0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Bedelsiz Senedi Kullanma

TCK Madde 156

(1) Bedelsiz kalmış bir senedi kullanan kimseye, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası verilir.



TCK Madde 156 Gerekçesi

Madde, borçlusunca ödenmiş ve bir suretle elde kalmış senedi, kısmen veya tamamen ödenmemiş gibi kullanan, örneğin ödenmesi için icraya başvuran veya başkasına devreden kimseyi cezalandırmaktadır.

Borcun bir bölümü ödenmiş ve geri kalan miktar için elinde tuttuğu senedi, tümü veya kalandan fazla miktarı için kullanan sanığın fiilinin de aynı suçu oluşturacağında kuşku yoktur.

Maddede tanımlanan suçun kovuşturulması zarar görenin şikâyetine bağlı tutulmuştur.


YARGITAY 23. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/4870 Karar: 2015/7247 Tarih: 26.11.2015

  • TCK 156. Madde

  • Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

Sanık S.. Ş..’in suç tarihinden önce kendisine ait işyerini şikayetçi L.. N.. ile adı geçen şikayetçinin arkadaşı olan A.. Ö.. isimli bir kişiye kiraladığı, sanığın bu işlem sırasında borçlusu A.. Ö.., kefili şikayetçi L.. N.. olan 29/04/2010 ödeme tarihli ve 3.600 TL bedelli bir adet senedi teminat olarak adı geçen kişilerden aldığı, ancak bir süre sonra sanığın 1.425 TL kira borcunun ödenmediğinden bahisle suça konu senedi Antalya 3. İcra Müdürlüğünün 2011/5811 nolu dosyası üzerinden takibe koyduğu, bu şekilde kısmen bedelsiz kalan senedi şikayetçi L.. N.. ve şikayetçinin arkadaşı olan A.. Ö.. isimli kişi aleyhine icra takibine koyan sanığın üzerine atılı “bedelsiz kalan senedi kullanma” suçunu işlediğinin iddia edildiği somut olayda;

Sanığa atfedilen ve 5237 sayılı TCK’nın karşılığını bulan “bedelsiz senedi kullanma” suçunun elinde borçlusunca bedelinin tamamı ya da bir kısmı ödenmiş bir senet bulunan kişinin bu senedi kısmen veya tamamen ödenmemiş gibi kullanması halinde oluşacağı, buna göre; kısmen veya tamamen bedelsiz kalan bir senedi, bu niteliğini bilerek kullanan kişinin bu suçun faili olacağı, bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; sanığın aşamalardaki savunmalarında asıl alacağının 1.425 TL olduğunu, bu alacağını tahsil etmek amacıyla suça konu 3.600 TL bedelli senedi icra takibine koyduğunu beyan etmesi, sanığın soruşturma ifadesinin hemen altında sanığın eli ürünü olduğu değerlendirilen ve bir takım hesaplamalar neticesinde sanığın ifadelerinde belirttiği alacak miktarı olan 1.425 TL’ye ulaşıldığını gösteren el yazısı bir notun bulunması, mahkemece sanıkla şikayetçi arasındaki hukuki ilişkiyi ortaya koyan kira sözleşmesi ile sanık tarafından şikayetçi ve A.. Ö.. isimli kişi hakkında yapılan icra takibine ilişkin takip dosyası getirtilmeden ve şikayetçi ile A.. Ö.. isimli kişi usulüne göre çağrılıp dinlenilmeden hüküm kurulduğunun tespit edilmiş olması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması bakımından öncelikle sanık tarafından başlatılan icra takibine ilişkin takip dosyasının getirtilerek onaylı suretinin dosyaya eklenmesi, bilahare takip dosyasındaki belgelere göre takip miktarı ve şikayetçinin şikayetinin süresinde olup olmadığı tespit edilerek, şikayetçi L.. N.. ile A.. Ö..’ün usulüne uygun bir şekilde duruşmaya davet edilerek uyuşmazlığa konu olayla ilgili beyanlarının tespit edilmesinden sonra, toplanan diğer tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiğinin gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 26.11.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/6938 Karar: 2015/995 Tarih: 21.01.2015

  • TCK 156. Madde

  • Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

Bedelsiz senedi kullanma suçunun oluşabilmesi için; sanığın elinde borçlusunca bedelinin tamamı yada kısmen ödenmiş bir senet olmalı ve bunu kısmen veya tamamen ödenmemiş gibi tahsile sokması veya bir başkasına devretmesi gerekmektedir. Borcun bir bölümü ödenmiş ve geri kalan miktar için elinde tuttuğu senedi, tümü veya kalandan fazla miktarı için kullanan sanığın fiili de bedelsiz senedi kullanma suçunu oluşturacaktır.

Katılanın, sanık Y.’ya aldığı borç karşılığında kendisi tarafından imzalı ancak vade ve bedel kısmı boş bırakılmış şekilde bono verdiği, daha sonra bu bononun bedelini Y.’a ödemesine rağmen Y.’un bu bonoyu tekrar tahsil etmek için sanık F.’a verdiği, F.’ın söz konusu bonoyu borcunun ödendiğini bilmesine rağmen sanık D.’ya icraya koyması hususunda anlaşarak verdiği, sanıkların söz konusu bononun bedelinin ödendiğini bilmelerine rağmen D. aracılığı ile icraya koyduklarının iddia edildiği olayda, katılanın söz konusu senedi imzalayıp boş olarak teslim etmesi, senet bedelini ödediğini belirtmesine rağmen buna ilişkin herhangi bir delil ibraz edememiş olması, sanık D.’nın katılana vermiş olduğu borcun ödenmemesi üzerine katılandan aldığı bonoyu icra takibine koyduğuna dair beyanına karşın, katılanın bu beyanın aksini kanıtlar şekilde delil sunamaması karşısında, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.03.1989 tarih ve 1998/1 Esas, 1989/2 Karar sayılı içtihadında da açıklandığı üzere, senedin bedelsiz kaldığının ya da anlaşmaya aykırı kullanıldığının yazılı delille ispatlanmasının zorunlu olmasına rağmen, katılanın borcunu ödediğine dair yazılı delil ibraz edememesi hususları gözetilerek, mahkeme tarafından sanıklar hakkında verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiş olup, katılanın bonoya imza atıp vermiş olması karşısında TCK’nın 209/2. maddesinde belirtilen açığa imzanın kötüye kullanılmasının söz konusu olmaması nedeniyle, tebliğnamede bu yönde bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

SONUÇ : Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanın temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 21.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/13188 Karar: 2014/12514 Tarih: 23.06.2014

  • TCK 156. Madde

  • Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

12.9.2007 tarihli asıl kararın, süresi içerisinde 18.9.2007 tarihinde sanık müdafii tarafından temyiz edildiği, 24.9.2007 tarihli ek kararın ise sanık müdafiine tebliğ edildiğine dair dosyada bir tebligat bulunmadığı dikkate alınarak, müdafiin 17.10.2007 tarihli temyiz dilekçesinin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek yapılan incelemede,

Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 4.10.1993 gün ve 1993/2-187/227 Sayılı kararında açıklandığı üzere, tür ve miktarı itibariyle kesin olan kararların suç vasfına yönelik temyizi halinde Yargıtay’ca inceleme yapılmasının olanaklı bulunması, o yer Cumhuriyet savcısının temyizinin de suç vasfına yönelik olduğunun anlaşılması karşısında usul ve yasaya aykırı bulunan 24.9.2007 gün 2006/145 Esas, 2007/59 Ek Karar sayılı temyiz isteminin reddi kararının kaldırılarak, 12.9.2007 tarihli mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

Katılanların sanıktan 31.000 TL karşılığında adi sözleşme ile bir taşınmaz aldıkları, bu alım karşılığında 1.000 TL peşin, geri kalan borç için 14.000 ve 16.000 TL için ayrı ayrı iki adet bono tanzim edildiği, bono bedellerinin daha sonra ödendiği, sanığın da tanıklar huzurunda senedi katılana ibraz ettiği, yine tanıklar huzurunda senedin yırtılmak suretiyle imha edildiği, daha sonra sanığın avukatı aracılığıyla, katılanlara 19.9.2006 tarihinde bir ödeme ihtarnamesi yazısı gönderdiği, bu yazıda, senet bedelinin üç gün içinde ödenmemesi halinde icraya konulacağının yazıldığı, bu yazıyı alan katılanların, yanlarına tanık E.’u da alarak sanığın yanına gittikleri, sanığın, taşınmazın bedelinin daha yüksek olduğunu, 8.000 TL daha verilmesi halinde senedi verebileceğini, imha edilen senedin kendisi tarafından oluşturulan sahte senet olduğunu söylediği, bunun üzerine katılanların 5.000 TL ödemeyi kabul ettikleri, ama bu paranın henüz sanığa ödenmediği, sanığın bu şekilde senet bedeli ödenmesine rağmen, kendisinin oluşturduğu sahte senedi katılana verip gerçek olan senetmiş gibi imha ettirerek, asıl senedin kendisinde kalmasını sağladığı, daha sonra elinde kalan senedi icraya koymadan katılanlara karşı kullanmaya çalıştığı, böylece haksız menfaat temin etmeye çalıştığının iddia edildiği olayda,

Eylemin, dolandırıcılığa teşebbüs ve bir hukukî ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla dolandırıcılığa teşebbüs suçu kapsamında kalmadığı dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK’nın 156. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 5.2.2013 tarih ve 2012/11-1086 Esas ve 2013/40 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, bedelsiz senedin kullanıldığını iddia eden kişinin bunu yazılı delille ispatlaması gerektiği dikkate alınarak ve katılanların da, yaptığını belirttiği ödemelere dair yazılı bir delil sunamadığı gibi sanığın savunmasının aksinin kanıtlanamadığı anlaşılmakla, suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle 5271 Sayılı CMK’nın 223/2-a maddeleri kapsamında sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 23.06.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas: 2011/16427 Karar: 2012/37695 Tarih: 23.05.2012

  • TCK 156. Madde

  • Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

Bedelsiz senedi kullanma suçunun oluşabilmesi için; sanığın elinde borçlusunca bedelinin tamamı ya da kısmen ödenmiş bir senet olmalı ve bunu kısmen veya tamamen ödenmemiş gibi tahsile sokması veya bir başkasına devretmesi gerekmektedir. Borcun bir bölümü ödenmiş ve geri kalan miktar için elinde tuttuğu senedi, tümü veya kalandan fazla miktarı için kullanan sanığın fiili de bedelsiz senedi kullanma suçunu oluşturacaktır.

Somut olayda;

Sanığın yetkilisi olduğu pansiyonda öğrenci olan kızının eğitim sezonu sonuna kadar 8 ay kalacak olması nedeniyle müştekinin sanığa 1600 TL meblağlı senet verdiği, ilki elden 5 aylığı posta çekiyle ödediği sırada bitime iki ay kala pansiyonun kaymakamlıkça kapatılması nedeniyle kızının başka pansiyona gitmek zorunda kalması nedeniyle müştekinin ödemeyi durdurduğu son iki ayda kalma gerçekleşmediğinden ödeme gerekmeyeceği ve kalınmış olan 6 aylık kısma tekabül eden 1200 TL’nin ödenmiş olduğu halde tamamen bedelsiz kalan senedi hatta son kısım dikkate alınmamış olsa dahi 1200 TL’lik kısmı ödenmiş olan senedi diğer sanığa ciro ederek, kısmen veya tamamen ödenmemiş gibi 1200 TL’lik kısmı üzerinden icra takibi yoluyla tahsile sokması karşısında sanıkların 5237 sayılı TCK’nın 156/1. maddesi gereği mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, katılanın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA ), 23.05.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/10313 Karar : 2018/184 Tarih : 16.01.2018

  • TCK 156. Madde

  • Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

Katılan Hazinenin tefecilik suçundan kurulan hükümleri temyiz ettiği anlaşılmakla incelemenin, tefecilik suçundan sanıklar müdafii ve katılan vekilinin, bedelsiz senedi kullanma suçundan ise sanıklar müdafiin temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:

Tefecilik suçundan sanık … hakkında kurulan mahkumiyet, sanık … hakkında kurulan beraat hükmünün incelenmesinde;

Sanık … hakkında kurulan mahkumiyet hükmü yönünden, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı, 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren TCK’nın 53. maddesiyle ilgili iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.

Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan kurulan mahkumiyet hükmü ile delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin ve sanık müdafiin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,

Sanıklar hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde ise;

02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanıklara isnat

edilen TCK’nın 156/1. maddesi kapsamındaki bedelsiz senedi kullanma suçu söz konusu değişiklikten önce de uzlaşma kapsamında ise de, 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 24 ve 25. fıkralarındaki uzlaştırma bürosuna ilişkin düzenleme dikkate alınıp, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 2 ve 7. maddeleri de gözetilerek, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının bu kapsamda tekrar değerlendirilip belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Kanuna aykırı, sanıklar müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/2459 Karar : 2018/1905 Tarih : 20.03.2018

  • TCK 156. Madde

  • Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

Bedelsiz senedi kullanma ve güveni kötüye kullanma suçlarından, sanık hakkında verilen düşme hükümleri, o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü,

Müşteki …’in, tanık …’dan satın aldığı araba nedeniyle 3 adet senet düzenleyerek verdiği, bu senetlere ilişkin borcunu ödedikten sonra tanık …’dan senetleri kendisine getirmek üzere sanığa vermesini istediği, sanığın da diğer senetleri müştekiye teslim etmesine rağmen suça konu 20.000 TL bedelli senedi, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunarak, müşteki ve şirketi aleyhine icra takibi başlattığı, bu surette sanığın güveni kötüye kullanma ve bedelsiz kalan senedi kullanma suçlarını işlediği iddia olunan somut olayda,

Kovuşturma aşamasında müşteki tarafından verilen 24/01/2014 havale tarihli dilekçe ile sanık hakkında ki şikayetinden vazgeçtiğini beyan etmesi, sanığın da bu şikayetten vazgeçmeyi kabul etmesi ve TCK 155/1. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçu ile TCK 156/1. maddesinde düzenlenen bedelsiz senedi kullanma suçunun takibinin şikayete bağlı olması karşısında, sanık hakkında verilen düşme hükmünde her hangi bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer Cumhuriyet savcısının suç vasfına ve verilen kararın hatalı olduğuna yönelik temyiz itirazının reddiyle hükmün ONANMASINA, 20/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 23. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/19290 Karar : 2016/397 Tarih : 19.01.2016

  • TCK 156. Madde

  • Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Katılanın aldığı hayvan karşılığında sanığa 10.000 TL bedelli bono verdiği, sonrasında katılanın senetten doğan borcunu ödeyerek borçlusu olduğu senedi istediği, bunun üzerine sanığın katılana imza kısmı yırtık ancak diğer bilgileri aynı olan başka bir senet verip asıl senedi icra takibine koyduğu anlaşıldığından bedelsiz senedi kullanma suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ( ONANMASINA ), oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 14. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/15411 Karar : 2014/7077 Tarih : 14.04.2014

  • TCK 156. Madde

  • Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.

Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.

Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

Katılan Ü…’in temyiz talebinde bulunmayan sanık A…‘den 21/09/2006 tarihinde 30.000 TL borç aldığı, karşılığında da 21/12/2006 vadeli 30.000 TL bedelli bonoyu imzalayarak verdiği, katılan Ü…’in babası olan katılan R…‘in de kefil olarak senede imza attığı, sanık H…’in temyiz talebinde bulunmayan diğer sanıklar A… ve Mehmet F… ile birlikte …ilçesine giderek senedin renkli fotokopisini çektirdikleri, daha sonra katılanın 21/12/2006 günü borcu olan 30.000 TL yi işyerine gelen sanık A…’a ödediği, bunun karşılığında sanık A…’ın renkli fotokopi olan 30.000 TL bedelli senedi yırtarak katılan Ü…’e verdiği, birkaç saat geçtikten sonra katılan Ü…’in …`da bulunan iş yerine sanık H…’in diğer sanıklar ile birlikte geldikleri, sanık A…’ın katılandan 30,000 TL borcu ödemesini, verdiği bononun sahte olduğunu ve asıl senedin kendisinde bulunduğunu söylediği, katılanın şikayetçi olduğu, bu şekilde gerçekleşen eylemin bedelsiz senedi kullanmaya teşebbüs suçunu oluşturduğu gözetilmeden, oluşa uymayan gerekçeyle unsurları oluşmayan dolandırıcılık suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet Savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/8388 Karar : 2014/2097 Tarih : 6.02.2014

  • TCK 156. Madde

  • Bedelsiz Senedi Kullanma Suçu

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.

Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.

Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

Katılanın aldığı 15.000,00 TL borç karşılığında sanığa senet verdiği, borcunun 6.000,00 TL’sini ödediği, kalan 9.000,00 TL’lik kısmını da yanında çalışan tanık M… ve sanığın babası olan tanık A. ile birlikte gönderdiği, parayı alan sanığın gerçek senet yerine, katılanın imzasını taklit ederek düzenlediği ikinci bir senedi verdiği, ardından suça konu senet aslı ile katılan aleyhine icra takibine başladığının iddia edildiği

somut olayda; sanığın bedeli ödenmiş bir senedi kullanarak icra takibi yapması şeklinde gerçekleşen eyleminin TCK’nın 156. maddesinde düzenlenen bedelsiz senedi kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden suçun hukuki vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması,

Kabule göre de; Sanığın, eylemini icra dairesini aracı kılmak suretiyle gerçekleştirmesi karşısında TCK’nın 158/1-d maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunun oluşacağı gözetilmeden suçun hukuki vasfında hataya düşülerek TCK’nın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunun temel şekliyle cezalandırılmasına karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS