0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Açıklığın Kaldırılması Hakkında Karar

CMK Madde 184

(1) 182 nci maddede gösterilen hâllerde, açıklığın kaldırılması istemine ilişkin olarak yapılacak duruşma, istem üzerine veya mahkemece uygun görülürse kapalı yapılır.



CMK Madde 184 Gerekçesi

Madde, 182 inci madde gereğince açıklığın kaldırılması istemine ilişkin olarak yapılacak duruşmanın esasta açık olacağını, istem hâlinde veya mahkemenin takdirine göre kapalı da yapılabileceğini kabul etmektedir.


CMK 184 (Açıklığın Kaldırılması Hakkında Karar) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/470 Karar : 2018/6702 Tarih : 23.05.2018

  • CMK 184. Madde

  • Açıklığın Kaldırılması Hakkında Karar

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Suça sürüklenen çocuk …‘in dosya içerisinde bulunan nüfus kayıt örneğine göre, doğum tarihinin 15/04/1995 olduğu, bu nedenle suça sürüklenen çocuğun oturum tarihinden önce 15/04/2013 tarihinde onsekiz yaşını doldurduğu, sanıklar …, … ve …‘ın yaşlarının da suç tarihi itibariyle 18’den büyük olduğu ve 5271 sayılı CMK’nın 182, 184 ve 186. maddeleri uyarınca verilmiş ayrı bir “kapalılık kararı” da bulunmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuk ve sanıklar hakkındaki kısa kararın açıklandığı 15/05/2014 tarihli duruşmanın, 5271 sayılı CMK’nın 182. maddesi uyarınca “herkese açık” bir şekilde yapılması ve hükmün de “açık yapılan duruşma sırasında” tefhim edilmesi gerektiği gözetilmeden, kapalı yapılması suretiyle “açıklık kuralının” ihlâl edilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin ve sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 23/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/120 Karar : 2018/1267 Tarih : 14.02.2018

  • CMK 184. Madde

  • Açıklığın Kaldırılması Hakkında Karar

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Suça sürüklenen çocuğun kararın verildiği 26/11/2014 tarihli celsede 18 yaşını doldurduğu ve 5271 sayılı CMK’nın 182, 184 ve 186. maddeleri uyarınca verilmiş ayrı bir “kapalılık kararı” da bulunmadığı, buna göre duruşmanın anılan Kanun’un 182. maddesi uyarınca “herkese açık” bir şekilde yapılması ve hükmün de “açık yapılan duruşma sırasında” tefhim edilmesi gerektiği gözetilmeden, 26/11/2014 tarihli duruşmanın kapalı yapılması, hükmün de kapalı duruşmada gizlice tefhim edilmesi suretiyle “açıklık kuralının” ihlâl edilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, … müdafii ile o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 14/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 23. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/4780 Karar : 2015/7174 Tarih : 25.11.2015

  • CMK 184. Madde

  • Açıklığın Kaldırılması Hakkında Karar

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Sanığın bilinen son adresine 04/02/2009 tarihinde yapılan tebligatın söz konusu tarihte sanığın başka bir suçtan cezaevinde olması nedeniyle usule uygun olmadığı ve temyiz süresinin başlangıcının sanığın öğrenme tarihi olan 28/12/2011 tarihi olduğu belirlenerek yapılan incelemede,

Sanığın, suç tarihinde, mağdur Cengiz’in düğününde karşılaştığı katılan Zekeriya’dan……….. marka cep telefonunu, kaza yapan arkadaşlarını arayacağını söyleyerek rızası dahilinde almasına rağmen bir daha geri vermediği, düğünden sonra bu olaydan haberi olan mağdur Cengiz’in katılana ait cep telefonunu iade etmesini istediği, sanığın, mağdur Cengiz`e hitaben sinkaflı şekilde küfür ederek “kendine dikkat et, erkeksen çarşıya gel” diyerek, katılana karşı güveni kötüye kullanma, mağdura karşı hakaret ve sair tehdit suçlarını işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda,

a) Sanık hakkında, hakaret ve sair tehdit suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz başvurusunun incelenmesinde;

Sanık hakkında hakaret ve sair tehdit suçlarından hükmolunan cezaların miktar ve türüne göre hükmün 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 5219 sayılı Kanun’un 3-B maddesi ile değişik 1412 sayılı CMUK’nın 305/1. maddesi gereğince hüküm tarihine göre temyizi mümkün olmadığından sanığın bu suçlardan kurulan hükme yönelik temyiz isteğinin aynı Kanun`un 317. maddesi gereğince ( REDDİNE ),

b)Sanık hakkında, güveni kötüye kullanma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz başvurusunun incelenmesinde;

Sanığın suç tarihi itibari ile 18 yaşından büyük olduğu ve 5271 sayılı CMK`nın 182, 184 ve 186. maddeleri uyarınca verilmiş ayrı bir “kapalılık kararı” da bulunmadığı anlaşılmakla; sanık hakkındaki duruşmaların, 5271 sayılı CMK’nın 182. maddesi uyarınca “herkese açık” bir şekilde yapılması gerektiği gözetilmeden, mahkemece 22/10/2007 ve 25/12/2007 tarihli duruşmaların kapalı yapılması suretiyle “açıklık kuralının” ihlâl edilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün öncelikle bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK`nın 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/5426 Karar : 2015/5923 Tarih : 19.03.2015

  • CMK 184. Madde

  • Açıklığın Kaldırılması Hakkında Karar

Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

1- Adli Tıp Kurumu Trabzon Şube Müdürlüğü’nün suça sürüklenen çocuk hakkında düzenlediği 24.02.2012 tarihli raporda; hafif düzeyde mental reterdasyon şeklindeki hastalık nedeniyle suça sürüklenen çocuğun hırsızlık eyleminin hukuki anlam ve sonuçları algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin kısmen azalmış olduğunun belirtilmesi karşısında, suça sürüklenen çocuğun 16.12.2011 tarihi itibariyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya bu fiille ilgili olarak davranışları yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalıp azalmadığı konusunda Adli Tıp Kurumundan ya da ruh sağlığı ve sinir hastalıkları hastanelerinden kurul raporu aldırılıp, suça sürüklenen çocukta 5237 sayılı TCK’nın 32/1. veya 32/2. maddeleri kapsamında akıl hastalığının bulunup bulunmadığının tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Adli Tıp Kurumu Trabzon Şube Müdürlüğü raporu ile yetinilerek suça sürüklenen çocuk hakkında ceza verilmesine yer olmadığına dair karar ve süresi belirsiz olarak TCK`nın 57/1. maddesi uyarınca koruma ve tedavi altına alma kararı verilmesi,

2- Suça sürüklenen çocuğun 18.07.2012 ve 03.10.2012 tarihlerinden önce 02.01.2012 tarihinde onsekiz yaşını doldurduğu ve 5271 sayılı CMK`nın 182, 184 ve 186. maddeleri uyarınca verilmiş ayrı bir “kapalılık kararı” da bulunmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuk hakkındaki duruşmaların, 5271 sayılı CMK’nın 182. maddesi uyarınca “herkese açık” bir şekilde yapılması ve hükmün de “açık yapılan duruşma sırasında” tefhim edilmesi gerektiği gözetilmeden, 18.07.2012 ve 03.10.2012 tarihli duruşmaların kapalı yapılması, hükmün de kapalı duruşmada tefhim edilmesi suretiyle “açıklık kuralının” ihlâl edilmesi,

3-Kabule göre de;

Adli Tıp Kurumu Trabzon Şube Müdürlüğünün suça sürüklenen çocuk hakkında düzenlediği 24.02.2012 tarihli raporda; hafif düzeyde mental reterdasyon şeklindeki hastalık nedeniyle suça sürüklenen çocuğun hırsızlık eyleminin hukuki anlam ve sonuçları algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin kısmen azalmış olduğunun ve suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 32/2. maddesinin uygulanmasının gerektiğinin belirtilmesi karşısında, mahkemece suça sürüklenen çocuk hakkında TCK’nın 32/1. maddesinin uygulanarak ceza verilmesine yer olmadığına dair karar ve süresi belirsiz olarak TCK`nın 57/1. maddesi uyarınca koruma ve tedavi altına alma kararı verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün 1412 sayılı CMUK`nın 321. maddesi uyarınca bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, 19/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2011/3626 Karar : 2011/4485 Tarih : 7.06.2011

  • CMK 184. Madde

  • Açıklığın Kaldırılması Hakkında Karar

Çocuğun basit cinsel istismarı suçundan sanığın yapılan yargılanması sonunda; atılı suçtan mahkûmiyetine dair, Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 5.11.2007 gün ve 2006/1209 Esas, 2007/1041 Karar sayılı hükümün süresi içinde Yargıtay`ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:

C.M.K.nun 182/2 ve 184. maddeleri uyarınca 20.7.2006 tarihli oturumda gizlilik kararı verildiği halde, bu karar kaldırılmadan devam eden celselerin açık yapılması telafisi mümkün görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.

Mağdurenin 23.5.2006 tarihli anlatımında adları geçen ağabeyi G., kuzeni M., okul arkadaşı B. ve jandarmaca ifadesi alınan A. Ş.`ün mahkemece tanık sıfatıyla beyanları alınmadan eksik araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre de:

Mağdureye C.M.K.nun 234. maddesi uyarınca zorunlu olarak baro tarafından vekil tayin edildiği gözetilmeden lehine vekalet ücretine hükmedilmesi.

5237 Sayılı T.C.K.nun 53/3. maddesine göre 53/1-c maddesinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili hak yoksunluğunun koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı gözetilmeden hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına karar verilmesi.

Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümün 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek C.M.U.K.nun 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/12508 Karar : 2018/4689 Tarih : 18.04.2018

  • CMK 184. Madde

  • Açıklığın Kaldırılması Hakkında Karar

Dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Suça sürüklenen çocuğun kararın verildiği 10/01/2014 tarihli celsede 18 yaşını doldurduğu ve 5271 sayılı CMK’nın 182, 184 ve 186. maddeleri uyarınca verilmiş ayrı bir “kapalılık kararı” da bulunmadığı, buna göre duruşmanın anılan Kanun’un 182. maddesi uyarınca “herkese açık” bir şekilde yapılması ve hükmün de “açık yapılan duruşma sırasında” tefhim edilmesi gerektiği gözetilmeden, 10/01/2014 tarihli duruşmanın kapalı yapılması, hükmün de kapalı duruşmada gizlice tefhim edilmesi suretiyle “açıklık kuralının” ihlâl edilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 18/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/37120 Karar : 2017/6817 Tarih : 12.06.2017

  • CMK 184. Madde

  • Açıklığın Kaldırılması Hakkında Karar

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

I- Suça sürüklenen çocuklar hakkında, müştekiler … ile …‘e yönelik konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından ve müştekiler … ‘a yönelik hırsızlık suçlarından verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;

5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinin 5. fıkrasına göre verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar, aynı Kanun maddesinin 12. fıkrası uyarınca itiraza tabi olduğu, bu kararların temyizi mümkün olmadığı ve 5271 sayılı CMK’nın 264. maddesine göre de Kanun yolunun ve merciin belirlenmesinde yanılma başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından suça sürüklenen çocuklar müdafiilerinin temyiz dilekçeleri itiraz niteliğinde kabul edilerek itirazların merciince incelenmesi için hükümlerin isteme uygun olarak incelenmeksizin mahalline İADESİNE,

II- Suça sürüklenen çocuklar hakkında, müşteki …‘e yönelik mala zarar verme suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;

14.04.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 2. maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3000 TL dahil adli para cezasına mahkumiyet hükmünün temyizi mümkün olmadığından suça sürüklenen çocuklar müdafiilerinin temyiz isteminin CMUK’nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,

III- Suça sürüklenen çocuklar hakkında, müştekiler… ve …‘e yönelik hırsızlık suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;

1- Suça sürüklenen çocuk … ile ilgili olarak; 5271 sayılı CMK’nın 225/1. maddesine göre, hükmün ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil hakkında kurulabileceğinin düzenlenmesi karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, iddianamede dava konusu yapılan fiilin bir başka olaya dayalı olmadan bağımsız olarak açıklanıp belirtilmesinin gerektiği, aksine uygulamanın hangi eylemden dolayı dava açıldığı ve hangi iddiaya karşı savunma yapılacağı hususunda karışıklığa neden olacağı, bu itibarla suça sürüklenen çocuk hakkında iddianame içeriğine göre müştekiler…a yönelik hırsızlık suçlarından kamu davası açıldığı, ancak müştekiler …‘e yönelik hırsızlık suçlarından açılmış dava bulunmadığı gözetilerek usulüne uygun iddianame ile dava açılması sağlanmadan, suça sürüklenen çocuğa ek savunma verilmesi ile yetinilerek yazılı şekilde müştekiler …‘e yönelik hırsızlık suçlarından mahkûmiyet hükümleri kurulması,

2- Suça sürüklenen çocuk …‘ın müştekiler …‘a yönelik eylemleriyle ilgili olarak; üzerine atılı hırsızlık suçlarını işlemediği yönündeki savunmalarının aksini gösterir, diğer suça sürüklenen çocuk …‘ın suç atma niteliğindeki ifadelerinden başka mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delillerin neler olduğu tartışılıp denetime olanak sağlayacak şekilde karar yerinde gösterilmeden yeterli olmayan gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

3- Kabule göre de;

a) Suça sürüklenen çocuklar hakkında ileride bir daha suç işlemeyecekleri konusunda kanaat oluştuğu gerekçesiyle, müştekiler … ile …‘e yönelik konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından ve müştekiler …‘a yönelik hırsızlık suçlarından hükmolunan hapis cezalarının geri bırakılmasına karar verildiği halde ve adli sicil kayıtlarına göre kasıtlı bir suçtan mahkumiyetlerinin olmadığı anlaşılan suça sürüklenen çocuklar hakkında; 5237 sayılı Kanun’un 51/1-b maddesi uyarınca ‘‘suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği’’ konusunda varılacak kanaat ile erteleme kararı verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği halde ‘‘…yeniden suç işlemeyeceğine dair mahkememizde kanaat oluşmadığından ve yine müştekinin zararını karşılamayacağı anlaşıldığından… ‘’ şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle erteleme hükümlerinin uygulanmaması ve bu suretle kararda çelişkiye düşülmesi,

b) Suça sürüklenen çocuklar hakkında müşteki…‘e yönelik hırsızlık suçundan hüküm kurulurken gece vaktinden dolayı arttırım yapıldığı sırada uygulama maddesinin gösterilmemesi,

c) Suça sürüklenen çocuklardan …‘ın kararın verildiği 27/11/2013 tarihli celsede 18 yaşını doldurduğu ve 5271 sayılı CMK’nın 182, 184 ve 186. maddeleri uyarınca verilmiş ayrı bir “kapalılık kararı” da bulunmadığı, buna göre duruşmanın anılan Kanun’un 182. maddesi uyarınca “herkese açık” bir şekilde yapılması ve hükmün de “açık yapılan duruşma sırasında” tefhim edilmesi gerektiği gözetilmeden, 27/11/2013 tarihinde duruşmanın kapalı yapılması, hükmün de kapalı duruşmada gizlice tefhim edilmesi suretiyle “açıklık kuralının” ihlal edilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı kısmen istem gibi BOZULMASINA, 12/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/5159 Karar : 2018/921 Tarih : 7.02.2018

  • CMK 184. Madde

  • Açıklığın Kaldırılması Hakkında Karar

1-… hakkında mala zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

5271 sayılı CMK’nın 231/8. maddesinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve maddenin 11. fıkrasında, denetim süresi içinde kasten yeni suç işlenmesi halinde mahkemece hükmün açıklanacağı düzenlenmiş olup, duran zamanaşımının, denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı kabul edilerek ve 14/04/2011 tarihli karar ile suça sürüklenen çocuğun mala zarar verme suçundan cezalandırılmasına; ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, hükmün 30/05/2011 tarihinde kesinleşmesinden sonra 12/10/2011 tarihinde kasten yeni bir suç işlemesi nedeniyle suça sürüklenen çocuğun yargılanarak mahkumiyetine karar verildiği ve mahkumiyet kararının 03/02/2012 tarihinde kesinleştiği belirlenerek yapılan incelemede;

Suç tarihi itibariyle 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 151/1.maddesinde düzenlenen mala zarar verme suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2, 67/4. maddelerinde belirtilen 7 yıl 12 aylık genel dava zamanaşımının (hükmün açıklanmasının geri bırakılması nedeniyle oluşan 4 ay 12 günlük durma süresi de çıkartılarak) suçun işlendiği 14/07/2009 gününden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, … müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, … hakkında mala zarar verme suçundan açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince DÜŞÜRÜLMESİNE,

2-… hakkında hırsızlık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Suça sürüklenen çocuğun kararın verildiği 18/10/2016 tarihli celsede 18 yaşını doldurduğu ve 5271 sayılı CMK’nın 182, 184 ve 186. maddeleri uyarınca verilmiş ayrı bir “kapalılık kararı” da bulunmadığı, buna göre duruşmanın anılan Kanun’un 182. maddesi uyarınca “herkese açık” bir şekilde yapılması ve hükmün de “açık yapılan duruşma sırasında” tefhim edilmesi gerektiği gözetilmeden, 18/10/2016 tarihli duruşmanın kapalı yapılması, hükmün de kapalı duruşmada gizlice tefhim edilmesi suretiyle “açıklık kuralının” ihlâl edilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı istem gibi BOZULMASINA, 07/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas : 2015/6-221 Karar : 2015/310 Tarih : 13.10.2015

  • CMK 184. Madde

  • Açıklığın Kaldırılması Hakkında Karar

Sanık …‘in yağma suçundan 5237 sayılı TCK’nun 149/1-a-c-d-h, 168/3, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 10 ay 20 gün hapis, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan aynı kanunun 109/2, 109/3-a-b, 31/3, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba; Sanık …‘ın yağma suçundan TCK’nun 149/1-a-c-d-h, 168/3 ve 62. maddeleri uyarınca 5 yıl 10 ay hapis, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan aynı kanunun 109/2, 109/3-a-b, 62, 53 ve 63 maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba; Sanıklar … ve …‘nın ise yağma suçundan TCK`nun 149/1-a-c-d-h ve 168/3. maddeleri uyarınca 7 yıl hapis, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan aynı kanunun 109/2, 109/3-a-b, 53 ve 63 maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin,

… Ağır Ceza Mahkemesince verilen 09.05.2012 gün ve 146-118 sayılı hükmün sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen

Yargıtay 6. Ceza Dairesince 23.09.2013 gün ve 19177-18274 sayı ile;

“1- Yaşı küçük sanık …’in dosyasının bu dava dosyası ile birleşmesinden sonra, yargılamanın genel hükümlere tâbi olduğu dikkate alınmadan, duruşmaların kapalı yapılması ve kararın kapalı oturumda verilmesi suretiyle CMK’nun 182/1. maddesine aykırı davranılması,

2- Sanıkların, yakınanın aracını adres sorma bahanesi ile durdukları, daha sonra alıkoyup yağmaladıklarının anlaşılması karşısında; sanıkların yakınanın yolu üzerinde geçişini engelleyecek şekilde önceden engeller koyarak ve tertibat alarak yolunu kesmek biçiminde bir hareketinin bulunmadığı ve bu bağlamda yol kesmekten söz edilemeyeceği gözetilmeden, 5237 sayılı TCK`nun 149/1. maddesinin uygulama koşulları oluşmayan (d) bendi ile de hüküm kurulması,

3- TCK`nın 54/1. maddesine göre; kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsaderesine hükmolonur.

Suçun işlenmesinde kullanılmak üzere hazırlanan eşya, kamu güvenliği, kamu sağlığı veya genel ahlak açısından tehlikeli olması halinde müsadere edilir.

Bu maddeye göre; müsadere edilecek eşya ya suçun işlenmesinde kullanılmalı, ya suçun işlenmesine tahsis edilmeli, ya suçtan meydana gelmeli, ya da suçun işlenmesi için hazırlanması gerekir.

Kural olarak taşınması ve bulundurulması yasak olmayan eşya bu kapsamda değildir.

5237 sayılı TCK müsadere edilecek eşyaları sayma yolu ile tahdidi bir şekilde belirlemiştir.

Suçun işlenmesinde kullanılan eşya, suçun işlenmesini kolaylaştıran suçun yerine getirilmesi ile doğrudan ilişkili bulunan, suç teşkil eden hareketler gerçekleştirmede fiilen kullanılan, suçun kendisi ile işlendiği ve suçun işlenmesinde yararlanılan her türlü araçtır.

Suçun işlenmesine tahsis edilen eşya, suçun işlenmesi için sürekli bulundurulan suçun işlenmesi ve suç işlenmesinde kullanılmasına özgülenen eşyadır.

Sanıkların mağdurun hürriyetini tahdit etmek suçunda, sanık …`e ait … … Plakalı otomobilin suçun işlenmesi ile doğrudan ilişkili olmayıp, suçun işlenmesine tahsis edilmesi de söz konusu değildir.

Olay yerine gelip, gidilme için bulundurulan otonun hürriyeti tahdit suçunun işlenmesi için kullanılması zorunlu olmadığı gibi, kolaylaştırması da söz konusu olmadığı dikkate alınmadan yazılı şekilde … … Plakalı aracın müsaderesine karar verilmesi,

4-Suçu birlikte işleyen sanıkların neden oldukları yargılama giderlerinden ayrı ayrı sorumlu tutulmaları yerine 5271 sayılı CMK`nun 326/2. maddesine aykırı biçimde ‘sanıklardan yargılama giderinin müteselsilen alınmasına’ biçiminde karar verilmesi” isabetsizliklerinden ( BOZULMASINA ) karar verilmiştir.

Diğer bozma nedenlerine uyan yerel mahkeme (1) numaralı bozma nedenine karşı … gün ve … sayı ile;

“…Çocuklar hakkında getirilen düzenlemeler çocuklara özgüdür ve öncelik çocuğun menfaatidir,

çocuklar hakkındaki yargılama dosyasının büyüklerle ilgili yargılama dosyası ile birleştirilmesi halinde uygulanacak olan usul hükmü çocuklara özgü usul hükmü olmalıdır, aksi durumda çocuklar ile ilgili olarak getirilen özgü düzenlemelerin bir anlam ya da maslahatı kalmayacaktır, esasen yargılamanın kapalı olarak yapılması çocukların lekelenmeme hakkı bağlamında getirilmiş olan bir ilkedir; çünkü çocuklar büyüklere göre toplumsal riske daha ziyade açıktır, aslında büyüklerde toplumsal riske açıktır; ancak konun koyucu küçüklerin toplumsal riske olan zaafiyetinin daha belirgin olması nedeni ile çocuklar hakkındaki yargılamanın kapalı olarak yapılmasına, büyükler ile ilgili olarak yapılan yargılamaların ise açık olarak yapılmasını düzenleme altına almıştır.

Büyüklerin yargılamasının kapalı olarak yapılması büyüklere bir zarar vermeyecektir, aksine büyüklerin de faydasına olan bir durumu ortaya çıkartacaktır. Küçüklerin yargılamasının açık yapılması ise telafisi mümkün olmayan menfaat zedelenmesini ortaya çıkartacaktır, çocukların yargılamasının kapalı olarak yapılması tarafı olduğumuz çocuk haklarına dair sözleşmenin bir gereği olarak ortaya çıkmaktadır, esasen kapalılık ilkesi tavsiye niteliğindeki Pekin Kuralları ile Bejing Kurallarında kabul edilen ilkelere de uygunluk göstermektedir “ gerekçesiyle ilk hükmünde direnmiştir.

Bu hükmün de sanıklar müdafileri ile sanık … ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30.04.2014 gün ve 148176 “onama” sayılı istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; çocuk sanıklarla yetişkin sanıkların davalarının birleştirilerek birlikte görülmesi durumunda duruşmanın kapalı mı yoksa açık mı yapılması gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından;

Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan ve yetişkin sanıklar ile birlikte şikâyetçiye karşı yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işleyen sanık … hakkındaki soruşturmanın 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu gereğince yetişkin sanıklar hakkındaki soruşturmadan ayrı yürütüldüğü, ancak kamu davası açıldıktan sonra davaların birleştirilmesine karar verildiği, yerel mahkemece sanıklardan Mehmet’in yargılama sırasında 18 yaşından küçük olması nedeniyle CMK’nun 185. maddesi uyarınca tüm sanıkar bakımından duruşmanın kapalı yapılmasına karar verilerek bütün oturumlar kapalı yapılıp hükmün de kapalı oturumda açıklandığı, bozmadan sonra ise sanık …`in 18 yaşını doldurması nedeniyle duruşmanın açık yapıldığı anlaşılmaktadır.

5271 sayılı CMK`nun “Duruşmanın açıklığı” başlıklı 182. maddesi; “(1) Duruşma herkese açıktır. (2) Genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir. (3) Duruşmanın kapalı yapılması konusundaki gerekçeli karar ile hüküm açık duruşmada açıklanır.”,

Aynı kanunun “Açıklığın kaldırılması hakkında karar” başlıklı 184. maddesi: “(1) 182 nci maddede gösterilen hâllerde, açıklığın kaldırılması istemine ilişkin olarak yapılacak duruşma, istem üzerine veya mahkemece uygun görülürse kapalı yapılır.”,

“Zorunlu kapalılık” başlıklı 185. maddesi: “(1) Sanık, onsekiz yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır; hüküm de kapalı duruşmada açıklanır.”,

“Kapalılık kararının ve nedenlerinin yazılması “ başlıklı 186. maddesi ise; “(1) Açıklığın kaldırılması kararı, nedenleriyle birlikte tutanağa geçirilir.”, şeklinde düzenlenmiştir.

Uyuşmazlık konusuyla ilişkili olan 5395 sayılı Çocuk Korumu Kanununun “iştirak hâlinde işlenen suçlar” başlıkılı 17. maddesinde de; “ (1) Çocukların yetişkinlerle birlikte suç işlemesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturma ayrı yürütülür. (2) Bu hâlde de çocuklar hakkında gerekli tedbirler uygulanmakla beraber, mahkeme lüzum gördüğü takdirde çocuk hakkındaki yargılamayı genel mahkemedeki davanın sonucuna kadar bekletebilir. (3) Davaların birlikte yürütülmesinin zorunlu görülmesi hâlinde, genel mahkemelerde, yargılamanın her aşamasında, mahkemelerin uygun bulması şartıyla birleştirme kararı verilebilir. Bu takdirde birleştirilen davalar genel mahkemelerde görülür.” şeklinde düzenlemeler yer almaktadır.

Kanuni düzenlemelerden de açıkça anlaşılacağı üzere kural olarak duruşmalar herkese açık yapılmalıdır. “Aleniyet” yahut “duruşmanın açıklığı” bir usul ilkesi olup, gizlilikse istisnadır.

Aleniyet; Duruşmada zorunlu olarak bulunması gerekenler dışındaki kişilerin de bulunması anlamına gelmekte olup duruşmanın kamuya açık olmasını ifade etmektedir. (Doğrudan aleniyet) Aleniyet ilkesi yargılama işlemleri açısından getirilmiş olup insanların gizli olarak yargılanmasının engellenmesi, işlemlerin kanuna uygun yapılmasının denetlenmesi, adil yargılama ve mahkemelere güvenin sağlanmasına katkıda bulunması nedeniyle demokratik rejimlerin olmazsa olmazlarındandır.

Aleniyet duruşma salonun elverdiği ölçüde isteyen herkesin duruşmaya katılması, yargısal faaliyeti izlemesi anlamına geldiği kadar gördüklerini ve duyduklarını başkalarına duyurabilmesi anlamına da gelmektedir. (Dolaylı aleniyet) Ancak aleniyet duruşmanın alenen yayınlanması demek olmayıp CMK`nun 183. maddesi uyarınca istisnalar dışında adliye binası içerisinde ve duruşma başladıktan sonra duruşma salonunda her türlü sesli veya görüntülü kayıt veya nakil olanağı sağlayan aletlerin kullanılması yasaklanmıştır.

Ceza muhakemesinin temel ilkelerinden olan duruşmanın aleni olması ilkesi anayasa ile de güvence altına alınmış olup Anayasanın 141. maddesinde: “Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır. Duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir. Küçüklerin yargılanması hakkında kanunla özel hükümler konulur.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.

Ayrıca İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 6/1. maddesinde de yargılamanın açık yapılıp hükmün de açık oturumda verilmesi gerektiği ancak genel ahlak, kamu düzeni ve ulusal güvenlik yararına, küçüklerin korunması veya davaya taraf olanların özel hayatlarının gizliliği gerektirdiğinde veya davanın açık yapılmasının adaletin selametine zarar verebileceği özel durumlarda mahkeminin zorunlu gördüğü ölçüde tamamen veya kısmen basına ve dinyeyicilere kapalı olarak yapılabileceği düzenlenmiştir.

Duruşmaların açıklığı ilkesinin ihlali CMK`nun 289. maddesinde sayılan “hukuka kesin aykırılık halleri”nden olup, açık yapılması gereken duruşmanın kapalı yapılması durumunda yapılan hukuka aykırılığın telafisi için hükmün bozularak kapalı yapılan duruşmaların açık yapılması gerekmektedir.

Mevzuatımıza göre kural olarak açık yapılması gereken duruşma ancak iki halde kapalı yapılabilir;

1-İhtiyari kapalılık; kamu güvenliği ve genel ahlakın gerekli kıldığı durumlarda duruşmaların bir kısmı veya tamamının kapalı yapılmasına karar verilebilir. Duruşmanın açık yapılması durumunda genel ahlakın ve kamu güvenliğinin kesin biçimde zarar göreceğinin kabul edildiği durumlarda kapalılık kararı verilmelidir. Bu iki nedenle duruşmanın kapalı yapılmasına mahkemece gerekçeli olarak açık duruşmada karar verilir. Bununla birlikte kapalılık kararının verilmesini gerektiren nedenlerin açık duruşmada tartışılmasının dahi kamu güvenliği ve genel ahlakı tehlikeye düşürme ihtimalinin bulunduğu durumlarda re`sen veya istem üzerine kapalılık kararının kaldırılmasına ilişkin duruşma kapalı oturumda yapılabilir ancak karar her halde açık duruşmada tefhim edilmelidir.

2-Zorunlu kapalılık; Kanun koyucu çocukların korunması amacıyla genel kurula bir istisna getirmiş ve çocuklara ilişkin yapılan duruşmanın zorunlu olarak kapalı yapılmasını düzenlemiştir. Bu düzenleme İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 6/1. maddesine de uygundur. Zorunlu kapalılık durumunda duruşmalar mutlaka kapalı oturumda yapılıp, kararın da kapalı oturumda verilmesi gerekmektedir.Kanun koyucu bu konuda hakime takdir hakkı tanımamıştır. Ancak yargılama sırasında sanık 18 yaşını doldurması durumunda ihtiyarı kapalılık gereğince mahkeme tarafından verilmiş bir karar bulunmaması halinde genel kural gereğince duruşmanın açık yapılması gerekmektedir.

Bunun dışında alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis olan suçlarda devlet sırrı niteliğinde bilgilerle ilgili tanıklıkta CMK`nun 47/2. maddesi uyarınca sadece tanıklığın yapıldığı kısım bakımından dinlemenin gizli yapılması zorunludur. Bu halde tanık mahkeme hakimi veya heyeti tarafından zabıt katibi dahi olmaksızın dinlenir.

Çocuklar ile yetişkin sanıkların birlikte suç işlemesi durumunda; soruşturmanın ve kovuşturmanın kural olarak ayrı yürütülmesi gerekmekte olup davaların birlikte yürütülmesinin zorunlu olduğu hallerde ise genel mahkemelerde, yargılamanın her aşamasında birleştirme kararı verilebilir. Birleşen davaların genel mahkemelerde görülmesi gerekmekte olup bu durumda her ne kadar genel mahkemelerde duruşma açık yapılmakta ise de davaların birlikte görülmesinden umulan fayda ile çocukların korunması ihtiyacı ortadan kalkmadığından duruşmanın kapalı yapılmasının gerektiği kabul edilmedir. Bu yorum ceza yargılamasının genel ilkelerinden olan duruşmanın açık yapılması kuralına çocukların korunması ve yargılamadan etkilenmemesi amacıyla istisna getirerek çocuklar hakkındaki duruşmaların kapalı yapılmasını düzenleyen kanun koyucunun amacına da uygun düşmektedir.

Nitekim Ceza Genel Kurulunun 08.10.2002 gün ve 22-342 sayılı kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.

Öğretide de bu konuya ilişkin olarak; “Çocukların korunması gizliliği gerektirir (Any. 141/2). 18 yaşını henüz bitirmemiş olanlara ait duruşmalar mutlaka kapalı yapılır, hüküm dahi kapalı duruşmada açıklanır” (Feridun Yenisey, Ayşe Nuhoğlu, Ceza Muhakemesi Hukuku Ders Kitabı, Bahçeşehir Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2014, s. 891),

“Sanık 18 yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır; hüküm de kapalı oturumda açıklanır (CMK m.185). Bu halde mahkemenin, kapalılık kararı verip vermeme konusunda takdir hakkı bulunmamaktadır. Bu durum zorunlu kapalılık olarak da adlandırılmaktadır. Sanığın, duruşma devam ederken onsekiz yaşını tamamlaması halinde, tekrar aleniyete dönülecektir” (Nur Centel/Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, 11. Bası, İstanbul, 2014, s. 665 ),

“Duruşmanın kapalı yapılması esasen mahkemenin takdirinde olmakla beraber kanunumuzun bunu zorunlu kıldığı hal de vardır. Buna göre, sanık, on sekiz yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır ve hatta hüküm de kapalı duruşmada açıklanır (CMK 185). On sekiz yaşından küçük sanıklar hakkındaki duruşmaların kapalı yapılması zorunludur” (Yener Ünver/Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku II Cilt, 7. Baskı, Ankara, 2013, s. 72),

“Sanık onsekiz yaşını doldurmamış ise duruşma mutlaka kapalı yapılır ve bunlurla ilgili hüküm de kapalı duruşmada açıklanır (m. 185). Kanun bu durumdan zorunlu kapalılık olarak söz etmektedir. Çocuğun yetişkinlerle birlikte suç işlemesi halinde, çocuğa yönelik soruşturma ve kovuşturma yetişkinlerden ayrı yürütülmektedir. (ÇKK m. 17/1). Davaların birleştirilmesinin zorunlu görüldüğü hallerde, davalar genel mahkemelerde görülecektir (ÇÇK m.17/3). Ancak bu durumda da duruşmanın gizli yapılması gerekir” (Cumhur Şahin/Neslihan Göktürk, Ceza Muhakemesi Hukuku II, 2. Baskı, Ankara, 2012, s.99) şeklinde görüşler bulunmaktadır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Yetişkin sanıklarla birlikte suç işleyen çocuk sanık hakkında soruşturmanın ayrı yapıldıktan sonra yargılama sırasında davaların birleştirilmesine karar verilen olayda, davaların birlikte görülmesinde umulan fayda ile çocuğun koruması ihtiyacı ortadan kalkmadığından CMK`nun 185. maddesinin amir hükmü uyarınca tüm sanıklar bakımından duruşmanın kapalı yapılması usul ve kanuna uygundur.

Bu itibarla yerel mahkeme direnme gerekçesinin isabetli olduğuna, dosyanın bozmaya uyulan yönlerinin incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- … Ağır Ceza Mahkemesinin … gün ve … sayılı direnme gerekçesinin, İSABETLİ OLDUĞUNA,

2- Dosyanın, bozmaya uyulan yönlerinin incelenmesi için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİNE, yapılan oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS