0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Cebir ve Şiddet, Korkutma ve Tehdit

TCK Madde 28

(1) Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır.



TCK Madde 28 Gerekçesi

Yapılan değişiklikle, madde başlığında ve metninde yer alan “ikrah” sözcüğü yerine, korkutma sözcüğü konulmuştur.


TCK 28 Cebir ve Şiddet, Korkutma ve Tehdit Yargıtay Kararları


Ceza Genel Kurulu - Karar: 2019/203

  • TCK 28
  • Sanığın maruz kaldığı tehdidin örgüte yardım etme kastını ortadan kaldıracak nitelikte karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı ağır ve muhakkak nitelikte olmadığından, sanığa atılı silahlı terör örgütüne yardım etme suçunun unsurlarının oluştuğunun kabulü gerekmektedir.

Gelinen bu aşamada TCK’nın 28. maddesinde tanımlanan “Cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit” düzenlemesinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Anılan düzenleme; “Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır.” şeklindedir. Cebir, şiddet, korkutma veya tehdidin etkisinde kalarak suç teşkil eden bir fiili işleyen kişinin irade yeteneği etkilenmiş olduğundan, başka türlü davranma imkânının varlığından söz edilemeyecektir. Tehdit hâlinde kişi bir saldırının, kötülüğün ileride gerçekleştirileceği beyanıyla korkutularak, belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır. Korkutma ve tehditte cebirden farklı olarak mağdur üzerinde fiziki, maddi değil, manevi, iç hürriyete yönelik bir baskı söz konusu olmaktadır (Mehmet Emin Artuk - Ahmet Gökcen - M. Emin Alşahin - Kerim Çakır, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 11. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2017, s. 514).

Korkutma ve tehdit hâlinde failin kusurluluğunun ortadan kalkması; korkutma ve tehdidin konusu ile işlenen suç arasında orantı bulunmasına, dolayısıyla muhakkak ve ağır olmasına bağlıdır (Nur Centel - Hamide Zafer - Özel Çakmut, Türk Ceza Hukukuna Giriş, 5. Bası, Beta Yayınları, İstanbul 2008, s. 421). Eylemi gerçekleştiren kişi üzerinde oluşturulan korkunun, buna maruz kalan kişiyi kendisinden gerçekleştirilmesi istenen haksızlığı işlemeye mecbur edecek boyutta olup olmadığı ise olaya uygun bir yöntemle, başka bir deyişle her somut olayın kendine özgü özelliklerine göre değerlendirilmelidir. Buna göre; terör örgütüne veya mensuplarına erzak, yaşam malzemesi veya para temin etmeye yönelik eylemlerin TCK’nın 28. maddesi kapsamında olup olmadığı değerlendirilirken; maruz kalınan korkutma veya tehdidin gerçekleştiği zaman ve yerin, yarattığı korkutucu etkinin ağırlığının, failin somut olayda bu cebir, korkutma veya tehdidin etkisinden kurtulma olanağının var olup olmadığının ve bu etkinin failin fiilinin işlenme anına kadar devam edip etmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Olay tarihinde K. ili P. ilçesine bağlı Y. Köyünde ikamet eden sanık İ.Ü.’nün, evine gelen iki PKK/ KONGRA-GEL silahlı terör örgütü mensubunun kendisinden gübre ve yiyecek istemesi üzerine önce bu talebi reddettiği, ancak bu kişilerin kendisini tehdit etmesi üzerine yardımda bulunmayı kabul ettiği ve örgüt mensuplarınca verilen para karşılığında kendisinden istenen malzemeleri ilçe merkezinden alıp köye döndükten bir gün sonra söz konusu malzemeyi evinin yakınında bulunan ve bu kişilerce tarif edilen yere bırakarak teslim almalarını sağladığı olayda; örgüt mensuplarının sanığı tehdit ettikten sonra evden ayrılmış olmaları, böylece tehdit eyleminden söz konusu malzemelerin teslim edildiği ana kadar geçen bir günlük süre zarfında örgüt mensuplarınca yapılan tehdidin ağırlığını ve korkutucu etkisini kaybetmesi, bu süre içerisinde köyden ayrılıp ilçe merkezine giden sanığın olayla ilgili ihbarda bulunma ve örgüt mensuplarını yakalatma olanağına kavuşmasına rağmen bu yola başvurmayarak suça konu malzemeleri alıp örgüt mensuplarına teslim etmesi ve olaydan sonra da ihbarda bulunmaması karşısında, örgüt mensuplarınca gerçekleştirilen tehdidin başta ağır ve korkutucu etkisinin bulunduğu kabul edilebilir ise de bu etkinin suça konu malzemelerin örgüt mensuplarına teslim edildiği ana kadar devam etmediği ve sanığı bu tehdidin etkisinden geçici süreyle de olsa kurtulduğu anlaşılmakla; sanığın maruz kaldığı tehdidin örgüte yardım etme kastını ortadan kaldıracak nitelikte karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı ağır ve muhakkak nitelikte olmadığından, sanığa atılı silahlı terör örgütüne yardım etme suçunun unsurlarının oluştuğunun kabulü gerekmektedir.


YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2830 Karar : 2018/325 Tarih : 6.02.2018

  • TCK 28. Madde

  • Cebir ve Şiddet, Korkutma ve Tehdit

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Tahsin Baba müşteki sıfatı ile 18.11.2014 tarihinde Tatvan İlçesi Polis Merkezine müracaat ederek, PKK/KCK terör örgütü adına gizli numaradan kendisini arayan kişinin örgüte haraç ödenmesi için kardeşi … ile birlikte tehdit edildiğini, esasen 2 ay önce de kardeşi …‘in kaçırılıp 15 gün kadar örgüt tarafından alıkonulduğunu beyan ederek şikayetçi olmuştur.

Aynı gün ifadesine başvurulan … kaçırılma ve tehdit olayını teyit ederek 3 Trilyon Lira para getirmesi ve örgütsel faaliyetlere katılma koşulu ile serbest bırakılacağı söylenince, kurtulmak için koşulları kabul ettiğini beyan ederek, kendisini alıkoyan örgüt mensuplarının kod adlarını vererek, 08.04.2015 tarihli tutanakla da fotoğraftan teşhis işlemi yapmıştır. Sanık ve kardeşleri ile alacak verecek meselesinden dolayı husumetli olan … şüpheli olarak alınan ifadesinde bu kaçırılma olayını doğrulayarak, kendisinin ilgisi olmadığını savunmuştur.

Örgütten kaçan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma talebinde bulunan … 12.09.2015 tarihli ifadesinde; kendi eylemleri ile ilgili beyanda bulunduktan sonra kollukta fotoğraftan teşhis ettiği sanık …‘nın örgüte yardım eden kişilerden olduğu diğer ihtiyaç maddeleri ile birlikte 20-25 Ağustos 2015’te gübre ve mazot getirdiğini beyan etmiştir.

Yine itirafçı olmak isteyen … sanığın örgüt mensuplarıyla görüştüğünü beyan etmiştir.

Sanığın 10.01.2014 ve 15.02.2014 tarihli örgütsel toplantı ve gösterilere katıldığı kabul edilmiştir.

Yerel mahkeme sanığın eylem ve faaliyetlerini örgüt üyeliği olarak kabul ederek, suçun konusunun önemi ve işleniş şekli gerekçe gösterilerek temel cezayı teşdiden belirlemiştir.

Sanık ve müdafileri; fotoğraftan teşhisin yasaya uygun yapılmadığı, itirafçı sanıkların kendilerini cezadan kurtarmak için suç atfında bulundukları ve anlatımlarının çelişkili olduğu, suçun sübut ve vasfının belirlenmesinde hata yapıldığı gerekçelerine dayalı savunma yaparak temyiz itirazında bulunmuşlardır.

İstinaf yargılamasına tabii olan olayın hukuki açıdan değerlendirilip denetlenmesi sonucunda;

1-Şüphelinin kimliğinin tespitinde kullanılan fotoğrafın 2559 sayılı PVSK 5. maddesi gereğince elde edilmesi ve aynı Kanunun ek 6. maddesine göre teşhis işlemi yaptırılıp yaptırılmadığının karar yerinde tartışılmaması,

2-İtirafçı sanık konumunda olup aleyhe beyanları hükme esas alınan sanıkların tüm aşamalardaki ifade örneklerinin getirtilerek dosya arasına konulmaması,

Kabul ve uygulamaya göre;

a-Örgüt üyeliğinin kabulü için örgütle organik bağ kurulması, süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması gerektiğinden, henüz örgütsel faaliyeti tespit edilmeksizin, örgüt tarafından kaçırılıp hürriyetinden alıkonulduktan sonra haraç ödemesi için tehdit edilmesi ve bu nedenle şikayette bulunulması nedeniyle tehditlerin devam ettiğinin anlaşılması karşısında; örgütün hiyerarşisine dahil olunduğunun kabulüne imkan bulunmadığı, yaşanan olayda olduğu gibi şikayet imkanı var iken örgüte yüklü miktarda haraç ödememekle birlikte zaman zaman ihtiyaç maddesi temininin TCK’nın 28. maddesi kapsamında bir tehdit sonucu işlenmediğinden yardım suçunu oluşturacağının gözetilmemesi,

b-İstinaf kararında, suç tarihinin “05.01.2016” yerine “06.01.2016” olarak kabul edilmesi ve karar başlığında “2015” olarak yazılması,

Kanuna aykırı, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, sanığın tutukluluk halinin devamına, 06.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/13670 Karar : 2017/7190 Tarih : 6.06.2017

  • TCK 28. Madde

  • Cebir ve Şiddet, Korkutma ve Tehdit

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre ve sanık … müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin 1412 sayılı CMUK’nın 318. maddesi uyarınca REDDİNE, müşteki Belediye İş Sendikası vekili vekilinin kovuşturma esnasında sanıklardan şikayetçi olduklarını bildirmesine rağmen, CMK’nın 238/2. maddesi uyarınca katılma hususunda bir karar verilmemiş ise de, temyiz dilekçesinin içeriği ve anılan Kanunun 237/2. maddesi gereğince, Belediye İş Sendikasının kamu davasına katılan, vekilinin de katılan, vekili sıfatıyla kabulüne karar verilerek, dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

1-Sanıklar …, …,…, …, …, …,…,…,… hakkında kurulan hükümlerde,

TCK’nın 28/1. maddesinde, “Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hâllerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır. “ seklinde düzenlemeye yer verilmiştir.

Sanıkların katılanlara karşı tehdit yoluyla başka bir sendikaya üye olmaya zorlamak suretiyle sendikal hakların engellenmesi suçunu işledikleri iddia edilen olayda, sanıkların karşı koyamayacağı cebir, şiddet veya muhakkak ve ağır korkutma veya tehdit durumlarının somut olayda nasıl gerçekleştiği, kanıtlara dayalı olarak açıklanıp, tartışılmadan yetersiz gerekçeyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi,

2-UYAP sisteminden alınan güncel nüfus kaydına göre sanık …‘ın 10/04/2016 tarihinde öldüğünün anlaşılması karşısında, ölümün doğruluğunun kesin biçimde saptanarak, sanık hakkında açılan kamu davasının TCK’nın 64 ve CMK’nın 223/8 maddeleri gereğince düşmesine karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafii ve katılanlar vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 30/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/3450 Karar : 2017/1526 Tarih : 8.05.2017

  • TCK 28. Madde

  • Cebir ve Şiddet, Korkutma ve Tehdit

Suça sürüklenen çocuk … müdafiinin yüzüne karşı verilen 30.12.2014 tarihli hükmü, 13.01.2015 tarihli dilekçesi ile CMUK’nun 310. maddesinde düzenlenen 1 haftalık süresinden sonra hükmü temyiz ettiği anlaşılmakla; temyiz talebinin CMUK’nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE karar verilmiştir.

Temyiz edenlerin sıfatları ve temyiz dilekçelerinin kapsamına göre; sanık … ve suça sürüklenen çocuklar … ve… haklarında mağdur …’a yönelik cinsel saldırı suçundan kurulan hükümlere yönelik olarak; sanık … müdafii, suça sürüklenen çocuk … müdafii ve katılan …’ın temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılan incelemede;

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık … ile suça sürüklenen çocuklar … ve… haklarında; mağdur …’a yönelik cinsel saldırıya

teşebbüs suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç nitelikleri tayin, cezayı azaltıcı bir sebep bulunmadığı takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip reddedilmiş, incelenen dosyaya göre bozma üzerine verilen hükümlerde; sanık … hakkında kurulan hüküm yönünden düzeltme nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık … müdafiinin; hükmün hukuka aykırı olduğuna, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin TCK’nun 28. maddesinin uygulanması gerektiğine; katılan …’ın bir nedene dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle;

Sanık … hakkında mağdur …’a yönelik cinsel saldırı suçuna yönelik; Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. ve 2015/85 K. sayılı kararı ile TCK’nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında mahkemenin bu madde ile yaptığı uygulama kanuna aykırı ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, CMUK’nun 322. maddesinin tanıdığı yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasının mahsus bölümünde yer alan TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün “Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek TCK’nun 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine” şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle, DÜZELTİLEN, hüküm ile suça sürüklenen çocuklar … ve… haklarında kurulan hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, hükmolunan ceza miktarı ve tutuklulukta geçen süre göz önüne alındığında suça sürüklenen çocuk … müdafiinin tahliye talebinin reddine, 08/05/2017 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/438 Karar : 2017/923 Tarih : 27.03.2017

  • TCK 28. Madde

  • Cebir ve Şiddet, Korkutma ve Tehdit

I- Sanık … hakkında;

1) TCK.nun 82/1-b-e-h maddesi uyarınca

ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası,

2) TCK.nun 109/2-5. maddesi uyarınca 9 yıl hapis cezası,

3) TCK.nun 102/2, 102/3-e. maddeleri uyarınca 27 yıl hapis cezası.

II- Sanık … hakkında;

1) TCK.nun 82/1-b-e-h maddesi uyarınca

ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası,

2) TCK.nun 102/2, 102/3-a-e. maddeleri uyarınca 24 yıl hapis cezası.

III- Sanık … hakkında;

1) TCK.nun 82/1-b-e-h maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası.

1-) Şikayetçi Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu, …Barosu Başkanlığı, … Kadına Özgürlük ve Eşitlik Derneği ve … Barosu Kadın Hukuku Komisyonu Başkanlığının, sanıklar hakkında nitelikli kasten öldürme ve nitelikli cinsel saldırı suçlarından açılan kamu davalarına, suçtan doğrudan zarar görmediklerinden katılma ve sanıklar hakkında bu suçlardan kurulan hükümleri temyiz etme hak ve yetkileri bulunmadığından temyiz istemlerin REDDİNE karar verilmiştir.

2-) Katılanların duruşmalı inceleme isteme yetkileri bulunmadığından, katılanlar vekilinin duruşmalı inceleme isteminin reddine karar verilmiştir.

3-) Sanıklar … ve … hakkında nitelikli öldürme suçundan kurulan hükümler yönünden yapılan incelemede;

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıklar … ve …‘in, suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçlarının niteliği tayin, cezayı azaltıcı bir sebep bulunmadığı takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde düzeltme nedeni dışında isabetsizlik görülmediğinden, sanık … müdafiinin sübuta, suç vasfına, TCK’nun 28. maddesinin uygulanması gerektiğine vesaireye, sanık … müdafiinin usule, eksik incelemeye, sübuta, takdiri indirim hükmünün uygulanması gerektiğine vesaireye, katılan … vekilinin ceza miktarına vesaireye yönelen, katılanlar …, …, …, … ve…. vekilinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle; 24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin iptal edilen bölümleri nazara alındığında mahkemenin bu madde ile yaptığı uygulama yasaya aykırı ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkralarında yer alan 5237 sayılı TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin “Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlar gözetilerek 5237 sayılı TCK’nun 53/1-2-3. maddelerinin tatbikine” şeklinde değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,

4-) Sanık … hakkında nitelikli cinsel saldırı suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;

a- Sanığın, üzerine atılı bulunan suçlamayı inkar ettiği, diğer sanık …‘nin soruşturma aşamasında kollukta, Cumhuriyet savcılığında ve Sulh Ceza Hakimliğinde alınan ifade ve savunmalarında, sanık …‘in, maktuleye cinsel saldırıda bulunduğuna ilişkin herhangi bir iddia ve beyanda bulunmadığı, maktulenin cesedi üzerinde yapılan otopsi ve inceleme sonuçları ile dosyada mevcut delillere göre sanık …‘in savunmasının aksine maktuleye cinsel saldırıda bulunduğuna ilişkin mahkumiyetine yeterli her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşılmakla; bu suçtan beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, sanık …‘nin kovuşturma aşamasında geliştirdiği savunmasına itibar edilerek varsayıma dayalı olarak yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

b- Kabule göre; sanık hakkında TCK’nun 102/2. maddesi ile belirlenen temel ceza, suçun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlendiği gerekçesiyle aynı Kanunun 102/3 (a) ve (e) bentleri uygulanmak suretiyle arttırılmış ise de; maddenin gerekçesine bakıldığında suçun yetiştirme yurdu, ceza infaz kurumu, öğrenci yurdu, okul pansiyonu ve hastane gibi insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi halinde (e) bendi ile arttırım yapılabileceği, somut olayda sanığın cinsel saldırı eylemini gerçekleştirdiği kabul edilen minibüsün insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamlardan sayılamayacağı bu nedenle (e) bendinin uygulanma koşullarının bulunmadığının gözetilmemesi,

4-) Sanık … hakkında; nitelikli öldürme, nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan hükümler yönünden yapılan incelemede;

Sanığın 11.04.2016 tarihinde öldüğü anlaşılmakla, sanığa ait ölüm kaydı düşülmüş nüfus kaydı getirtildikten sonra hakkında açılan kamu davalarının TCK’nın 64 ve CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca düşürülmesine karar verilmesi zorunluluğu,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar … ve … müdafilerinin, katılanlar …, …, …, … ve … ile katılan … Politikalar Bakanlığı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, sanıklar … ve … hakkında kurulan ve kısmen re’sen de temyize tabi bulunan hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 27/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2007/6709 Karar : 2007/6012 Tarih : 27.09.2007

  • TCK 28. Madde

  • Cebir ve Şiddet, Korkutma ve Tehdit

Resmi evrakta sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından sanık Cesur’nin yapılan yargılaması sonunda: Mahkûmiyetine dair BAKIRKÖY 1. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 13.02.2007 gün ve 2006/221 Esas, 2007/51 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay`ca incelenmesi sanık ve müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığının düzeltilerek onama ve bozma isteyen 03.07.2007 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle, incelenerek gereği görüşüldü:

Sanık hakkında iddianame ile Şükrü adına düzenlenmiş “sahte sürücü belgesini kullanmak” suçundan açılan kamu davasıyla ilgili olarak zamanaşımı içinde karar verilmesi mümkün görülmüş, 5237 sayılı TCK. nun 53. maddesi ile ilgili uygulamada bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamede yer alan bu yöndeki düşünceye iştirak edilmemiştir.

1-Sanık ve müdafiinin “resmi evrakta sahtecilik” suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyizinde;

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanık ve müdafiinin suç kastının bulunmadığına, 5237 sayılı TCK. nun 28 ve 38. maddelerinin uygulanması gerektiğine ilişen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle su suçla ilgili hükmün ONANMASINA,

2-Dolandırıcılık suçları ile ilgili hükmün temyizine gelince,

A )Dolandırıcılık suçundan unsur olan kandırabilecek nitelikteki hilenin, gerçek kişiye yönelmesi ve bu kişinin hataya düşürülüp onun veya bir başkasının zararına, fiili işleyene veya başkasına haksız bir menfaat sağlanması gerekir,

Somut olayda; sanığın, mağdurların bankalarda bulunan para hesaplarındaki var olan verileri ( bilgileri ) sahte kimliklerle açtırdığı hesaplara internet yoluyla göndererek, yine sahte kimliklerle bu paraları çekmek istemesinden ibaret eylemlerinin; paranın sanığın açtırdığı hesaplara intikaline kadar gerçek kişilere yöneltilmiş hile bulunmayıp eylemlerin tamamen bilişim sistemi içinde gerçekleştirildiğinden, her bir mağdura karşı işlenmiş ayrı ayrı 5237 sayılı TCK. nun 244/4 maddesine uyan suçu oluşturduğu ve paranın açtırdığı hesaplara transferiyle suçun tamamlanacağı gözetilmeden, suçun vasıflandırılmasında yanılgıya düşülerek nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,

B )Uygulamaya göre de;

5237 sayılı TCK uyarınca verilen adli para cezasının, belirlenecek tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarın çarpılmak suretiyle belirlenmesi yerine, sağlanan haksız menfaatin iki misli olarak hükmolunması,

Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün 5320 Sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK`nun 321. maddesi gereğince istem gibi ( BOZULMASINA ), ceza yönünden kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS