0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Hâkimin Reddi İstemine Karar Verecek Mahkeme

CMK Madde 27

(1) Hâkimin reddi istemine mensup olduğu mahkemece karar verilir. Ancak, reddi istenen hâkim müzakereye katılamaz. Bu nedenle mahkeme teşekkül edemezse bu hususta karar verilmesi;

a) Reddi istenen hâkim asliye ceza mahkemesine mensup ise bu mahkemenin yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesine,

b) Reddi istenen hâkim ağır ceza mahkemesine mensup ise o yerde ağır ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için (1) numaralı daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise, en yakın ağır ceza mahkemesine, aittir.

(2) Ret istemi sulh ceza hâkimine karşı ise, yargı çevresi içinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi ve tek hâkime karşı ise, yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesi karar verir.

(3) Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi istemi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara bağlanır.

(4) Ret isteminin kabulü halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir.



CMK Madde 27 Gerekçesi

Maddenin birinci ve ikinci fıkralarında hâkimin reddi istemini inceleyip karara bağlayacak mahkemeler, uygulamada tereddüde yer bırakmayacak bir açıklıkla belirtilmiştir. 1412 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde yer alan “Ret olunan hâkim, ret talebinin haklı olduğunu kabul ederse ret talebi hakkında bir karar verilmez.” hükmüne yer verilmemiş, böylece, her hâlde merciin karar vermesi zorunluğu kabul edilmiştir.

Maddenin üçüncü fıkrasında ise bölge adliye mahkemesi ceza dairesi başkan ve üyelerinin reddi isteminin, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara bağlanacağı ve dairelerin toplantılarını engelleyen toplu ret istemlerinin dinlenmeyeceği hükme bağlanmıştır.

Hâkimin reddi hususunda ileri sürülen nedenlerin geçersiz olmasından dolayı istemin kabul edilmemesi hâlinde beşyüzmilyon liraya kadar hafif para cezasına hükmedilebilmesine olanak sağlanmıştır.

Geçerli nedenlerle hâkimi reddetmek yetkisi yasal bir haktır. Ancak, taraflar için güvence sağlayan bu hakkın kötüye kullanılması ve bu yolla hâkimin kişilik haklarına saldırıda bulunulması veya kendisine karşı suç işlenmesi hâllerinde, hâkimin de herkes gibi dava ve şikâyette bulunma hakkı olduğundan 1412 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin son fıkrası gibi bir hükme maddede ayrıca yer verilmemiştir.


CMK 27 (Hâkimin Reddi İstemine Karar Verecek Mahkeme) Emsal Yargıtay Kararları


Ceza Genel Kurulu 2019/425 E. , 2020/4 K.

  • CMK 26*, CMK 28, CMK 29

Hâkimin reddi kurumunun kötüye kullanılması nedeniyle Almanya Usul Kanunu’ndaki hükümler Türk Ceza Hukuku sistemince de benimsenmiş, düzenlemeyle yersiz, zamansız ve duruşmayı uzatmak maksadıyla, kötü niyete dayalı olarak yapılan hâkimin reddi taleplerinin geri çevrilmesi suretiyle bu tür taleplerin sonuçsuz bırakılması amaçlanmıştır.

Hâkimin görev yasağı bulunan davaya bakamayacağı ve yargılamaya katılamayacağı hâllerde ret istemi herhangi bir süreye bağlanmamış, yargılama bitene kadar ret talebinde bulunmak mümkün kılınmış ise de; tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebeplerden dolayı hâkimin reddinin, ilk derece mahkemelerinde sanığın sorgusunun başlanmasına, duruşmalı işlerde bölge adliye mahkemelerinde inceleme raporu ve Yargıtayda görevlendirilen üye veya tetkik hâkimi tarafından yazılmış olan rapor üyelere açıklanıncaya kadar istenebileceği hüküm altına alınmıştır. Diğer hâllerde, inceleme başlayıncaya kadar hâkimin reddi istenebilecektir. Sonradan ortaya çıkan veya öğrenilen sebeplerle duruşma veya inceleme bitinceye kadar da hâkimin reddi istenebilir. Ancak bu istemin, ret sebebinin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılması gerekmektedir. Anılan sürelere uyulmadığının belirlenmesi hâlinde ret istemi geri çevrilmelidir.

Kanun’da sayılan düzenlemelerle ret talebinde, ret sebebinin ve delillerinin gösterilmesi şart koşulmuş, böylece soyut, gerekçesiz olan ret isteklerinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Hâkime, gösterilen delilleri inandırıcı bulmaması hâlinde de ret isteğini geri çevirebilmesi imkânı tanınmış, ret talebinde bulunanın, ret nedenlerini somut olarak ortaya koyması zorunlu tutulmuştur.

Ret isteminin açıkça duruşmayı uzatmak amacıyla yapıldığı anlaşılırsa ret isteği geri çevrilmelidir. Ret isteyenin amacı açıkça anlaşılamıyor ya da bu konuda kuşku bulunuyorsa, ret isteği bu nedenle geri çevrilmemelidir. Ancak ret talebinde bulunan, ret nedenlerinin tümünü bir defada açıklamak yerine, aşamalar hâlinde açıklamakta ise duruşmayı uzatmak istediği söylenebilir.

Ret isteği süresinde yapılmışsa, ret nedenine ilişkin inandırıcı kanıtlar gösterilmişse ve yargılamayı uzatma amacı yoksa CMK’nın 27. maddesinde belirtilen usul izlenerek reddi istenen hâkimin katılımı olmaksızın bu konuda bir karar verilmelidir.

5271 sayılı Kanun’un 28. maddesine göre ret isteminin kabulüne dair verilen kararlar kesindir. Ret isteminin kabulüne dair karar verilmesi üzerine davaya bakmakla başka bir hâkim veya mahkeme görevlendirilecektir. Ret isteminin kabul edilmemesine dair kararlara karşı ise itiraz yoluna gidilebilecektir. İtiraz mercisince verilen ret kararları ancak hükümle birlikte incelenebilecektir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun “Genel esaslar” başlıklı 39. maddesi;

“Yargıtay daireleri ile kurulları oylamaya katılacakların tümünün hazır bulunması veya bu Kanunla belli edilen çoğunluğun meydana gelmesi halinde toplanır.

Görüşmeler gizli olur. Daire ve kurullarda kararlar çoğunlukla verilir. Özel hükümler saklıdır.

Dairelerin veya genel kurulların başkan ve üyeleri reddolunabilirler. Ret hususundaki istemler, reddedilen başkan veya üye katılmaksızın ilgili daire veya genel kurullarca incelenerek kesin karara bağlanır. Daire ve kurulların toplantılarını engelleyen toplu ret istemleri dinlenmez.” şeklinde düzenlenmiştir.

Maddenin birinci fıkrasında daireler ve kurulların, oylamaya katılacak olan üyelerin tamamının hazır olması veya kanunda belirlenen sayıya ulaşılması hâlinde toplanabileceği belirtilmiş, ikinci fıkrasında özel hükümler ayrıksı olmak üzere görüşmelerin gizli olacağı ve kararların çoğunlukla verilebileceği düzenlenmiş, üçüncü fıkrasında ise dairelerin veya genel kurulların başkan ve üyelerinin reddolunabilecekleri, reddolunmaları durumunda reddedilen başkan veya üye katılmaksızın anılan daire veya kurul tarafından ret isteminin kesin bir şekilde karara bağlanacağı ve heyetin tümünün toplanmasını engelleyen ret istemlerinin dinlenmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 24.12.2017 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 696 sayılı KHK’nın 45. maddesiyle yapılan ve 7079 sayılı Kanun’un 40. maddesiyle aynen kabul edilerek kanunlaşması sonrasında 08.03.2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’na eklenen geçici 16. maddesi ile;

“Hukuk Genel Kurulu ve Ceza Genel Kurulunun içtihadı birleştirme toplantılarına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, 31/12/2022 tarihine kadar bu kurulların oluşumu ve çalışma usulü hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır.

a) Hukuk Genel Kurulu ve Ceza Genel Kurulu, her hukuk ve ceza dairesinden en az bir üye olmak kaydıyla Birinci Başkanlık Kurulu tarafından görevlendirilen yirmişer üyeden oluşur. Bu kurullara, Birinci Başkan veya ilgili başkanvekili, bunların bulunmaması halinde kurulların en kıdemli üyesi başkanlık eder.

b) Üyeler Hukuk Genel Kurulu ve Ceza Genel Kurulunda sürekli olarak görev yaparlar. Ancak, iş durumu gözönüne alınmak suretiyle üyelerin daire çalışmalarına katılmalarına Büyük Genel Kurul tarafından karar verilebilir.

c) Kurullarda toplantı ve görüşme yeter sayısı onbeştir. Toplantıda bulunanların üçte ikisinin oyu ile karar verilir. Birinci toplantıda üçte iki oy çoğunluğu sağlanamazsa ikinci toplantıda bulunanların çoğunluğuyla karar verilir.

Bu maddede hüküm bulunmayan hallerde, Hukuk Genel Kurulu ve Ceza Genel Kurulunun çalışmasına ilişkin bu Kanunun mevcut hükümleri uygulanmaya devam olunur.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Bu madde ile oluşumu ve çalışma usulünde değişiklik yapılan Ceza Genel Kurulunun 31.12.2022 tarihine kadar, her ceza dairesinden en az bir üye olmak kaydıyla Birinci Başkanlık Kurulu tarafından görevlendirilen yirmişer üyeden oluşacağı, bu üyelerin kurulda sürekli olarak görev yapacakları düzenlenmiştir. Bu bilgiler ışığında ön sorun konusu değerlendirildiğinde;

Sanığın çekilmeye davet ve reddi hâkim taleplerini belirttiği 24.06.2019 tarihli dilekçesinde; tarafsızlığı şüpheye düşürecek nedenlerin Ceza Genel Kurulu Başkan ve Üyelerinin her biri bakımından somut olarak ortaya konulmadığı gibi çekilmeye davet ve reddi hâkim nedenlerinin delilleriyle birlikte sunulmadığı, toplantıya katılan Başkan ve Üyelerin temyiz davasına bakmasını ve yargılamaya katılmasınını engelleyen, tarafsızlıklarını şüpheye düşürecek başka bir neden de bulunmadığı, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun geçici 16. maddesi uyarınca, bir Başkan ile 31.12.2022 tarihine kadar sürekli görev yapmak üzere görevlendirilen yirmi üyeden oluşan Ceza Genel Kurulunun oluşumu ve çalışma usulü itibarıyla Ceza Genel Kurulu Başkan ve Üyelerine yönelik söz konusu talebin, Kurulun toplantılarını engelleyen toplu ret istemi niteliğinde olduğu anlaşıldığından, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 39. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesi uyarınca dinlenemez olduğuna, kesin olarak ve oy birliğiyle karar verilmiştir.


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/5060 Karar : 2017/5924 Tarih : 13.02.2017

  • CMK 27. Madde

  • Hâkimin Reddi İstemine Karar Verecek Mahkeme

Güveni kötüye kullanma suçundan sanık …‘nin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 155/2, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 10 ay hapis ve 80,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 01/07/2014 tarihli ve 2012/290 esas, 2014/171 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanık müdafii tarafından yapılan yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine söz konusu talebin kabule şayan olup olmadığının tespiti amacıyla Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan duruşma sırasında, hakim görevlendirilmesi talebinin reddine ilişkin Denizli 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/05/2016 tarihli ve 2016/340 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 06/06/2016 tarihli ve 2016/516 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 17.11.2016 gün ve 94660652-105-20-12031-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası … Cumhuriyet Başsavcılığının 05/12/2016 gün ve 2016/392571 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.

Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;

Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 23/3. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi hâlinde önceki yargılamada görev yapan hâkim aynı işte görev alamaz” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 318/1. maddesindeki “Yargılamanın yenilenmesi istemi, hükmü veren mahkemeye sunulur. Bu mahkeme, istemin kabule değer olup olmadığına karar verir.” şeklindeki düzenleme karşısında, ilk kararı veren heyette bulunan Hâkim …. ve Hâkim …‘ın olayla ilgili kanaatinin oluştuğu, görüşünün ilk hükümle belirginleştiği, yeniden yargılama aşamasında ya da bu aşamaya götürecek talebin kabule değer olup olmadığına dair vereceği kararda önceki kanaat ve görüşlerinin etkisi altında kalabileceği, bu sebeple adil yargılama hakkının bir uzantısı olarak olaya tamamen yabancı, farklı bir hâkimin yargılamanın yenilenmesi talebini incelemesi gerektiği ,bunun için de üye hakim görevlendirilmesi gerektiği, söz konusu bu görevlendirmenin anılan Kanun’un 27/1-b maddesindeki, “Reddi istenen hâkim ağır ceza mahkemesine mensup ise o yerde ağır ceza mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için [1] numaralı daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise, en yakın ağır ceza mahkemesine,” ait olacağı hususu gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

5271 sayılı CMK’nın “Hâkimin davaya bakamaması ve reddi” başlıklı beşinci bölümündeki düzenlemelerde yer alan “Mercii” kelimesiyle yargılama faaliyetine doğrudan katılan yargı süjelerinin kastedilmesi ve adli yargı adalet komisyonu başkanlıklarının yargısal bir görevleri bulunmayıp, böyle bir faaliyete iştiraklerinin söz konusu olmaması nedeniyle kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 06.06.2016 tarih ve 2016/516 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 13.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/7846 Karar: 2016/5471 Tarih: 21.06.2016

  • CMK 27. Madde

  • Hâkimin Reddi İstemine Karar Verecek Mahkeme

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 03.04.2016 gün ve 94660652-105-34-352-2016-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 18.04.2016 gün ve KYB 2016/144437 sayılı ihbarnamesi ile:

KARAR : Özel belgede sahtecilik suçundan şüpheliler …, … ve …. haklarında yapılan soruşturma sonucunda Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 11.09.2015 tarihli ve … soruşturma, … sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itiraz üzerine ilgili mahkeme hakiminin tarafsızlığını şüpheye düşürecek bir hal bulunup bulunmadığına yönelik 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 30/2. maddesi gereğince dosyaya bakmaktan çekinmesine, çekinme sebeplerinin değerlendirilmesi ve başka bir Sulh Ceza Hakiminin itirazı incelemek üzere görevlendirilmesine dair Sulh Ceza Hakimliğinin 30.11.2015 tarihli ve Değişik iş sayılı talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair Asliye Ceza Mahkemesi’nin 01.12.2015 tarihli ve Değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08.12.2015 tarihli ve değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;

Usul hükümlerinde kıyasın mümkün olduğuna dair genel hukuk prensibi doğrultusunda yapılan incelemede, 5271 Sayılı Kanun’un 30/2. maddesinde yer alan “Hâkim, tarafsızlığını şüpheye düşürecek sebepler ileri sürerek çekindiğinde, merci çekinmenin uygun olup olmadığına karar verir. Çekinmenin uygun bulunması halinde, davaya bakmakla bir başka hâkim veya mahkeme görevlendirilir.” şeklindeki hükümde yer alan mercii kavramı vazıh olmamakla birlikte, 5271 Sayılı Kanun’un 24/1. maddesi gereğince hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürecek diğer sebeplerden reddinin istenebileceği belirtilerek anılan Kanun’un 27/2. maddesinde; “Ret istemi sulh ceza hâkimine karşı ise, yargı çevresi içinde bulunduğu asliye ceza mahkemesi ve tek hâkime karşı ise, yargı çevresi içerisinde bulunan ağır ceza mahkemesi karar verir.” şeklinde ret istemi hakkında karar verecek mahkemenin tayin olunması karşısında, belirtilen hükmün kıyasen hakimin tarafsızlığını şüpheye düşüren hallere istinaden çekinmesi halinde uygulanabileceği düşünüldüğünden, merciince yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:

SONUÇ: Kanun yararına bozma isteminin mercii tayini hususuna dair olmasına, Başkanlar Kurulu kararlarına ve Yargıtay Kanunun’nun 14. maddesine göre kanun yararına bozma istemini inceleme görevinin Yüksek Yargıtay 5. Ceza Dairesine ait olduğu anlaşılmakla, Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli Daireye gönderilmesine, 21.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS