Organ veya Doku Ticareti Suçu
TCK Madde 91
(1) Hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, kişiden organ alan kimse, beş yıldan dokuz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun konusunun doku olması halinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Hukuka aykırı olarak, ölüden organ veya doku alan kimse, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Organ veya doku satın alan, satan, satılmasına aracılık eden kişi hakkında, birinci fıkrada belirtilen cezalara hükmolunur.
(4) Bir ve üçüncü fıkralarda tanımlanan suçların bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olan organ veya dokuyu saklayan, nakleden veya aşılayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(6) Belli bir çıkar karşılığında organ veya doku teminine yönelik olarak ilan veya reklam veren veya yayınlayan kişi, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(7) Bu maddede tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
(8) Birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi sonucunda mağdurun ölmesi halinde, kasten öldürme suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
TCK Madde 91 Gerekçesi
Madde metninde, hukuka aykırı olarak kişilerden organ ve doku alınması ile organ ve doku ticareti fiilleri, suç olarak tanımlanmıştır.
Birinci fıkraya göre, hukuken geçerli rızaya dayalı olmaksızın, yaşayan kişiden organ veya doku alınması, suç oluşturmaktadır. Fiili suç olmaktan çıkaran rızanın hukuken geçerli rıza olması gerekir. Açıklanan rızanın hangi koşullarda hukuken geçerli olacağı ilgili mevzuatta düzenlenmiştir.
İkinci fıkrada ise, ölüden organ veya doku alınması, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Bu fiili suç olmaktan çıkaran rızanın hangi koşullarda hukuken geçerli olacağı, yine ilgili mevzuatta düzenlenmiştir.
Üçüncü fıkrada, organ ve doku ticareti, suç olarak tanımlanmıştır. Söz konusu suçun oluşabilmesi açısından kişiden veya ölüden organ veya dokunun, hukuka uygun bir şekilde alınmış olup olmamasının önemi yoktur. Burada önemli olan, organ veya dokunun para veya sair bir maddî menfaat karşılığında tedavüle tabi tutulmasıdır. Bu bakımdan, söz konusu suç, çok failli bir suç niteliği taşımaktadır.
Dördüncü fıkraya göre, bir ila üçüncü fıkralarda tanımlanan suçların bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, daha ağır cezalara hükmedilecektir. Ancak, bu hüküm, ayrıca suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgüte üye olmak suçundan dolayı cezalandırılmaya engel teşkil etmemektedir.
Beşinci fıkrada, hukuka aykırı yollarla elde edilmiş olan organ veya dokunun saklanması, nakledilmesi veya aşılanması; altıncı fıkrada ise, organ veya doku teminine yönelik olarak ilan veya reklam verilmesi veya yayınlanması, ayrı suçlar olarak tanımlanmıştır.
Yedinci fıkraya göre, bu maddede tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır.
Maddenin sekizinci fıkrasında, birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi sonucunda mağdurun ölmesi hâlinde, kasten öldürme suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmiştir. Aslında bu durumda netice sebebiyle ağırlaşmış suç hâli söz konusudur. Ancak, bu tür fiilleri gerçekleştiren kişinin meydana gelen ölüm neticesi açısından en azından olası kastla hareket edebileceği düşünülmüştür.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/1531 Karar : 2015/2378 Tarih : 10.02.2015
-
TCK 91. Madde
-
Organ veya Doku Ticareti Suçu
Sanıklar … ve … müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin, hükmedilen cezaların on yıl hapis cezasından aşağı olması ve beraat hükmünün niteliği itibarıyla 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK’un 318 ve 5271 Sayılı CMK`nın 299. maddeleri gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede;
Sanıklar … ve …‘ın haklarındaki bir kısım suçlarla ilgili olarak CMK’nın 231. maddesine göre verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlara yaptıkları itiraz üzerine, itiraz mercii olan … 4. Ağır Ceza Mahkemesi`nin 22.05.2013 tarihinde bu kararlarının kaldırılmasına karar verdiği anlaşılmakla, adı geçen sanıkların itiraza konu eylemleri hakkında mahkemesince duruşma açılarak yapılacak yargılama sonunda yeniden hüküm kurulması gerekirken, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının kaldırılması sonrası adı geçen sanıkların söz konusu suçları ile ilgili belirtildiği şekilde işlem yapılmaksızın dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtaya gönderilmesi isabetsiz ise de, bu hususta temyiz incelemesine esas alınacak bir hüküm bulunmadığından;
Sanık … yönünden ise, Cumhuriyet savcısının temyiz dilekçesi içeriğinden sanık hakkında TCK`nın 25/2. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinin ileri sürüldüğü, mahkemece sanık hakkında bu şekilde hüküm verilmiş olduğunun anlaşılması karşısında, adı geçen sanığın adının, mahkumiyetlerine karar verilen diğer sanıkların adları arasına sehven yazıldığı kabul edilerek, temyiz incelemesi yapılmasına yer olmadığına,
Sanık … hakkında alıcısı … vericisi … olan, sanık … hakkında ise alıcısı … vericisi … olan organ ticareti yapma suçlarından hüküm verilmemiş ise de zamanaşımı süresi içinde hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
1-)Sanık … hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının CMK’nın 231/12. maddesi uyarınca itiraz kanun yoluna tabi bulunduğu, aynı Kanunun 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda mercide yanılmanın başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağı nazara alınarak, sanık müdafinin temyiz isteminin, itiraz mahiyetinde değerlendirilmesi suretiyle CMK`nın 264/2. maddesi uyarınca gereğinin merciince yapılmasına,
2-)Sanık … müdafinin yüzüne karşı 04.09.2012 tarihinde verilen hükmü CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 24.01.2013 tarihinde ve sanık … müdafinin gıyabında verilen hükmün 18.02.2013 tarihinde usulünce tebliğine rağmen CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 12.04.2013 tarihinde temyiz ettiklerinin anlaşılması karşısında; 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı CMUK`un 317. maddesi gereğince temyiz istemlerinin REDDİNE,
3-)İnsan ticareti yapma suçundan sanık …, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan sanıklar … ve …‘ın, organ ticareti yapma suçundan sanıklar … ve …`in beraatlerine dair hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde:
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, Cumhuriyet savcısının, atılı suçların oluştuğu ve mahkumiyete karar verilmesi gerektiğine dair temyiz itirazlarının reddiyle, beraate dair hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA,
4-)Sanık … hakkında organ ticareti yapma suçundan ceza verilmesine yer olmadığına dair hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde:
Tüm dosya kapsamına göre; sanık …‘in böbreğinin … ve …‘e verilmesi konusunda anlaştıkları ancak, çıkan sorunlar sebebiyle nakil gerçekleştirilememekle birlikte sanığın … ve suça aracılık eden diğer şahıslar ile irtibatının devam etmesi sebebiyle bu defa böbreğini …. ile bedeli karşılığında vermek konusunda anlaştıkları, …. Hastanesinde 10.06.2009 tarihinde böbrek nakli ameliyatının ve nakilin gerçekleştirildiği anlaşılmakla, organ veya doku ticareti yapılmasının suç olarak tanımlandığı TCK’nın 91/3. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, burada önemli olan hususun organ veya dokunun para veya sair bir maddi menfaat karşılığında tedavüle tabi tutulması olup, suçun oluşması için ödemenin ne zaman yapıldığının ya da yapılıp yapılmadığı ile organ veya dokunun naklinin gerekmememesi karşısında, üç ayrı organ ticareti yapma suçunu işlediği anlaşılan sanık hakkında TCK`nın 92. maddesi uyarınca zorunluluk hali gerekçe gösterilerek ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmişse de;
Organ ticareti yapma suçunda, organ veya dokularını satanlar yönünden TCK’nın 92. maddesinde organ ve dokularını satan kişinin içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar gözönünde bulundurularak, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten vaçgeçilebileceği düzenlenmiş, bu şekilde yasa koyucu TCK’nın 25/2. maddesindeki ağır şartlardan ayrılarak özel bir zorunluluk hali düzenlenmiştir. Bununla birlikte madde başlığında zorunluluk hali kavramı kullanılmış ise de, esasen maddede organlarını verenler yönünden özel bir cezasızlık halinin düzenlendiği, madde başlığının içerikle örtüşmediği de kabul edilmektedir. Bu hüküm uygulanırken çok özenli davranılmalı, maddenin yorumunda organ ve doku ticaretine dair suçlarla mücadelede etkisiz kalınacak bir yorum ve uygulamadan kaçınılmalı, hukuk düzeninin kendi içinde çelişmeyeceği nazara alınarak Organ ve Doku Nakli Kanunu’nun 3. maddesindeki yasaklama hükmü gözetilmelidir. Sanığın savunmalarında belirttiği üzere, bir araba alış-verişi sebebiyle borçlanarak borcunu ödemek için böbreğini satmaya karar verip, diğer köylüleri aracılığıyla tanıştığı organ ticareti yapan sanıklarla irtibata geçerek anlatılan şekilde atılı suçların işlendiği olayda, kendi eylemiyle bilerek ve isteyerek neden olduğu ekonomik sıkıntısını, hayati önem taşıyan bir organını para karşılığında satmak dışında başka bir yolla giderebilme imkanının bulunması, öte yandan kişinin ekonomik sıkıntısını bu şekilde gidermeyi tercih etmesinde tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasındaki orantıdan da söz edebilme imkanının bulunmaması ve söz konusu eylemin hukukun genel ilkeleri gereğince kişinin bedeni üzerindeki tasarruf yetkisinin sınırlarının aşılması niteliğinde olması karşısında, TCK`nın 92. maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesine yeterli şartların oluşmadığı gözetilip, atılı suçlardan mahkumiyeti yerine, yazılı şekilde zorunluluk halinin varlığının kabulüyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
TCK’nın 92/1, 5271 Sayılı CMK`nın 223/3-b. maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair kararda, eleştirilen hususlar dışında bir isabetsizlik bulunmadığından, sanık müdafinin bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
5-)Organ ticareti yapma suçundan sanıklar …. ve …`nın mahkumiyet hükümlerine dair olarak:
Sanıklar …. ve …‘nın suça konu eylemlerinin suç işlemek amacıyla kurulan örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi sebebiyle TCK’nın 91/4. maddesi yerine, TCK`nın 91/1-3. maddesi uyarınca mahkumiyetlerine hükmedilmesi, bu hususta aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafilerinin mahkumiyete yeterli delil bulunmadığına, eksik inceleme yapıldığına, TCK’nın 25/2. maddesinin uygulanması gerektiğine, Cumhuriyet savcısının TCK`nın 25/2. maddesinin uygulanması gerektiğine dair temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
6-)Sanık … hakkında bir kısım organ ticareti yapma suçlarından beraat, sanıklar ….ve … haklarında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından beraat, sanıklar …ve … haklarında organ ticareti yapma suçlarından mahkumiyete dair hükümlerin incelenmesinde:
Yapılan yargılamaya toplanıp karar yerinde gösterilen delillere mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine incelenen dosya kapsamına göre sanıklar müdafileri ile sanık … ve Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
A-) Sanıklar …, …, …, …, …, …, … ve … yönünden:
Ceza Genel Kurulunun 03.04.2007 tarih ve 253/80 Sayılı kararında da belirtildiği üzere;
5237 Sayılı Kanun`un 220. maddesi anlamında bir örgütün varlığından bahsedebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı bir şekilde amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir.
Tanımdan da görüleceği üzere suç işlemek için örgüt kurmak suçundan bahsedilebilmesi için,
a-) Üye sayısının en az üç veya daha fazla kişi olması gerekmektedir.
b-) Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp, örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
c-) Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup, örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi halinde, fail, örgütteki konumuna göre, üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında, ayrıca maddenin 4. ve 5. fıkraları nazara alınarak, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan da örgüt üye ve yöneticileri cezalandırılacaktır.
d-) Örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
e-) Amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında, ihbar ve yakalama, iletişimin dinlenmesi ve tespiti, teknik takip, arama ve el koyma tutanakları, hastane yazıları, sanıkların ikrarlı savunmaları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, kendisi de böbrek hastası olan sanık …‘ın 08.01.2009 tarihinde sanık …‘dan böbreğini satın alarak, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesinde böbrek nakli olduktan sonra, kendisi gibi böbrek hastası olan kişileri tespit ederek, ilk önce şüpheli …, daha sonra Kışlacık Köyünde bulunan şüpheli …, …, … kardeşler ile şüpheliler …, …, … ve …‘yı organizasyona dahil ederek, organ ticareti suçunu işlemeye başladıkları, sanık …‘ın çalıştığı diyaliz merkezi ile irtibatlı olarak, böbrek hastalarını tanıdığı, burada böbrek nakli için bekleyen hastalarla irtibat sağlayıp, bedeli karşılığında böbrek bulmayı teklif ettiği, hastaların kan grubuna göre adı geçen diğer sanıklara verdiği talimatlarla kan grubu uyan böbrek satıcısı şüphelileri tespit edip, yol, barınma, hastanedeki tüm masrafları ve noter masraflarını karşıladıkları, gerektiğinde sahte evrak tanzim edilmesi, noter işlemlerinin yerine getirilmesi, hastanedeki yasal prosedürlerin tamamlanması faaliyetlerinin, bir disipilin içerisinde … tarafından verilen talimatlarla diğer sanıklar tarafından gerçekleştirildiği, elde edilen gelirlerin sanık …‘ın belirlediği düzende sanıklar arasında paylaşıldığı anlaşılmakla, sanıklar …, …, …, …, …, … ve …`nın, sanık … liderliğinde suç işlemek amacıyla eylem ve fikir birliği içinde bir araya geldikleri, bir işbölümü ve hiyerarşi dahilinde gizliliğe de uymak suretiyle örgütsel ilişkilerini yakalanmalarına kadar sürdürdükleri, bu bağlamda sanık … yönünden suç işlemek için örgüt kurma, sanıklar …, …, …, …, …, … ve … haklarında ise kurulan bu örgüte üye olma suçlarının sübut bulduğu gözletilmeden, yazılı gerekçeyle anılan suçlardan beraatlerine hükmedilmesi,
B-) İhbar, İletişimin tespiti, arama, el koyma, teknik takip tutanakları, hastane yazıları, sanıkların savunmaları ve tüm dosya kapsamından sanık …‘ın TCK’nın 220/5. maddesi gereğince yöneticisi olduğu örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği sübut bulan “vericisi sanık … alıcısı sanık …, vericisi sanık … alıcısı sanık …, vericisi sanık … alıcısı sanık …, vericisi sanık … alıcısı sanık …, vericisi sanık … alıcısı sanık … ve vericisi sanık … alıcısı sanık … olan organ ticareti suçlarından da TCK’nın 91/4. maddesi gereğince TCK`nın 220/5. maddesindeki açık düzenleme uyarınca mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
C-) Zorunluluk halinin düzenlendiği TCK’nın 25/2. maddesinde, gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez hükmünü içermekte olup, böbrek hastası olan sanıkların hastalıklarının hayati tehlike arz edecek derecede olup olmadığı, gelişen tıp bilimi çerçevesinde suç oluşturan organ nakli eylemleri dışında başka bir yolla tedavi edilme imkanı ve organ naklinde zaruret bulunup bulunmadığı araştırılıp, sonucuna göre sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, Sabine Dadük, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … haklarında ve … hakkında …‘dan kendisine yapılan organ nakli eylemi ile ilgili olarak TCK’nın 25/2. maddesinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerekliği gözetilmeden, yazılı şekilde “yargılama konusu suça dair özel zorunluluk halini düzenleyen TCK’nın 92. maddesinde bu hususun düzenlenmemiş olması, günümüzün tıbbi şartları göz önünde bulundurulduğunda böbrek hastası olan sanıkların organ nakli yapılmasa da hayatlarını sürdürme imkanının bulunması ve özellikle bu durumdaki sanıklar hakkında TCK’nın 25. maddesindeki zorunluluk halinin uygulanması halinde eylemin hem organ veren hem de organ alan kişiler için meşrulaştırılması sonucunu doğuracak olmasından söz edilerek adı geçen sanıklar hakkında TCK`nın 25/2. maddesinde düzenlenen “zorunluluk hali” hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığına karar verilmesi,
d-) Kabul ve uygulamaya göre de;
Sanık … hakkında, hükmün gerekçesinde eylemin teşebbüs aşamasında kalması sebebiyle TCK’nın 35. maddesinin uygulandığından söz edilmesine rağmen hükümde TCK’nın 91/3, 62 ve 53/1. maddeleri ile uygulama yapılmak, sanık … hakkında ise …‘e kendi böbreğini maddi menfaat karşılığında vermek suretiyle organ ticareti yapma eylemi ile ilgili hükmün gerekçesinde “sanığın eylemi TCK’nın 92/1. maddesinde düzenlenen zorunluluk hali içinde işlediğinin kabul edilmesi gerektiği anlaşılmakla, sanığa TCK’nın 92/1 ve CMK`nın 223/3-b maddeleri uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği” yazılmasına karşın, hükümde söz konusu eylem sebebiyle ceza tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi kanuna aykırı,
SONUÇ : e-) Temyiz incelemesi esnasında Ulusal Yargı Ağı Sisteminden alınan güncellenmiş nüfus kayıt örneklerinden sanık …‘ın 06.08.2014, sanık …‘in ise 07.07.2014 tarihinde öldükleri tespit olunmakla sanıklar haklarında açılan kamu davasının 5237 Sayılı TCK’nın 64/1. maddesi uyarınca düşmesine karar verilmesinin gerekmesi nedeniyle, sanıklar müdafileri ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde görüldüğünden, hükümlerin, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 Sayılı CMUK`un 321. maddesi uyarınca, isteme aykırı olarak BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/17615 Karar : 2014/14203 Tarih : 10.06.2014
-
TCK 91. Madde
-
Organ veya Doku Ticareti Suçu
Organ veya doku ticareti suçundan sanığın mahkumiyetine dair hüküm sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İhbar ve yakalama tutanakları, sanığın savunmaları ve tüm dosya kapsamına göre; CMK’nın 231. maddesi gereğince haklarındaki hükmün açıklanması geri bırakılan ve temyize gelmeyen sanıklardan böbrek hastası olup organ alıcısı olan …‘ın, organ vericisi …‘dan böbreğini alabilmek için daha önceden yasaya aykırı şekilde organ nakli işlemlerinde yer aldığını öğrendikleri sanık … ile irtibata geçtikleri, sanığın organ alıcısı …‘ın kızı …‘ın kimliğini alıp organ vericisi … için sahte nüfus cüzdanı temin etmesi üzerine organ nakli için Antalya’da bulunan Medical Park Hastanesine müracaat edip işlem yaptırdıkları, hastanece yapılan testler sonucu organ verici ve alıcısının genetik olarak uygunluk bulunmadığı sebebiyle akraba olmadıklarının anlaşılması üzerine hastane yetkililerinin durumu emniyete bildirmeleri sonrasında soruşturma başlatıldığı yapılan soruşturma sonunda sanık …‘ın organ alıcısı ve verici olan ve temyize gelmeyen … ve … ile ayrı ayrı bağlantı kurarak ve maddi menfaat karşılığında yasaya aykırı şekilde iki tarafın anlaşmasını ve organ alıcısı …`ın kızına ait kimliği alıp organ nakli ve noter işlemlerinde kullanılacak olan sahte nüfus cüzdanını temin etmesi üzerine tarafların hastaneye başvurdukları ve hastane yetkililerinin ihbarı ile yakalandıkları anlaşılmakla;
Organ ve doku ticareti yapılmasının suç olarak tanımlandığı TCK`nın 91/3. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, burada önemli olan hususun organ veya dokunun para veya sair bir maddi menfaat karşılığında tedavüle tabi tutulması olup, suçun oluşması için ödemenin ne zaman yapıldığının ya da yapılıp yapılmadığının öneminin olmaması, hatta organ veya dokunun alınmasına dahi gerek bulunmaması karşısında, somut olayda yasa maddesinde öngörülen suçun tamamlandığı anlaşılmakla tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
SONUÇ : Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın, suç kastıyla hareket etmediğine mahalli Cumhuriyet savcısının ise suçun teşebbüs aşamasında kaldığına dair temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/6076 Karar : 2015/5530 Tarih : 31.03.2015
-
TCK 91. Madde
-
Organ veya Doku Ticareti Suçu
Organ ticareti suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, sanıklar müdafi tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Hastane evrakları, sanıkların savunmaları ve tüm dosya kapsamından, sanık …‘in böbrek hastası olması sebebiyle organ arayışında iken, organ ticareti ile uğraşan kişilerle irtibata geçtiği, bu kişilerin ayarladığı verici olan temyize gelmeyen sanık…‘den böbrek alınmak suretiyle organ naklinin gerçekleştiği, bu nakil karşılığında 35.000 TL para ödenmesinin kabul edildiği, işlemin sanık …‘in kardeşi olan sanık…‘e bağış yapmış gibi gösterilmek amacıyla sanık …‘in kimliğini aracılık eden şahıslara verdiği, ayrıca organ naklinden sonra sanık … tarafından aracılara ödeme yapıldığı anlaşılmakla, sanık …‘in kardeşi tarafından organ satın alınması eylemine bu surette bilerek katıldığı, TCK’nın 91/3. maddesinde organ satın alınmasına aracılık edenler hakkında aynı maddenin 1. fıkrasında belirtilen cezaya hükmedileceğinin belirtilmiş olması karşısında tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanıklar müdafinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Zorunluluk halinin düzenlendiği TCK’nın 25/2. maddesinde, gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez hükmünü içermekte olup, böbrek hastası olan sanık …‘in hastalığının hayati tehlike arz edecek derecede olup olmadığı, gelişen tıp bilimi çerçevesinde suç oluşturan organ nakli eylemi dışında başka bir yolla tedavi edilme imkanı ve organ naklinde zaruret bulunup bulunmadığı araştırılıp, sonucuna göre sanıklar hakkında TCK’nın 25/2. maddesinin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 31.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/7311 Karar : 2015/4445 Tarih : 10.03.2015
-
TCK 91. Madde
-
Organ veya Doku Ticareti Suçu
Organ ticareti suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hükümler şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Şikayetçi olduğunu beyan etmesine rağmen katılma hakkı kendisine hatırlatılmayan şikayetçinin, CMK’nın 260. maddesi uyarınca katılan sıfatını alabilecek surette suçta zarar gören sıfatıyla temyiz hakkının bulunduğu kabul edilerek, suçtan doğrudan zarar gördüğü anlaşılan ve hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradesini ortaya koyan şikayetçinin CMK’nın 237/2. maddesi uyarınca davaya katılmasına karar verilerek yapılan incelemede;
Şikayet dilekçesi, hastane evrakları, … Sulh Ceza Mahkemesinin 27.04.2011 tarih ve 20107124-2011/56 Esas-Karar sayılı ilamı, sanıkların savunmaları ve tüm dosya kapsamından, şikayetçi …‘ın sanık … ile tanıştıktan sonra …‘ın şikayetçiye böbreğini para karşılığında sattığını, kendisinin de böyle bir şey düşünmesi halinde yardımcı olabileceğini söylemesi üzerine, …‘ın da ekonomik sıkıntı nedeniyle böbreğini satmaya karar verdiği, sonra sanık … vasıtasıyla böbrek hastası olan sanık …‘la tanıştığı, böbreğini satmak için bir miktar para karşılığında anlaştıkları, … Fakültesinde ….Ünitesi Böbrek Transplantasyon Onam Formu doldurulduğu, böbrek vericisi … ve kendisine böbrek nakledilecek olan …‘ın … Fakültesine tüm tedavi ve takiplerinin yapıldığı, epikriz raporunun düzenlendiği ve herhangi bir sorun olmadığı onaylandıktan sonra ….Hastanesi’nde 16.04.2009 tarihinde yapılan ameliyatla şikayetçi …‘dan alınan sağ böbreğin sanık …‘a nakledildiği, daha sonra şikayetçi ile sanık …‘ın böbrek nakli karşılığı anlaştıkları paranın bir kısmının ödenmesi hususunda anlaşmazlığa düştükleri, bu anlaşmazlık sebebiyle şikayetçi hakkında hakaret ve tehdit suçları sebebiyle … Sulh Ceza Mahkemesinde dava açıldığı, bu dava kapsamında sanık …‘ın oğlu …‘ın şikayetçi sıfatıyla alınan beyanlarında …‘ın böbreğini babası …‘ya para karşılığında verdiğini, sonradan aralarında anlaşmazlık çıktığı için kendilerini tehdit ettiğini söylediği anlaşılmakla;
Davaya konu böbrek nakli işleminin TCK’nın 91/1. maddesinde aranan hukuken geçerli rızaya dayalı olmadığı, tarafların daha önceden aralarında anlaştıkları bir miktar para karşılığında gerçekleştiği, dolayısıyla sanıklara atılı organ ticareti suçunun oluştuğu, hukuki durumlarının buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçeyle beraatlerine hükmedilmesi,Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca, isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 10.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/26896 Karar : 2014/18492 Tarih : 23.09.2014
-
TCK 91. Madde
-
Organ veya Doku Ticareti Suçu
Organ veya doku ticareti suçundan sanıkların mahkumiyetlerine ilişkin hükümler sanıklar tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
İhbar ve yakalama tutanakları, sanıkların savunmaları ve tüm dosya kapsamına göre; …isimli kişinin oğlu olan …‘nin böbrek rahatsızlığı bulunduğu, böbrek nakli için … Hastanesi’ne başvuruda bulunduğu, bu arada …‘ın ekonomik sıkıntı nedeniyle böbreğinin birini satmak istediğini …‘a bildirdiği, …‘un da daha önceden organ ticaretine aracılık yaptığını bildiği, sanık … ile …‘ı tanıştırdığı, şahısların bir araya gelip anlaştıkları, sanık …‘in …‘ı …‘ya getirip hasta…‘nin tedavisi ile ilgilenen sanık … ile tanışıtırdığı, böbrek satımı ile ilgili para konusunda anlaştıkları, …‘ın sanık … tarafından sağlanan … adına düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanını aldığı, hasta …‘nin babası gibi …‘ın hastaneye müracaatta bulunduğu, …‘nin babası …‘mış gibi organ bağışında bulunmak istediğine dair belgelerin düzenlendiği, incelemelerin başladığı, ancak biyolojik olarak … kimliği ile organ bağışında bulunmak isteyen …‘ın hasta …‘nin babası olmadığının tespit edildiği, bu nedenle organ naklinin gerçekleşemediği anlaşılmakla;
Organ ve doku ticareti yapılmasının suç olarak tanımlandığı TCK’nın 91/3. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere, burada önemli olan hususun organ veya dokunun para veya sair bir maddi menfaat karşılığında tedavüle tabi tutulması olup, suçun oluşması için ödemenin ne zaman yapıldığının ya da yapılıp yapılmadığının öneminin olmaması, hatta organ veya dokunun alınmasına dahi gerek bulunmaması karşısında, somut olayda yasa maddesinde öngörülen suçun tamamlandığı anlaşılmakla sanıklara tayin edilen cezalardan TCK’nın 35/2. maddesi gereğince indirim yapılmak suretiyle eksik cezaya hükmedilmesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların, mahkumiyete yeterli delil bulunmadığına, eksik inceleme yapıldığına, CMK’nın 231. maddesinin uygulanması gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 23.09.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.