Resmi Belge Hükmünde Belgeler
TCK Madde 210
(1) Özel belgede sahtecilik suçunun konusunun, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname olması halinde, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması halinde, resmi belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunur.
TCK Madde 210 Gerekçesi
Madde, ticarî hayatta büyük yer tutan ve basit bir ciro ile veya buna bile gerek görülmeksizin tedavül eden bazı evrakı daha ciddî bir şekilde korumak maksadına yöneliktir. Madde ile sayılan özel belgelerde sahtecilik yapılması hâlinde, resmî belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmiştir. Burada söz konusu olan, sadece resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin cezanın uygulanması değildir. Sayılan belgelerde sahtecilik yapılması durumunda, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler bütün olarak uygulanır.
Kambiyo senedi veya emtiayı temsil eden evrak, imzalı ve boş olarak faile tevdi edilmiş olup da, fail, bunu tevdi maksadından farklı bir şekilde doldurmuşsa, o takdirde açığa atılan imzanın, kötüye kullanılmasına ilişkin yaptırım uygulanacaktır. Çünkü, bu durumda, tevdi edilen kağıt, imzalı ve fakat boş olarak verildiği için, henüz belge niteliğini kazanmamıştır.
Maddede, son zamanlarda tahvillerde de sahtecilik fiillerinin geniş ölçüde gerçekleştirilmesi ve bu nedenle güvenliğin çok zarara uğraması nedeni ile “her türlü tahviller”de özel himaye altına alınmıştır; ayrıca el yazılı vasiyetnamelerde gerçekleştirilen sahtecilik dolayısıyla, resmî belgede sahtecilik hükümlerinin uygulanacağı açıklanmıştır. Burada söz konusu olan vasiyetname, noter huzurunda yapılmamış olanlardır. Noterin, talep üzerine düzenlediği vasiyetname bir resmî belge olduğundan bu madde kapsamında zikredilmesine gerek yoktur. Burada geçen vasiyetname, ölen kişinin meydana getirdiği el yazısı ile yapılmış veya onun beyanı üzerine özel kişilerce saptanmış vasiyetnamelerdir.
Maddenin ikinci fıkrasında, kamu görevlisi sıfatıyla çalışmasalar bile, tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu kişilerin, görevlerinin gereği olarak gerçeğe aykırı belge düzenlemesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması hâlinde, resmi belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunacaktır. Böylece, belirtilen kişilerin görevlerinin ifası bağlamında düzenledikleri belgelerin önemi vurgulanmış ve bunlara duyulan güvenin özellikle korunması amaçlanmıştır.
TCK 210 (Resmi Belge Hükmünde Belgeler) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2017/5105 Karar: 2018/77 Tarih: 09.01.2018
-
TCK 210. Madde
-
Resmi Belge Hükmünde Belgeler
I.Sanıklar … ve … hakkında verilen kararlara yönelik sanıkların temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık … tarafından temin edilip, diğer sanık …‘a verilen ve olay günü ihbar üzerine yapılan aramada sanık …‘ın üzerinde ele geçirilen, Kuveytürk Katılım Bankası A.Ş. … şubesine ait, …. seri numaralı, borçlu … Tekstil Sanayi Tic. Ltd. Şti. adına keşideci imzası atılmış, diğer kısımları boş olan suça konu çekin, katılan …‘in evinden çalınan orijinal çek olduğu, belgede sahtecilik suçunun oluşabilmesi için, o belgenin hukuki sonuç doğurabilecek ve ilk bakışta dikkati çekmeyecek biçimde düzenlenerek çok sayıda kişiyi aldatabilecek yetenekte olması ve bu konunun objektif olarak saptanması gerektiği, suça konu boş çek yaprağında, keşideci imzası dışında herhangi bir yazı bulunmadığından, hukuki değer taşımadığı cihetle özel belgede sahtecilik suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı, sanıklar … ve …‘ın, sanık … ile birlikte hareket ettiği iddia edilen diğer sanık …‘ın üzerinde ele geçirilen sahte çeklerden sorumlu tutulamayacakları da gözetilerek atılı suçtan beraatleri yerine yazılı şekilde mahkûmiyetlerine hükmedilmesi,
II.Sanıklar … ve … hakkında verilen kararlara yönelik sanık … müdafii ile sanık …‘ın temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanık … müdafii ile sanık …‘ın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine; ancak:
1-Sanık …‘in, sanık …‘n üzerinde ele geçirilen çalıntı çeki kendisine verdiğini söylediği diğer sanık …‘nin yakalanması amacıyla polislerle işbirliği yapması üzerine sanık …‘nin, diğer sanık … ile birlikte suça konu Kuveytürk Katılım Bankası A.Ş.’ye ait, 0040865 seri numaralı sahte çekleri temin ederek Kırşehir’e geldiği ve suça konu çeklerin …‘ın üzerinde yapılan aramada ele geçirildiği olayda; belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu göz önüne alınarak, suça konu Kuveytürk Katılım Bankası A.Ş.’ye ait, 0040865 seri numaralı çek asılları duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri duruşma tutanağına yazıldıktan sonra iğfal kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve denetime olanak sağlayacak şekilde belge asıllarının dosya içinde bulundurulması gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
a-Suça konu 0040865 seri numaralı çeklerin dosya içerisinde bulunan fotokopilerine göre Türk Ticaret Kanunu uyarınca çekte bulunması gerekli zorunlu unsurları içerdikleri anlaşılmakla, suça konu çek asılları dosya içerisine alınıp, Türk Ticaret Kanunu uyarınca çekte bulunması gerekli zorunlu unsurları içerip içermediklerinin tespit edilmesi, ilgili kambiyo senetlerinin Türk Ticaret Kanununda öngörülen bütün unsurları taşımaları halinde 5237 sayılı TCK’nın 210/1. maddesi uyarınca kambiyo senetlerinde yapılan sahteciliğin resmi belgede yapılmış sayılacağı gözetilmeden sanıklar hakkında özel belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması, yasaya aykırı,
b-5237 sayılı TCK’nın 53 maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 gün 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafii, sanık …, sanık … ve sanık …‘in temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sonuç ceza miktarları bakımından sanıklar … ve …‘nin kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 09.01.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/9054 Karar: 2017/772 Tarih: 16.02.2017
-
TCK 210. Madde
-
Resmi Belge Hükmünde Belgeler
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma neticelerine uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanıklar …, … ve … müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
5237 Sayılı TCK’nun 210/2. maddesinde yer alan “Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması halinde, resmi belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunur.” şeklindeki düzenleme ile; kamu görevlisi olmayan sağlık mesleği mensuplarının görevlerinin gereği olarak düzenledikleri belgelerin gerçeğe aykırı olması haline özgü özel bir sahtecilik suçu düzenlenmiştir. Buna göre fıkranın ilk cümlesi uyarınca gerçeğe aykırı belge düzenlenmesi halinde özel belgede sahtecilik suçu ancak düzenlenen bu belge ile 210. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesindeki menfaat veya zarar koşulunun gerçekleşmesi halinde ise resmi belgede sahtecilik suçuna göre cezaya hükmolunacaktır. Anılan fıkrada belirtilen suç faili sağlık mesleği mensubu olmalıdır ve bunların kimler olduğu hususu ise 1219 Sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun ve ilgili diğer mevzuat hükümleri çerçevesinde belirlenebilir. Kamu görevlisi olmayan hekim tarafından düzenlenen içeriği sahte raporu kullanan kişinin eylemi ise 207/2. maddesinde düzenlenen sahte özel belgeyi kullanmak suçunu oluşturur. Bu açıklamalar karşısında somut olaya gelince:
Sanık …‘ın hafta sonları cumartesi günleri G… Motorlu Taşıtlar Sürücü kursuna gelerek kursiyerleri muayene ettiğinin ve muayene sonrası gerekli notlarını alarak rapor tanzim etmesi için evrakları doktor olan sanık …‘a götürdüğünün, sanık …‘ın da hiçbir sürücü adayını muayene etmeden rapor düzenlediğinin, sürücü kursu kurucusu olan sanık … ve kurs müdürü sanık …’ ın sanıklar M. ve C. ile birlikte hareket ettiklerinin anlaşılması, suça konu raporların içerik itibariyle sahte olduğu ve özel poliklinikte düzenlenen reçete, tahlil ve benzeri belgelerden olması, düzenlenen bu belgelerin kullanılarak kişi veya kişilere haksız bir menfaat sağlanması ve kamu zararını doğurucu nitelik taşıması karşısında sanıkların eylemlerinin 5237 Sayılı TCK’nun 210/2. maddesinin ikinci cümlesi delaletiyle aynı Kanun’un 204/1. maddesine uyduğu ve bu madde uyarınca cezalandırılmaları gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde fazla ceza tayini,
SONUÇ : Yasaya aykırı, sanıklar …, … ve … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken, 1412 Sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/6601 Karar: 2016/3323 Tarih: 18.04.2016
-
TCK 210. Madde
-
Resmi Belge Hükmünde Belgeler
2797 Sayılı Yargıtay Yasası’nın 6545 Sayılı Kanun ile değişik “Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkûmiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır. Çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmü yer almaktadır. Yasa, mahkumiyet dışındaki kararlarda sevk maddelerine değil, iddianamedeki tavsife ağırlık tanımıştır.
15.12.2010 tarihli iddianame ile doktor olan şüphelinin, 2006-2007 yılları arasında … Polikliniğinde mesul müdür olarak görev yaptığı sırada anılan özel poliklinikte muayene olan hastalar için düzenlenmiş faturalar ve hasta takip formlarında; bir kısım hastalara verilmiş tahlil ve tetkik hizmetlerinde fazla ücret tahakkuk ettirdiği, sadece muayene hizmetleri alan bir kısım hasta faturalarında da hastalara tahlil ve tetkik yapılmadığı halde yapılmış gibi tahlil ve tetkik ücreti tahakkuk ettirerek farklı tarihlerde düzenlemiş olduğu sahte fatura ve hasta takip formlarını ödemeyi yapacak olan ilgili kurumlara göndermek suretiyle şüphelinin görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmi bir belgeyi sahte olarak düzenleyerek resmi belgede sahtecilik ve bu belgelerle müşteki kurumun zararına, çalıştığı kurum ve kendisi lehine de menfaat sağlamak kastıyla atılı nitelikli dolandırıcılık suçuna teşebbüs ettiğinden bahisle eylemine uyan 210. madde delaleti ile gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı; iddianamede her ne kadar sanık hakkında sahtecilik suçu yönünden sevk maddesi olarak 204/2. maddesi gösterilmiş ise de; iddianamedeki anlatım ve tavsife göre, … Polikliniğinde görev yaptığı sırada farklı tarihlerde sahte fatura ile hasta takip formu düzenleyen ve kamu görevlisi olmayan doktor sanığın sahtecilik eyleminin 210. maddesinin ında yer alan “ Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması halinde, resmi belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunur” şeklindeki düzenleme uyarınca, maddede belirtilen özel sağlık mesleği mensuplarının sahtecilik eylemlerinin, fıkranın ikinci cümlesindeki koşulun gerçekleşmesi halinde devamlılık gösteren daire kararlarında da açıklandığı üzere kamu görevlisi olmaması sebebiyle ( bu yönde Dairemiz dışında Yüksek 21. Ceza Dairesinin 28.12.2015 gün 2015/13365-6682 E,K, 18. Ceza Dairesinin 01.07.2015 tarih 2015/3449-3800 E,K ve 15. Ceza Dairesinin özel hastane doktoru tarafından düzenlenen belgenin özel belgede sahtecilik olduğuna dair 01.12.2014 gün 2013/4106 E., 2014/20090 Sayılı kararı ) ancak 204. maddesinin ındaki resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı ve iddianamede 204. maddesinin ı kapsamında bir kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik eyleminden dolayı açılmış bir dava bulunmaması karşısında;
SONUÇ : 158/1-e maddesindeki nitelikli dolandırıcılık suçunun ceza miktarına, tebliğname tarihine, iddianamedeki tavsife, hükümlerin konusuna, temyizin kapsamına ve Yargıtay Kanunu’nun göre temyiz inceleme görevinin Yüksek 15. Ceza Dairesi’ne ait olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli daireye gönderilmesine, 18.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas: 2012/17437 Karar: 2014/11258 Tarih: 05.06.2014
-
TCK 210. Madde
-
Resmi Belge Hükmünde Belgeler
Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.
Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.
Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.
Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.
Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.
Katılanın yetkilisi olduğu otelde konaklayan sanığın, yanında getirdiği, bilirkişi incelemesi sonucunda sahte oldukları tespit edilen, aldatma gücüne sahip ve her bir adedi 500 USD değerinde olan 4 adet “American Expres Travelers” seyahat çeklerinden iki adedini 24.11.2007 tarihinde, iki adedini de 25.11.2007 tarihinde doldurup imzalamak suretiyle otelin muhasebesinde nakte çevirmek suretiyle resmi belgede sahtecilik ve bankayı araç olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia edildiği somut olayda; sanığın tüm aşamalardaki savunmalarında suçlamaları kabul etmeyerek, internet ortamında tanıştığı ve dünyaca ünlü altın şirketinin yetkilisi olarak kendisini tanıtan Angela Apiah isimli şahsın acentalığını yapmak hususunda anlaştıklarını ve bu şahsın acentalığını yaptığı sırada kendisine suça konu American Express Travelers Cheque adına düzenlenmiş seyahat çeklerini gönderdiğini, aralarındaki anlaşmaya göre bu çekleri bozdurduktan sonra %10’luk miktarını komisyon olarak alıp bakiye miktarı Angela isimli şahsa gönderilmek üzere P. O. H. isimli başka bir şahsın hesabına havale ettiğini ve buna ilişkin makbuzları ibraz ederek yaptığı savunması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenebilmesi açısından; öncelikle savunmaya konu belgelerin orjinal olup olmadıklarının ilgili yerlerden sorulması ve ayrıca sanığın bahsettiği acentalık faaliyetine ilişkin herhangi bir işlem yapıp yapmadığının araştırılması, gerektiğinde sanığın savunmasında geçen kişilerin beyanlarının tespiti ile P. O. H. isimli şahsa yaptığı 1648 dolarlık havale de gözetilip, hangi sebeple savunmaya itibar edilmediği gösterilecek ve denetime olanak verecek biçimde gerekçeli karar yazılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre,
1- Seyahat çekinin 210. maddede sayılan resmi belge hükmündeki belgeler arasında yer almaması ve sayılan kambiyo senetlerinden olmaması karşısında, eylemin özel belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı gözetilmeden, resmi belgede sahtecilik suçundan hüküm kurulması,
2- Dolandırıcılık suçundan hüküm kurulurken, suçtan elde edilen menfaatin belli olması karşısında, tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenip, gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Sonuç: Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle, karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.