Zorunluluk Hali
TCK Madde 92
(1) Organ veya dokularını satan kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar göz önünde bulundurularak, hakkında verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
## TCK Madde 92 Gerekçesi
Madde metninde organ veya dokularını satan kişi açısından etkin pişmanlık hükmüne yer verilmiştir.
TCK 92 (Zorunluluk Hali) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/3906 Karar : 2015/8955 Tarih : 26.05.2015
-
TCK 92. Madde
-
Zorunluluk Hali
1-Sanık …‘nin resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine dair gıyabında verilen ve 20.01.2014 tarihinde usulünce kendisine tebliğ edilen hükmü CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 27.06.2014 tarihinde temyiz ettiğinin ve ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.11.2007 gün ve 167/222 Sayılı kararında belirtildiği üzere Cumhuriyet savcılarının yargı çevresindeki Asliye Ceza Mahkemelerinin hükümlerine karşı 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK’un 310. maddesi gereğince tefhim tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz kanun yoluna başvurabilecekleri, temyiz süresinin görüldü ile değil tefhimle başlayacağı 07.01.2014 tarihinde verilen hükme karşı 03.03.2014 tarihinde yapılan temyiz isteminin süresinde olmadığı anlaşılmakla, mahalli Cumhuriyet savcısı ile sanık …‘nin temyiz istemlerinin 1412 Sayılı CMUK`un 310 ve 317. maddeleri uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
2-)Sanık …`ın resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyetine dair hükmün incelenmesinde:Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin eksik incelemeye ve mahkumiyetin yerinde olmadığına dair temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
3-)Sanık …‘nin organ ticareti suçundan mahkumiyetine dair hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:Organ ticareti suçunda, organ veya dokularını satanlar yönünden TCK’nın 92. maddesinde organ ve dokularını satan kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar gözönünde bulundurularak, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten vaçgeçilebileceği düzenlenmiş, bu şekilde yasa koyucu TCK’nın 25/2. maddesindeki ağır şartlardan ayrılarak özel bir zorunluluk hali düzenlenmiştir. Bununla birlikte madde başlığında zorunluluk hali kavramı kullanılmış ise de, esasen maddede organlarını verenler yönünden özel bir cezasızlık halinin düzenlendiği, madde başlığının içerikle örtüşmediği de kabul edilmektedir. Bu hüküm uygulanırken çok özenli davranılmalı, maddenin yorumunda organ ve doku ticaretine dair suçlarla mücadelede etkisiz kalınacak bir yorum ve uygulamadan kaçınılmalı, hukuk düzeninin kendi içinde çelişmeyeceği nazara alınarak Organ ve Doku Nakli Kanunu`nun 3. maddesindeki yasaklama hükmü gözetilmelidir. Sanığın savunmalarında belirttiği üzere, borçlarını ödemek için böbreğini satmaya karar verip, internet aracılığıyla tanıştığı organ alıcısı olan diğer sanıkla irtibata geçerek anlatılan şekilde atılı suçun işlendiği olayda, ekonomik sıkıntısını, hayati önem taşıyan bir organını para karşılığında satmak dışında başka bir yolla giderebilme imkanının bulunması, öte yandan kişinin ekonomik sıkıntısını bu şekilde gidermeyi tercih etmesinde tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasındaki orantıdan da söz edebilme imkanının bulunmaması ve söz konusu eylemin hukukun genel ilkeleri gereğince kişinin bedeni üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlarının aşılması niteliğinde olması karşısında, atılı suçtan mahkumiyetine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla tebliğnamedeki bu hususa dair bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
SONUÇ : Organ naklinde kallanılmak üzere şikayetçi Gökhan adına düzenlenmiş kimliğin sanık Yağmur tarafından sonradan başka suçlarda kullanılması üzerine sürdürülen soruşturma sebebiyle sanığın 22.09.2011 tarihinde Cumhuriyet savcılığında alınan ifadesinde, organ ticareti suçunu da anlatması üzerine bu suçtan adli soruşturmaya başlandığı anlaşılmakla, sanık Yağmur hakkında TCK’nın 93. maddesinin uygulanması hususunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi,Kanuna aykırı olup, sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde görüldüğünden hükmün 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK`un 321. maddesi uyarınca, isteme uygun olarak BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/2281 Karar : 2015/2805 Tarih : 17.02.2015
-
TCK 92. Madde
-
Zorunluluk Hali
1-)Sanık … müdafinin gıyabında verilip, usulünce 02.01.2013 tarihinde tebliğ edilen hükmü, 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK`un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 10.01.2013 tarihinde temyiz ettiğinin anlaşılması karşısında; aynı Kanunun 317. maddesi gereğince temyiz isteminin, REDDİNE,
2-)Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre mahalli Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a-) İhbar ve yakalama tutanakları, hastane evrakları, sanıkların savunmaları ve tüm dosya kapsamına göre; hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanık … böbrek hastası olup kendisine uygun böbrek ararken, …‘ın eşi …‘in … adlı bir kişi aracılığıyla tanıştığı sanık … ile görüşmeleri neticesinde, 27.000 TL bedelle eşi …‘a böbrek nakli hususunda anlaştıkları, sanık …‘in önceden tanıştığı ve böbreğini para karşılığında vermeyi kabul eden sanık … ile organ alıcılarını buluşturduğu, …‘in bir miktar parayı sanıklar … ve …`e elden peşin olarak verdiği, birlikte böbrek nakli için …. Hastanesine başvuruda bulundukları, tahliller yapılırken adı geçenlerin akraba olmadıklarının anlaşılması üzerine hastane yetkililerin durumu emniyet görevlilerine ihbarı üzerine yakalandıkları, bu sebeple organ naklinin gerçekleşemediği anlaşılmakla;
Organ veya doku ticareti yapılmasının suç olarak tanımlandığı TCK’nın 91/3. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, burada önemli olan hususun organ veya dokunun para veya sair bir maddi menfaat karşılığında tedavüle tabi tutulması olup, suçun oluşması için ödemenin ne zaman yapıldığının ya da yapılıp yapılmadığının öneminin olmaması, hatta organ veya dokunun alınmasına dahi gerek bulunmaması karşısında, suçun tamamlandığı gözetilmeksizin sanıklara tayin edilen cezalardan teşebbüs sebebiyle TCK`nın 35/2. maddesi gereğince indirim yapılması,
b-) Organ ticareti yapma suçunda, organ veya dokularını satanlar yönünden TCK’nın 92. maddesinde organ ve dokularını satan kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar gözönünde bulundurularak, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten vazgeçilebileceği düzenlenmiş, bu şekilde yasa koyucu TCK’nın 25/2. maddesindeki ağır şartlardan ayrılarak özel bir zorunluluk halini düzenlemiştir. Bununla birlikte madde başlığında zorunluluk hali kavramı kullanılmış ise de, esasen maddede organlarını verenler yönünden özel bir cezasızlık halinin düzenlendiği, madde başlığının içerikle örtüşmediği de kabul edilmektedir. Bu hüküm uygulanırken çok özenli davranılmalı, maddenin yorumunda organ ve doku ticaretine dair suçlarla mücadelede etkisiz kalınacak bir yorum ve uygulamadan kaçınılmalı, hukuk düzeninin kendi içinde çelişmeyeceği nazara alınarak Organ ve Doku Nakli Kanununun 3. maddesindeki yasaklama hükmü gözetilmelidir. Sanık …‘in savunmalarında da belirttiği üzere, işleri dolayısıyla bankalardan almış olduğu kredi borçlarını ödemek için böbreğini satmaya karar verip, başka bir kişi aracılığıyla tanıştığı organ ticareti yapan sanık … ile irtibata geçerek anlatılan şekilde atılı suçun işlendiği olayda, kendi eylemiyle bilerek ve isteyerek neden olduğu ekonomik sıkıntısını, hayati önem taşıyan bir organını para karşılığında satmak dışında başka bir yolla giderebilme imkanının bulunması, öte yandan kişinin ekonomik sıkıntısını bu şekilde gidermeyi tercih etmesinde tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasındaki orantıdan da söz edebilme imkanının bulunmaması ve söz konusu eylemin hukukun genel ilkeleri gereğince kişinin bedeni üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlarının aşılması niteliğinde olması karşısında, TCK’nın 92. maddesinin uygulanmasına yeterli şartların oluşmadığı gözetilmeden, TCK`nın 91/1. maddesi gereğince tayin edilen cezada söz konusu madde gereğince indirim yapılması,
c-) Kabul ve uygulamaya göre de;
Sanık … hakkında tayin edilen cezadan TCK`nın 92. maddesi gereğince indirim yapılırken hesap hatası sonucu 1 yıl 15 gün yerine 1 yıl 3 ay 18 gün hapis cezası tayini,
SONUÇ : Kanuna aykırı olup, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK`un 321. maddesi uyarınca, kısmen isteme uygun olarak BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/12641 Karar : 2015/18074 Tarih : 23.11.2015
-
TCK 92. Madde
-
Zorunluluk Hali
1-… C. Başsavcılığının 2010/24256 Esas sayılı ve 25.10.2010 tarihli iddianamesi içeriğinde isim ve eylemlerine yer verilip, … Asliye Ceza Mahkemesinin 10.11.2010 tarih, 2010/739-889 Esas ve Karar sayılı görevsizlik kararında da iddianame başlığında isimlerine sanık olarak yer verilmemişse de, iddianame içeriğinde suçlamalarına dayanak olay ve eylemlerinin açıklandığı vurgulanan sanıklar…ve … haklarında organ ticareti, sanıklar… haklarında ise organ ticareti ve resmi belgede sahtecilik suçlarından kamu davası açıldığı kabul edilip, adı geçen sanıkların atılı suçlamalarla ilgili olarak sorgu ve savunmaları alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiğinin gözetilmemesi;
2-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1, Anayasanın 141/3, 5271 sayılı CMK’nın 34/1, 230/1-c, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 308/7. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının, sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet savcısını, kısaca davanın süjeleri de dahil olmak üzere herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde olması, Yargıtay’ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapması ve bu açıdan gerekçelerde disiplin işlemini yerine getirmesi için kararın dayandığı tüm kanıtların bu kanıtlar konusunda mahkemece ulaşılan sonuçların iddia, savunma ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması, bu suretle dava konusu eylemlerin oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise suç olarak tanımlanıp tanımlanmadığı ve hangi suçu oluşturduğu konusundaki mahkeme kabulünün, duraksamaya yol açmayacak biçimde delillerle irtibatlandırılacak şekilde kararda gösterilmesi gerektiği, somut olayda suç işlemek için örgüt kurma ve örgüte üye olma suçuna ilişkin değerlendirme yapılırken, Ceza Genel Kurulunun 03.04.2007 tarih ve 253/80 sayılı kararında da belirtildiği üzere;
5237 sayılı Yasanın 220. maddesi anlamında bir örgütün varlığından bahsedebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı bir şekilde amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerektiği, suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup, örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmediği, örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi halinde, sanığın, örgütteki konumuna göre, üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında, maddenin 4 ve 5. fıkraları uyarınca örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen her bir suçtan da ayrıca cezalandırılabileceği gözetilerek sanıkların hukuki durumların, yukarıdaki ilkeler gözönüne alınarak değerlendirmesi gerekirken gerekçeden yoksun, soyut ifadelerle denetime olanak tanımayacak şekilde genel bir kabulle beraat kararı verilmesi,
3-UYAP sisteminden yapılan araştırmada, sanık… hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/43 Esas sayılı dosyası ile suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve organ ticareti yapma suçlarından kovuşturma yapıldığının anlaşılması karşısında, mükerrer hüküm verilmesinin engellenmesi bakımından, dava dosyasının incelenip, hukuki ve fiili irtibat bulunması halinde sanık yönünden birleştirme hususu da değerlendirilerek, sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik soruşturmaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması,
4-Kabul ve uygulamaya göre de;
a) Sanıklar … ve … haklarında iddianame içeriğinde resmi belgede sahtecilik suçuna yönelik eylemlerin açıkça anlatılması suretiyle dava açıldığı gözetilmeden, yazılı şekilde, “iddianamede sahtecilik suçundan dava açılmadığı halde görevsizlik kararında adı geçenler hakkında sahtecilik suçundan da görevsizlik kararının düzenlendiği ve açılmamış bir dava hakkında hüküm kurulmasının mümkün olmadığından” bahisle hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi,
b) Sanıklar…haklarında organlarını satmak suretiyle organ ticareti suçlarından ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin hükümlerin incelenmesine gelince;
Organ ticareti yapma suçunda, organ veya dokularını satanlar yönünden TCK’nın 92. maddesindeki organ ve dokularını satan kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar gözönünde bulundurularak, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten vazgeçilebileceği hükmü ile TCK’nın 25/2. maddesindeki ağır şartlardan ayrılmak suretiyle özel bir zorunluluk hali düzenlenmiştir. Bununla birlikte madde başlığında zorunluluk hali kavramı kullanılmış ise de, esasen maddede organlarını verenler yönünden özel bir cezasızlık halinin düzenlendiği, madde başlığının içerikle örtüşmediği de kabul edilmektedir. Bu hüküm uygulanırken çok özenli davranılmalı, maddenin yorumunda organ ve doku ticaretine ilişkin suçlarla mücadelede etkisiz kalınacak bir yorum ve uygulamadan kaçınılmalı, hukuk düzeninin kendi içinde çelişmeyeceği nazara alınarak Organ ve Doku Nakli Kanununun 3. maddesindeki yasaklama hükmü gözetilmelidir. Sanıkların savunmalarında da belirtildiği üzere ekonomik sıkıntılarını gidermek amacıyla atılı suçların işlendiği olayda, kendi eylemiyle bilerek ve isteyerek neden oldukları ekonomik sıkıntılarını, hayati önem taşıyan organlarını para karşılığında satmak dışında başka bir yolla giderebilme imkanlarının bulunması, öte yandan kişinin ekonomik sıkıntısını bu şekilde gidermeyi tercih etmesinde tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasındaki orantıdan da söz edebilme imkanının bulunmaması ve söz konusu eylemin hukukun genel ilkeleri gereğince kişinin bedeni üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlarının aşılması niteliğinde olması karşısında, TCK’nın 92. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesine yeterli şartların oluşmadığının gözetilmemesi,
c) Sanık … hakkında organını satmak suretiyle organ ticareti yapma suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde TCK’nın 92. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi,
d) Sanıklar … ve … beraatlerine ilişkin hükmün incelenmesinde ise;
Zorunluluk halinin düzenlendiği TCK’nın 25/2. maddesinde, gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka surele korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez, hükmünü içermekte olup, böbrek hastası olan sanıklar . … ile hasta olan çocuklarına böbrek almaya çalışan sanık … ve çocuğuna böbrek alan ve naklini sağlayan sanık … suça konu hastalıkların hayati tehlike arz edecek derecede olup olmadığı, gelişen tıp bilimi çerçevesinde suç oluşturan organ nakli eylemleri dışında başka bir yolla tedavi edilme imkanı ve organ naklinde zaruret bulunup bulunmadığı araştırılıp, sonucuna göre sanıklar haklarında TCK’nın 25/2. maddesinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, uygulama yeri bulunmayan “hayatın olağan akışına göre herkes sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürmek isteyip, bu maksatla gönüllü vericilerin bir böbreğinin verici yönünden tek böbrekle de hayatını sürdürebileği düşünülerek nakledilmesinde TCK’nın 92 maddesine göre zorunluluk hali sözkonusu olduğundan” şeklindeki gerekçe ile sanıklar hakkında beraate hükmedilmesi, zorunluluk halinde varlığının kabulü halinde ise CMK’nın 223/3-b maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilebileceğinin gözetilmemesi,
e) Sanık .. hakkında kendi böbreğini satmak suretiyle organ ticareti yapma suçundan açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden, bu suçtan beraatine hükmedilmesi,
F) Beraatine hükmedilen sanık … lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu vekalet ücreti tayin edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı olup, sanık … müdafi, sanıklar … ve … ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, isteme uygun olarak BOZULMASINA, 23.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.