0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Daha Az Cezayı Gerektiren Hal

TCK Madde 159

(1) Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.



TCK Madde 159 Gerekçesi

Kişinin bir hukukî ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla hileye başvurmuş olması hâlinde de, dolandırıcılık suçunun oluştuğunu kabul etmek gerekir. Ancak, madde metninde, kişinin bir hukukî ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacı, dolandırıcılık suçunun temel şekline göre daha az cezayı gerektiren bir neden olarak kabul edilmiştir. Ayrıca, bu nedenle soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun şikâyetine bağlanmıştır.


TCK 159 (Daha Az Cezayı Gerektiren Hal) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/1944 Karar : 2018/3503 Tarih : 12.04.2018

  • TCK 159. Madde

  • Daha Az Cezayı Gerektiren Hal

1-Sanık hakında suç tarihinde katılanın şirketini borçlu olarak göstererek şirket temsilcisi olan …’nun imzasını taklit etmek suretiyle kendi emrine adli emanetin 2007/ 9013 sırasında kayıtlı 19/07/2006 ödeme günlü 400.000 ve 526.000 YTL değerinde iki adet bonoyu tanzim ettiği, her iki bonoyu… İcra Müdürlüğünün 2006/ 10545 E. sayılı dosyasıyla katılanın şirketi aleyhine icra takibine koyduğu iddia olunan olayda, sanığın yurt dışından istinabe yoluyla alınıp, Almanca aslından Türkçeye tercüme edilen ifadesinde ‘‘ borç senetlerine karşılık olarak 10.500 metrekare imar parseli, 290 metrekare iş yeri ve 1 dubleks kat mülkiyeti ve bir kat mülkiyetini toplu finansa devrettiğini bununla ilgili bir tutanak da bulunduğunu’’ beyan eden savunmalarına karşılık, katılanın aşamalarda alınan beyanlarında “ suça konu bonoları sanığa vermediğini”, sanığın, “suça konu bonoların kendisi tarafından verildiğine dair sahte belge düzenlediğini, bu belgelerdeki imzaların kendisine ait olmadığını, sanığın kendisine benzin istasyonu dışında 3 tane gayrimenkul sattığını, bu gayrimenkullerin …‘da olduğunu, kendisine satılan parsellerin… ada 10 nolu parsel,… Parsel olduğunu, ayrıca 1 tarla aldığını’’ beyan etmesi karşısında, maddi gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi bakımından sanıkla katılan arasındaki gayrimenkul alım satımına ilişkin olarak sanığın gayrimenkul satışı yapıp yapmadığı, katılanın da borcunu ödeyip ödemediği, ödemiş ise ne şekilde ödediğine dair belgelerin araştırılması, dosyada ‘aslının aynıdır’ şeklinde sureti bulunan ‘‘tutanaktır’’ başlıklı belgenin aslının temin edilerek sanığın ve katılanın imza ve yazı örneklerinin alınarak bu belgedeki imzaların sanığın ya da katılanın eli ürünü olup olmadığının bilirkişi incelemesiyle tespit edilmesi, şayet tutanaktaki katılan adına atılan imzanın katılanın eli ürünü olduğu tespit edilirse eylemin TCK’nın 159. maddesi kapsamında bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla dolandırıcılık ve TCK’nın 211. maddesindeki hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı amacı ile sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde hükümler kurulması,

2-5237 sayılı TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/7671 Karar : 2017/1907 Tarih : 15.03.2017

  • TCK 159. Madde

  • Daha Az Cezayı Gerektiren Hal

1- Sahtecilik suçuna ilişkin olarak; kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılabilmesi için ilgili kambiyo senedinin Türk Ticaret Kanunu’nun 688. maddesindeki zorunlu unsurları taşıması gerekli olup suça konu senet asılları yada onaylı örneklerinin duruşmada getirtilip incelenmek suretiyle özellikleri duruşma tutanağına yazılıp, unsurlarını taşıyıp taşımadıkları, bu haliyle resmi belge niteliğinde olup olmadıkları değerlendirilmeden, gerekçeli kararda bu hususlar tartışılıp ayrıca denetime imkan verecek şekilde belge asılları dosya içerisine konulmadan, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,

2-Sanığın aşamalarda değişmeyen ifadesinde, yaptıkları iş nedeniyle katılandan alacağı olduğunu savunması, katılanın ise sanıkla ortak iş yaptıklarını ancak herhangi bir borcu olmadığını belirtmesi, tanıkların da tarafların ortak iş yaptıklarını beyan etmeleri karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, alacak iddiaları ile ilgili olarak sanığın ve katılanın birbirlerine karşı açmış oldukları hukuk davalarının olup olmadığının taraflara sorularak tespit edilmesi, sanığın alacağı olduğu yönündeki iddiasını doğrular mahiyette belge ve kayıtların bulunup bulunmadığının araştırılması, gerekli görüldüğü takdirde toplanan delillerle dosyanın bilirkişiye tevdiinin sağlanarak sanığın katılandan icra takibine konu ettiği tutarda alacağının olup olmadığının kesin olarak tespitinden sonra eylemin TCK’nın 159. maddesi kapsamında bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla dolandırıcılık ve TCK.nın 211 maddesindeki hukuki ilişkiye dayanan alacağın ispatı amacı ile sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmayacağı ile dolandırıcılık suçunda haksız menfaat temin edilip edilmediğine göre de, eylemin tamamlanıp tamamlanmadığının karar yerinde tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre de;

a) TCK’nın 159/1. maddesinde hapis cezası veya adli para cezası seçimlik ceza olarak öngörülmesine karşın sanık hakkında her iki cezaya da hükmedilerek fazla ceza belirlenmesi,

b)Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK’nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilmeyeceğinin gözetilmemesi,

c) Suç tarihi itibari ile sabıkasız olan sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 231 maddesi gereğince, “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” hususu değerlendirilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aynı yasanın 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 15.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/867 Karar : 2014/14600 Tarih : 15.09.2014

  • TCK 159. Madde

  • Daha Az Cezayı Gerektiren Hal

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

TCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının,ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi,basılı evraklarının,kıyafetlerinin,taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.

Sanık….’nın, tanık…‘ye …. plakalı aracını haricen 1.500 TL karşılığı sattığı, 1.000 TL’sini peşin aldığı, geriye 500 TL alacağının kaldığı, tanık…‘nün bu aracı ile arkadaşı tanık…..’in tamirhane dükkanına ziyarete gittiği, tanık … yanında çalışan katılan…‘in aracı görmesi ve beğenmesi üzerine, katılanın aracı tanık …’den, tanıklar ….. ve….. huzurunda 1.500 TL’si peşin, 250 TL aylık taksitle toplam 3.250 TL karşılığı satın aldığı, katılanın yaklaşık 1 ay kadar bu aracı kullandıktan sonra, sanık….’nın, tanık…‘nün kendisine olan 500 TL borcunu ödememesi sebebiyle avukat olan sanık…nin bürosuna giderek, aracını…‘ye sattığını, parasının bir kısmını alamadığını, aracı bağlatmak istediğini söylediği, sanık…nin “tamam ben hallederim, hukuki işlemleri başlatıyorum” diyerek, 15/08/2008 ödeme tarihli, 15/06/2008 keşide tarihli, borçlusu…., alacaklısı … olan 500 TL bedelli senedi sanık….’ya imzalattırdığı, daha sonra sanık…nin bu senede dayanarak … Sulh Hukuk Mahkemesi’nden, sanık …’ya ait …plakalı araca ihtiyati haciz konulması talebinde bulunduğu, İncirliova Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile araç üzerine ihtiyati haciz konulduğu, sanık…nin bu karara istinaden İncirliova İcra Müdürlüğü’ne başvurduğu, sanık….’ya ait araç üzerine haciz konulduğu ve aracın katılan … … kullanımında iken bağlandığı, sanık….’nın aracını gidip emniyetten aldığı, sanık…nin ise icra dosyasındaki alacağını haricen aldığını beyan ederek haczin kaldırılmasını talep ettiği ve haczin kaldırıldığı, bu iş karşılığında sanık….’nın, sanık…ye 500 TL ödediğinin anlaşıldığı, sanıkların bu şekilde üzerlerine atılı suçu işlediklerinin iddia edildiği olayda, sanıkların eylemlerinin, tanık …..’in anlatımları ile de doğrulanan hukuken geçerli bir alacağı tahsil için ifa ettiklerinin anlaşılması karşısında, eylemin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenip işlenmediği değerlendirilerek TCK’nın 159. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı karar yerinde tartışılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,

Kabule göre de;

Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanıklara fazla ceza tayini,

Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/17901 Karar : 2014/11332 Tarih : 5.06.2014

  • TCK 159. Madde

  • Daha Az Cezayı Gerektiren Hal

Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

Sanık, katılana ait Esnafım isimli dergisi için tüm Türkiye’yi dolaşarak abonelik sözleşmeleri yaptığı, işveren olan katılan ile aralarındaki ihtilaflar nedeni ile işten ayrılıp hiç bir alacağının kalmadığına dair belge imzalamasına rağmen pirim alacaklarının kaldığı gerekçesi ile Giresun Bakkallar Bayii Odası ile Giresun Terzi ve Tuhafiyeciler Odası yetkililerini telefonla arayarak abonelik ücretlerini kendi hesabına göndermelerini istediği, dosya içerisindeki dekontlara göre Giresun Terzi ve Tuhafiyeciler Odası tarafından 26.07.2007 tarihinde 43,00 TL, Giresun Bakkallar Bayii Odası tarafından ise 26.07.2007 tarihinde 93,00 TL paranın sanığın hesabına gönderildiğinin anlaşıldığı somut olayda; sanığın Cumhuriyet savcısı huzurunda yaptığı savunmasında normalde abonelik ücretlerinin şirketin çek hesabına geldiğini, işten ayrıldığını, tahminen 200,00 TL olan pirim alacağı için müşterilerini arayıp yeni bir dergi kuracaklarını, kendi müşterilerini oraya çektiklerini, ödedikleri paraları bu dergiye aktaracaklarını söyleyip Ziraat Bankası Edirne Şubesi’ndeki şahsi hesap numarasını vermek şeklindeki hileli davranışlarının TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suçun hukuki vasfında hataya düşülerek TCK’nın 159/1. maddesinde düzenlenen bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle; 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, CMUK’nın 326/son maddesi gereğince ceza miktarı bakımından sanığın kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/33181 Karar: 2016/4233 Tarih: 02.05.2016

  • TCK 159. Madde

  • Daha Az Cezayı Gerektiren Hal

1- )Sanık A. A. hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

5271 Sayılı CMK’nın 231.maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” dair karara karşı aynı kanunun 231/12.maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271 Sayılı CMK’nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran sanığın haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulüyle görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE,

2- )Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükme yönelik katılan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Katılanın TCK’nın 158/1-e maddesinde düzenlenen kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçundan doğrudan zarar görmemesi sebebiyle hükmü temyiz yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, katılan vekilinin vaki temyiz talebinin, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı 317. maddesi uyarınca REDDİNE,

3- )Dolandırıcılık suçundan Sanık A. A. hakkında kurulan hükme yönelik sanık müdafi ve katılan vekilinin, sanık … hakkında kurulan hükme yönelik sanık müdafinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Sanık A. A.’in … İlköğretim Okulu’nun ortağı ve kurucu temsilcisi sanık …‘un ise okul müdürü olduğu, katılanın Mart Nisan 2010 aylarında eğitim verdiği, ancak maaşının ödenmediğini, sigortasının yapılmadığını ileri sürerek bu aylara ait aylık Bireyselleştirilmiş Eğitim, Çalışma ve Rehabilitasyon Planlarını imzalamadığı halde bu döneme dair planları düzenleyip katılan yerine imza atarak ilgili kuruma sundukları, karşılığında eğitim ücreti almak suretiyle kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda; katılanın aşamalarda 2010 yılı Nisan ayına ait Bireyselleştirilmiş Eğitim, Çalışma ve Rehabilitasyon Planlarında isimleri yazılı öğrencilere ders vermediğini belirmiş olması karşısında, söz konusu planlarda katılanın ders verdiği yazılı öğrenci velilerinin tespit edilerek olaya dair bilgi ve görgülerinin tespit edilmesi sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve tespiti gerekirken sanıkların eyleminin TCK’nın 159. maddesi kapsamında kabul edilerek şikayet yokluğundan düşme kararı verilmesi,

SONUÇ : Kanuna aykırı olup, katılan vekili ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde görüldüğünden 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 02.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/867 Karar: 2014/14600 Tarih: 15.09.2014

  • TCK 159. Madde

  • Daha Az Cezayı Gerektiren Hal

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

TCK’nın 158/1-d bendindeTCK’nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.

Sanık M. T.’nın, tanık A. T.’ye 09 UL 987 plakalı aracını haricen 1.500 TL karşılığı sattığı, 1.000 TL’sini peşin aldığı, geriye 500 TL alacağının kaldığı, tanık A. T.’nün bu aracı ile arkadaşı tanık M. E.’in tamirhane dükkanına ziyarete gittiği, tanık M.’nın yanında çalışan katılan Y. A.’in aracı görmesi ve beğenmesi üzerine, katılanın aracı tanık A.’den, tanıklar H. E. ve M. E. huzurunda 1.500 TL’si peşin, 250 TL aylık taksitle toplam 3.250 TL karşılığı satın aldığı, katılanın yaklaşık 1 ay kadar bu aracı kullandıktan sonra, sanık M. T.’nın, tanık A. T.’nün kendisine olan 500 TL borcunu ödememesi sebebiyle avukat olan sanık N. K.’nin bürosuna giderek, aracını A. T.’ye sattığını, parasının bir kısmını alamadığını, aracı bağlatmak istediğini söylediği, sanık N. K.’nin “tamam ben hallederim, hukuki işlemleri başlatıyorum” diyerek, 15/08/2008 ödeme tarihli, 15/06/2008 keşide tarihli, borçlusu M. T., alacaklısı N. K. olan 500 TL bedelli senedi sanık M. T.’ya imzalattırdığı, daha sonra sanık N. K.’nin bu senede dayanarak İncirliova Sulh Hukuk Mahkemesi’nden, sanık M.’ya ait 09 UL 987 plakalı araca ihtiyati haciz konulması talebinde bulunduğu, İncirliova Sulh Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile araç üzerine ihtiyati haciz konulduğu, sanık N. K.’nin bu karara istinaden İncirliova İcra Müdürlüğü’ne başvurduğu, sanık M. T.’ya ait araç üzerine haciz konulduğu ve aracın katılan Y. A.’in kullanımında iken bağlandığı, sanık M. T.’nın aracını gidip emniyetten aldığı, sanık N. K.’nin ise icra dosyasındaki alacağını haricen aldığını beyan ederek haczin kaldırılmasını talep ettiği ve haczin kaldırıldığı, bu iş karşılığında sanık M. T.’nın, sanık N. K.’ye 500 TL ödediğinin anlaşıldığı, sanıkların bu şekilde üzerlerine atılı suçu işlediklerinin iddia edildiği olayda, sanıkların eylemlerinin, tanık A.’in anlatımları ile de doğrulanan hukuken geçerli bir alacağı tahsil için ifa ettiklerinin anlaşılması karşısında, eylemin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenip işlenmediği değerlendirilerek TCK’nın 159. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı karar yerinde tartışılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,

Kabule göre de;

Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanıklara fazla ceza tayini,

Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.09.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS