0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Yabancı Kanunun Göz Önünde Bulundurulması

TCK Madde 19

(1) Türkiye’nin egemenlik alanı dışında işlenen suçlar dolayısıyla Türkiye’de yargılama yapılırken, Türk kanununa göre verilecek olan ceza, suçun işlendiği ülke kanununda öngörülen cezanın üst sınırından fazla olamaz.

(2) Ancak suçun;

a) Türkiye’nin güvenliğine karşı veya zararına olarak,

b) Türk vatandaşına karşı ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi zararına olarak, İşlenmesi durumunda, yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.



TCK Madde 19 Gerekçesi

Türk hâkimi, yargılamak durumunda olduğu somut olayla ilgili olarak ancak Türk kanunlarını uygulamak görev ve yetkisine sahiptir. Bu nedenle, yabancı kanunun doğrudan doğruya yurt içinde uygulanması kabul edilemez. Aksi görüş, Devletin hâkimiyet ilkesiyle bağdaşmadığı ve Anayasaya aykırı olduğu gibi, uygulamada da pek çok güçlüğe ve hatta imkansızlığa sebep olur. Çünkü, yabancı ceza kanununun uygulanması, hem fiilin suç olarak tespitinde ve cezanın tayininde yabancı kanunun ölçü olarak alınması anlamına gelmektedir. Türk hâkiminin yabancı kanunu bu şekilde uygulama yükümlülüğü, yukarıda da değinildiği üzere, egemenlik ilkesiyle bağdaşmadığı gibi, böyle bir yükümlülüğün tam anlamıyla yerine getirilebilmesi de olanaklı değildir. Buna karşılık, adalet ilkesi gereğince yabancı kanunun göz önünde tutulması mümkündür. Nitekim madde metninde yabancı kanunun göz önünde bulundurulması hususunda bir hükme yer verilmiştir. Bu düzenlemeyle öngörülen uygulama şöyle olacaktır: Türk hâkimi yargılamakta olduğu olayla ilgili olarak fail hakkında önce Türk kanunlarına göre bir ceza belirleyecektir. Ancak, Türk kanununun uygulanması suretiyle belirlenen somut cezaya yabancı kanunun göz önünde bulundurulması suretiyle bir sınırlama getirilmektedir. Buna göre, Türk kanunlarının uygulanması sonucunda belirlenen ceza açısından, yabancı kanunda yargılama konusu suçla ilgili olarak öngörülen soyut cezanın azami ölçü olarak alınması gerekir.

Ancak, işaret etmek gerekir ki; Türk hâkimi, yurt dışında Türkiye’nin güvenliğine karşı veya zararına olarak ya da Türk vatandaşına karşı veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi zararına olarak işlenen suçlarda münhasıran Türk kanunlarını uygulamak suretiyle hüküm tesis edecek, yani suçun işlendiği ülke kanununu göz önünde bulundurmayacaktır. Aynı şekilde, Türkiye Devleti tarafından görevli olarak yurt dışına gönderilen kişilerin bu görevleri dolayısıyla, bu görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri suçlardan dolayı da ceza belirlenirken yabancı kanun göz önünde bulundurulmayacaktır.


TCK 19 (Yabancı Kanunun Göz Önünde Bulundurulması) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/1782 Karar : 2016/2254 Tarih : 2.05.2016

  • TCK 19. Madde

  • Yabancı Kanunun Göz Önünde Bulundurulması

1-)Gerekçeli karar başlığında sanığın işlediği suçun kasten öldürmeye teşebbüs yerine adam öldürme, suç tarihinin ise 29.07.2004 yerine 30.12.2003 olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hataları olarak değerlendirilmiştir.

2-)Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık …‘ın kasten öldürmeye teşebbüs suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, cezayı azaltıcı takdiri indirim sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle değerlendirilip kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre bozma üzerine verilen hükümde eleştiri ve düzeltme nedeni dışında isabetsizlik görülmediğinden, sanık müdafiinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, 5237 sayılı TCK.nun 19. maddesinin 1. fıkrasında; Türkiye’nin egemenlik alanı dışında işlenen suçlar dolayısıyla Türkiye’de yargılama yapılırken, Türk Kanununa göre verilecek olan ceza, suçun işlendiği ülke kanununda öngörülen cezanın üst sınırından fazla olamayacağı, aynı maddenin 2. fıkrası b bendinde ise, suçun Türk vatandaşına karşı işlenmesi durumunda, birinci fıkra hükmünün uygulanmayacağının belirtildiği; 765 sayılı TCK`nun 10/a maddesinin uygulanması gerektiği hallerde, egemen devlet olmanın gereği ve kaçınılmaz sonucu olarak, yabancı ülkede işlenen ve hukuka aykırılığı kabul edilen eyleme öncelikle Türk

Ceza Kanunu uygulanarak ceza miktarının tespit edilmesi, bundan sonra suçun işlendiği ülke kanunu ile Türk Ceza Kanunundan hangisi ceza miktarı yönünden sanık lehine sonuç verecek ise o kanunun gözönünde bulundurulması ve yabancı kanunda tanımlanan suça, Türk Kanunlarına göre verilmesi gereken ceza ve Türk Kanununda bulunup yabancı ülke kanunundaki cezaya en yakın olan ceza tespit edilerek uygulama yapılması gerektiği, bu açıklamalara göre 5237 sayılı TCK’nun 19/2-b maddesine göre mağdurun Türk vatandaşı oluşu nedeniyle Almanya Ceza Kanununun lehe olan cezasının benimsenemeyeceği, 765 sayılı TCK.nun 10/a maddesindeki düzenlemenin esas alınması gerektiği dikkate alınarak CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasında yer alan “TCK. 19. maddesi” ibaresinin “765 sayılı TCK`nın 10/a maddesi” olarak değiştirilmesine karar verilmek suretiyle DÜZELTİLEN, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/3609 Karar : 2015/2831 Tarih : 4.05.2015

  • TCK 19. Madde

  • Yabancı Kanunun Göz Önünde Bulundurulması

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık H…‘ın mağdur M…`e karşı eyleminin sübutu kabul, cezayı azaltıcı tahrike ve takdire ilişen sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin eksik incelemeye, haksız tahrikte indirimin azami oranda yapılması gerektiğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle;

Ancak;

1- Sanık H…. hakkında Alman Mahkemelerince verilmiş bir mahkumiyet hükmü bulunup bulunmadığı, buna ilişkin kovuşturma evrakları ve mahkumiyet kararının istenilmeden hüküm kurulması,

2- Mağdur M….`e karşı yapılan eylem ilgili olarak mağdurun tedavisine ilişkin tüm tıbbi evrak ve grafiler ve sonuç evrakının temin edilerek, her bir yaranın mahiyeti hakkında Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğinin düşünülmemesi,

Eksiklikler giderildikten sonra, 5237 sayılı TCK.nın 11 ve 19. maddelerindeki düzenleme ve bu düzenleme paralelindeki Dairemiz ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yerleşik içtihatları dikkate alınarak, TCK.nın 19. maddesi uyarınca tatbiki gereken lehteki yasanın saptanmasında öngörülen kural, Türk Kanununda bulunup yabancı ülke kanunundaki cezaya en yakın cezanın tespit edilip lehe olan esas alınarak uygulama yapılması gerektiği yolunda olup, Türk ve yabancı kanun karşılaştırılmasında kanunların kül halinde ele alınmasını zorunlu kıldığı, yabancı ülkede suç işleyip mahkum edilmediği anlaşılan ve Türkiye`de yargılanan failler hakkında münhasıran Türk Ceza Kanununun uygulanacağı ve suçun işlendiği yerdeki kanunun öngördüğü cezadan daha fazla ceza ile mahkum edilemeyeceği, lehe yasanın nazara alınması esasının yabancı kanunun milli kanunun yerine geçerek uygulanması biçiminde yorumlanamayacağı, bu doğrultuda TCK.nın ağırlaştırıcı ve hafifletici sebeplerine göre tespit edilecek sonuç cezanın aynı nedenleri içeren yabancı yasanın uygulanması halinde belirlenecek cezasından fazla olamayacağı ve lehteki yasada öngörülen cezadan TCK.nın da öngörülen cezaya en yakın olan cezanın benimsenmesi suretiyle ceza tayini gerektiği halde, sanık hakkında söz konusu kanunun denetime imkan verecek karşılaştırma yapılmadan hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, oybirliği ile, karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/3280 Karar : 2014/13148 Tarih : 27.11.2014

  • TCK 19. Madde

  • Yabancı Kanunun Göz Önünde Bulundurulması

A) Sanıklar Haydar K…ı, Abdülmennan E… ve Nuri M… hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesi:Sanık Haydar K…ı’nın temyiz dilekçesi içerigine göre Ankara 6. Agır Ceza Mahkemesi`nin 15.01.2009 tarihli ve 2009/209 Değisik is sayılı kararına yönelik kanun yolu talebi bulunmadığından, belirtilen kararın inceleme dışı tutularak mahkûmiyet hükmüyle sınırlı inceleme yapılmıştır.

Sanıklara isnat olunan suçun “yurt dışında uyuşturucu madde ticareti yapma” olduğu; bu suç nedeniyle sanık Haydar’ın Avusturya Eisenstadt Eyalet Mahkemesi’nin 16.02.2006 tarihli ve 8 Hv 2/06b numaralı kararı ile 10 yıl ağır hapis cezasına, sanık Abdulmennan’ın Romanya Bükres Adliyesi 2. Agır Ceza Mahkemesi’nin 18.04.2006 tarihli ve 464/F numaralı kararı ile 15 yıl hapis cezasına, sanık Nuri’nin ise Romanya 1. Agır Ceza Mahkemesi`nin 28.06.2006 tarihli ve 501 itiraz-46386-32005 dosya numaralı kararı ile 15 yıl hapis cezasına mahkûm edildikleri ve hükümlerin kesinlestiği;

5237 sayılı TCK’nın 13. maddesinin 3. fıkrasına göre, yurt dışında islenen uyuşturucu madde suçlarından dolayı Türkiye’de yargılama yapılabilmesi için yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması gerektiği, hüküm verilmiş ise aynı suçtan Türkiye`de yeniden kovuşturma yapılamayacağı, böylece yabancı ülkede hüküm verilmesi halinde de aynı fiilden dolayı birden fazla hüküm verilemeyeceğine ilişkin “non bis in idem” kuralının kabul edildiği gözetilmeden;

TCK’nın 13. maddesi ile CMK’nın 223. maddesinin 7. fıkrası uyarınca sanıklar hakkındaki davaların reddine karar verilmesi gerekirken, sanıkların mahkûmiyetlerine hükmolunması, Kanuna aykırı, sanıkların müdafileri ile sanıklar Haydar ve Abdulmennan`ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan,hükümlerin BOZULMASINA,

B) Sanık Mustafa N… hakkındaki mahkûmiyet hükmünün incelenmesi: Sanık müdafiinin 10.10.2014 tarihli temyiz dilekçesinde sanıgın öldüğünü bildirdiği ve UYAP aracılığı ile MERNIS’ten alınan güncellenmiş nüfus kayıt örneğinde sanığın hükümden sonra 19.09.2014 tarihinde öldüğünün belirtildiği anlaşıldığından; ölüp ölmediği kesin olarak belirlendikten sonra sanık hakkında hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları ile duruşmadaki sözlü savunması bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA,

C) Sanık Mehmet Uluer hakkındaki mahkûmiyet hükmünün incelenmesi: Adalet Bakanlığı Ceza Isleri Genel Müdürlüğü’nün 23.05.2006 tarihli talep yazısıyla sanık hakkında TCK`nın 13. maddesi gereğince yargılama yapılmasına izin verildiği anlaşıldığından, tebliğnamedeki izin alınması gerektiğine ilişkin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile asağıda belirtilen dışındaki yaptırımların dogru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

TCK’nın 19. maddesindeki, Türkiye’nin güvenliğine karsı ve zararına olarak veya Türk vatandaşına karsı ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi zararına islenmiş suçlar hariç olmak üzere, “Türkiye’nin egemenlik alanı dışında işlenen suçlar dolayısıyla Türkiye’de yargılama yapılırken, Türk kanununa göre verilecek olan ceza, suçun islendiği ülke kanununda öngörülen cezanın üst sınırdan fazla olamaz” seklindeki düzenleme karsısında; Sanığın iştirak ettiği 18.07.2005 tarihinde Avusturya’da islenen uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan dolayı, Avusturya’nın ilgili kanununda bu suç için öngörülen cezanın üst sınırı belirlendikten sonra, TCK`nın 19. maddesi dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, eksik araştırma ile karar verilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,

D) Sanıklar Serdar Y…, Hüseyin İ…, İsmet Zeki K…, Hüseyin Ç…, Ökkeş K…, Ali T… ve Lutfi T… hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesi: Sanıkların savunmalarının aksine, 18.07.2005 ve 19.09.2005 tarihlerinde yurtdışında ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddelerle ilgilerinin olduğuna ya da bu suçları isleyen diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettiklerine, dolayısıyla kendilerine isnat edilen suçları islediklerine ilişkin, somut olay ve olgularla örtüşmeyen ve içeriği değişik anlamlara gelebilecek telefon konuşmaları dışında, kuşku sınırlarını asan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, sanıklar hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması,

Kanuna aykırı, sanıkların müdafilerinin temyiz itirazları ile sanıklar Serdar Y…, Hüseyin İ… ve Ökkeş K… müdafilerinin duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde olduğundan, sanıklar Serdar Y…, Hüseyin İ…, İ… Zeki K…, Hüseyin Ç… ve Ökkes K… yönünden resen de temyize tabi olan hükümlerin ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/3280 Karar: 2014/3148 Tarih: 27.11.2014

  • TCK 19. Madde

  • Yabancı Kanunun Göz Önünde Bulundurulması

A- Sanıklar H. K., A. E. ve N. M. hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesi:

Sanık H. K.’nın temyiz dilekçesi içeriğine göre Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 15.01.2009 tarihli ve 2009/209 Değişik iş sayılı kararına yönelik kanun yolu talebi bulunmadığından, belirtilen karar inceleme dışı tutularak mahkûmiyet hükmüyle sınırlı inceleme yapılmıştır.

Sanıklara isnat olunan suçun “yurt dışında uyuşturucu madde ticareti yapma” olduğu; bu suç nedeniyle sanık H.’ın Avusturya Eisenstadt Eyalet Mahkemesi’nin 16.02.2006 tarihli ve 8 Hv 2/06b numaralı kararı ile 10 yıl ağır hapis cezasına, sanık A.’ın Romanya Bükreş Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18.04.2006 tarihli ve 464/F numaralı kararı ile 15 yıl hapis cezasına, sanık Nuri’nin ise Romanya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 28.06.2006 tarihli ve 501 itiraz-46386-32005 dosya numaralı kararı ile 15 yıl hapis cezasına mahkum edildikleri ve hükümlerin kesinleştiği; 5237 sayılı TCK’nın 13. maddesinin 3. fıkras 3. fıkrasına göre, yurt dışında işlenen uyuşturucu madde suçlarından dolayı Türkiye’de yargılama yapılabilmesi için yabancı ülkede hüküm verilmemiş olması gerektiği, hüküm verilmiş ise aynı suçtan Türkiye’de yeniden kovuşturma yapılamayacağı, böylece yabancı ülkede hüküm verilmesi halinde de aynı fiilden dolayı birden fazla hüküm verilemeyeceğine ilişkin “nonbis in idem” kuralının kabul edildiği gözetilmeden; TCK’nın 13. maddesi ile CMK’nın 223. maddesinin 7. fıkras 7. fıkrası uyarınca sanıklar hakkındaki davaların reddine karar verilmesi gerekirken, sanıkların mahkûmiyetlerine hükmolunması,

Kanuna aykırı, sanıkların müdafileri ile sanıklar H. ve A.’ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA,

B- Sanık M. N. hakkındaki mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:

Sanık müdafiinin 10.10.2014 tarihli temyiz dilekçesinde sanığın öldüğünü bildirdiği ve UYAP aracılığı ile MERNİS’ten alınan güncellenmiş nüfus kayıt örneğinde sanığın hükümden sonra 19.09.2014 tarihinde öldüğünün belirtildiği anlaşıldığından; ölüp ölmediği kesin olarak belirlendikten sonra sanık hakkında hüküm kurulmasında zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları ile duruşmadaki sözlü savunması bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA,

C- Sanık M. U. hakkındaki mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 23.05.2006 tarihli talep yazısıyla sanık hakkında TCK’nın 13. maddesi gereğince yargılama yapılmasına izin verildiği anlaşıldığından, tebliğnamedeki izin alınması gerektiğine ilişkin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilen dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

TCK’nın 19. maddesindekiTCK’nın 19. maddesindeki, Türkiye’nin güvenliğine karşı ve zararına olarak veya Türk vatandaşına karşı ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi zararına işlenmiş suçlar hariç olmak üzere, “Türkiye’nin egemenlik alanı dışında işlenen suçlar dolayısıyla Türkiye’de yargılama yapılırken, Türk kanununa göre verilecek olan ceza, suçun işlendiği ülke kanununda öngörülen cezanın üst sınırından fazla olamaz” şeklindeki düzenleme karşısında; sanığın iştirak ettiği 18.07.2005 tarihinde Avusturya’da işlenen uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan dolayı, Avusturya’nın ilgili kanununda bu suç için öngörülen cezanın üst sınırı belirlendikten sonra, TCK’nın 19. maddesi dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, eksik araştırma ile karar verilmesi,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,

D- Sanıklar S. Y., H. İ., İ. K., H. Ç., Ö. K., A. T. ve L. T. hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesi:

Sanıkların savunmalarının aksine, 18.07.2005 ve 19.09.2005 tarihlerinde yurtdışında ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddelerle ilgilerinin olduğuna ya da bu suçları işleyen diğer sanıkların eylemlerine iştirak ettiklerine, dolayısıyla kendilerine isnat edilen suçları işlediklerine ilişkin, somut olay ve olgularla örtüşmeyen ve içeriği değişik anlamlara gelebilecek telefon konuşmaları dışında, kuşku sınırlarını aşan yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, sanıklar hakkında beraat yerine mahkûmiyet hükmü kurulması,

Sonuç: Kanuna aykırı, sanıkların müdafilerinin temyiz itirazları ile sanıklar S. Y., H. İ. ve Ö. K. müdafilerinin duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde olduğundan, sanıklar S. Y., H. İ., İ. K., H. Ç. ve Ö. K. yönünden resen de temyize tabi olan hükümlerin BOZULMASINA, 27.11.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS