0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Görevsizlik ve Yetkisizlik Hallerinde Yapılacak İşlem

İYUK Madde 43

1.İdare ve vergi mahkemeleri, idari yargının görev alanına giren bir davada görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle davanın reddine karar verirlerse dosyayı Danıştaya veya görevli ve yetkili idare veya vergi mahkemesine gönderirler.

a) Görevsizlik sebebiyle gönderilen dosyalarda Danıştay, davayı görevi içinde görmezse dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verir.

b) Görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle dosyanın gönderildiği mahkeme kendisini görevsiz veya yetkisiz gördüğu takdirde, söz konusu mahkeme ile ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararını veren mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise, uyuşmazlık bölge idare mahkemesince, aksi halde Danıştayca çözümlenir.

2.Görev ve yetki uyuşmazlıklarında Danıştay ve bölge idare mahkemesince verilen kararlar ilgili mahkemelere bildirilir ve bu husus taraflara tebliğ olunur.

3.Danıştay ve bölge idare mahkemesince görev ve yetki uyuşmazlıkları ile ilgili olarak verilen kararlar kesindir.

4.Bu madde hükümleri gereğince verilen kararlar ile görevli ve yetkili kılınan mahkemeye yeniden dava açılması halinde harç alınmaz.

5.(Mülga: 5/4/1990-3622/27 md.)



İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) 43. Madde Emsal Danıştay Kararları


DANIŞTAY 13. DAİRE Esas : 2017/1299 Karar : 2017/1880 Tarih : 8.06.2017

  • İYUK 43. Madde

.. Ltd. Şti. vekili tarafından, İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı’nca 31.08.2016 tarihinde gerçekleştirilen 2016/305888 ihale kayıt numaralı “Mühendislik Fakültesi 6 Bölümün İhtiyacı Malzeme Alımı” ihalesinde, davacı şirketin 23.08.2016 tarihinde yaptığı şikâyet başvurusunun davalı idarenin 25.08.2016 tarihli yazısı ile reddi üzerine Kamu İhale Kurumu’na yapılan itirazen şikâyet başvurusu için yatırılmak zorunda kalınan 3.372,00.-TL başvuru bedelinin yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle ‘ne karşı açılan davada, Konya 2. İdare Mahkemesi Hakimliği’nin 20.02.2017 tarih ve E:2016/1772, K:2017/405 sayılı kararıyla, uyuşmazlığın, davacı şirket tarafından yapılan itirazen şikâyet başvurusunun Kamu İhale Kurulu’nun 28.09.2016 tarih ve 2016/UM.II-2384 sayılı kararıyla kabul edilerek ihalenin iptal edilmesi nedeniyle davacı şirketin Kamu İhale Kurulu’na itirazen şikâyet başvuru bedeli olarak ödediği 3.372,00.-TL’den kaynaklandığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 36. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca, bu davanın görüm ve çözümünde, davacının kabul edilen itirazen şikâyet başvurusunda, başvuru bedeli ödediği Kamu İhale Kurulu kararına bakmaya yetkili Ankara İdare Mahkemesi’nin yetkili olduğuna karar verildiği; Hakimliği’nin 18.05.2017 tarih ve E:2017/1228, K:2017/1583 sayılı kararıyla da, uyuşmazlığın, idarenin bir hizmetinden kaynaklanması hâlinde, hizmetin görüldüğü yer idare mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği, bakılan davada da ihaleye Selçuk Üniversitesi tarafından çıkıldığı, hizmetin bu bağlamda yürütüldüğü, 2577 sayılı Kanun’un 36. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünde ‘nün bulunduğu yerin bağlı olduğu idare mahkemesi olan Konya İdare Mahkemesi’nin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkili yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Danıştay Başkanlığı’na gönderilmesi üzerine, ortaya çıkan yetki uyuşmazlığına ilişkin dosya 2577 sayılı Kanun`un 43. maddesi uyarınca incelendi:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 32. maddesinin 1. fıkrasında, göreve ilişkin hükümlerin saklı kalması koşuluyla, bu Kanun`da veya özel yasalarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması hâlinde yetkili idare mahkemesinin, idarî işlemi yapan idarî merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesi olduğu belirtilmiş, 36. maddesinde, idari sözleşmelerden doğanlar dışında kalan tam yargı davalarında yetkili mahkemeler sırasıyla sayılmış ve (a) bendinde, yetkili mahkemenin, zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili idare mahkemesi olduğu kurala bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; İdari ve Mali İşler Daire Başkanlığı’nca 31.08.2016 tarihinde gerçekleştirilen 2016/305888 ihale kayıt numaralı “Mühendislik Fakültesi 6 Bölümün İhtiyacı Malzeme Alımı” ihalesinde, davacı şirketin 23.08.2016 tarihinde yaptığı şikâyet başvurusunun davalı idarenin 25.08.2016 tarihli yazısı ile reddedilmesi üzerine Kamu İhale Kurumu’na gidildiği, Kamu İhale Kurulu`nun 28.09.2016 tarih ve 2016/UM.II-2384 sayılı kararıyla ihalenin 6. kısmının iptal edildiği, idarece ihalenin hukuka aykırı olarak yapılması nedeniyle dava açılması öncesinde zorunlu bir başvuru yolu olan itirazen şikâyet başvurusunda bulunmak zorunda bırakıldıkları ve bunun için başvuru bedeli ödedikleri ileri sürülerek itirazen şikâyet sırasında ödenmek zorunda kalınan 3.372,00.-TL başvuru bedelinin yasal faiziyle birlikte tazmin edilmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Olayda, tazminat talebinin, davacı şirket tarafından 23.08.2016 tarihinde yapılan şikâyet başvurusunun reddine ilişkin 25.08.2016 tarihli işleminden kaynaklandığı dikkate alındığında, uyuşmazlığın çözümü yetkisinin davacının şikâyet başvurusunun reddine ilişkin işlemi tesis eden ‘nün bulunduğu yerin bağlı olduğu idare mahkemesi olan Konya İdare Mahkemesi`ne ait olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde KONYA İDARE MAHKEMESİNİN YETKİLİ OLDUĞUNA, dava dosyasının Konya 2. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, kararın `ne ve taraflara bildirilmesine, 08/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


DANIŞTAY 15. DAİRE Esas : 2017/817 Karar : 2017/21165 Tarih : 8.05.2017

  • İYUK 43. Madde

İstanbul İli Ataşehir İlçesinde … Eczanesinin sahibi ve mesul müdürü olarak faaliyet gösteren davacı tarafından, Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesi uyarınca Muvazaa Değerlendirme Komisyonunun 18/08/2016 tarihli toplantısında Masal Eczanesinin muvazaalı olduğu kararına varıldığından bahisle, Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 6. maddesi uyarınca 5 yıl süre ile eczane açamayacağına ilişkin İl Sağlık Müdürlüğü`nün 02/09/2016 tarihli ve 513.03.01-E3776 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada, Ankara 8. İdare Mahkemesinin 29/11/2016 tarih ve E:2016/4809 K:2016/4022 sayılı kararıyla, uyuşmazlıkta 2577 sayılı Kanun’un 32/1. maddesi uyarınca işlemi tesis eden idarenin bulunduğu yer idare mahkemesi olan İstanbul İdare Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle, davanın yetki yönünden reddine karar verilerek dosya İstanbul’a gönderilmiştir.

İstanbul 3. İdare Mahkemesinin 28/03/2017 tarih ve E:2016/2516, K:2017/780 sayılı kararında ise uyuşmazlıkta her ne kadar İl Sağlık Müdürlüğünün 02/09/2016 tarih ve 513.03.01 - E.3776 sayılı işlemi ile 5 yıl süre ile eczane açamayacağına dair işlemin iptali istenilse de; bu işlemin dayanağının Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun 24/08/2016 tarih ve 110045 sayılı kararı olduğu, asıl işlemin bu olduğu, kararının ise bu kararın uygulanması mahiyetinde olduğu görüldüğünden, uyuşmazlığın görüm ve çözümünün 2577 sayılı Yasa’nın 32/1 maddesi uyarınca asıl işlemi tesis eden idarenin bulunduğu yer İdare Mahkemesi olan Ankara İdare Mahkemesi’ne ait olduğu sonucuna varılarak 2577 Sayılı Kanun`un 43/1-b maddesi uyarınca yetkili mahkemenin belirlenebilmesi için gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 32/1. maddesinde; göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla bu kanunda veya özel kanunlarında yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesinin, dava konusu idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesi olduğu kurala bağlanmıştır.

6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun`un 5. maddesinde, “Serbest eczaneler, eczacılık yapma hakkını haiz bir eczacının sahip ve mesul müdürlüğünde yönetmelikte belirlenen belgelerle il sağlık müdürlüğünce düzenlenmiş ve valilikçe onaylanmış bir ruhsatname ile açılır. …Eczane açmak, devretmek veya başka bir yere nakletmek isteyen eczacılar, bulunduğu ilin sağlık müdürlüğüne dilekçe ile başvurur. Eczane açmak isteyenlerin belgelerinin tam olması hâlinde ruhsatname düzenlenir. Düzenlenen ruhsatnameler Sağlık Bakanlığına, Türkiye İlaç ve Tıbbî Cihaz Kurumuna ve Türk Eczacıları Birliğine bildirilir. Eczaneler için belediyeden ayrıca bir iş yeri ruhsatı alınması ve belediyeye harç ödenmesi gerekmez.” hükmü kurala bağlanmıştır.

Eczaneler ve Eczane Hizmetleri Hakkında Yönetmelik`in 5. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde, “Eczanenin muvazaalı olup olmadığı hususunda Bölge Eczacı Odasınca verilmiş değerlendirme raporu; bu rapor Eczacı Odası yetkililerince 20 iş günü içerisinde ispatlayıcı belgelerle birlikte İl Sağlık Müdürlüğüne verilir. Belirtilen süre sonunda rapor verilmediği takdirde muvazaa konusunda İl Sağlık Müdürlüğü yetkililerince 10 iş günü içerisinde karar verilir. Bölge Eczacı Odasının verdiği rapor ile İl Sağlık Müdürlüğünün görüşlerinin birbiri ile örtüşmediği durumlarda muvazaa konusu, İl Sağlık Müdürünün başkanlığında, il sağlık müdürlüğü ve eczacı odası tarafından görevlendirilen yetkililerden oluşan Muvazaa Değerlendirme Komisyonu tarafından değerlendirilir. Bu Komisyonda muvazaa konusunda mutabakata varılamaması durumunda, dosya belgeleriyle birlikte ivedilikle Bakanlığa gönderilir. Bakanlıkça, Türk Eczacıları

Birliğinin uygun göreceği temsilcilerin de yer alacağı bir komisyon tarafından değerlendirme yapılarak muvazaaya ilişkin karar İl Sağlık Müdürlüğüne bildirilir. “ hükmü yer almaktadır.

Dava dosyasının incelemesinden; İstanbul ili Ataşehir ilçesi Küçükbakkalköy Mahallesi Işıklar Caddesi No: adresinde bulunan M. Eczanesi`` adlı eczanenin sahibi ve mesul müdürü olan davacının eczanesini, E. Eczanesi, Ö. Eczanesi ve G. Eczanesi ile beraber muvazaalı olarak işlettiği hakkındaki Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 24/08/2016 tarih ve 110045 sayılı kararı üzerine Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’un 6. maddesi uyarınca 5 yıl süre ile eczane açamayacağına ilişkin İl Sağlık Müdürlüğü`nün 02/09/2016 tarihli ve 513.03.01-E3776 sayılı işleminin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda yer verilen 6197 sayılı Kanun’da, eczanelerin il sağlık müdürlüğünce düzenlenmiş ve valilikçe onaylanmış bir ruhsatname ile açılacağının hükme bağlandığı, muvazaa kararının tek başına dava edilebilecek bir icrai işlem mahiyetinde olmadığı, davacı tarafından işletilen eczanenin, nca muvazaalı olduğuna ilişkin kararının dava konusu edilmediği, uyuşmazlığın nce tesis edilen ve icrai nitelikte olan 5 yıl süreyle eczane açılamayacağına ilişkin işlemden kaynaklandığı, bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde, 2577 sayılı Kanun`un 32. maddesinin 1. fıkrası uyarınca eczaneye ruhsat vermeye yetkili nin bulunduğu yerdeki İstanbul İdare Mahkemesi yetkili bulunmaktadır.

Davanın görüm ve çözümünde İstanbul İdare Mahkemesinin yetkili olduğuna, dosyanın İstanbul 3. İdare Mahkemesine gönderilmesine, kararın Ankara 8. İdare Mahkemesi ile taraflara bildirilmesine, 08/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


DANIŞTAY 12. DAİRE Esas : 2016/28 Karar : 2016/22 Tarih : 19.01.2016

  • İYUK 43. Madde

.. .. Polis Meslek Yüksekokulu mezunu olan davacı vekili tarafından, müvekkilinin Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanacaklara ilişkin olarak yapılan mülakat sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin 09.10.2015 tarihli ve E:2015/1935, K:2015/1182 sayılı kararıyla işlemi tesis eden idarenin bulunduğu yer olan Samsun İdare Mahkemesi’nin 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 32/1. maddesi uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünde yetkili olduğu gerekçesiyle davanın yetki yönünden reddedilerek dosyanın yetkili Samsun İdare Mahkemesi’ne gönderildiği; Samsun 1. İdare Mahkemesi’nin 26.11.2015 tarihli ve E:2015/1818, K:2015/1896 sayılı kararıyla iptali istenilen işlemin Ankara İlinde bulunan Polis Akademisi Başkanlığınca tesis edildiği gerekçesiyle, 2577 sayılı Kanun’un 32/1. maddesi uyarınca dava konusu işlemi tesis eden yerdeki idari uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde yetkili olan Ankara İdare Mahkemesinin yetkili olduğu belirtilerek 2577 sayılı Kanun’un 43/1-b. maddesi uyarınca yetkili yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Danıştay`a gönderilmesi üzerine Danıştay Onikinci Dairesince dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 14. maddesinin 3-a bendinde, dava dilekçelerinin görev ve yetki yönünden inceleneceği, 15. maddesinin 1-a bendinde de, idari yargının görevli olduğu konularda görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın görev veya yetki yönünden reddedileceği hükme bağlanmış olup, aynı Yasanın görevsizlik ve yetkisizlik hallerinde yapılacak işlemlere ilişkin 43. maddesinin 1-b bendinde ise, görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle dosyanın gönderildiği mahkeme kendisini görevsiz veya yetkisiz gördüğü takdirde, söz konusu mahkeme ile görevsizlik ve yetkisizlik kararını veren mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise, uyuşmazlığın bölge idare mahkemesince, aksi halde Danıştayca çözümleneceği kuralına yer verilmiştir.

Yine 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun, “İdari Davalarda Genel Yetki” başlıklı 32. maddesinin 1. fıkrasında, göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesi olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; ….. Polis Meslek Yüksekokulundan mezun olan davacının polis memuru olarak atanabilmek için katıldığı mülakat sınavında başarısız sayılarak atamasının yapılmaması üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu`nun Ek 1. maddesinin üçüncü fıkrasında “…(Ek fıkra: 27/3/2015-6638/23 md.) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte öğrenime devam edenler dâhil, bu Kanun ve 4652 sayılı Polis Yüksek Öğretim Kanunu gereğince, polis eğitim kurumlarında ya da adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin, kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanmaları için öğrenim süresini başarıyla tamamlamaları ve eğitim sonunda Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacak sınavda başarılı olmaları şarttır. “ denilmektedir.

3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun Ek 1. maddesine dayanılarak hazırlanan ve polis eğitim kurumlarında veya adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden öğrenim süresini başarıyla tamamlayan öğrencilerin kadrolarına polis memuru veya komiser yardımcısı olarak atanabilmeleri için yapılacak sınavla ilgili usul ve esasları belirleyen, 03.06.2015 tarih ve 29375 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanrak yürürlüğe konulan Kadrolarına Polis Memuru ve Komiser Yardımcısı Rütbelerine Aday Memur Olarak Atanacaklara Uygulanacak Sınav Yönetmeliği`nin 4. maddesinde, “Bu Yönetmelikte geçen; a) Aday: Polis eğitim kurumları veya adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim süresini başarı ile tamamlayan öğrencileri, b) Başkanlık: Polis Akademisi Başkanlığını,…ç) Polis eğitim kurumları: Polis Akademisi Başkanlığına bağlı Polis Amirleri Eğitimi Merkezi, Polis Meslek Eğitim Merkezi ve Polis Meslek Yüksekokulunu, ifade eder.”, 5. maddesinde, “(1) Polis eğitim kurumları ve adına diğer yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerden öğrenim süresini başarıyla tamamlayan öğrenciler, kadrolarına polis memuru veya komiser yardımcısı olarak atanmalarından önce sınava tabi tutulur.”, 6. maddesinde, “(1) Sınav yerleri ve tarihleri, Polis Amirleri Eğitimi Merkezi, Polis Meslek Eğitim Merkezi, Polis Meslek Yüksekokulu ve adına diğer yükseköğretim kurumlarından mezun olan öğrenciler için ayrı ayrı Başkanlıkça belirlenir ve sınav tarihinden en az on beş gün önce Başkanlık resmi internet sitesinde ilan edilir. (2) Sınav, mezuniyeti müteakip en geç bir ay içinde yapılır.,” 7. maddesinde, “(1) Sınav ile ilgili komisyonların kurulması, görevlendirme ve çalışma esasları Başkanlık onayı ile belirlenir….(3) Sınav komisyonu; emniyet müdürü rütbesinde bir başkan ve üç rütbeli personel ile bir öğretim elemanından oluşur. Bu komisyon, soru hazırlama komisyonu tarafından hazırlanan sorularla sözlü sınav yapmakla görevli ve yetkilidir. İhtiyaca göre her bir polis eğitim kurumunda ve Başkanlıkta birden fazla sınav komisyonu oluşturulabileceği gibi birden fazla polis eğitim kurumu için de tek bir komisyon görevlendirilebilir….”, 10. maddesinde, “(1) Sınavda başarılı olan adayların kadrolarına aday polis memuru veya komiser yardımcısı olarak atanmaları 6/8/1992 tarihli ve 92/3393 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği hükümlerine göre yapılır.” hükümleri yer almaktadır.

Yukarıda yer alan mevzuatın birlikte değerlendirilmesinden, kadrolarına polis memuru ve komiser yardımcısı rütbelerine aday memur olarak atanabilmek için ilgililerin öğrenim süresini başarıyla tamamladıktan sonra yapılacak sınavda başarılı olmaları gerektiği, bu sınavın ise Polis Akademisi Başkanlığınca yapılacağı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının mülakat sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlemin Ankara İlinde bulunan Polis Akademisi Başkanlığınca tesis edilmiş olduğu gözönüne alındığında, bu davanın görüm ve çözümünde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 32. maddesinin 1. fıkrası uyarınca dava konusu işlemi tesis eden idarenin bulunduğu yerde kurulu Ankara İdare Mahkemesinin yetkili olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Açıklanan nedenlerle; davanın görüm ve çözümünde Ankara İdare Mahkemesi’nin yetkili olduğuna, dava dosyasının Ankara 2. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine ve kararın Samsun 1. İdare Mahkemesi`ne ve taraflara bildirilmesine, oybirliğiyle karar verildi.


DANIŞTAY 5. DAİRE Esas : 2015/3995 Karar : 2015/6920 Tarih : 9.09.2015

  • İYUK 43. Madde

İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş. (AYEDAŞ) bünyesinde elektrik teknikeri olarak görev yapan davacı tarafından, TEDAŞ temsilciliklerine kendisinin atanmayıp başkalarının atanmasına ilişkin TEDAŞ Genel Müdürlüğünün 30.7.2013 günlü, 25-318 sayılı Yönetim Kurulu kararının iptali istemiyle TEDAŞ Genel Müdürlüğüne karşı açılan davada; İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 20.12.2013 günlü, E:2013/2702; K:2013/2478 sayılı ve Ankara 1. İdare Mahkemesinin 14.7.2014 günlü, E:2014/338; K:2015/1367 sayılı kararları ile adı geçen mahkemeler arasında çıkan yetki uyuşmazlığı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 43. maddenin (b) bendi uyarınca incelenerek gereği görüşüldü;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 33/1. maddesinde, kamu görevlilerinin atanması ve nakilleri ile ilgili davalarda yetkili mahkemenin, kamu görevlilerinin yeni veya eski görev yeri idare mahkemesi olduğu hükme bağlanmıştır.

İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş. (AYEDAŞ) bünyesinde elektrik teknikeri olarak görev yapan davacı tarafından, TEDAŞ Genel Müdürlüğüne bağlı temsilciliklere kendisinin değil başka kişilerin atanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan ve kamu görevlilerinin nakilleri ile ilgili davalar kapsamında olan uyuşmazlığın çözümünde, 2577 sayılı Yasanın 33/1. maddesi uyarınca davacının görev yaptığı yerdeki İstanbul 2. İdare Mahkemesi yetkili bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dava dosyasının, davanın görüm ve çözümünde yetkili olduğu belirlenen İstanbul 2. İdare Mahkemesine gönderilmesine, kararın Ankara 1. İdare Mahkemesine ve taraflara bildirilmesine, oyçokluğuyla karar verildi.


DANIŞTAY 10. DAİRE Esas : 2010/2745 Karar : 2010/3476 Tarih : 22.04.2010

  • İYUK 43. Madde

H.S. tarafından, Türk Telekomünikasyon A.Ş. Genel Müdürlüğünde görev yapmakta iken, Tapu Kadastro Samsun 10. Bölge Müdürlüğü emrine tekniker olarak atanan davacı tarafından, Samsun 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü emrinde geçici olarak görevlendirilmesine ilişkin işlemin Samsun 1. İdare Mahkemesi’nin 15.03.2007 tarih ve E:2006/3324, K:2007/317 sayılı kararıyla iptal edilmesi üzerine geçici görevlendirme süresince hukuka aykırı olarak çalıştırıldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 20.000 TL maddi zararın ve 7.000 TL manevi zararın tazmini istemiyle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne karşı açılan davada, Samsun 1. İdare Mahkemesinin; davacının geçici görevlendirilmesinin hukuka aykırı olup olmadığıyla ilgili olmayan, dolayısıyla bu işleme karşı açılan davada verilen kararla bağlantısı bulunmayan, geçici görevlendirme süresince hizmet sınıfı dışında görevlerde çalıştırıldığı gerekçesiyle tazminat isteminde kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde 2577 sayılı Yasanın 33/3. maddesi uyarınca davacının görev yaptığı yer idare mahkemesi olan Ankara İdare Mahkemesi’nin yetkili olduğuna ilişkin 2.4.2009 tarih ve E:2008/1409, K:2009/262 sayılı kararı ile Ankara 12. İdare Mahkemesi`nin; davacının geçici görevlendirme işleminin iptal edilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı, geçici görev ile çalıştığı dönemde kendisine hukuka aykırı uygulamalar yapıldığından bahisle işlem nedeniyle uğranılan zararların tazmini talebinde bulunduğu, 2577 sayılı Yasanın 12. maddesi uyarınca iptal davası üzerine açılan tam yargı davasının aynı Yasanın 36/(a) maddesi uyarınca zararı doğuran idari uyuşmazlığın çözümünde Samsun İdare Mahkemesinin yetkili olduğuna ilişkin 16.12.2009 tarih ve E:2009/921, K:2009/1680 sayılı yetki ret kararı üzerine ortaya çıkan yetki uyuşmazlığı ile ilgili dosya 2577 sayılı Yasanın 43. maddesi uyarınca incelenerek, gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 12. maddesinde; “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay’a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Yasanın 36. maddesinin (a) bendinde, idari sözleşmelerden doğanlar dışında kalan tam yargı davalarında yetkili mahkemenin, zararı doğuran idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili idare mahkemesi olduğu kuralı yer almaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının Türk Telekomünikasyon A.Ş. Genel Müdürlüğü’nde görev yapmakta iken, Tapu Kadastro Samsun 10. Bölge Müdürlüğü emrine tekniker olarak atandığı, daha sonra Samsun Bölge Müdürlüğü tarafından Samsun 2. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’nde geçici olarak görevlendirildiği, bu işleme karşı açılan davada Samsun 1. İdare Mahkemesi’nin 15.03.2007 tarih ve E:2006/3324, K:2007/317 sayılı kararıyla işlemin iptal edildiği, davacının 1.11.2007 tarihli işlemle Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı`na tekniker olarak atandığı, geçici görevlendirme süresince hizmet sınıfı dışında görevlerde çalıştırıldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının geçici görevlendirme işleminin iptali üzerine 2577 sayılı Yasanın 12. maddesi uyarınca geçici görevlendirme süresince hizmet sınıfı dışında görevlerde çalıştırıldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü maddi ve manevi zararların tazmini isteminden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümünde, 2577 sayılı Yasanın 36/a maddesi uyarınca geçici görevlendirme işlemine ilişkin idari uyuşmazlığı karara bağlayan Samsun İdare Mahkemesi yetkili bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Samsun idare Mahkemesinin yetkili olduğuna, dava dosyasının Samsun 1. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, kararın Ankara 12. İdare Mahkemelerine ve taraflara bildirilmesine oybirliği ile karar verildi.


DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU Esas: 2015/4168 Karar: 2015/4502 Tarih: 26.11.2015

  • İYUK 43. Madde

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Görevsizlik ve Yetkisizlik Halinde Yapılacak İşlem” başlıklı 43. maddesinde; “1. İdare ve vergi mahkemeleri, idari yargının görev alanına giren bir davada görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle davanın reddine karar verirlerse dosyayı Danıştaya veya görevli ve yetkili idare veya vergi mahkemesine gönderirler. a ) Görevsizlik sebebiyle gönderilen dosyalarda Danıştay, davayı görevi içinde görmezse dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verir. b ) Görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle dosyanın gönderildiği mahkeme kendisini görevsiz veya yetkisiz gördüğü takdirde, söz konusu mahkeme ile ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararını veren mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise, uyuşmazlık bölge idare mahkemesince, aksi halde Danıştayca çözümlenir. 2. Görev ve yetki uyuşmazlıklarında Danıştay ve bölge idare mahkemesince verilen kararlar ilgili mahkemelere bildirilir ve bu husus taraflara tebliğ olunur. 3. Danıştay ve bölge idare mahkemesince görev ve yetki uyuşmazlıkları ile ilgili olarak verilen kararlar kesindir. 4. Bu madde hükümleri gereğince verilen kararlar ile görevli ve yetkili kılınan mahkemeye yeniden dava açılması halinde harç alınmaz.” hükmüne, “Kararın bozulması” başlıklı 49. maddesinde ise “4. Mahkeme bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebilir. Israr kararının ilgili tarafından temyizi halinde, dava, konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulunca incelenir.” hükmüne yer verilmiştir.

2577 Sayılı Kanun’un “Kararın bozulması” başlıklı 49. maddesinin2577 Sayılı Kanun’un “Kararın bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın a ) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b ) Hukuka aykırı karar verilmesi, c ) Usul hükümlerine uyulmamış olunması, sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı, 4. fıkrasında ise mahkemenin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği, ısrar kararının ilgili tarafından temyizi halinde, davanın, konusuna göre Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulunca inceleneceği, Danıştayın ilgili dava dairesinin kararı uygun görülürse mahkemenin kararının bozulacağı, aksi halde onanacağı, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının, bakılan davayı ilk olarak Ankara 1. İdare Mahkemesinde açtığı, anılan Mahkemece dosyanın tekemmül ettirilmesinin ardından, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin 1/a bendi 1/a bendi uyarınca, uyuşmazlığın çözümü görevinin Danıştay’a ait olduğu gerekçesiyle 09.12.2011 günlü, E:2010/1091, K:2011/2098 Sayılı kararla ‘davanın görev yönünden reddine, dosyanın Danıştay’a gönderilmesine’ karar verildiği, dosyanın gönderildiği Danıştay Beşinci Dairesinin 07.11.2012 günlü, E:2012/4591, K:2012/6895 Sayılı kararıyla ise ‘uyuşmazlığın, 2575 Sayılı Danıştay Kanunu’nun 24. maddesinin 1/c bendi 1/c bendi kapsamında yer almadığı gerekçesiyle dava görev yönünden reddedilerek dosyanın Ankara 1. İdare Mahkemesine gönderilmesi’ne karar verildiği, Danıştay Beşinci Dairesinin bu kararıyla dosyanın gönderildiği Ankara 1. İdare Mahkemesince, işin esası incelenmek suretiyle dosyanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, 17.09.2015 günlü, E:2013/335, K:2015/1596 Sayılı kararla, yukarıda yer verilen usul hükümlerine göre ısrar yolu öngörülmemiş olmasına rağmen “görev ret” kararında ısrar edildiği ve bu ısrar kararına karşı tarafların bir temyiz talebi olmamasına rağmen dosyanın üst yazıyla Danıştay Başkanlığına gönderildiği anlaşılmaktadır.

2577 Sayılı Kanun’un 43. maddesinin2577 Sayılı Kanun’un 43. maddesinin 1/a bendinde yer alan, görevsizlik sebebiyle gönderilen dosyalarda Danıştay’ın, davayı görevi içinde görmezse dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar vereceği yolundaki hüküm, dosyanın gönderildiği Mahkemeye yetki veya görev uyuşmazlığı çıkarılması yetkisi tanıyan bir hüküm olmayıp, aksine, görevsizlik kararı veren mercilerden biri mahkeme diğeri Danıştay ise bu konudaki nihai karar verme yetkisini Danıştay’a bırakan bir düzenlemedir. Kanun koyucunun amacı, mahkeme ile Danıştay arasında yetki ve görev uyuşmazlığı çıkarılması hususunu düzenlemek olsaydı, mahkeme ve Danıştay’ın birbirini görevli görmesi suretiyle çıkacak bu uyuşmazlığın çözüm merciinin de aynı maddede gösterilmesi gerekirdi ki, mahkemece görev yönünden reddedilerek Danıştay’a gönderilen dosyayı Danıştay’ın, görevi içinde görmezse, yetkili ve görevli mahkemeye göndereceği yolundaki düzenleme, görev uyuşmazlığı çıkarılmasını engellemektedir. Çünkü Danıştay’ın gönderme kararı mahkemeyi bağlamaktadır. Nitekim maddenin 1/b bendinde, görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle dosyanın gönderildiği mahkeme kendisini görevsiz veya yetkisiz gördüğü takdirde, söz konusu mahkeme ile ilk görevsizlik veya yetkisizlik kararını veren mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise, uyuşmazlık bölge idare mahkemesince, aksi halde Danıştayca çözümlenecek olup, burada aynı düzeyde iki mahkeme arasında çıkacak görev uyuşmazlığı üzerine dosyanın çözüm mercii gösterilmiştir. Buna göre, aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresindeki iki mahkeme arasında çıkan uyuşmazlık bölge idare mahkemesince, aksi halde Danıştayca çözümlenecektir. Yani maddenin 1/a bendinde mahkeme ve Danıştay arasındaki görev sorunu, 1/b bendinde ise iki mahkeme arasındaki görev sorunu düzenlenmiştir. Nitekim, maddenin 3. bendinde de Danıştay ve bölge idare mahkemesince görev ve yetki uyuşmazlıkları ile ilgili olarak verilen kararların kesin olduğu düzenlenmek suretiyle, 1/a bendinde zaten Danıştay’a bırakılan görevli mahkemeyi belirleme ve dosyayı gönderme yetkisine paralel olarak, 1/b bendine göre çıkarılan görev uyuşmazlığı üzerine nihai karar merciinin Danıştay olduğu hususu hükme bağlanmıştır.

Bunun yanı sıra, 2577 Sayılı Kanun’un 43. maddesinin 1/a bendi 1/a bendi uyarınca Danıştay’ın yaptığı inceleme ve verdiği kararın niteliği incelenecek olursa; anılan maddeye göre Danıştayca verilen, ‘dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi’ kararının, yine anılan Kanun’un 49. maddesi uyarınca yapılan temyiz incelemesi üzerine verilen bir bozma kararı olmadığı açıkça görülecektir. Bu nedenle, 2577 Sayılı Kanun’un 49. maddesinin 4. bendine 4. bendine göre, ortada bir bozma kararı olmadığından, İdare Mahkemesi’nin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar etme yetkisi yoktur.

Danıştay’a üst yazı ile gönderilen dosyada Ankara 1. İdare Mahkemesince verilen 17.09.2015 günlü, E:2013/335, K:2015/1596 Sayılı karar incelendiğinde ise, mevzuat hükmü açık olmasına rağmen, Danıştay Beşinci Dairesinin 07.11.2012 günlü, E:2012/4591, K:2012/6895 Sayılı ‘davanın görev yönünden reddedilerek dosyanın Ankara 1. İdare Mahkemesine gönderilmesine’ dair kararı, bozma kararı olarak nitelendirilerek Mahkemelerince verilen 09.12.2011 günlü, E:2010/1091, K:2011/2098 Sayılı kararda ısrar edildiği ve dosyanın Danıştay’a gönderilmesine karar verildiği görülmektedir.

Usul hükümlerinin tanımadığı yetkiye rağmen, bozma niteliğinde olmayan bir kararın bozma kararı olarak nitelenmesi ve bunun sonucunda, ısrar yolu öngörülmeyen bir kararda ısrar edilmiş olması ve ardından, ortada taraflarca bu karara karşı yapılmış bir temyiz başvurusu olmamasına rağmen dosyanın üst yazı ile Mahkemece resen Danıştay’a gönderilmesi suretiyle bakılan uyuşmazlık Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun esasına kaydedilmiş olup, yukarıda yer verilen mevzuat uyarınca, Danıştay Beşinci Dairesince verilen 07.11.2012 günlü, E:2012/4591, K:2012/6895 Sayılı nihai karara göre dosyayı çözümlemeye görevli olduğuna kuşku bulunmayan Ankara 1. İdare Mahkemesince işin esasının incelenmesi gerekmektedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, dosya esas kaydının kapatılarak, Ankara 1. İdare Mahkemesine gönderilmesine, 26.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


DANIŞTAY 5. DAİRE Esas: 2009/973 Karar: 2009/1073 Tarih: 09.03.2009

- İYUK 43. Madde

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca ilk inceleme ile görevli Tetkik Hakimi Keziban Gülcan Kaya’nın açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:

KARAR : 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 5. maddesinde, idare mahkemelerinin, vergi mahkemelerinin görevine giren davalar ve ilk derecede Danıştay’da çözümlenecek olanlar dışındaki dava ve işlerle, özel kanunlarla Danıştay’ın görevli olduğu belirtilen ve 2577 sayılı Kanunla idare mahkemelerinin görevli kılınmış bulunduğu davaları çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.

2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 5183 sayılı Yasa ile değişik 24. maddesinin 1/b. fıkras 1/b. fıkrasında, Başbakanlık, bakanlıklar ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının müsteşarlarıyla ilgili müşterek kararnamelere karşı açılacak iptal ve tam yargı davalarına Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak bakacağı öngörülmüştür.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 43. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrasında, “İdare ve vergi mahkemeleri, idari yargının görev alanına giren bir davada görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle davanın reddine karar verilirse dosyayı Danıştaya veya görevli ve yetkili idare veya vergi mahkemesine gönderirler” hükmüne yer verilmiş, aynı maddenin ( a ) bendinde,.görevsizlik sebebiyle gönderilen dosyalarda Danıştay’ın, davayı görevi içinde görmeme halinde dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar vereceği belirtilmiştir.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkras 4. fıkrasında ise; “Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler” hükmü getirilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; Eskişehir Merkez Yıldıztepe Kuran Kursu öğreticisi olarak görev yapan davacının, eşinin çalıştığı Bursa İli’ne atanma isteğiyle Eskişehir Valiliği’ne yaptığı 13.5.2008 günlü başvurusunun reddine ilişkin 21.5.2008 tarihli, 1179 sayılı işlemin iptali istemiyle bakılan davayı açtığı, davalı idarenin savunmasına cevaben verdiği 12.9.2008 tarihli ikinci dilekçesinde Eskişehir Müftülüğü’nün 21.5.2008 tarihli işleminin yanında Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 15/a-2 maddesinin de iptalini istediği, Eskişehir 2. İdare Mahkemesi’nin 19.11.2008 tarihli “dilekçe ret” kararı ile her iki dilekçede taleplerin farklı olduğundan bahisle hangi işlem ya da işlemlerin iptalinin istendiğinin açıkça ortaya konulmasının istendiği, 15.1.2009 tarihinde kayda giren yenileme dilekçesinde ise; davacının, 21.5.2008 tarihli işlemle birlikte, Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nin 15/a-2 maddesinin iptalini de istediği, bunun üzerine Mahkemece davanın görev yönünden reddedilerek dosyanın Danıştay Başkanlığına gönderildiği anlaşılmıştır.

Davacının 12.6.2008 tarihli ilk dava dilekçesindeki isteminin açık olduğu ve bu dilekçe ile yalnızca atama talebinin reddine ilişkin 21.5.2008 tarihli işlemin iptalini istediği görülmektedir. Buna karşın Mahkemece, yeni bir dava dilekçesi niteliği taşımayan savunmaya cevap dilekçesindeki Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 15/a-2 maddesinin iptali istemi dikkate alınarak dilekçe ret kararı verilmiştir. Bunun üzerine, davacı tarafından yenilenen dava dilekçesinde istem genişletilerek, 21.5.2008 tarihli atanma talebinin reddine ilişkin işlem ile. Diyanet İşleri Başkanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 15/a-2 maddesinin iptalinin istendiği görülmüştür. Mahkemelerin ilk dava dilekçesinde taleplerle bağlı olması ve ilk dava dilekçesindeki istemlerin sonradan genişletilmesine ve ek talepte bulunmasına usul yönünden olanak bulunmaması karşısında, yeni bir dava dilekçesi niteliği taşımayan savunmaya cevap dilekçesindeki talebin dikkate alınarak dilekçe ret kararı verilmesinde ve daha sonra yenilenen dilekçe üzerine davanın görev yönünden reddedilerek dosyanın Danıştay’a gönderilmesine dair 21.1.2009 günlü, E:2009/3, K:2009/13 sayılı kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, 12.6.2008 tarihli ilk dava dilekçesindeki istem doğrultusunda 2577 sayılı Yasa uyarınca gereğinin yapılması için dava dosyasının 2577 sayılı Yasa’nın 43/1-a maddesi hükmü uyarınca, aynı Yasa’nın 33/1. maddesine göre davayı çözümlemeye yetkili ve görevli olan Eskişehir İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, 09.03.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS