının taksitle tahsiline karar verilirken, 5237 Sayılı TCK’nın 52/4 maddesi hükmüne aykırı olarak ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde taksit aralığının karar yerinde gösterilmemesi,

Yasaya aykırı, sanık …, sanık … müdafii, sanık … müdafii ve Gümrük İdaresi vekilinin temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde görüldüğünden ve bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 Sayılı Kanun’un 8 /1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca,

1- )Hükümden nun 53. maddesinin uygulanmasına dair bölümün çıkarılması, yerine “24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararındaki iptal edilen hususlar gözetilerek, 5237 Sayılı nun 53/1-2-3 madde fıkralarının tatbikine,” ifadesinin eklenmesi,

2- )Taksitlendirmeye dair fıkrada “10 eşit aylık” ibaresinden önce gelmek üzere “ birer ay ara ile” ibaresinin eklenmesi ve diğer hususların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

II- Sanıklar hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükme yönelik temyiz incelemesine gelince;

1- )Gümrük Müdürlüğü’nün, suça konu gümrük beyannamesine dair 20.08.2007 gün ve 18793 Sayılı cevabi yazısına göre; sahte olarak düzenlenen gümrük beyannamesinin, duruşmaya getirtilerek mahkeme heyeti tarafından incelenip, özellikleri denetime olanak verecek şekilde zapta geçirilmeden ve Gümrük Müdürlüğü’nün 18793 Sayılı cevabi müzekkeresindeki belirtilen hususlar ile imzasız olduğu da gözetilerek, belgenin hukuki sonuç doğuracak nitelikte bulunup bulunmadığı ayrıca iğfal kabiliyetinin ne şekilde oluştuğu tartışılmadan ve belge aslı denetime olanak sağlayacak şekilde dosya içinde bulundurulmadan ekspertiz raporuna dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi,

2- )Sanıkların olayda Gümrük Müdürlüğü’ne ait mührü sahte olarak hazırlayıp kaçak sigara taşıdıkları aracın brandasına bu mührü takmak sureti ile kullanma eylemleri, 5237 Sayılı TCK’nın 202/2. maddesinde düzenlenen mühürde sahtecilik suçunu oluşturmasına rağmen, bu suçtan dava açılmadan resmi belgede sahtecilik suçundan ceza tayini ile sanıkların sahte olarak düzenleyip kullandıkları gümrük mührü ile gümrük beyannamesini farklı zamanlarda düzenlediklerine ve kullandıklarına dair bir tespit bulunmamasına rağmen, 5237 Sayılı TCK’nın 43 maddesinde yer alan “değişik zamanlarda” koşulunun gerçekleşmediğinden anılan hükmün uygulanamayacağı ve belge sayısı ile zarar miktarının temel cezanın tayininde esas alınması gerektiği gözetilerek uygulama yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi,

3- )Hükümden sonra 24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi sebebiyle anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkras 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın ( c ) bendinde yazılı sanıkların kendi altsoyları üzerindeki velayet hakkı ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverilmeye, altsoyları dışında kalanlarla ilgili bu hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hiçbir ayrım yapılmaksızın koşullu salıvermeye kadar hak yoksunluğuna hükmolunması,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık …, sanık … müdafii, sanık … müdafii ve Gümrük İdaresi vekilinin temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2008/8844 Karar: 2008/10336 Tarih: 16.10.2008

  • TCK 202. Madde

  • Mühürde Sahtecilik Suçu

1- Katılan vekilinin, 06.02.2008 günü yüze karşı tefhim edilen hükmü yasal süresinden sonra 04.03.2008 gününde temyiz ettiği anlaşıldığından vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK. nun 317. maddesi uyarınca istem gibi REDDİNE,

II- Sanık Zülküf … hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

5237 sayılı nun 202/2. maddesindeki suçun oluşumu için kamu kurum ve kuruluşlarınca veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca kullanılan onaylayıcı veya belgeleyici mührü sahte olarak üretmek veya kullanmanın yeterli olduğu ve anılan suçun resmi belgede sahtecilik suçunun unsuru olmadığı gözetilmeden fikri içtima nedeniyle tek suçtan hüküm kurulması isabetsizliği aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı arttırıcı ve azaltıcı sebeblerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde eleştirilen husus dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın yeterli delil olmadığına, ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle anılan suçla ilgili hükmün ONANMASINA,

III- Sanıklar Veysel …‘ın dolandırıcılık ve sahtecilik sanık Zülküf …‘nın dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:

1- 5237 sayılı uyarınca, adli para cezasının, belirlenecek tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarın çarpılması suretiyle tayin edilmesi gerekirken, doğrudan adli para cezasına hükmolunması,

2- Sanık Veysel …‘ın temyiz dilekçesi ekinde sunduğu E… Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinden alınan 19.02.2008 tarih ve 2186 sayılı belge içeriğine göre; sanığın suçun işlendiği sırada akıl hastalığı veya zayıflığı nedeniyle eyleminin hukuksal anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinde önemli derecede azalma olup olmadığına ilişkin rapor alınmasının zorunlu olması,

Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.10.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS