Tazminat İsteminin Koşulları
CMK Madde 142
(1) Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.
(2) İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır. (Ek:2/3/2024-7499/13 md.) Ancak, 141 inci maddenin birinci fıkrasının (e), (f) ve (l) bentleri kapsamındaki istemler bakımından 9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Tazminat Komisyonunun Görevleri ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Bu fıkra uyarınca 6384 sayılı Kanun kapsamında olmasına rağmen ağır ceza mahkemesine yapılan istemler, Komisyona gönderilir. Ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren ve girmeyen istemler birlikte yapılmış ise ağır ceza mahkemesi görev alanına girmeyen istemleri ayırmak suretiyle Komisyona gönderir. Bu hâllerde ağır ceza mahkemesine yapılan istem tarihi esas alınır.
(3) Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir.
(4) Dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.
(5) Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını iki hafta içinde yazılı olarak bildirmesini ister.
(6) İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir.
(7) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/20 md.) Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.
(8) Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır. (Ek:2/3/2024-7499/13 md.) Karar yerinde görülmezse bölge adliye mahkemesince işin esası hakkında karar verilir. Bölge adliye mahkemelerince bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.
(9) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/144 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/139 md.) Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz.
(10) (Ek: 15/8/2017-KHK-694/144 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7078/139 md.) Tazminata ilişkin mahkeme kararları, kesinleşmeden ve idari başvuru süreci tamamlanmadan icra takibine konulamaz. Kesinleşen mahkeme kararında hükmedilen tazminat ile vekâlet ücreti, davacı veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde ödenir. Bu süre içinde ödeme yapılmaması halinde, karar genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.
CMK Madde 142 Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasına göre, tazminat davasının açılması, ilgili kişi hakkındaki kararın veya hükmün kesinleşmesiyle olanaklı hâle gelecektir. Kesinleşme, ilgilisine veya varsa vekiline tebliğ edildiğinde, tebellüğden itibaren üç ay içinde dava açılabilecektir. Karar veya hükmün, tebliğ edilememesi veya tebliğinin herhangi bir nedenle gerçekleştirilmemiş bulunması durumunda dava hakkı, karar veya hükmün kesinleşmesinden itibaren nihayet bir yıllık sürenin sona ermesiyle düşecektir.
Tazminat istemeye hak sahibi olan kimsenin hakkındaki soruşturma ve kovuşturmanın akıbetini ve kesin sonuca bağlanışını takip ederek dava hakkını gecikmeden kullanması öngörüldüğünden bir yıllık hak düşürücü süre benimsenmiştir.
Dava zarara uğrayanın kendisi, yasal temsilcisi veya özel yetkili vekili tarafından açılacak, Devleti temsilen Hazine davalı gösterilecektir. Tazminat davasında yetkili ve görevli mahkeme, davacının oturduğu yer ağır ceza mahkemesidir. Böylece kanuna aykırı işlemden zarar gören kişinin en kolay biçimde ve en masrafsız yöntemle hakkına kavuşabilmesi amaçlanmıştır.
Tazminata konu asıl işlem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesince yapılmış ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi varsa dava o dairede çözülecek, bu hususta Kanunun genel düzenlemesi gözetilip numara itibarıyla izleyen daire yetkili olacaktır.
Tazminatı gerektiren asıl işlem, davacının oturduğu yer ağır ceza mahkemesi tarafından yapılmışsa ve o yerde başka bir ağır ceza dairesi de yoksa, yer itibarıyla en yakın ağır ceza mahkemesi davayı görecektir. Kuşku yok ki, hâkimin çekilmesi veya reddi hususundaki genel kurallar bu dava türünde de geçerliliğini koruyacaktır.
Yetkili ağır ceza mahkemesi, inceleme ve değerlendirmesini duruşma yapmaksızın dosya üzerinde tamamlayacak ve davayı öncelikle ve ivedilikle karara bağlayacaktır.
Davanın dosya üzerinden yürütülmesi davacıya önemli sorumluluk yüklemekte, dava dilekçesine açık kimliğini ve oturduğu yer adresini, Devlet Hazinesinin davalı olduğunu, zarara uğramasına ve tazminata hak kazanmasına hangi soruşturma veya kovuşturmanın neden olduğunu, maddî veya manevî zararının nitelik ve niceliğini açık biçimde yazması gerekmektedir.
Davacı, gözaltı veya tutuklamayla ilişkili dosyada belgelenenler dışında, her türlü zararını ispat belgelerini de dilekçesine ekleyecektir. Dilekçe ve ekindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğinin neden ibaret olduğunu ve duyuru tarihinden itibaren bir ay zarfında tamamlanıp mahkemeye ulaştırılmadıkça davanın reddedileceğini, davacıya veya davayı açan temsilci veya vekiline duyuracaktır. Bu duyuruda esas alınacak adres dilekçede belirtilen adres olup, bu adresin yetersizlik yahut yanlışlığı veya bildirilmeyen adres değişliği nedeniyle tebliğin yapılamaması hâllerinde mahkemece adres araştırılmasına girişilmeyecektir. Duyurulan yahut belirtilen nedenle duyurulma olanaksızlığından dolayı giderilmemiş olan eksiklik karşısında dava dilekçesi mahkemece Cumhuriyet savcısının yazılı görüşü alınarak reddedilecektir. Bu karara karşı itiraz olunabilecektir.
Dilekçe ve eki belgelerin yeterliliği durumunda mahkeme, gözaltı veya tutuklamayla ilişkili dosyayı getirtip inceleyecek, sıfat, işlem ve süre itibarıyla davanın görülebilir olduğunu öncelikle saptayacak, olumlu sonuca vardığında davacı tarafın sunduğu dilekçe ve belge örneklerini davalı Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ edecek, varsa beyan ve itirazlarını duyurudan itibaren otuz gün içinde bildirmesini isteyecektir. Devlet Hazinesi temsilcisinin illerde defterdarlık, ilçelerde mal müdürlüğü olduğu gözetilecektir.
Mahkeme, istemin ve delil niteliğindeki belgelerin ve davalı Devlet Hazinesinin karşı bildirimlerinin değerlendirilmesinde ve verilecek maddî ve manevî tazminatın saptanmasında, gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya, hatta bilirkişi incelemesi yaptırmaya yetkilidir. Dosya üzerindeki her türlü inceleme ve değerlendirmeyi mahkeme, dilerse heyet hâlinde yapacak, dilerse başkanı veya üyelerinden birini görevlendirerek, Cumhuriyet savcısının yazılı görüşünü aldıktan sonra heyet hâlinde karara bağlayacaktır.
Esasa ilişkin karara karşı Cumhuriyet savcısı, davacı veya davalı Devlet Hazinesi, kararın kendilerine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurma hakkını kullanabilecektir. İnceleme öncelikle ve ivedilikle yapılacaktır.
(5353 sk değ.) 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin yedinci fıkrası değiştirilmiş ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile uyum sağlanmıştır. 11.7.2002 tarihli Göç/Türkiye kararında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sekize karşı dokuz oyla, çelişmeli yargılamanın gerektirdiği duruşma hakkı garanti edilmediği için Sözleşmenin 6/1. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir. Hâkim önüne çıkarılmadan iki gün süreyle gözaltında tutulan başvurucunun 466 sayılı Kanun uyarınca Ağır Ceza Mahkemesinde (ve temyiz aşamasında Yargıtay’da) görülen davada, başvurucuya, durumunu sözlü olarak anlatma fırsatı verilmemiştir. Oysa tazminat miktarını belirlerken dikkate alınan davacının sosyal, ekonomik konumu ve gözaltında çektiği acı gibi kişisel durumlar duruşmayı gerekli kılmaktadır.
CMK 142 Tazminat İsteminin Koşulları Yargıtay Kararları
Ceza Genel Kurulu - Karar: 2019/142
- CMK 142
- Koruma tedbirleri nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminde hak düşürücü; karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde kesinleşme tarihini izleyen bir yıldır.
5271 sayılı CMK’nın “Tazminat isteminin koşulları” başlıklı 142. maddesinin birinci fıkrası; “Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat talebinde bulunulabilecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Davacı A.Z.’nin, kasten öldürme suçuna yardımdan 04.09.2007 tarihinde tutuklanıp 02.09.2009 tarihinde tahliye edildiği, M. 2. Ağır Ceza Mahkemesince aynı suçtan yapılan yargılama sonucunda 22.04.2011 tarih ve … sayı ile adı geçenin beraatine hükmolunduğu, bu hükmün davacının yokluğunda, müdafisinin ve katılanlar vekilinin yüzüne karşı verildiği, Mahkemece verilen beraat kararında, CMK’nın 141 ve devamı maddeleri uyarınca tazminat isteme hakkına ilişkin bildirimin yapıldığı, davacı hakkındaki beraat hükmünün temyiz edilmemesi nedeniyle 30.04.2011 tarihinde kesinleştiği, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 16.04.2012 tarih ve 259-2857 sayılı onama kararının aynı dosyada sanık olarak yargılanan H.B. ve H.B. hakkında verilen hükümlere ilişkin olduğu, davacı hakkındaki beraat hükmünün temyiz edilmemiş olmasına rağmen dosyanın Yargıtay’dan dönüşünü müteakip düzenlenen kesinleşme şerhinde kesinleşme tarihinin hatalı olarak 16.04.2012 tarihli olarak yazıldığı anlaşılmakla, davacı hakkındaki beraat hükmünün 30.04.2011 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmesi ve hükmün kesinleştiğinin davacıya tebliğ edilmemesi nedeniyle tazminat davasının CMK’nın 142. maddesinin birinci fıkrası uyarınca kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde açılmasının gerekmesine rağmen Kanun’da öngörülen bir yıllık süreden sonra 15.04.2013 tarihinde açılmış olması karşısında, Yerel Mahkemece davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün, koruma tedbiri nedeniyle tazminat davasının süresinde açılmamış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2017/7955 Karar: 2018/39 Tarih: 08.01.2018
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142/1. maddesine5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142/1. maddesine göre, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat taleplerinin kararın kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceği, bu kapsamda dava dosyası incelendiğinde, tazminat talebinin dayanağı olan Kozaklı Cumhuriyet Başsavcılığının 17/04/2014 tarih, 2014/159-2014/137 sayılı soruşturma dosyası üzerinden verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın 06/05/2014 tarihinde kesinleştiği, buna karşın tazminat davasının bir yıllık hak düşürücü süreden sonra 20/05/2015 tarihinde açılmış olduğunun anlaşılması karşısında, davanın süresinde açılmadığından reddine karar verilmesi yerine, 5271 sayılı CMK’nın 141. maddesinde gösterilen sebeplerin herhangi birinin oluşmadığından bahisle davacı lehine tazminata hükmedilmemiş ise de mevcut uygulama karşısında sonuç değişmediğinden, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; mahkemece davacı lehine tazminat isteme şartlarının oluşmadığı gerekçeleri gösterilerek davanın reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırı yön bulunmadığından, davacının tüm temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 08/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/15217 Karar: 2017/2932 Tarih: 10.04.2017
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
KARAR : Bozma ilamına uyularak yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5271 Sayılı CMK’nın 142/1. maddesine5271 Sayılı CMK’nın 142/1. maddesine göre koruma tedbirleri sebebiyle tazminat istemlerinin kararın kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde kararın kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde davaya konu edilebileceği, belirtilmiş olmasına karşın, tazminat talebine dayanak teşkil eden Aksaray Ağır Ceza Mahkemesinin, 2009/49 - 2009/282 Sayılı ceza dava dosyasında beraat hükmünün 27.01.2010 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 27.05.2013 tarihinde açıldığı görülmekle birlikte, davacı vekili tarafından düzenlenen temyiz dilekçesine ekli belgelerden, Aksaray Ağır Ceza Mahkemesinin, 2009/49 esas sayılı dosyasına sunulan 08.03.2010 tarihli dilekçeye istinaden, Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı tarafından düzenlenen 2009/49 sayı, 17.03.2010 tarihli yazıda, “suçların karşılıklı işlenmiş olması, sirayet müessesesi ve birbirini etkileme durumları göz önünde bulundurularak Yargıtay denetiminden geçmesi gerektiği düşünülerek hiçbir sanık yönünden kesinleşme işlemi yapılmaksızın dosyanın 10.02.2010 tarihinde Yargıtay’a gönderilmek üzere Aksaray C. Başsavcılığına gönderildiği” belirtilmiş olmakla, dosyaya sunulan evrakların araştırılarak, geçerli olduklarının anlaşılması halinde, kararın zamanında kesinleştirilmemiş olmasının sorumluluğunun taraflara yüklenemeyeceği gözetilerek, davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiği gözetilmeksizin, eksik araştırmaya dayalı olarak, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı 321. maddesi gereğince, isteme uygun olarak, BOZULMASINA, 10.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/11440 Karar: 2016/10217 Tarih: 15.06.2016
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Davacılar vekilinin 10.10.2014 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacıların bir suç soruşturması sebebiyle tutuklu kaldıklarını, yapılan yargılama sonunda üzerlerine atılı suçtan beraatlerine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. vd. maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemlerine dair açılan davaların kısmen kabulü kararı, davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Tazminat davalarının dayanağı olan Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2014/220 Esas - 2014/233 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanıkların ( davacıların ) kasten öldürme suçundan, tutuklu kaldıkları, yapılan yargılama sonunda üzerlerine atılı suçtan beraatlerine hükmedildiği, hükümlerin temyiz edilmeksizin 10.07.2014 tarihinde kesinleştiği, tazminat davalarının 10.10.2014 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- ) Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacıların sosyal ve ekonomik durumları, üzerlerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmalarına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldıkları süre, faize hükmedilmemesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacıların elde edeceği parasal değerler ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, 1026 gün süreyle tutuklanan davacı … ile 1046 gün süreyle tutuklanan davacılar … ve … için hükmedilen manevi tazminat miktarlarının bu ölçülere uymayıp az tayini,
2- ) Tutuklanmadan önce seyyar satıcı olarak çalıştıklarını iddia eden davacıların tutuklu kaldığı dönem içerisinde maddi zararlarını vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamadıkları nazara alınıp, davacıların vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldıkları dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden kesinti yapmadan hesaplanacak, davacı … için 24.994,42 TL’nin, davacılar … ve … için 25.530,30 TL’nin maddi zarar olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken, tutukluluk sürelerinin fazla hesaplanması sonucu maddi tazminatların yüksek belirlendiği bilirkişi raporu hükme esas alınarak maddi tazminatların fazla hesaplanması,
3- ) Davacılar yararına hükmedilen toplam tazminat miktarlarına göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nisbi vekalet ücreti yerine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi,
4- ) Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara dair ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden ve özellikle maliye hazinesinden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5- ) Gerekçeli karar başlığında, “Koruma tedbirleri sebebiyle tazminat” olan dava adının “466 Sayılı Yasaya göre tazminat” olarak yazılması,
SONUÇ : Kanuna aykırı olup, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 15.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/11406 Karar: 2016/10227 Tarih: 15.06.2016
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Davacı vekilinin 14.03.2014 tarihli dilekçesi ile müvekkili davacının bir suç soruşturması sebebiyle tutuklu kaldığını, yapılan yargılama sonunda üzerine atılı suçtan beraatine hükmedildiğini belirterek CMK’nın 141. vd. maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat istemine dair açılan davanın kısmen kabulü kararı, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Tazminat davasının dayanağı olan Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2011/303 Esas - 2013/285 Karar sayılı ceza dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, UYAP ortamı üzerinden yapılan incelemede hükmün temyiz edilmeksizin 25.12.2013 tarihinde kesinleştiğinin belirlendiği, tazminat davasının 14.03.2014 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşıldığından tebliğnamenin 1. fıkrasında yer alan bozma düşüncesine, manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun vasıf, mahiyet ve niteliği, gözaltına alınmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, tazminat davasına dayanak teşkil eden Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2011/303 Esas - 2013/285 Karar sayılı ceza dava dosyasındaki toplam tutukluluk süresinin 90 günü Sakarya 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2008/350 Esas - 2008/989 Karar sayılı dosyasından mahkum olduğu ceza süresinden mahsup edilen davacı için hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespit edilmesi sebebiyle tebliğnamede yer alan 2. numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir,
Yapılan yargılamaya, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Tutuklandığı tarihte çiftçi olduğunu iddia eden, tazminat davasına dayanak teşkil eden Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2011/303 Esas - 2013/285 Karar sayılı ceza dava dosyasındaki toplam tutukluluk süresinin 27.08.2011-24.11.2011 arasındaki 90 gününü Sakarya 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 2008/350 Esas - 2008/989 Karar sayılı dosyasından mahkum olduğu ceza süresinden mahsup edilen davacı için, mahsuba konu olmayan 24.11.2011-21.02.2012 tarihleri arasındaki dönem içerisinde maddi zararını ücret bordrosu, vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamadığı nazara alınıp, davacının vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden kesinti yapmadan hesaplanacak 1.982,66 TL’nin maddi zarar olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken, 27.08.2011-21.02.2012 arasındaki dönem için yapılan hesaplama sonucu maddi tazminatın yüksek belirlendiği bilirkişi raporu hükme esas alınarak maddi tazminatın fazla tayini ve davacı tarafından yasal faiz talep edilmemesi karşısında kabul edilen tazminat miktarlarına, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeple 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hükmün 1. fıkrasında yer alan “ dava tarihi olan 14.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte” ibaresinin hükümden çıkartılması ve hükmün 1. fıkrasında yer alan maddi tazminat miktarının “1.982,66 TL’ye” indirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün, DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/14032 Karar : 2018/7174 Tarih : 31.05.2018
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Dosya incelenerek gereği düşünüldü;
1-Suça sürüklenen çocuk … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde;
Suça sürüklenen çocuk … hakkında hırsızlık suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesinin 12. fıkrası uyarınca itirazı kabil olup, aynı Kanun’un 264. maddesi uyarınca kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmayacağından, suça sürüklenen çocuk müdafiinin dilekçesi itiraz olarak kabul edilerek mahallinde merciince değerlendirilmek üzere dosyanın incelenmeksizin mahkemesine İADESİNE,
2-Suça sürüklenen çocuk … hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde;
Suç tarihi itibariyle 12-15 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuğun gündüz vakti gerçekleştirdiği hırsızlık eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 31/2 maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2 maddelerine göre hesaplanan 4 yıllık asli dava zamanaşımının 23/01/2014 tarihli mahkumiyet hükmünden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞÜRÜLMESİNE, 31/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/3118 Karar : 2017/5787 Tarih : 3.07.2017
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Davacının tazminat talebine ilişkin davanın reddine dair hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Gerekçeli karar başlığında, dava türü olarak, “466 Sayılı Yasa Uyarınca Tazminat’’ yerine “Maddi ve Manevi Tazminat’’, “24.09.2014” olan dava tarihi yerine “30.09.2014”, “karar mahiyeti” ibarelerine yer verilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım yanlışlığı, hüküm duruşmasında hazır bulunan Cumhuriyet Savcısının isim ve sicil bilgilerine yer verilmemiş olması mahallinde ilavesi mümkün yazım eksikliği olarak kabul edilmiştir.
Dava, 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup; kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar hakkında beraat hükmünün verilmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği, incelemeye konu olan tazminat davasına dayanak teşkil eden beraat hükmünün 05.10.2000 tarihinde verildiği, tazminat davasının ise 24.09.2014 tarihinde, 10 yıl dolduktan sonra açıldığının anlaşılması karşısında, davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, tutuklama işleminin yapıldığı tarihte yürürlükte olmayan 5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen 1 yıllık sürede açılmadığından bahisle reddine karar verilmesi, gerekçesi itibariyle yanlış, sonucu itibariyle doğru kabul edilmiştir.
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacının davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün, isteme uygun olarak ONANMASINA, 03.07.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/3551 Karar : 2017/5755 Tarih : 3.07.2017
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Hüküm: Davanın kısmen kabulü ile 21.003,39 TL maddi, 80.000,00 TL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Hükümde açıkça vurgulanmamış ise de tutuklama tarihinden itibaren hükmedilen maddi ve manevi tazminata yasal faiz uygulandığının belirtilmiş olması ve davacının tutuklandığı tarihte herhangi bir ihtilaf bulunmaması karşısında, mevcut uygulamada herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, tebliğnamede düzeltilmesi gerektiği belirtilen hususa iştirak edilmemiştir.
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesi uyarınca, 3 aylık sürenin kesinleşen beraat kararının davacıya tebliği tarihinden itibaren başlayacağı hususu dikkate alınarak, kesinleşmiş beraat kararının davacıya tebliğ edilip edilmediği, bu kapsamda davanın süresinde açılıp açılmadığının araştırılması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1-Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nasafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması,
2-Dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat için faiz talep edilmemiş olmasına karşın, 25/12/2012 tarihinde sunulan dilekçede, haksız tutuklama tarihinden itibaren faiz talep edildiğinin anlaşılması karşısında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 177/2 maddesi gereğince, davacı tarafın bu talebinin davalı tarafa bildirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA 03/07/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/4091 Karar : 2017/5803 Tarih : 3.07.2017
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Hüküm: Davanın kısmen kabulü ile 1.537.47 TL maddi, 1500 TL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilnin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Davacının tazminat talebine dayanak teşkil eden Malataya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2007/349 Esas - 2009/186 Karar sayılı ceza dava dosyası incelendiğinde; davacı (sanık) hakkında verilen beraat hükmünün 05/03/2012 tarihinde Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği, tazminat davasının ise 15/08/2013 tarihinde açıldığı, 5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesine göre koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerinin herhalde hükmün kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceği hususu göz önüne alındığında beraat hükmünün kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde açılmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi,
Kabule Göre de;
Davacı kendisini vekili marifetiyle temsil ettirmediği halde kararda davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 03/07/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/2705 Karar : 2017/5306 Tarih : 19.06.2017
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekili ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Üye hakim …‘nın tazminat talebinin dayanağı olan Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/206 Esas – 2011/254 Karar sayılı ceza dava dosyasında 06.10.2011 tarihli celsede üye hakim olarak heyette yer aldığı ve anılan celsede davacının (sanığın) tutukluluk halinin devamına karar verildiği, bu nedenle tazminat konusu işlem ile ilişkili olup işbu dosyadaki tazminat davasına bakan mahkemeye iştirak edemeyeceği gözetilmeyerek CMK’nın 142/2. maddesine aykırı davranılması,
Kabule göre de;
1- Davacının tutuklu kaldığı 102 gün için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 16 yaşından büyükler için belirlenen net asgari ücret miktarı üzerinden hesaplanacak 2.240,43 TL’nin maddi tazminat olarak davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda tutukluluk süresi 103 gün olarak belirlenerek ancak net asgari ücret miktarının daha düşük olarak tespit edilmesi suretiyle hesaplanan 2.057,29 TL’nin hükme esas alınması,
2- Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda az manevi tazminata hükmolunması,
Kanuna aykırı olup, davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 19.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/2721 Karar : 2017/5318 Tarih : 19.06.2017
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesinde koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerinin karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceğinin belirtildiği, CMK’nın 232/6. maddesine göre ise; hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerektiği, tazminat talebinin dayanağı olan Artvin Ağır Ceza Mahkemesinin 07.06.2013 tarih, 2012/105 Esas – 2013/58 Karar sayılı beraat hükmünün 04.07.2013 tarihinde kesinleştiği ve dosya içeriğine göre beraat hükmünün kesinleştiğine dair şerhin 23.07.2013 tarihinde davacıya (sanığa) tebliğ edildiği anlaşılmakta ise de; beraat hükmünün içeriğinde tazminat talebinde bulunulabilecek merciinin gösterilmediği dikkate alınarak 06.06.2014 tarihinde açılan tazminat davasının CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen bir yıllık süre içinde açıldığı gözetilerek, davacı hakkında düzenlenen gözaltı, tutuklama ve tahliyeye ilişkin tüm müzekkere ve belgelerin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örnekleri dosya içine alınıp tutuklama müzekkerelerinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihlerinin ceza infaz kurumundan sorulması suretiyle davacının gözaltına alınıp alınmadığı ve infaz edilen tutukluluk süresi tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilerek esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Davanın tümüyle reddine karar verilmesi karşısında, davalı … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/2624 Karar : 2017/5325 Tarih : 19.06.2017
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesinde koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerinin her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceğinin belirtildiği, bu kapsamda tazminat talebinin dayanağı olan Antalya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.10.2011 tarih, 2011/254 Esas – 2011/634 Karar sayılı beraat hükmünün 11.10.2011 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının ise 20.02.2014 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında, beraat hükmünün kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde açılmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi,
Kabule göre de;
1- Dava dilekçesinde faiz talep edilmediği ve sonradan da “ıslah” suretiyle bu hususta sözlü veya yazılı talepte bulunulmadığı dikkate alınmadan, kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına dava tarihinden itibaren yasal faize hükmolunması,
2- Davacının kendisini vekil ile temsil ettirmediği gözetilmeden, davacı lehine vekalet ücretine hükmolunması,
3- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 19.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/3353 Karar : 2017/5330 Tarih : 19.06.2017
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesine göre haksız tutuklamadan dolayı tazminat talep eden davacı …’ün, davalı Maliye Hazinesi aleyhine açtığı davada, davacı vekiline yapılan bildirime rağmen 1 ay içerisinde dilekçesindeki eksiklikleri gidermediğinden bahisle dava dilekçesinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142/4. maddesi uyarınca reddine dair, İzmir 5.Ağır Ceza Mahkemesinin 14/10/2016 tarihli ve 2016/238 esas, 2016/263 sayılı kararına yapılan itirazın kabulü ile bahse konu kararın kaldırılmasına ilişkin İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/11/2016 tarihli ve 2016/1030 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, davacı vekiline dilekçesindeki eksiklikleri gidermesi için çıkarılan meşruhatlı davetiyenin tebliğini müteakip, 1 aylık yasal süre içerisinde eksikliklerin giderilmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142/4. maddesine dayanılarak dava dilekçesinin reddine karar verildiği, ancak itiraz merci tarafından, mahkemesince re’sen araştırma yapılması gerektiğinden bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, benzer bir olaya ilişkin olarak verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21/12/2010 tarihli ve 2010/6-212 esas, 2010/263 sayılı kararında da belirtildiği üzere, 6. fıkrada yer alan ‘istemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya yetkilidir’ biçimdeki ifadenin, davacının 5271 sayılı Kanun’un 142/4. maddesine göre üzerine düşen görevi yaparak, belirtilen eksiklikleri gidermesinden sonra, mahkemenin kararını vermek için ihtiyaç duyacağı diğer bilgi ve belgeler için re’sen araştırma yapması şeklinde yorumlanması gerektiği, aksi halde 4. fıkranın bir öneminin kalmayacağı, mahkemenin başvuru üzerine re’sen araştırmaya başlaması gerekeceği anlamına geleceği, oysa talebin tazminat hukukuna ilişkin şahsi bir hakka dayandığı, önce talep edenin kanunda öngörüldüğü şekliyle kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiği, mahkemece verilen 1 aylık yasal süre içerisinde eksikliğin giderilmemiş olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilmeksizin, itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 13/04/2017 gün ve 94660652-105-35-2884-2017-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 26/04/2017 gün ve 2017/26017 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;
Kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/11/2016 tarih ve 2016/1030 sayılı kararının Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi gereğince, KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/2934 Karar: 2016/1021 Tarih: 01.02.2016
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesine5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesine göre haksız tutuklamadan dolayı tazminat talep eden davacı M. D.’in, davalı Maliye Hâzinesi aleyhine açtığı davada, davacıya yapılan bildirime rağmen 1 ay içerisinde dilekçesindeki eksiklikleri gidermediğinden bahisle dava dilekçesinin 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142/4. maddesi uyarınca reddine dair, Bandırma Ağır Ceza Mahkemesi’nin 11.06.2014 tarihli ve 2014/139 esas, 2014/241 Sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulüyle bahse konu kararın kaldırılmasına dair Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 07.08.2014 tarihli ve 2014/938 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 12.02.2015 gün ve 94660652-105-10-0352-2015/3653/10973 Sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.02.2015 tarih ve 2015/61273 Sayılı tebliğnamesi ile;
Bandırma Ağır Ceza Mahkemesince, davacıya dilekçesindeki eksiklikleri gidermesi için çıkarılan meşruhatlı davetiyenin tebliğini müteakip, 1 aylık yasal süre içerisinde eksikliklerin giderilmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142/4. maddesine dayanılarak dava dilekçesinin reddine karar verildiği, ancak itiraz merciince anılan maddenin 6. fıkrasında yer alan “istemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir” şeklindeki düzenleme nazara alınarak, mahkemesince resen araştırma yapılması gerektiğinden bahisle itirazın kabulüne karar verilmiş ise de, benzer bir olaya dair olarak verilen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.12.2010 tarihli ve 2010/6-212 esas, 2010/263 Sayılı kararında da belirtildiği üzere 6. fıkrada yer alan ‘istemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya yetkilidir’ biçimdeki ifadenin, davacının 5271 Sayılı Kanun’un 142/4. maddesine göre üzerine düşen görevi yaparak, belirtilen eksiklikleri gidermesinden sonra, mahkemenin kararını vermek için ihtiyaç duyacağı diğer bilgi ve belgeler için resen araştırma yapması şeklinde yorumlanması gerektiği, aksi halde 4. fıkranın bir öneminin kalmayacağı, mahkemenin başvuru üzerine resen araştırmaya başlaması gerekeceği anlamına geleceği, oysa talebin tazminat hukukuna dair şahsi bir hakka dayandığı, önce talep edenin kanunda öngörüldüğü şekliyle kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiği mahkemece verilen 1 aylık yasal süre içerisinde eksikliğin giderilmemiş olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin reddi kararının usule yasaya uygun olduğu gözetilmeksizin, itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar tesisinde isabet görülmediği görüşü ile 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca Balıkesir 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 07.08.2014 tarihli ve 2014/938 değişik iş sayılı kararının bozulması talebi daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı tarafından sunulan 15.04.2014 tarihli dava dilekçesinde tazminat talebinin dayanağı ve delili olarak Foça Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2012/175 esas, 2012/186 karar sayılı ceza dava dosyası gösterilmiş olmasına karşın, dayanak dosya örneği, ekleri ve başka hiçbir belgenin dilekçe ekinde veya dosya kapsamına sunulmaması ile birlikte şahsi hakka dayalı maddi ve manevi tazminat talebine dair dava dilekçesinin 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142/3. maddesinde belirtilen içerik ve açıklıkta düzenlenmemiş olması ve mahkemece verilen süre içerisinde belirlenen eksikliklerin davacı tarafından tamamlanmadığının anlaşılması karşısında, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun emredici hükmü olan 142/4. maddesi gereğince dava dilekçesinin reddine dair karara karşı, vaki itirazın reddi yerine, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi,
SONUÇ : İsabetsiz olup, kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma istemi incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Balıkesir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 07.08.2014 tarih ve 2014/938 değişik sayılı kararının Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi gereğince, KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2017/7863 Karar: 2018/31 Tarih: 08.01.2018
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesinde5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesinde, karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabileceğinin belirtildiği, incelenen dosya kapsamına göre, davacı yönünden beraatle sonuçlanan tazminat davasına esas İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/12/2014 tarih, 2014/36-2014/353 sayılı ilamının 02/02/2015 tarihinde kesinleştiği, ancak kesinleşmiş kararın ilgisi olan davacıya bizzat tebliğ edildiğine dair dosya kapsamı itibariyle herhangi bir belgeye rastlanmadığı, kaldı ki hükümde, tazminat davasının ne kadarlık süre içerisinde, nereye ve ne şekilde açılabileceğinin gösterilmemesi karşısında, tebligatın bizzat davacıya yapılması halinde dahi dava açma süresi açısından aynı maddede belirtilen 1 yıllık sürenin dikkate alınması gerekeceği, bu kapsamda, davanın süresinde açıldığı kabul edilerek, davacının tazminat istemi ile ilgili CMK’nın 141. maddesinde belirtilen durumların oluşup oluşmadığı hususu açıklığa kavuşturularak, sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerektiği gözetilmeden, davanın reddine dair yazılı şekilde hüküm tesisi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 08/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2017/8315 Karar: 2018/25 Tarih: 08.01.2018
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Gerekçeli karar başlığında “koruma tedbirleri nedeni ile tazminat” yerine “yakalama veya tutuklama sonrası kyo veya beraat kararı verilmesi halinde tazminat” “09/03/2015” olan dava tarihi yerine “21/03/2013” ibaresine yer verilmesi, mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir.
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5271 sayılı CMK’nın 142/1-a maddesinde5271 sayılı CMK’nın 142/1-a maddesinde karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her halde karar ve hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabileceğinin hüküm altına alındığı, bu kapsamda tazminat talebinin dayanağı olan beraat hükmünün kesinleşip kesinleşmediğinin kesin olarak tespit edilmesi açısından, dava tarihinde tazminat davasına esas teşkil eden ceza dava dosyasında verilen beraat hükmüne ilişkin olarak leh ve aleyhe yapılmış bir temyiz veya temyizden vazgeçme talebinin bulunup bulunmadığının ilgili mahkemenin temyiz kayıt defteri ile diğer kayıtları üzerinden araştırılıp varsa ilgili belgelerin aslı veya onaylı suretleri getirtilip, davacı (sanık) hakkında verilen beraat hükmünün kesinleşip kesinleşmediği ve hangi tarihte kesinleştiği araştırılıp, kuşkuya yer vermeyecek ve Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde belirlenmesinden sonra, tazminat davasının yasal süresinde açılıp açılmadığının saptanması ve sonucuna göre davacının hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
1- Geliri ve tutuklu kaldığı döneme ilişkin kazanç kaybı miktarı konusunda itibar edilebilecek herhangi bir belge ibraz edemeyen davacının, bahse konu döneme ilişkin olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca 16 yaşından büyükler için belirlenen net asgari ücret miktarları üzerinden hesaplanacak “3.082,78” TL’nin gelir kaybı olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken, bu miktarın altında olacak şekilde “2.820,00’’ TL olarak tayin edilmesi suretiyle, eksik maddi tazminata hükmolunması,
2- Manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, gözaltı tarihinden itibaren faize hükmedilmesi nedeniyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, bu ölçütlere uymayacak şekilde çok az tayini,
3- Davanın kısmen kabulüne karar verilmesi karşısında kendisini vekaletnameli vekil ile temsil ettiren davacı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile dilekçe yazım ücretine hükmolunması,
4- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekili ve davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince, isteme aykırı olarak, BOZULMASINA, 08/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/11835 Karar: 2016/9718 Tarih: 08.06.2016
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Tazminat davasının dayanağı olan Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.08.2008 tarihli ve 2008/165 esas, 2008/1252 karar sayılı dava dosyasının incelenmesinde; sanığın (davacının) kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, hükmün temyiz incelemesinde onanarak 25.02.2013 tarihinde kesinleştiği, tazminat davasının 27.01.2014 tarihinde, CMK’nın 142/1. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı, kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla;
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5271 sayılı CMK’nın 144/1. maddesinin5271 sayılı CMK’nın 144/1. maddesinin (a) bendinde tazminat isteyemeyecek kişiler arasında “gözaltı ve tutukluluk süresi başka bir hükümlülüğünden indirilenler”sayılmış ise de; 30.04.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 18. maddesi hükmü ile anılan maddenin 1. fıkrasının (a) bendinin yürürlükten kaldırılmış olması karşısında, davanın kabulü ile davacının bu haksız tutuklama nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararının mahsup yoluyla giderildiği de gözetilerek, hukuka aykırılığa işaretle sembolik bir miktarda tazminata hükmolunması gerektiği gözetilmeden, davacının tutuklu kaldığı sürenin başka mahkumiyetinden mahsup edildiği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün, isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 08.06.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/11558 Karar: 2016/9497 Tarih: 06.06.2016
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
KARAR : Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Her ne kadar davacı ( sanık ) hakkında üzerine atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08.12.2011 tarih, 2010/360 Esas - 2011/302 Karar sayılı beraat hükmünün Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2013/116 Esas - 2013/2957 Karar sayılı ilamıyla 09.04.2013 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düzenlenmiş ise de, bahse konu Yargıtay 1. Ceza Dairesi ilamının dosyanın diğer sanıkları hakkında olduğunun anlaşılması karşısında, 5271 Sayılı CMK’nın 142/1. maddesine göre koruma tedbirleri sebebiyle tazminat istemlerinin herhalde hükmün kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde davaya konu edilebileceği dikkate alındığında, tazminat davasının dayanağı olan ceza dava dosyasının celp edilip incelenerek beraat kararının davacı ( sanık ) yönünden hangi tarihte kesinleştiğinin tespit edilerek, 19.06.2013 tarihinde açılan tazminat davasının beraat hükmünün kesinleşme tarihini izleyen 1 yıl içinde açılıp açılmadığının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
1- ) Davacının tutuklu kaldığı döneme dair olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca belirlenen net asgari ücret miktarları üzerinden hesaplanacak 936,1 TL’nin kazanç kaybı olarak ödenmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde brüt asgari ücret üzerinden kesinti yapılmadan kazanç kaybının fazla hesaplanması,
2- ) 29.05.1957 tarih ve 4-16 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere, ait olduğu davada hüküm altına alınması gereken vekalet ücreti, yargılama giderleri kapsamında olup bu hak asıl davadan bağımsız olarak davaya konu yapılamayacağından ceza davasında ödenmeyen vekalet ücretinin, maddi tazminat kapsamına dahil edilemeyeceğinin gözetilmemesi,
3- ) Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nasafet ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması,
4- ) Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara dair ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ( UYAP ) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
SONUÇ : Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 06.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/17153 Karar : 2017/4471 Tarih : 29.05.2017
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Dosya içeriğine göre; davacı hakkında açılan kamu davasının ilk olarak İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2011/152 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütüldüğü ve yargılama sırasında davacının tutuklanmasına karar verildiği, yine yargılama sırasında alınan Adli Tıp raporu içeriğine göre davacının 18 yaşını doldurmadığının anlaşılması üzerine davacının tahliyesine, mahkemenin görevsizliğine ve dosyanın yetkili ve görevli İzmir Nöbetçi Çocuk Ağır ceza mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, en son olarak İzmir 2. Çocuk Mahkemesinin 11.02.2014 tarih, 2012/1104 Esas – 2014/24 sayılı kararı ile davacı hakkında beraat kararı verildiği dikkate alındığında, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin tazminat konusu işlem ile ilişkili olup tazminat davasına bakamayacağı gözetilmeyerek 5271 sayılı CMK’nın 142/2. maddesine aykırı davranılması,
Kabule göre de;
1- Davacı tarafça davacının 26.04.2011 – 27.04.2011 tarihleri arasında 1 gün gözaltında kaldığının belirtildiği ve davacı hakkında düzenlenen iddianamenin başlığında da davacının gözaltı tarihlerinin 26.04.2011 – 27.04.2011 şeklinde yazıldığı, dosya içerisinde sureti bulunan 26.04.2011 tarihli yakalama tutanağının incelenmesinde ise yakalama işleminin nedeni olan olayın tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasındaki olaydan farklı olduğunun anlaşıldığı dikkate alınarak, davacının tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyası ile ilgili olarak gözaltında kalıp kalmadığının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenerek, gözaltında kaldığının tespiti halinde, davacı tarafın talebi gözetilerek 1 günlük gözaltı süresi ile ilgili olarak tazminata hükmolunması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile ve talepten de fazla olacak şekilde, davacının 26.04.2011 – 29.04.2011 tarihleri arasında 3 gün süre ile gözaltında kaldığının kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında davacı hakkında düzenlenen tutuklama ve tahliyeye ilişkin tüm müzekkere ve belgelerin Yargıtay denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örnekleri dosya içine alınarak, tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, infaz tarihlerinin ceza infaz kurumundan sorulması suretiyle infaz edilen sürenin tereddüde mahal vermeyecek şekilde tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3- Her ne kadar CMK’nın 144/1-a maddesinin yürürlükten kaldırılması nedeniyle mahsup tazminata engel oluşturmayacak ise de, mahsup edilen sürenin hükmolunacak tazminat miktarının tayininde dikkate alınması gerektiği nazara alındığında, davacının gözaltı ve tutukluluk süresinin diğer bir hükümlülüğünden mahsup edilip edilmediğinin araştırılması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
4- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekili ve davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 29.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/2160 Karar : 2017/4148 Tarih : 22.05.2017
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, incelenen dosya kapsamına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Tazminat davasının hükmün kesinleşmesinden itibaren açılmasını öngören CMK’nın 142/1. maddesi, tazminat istemeye hak sahibi olan kimsenin soruşturma ve kovuşturmanın akıbetini ve kesin sonuca bağlanışını takip ederek dava hakkını gecikmeden kullanması öngörülerek düzenlenmiştir. Dava açma süresi en fazla kararın kesinleşmesinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süreye bağlanmıştır. Kararın kesinleşmesinden önce açılan davalar bakımından CMK’nın 142/3. maddesi gereğince davanın en önemli dayanağını teşkil eden beraat hükmünün veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmediğinin anlaşılması durumunda mahkemece dilekçenin reddi kararı verilmektedir. İtirazı kabil bu karar sonrası davacı kararın kesinleşmesini bekleyip yeni bir dava açtığı takdirde derdest dava söz konusu olmayacağı gibi dosyamızda olduğu gibi dosyanın geçirdiği safahat sonrası kanunda öngörülen bütün süreler bakımından davacının dava hakkı da ortadan kalkmayacaktır. İncelenen dosya kapsamına göre, dava açıldığında ve hüküm kurulduğunda henüz dava açma süresi başlamamış ise de, yargılama sırasında, tazminat davasına konu dayanak kararın kesinleştiği, dolayısıyla hükmün kesinleşmesine ilişkin dava şartının yargılama aşamasında gerçekleştiği anlaşıldığından, “Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması”nı yargıya bir görev olarak yükleyen Anayasa’nın 141/son maddesi hükmü uyarınca yargılamaya devamla, bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi,
2-Hükmün verildiği duruşmaya iştirak eden Cumhuriyet savcısının isim ve sicil bilgilerinin gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi,
Kanuna aykırı olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 22/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/3096 Karar : 2017/4669 Tarih : 5.06.2017
-
CMK 142. Madde
-
Tazminat İsteminin Koşulları
Davacının tazminat talebinin reddine ilişkin hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
5271 sayılı CMK’nın 142/1. maddesinde, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemlerinin her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceğinin belirtildiği, her ne kadar tazminat talebinin dayanağı olan Antalya 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.05.2011 tarih, 2009/756 Esas – 2011/383 Karar sayılı beraat kararının 04.04.2012 tarihinde kesinleştiğine dair şerh düzenlenmiş ise de; beraat kararının davacının (sanığın) müdafinin ve katılanın yüzüne karşı verildiği, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 10.06.2014 tarih ve 2013/834 Esas - 2014/321 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, 6217 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 3. madde uyarınca mahalli Cumhuriyet savcılarının, duruşmalarına iştirak etmedikleri Asliye Ceza Mahkemesi kararlarına karşı, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK’un 310. maddesinin 3. fıkrası kıyasen uygulanmak suretiyle, tefhim tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz kanun yoluna başvurabilecekleri, davacı (sanık) hakkında verilen beraat kararına karşı herhangi bir temyiz talebinde bulunulmadığı ve kararın, yargılama aşamasında şikayetçi olmayan ve kamu davasına da katılmak istemeyen mağdurlara tebliğ edildiği tarihin kararın kesinleşme tarihinin belirlenmesine esas alınamayacağı dikkate alınarak, davacı (sanık) hakkında verilen beraat kararının 25.06.2011 tarihinde kesinleştiğinin kabulünün gerekeceği, tazminat davasının ise 15.03.2013 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında, beraat kararının kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra açılan davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla,
Yapılan incelemeye, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre davacı vekilinin davanın süresinde açıldığına, vekalet ücretine, yargılama giderlerine ve sair nedenlere ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün, isteme uygun olarak ONANMASINA, 05.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.