0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Hileli İflâs Suçu

TCK Madde 161

(1) Malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişi, bu hileli tasarruflardan önce veya sonra iflasa karar verilmiş olması halinde, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Hileli iflasın varlığı için;

a) Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması,

b) Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi,

c) Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı halde, sanki böyle bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge düzenlenmesi,

d) Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi, gerekir.



TCK Madde 161 Gerekçesi

Madde metninde, bir ticari faaliyet bağlamında malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişinin cezalandırılması öngörülmüştür. Ancak, kişinin bu tasarruflar nedeniyle cezalandırılabilmesi için, iflasa karar verilmiş olması gerekir. Bu nedenle, iflas olgusunun gerçekleşmesi, bir objektif cezalandırılabilme şartı niteliği taşımaktadır.

Hileli iflâs suçu, seçimlik hareketli bir suçtur. Madde metninde bu seçimlik hareketler belirlenmiştir.

Bu suçun faili, iflâsa tabi bir borçlu yani, tacir olabilir. Ancak, bir tüzel kişinin tacir olması durumunda, tüzel kişiliğin organ veya temsilcisi olan, tüzel kişi adına tasarrufta bulunan gerçek kişiler de suç faili olabileceklerdir.


TCK 161 (Hileli İflâs Suçu) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 23. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/11899 Karar: 2016/8597 Tarih: 06.10.2016

  • TCK 161. Madde

  • Hileli İflâs Suçu

Sanıkların yönetim kurulu üyesi oldukları Ticaret Mahkemesi’nin 19.03.2007 tarih ve 2002/825 Esas, 2007/102 Karar sayılı ilamı ile iflasına karar verilmesine ve iflasın açılmasına rağmen, sanıkların şirketin faaliyetini 01.05.2007 tarihine kadar devam ettirdikleri, bu süre zarfında sanığın bir kısım şirket alacağını tahsil ettiği, kasadan nakit para çektiği, şirkete ait ham madde stoklarının ve şirkete ait hurda malların satılarak paralarını tahsil ettiği, ayrıca 2007 yılına ait defteri kebir ve envanter defterini iflas masasına ibraz etmeyerek mal varlığını kaçırmaya yönelik tasarrufların ortaya çıkmasını engelledikleri, sanıkların bu surette hileli iflas suçunu işledikleri iddia ve kabul olunan somut olayda,

1- ) Sanık hakkında hileli iflas suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz başvurusunun incelenmesinde,

Hakkında iflas kararı verilen şirketin yönetim kurulu başkanı olan sanığın şirketin iflasına karar verilmesine rağmen şirketin ticari faaliyetine devam ettiği, konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulu heyet raporunda da açıkça tespit edildiği üzere, bu dönemde alacaklılarının zararına şirketin mal varlığını azaltacak şekilde, sanık tarafından şirket alacaklarının tahsil edildiği, ham madde stoku ve hurdaların satıldığı, bu tür mal varlığını eksiltici işlemlerin ortaya çıkmasını engellemek için defter-i kebir ve envanter defterinin dosyaya ibraz edilmediği, sanığın tevil yollu ikrarını içerir savunması, bilirkişi raporu, iflas kararı ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, hileli iflas suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Sanığın farklı zamanlarda 5237 Sayılı TCK’nın 161/1-a ve b bentlerini ayrı ayrı ihlal etmek suretiyle, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda şirket alacaklılarına karşı aynı suçu birden fazla işlemesi sebebiyle TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,

2- ) Sanık hakkında hileli iflas suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz başvurusunun incelenmesinde,

Anonim şirketlerde kural olarak yönetim yetkisi tüm yönetim kuruluna ait ise de, Türk Ticaret Kanunu’nun 367/1, 2. maddeleri gereğince yetkilerin üyeler arasında paylaştırılmasının mümkün olduğu, bu yetkinin paylaştırılması halinde ise, yetkiye sahip olup da suç teşkil eden eylemi gerçekleştiren yönetim kurulu üyesinin sorumlu olacağı aşikar olup, sanığın iflasa konu şirketin yönetim kurulu başkanı olarak tek başına temsile yetkili olduğuna dair 08.09.2013 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi nüshası, sanığın şirketin yetkilisi olmadığına dair savunması ve bilirkişi raporunda hileli iflasa dair tespit edilen eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın ne şekilde üstüne atılı suçu işlediğine ait delilleri gösterilip denetime imkan verecek şekilde karar yerinde tartışılmadan, yazılı şekilde yasal olmayan gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 6723 Sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.10.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 23. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/11998 Karar: 2016/8411 Tarih: 29.09.2016

  • TCK 161. Madde

  • Hileli İflâs Suçu

Sanığın, temsile yetkili olduğu K… Toprak Tarım Gıda Orman Limited Şirketinin 24.05.2007 tarihinde Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından iflasına karar verildiği, iflas tasfiyesinin yürütüldüğü Antalya 4. İcra Müdürlüğü tarafından şirkete ait defter ve belgelerin ibrazı istenilmesine rağmen, şirkete ait mal varlığını azaltıcı işlemleri gizleme amacı ile defter ve belgeleri ibraz etmediği, sanığın bu surette hileli iflas suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda,

1- Türk Ticaret Kanununun devamı maddelerine göre tacirler bir kısım defterleri tutmak zorunda olup, 5237 sayılı TCK’nın 161/1-b maddesindeki düzenlemeye göre ilgili defter ve belgelerin tevsik ediciliği borçlunun mal varlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarda bulunması halinde önem arz edeceği, borçlunun mallarını kaçırmaya yönelik gerçekleştirilmiş olan hileli bir tasarruf olmaksızın ilgili ticari defter, kayıt ve belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesinin hileli iflas suçunu gerçekleştirmek için başlı başına yeterli olmayacağı, sanığın ticari defter, kayıt veya belgeleri gizlemesi veya yok etmesi, bu tasarrufların ortaya çıkmasını önlemek için yapılmış olması gerekmesi ve iflas idaresi tarafından şirket defterlerinin teslimini içerir yazının sanığa tebliğ edildiğine dair bir evrakın dosya içerisinde bulunmaması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, öncelikle sanığın yeniden savunmasının alınarak özellikle şirkete ait ticari defter ve belgelerin tutulup tutulmadığının, tutuldu ise muhasebeci, şirket merkezi vs nerede olduğunun sorulması, savunma içeriğine göre defter ve belgelerin temininin sağlanmasına, ayrıca ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının noter tarafından yapılması gerekmekte olup, şirketin merkezinde bulunan noterlerden şirkete ait ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yapılıp yapılmadığının, dolayısıyla şirketin en başından itibaren ticari defterlere sahip olup olmadığının ve sanığın savunmasının içeriğinin doğru olup olmadığının tespiti ve belgeler üzerinde Ticaret, İcra ve İflas ve Ceza Hukuku alanında uzman üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılarak TCK’nın 161,162 maddelerinde sayılan eylem ve işlemlerin bulunup bulunmadığı, defter tutulmamasının veya ibraz edilmemesinin alacaklıları zarar uğratma amacına yönelik olup olmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanmadan yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak, ayrıca sanığın hangi mal varlığını eksiltmeye yönelik hileli eyleminin ortaya çıkmasını engellemek amacı ile defter ve belgeleri yok ettiği veya gizlediğinin somut olarak tespit edilmeksizin, sırf defter ve belgeleri ibrazı istenmesine rağmen vermediği gerekçesi ile sanığın hileli iflas suçundan yazılı gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi,

2- TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkras 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan” yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemiş olması ve ayrıca TCK’nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda uygulanması zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 29.09.2016 gününde oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/23205 Karar: 2016/1446 Tarih: 10.02.2016

  • TCK 161. Madde

  • Hileli İflâs Suçu

Sanıkların müflis B… Çelik End. San. ve Tic. Ltd. Şti’nin ortağı oldukları, aynı zamanda B… Kimya Sanayi ve Ticaret A.Ş/nin yönetim kurulu üyeleri oldukları, müflis şirketin yöneticileri olan sanıkların şirketin nakit kaynaklarını şirketin borçlarına ödemeleri gerekirken, kendi alacaklarını tahsil yoluna gittikleri, müflis şirket kaynaklarını vadeli mal satışı şeklinde üçüncü kişilere aktardıkları, bu şekilde B… Çelik End. San. ve Tic. Ltd. Şirket’ini hileli iflas ettirdikleri iddia edilen olayda;

Dosya kapsamında sanık Şaban savunmasında, iflasına karar verilen B… Çelik Ltd. Şirketinde üyeliği ve imza yetkisinin olmadığını, B… Kimya San. A.Ş,’nin ortağı olduğunu, bu şirketin iflas eden şirketin ortağı olduğunu, iddia edildiği gibi şirketin mal varlığını hileli yollarla azaltıcı hiçbir eylemde bulunmadığını, suçsuz olduğunu beyan ettiği, sanık Hasan savunmasında, ticari faaliyetleri sonucunda katılan firmaya borçları oluştuğunu, ancak şirketin mal varlığını azaltıcı herhangi bir davranışta bulunmadıklarını, suçsuz olduğunu, ödemelerde acze düştüklerinde iflasa karar verildiğini beyan ettiği,sanık Mehmet Zeki savunmasında, davaya konu şirketin sahibi ortakları yakın olduğundan kendisini şirket yönetimine dahil ettiklerini, şirketle ilgili imza yetkisi olmadığını ve şirketin çalışmaları hakkında bilgi sahibi olmadığını, atılı suçu işlemediğini ifade ettiği, Bilirkişi Kurulunun 17.10.2011 havale tarihli raporu ile sanıkların hileli iflas yaptıklarına ilişkin bir bulguya rastlanmadığı, sanıkların şirketle olan borç alacak ilişkileri çerçevesinde kendi alacaklarını tahsil etmelerinin hileli iflas niteliğinde olmadığı, yapılan incelemede şirketin 120 kodlu alıcılar hesabında 276.911,45-TL şirketin alacağı olduğu, aynı zamanda 293.480,80-TL borcu olduğunun tespit edildiği,ancak 2005 yılı defterlerinde iflasa kadar sürede alacak ve borçların akıbetinin defterler üzerinden tespit edilmediğinin görüş olarak bildirildiği, katılan vekili beyanlarında defterlerin ile para, mal varlıklarının özellikle raporda gösterilen demirbaş varlıklarının iflas masasına teslim edilmediğini, şirketin alacaklısı görünenlerin gerçek alacak olup olmadığının tespit edilmediğini beyan etmiş olması ve 5237 sayılı TCK’nın 161. maddesindeki seçimlik hareket olan “Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunmasına” ilişkin dosyada yeterince araştırmanın mevcut olmadığının anlaşılması karşısında, maddi gerçeğin hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkartılması açısından, öncelikle sanıkların tacir sıfatını hangi ticari işletme veya şirket nedeniyle aldığı, sanıklar hakkında iflas kararı verilmesine sebep olan Kadıköy 3. İcra müdürlüğünün 2005/10245 takip esas sayılı iflas yoluyla takibe dönüştürülen dosyada, borçlu gözüken şirketin ticaret unvanının ne olduğu, sanıkların bu şirketin ortağı yada yetkilisi olup olmadığı tespit edilerek, şirketin banka hesaplarının 2005 yılında kapandığı ve Erenköy Vergi Dairesi tarafından 31.08.2005 tarihinde resen kapatıldığı iddia edildiğinden, sanıklar hakkındaki iflasın kapatılmasına ilişkin Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.12.2006 tarihli karar sayılı dosyası ile Kadıköy İflas Müdürlüğünün 2006/23 iflas nolu dosyasının onaylı suretleri alınıp dosyaya eklenerek, Erenköy Vergi Dairesinden alınacak cevabi yazı ile şirketin kapanma tarihi sorularak, söz konusu şirkete ait suç dönemini kapsayan 2003,, 2004,, 2005, 2006 yıllarına ait muhasebe kayıt, defter ve belgelerin ( 64. maddesince, tacirin sadece tutmakla yükümlü olduğu ticari defterler ile birlikte tacirin muhasebe kayıtları, banka hesapları, tapu kayıtları, çek hesapları, borç ilişkilerini tevsik eden sözleşmeler, faturalar, makbuzlar, sevk irsaliyeleri, elektronik kayıtlar gibi ticari defterlerin dayanağını oluşturan diğer belgelerde malvarlığı hareketlerinin izlenebileceği kayıt ve belgeler olduğundan) üzerinde, Ticaret, İcra ve İflas ve Ceza Hukuku alanında uzman üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla uyuşmazlığı çözmeye yeterli denetime elverişli olacak şekilde yeniden inceleme yaptırılarak, TCK’nın 161 maddelerinde sayılan eylem ve işlemlerin bulunup bulunmadığı, duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanıp sonuca göre, sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), 10.02.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/19565 Karar: 2014/20554 Tarih: 08.12.2014

  • TCK 161. Madde

  • Hileli İflâs Suçu

Suçtan zarar görmüş olan İstanbul 3. İflas İdaresi temsilcisinin, sanık hakkında kurulan hükme karşı süresinde verdiği temyiz dilekçesiyle katılma isteğini ortaya koymuş olmakla, 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmalarına karar verilerek ve katılanın temyiz dilekçesi içeriğinden haklarında beraat kararı verilen sanıklar V. A., M. K. haklarında kurulan hükümlerin temyiz incelemesine konu olmadığının kabulüyle yapılan incelemede,

Dosya içeriğinden, R… Saat Kalem Tic. San. A.Ş. Yönetim kurulu üyesi olan sanığın, yöneticisi olduğu şirketin İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/02/2007 tarihinde iflasına karar verildiği, İflas İdaresince yaptırılan bilirkişi incelemesinde şirket defterlerinin usule aykırı olarak tutulması nedeniyle hileli iflas şartlarının mevcut bulunması nedeniyle cezalandırılmasının istendiği olayda, sanık savunmasında şirkete 2007 yılında hissedar olarak girdiğini önceki borçlarından bilgisi olmadığını, ifade etmiş olup, hükme esas alınan 20/10/2010 tarihli bilirkişi raporunda ise TCK’nın 161 maddesinin ihlal edildiği eylemin kim veya kimler tarafından gerçekleştiğine ve hileli iflastan kimlerin sorumlu tutulacağına ilişkin mahkemecedeğerlendirme yapılması gerektiği ifade edilmiş olmakla;

1- )İddianame içeriğine göre şirket defterlerinin tutulmaması nedeniyle hileli iflas suçunun işlendiği iddia edilmekle, bu eyleminsanığın yönetimde olduğu 02/05/2006 ve sonrası dönemi kapsayıp kapsamadığı belirlenerek, haklarında suç duyurusunda bulunulan kişilerin de beyanı alınıp defter tutulması işlemlerinden kim ya da kimlerin sorumlu olduğunun belirlenmesi,

2- )Sanığa isnat edilen eylemin defter tutmamak olduğu halde ve TCK’nın 161. maddesinde hileli iflasın varlığı için sayılan unsurlardan hangisinin olayda gerçekleştiğinin kararda açıkça belirlenmeden, ve gerekirsebilirkişi heyetinden bu husus yeniden sorularak açıklığa kavuşturulması gerektiği gözetilmeden, şirketin “O…” olan adının “R…” olarak değiştirilmesinin mahkemece hükme gerekçe olarak gösterilmesi,

3- )Şirketin iflasına ilişkin İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/594 tarih ve 01/02/2007 tarihli karar örneğinin denetime olanak verilmesi açısından dosya içerisine konulması gerektiğinin gözetilmemesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.12.2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/5925 Karar : 2017/14624 Tarih : 20.12.2017

  • TCK 161. Madde

  • Hileli İflâs Suçu

Sanıklar … ve …’un yetkilisi, sanıklar … ve …’nın ise fiilen yöneticileri oldukları …. İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Ticaret Limited Şirketinin iflasına karar verildikten sonra iflas müdürlüğü tarafından şirkete ait defter ve belgelerin ibrazının istendiği, sanıkların malvarlığı üzerindeki hileli tasarrufların ortaya çıkmasını önlemek amacıyla defter ve belgeleri ibraz etmeyerek hileli iflas suçunu işledikleri iddia edilen somut olayda;

1- Dosya ve UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, sanıklar hakkında aynı zaman diliminde….İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Ticaret Limited Şirketinin iflasına neden olmaktan, Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığının 07.06.2010 tarih ve 2010/8650 esas sayılı iddianamesi ile İstanbul Anadolu 17. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/1291 E. ve 2012/1819 K. sayılı dosyası ile taksirli iflas nedeniyle haklarında dava açıldığı, bu davanın Dairemizin 2017/6320 E. sayılı dosyası ile temyiz incelemesine konu edildiğinin anlaşılması karşısında;sanıkların mükerrer cezalandırılmalarının önlenmesi bakımından sanıklar hakkında açılan davaların birleştirilmesi, aksi halde incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosyaya konulduktan sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması,

2- Türk Ticaret Kanununun 66 ve devamı maddelerine göre tacirler bir kısım defterleri tutmak zorunda olup, 5237 sayılı TCK’nın 161/1-b maddesindeki düzenlemeye göre ilgili defter ve belgelerin tevsik edileceği borçlunun mal varlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarda bulunması halinde önem arz edeceği, borçlunun mallarını kaçırmaya yönelik gerçekleştirilmiş olan hileli bir tasarruf olmaksızın ilgili ticari defter, kayıt ve belgelerin istenildiği halde verilmemesinin hileli iflas suçunu gerçekleştirmek için başlı başına yeterli olmayacağı, sanığın ticari defter, kayıt veya belgeleri gizlemesi veya yok etmesi eyleminin, hileli tasarrufların ortaya çıkmasını önlemek için yapılmış olması gerekmesi karşısında; öncelikle sanıklardan özellikle şirkete ait ticari defter ve belgelerin tutulup tutulmadığı, tutuldu ise muhasebeci, şirket merkezi vs nerede olduğunun sorulması, savunma içeriğine göre defter ve belgelerin temininin sağlanmasına, ayrıca ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının noter tarafından yapılması gerekmekte olup, şirketin merkezinde bulunan noterlerden şirkete ait ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yapılıp yapılmadığının, dolayısıyla şirketin en başından itibaren ticari defterlere sahip olup olmadığının ve sanıkların savunmalarının içeriğinin doğru olup olmadığının tespiti açısından sanıkların şirketin kuruluş ve işleyişindeki durumları ilgili ticaret sicil memurluğu ve vergi dairesinden usulünce araştırılıp, tüm delil ve belgeler üzerinde Ticaret, İcra ve İflas Hukuku Öğretim üyesi ile Mali Müşavirden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılarak TCK.nun 161, 162. maddelerinde sayılan eylem ve işlemlerin bulunup bulunmadığı, alacaklıları zarara uğratma amacına yönelik eylem olup olmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması, ayrıca sanıkların şirket faaliyetleri sırasında mağdur ve katılanlara verdikleri belgeler üzerinde yazı ve imzalarının olup olmadığının gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tespiti, katılanlardan şirket faaliyetlerinde kim veya kimlerle muhatap olduklarının sorulması, bildirilmesi halinde tanık dinlenilmesinden sonra, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayini gerekirken yazılı şekilde beraatlarına hükmedilmesi,

Yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısı ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.12.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 23. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/9662 Karar : 2016/6149 Tarih : 11.05.2016

  • TCK 161. Madde

  • Hileli İflâs Suçu

Sanıkların yönetim kurulu başkan ve yardımcıları … Tic A.Ş. şirketinin iflas etmesine rağmen, alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla şirkete ait malların bazılarının başka yerlere götürüldüğü, bazıları ile de başka bir şirket adı altında üretime devam ettikleri, sanıkların bu surette hileli iflas suçunu işlediklerinin iddia olunması karşısında,

Eylemin temas ettiği, 5237 sayılı TCK’nın 161/1-a maddesinde düzenlenen “alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azaltılmasına neden olunması” suretiyle “hileli iflas” suçunu oluşturup oluşturmayacağına ilişkin delillerin takdir ve tartışmanın Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 11/05/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 23. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/7265 Karar : 2016/5365 Tarih : 27.04.2016

  • TCK 161. Madde

  • Hileli İflâs Suçu

Hileli iflas suçunda, suç tarihinin hileli olarak yapılan eylem ve işlemin yapıldığı tarih olması karşısında, 15/05/2009 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 01/01/2008 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir hata olarak görülmüştür.

Sanığın ortağı ve yetkilisi olduğu …Tic Ltd Şti’nin … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 2008/261 Esas, 2009/107 Karar sayılı ilamı ile iflasına karar verildiği, iflas erteleme davası sırasında sanığa teslim edilen ve şirket adına kayıtlı …, … ve … plakalı araçların iflas masasına teslim edilmesine dair muhtıranın 15.05.2009 tarihinde sanığa tebliğ edilmesine rağmen sanığın suça konu araçları teslim etmeyerek, alacaklıların alacağının teminatı mahiyetinde olan malları kaçırmak ve gizlemek suretiyle hileli iflas ve muhafaza görevini kötüye kullanma suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda,

Mağdur … şirketi tarafından, sanığın temsile yetkili olduğu şirkete Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında kiralanan ve teslim edilen, 34-2006-4692 tescil plaka nolu iş makinesinin, finansal kiralama sözleşmesinin fesih edilmesi ve ihtara rağmen kiralanan iş makinesinin teslim edilmemesi nedeni ile sanık hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan zamanaşımı süresi sonuna kadar mahallinde dava açılabileceği değerlendirilerek yapılan incelemede;

Sanığın temsile yetkili şirketi adına kayıtlı bulunan, iflas erteleme davasında kendisine teslim olunan, şirketin alacaklılarının alacağının teminatı mahiyetinde bulunan ve iflasın açılması ile iflas masasına ait mal haline gelen suça konu …, … ve … plakalı araçların iflas masasına 3 gün içerisinde teslim edilmesi şerhini içerir muhtıranın sanığa tebliğ edilmesine rağmen suça konu araçları teslim etmediği gibi nerede bulunduklarına dair de yeterli bir bilgi vermediği, sanığın suça konu araçları teslim edemediğine dair ikrar içeren savunması, bilirkişi raporu, iflas kararı ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, hileli iflas suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

1)5237 sayılı TCK 161/1 maddesi gerekçesinde de açıkça belirtildiği üzere, iflas kararı objektif bir cezalandırılabilme şartı olup, sanığın hileli iflas suçundan cezalandırılabilmesi için mutlaka kesinleşmiş iflas kararının bulunması ve denetime imkan verecek şekilde kesinleşme şerhi içeren onaylı suretinin dosya içerisine alınması gerekmekte olup, sanığa ait Sertaç Yem şirketi hakkında … 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen kesinleşme şerhini içerir onaylı iflas kararının denetime imkan verecek şekilde dosya içerisine alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi,

2)Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen iflas erteleme davası sırasında, yediemin olarak sanığa teslim edilen, müflis şirketine ait suça konu üç adet aracı, iflas idaresinin ihtarına rağmen teslim etmeme şeklinde subut bulunan eylemde, sanığın tek bir eylem ile hem TCK 161. maddede düzenlenen hileli iflas suçunu hem de TCK 289. madde de düzenlenen muhafaza görevini kötüye kullanma suçlarını işlediğinin anlaşılması karşısında, TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima hükümleri uyarınca TCK`nın 161 maddesi uyarınca mahkumiyeti ile yetinilmesi gerekirken ayrıca muhafaza görevini kötüye kullanma suçundan da mahkumiyetine karar verilmesi,

3)5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının, Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete`de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmekle beraber, maddenin (b) fıkrasında yer alan “ve diğer siyasi hakları kullanmaktan” şeklindeki ibarenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle bu husus,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 27/04/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS