Reddi İstenen Hâkimin Yapabileceği İşlemler
CMK Madde 29
(1) Reddi istenen hâkim, ret hakkında bir karar verilinceye kadar yalnız gecikmesinde sakınca olan işlemleri yapar.
(2) Ancak, hâkimin oturum sırasında reddedilmesi hâlinde, bu konuda bir karar verilebilmesi için oturuma ara vermek gerekse bile ara vermeksizin devam olunur. Şu kadar ki, 216 ncı madde uyarınca tarafların iddia ve sözlerinin dinlenilmesine geçilemez ve ret konusunda bir karar verilmeden reddedilen hâkim tarafından veya onun katılımıyla bir sonraki oturuma başlanamaz.
(3) Ret isteminin kabulüne karar verildiğinde, gecikmesinde sakınca bulunan hâl nedeniyle yapılmış işlemler dışında, duruşma tekrarlanır.
CMK Madde 29 Gerekçesi
Madde, reddi istenilen hâkimin, istem hakkında merciince bir karar verilinceye kadar yapabileceği işlemleri ve bunların geçerlilik derecelerini düzenlemektedir.
Hâkimin reddi istemi, 23 üncü maddede yazılı görevi yerine getiremeyeceği yasaklılık hâllerinden birine dayandığı takdirde, istem kovuşturma evresinden önce veya sırasında da ileri sürülmüş olsa da hâkim, kesinlikle hiçbir işlem yapamayacaktır.
26 ncı maddede belirtilen ve hâkimin tarafsızlığı konusunda kuşku yaratan diğer nedenlerle reddi hâlinde yapabileceği işlemler bu maddede gösterilmiştir.
Ret isteği kovuşturma evresinde ileri sürülmüşse hâkim, reddi hakkında bir karar verilinceye kadar yalnızca gecikmesinde sakınca bulunan işlemleri yapabilir; duruşma sırasında reddi hâlinde ise, o duruşmaya devam olunarak 216 inci maddede tanımlanan son iddia, görüş ve savunma dışında, gecikmesinde sakınca bulunan veya bulunmayan diğer tüm yargısal işlemler yerine getirilir. Ancak ret olunan hâkim istemle ilgili bir karar verilmeden, sonraki duruşmaya katılamaz.
Hâkimin reddi isteminin kabul edilmemesi hâlinde yapılmış olan işlemlerin geçerliliğini sürdüreceği açıktır. Ret isteminin kabulüne karar verildiği takdirde, gecikmesinde sakınca olması nedeniyle yapılmış işlemler dışındaki işlemlerin tekrarlanması zorunludur.
CMK 29 (Reddi İstenen Hâkimin Yapabileceği İşlemler) Emsal Yargıtay Kararları
Ceza Genel Kurulu 2019/389 E. , 2019/608 K.
- CMK 29
- Hakimin reddi halinde; hakim, hüküm veremeyeceği gibi yalnız gecikmesinde sakınca olan işlemleri yapabilir.
Hâkimin reddi kurumunun kötüye kullanılması nedeniyle Almanya Usul Kanunu’ndaki hükümler Türk Ceza Hukuku sistemince de benimsenmiş, düzenlemeyle yersiz, zamansız ve duruşmayı uzatmak maksadıyla, kötü niyete dayalı olarak yapılan hâkimin reddi taleplerinin geri çevrilmesi suretiyle bu tür taleplerin sonuçsuz bırakılması amaçlanmıştır.
Hâkimin görev yasağı bulunan davaya bakamayacağı ve yargılamaya katılamayacağı hâllerde ret istemi herhangi bir süreye bağlanmamış, yargılama bitene kadar ret talebinde bulunmak mümkün kılınmış ise de; tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı hâkimin reddinin, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusunun başlanmasına, duruşmalı işlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve Yargıtayda görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi tarafından yazılmış olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Diğer hâllerde, inceleme başlayıncaya kadar hâkimin reddi istenebilecektir. Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruşma veya inceleme bitinceye kadar da hâkimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması gerekmektedir. Anılan sürelere uyulmadığının belirlenmesi hâlinde ret istemi geri çevrilmelidir.
Kanun’da sayılan düzenlemelerle ret talebinde, ret sebebinin ve delillerinin gösterilmesi şart koşulmuş, böylece soyut, gerekçesiz olan ret isteklerinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Hâkime, gösterilen delilleri inandırıcı bulmaması hâlinde de ret isteğini geri çevirebilmesi imkânı tanınmış, ret talebinde bulunanın, ret nedenlerini somut olarak ortaya koyması zorunlu tutulmuştur.
Ret isteminin açıkça duruşmayı uzatmak amacıyla yapıldığı anlaşılırsa ret isteği geri çevrilmelidir. Ret isteyenin amacı açıkça anlaşılamıyor ya da bu konuda kuşku bulunuyorsa, ret isteği bu nedenle geri çevrilmemelidir. Ancak ret talebinde bulunan, ret nedenlerinin tümünü bir defada açıklamak yerine, aşamalar hâlinde açıklamakta ise, duruşmayı uzatmak istediği söylenebilir.
Ret isteği süresinde yapılmışsa, ret nedenine ilişkin inandırıcı kanıtlar gösterilmişse ve yargılamayı uzatma amacı yoksa CMK’nın 27. maddesinde belirtilen usul izlenerek reddi istenen hâkimin katılımı olmaksızın bu konuda bir karar verilmelidir.
5271 sayılı Kanun’un 28. maddesine göre ret isteminin kabulüne dair verilen kararlar kesindir. Ret isteminin kabulüne dair karar verilmesi üzerine davaya bakmakla başka bir hâkim veya mahkeme görevlendirilecektir. Ret isteminin kabul edilmemesine dair kararlara karşı ise itiraz yoluna gidilebilecektir. İtiraz mercisince verilen ret kararları ancak hükümle birlikte incelenebilecektir.
Aynı kanun’un 29. maddesinde reddi istenilen hâkimin ret isteği karara bağlanıncaya kadar yapabileceği ve yapamayacağı işlemler ile yapabileceği işlemlerin geçerli olup olmadığı hususları düzenlenmiştir.
Söz konusu maddeye göre reddi istenen hâkimin, ret hakkında bir karar verilinceye kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan işlemleri yapıp diğer işlemleri yapmaması gerekir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâl, derhâl işlem yapılmadığı takdirde suçun delillerinin ortadan kaybolması olasılığının ortaya çıkması durumudur. Gecikmesinde sakınca bulunan durumların varlığı hâlinde bir istem o anda yapılmadığında bir daha yapılması mümkün olmayabilir ya da yapılsa dahi ondan umulan faydaya ulaşılamaması söz konusu olabilir. Bu nedenleri düşünen kanun koyucu, tarafsızlığından şüphe edilen bir hâkim olsa dahi, gecikmesinde sakınca bulunan bir işlemin o hâkim tarafından yapılmasını hiç yapılmamasına üstün tutmuş ve hâkime bu alanda yetki vermiştir. Hâkim reddedildikten sonra henüz bu konuda bir karar verilmeden gecikmesinde sakınca bulunan hâl nedeniyle bir yargılama işlemi yapılmış ise tutanağa bu işlemin gecikmesinde sakınca olduğu kanaatine varılarak yapıldığı açıkça belirtilmelidir. CMK’nın 22. maddesinde öngörülen hâkimin yasaklılığı durumunda ise, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde dahi hiçbir yargılama işlemi yapılamaz. Fakat maddeye eklenen 2. fıkraya göre ret isteği oturum sırasında yapılmış ise; ret konusunda karar verilmesi için oturuma ara verilmesi gerekse bile hâkim o oturumdaki duruşmayı sürdürmek durumundadır. Ancak bu durumda da CMK’nın 216. maddesi uyarınca tarafların iddia ve sözlerinin dinlenmesine geçilemez ve ret konusunda karar verilmeden reddedilen hâkim tarafından yeni oturum başlatılamaz. CMK’nın 216. maddesindeki “söz” ibaresi ile delillerin ortaya konulması ve tartışılması bittikten sonra yargılama sonuçlandırılırken taraflara verilmesi gereken söz kastedilmektedir. Oturumda yargılama bu noktaya geldiğinde reddi istenen hâkimin duruşmaya ara vermesi zorunludur. Ret istemi konusunda verilen ret ya da kabul kararına göre eski ya da yeni hâkimle duruşmanın sürdürülmesi gerekir.
Ret isteği kovuşturma evresinde ileri sürülmüşse hâkimin, reddi hakkında bir karar verilinceye kadar yalnızca gecikmesinde sakınca bulunan işlemleri yapması gerekir. Oturum sırasında reddedilmesi durumunda ise hâkim oturumu sürdürüp gecikmesinde sakınca olsun veya olmasın tüm yargısal işlemleri yerine getirecektir. Ancak reddi istenen hâkim katılanın son iddiası, Cumhuriyet savcısının esas hakkında görüşü ve sanık ya da müdafisinin esas hakkındaki savunmasını soramayacaktır (Osman Yaşar, Ceza Muhakemesi Kanunu, Yeni İçtihatlarla Uygulamalı ve Yorumlu, Ankara, 2011, 5. Baskı, 1. Cilt, s. 473 ve devamı). 5271 sayılı Kanun’un 31. maddesinde ise ret isteminin süresinde yapılmaması, ret nedenlerinin açıklanmaması, ret delilinin belirtilmemesi veya ret isteminin duruşmayı uzatmak amacıyla yapıldığının açıkça anlaşılması durumunda ret isteminin geri çevrileceği, anılan geri çevirme kararına toplu mahkemelerde reddi istenen hâkimin de katılacağı, tek hâkimli mahkemelerde ise reddedilen hâkimin bizzat kendisi tarafından ret isteminin geri çevrileceği düzenlenmiş ve bu geri çevirme kararlarına karşı itiraz yoluna müracaat edilebileceği belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere hâkimin reddi talebi üzerine; “Hâkimin reddi isteminin geri çevrilmesine”, “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmesine” veya “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmemesine-reddine-“ karar verilebilecektir. “Hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine” toplu mahkemelerde reddilen hâkimin de müzakereye katılmasıyla, tek hâkimli mahkemelerde ise reddedilen hâkim tarafından karar verilebilecek iken “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmesine” veya “Hakimin reddi isteminin kabul edilmemesine-reddine-“ ilişkin kararlarda reddedilen hâkim müzakereye katılmadan, 5271 sayılı Kanun’un 27. maddesinde öngörülen usul izlenerek karar verilebilecektir. Öte yandan 5271 sayılı Kanun’un 27. maddesine göre verilen ret isteminin kabul edilmemesine hem de 31. maddesine göre verilen ret isteminin geri çevrilmesine ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
…
Yargıtay Kanunu’nun 39. maddesinde Dairelerin veya Genel Kurulların başkan ve üyelerinin reddolunabilecekleri düzenlenmiş ise de anılan madde içerisinde daire ve kurullarda müzakerelerin gizli yapılacağının belirtilmesi, dairelerin ilk derece mahkemesi olarak bakmakta oldukları davalarda duruşma esnasında hâkimin reddedilmesi hâlinde izlenecek usule dair bir ibarenin bulunmaması nedenleriyle anılan düzenlemenin, Yargıtayın temyiz mercisi olarak baktığı davalar için geçerli olduğu, keza CMK’nın 268. maddesinin üçüncü fıkrasının “e” bendinde Yargıtay Ceza Dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazların incelenme mercisinin belirlenmesi karşısında, Yargıtay Ceza Dairelerinin “ilk derece mahkemesi” sıfatı ile baktıkları davalarda vuku bulan hâkimin reddi taleplerine ilişkin olarak CMK’nın 24. ve devamında yer alan düzenlemelere göre hareket edilmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Bu bilgiler ışığında ön sorun konusu değerlendirildiğinde;
Sanık … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan kamu davasında, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından yapılan yargılamanın 11.10.2018 tarihli üçüncü ve 27.11.2018 tarihli dördüncü oturumlarına anılan Daire üyesi olan Abdurrahman Orkun Dağ’ın başkan olarak heyete iştirak ettiği, 27.11.2018 tarihli oturumda sanık müdafisi tarafından heyet başkanı hakkında hâkimin reddi talebinde bulunulması üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince aynı oturumda CMK’nın 31. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri ile aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine karar verildiği, sanık müdafisi tarafından sunulan 29.11.2018 tarihli dilekçe ile anılan karara itiraz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesince 03.12.2018 tarihinde itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden “Kararlarda düzeltilme yapılmasına yer olmadığına” karar verilerek CMK’nın 268. maddesi uyarınca dosyanın itiraz mercisi olan Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderildiği, Yargıtay 10. Ceza Dairesince hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine ilişkin itiraz hususunda bir değerlendirme yapılmamasına karşın Yargıtay 9. Ceza Dairesince yargılamaya devam olunarak 20.02.2019 tarihli beşinci oturumda hüküm kurulduğu ve sanık müdafisi tarafından sunulan 17.05.2019 tarihli gerekçeli temyiz isteminde “Reddi hâkim talepleri konusunda bir karar verilmeden esasa girilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu”nun ileri sürüldüğünün anlaşıldığı dosya kapsamında;
CMK’nın 31. maddesinin üçüncü fıkrasında hâkimin reddi isteminin geri çevrilmesine ilişkin kararlara itiraz edilebileceğinin belirtilmesi, Yargıtay 9. Ceza Dairesince 27.11.2018 tarihli oturumda verilen CMK’nın 31. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri ile aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine ilişkin karara sanık müdafisi tarafından itiraz edilmesi üzerine ilgili Kanun’da yönteminin belirtildiği şekilde itiraz incelemesi yapılmasının sağlanmaması ve reddi istenen hâkimin ret hakkında bir karar verilinceye kadar yalnız gecikmesinde sakınca olan işlemleri yapabileceğine ilişkin CMK’nın 29. maddesinin birinci fıkrasının açık hükmüne rağmen reddi istenen heyet başkanının katılımıyla yargılamaya devam olunarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu kabul edilmelidir.
Ceza Genel Kurulu 2020/144 E. , 2021/537 K.
- CMK 29
- Reddi istenen hâkimin katılmadığı müzakere sonucu ret isteminin kabulüne ya da reddine karar verilmesinin sağlanması, gecikmesinde sakınca bulunan işlemler dışında işlem yapılmaması gerekir.
Hâkimin görev yasağı bulunan davaya bakamayacağı ve yargılamaya katılamayacağı hâllerde ret istemi herhangi bir süreye bağlanmamış, yargılama bitene kadar ret talebinde bulunmak mümkün kılınmış ise de; tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı hâkimin reddinin, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusunun başlanmasına, duruşmalı işlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve Yargıtayda görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi tarafından yazılmış olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Diğer hâllerde, inceleme başlayıncaya kadar hâkimin reddi istenebilecektir. Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruşma veya inceleme bitinceye kadar da hâkimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması 5271 sayılı Kanun’un 25. maddesinde şart koşulmuştur. Kanun’daki düzenleme ile bu sürelere uyulmadığının belirlenmesi hâlinde ret isteminin geri çevrileceği hüküm altına alınmıştır.
Kanun’da sayılan düzenlemelerle ret talebinde, ret sebebinin ve delillerinin gösterilmesi şart koşulmuş, böylece soyut, gerekçesiz olan ret isteklerinin önüne geçilmek amaçlanmıştır. Hâkimin gösterilen delilleri inandırıcı bulmaması hâlinde de ret isteğini geri çevirebilmesi imkânı tanınmış, ret talebinde bulunanın, ret nedenlerini somut olarak ortaya koyması zorunlu tutulmuştur.
Ret isteminin duruşmayı uzatmak amacıyla yapıldığının anlaşılması hâlinde de ret isteği geri çevrilecektir. Fakat burada ret isteyenin amacı açıkça anlaşılmalıdır, açıkça anlaşılamıyor ya da bu konuda kuşku varsa, ret isteği bu nedenle geri çevrilmemelidir. Ancak ret talebinde bulunan, ret nedenlerinin tümünü bir defada açıklamak yerine, azar azar açıklamakta ise, duruşmayı uzatmak istediği söylenebilir.
Ret isteği süresinde yapılmışsa, ret nedenine ilişkin inandırıcı kanıtlar gösterilmişse ve yargılamayı uzatmak amacı yoksa 5271 sayılı Kanun’un 27. maddesinde belirtilen usul izlenerek reddi istenen hâkimin katılımı olmaksızın bu konuda bir karar verilmelidir.
5271 sayılı Kanun’un 28. maddesine göre ret isteminin kabulüne dair verilen kararlar kesindir. Ret isteminin kabulüne dair karar verilmesi üzerine davaya bakmakla başka bir hâkim veya mahkeme görevlendirilecektir. Ret isteminin kabul edilmemesine dair kararlara karşı ise itiraz yoluna gidilebilecektir. İtiraz mercisince verilen ret kararları ancak hükümle birlikte incelenebilecektir.
5271 sayılı Kanun’un 29. maddesinde reddi istenilen hâkimin ret isteği karara bağlanıncaya kadar yapabileceği ve yapamayacağı işlemler ile yapabileceği işlemlerin geçerli olup olmadığı hususları düzenlenmiştir.
Söz konusu maddeye göre, reddi istenilen hâkimin ret hakkında bir karar verilinceye kadar ancak gecikmesinde sakınca bulunan işlemleri yapıp diğer işlemleri yapmaması gerekir. Gecikmesinde sakınca bulunan hâl, derhâl işlem yapılmadığı takdirde suçun delillerinin ortadan kaybolması olasılığının ortaya çıkması durumudur. Gecikmesi sakıncalı durumların varlığı hâlinde bir işlem o anda yapılmadığında bir daha yapılması mümkün olmayabilir ya da yapılsa da ondan umulan faydaya ulaşamamak söz konusu olabilir. Bu nedenleri düşünen kanun koyucu tarafsızlığından şüphe edilen bir hâkim olsa dahi bir işlemin gecikmesi sakıncalı olması durumunda o hâkim tarafından yapılmasını, hiç yapılmamasına üstün tutmuş ve hâkime bu alanda yetki vermiştir. Hâkim reddedildikten sonra henüz bu konuda bir karar verilmeden gecikmesinde sakınca bulunan hâl nedeniyle bir yargılama işlemi yapılmış ise tutanağa bu işlemin gecikmesinde sakınca olduğu kanaatine varılarak yapıldığı açıkça belirtilmelidir. 5271 sayılı Kanun’un 22. maddesinde öngörülen hâkimin yasaklılığı durumunda ise gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde dahi hiçbir yargılama işlemi yapamaz. Fakat maddeye eklenen ikinci fıkraya göre ret isteği oturum sırasında yapılmış ise; ret konusunda karar verilmesi için oturuma ara verilmesi gerekse bile, hâkim o oturumdaki duruşmayı sürdürmek durumundadır. Ancak bu durumda da; 5271 sayılı Kanun’un 216. maddesi uyarınca tarafların iddia ve sözlerinin dinlenmesine geçilemez ve ret konusunda karar verilmeden reddedilen hâkim tarafından yeni oturum başlatılamaz. Kanun bunu yasaklamıştır. 5271 sayılı Kanun’un 216. maddesindeki “söz” ile delillerin ortaya konulması ve tartışması bittikten sonra yargılama sonuçlandırılırken taraflara verilmesi gereken söz kastedilmektedir. Oturumda yargılama bu noktaya geldiğinde reddi istenen hâkimin duruşmaya ara vermesi zorunludur. Ret istemi konusunda verilen ret ya da kabul kararına göre eski ya da yeni hâkimle duruşmanın sürdürülmesi gerekir.
Ret isteği kovuşturma evresinde ileri sürülmüşse, hâkim reddi hakkında bir karar verilinceye kadar yalnızca gecikmesinde sakınca bulunan işlemleri yapması gerekir. Oturum sırasında hâkimin reddi durumunda ise oturumu sürdürüp gecikmesinde sakınca olsun veya olmasın tüm yargısal işlemleri yerine getirecektir. Ancak katılanın son iddiası, Cumhuriyet savcısının esas hakkında görüşü ve sanık ya da müdafisinin esas hakkındaki savunmasını soramayacaktır (Osman Yaşar, Ceza Muhakemesi Kanunu, Yeni İçtihatlarla Uygulamalı ve Yorumlu, …, 2011, 5. Baskı, 1. Cilt, s. 473 vd).
5271 sayılı Kanun’un 31. maddesinde ise ret isteminin süresinde yapılmaması, ret nedenlerinin açıklanmaması, ret delilinin belirtilmemesi veya ret isteminin duruşmayı uzatmak amacıyla yapıldığının açıkça anlaşılması durumunda ret isteminin geri çevrileceği, anılan geri çevirme kararına toplu mahkemelerde reddi istenen hâkimin de katılacağı, tek hâkimli mahkemelerde ise reddedilen hâkimin bizzat kendisi tarafından geri çevrileceği düzenlenmiş ve bu geri çevirme kararlarına karşı itiraz yoluna müracaat edilebileceği belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere hâkimin reddi talebi üzerine; “Hâkimin reddi isteminin geri çevrilmesine”, “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmesine” veya “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmemesine-reddine-“ karar verilebilecektir. “Hâkimin reddi talebinin geri çevrilmesine” toplu mahkemelerde reddilen hâkimin de müzakereye katılmasıyla, tek hâkimli mahkemelerde ise reddedilen hâkim tarafından karar verilebilecek iken “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmesine” veya “Hâkimin reddi isteminin kabul edilmemesine-reddine-“ ilişkin kararlarda reddedilen hâkim müzakereye katılmadan 5271 sayılı Kanun’un 27. maddesinde öngörülen usul izlenerek karar verilebilecektir. Öte yandan 5271 sayılı Kanun’un hem 27. maddesine göre verilen ret isteminin kabul edilmemesine hem de 31. maddesine göre verilen ret isteminin geri çevrilmesine ilişkin kararlara karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Yargıtay Kanunu’nun 39. maddesinde dairelerin veya genel kurulların başkan ve üyelerinin reddolunabilecekleri düzenlenmiş ise de anılan madde içerisinde daire ve kurullarda temyiz incelemesi sırasındaki müzakerelerin gizli yapılacağının belirtilmesi, dairelerin ilk derece mahkemesi olarak bakmakta oldukları davalarda duruşma esnasında hâkimin reddedilmesi hâlinde izlenecek usule dair bir ibarenin bulunmaması nedenleriyle anılan düzenlemenin, Yargıtayın temyiz mercisi olarak baktığı davalar için geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Keza 5271 sayılı Kanun’un 268. maddesinin üçüncü fıkrasının “e” bendinde Yargıtay Ceza Dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazların incelenme mercisinin de belirlenmesi karşısında, Yargıtay Ceza Dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatı ile baktıkları davalarda vuku bulan hâkimin reddi taleplerine ilişkin olarak 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 24 ve devamında yer alan düzenlemelere göre hareket edilmesi gerektiği kabul edilmelidir.
Bu bilgiler ışığında ön sorun konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın 15.05.2019 tarihli oturumda gerçekleşen savunma hakkını kısıtlar nitelikte olduğunu beyan ettiği hususları anlattığı süresi içerisinde sunduğu dilekçelerinde ret sebeplerinin tümünü bir defada açıklamak ve olguları ile birlikte ortaya koymak suretiyle usulüne uygun olarak hâkimin reddi talebinde bulunması üzerine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca yargılamayı yapan 9. Ceza Dairesince reddi istenen hâkimin katılmadığı müzakere sonucu ret isteminin kabulüne ya da reddine karar verilmesinin sağlanması yerine anılan Kanun’un 31. maddesi gereğince reddi istenen hâkimin de bulunduğu heyet tarafından ret talebinin geri çevrilmesine karar verilmesi suretiyle reddi istenen hâkimin, vaki ret talebi hakkında bir karar verilinceye kadar yalnız gecikmesinde sakınca olan işlemleri yapabileceğine ilişkin 5271 sayılı Kanun’un 29. maddesinin birinci fıkrasının açık hükmüne aykırı olarak yargılamaya devam olunarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu kabul edilmelidir.
YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2007/16454 Karar: 2008/1229 Tarih: 28.01.2008
-
CMK 29. Madde
-
Reddi İstenen Hâkimin Yapabileceği İşlemler
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Mustafa’nın, 3167 sayılı Kanun’un 16/1. maddesi uyarınca 15.000 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Ankara Yirmialtıncı Asliye Ceza Mahkemesi’nin 06.07.2006 gün ve 2005/1835 esas, 2006/600 karar sayılı hükmünün infazı aşamasında, hükümlü müdafiince yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin Ankara Yirmialtıncı Asliye Ceza Mahkemesinin 19.01.2007 tarihli ve aynı sayılı ek kararına yönelik itiraz üzerine, 5271 sayılı CMK’nın 23. maddesi gereğince Ankara Yirmiyedinci Asliye Ceza Mahkemesi hakiminin görevlendirilmesine, davaya bakan hakim tarafından verilen 19.01.2007 tarihli kararın yok hükmünde olduğunun kabulü ile talepten sonraki müteakip işlemlerin Ankara Yirmiyedinci Asliye Ceza Mahkemesi hakimi tarafından yapılmasına ilişkin Ankara Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin 22.02.2007 tarihli ve 2007/389 değişik iş sayılı kararına karşı Yüksek Adalet Bakanlığının Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 12.09.2007 gün ve 45714 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.09.2007 gün ve 2007/190030 sayılı tebliğnamesi ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya ve ekleri incelendi.
Karar: Gereği görüşülüp düşünüldü:
Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Kanun’un 318/1. maddesinde “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme isteminin kabule değer olup olmadığına karar verir”, aynı Kanun’un 319/1. maddesinde “Yargılamanın yenilenmesi istemi, kanunda belirlenen şekilde yapılmamış veya yargılamanın yenilenmesini gerektirecek yasal hiçbir neden gösterilmemiş veya bunu doğrulayacak deliller açıklanmamış ise, bu istem kabule değer görülmeyerek reddedilir” hükümlerinin yer aldığı ve sanık vekili tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine hükmü veren Ankara Yirmialtıncı Asliye Ceza Mahkemesince 19.01.2007 tarihli karar ile yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer olmaması nedeniyle reddine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, bu karara yönelik itirazı inceleyen merciin itiraz konusunda bir karar vermesi, 5271 sayılı Kanun’un 23/3. maddesinde yer alan <Yargılamanın yenilenmesi halinde, önceki yargılamada görev yapan hakim, aynı işte görev alamaz> hükmünün ise, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabule değer görülmesi halinde yeniden yapılacak yargılamada uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir> denilerek, Ankara Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin anılan kararının bozulması istenmiştir.
Kanun yararına bozma talebinde belirtilenin aksine, 5271 sayılı CMK’nın 23/3. maddesi hükmü, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer olup olmadığına ilişkin verilen kararlar için de geçerli olup, bu kararlarda da önceki hükmü veren hakimin görev almaması gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın 23. maddesinde öngörülen hakimin çekinmesini gerektiren durumlarda, aynı Kanun’un 30. maddesinin 3. fıkrası yollamasıyla, 29. maddesi uyarınca, çekinmesi gereken hakim sadece gecikmesinde sakınca bulunan işlemleri yapar, ancak, işin konusu hakkında karar veremez. Davadan çekinerek, aynı Kanun’un 30/1 ve 27. maddeleri uyarınca, görevli merciden bir başka hakimi davaya bakmakla görevlendirmesini istemesi gerekmektedir.**
Öte yandan, 5271 sayılı CMK’nın 271/2. maddesinde yer alan “İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir.” hükmünün, “itiraz yerinde görülürse, merci aynı zamanda yerinde gördüğü itiraz konusu hakkında da karar verir” biçiminde anlaşılması gerekir.
Somut olayda, itiraza konu olan yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer olmadığından reddine ilişkin karar, kesinleşen ilk hükmü veren hakim tarafından verilmiştir. Davadan çekinmesi gereken bir hakim tarafından karar verilmesi, kamu düzenine ve savunma hakkına ilişkin bir hukuka aykırılık niteliğindedir.** İtiraz merciinin, ilk hükmü veren hakimin yargılamanın yenilenmesi talebi hakkında karar veremeyeceği gerekçesiyle itirazı kabul etmiş olması karşısında; yerinde görülen itiraz konusunun niteliği gereğince, itiraz konusu kararın hukuka aykırı olduğunu belirlemesi ve konuya bakacak hakimi görevlendirilmesi yerinde olup, bu durumda itiraz merciinin yargılamanın yenilenmesi talebi konusunda da karar vermesi gerekmez.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına tevdiine, 28.01.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2007/11735 Karar: 2007/14529 Tarih: 10.12.2007
-
CMK 29. Madde
-
Reddi İstenen Hâkimin Yapabileceği İşlemler
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Kemalettin 3167 sayılı Kanun’un 16/1. maddesi uyarınca 2.520.000.000.-TL ağır cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bakırköy 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.05.2004 gün ve 2003/633 esas, 2004/423 karar sayılı hükmünün infazı aşamasında; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer görülerek, delilerin toplanmasına karar verildikten sonra açılan duruşma aşamasında, hükümlünün delillerini sunması ve huzurda imza örneklerinin alınması için çıkarılan davetiye tebliğine karşın duruşmaya gelmemesi nedeniyle, yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 15.03.2007 tarihli ve 2003/633 esas, 2004/423 karar sayılı ek kararına yönelik itiraz üzerine, itirazın reddine ilişkin BAKIRKÖY 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.04.2007 tarihli ve 2007/319 müteferrik sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı’nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 25.07.2007 gün ve 39760 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 16.08.2007 gün ve 2007/165201 sayılı tebliğnamesi ile dosya Dairemize gönderilmekle incelenip, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, “Hükümlü Kemalettin ‘in cezaevinde bulunduğu dönemde, kimlik bilgileriyle nüfus cüzdanı çıkartıp buna göre karşılıksız çek keşide eden şahsın tamamen farklı olduğu dosyadaki belgelerden ilk bakışta anlaşılmakla ve Kemalettin ‘e ait karşılaştırmaya esas hakim önünde yazdırılan yazı ve imza örnekleri bulunmasına rağmen, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 322. maddesi gereğince hükümlünün yargılamanın yenilenmesi yoluyla beraatine, sahte işlemleri gerçekleştirilen gerçek suçlunun araştırılması için Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi gerekirken, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin anılan kararının bozulması istenmiştir.
Dosya kapsamına göre; yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunan Bakırköy C. Savcılığınca, hükümlünün, suça konu çekin keşide ve ibraz tarihlerinde cezaevinde bulunduğuna ilişkin belgeler ve mevcut nüfus cüzdanı fotokopisi delil olarak sunulmuştur.
Mahkemece, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabule değer olduğuna karar verilmesinden sonra, hükümlünün cezaevinde bulunduğu tarihler araştırılmış, muhatap banka şubesine sunulan nüfus cüzdanının verildiği nüfus müdürlüğünden nüfus cüzdanı kayıp ve değiştirme belgesi getirtilmiş, ayrıca, 5271 sayılı CMK’nın 22. maddesi uyarınca davadan çekilen hakim tarafından, hükümlünün günsüz hazır bulundurulması üzerine imza ve yazı örnekleri alınmıştır. Davadan çekilen hakim tarafından yapılan bu işlemin, gecikmesinde sakınca bulunan durum nedeniyle yapılmış işlemlerden sayılması ve aynı zamanda bir savunma delili niteliğinde olması nedeniyle, aynı Kanun’un 30/3 ve 29/3. maddeleri uyarınca, tekrarlanması gerekmemektedir.
Dosya kapsamındaki imza örnekleri ile hükümlünün değişik kurumlara verdiği imza örnekleri getirtilerek imza incelemesi yapılması olanaklı iken ve mevcut delil durumu da göz önünde bulundurulduğunda, Mahkemece yazılı gerekçe ile yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar verilmesi yerinde olmayıp; hükümlünün imza ve yazı örnekleri ile birlikte suça konu çek üzerinde gerekli bilirkişi incelemesinin yaptırılması gerekmektedir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle itiraz merciinin kararı yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; BAKIRKÖY 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.04.2007 tarihli ve 2007/319 müteferrik karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’ın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA; aynı Kanun’un 309/4-a maddesi uyarınca, dosyanın müteakip işlemlerin yapılması için anılan mahkemeye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına tevdiine, 10.12.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 15. Ceza Dairesi Esas : 2017/14676 Karar : 2017/6284Tarih : 20.02.2017
-
CMK 29. Madde
-
Reddi İstenen Hâkimin Yapabileceği İşlemler
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmak suçundan sanık …’nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 155/2 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 2400 Türk Lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair, Tekirdağ 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/12/2014 tarihli ve 2013/558 esas, 2014/400 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanık tarafından yeniden yargılanma talebinde bulunulması üzerine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23/3.maddesi uyarınca yargılamanın yenilenmesinde ilk kararı veren hakimin görev yapamayacağı gerekçesiyle davadan çekinilmesi ile çekinme hususunda karar verilmek üzere dosyanın mercii nöbetçi ağır ceza mahkemesine gönderilmesine ilişkin aynı Mahkemenin 20/03/2015 tarihli ve aynı sayılı ek kararını müteakip, çekinme kararının kabulü ile iade-i muhakeme talebinin değerlendirilmesinde Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi Hâkimi Hamza …..’nün görevlendirilmesine ilişkin mercii Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27/03/2015 tarihli ve 2015/329 değişik iş sayılı kararı sonrasında, Tekirdağ 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2016 tarihli ve 2015/175 esas sayılı yazısı ile yargılamanın yenilenmesi talebinin değerlendirilmesinde görevlendirilen adıgeçen hâkimin başka yere naklen atanması nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 30/2.maddesi uyarınca yerine başka bir hakimin görevlendirilmesi yönünde mercii Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinden talepte bulunulması üzerine, talep konusunda karar verilmesine yer olmadığına, dosyanın gereği için Tekirdağ Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığına gönderilmesine ilişkin Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/10/2016 tarihli ve 2016/1064 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 19/12/2016 gün ve 94660652-105-59-13474-2016 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası … Cumhuriyet Başsavcılığının 03/01/2016 gün ve 2016/400877 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre; Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesince, Tekirdağ 1. Asliye Ceza Mahkemesi hâkimi Ali Gündal’ın yargılamanın yenilenmesi aşamasında çekinmesinin uygun bulunup hâkim görevlendirmesi yapıldığı, bu kararın mercii sıfatıyla verildiği, bu aşamadan sonra görevlendirilen hakimin izinli,raporlu olması veya tayinin çıkması sebebiyle görevini yerine getiremeyeceği hallerde görevlendirmenin Tekirdağ Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet Komisyonu Başkanlığı tarafından yerine getirilmesi gerektiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş ise de;
5271 sayılı Kanun’un “Hakimin çekinmesi ve inceleme mercii” başlıklı 30. maddesinde
“(1)Hâkim, yasaklılığını gerektiren sebeplere dayanarak çekindiğinde; merci, bir başka hâkimi veya mahkemeyi davaya bakmakla görevlendirir.
(2)Hâkim, tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebepler ileri sürerek çekindiğinde, merci çekinmenin uygun olup olmadığına karar verir. Çekinmenin uygun bulunması halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir.
(3)Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde yapılan işler hakkında 29. madde hükmü uygulanır.” şeklinde düzenlemeye yer verildiği, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun “Zorunlu hallerde görevlendirme” başlıklı 115.maddesinde “Herhangi bir nedenle görevine gelemeyen hâkimin yerine, bu hâkim görevine başlayıncaya veya Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yetkilendirme yapılıncaya kadar, o yerdeki hâkimler arasından, adalet komisyonu başkanınca; adlî yargı çevresinde herhangi bir nedenle görevine gelemeyen Cumhuriyet savcısının yerine bu Cumhuriyet savcısı görevine başlayıncaya veya Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yetkilendirme yapılıncaya kadar, yargı çevresindeki Cumhuriyet savcıları arasından, ağır ceza Cumhuriyet başsavcısı tarafından görevlendirilir.” şeklinde hükme yer verildiği, yeniden yargılama talebini değerlendirecek hakimin görevlendirilmesinin doğrudan 5271 sayılı Kanun’un 30. maddesinde istinaden yapıldığı, kanunda görevlendirme hususunda herhangi bir ayrık duruma yer verilmediği, görevlendirilen hâkimin rapor veya izin gibi görev yerinden geçici olarak değil de somut olayda olduğu gibi başka yere atanması halinde tekrar görev yerine dönme ihtimali de sözkonusu olmadığı cihetle, görevlendirmenin bahse konu düzenleme uyarınca mercii tarafından yapılması gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK’nın “Hâkimin davaya bakamaması ve reddi” başlıklı beşinci bölümündeki düzenlemelerde yer alan “Mercii” kelimesiyle yargılama faaliyetine doğrudan katılan yargı süjelerinin kastedilmesi ve adli yargı adalet komisyonu başkanlıklarının yargısal bir görevleri bulunmayıp, böyle bir faaliyete iştiraklerinin söz konusu olmaması yanı sıra görevlendirilen hâkimin başka yere atamasının yapılması nedeniyle görevinden geçici ayrılmasının söz konusu olmaması nedeniyle 2802 sayılı Kanun’un 115. maddesindeki şartların da oluşmaması nedeniyle kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18.10.2016 tarih ve 2016/1064 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 20.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay 1.Ceza Dairesi Esas : 2014/5559 Karar : 2015/5141 Tarih : 27.10.2015
-
CMK 29. Madde
-
Reddi İstenen Hâkimin Yapabileceği İşlemler
1- Sanıklar .. ve .. hakkında hükmolunan ceza miktarlarına göre, müdafiilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin CMUK.nun 318. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
2-A- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar .. ve .. hakkında maktüller .. ve .. kasten öldürme, sanıklar …, .. ve .. hakkında bu fiillere yardım suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, takdire ilişen cezaları azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş,
incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde düzeltme nedeni dışında bir isabetsizlik görülmediğinden, sanık .. müdafiinin bir sebebe dayanmayan; sanık .. müdafiinin eksik incelemeye, sübuta, zorunluluk hali içerisinde olduğuna vesaireye; sanık .. müdafiinin usule, eksik incelemeye, sübuta vesaireye; katılanlar vekillerinin takdiri indirim uygulanmaması gerektiğine, eksik ceza verildiğine, sanıklar .., .. ve .. fail olarak cezalandırılmaları gerektiğine vesaireye yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle,
Sanık ..ın adli sicil kaydına göre tekerrüre esas cezası bulunduğu anlaşılmakla, Bu sanık hakkındaki hükümlerin mahsus kısmına “Sanığın Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin 14.01.2003 tarih ve 2001/183 Esas-2003/4 sayılı ilamı ile 765 sayılı TCK’nun 252/1,59 maddeleri uyarınca 5 ay erteli hapis cezasına mahkum olduğu, kararın 18.09.2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, cezasının 5237 sayılı TCK.nun 58/6-7 maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına,” ibarelerinin eklenmesine karar verilmek suretiyle CMUK.nun 322.maddesinin tanıdığı yetkiye dayanılarak DÜZELTİLEN hükümler ile re`sen de temyize tabi olan diğer hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi ( ONANMASINA ), ceza miktarına ve temyiz incelemesi dışında tutuklulukta geçen süreye göre sanık .. ve müdafiilerinin tahliye isteminin reddine,
B- Sanıklar .., .., .., .., .., .. hakkında mağdur ..`ya yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma ve nitelikli yağma suçlarından kurulan beraat hükümleri yönünden ise ;
Bu suçlardan dolayı katılan sıfatı bulunan .. müdafiinin 09.04.2014 tarihli celsede mahkeme heyetini red isteminin reddine karar verildiği, bu karara itiraz edileceğini bildirmesi üzerine bu kez adı geçen hakkındaki kasten öldürmeye azmettirme suçlarından açılan kamu davalarının ayrıldığı, ancak aynı kişinin mağdur olduğu davalar yönünden hükümler kurulması ve ..nun hukuki durumu yönünden delillerin birlikte değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle CMK’nun 8, 29 maddelerine aykırı davranılması**,
Usule aykırı olup, katılan .. vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden esası incelenmeyen hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.