Ret İsteminin Geri Çevrilmesi
CMK Madde 31
(1) Mahkeme, kovuşturma evresinde ileri sürülen hâkimin reddi istemini aşağıdaki durumlarda geri çevirir:
a) Ret istemi süresinde yapılmamışsa.
b) Ret sebebi ve delili gösterilmemişse.
c) Ret isteminin duruşmayı uzatmak amacı ile yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.
(2) Bu hâllerde ret istemi, toplu mahkemelerde reddedilen hâkimin müzakereye katılmasıyla, tek hâkimli mahkemelerde de reddedilen hâkimin kendisi tarafından geri çevrilir.
(3) Bu konudaki kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilir.
CMK Madde 31 Gerekçeleri
Madde, uygulamada gerçekleşmesini sağladığı olumlu sonuçlar gözetilerek, 1412 sayılı Kanundan kelime değişiklikleri ile aynen alınmış ve kovuşturma evresine ulaşmış davaların, tarafların iyi niyete dayanmayan ret istemleriyle sürüncemede kalmasını önlemeyi amaçlamıştır. Bu maksatla ret isteminin mutlaka geri çevrileceği hâller: Kovuşturma evresinde ileri sürülen hâkimin reddi isteminin süresinde yapılmaması, ret nedeni veya inandırıcı delilin gösterilmemesi, duruşmayı uzatmak için ileri sürüldüğünün açıkça anlaşılmasıdır. Bu hâllerde istem reddedilen hâkim tarafından doğrudan doğruya veya onun katılımıyla mahkemece geri çevrilir.
“Geri çevirme” kararına karşı hükümle birlikte, ilk derece mahkemesince verilmişse istinaf yoluna, bölge adliye mahkemesince verilmişse temyiz yoluna başvurulabilir.
Ceza Genel Kurulu 2019/364 E. , 2019/625 K.
- CMK 31
- Red isteminin geri çevrilmesi şartları, usulü ve itiraz
5271 sayılı Kanun’un 31. maddesinde ise ret isteminin süresinde yapılmaması, ret nedenlerinin açıklanmaması, ret delilinin belirtilmemesi veya ret isteminin duruşmayı uzatmak amacıyla yapıldığının açıkça anlaşılması durumunda ret isteminin geri çevrileceği, anılan geri çevirme kararına toplu mahkemelerde reddi istenen hâkimin de katılacağı, tek hâkimli mahkemelerde ise reddedilen hâkimin bizzat kendisi tarafından geri çevrileceği düzenlenmiş ve bu geri çevirme kararlarına karşı itiraz yoluna müracaat edilebileceği belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere hâkimin reddi talebi üzerine; “Hâkimin reddi isteminin geri çevrilmesine”, “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmesine” veya “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmemesine-reddine-“ karar verilebilecektir. “Hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine” toplu mahkemelerde reddilen hâkimin de müzakereye katılmasıyla, tek hâkimli mahkemelerde ise reddedilen hâkim tarafından karar verilebilecek iken “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmesine” veya “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmemesine-reddine-“ ilişkin kararlarda reddedilen hâkim müzakereye katılmadan 5271 sayılı Kanun’un 27. maddesinde öngörülen usul izlenerek karar verilebilecektir.
Öte yandan, 5271 sayılı Kanun’un hem 27. maddesine göre verilen ret isteminin kabul edilmemesine hem de 31. maddesine göre verilen ret isteminin geri çevrilmesine ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
….
Yargıtay Ceza Dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatı ile baktıkları davalarda vuku bulan hâkimin reddi taleplerine ilişkin olarak 5271 sayılı Kanun’un 24 ve devamında yer alan düzenlemelere göre hareket edilmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Gelinen noktada, Anayasa’nın 40/2 ve 5271 sayılı CMK’nın 34/2. maddelerinden bahsedilmelidir.
Anayasa’nın 40/2. maddesinde; “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır” hükmüne yer verilmiş, Bu düzenlemeye paralel olarak 5271 sayılı CMK’nın 34/2. maddesi; “Kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, süresi, mercii ve şekilleri belirtilir” biçiminde düzenlenmiş, hüküm ve kararlarda başvurulabilecek kanun yolu, mercii, şekli ve süresinin belirtilmesinin zorunluluğu vurgulanmıştır.
Dolayısıyla, 5271 sayılı Kanun’un gerek 27. maddesine göre verilen ret isteminin kabul edilmemesine gerekse 31. maddesine göre verilen ret isteminin geri çevrilmesine ilişkin kararlarda, başvurulabilecek kanun yolu, mercii, şekli ve süresinin belirtilmesi zorunludur.
Diğer taraftan, 5271 sayılı CMK’nın 289. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, “geçerli şüphe nedeniyle hakkında ret istemi öne sürülmüş olup da bu istem kabul olunduğu hâlde hâkimin hükme katılması veya bu istemin kanuna aykırı olarak reddedilip hâkimin hükme katılması” durumu, temyiz dilekçesi veya beyanında gösterilmemiş olsa da hukuka kesin aykırılık hâlleri arasında sayılmıştır.
Hâkimin reddi, hâkimin tarafsız kalamayacağı şüphesi bulunan bir davaya bakmamasını sağlamaya yönelik bir kurumdur. Hukukumuzda, hâkimin tarafsız kalamayacağı varsayılan veya tarafsızlığından kuşku duyulabilecek durumlarda ya davaya bakması yasaklanmış ya da taraflarca reddedilebileceği kabul edilmiştir. Bu bakımdan, reddolunan hâkimin davaya bakması yasaya mutlak aykırılık sebebi olup reddedilme ihtimalini önleyecek şekilde itiraz sürecinin tamamlanmaması da aynı kapsamda değerlendirilmelidir.
Bu bilgiler ışığında konu değerlendirildiğinde;
Sanık … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan kamu davasında, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından yapılan yargılamanın 04.04.2018 tarihli birinci oturumunda, Mahkeme başkanı ve heyet üyelerinin çekinme kararı vermelerini talep eden sanığın, 15.01.2019 tarihli beşinci oturumda bu talebini yinelediği, 21.01.2019 tarihli dilekçesinde ise hâkimin reddi talebinde bulunması üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince 05.02.2019 tarih ve 2018/2 sayı ile; hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine ve tutukluluk hâlinin devamına ilişkin kararda düzeltme yapılmasına yer olmadığına karar verilerek CMK’nın 31/3 ve 268. maddeleri uyarınca dosyanın itiraz mercisi olan Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderildiği, Yargıtay 10. Ceza Dairesince 28.02.2019 tarih ve 2019/95 değişik iş sayı ile; tutukluluk hâlinin devamına ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığından itirazın reddine karar verildiği, hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine ilişkin karara karşı bir itiraz bulunmadığından bu hususta bir değerlendirme yapılmadığı, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 05.02.2019 tarihli ve 2018/2 sayılı hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine dair kararında başvurulabilecek kanun yolu, mercii, şekli ve süresinin belirtilmediği, dosya içerisinde geri çevirme kararının sanığa ve müdafisine tebliğ edildiğine ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, Yargıtay 9. Ceza Dairesince 18.03.2019 tarihli altıncı oturumda heyet değişikliği nedeniyle eski tutanaklar okunmak suretiyle yargılamaya devam olunarak aynı oturumda hüküm kurulduğu anlaşılan olayda;
5271 sayılı Kanun’un 31. maddesinin üçüncü fıkrasında hâkimin reddi isteminin geri çevrilmesine ilişkin kararlara itiraz edilebileceğinin belirtilmesi, Yargıtay 9. Ceza Dairesince verilen hâkimin reddi isteminin geri çevrilmesine ilişkin kararda, Anayasa’nın 40/2 ve 5271 sayılı CMK’nın 34/2. maddeleri uyarınca başvurulabilecek kanun yolu, mercii, şekli ve süresinin belirtilmesi zorunluluğuna uyulmamış olması, hükmün kurulduğu 18.03.2019 tarihli altıncı oturumda heyet değişikliği nedeniyle eski tutanakların okunduğu belirtilmekle birlikte hazır bulunan sanığa ve müdafisine sözü edilen geri çevirme kararı okunup anlatılmış olsa bile bu karara itiraz olanağı sağlanmadan yargılamaya devam olunarak hüküm kurulmasının, 5271 sayılı CMK’nın 289. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında yasaya mutlak aykırılık oluşturması nedeniyle usul ve yasaya aykırı olduğu kabul edilmelidir.
Ceza Genel Kurulu - Karar: 2017/537
- TCK 31
- Hakimin reddi talebinin geri çevrilmesine ilişkin ara karara 5271 sayılı CMK’nın 31/son maddesi uyarınca itiraz edilmesi mümkündür.
Kanun’un “Ret isteminin usulü” kenar başlıklı 26. maddesi;
“(1) Hâkimin reddi, mensup olduğu mahkemeye verilecek dilekçeyle veya bu hususta zabıt kâtibine bir tutanak düzenlenmesi için başvurulması suretiyle yapılır.
(2) Ret isteminde bulunan, öğrendiği ret sebeplerinin tümünü bir defada açıklamak ve süresi içinde olguları ile birlikte ortaya koymakla yükümlüdür.
(3) Reddi istenen hâkim, ret sebepleri hakkındaki görüşlerini yazılı olarak bildirir.”,
Kanun’un “Ret isteminin geri çevrilmesi” kenar başlıklı 31. maddesi ise;
“(1) Mahkeme, kovuşturma evresinde ileri sürülen hâkimin reddi istemini aşağıdaki durumlarda geri çevirir:
a) Ret istemi süresinde yapılmamışsa.
b) Ret sebebi ve delili gösterilmemişse.
c) Ret isteminin duruşmayı uzatmak amacı ile yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.
(2) Bu hâllerde ret istemi, toplu mahkemelerde reddedilen hâkimin müzakereye katılmasıyla, tek hâkimli mahkemelerde de reddedilen hâkimin kendisi tarafından geri çevrilir.
(3) Bu konudaki kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilir.” şeklinde düzenlemeler içermektedir.
Ön sorun bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde,
Sanıklar M.S ve T.S. hakkında kasten öldürme suçuna teşebbüs ve kasten öldürme suçundan açılan kamu davalarının görüldüğü B. 10. Ağır Ceza Mahkemesinde, 13.05.2015 tarihinde yapılan üçüncü oturumda sanık M.S. müdafiince verilen aynı tarihli dilekçede; mahkeme başkanı H.Ö., üyeler G.T ve Ö.Y. aleyhine … esas sayı ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinde manevi tazminat talepli dava açıldığı, isimleri belirtilen heyet üyeleri hakkında Hâkimler ve Savcılar Kuruluna şikâyette bulunulduğu, Anayasa Mahkemesine konu ile ilgili olarak bireysel başvuru yapıldığı, uzun süredir yargılamanın bitirilemediği, savunma ve taleplerinin dikkate alınmadığı, bu şekilde tarafsızlığını yitiren heyetle aralarında husumet oluştuğu ileri sürülerek hâkimin reddi talebinde bulunulduğu, bu gerekçelere ilişkin belge ve başvuru evrakının da dilekçe ekinde ibraz edildiği, Yerel Mahkemece talebin davayı uzatmaya matuf olduğu ve nihai karar ile birlikte üst mercii tarafından değerlendirilebilir nitelikte olduğundan bahisle geri çevrilmesine karar verilip, nihai hükmün tefhim edildiği anlaşılan olayda; hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine ilişkin 13.05.2015 günlü ara karara 5271 sayılı CMK’nın 31/son maddesi uyarınca itiraz edilmesi mümkün olduğu halde, sanık Mustafa Sevimli müdafiine Kanun’da düzenlenen itiraz hakkını kullanma imkânı verilmeden nihai hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Ceza Genel Kurulu 2020/57 E. , 2022/96 K.
- TCK 31
- Hakimin reddi talebinin geri çevrilmesine ilişkin ara kararına İTİRAZ EDİLMESİ HALİNDE, yargılamayı yapan mahkeme itirazın sonucunu bekledikten sonra sonraki oturuma ve yargılamaya devam edebilir.
Hâkimin reddi kurumunun kötüye kullanılması nedeniyle Almanya Usul Yasası’ndaki hükümler Türk Ceza Hukuku sistemince de benimsenmiş, düzenlemeyle yersiz, zamansız ve duruşmayı uzatmak maksadıyla, kötü niyete dayalı olarak yapılan hâkimin reddi taleplerinin geri çevrilmesi suretiyle bu tür taleplerin sonuçsuz bırakılması amaçlanmıştır.
Hâkimin görev yasağı bulunan davaya bakamayacağı ve yargılamaya katılamayacağı hâllerde ret istemi herhangi bir süreye bağlanmamış, yargılama bitene kadar ret talebinde bulunmak mümkün kılınmış ise de; tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı hâkimin reddinin, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusunun başlanmasına, duruşmalı işlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve Yargıtayda görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi tarafından yazılmış olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Diğer hâllerde, inceleme başlayıncaya kadar hâkimin reddi istenebilecektir. Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruşma veya inceleme bitinceye kadar da hâkimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması 5271 sayılı Kanun’un 25. maddesinde şart koşulmuştur. Kanun’daki düzenleme ile bu sürelere uyulmadığının belirlenmesi hâlinde ret isteminin geri çevrileceği hüküm altına alınmıştır.
sayılan düzenlemelerle ret talebinde, ret sebebinin ve delillerinin gösterilmesi şart koşulmuş, böylece soyut, gerekçesiz olan ret isteklerinin önüne geçilmek amaçlanmıştır. Hâkimin gösterilen delilleri inandırıcı bulmaması hâlinde de ret isteğini geri çevirebilmesi imkânı tanınmış, ret talebinde bulunanın, ret nedenlerini somut olarak ortaya koyması zorunlu tutulmuştur.
Ret isteminin duruşmayı uzatmak amacıyla yapıldığının anlaşılması hâlinde de ret isteği geri çevrilecektir. Fakat burada ret isteyenin amacı açıkça anlaşılmalıdır, açıkça anlaşılamıyor ya da bu konuda kuşku varsa, ret isteği bu nedenle geri çevrilmemelidir. Ancak ret talebinde bulunan, ret nedenlerinin tümünü bir defada açıklamak yerine, azar azar açıklamakta ise, duruşmayı uzatmak istediği söylenebilir. Ret isteği süresinde yapılmışsa, ret nedenine ilişkin inandırıcı kanıtlar gösterilmişse ve yargılamayı uzatmak amacı yoksa 5271 sayılı Kanun’un 27. maddesinde belirtilen usul izlenerek reddi istenen hâkimin katılımı olmaksızın bu konuda bir karar verilmelidir.
5271 sayılı Kanun’un 28. maddesine göre ret isteminin kabulüne dair verilen kararlar kesindir. Ret isteminin kabulüne dair karar verilmesi üzerine davaya bakmakla başka bir hâkim veya mahkeme görevlendirilecektir. Ret isteminin kabul edilmemesine dair kararlara karşı ise itiraz yoluna gidilebilecektir. İtiraz mercisince verilen ret kararları ancak hükümle birlikte incelenebilecektir. 5271 sayılı Kanun’un 29. maddesinde reddi istenilen hâkimin ret isteği karara bağlanıncaya kadar yapabileceği ve yapamayacağı işlemler ile yapabileceği işlemlerin geçerli olup olmadığı hususları düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre, reddi istenilen hâkimin ret hakkında bir karar verilinceye kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan işlemleri yapıp diğer işlemleri yapmaması gerekir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâl, derhâl işlem yapılmadığı takdirde suçun delillerinin ortadan kaybolması olasılığının ortaya çıkması durumudur. Gecikmesi sakıncalı durumların varlığı hâlinde bir işlem o anda yapılmadığında bir daha yapılması mümkün olmayabilir ya da yapılsa da ondan umulan faydaya ulaşamamak söz konusu olabilir. Bu nedenleri düşünen kanun koyucu tarafsızlığından şüphe edilen bir hâkim olsa dahi bir işlemin gecikmesi sakıncalı olması durumunda o hâkim tarafından yapılmasını, hiç yapılmamasına üstün tutmuş ve hâkime bu alanda yetki vermiştir. Hâkim reddedildikten sonra henüz bu konuda bir karar verilmeden gecikmesinde sakınca bulunan hâl nedeniyle bir yargılama işlemi yapılmış ise tutanağa bu işlemin gecikmesinde sakınca olduğu kanaatine varılarak yapıldığı açıkça belirtilmelidir. 5271 sayılı Kanun’un 22. maddesinde öngörülen hâkimin yasaklılığı durumunda ise gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde dahi hiçbir yargılama işlemi yapamaz. Fakat maddeye eklenen ikinci fıkraya göre ret isteği oturum sırasında yapılmış ise; ret konusunda karar verilmesi için oturuma ara verilmesi gerekse bile, hâkim o oturumdaki duruşmayı sürdürmek durumundadır. Ancak bu durumda da; 5271 sayılı Kanun’un 216. maddesi uyarınca tarafların iddia ve sözlerinin dinlenmesine geçilemez ve ret konusunda karar verilmeden reddedilen hâkim tarafından yeni oturum başlatılamaz. Kanun bunu yasaklamıştır. 5271 sayılı Kanun’un 216. maddesindeki “söz” ile delillerin ortaya konulması ve tartışması bittikten sonra yargılama sonuçlandırılırken taraflara verilmesi gereken söz kastedilmektedir. Oturumda yargılama bu noktaya geldiğinde reddi istenen hâkimin duruşmaya ara vermesi zorunludur. Ret istemi konusunda verilen ret ya da kabul kararına göre eski ya da yeni hâkimle duruşmanın sürdürülmesi gerekir.
Ret isteği kovuşturma evresinde ileri sürülmüşse, hâkim reddi hakkında bir karar verilinceye kadar yalnızca gecikmesinde sakınca bulunan işlemleri yapması gerekir. Oturum sırasında hâkimin reddi durumunda ise oturumu sürdürüp gecikmesinde sakınca olsun veya olmasın tüm yargısal işlemleri yerine getirecektir. Ancak katılanın son iddiası, Cumhuriyet savcısının esas hakkında görüşü ve sanık ya da müdafisinin esas hakkındaki savunmasını soramayacaktır (Osman Yaşar, Ceza Muhakemesi Kanunu, Yeni İçtihatlarla Uygulamalı ve Yorumlu, Ankara, 2011, 5. Baskı, 1. Cilt, s. 473 vd). 5271 sayılı Kanun’un 31. maddesinde ise ret isteminin süresinde yapılmaması, ret nedenlerinin açıklanmaması, ret delilinin belirtilmemesi veya ret isteminin duruşmayı uzatmak amacıyla yapıldığının açıkça anlaşılması durumunda ret isteminin geri çevrileceği, anılan geri çevirme kararına toplu mahkemelerde reddi istenen hâkimin de katılacağı, tek hâkimli mahkemelerde ise reddedilen hâkimin bizzat kendisi tarafından geri çevrileceği düzenlenmiş ve bu geri çevirme kararlarına karşı itiraz yoluna müracaat edilebileceği belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere hâkimin reddi talebi üzerine; “Hâkimin reddi isteminin geri çevrilmesine”, “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmesine” veya “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmemesine-reddine-“ karar verilebilecektir. “Hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine” toplu mahkemelerde reddilen hâkimin de müzakereye katılmasıyla, tek hâkimli mahkemelerde ise reddedilen hâkim tarafından karar verilebilecek iken “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmesine” veya “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmemesine-reddine-“ ilişkin kararlarda reddedilen hâkim müzakereye katılmadan 5271 sayılı Kanun’un 27. maddesinde öngörülen usul izlenerek karar verilebilecektir. Öte yandan 5271 sayılı Kanun’un hem 27. maddesine göre verilen ret isteminin kabul edilmemesine hem de 31. maddesine göre verilen ret isteminin geri çevrilmesine ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir. Bu aşamada kanun yollarına başvurma hakkı ve olağan kanun yolu kapsamında bulunan “itiraz”a ilişkin hukuki düzenlemelere kısaca değinmekte de fayda bulunmaktadır.
5271 sayılı Kanun’un 260. maddesi;
“(1) Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.
(2) Asliye ceza mahkemesinde bulunan Cumhuriyet savcıları, mahkemenin yargı çevresindeki sulh ceza mahkemelerinin; ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresindeki asliye ve sulh ceza mahkemelerinin; bölge adliye mahkemesinde bulunan Cumhuriyet savcıları, bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı kanun yollarına başvurabilirler.
(3) Cumhuriyet savcısı, sanık lehine olarak da kanun yollarına başvurabilir .”
Şeklinde düzenlenmiş iken anılan maddenin ikinci fıkrası, 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 73. maddesiyle değiştirilmiş ve “Ağır ceza mahkemelerinde bulunan Cumhuriyet savcıları, ağır ceza mahkemesinin yargı çevresindeki asliye ceza mahkemelerinin; bölge adliye mahkemesinde bulunan Cumhuriyet savcıları, bölge adliye mahkemelerinin kararlarına karşı kanun yollarına başvurabilirler.” şeklinde son hâlini almıştır.
Aynı Kanun’un 260. maddesinde itiraz kanun yoluna başvurma hakkı bulunanlar ile bu hakkın hangi mahkemeler nezdinde kullanılacağı düzenlenmiştir.
Anılan Kanun’un “İtiraz olunabilecek kararlar” başlıklı 267. maddesinde;
“Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir.” düzenlemesine yer verilmiş, buna göre itiraz, kural olarak hâkim kararlarına, kanunda açık hüküm bulunması koşuluyla da mahkeme kararlarına karşı başvurulabilen olağan bir kanun yolu olduğu belirtilmiştir.
Yine anılan Kanun’un “İtiraz usulü ve inceleme mercileri” başlıklı 268. maddesi ise;
“(1) Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.
(3) İtirazı incelemeye yetkili merciler aşağıda gösterilmiştir:
a) Sulh ceza hâkiminin kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları asliye ceza mahkemesi hâkimine aittir.
b) Sulh ceza işleri, asliye ceza hâkimi tarafından görülüyorsa itirazı inceleme yetkisi ağır ceza işlerini gören mahkeme başkanına aittir.
c) Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.
d) Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir.
e) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler.” biçiminde düzenlenmişken, bu maddede yer alan üçüncü fıkranın (a) ve (b) bentleri, 6545 sayılı Kanun’un 74. maddesiyle değiştirilerek;
“a) Birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir.
b) İtiraz üzerine ilk defa sulh ceza hâkimliği tarafından verilen tutuklama kararlarına itiraz edilmesi durumunda da (a) bendindeki usul uygulanır. Ancak, ilk tutuklama talebini reddeden sulh ceza hâkimliği, tutuklama kararını itiraz mercii olarak inceleyemez” şeklinde son hâlini almıştır.
Yargıtay Kanunu’nun 39. maddesinde dairelerin veya genel kurulların başkan ve üyelerinin reddolunabilecekleri düzenlenmiş ise de anılan madde içerisinde daire ve kurullarda temyiz incelemesi sırasındaki müzakerelerin gizli yapılacağının belirtilmesi, dairelerin ilk derece mahkemesi olarak bakmakta oldukları davalarda duruşma esnasında hâkimin reddedilmesi hâlinde izlenecek usule dair bir ibarenin bulunmaması nedenleriyle anılan düzenlemenin, Yargıtayın temyiz mercisi olarak baktığı davalar için geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Keza 5271 sayılı Kanun’un 268. maddesinin üçüncü fıkrasının “e” bendinde Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazların incelenme mercisinin de belirlenmesi karşısında, Yargıtay Ceza Dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatı ile baktıkları davalarda vuku bulan hâkimin reddi taleplerine ilişkin olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 24 ve devamında yer alan düzenlemelere göre hareket edilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Bu bilgiler ışığında ön sorun konusu değerlendirildiğinde;
Sanık … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan kamu davasında, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından yapılan yargılamanın 05.11.2018, 08.04.2019, 11.06.2019 ve 01.07.2019 tarihli oturumlar ile hükmün verildiği 30.09.2019 tarihli oturumuna Daire Üyesi …‘ın başkan olarak iştirak ettiği, sanık tarafından sunulan 11.06.2019 tarihinde adı geçen hakkında hâkimin reddi talebinde bulunulması üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince aynı tarihli oturumda CMK’nın 25. maddesinin ikinci fıkrası ile 31. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri uyarınca hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine karar verildiği, sanık tarafından 17.06.2019 tarihli dilekçe ile anılan karara itiraz edildiği, sanığın usulüne uygun itirazına rağmen söz konusu itiraz usulüne uygun şekilde karara bağlanmaksızın yargılamaya devam olunarak 30.09.2019 tarihinde nihai hükmün kurulduğu, sanık ve müdafisinin temyiz istemlerinde duruşmayı yöneten heyet başkanı hakkında yaptıkları itiraz ve şikayetlerin dikkate alınmadığının ve somut gerekçelerle reddi istenen hâkimin davaya katılım sağladığının belirtildiği olayda;
5271 sayılı Kanun’un 31. maddesinin üçüncü fıkrasında hâkimin reddi isteminin geri çevrilmesine ilişkin kararlara itiraz edilebileceğinin belirtilmesi karşısında Yargıtay 9. Ceza Dairesince verilen hâkimin reddi isteminin geri çevrilmesine ilişkin karara sanık tarafından yapılan itirazın ilgili Kanun’da yöntemi belirtildiği şekilde mercisince incelenmesi sağlanmadan yargılamaya devam olunarak eksik inceleme ile hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu kabul edilmelidir.
Ceza Genel Kurulu 2017/1109 E. , 2019/569 K.
- CMK 31
- Geri çevirme kararı itiraz kanun yoluna tabidir, geri çevirme kararına itiraz imkanı tanınmasan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması usule aykırıdır.
İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.04.2016 tarihli oturumda sanık … müdafisinin hâkimin reddi talebini geri çevirdikten sonra reddi istenen hâkimin ret hakkında bir karar verilinceye kadar yalnız gecikmesinde sakınca olan işlemleri yapabileceğine ilişkin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 29/1. maddesinin açık hükmüne rağmen, yargılamaya devam ederek Cumhuriyet savcısının esas hakkıdaki mütalaasını alması, sanıklar ve müdafilerinin esas hakkındaki savunmalarını tespit etmesi ve hazır bulunan sanıklardan son sözlerini sormasında,
Yine aynı Kanun’un 31. maddesinin 3. fıkrasında ret isteminin geri çevrilmesine ilişkin kararların itiraz kanun yoluna tabi olduğuna dair açık kanun hükmüne karşın ret kararının geri çevrilmesine ilişkin ara karar kurulduktan sonra, sanık … müdafisinin bu karara yönelik itirazı ile ilgili olarak Kanun’da yöntemi bildirildiği şekilde itiraz incelemesi yapılması sağlanmadan yargılamaya devam edilerek, yargılama bittikten sonra dahi hâkimin tarafsızlık sorununu gündemde tutacak şekilde nihai hüküm kurulmasında, İsabet bulunmadığı, bu şekilde kurulan Yerel Mahkeme hükümlerinin usul ve kanuna aykırı olduğu kabul edilmelidir.
YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/33889 Karar : 2016/1153 Tarih : 8.02.2016
-
CMK 31. Madde
-
Ret İsteminin Geri Çevrilmesi
Sanıklar …, …, …, …, … ve … hakkında şikayetçiler … ve …’e karşı işledikleri işkence, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, hakaret suçlarından TCK.nun 94/1, 109/2-3-d, 125/1. maddeleri uyarınca Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, mahkemenin 19.01.2012 gün ve 2011/370 esas, 2012/13 sayılı kararı ile, “her ne kadar sanıklar hakkında TCK.nun 94/1, 109/2-3, 125/1. maddeleri gereğince cezalandırılmaları için mahkememize kamu davası açılmış ise de olayda TCK.nun 94. maddesinin unsurları yönüyle oluşmadığı nedeni ile CMK.nun 3, 4, 5. maddeleri gereğince mahkememizin görevsizliği ile sanıkların TCK.nun 109/2, 109/3-d, 125/1. maddeleri gereğince yargılanmak üzere dosyanın görevli Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine” karar verildiği, şikayetçiler … ve … vekilinin itirazının reddedildiği, Bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.02.2012 gün ve 2012/114-59 esas-karar sayılı kararı ile sanıklar …, …, …, …, … ve …’ın TCK.nun 94/1, 109/2, 109/3-d ve 125/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları için görevli ve yetkili Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesine karşı görevsizlik verilerek, görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verildiği, Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 29.05.2012 gün ve 2012/6275-6004 esas-karar sayılı ilamı ile, Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verildiği, Bakırköy 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.07.2012 tarihli müzekkeresi ile dosyanın Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı tarafından 10.07.2012 tarihinde dosyanın kaleme havale edildiği,
… ve … vekili Av. …’ın Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığına sunduğu 11.07.2012 tarihli dilekçesi ile “..mahkemenizce verilen bu görevsizlik kararındaki gerekçeye göre mahkemenizce suçun oluşup oluşmadığı yolunda görüş beyan edilmiş bulunmaktadır. Bu nedenle mahke- menizce aynı dosya ile ilgili olarak yargılamanın yapılması CMK.nun 22, 23, 24, 25. maddeleri uyarınca mahkemenin tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebep niteliğinde olmakla, yukarıda açıklanan sebepler ile CMK.nun 22 ve devamı maddeleri uyarınca mahkemenizin davaya bakmaktan çekinmesine karar verilmesi” talebinde bulunulduğu, Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.07.2012 tarihli tensip kararı ile, yapılan itirazın reddine karar verildiği ve duruşmanın 16.10.2012 tarihine bırakıldığı, duruşmada ara kararı ile, müştekiler vekilinin mahkemeyi red talebinin CMK.nun 31/1-b-c maddeleri gereğince yetersiz gerekçe ve dosyayı sürüncemede bırakmak amacıyla yapıldığı nedeni ile itirazı kabil olmak üzere 31/2. maddesi gereğince geri çevrilmesine karar verilip yargılamaya devam olunduğu anlaşılmakla;
5271 sayılı CMK.nun 24/1. madde ve fıkrasında;
Hakimin davaya bakamayacağı hallerde reddi istenebileceği gibi, taraf- sızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden dolayı da reddi istenebilir. hükmü uyarınca,
Bakırköy 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.01.2012 gün 2011/370 esas, 2012/13 karar sayılı görevsizlik kararında “her ne kadar sanıklar hakkında TCK.nun 94/1, 109/2-3, 125/1 maddeleri gereğince cezalandırılmaları için mahkememize kamu davası açılmış ise de, olayda TCK.nun 94. maddesinin unsurları yönüyle oluşmadığı nedeni ile CMK.nun 3, 4, 5. maddeleri gereğince mahkememizin görevsizliği ile sanıkların TCK.nun 109/2, 109/3-d, 125/1. maddeleri gereğince yargılanmak üzere dosyanın görevli Bakırköy Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine,” denilmek suretiyle mahkemenin görevsizlik kararında kesin olarak işkence suçunun unsurlarının oluşmadığı belirtilerek hukuki düşüncesini açıklamak suretiyle tarafsızlığını şüpheye düşürdüğü anlaşılmakla, mahkeme heyetinin davadan çekinme kararı vermesi gerekirken, yargılamaya devamla yazılı şekilde esasa ilişkin hükümler kurulması,
Yasaya aykırı, katılan/sanıklar … ve … müdafinin, sanıklar …, …, …, …, … ve … müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMK.nun 321. maddesi gereğince (BOZULMASINA), oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.