Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
TCK Madde 244
(1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
TCK Madde 244 Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında bir bilişim sisteminin işleyişini engelleme, bozma, sisteme hukuka aykırı olarak veri yerleştirme, var olan verileri başka bir yere gönderme, erişilmez kılma, değiştirme ve yok etme fiilleri, suç olarak tanımlanmaktadır. Böylece sistemlere yöneltilen ızrar fiilleri özel bir suç hâline getirilmiştir. Aracın fizik varlığı ve işlemesini sağlayan bütün diğer unsurları, söz konusu suçun konusunu oluşturmaktadır. Fıkrada seçimlik hareketli bir suç meydana getirilmiştir.
İkinci fıkrada, bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi hakkında işlenmesi hâlinde, verilecek cezanın artırılması öngörülmüştür.
Üçüncü fıkrada ise, bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisine veya başkasına yarar sağlaması, ceza yaptırımı altına alınmıştır. Ancak, bu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmedilebilmesi için, fiilin daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmaması gerekir. Bu bakımdan, fiilin örneğin dolandırıcılık, hırsızlık, güveni kötüye kullanma veya zimmet suçunu oluşturması hâlinde, bu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmedilmeyecektir.
TCK 244 (Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/37402 Karar: 2017/6916 Tarih: 14.06.2017
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline dair Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.2015 tarihinde yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 Sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüş; dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- ) Katılanın kovuşturmadaki anlatımından, olay günü önce … isimli kişinin banka hesabından 1.000,00-TL paranın katılanın yetkilisi olduğu Makina firmasının hesabına aktarıldığı, aynı gün katılanın anılan firmasının hesabından da 4.600,00-TL paranın sanığın banka hesabına aktarıldığının ve dava dışı şahsın hesabından 1.000,00-TL paranın aktarılması eylemine dair olarak da dava açıldığının anlaşılması karşısında; ilgili dosyanın araştırılarak, mümkünse dosyaların birleştirilmesi, olmadığı taktirde dava dosyasının bu davayı ilgilendiren delillerinin onaylı örneklerinin dosya içine konularak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması,
2- ) Katılanın firmasına ait banka hesabından sanığın banka hesabına para havale edildikten sonraki sanığın banka hesabına ait hesap hareketlerinin getirtilerek ve ilgili bankadan sorularak, paranın kim tarafından, nasıl ve nerede çekildiği veya harcandığının araştırılması, banka şubesinden veya bankamatiklerden çekilmiş olması halinde kamera kayıtlarının getirtilmesi, kamera kayıtları temin edilmesi halinde de parayı çeken kişinin sanık olup olmadığı veya sanıkla irtibatlı olup olmadığının araştırılması, havale işleminin yapıldığı IP numarasının olay tarihinde bağlı olduğu bilgisayar ile IP numarasının kayıtlı olduğu kişilerin kimlik bilgilerinin ve sanık ile irtibatlarının araştırılması ve sanığın suçu işlemediğine dair savunmasının doğru olup olmadığının tespiti bakımından tüm deliller toplandıktan sonra, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınması veya bilişim konusunda teknik yeterliliği ve uzmanlığı olan ilgili kolluk birimlerine gerekli inceleme ve araştırma yaptırılması ile yapılacak inceleme sonucuna göre deliller bir bütün halinde değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu ile eksik inceleme ve kovuşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- ) Katılanın firmasına ait banka hesabından sanığın banka hesabına internet yoluyla ve katılanın şifrelerinin elde edilerek para aktarılması eyleminin 5237 Sayılı TCK’nın 142/2-e maddesinde tanımlanan suçu oluşturduğu gözetilmeden hatalı hukuki nitelendirme ile aynı Kanunun 244/4. maddesiyle uygulama yapılması,
4- ) Kabule göre de;
a- ) İddianamede sanık hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı halde, sanığa ek savunma hakkı verilmeden 5237 Sayılı TCK’nın 244/4. maddesinde yer alan bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suretiyle menfaat temin etme suçundan cezalandırılmasına karar verilerek 5271 Sayılı CMK’nın 226/1. maddesine aykırı davranılması,
b- ) Sanık hakkında 5237 Sayılı TCK’nın 244/4 maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulduğu ve anılan maddede hapis cezası ve adli para cezası birlikte düzenlendiği halde, sadece hapis cezasına hükmedilip adli para cezasına hükmedilmemesi,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi BOZULMASINA, bozma sonrası kurulacak hükümde 1412 Sayılı CMUK’nın 326/ son maddesinin gözetilmesine, 14.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/13308 Karar: 2017/4272 Tarih: 24.05.2017
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
A- ) Tehdit ve hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesi’nin 07.10.2009 gün ve 27369 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 Sayılı TCK’nın 50 ve 52 . maddeleri ve 765 Sayılı hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL’ye kadar ( 2000 TL dahil ) adli para cezalarına dair mahkumiyet hükümleri 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı Kanun’un 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar ( 3000 TL dahil ) adli para cezalarının 5320 Sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu anlaşılmakla; 15.05.2014 tarihinde tehdit suçundan dolayı doğrudan hükmedilen 1500 TL’den ve hakaret suçundan dolayı doğrudan hükmedilen 3000 TL’den ibaret mahkumiyet hükümlerine yönelik sanığın temyiz isteminin 5320 Sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 Sayılı 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
B- ) Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanık …‘ın, kız arkadaşı olan mağdur … ile aralarındaki arkadaşlık ilişkisi sona erdikten sonra, mağdura ait facebook hesabının önceden bildiği internet şifresini, onun bilgisi ve rızası dışında değiştirerek, hakkı bulunmadığı halde giriş yaptığı mağdurun facebook hesabında, beraber oldukları dönemde mağdurun bilgisi dahilinde kaydettiği cinsel içerikli görüntülerini yayımlayıp, mağdurun facebook hesabına erişimini engellemesi biçiminde sübut bulan eylemlerinin TCK’nın 244/2. maddesindeki sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ve aynı Kanun’un 134/2. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını oluşturduğuna dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan kurulan hüküm açısından; temel ceza belirlenirken, TCK’nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle, aynı Kanun’un 3/1. madde ve fıkrası uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi; ayrıca, TCK’nın 6/1-g madde, fıkra ve bendinde, ceza kanunlarının uygulanmasında, basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınların anlaşılacağının belirtilmesi karşısında, mağdurun özel görüntülerini, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan facebook adlı sosyal paylaşım sitesi üzerinden başkalarının görgüsüne sunan sanık hakkında, hükmedilen temel cezada, suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve sanık lehine olduğu kabul edilen TCK’nın 134/2-2. madde, fıkra ve cümlesi gereğince yarı oranında artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, anılan maddenin uygulanmaması suretiyle, sanığa eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından, bozma nedeni olarak kabul edilmemiş; sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçundan kurulan hüküm açısından; Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına dair 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirilmiştir.
SONUÇ : Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın bir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin isteme uygun olarak ONANMASINA, 24.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/3794 Karar: 2017/1405 Tarih: 15.02.2017
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
Sanık, hükümden sonra 13.12.2013 tarihli dilekçesiyle adres değişikliğini bildirdiği halde MERNİS adresine yapılan tebligat usule uygun olmadığından temyizi süresinde kabul edilip mahkemenin temyizin reddine dair ek kararı kaldırılarak diğer sanıklar ve bir kısım sanıklar müdafilerinin temyizleri ile birlikte yapılan incelemede:
1-) Bilişim sistemindeki verilerini değiştirmek suretiyle ders notlarını ve devamsızlık durumlarını değiştirdiklerinden bahisle sanıklar hakkında açılan davada,suçla bağlantıları olup yaş küçüklüğü sebebiyle soruşturma evrakları tefrik olunan suça sürüklenen çocuklar haklarında ve dosya içeriğinde suçla ilgisi olduğu anlaşılan şahıs hakkında davalar açılıp açılmadığının araştırılıp açılmışsa mümkün olduğunda davaların birleştirilmesi, aksi halde incelenerek dosya içerisine alınıp bu davaları ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosyaya konulduktan sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekirken eksik incelemeye dayanarak yazılı şekilde hükümler kurulması,
2-) Kabule göre de;
a-) Sanıkların okul ders notlarını ve devamsızlık durumlarını değiştirmek için bilişim sisteminin Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda kullanılan e-okul bilişim sistemi şifreleri ele geçirmek suretiyle yükletilen suçu işledikleri kabul edilmesi sebebiyle hükmolunan cezasının sitenin kamu kurumuna ait olması sebebiyle 244/3. maddesi gereğince cezaların arttırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması,
b-) Bilişim sisteminde yapılan işlemler sonucu devamsızlık ve not düzeltmelerin dışında sağlandığı belirtilen haksız menfaatlerin ne olup kim tarafından sağlandığı karar yerinde açıklanıp tartışılmadan yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde 244/4. maddesinin uygulanması,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/19796 Karar: 2014/18903 Tarih: 27.05.2014
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- ) TCK’nın 244/4. maddesinde, “… Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde…” biçimindeki ifadeden bu fıkradaki düzenlemenin tali norm niteliğinde olduğunun anlaşılması, buna göre öncelikle yasada düzenlenmiş olan bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların oluşup oluşmadığı değerlendirildikten sonra gerçekleştirilen eylem bu suçlardan hiçbirisinin tanımına uygun değil ise, bu durumda eylemin TCK’nın 244/4. maddesi kapsamında suç oluşturacağı düşünülerek; müştekinin banka hesabına internet üzerinden ulaşan sanığın, müştekiye ait 1000 TL’yi, EFT yoluyla kendi hesabına havale ederek aynı gün içinde çekmesi eylemindeki kastın, müştekinin banka hesabında bulunan, taşınır nitelikteki parayı bilişim sistemini kullanmak suretiyle kendi hesaplarına geçirmeye, müştekinin rızasına aykırı olarak mal varlığında azalmaya neden olmaya, var olan veriyi başka bir yere göndermekten ziyade, bu verinin temsil ettiği parayı alarak mal edinmeye yönelik olması nedeniyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 gün ve 193/268 sayılı kararında açıklandığı üzere; sanığın fiilinin TCK’nın 142/2-e maddesinde öngörülen “bilişim suretiyle hırsızlık” suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre de;
2- ) TCK’nın 53/1. maddesinin c bendindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yoksunluğun, “kendi alt soyu” yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceğinin düşünülmemesi suretiyle aynı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı davranılması,
3- ) Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık A.K.’in temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı 326/ son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına, 27.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/4668 Karar: 2014/9860 Tarih: 16.04.2014
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
“Bilişim sistemine girmek”, bir bilişim sisteminde bulunan verilerin bir kısmına veya tamamına, fiziken ya da uzaktan başka bir cihaz yoluyla erişilmesidir. Erişimi gerçekleştirmek için gevşek güvenlik önlemlerinden faydalanılabileceği gibi, var olan güvenlik önlemlerindeki boşluklar da kullanılabilir. Ağ üzerinden virüsler ( komik resimler, kutlama kartları veya ses ve görüntü dosyaları gibi ekler halinde ), kötü niyetli yazılımlar, truva atı ( trojan horse ), macro virüsü, solucanlar vs. kullanılarak veya sistemin açık kapıları zorlanarak giriş yapılabilir. Bilgisayar veri ve sistemlerine yapılan izinsiz giriş, aynı zamanda, “bilgisayara tecavüz”, “kod kırma” ya da “bilgisayar korsanlığı” olarak da tanımlanmaktadır. Bu suç, başkasına ait bilgisayarın açılarak içindeki verilerin görülmesi biçiminde olabileceği gibi bir ağ aracılığıyla bilişim sisteminde oturum açılması yoluyla da işlenebilir. Girmede, iletişimin kablolu veya kablosuz olması ile mesafenin yakın ve uzak olması arasında da fark yoktur. Bir bilişim sistemine e-posta veya dosya gönderilmesi durumunda, bilişim sistemine girme söz konusu olmayıp yalnızca veri gönderildiğinden bu durum girme kapsamında düşünülemez. Mağdurun kişisel bilgisayarına ait işletim sistemine ( windows, linux vs. ), bir başka internet kullanıcısının, mağdurun rızası olmaksızın girmesi de suç oluşturacaktır.
E-posta adresi kullanıcısının; erişiminin engellendiğine ilişkin şikayeti üzerine öncelikle erişimi engellenen adresin şikayetçiye ait olup olmadığı saptanmalı, bu husus ilgili internet sağlayıcısından sorularak adresin oluşturulma tarihi, kim tarafından oluşturulduğu ve IP ( İnternet Protokolu )numarası sorulmalıdır. İnternet ya da herhangi bir transfer kontrol protokol/internet protokolü kullanılan ağ üzerinden haberleşecek olan cihazların birbirlerinin erişim adreslerini belirlemek amacıyla internet protokolü kullanılmaktadır. Bir IP adresi, bir cihaza geçici bir süre için atanabileceği gibi, o cihaza daimi bir IP adresi verilmesi de mümkündür. Diğer bir anlatımla statik ( durağan ) ve dinamik ( değişken ) olmak üzere iki tip IP adresi bulunmaktadır. Evlerde kullanılan ADSL modeminde de benzer uygulama mevcut olup servis sağlayıcısından statik IP adresi alınması mümkündür.
Servis sağlayıcıdan olayın gerçekleştiği zaman dilimi içinde sanığın modeminin aktif olup olmadığı, aktif ise internete bağlanma IP adresi sorulmalıdır.
Öte yandan IP adreslerinin yeterli olmadığı hallerde GSM şirketleri tarafından bir IP adresi, birden fazla kişiye PORT yapılarak verilebilmektedir. Bilgisayar içindeki her program, iletişim için ayrı birer port kullanmaktadır. Bu nedenle bilgisayardaki programların iletişimi için IP ve port numarası olmak üzere iki tane adres numarası gerekmekte, IP adresi Port numarası olarak gösterilmektedir. Tutulmasında yasal zorunluluk bulunmayan PORT bilgisine ulaşıldığında, birden fazla kişiye verilen IP nin, suçun işlendiği saatte kim tarafından kullanıldığının belirlenmesi mümkün olmaktadır.
M… Corporation’den de erişimin engellediği iddia olunan tarih/tarihler ve takip eden günlerde e-mail adresinin aktif olup olmadığı, bu adrese giriş yapılıp yapılmadığı, erişim sağlanmışsa IP bilgileri, bu tarihler itibariyle e-mail adresine ait şifrenin değiştirilip değiştirilmediği, değiştirilmiş ise değişikliğin ne zaman ve hangi IP numarası ile yapıldığı araştırılmalıdır. IP adresi kayıt bilgilerinden, ilgili Telekom Müdürlüklerinden, sisteme giriş yapan veya başarısız olan IP numaraları kullanıcılarının adres ve telefon bilgileri istenmeli ve loğlar üzerinde inceleme yapılmalı, ayrıca IP adresini kullanan bilgisayarların MAC numaraları araştırmalıdır.
Erişimin sağlanamaması halinde, giriş yapmak isteyenler arasında şikayetçinin de bulunup bulunmadığının IP numarasından tespit edilerek iddianın doğruluğu belirlenmelidir.
Şikayetçiye ait e-mail adresine veya ele geçirilen adresten başkalarına, görüntü, yazı veya ses kaydı gönderildiğinin iddia olunması halinde ise, bu husus/hususlar üzerinde durularak gerekli tespitler yapılıp örnekleri de alınarak dosya içine konulmalıdır.
Şikayetçi ve şüphelilerin bilgisayarlarına el konulup hard diskleri incelenerek bilgisayarlar arasında bağlantı ve veri akışı olup olmadığı saptanıp olaya ilişkin bilgi sahipleri ile ele geçirilen adres kullanılarak ulaşılan adres sahipleri tanık olarak dinlenmelidir.
Somut olayda; şikayetçinin, 16.09.2009 tarihli dilekçesinde ve C.Savcısına verdiği ifadesinde “adına kayıtlı bulunan …@hotmail.com isimli mail adresi şifresinin yaklaşık 2 yıl önce, bilmediği kişiler tarafından kırılarak erişiminin engellendiğini ve bu adresten geçen süre içersinde MSN kişi listesinde bulunan arkadaşlarına pornografik fotoğraflar ve kontör istek mailleri gönderildiğini” bildirerek şikayetçi olmuştur. Sanık hakkında düzenlenen iddianamede “Girişilen soruşturma sonucunda 2009 yılında yetkisiz erişim sonucu ele geçirilen şikayetçiye ait …@hotmail.com adresinin şüphelinin kullanımında olduğu belirlendiği ve böylece atılı suçu işlediği” iddiasıyla TCK.nın 244/2, 43. maddeleriyle cezalandırılması talebiyle dava açılmışsa da, yapılan soruşturma ve kovuşturma yetersiz olup olaya ilişkin deliller toplanmadan mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Zira iddianamede belirtilen M… Corporation Türkiye Temsilciliğinden gelen yazı cevabında 21.03.2009 - 12.10.2009 tarihleri arasında şikayetçiye ait e-posta adresine erişim sağlayan IP numaraları bildirilmiş olup verilen bilgi, anılan adrese kimler tarafından erişildiğini gösterip iddianamede ifade edildiği üzere “bu adresin şüphelinin kullanımında” olduğunu belirlememektedir.
Dosyadaki belgelerden e-posta adresine, sanık dışında gerek yurt dışından gerekse yurt içinden erişimler sağlandığı belirtildiği halde bu erişimlerin tarih ve mahiyetleri de tespit edilmemiş, ayrıca şikayetçi iki yıldır e-posta adresine erişim sağlayamadığını söylediği halde 2007-2008 ve 2009 yılında şikayet tarihine kadar, olan dönemde, bu adresin faal olup olmadığı, şikayetçi tarafından kendi adresine erişim sağlanıp sağlanmadığı tespit olunmamıştır. Sanığın 2008 yılından beri bu adrese giriş yapmadığını savunması karşısında, bu tarihten sonra sanık tarafından giriş yapılıp yapılmadığı, adrese ait şifrenin değiştirilip değiştirilmediği, değiştirilmişse hangi tarihte ve hangi IP numarası ile erişim sağlandığının ilgili İnternet sağlayıcısından sorulmadığı anlaşılmıştır. Şikayetçi tarafından e-posta adresinden arkadaşlarına uygunsuz resimler ve kontör taleplerini içeren mesajlar gönderildiğinin ileri sürülmesine karşın bu konuda bir araştırma yapılmayıp, mesaj içerikleri ve hangi IP numarasından gönderildiğine dair dosyada bir tespite de rastlanmamıştır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan eksiklikler yerine getirilerek sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilip gerektiğinde uzman bilirkişiden de görüş alınarak sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırmaya dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykırı olup hükmün bozulmasına karar verilmelidir.
Kabule göre de; sanık hakkında uygulama maddesinin TCK.nın 244. maddesinin 2. fıkras 2. fıkrası yerine uygulama alanı bulunmayan aynı maddenin 5. fıkrası olarak gösterilmesi CMK.nın 232/6. maddesine aykırıdır.
SONUÇ : Sanık müdafiinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas: 2013/2454 Karar: 2013/25865 Tarih: 18.11.2013
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
A ) Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık müdafiinin, sanık hakkında 05.01.2012 tarihli hükümle tesis edilen ve ancak gerekçesine yönelik olarak temyiz edilebilecek olan beraata ilişkin hükmü gerekçesine değinmeksizin temyiz ettiği ve beraat hükmünü temyiz etmesinde sanığın hukuki yararı da bulunmadığı anlaşıldığından, sanık müdafinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
B ) Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ve hakaret suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak,
Oluşa ve kabule göre; sanığın, resmi nikahlı eşi olan katılan B. ile aynı konutta yaşadıkları sırada, açık olan bilgisayar ekranında gördüğü, katılan ve katılanın bir bayan öğrencisinin birbirlerine gönderdikleri elektronik iletileri okuması sonucu aldatıldığını düşünerek, katılanın elektronik posta adresindeki bu elektronik iletileri, taşınabilir belleğine aktardıktan sonra, katılanla aralarında henüz boşanma davası açılmadığı ve fiilen ayrı yaşadıkları dönemde, katılana ait facebook adresinin daha önceden bildiği internet şifresini, hakkı bulunmadığı halde kullanmak suretiyle bilişim sistemindeki katılana özel kısma girip, katılana ait oturumda, söz konusu elektronik iletilerin içeriğini, “B.’nın bir bayan öğrencisine yazdığı duygusal mektuplar” başlığıyla beraber başkalarının görgüsüne sunacak kadar süreyle hukuka aykırı olarak sistemde kalmaya devam etmesinin ardından, katılanın bu yazıları sistemden kaldırma olanağını ortadan kaldırmak amacıyla, katılanın facebook’a girişi sırasında kullandığı elektronik posta adresini değiştirip, başka bir elektronik posta adresi oluşturarak, katılanın sistemdeki kendisine ait kısma erişememesine sebebiyet verdiği olayda,
1- Sanığın oluşa uygun sübut bulan katılanın bilişim sistemine girişi sırasında kullandığı elektronik posta adresini değiştirip, katılanın sistemdeki kendisine ait kısma erişimini engellemek biçimindeki eyleminin, TCK’nın 244/2. maddesinde tanımlanan sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suçunu oluşturacağı ve anılan madde gereğince sanığın cezalandırılmasına karar verildiği halde, kararın gerekçesinde, “… sanığın eyleminin 244/1 maddesindeki suçu oluşturduğu kanaati ile sanığa eylemine uyan suçtan ceza verilmiş…” ibarelerine yer verilerek, gerekçeyle hükmün karıştırılması,
2- Sanığın, “B.’nın bir bayan öğrencisine yazdığı duygusal mektuplar” başlığıyla beraber daha önce temin ettiği elektronik iletilerin içeriğini facebook’ta yayımlaması biçiminde kabul edilen eyleminde, sanık hakkında haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan beraat kararı verildiği nazara alınarak yapılan değerlendirmede, hakaret suçunun yasal unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği gözetilmeden, “… sanığın kastının katılanı küçük düşürmek olduğu, buna ilişkin de ayrıca dava açıldığı anlaşıldığından sanığa hakaret suçundan ceza verilmiş ancak TCK.’nun 132/2. maddesinden açılan davada sanığın üzerine atılı suçu işleme kastının bulunmadığı vicdani kanaatle sanığın bu suçtan beraatine karar verilmiş,…” biçimindeki yasal ve yerinde olmayan gerekçelere dayalı olarak sanığın hakaret suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de:
1- Hakaret suçunu oluşturduğu kabul edilen eylemin, belirli olmayan ve birden fazla kişi tarafından algılanabilme imkanı bulunan facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde işlendiğinin kabul edilmesi karşısında, sanığa tayin olunan temel cezada, TCK’nın 125/4. maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurularak, sanık hakkında eksik cezaya hükmedilmesi,
2- Katılanın uzlaşmak istememesi sonucu uzlaşmanın sağlanamadığı ve sabit görülen suçların işlenmesiyle ortaya çıkan maddi bir zararın belirlenmediği olayda; geçmişi, suç işleme eğilimi, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışlarından dolayı takdiri indirim maddesi uygulanarak cezalarında indirim yapılan, kişilik özellikleri olumlu değerlendirilerek, suçları işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaat oluştuğu belirtilip, hükmedilen hapis cezaları ertelenen sabıkasız sanık hakkında, katılanın, “benim bu olaydan doğan maddi bir zararım; bu olaydan kaynaklanan avukatlık masrafları ile gidiş dönüş masraflarımdır.” biçimindeki beyanı nazara alınıp, zararın giderilmediğinden bahisle, dosya kapsamına uygun düşmeyen yetersiz gerekçelerle, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3- Vekalet ücretinin katılan yerine davanın tarafı olmayan vekili lehine hükmedilmesi, kanuna aykırı,
4- Karar tarihinden sonra 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun Geçici 1. maddesinin, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; a ) Soruşturma evresinde, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine, b ) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine, c ) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine, karar verilir.” hükmü ve TCK’nın 125/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanunun 125/1. maddesinde öngörülen ceza miktarına göre, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, aynı Kanunun 326 /son maddesi uyarınca hakaret suçundan hükmedilen ceza miktarı yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 18.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2010/5864 Karar: 2013/389 Tarih: 10.01.2013
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
1- Bilindiği üzere “belge”, hukuki bir hüküm ifade eden, bir hakkın doğumuna bir olayın kanıtlanmasına yarayan yazılar şeklinde tanımlanmaktadır. Resmi belge ise kamu görevlisi veya hukuken yetkili kabul edilen görevli tarafından yasa gereğince yerine getirdiği fonksiyona dayanılarak düzenlenen belgedir. Belgede sahtecilik suçu, bir belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, gerçek bir belgenin başkalarını aldatacak şekilde değiştirilmesi veya belgenin tamamen veya kısmen değiştirilmesi suretiyle oluşmaktadır. Bu suçun hukuki konusu kamunun güveni olup suçun oluşumu için genel kast ve zarar olasılığı yeterlidir. Bir belgeden söz edebilmek için öz ve biçimsel koşulları taşımalı ve belgenin aldatıcılık yeteneğinin de bulunması gerekir. Somut olayda Üniversite öğrenci işlerinde şef olarak çalışan sanığın Gıda Mühendisliği öğrencisi olup yan dal olarak okudukları Kimya Mühendisliğinden ders alan her üç öğrenciye ilişkin KMU 391 kodlu dersten aldıkları notların KMÜ 212 kodlu derse işlenmesi şeklindeki eyleminde; dosyada bulunan transkriplerin bilgisayar çıktısı şeklinde üzerinde öğrenci kopyası yazılı olduğu ve notların doğru olarak yer aldığı sanık tarafından bilgisayar ortamında yapılan değişikliği gösteren “ders listesinin” ise yapılan soruşturma nedeniyle bilgisayardan alındığı, ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 09.10.2007 gün ve 2007/11-44-200 sayılı kararında da açıklandığı üzere bilgisayar sistemine girilerek bazı sınav sonuçlarının değiştirilmesi şeklindeki eylemin 5237 sayılı TCK’nın 244. maddesindeki “bilişim suçunu” oluşturacağı, sanığın eyleminin bilgisayar ortamında sınav sonuçlarını değiştirmek mi yoksa bu değişikliğe dayanarak hukuki sonuç doğurucu bir belge düzenlemek mi olduğu Üniversite idaresinden sorulup varsa sanık tarafından düzenlenen belge asılları getirilerek suç vasfının belirlenmesi, ayrıca sanığın her üç öğrenciyi tanımadığı, aralarında herhangi bir menfaat ilişkisi olmayıp, üniversite soruşturma raporuna göre de iki öğrencinin notlarının yüksek olup not yükseltmeye ihtiyaçlarının bulunmadığı, bir öğrencinin ise zaten yan dal programına devam etmediği, 23.02.2005 tarihinde yapılan ihbar üzerine sanığın bilgisayar ortamında notları düzelttiğine ilişkin 29.12.2005 tarihli tutanak karşısında sanığın kastı da değerlendirilerek eyleminin görevi kötüye kullanma suçu oluşturup oluşturmayacağı hususu da tartışılmadan eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabule göre:
2- Suça konu not değişikliğinin 02.12.2005 tarihinde aynı gün ve anda yapılması karşısında sanığın eylemine zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
3- Suç işleme eğilimine ilişkin olumsuz bir yönü dosyaya yansımayan sanığın, olumsuz kişiliğine ilişkin kanaat uyandıran nedenler açıklanmadan, yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden hakkında TCK’nın 62. maddesinin uygulanmaması,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), 10.01.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/37954 Karar : 2017/6242 Tarih : 30.05.2017
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
TCK’nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin Anayasa Mahkemesi’nin 24/11/2015 tarihinde yürürlüğe giren 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı da nazara alınarak bu maddede öngörülen hak yoksunluklarının uygulanmasının infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüş, dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak;
1- Sanığın, internet bankacılığı aracılığıyla katılana ait banka hesabından, kendi hesabına para aktarma biçimindeki eyleminin, TCK’nın 142/2-e maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek aynı Kanun’un 244/4. maddesi gereğince yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
TCK’nın 244/4. maddesinde hapis cezası ile birlikte adli para cezasının da düzenlendiği ve birlikte hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden sadece hapis cezasına hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle istem gibi BOZULMASINA, yeniden kurulacak hükümde 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, 30.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/10576 Karar : 2017/7642 Tarih : 18.10.2017
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirilerek yapılan incelemede:
Dosya kapsamına göre; sanığın, katılanın cep telefonunu katılandan habersiz kendi kullandığı bilgisayara bağlayarak içerisinde bulunan rehber ve media dosyalarının tamamını ele geçirdiği ve cep telefonundaki kayıtları sildiği iddia ve kabul edilen olayda, sanığın sübut bulan eylemleri nedeniyle TCK’nın 244/2. maddesinde düzenlenen sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, aynı Kanunun 134/1 maddesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal ve 136/1 maddesinde düzenlenen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçlarını oluşturduğu gözetilmeden sadece TCK’nın 136/1. maddesinde düzenlen verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçundan sanığın mahkumiyete karar verilmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, eleştirilen husus dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme aykırı olarak ONANMASINA, 18.10.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2009/1616 Karar : 2009/11328 Tarih : 7.10.2009
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık müdafiin delil bulunmadığına, soruşturmanın eksik yapıldığına, suçun sabit olmadığına ilişen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
Dolandırıcılık suçu; hileli davranışlarla bir kişinin aldatılıp onun veya bir başkasının zararına, failin kendisine veya bir başkasına yarar sağlaması suretiyle oluşur. Suçun maddi unsurunu oluşturan hareketlerin, gerçek bir kişiye yöneltilmiş olması, onun kandırılarak çıkar sağlanması gerekir. Bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunda ise, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistemler araç olarak kullanılıp gerçek kişiler aldatılarak çıkar sağlanmaktadır. Bankaların etkin işlevi bulunan çek, hesap cüzdanı, dekont gibi maddi varlıklarının kullanılması halinde ise, banka vasıta kılınarak dolandırıcılık suçu oluşacaktır.
Gerçek bir kişiyle karşı karşıya gelmeden, yüz yüze veya telefon, bilgisayar, bilgi geçer gibi bir başka vasıta kullanılarak görüşmeden, konuşmadan, kişilere yönelik hileli davranışlarla aldatılmadan sadece bilişim sistemi kullanılarak doğrudan doğruya çıkar sağlanması halinde “bilişim sistemine girerek haksız çıkar sağlama suçu” gerçekleşecektir.
Somut olayda ise; sanığın, katılanın G … Bankası 1. Levent Şubesi’nde bulunan hesabına internet bankacılığı yoluyla girip hesaptaki paradan 3.200.00 TL’yi G … Bankası Osmanbey Şubesi’ndeki kendi hesabına internet yoluyla havale ettikten sonra parayı çekerek haksız menfaat sağladığı iddia ve dosya içeriğine uygun kabul edilmesi karşısında; gerçek kişiye yönelen hile oluşturacak nitelikte bir hareketin bulunmaması ve tamamen bilişim sistemi içinde gerçekleştirilmesi nedeniyle dolandırıcılık suçunun unsurlarının bulunmadığı, “verilinin taşınabilir bir mal olarak kabul edilmesinin olanaklı olmaması nedeniyle hırsızlık suçunun unsurlarının da gerçekleşmediği eylemin, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nın 525/b ( 5237 sayılı TCK`nın 244/4. maddesine uygun “bilişim sistemini engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme suretiyle haksız çıkar sağlama” ) maddesinde öngörülen bilişim suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşürerek bilişim sistemlerinin aracı olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasa’nın 8/ı. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK`nın 321. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY : İncelenen dosyada, sayın çoğunlukla aramızdaki görüş farklılığı, 25.08.2002 günü işlenen ve suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nın 525/b-2. maddesine uygun bulunan eylemin, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk ceza Kanunu`nda uygun bulunduğu suç ve yasa maddesinin belirlenmesine ilişkindir.
Bilişim suçları, öğretide ve uygulamada öncelikle;
a ) Doğrudan bilişim suçu ( gerçek bilişim suçları )
b ) Dolayısıyla bilişim suçu ( bilişim bağlantılı suçlar )
biçiminde tasnife tabi tutulmuştur. Türk Ceza Kanunu`nda da bu sistem kabul edilmiştir. Şöyle ki:
Bilişim sisteminden amaç, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işleme tabi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Bilişim alanı ise, bilgileri depo ettikten sonra bunları otomatik olarak işleme tabi tutan sistemlerden oluşan alanlardır. Ceza Yasası`nın 2. Kitap, 3. Kısım, 10. Bölümünde “Bilişim Alanında Suçlar” başlığında 243. maddede “Bilişim Sistemine Girme”, 244. maddede “Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme” 245. maddede “Banka veya Kredi Kartlarının Kötüye Kullanılması” düzenlenmiştir.
Dolayısıyla bilişim suçları ise, klasik suçların bilişim sistemlerinden yararlanılarak işlenmesi olup, bu suçların nitelikli şekli olarak o suçla ilgili bölümlerde yer almaktadır. TCK’nın 112, 113, 125, 132, 133, 134, 135, 136, 138, 142/2-e, 158/1-f, 213-218, 226, 228 vs maddelerinde yazılı suçların bilişim sistemleri kullanılarak işlenmesi mümkündür. Bu suçlardan davayı ilgilendiren ve sanığın eylemine uygun bulunan suç, TCK`nın 142/2-e maddesinde öngörülen “bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık” suçu olup, bu suç üzerinde durulacaktır.
TCK`nın 244. maddesinin bir ve ikinci fıkralarında klasik mala zarar verme suçunun özel bir şekli düzenlenmiş, 3. fıkrada nitelikli haline, 4. fıkrada ise haksız çıkar sağlanmasına yer verilmiştir. Bilişim sistemlerinin veya verilerin zarar görmesi halinde, kişinin malvarlığında bir azalma meydana geleceği gibi toplumun, bilişim sistemlerinin işleyişine olan güvenleri ve ekonomik düzenin sağlıklı işleyişi etkilendiği, bilişim sistemlerinin zarar görmeden işler durumda bulunmasında toplumsal yarar olduğu için yasanın “topluma karşı işlenen suçlar” kısmına alınmıştır. Maddede yazılı suçun oluşması için, bir bilişim sisteminin işleyişine yönelik engelleyici ve zarar verici fiiller bulunmalıdır. Diğer bir anlatımla bilişim sistemine yapılan müdahalelerle sistemin; veri işleme fonksiyonunu yerine getirmesi engellenmeli, fonksiyonunu tamamen veya kısmen kaybetmeli veya verilere zarar verilmelidir. Maddenin 4. fıkrasında kabul edilen bilişim sistemi aracılığıyla haksız yarar sağlama suçu, bileşik suç olup, 1 ve 2. fıkrada yazılı suçların işlenerek bir çıkar sağlanması halinde gerçekleşecektir. Yani failin, bilişim sisteminin işleyişini engellemesi, bozması, verileri yok etmesi, değiştirmesi, bozması, erişilmez kılınması, sisteme veri yerleştirip veya mevcut verileri başka yere göndermesi sonucu kendisine ya da bir başkasına başkaca bir işleme gerek kalmadan haksız çıkar sağlaması hallerinde bu suç oluşacaktır. Örneğin, sisteme girilerek borcunu gösteren verinin silinmesi gibi.
Ayrıca maddede “başka bir suçu oluşturmaması halinde” denilerek “tali norm” niteliğinde bir düzenleme yapılmıştır. Yani bilişim sistemleri aracılığıyla bir çıkar sağlandığında, öncelikle bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık, bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, zimmet gibi asli ( birinci derecede ) oları ve öncelikle uygulanması gereken bir başka suçun oluşup oluşmadığı tartışılmalı, eylem başka bir suçu oluşturmamışsa, o zaman TCK`nın 244/4. maddesi irdelenmelidir.
Temyiz davasına konu olan olayda sanık, bilişim sistemine zarar verme veya verileri yok etme, bozma, erişilmez kılma amacıyla hareket etmemektedir. Hedefi bilişim sistemi olmayıp, amacı bilişim sistemini kullanarak şikayetçinin bankadaki parasını çalmak, ele geçirmektir. Tamamıyla malvarlığına yöneliktir. Bu amaçla yeni şikayetçinin parasına ulaşmak için bankanın sistemine girmiş, banka sistemi ve verilere yönelik bir eylemde bulunmamış, hesaptaki parayı kendi hesabına havale etmiştir. Hırsızlık suçu bilişim sisteminden yararlanılarak işlenmiş olup, dolaylı bilişim suçu mevcuttur ve sanığın eylemi tali norm 244/4. maddedeki suça uygun olmayıp, daha ağır cezayı gerektiren 142/2-e maddesindeki suça uygun bulunmaktadır. Yüksek Yargıtay Altıncı Ceza Dairesi`nin görüşü de bu doğrultudadır.
Kullanıcılar tarafından sağlanan veriler, giriş birimleri tarafından bilgisayara aktarılır ve çeşitli programlar kullanılarak işlendikten sonra çıkış birimleri tarafından kullanıcıya iletilir. Sistemdeki bu verilerin bozulması, yok edilmesi, değiştirilmesi, sisteme veri yerleştirilmesi, var olan verilerin başka bir yere gönderilmesi bilişim suçunu oluşturmaktadır. Maddi olayda amaç sistemde bulunan veriler olmayıp, bu verilerle korunan paraların alınmasına yöneliktir. sanık, bilişim sistemindeki verilere yönelik bir suç işlemeyip, aksine bu verileri kullanarak mal varlığı aleyhine suç işlemektedir. Bu nedenle verilerin taşınabilir bir mal olup olmamasının dava ile ilgisi bulunmamaktadır. Amaç veriler olmadığı için bilişim suçu oluşmayıp, bilişim sistemi vasıta kılınarak hırsızlık suçu oluşmaktadır. Aksinin kabulünde, yukarıda sayılan maddelerde yer alan dolayısıyla bilişim suçları da oluşmayacaktır. Yani sisteme müdahale ile örneğin eğitim ve öğretimin ( m. 112 ), kamu kurumu veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinin ( m. 113 ) engellenmesi, sövme ( m. 125 ), hırsızlık ( m. 142 ), dolandırıcılık ( m. 158 ) ve Ceza Yasası’nda düzenlenmiş diğer suçların uygulanma alanı olmayacak ve her fiil bilişim suçunu oluşturacak dolayısıyla bilişim suçu diye bir suç oluşmayacaktır. Bu durum ise Türk Ceza Kanunu`nun sistemine, amacına, yukarıda sayılan maddelerine aykırıdır.
Öte yandan, eylemin 765 sayılı Ceza Yasası döneminde 525/b-2 maddesine uygun bulunması yeni yasada bu suçun karşılığı olan 244/4. maddenin uygulanmasını gerektirmektedir. Çünkü 765 sayılı Yasa’da 525/b maddesi asli norm olarak düzenlenmiştir ve 765 sayılı Yasa’da “bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık” suçuna yer verilmemiştir. Hırsızlık bölümünde düzenleme bulunmadığı için 525/b maddesinin uygulanması zorunlu olup, yasaya uygundur. Nitekim 5237 sayılı Yasa’da bazı suçlar, 765 sayılı Ceza Yasası’ndan farklı düzenlenmiştir. Bina dahilinde hırsızlık suçu, bileşik suç olmaktan çıkarılmış, iki ayrı suçun oluşacağı kabul edilmiştir. Kendiliğinden hak alma, kavga, kavgada silah gösterme, ticarete hile karıştırma, karşılıksız yararlanma suçları da 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda olduğu gibi düzenlenmemiştir. Bu itibarla sanığın eylemi 765 sayılı TCK’nın 525/b-2. maddesine uygun bulunsa bile, bu suçun karşılığı olan 5237 sayılı Yasa’nın 244/4. maddesinin düzenleniş biçimi, sistem ve verilere zarar verme amacı olmayıp, paranın alınarak suçun mal varlığına karşı işlenmesi ve 525/b maddesinde olmayıp fıkrada yer alan “başka bir suçu oluşturması” unsurunun gerçekleşmemesi nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 244/4. maddesiyle hüküm kurulması mümkün değildir. Sanığın eylemi TCK`nın 142/2-e maddesinde yazılı bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle hırsızlık suçunu oluşturduğu ve karşılaştırmanın bu maddeyle yapılması gerektiğinden çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2009/3019 Karar : 2009/6644 Tarih : 28.05.2009
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
Dolandırıcılık suçunda unsur olan hileli davranışların gerçek kişiye yönelmesi ve bunun sonunda onun veya başkasının malvarlığı aleyhine sanığın veya başkasının yararına haksız bir menfaat sağlanması gerekeceği, somut olayda ise, sanığın bilgisayara virüs bulaştırmak suretiyle ele geçirdiği şifreleri kullanarak şikayetçinin G. Bankası Bergama Şubesi`nde bulunan yatırım hesabına girip hesaptaki paradan 21.400 TYL.yi G. Bankası Galata Şubesine Ö. K. adına havale ettirmek ve sahte kimlikle parayı çekmekten ibaret eyleminde, gerçek kişiye yönelen hileli bir hareket bulunmaması nedeniyle dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığı, fiilin TCK.nun 244/4.maddesinde öngörülen “bilişim sistemini bozma suretiyle haksız çıkar sağlama” suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek yazılı şekilde “bilişim sistemlerinin aracı olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık” suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan sair yönleri incelenmeyen hükmün ( BOZULMASINA ), oyçokluğu ile karar verildi.
YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/12982 Karar : 2016/5594 Tarih : 19.04.2016
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Müştekinin hesabından, internet bankacılığını kullanan sanığın kendi banka hesabına 10.000,00 TL havale yaptığı ve bu parayı çektiğinin anlaşılması karşısında; müştekinin banka hesabında bulunan parasına ulaşmak için bilişim sistemlerini araç olarak kullanan sanığın eyleminin Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 tarih ve 11-193/268 sayılı kararında da ayrıntıları açıklandığı üzere 5237 sayılı TCK’nın 142/2-e maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı biçimde uygulama yapılması,
2-T.C. … Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Kabule göre de;
3-Çalınan eşyanın değeri gözönüne alındığında TCK’nın 61 maddesi gereğince alt sınırından uzaklaşılması gerekmekte ise de; 5237 sayılı TCK’nın 244/4. maddesine göre temel cezayı belirleyen mahkemenin “kanunen ve takdiren suçun işleniş şekli ve sureti, meydana gelen zarar miktarı da gözetilerek alt sınırdan uzaklaşmayı gerektiren bir neden bulunmadığından” diyerek hapis cezasını alt sınırdan belirlemesine rağmen adli para cezasında alt sınırdan uzaklaşarak çelişki yaratması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca ceza süresi bakımından sanığın kazanılmış hakkının gözetilmesine, 19.04.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/8568 Karar : 2016/2521 Tarih : 29.02.2016
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-TCK’nın 244/4. maddesinde, “Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde…” biçimindeki ifadeden bu fıkradaki düzenlemenin tali norm niteliğinde olduğunun anlaşılması, buna göre öncelikle yasada düzenlenmiş olan bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların oluşup oluşmadığı değerlendirildikten sonra gerçekleştirilen eylem bu suçlardan hiçbirisinin tanımına uygun değil ise, bu durumda eylemin TCK’nın 244/4. maddesi kapsamında suç oluşturacağı düşünülerek; müştekinin ….. Bankasında bulunan hesabına internet üzerinden ulaşan sanığın, müştekinin hesabına girerek 410,00 TL’yi havale yoluyla kendi hesabına havale ettiği, sanığın eylemindeki kastın, müştekinin banka hesabında bulunan, taşınır nitelikteki parayı bilişim sistemini kullanmak suretiyle kendi hesabına geçirmeye, müştekinin rızasına aykırı olarak mal varlığında azalmaya neden olmaya, var olan veriyi başka bir yere göndermekten ziyade, bu verinin temsil ettiği parayı alarak mal edinmeye yönelik olması nedeniyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 gün ve 193/268 sayılı kararında açıklandığı üzere; sanığın fiilinin TCK’nın 142/2-e maddesinde öngörülen “bilişim suretiyle hırsızlık” suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2)Sanığın suç tarihinde sabıkasız olduğu, 19.04.2008 tarihli belgede müştekinin zararının giderildiğinin belirtildiği, müştekinin 20.04.2009 tarihli celsede de sanığın tüm zararlarını karşıladığını belirttiği halde “müştekiye ait zararın karşılanmadığı anlaşıldığından” gerekçesiyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
3)T.C. Anayasa Mahkemesi’nin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘ın temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nun 326/son maddesi uyarınca sanığın ceza süresi yönünden kazanılmış hakkının korunmasına, 29.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/10794 Karar : 2015/13233 Tarih : 8.09.2015
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-TCK’nın 244/4. maddesinde, “Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde…” biçimindeki ifadeden bu fıkradaki düzenlemenin tali norm niteliğinde olduğunun anlaşılması, buna göre öncelikle yasada düzenlenmiş olan bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenebilen diğer suçların oluşup oluşmadığı değerlendirildikten sonra gerçekleştirilen eylem bu suçlardan hiçbirisinin tanımına uygun değil ise, bu durumda eylemin TCK’nın 244/4. maddesi kapsamında suç oluşturacağı düşünülerek; müştekinin banka hesabına internet üzerinden ulaşan sanığın, müştekiye ait 7.700 TL’nı, havale yoluyla kendi hesabına havale etmesi şeklindeki eylemindeki kastın, müştekinin banka hesabında bulunan, taşınır nitelikteki parayı bilişim sistemini kullanmak suretiyle kendi hesaplarına geçirmeye, müştekinin rızasına aykırı olarak mal varlığında azalmaya neden olmaya, var olan veriyi başka bir yere göndermekten ziyade, bu verinin temsil ettiği parayı alarak mal edinmeye yönelik olması nedeniyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.11.2009 gün ve 193/268 sayılı kararında açıklandığı üzere; sanığın fiilinin TCK’nın 142/2-e maddesinde öngörülen “bilişim suretiyle hırsızlık” suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Suça konu sürücü belgesinin fotokopiden ibaret olduğunun oluşa uygun şekilde kabul edilmesine göre, fotokopi belge üzerinde aldatıcılık niteliği yönünden araştırma yapılamaması nedeniyle resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının bulunmadığı, imzalanan sahte hesap sözleşmesi ile birlikte eylemin bütün halinde özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı düşünülmeden resmi belgede sahtecilik suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
3-Sanık hakkında TCK’nın 244/4. maddesi uyarınca kurulan hükümde, aynı Kanunun 62. maddesinin uygulanması sırasında adli para cezasının 320 gün ve devamında 7.680 TL olarak belirlenmesi yerine 321 gün ve neticeten 7.704 TL adli para cezası olarak belirlenmesi suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi,4-6352 sayılı yasanın 100. maddesi ile CMK’nın 324. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen cümle gereğince, sanığa yüklenen yargılama giderinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olması nedeniyle Devlet Hazinesine yüklenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık …‘nın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın korunmasına 08.09.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/31828 Karar : 2014/23264 Tarih : 14.10.2014
-
TCK 244. Madde
-
Sistemi Engelleme, Bozma, Verileri Yok Etme veya Değiştirme Suçu
I- Katılana ait banka hesabına rızası dışında internetten girilerek sanığın hesabına para aktarılması ve paranın İstanbul ilindeki bir bankamatikten çekilmesi şeklinde gelişen olayda; sanığın suça konu paranın çekilmesinde kullanılan banka kartını sadece askerlik yaptığı dönemde Marmaris’te kullandığı ve sonrasında kaybettiği şeklindeki inkara yönelik savunması karşısında, suça konu bankamatik kartının hangi tarihlerde ve nerede kullanıldığı ile banka hesabında 2005 yılından sonra hareket bulunup bulunmadığının araştırılması ve suça konu havalenin yapıldığı N. İ.Hizmetleri Tic. Ltd. Şirketine ait 0 . IP numaralı bilgisayar ile sanık arasında bağlantı bulunup bulunmadığı tespit edildikten sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
II- Kabule göre de;
1- Katılanın banka hesabında bulunan parasına ulaşmak için bilişim sistemlerini araç olarak kullanan sanıkların eylemlerinin Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17/11/2009 tarih ve 11-193/268 sayılı kararında da ayrıntıları açıklandığı üzere 5237 sayılı TCK’nın 142/2-e maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden, suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- 5237 sayılı TCK’nın 244/4 maddesinde hem hapis, hem de adli para cezasının öngörülmüş olması ve hapis cezasında temel ceza belirlenirken alt sınırdan hüküm kurulduğu halde, uygulama maddesinde adli para cezasının alt sınırı belirlenmemiş olmakla, aynı Kanun’un 52. maddesinin 1. fıkrası uyarınca beş gün olacağı gözetilmeden adli para cezasında gerekçe gösterilmeksizin alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulması,
3- Adli para cezası uygulanırken dayanak yapılan 5237 sayılı TCK’nın 52/2. maddesinin kararda gösterilmemesi,
4- Hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan 5237 sayılı TCK’nın 53/1 maddesininde düzenlenen tüm tedbirlerin uygulanması yerine gerekçe gösterilmeksizin (a) ve (b) bentlerinin uygulanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 14/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.