0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Malın Değerinin Az Olması

TCK Madde 145

(1) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/16 md.) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.


Makaleler :


TCK Madde 145 Gerekçesi

Madde metninde, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle cezada indirim yapılması veya ceza vermekten sarfınazar edilmesi konusunda hâkime takdir yetkisi tanınmıştır.


TCK 145 Hırsızlık Suçunda Malın Değerinin Az Olması Yargıtay Kararları


Ceza Genel Kurulu 2022/590 E. , 2023/548 K.

  • TCK 145
  • Malın değerinin azlığı nedeniyle indirime ilişkin genel şartlar

Hâkim, suça konu eşyanın değerinin az olup olmadığı yönündeki değerlendirmesinin yanı sıra her somut olayda, suçun işleniş şekli, mağdur veya sanığın konumu, olayın gerçekleştiği yer ve zamanı dikkate almalı, TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde belirlediği hapis cezası ile suça konu eşyanın değerini karşılaştırarak hakkaniyet ilkesini de gözetmek suretiyle ceza adaletini sağlamalıdır. Görüldüğü gibi madde ile getirilen sistem, sadece malın değerinin objektif ölçütlere göre belirlenerek cezadan indirim yapılması veya ceza verilmemesinden ibaret değildir. Kimi hâllerde belirlenen hapis cezasının, suça konu eşyanın değerinin azlığı karşısında ağır olacağı düşünülebilir ise de örneğin, bir kişinin sınav belgesinin çalınarak sınava girmesinin engellendiği bir durumda, suça konu sınav belgesinin değeri az olmakla birlikte olay sebebiyle suç mağdurunun telafisi imkânsız bir duruma düşmüş olması nazara alınarak hakkaniyet ilkesi gereğince maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilebilecektir. Buna göre her somut olayda mağdurun konumu, failin kişiliği ve suçun işleniş şekli ayrı ayrı değerlendirilmeli, faili, meydana gelen haksızlığa iten etkenler ve bu haksızlığın mağdur üzerindeki etkileri de gözetilerek, maddenin uygulanıp uygulanmayacağı ve özellikle ceza verilmeme hâliyle ilgili seçeneğin, failin eylemine uygun düşüp düşmeyeceği belirlenmeli ve şekillenen takdirin gerekçesi kararda gösterilmelidir.


Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/22134 E. , 2022/16576 K.

  • TCK 145
  • TCK m.145 gereği ceza verilebilmesi için malın değerinin az olması kural olarak yeterlidir, “daha çoğunu alma imkanı varken daha azını alma” şartı uygulanamamalıdır.

Oluş ve dosya içeriğine göre, suça sürüklenen çocukların mağdurların üstlerinden 27 ve 10 TL paraları aldığı olayda, suça sürüklenen çocuklar hakkında herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin değer azlığı indirimi uygulanmamıştır. TCK’nın “Daha az cezayı gerektiren hâl” başlıklı 150/2. maddesinde; “Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir.” denilmektedir. Maddenin gerekçesinde ise; “Maddenin ikinci fıkrasında, yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılması gerektiği kabul edilmiştir.” açıklamasına yer verilmiştir. TCK’nın 145. maddesiyle daha az ceza verilmesini gerektiren bir nitelikli hâl olarak “Değer azlığı”, hırsızlık suçu bakımından da -suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” ibaresi ilâvesiyle- hüküm altına alınmış bir husustur.

Y.C.G.K.’nın 15.12.2009 günlü, 6/242-291 esas ve karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK’nın 145.(veya 150/2) maddelerinde veya gerekçelerinde “Daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” koşulu yoktur. Elbette değerin az olmasına ilaveten, daha çoğunu alma olanağı varken daha azı alınmış ise; bu maddeler sanık lehine uygulanmalıdır. Ancak; her iki maddenin, yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. TCK’nın 145 veya 150/2. maddeleri uyarınca faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması kural olarak yeterli olup, suç ve cezada kanunilik ilkesi ile aleyhe kıyas ve yorum yasağı gereği, kanunda bulunmayan başka bir koşul ihdas edilemez.

Hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.

TCK’nın 145 ve 150/2. maddelerinin uygulanmasında hâkime geniş bir takdir yetkisi tanınmış olup, TC Anayasası’nın 141/3, 5271 sayılı CMK’nın 34, 223, 230 ve 289. maddeleri uyarınca sözü edilen yetki kullanılırken, keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle açıklanmalı ve uygulama yapılmalıdır.

Öte yandan hâkim, TCK.’nın 145 veya 150/2. maddeleriyle kendisine tanınan takdir yetkisini kullanırken, evrensel ceza hukuku prensiplerinden olan ve ceza kanunlarımızın hazırlanmasında esas alınan, kanunilik, belirlilik, orantılılık ve ölçülülük ilkeleri, kıyas ve aleyhe yorum yasağı ile mükerrer değerlendirme yasağına uygun bir değerlendirme yapmak zorundadır. Bu açıklamalardan değer az ise, verilecek cezadan mutlaka indirim yapılmalıdır gibi bir anlam da çıkartılmamalıdır. Diğer bir anlatımla indirim yapıp yapmama hususu her somut olayda özenle değerlendirilmelidir.

Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Dairemizce benimsenen içtihatları uyarınca; rögar kapağı, plaka, sürücü belgesi, kimlik belgesi ve bankamatik kartı gibi eşyaların hırsızlık suçuna konu olması halinde, ortaya çıkan tehlike veya bunların yeniden çıkartılması için sarf edilecek emek ve mesai vb.’de gözetilerek değer azlığı indirimi yapılmamalıdır.

Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde, mağdurların üzerinden alınan 10 TL ve 27 TL’nin suç tarihi olan 10/09/2012 itibariyle paranın satın alma gücü ve günün ekonomik koşulları ile birlikte değerlendirildiğinde, suça sürüklenen çocuklara verilen cezada değer azlığı indiriminin yapılması gerekir.


Ceza Genel Kurulu 2022/590 E. , 2023/548 K.

  • TCK 145
  • Çalınan cami musluklarının değerinin TCK m.145’in uygulanması bağlamında tespit edilmesi gerekir.

Sanığın, katılanın müezzini olduğu caminin eklentisi niteliğinde bulunan, kendisi de ayrı bir yapı şeklindeki tuvalet bölümüne girerek dört adet musluk başlığını çaldığı anlaşılan dosya kapsamında; suçun işleniş şekli ve özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, değere dayalı ihlalin ceza verilmemesini nesafeten haklı saydıracak düzeyde olmaması nedeniyle somut olayda ceza verilmekten vazgeçilemeyecek ise de suça konu muslukların değerlerinin araştırılması, elde edilecek sonuca göre suç tarihinde paranın satın alma gücü ve ekonomik şartlar da gözetilerek sanık hakkında kurulan hükümde TCK’nın 145. maddesinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekirken eksik araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.


Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/5783 E. , 2021/20729 K..

  • TCK 145
  • Hırsızlık suçunda suçun konusu 78 TL değerinde olduğundan malın değerinin azlığı hükümleri uygulanmalıdır.

Sanığın, mağdurun çalıştığı marketten 78 TL değerindeki bir şişe rakıyı çalmaya kalkışmış olması karşısında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir.


Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/5499 E. , 2021/20636 K.

  • TCK 145
  • Hırsızlık suçunda suçun konusu 101 TL değerinde olduğundan malın değerinin azlığı hükümleri uygulanmalıdır.

Sanığın çaldığı bebek bezlerinin toplam değerinin 101 TL olduğunun anlaşılması karşısında; suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir.


Yargıtay 6. Ceza Dairesi Esas : 2021/5781 Karar : 2021/20730

  • TCK 145
  • Hırsızlık suçunun konusu malın değeri 40 TL olduğundan malın değerinin azlığı hükümleri uygulanmalıdır.

Sanığın toplam değeri 40 TL olan 2 kazağı çalmaya kalkışmış olması karşısında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle 5237 sayılı TCK`nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, bozma nedenidir.


Hırsızlık Suçunda Malın Değerinin Azlığı Nedir?

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2018/281 E. , 2019/695 K.

  • TCK 145
  • Hırsızlık suçunda malın değerinin azlığı kriterleri nelerdir?

Madde ile hırsızlık suçlarında, suça konu değerin azlığı nedeniyle hâkime, cezada indirim yapma veya ceza vermeme yönünde geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır. Yargıtay 6. Ceza Dairesinin, “değer azlığı” ile ilgili olan ve bu konudaki içtihada “daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” şeklinde yansıtılan görüşünün, TCK’nın 145. maddesi uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün görülmemekte ve maddenin uygulanabileceği hâllerden biri olarak kabul edilmekte ise de, maddenin sadece bu tanımlamayla sınırlandırılması mümkün değildir. TCK’nın 145. maddesinin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. Değer azlığı ile kanun koyucu tarafından neyin kastedildiği, tereddütleri önleyecek biçimde açıklığa kavuşturulmamış, rakamsal bir sınırlandırma getirilmemiş fakat hâkime, yargılama konusu maddi olayla ilgili olarak takdir ve değerlendirme yetkisi tanınmıştır. Ne var ki, kanun koyucu, hâkimin takdirini, soyut ve farklı bir disiplinle sınırlandırmıştır. O da; “az olarak kabul edilecek değerin” hâkimin takdirinde, ceza vermekten vazgeçmesini gerektirecek ehemmiyetsiz ölçüde olması, başka bir ifade ile değere dayalı ihlâlin ceza verilmemeyi nasafeten haklı saydıracak alt düzeyde bulunmasıdır. Hâkim, çalınan veya çalınmaya kalkışılan bu değerin azlığını ya indirimli bir cezayla ya da suçun işlenmesindeki özellikler itibarıyla ceza vermemekle değerlendirebilecektir.

