0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

TCK Madde 188

(1) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç eden kişi, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve ikibin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilir.

(3) Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.(Ek cümle: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 27/3/2015-6638/11 md.)

a) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin eroin, kokain, morfin, bazmorfin, sentetik kannabinoid ve türevleri, sentetik katinon ve türevleri, sentetik opioid ve türevleri veya amfetamin ve türevleri olması (Değişiklik: 28.03.2023 T. 7445 sayılı Kanun m.17),

b) Üçüncü fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi, hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) (Değişik: 18/6/2014 – 6545/66 md.) Yukarıdaki fıkralarda gösterilen suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında, suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

(6) Üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanır. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/22 md.) Ancak, verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.

(7) Uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmi makamların iznine bağlı olan maddeyi ülkeye ithal eden, imal eden, satan, satın alan, sevk eden, nakleden, depolayan veya ihraç eden kişi, sekiz yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(8) Bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.



TCK Madde 188 Gerekçesi

Bu maddede, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imal ve ticareti suçuna ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Burada uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin nelerden ibaret bulunduğu tanımlanmadığı gibi, bunların teker teker gösterilmesi yoluna da gidilmemiştir. Bunun nedeni, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ve aynı etkiyi yapan ilâç ve sentetiklerin kötüye kullanılmalarının yaptırım altına alınarak güçlü bir sosyal savunmanın sağlanmasıdır. Böylece, psikotrop madde olarak, uyuşturucu veya uyarıcı etkisi yapan ve kişilerde bağımlılık meydana getiren bütün maddelerin, bu suçun konusunu oluşturacağı kabul edilmiştir.

Maddenin birinci fıkrasında, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak imal, ithal veya ihraç edilmesi, suç olarak tanımlanmıştır. Bu suç, bir kazanç elde etmek için işlenmektedir. Ancak, çoğu zaman bu suçun işlenmesi suretiyle ne kadar kazanç elde edildiği belirlenemediği gibi, elde edilen kazancın müsaderesi de mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, söz konusu suçun işlenmesi dolayısıyla, hapis cezasının yanı sıra, adlî para cezasına da hükmedilmesi uygun görülmüştür.

İkinci fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarıyla ilgili olarak bir milletlerarası ceza hukuku kuralına yer verilmiştir. Buna göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı fiilinin diğer ülke açısından ithal olarak nitelendirilmesi dolayısıyla bu ülkede yapılan yargılama sonucunda hükmolunan cezanın infaz edilen kısmı, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılacak yargılama sonucunda hükmolunan cezadan mahsup edilecektir. Türkiye’den yapılan uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı, karşı ülke açısından ithal oluşturmaktadır. Bu ülkede uyuşturucu veya uyarıcı madde ithali nedeniyle yargılama yapılması veya bir cezaya mahkûm olunması, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yargılama yapılmasına engel teşkil etmemektedir. Böylece, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti suçlarıyla ilgili olarak non bis in idem kuralına milletlerarası sahada geçerlilik tanınmamıştır. Ancak, Türkiye’den yapılan uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı karşı ülke açısından ithal oluşturduğu için, bu ülkede yapılan yargılama sonucunda mahkûm olunan hapis cezasının kurumda infaz edilen kısmının, Türkiye’de uyuşturucu veya uyarıcı madde ihracı dolayısıyla yapılan yargılama sonucunda mahkûm olunan hapis cezasından mahsup edilmesi gerekmektedir.

Üçüncü fıkrada, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre; uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve ikinci fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır. Bu suç dolayısıyla da, bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçlarda olduğu gibi, hapis cezasının yanı sıra adlî para cezası öngörülmüştür.

Maddenin dördüncü fıkrasına göre, uyuşturucu maddenin eroin, kokain, morfin veya bazmorfin olması, bir ve üçüncü fıkralarda tanımlanan suçların konu bakımından nitelikli unsurunu oluşturmaktadır ve bu fıkralara göre verilecek cezaların artırılmasını gerektirmektedir.

Beşinci fıkraya göre, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti suçlarının suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezaların artırılması gerekmektedir. Dikkat edilmelidir ki, bu durumda, suç işlemek amacına yönelik örgüt teşkil etmekten, kurulmuş örgütü yönetmekten, bu örgüte üye olmaktan dolayı ayrıca cezaya hükmedilmelidir.

Maddenin altıncı fıkrasında, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına ilişkin olarak yukarıdaki fıkralarda yer alan bütün hükümlerin, üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu veya uyarıcı madde etkisi doğuran her türlü madde açısından da uygulanacağı kabul edilmiştir.

Yedinci fıkraya göre, uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmamakla birlikte, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan ve ithal veya imali resmi makamların iznine bağlı olan maddenin ülkeye sokulması, imal edilmesi, satılması, satın alınması, nakledilmesi, depolanması veya ihraç edilmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Dikkat edilmelidir ki, bu suçun konusu, uyuşturucu veya uyarıcı madde üretiminde kullanılan maddelerdir ve bunlar uyuşturucu veya uyarıcı etki doğurmazlar; ancak bu maddelerin ithal ve imalinin resmi makamların iznine bağlı olması gerekir. Söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur ve bu seçimlik hareketlerden birinin gerçekleşmesiyle suç oluşacaktır. Ancak bunlardan birkaçının bir olayda gerçekleşmesi hâlinde bir suçun işlendiğini kabul etmek gerekir.

Maddenin son fıkrasında, bu maddede tanımlanan suçların tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi, bu suçların kişi bakımından nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir ve verilecek cezaların bu hükme göre artırılması gerekmektedir.


TCK 188 (Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu) Emsal Yargıtay Kararları


Ceza Genel Kurulu - Karar: 2019/114

  • TCK 188
  • Uyuşturucu madde ticareti suçu ile uyuşturucu madde kullanma suçu arasındaki fark nedir?
  • Sanıktan ele geçirilen sentetik kannabinoid türü uyuşturucu maddenin ayrı ayrı paketler içerisinde toplam 13 parça hâlinde olması, her bir paketteki uyuşturucu madde gramajlarının yaklaşık aynı miktarlarda bulunması, sanığın bu maddelerle akşam saatlerinde arkadaşı olan tanık M. ile birlikte sokakta motosiklet ile gezerken yakalanması karşısında; sanığın, suç konusu uyuşturucu maddeyi kullanmak için satın aldığına ilişkin savunmasına itibar edilemeyeceğinden, ticaret amacıyla bulundurduğunun kabulü gerekmektedir.

Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 06.03.2012 tarihli ve 387-75 sayılı, 20.02.2018 tarihli ve 10-57 sayılı, 22.11.2018 tarihli ve 723-562 sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, hangi maksada matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır. Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir.

İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya iş yerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler hâlinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli belirtilerdir.

Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktarıdır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları göz önüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları hâlinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.

Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimalile değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimalile dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları birlikte değerlendirildiğinde;

31.05.2013 tarihinde saat 20.30 sıralarında B. Mahallesi E. Sokak üzerinden D. Caddesi istikametine seyir hâlinde olan ekiplerin, karşı istikametten gelen sanık S.G.’nin kullandığı, tanık M.’nin de bulunduğu motosikleti anons etmek suretiyle durdurdukları, sanığın başındaki kaskı çıkarıp motosikletin üzerine koyduğu sırada kaskın içerisine bir poşet bıraktığının görülmesi üzerine poşetin içerisinden 13 paket hâlinde uyuşturucu madde ele geçirildiği anlaşılan olayda; sanıktan ele geçirilen sentetik kannabinoid türü uyuşturucu maddenin ayrı ayrı paketler içerisinde toplam 13 parça hâlinde olması, her bir paketteki uyuşturucu madde gramajlarının yaklaşık aynı miktarlarda bulunması, sanığın bu maddelerle akşam saatlerinde arkadaşı olan tanık M. ile birlikte sokakta motosiklet ile gezerken yakalanması karşısında; sanığın, suç konusu uyuşturucu maddeyi kullanmak için satın aldığına ilişkin savunmasına itibar edilemeyeceğinden, ticaret amacıyla bulundurduğunun kabulü gerekmektedir.

Öte yandan, kendisinden ayrı ayrı kâğıda sarılı paketlerde, satışa hazır ve 13 parça hâlinde uyuşturucu madde ele geçirilen sanığın, uyuşturucu madde kullandığını açıklaması nedeniyle, hakkında ayrıca “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan dava açılmış ise de uyuşturucu madde kullanımının teknik yöntemlerle saptanmadığı da dikkate alındığında, suç konusu uyuşturucu maddeyi içmek için bulundurduğuna yönelik savunmasının, uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu gizlemeye ve bu suçun cezasından kurtulmaya yönelik olduğunun, bu bağlamda kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun sübut bulmadığının kabulü gerekmektedir.


Ceza Genel Kurulu 2017/723 E. , 2018/562 K.

  • TCK 188
  • Uyuşturucu madde ticareti suçunun unsurları
  • Üzerindeki montunun sol dış cebinde bulunan poşette bir kısmı plaka, bir kısmı ise toz hâlinde ve ayrı ayrı şeffaf poşetler içerisinde toplam 17 parça hâlinde suç konusu esrarların ele geçirilmesi, her bir şeffaf poşetteki esrar gramajlarının yaklaşık aynı miktarlarda olmaları nedeniyle sanığın suç konusu uyuşturucu maddeleri ticaret amacıyla bulundurulduğunun kabulü gerekmektedir.

5237 sayılı TCK’nın “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin suç ve hüküm tarihininde yürürlükte bulunan 3. fıkrası; “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” biçiminde olup, madde gerekçesinde de vurgulandığı gibi üçüncü fıkrada, uyuşturucu ve uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre; uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, sevk edilmesi, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve ikinci fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır. Fıkradaki suçun oluşabilmesi için maddede belirtilen seçimlik hareketlerden herhangi birisinin yapılmış olması gerekir.

Aynı Kanun’un “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak” başlıklı 191. maddesinin suç ve hüküm tarihininde yürürlükte bulunan 1. fıkrası ise; “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş olup, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak fiilleri suç olarak tanımlanmıştır. Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 06.03.2012 tarihli ve 387-75 sayılı ile 20.02.2018 tarihli ve 10-57 sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, hangi maksada matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır.

Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir. İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya iş yerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler hâlinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli belirtilerdir.

Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktarıdır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları göz önüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları hâlinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.

Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konuları birlikte değerlendirildiğinde;

Yapılan istihbarat çalışmaları sırasında “…. İkiz Sokak içerisinde, 55-60 yaşlarında, kır saçlı, 165-170 cm boylarında, düzgün giyimli, Mustafa isminde bir şahsın uyuşturucu madde sattığı” bilgisine ulaşan ve bahsi geçen yere giderek eşkâl bilgileri belirtilen şahsı beklemeye başlayan görevlilerin, bir süre sonra eşkâle uygun sanığı sokak içerisinde görüp izlemeye ve takip etmeye başladıkları, sanığın sürekli olarak cep telefonu ile görüştüğünü, sokak içerisinde dolaştığını, bir süre sonra bahse konu sokaktan çıkıp yaya olarak hızlı bir şekilde uzaklaşmaya başladığını gördükleri, görevlilerce takibine devam edilen sanığın 500 metre kadar ileride etrafına bakındığını ve tedirgin olduğunun gözlendiği, Akdeniz Caddesi üzerinde bulunan Şenol Güneş Parkı önüne geldiğinde ise aniden hızlandığı görülen sanığın görevlilerce durdurulduğu, yapılan kaba üst yoklamasında montunun sol dış cebinde bulunan poşette toplam 17 parça esrar ele geçirildiği, Erciyes Polis Merkezi Amirliğinde yapılan üst aramasında ise pantolon ve montunun ceplerinde dağınık vaziyette toplam 560 ABD doları ile 1000 Türk Lirası bulunduğu anlaşılan olayda; yapılan istihbarat çalışmaları sonucunda uyuşturucu madde sattığı bilgisine ulaşılan sanığın ismi, yaşı, saç rengi, boyu ve giyimi ile uyuşturucu satışı yaptığı yere ilişkin bilgi elde edilmesi, istihbarat bilgisinin doğruluğunu araştırmak üzere adı geçen yere giden görevlilerin, bir süre sonra edinilen eşkâl bilgisi ile uyumlu olduğu görülen sanığın geldiğini, sürekli olarak cep telefonu ile görüşüp sokak içerisinde dolaştığını görmeleri, sokaktan çıkarak hızlı bir şekilde uzaklaşmaya başladığı görülen ve görevlilerce takibe alınan sanığın sürekli olarak etrafına bakınıp tedirgin olduğunun ve kısa bir süre sonra aniden hızlandığının görülmesi, üzerindeki montunun sol dış cebinde bulunan poşette bir kısmı plaka, bir kısmı ise toz hâlinde ve ayrı ayrı şeffaf poşetler içerisinde toplam 17 parça hâlinde suç konusu esrarların ele geçirilmesi, her bir şeffaf poşetteki esrar gramajlarının yaklaşık aynı miktarlarda olmaları, sanığın görevlilerce görüldüğü İkiz Kardeşler Sokaktan çıkıp yaya olarak uzaklaşması sonrasında durdurulduğu yer olan Şenol Güneş Parkının ikametinin aksi istikametinde olması karşısında; sanığın, suça konu uyuşturucu maddeleri kullanmak için satın aldığına ve evine doğru giderken yakalandığına ilişkin savunmasına itibar edilemeyeceği anlaşıldığından, sanığın suç konusu uyuşturucu maddeleri ticaret amacıyla bulundurulduğunun kabulü gerekmektedir.

Öte yandan, üst yoklamasında ayrı ayrı şeffaf poşetlerde, satışa hazır ve 17 parça hâlinde esrar ele geçirilen sanığın, uyuşturucu madde kullandığının teknik yöntemlerle de saptanmadığı dikkate alındığında, suç konusu uyuşturucu maddeleri içmek için bulundurduğuna yönelik savunmasının, uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu gizlemeye ve bu suçun cezasından kurtulmaya yönelik olduğunun, bu bağlamda kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun sübut bulmadığının kabulü gerekmektedir. Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin, sanığın; uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyeti yerine beraatine, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ise beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir.


Ceza Genel Kurulu 2018/10 E. , 2018/57 K.

  • TCK 188
  • Uyuşturucu madde ticareti suçu
  • Suç konusu esrarın toplam altı parça hâlinde olması ve poşetlerde ele geçirilen esrar dışındaki diğer esrarların küçük paketçikler şeklinde iki adet folyoya, gazete kağıdına ve beyaz renkli kağıda sarılı olarak özenle hazırlanıp satışa hazır vaziyette bulundurulması karşısında; sanığın suç konusu esrarı kullanmak amacıyla bulundurduğuna ilişkin savunmasının suç ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu ve eyleminin uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.

5237 sayılı TCK’nun “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 188. maddesinin suç ve hüküm tarihininde yürürlükte bulunan 3. fıkrası; “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, beş yıldan onbeş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” biçiminde olup, madde gerekçesinde de vurgulandığı gibi üçüncü fıkrada, uyuşturucu ve uyarıcı madde ticaretine ilişkin çeşitli fiiller, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır. Buna göre; uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satışı, satışa arzı, başkalarına verilmesi, sevk edilmesi, nakli, depolanması ya da kazanç amacıyla satın alınması, kabul edilmesi veya bulundurulması, bir ve ikinci fıkralara göre ayrı bir suç oluşturmaktadır. Fıkradaki suçun oluşabilmesi için maddede belirtilen seçimlik hareketlerden herhangi birisinin yapılmış olması gerekir.

Aynı Kanunun “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak” başlıklı 191. maddesinin suç ve hüküm tarihininde yürürlükte bulunan 1. fıkrası ise; “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş olup, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak fiilleri suç olarak tanımlanmıştır. Uyuşturucu madde bulundurma eyleminin, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçunu mu, yoksa uyuşturucu madde ticareti suçunu mu oluşturduğunun tespitinde belirgin rol oynayan husus, bulundurmanın amacıdır. Ceza Genel Kurulunun 15.06.2004 gün ve 107-136 ile 06.03.2012 gün ve 387-75 sayılı kararları başta olmak üzere bir çok kararında da belirtildiği üzere, uyuşturucu madde bulundurmanın, hangi maksada matuf olduğunun belirlenmesinde dikkate alınması gereken ve öğreti ile uygulamada da kabul görmüş olan bazı kriterler bulunmaktadır.

Bunlardan ilki; failin bulundurduğu uyuşturucu maddeyi başkasına satma, devir veya tedarik etmek hususunda herhangi bir davranış içine girip girmediğidir. İkinci kriter, uyuşturucu maddenin bulundurulduğu yer ve bulunduruluş biçimidir. Kişisel kullanım için uyuşturucu madde bulunduran kimse, bunu her zaman kolaylıkla erişebileceği bir yerde, örneğin genellikle evinde veya iş yerinde bulundurmaktadır. Buna karşın uyuşturucunun ev veya iş yerine uzakta, çıkarılıp alınması güç ve zaman gerektiren depo, mağara, samanlık gibi bir yere gizlemesi kullanma dışında bir amaçla bulundurulduğunu gösterebilir. Yine, uyuşturucunun çok sayıda özenli olarak hazırlanmış küçük paketçikler halinde olması, her paketçiğin içine hassas biçimde yapılan tartım sonucu aynı miktarda uyuşturucu madde konulmuş olması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde veya yakınında, hassas terazi ve paketlemede kullanılan ambalaj malzemelerinin bulunması, kullanım dışında bir amaçla bulundurulduğu hususunda önemli belirtilerdir.

Üçüncü kriter de, bulundurulan uyuşturucu maddenin çeşit ve miktardır. Uyuşturucu madde kullanan kimse genelde bir ya da benzer etki gösteren iki değişik uyuşturucu maddeyi bulundurur. Bu nedenle değişik nitelikte ve farklı etkileri olan eroin, kokain, esrar ve amfetamin içeren tabletleri birlikte bulunduran sanığın bunları satmak amacıyla bulundurduğu kabul edilebilir. Kişisel kullanım için kabul edilebilecek miktar, kişinin fiziksel ve ruhsal yapısı ile uyuşturucu veya uyarıcı maddenin niteliğine, cinsine ve kalitesine göre değişiklik göstermekle birlikte, Adli Tıp Kurumunun mütalaalarında esrar kullananların her defasında 1-1,5 gram olmak üzere günde üç kez esrar tüketebildikleri bildirilmektedir. Esrar kullanma alışkanlığı olanların bunları göz önüne alarak, birkaç aylık ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda esrar maddesini ihtiyaten yanlarında veya ulaşabilecekleri bir yerde bulundurabildikleri de adli dosyalara yansıyan ve bilinen bir husustur. Buna göre, esrar kullanan faillerin olağan sayılan bu süre içinde kişisel olarak kullanıp tüketebilecekleri miktarın üzerinde esrar maddesi bulundurmaları halinde, bulundurmanın kişisel kullanım amacına yönelik olmadığı kabul edilmelidir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Gaziantep Narkotik Büro Amirliği görevlilerince yapılan istihbarat çalışmaları neticesinde, sanığın evinde yüklü miktarda uyuşturucu madde bulundurduğu bilgisinin elde edilmesi üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığından alınan yazılı arama emri ile sanığın ikametinde yapılan aramada; girişe göre sağ tarafta bulunan odadaki iki ayrı siyah poşet ve aynı oda içindeki minderin altında dört pakette olmak üzere toplam altı parça hâlinde farklı miktarlardaki uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği olayda; uyuşturucu maddelerin aynı oda içerisinde iki ayrı yerde ele geçirilmesi, suç konusu esrarın toplam altı parça hâlinde olması ve poşetlerde ele geçirilen esrar dışındaki diğer esrarların küçük paketçikler şeklinde iki adet folyoya, gazete kağıdına ve beyaz renkli kağıda sarılı olarak özenle hazırlanıp satışa hazır vaziyette bulundurulması karşısında; sanığın suç konusu esrarı kullanmak amacıyla bulundurduğuna ilişkin savunmasının suç ve cezadan kurtulmaya yönelik olduğu ve eyleminin uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.


Ceza Genel Kurulu 2014/843 E. , 2015/280 K.

  • TCK 188
  • Uyuşturucu madde ticareti suçunda zincirleme suç
  • Olayda adli kolluk görevlileri ile sanık arasında gerçek anlamda bir alım satım sözkonusu olmadığından ve adli kolluk görevlilerince sanıktan yapılan ilk alımla sanığın “satmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma” suçuna ilişkin olarak delillendirme işlemi yapıldığından, sanıktan yapılan sonraki alımların TCK’nun 43. maddesi kapsamında ayrı suç oluşturduğunun kabulü mümkün değildir.

Adli kolluk görevlilerince 02.06.2012 tarihinde sanıktan eroin satın alınmasından sonra, onüç gün içerisinde toplam üç kez daha eroin satın alınmıştır.

Adli kolluk görevlilerinin amaçları, uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak değil, sanığın bulunduğu mahalde uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapan kişileri tespit ederek, bu suça ilişkin delilleri toplamak olup, sanıktan aldıkları eroini devralma ve mal edinme iradeleri bulunmadığından, olayda gerçek bir alım satım sözkonusu olmayıp, gerçekleştirilen eylem sanığın suçunu delillendirme işlemidir.

Kolluk görevlilerince, öncelikle suç işlenmesinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması, suç işlenmesinden sonra ise işlenmiş olan suçun tespit edilerek, bu konudaki delillerin toplanması ve suç işlediği belirlenen kişinin başka bir suç işlemeye yönlendirilmeden yakalanıp adalet önüne çıkarılması gerekirken, şüphelinin ceza sorumluluğunu arttıracak şekilde davranışlarda bulunmaları halinde gerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. maddesinde düzenlenen “hukuk devleti” ilkesi, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde hüküm altına alınan “adil yargılanma” hakkı ihlal edilmiş olacaktır.

Adli kolluk görevlilerince şüphelinin suç ortağı ya da ortaklarının olup olmadığı veya başka bir yerde gizlediği uyuşturucu veya uyarıcı madde bulunup bulunmadığını tespit etmek gibi nedenlerle, şüphelinin ilk alımdan sonra yakalanmayarak görevlilerce birden fazla alım yapılması durumunda da, esasen tek bir alım olayı ile şüphelinin satmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçu ve suçunun delilleri ortaya çıktığından, şüphelinin sonraki alımlara konu uyuşturucu veya uyarıcı maddeyi önceki alımlardan sonra temin ettiğine ilişkin delil bulunmadığı ahvalde, satmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmanın temadi ettiği kabul edilip, hareketin en ağırına göre ceza verilecek, birden fazla alım olduğundan bahisle TCK’nun 43. maddesi gereğince zincirleme suç hükümleri uygulanmayacaktır. Adli kolluk görevlilerince, 02.06.2012 tarihinde sanıktan eroin alınması üzerine, sanığın “satmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma” suçu ve bu suça ilişkin deliller tamamen ortaya çıkmıştır. Adli kolluk görevlilerinin daha sonra aldıkları eroinleri, sanığın ilk satıştan sonra temin ettiğine ilişkin bir delil de bulunmamaktadır. Olayda adli kolluk görevlileri ile sanık arasında gerçek anlamda bir alım satım sözkonusu olmadığından ve adli kolluk görevlilerince sanıktan yapılan ilk alımla sanığın “satmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma” suçuna ilişkin olarak delillendirme işlemi yapıldığından, sanıktan yapılan sonraki alımların TCK’nun 43. maddesi kapsamında ayrı suç oluşturduğunun kabulü mümkün değildir.

Nitekim Ceza Genel Kurulunun 28.04.2015 gün ve 848-136 sayılı kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır. Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün, uyuşturucu madde ticareti suçundan sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanma şartları bulunmadığının gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.


Ceza Genel Kurulu 2020/327 E. , 2021/145 K.

  • TCK 188
  • Uyuşturucu madde satışı camiye 200 metre yakın yerde gerçekleşmişse de uyuşturucunun araç içerisinde umuma kapalı bir şekilde satılması nedeniyle TCK m.188/4-b gereği artırım hükmü uygulanamaz. Ancak, bu durum TCK m.61 gereği cezanın artırılması nedeni yapılmalıdır.

Sanık tarafından tanık …’e yapılan uyuşturucu madde satışı, TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendinde belirtilen yerlerden olan ibadethaneye (Çardak Camisi) iki yüz metreden yakın mesafe içinde meydana gelmiş ise de; eylemin “umumi veya umuma açık yer” olarak kabul edilemeyecek olan “araç içerisinde” gerçekleşmesi ve kanun koyucunun düzenlemede açıkça eylemin “umumi veya umuma açık yerlerde” işlenmesini artırım nedeni olarak öngörmüş olması, somut olayda aracın “umuma açık yer” olarak kullanıldığını gösterir bir durumun (Örnek; köfte/kokoreç gibi gıda satışı yapılan bir araç) bulunmaması, söz konusu maddenin düzenlenmesinden hareketle aracın bulunduğu yerin “umumi” yer olduğu kabul edilerek yapılacak bir yorumun ise suç ve ceza içeren hükümlerin neredeyse kıyasa yol açacak şekilde geniş yorumlanması anlamına geleceği ve TCK’nın 2. maddesinin 3. fıkrasının son cümlesinde belirtilen “…Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.” düzenlemesine aykırılık oluşturacağı gözetildiğinde, sanık hakkında hükmolunan cezadan TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca artırım yapılamayacağının kabulü gerekmektedir.

Öte yandan; TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendinde belirtilen madde kapsamında kalan yerlerde gerçekleştiği tespit edilmesine rağmen somut olayda olduğu gibi uyuşturucu madde satışının “umumi veya umuma açık yer” kabul edilemeyecek bir yerde işlendiği anlaşılan durumlarda, TCK’nın 61. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen “suçun işleniş biçimi, işlenmesinde kullanılan araçlar, işlendiği zaman ve yer” hususları ile TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca öngörülen artırım oranı da gözetilerek temel cezanın belirlenmesi gerektiği de dikkate alınmalıdır.


Ceza Genel Kurulu 2017/344 E. , 2020/140 K.

  • TCK 188
  • Sanığın hassas terazide kalıntısı tespit edilen eroini “kullanma dışında bir amaçla” bulundurduğuna dair dosya kapsamı itibarıyla somut herhangi bir delil olmadığı gibi terazide tespit edilen eroin bulaşığının ne zaman ve ne şekilde oluştuğuna dair herhangi bir bilginin de bulunmaması dikkate alındığında, uyuşturucu madde ticareti suçu nedeniyle cezalandırılması mümkün değildir.

16.09.2015 tarihinde mahkemeden alınan iletişimin tespiti kararıyla (2) ay süreyle takip edilen, 17.11.2015 tarihinde hakkındaki iletişimin tespiti kararı (1) ay süreyle uzatılan, yakalandığı 23.12.2015 tarihine kadar tespit edilen telefon görüşmelerinden yalnızca 28.09.2015 tarihli iki adet suç unsuru içeren görüşmesi bulunan, hakkındaki teknik araçlarla izleme kararı süresince şüphe uyandıracak herhangi bir eylemi tespit edilemeyen, ikametinde ele geçirilen eroin bulaşıklı hassas teraziyi evinde ve bazende iş yerine götürerek kullandığını söyleyen, adli sicil kaydı itibarıyla kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verildiği anlaşılan ve uyuşturucu madde kullandığını savunan sanığın, üç ayı aşan bir süre takip edilmesine rağmen bu süreçte suç unsuru teşkil edebileceği değerlendirilen 28.09.2015 tarihli görüşmeleri dışında başka herhangi bir görüşmesinin ve teknik araçla izleme kararı süresince de uyuşturucu madde ticareti yaptığı şüphesini uyandıracak herhangi bir eyleminin tespit edilememesi, sanığın terazide kalıntısı tespit edilen eroini “kullanma dışında bir amaçla” bulundurduğuna dair dosya kapsamı itibarıyla somut herhangi bir delil olmadığı gibi terazide tespit edilen eroin bulaşığının ne zaman ve ne şekilde oluştuğuna dair herhangi bir bilginin de bulunmaması dikkate alındığında, bu konuda oluşan şüphenin sanık aleyhine değerlendirilemeyeceği ve sanık hakkında TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının uygulama koşullarının oluşmadığı,

Öte yandan, 28.09.2015 tarihinde esrar sattığı anlaşılan sanığın ikametinde o tarih itibarıyla suçun delillerinin tespiti amacıyla herhangi bir arama işlemi yapılmadığı dikkate alındığında; 23.12.2015 tarihinde evinde ele geçirilen suç konusu net 12,5 gram esrarı, 2-3 ay kadar önce 300-350 gram olarak Diyarbakır’dan aldığını ve 28.09.2015 tarihinde …’e verdiği esrardan kalanlar olduğunu söyleyen sanığın savunmalarının aksine, 28.09.2015 tarihinden sonra temin ettiğine dair somut bir delil bulunmadığı, bu konuda oluşan şüphenin de sanık aleyhine değerlendirilemeyeceği, bu hâliyle sanığın 28.09.2015 ile 23.12.015 tarihleri arasında süre gelen eyleminin bütünüyle “uyuşturucu maddeyi satışa arz etme” suçunu oluşturduğu, aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesinin söz konusu olmaması nedeniyle sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı, kabul edilmelidir.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/2194 Karar: 2017/3942 Tarih: 21.09.2017

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

Gerekçeli karar başlığında suç tarihleri, “09.01.2014 - 07.01.2014 - 09.01.2014- 01.11.2013” olarak yazılmış ise de, “02.11.2013, 04.11.2013, 22.11.2013, 25.11.2013, 26.11.2013, 27.11.2013, 28.11.2013, 10.12.2013, 15.12.2013, 07.01.2014” olarak mahkemesince düzeltilmesi mümkün görülmüştür.

Sanık … hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik olarak, sanığın 09.09.2015 tarihli itiraz dilekçesi hakkında itiraz merciince karar verilmesi mümkün görülmüştür.

A-) Sanık … hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçlarından, sanıklar …, …, …, … ve … hakkında suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, sanıklar …, …, …, … ve … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesi:

Atılı suçu örgüt faaliyeti çerçevesinde işleyen sanıklar… hakkında TCK’nın 58/9. maddesi gereğince cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezasının infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmemiş ise de; örgüt yöneticisi ve mensubu olan sanıklar hakkında mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak bu durumun infaz aşamasında dikkate alınmasının mümkün olduğu kabul edilmiştir.

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanıklar … ve müdafileri, sanık … müdafii ile sanıklar …‘in yerinde görülmeyen temyiz itirazları ile sanıklar … müdafilerinin duruşmadaki savunmalarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, hükmolunan hapis cezalarının süresi ile tutuklama tarihine göre sanıklar … ve … hakkındaki salıverilme isteklerinin ve hükmolunan hapis cezasının süresine göre sanık … hakkındaki adli kontrol kararının kaldırılması talebinin reddine,

B-) Sanıklar … ve … hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesi:

Olay tutanakları, iletişimin tespiti tutanakları, sanıkların savunmaları ve dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelere göre; sanıkların eyleminin “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma” suçunu oluşturduğu gözetilmeden “suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme” suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,

Yasaya aykırı, sanık … ve müdafii ile sanık …‘in temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan hükümlerin BOZULMASINA,

C-) Sanık … hakkında:

a-) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:

Olay tutanağı, iletişimin tespiti tutanakları, sanık savunması ve dosya kapsamındaki tüm bilgi ve belgelere göre; sanığın atılı suçu işlediğine dair mahkûmiyeti için yeterli nitelikte, her türlü kuşkudan uzak, inandırıcı ve kesin kanıt bulunmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA,

b-) Suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçlarından kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenin dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

“a” bendindeki bozma nedeni dikkate alınarak, sanığın eyleminin örgüt kapsamında işlenmediği gözetilmeksizin, nin 188. maddesinin 5. fıkras 5. fıkrası uygulanmak suretiyle fazla cezaya hükmolunması,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları ile müdafiinin duruşmadaki savunması bu sebeple yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA,

D-) Sanık … hakkında suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:

1-) Sanığa isnat olunan suç için TCK’nın 188. maddesinin suç tarihinde yürürlükte olan 3. fıkrasında öngörülen hapis cezasının alt sınırının 5 yıl olduğu gözetilmeden, sanığın sorgusunun istinabe yoluyla yapılması suretiyle CMK’nın 196. maddesinin 2. fıkras 2. fıkrasına aykırı hareket edilmesi,

2-) Sanığın, telefon konuşmalarının kendisine ait olmadığını söylemesi karşısında;

Ses kayıtları getirtilip dinletilerek kendisine ait olup olmadığının sorulması, telefon konuşmalarındaki seslerin kendisine ait olmadığını belirtmesi halinde; ses örnekleri alınarak, ses kayıtlarının sanığa ait olup olmadığı konusunda Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’ne veya uzman bir kurum ya da kuruluşa ses analizi yaptırılarak rapor alınması,

3-) Kabule göre; iddianamede ve Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünde TCK’nın 188. maddesi 4. fıkras 4. fıkrasının uygulanması istenmediği halde, ek savunma hakkı verilmeden sanık hakkında bu maddenin uygulanması suretiyle 5271 Sayılı CMK’nın 226. maddesine aykırı davranılması,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları ile duruşmadaki savunması bu sebeple yerinde olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA,

E-) Sanık … hakkında suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:

1-) Sanığa isnat olunan suç için TCK’nın 188. maddesinin suç tarihinde yürürlükte olan 3. fıkrasında öngörülen hapis cezasının alt sınırının 5 yıl olduğu gözetilmeden, sanığın sorgusunun istinabe yoluyla yapılması suretiyle CMK’nın 196. maddesinin 2. fıkras 2. fıkrasına aykırı hareket edilmesi,

2-) İddianamede ve Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünde TCK’nın 188. maddesi 4. fıkras 4. fıkrasının uygulanması istenmediği halde, ek savunma hakkı verilmeden sanık hakkında bu maddenin uygulanması suretiyle 5271 Sayılı CMK’nın 226. maddesine aykırı davranılması,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA,

F-) Sanık … hakkında suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:

Sanık hakkında “suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma” suçundan dava açıldığı, “suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan usulüne uygun şekilde açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden, bu suçtan da mahkûmiyet hükmü kurulması,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sanık hakkında İstanbul 3 numaralı Hakimlik ( 10. maddesiyle görevli) tarafından verilen 09.01.2014 tarihli, 2014/3 sorgu, 2013/2094 soruşturma numaralı, CMK’nın 109/3-a ve b maddesi gereğince “yurt dışına çıkış yasağı” ve “imza atma” adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına, bu konuda ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılmasına, 21.09.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/651 Karar : 2018/4305 Tarih : 16.10.2018

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

A-Sanık … hakkındaki hükmün incelenmesinde;

Hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesinden sonra, sanığın cezaevinden gönderdiği 05/10/2017 tarihli dilekçesinde “ … dosyamın onanmasını rica ederim.” ve cezaevinde verdiği 16/08/2018 tarihli ifadesinde “Ben temyiz talebimden vazgeçip, dosyamın onanmasını istiyorum” şeklindeki taleplerinin, temyiz isteğinden vazgeçme niteliğinde olduğu anlaşıldığından, temyizden vazgeçme nedeniyle hükmün İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,

B-Sanık … hakkındaki hükmün incelenmesinde;

Dosya kapsamından, sanığın suça konu eroini, TCK’nın 188/4-b maddesi uyarınca okula iki yüz metreden yakın mesafe içinde sattığı anlaşıldığı halde; somut olayda uyuşturucu madde ticareti suçunun, TCK’nın 188/4-a ve 4-b bentlerinde düzenlenen birden fazla nitelikli halinin gerçekleştiği dikkate alınarak; aynı Kanun’un 61. maddesi uyarınca temel cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların eleştiri dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, hükmolunan ceza miktarı ve tutuklama tarihine göre sanık hakkındaki salıverilme talebinin reddine, 16/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/6928 Karar : 2018/4000 Tarih : 4.10.2018

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas kabul edilen Kocaeli 6. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/04/2015 tarihinde kesinleşen, 16/04/2015 tarihli, 2015/112 esas ve 276 karar sayılı ilamı, Uyap üzerinden “başka birimden gerekçeli karar görüntüleme” ekranından incelendiğinde, sanık hakkında TCK’nın 86/1, 87/3, 29, 62 ve 51. maddeleri uyarınca hükmedilen 8 ay 22 gün hapis cezasının ertelendiği ve 2 yıl denetim süresi belirlendiği anlaşılmakla; sanık hakkında TCK’nın 86/1. maddesi yanında; 87/3. maddesi uygulanmış olup, ilama konu suçun, 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. uyarınca “uzlaştırma” kapsamında bulunmadığı anlaşılmakla, tebliğnamede bu hususa yönelen bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

1-Hükme esas alınan; Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 23/10/2015 tarihli, 2015/1346 değişik iş sayılı iletişimin tespiti kararı ile bu karara dayanılarak düzenlenen ve Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı Adli Emanetinin 2015/3180 sırasında kayıtlı bulunan iletişimin tespiti çözüm tutanaklarının denetime olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örnekleri dosya içerisine getirtilmeden karar verilmesi suretiyle CMK’nın 217. maddesine aykırı davranılması,

2-Kabule göre de;

a)Dosya kapsamından, sanığın suçlamaları kabul etmediği; olay tarihinde sanıktan kullanmak için net 0,4 gram “sentetik kannabinoid” temin ettiği ve kolluk görevlilerini görünce yere attığı iddia edilen tanık …‘un, aşamalarda istikrarlı şekilde “ele geçen uyuşturucu maddelerin kendisine ait olmadığını,”; kollukta müdafii huzurundaki ifadesinde ise “polisi görünce yere bir şey atmadığını, sanığın, o sırada yanlarında bulunan Emrullah’a ne olduğunu bilmediği bir şey verdiğini,” beyan ettiği; tanık Emrah’ın yanında bulunan ve kendisinde uyuşturucu madde ele geçmeyen tanık Serhat’ın da kollukta müdafii huzurunda alınan ifadesinde, tanık Emrah’ın beyanını destekler şekilde “sanığın, kendilerine uyuşturucu madde temin etmediğini, yanlarında bulunan diğer tanık Emrullah’a uyuşturucu madde verdiğini gördüğünü” belirttiği; 07/11/2015 tarihli olay tutanağının içeriğinde ise, “sanık …‘nin parkta bulunan üç şahsın yanına giderek, onlarla görüşüp bir şeyler alıp verdiği” ifadesine yer verilmekle birlikte, fiziki takibe konu alışverişe kimlerin katıldığına dair teşhise yarar bilgilerin bulunmadığı anlaşılmakla, 07/11/2015 tarihli “olay, fiziki takip, üst arama, rızaen teslim, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağında” imzası bulunan tutanak düzenleyicilerin usulüne uygun şekilde duruşmaya davet edilerek,

somut olaya ve özellikle “sanık … ile parkta bulunan hangi şahıslar arasında alışveriş gereçekleştiğine” ilişkin tanık sıfatı ile ayrıntılı beyanlarının alınmasından sonra, sonucuna göre sanık hakkında TCK’nın 188/4-a maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik araştırma ile hüküm kurulması,

b)Sanık hakkında TCK’nın 188/4-a maddesi uyarınca arttırım uygulanırken, maddi hata sonucu madde numarasının hüküm fıkrasında gösterilmemesi,

c)Sanığın, olay tarihinde birden fazla kez uyuşturucu madde satışı gerçekleştirdiği kabul edildiği halde, sanık hakkında zincirleme suç hükümlerini düzenleyen TCK’nın 43. maddesinin uygulanmaması,

d)24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararına yanlış anlam verilerek, 5237 sayılı TCK’nın 53/1-b maddesinin uygulanmaması,

e)Suç konusu uyuşturucu maddelerin tamamının analiz sırasında kullanıldığı ve şahit numune alınmadığı dolayısı ile müsadere talebinin konusuz kaldığı gözetilmeden, TCK’nın 54/4. maddesi uyarınca “adli emanetteki uyuşturucu maddeler ve şahit numunenin” müsaderesine karar verilmesi,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden diğer yönleri incelenmeyen hükmün BOZULMASINA, CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, suçun niteliği ile tutuklu kalınan süre, hükmolunan cezanın süresi, bozma sebebine ve tutuklama koşullarında bir değişiklik bulunmamasına göre sanık hakkındaki tahliye talebinin reddine, 04/10/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/938 Karar : 2018/3955 Tarih : 3.10.2018

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

5271 sayılı CMK’nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler dikkate alınarak, CMK’nın 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri ile temyiz dilekçesinde;

Sanık müdafiilerinin; “ele geçen maddeler üzerinde parmak izi incelemesi yapılmadığını, tanıklar … ile …’nun mahkemede beyanlarının alınmadığını, sanık ve tanıkların HTS kayıtlarının getirtilmesi gerektiğini, uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği yerde keşif yapılmadan karar verildiğini, tutanak tanıklarının dinlenmediğini, sanığın ceza sorumluluğunun var olup olmadığına ilişkin rapor alınmadığını, sanığın başka bir suçtan tutuklu olması nedeniyle duruşmadan bağışık tutulma yönünde bir talebi de olmadığı halde hükmün sanığın yokluğunda verildiğini, TCK’ nın 62. maddesinin uygulanmamasının hakkaniyete ve Yargıtay İçtihatlarına aykırı olduğunu ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi kararının hukuka aykırı olduğunu” belirtmeleri karşısında, temyiz isteminin CMK’nın 294/2. maddesi kapsamında olduğu ve hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek yapılan incelemede,

27.03.2015 tarih ve 6638 sayılı Kanunun 11. maddesiyle 5237 sayılı TCK’nın 188. maddesinde yapılan düzenlemeye göre 4. fıkranın a) ve b) bentlerinin aynı fiille ihlal edilmesi durumunda hükmedilen temel cezanın bir kez artırılabileceği, ancak birden çok bentte düzenlenen kuralın ihlal edilmiş olması nedeniyle temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

1- Ceza ve İnfaz Kurumunda başka bir suçtan tutuklu olduğu anlaşılan sanığın ve müdafiinin duruşmadan bağışık tutulma hususunda beyanı olmaksızın, son oturumda hazır bulundurulmaksızın yokluğunda yargılamaya devam edilip hükümlülüğüne karar verilerek savunma hakkının kısıtlanması,

2-Sanığın savunmasında, olay yeri yakınında yerde bulunan uyuşturucu maddenin kendisine ait olmadığını, suç yerine kullanmak için uyuşturucu madde almaya gittiğini, … ile birlikte uyuşturucu satın alacakları şahsı beklerken yakalandıklarını belirterek tutanak içeriğini kabul etmemesi karşısında; … ve … ile olay tutanağında imzası bulunan tutanak tanıklarının usulünce duruşmaya çağrılarak beyanlarının alınması, … hakkındaki soruşturma dosyasının getirtilerek dosya içine konulması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması,

3- 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararına yanlış anlam verilerek 5237 sayılı TCK’nın 53/b maddesinin uygulanmaması,

Kanuna aykırı, sanık müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi’nin 07.11.2017 tarihli, 2017/2239 esas ve 2017/1999 karar sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının 5271 sayılı CMK’nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA; bozma nedenlerine göre sanığın salıverilme isteminin reddine, 03.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/1864 Karar : 2018/6293 Tarih : 20.09.2018

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenler dışında yaptırımların doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasında “ham afyon, hazırlanmış afyon, tıbbi afyon ve bunların müstahzarları Türk Ceza Kanunu’nun uygulanmasında uyuşturucu maddelerden sayılır” hükmünün öngörüldüğü; 13.01.1964 tarihli ve 1963/2- 1964/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda “765 sayılı TCK’nın 403/6. maddesinde sayılmayan maddelerin bu bent kapsamında değerlendirilemeyeceğinin belirtildiği”; “afyon sakızı veya ham afyonun” 5237 sayılı TCK’nın 188. maddesinin 1 ve 3. fıkraları kapsamında “uyuşturucu madde” olmasına rağmen, aynı maddenin 4. fıkrası kapsamına girmediği, bu konuda afyon sakızının (ham afyonun) içerdiği etken maddenin dikkate alınamayacağı gözetilmeden; Adli Tıp Kurumu’nca düzenlenen 28.09.2009 tarihli 1901 karar sayılı raporda, suç konusu maddenin “afyon sakızı” (ham afyon) olduğunun ve “morfin” içerdiğinin belirtilmesi nedeniyle sanığın cezasının 5237 sayılı TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrası uyarınca artırılması,

Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, 20/09/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/4271 Karar : 2018/5749 Tarih : 17.07.2018

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

A) Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteğinin incelenmesi:

Sanık hakkında bozmadan önce 15.12.2011 tarihli 2011/242 esas ve 2011/383 sayılı karar ile uyuşturucu madde ticareti suçundan verilen hükmün temyiz edilmeksizin kesinleşmesi ve Mahkemece bozma sonrası verilen 10.10.2013 tarihli hükmün hukuksal değeri bulunmaması karşısında; temyiz edilebilir bir hüküm bulunmadığından sanığın temyiz isteğinin REDDİNE,

B) Sanık … hakkında uyuşturucu madde ithal etme suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesi:

Kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçmeyen sanığın savunmasının aksine, diğer sanıklar … ve …’da ele geçirilen hapları ithal ettiğine ilişkin, soyut ve değişik anlamlara gelebilecek iletişimin tespiti tutanakları dışında, kuşkuyu aşan kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, beraat yerine mahkumiyet hükmü kurulması,

Yasaya aykırı, sanık müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,

C) Sanıklar … ve … hakkında uyuşturucu madde ithal etme suçundan verilen mahkumiyet hükümlerinin incelenmesi:

CMK’nın 170. maddesine göre; iddianamede, yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri gösterilir. Yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır. İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği açıkça belirtilir. CMK’nın 255. maddesinin 1. fıkrasında ise, hükmün, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve fail hakkında verilir hükmü öngörülmüştür.

Somut olayla ilgili iddianamede, şüphelilerin diğer şüpheliler … ve … tarafından ithal edilen uyuşturucu hapların yurt içinde satılmasını sağladıkları, bu şekilde şüphelilerin “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçunu işlediği belirtilmiş; fiilin oluşturduğu suç “uyuşturucu madde ticareti” olarak gösterilmiş ve şüpheliler hakkında 5237 sayılı TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması istenilmiş olup, sanıklar hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan dava açıldığı, “uyuşturucu madde ithal etme” suçundan açılmış bir davanın bulunmadığı ve bu konuda ayrıca iddianame düzenlenmeden “uyuşturucu madde ithal etme” suçundan ek savunma verilmek suretiyle sanıkların mahkumiyetine karar verilemeyeceği, ancak telefon görüşmelerine ilişkin çözüm tutanaklarının içeriği ile dosyadaki diğer bilgi ve belgelere göre; sanıkların suç konusu MDMA içeren tabletleri ithal ettiklerine ya da ithal suçuna iştirak ettiklerine ilişkin delil bulunmadığı; sabit olan fiillerinin, “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçu olduğu dikkate alınarak, TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrası uyarınca cezalandırılmaları gerekirken “uyuşturucu madde ithal etme” suçundan mahkumiyet hükümleri kurulması,

Yasaya aykırı, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA,

D) Sanıklar … ve … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesi:

15.02.2011 ve 02.03.2011 tarihlerinde içinde bulundukları araçlarda yapılan aramalarda uyuşturucu madde ele geçmeyen sanıkların savunmalarının aksine, diğer sanıklar … ve …’ın suçlarına iştirak ettiklerine veya ele geçen uyuşturucu maddelerle ilgisi olduklarına ilişkin, soyut ve değişik anlamlara gelebilecek iletişimin tespiti tutanakları dışında, kuşkuyu aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, sanıklar hakkında beraat yerine mahkumiyet hükümleri kurulması,

Yasaya aykırı, sanıkların müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, bozmanın 02.03.2011 tarihli eylemi, haklarındaki mahkumiyet hükümleri bozulan sanıklar … ve … ile birlikte gerçekleştirdiği kabul edilen ve hükmü temyiz etmeyen diğer sanık …’a CMUK’nın 325. maddesi gereğince SİRAYETİNE,

E) Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesi:

01.02.2011 tarihli eylem nedeniyle Denizli 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 06.12.2011 tarih ve 2011/100 esas ve 2011/902 sayılı kararı ile sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu oluşturduğundan bahisle TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının verilmiş olması, 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinin 7. fıkrasında, “Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir.” hükmünün öngörülmesi, iddianamede belirtilen 15.02.2011 tarihli eyleme ilişkin olarak ise kendisinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde bulunmayan sanığın diğer sanıkların suçlarına iştirak ettiğine veya ele geçen uyuşturucu maddelerle ilgisi olduğuna ilişkin, soyut ve değişik anlamlara gelebilecek iletişimin tespiti tutanakları dışında, kuşkuyu aşan kesin ve yeterli delil bulunmaması karşısında, 01.02.2011 tarihli eylemi nedeniyle davanın reddine, 15.02.2011 tarihli eylemi nedeniyle ise beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden sanık hakkında yazılı şekilde

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA; bozmanın 15.02.2011 tarihli eylemi, haklarındaki mahkumiyet hükümleri bozulan sanıklar … ve …’la birlikte gerçekleştirdiği kabul edilen ve bozma öncesi verilen 15.12.2011 tarihli 2011/242 esas sayılı hükmü temyiz etmediği için hakkındaki temyiz isteğinin reddine karar verilen diğer sanık …’a CMUK’nın 325. maddesi gereğince SİRAYETİNE, 17/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/319 Karar : 2018/5552 Tarih : 5.07.2018

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

A) Sanık … hakkında ‘‘kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma’’ suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik kanun yolu isteğinin incelenmesi:

Sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 231/5. maddesi uyarınca verilen, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, aynı maddenin 12. fıkrasına göre temyizi mümkün olmayıp, itiraza tabi olması; ve Cumhuriyet savcısının temyizi ile ilgili Zonguldak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20/09/2016 tarihli 2016/695 Değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği ve sanık hakkındaki kararın kesinleştiği anlaşıldığından dosyanın İNCELENMEKSİZİN İADESİNE,

B) Sanık … hakkında 14/09/2015 tarihli eylemi nedeniyle hırsızlık suçundan suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin karara yönelik kanun yolu isteğinin incelenmesi:

Sanık hakkında hırsızlık suçundan suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin kararın CMK’nın 223. maddesi gereğince hüküm niteliği taşımayıp temyiz kabiliyeti olmadığı ve herhangi bir kanun yolu öngörülmediği için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na İADESİNE,

C) Sanık … hakkında ‘‘uyuşturucu madde ticareti yapma’’ suçundan verilen beraat hükmünün incelenmesi:

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından; Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,

Ç) Sanık … hakkında uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırma suçundan da dava açıldığı ancak hüküm kurulmadığının anlaşılması karşısında, bu eylemle ilgili Mahkemece hüküm kurulması mümkün görülmüştür.

D) Sanık … hakkında 07/08/2015 tarihli eylemi nedeniyle ‘‘uyuşturucu madde ticareti yapma’’ suçundan verilen beraat hükmünün incelenmesi:

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından; Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,

E) Sanık … hakkında 04/08/2015, 05/08/2015 ve 04/09/2015 tarihli eylemleri nedeniyle ‘‘uyuşturucu madde ticareti yapma’’ suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesi:

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, hükmolunan ceza miktarı ile tutuklu kalınan süre gözönüne alınarak sanığın tahliye talebinin reddine,

F) Sanık … hakkında 04/08/2015 ve 11/08/2015 tarihli eylemleri nedeniyle ‘‘uyuşturucu madde ticareti yapma’’ suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesi:

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık ve müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazları ile sanık müdafiinin duruşmadaki sözlü savunmalarının reddiyle, hükmün ONANMASINA, hükmolunan ceza miktarı ile tutuklu kalınan süre gözönüne alınarak sanığın tahliye talebinin reddine,

G) Sanık … hakkında 11/08/2015 tarihli eylemi nedeniyle ‘‘uyuşturucu madde kullanımını kolaylaştırma’’ suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesi:

Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; sanığın bulundukları metruk bina içinde hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı işlem yapılan …‘e uyuşturucu madde temin etmekten ibaret fiilinin sadece TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrasında yer alan suçu oluşturduğu ve bu suçtan ayrı hüküm kurulduğu, sanığın ayrıca uyuşturucu madde kullanılmasını kolaylaştırmak için özel yer, donanım ve malzeme sağladığına ilişkin mahkumiyetine yeterli ve kesin delil bulunmadığı gözetilmeden beraat yerine mahkumiyet hükmü kurulması,

Yasaya aykırı, sanık ve müdafii ile Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,

05/07/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

TEFHİM TUTANAĞI: 05.07.2018 günü saat 13.30’da oybirliğiyle verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı …‘in huzurunda ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık … müdafii Av. …‘ın yokluğunda usulüne uygun şekilde 05.07.2018 tarihinde yöntemine uygun biçimde, açık olarak okunup anlatıldı.


YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/1414 Karar : 2018/3177 Tarih : 5.07.2018

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

A-Sanık … hakkında kurulan hükmün incelenmesinde:

Sanık hakkında TCK’nın 188/3, 4/a-b, 43/1. maddeleri uyarınca belirlenen “18 yıl 9 ay” hapis cezası üzerinden, TCK’nın 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken, sonuç cezanın “15 yıl 7 ay 15 gün” hapis cezası yerine, hesap hatası sonucu, “15 yıl 7 ay” olarak eksik hapis cezasına hükmedilmesi, karşı temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların eleştiri ve aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1-Suça konu uyuşturucu maddelerin TCK’nın 188/4-a maddesi kapsamında olduğu ve temel hapis cezasının alt sınırdan belirlendiği de dikkate alındığında, uyuşturucu madde satışının “Zafer Mah. Altıner Sok. No:33” adresinde bulunan müstakil evden yapıldığı, söz konusu yerin TCK’nın 188/4-b uyarınca “umumi veya umuma açık yer” olarak nitelendirilemeyeceği gibi, ikamete 200 metreden yakın mesafede olduğu belirtilen “Anıtpark” isimli çocuk parkının da ilgili madde hükmünde belirtilen “okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler” kapsamında olmadığı gözetilmeden, sanık hakkında artırım maddesi olarak TCK’nın 188/4-a’nın yanı sıra TCK’nın 188/4-b maddesininde yazılması,

2-24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararına yanlış anlam verilerek sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1-b maddesinin uygulanmaması,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan CMK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;

1-Hükmün 2. paragrafında yer alan “sanıklara verilen”, “15’er”, “180’er” ve “cezalandırılmalarına” ibarelerinin çıkarılarak, yerlerine, “sanık …‘a verilen”, “15”, “180” ve “cezalandırılmasına” ibarelerinin yazılması ve aynı paragraftan sonra gelmek üzere, “Sanık … hakkında verilen cezadan TCK’nın 188/4-a maddesi uyarınca 1/2 oranında arttırım yapılarak, 15 yıl hapis ve 180 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına,” ibaresinin yazılması

2-TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan durumuna göre, sanık hakkında, TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi,

Suretiyle, resen de temyize tabi olan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

B-Sanık … hakkında kurulan hükmün incelenmesinde:

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin, sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1-Uyuşturucu madde satışı yapıldığı anlaşılan “Zafer Mah. Altıner Sok. No:33 ” adresinde bulunan müstakil evin, TCK’nın 188/4-b uyarınca “umumi veya umuma açık yer” olarak nitelendirilemeyeceği gibi, ikamete 200 metreden yakın mesafede olduğu belirtilen “Anıtpark” isimli çocuk parkının da ilgili madde hükmünde belirtilen “okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askeri ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler” kapsamında olmadığı gözetilmeden, sanık hakkında TCK’nın 188/4-b maddesi uygulanması,

2-22/02/2016 tarihinde yapılan fiziki takip sonrası sanık …’ın tek başına bulunduğu evde yapılan aramada, 28 fişek halinde sentetik kannabinoid ile 18 adet MDMA içeren hap ele geçirilmiş olup, sanığın, olay günü, uyuşturucu madde kullanıcısı olan … dışında başka kişilere uyuşturucu madde sattığının tespit edilememesi karşısında, sanık … hakkında koşulları oluşmadığı halde, zincirleme suç hükümlerini düzenleyen TCK’nın 43. maddesi uyarınca arttırım yapılarak fazla ceza tayin edilmesi,

3-24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararına yanlış anlam verilerek sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53/1-b maddesinin uygulanmaması,

4-Kabule göre de;

-Sanık hakkında TCK’nın 188/3, 4/a-b, 43/1. maddeleri uyarınca belirlenen “18 yıl 9 ay” hapis cezası üzerinden, TCK’nın 62/1. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılırken, sonuç cezanın“15 yıl 7 ay 15 gün” hapis cezası yerine, hesap hatası sorucu, “15 yıl 7 ay” hapis cezasına hükmedilmesi,

Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, resen de temyize tabi olan hükmün BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 05/07/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/1194 Karar : 2018/4766 Tarih : 4.06.2018

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı anlaşıldığından, bölge adliye mahkemesi kararına yönelik diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanıkların kullandığı araçta gizlenmiş şekilde bulunan esrarı satmak için bulundurdukları sabit ise de; sanıklarda ele geçirilen net 0,2095 gr eroini kullanma amacı dışında başkasına vermek veya satmak amacıyla bulundurduklarına ilişkin, kuşkuyu aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden sanıkların cezasının TCK’nın 188/4-a maddesi uyarınca arttırılması suretiyle fazla ceza tayin edilmesi,

Yasaya aykırı, sanıklar ve müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, tutuklama koşullarında değişiklik bulunmaması ve tutuklama tarihine göre sanık … hakkındaki salıverilme isteğinin reddine, 04.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/144 Karar : 2018/2566 Tarih : 30.05.2018

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

Sanık müdafinin temyiz dilekçesinde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesi kararının sanığın üzerine atılı suçu işlediğine ilişkin yeterli delil olmadığı, delillerin değerlendirilmesinde hataya düşüldüğü, haksız gerekçe ile hüküm kurulduğu ve hükmün hukuka aykırı olduğunu belirterek temyiz etmesi karşısında temyiz isteminin CMK 294/2. maddesi kapsamında olduğu ve hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu kabul edilerek CMK 289/1 ve CMK. 288. maddeleri gereğince yapılan incelemede;

1-Sanıktan eroin aldığı kabul edilen tanık …’ten ele geçen maddenin Adli Tıp Kurumu veya Kriminal Polis Laboratuvarından alınmış ekspertiz raporunun dosyada bulunmadığı; bu maddeye ilişkin “uyuşturucu madde niteliğini taşıyıp taşımadığına” ilişkin uzmanlık raporu var ise aslı yada onaylı suretinin dosya arasına konulması yok ise maddenin adli emanetten temini ile “uyuşturucu madde niteliğini taşıyıp taşımadığına” ilişkin uzmanlık raporu aldırılarak sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği halde, deliller incelenip değerlendirilmeden yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması,

2-Bir numaralı bozma nedeni yerine getirildikten sonra sanığın tanık …’te ele geçen eroin olduğu iddia edilen maddeyi verdiğine, kahvehanenin lavabo kısmında bulunan eroinin sanığa ait olduğuna ilişkin yeterli delil bulunmadığı, sanığın evinde ele geçirilen ve kullanma sınırları içinde kalan 1 parça halinde net 0,225 gram eroin ve bir adet … içeren, bir adet amfetamin içerir hap bulunmuş olmasına rağmen, …’te ele geçen maddeyi kendisinin verdiğini beyan ederek TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrasında tanımlanan “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım eden sanık hakkında TCK’nın 192. maddesinin 3. fıkrasının uygulanması gerekip gerekmediği tartışılmadan hüküm kurulması,

Kanuna aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, 30.05.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/12 Karar : 2018/4526 Tarih : 28.05.2018

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

Her ne kadar tebliğnamede …, … ve … sanık olarak gösterilmiş ise de bu sanıklar hakkındaki hükümlere yönelik temyiz talebi bulunmadığından temyiz incelemesi dışında tutulmuşlardır.

A) Sanık … hakkındaki mahkumiyet hükmünün incelenmesi:

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,

B) Sanık … hakkındaki mahkumiyet hükmünün incelenmesi:

1- 17/11/2014 tarihli olaya ilişkin tutanakta, sanığın yere uyuşturucu madde attığının görüldüğünün belirtilmesi ve sanığın suçlamayı kabul etmediği dikkate alınarak, tutanak düzenleyicilerden vicdani kanı oluşturacak sayıdaki görevlilerin tanık olarak dinlenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması;

2- Kabule göre; TCK’nın 188/5. maddesinin uygulanması için müşterek faillerin aynı yönde’ hareket etmeleri ve bir olay üzerinde aynı amaç doğrultusunda 3 sanığın da iradelerinin birleşmesi gerektiği, somut olayda ise her üç sanığın birlikte, iştirak iradesi ile hareket ettiğine dair kuşku sınırlarını aşan yeterli delil bulunmadığı anlaşıldığından, sanıklar hakkında hükmolunan cezanın TCK’nın 188/5. maddesi uyarınca arttırılması suretiyle, fazla ceza tayin edilmesi,

Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, re’sen de temyize tabi olan hükmün BOZULMASINA,

C) Sanık … hakkındaki mahkumiyet hükmünün incelenmesi:

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenin dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Sanığın 06.12.2014 tarihli eylemi sabit ise de; diğer sanıklar …‘ta uyuşturucu madde ele geçirilmesine ilişkin 03.01.2015 tarihli ve …‘da uyuşturucu madde ele geçirilmesine ilişkin 10.01.2015 tarihli olaylarda, … ve …‘a uyuşturucu madde verdiğine ilişkin kuşku sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, tek eylemi sabit olan sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinde öngörülen “zincirleme suç” hükümlerinin uygulanması,

2- TCK’nın 188/5. maddesinin uygulanması için müşterek faillerin “aynı yönde” hareket etmeleri ve bir olay üzerinde aynı amaç doğrultusunda 3 sanığın da iradelerinin birleşmesi gerektiği, somut olayda ise her üç sanığın birlikte, iştirak iradesi ile hareket ettiğine dair kuşku sınırlarını aşan yeterli delil bulunmadığı anlaşıldığından, sanıklar hakkında hükmolunan cezanın TCK’nın 188/5. maddesi uyarınca arttırılması suretiyle, fazla ceza tayin edilmesi,

Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, re’sen de temyize tabi olan hükmün BOZULMASINA,

D) Sanık … hakkındaki mahkumiyet hükmünün incelenmesi:

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenin dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1- Sanığın 10.01.2015 tarihli eylemi sabit ise de; diğer sanık …‘ta uyuşturucu madde ele geçirilmesine ilişkin 03.01.2015 tarihli olayda …‘a uyuşturucu madde verdiğine ilişkin kuşku sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı gözetilmeden, tek eylemi sabit olan sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinde öngörülen “zincirleme suç” hükümlerinin uygulanması suretiyle, fazla ceza tayin edilmesi,

2- Sanık … hakkındaki bozma gerekçesine göre, TCK’nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartları oluşmadığı halde, sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması,

Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 5320 sayılı Kanun’un 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddeleri uyarınca sonuç ceza yönünden sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 28/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas : 2018/212 Karar : 2018/3652 Tarih : 20.04.2018

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

Hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan soruşturma yürütülen …‘de ele geçirilen uyuşturucu maddeye ait 16-01471 uzmanlık numaralı ekspertiz raporunun onaylı örneği UYAP aracılığı ile temin edilip dosyaya konulduğundan ve hükmedilen 1.000 TL adli para cezasının taksitlendirilip taksitlendirilmemesi konusunda karar verilmemiş ise de, bu husus temyiz konusu yapılmadığı gibi CMK’nın 289. maddesindeki re’sen incelenecek hususlar arasında da yer almadığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenin dışında yaptırımların doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanık hakkında TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkrası uyarınca hükmedilen hapis cezasına TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının a bendi uyarınca artırım yapılmasına karar verilmesi sırasında, uygulanan a bendinin gösterilmemesi suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA; ancak bu durumun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun‘un 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükmün 2. paragrafında yer alan “TCK’nın 188/4 maddesi” ibaresinin çıkarılarak yerine “5237 sayılı TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının a bendi” ibaresinin yazılması suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 20/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/9846 Karar : 2018/1575 Tarih : 26.03.2018

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

Sanığın, cezaevine uyuşturucu madde sokma şeklindeki eyleminin TCK’nın 188/3. maddesinde düzenlenen “uyuşturucu madde ticareti yapma” ve TCK’nın 297. maddesinin 1. fıkrasında tanımlanan “infaz kurumuna uyuşturucu madde sokma” suçlarını oluşturacağı, TCK’nın 297. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde öngörülen fikri içtima kuralları gereğince, bu iki suçtan daha ağır sonuç doğuran TCK’nın 188/3. maddesi gereğince temel ceza belirlenip aynı Kanun’un 297/1. maddesinin 2. cümlesine göre 1/2 oranında artırılması gerekirken eksik ceza tayin edilmesi ayrıca sanık hakkında TCK’nın 188/3. maddesi uygulanırken hapis cezasının yanında verilen adli para cezasının da ertelenmesine karar verilmesi karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların eleştiri dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 26.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/1541 Karar: 2017/1841 Tarih: 11.05.2017

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

1- ) Suç tarihi itibariyle gizli soruşturmacının ancak TCK’nın 220 . maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan “örgüt kurma” ve “örgütü yönetme” suçları ile örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş olması şartıyla CMK’nın 139. maddesinde sınırlı olarak sayılan diğer suçlar için görevlendirilebilir. Bunlar dışındaki suçlar sebebiyle görevlendirilen gizli soruşturmacı “adlî kolluk görevlisi değil ise” topladığı deliller hukuka aykırıdır.

Gizli soruşturmacı olarak görevlendirilen kişi “adli kolluk görevlisi ise” hukuki statüsü gizli soruşturmacı olmayıp “kimliğini gizleyen adli kolluk görevlisidir” ve kollukla ilgili kanunlar ile hükümlerde yer alan genel yetkisi ve görevi kapsamında olmak üzere, Cumhuriyet savcısının sözlü veya yazılı emirleri doğrultusunda delil toplayabileceğinden, bu nitelikte topladığı deliller hukuka uygundur.

Somut olayda, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 16.04.2015 tarihinde 2015/332 değişik iş sayı ile gizli soruşturmacı görevlendirilmesine karar verilmiştir. Sanıkların gizli soruşturmacı olarak görevlendirilenler tarafından düzenlenen tutanakları kabul etmemesi nedeniyle, adli kolluk görevlisi statüsünde olan bu görevlilerin sanıklar ve müdafilerine soru sorma olanağı da tanınarak tanık olarak dinlenilmeleri gerekirken, sanıklar ve müdafilerinin yokluğunda oturum açılarak ve kimlikleri de gizli tutulmak suretiyle dinlenmeleri sebebiyle savunma hakkının kısıtlanması,

2- ) Aynı olayın diğer sanığı hakkında yaşı küçük olduğu için Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılan 2016/204 esas sayılı dava derdest ise bu dava ile birleştirilmesi, hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise dosyanın getirtilerek bu dosya içine konması,

Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanıkların hukukî durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

3- ) Kabule göre de;

a- ) Sanıkların uyuşturucu madde sattığı yerin TCK’nın 188/4-b maddesinde belirtilen okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, asgari ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi ve umuma açık yerlerden olup olmadığına yönelik mahallinde keşif yapılarak uyuşturucu maddenin satıldığı yerin belirtilen yere olan mesafesinin tespitinden sonra TCK’nın 188/4-b maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden googleden uydu aracılığıyla çekilen fotoğrafa göre uyuşturucunun satıldığı yerin okula 188.83 metre olduğu kabul edilerek sanıklar hakkındaki cezanın yarı oranında artırılması,

b- ) Yapılacak keşfin sonucuna göre, uyuşturucu satılan yerin bahse konu yerlere 200 metre mesafeden yakın olduğunun anlaşılması durumunda, TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkras 3. fıkrasının ( a ) ve ( b ) bentlerinde belirtilen birden fazla nitelikli halin birleşmesi nedeniyle, temel cezaların alt sınır aşılmak suretiyle belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanıkların müdafilerinin temyiz itirazları ile sanık müdafiinin duruşmadaki sözlü savunması bu sebeple yerinde olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin, re’sen de temyize tabi olan hükümlerin BOZULMASINA, sonuç ceza yönünden CMUK’nın 326/ son maddesi uyarınca sonuç ceza yönünden sanıkların kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, tutuklama koşullarında değişiklik olmaması ve tutuklama tarihine göre sanık hakkındaki salıverilme isteğinin reddine, 11.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/1556 Karar: 2017/1843 Tarih: 11.05.2017

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile aşağıda belirtilenlerin dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1-) Suça konu esrarın sanığın oturduğu evde ve aynı binadaki kapıcı dairesinde ele geçmesi, bu yerlerin umumi veya umuma açık yerlerden olmaması karşısında, TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkras 4. fıkrasının (b) bendinin sanık yönünden uygulanamayacağının gözetilmemesi,

2-) Diğer sanık yönünden, “1” numaralı bozma nedenine göre, TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkras 4. fıkrasının (b) bendinin uygulanması mümkün değil ise de; basit krokide sanığın ikameti ile … Camii arasında yaklaşık 150 metre bulunduğu belirtildiğinden, sanığın mengeneyi attığı çöp kutusunun yeri ve yakalandığı yerin belirlenmesi için tutanak düzenleyicileri de dinlenerek keşif yapılması, keşfin sonucuna göre bahse konu yerlerin camiye mesafesinin tespitinden sonra sanık hakkında TCK’nın 188/4-b maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanıklar ve müdafilerinin temyiz itirazları ile sanıkların müdafilerinin duruşmadaki sözlü savunmaları bu sebeple yerinde olduğundan, hükümlerin BOZULMASINA, tutuklama koşullarında değişiklik olmaması ve tutuklama tarihlerine göre sanıklar hakkındaki salıverilme isteklerinin reddine, 11.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/2937 Karar: 2017/2803 Tarih: 03.05.2017

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

A- )Sanığnın velisinin temyiz isteminin incelenmesinde;

Sanık hakkındaki 13.07.2016 tarihinde sanık ve müdafiinin yüzüne karşı verilen hükmü, sanığın babasının temyiz etme hak ve yetkisinin bulunmadığı ve 1412 Sayılı CMUK’nın 310/1. maddesinde öngörülen bir haftalık süre geçtikten sonra hükmü temyiz ettiği anlaşıldığından, CMUK’nın 317. maddesi uyarınca temyiz isteminin REDDİNE,

B- )Sanıklar haklarındaki mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde;

Sanık hakkında hüküm kurulurken TCK’nın 192/3.maddesinin TCK’nın 31/2. maddesinden önce uygulanması gerektiğinin gözetilmeyerek TCK’nın 31/2. maddesinin önce uygulanması ve yılın aya çevrilmesi suretiyle sonuç cezanın “4 yıl 2 ay” yerine “3 yıl 14 ay” olarak belirlenmesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların eleştiri dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık ve sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA, hükmolunan ceza ve tutuklulukta geçen sürelere göre sanıklar hakkındaki salıverilme istemlerinin reddine,

C- )Sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde;

Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine,

Ancak;

1- )Sanığın, suçun kanuni tanımında yer alan fiili gerçekleştirdiğine dair yeterli ve kesin delil bulunmadığı, ancak uyuşturucu maddenin satın alınmasına yardımcı olması sebebiyle “suçun işlenmesine yardım eden” konumunda olduğu anlaşıldığı halde, sanığın eyleminin TCK’nın 39. maddesinin 2. fıkras 2. fıkrasının ( c ) bendi kapsamında suçun işlenmesine yardım etmekten ibaret olduğunun ve bu sebeple sanık hakkında aynı maddenin 1. fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,

2- )TCK’nın 188/5. maddesinin uygulanabilmesi için TCK’nın 188/3. maddesinde öngörülen seçimlik hareketlerden birinin üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi gerektiği, sanığın haklarındaki mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına karar verilen sanıklara iştirak iradesi ile hareket ettiğine dair kuşku sınırlarını aşan yeterli delil bulunmadığı anlaşıldığından, sanık hakkında hükmolunan cezanın TCK’nın 188/5. maddesi uyarınca arttırılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,

SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, tutuklulukta geçen süreye göre sanık hakkındaki salıverilme isteminin reddine, 03.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2017/318 Karar: 2017/1698 Tarih: 02.05.2017

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

Sanık müdafiinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına dair isteğinin süresinden sonra olması nedeniyle, 5320 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1412 Sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 318. ve 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 299. maddeleri uyarınca reddine karar verilerek, duruşmasız olarak inceleme yapılmıştır.

Bozma kararı doğrultusunda uygulama yapmak, bozmadan sonra yapılan inceleme, araştırma ve yeni kanıtlara dayanarak hüküm kurmak, bozma nedeni veya nedenlerini tartışmak, ilk kararda yer almayan yeni ve değişik gerekçelere dayanmak, niteliği itibariyle direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir karardır.

Mahkeme; Dairemizin 31.03.2016 tarihli ve 2016/662 esas, 2016/1067 karar sayılı bozma ilamından sonra direnme kararında bozma nedenini tartışmış, bozma kararında belirtildiği üzere sanığın uyuşturucu madde verdiği ve hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı işlem yapılan …‘un nüfus kaydını UYAP ortamında temin etmiş, bozulan önceki kararda TCK’nın 188. maddesinin 3. fıkras 3. fıkrasının son cümlesinin uygulanması koşullarına dair gerekçesini genişleterek bu hususu ayrıntılı olarak açıklamış olması karşısında, bozma sonrası verilen hüküm şeklen direnme gibi görünse de özde ilk karar niteliğinde olduğundan, direnme kararının bozmaya eylemli uyma olarak kabulüyle temyizen inceleme görevi Dairemize ait olmakla yapılan incelemede;

SONUÇ : Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanık müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, re’sen de temyize tabi olan hükmün ONANMASINA, hükmolunan hapis cezasının süresi ve tutuklama tarihine göre, sanık hakkındaki salıverilme talebinin reddine, 02.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/2256 Karar: 2017/1455 Tarih: 11.04.2017

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

A- ) Sanıklar … ve… hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen beraat hükümlerinin incelenmesi:

Sanıkların diğer sanık …‘in suçuna iştirak ettiklerine ilişkin, şüpheyi aşan kesin ve yeterli delil bulunmadığı ve Mahkemenin bu yöndeki kabulünün yerinde olduğu; ancak sanıkların aşamalardaki uyuşturucu madde kullandıklarını savunmaları ve dosyada mevcut adli toksikoloji analiz raporlarında uyuşturucu madde kullanımlarının sabit olduğunun saptanması karşısında, sanıkların sabit olan fiillerinin “uyuşturucu madde kullanma” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanıklar hakkında beraat hükümleri kurulması,

Yasaya aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan hükümlerin BOZULMASINA,

B- ) Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün incelenmesi:

Uyuşturucu madde kullandığı Adli Toksikoloji Analiz Raporu ile belirlenen sanık … hakkında uyuşturucu madde kullanma suçundan ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma yapılması mümkün görülmüştür.

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlerin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eylemlere uyan suç tipinin doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

a- ) Sanığın atılı suçları 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 Sayılı Kanun ile TCK’nın 188. maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklikten sonra işlediği ve anılan fıkrada temel hapis cezasının 10 yıl olduğu gözetilmeden 5 yıl hapis cezası olarak belirlenmesi suretiyle eksik ceza tayini,

b- ) Olay tespit yakalama ve el koyma tutanakları ile olay yerini gösterir basit krokilerde, olay yerlerinin İlköğretim Okulu’na 200 metreden daha yakın olduğunun belirtildiği dikkate alınarak, bu husus araştırılıp gerektiğinde keşif yapılarak uyuşturucu maddenin ele geçtiği yerin belirtilen okula olan mesafesinin tespitinden sonra sanığa ek savunma hakkı da verilerek TCK’nın 188/4-b maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının ve buna bağlı olarak iki nitelikli halin birleşmesi sebebiyle temel cezanın alt sınırın üzerinde takdir edilip edilmeyeceğinin tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

c- ) Sanığın uyuşturucu madde satışından elde ettiği kazancın ne kadar olduğu net olarak tespit edilerek, buna göre sanık hakkında TCK’nın 55. maddesindeki kazanç müsaderesine hükmolunması gerekirken, sanıktan elde edilen paranın tamamının müsaderesine karar verilmesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA, 11.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/1096 Karar: 2017/2140 Tarih: 04.04.2017

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

1- )Sanıklar … ve … yönünden yapılan incelemede:

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıkların durumlarının yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafilerinin ve sanıklar … ve … temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, hükümlerin CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasının müsadereye dair kısmında “…eroin maddesinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve Adana Kriminal Polis Laboratuvarınca alınan tanık numunenin” ibaresinin eklenmesi ve TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli iptal kararından sonra oluşan durumuna göre, sanıklar hakkında TCK’nın 53. maddesinin 1 2. fıkralar 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle, hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

2- )Sanıklar … ve … yönünden yapılan incelemede:

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

a- )TCK’nın 188/5. maddesinin uygulanması için TCK’nın 188/3. maddesinde gösterilen seçimlik hareketlerden birinin 3 veya daha fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi gerektiği, olayımızda sanık …‘nin eyleminin sanık …‘de yakalanan suça konu eroin maddesini Uludere’den Mersin’e sevketmekten ibaret olduğunun anlaşılması karşısında; sanık …‘nin uyuşturucu maddeyi sevkettiği sabit ise de, diğer sanıklarla iştirak iradesi ile hareket ettiğine dair kuşku sınırlarını aşan yeterli delil bulunmadığı, uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun üç veya daha fazla kişi ile birlikte işlenmesi durumunun söz konusu olmadığı anlaşıldığından, sanık hakkında hükmolunan cezanın TCK’nın 188/5. maddesi uyarınca arttırılmayacağının gözetilmemesi,

b- )Sanık …‘ın Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında kolluk tarafından alınan 25.11.2014 tarihli ifadesinde suça konu uyuşturucu maddeyi 60.000 TL karşılığında sanık …‘tan satın aldıklarını, … numaralı hattın …‘a ait olduğunu beyan ederek “x şahıs” ismiyle işlem gören kişinin sanık … olduğunu beyan ettiği, kolluk fezlekesinde 8 numaralı şüpheli olarak gösterilen …‘ın “x şahıs” olarak … numaralı hattı kullandığının, açık kimlik bilgilerinin sanık …‘ın ifadesi ile tespit edildiğinin belirtildiği ve 03.12.2014 tarihli yetkisizlik kararında da sanık …‘nin kimlik bilgilerine yer verildiği anlaşıldığından sanık …‘ın açık kimlik bilgilerine sanık …‘ın beyanından ulaşılması karşısında sanık hakkında TCK’nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerekirken yazılı şekilde sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmesi,

c- )Kabule göre de; Adana Kriminal Polis Laboratuvarınca alınan tanık numunenin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,

d- )24.11.2015 tarih ve 29542 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile 5237 Sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıkların durumlarının yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanıklar müdafilerinin ve sanık …‘ın temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 04.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/3326 Karar: 2017/862 Tarih: 07.03.2017

  • TCK 188. Madde

  • Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Suçu

Haklarında verilen beraat kararına yönelik herhangi bir kanun yolu talebi bulunmadığı halde, tebliğnamede sanık olarak gösterilenlerle ilgili hükümler inceleme dışı tutularak, sanığa hasren yapılan incelemede;

Sanığın tekerrüre esas sabıkaları bulunduğu halde TCK’nın 58 maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni sayılmamıştır.

Yargılama sürecindeki işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdani kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, ikamet ettiği evinden atıldığı belirlenen uyuşturucu maddeler yönünden eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipinin doğru olarak belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Olay tutanağında bahsi geçen … Mahallesindeki metruk binada ele geçirilen eroin ve sentetik kannabinoid’in sanığa ait olduğu veya sanık tarafından sattırıldığına dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden, sanığın evinden atılan poşette ele geçirilen suça konu uyuşturucu maddelerin de dosyadaki Adli Tıp Kurumu raporuna göre, ‘‘esrar’’ ve esrar etken maddeleri içeren “yavşan otu” olduğu, sentetik kannabinoid olarak nitelendirilmediği halde, sanığın cezasının TCK’nın 188 . maddesinin 4. fıkrası uyarınca artırılması,

SONUÇ : Yasaya aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, re’sen de temyize tabî olan hükmün BOZULMASINA, tutuklama koşullarında bir değişiklik olmaması ve tutuklama tarihine göre sanığın tahliye talebinin reddine, 07.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS