0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Ne Bis İn İdem (İki Defa Yargılanmama ve Cezalandırılmama) İlkesi ve İstisnaları

(Anayasa Mahkemesi-Başvuru No:2018/15851, Karar T.: 1/12/2022)

89- İncelenen başvuruda, başvuruya konu ceza yargılamasındaki bazı eksiklikler nedeniyle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlal, etkisiz yürütülen yargılama sonucunda verilen mahkeme kararından kaynaklanmaktadır. Bu bakımdan tespit edilen ihlalin giderimi için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğu düşünülebilir. Nitekim Gülşen Polat ve Kenan Polat (B. No: 2015/4450, 10/10/2019, § 165) başvurusunda, beraat eden sanıklar aleyhine yeniden yargılama yapılmasına karar verilmiştir (Yaşam hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için haklarında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilen sanıklar yönünden yeniden yargılama yapılmasına karar verilen başvuru için bkz. yukarıda anılan Fatma Akın ve Mehmet Eren başvurusu). Ne var ki yeniden yargılama yapılmasına yönelik karar, sanıklar yönünden aynı suç nedeniyle iki defa yargılanmama ve cezalandırılmama (ne bis in idem) ilkesini gündeme getirecektir. Bu nedenle mevcut başvuruda yeniden yargılamaya karar verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekir.

90- Bu değerlendirmeye geçmeden önce anılan ilkenin kapsamı ve varsa istisnaları tespit edilmelidir. Anayasa’da aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesi açıkça düzenlenmemiştir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi önceleri hukuk devleti ilkesinin temel ilkeleri arasında yer aldığını kabul ettiği bu ilkeyi, Ünal Gökpınar ([GK], B. No: 2018/9115, 27/3/2019) kararında hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkesi konusundaki kendi içtihadından hareketle ve bazı uluslararası hukuk metinlerine referansla Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak görmüştür (Ünal Gökpınar, § 50). Kişilerin haklarında yürütülen ve kesinleşen bir ceza yargılaması sürecinin ardından tekrar yargılanmamalarını veya cezalandırılmamalarını güvence altına alan söz konusu ilke ile adil yargılanma hakkı kapsamındaki cezai süreçler yönünden hukuki güvenliğin sağlanması amaçlanmaktadır. Nitekim Sözleşme’ye ek 7 No.lu Protokol’de (Ek Protokol) ayrı bir hak olarak düzenlenmiş olmasına rağmen AİHM kararlarında bu ilkenin adil yargılanma hakkı ile bağlantılı özel bir güvence olduğu vurgulanmıştır. Bazı uluslararası sözleşmelerde de anılan ilke açık bir biçimde adil yargılanma hakkının bir güvencesi olarak kabul edilmiştir (Ünal Gökpınar, § 49).

91- Anayasa Mahkemesi norm denetimi kapsamında verdiği bir kararda (AYM, E.2019/4, K.2021/78, 4/11/2021, § 27) aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesini şöyle tarif etmiştir: “Hiç kimse, ceza yargılamasında kesin/kesinleşmiş bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir fiilden dolayı ceza yargılaması kapsamında yeniden yargılanamaz veya cezalandırılamaz.” Bu tarife göre ilkeye aykırılık sonucuna varılabilmesi için gerçekleşmesi gereken koşullar şunlardır:

i. Ceza ile ilgili bir yargılama sürecinin olması

ii. Bu sürecin kesin/kesinleşmiş mahkûmiyet veya beraat hükmüyle sonuçlanması

iii. Tekrar (yeniden) ceza ile ilgili bir yargılama sürecinin işletilmesi

iv. Farklı yargılama süreçlerinin aynı fiile ilişkin olması

v. İlkenin istisnalarından birinin olmaması

92- Birinci ve üçüncü koşul bakımından ceza ile ilgili yargılama süreçlerinin her durumda teknik olarak ceza yargılaması hukuku anlamında bir süreç olarak öngörülmüş olması şart olmayıp bu kavram anayasal anlamda özerk bir yoruma tabidir. Nitekim Anayasa Mahkemesi norm denetimi ve bireysel başvuru kararlarında, Anayasa’nın 36. ve 38.maddelerini yorumlayarak ceza kavramının idari vergi cezalarını da kapsadığını belirtmiştir (AYM, E.2019/16, K.2019/15, 14/3/2019, § 13; Gür-Sel İnşaat Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti., B. No: 2013/4324, 7/7/2015; Ünal Gökpınar, §§ 54-56).

93- İkinci koşul bakımından mahkûmiyet ya da beraat hükmünden ne anlaşılması gerektiği Anayasa Mahkemesi tarafından özerk olarak yorumlanmalıdır. Bu bağlamda aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesinin koruduğu menfaat, ceza yaptırımına bağlanmış olan bir eyleme ilişkin isnadın esası incelenerek kişinin cezai sorumluluğu hakkında olumlu ya da olumsuz verilmiş kesin/kesinleşmiş bir karardan sonra tekrar/yeniden yargılanmaması ve cezalandırılmamasıdır. Dolayısıyla özerk yorum çerçevesinde ceza olarak nitelendirilen bir yaptırıma ilişkin yargılamada delillerin değerlendirilmesi ve olguların tespiti sonrası kişinin ilgili suçu işlediği ya da işlemediği yönünden değerlendirme içeren bir kararın aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesi anlamında mahkûmiyet ya da beraat kararı olarak nitelendirilmesi gerekir. Bununla birlikte isnadın esası incelenmeden verilen, kişinin cezai sorumluluğuyla ilgili tespit içermeyen kararlar -örneğin zaman aşımı nedeniyle verilen düşme kararı ya da kovuşturmaya yer olmadığına dair karar- söz konusu ilke kapsamında beraat kararı olarak nitelendirilemez. Kesin olma/kesinleşme de Anayasa Mahkemesinin özerk yorumuna tabidir. Bu kavramlardan anlaşılması gereken ilgili kararın kanun yolu öngörülmemesi nedeniyle verildiği anda kesin olması veya olağan kanun yolları tüketilerek ya da bunlara başvuru için öngörülmüş sürelerde başvuru yapılmadan geçirilerek kesinleşmiş olmasıdır (AYM, E.2019/4, K.2021/78, 4/11/2021, § 29).

94- Üçüncü koşul bakımından iki kere cezalandırma ve tekrar (yeniden) cezalandırma birbirinden farklıdır. İlke bir kişiye aynı fiilden dolayı iki kere ceza verilmemesini değil kişinin aynı fiilden dolayı tekrar (yeniden) yargılanamamasını ve bu yargılamaya bağlı olarak cezalandırılmamasını gerektirir. Dolayısıyla kişinin aynı fiilden dolayı aynı yargılama süreci içinde birden fazla yaptırıma maruz kalması tek başına ilkeyi zedelemeyebilir. Zira bu durumda ortada ceza ile ilgili birden fazla süreç bulunmamaktadır (AYM, E.2019/4, K.2021/78, 4/11/2021, § 30).

95- Dördüncü koşul bakımından aranması gereken aynı suç değil aynı fiildir. Nitekim Ünal Gökpınar kararında suçun unsurları arasındaki farklılıkların incelenmesine gerek görülmediğine ve süreçlere kaynaklık eden fiilin/olgunun aynılığının dikkate alınması gerektiğine işaret edilmektedir (anılan kararda bkz. § 56). Suç ve kabahatlerin aynı fiille işlenip işlenmediğinin tespiti için fiile ilişkin zamansal, mekânsal ve olgusal aynılığın sağlanması gerekmektedir. Aynı fiilden söz edilebilmesi için birden fazla takibat ya da cezaya kaynaklık eden olguların aynı veya maddi olarak (büyük ölçüde) aynı olgular olması, aynı zamanda ve mekânda gerçekleşmesi gerekmektedir. Tek bir fiilin cezaya ilişkin iki farklı düzenlemede aynı biçimde ele alınması durumunda aynı olma hâlinden, düzenlemelerde bazı farklılıklar bulunmakla birlikte bu farklılıkların önemsiz olması hâlinde maddi olarak (büyük ölçüde) aynı olma hâlinden söz edilebilecektir (AYM, E.2019/4, K.2021/78, 4/11/2021, § 31).

96- İlk dört koşulun birlikte gerçekleşmesi hâlinde ilkeye aykırılık oluşur. Bununla birlikte uluslararası hukukta ilkeye istisna teşkil edebilecek bazı özel durumlar öngörülmüştür. Bu kapsamda Sözleşme’ye ek 7 No.lu Protokol’ün 4. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer verilen, Türk hukukunda kanunlarda kabul edilen yeni delil ortaya çıkması ve davanın sonucunu etkileyebilecek esaslı bir kusurun varlığı ilk iki istisnai durumdur. AİHM içtihatları ile geliştirilen (şeklen birden fazla olsalar bile) cezaya ilişkin süreçlerin bir bütünün parçaları olacak şekilde bağlantılı bir biçimde yürütülmesi ise üçüncü istisnadır (AYM, E.2019/4, K.2021/78, 4/11/2021, § 32).

97- Başvuruyla ilgili meseleye dönüldüğünde değerlendirilmesi gereken istisna, somut olayda davanın sonucunu etkileyebilecek esaslı (temel) bir kusurun bulunup bulunmadığıdır.

98- Başvuruda Ceza Mahkemesinin beyanları yargılama için önemli olabilecek kişilerin beyanlarının alınması için gerekli adımları atmaması, beyanlarından başvuruya konu olay hakkında bilgi sahibi oldukları anlaşılan tanıklara olayın gerçekleştiği yer ile öldürüldüğü iddia edilen N.T.nin gömüldüğü yeri gösterip gösteremeyeceklerini sormaması, keşif sırasında bulunan kovanların hangi silahlardan atıldığını araştırmaması ve keşif sırasında bulunan bez parçalarının N.T.ye ait biyolojik örnek taşıyıp taşımadığı yönünde bir inceleme yaptırmaması nedeniyle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmiştir (ayrıntılar için bkz. § 82). Anılan eksiklikler dikkate alındığında söz konusu ihlal tespitiyle davanın sonucunu etkileyebilecek esaslı bir kusurun varlığı saptanmıştır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine yönelik tespiti aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesinin istisnasını teşkil etmektedir.

99- Başvuruya konu yargılamanın ceza ile ilgili bir yargılama olması sebebiyle 6216 sayılı Kanun’un somut olay yönünden özerk anlamda yorumlanan ceza usulü ile ilgili bir kanun olduğu ve 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında sanığın lehine veya aleyhine olmasından söz edilmeden ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı hâllerde yeniden yargılamaya karar verileceğinin hüküm altına alındığı unutulmamalıdır. O hâlde özerk anlamda yorumlanan beraat veya mahkûmiyet hükmüyle sonuçlanan bir ceza ile ilgili yargılama aleyhine yapılan başvurularda, başvuruya konu yargılamanın sonucunu etkileyebilecek eksiklikler dolayısıyla tespit edilen ihlal çerçevesinde yeniden yargılamaya karar verilmesi aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesini ihlal etmemektedir. Bununla birlikte yeniden yargılama yapılmasının önünde hukuki (yargılamaya konu suçun dava zamanaşımına uğraması gibi) veya fiilî (bilirkişi incelemesine konu edilecek delilin imha edilmesi gibi) engeller bulunabilir. Böyle bir durumda yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar olmayacağı açık olmakla birlikte bu gibi bir engel somut olayda bulunmamaktadır. Dolayısıyla yaşam hakkının usul boyutunun ihlaline ait sonuçların ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Yapılacak yeniden yargılama ise ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş, yeniden yargılama kararı verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmektedir.

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS