0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

TCK Madde 165

(1) Bir suçun işlenmesiyle elde edilen eşyayı veya diğer malvarlığı değerini, bu suçun işlenmesine iştirak etmeksizin, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.



TCK Madde 165 Gerekçesi

Suç işlemek, hukuk toplumunda kişiler için bir kazanç kaynağı olamaz. Bu nedenle, suç işlemek suretiyle veya suç işlemek dolayısıyla elde edilen menfaatlerin piyasada tedavüle konulmasının ve suç işlemenin bir menfaat temini açısından cazip bir yol olarak görülmesinin önüne geçilmek istenmiştir. Bu mülahazalarladır ki, bir suçun işlenmesi suretiyle veya bir suçun işlenmesi dolayısıyla elde edilmiş olan bir şeyin satın alınması ve kabul edilmesi suç olarak tanımlanmıştır.

Suçun konusunu, ancak ekonomik değeri olan şeyler oluşturabilir. Bu ekonomik değerlerin, daha önce işlenmiş bir suçtan elde edilmiş olması gerekir. Bu suçun, mutlaka malvarlığına karşı bir suç olması gerekmez. Bu suçtan dolayı daha önce bir mahkûmiyet kararı verilmiş olması gerekmez. Daha önce işlenmiş olan suçtan dolayı failinin kusurlu sayılması veya cezalandırılması gerekmez. Söz konusu suçun cezalandırılabilir olması da gerekli değildir. Bu suç zamanaşımına uğramış da olabilir. Önce işlenmiş olan suç, soruşturması ve kovuşturulması şikâyete bağlı bir suç olabilir. Hatta, bu suçtan dolayı şikâyet yoluna başvurulmamış veya şikâyetten vazgeçilmiş olabilir. Bu suç yabancı bir ülkede dahi işlenmiş olabilir.

Bir suçtan doğrudan veya dolaylı olarak elde edilen her türlü ekonomik değer, yani malvarlığı değerleri, bu suçun konusunu oluşturabilir.

Bu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Buna göre; daha önce işlenmiş olan suçtan elde edilen eşyanın kabul edilmesi veya satın alınması, söz konusu suçu oluşturmaktadır. Kabul olgusunun satın alma dışında başka bir hukukî işlemle, örneğin bağış yoluyla gerçekleşmesi gerekmektedir. Zira, suçtan elde edilen eşyanın satın alınması diğer bir seçimlik hareketi oluşturmaktadır. Bu kabul olgusu, örneğin suçtan elde edilen taşınır veya taşınmaz eşyanın kiraya kabul edilmesi veya suçtan hasıl olan paranın ödünç olarak kabul edilmesi şeklinde de gerçekleşebilir. Diğer seçimlik hareket, suçtan elde edilen eşyanın satın alınmasıdır.

Bu nedenle, söz konusu suç, bir çok failli suç türü olan karşılaşma suçudur. Bir tarafta, suçtan hasıl olan eşyayı bağışlayan, kiraya veren veya ödünç olarak veren ya da satan kişi; diğer tarafta ise, bağış, kiralanan veya ödünç olarak kabul eden ya da satın alan kişi bulunmaktadır.

Eşyayı satan kişi bunun elde edildiği suçu işleyen kişi ise, ayrıca ödünç olarak verme bağışlama ya da satma fiili dolayısıyla cezalandırılmayacaktır. Çok failli suçlarda işlenen suç dolayısıyla faillerden birinin cezalandırılabilip cezalandırılmaması, diğer fail(ler)in cezalandırılması üzerinde bir etki doğurmaz. Kişinin asıl suçun işlenişine iştirak etmiş olması, bu suç açısından sadece bir şahsî cezasızlık sebebi oluşturmaktadır.

Bu suç, doğrudan kastla işlenebileceği gibi, olası kastla da işlenebilir. Bu nedenle, madde metninde “bilerek” ifadesi kullanılmamıştır.


TCK 165 (Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu) Emsal Yargıtay Kararları


Ceza Genel Kurulu 2013/630 E. , 2016/2112 K.

  • TCK 165
  • TCK m.168’de düzenlenen etkin pişmanlık hükümleri, TCK m.165’te düzenlenen “suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi” suçu açısından uygulanmaz

5237 sayılı TCK’nun “etkin pişmanlık” başlıklı 168. maddesi;.. 08.07.2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanunun 20. maddesiyle değiştirilerek;

“1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs ve karşılıksız yararlanma suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

2) Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.

3) Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir.

4) Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır” şeklinde yeniden düzenlenmiş; suç tarihinden sonra 6352 sayılı kanunun 84. maddesi ile yapılan değişiklikle “ve karşılıksız yararlanma” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve maddeye eklenen 5. fıkrada karşılıksız yararlanma suçlarında etkin pişmanlıkla ilgili farklı bir düzenlemeye gidilmiştir.

Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde,

TCK’nun 168. maddesinde yer alan “etkin pişmanlık” hükmünün uygulanabileceği suçların, aynı maddede sınırlı şekilde sayılmış olması, sanığın eylemine uyan “suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi” suçununun ise bu maddede belirtilen suçlardan olmaması karşısında; “kanunilik ilkesi” uyarınca sanık hakkında TCK’nun 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı kabul edilmelidir.


Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2020/32237 E. , 2022/10304 K.

  • TCK 165
  • Sadece hırsızlık suçundan dava açılmış olsa bile sanığa ek savunma hakkı tanınarak TCK m.165’te düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan hüküm kurulabilir.

İddianame ile eylemin hırsızlık suçu olarak nitelendirilerek dava açıldığı durumlarda, iddianame içeriğine göre sanığın eyleminin “hırsızlık” suçunu oluşturmaması, ancak “Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi” suçu olarak değerlendirilebileceği hallerde ek savunma hakkı verilerek sanık hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan dolayı hüküm kurulması gerektiği gözetildiğinde, ek savunma hakkı verilerek hüküm kurulması olanaklı görüldüğünden ve hırsızlık suçunun yanında iş yeri dokunulmazlığının ihlali suçundan da dava açılması, bu suçun suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçuna dönüşmesinin mümkün olmamasından dolayı tebliğnamedeki bozma düşüncesi benimsenmemiştir.

Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2017/5588 E. , 2019/2852 K.

İddianame ile eylemin hırsızlık suçu olarak nitelendirilerek dava açıldığı durumlarda, iddianame içeriğine göre sanığın eyleminin “hırsızlık” suçunu oluşturmaması, ancak “suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi” suçu olarak değerlendirilebileceği hallerde ek savunma hakkı verilerek sanık hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan dolayı hüküm kurulması gerektiği gözetildiğinde, 13.03.2017 tarihli bozma ilamımıza uyularak sanığa 5271 sayılı CMK’nın 226. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmek suretiyle 5237 sayılı TCK’nın 165/1. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan mahkûmiyet kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2020/16599 E. , 2020/11065 K.

Sanık hakkında hırsızılık ve mala zarar verme suçundan dava açıldığı, mahkemece sanığın hırsızlık ve mala zarar verme suçunu işlediğine dair delil elde edilemediği gerekçesiyle eylemin suç eşyasının satın alınması ve kabul edilmesi suçuna dönüşeceği kabul edilerek suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan ceza verildiği anlaşılmakla; mala zarar verme ve hırsızlık suçlarının farklı eylemler olduğu, hırsızlık suçunun suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçuna dönüşebileceği ancak mala zarar verme suçunun suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçuna dönüşmeyeceği dikkate alınarak mala zarar verme suçundan dolayı beraat kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir.


Yargıtay (K.) 17. Ceza Dairesi 2019/12538 E. , 2019/16934 K.

  • TCK 165
  • Sanığın hayatın olağan akışına aykırı bir şekilde hayali isim vermesi, suçu ortaya çıkarmaya dönük etkin bir çaba göstermemesi nedeniyle işlediği fiilin suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu değil, hırsızlık suçu olarak kabul edilmesi gerekir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03/06/2014 tarih, 2013/13-203 Esas ve 2014/308 Karar sayılı kararında; “Sanığın suç eşyası olan aracı kimlik bilgilerini ve açık adresini bilmediği bir kişiden aldığını söylemesi, soruşturma ve kovuşturma makamlarının ısrarına rağmen aracı aldığını iddia ettiği kişiye ait kimlik ve adres bilgileri vermekten kaçınması ve sabıkalı geçmişi de dikkate alındığında hırsızlık suçlamasıyla muhatap olan sanığın sadece hayali bir isim zikretmekle suçlamadan kurtulmayacağını bilecek yaşam ve adli tecrübeye sahip olması ve gerçekte var olan bir kişiden aracı emanet alması durumunda suçlamadan kurtulmaya yönelik olarak aracı satın aldığını söylediği kişinin bulunması için daha etkin bir çaba göstermesi gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eyleminin suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunu değil, hırsızlık suçunu oluşturduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.” şeklindeki açıklamalar ışığında, suça konu aracı ismini bilmediği bir kişiden satın aldığını savunması, suça konu aracın alışverişine ilişkin belge gösterememesi ve satışı belgelemek adına hiçbir çabasının olmaması, satın aldığını ifade ettiği kişinin kimliği ve ulaşılması konusunda kaçamaklı savunması, sanığın suçtan ve cezadan kurtulmaya yönelik soyut beyanları, Ceza Genel Kurulu kararında da ifade edilen olayda olduğu gibi itibar edilmesinin mümkün olmadığı hususu karşısında; sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan hüküm kurulması, bozma nedenidir.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/4895 Karar : 2018/12321 Tarih : 25.09.2018

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu uzlaşma kapsamındadır.

Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (c) bendi uyarınca ‘‘Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçların’’ uzlaşma kapsamına alındığı, suça sürüklenen çocuğa yüklenen ve 5237 sayılı TCK’nın 165. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun üst sınırının ise üç yıl hapis cezası ile birlikte adli para cezası olduğunun anlaşılması karşısında; Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenen ve usul hukuku kurumu olan uzlaşma yolunun ceza muhakemesi hukukunda mümkün olan sanık lehine genişletici yorum ve kıyas ile suça sürüklenen çocuk hakkında uygulanarak üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis cezaları yanında adli para cezalarına da hükmedilmesi halinde suçun uzlaşma kapsamı içerisinde kalmaya devam edeceği, hapis cezası ile birlikte hükmolunan adli para cezalarının suçun üst sınırına etki etmeyeceği ve suçu uzlaşma kapsamı dışına çıkarmayacağı değerlendirilerek yapılan incelemede,

5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ‘‘Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.’’ hükmü de gözetilerek suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 165. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun uzlaşma kapsamında bulunması sebebiyle 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk …‘ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 25/09/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2799 Karar : 2018/12009 Tarih : 19.09.2018

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:

I) Suça sürüklenen çocuk hakkında çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

5271 sayılı CMK’nın 231.maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin verilen kararların aynı maddenin 12. fıkrası uyarınca itirazı olanaklı kararlardan olduğu ve suça sürüklenen çocuk müdafiinin itiraz dilekçesi üzerine İstanbul 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nin 10/10/2014 tarih, 2014/590 değişik iş sayılı kararı ile değerlendirme yapıldığının anlaşılması karşısında; dosyanın incelenmeksizin mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE,

II) Suça sürüklenen çocuk hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (c) bendi uyarınca ‘‘Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçların’’ uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ‘‘Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.’’ hükmü de gözetilerek suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 165/1. maddesinde düzenlenen suç eşyasını satın alma suçunun uzlaşma kapsamında bulunması sebebiyle 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan nedenle 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 19.09.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/5268 Karar : 2018/4968 Tarih : 3.07.2018

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Suça konuplakalı aracını yıkatmak üzere oto yıkama servisine gelen katılanın yanına gelen sanık …’nın kendisini Ömer olarak tanıtıp, suça konu aracı yeğenine almak istediğini söyleyerek, katılan ile yaptıkları pazarlık sonucunda aracın 21.000 TL bedelle satışı konusunda anlaştıkları, daha sonra suç tarihinde sanıklar Mustafa, Kemal ve Yalçın’ın, katılan ile buluşarak Denizli 7. Noterliği’ne gittikleri, sanık …’nın elindeki poşet içerisindeki altınları katılana göstererek bozdurup geleceğini, kendilerinin satış işlemlerine devam etmelerini söylediği, buna inanan katılanın suça konu aracı noterden sanık … adına satışı yaptırdığı, satış işleminden sonra yanlarına gelen sanık … ile hep birlikte ganyan bayine gittikleri, burada sanık …’nın paranın geleceğini söyleyerek katılanı oyaladığı ve katılandan aracın anahtarını Kemal’e vererek hanımına gösterip gelmesini istediği, bunun üzerine katılanın suça konu aracın anahtarını sanık …’e verdiği ve sanık …’in araç ile olay yerinden ayrıldığı, bir süre sonra ise katılanın yanında kalan sanıklar Mustafa ve Yalçın’ın da çeşitli bahanelerle katılanın yanından ayrıldığı, bu sırada aynı gün içerisinde suça konu aracın sanık … tarafından sanık …’a Denizli 7. Noterliği’nde satıldığı, ardından da sanık … tarafından da suça konu aracın diğer sanıklar ile birlikte hareket ettiğine dair delil elde edilemeyen ve galericilik yapan sanık …’e aynı gün içerisinde Denizli 3. Noterliği’nde satarak devrettiği, bu surette sanıklar Mustafa, Yalçın, Kemal ve Hakan’ın dolandırıcılık, sanık …’in ise suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçlarını işlediği iddia olunan somut olayda,..

1)Sanık … hakkında yapılan incelemede, Hazırlanan 18/09/2012 tarihli iddianame ile sanık … hakkında TCK 165. maddesinde düzenlenen “suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi” suçundan cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmasına, bu sanık hakkında dolandırıcılık suçundan açılan her hangi bir dava bulunmamasına rağmen, sanık … hakkında dolandırıcılık suçundan beraat hükmü verilmesi,

2)Sanıklar Mustafa, Kemal, Yalçın ve Hakan hakkında yapılan incelemede, sanıklara yüklenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, hükümde sonra 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanıklar Mustafa, Kemal, Yalçın ve Hakan’ın hukuki durumunun takdir ve tayini zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ile Mustafa, Kemal, Yalçın ve Hakan’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 03/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/11819 Karar: 2017/1263 Tarih: 14.02.2017

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 165. maddesinin uygulanması suretiyle hüküm kurulurken hapis cezası alt sınırdan verildiği halde suça konu değer gözetilerek adli para cezasının tayininde alt sınırdan uzaklaşılmış olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından bu husustaki tebliğname de bozma isteyen 4 numaralı düşünceye iştirak edilmemiştir.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların suça sürüklenen çocuklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-)Aralarında menfaat çatışması bulunan suça sürüklenen çocukların kovuşturma evresinde aynı müdafii ile temsil edilmeleri suretiyle 5271 Sayılı CMK’nun 152 ve 1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 38.maddelerine aykırı davranılması,

2-)Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan TCK’nın 142/1-a maddesi uyarınca hüküm kurulurken temel yasa maddesinin TCK’nın 165/1. maddesi şeklinde yanlış gösterilmesi,

3-)Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde belirlenen 1 yıl sonuç hapis cezası üzerinden TCK’nın 50/1-a 52/2. maddeleri gereğince 7.300 TL adli para cezası yerine, 7.200 TL adli para cezası hükmedilerek eksik ceza tayini,

4-)5275 Sayılı Kanun’un 106/4. maddesinin “çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde bu ceza hapse çevrilmez” hükmü gözetilmeden “ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine” kararı verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısının, suça sürüklenen çocuklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin açıklanan sebeple 1412 Sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 14.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/11377 Karar: 2017/966 Tarih: 13.02.2017

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

1-)Sanık …, sanık … ve … hakkında ikişer kez , mühür bozmak suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıklar müdafilerinin temyiz talebine yönelik yapılan incelemede;

Mühür Bozmak suçundan doğrudan hükmolunan adli para cezasının miktar ve türüne göre; 14.04.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31.03.2011 tarih ve 6217 Sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 5320 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 2. maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3000 TL dahil adli para cezasına mahkumiyet hükümlerinin temyizi mümkün olmadığından sanıklar … , … ve … müdafilerinin temyiz isteklerinin CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,

2-)5015 Sayılı kanuna muhalefet suçundan beraat kararı verilen sanıklar …, …, …, …, …, …, …, … hakkında hükümlere yönelik katılan EPDK vekilinin temyiz talebine yönelik yapılan incelemede;

Yapılan duruşmaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, gösterilen gerekçeye ve takdire göre katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA;

3-)Sanık … hakkında 6136 Sayılı kanuna muhalefet suçundan kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin temyiz talebine dair yapılan incelemede;

Yapılan duruşmaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, gösterilen gerekçeye ve takdire göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA;

4-)Katılan EPDK vekilinin sanık … hakkında 5015 Sayılı kanuna muhalefet suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz talebi ile sanıklar … hakkında üç kez suç eşyasını satın almak suçundan ,sanıklar …, … ve … hakkında beş kez suç eşyasını satın almak suçundan kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanıklar …, …, … hakkında 5015 Sayılı kanuna muhalefet suçundan kurulan hükümlere yönelik sanıkların temyizine dair yapılan incelemede;

Sanıklardan …‘ın sahibi olduğu, sanıklar …, … ve …‘ın çalışanı olduğu … Petrol adlı istasyonun lisanssız ve ruhsatsız faliyette bulunduğundan EPDK ve … tarafından mühürlendiği ve sanıkların anılan istasyonun mühürlerini bozmak suretiyle işletmeyi aktif şekilde kullanarak yoldan geçen tır şoförlerinden kaçak yakıt alıp üçüncü kişilere satmak şeklinde gerçekleşen eylemlerinin kül halinde 5015 Sayılı kanunun ek 5/1 maddesinde düzenlenen akaryakıt kaçakçılığı suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde sanıklar hakkında 5015 Sayılı kanuna muhalefet ve 5237 Sayılı TCK’nın 165. maddesinden ayrı ayrı hüküm tesisi;

Yasaya aykırı, katılan vekilinin sanık … hakkında kurulan hükme yönelik, sanıklar …, … ve … müdafiinin haklarında kurulan hükme yönelik temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 Sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA,

5-) Sanık … hakkında 2 kez mühür bozmak suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafiinin temyiz talebine dair yapılan incelemede;

Sanığa Ait olan “… Petrol Toptan Petrol Ürünleri Depolama ve Pazarlama ‘’ isimli petrol istasyonunun 24.10.2005 tarihinde ‘‘lisanssız faliyette bulunmaktan EPDK denetçileri tarafından yapılan denetim neticesinde tank ve pompaları mühürlenmek suretiyle faliyetten men edildiği aynı istasyonun ‘‘gayrı sıhhi işletme ruhsatı’‘da olmadığından … tarafından 27.05.2008 tarihinde işletmenin mühürlendiği, EPDK denetçileri tarafından 07.10.2008 tarihinde yapılan denetim esnasında anılan mühürler devre dışı bırakılmak suretiyle istasyonun aktif olarak kullanıldığı tespit edilerek sanığın 5237 Sayılı TCK’nın 165. maddesinde düzenlenen mühür bozma suçunu tek suç işleme kararı kapsamında müştekilere karşı 5237 Sayılı TCK’nın 43/2 fıkrasında zincirleme şekilde işlediği gözetilmeden sanık hakkında iki ayrı mahkumiyet hükmü kurulması;

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 Sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma kararının haklarında mühür bozmak suçundan red kararı verilen sanıklar …,… ve …‘a teşmiline ,sonuç cezada sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına;

6-)Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, … ve … hakkında suç eşyasını satın almak suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanıkların temyiz taleplerinin yapılan incelemesinde;

Sanıkların dosya kapsamında ‘‘kaçak mazot satın almak’’ şeklinde gerçekleşen eylemlerinin 5015 Sayılı kanunun ek 5/1 maddesi kapsamında kaçakçılık suçunu oluşturduğu gözetilip sanıkların anılan eylemlerinde ticari kasıtlarının olup olmadığı tartışıldıktan sonra hukuki durumlarının değerlendirilmesi gerekirken sanıkların eyleminin 5237 Sayılı TCK’nın 165. maddesi kapsamında kaldığı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi;

Yasaya aykırı, Sanıklar …, …, …, …, …, …, …, … ve… ‘ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 Sayılı Kanun’un 8 /1. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 Sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA,

Sanık … hakkında güveni kötüye kullanmak suçundan kurulan hükme yönelik sanığın temyizine dair yapılan incelemede;

Sanık …‘ın şöforlüğü yaptığı araca yüklü iş makinasının deposundan ve kullandığı tırın deposundan sanık …‘a kaçak mazot satışına dair eyleminin 5015 Sayılı kanunun ek 5/1 maddesi kapsamında kaçakçılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde sanığın eyleminin 5237 Sayılı TCK’nın 155. maddesi kapsamında kaldığı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi;

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 Sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 13.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/6411 Karar: 2017/166 Tarih: 31.01.2017

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Yasal süresinden sonra ve hükmedilen cezaların süresine göre sanıklar … ve … savunmanlarının duruşmalı inceleme istemlerinin 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 Sayılı CMUK.nın 318. maddesi gereğince REDDİNE,

I-) Sanıklar …, …, … ve … hakkında mağdurlar …, … ve…‘a yönelik hırsızlık ve Sanıklar …, …, …, … ve … hakkında mağdurlar …, …, …, … ve …‘a yönelik yağma suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Mağdur …‘dan yağmalanan cep telefonunun iade edildiği ancak parasının iade edilmediğinin anlaşılması karşısında, mağdur …‘a yönelik yağma suçundan kurulan hükümde, kısmi iade durumu söz konusu olduğundan, 5237 Sayılı TCK’nın 168/4. maddesi uyarınca mağdurun rızası sorulmadan; mağdurlar …, … ve …‘dan yağmalanan eşya ve paraların aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderildiğine dair dosya kapsamına göre bir delile rastlanılmamış olması karşısında; sanıkların cezasından uygulama yeri olmayan 5237 Sayılı TCK’nın 168. maddesiyle indirim yapılması, karşı temyiz olmadığından anılan hususlar bozma nedeni yapılmamış,

Dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-) Sanıklar …, …, … ve …‘ın, kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkumiyetinin yasal sonucu olarak, TCK’nın 53/1. maddesinin uygulanması yönünden, (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına; aynı Kanunun 53/2. maddesinin uygulanması açısından, 53/1. maddesinin (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme ve diğer siyasi hakları ve aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, (c) bendinde yazılı kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini mahkum oldukları hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar kullanamamalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

2-) Yargılama giderlerinin tahsil şeklinin gösterilmemesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar …, …, …, … ve … savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerle kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 Sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından “Sanıkların, kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkumiyetinin yasal sonucu olarak, TCK’nın 53/1. maddesinin uygulanması yönünden, (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına; aynı Kanunun 53/2. maddesinin uygulanması açısından, 53/1.maddesinin (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme ve diğer siyasi hakları ve aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, (c) bendinde yazılı kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini mahkum oldukları hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar kullanamamalarına” cümlesinin yazılması ve ‘‘yargılama giderinin sanıklar ve SSÇ’den alınarak” cümlesinin çıkarılarak yerine, “sanıkların sebebiyet verdikleri yargılama giderleri oranında ayrı ayrı sorumlu tutulmalarına” cümlesinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

II-) Sanık … hakkında mağdur …‘a yönelik hırsızlık ve sanık … hakkında mağdur …‘a yönelik hırsızlık malı olduğunu bilerek kullanma suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Diğer temyiz nedenleri uygun görülmemiştir.

Ancak;

1-) Mağdur …‘ın ikametinin penceresinin dışında bulunan çamaşır ipine yıkayıp astığı çamaşırların içerisinden sadece yastık kılıflarının alındığının anlaşılması karşısında; suçun işleniş biçimi, olayın özelliği, özgülenen kast ve mağdura yansıyan etkileri de dikkate alınarak sanık … hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 145.maddesinin uygulama koşullarının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,

2-) Oluş ve dosya kapsamına göre, sanıkların yağma suçunu işleme plan ve programları kapsamında, tanımamak için yüzlerine maske kullanmak amacıyla mağdur …‘ın ikametinin penceresinin dışında bulunan çamaşır ipine yıkayıp astığı çamaşırların içerisinden yastık kılıflarını el ve iş birliği içerisinde alıp bu amaçla kullanmaları karşısında; sanık …‘in eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu anlaşıldığı halde, hukuki vasıflandırmada yanılgıya düşülerek ek savunma hakkı dahi verilmeden 5237 Sayılı TCK’nın 165/1. maddesi uyarınca hırsızlık malı olduğunu bilerek kabul etme suçundan yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,

3-) Sanıklar … ve …‘in, kasten işlemiş olduğu suç için hapis cezasıyla mahkumiyetinin yasal sonucu olarak, TCK’nın 53/1. maddesinin uygulanması yönünden, (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme, seçilme ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmalarına; aynı Kanunun 53/2. maddesinin uygulanması açısından, 53/1.maddesinin (a, c, d ve e) bentleri ile (b) bendinde yazılı seçme ve diğer siyasi hakları ve aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca, (c) bendinde yazılı kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini mahkum oldukları hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar kullanamamalarına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve … savunmanlarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, sanık … yönünden ceza süresi bakımından kazanılmış hakkının korunmasına, 31.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/18523 Karar: 2017/370 Tarih: 17.01.2017

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Hüküm tarihine kadar yapılan yargılama gideri toplamı, CMK’nın 324 /4. maddesinde atıfta bulunulan 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutar olan 20 TL’den az olduğu halde yargılama giderinin suça sürüklenen çocuktan tahsiline karar verilmiş ise de, hüküm kesinleşinceye kadar yapılacak yargılama giderlerinin de toplam yargılama gideri kapsamında olması sebebiyle hükmün kesinleştiği tarihte suça sürüklenen çocuklardan tahsili gereken yargılama giderinin yukarıda açıklanan terkin edilmesi gereken miktardan az olması halinde Devlet Hazinesi üzerinde bırakılmasının infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.

I-) Suça sürüklenen çocuk … hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Doğrudan hükmolunan adli para cezasının miktar ve türüne göre; 14.04.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31.03.2011 tarih ve 6217 Sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 5320 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 2. maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3000 TL dahil adli para cezasına mahkumiyet hükmünün temyizi mümkün olmadığından suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz isteminin CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,

II-) Suça sürüklenen çocuk … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

5237 Sayılı TCK’nın 51/3. maddesi uyarınca; cezası ertelenen suça sürüklenen çocuk hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresinin belirleneceği ve belirlenecek sürenin alt sınırının mahkûm olunan ceza süresinden az olamayacağı ve bu hususun kazanılmış hakka konu olmayacağı gözetilmeden 1 yıl 3 ay 16 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilen suça sürüklenen çocuk hakkında denetim süresinin 1 yıl 1 ay 10 gün olarak belirlenmesi,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 1412 Sayılı Kanun’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, bu aykırılığın aynı Kanun’un 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, denetim süresine dair bölümün hükümden çıkartılarak cezası ertelenen suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 51/3 maddesi uyarınca 1 yıl 3 ay 16 gün denetim süresi belirlenmesine karar verilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

III-) Suça sürüklenen çocuk … hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-) 02.12.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 Sayılı Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK’nın 253. maddesiyle uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 Sayılı TCK’nın 165. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı nazara alınarak, uzlaştırma işlemi yapılıp sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Kabule göre de;

2-) Suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu için 5237 Sayılı TCK’nın 165/1. maddesinde “altı aydan üç yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezası” yaptırımının, her ikisinin de birlikte öngörüldüğü, yasada hapisle birlikte öngörülen adli para cezasının gün sayısının alt sınırının gösterilmediği hallerde aynı Kanun’un 52/1. maddesi gereğince alt sınırın beş gün olduğu; somut olayda, hükümde suça sürüklenen çocuk hakkında yüklenen suçtan dolayı hapis cezası yasa maddesinde gösterilen alt sınırdan belirlendiği halde, adli para cezasının, gün sayısının herhangi bir gerekçe gösterilmeden alt sınır olan 5 gün yerine, 30 gün olarak belirlenmesi suretiyle TCK’nın 165/1 52/1. maddelerine açıkça aykırı davranılması sonucu, fazla adli para cezasına hükmedilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 17.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/36389 Karar: 2016/16852 Tarih: 13.12.2016

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline dair Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 Sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, yapılan duruşmaya, toplanan delillere mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun oluşan kanaat ve takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

1-) Sanığa atılı suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu için 5237 Sayılı TCK’nın 165/1. maddesinde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası yaptırımlarının, her ikisinin de birlikte öngörüldüğü, kanunda hapisle birlikte öngörülen adli para cezasının gün sayısının alt sınırının gösterilmediği hallerde aynı Kanun’un 52/1. maddesi gereğince alt sınırın beş gün olduğu; somut olayda sanık hakkında yüklenen suçtan dolayı temel hapis cezasının kanun maddesinde gösterilen alt sınırdan belirlendiği halde, gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının, gün sayısının 5 gün yerine, 30 gün olarak belirlenmesi suretiyle 5237 Sayılı TCK’nın 165/1 52/1. maddelerine açıkça aykırı davranılması sonucu, fazla adli para cezasına hükmedilmesi,

2-) Daha ağır cezayı içeren İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 08.04.2010 tarih ve 2010/89-232 Sayılı kararının tekerrüre esas alınması gerekirken, Foça Sulh Ceza Mahkemesi’nin 24.11.2011 tarih ve 2010/284-2011/383 Sayılı kararının mükerrirliğe esas alınması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan, 5237 Sayılı TCK’nın 165/1. maddesi uyarınca hükmolunan temel adli para cezasının 5 gün olarak belirlenmesine, aynı Kanun’un 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirerek adli para cezasının 4 gün olarak belirlenmesine 52/2. maddesi uyarınca mahkemenin takdiri gözetilerek bir gün karşılığı 20 TL kabul edilerek sonuç adli para cezasının 80,00 TL olarak belirlenmesi ve sanık hakkında İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 08.04.2010 tarih ve 2010/89-232 Sayılı kararına konu hırsızlık suçundan verilen 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezasına dair kararın mükerrirliğe esas alınmasına, ancak karşı temyiz bulunmaması sebebiyle 1412 Sayılı CMUK’nın 326/ son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkı korunarak, 5275 Sayılı Kanun’un 108/2. maddesi gereğince mükerrir olan sanık hakkında koşullu salıverme süresine eklenecek miktarın, Foça Sulh Ceza Mahkemesi’nin 24.11.2011 tarih ve 2010/284-2011/383 Sayılı kararına konu 6 ay hapis cezası esas alınarak belirlenmesine suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 13.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/4692 Karar: 2016/10589 Tarih: 07.06.2016

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Ceza yargılamasında mahkûmiyetin kesin delillere dayanılarak verilmesi gerektiğinin, sanıkların, müştekinin işyerinden LCD televizyonu çaldığını gören tanık ya da başka bir maddi delilin elde edilemediğinin, 08.01.2014 tarihinde … ilçesindeki işyerinden çalındıktan 25 gün kadar sonra 03.02.2014 tarihinde sanık … ‘ün …‘da ikamet ettiği evinde uyuşturucu sakladığının ihbar edilmesi üzerine evde yapılan arama sırasında sanıklarla birlikte uyuşturucu madde ve iki adet çalıntı LCD televizyonun ele geçirildiğinin, bu televizyonlardan birisinin de müştekinin işyerinden çalınan televizyon olduğunun, sanık …‘ün polise şifaen televizyonu “…” isimli şahıstan uyuşturucuya karşılık aldığını söylediği hususunun 03.02.2014 tarihli tutanak içeriğinde yer aldığının, buna karşılık sanık … ‘ün ise televizyon mahalleden tanıdığı … ve … isimli şahıslardan satın aldığını söylediğinin anlaşılması karşısında; öncelikle olay günü evde yapılan aramada birisi müştekiye diğeri … isimli başka bir mağdura ait iki adet televizyonun ele geçirildiği dikkate alınarak, sanıkların beyanları arasındaki çelişkinin giderilmesi, “…” ve “…” isimli şahıslarla “… “ isimli kişilerin kim olduğunun, açık kimlik ve adres bilgilerinin sanıklardan sorulması, olumlu sonuca ulaşılması durumunda bu kişilerin tanık sıfatıyla beyanlarına başvurularak, sanıkların eyleminin 5237 Sayılı TCK’nın 165/1 maddesinde tanımlanan suçu oluşturup oluşturmadığı karar yerinde tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna göre suç vasfının tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve … ‘ün temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerle isteme uygun olarak BOZULMASINA, 07.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/1397 Karar: 2016/5655 Tarih: 01.06.2016

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Suç tarihinde … isimli şirketin ortağı olan sanık …‘ün ve diğer ortağı … ile fiili ortak … ile birlikte teslim edilen mal karşılığında keşide ettiği vadeli çekler ile güven telkin edip katılana aldıkları mal karşılığında sanık … vasıtasıyla karşılıksız çek düzenleyerek verdikleri ve şirketin muhasebe işlerini sanık …‘in yürüttüğü sanık …‘in para işlemerini yaptığı bu suretle alınan malları kaçırarak, ucuz fiyata piyasaya sürdükleri ve sanıklar …, … ve …‘ın bu malları sattığı bu suretle üzerlerine atılı suçu işledikleri iddia edilen olayda;

1- )Sanık … hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçlarından verilen beraat kararına yönelik temyiz incelemesinde;

Sanığın üzerlerine atıl suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin, inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesine dayanan kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suç yönünden gerekçesi gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılanın beraat kararının kanuna aykırı olduğuna dair temyiz itirazlarının reddiyle, beraate dair hükmün ONANMASINA,

2- )Sanık …, … hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan ve sanıklar …, …, …, … ve … haklarında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen beraat kararlarına yönelik temyizin incelenmesinde ise;

Sanıkların katılandan aldıkları bir kısım balları ucuz fiyat ile piyasaya sürmeye çalıştıkları yönünde katılanın şikayeti üzerine;katılanın arandığı telefon numaralarının … adlı şirketin numaraları olduğunun belirlendiği,bal numuneleri ile yakalanan sanıklardan …’ in kendisine bal numunelerini sanık …‘ın verdiğini, sanık …‘da balın sanık … tarafından verildiğini beyan ettikleri, sanık …‘ın malı teslim alan ve sanık …‘ın da çeki imzalayarak mal teslim alanlar arasında olduğunun katılan tarafından teşhis edildiği, sanık …‘ın … isimli şirketin ortağı olan sanıklar … ve sanık … ile birlikte faaliyet yürüttükleri, sanıkların kiraladıkları ve depo olarak kullandıkları yerde katılanın yanı sıra başka kişi ve firmalara ait bir çok gıda maddesinin de bulunduğu, sanık … tarafından imzalanan ve katılana verilen çeklerin karşılıksız çıktığı ve en son ödemenin yapılmadığı, sanık …‘in şirketin muhasebe işlemlerini ve parasal ilişkilerini kontrol ettiği, sanık …‘ın şirket hesabına para yatıran ve çeken kişi olduğunun tespit edildiği, sanık …‘ın kiralanan işyerine aracı olmak ve şirket işlerinde kullanılmak üzere minübüsün satış protokolünü de şirket yetkilisi sıfatı ile imzalamak suretiyle fiilen ortağı olduğunun anlaşıldığı, katılanın da mal karşılığında çeklerin … tarafından verildiğinin beyan edildiği olayda;

Gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi bakımından, şirket adına açılmış çek hesabının ilgili bankadan getirtilerek, suç döneminde karşılıksız çek durumunun belirlenmesi, şirketin ticari defterlerinin temin edilerek menşei belirli olmayan mal alım satımları olup olmadığının alınacak muhasebeci bilirkişisi raporu ile ve katılana verilen çeklerin hangi sanık tarafından verildiğinin sanıkların imza ve yazı örnekleri alınarak grafoloji raporu ile tesbiti, sanıkların … Pazarında işyerinde ne kadar süre kaldıklarının araştırılması ve sanıkların …‘de toptancı olarak işyeri bulunan tanık … ismini kullanmaları sebebiyle ilgili şahsın bilgisine başvurulması ve yakalanma sırasında şikayetçiler …, … ve … ait malların da bulunması karşısında; ilgili soruşturma ve dava dosyaların önemli evraklarının onaylı örneklerinin alınması, katılan ve şoförü … ile sanıkların mahkemede yüzleştirilerek, eylemlerin açıklattırılması, bu mümkün olmadığı taktirde, sanıkların teşhise elverişli önden ve yandan yeni çekilmiş fotoğraflarının temin edilerek, hangi sanığın, ne şekilde kendisine yönelik eylemde bulunduğunun katılandan ve çekleri alan şoförü …‘dan sorulması, soruşturma evresinde belirlenen bulgu ve delillerin tartışılarak, sanıkların katılana yönelik birlikte iştirak iradelerinin ortaya çıkarılması sonrasında, toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre, sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

SONUÇ : Kanuna aykırı olup, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.06.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/12952 Karar: 2016/6349 Tarih: 27.04.2016

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Sanık hakkında TCK’nın 165. maddesinin uygulanması sırasında temel cezada hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlenmesine rağmen, karar içinde çelişkiye düşülmesi suretiyle alt sınırın üzerinde adli para cezası tespit edilerek, 5271 Sayılı CMK’nın 230. maddesine aykırı davranılması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafii ile O yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeple tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 Sayılı Kanun’un 8 /1. maddesi yollamasıyla 1412 Sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık … ile ilgili hüküm fıkrasının 5237 Sayılı TCK’nın 165/1. maddesinin uygulanmasına dair bölümünden gün para cezasına dair olarak “600” ibaresinin çıkartılarak yerine “5”, 62. maddesinin uygulanmasına dair bölümden “500” ibaresinin çıkartılarak yerine “4” ve TCK’nın 52/2. maddesi gereğince doğrudan adli para cezasının belirlenmesine dair paragrafındaki “10.000,00” ibaresi çıkartılarak yerine “80” ibarelerinin yazılması ve sonuç olarak sanık …‘ın 3.000,00 TL hapisten çevrili adli para cezası ve 80,00 TL tam gün karşılığı doğrudan adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ :

Gerekçe bölümünde ve hüküm fıkrasında “suçun işleniş biçimi, sanığın şahsi, sosyal ve ekonomik durumu, sanığın kastının yoğunluğu da göz önüne alınarak” denilmek suretiyle sebepleri ortaya konularak ve TCK’nın 61. maddesi gözetilerek hapis ve adli para cezasından oluşan temel cezanın takdir hakkı kapsamında tayin edildiği, TCK’nın 49. maddesinde tanımlanan süreli hapis cezası ile 52. maddesinde düzenlenen adli para cezasının suçun özelliği ve failin ( maddenin gerekçesinde de vurgulanan şekilde elde ettiği kazanç ile ekonomik konumu dahil ) durumu dikkate alınarak uygulanan ve 1. maddesinde gösterilen suçun önlenmesi amacına hizmet eden birbirlerinden farklı yaptırımlar oldukları, bu yüzden her iki yaptırımın tıpatıp aynı şekilde uygulanamayacakları, kaldı ki suçun karşılığı olan 165. maddesinde uygulanabilecek üst sınırın ( alt sınır gösterilmeksizin ) on bin gün olarak belirlendiği, dolayısıyla mahkemenin temel adli para cezasını ( 52. maddede beş gün olarak gösterilen alt sınır yerine ) altı yüz gün olarak belirlenmesinin anılan maddeler gözetildiğinde bütünüyle takdir hakkı kapsamında kaldığı, hükmün çekişki içermediği gözetildiğinde; a )hükmün isabetli kurulduğu, bozma nedeninin yerinde olmadığı, b )ayrıca kabule göre hükmün bozulmasıyla yetinilmesi gerekirken sonuç cezanın belirlenmesinin yersiz olduğu düşünceleriyle çoğunluk kararına katılmıyorum.

MUHALEFET ŞERHİ :

Mahkemenin, dosya kapsamına uygun olarak temel para cezasını 10.000,00 TL olarak belirlemesinde bir isabetsizlik görülmediğinden çoğunluğun düzeltilerek onama görüşüne katılınmamıştır.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/24156 Karar: 2016/4069 Tarih: 08.03.2016

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Oluşa ve dosya içeriğine göre mahkemenin kabul ve değerlendirmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki (4) nolu bozma düşüncesi benimsenmemiştir.

Hüküm tarihine kadar yapılan yargılama giderleri toplamı, 5271 sayılı CMK’nın 324/4 maddesinde atıfta bulunulan 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutar olan 20 TL’den az olduğu halde yargılama giderinin sanıklardan tahsiline karar verilmiş ise de, hüküm kesinleşinceye kadar yapılacak yargılama giderlerinin de toplam yargılama gideri kapsamında olması nedeniyle hükmün kesinleştiği tarihte sanıklardan tahsili gereken yargılama giderinin yukarıda açıklanan terkin edilmesi gereken miktardan az olması halinde Devlet Hazinesi üzerinde bırakılmasının infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görüldüğünden tebliğnamedeki (2) nolu bozma düşüncesi benimsenmemiştir.

Yapılan duruşmaya, toplanan delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun oluşan kanaat ve takdirine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

1- Hırsızlık suçundan cezalandırılmaları istemiyle haklarında kamu davası açılan sanıklara, TCK’nın 165/1. maddesi uygulanmadan önce ek savunma hakkı tanınması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilerek CMK’nın 226. maddesine aykırı davranılması,

2- TCK’nın 165. maddesinde tanımlanan suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunda hapis ve adli para cezası yaptırımlarının her ikisinin birlikte öngörülmesine karşın, sanıkların sadece hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan bu sebeplerden dolayı hükmün istem gibi BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla CMUK’nın 326/ son maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine, 08.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/17703 Karar: 2016/2238 Tarih: 16.02.2016

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Suça sürüklenen çocuk hakkında denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlemesi nedeniyle hükmün açıklanmasına karar verildiğinde, mahkemece hüküm değiştirilmeden açıklanacağı 5271 sayılı CMK’nın 231/11. maddesinde belirtilmesine rağmen mahkemece 5237 sayılı TCK’nın 141/1, 31/3 62. maddelerine aykırılıktan verilen mahkumiyet hükmünün değiştirilmeden açıklanması gerekir ise de; suç tarihinden itibaren üç yıldan fazla süre geçtikten sonra ilk kez savunma veren suça sürüklenen çocuğun ifadesinde; B… İlçesi K… mahallesinde bir kahvehanenin önünde Sedat isimli şahıstan 700 lira istemesi üzerine pazarlıkla 350 liraya motosikleti satın aldığını, kovuşturma aşamasında da B… ilçesi Ç… mahallesinde bir kahvehanede tanımadığı bir şahıstan 600 lira istemesi üzerine pazarlıkla 500 liraya satın aldığını, 400 lirayı peşin verdiğini, kalan 100 lirayı 1 hafta sonra ruhsatın tesliminde ödemek üzere anlaştığını, 1 hafta sonra aynı kahveye gittiğinde satıcının gelmediğini söylediğinin ve müştekinin olaydan sonra müracaatı bulunmadığından hırsızlık suçuna ilişkin inceleme ve araştırmanın da yapılmadığının anlaşılması, karşısında; suça sürüklenen çocuğun çalıntı olduğunu bilebilecek durumda iken motosikleti satın aldığından 5237 sayılı TCK’nın 165. maddesine uyan eylemi nedeniyle kurulan mahkumiyet hükmünde yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz istemi yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak (ONANMASINA), 16.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/2513 Karar: 2015/4859 Tarih: 09.03.2015

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- )Oluşa ve dosya içeriğine göre hakkında suç duyurusunda bulunulan N. K.’ın hakkında dava açılıp açılmadığı araştırılıp açılmış ise birleştirilmesi, açılmamış ise tanık sıfatıyla beyanı alınıp sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- )Kabule göre de;

Sanık hakkında, hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasının yapılan yargılama sonunda, sanığın eyleminin hırsızlık suçunu değil, aynı Yasa’nın 165/1. maddesinde tanımlanan suç eşyasını kabul etmek suçunu oluşturduğunun kabul edilmesine göre, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan mahkumiyet hükmü kurulması ile yetinilmesi gerekirken ayrıca hırsızlık suçundan beraat kararı verilmek suretiyle hükümde çelişkiye sebebiyet verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 09.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/277 Karar: 2014/29688 Tarih: 10.12.2014

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Yakınana ait aracın plakalarının çalındığı 28.08.2005 tarihinin suç tarihi olduğu gözetilmeden, gerekçeli karar başlığında 21.10.2005 tarihinin yazılması, mahallinde düzeltilme olanağı bulunan bir yazım hatası olarak kabul edilmiş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

1-Sanık hakkında hırsızlık suçundan kamu davası açıldığı halde, yargılama sırasında suç vasfının değiştiği belirtilerek, ek iddianame ile dava açılması sağlanıp suçun hukukî niteliğinin değiştiğinden bahisle beraat kararının verilemeyeceği gözetilmeden; 5237 Sayılı TCK’nın 165. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan sanığın mahkumiyetine, hırsızlık suçundan ise beraatine karar verilmesi, böylece aynı fiile ilişkin olarak sanık hakkında iki kez hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 225. maddesine aykırı davranılması,

2-Yakınan İ.’ın 27.08.2005 günü saat 22:00 sıralarında .. plaka sayılı Renault marka aracını evinin önüne park ettiği, ertesi gün saat 08:00 sıralarında aracın üzerinde takılı olan plakaların çalınmış olduğunu fark ettiği, sanığın başka bir mağdura ait olup daha önce çaldığı BMW marka aracı kullanırken 31.08.2005 tarihinde yakalandığı, BMW marka aracın üzerinde yakınan İ.’a ait plakaların takılı olduğu, sanığın plakaları ne şekilde ve kimden aldığı hususunda aşamalarda çelişkili beyanlarda bulunduğunun anlaşılması karşısında; sanığın çelişkili anlatımları ile yakalanma koşulları dikkate alındığında eyleminin hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, delillerin takdir edilmesinde ve suçun hukuki nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,

3-Kabul ve uygulamaya göre de; 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrasının (c). bendinde yer alan hak yoksunluklarının kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ise mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağı gözetilmeden, anılan hakların yönelik olduğu kişiler bakımından bir ayrım yapılmadan, sanığın; aynı Yasa’nın 53/1-c. maddesinde yazılı haklardan koşullu salıverme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi,

Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesinin yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 326/son. maddesi uyarınca yeni hüküm kurulurken bozma öncesi hükmolunan yaptırımın (cezanın) ve sonuçlarının ağırlaştırılamayacağı kuralının gözetilmesine, 10.12.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/27793 Karar: 2014/11845 Tarih: 17.06.2014

  • TCK 165. Madde

  • Suç Eşyasının Satın Alınması veya Kabul Edilmesi Suçu

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1-Sahte araç plakası, Trafik Tescil Belgesinden ibaret olan suça konu belgelerin kanun hükmü gereği sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belge niteliğinde olmadığı gözetilmeden, 204/3. maddesi uygulanarak fazla ceza tayini,

2-Suça konu sahte plakaların dosyada delil olarak saklanması yerine 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi,

3-Sanık hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan 165/1. maddesi gereğince hüküm kurulurken hapis cezası asgari hadden tayin olunduğu halde ayrıca gerekçe gösterilmeden hapis cezası yanında hükmolunan adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi,

4-Hapis cezalarına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak uygulanması zorunlu 53. maddesinde yer alan güvenlik tedbirlerinin uygulanamaması,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 17.06.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS