Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçu
TCK Madde 264
(1) Bir rütbe veya kamu görevinin veya mesleğin, resmi elbisesini yetkisi olmaksızın alenen ve başkalarını yanıltacak şekilde giyen veya hakkı olmayan nişan veya madalyaları takan kimseye üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Elbisenin sağlayacağı kolaylık ve olanaklardan yararlanarak bir suç işlenirse, yalnız bu fiilden ötürü yukarıdaki fıkrada belirtilen cezalar üçte biri oranında artırılarak hükmolunur
TCK Madde 264 Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında, bir rütbe ya da kamu görevinin veya mesleğin resmî elbisesini yetkisi olmadan alenen ve başkalarını yanıltacak şekilde giymek veya hakkı olmadığı hâlde belirli nişan veya madalyaları takmak suç olarak tanımlanmıştır.
Elbisenin ait olduğu kamu görevine ilişkin işlerin yapılmasına teşebbüs edilmesi, ayrı bir suç oluşturur. Bu durumda ayrıca yukarıdaki madde hükmüne göre cezaya hükmetmek gerekir.
Maddenin ikinci fıkrasında, haksız olarak giyilen elbisenin sağlayacağı kolaylık ve olanaklardan yararlanılarak suç işlenmesi hâlinde, elbise giymeye ait cezanın artırılacağı açıklanmıştır. Böylece hem haksız elbise giymenin cezası artırılacak ve hem de işlenen suçtan dolayı ceza verilecektir.
TCK 264 (Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçu) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/10303 Karar: 2015/23086 Tarih: 06.04.2015
-
TCK 264. Madde
-
Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçu
Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.
Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.
Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Olay günü sanığın kendisini zabıta görevlisi olarak tanıtıp katılana İ.’in nerde olduğunu sorduğu, katılanın İ. isimli nakliyeciyi aradığı, ancak İ.’in kimseyle taşıma konusunda sözleşmediğini söylemesi üzerine, katılanın sanığa hangi İ.’i aradığını sorduğunda sanığın “neyse boşver” diyerek katılana “Terme’de çekyat var onu alıp gelelim” dediği, katılanın kabul etmesi üzerine birlikte kamyonete bindikleri, Devlet Hastanesi önüne geldiklerinde sanığın, kayınbiraderi olduğunu, bakıp geleceğini söyleyip katılanın beklemesini istediği, 2-3 dakika sonra sanığın geri gelerek yabancı paraları çıkartıp acele para gerektiğini, dolar bozup bozamayacağını sorduğu, katılandan doları bozmasını ya da para varsa Terme’de iade etmek üzere vermesini istediği, katılanın sanığa 500 TL, verdiği, sanığın parayı alıp hastaneye girdiği ancak bir daha gelmediği olayda;
1- Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen hükme yönelik incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
2- Sanık hakkında özel işaret ve kıyafetlerin usulsüz kullanılması suçundan verilen hükme yönelik incelemede;
Katılanın beyanında sanığın zabıta kıyafetiyle geldiğini, şapkasını araçta bıraktığını beyan etmesi, adli emanetin 2011/94 sırasına kayıtlı zabıta şapkasını polislere teslim etmesi, hastanenin güvenlik kamera kayıtlarında sanığın hastane içinde zabıta kıyafetiyle dolaştığının belirlenmesi karşısında, sanığın TCK’nın 264. maddesinde düzenlenen özel işaret ve kıyafetlerin usulsüz kullanılması suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına, 06.04.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas: 2009/13892 Karar: 2011/10124 Tarih: 27.09.2011
-
TCK 264. Madde
-
Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçu
I- Sanık K. Y. hakkında kurulan hükme ilişkin yapılan incelemede:
Kasıtlı suçtan sabıkası bulunması sebebiyle hakkında 231. maddesinin uygulanma olanağı bulunmayan sanık hakkında; yapılan yargılamaya, toplanan kanıtlara, hükümün dayandığı gerekçe ve takdire göre yerinde görülmeyen sair itirazların reddine,
Ancak;
1-) Özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma suçundan hüküm kurulurken, 5237 Sayılı T.C.K.nun 264. maddesinin hangi fıkrası ile uygulama yapıldığı gösterilmeyerek 232/6. madde ve fıkrasına aykırılık yapılması,
2-) Sanık müdafiinin aşamalardaki lehe hükümlerin uygulanmasına ilişkin isteğinin erteleme hükmünün uygulanması talebini de kapsadığı halde, bu konuda bir karar verilmemesi,
3-) 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın ( c) bendinde yazılı sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkı ile vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan koşullu salıverilmeye, altsoyu dışında kalanlarla ilgili hak ve yetkilerden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hiçbir ayrım yapılmaksızın koşullu salıvermeye kadar hak yoksunluğuna hükmolunması,
4-) Sanık hakkında hükmolunan 58/7. madde ve fıkrası uyarınca süre belirtilmeksizin denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, infaz yetkisini sınırlayacak biçimde cezanın infazından sonra “1 yıl” denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına hükmolunması,
II- Sanık Y.T. hakkında kurulan hükme yönelik temyize gelince:
Hükümden sonra yürürlüğe giren 5728 Sayılı Kanunun 562. maddesiyle değişik 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesi ve bu maddenin 6. fıkrasına 25.7.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6008 Sayılı Kanunun 7. maddesiyle eklenen cümle gözetilerek, koşullarının varlığı halinde hükümün açıklanmasının geri bırakılması yönünde mahkemesince değerlendirme yapılması gerektiğinin gözetilmesi zorunluluğu,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş sanıklar müdafii ve C.Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sanık Yalçın Topuzoğlu hakkında sair yönleri incelenmeksizin hükümün bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 Sayılı C.M.U.K.nun 321. maddesi gereğince kısmen istem gibi ( BOZULMASINA), 27.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/47211 Karar : 2017/3351 Tarih : 7.02.2017
-
TCK 264. Madde
-
Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçu
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede;
1-Görgü tanığı bulunmayan olayda, sanığın aşamalarda tehdit suçunu işlemediğini belirtmesi karşısında, mağdurun anlatımının sanığının savunmasına neden üstün tutulduğu açıklanıp tartışılmadan yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Sanığın, yol meselesi yüzünden karşı tarafla tartıştığı sırada olay yerine polislerin geldiği, sanığın da, kendisini polis olarak tanıtıp polis kartına benzer bir kartı göstermesi üzerine polislerin bu karta bakarak kartın polis tanıtma kartı olmadığını belirttikleri şeklinde gerçekleşen olayda, sanığın gösterdiği polis kartının 2933 sayılı Kanunda düzenlenen madalya ve nişanlardan olmadığı nazara alınarak, TCK`nın 264. maddesinde düzenlenen suçun yasal unsurlarının ne suretle oluştuğu yöntemince değerlendirilmeden yetersiz gerekçe ile mahkumiyetine karar verilmesi,
3-Tehdit suçu yönünden ise kabule göre; sanığın müştekiye söylediği kabul edilen “ben polisim senin aracını bağlatırım” şeklindeki sözlerin, TCK`nın 106/1. madde ve fıkrasının ikinci cümlesinde tanımlanan, takibi şikayete bağlı sair tehdit suçunu oluşturup oluşturmayacağı tartışılmadan aynı madde ve fıkranın birinci cümlesi gereğince hüküm kurulması,
Kanuna aykırı ve sanık …‘un temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK`nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 07/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/15183 Karar : 2015/17637 Tarih : 22.12.2015
-
TCK 264. Madde
-
Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçu
Sanığın, telefon satışı sırasında seyyar satıcılara gösterdiği metal polis rozetinin (armasının) 2933 sayılı Kanunda düzenlenen madalya ve nişanlardan olmadığı nazara alınarak TCK’nın 264. maddesinde düzenlenen ve maddi unsurları “Bir rütbe veya kamu görevinin veya mesleğin, resmi elbisesini yetkisi olmaksızın alenen ve başkalarını yanıltacak şekilde giyen veya hakkı olmayan nişan veya madalyaları takan kimseye..” şeklinde düzenlenen özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma suçunun oluşmadığı anlaşılmakla, sanığın beraati yerine yazılı ve yeterli olmayan gerekçelerle mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanığın ve O yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22/12/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/12186 Karar : 2015/15065 Tarih : 14.10.2015
-
TCK 264. Madde
-
Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçu
Sanığın aracının önünde bulundurduğu üzerinde polis yıldızının bulunduğu amblemi taşıyan geçici park belgesinin 2933 sayılı Kanunda düzenlenen madalya ve nişanlardan olmadığı nazara alınarak TCK’nın 264. maddesinde düzenlenen ve maddi unsurları “Bir rütbe veya kamu görevinin veya mesleğin, resmi elbisesini yetkisi olmaksızın alenen ve başkalarını yanıltacak şekilde giyen veya hakkı olmayan nişan veya madalyaları takan kimseye..” şeklinde düzenlenen özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanmak suçunun oluşmadığı anlaşılmakla, sanığın beraati yerine yazılı ve yeterli olmayan gerekçelerle mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Adli sicil kaydında yer alan ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşmiş mahkumiyet hükmü niteliğinde olmadığı ve CMK’nın 231/8. maddesine 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunun 72. maddesi ile eklenen cümlenin de eylem tarihinde yürürlükte bulunmadığı gözetilmeksizin, “sabıkalı olması dikkate alınarak yasal koşulları oluşmadığından” şeklindeki yetersiz gerekçeyle sanık hakkında CMK’nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/7988 Karar : 2015/11457 Tarih : 11.05.2015
-
TCK 264. Madde
-
Özel İşaret ve Kıyafetleri Usulsüz Kullanma Suçu
14/04/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanunun 26. maddesiyle 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 2. madde ile hapis cezasından çevrilenler hariç sonuç olarak 3.000 (dahil) liraya kadar para cezalarına karşı temyiz yoluna başvurulamayacağının düzenlendiği, Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 21/06/2005 gün ve 61/82 sayılı Kararında vurgulandığı üzere, hükmün temyiz edilebilir olup olmadığını belirleme bakımından hüküm tarihindeki yasal düzenlemenin dikkate alınması gerektiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 5320 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi gereğince cezanın miktarına göre kesin olup temyizi kabil bulunmayan karşılıksız yararlanma suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, incelemenin özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma suçundan verilen mahkumiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanığın, metronun ücretsiz turnikesinden geçerken özel güvenlik görevlisine kendisinin polis olduğunu söyleyerek gösterdiği metal polis rozetinin (armasının) 2933 sayılı Kanunda düzenlenen madalya ve nişanlardan olmadığı nazara alınarak TCK’nın 264. maddesinde düzenlenen ve maddi unsurları “Bir rütbe veya kamu görevinin veya mesleğin, resmi elbisesini yetkisi olmaksızın alenen ve başkalarını yanıltacak şekilde giyen veya hakkı olmayan nişan veya madalyaları takan kimseye..” şeklinde düzenlenen özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanmak suçunun oluşmadığı anlaşılmakla, sanığın beraati yerine yazılı ve yeterli olmayan gerekçelerle mahkumiyetine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11/05/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.