Ceza Zamanaşımının Kesilmesi
TCK Madde 71
(1) Mahkûmiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından hükümlüye kanuna göre yapılan tebligat veya bu maksatla hükümlünün yakalanması ceza zamanaşımını keser.
(2) Bir suçtan dolayı mahkûm olan kimse üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediği takdirde, ceza zamanaşımı kesilir.
TCK Madde 71 Gerekçesi
Tasarının ilgili maddesinin ikinci fıkrasında zamanaşımını kesen mahkûmiyet bakımından değişiklik yapılmıştır. Tasarıda daha önce işlediği bir suçtan mahkûm olan kimsenin zamanaşımı süresi içinde mahkûm olduğu suç türünden diğer bir suç işlediği takdirde ceza zamanaşımının kesileceği kabul edilmişti. Ancak, madde metninde yapılan değişiklikle, üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlendiğinde zamanaşımının kesileceği kabul edilmiştir.
TCK 71 (Ceza Zamanaşımının Kesilmesi) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2623 Karar : 2017/3553 Tarih : 19.04.2017
-
TCK 71. Madde
-
Ceza Zamanaşımının Kesilmesi
Ödeme şartını ihlal suçundan sanık …’ın 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin Tekirdağ 1. İcra Ceza Mahkemesinin 29/11/2013 tarihli ve 2013/434 esas, 2013/594 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanık hakkındaki tazyik hapsinin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 354/son maddesi uyarınca zaman aşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına dair aynı Mahkemenin 10/03/2016 tarihli ve 2013/434 esas, 2013/594 sayılı ek kararına yönelik itirazın reddine dair Tekirdağ 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/04/2016 tarihli ve 2016/83 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığı’nın 14/02/2017 gün ve 9794 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 27/02/2017 gün ve KYB.2017-11386 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Tekirdağ 1. İcra Ceza Mahkemesinin 10/03/2016 tarihli ek kararı ile sanığın üzerine atılı suçun zamanaşımı süresinin 2004 sayılı Kanun’un 354/son maddesi uyarınca 2 yıl olduğu ve kararın kesinleştiği 03/01/2014 tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde hükmün infaz edilmediğinden bahisle düşme kararı verilmiş ise de,
Sanık hakkında 2004 sayılı Kanun’un 340. maddesi uyarınca verilen ve 03/01/2014 tarihinde kesinleşen ilama ilişkin olarak, Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığınca 10/03/2014 tarihinde yakalama emri düzenlendiği, hükümlünün 28/03/2015 tarihinde yakalandığı, infazı beklenilen başka suçları bulunması nedeni ile aynı tarih itibariyle Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığınca 2015/360 ilamat numarası üzerinden tazyik hapsinin sıraya alınması için Çanakkale E Tipi Kapalı İnfaz Kurumu’na müzekkere yazıldığı, hükümlünün tazyik hapsinin infazı sırada beklerken Gölpazarı Açık Ceza İnfaz Kurumu’na nakledildiği, ancak hükümlünün 07/09/2015 tarihinde ayrıldığı kapalı ceza infaz kurumundan 36 saatlik yol izninin bitimine rağmen açık ceza infaz kurumuna teslim olmayarak firar ettiği, 11/09/2015 tarihinde 2015/13288 sayı üzerinden tazyik hapsinin infazı için hükümlü hakkında yakalama emri düzenlendiği, 14/11/2015 tarihi itibari ile yakalanarak, 16/11/2015 tarihli ve 2015/899 numaralı infaz dosyası üzerinden Tekirdağ 1. İcra Ceza Mahkemesinin 29/11/2013 tarihli ve 2013/434 esas, 2013/594 sayılı kararı ile verilen 3 ay tazyik hapsinin tekrar sıraya alınmasının talep edildiği, infaz için sırada bekleyen hapis cezaları yönünden zamanaşımının söz konusu olmayacağı ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zamanaşımını düzenleyen 71/1. maddesi ile “Mahkumiyet hükmünün infazı için yetkili mercii tarafından hükümlünün yakalanmasının ceza zamanaşımını keseceği” şeklindeki düzenleme nazara alındığında hükümlü hakkındaki 3 aylık tazyik hapsine ilişkin 2 yıllık ceza zamanaşımının henüz dolmadığı gözetilmeden itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
Kanun yararına bozulması talep edilen Mahkeme kararlarının dayanağını oluşturan ve incelemeye esas olacak Tekirdağ 2. İcra Müdürlüğünün 2012/9583 Esas sayılı takip dosyasının ve şikayet tarihini gösteren şikayet dilekçesinin dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmakla, şikayet dilekçesi ile anılan dosyanın getirtilip dosya arasına konulmasından sonra iade edilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/17801 Karar : 2014/17713 Tarih : 30.10.2014
-
TCK 71. Madde
-
Ceza Zamanaşımının Kesilmesi
Kadıköy 2. İcra Ceza Mahkemesinin 07/02/2012 tarihli ve 2011/457 esas, 2012/41 sayılı kararı ile sanık Abdülkadir Merdin hakkında borçlunun ödeme şartını ihlâli suçundan, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu`nun 340. maddesi uyarınca 3 ayı geçmemek üzere kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verildiği, hükmün itiraz edilmeden 14.03.2012 tarihinde kesinleştiği, cezanın infazı için sanığın 05.03.2013 tarihinde yakalanıp, açık cezaevine teslimi için 10 günlük süre verilerek serbest bırakıldığı, sanığın belirtilen sürede teslim olmadığı, cezasının infazı için 18.04.2012 tarihinde ilamat bürosuna gönderildiği,
Cumhuriyet savcılığı ilamat bürosunun 19.03.2014 günlü istemi ile hükümlünün zamanaşımı süresinden önce yakalanmasının ceza zamanaşımını uzatıp uzatmayacağı hakkında mahkemeden bir karar verilmesi talep edildiği,
İstanbul Anadolu 7. İcra Ceza Mahkemesinin 21/03/2014 tarihli ve 2011/457 esas, 2012/41 sayılı ek kararı ile, 14/03/2014 tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımını dolduğundan kararın ortadan kaldırılmasına ve infazına yer olmadığına karar verildiği, itiraz üzerine mercii İstanbul Anadolu 8. İcra Ceza Mahkemesinin 01/04/2014 tarihli ve 2014/23 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 45. maddesinde, suç karşılığı uygulanacak yaptırımların, hapis ve adli para cezası olarak belirlendiği, diğer taraftan 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 1. maddesinde bu Kanunun amacının, ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin usul ve esasları düzenlemek olduğunun belirtildiği, bu haliyle 5275 sayılı Kanun’un ceza ve güvenlik tedbirlerine dair hususları kapsamakta olup tazyik hapislerine ilişkin bir hususa yer vermediği, keza Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük`ün 193/4. maddesinde yer alan “Disiplin hapsi ve tazyik hapsi kararları, tekerrüre esas olmaz, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz ve adli sicil kayıtlarına işlenmez.” hükmü ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/11/2006 tarihli ve 2006/16-220-231 sayılı ilamı birlikte değerlendirildiğinde:
Disiplin ve tazyik hapsinin bir “hapis” cezası olmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesinde tanımlanan “disiplin hapsi” kavramı içinde kaldığının anlaşılmasına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 71. maddesinde düzenlenen ceza zamanaşımının kesilmesine ilişkin hususların disiplin hapsi mahiyetinde olan tazyik hapsi için geçerli olmadığı, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu`nun 354/2. maddesinde yer alan ceza zamanaşımı süresinin kesilmesine ilişkin başkaca bir yasal düzenlemenin de bulunmadığı gözetilerek,
Mercii İstanbul Anadolu 8. İcra Ceza Mahkemesinin 01/04/2014 tarihli ve 2014/23 değişik iş sayılı kararı isabetli olduğu cihetle, ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden (REDDİNE), dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ( TEVDİİNE), oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/16880 Karar: 2013/59 Tarih: 07.01.2013
-
TCK 71. Madde
-
Ceza Zamanaşımının Kesilmesi
Hükümlüler Emine ve Şebnem haklarında Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce 30.12.1999 tarihinde 1998/574 esas ve 1999/514 karar sayı ile 765 sayılı TCK’nın 403/5-6-7,, 405/2, 59. maddeleri uyarınca verilen 5 yıl ağır hapis ve 36.187.500 TL ağır para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin mahkûmiyet hükümlerinin 21.12.2000 tarihinde kesinleştiği; infaz aşamasında 5237 sayılı TCK’nın yürürlüğe girmesi nedeniyle lehe olan kanunun belirlenmesi için Cumhuriyet savcılığınca yapılan başvuru üzerine, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 29.06.2005 tarihinde aynı sayılı ek kararı ile hükümlülerin 5237 sayılı TCK’nın 188/3-4,, 192/3, 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 40 YTL adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği; daha sonra hükümlüler müdafiinin ceza zamanaşımı süresi dolduğundan hükmün ortadan kaldırılmasını talep etmesi üzerine, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 04.01.2011 tarihinde 1998/574 esas ve 1999/514 karar sayı ile ilamın kesinleşme tarihi olan 21.12.2000 tarihinden itibaren 10 yıllık ceza zamanaşımı süresi 21.12.2010 tarihinde dolduğundan, TCK’nın 68/1-e maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında;
“Dosya kapsamına göre,
1- Hükümlüler hakkındaki 5 yıl ağır hapis cezasının 765 sayılı Kanun’un 112/4 ve 5237 sayılı Kanun’un 68/1-e. maddeleri gereğince 10 yıllık ceza zamanaşımı süresine tâbi bulunduğu, ilâmın 21.12.2000 tarihinde kesinleştiği, hükümlüler hakkında Kırıkhan Cumhuriyet Başsavcılığınca 13.02.2001 tarihinde yakalama müzekkeresi tanzim edildiği tarihten itibaren 10 yıllık ceza zamanaşımının dolmadığı cihetle, talebin reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde;
2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ceza zamanaşımını düzenleyen 68/1. maddesinde “Bu maddede yazılı cezalar aşağıdaki sürelerin geçmesiyle infaz edilmez” hükmü gereğince, ceza zamanaşımının gerçekleşmesi, infaza konu mahkûmiyet hükmünü ortadan kaldırmayıp, sadece mahkûmiyet hükmünün infaz edilmesini engellemesi karşısında, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nce mahkûmiyet hükmünün infaz edilmiş sayılacağı yerine hükmün ortadan kaldırılması kararı verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 04.01.2011 tarihli kararının bozulması istenmiştir.
A- Ceza zamanaşımı süresi dolmadığından, hükümlüler müdafiinin talebinin reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin kanun yararına bozma isteğinin incelenmesi:
Hükümlüler Emine ve Şebnem haklarında 765 sayılı uyarınca verilen 30.12.1999 tarihli hükümler, Dairemizin 21.12.2000 tarihli ve 2000/16463 esas ve 2000/17210 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiş; böylelikle, ceza zamanaşımı süresi de “21.12.2000” tarihinden itibaren işlemeye başlamıştır.
Yapılan uyarlama yargılaması sonucunda, 29.06.2005 tarihinde verilen kararla, lehe kabul edilen 5237 sayılı hükümleri yukarıda belirtildiği biçimde uygulanmış ve bu karar da temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Hükümlülerin lehine olan ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesi uyarınca bütünüyle uygulanması gereken 5237 sayılı TCK’nın ceza zamanaşımına ilişkin 68/1-e maddesi uyarınca, cezaları 10 yıllık ceza zamanaşımı süresine tabidir.
5237 sayılı TCK’nın “Ceza zamanaşımının kesilmesi” başlıklı 71. maddesinde;
” ( 1 ) Mahkûmiyet hükmünün infazı için yetkili merci tarafından hükümlüye kanuna göre yapılan tebligat veya bu maksatla hükümlünün yakalanması ceza zamanaşımını keser.
( 2 ) Bir suçtan dolayı mâhkum olan kimse üst sınırı iki yıldan fazla hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlediği takdirde, ceza zamanaşımı kesilir”
Hükmü öngörülmektedir.
Somut olayda, ceza zamanaşımı süresinin işlemeye başladığı “21.12.2000” tarihinden sonra, hükümlülere infaz için yetkili merci tarafından kanuna göre yapılmış bir tebligat işlemi ya da adli sicil kaydı içeriğine göre hükümlülerin başka bir suçtan ceza zamanaşımını kesebilecek nitelikte bir mahkûmiyetleri bulunmadığı ve hükümlüler hakkında yakalama müzekkeresi çıkarılmış olmasının ceza zamanaşımını kesen sebeplerden olmadığı, bu nedenle hükümlerin kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık ceza zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından, yerinde görülmeyen ( 1 ) numaralı kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE,
B- Mahkemece ceza zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle, hükmün ortadan kaldırılması yerine mahkûmiyet hükmünün infaz edilmiş sayılacağına karar verilmesi gerektiğine ilişkin kanun yararına bozma isteğinin incelenmesi:
5237 sayılı TCK’nın ceza zamanaşımını düzenleyen 68/1. maddesinde “Bu maddede yazılı cezalar aşağıdaki sürelerin geçmesiyle infaz edilmez” hükmü öngörülmüştür.
Belirtilen hüküm gereğince ceza zamanaşımının gerçekleşmesi, infaza konu mahkûmiyet hükmünü ortadan kaldırmayıp, sadece mahkûmiyet hükmünün infaz edilmesini engellemektedir.
SONUÇ : Somut olayda, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nce ceza zamanaşımı süresi dolduğundan, hükümlüler Emine ve Şebnem haklarında hükmolunan cezaların infaz edilmemesine karar verilmesi gerekirken, hükmün ortadan kaldırılmasına karar verilmesi yasaya aykırı olup, kanun yararına bozma talebine dayanan ihbar yazısında ileri sürülen ( 2 ) numaralı bozma düşüncesi bu nedenle yerinde olduğundan; Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 04.01.2011 tarihli, 1998/574 esas ve 1999/514 karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkras 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının ( a ) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 07.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.