Zorunluluk Hali
TCK Madde 147
(1) Hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
TCK Madde 147 Gerekçesi
Madde metninde, hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi hâlinde, zaruret hâlinin varlığı kabul edilmektedir. Ağır ve acil ihtiyaç, örneğin hasta olan çocuk için ilâç çalınması, açlık nedeni ile gıda maddesi çalınması gibi hâlleri kapsar. Ancak, bu durumda hâkime olayın mahiyetine göre, verilecek cezada indirim yapma veya ceza vermekten sarfınazar etme konusunda takdir yetkisi tanınmıştır.
TCK 147 Hırsızlık Suçunda Zorunluluk Hâli Yargıtay Kararları
Ceza Genel Kurulu 2022/588 E. , 2023/201 K.
- TCK 147
- Değer azlığı hali ile zorunlu bir ihtiyacı karşılamak üzere hırsızlık, yani zorunluluk halinde hırsızlık birbirinden farklı kavramlardır.
TCK’nın 145. maddesinde; “(1) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” hükmü yer almakta iken anılan hüküm, 29.06.2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile; “(1) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
Madde ile hırsızlık suçlarında, suça konu değerin azlığı nedeniyle hâkime, cezada indirim yapma veya ceza vermeme yönünde geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır.
Yargıtay 6. Ceza Dairesinin, değer azlığı ile ilgili olan ve bu konudaki içtihada daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma şeklinde yansıtılan görüşünün, TCK’nın 145. maddesi uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün görülmemekte ve maddenin uygulanabileceği hâllerden biri olarak kabul edilmekte ise de maddenin sadece bu tanımlamayla sınırlandırılması mümkün değildir. TCK’nın 145. maddesinin gerek ilk şekli gerekse değiştirilmiş biçimi ortak biçimde, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. Değer azlığı ile kanun koyucu tarafından neyin kastedildiği, tereddütleri önleyecek biçimde açıklığa kavuşturulmamış, rakamsal bir sınırlandırma getirilmemiş fakat hâkime, yargılama konusu maddi olayla ilgili olarak takdir ve değerlendirme yetkisi tanınmıştır. Ne var ki, kanun koyucu, hâkimin takdirini, soyut ve farklı bir disiplinle sınırlandırmıştır. O da; az olarak kabul edilecek değerin, hâkimin takdirinde ceza vermekten vazgeçmesini gerektirecek ölçüde ehemmiyetsiz olması, başka bir ifade ile değere dayalı ihlalin ceza verilmemeyi nasafeten haklı saydıracak alt düzeyde bulunmasıdır. Hâkim, çalınan veya çalınmaya kalkışılan bu değerin azlığını ya indirimli bir cezayla ya da suçun işlenmesindeki özellikler itibarıyla ceza vermemekle değerlendirebilecektir.
Maddenin ilk metninden sonraki değişiklikte; “suçun işleniş şekli ve özellikleri göz önünde bulundurularak” ibaresinin, “cezada indirim” seçeneğinden sonra ve “ceza vermekten vazgeçilebilir” seçeneğinden önce yazılmasının, suça konu malın değerini farklılaştırmayacağı açıktır. Bu nedenle; az ceza verme seçeneğinde daha yüksek değerin aranacağı, ceza vermekten vazgeçme hâlinde ise daha az bir değerin aranmasının gerekli olduğu sonucuna ulaşılmamalıdır.
Bu itibarla, TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında, 765 sayılı Kanun’un 522. maddesinde öngörülen “hafif” ya da “pek hafif” kavramlarıyla irtibatlı bir yoruma girilmemeli, Yargıtaydan, anılan maddenin uygulanması sürecindeki içtihatlarına paralel şekilde, yıllık değer ölçülerini belirlemesi beklenmemelidir. TCK’nın 145. maddesinin düzenleniş amacı gözetilmeli, belirtilen hükmün 765 sayılı Kanun’un 522. maddesinden farklı olduğu kabul edilmelidir.
Hâkim, suça konu eşyanın değerinin az olup olmadığı yönündeki değerlendirmenin yanı sıra her somut olayda, suçun işleniş şekli, mağdur veya sanığın konumu, olayın gerçekleştiği yer ve zamanı dikkate almalı, TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde belirlediği hapis cezası ile suça konu eşyanın değerini karşılaştırarak hakkaniyet ilkesini de gözetmek suretiyle ceza adaletini sağlamalıdır. Görüldüğü gibi madde ile getirilen sistem, sadece malın değerinin objektif ölçütlere göre belirlenerek, cezadan indirim yapılması veya ceza verilmemesinden ibaret değildir. Kimi hâllerde belirlenen hapis cezasının, suça konu eşyanın değerinin azlığı karşısında ağır olacağı düşünülebilir ise de örneğin, bir kişinin sınav belgesinin çalınarak sınava girmesinin engellendiği bir durumda, suça konu sınav belgesinin değeri az olmakla birlikte olay sebebiyle suç mağdurunun telafisi imkânsız bir duruma düşmüş olması nazara alınarak hakkaniyet ilkesi gereğince maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilebilecektir. Buna göre her somut olayda mağdurun konumu, failin kişiliği ve suçun işleniş şekli ayrı ayrı değerlendirilmeli, faili, meydana gelen haksızlığa iten etkenler ve bu haksızlığın mağdur üzerindeki etkileri de gözetilerek, maddenin uygulanıp uygulanmayacağı ve özellikle ceza verilmeme hâliyle ilgili seçeneğin, failin eylemine uygun düşüp düşmeyeceği belirlenmeli ve şekillenen takdirin gerekçesi kararda gösterilmelidir.
Ancak burada TCK’nın 147. maddesinde düzenlenen “ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için hırsızlık suçunun işlenmesi” hâli ile 145. maddede öngörülen değer azlığı kavramı karıştırılmamalıdır. 145. maddede öngörülen değer azlığı ile zorunluluk hâlini düzenleyen 147. maddenin uygulanma şartları birbirinden farklı olup 147. maddenin ayırıcı ölçütü, hırsızlığın ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için yapılmasıdır. Burada hırsızlığın konusu olan malın değerinin az veya çok olmasının herhangi bir önemi yoktur. Örneğin, ölümcül bir hasta için eczaneden çok pahalı bir ilacın çalınması söz konusu olabilir. Buradaki ölçüt değer değil, ağır ve acil bir ihtiyaç için bu malın çalınmasıdır.
Buna karşılık TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasındaki en önemli kriter, kuşkusuz değer ölçüsüdür ve bu değerin ceza vermeme ya da belirlenecek bir oranda indirim uygulama hâlini haklı saydıracak düzeyde az olması gerekir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 20.06.2017 tarihli ve 733-341 sayılı; 27.11.2018 tarihli ve 1043-577 sayılı kararlarında da anılan hususlara işaret edilmiştir.
YARGITAY 22. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/13301 Karar: 2016/8336 Tarih: 17.05.2016
-
TCK 147. Madde
-
Zorunluluk Hâli
1- Askerdeyken çarşı iznine çıkan sanığın mağdura ait bahçenin olduğu bölgeye ticari bir taksiyle giderek uyuşturucu kullandığı, nasıl olduğu belirlenemeyen şekilde yaralandığı, belirlenemeyen bir saatte havanın karanlık ve yağışlı olması nedeniyle mağdurun bahçesinde bulunan bina vasfındaki kulübeye giderek, elbiselerini çıkardığı ve mağdurun deri ceket ve ayakkabılarını giydiği, daha sonra olay yerine yakın bölgede araziden şişe toplayan tanıklar
Taşkın ve Ali isimli şahısların sanığın yardım istediğini duymaları üzerine kulübeye gittikleri, sanığı yerde yaralı vaziyette görüp sırtlarına alarak devlet hastanesine götürdükleri, hastanede kolluk görevlilerine tanıkların verdiği bilgi üzerine olay yeri ve mağdurun tespit edildiği, mağdurun eşyaları teşhis etmesi üzerine kendisine teslim edildiği, tanıkların sanığı götürürken sanığın kendi giysilerinin kulübede kaldığı, kulübede başka eşyalar da bulunmasına rağmen çalınmadığı, sanığın da savunmasında hırsızlık yapma amacı olmaksızın sadece sığınmak amaçlı kulübeye girdiğini, kendi giysilerinin ıslak ve çamurlu olması nedeniyle mağdura ait giysileri kullandığını, zor durumda kaldığı için sözkonusu eşyaları kullandığını savunduğu olayda, sanığın savunmasının aksine, mağdura ait kulübeye hırsızlık amacıyla girdiğine, ayrıca yararlanma kastı taşıdığına ilişkin somut ve inandırıcı kanıtların neler olduğu da kararda gösterilip tartışılmadan ve de olayda TCK’nın 147. maddesinin, olanaklı görülmemesi durumunda ise 145. maddesinin uygulanma olanağı değerlendirilmeden yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması,
2-TCK’nın 151/1. maddesinde tanımlandığı üzere, başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yokedilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşan mala zarar verme suçu açısından: somut olayda sanığın TCK’nın 21/1. maddesinde öngörüldüğü şekilde, bu suçun kanuni tanımındaki unsurlarını bilerek ve isteyerek zarar verme kastıyla hareket ettiğine dair somut kanıtların neler olduğu tartışılıp değerlendirilmeden mahkumiyetine hükmedilmesi,
3- Mağdurun bahçesi içerisinde bulunan ve devamlı içinde ikamet edilmeyen bağ evi niteliğindeki kulübe tarzı binanın ikamet amaçlı kullanılmadığı, bu nedenle konut niteliğinin olmadığı gözetilmeksizin, sanığın konut dokunulmazlığını ihlal suçundan mahkumiyetine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık Murat’ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 17.05.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2014/9942 E. , 2014/31481 K.
- TCK 147
- Hırsızlık suçunda zorunluluk halinin varlığı halinde ceza verilmesine yer olmadığına karar veririlir.
Olay günü, çok sayıda kişinin karıştığı kavgada bıçakla yaralanan arkadaşı İ.. Ö..’ı hastaneye yetiştirmek amacıyla ekip aracını çalan sanığın arkadaşını hastaneye götürdüğü, aracın da kolluk kuvvetleri tarafından hemen acil servis önünde bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin TCK’nın 147. maddesinde düzenlenen “zorunluluk hali” kapsamında kaldığı, bu nedenle sanık hakkında CMK’nın 223/3-b bendi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken, hukuka uygunluk nedeni bulunduğundan bahisle yazılı şekilde beraat kararı verilmiş olması, bozma nedenidir
YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/9942 Karar: 2014/31481 Tarih: 11.11.2014
-
TCK 147. Madde
-
Zorunluluk Hâli
Suç tarihi 27.12.2011 tarihi olduğu halde, 5271 sayılı CMK.nın 232/2-c maddesine aykırı olarak 28.12.2011 olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edildiğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Olay günü çok sayıda kişinin karıştığı kavgada bıçakla yaralanan arkadaşı İ.’ı hastaneye yetiştirmek amacıyla ekip aracını çalan sanığın arkadaşını hastaneye götürdüğü, aracın da kolluk kuvvetleri tarafından hemen acil servis önünde bulunduğunun anlaşılması karsısında, sanığın eyleminin TCK’nın 147. maddesinde düzenlenen “zorunluluk hali” kapsamında kaldığı, bu nedenle sanık hakkında CMK’nın 223/3-b bendi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken, hukuka uygunluk nedeni bulunduğundan bahisle yazılı şekilde beraat kararı verilmiş olması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş katılan vekilinin temyiz istemi bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 11.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2011/6329 Karar: 2011/39140 Tarih: 21.11.2011
-
TCK 147. Madde
-
Zorunluluk Hâli
Oluşa ve dosya içeriğine göre, işyerindeki sayacı borç nedeniyle söküldüğü halde, doğrudan bağlantı yaparak sayaçsız kaçak elektrik kullandığı sabit olan sanığın eyleminde 5237 sayılı TCK’nın 147. maddesindeki ağır ve acil ihtiyacı karşılama unsurunun bulunmadığı gözetilmeden, sanığın mahkumiyeti yerine, borç nedeniyle sayacın sökülüp elektrik kullanmasının engellenmesi ve karanlıkta kalmamak için zaruret halinde elektrik kullanmakta suç işleme kastının bulunmadığı, olayın hukuki ihtilaf mahiyetinde olması şeklindeki oluşa uygun olmayan gerekçelerle beraatine karar verilmesi,
Kabule göre de; sanığın zaruret halinde olduğunun kabul edilmesi karşısında 5271 sayılı CMK’nın 223/4. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken beraatine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi (BOZULMASINA), 21.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2009/29489 Karar: 2010/33729 Tarih: 15.12.2010
-
TCK 147. Madde
-
Zorunluluk Hâli
5237 sayılı TCK.nun 147. maddesinde, hırsızlık suçunun ağır ve acil ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde olayın özelliğine göre verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebileceği düzenlenmiş olup, inceleme konusu davada, dam direğinden hat çekmek suretiyle kaçak elektrik kullanıldığının belirlenmesi nedeniyle hırsızlık suçundan yargılanan sanığın, maddi durumunun iyi olmaması ve eşinin yeni doğum yapması nedeniyle borçtan dolayı kesik olan elektriği evin çatısından doğrudan bağlantı yaparak kullanmak zorunda kaldığı yönündeki savunmasına itibar edilerek, eylem, TCK.nın 147. maddesi kapsamında değerlendirilmiş ise de, kaçak tespit tutanağı ile üç eve bağlantı yapıldığının belirlenmesi, tutanak düzenleyici tanıkların da, dam direğinden hat çekilerek üç eve elektrik götürüldüğünü tespit ettiklerini belirtmeleri ve bilirkişi raporundan, sanık ile babasına ait üç eve kaçak bağlantı yapıldığının nüfus aile kaydından da, sanığın eşinin tespit tarihinden yaklaşık 1,5 ay önce 10.05.2004 tarihinde doğum yaptığının anlaşılması karşısında, zorunluluk halinden söz edilemeyeceğinden, 5237 sayılı TCK.nun 147. maddesinin uygulanma koşulları oluşmadığı gibi atılı suçun türü ve işleniş şekli itibariyle TCK.’nın 145. madDesinin de uygulanamayacağı gözetilerek, yargılamaya devamla toplanan delillere göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle 5237 sayılı TCK.nun 145, 147. maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı (BOZULMASINA), 15.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2008/37264 Karar: 2009/44523 Tarih: 25.11.2009
-
TCK 147. Madde
-
Zorunluluk Hâli
5237 sayılı TCK’nUn 147. maddesine göre hırsızlık suçunun ağır ve acil ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre verilecek cezadan indirim yapılabileceği gibi, ceza verilmekten de vazgeçilebileceği belirtilmiştir. Olayımızda, sanığın tansiyon köprüsü düşük halde kaçak elektrik kullandığı iddiası ile hakkında tutanak düzenlenmiş, sanık oğlunun beynindeki rahatsızlık dolayısıyla yatalak olduğunu, tedavisi olmayıp, elektrikle çalışan bir cihaz yardımı ile yaşayabildiğini, sosyal güvenceleri ve gelirleri olmadığından atılı suçu işlediğini savunmuş ise de, dosyada mevcut “gömme izin kağıdına” göre, sanığın oğlunun suç tespit tutanağından önce 16.08.2004 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK’nun 147. maddesinin şartlarının oluşmadığı gözetilerek duruşmaya devamla toplanan delillere göre bir karar verilmesi gerekirken, sanığın atılı suçu ağır ve acil ihtiyaçlarını karşılamak kastıyla işlediği ve zorunluluk hali bulunduğu şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle 5237 sayılı TCK’nun 147. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı istem gibi ( BOZULMASINA ), 25.11.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/4172 Karar : 2018/10541 Tarih : 17.09.2018
-
TCK 147. Madde
-
Zorunluluk Hâli
Antalya Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Sanık hakkında işyeri dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesinde;
Hükmolunan cezanın miktarı ve türü gözetildiğinde, 5271 sayılı CMK’nın 286/2-a maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adli para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının temyizleri mümkün olmadığından, sanık … ve müdafiinin temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
II-Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelenmesine gelince;
5271 sayılı CMK’nın 288. maddesinin ‘‘Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.’’, aynı Kanun’un 294. maddesinin ‘‘Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.’’ ve aynı Kanun’un 301. maddesinin ‘‘Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.’’ şeklinde düzenlendiği de gözetilerek sanığın temyiz isteminin malın değerinin az olması nedeniyle cezasından indirim yapılması gerektiğine, sanık müdafiinin temyiz isteminin ise, eylemin TCK’nın 141/1. maddesi kapsamında kaldığına, sanığa aynı eylem ile hem TCK’nın 142/2-h hemde TCK’nın 116/2-4. maddesinin uygulanması nedeniyle fazla ceza verildiğine, malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesinin uygulanması ve sanığın madde etkisi altında ve zorunlu sebeplerle hırsızlık yapması sebebiyle TCK’nın 147. maddesi gereğince cezasından indirim yapılması gerektiğine yönelik olduğu belirlenerek anılan sebeplere yönelik yapılan incelemede;
Dosya içeriğine göre, sanığın müştekinin işyerine gece vakti girerek kasada bulunan 200,00 TL’yi çaldığı, müştekinin zararını gidermediği, eylemin bina içerisinden gerçekleşmesi nedeniyle TCK’nın 142/2-h maddesinin uygulanmasının doğru olduğu, hırsızlık suçunun yanında işyeri dokunulmazlığı suçunun işlenmesi halinde her iki suçtan dolayı da ceza verileceği, çalınan para dikkate alındığında TCK’nın 145. maddesinin uygulanmamasının isabetli olduğu, TCK’nın 147. maddesinin şartlarının gerçekleşmediği, sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla istinaf isteminin esastan reddine dair karar hukuka uygun bulunduğundan, sanık … ve müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz nedenlerinin reddiyle, CMK’nın 302/1. maddesi uyarınca, usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİNE, 17.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/19800 Karar : 2018/11199 Tarih : 11.09.2018
-
TCK 147. Madde
-
Zorunluluk Hâli
I-Suça sürüklenen çocuk … hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
Suça sürüklenen çocuk müdafiinin yüzüne karşı verilen hükmü 1412 Sayılı CMUK’nun 310/1. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süreden sonra 09/05/2016 tarihinde temyiz eden suça sürüklenen çocuk …‘in temyiz isteminin aynı kanunun 317. maddesi gereğince tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-Suça sürüklenen çocuklar … ve … hakkında konut dokunulmazlığını ihlal ve mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre suça sürüklenen çocuklar … ve … müdafiinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
III-Suça sürüklenen çocuklar … ve … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Suça sürüklenen çocukların montları çaldıktan sonra giyinerek bir kısmının binanın çatı katına çıktıkları, …‘nin ise caddede yürümekte iken önleyici kuvvet görevlilerince şüphe üzerine yakalandığı böylelikle suça konu eşyaların müşteki kurumun hakimiyet alanından çıktığı ve suça sürüklenen çocukların hakimiyet alanına geçtiği anlaşılan olayda;mahkemenin uygulamasında bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamade bozma isteyen no’lu düşünceye iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.Ancak;
1-Suça sürüklenen çocukların aşamalarda alınan savunmalarında; hırsızlık kastlarının bulunmadığını, olay tarihinde havanın soğuk olması nedeniyle üşüdüklerini ve bu nedenle suça konu yere girerek Belediye personeline ait montları aldıklarını beyan etmeleri, 18.03.2013 tarihli tutanak içeriğinde de çalına eşya olarak montlar ve kazağın bulunduğunu belirtmesi, suça konu yerden başkaca bir şeyin çalınmamış olması karşısında; suça sürüklenen çocukların suça konu eşyadan faydalanma amacıyla özel kasıt ile hareket ettiği, ancak TCK’nın 147. maddesinde “hırsızlık suçunun ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir” düzenlemesinin bulunduğu anlaşıldığından; TCK’nın 147. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu değerlendirilmeden yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması,
2-Tutanak içeriği ve suça sürüklenen çocuklar savunmasına göre, eylemin geceyin 01:00 sıralarında gerçekleştirildiğinin anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 143. maddesinin uygulanmamasısuretiyle eksik ceza tayini,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar … ve … müdafiinin temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 11/09/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/19791 Karar : 2014/21139 Tarih : 3.12.2014
-
TCK 147. Madde
-
Zorunluluk Hâli
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
5237 sayılı TCK’nın 147/1. maddesine göre, hırsızlık suçunun ağır ve acil ihtiyacı karşılamak için işlenmesi halinde, olayın özelliğine göre verilecek cezadan indirim yapılabileceği gibi, ceza verilmekten de vazgeçilebileceği belirtilmiştir. Olayımızda, sanığın 12,6 km uzaklıktaki köyüne gidebilmek amacıyla, mağdurun beyanına göre 560,00 TL parasını çaldığının anlaşılması karşısında; sanık hakkında, TCK’nın 147/1. maddesinde düzenlenen zorunluluk haline ilişkin düzenlemeye yanlış anlam vererek ve koşulları oluşmadığı halde hırsızlık suçundan, işyeri dokunulmazlığını ve mala zarar verme suçları yönünden ise uygulama olanağı bulunmadığı halde yazılı biçimde hüküm kurulması suretiyle, eksik ceza tayini, karşı temyiz bulunmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.
Diğer temiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
İstihdam edilmesi ve bir engel bulunması halinde görevlendirilmesi gereken sosyal çalışma görevlilerinin 18 yaşından küçük sanığın özelliklerini, toplumda yapıcı bir rol üstlenmesini ve mahkemece yararlanılabilecek toplumsal kaynakların tanınmasını sağlamak üzere düzenleyeceği sosyal inceleme raporu nedeniyle uzman eğitimciye ödenen ücretin, sanığa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi suretiyle Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … savunmanının temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığıyla CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasından, “Yargılama giderlerinden olan 100 TL sosyal hizmet uzman gideri ücretinin sanığa yüklenmesine” ilişkin bölüm çıkartılmak suretiyle, eleştiri dışında, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03/12/2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/34145 Karar : 2014/24066 Tarih : 21.10.2014
-
TCK 147. Madde
-
Zorunluluk Hâli
Dosya kapsamına göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1-Suça sürüklenen çocuk hakkında, Çocuk Koruma Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik’in 20/1-7. maddesi ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 12-15 yaş grubu içerisinde bulunan suça sürüklenen çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılmasının gerekli olduğu, mahkemece sosyal inceleme raporuna gerek görülmediği taktirde ise gerekçesinin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-5237 sayılı TCK’nın 145. ve 147. maddelerinin hırsızlık suçu için şahsi cezasızlık sebebi olarak düzenlendiği, işyeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçları yönünden anılan maddelerin uygulama olanağının bulunmadığı gözetilerek suça sürüklenen çocuk hakkında işyeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçlarından yazılı şekilde ceza verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi,
3-Olay günü suça sürüklenen çocuğun, yakınana ait eczanenin camını taşla kırıp, içeri girdikten sonra alarmın çalması üzerine olay yerinden kaçması sonucu çevrede yapılan araştırmada yakalandıktan sonra eczaneye uyuz olduğu için ilaç almak amacıyla camı kırarak girdiğini beyan etmesi karşısında, suça sürüklenen çocuğun böyle bir hastalığının bulunup bulunmadığının olay tarihinde ve öncesinde kaldığı kurumlardan araştırılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 147. maddesinin uygulanma koşuları bulunup bulunmadığı araştırılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 21/10/2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/5185 Karar : 2014/3183 Tarih : 10.02.2014
-
TCK 147. Madde
-
Zorunluluk Hâli
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Suç tarihinde eşi ile birlikte alışverişe giden sanığın toplam değeri 147.60 TL olan suça konu dört adet çocuk mamasını eşinin omuz çantasına koyarak eşinin almış olduğu diğer ürünlerin bedelini ödediği halde mamaların bedelini ödemeden kasadan geçmesini sağlaması,ardından sanığın değeri 47.00 TL olan bir adet bilgisayar çantasını kendi eline alarak kasadan yine ödeme yapmadan çıkması şeklinde gerçekleşen eyleminde TCK’nın 147.maddesindeki zorunluluk hali söz konusu olmadığı gibi sanık hakkında alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilmesinde gösterilen gerekçelerde yasal ve yeterli olduğundan tebliğnamedeki bozma düşüncesine katılınmamış diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen velayet hakkından vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3.fıkrası uyarınca sadece sanığın kendi alt soyu yönünden koşullu salıvermeye kadar uygulanabileceğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş,sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün 1412 Sayılı CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA,ancak bu aykırılığın aynı kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan,sanık hakkında TCK’nın 53/1-c maddesinde belirtilen kendi alt soyu üzerindeki velayet hakkından vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin aynı maddenin 3.fıkrası uyarınca koşullu salıvermeye kadar uygulanmasına,karar verilmek suretiyle diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,10/02/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.