Maddenin ilk metninden sonraki değişiklikte; “suçun işleniş şekli ve özellikleri göz önünde bulundurularak” ibaresinin, “cezada indirim” seçeneğinden sonra ve “ceza vermekten vazgeçilebilir” seçeneğinden önce yazılmasının, suça konu malın değerini farklılaştırmayacağı açıktır. Bu nedenle; “az ceza verme” seçeneğinde daha yüksek değerin aranacağı, “ceza vermekten vazgeçme” hâlinde ise daha az bir değerin aranmasının gerekli olduğu sonucuna ulaşılmamalıdır. Bu itibarla, 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında, 765 sayılı TCK’nın 522. maddesinde öngörülen “hafif” ya da “pek hafif” kavramlarıyla irtibatlı bir yoruma girilmemeli, Yargıtay’dan, anılan maddenin uygulanması sürecindeki içtihatlarına paralel şekilde, yıllık değer ölçülerini belirlemesi beklenmemelidir. 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin düzenleniş amacı gözetilmeli, belirtilen hükmün 765 sayılı TCK’nın 522. maddesinden farklı olduğu kabul edilmelidir.

Hâkim, suça konu eşyanın değerinin az olup olmadığı yönündeki değerlendirmenin yanı sıra her somut olayda, suçun işleniş şekli, mağdur veya sanığın konumu, olayın gerçekleştiği yer ve zamanı dikkate almalı, 5237 sayılı TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere, “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde belirlediği hapis cezası ile suça konu eşyanın değerini karşılaştırarak hakkaniyet ilkesini de gözetmek suretiyle ceza adaletini sağlamalıdır. Görüldüğü gibi madde ile getirilen sistem, sadece malın değerinin objektif ölçütlere göre belirlenerek, cezadan indirim yapılması veya ceza verilmemesinden ibaret değildir. Kimi hâllerde belirlenen hapis cezasının, suça konu eşyanın değerinin azlığı karşısında ağır olacağı düşünülebilir ise de, örneğin, bir kişinin sınav belgesinin çalınarak sınava girmesinin engellendiği bir durumda, suça konu sınav belgesinin değeri az olmakla birlikte olay sebebiyle suç mağdurunun telafisi imkansız bir duruma düşmüş olması nazara alınarak, hakkaniyet ilkesi gereğince maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilebilecektir. Buna göre, her somut olayda, mağdurun konumu, failin kişiliği ve suçun işleniş şekli ayrı ayrı değerlendirilmeli, faili, meydana gelen haksızlığa iten etkenler ve bu haksızlığın mağdur üzerindeki etkileri de gözetilerek, maddenin uygulanıp uygulanmayacağı ve özellikle ceza verilmeme hâliyle ilgili seçeneğin, failin eylemine uygun düşüp düşmeyeceği belirlenmeli ve şekillenen takdirin gerekçesi kararda gösterilmelidir.

Ancak burada 5237 sayılı TCK’nın 147. maddesinde düzenlenen “ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için hırsızlık suçunun işlenmesi” hâli ile 145. maddede öngörülen “değer azlığı” kavramı karıştırılmamalıdır. 145. maddede öngörülen değer azlığı ile zorunluluk hâlini düzenleyen 147. maddenin uygulanma şartları birbirinden farklı olup 147. maddenin ayırıcı ölçütü, hırsızlığın ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için yapılmasıdır. Burada hırsızlığın konusu olan malın değerinin az veya çok olmasının herhangi bir önemi yoktur. Örneğin, ölümcül bir hasta için eczaneden çok pahalı bir ilacın çalınması söz konusu olabilir. Buradaki ölçüt değer değil, ağır ve acil bir ihtiyaç için bu malın çalınmasıdır. Buna karşılık 145. maddenin uygulanmasındaki en önemli kriter, kuşkusuz değer ölçüsüdür ve bu değerin “ceza vermeme” ya da “belirlenecek bir oranda indirim uygulama” hâlini haklı saydıracak düzeyde az olması gerekir.

Nitekim Ceza Genel Kurulunun 20.06.2017 tarihli ve 733-341 sayılı, 27.11.2018 tarihli ve 1043-577 sayılı kararlarında da anılan hususlara işaret edilmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanığın olay tarihinde gündüzleyin Viaport isimli alışveriş merkezi içinde bulunan mağdur …‘ın yetkilisi olduğu… isimli mağazaya hırsızlık amacıyla girdiği, alarmlarını söktüğü 89 TL değerindeki… marka bayan mont ile 35 TL değerindeki… marka bayan hırka olmak üzere toplamda 124 TL değerindeki ürünleri elinde bulunan poşete koyduğu ve mağazadan uzaklaştığı, daha sonra mağdur …‘nın yetkilisi olduğu… Markete geldiği, bu iş yerinden de alarmlarını söktüğü 55 TL değerindeki … marka bayan ceketi, 35 TL değerindeki … marka çocuk ceketi, 18 TL değerindeki … marka çocuk pijama altı, 27 TL değerindeki … marka çocuk pijama üstü ile 50 TL değerindeki … marka bayan kot pantolonu olmak üzere toplamda 185 TL değerindeki kıyafetleri alarak dışarı çıktığı, huzur timi olarak görev yapan ekiplerin elinde bulunan içi kıyafet dolu poşetle alışveriş merkezi içinde dolaşan sanığı şüpheli hareketlerde bulunması nedeniyle takibe başladıkları, sanığın LCW isimli başka bir mağazaya da girmesi, ancak herhangi bir ürün almadan dışarı çıkarak hızlıca alışveriş merkezinin çıkış kapısına doğru yönelmesi üzerine durdurularak elinde bulunan poşet incelendiğinde alarmları sökülmüş ve faturaları bulunmayan suça konu eşyanın ele geçirildiği olayda;

Sanığın, aynı tarihte… isimli mağazadan toplamda 124 TL değerindeki kıyafetler ile… Marketten toplamda 185 TL değerindeki kıyafetleri alarmlarını sökerek çalması şeklinde gerçekleşen eyleminde, çalınan eşyanın niteliği, suçların işleniş şekilleri ve özellikleri dikkate alındığında, hırsızlık suçlarına konu eşyanın değeri, nasafeten ceza vermekten vazgeçmeyi gerektirecek derecede ehemmiyetsiz ölçüde olmadığı gibi suç tarihinde paranın satın alma gücü ve ekonomik şartlar gözetildiğinde ise her bir hırsızlık suçuna konu eşyanın değerinin az olarak da kabul edilemeyeceğinin anlaşılması karşısında, sanığın mağdurlara yönelik eylemleri nedeniyle mahkûmiyetine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ceza verilmesinden vazgeçilmesinde isabet bulunmamaktadır.


Ceza Genel Kurulu Kararı - Karar: 2019/506

  • TCK 145
  • Malın değerinin azlığı şartları

5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinde; “(1) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” hükmü yer almakta iken, anılan hüküm, 29.06.2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile; “(1) Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, suçun işleniş şekli ve özellikleri de göz önünde bulundurularak, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” şeklinde değiştirilmiştir. Madde ile hırsızlık suçlarında, suça konu değerin azlığı nedeniyle hâkime, cezada indirim yapma veya ceza vermeme yönünde geniş bir takdir yetkisi tanınmıştır.

Yargıtay 6. Ceza Dairesinin, “değer azlığı” ile ilgili olan ve bu konudaki içtihada “daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” şeklinde yansıtılan görüşünün, TCK’nın 145. maddesi uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün görülmemekte ve maddenin uygulanabileceği hâllerden biri olarak kabul edilmekte ise de, maddenin sadece bu tanımlamayla sınırlandırılması mümkün değildir. TCK’nın 145. maddesinin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. Değer azlığı ile kanun koyucu tarafından neyin kastedildiği, tereddütleri önleyecek biçimde açıklığa kavuşturulmamış, rakamsal bir sınırlandırma getirilmemiş fakat hâkime, yargılama konusu maddi olayla ilgili olarak takdir ve değerlendirme yetkisi tanınmıştır. Ne var ki, kanun koyucu, hâkimin takdirini, soyut ve farklı bir disiplinle sınırlandırmıştır. O da; “az olarak kabul edilecek değerin” hâkimin takdirinde, ceza vermekten vazgeçmesini gerektirecek ehemmiyetsiz ölçüde olması, başka bir ifade ile değere dayalı ihlâlin ceza verilmemeyi nasafeten haklı saydıracak alt düzeyde bulunmasıdır. Hâkim, çalınan veya çalınmaya kalkışılan bu değerin azlığını ya indirimli bir cezayla ya da suçun işlenmesindeki özellikler itibarıyla ceza vermemekle değerlendirebilecektir.

Maddenin ilk metninden sonraki değişiklikte; “suçun işleniş şekli ve özellikleri göz önünde bulundurularak” ibaresinin, “cezada indirim” seçeneğinden sonra ve “ceza vermekten vazgeçilebilir” seçeneğinden önce yazılmasının, suça konu malın değerini farklılaştırmayacağı açıktır. Bu nedenle; “az ceza verme” seçeneğinde daha yüksek değerin aranacağı, “ceza vermekten vazgeçme” hâlinde ise daha az bir değerin aranmasının gerekli olduğu sonucuna ulaşılmamalıdır.

Bu itibarla, 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında, 765 sayılı TCK’nın 522. maddesinde öngörülen “hafif” ya da “pek hafif” kavramlarıyla irtibatlı bir yoruma girilmemeli, Yargıtay’dan, anılan maddenin uygulanması sürecindeki içtihatlarına paralel şekilde, yıllık değer ölçülerini belirlemesi beklenmemelidir. 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin düzenleniş amacı gözetilmeli, belirtilen hükmün 765 sayılı TCK’nın 522. maddesinden farklı olduğu kabul edilmelidir.

Hâkim, suça konu eşyanın değerinin az olup olmadığı yönündeki değerlendirmenin yanı sıra her somut olayda, suçun işleniş şekli, mağdur veya sanığın konumu, olayın gerçekleştiği yer ve zamanı dikkate almalı, 5237 sayılı TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere, “işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde belirlediği hapis cezası ile suça konu eşyanın değerini karşılaştırarak hakkaniyet ilkesini de gözetmek suretiyle ceza adaletini sağlamalıdır. Görüldüğü gibi madde ile getirilen sistem, sadece malın değerinin objektif ölçütlere göre belirlenerek, cezadan indirim yapılması veya ceza verilmemesinden ibaret değildir. Kimi hâllerde belirlenen hapis cezasının, suça konu eşyanın değerinin azlığı karşısında ağır olacağı düşünülebilir ise de, örneğin, bir kişinin sınav belgesinin çalınarak sınava girmesinin engellendiği bir durumda, suça konu sınav belgesinin değeri az olmakla birlikte olay sebebiyle suç mağdurunun telafisi imkansız bir duruma düşmüş olması nazara alınarak, hakkaniyet ilkesi gereğince maddenin uygulanmasına yer olmadığına karar verilebilecektir. Buna göre, her somut olayda, mağdurun konumu, failin kişiliği ve suçun işleniş şekli ayrı ayrı değerlendirilmeli, faili, meydana gelen haksızlığa iten etkenler ve bu haksızlığın mağdur üzerindeki etkileri de gözetilerek, maddenin uygulanıp uygulanmayacağı ve özellikle ceza verilmeme hâliyle ilgili seçeneğin, failin eylemine uygun düşüp düşmeyeceği belirlenmeli ve şekillenen takdirin gerekçesi kararda gösterilmelidir.

Ancak burada 5237 sayılı TCK’nın 147. maddesinde düzenlenen “ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için hırsızlık suçunun işlenmesi” hâli ile 145. maddede öngörülen “değer azlığı” kavramı karıştırılmamalıdır. 145.maddede öngörülen değer azlığı ile zorunluluk hâlini düzenleyen 147. maddenin uygulanma şartları birbirinden farklı olup 147. maddenin ayırıcı ölçütü, hırsızlığın ağır ve acil bir ihtiyacı karşılamak için yapılmasıdır. Burada hırsızlığın konusu olan malın değerinin az veya çok olmasının herhangi bir önemi yoktur. Örneğin, ölümcül bir hasta için eczaneden çok pahalı bir ilacın çalınması söz konusu olabilir. Buradaki ölçüt değer değil, ağır ve acil bir ihtiyaç için bu malın çalınmasıdır.

Buna karşılık 145. maddenin uygulanmasındaki en önemli kriter, kuşkusuz değer ölçüsüdür ve bu değerin “ceza vermeme” ya da “belirlenecek bir oranda indirim uygulama” hâlini haklı saydıracak düzeyde az olması gerekir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun 20.06.2017 tarihli ve 733-341 sayılı, 27.11.2018 tarihli ve 1043-577 sayılı kararlarında da anılan hususlara işaret edilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Sanıkların 25.03.2015 tarihinde mağdur G.İ. ile inceleme dışı mağdurlar S.K. ve S.Ü.’nün ikamet ettikleri apartmana gelerek, mağdur G.’nin daire giriş kapısı önünde bırakılan ve 20 TL değerinde olan kullanılmış ayakkabı ile diğer inceleme dışı mağdurlar ve onların misafirlerine ait ayakkabıları çaldıkları olayda; suçun işleniş şekli ve özellikleri göz önünde bulundurularak, ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, suç tarihinde paranın satın alma gücü ve ekonomik şartlar gözetildiğinde, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan 20 TL’nin değer bakımından az olması ile hak ve nasafet kuralları dikkate alındığında, sanıkların cezalarından 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesi uyarınca belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiği kabul edilmelidir.

Öte yandan, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi tatbik edilirken, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 140- 85 sayılı iptal kararının değerlendirilmesinde de zorunluluk bulunmaktadır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının mağdur G.İ.’ye yönelik hırsızlık suçu bakımından kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükümlerinin sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanma şartlarının gerçekleştiğinin gözetilmemesi ve aynı Kanun’un 53. maddesi tatbik edilirken Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı iptal kararının dikkate alınmasında zorunluluk bulunması nedenlerinden bozulmasına karar verilmelidir. Diğer taraftan, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.12.2009 tarihli ve 242-291 sayılı içtihadında; “… İkinci el ayakkabıların pazarlanma olanağı bulunduğunu saptayan sanıkların, birlikte gece vakti saptadıkları apartmanlara girerek, kapı önünde buldukları ayakkabıları çaldıkları, sanıkların satılabilecek evsaftaki ayakkabıları seçmek suretiyle eylemlerini gerçekleştirdikleri, bu işe özel araç tahsis ettikleri, yakalanma risklerinin azlığı ve kolay para kazanma yöntemi olarak benimsedikleri bu yolla, farklı semtlerdeki apartmanlara girmek suretiyle eylemlerini gerçekleştirdikleri, sanıkların çaldıkları ayakkabıların yalnızca mağdurları saptanan dört çift ayakkabıdan ibaret olmayıp, araçta yapılan aramada bagaj bölümünde 10 poşet içinde, 51 çift kundura, 20 çift spor ayakkabı, 5 çift bot olmak üzere toplam 76 çift çalıntı ayakkabının saptandığı olayda; 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmadığı, yalnızca sahipleri saptanabilen ayakkabıların değil, olayın bütünü göz önünde bulundurulmak suretiyle, 145. maddenin uygulanma koşullarının belirlenmesi gerektiğİ.” şeklinde karar verilmekle birlikte uyuşmazlığa konu somut olayda çalınan ayakkabıların sayıca daha az olması ve mağdurlarının da tespit edilerek diğer mağdurlara yönelik eylemleri nedeniyle sanıkların cezalandırılmalarına karar verilmiş olması, sanıkların benzer yöntemle ve özel araç tahsis etmek suretiyle başka suçları da işlediklerinin iddia edilip ileri sürülmemiş olması ve suç tarihi itibarıyla 20 TL’nin objektif bakımdan az olması, her iki olayın farklı özelliklere sahip olup farklı sonuçlara ulaşılması hususları gözetildiğinde kararlar arasında bir çelişki olmadığı görülecektir.


Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2021/22134 E. , 2022/16576 K.

  • TCK 145
  • Malın değerinin azlığı nedeniyle indirim yapılamayacak haller

Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun Dairemizce benimsenen içtihatları uyarınca; rögar kapağı, plaka, sürücü belgesi, kimlik belgesi ve bankamatik kartı gibi eşyaların hırsızlık suçuna konu olması halinde, ortaya çıkan tehlike veya bunların yeniden çıkartılması için sarf edilecek emek ve mesai vb.’de gözetilerek değer azlığı indirimi yapılmamalıdır.

Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde, mağdurların üzerinden alınan 10 TL ve 27 TL’nin suç tarihi olan 10/09/2012 itibariyle paranın satın alma gücü ve günün ekonomik koşulları ile birlikte değerlendirildiğinde, suça sürüklenen çocuklara verilen cezada değer azlığı indiriminin yapılması gerekir.


Hırsızlık Suçunda Değer Azlığının Uygulanabileceği Miktar Nedir?

Suça konu cüzdanın ve içindeki paraların değerinin tespit edilerek, sonucuna göre suç tarihindeki brüt asgari ücretin onda birinden az olduğunun anlaşılması halinde sanık hakkında değer azlığı nedeniyle daha az ceza verilmesini gerektiren TCK’nin 145. maddesinin uygulanmasının gerekip gerekmeyeceğinin gözetilmesi gerekir.

Hırsızlık suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı ilgili olarak Dairemizce benimsenen kriterler aşağıdaki gibi özetlenebilir :

1- Kural olarak değer azlığı söz konusu ise TCK’nin 145. maddesi uyarınca makul oranda indirim yapılmalıdır. Ancak, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Dairemiz ve diğer görevli Daire kararları uyarınca, nüfus cüzdanı, ehliyet, pasaport, sınav belgesi, araç plakası, kredi ya da bankamatik kartı ve benzeri şeyler hırsızlık suçunun konusu olduğu takdirde, fiziki (maddi) değer dışında, bunların yeniden temini için mağdur tarafından harcanacak olan emek ve mesai göz önüne alınarak değer azlığı indirimi uygulanmayacağı görüşü benimsenmiştir. Bu örnekler dışında da mahkemece, kabul edilebilir gerekçelere dayanmak suretiyle değer azlığı söz konusu olmasına rağmen cezada indirim yapılmayabilir.

2- Suç tarihinde yürürlükte olan brüt asgari ücretin onda birine (1/10) kadar olan değer az kabul edilebilir. Zira bu miktar, sabit ve durağan değil, günün ekonomik koşulları ve bilimsel verilere gör her yeniden belirlenen toplumsal bir uzlaşı ile tespit edilen değişken orandır.

3- Mükerrer değerlendirme yasağı ve benzeri ilkelerin ihlal edilmemesi ve değerin az olması koşuluyla suçun işleniş şekli ve özellikleri dikkate alınarak büsbütün ceza vermekten de vazgeçilebilir. Örneğin Dairemiz, TCK’nin 147. maddesinde düzenlenen özel zorunluluk hali dışında, konut veya iş yerine giren failin bir miktar yiyecek çalması ya da olay mahallinde yemesi halinde veya fakirlik ilmühaberi ibraz eden ve verem olmasından dolayı iyi beslenmesi gereken çocuğu için marketten 25-30 liralık muz ve benzeri gıda maddesi çalan faile ceza verilemeyeceğine hükmetmiştir. Açıklanan nedenlerle Dairemizin anılan kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının karar düzeltme istemi yerinde görülmemiştir.

4- Teşebbüste, 765 sayılı TCK dönemindeki gibi, madde metnine göre otomatik olarak değer azlığı indiriminin uygulanması mümkün olmamakla birlikte, özgüleme varsa ve bu özgülenen değer az ise, bu durumda da değer azlığı indirimi uygulanabilir (Yargıtay 13. Ceza Dairesi’nin- Karar: 2019/13629).


Tarladan Çalınan Hırsızlık Malının Değerinin Azlığı Nasıl Belirlenir?

Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2016/11051 E. , 2018/15571 K.

  • TCK 145

5237 sayılı TCK’nın 145. maddesindeki “malın değerinin azlığı” kavramının düşük değerlerin esas alınması suretiyle, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanmak koşuluyla uygulanabileceği dikkate alınarak, sanıkların tartı ve değer tespit tutanağına göre 86,59 TL değerindeki karpuzları çalması karşısında, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nin 145. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediği tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi, bozma nedenidir.


Hırsızlık Suçunda Daha Fazla Alma İmkanı Varken Daha Az Almak

YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/1465 Karar: 2018/64

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

Dosya kapsamına göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

1-… …‘ın şikayetçinin beyanına göre içerisinde 85,00 TL kağıt para ve 25 TL bozuk para bulunan açık haldeki kasadan daha fazla para alma imkanı varken miktar olarak az kabul edilebilecek 17,00 TL para aldığının anlaşılması karşısında; suça sürüklenen çocuklar hakkında hırsızlık suçu ile ilgili hüküm kurulurken 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanmaması,

Kabule göre de;

İddianame içeriğine göre, suça sürüklenen çocuklar hakkında hırsızlık suçundan 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesinin uygulanması talep edildiği halde suça sürüklenen çocuklara bu maddenin uygulanmaması ihtimaline binaen ek savunma hakkı tanınmadan karar verilmesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 226. maddesine aykırı olarak sanığın savunma hakkının kısıtlanması,

Bozmayı gerektirmiş suça sürüklenen çocuklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 22.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Hırsızlık Suçunda Değer Azlığı Nedeniyle Ceza Vermekten Vazgeçme

YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/23771 Karar: 2017/11884 Tarih: 16.10.2017

  • Değer azlığı sebebiyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır.

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-) Suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde; 5237 Sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 Sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “… daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı sebebiyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.

Somut olayda ise; suça sürüklenen çocuğun eylemini özgülediği malın değerinin 10,00 TL değerindeki katılana ait cep telefonu olması karşısında; hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması sebebiyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- ) Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.03.2013 tarih, 2012/6-1232 Esas ve 2013/106 Karar sayılı ilamında “Ancak, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 763. maddesi uyarınca suça konu eşyayı üçüncü bir kişiye satmak suretiyle zilyetliği devreden sanığın artık eşya üzerinde tasarruf yetkisi kalmadığından, üzerinde tasarruf yetkisi bulunmayan telefonu sattığı yeri göstermesi sonucu telefonun satın alınan kişiden alınarak mağdura iadesinin 168. madde anlamında sanık tarafından gerçekleştirilmiş bir iade veya tazmin olarak kabulü mümkün değildir. Sanığın telefonu sattığı yerden ücretini ödemek suretiyle geri alarak mağdura aynen iade etmesi veya sanık yada sanığın girişimleri sonucu üçüncü bir kişi tarafından telefonun bedelinin mağdura ödenmesi vb. hallerinde ancak 168. madde anlamında bir iade ve tazminden bahsetmek mümkündür. Aksi halde iyi niyetli üçüncü kişilerden malın iadesi suretiyle temini cihetine gidilerek mağdurun zararının giderilmesi durumunda, sanığın haksız biçimde sağladığı kazancının devam ettiği hususu gözardı edilmiş olur.” kararı karşısında cep telefonunu ikinci el olarak satın alan kişinin ücretini ödediğine dair dosyada bilgi, belge ya da beyan bulunmamasına rağmen hakkında hatalı şekilde TCK’nın 168/1. madde uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması suretiyle suça sürüklenen çocuğun cezasında indirim yapılarak eksik ceza tayin edilmesi,

3- ) Sanık hakkında iddianame ile TCK’nın 142/2- ( a ) maddesiyle cezalandırılması için dava açıldığı halde, 5271 Sayılı CMK’nın 226. maddesi gereğince ek savunma hakkı tanınmadan 142/1- ( b ) maddesi uygulanmak suretiyle hüküm kurularak savunma hakkının kısıtlanması,

4- ) Suça sürüklenen çocuğun 18 yaşını doldurmamış olmasına rağmen 15.04.2014 tarihli savunmasının alındığı duruşmanın kapalı yapılması yerine açık yapılması suretiyle CMK’nın 185. maddesine aykırı davranılması,

5- ) Suça sürüklenen çocuk hakkında hazırlanan sosyal inceleme raporu için bilirkişiye ödenen 40,00 TL’nin zorunlu kamu masrafı niteliğinde bulunması sebebiyle bu giderin suça sürüklenen çocuğa yargılama gideri olarak yükletilmesine karar verilmesi suretiyle, Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’ye aykırı davranılması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan sebeplerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından 326/ son maddesi gereğince ceza miktarı yönünden sanıkların kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 16.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Hırsızlık Suçunda Değer Azlığı Nedeniyle Ceza İndirimi

YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/22184 Karar: 2017/10023 Tarih: 18.09.2017

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

1-) 5237 Sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 Sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı sebebiyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.

Somut olayda ise; sanıkların çaldığı malzemenin takdir kıymet tutanağına göre, değeri 20,00 TL olduğunun anlaşılması karşısında, sanıklar hakkında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması sebebiyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

2-) Sanık …‘ın sabıka kaydına göre, en ağır cezayı içeren Bursa 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 04.03.2010 tarih, 2005/1178 Esas ve 2010/406 Karar sayılı ilamında yer alan 1 yıl 6 ay hapis cezasının tekerrüre esas alınması gerektiği gözetilmeden, birden fazla tekerrüre esas olabilecek ilamın esas alınması,

3-)T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine dair olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması sebebiyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan sebeplerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 18.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


İşyerinden Çalınan Az Miktarda Para ve İçecek İçin Değer Azlığı Nedeniyle İndirim Yapılmalıdır

YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/15263 Karar: 2017/9602 Tarih: 11.09.2017

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

5237 Sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 Sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır.

TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır.

Değer azlığı sebebiyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır.

TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.

Somut olayda ise; müştekinin iş yerinden 20,00 TL değerindeki bozuk paralar ile iki adet kolayı çalan suça sürüklenen çocuk hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibarıyla ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması sebebiyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk …‘ın temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan sebeplerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 11.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Malın Değerinin Azlığı Nedeniyle İndirim

YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/2561 Karar: 2017/7549 Tarih: 20.06.2017

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

1- ) Müştekiye ait işyerinden 26,50 TL değerindeki yün yumakları çalmaya teşebbüs eden sanık hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle, TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- )Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 günlü, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı, 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 Sayılı TCK 53. madde 1. fıkra 1. fıkra b bendinde düzenlenen “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” hükmünün iptal edilmesi sebebiyle uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet Savcısı ile sanık …‘ın temyiz istemleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 20.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


TCK 145 (Hırsızlık Suçunda Malın Değerinin Azlığı) Yargıtay Kararları


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/600 Karar: 2017/6896 Tarih: 08.06.2017

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

Gerekçeli kararda hırsızlık suçunun gece vakti işlendiği sabit olmakla cezada artırım yoluna gidilmiş ise de suçun gece vakti işlendiğini belirtir sevk maddesi olan TCK’nın 143. maddesinin yazılmaması yerinde düzeltilmesi olanaklı yazım hatası kabul edilmiştir.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- ) Suça konu demirlerin alındığı yerin olay yeri tutanağı ve krokisinden anlaşılacağı üzere adet veya tahsis veya kullanımları gereği açıkta bırakılmış eşya niteliğinde olduğu tespit edilmekle, sanığın TCK’nın 142 /1-e, maddesiyle cezalandırılması yerine yazılı şekilde karar verilmesi,

2- ) Sanığın değeri 25-TL olarak tespit edilen iskele demirlerini çalması şeklindeki eyleminde hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması sebebiyle suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyeceği ancak TCK’nın 145. maddesi gereğince hırsızlık suçundan verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmeyerek yazılı şekilde karar verilmesi,

3- )Sanığın soruşturma aşamasında etkin pişmanlık göstererek suça konu iskele demirleri aldığı yeri göstererek mağdurun herhangi bir başvurusu olmadan önce hırsızlık yaptığı yeri göstererek demirlerin mağdura iadesini sağladığı anlaşılmakla, sanık lehine TCK’nın 168/1 maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışılmaması,

4- )Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 günlü, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı, 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 Sayılı TCK 53. madde 1.fıkra 1.fıkra b. bendinde düzenlenen “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” hükmünün iptal edilmesi sebebiyle uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 Sayılı 326/ son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına, 08.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/510 Karar: 2017/2552 Tarih: 06.03.2017

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

I- )Sanık hakkında müşteki …‘ya yönelik hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;

Hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde 29906 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un değişik 5271 Sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrasının ( b ) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 Sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığı anlaşılmakta ise de; hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde eylemin nitelikli hırsızlık suçuna dönüşeceği ve uzlaşma kapsamı dışına çıkacağı gözetilip yüklenen suçu gece vakti işleyen sanık hakkında uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı belirlenerek yapılan incelemede;

Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 Sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin ( 1 ) numaralı fıkrasının ( b ) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, sanık …‘un temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,

II-Sanık hakkında müşteki …‘a yönelik hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;

Hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde 29906 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrasının ( b ) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 Sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığı anlaşılmakta ise de; hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde eylemin nitelikli hırsızlık suçuna dönüşeceği ve uzlaşma kapsamı dışına çıkacağı gözetilip yüklenen suçu gece vakti işleyen sanık hakkında uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağı belirlenerek yapılan incelemede;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- )5237 Sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 Sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı sebebiyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.

Somut olayda ise; müştekinin beyanında göre 30,00 TL değerinde un çalan sanık hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması sebebiyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

Kabule göre de;

2- ) T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine dair olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması sebebiyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘un temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan sebeplerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 06.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/12433 Karar: 2017/1658 Tarih: 22.02.2017

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

1-)Sanık … ve suça sürüklenen çocuk … hakkında mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

5271 Sayılı CMK’nın 225/1. maddesinde5271 Sayılı CMK’nın 225/1. maddesinde öngörülen düzenlemeye göre, hükmün ancak iddianamede unsurları gösterilen suça dair fiil ve fail hakkında verilebileceği, 16.11.2011 tarihli iddianamedeki anlatım ve nitelendirmeye göre ve suça sürüklenen çocuk … ve sanık … hakkında katılanlar … ve …‘a karşı mala zarar verme suçundan 5271 Sayılı CMK’nın 170. maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı halde, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemle sınırlı olduğu gözetilmeden davaya konu dışına çıkılıp suça sürüklenen çocuğun hükümlülüğüne karar verilmesi suretiyle 5271 Sayılı CMK’nın 225/1 maddesine aykırı davranılması sebebiyle mahallinde kanun yararına bozma yoluna gidilmesi olanaklı görülmüştür.

14.04.2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6217 Sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 5320 Sayılı Kanuna eklenen ek 2. madde uyarınca doğrudan verilen 3.000. TL’ye kadar olan adli para cezalarından ibaret mahkumiyet hükümleri kesin olup, mala zarar verme suçundan dolayı sanık … hakkında tayin edilen 2.000 TL adli parası ve suça sürüklenen çocuk … hakkında tayin edilen 1.320 TL adli para cezasına dair hükmün cezanın türü ve miktarı itibariyle temyizi mümkün bulunmadığından, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 Sayılı 317. maddesi gereğince sanık … ve müdafiinin suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz talebinin tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,

2-)Suça sürüklenen çocuk … hakkında katılan …‘a karşı hırsızlığa teşebbüs suçundan kurulan hükmün incelenmesinde,

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz talebi yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,

3-)Sanık … hakkında katılan …‘a karşı hırsızlığa teşebbüs suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde,

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 gün 2014/140 esas 2015/85 karar sayılı, 24.11.2015 tarihli resmi gazetede yayınlanan kısmi iptal kararı uyarınca TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkra 1. fıkra ( b ) bendinde düzenlenen seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına’’ hükmünün iptal edilmesi sebebiyle uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş sanık … ve müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün açıklanan sebeple BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılamaya yapılmasını gerektirmediğinden 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 Sayılı 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasından 53/1. maddesinin uygulanmasına dair bölümden (b) bendinin çıkartılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

4-)Sanık … ve suça sürüklenen çocuk … hakkında katılan … dışındaki diğer mağdurlara yönelik hırsızlık ve tüm mağdurlara yönelik işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde,

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-)Denetime imkan sağlanması ve 5275 Sayılı Kanun’un 99/1.maddesi gereğince infazda karışıklığa neden olunmaması için, her bir katılan ve mağdura karşı ayrı ayrı uygulama yapılması gerekirken, 5271 Sayılı CMK’nın 232.maddesine aykırı olarak yazılı biçimde hüküm kurulması,

2-) Sanık … hakkında, katılan … dışındakilere karşı karşı hırsızlık ve tüm işyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarında sanık isminin … olarak gösterilmesi suretiyle karışıklığa neden olunması,

3-)Müşteki …‘un beyanına göre kapısı zorlanmış ancak dükkana girilmemiş olduğu anlaşıldığından TCK’nın 35. maddesiyle uygulama yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması,

4-)İşyeri dokunulmazlığının ihlali suçlarında hem TCK’nın 116/2. maddesi hem de TCK’nın 116/4. maddesi ayrı ayrı uygulanmak suretiyle karışıklığa neden olunması,

5-)Suça sürüklenen çocuk …‘in cezalandırılmasına karar verildiğine göre, hakkında ayrıca 5395 Sayılı ÇKK’nın 11/1. maddesine aykırı olarak 5/1-a.maddesindeki tedbirin uygulanmasına karar verilmesi,

6-)Suça sürüklenen çocuk … şüphe üzerine yakalandığında, hırsızlığa konu malları sakladığı yeri göstermek suretiyle bir kısmına el konulduğu, katılan … tüm malının iade edildiğini bildirildiği halde sanık ve suça sürüklenen çocuk hakkında hırsızlık suçunda TCK’nın 168/1. maddesi uygulanmaması,

7-)Müşteki …‘a karşı çalınan malzemelerinden masatın iade edilmesi karşısında TCK’nın 168/1-4. maddesinin uygulanma şartlarının araştırılıp tartışılmaması,

8-)Müşteki … ve …‘ya karşı yapıan eylemde …‘in 3035 TL madeni parasının çalınması ve …‘nın 15 TL bozuk parasının çalınması karşısında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması sebebiyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

9-)Suça sürüklenen çocuk …‘in yer göstermesine göre rus pazarında poşetler içerisinde ele geçen malzemeler arasında kavurma, balık konservesi vs bulunmasına göre müşteki …‘nin işyerinden bu tür malzemelerin çalındığının iddia edilmesine göre elde edilen malzemelerden müşteki …‘ye ait malzeme bulunup bulunmadığının teslim edilip edilmediği zararının kısmen giderilip giderilmediğinin tespit edilerek zararı kısmen karşılanmış ise müşteki …‘nin cezada indirimi kabul edip etmediğinin (TCK’nın 168 /1-4. maddesinin) araştırılmaması, buna göre sanığın ve suça sürüklenen çocuk …‘in hukuki durumunun değerlendirilmemesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık … ve müdafii, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan sebeple tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 22.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/16449 Karar: 2017/1889 Tarih: 20.02.2017

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

Sanıkların yüzüne karşı verilen kararda 7 günlük yasa yolu süresinin “… tebiğden/tefhimden …” başlayacağı belirtilerek sanıkların yanıltılması sebebiyle kararın sanıklara tebliği gerektiği ve sanıkların kendilerine karar tebliğ edilmeden verdikleri 17.11.2014 tarihli temyiz dilekçelerinin süresinde olduğunun kabulüyle temyiz istemlerinin reddine dair 24.11.2014 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilerek;

1- )Sanık … hakkında kurulan hükümlere dair temyiz incelemesinde;

Sanık hakkında verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” dair kararlara karşı, 231/12. maddesi uyarınca itiraz yolu açık olup, temyiz olanağı bulunmadığından, 5271 Sayılı CMK’nın 264/1. maddesi uyarınca sanığın yasa yolu merciinde yanılması, haklarını ortadan kaldırmayacağından, aynı maddenin 2. fıkrasına göre itirazı incelemeye yetkili ve görevli mahkemeye iletilmek üzere, dosyanın incelenmeksizin İADESİNE,

2- )Sanık … hakkında müşteki …‘ya karşı hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;

Sanığın, müştekinin semt pazarına geceleyin bırakmış olduğu ıspanakları çalması şeklindeki eyleminin; 5237 Sayılı TCK’nın 142/1. maddesinin ( e ) bendine uyduğu gözetilmeyerek aynı Kanun’un 141/1. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçundan hüküm kurulması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, her ne kadar hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde 29906 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesiyle değişik 5271 Sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrasının ( b ) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 Sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçu da uzlaşma kapsamına alınmış ise de atıfet kuralı uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04.03.2008 gün, 2008/6-47 Esas ve 2008/43 Sayılı kararı ışığında, sanığın yanılgılı uygulama sebebiyle ortaya çıkacak sonuçtan ikinci kez yararlandırılmasının hakkaniyete aykırı sonuçlar doğmasına, adalet ve eşitlik ilkelerinin sakatlanmasına yol açacağı değerlendirildiğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,

3- )Sanık … hakkında müşteki …‘e karşı hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- )Sanığın, müştekinin semt pazarına geceleyin bırakmış olduğu ıspanakları çalması şeklindeki eyleminin; 5237 Sayılı TCK’nın 142/1. maddesinin ( e ) bendine uyduğu gözetilmeyerek, aynı Kanun’un 141/1. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçundan hüküm kurulması,

2- )5237 Sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 Sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “… daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı sebebiyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.

Somut olayda ise; sanığın suç tarihinde 25,00 TL değerindeki ıspanakları çalması karşısında hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması sebebiyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘ın temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, aleyhe temyiz bulunmadığından 326/ son maddesi gereğince ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, 20.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/11837 Karar: 2017/863 Tarih: 07.02.2017

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

I-Suça sürüklenen çocuk hakkında verilen beraat kararının temyiz incelemesinde;

Mağdurun aşamalarda alınan beyanlarında, olay günü yalnızca suça sürüklenen çocuğu gördüğünü, diğer suça sürüklenen çocuğu olay günü de, öncesinde de, sonrasında da görmediğini, hırsızlığı yapan ve kendisine bıçak çeken şahsın … olduğunu beyan etmesi karşısında, mahkemenin suça sürüklenen çocuk hakkında beraat kararı vermesinde bir isabetsizlik bulunmayıp bu hususta bozma isteyen tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, kararın dayandığı gerekçeye ve takdire göre, o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazı yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle usul ve kanuna uygun ve takdire dayalı bulunan hükmün tebliğnameye aykırı olarak ONANMASINA,

II-Suça sürüklenen çocuk hakkında verilen mahkumiyet kararının temyiz incelemesinde;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuk tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

İçerisinde 47.75 TL bulunan yardım kutusunu çalan suça sürüklenen çocuk hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz istemleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 07.02.2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/12136 Karar: 2017/583 Tarih: 24.01.2017

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

I- )Suça sürüklenen çocuklar hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;

14.04.2011 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6217 Sayılı Kanun’un 26. maddesiyle 5320 Sayılı Kanuna eklenen ek 2. madde uyarınca doğrudan verilen 3.000. TL’ye kadar olan adli para cezalarından ibaret mahkumiyet hükümleri kesin olup, suça sürüklenen çocuklar hakkında mala zarar verme suçundan dolayı tayin edilen 1.320 TL adli para cezasına dair hükmün, cezanın türü ve miktarı itibariyle temyizi mümkün bulunmadığından, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 Sayılı 317. maddesi gereğince suça sürüklenen çocuklar ve müdafiilerinin temyiz taleplerinin tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,

II- ) Suça sürüklenen çocuklar hakkında hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını bozma suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak,

1- )Toplam 50 TL para ve 10 adet bisküvi yi çalan suça sürüklenen çocuklar hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması sebebiyle TCK’nın 145. maddesi gereğince hırsızlık suçundan verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- )İşyeri dokunulmazlığını bozma suçunda maddi bir zararın bulunmadığı, manevi zararların ise bu kapsama dahil edilmemesi gerektiği hususu göz önünde bulundurulduğunda, bir daha suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluştuğundan bahisle cezaları ertelenen vede kasıtlı suçtan hükümlülüğü bulunmayan suça sürüklenen çocukların zararı gidermemiş olması şeklindeki yetersiz gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmaması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar … ve … müdafiilerinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan sebeple tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 1 numaralı bozmadan hakkında verilen mahkumiyet hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşen …’ nında 1412 Sayılı 325.maddesi gereğince yararlandırılmasına, 24.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/20980 Karar: 2017/566 Tarih: 17.01.2017

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-)Hırsızlık suçunun işlendiği yerin bina niteliğindeki işyerinin iç kısmı olduğu anlaşılmakla, sanığın eylemin TCK’nın 142/1-b maddesine uyduğu gözetilmeden, yazılı şekilde uygulama yapılması,

2-)5237 Sayılı Kanun’un 61. maddesiyle cezanın belirlenmesinde, izlenmesi gereken yöntem açık ve denetime imkan tanıyacak bir biçimde ortaya konulmuştur. Buna göre somut olayda ilgili suç tanımında belirtilen cezanın alt ve üst sınırı arasında ceza tayin edilirken cezanın belirlenmesine dair madde hükmündeki ölçütler dikkate alınacaktır. Bu düzenleme ile soyut gerekçelerle cezanın alt ve üst sınırdan belirlenmesi şeklindeki yanlış uygulamanın önüne geçilmek istenmiştir.Bu açıklamalar ışığında bir suçtan dolayı TCK’nın 61. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken söz konusu maddenin birinci fıkrasında yedi bent halinde sayılan hususlar göz önünde bulundurulacak ve somut gerekçeler de belirtilmek suretiyle kanundaki cezanın alt ve üst sınırı arasında takdir hakkı kullanılacaktır. Ayrıca temel ceza belirlenirken aynı Kanun’un 3. maddesinin birinci fıkrasındaki” Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığı ile orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” şeklindeki hüküm de gözetilmek zorundadır.

Hakimin temel cezayı belirlerken değindiği gerekçesi suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçları, işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksirine dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik ile dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde yerinde ve yeterli olmalıdır. Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan cezanın şahsileştirilmesi kuralının da amacı ceza ve sanık arasında uygun dengeyi sağlamaktır. İki sınır arasında cezayı belirleme hakime ait ise de bu yetkinin kullanılmasında adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalınması bu bağlamda suçun işleniş şekli, önemi, sebepleri, kanun ve nizamlara muhalefet derecesi, kastın yoğunluğu, sanığın sosyal durumu, geçmişi, topluma kazandırılması hususlarının göz önünde tutulmasının yanında bu konudaki gerekçenin dosya ile uyumlu olması zorunludur. Sanığın gündüz vakti alışveriş yapıyor izlenimi verdiği sırada işyerinde askıda bulunan 2 adet toplam 70,00 TL değerindeki kazakların çalınması biçiminde gelişen somut olayda, sanık hakkında suça konu eşyanın değerinin az olması sebebiyle TCK’nın 145. maddesiyle uygulama yapıldığı halde, suçun konusunun önem ve değeri, işleniş biçimi gerekçesiyle temel ceza belirlenirken alt sınır aşılmak suretiyle çelişkiye neden olunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan sebeplerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 Sayılı 326/ son. maddesinin gözetilmesine, 17.01.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/9969 Karar: 2016/13625 Tarih: 12.10.2016

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-Müştekinin soruşturma aşamasında alınan ifadesinde;olay günü saat 00:30’da işyerini kapattığını, sabah saat 07:30’da işyerine geldiğinde olayı fark ettiğini beyan etmesi, sanığın ise aşamalarda olaya ilişkin yüklenen suçlamayı kabul etmemesi nedeniyle, suçun işlendiği saatin tam olarak belirlenememesi karşısında, “kuşkudan sanık yararlanır” kuralı gereğince, suçun sanık lehine gündüz sayılan zaman diliminde işlendiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğu ve sanık hakkında TCK’nın 143. maddesinin uygulanamayacağı gözetilmeden, hırsızlık suçundan hüküm kurulurken suçun gece işlendiği gerekçesi ile sanığın cezasının 143. maddesi uyarınca arttırılarak fazla ceza tayini,

2-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 145. maddesindeki “malın değerinin azlığı” kavramı ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 522. maddesindeki hafif ve pek hafif ölçütleriyle, her iki maddenin de cezadan indirim olanağı sağlaması dışında benzerlik bulunmadığı, “değer azlığının” 5237 sayılı Kanun’a özgü ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun daha çoğunu alabilme olanağı varken, yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak da az olan şeyi alma halinde, olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilerek, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği, somut olayda sanığın müştekiye ait işyerine havalandırma penceresinden girmek suretiyle 600 TL değerinde sigara, telefon kontörleri, 2,5 litrelik 5 koli içeçek çaldığının anlaşılması karşısında, oluşa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre; 5237 sayılı Kanunu’nun 145. maddesinin uygulanma koşulları bulunmadığı gözetilmeden sanık hakkında TCK’nın 145. maddesi uyarınca indirim yapılması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde CMUK’nın 326/ son maddesinin gözetilmesine, 12.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/27147 Karar: 2016/7049 Tarih: 09.05.2016

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

I- )Sanık … … ( … ) hakkında işyeri dokunulmazlığını ihlal etme suçu bakımından verilen hükmün temyiz incelenmesinde;

Sanığın müştekiye ait işyerine yönelik işyeri dokunulmazlığını ihlal suçunu, birden fazla kişi olarak gerçekleştirdiklerinden, 5237 Sayılı TCK’nın 119/1-c maddesi uyarınca ceza artırımı yapılması gerektiğinin gözetilmemesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- )T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine dair olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması sebebiyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

2- )Katılan lehine verilen ücreti vekaletin, sanıklardan eşit olarak alınması yerine yazılı şekilde sanıklardan müteselsilen alınmasına karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … ( … ) müdafiinin, temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan sebeplerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 Sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine dair olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; “TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına dair olan tüm kısımların” hükümden çıkartılması ile yerine “TCK’nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” cümlesinin ve hüküm fıkrasındaki katılan lehine verilen 575,00 TL ücreti vekaletin sanıklardan müteselsilen tahsiline dair kısımdaki “müteselsilen” kelimesinin çıkarılarak yerine “eşit olarak” kelimesi eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

II-Sanık … ( … ) hakkında hırsızlık suçu ve sanık … hakkında hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını ihlal suçu bakımından verilen hükümlerin temyiz incelenmesinde;

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- )Sanıkların suç tarihinde katılan …‘a ait işyerinin bahçesine girerek 25,00 TL değerinde atık kabloları çalmaları karşısında; hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması sebebiyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- )Sanık …‘in, müştekiye ait işyerine yönelik işyeri dokunulmazlığını ihlal suçunu birden fazla kişi ile birlikte gerçekleştirdiğinden, hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 119/1-c maddesi uyarınca ceza artırımı yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

3- )Sanık …‘in işlediği işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan herhangi bir maddi zararın meydana gelmediğinin anlaşılması karşısında; dosya içeriğine uygun düşmeyecek şekilde işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan dolayı zararın karşılanmadığından bahisle yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

4- )Sanık … hakkında İşyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan verilen kısa süreli hapis cezası ertelendiğinden, 5237 Sayılı TCK’nın 53/4. maddesine göre, kısa süreli hapis cezası ertelenmiş olan sanık hakkında aynı Kanun’un 53/1. maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,

5- ) Kabule göre de,

Her iki sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlerle ilgili olarak, T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine dair olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması sebebiyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ( … ) ve … müdafiinin, temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan sebeplerle tebliğnameye uygun olarak ve sanık … hakkında işyeri dokunulmazlığını ihlal suçu bakımından verilen hükümle ilgili olarak 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 Sayılı 326/ son. maddesi uyarınca sonuç ceza bakımından kazanılmış hakkı gözetilerek BOZULMASINA, 09.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/10994 Karar: 2016/4047 Tarih: 24.03.2016

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

Sanık …‘ın üzerine atılı hırsızlık suçunun işlendiği tarihin gerekçeli karar başlığında belirtilmemiş olması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak kabul edilmiştir.

Sanık …‘ın adli sicil kaydında yer alan tekerrüre esas alınabilecek mahkumiyetleri içinde en ağırı olan Asliye Ceza Mahkemesi’nin 14.09.2006 gün, 2006/228 Esas 2006/620 Karar sayılı kararına konu konut dokunulmazlığını ihlal suçundan hükmedilen kesinleşme tarihi 16.03.2009, infaz tarihi 05.11.2010 olan 6 ay 20 gün hapis cezasına dair hükümlülüğünün tekerrüre esas alınması gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- )Sanık … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde, dosya arasında bulunan 17.07.2010 tarihli olay ve görgü tespit tutanağı içeriğine göre, hırsızlık eyleminin demir korkuluklu kapısı olan, etrafı istinat duvarıyla çevrili şantiye içerisinden gerçekleştirildiğinin anlaşılması karşısında, suça konu hurda malzemelerinin inşaat alanında bulunması gerekli inşaat malzemelerinden olmaması sebebiyle TCK’nın 142/1-e maddesinde tanımlı suçun oluşmayacağı hususu gözetilerek, müştekiden söz konusu şantiye alanı içerisinde suç tarihi itibariyle bina bulunup bulunmadığının sorulması, bina varsa eklentisinden hırsızlık yapılması sebebiyle sanığın eyleminin TCK’nın 142/1-b bendine uyan hırsızlık suçunu oluşturacağı, bina yok ise aynı Kanun’un 141/1. maddesinde yazılı suçu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- )Sanık … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde, 5237 Sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 Sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı sebebiyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.

Somut olayda ise;

Toplam 13,00 TL değerinde hurda malzemesi çalan sanık hakkında, suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması sebebiyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

3- )Adli sicil kayıtlarında suç tarihinden önce hapis cezası mahkumiyeti bulunmayan ve suç tarihinde 65 yaşını doldurmuş olan sanık … hakkında tayin edilen kısa süreli hapis cezasının 5237 Sayılı TCK’nın 50/3. maddesine göre para cezası veya tedbirlerden birisine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesi,

4- )Sanıklar hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin ( c ) fıkrasındaki, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun koşullu salıverme tarihine, aynı maddenin diğer haklar ile a, b, d ve e bentlerindeki hak yoksunluğun ise infaz tarihine kadar süreceğinin gözetilmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması, ayrıca T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine dair olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması sebebiyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve …‘in temyiz nedeni bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan sebeplerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, ceza süresi bakımından 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 Sayılı 326/ son maddesi uyarınca sanık …‘ın kazanılmış hakkının gözetilmesine, 24.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/27140 Karar: 2016/2537 Tarih: 01.03.2016

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

1-Cumhuriyet Savcısının sanık … hakkında temyiz talebinin yapılan incelemesinde;

Mahkemenin karar gerekçesinde sanık …‘in müşteki …‘e yönelik eylem için cezalandırılmasına karar verildiği belirtilirken, hükmün esasını oluşturan kısa kararda sanığın bu eylemi için hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verdiği, yapılan incelemede mahkemenin 09.10.2012 tarihli ilk kararda bu eylem için mahkumiyet kararı verildiği ancak sanığın temyizden vazgeçmesi nedeniyle bu kararın temyiz incelemesi yapılmadan kesinleşmesi ve kısa kararın hükmün esasını oluşturması nedeniyle, temyiz talebinin 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 317. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,

2-Sanık … hakkında kurulan hükmün yapılan incelemesinde;

Mahkemenin 09.10.2012 tarih, 2012/216 Esas ve 2012/1557 Karar sayılı hükmünün sanık tarafından temyiz edilmediği ve bu şekilde kararın kesinleştiği anlaşılmakla; dosya içeriğine ve gerekçeye göre, sanık … müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan 24.06.2015 tarih ve 2012/216- 2012/1557 ek karar sayılı temyiz talebinin reddine ilişkin kararın tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,

3-Sanıklar …, …, …, … ve … hakkında kurulan tüm hükümler ile sanık …‘ın müştekiler …, …, .. …, … ve …‘a yönelik eylemleri için kurulan hükümlerin yapılan incelemesinde;

Sanık … için müşteki …‘e yönelik hırsızlık suçu için açılan dava hakkında zamanaşımı süresince mahallinde karar verilmesi olanaklı görülmüştür.

Mahkemenin karar gerekçesinde sanık ….’ın müşteki …‘e yönelik eylem için cezalandırılmasına karar verildiği belirtilirken, hükmün esasını oluşturan kısa kararda sanık hakkında bu eylem nedeniyle karar verilmediği anlaşılmakla zamanaşımı süresince mahallinde karar verilmesi olanaklı görülmüştür.

Müşteki …‘nın suç tarihi olan 11.11.2011’da sanık …‘ı önce fotoğraftan teşhis ettiği, 28.12.2011 tarihinde de soruşturma aşamasında canlı olarak teşhis etmesi, müştekinin yaşı ve duruşmadaki teşhiste aradan geçen süre nedeniyle; müşteki …‘ın olay sırasında çalınan cep telefonunun HTS kayıtlarına önce sanık …, sonradan da sanık … tarafından kullanılması, sanık …‘ün bu müştekiye yönelik eylemi kabul edip, oğlu olan diğer sanık … ile birlikte yaptıklarını söylemesi ve anlatımlarının olayla uyumlu olması, diğer sanık …‘ün de suça konu cep telefonunu kullandığını kabul etmesi nedeniyle suç sabit görüldüğünden her iki müştekiye karşı işlenen suçlar için beraat isteyen ve müşteki …‘ın 50,00 TL parası ile içinde nüfus cüzdanı, resimler ve 65 yaş üstü kart bulunan cüzdanının çalındığının ve değerin az olmadığının anlaşılması nedeniyle TCK’nın 145. maddesinin tartışılmasını talep eden ve tebliğnamede bu yönlerden bozma isteyen düşünce benimsenmemiştir.

Sanık … hakkında, Asliye Ceza Mahkemesi’nin 04.02.2009 gün 2008/913 Esas, 2009/48 sayılı Kararla verilen “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” ilişkin karar için 5271 sayılı CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca, mahal mahkemesince ilgili mahkemesine ihbarda bulunulması mümkün görülmüştür.

Sanık …‘ün müşteki …‘a yönelik banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçunun teşebbüs aşamasında kalmasına rağmen 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması, karşı temyiz bulunmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.

Müşteki …‘un suç nedeniyle oluşan zararının karşılanmadığı, mahkemenin ilk kararında sehven sanık … hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesini uygulayarak hüküm kurduğu, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi nedeniyle Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 23.12.2013 tarihli bozma ilamı ile bozulduğu, bu durumda mahkemenin son kararında sanık hakkında hüküm kurarken TCK’nın 168. maddesini uygulamadan hüküm kurup, kazanılmış hakkı nedeniyle ceza miktarını indirmesi gerekirken, yazılı şekilde uygulama yapılması, sonuca etkili olmadığından, bozma nedeni yapılamamıştır.

Tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanıklar …, …, … ve … hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması, karşı temyiz olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye, uyulan bozmaya ve hakimin takdirine göre; suçların sanıklar tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

2-Sanık …‘in adli sicil kaydında olmayan Doğanhisar Asliye Ceza Mahkemesi’nin 20.11.2008 tarih, 2007/22 Esas ve 2007/169 Karar sayılı ilam uyarınca 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … .., …, …, …, …, … ile sanıklar … ve … müdafileri ve O yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle kısmen tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. Maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından “T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk nedeniyle; “TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların, sanık ….. için 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın” çıkartılması ile yerine “TCK’nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” ibaresi yazılmak suretiyle, eleştiriler dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

4-Sanık …‘ın müşteki …‘a yönelik eylemi için kurulan hükmün yapılan incelemesinde;

Tekerrüre esas hükümlülüğü bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması, karşı temyiz olmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye, uyulan bozmaya ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, cezanın temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “… daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “işlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır.

TCK’nın 145. maddesininTCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut olaya uygun, yasal ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.

Somut olayda ise; müşteki …‘ın 30,00 TL’sinin alındığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibariyle ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

2-T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık … ve müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 01.03.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/9377 Karar: 2016/1467 Tarih: 10.02.2016

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- Mağdura ait olup, minibüslere ait durakta park halindeki kapıları açık minibüsten bozuk para çalan sanığın, eyleminin, 5237 sayılı TCK’nın 142/1-c maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,

2- Toplam 15,00 TL civarında bozuk para çalan sanık hakkında 5237 sayılı Yasa’nın 145. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmesi,

3- T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda

TCK’nın 53. maddesindekiTCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık Çağrı’nın temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak (BOZULMASINA), 10.02.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/37602 Karar: 2016/445 Tarih: 14.01.2016

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

Suça sürüklenen çocuklar hakkında iddianame ile talep edilen konut dokunulmazlığını bozma suçundan zamanaşımı süresi içinde hüküm kurulması olanaklı görülmüştür.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun suça sürüklenen çocuklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- ) Müştekinin evinin dış cephesinde gömme balkona bitişik vaziyette bulunan su sayacının çalınması şeklinde gerçekleşen olayda; suça sürüklenen çocuklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b . maddesi yerine yazılı şekilde uygulama yapılması,

2- ) Hurda değeri 7 TL olan su sayacını çalan suça sürüklenen çocuklar hakkında, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin az olması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerekip gerekmediği karar yerinde tartışılmadan yazılı şekilde uygulama yapılması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar R. A., M. K. ve R. K. müdafii ile O Yer Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, 14.01.2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/8892 Karar : 2018/11410 Tarih : 27.09.2018

  • TCK 145. Madde

  • Malın Değerinin Az Olması

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2016/939 Esas, 2016/465 Karar ve 06.12.2016 tarihli kararında belirtildiği üzere; ayrıca müdafi atanması talebinde bulunmayan ve savunmalarını bizzat yapacaklarını beyan eden sanıkların, gece vakti işlediği iddia olunan, bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında hırsızlık suçu için 5237 sayılı TCK’nın 6545 sayılı Kanun’un 62. maddesiyle değişik 142/2-h maddesinde temel cezanın alt sınırının beş yıl hapis olarak öngörülmesi ve cezanın belirli bir oranda artırılmasına ilişkin TCK’nın 143. maddesinde düzenlenen nitelikli halin, 5271 sayılı CMK’nın 150/3. maddesi uyarınca zorunlu müdafi görevlendirilmesinde esas alınması gereken hapis cezasının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı cihetle, yerel mahkemece sanıklara zorunlu müdafi görevlendirmeksizin yargılamaya devam edilip hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığından, tebliğnamedeki; sanıklara zorunlu müdafii atanması gerektiğinden bahisle bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçların sanık … tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-Sanık …‘ın atılı suçları işlemediğine yönelik tüm aşamalardaki istikrarlı savunması, üzerinden müştekinin ikametinden alınmış olduğu tespit edilen herhangi bir suç eşyası elde edilememesi, mahkumiyete yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı başkaca bir delil bulunmaması karşısında; sanığın atılı hırsızlık ,konut dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlardan beraati gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine kararı verilmesi,

2-Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının da kapsam ve içerik itibarıyla değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

3-5237 sayılı TCK’nın 61/1. maddesine göre malın değerinin az ya da çok olması, temel cezanın belirlenmesinde alt sınırdan uzaklaşmak için bir kriter olup, hırsızlık suçuna konu malın değerinin az olmasının TCK’nın 145. maddesinde ayrı olarak düzenlenmesi, kanun koyucunun hırsızlık suçunda malın değerinin az olmasına verdiği önemi göstermektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.12.2009 gün ve 6/242-291 sayılı içtihadında belirtildiği üzere, “…daha çoğunu alabilme olanağı varken yalnızca gereksinimi kadar ve değer olarak az olan şeyi alma” görüşünün, TCK’nın 145. madde uygulamasında bütünüyle reddedilmesi mümkün değil ise de, maddenin yalnızca bu tanımlamayla sınırlandırılması da olanaklı değildir. TCK’nın 145. maddenin gerek ilk şekli, gerekse değiştirilmiş biçimi; ortak tanımlama ile, hırsızlık suçunun konusunu oluşturan değerin az olmasını temel almaktadır. TCK’nın 145. maddesine göre, faile verilen cezada indirim yapılabilmesi için malın değerinin az olması yeterli olup, hâkim indirim oranını TCK’nın 3. maddesinde öngörüldüğü üzere “İşlenilen fiilin ağırlığıyla orantılı” olacak şekilde saptamalıdır. Değer azlığı nedeniyle ceza vermekten vazgeçme kararı verilecek ise; malın değerinin azlığı yanında “Suçun işleniş şekli ve özellikleri” de dikkate alınmalıdır. TCK’nın 145. maddesinin uygulanmasında hâkime takdir hakkı tanınmış olup, hâkim takdir hakkını kullanırken keyfiliğe kaçmadan, her somut uygun,yasal,ve yeterli gerekçe göstermek suretiyle uygulama yapmalıdır.

Somut olayda ise; müşteki …‘in ikametinden 50,00 TL değerinde metal zincir çalan sanık hakkında suçun işleniş şekli ve özellikleri itibarıyla ceza vermekten vazgeçilemeyecek ise de, hırsızlık konusunu oluşturan malın değerinin miktar olarak az olması nedeniyle TCK’nın 145. maddesi gereğince verilen cezadan belirlenecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

Kabul ve uygulamaya göre de ;

4-Sanık …‘un tekerrüre esas alınan Antalya 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30/01/2012 tarihinde kesinleşen 06/05/2011 tarih, 2011/232 Esas ve 2011/254 Karar sayılı ilamında daha ağır cezayı içeren hırsızlık suçuna ilişkin 2 yıl 6 ay hapis cezası yerine aynı ilamdaki konut dokunulmazlığının ihlali suçuna ilişkin 15 ay hapis cezası hükmünün tekerrüre esas alınması,

5-Sanık …‘un tekerrüre esas alınan Antalya 15. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30/01/2012 tarihinde kesinleşen 06/05/2011 tarih, 2011/232 Esas ve 2011/254 Karar sayılı ilamında 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulandığının anlaşılması karşısında, sanığın ikinci kez mükerrir olduğunun tespitiyle cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

6-Diğer sanık …‘ın suçları işlediğine ilişkin mahkumiyete yeterli delil bulunmaması karşısında; müştekinin ikametine tek başına giren sanık … hakkında TCK’nın 116/1. maddesi uyarınca hükmolunan cezadan aynı Yasa’nın 119/1-c maddesince artırım yapılarak yazılı şekilde fazla ceza tayin edilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve …‘ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle değişik gerekçeyle tebliğnameye uygun BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi gereğince sanık …‘un kazanılmış haklarının saklı tutulmasına 27.09.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS