0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Taşınmaz Mallara İlişkin Davalarda Yetki

İYUK Madde 34

– (Değişik: 10/6/1994-4001/16 md.)

1.İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir.

2.Köy, belediye ve özel idareleri ilgilendiren mevzuatın uygulanmasına ilişkin davalarla sınır uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme, mülki idari birimin, köy, belediye veya mahallenin bulunduğu yahut yeni bağlandığı yer idare mahkemesidir.



İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) 34. Madde Emsal Danıştay Kararları


DANIŞTAY 14. DAİRE Esas : 2011/13018 Karar : 2011/1728 Tarih : 18.10.2011

  • İYUK 34. Madde

Dava, İstanbul ili, Beyoğlu İlçesi, Kocatepe Mahallesi, …Sokak, No:… adresinde faaliyet gösteren işletmeye ait “4 Yıldızlı Otel Turizm İşletmesi Belgesi`nin … Oto Servis inş. Tur. Tic. Ltd. Şti. adına düzenlenmiş olduğu, tesis yetkilisi tarafından davalı idareye yapılan başvuru ile, söz konusu şirketin nevi değişikliği yapılarak … Turizm Tic. inş. Servis Hiz. A.Ş. olduğu, söz konusu değişiklik nedeniyle turizm işletme belgesinin yeni unvan adına düzenlenmesinin, belgede yer alan “Tesis, … Elekt. Maden. Tur. San. ve Tic. A.Ş. tarafndan işletilmektedir.” ibaresinin kaldırılmasının talep edildiği, söz konusu talep üzerine yapılan inceleme sonucu, ilgili belediyeden alınacak yeni şirket adına düzenlenmiş işyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının aslı veya onaylı örneğinin 6 ay içerisinde gönderilmesi gerektiğinden bahisle, söz konusu hususun davacı tarafa bildirildiği, davacı tarafça süresi içinde işyeri Açma ve Çalışma Ruhsatının aslı veya onaylı örneğinin gönderilmemesi üzerine, “4 Yıldızlı Otel Turizm işletmesi Belgesi”nin iptaline ilişkin 08.02.2009 günlü ve 25346 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı, Yatırım ve işletmeler Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, uyuşmazlık konusu olayda, söz konusu tesise yönelik olarak alınan 03.06.2003 günlü ve 9038 sayılı “4 Yıldızlı Otel Turizm işletmesi Belgesi”nde belge sahibinin … Oto Servis İnş. Tur. Tic. Ltd. Şti. olduğu, anılan belgeye ilişkin yapılacak her türlü tasarrufta muhatabın belge sahibi olduğu, belge sahibinin unvanında yapılan nevi değişikliği üzerine işyeri açma ve çalışma ruhsatı ile birlikte Bakanlığa başvurulması gerektiğinin açık olduğu, bu nedenle davalı idarece tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı idari Yargılama Usulü Yasası`nın, “Taşınmaz mallara ve kamu idarelerine ilişkin davalarda yetki” başlıklı 34/1. maddesinde, imar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkemenin taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesi olduğu kuralı yer almaktadır.

Bu durumda, İstanbul`da bulunan otele ait turizm işletme belgesinin iptalinden kaynaklanan uyuşmazlığın görüm ve çözümü, anılan yasa kuralı uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi olan İstanbul idare Mahkemesine ait olduğundan, işin esasını inceleyen Ankara 3. idare Mahkemesi kararında yetki yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 3. idare Mahkemesince verilen 25.03.2010 günlü, E:2009/380, K:2010/499 sayılı kararın ( BOZULMASINA ), dosyanın Mahkemesine ( GÖNDERİLMESİNE ), bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.


DANIŞTAY 13. DAİRE Esas : 2010/3670 Karar : 2011/557 Tarih : 11.02.2011

  • İYUK 34. Madde

Dava; davacı şirket ile Türkiye Elektrik Kurumu ( TEK ) Genel Müdürlüğü arasında 15.12.1988 tarihinde imzalanmış olan “Sivas-Kangal Kömür Sahalarının İşletmeye Verilmesi ve Üretilen Kömürün TEK Termik Santraline Teslimine Ait Sözleşme” süresinin 15.09.2009 tarihinden itibaren 20 yıl süreyle uzatılmasına ilişkin 8 No’lu Protokolün 1. maddesinin iptali ve sözleşme süresinin tek taraflı olarak 15.09.2009 tarihinden itibaren ilk 2 yıl garanti ve ikinci 2 yılı opsiyonlu olmak üzere en fazla 4 yıl süreyle uzatılmasına ilişkin Elektrik Üretim Anonim Şirketi ( E.Ü.A.Ş. ) Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu’nun 12.06.2009 tarih ve 20-140 sayılı kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesi’nce; uyuşmazlık konusu 15.12.1988 tarihli Sözleşmenin 3. maddesinde, sözleşmesinin süresinin tarafların mutabakatına bağlı olarak ilk uzatmada en az 6 yıl, takip eden uzatmalarda ise 4 yıldan az olmamak kaydıyla aynı fiyat ve şartlarla uzatılabileceği hususunda düzenleme getirildiği, 15.03.2007 tarihinde 8 No’lu Protokol imzalanarak, Sözleşmenin 3. maddesi kapsamında sözleşme süresinin 15.09.2009 tarihinden itibaren 20 yıl süreyle uzatıldığı, E.Ü.A.Ş. Genel Müdürlüğü’nün 2006 yılı faaliyetlerine ilişkin olarak Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu’nca hazırlanan raporda 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na dayanılarak yürürlüğe konulan Kamu İhale Genel Tebliği’ne göre anılan uzatmanın mevzuata aykırı olduğu belirtilerek iptal edilmesinin istenilmesi üzerine, konuyla ilgili olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nca yapılan inceleme sonucunda hazırlanan ve 08.08.2008 tarihinde Bakan Olur’u alan 30.06.2008 tarih ve 10 sayılı Soruşturma Raporuyla getirilen öneri de dikkate alınarak, davalı idarenin 31.12.2008 tarih ve 442 sayılı yazısı ile, 8 No’lu Protokolün iptal edilmesi suretiyle sözleşme süresinin 15.09.2009 tarihinden itibaren 2 yılı garanti, takip eden 2 yılı opsiyonlu olarak en fazla 4 yıl uzatılmasına ilişkin olarak davacı şirkete teklif iletildiği, davacı şirketçe, 27.01.2009 tarihli cevabi yazı ile sözleşme süresi ve diğer hususların bir bütün olarak görüşüleceği bir toplantının talep edildiği, buna rağmen dava konusu Yönetim Kurulu kararının alınması üzerine davanın açıldığı, Kamu İhale Kurumu tarafından düzenlenen Tebliğ ile; 01.01.2003 tarihinden önce yapılmış olup 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu yürürlüğe girdikten sonra süresi sona eren sözleşmelerin sürelerinin sonuna kadar uygulanacağı ve bu sözleşmelerde, hukuki bir zorunluluk olmadıkça süre uzatımına gidilemeyeceği yönünde açık ve sınırlayıcı bir düzenleme getirildiği, bu düzenlemeyle, 4734 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce yapılan ve sözleşme süresi dolan ihalelerde, sözleşme süresinin uzatılmayarak, 4734 sayılı Kanun’un uygulanmasının amaçlandığı, böylece, esasen 4734 sayılı Kanun’a tabi olan hizmet alımlarında, sözleşme süresinin uzatılması suretiyle, dolaylı olarak, 4734 sayılı Kanun dolanılarak, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümlerinin uygulanmasının önüne geçilmek istendiği, bunun ise, 4734 sayılı Kanun ile getirilmek istenen hukuksal amaca uygun olduğu, diğer taraftan, getirilen bu düzenleme ile kamu kurum ve kuruluşları arasında, sözleşme süresi dolan ihalelerde ortaya çıkacak sözleşme süresinin uzatılıp uzatılmayacağı gibi oluşacak tereddütlerin, sözleşme süresinin uzatılmaması şeklinde uygulama birliği sağlanarak giderildiği, böylelikle, kamu yararından ziyade kişisel yararları hedef alan farklı uygulamalara sebebiyet verecek ( bazı sözleşmelerde sözleşmenin yenilenmemesi, bazılarında ise yenilenmesi şeklinde keyfi ve takdiri uygulamalar ) hukuki zeminin önlendiği, bunun ise 4734 sayılı Kanun’a ve kamu yararına uygun olduğunun açık olduğu, 4734 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce yapılan ve sözleşme süresi dolan ihalelerde, sözleşme süresinin uzatılması durumunda, esasen 4734 sayılı Kanun’a tabi olan mal ve hizmet alımlarının, bu Kanuna tabi olmaktan kurtulacağı, 2886 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği, bu durumun ise bir nevi 4734 sayılı Kanun’a karşı bir hile yolunu açacağı, olay bu açılardan değerlendirildiğinde; Sivas ili, Kangal İlçesinde bulunan kömür sahalarının işletilmesi ve çıkarılan kömürün davalı idareye teslimi konusunda 15.09.1989 tarihinde başlayan ve 15.09.2009 tarihinde sona erecek sözleşmenin süresinin 15.03.2007 tarihinde yapılan protokolle 20 yıl daha uzatılması yönünde karar alındığı, Tebliğ’de belirtilen, hukuki zorunluluk olmadıkça süre uzatımı yoluna gidilemeyeceği yönündeki yasaklamanın aksine, sözleşme süresinin uzatılmasının açıkça hukuka aykırı olduğu, bu durumda, anılan sözleşmenin 1989 yılında yapılmış olduğu, aradan geçen süre zarfında ülkenin ekonomik, sosyal ve rekabet koşullarının değiştiği, bu gelişim ve değişime paralel olarak ihale mevzuatının değiştirildiği, 4734 sayılı Kanun ile yapılacak ihalelerde daha fazla saydamlık, rekabet, eşit muamele, güvenirlik, gizlilik, kamuoyu denetimi, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve kaynakların verimli kullanılmasının amaçlandığı, kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulayacakları ortak ilkelerin belirlendiği ve bu amaçları gerçekleştirmek için Kamu İhale Kurumu gibi bir kamu kurumunun oluşturulduğu ve 4734 sayılı Kanun`un ilgili hükümleri uyarınca yapılacak yeni bir ihale neticesinde, günümüz ekonomik ve rekabet koşullarıyla aynı işin daha az maliyetle yaptırılabilme imkanının bulunduğu da dikkate alındığında, dava konusu işlemin anılan mevzuat hükümlerine uygun olarak üstün kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek tesis edildiği ve işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı şirket tarafından temyiz edilmiştir.

SONUÇ : Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki temyize konu Sivas İdare Mahkemesi’nin 26.07.2010 tarih ve E:2009/1212, K:2010/879 sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, temyiz istemi yerinde görülmeyerek anılan Mahkeme kararının onanmasına, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 11.02.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3.bendinde, dilekçelerin görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet ve Kanun`un 3. ve 5. maddelerine uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği belirtilmiş; 15. maddesinin 1/a bendinde de, yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın yetki yönünden reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 2577 sayılı Kanunun “İdari davalarda genel yetki” başlıklı 32.maddesinin 1. bendinde, “Göreve ilişkin hükümler saklı kalmak şartıyla bu Kanunda veya özel kanunlarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması halinde, yetkili idare mahkemesi, dava konusu olan idari işlemi veya idari sözleşmeyi yapan idari merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesidir.”; “Taşınmaz mallara ve kamu idarelerine ilişkin davalarda yetki” başlıklı 34. maddesinin 1. bendinde ise, “İmar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkeme, taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir.” yolunda yetki kuralları düzenlenmiştir.

Davanın, taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin süresinin uzatımına ilişkin Elektrik Üretim Anonim Şirketi ( EÜAŞ ) Yönetim Kurulu kararının iptali istemiyle açılmış olması ve 2577 sayılı Kanun’un yukarıda belirtilen 34. maddesinin 1. maddesi kapsamında değerlendirilecek nitelikte bulunmaması nedeniyle, uyuşmazlığın, 2577 sayılı Kanunun 32. maddesinin 1. bendinde düzenlenen genel yetki kuralı uyarınca, dava konusu işlemi tesis eden EÜAŞ Genel Müdürlüğü`nün bulunduğu yer olan Ankara İdare Mahkemesince çözümlenmesi gerekmektedir.

Bu durumda; yetkisiz yargı yerince işin esası incelenerek davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmadığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 49. maddesinin 1-c bendi uyarınca temyize konu idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşüncesiyle karara katılmıyorum.


YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ Esas : 2009/12705 Karar : 2010/8283 Tarih : 7.07.2010

  • İYUK 34. Madde

Davacı Güngören Köyü Tüzel Kişiliği vekili Avukat Rudi Sümer tarafından, davalı Yayvantepe Köyü Tüzel Kişiliği aleyhine 23/09/2008 gününde verilen dilekçe ile köy idari sınırının tespiti istenmesi üzerine; mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22/05/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, köyler arasındaki idari sınırın yer üzerinde tespiti istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istem kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz olunmuştur.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası’nda tespit davasına ilişkin açık ve genel bir düzenlemeye yer verilmemekteyse de, bilimsel görüşlerde ve yargısal kararlarda bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının saptanması için tespit davası açılabileceği kabul edilmiştir.

Tespit davasının esasının incelenebilmesi için, genel dava koşullarının yanı sıra, dava konusunun bir hukuki ilişki olması ve bu hukuki ilişkinin var olup olmadığının öncelikle saptanmasında hukuki yarar bulunması koşulları aranmaktadır.

Buna göre, özel hukuk alanını ilgilendiren bir hukuki ilişkinin saptanması için adli yargı yerinde ayrı bir tespit davası açılabilir.

Buna karşılık, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın “ İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı “ başlıklı 2/1. maddesinde idari dava türleri; iptal davası, tam yargı davası ve genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış olup tespit davası biçiminde bir dava türüne yer verilmemiştir.

Aynı Yasa`nın “İdari Davalarda Delillerin Tespiti” başlıklı 58/1. maddesinde; tarafların, idari dava açtıktan sonra bu davalara ilişkin kanıtların saptanmasını ancak davaya bakan Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinden isteyebileceği belirtilmiş olup idari yargıda ancak açılmış bir idari dava ile ilgili bulunan “delilerin tespitinin” istenilmesi olanağı bulunmaktadır. Buna göre, idari dava türleri arasında sayılmayan tespit davasının, yorum yoluyla idari yargının görevine ayrı bir dava türü olarak katılmasına yasal olanak bulunmadığından, idari yargı yerinde, idare hukuku alanını ilgilendiren bir hukuki ilişkinin varlığının ancak açılmış bulunan bir idari davaya bağlı olarak delil tespiti kapsamında istenebileceği açıktır.

Açıklanan yasal düzenlemeler karşısında, tespit davasına konu olabilecek hukuki ilişkinin özel hukuk alanını ilgilendirmesi gerektiği ve bir eda davasının öncüsü durumunda olan tespit davasının adli yargı yerinin görevine girdiği ortaya çıkmaktadır. Ancak, adli yargıda açılacak bir eda davasında hiçbir zaman kullanılmayacağı; buna karşılık, idareyi idari bir işlem yapmaya yöneltecek veya idari yargıda açılacak bir davada idare mahkemesine sunulmak ve idareyi veya mahkemeyi hukuken bağlayıcı nitelikte bir belge elde etmek amacıyla açıldığı anlaşılan tespit davası adli yargı yerinde görülemeyecek ve görev yönünden reddi gerekecektir.

Eldeki davadaki isteminin konusu incelendiğinde; 18.03.1924 gün ve 442 sayılı Köy Yasası’nın 4. maddesine göre, bir köyün sınırının olabildiğince kolay anlaşılacak biçimde dereler, tepeler, yollar veya diğer değişmeyen işaretli yerlerden geçirilmesi ve bu dere, tepe ve yolların veya işaretli yerlerin köylüce adları ne ise mutlaka sınır belirlenirken sırasıyla yazılması; eğer bir köyün sınırı derelerden, tepelerden, yollardan veya diğer değişmeyen yerlerden geçirilemezse bu durumda sınırın olabildiğince düz yapılması ve büyük taşlar dikilerek sınırın gösterilmesi gerekir.

Aynı Yasa`nın 5. maddesinde de, “İki köy arasında nizalı sınırların çizilmesi için Hükümetin emriyle iki köy heyeti ihtiyariyesi bir araya toplanarak işin kendi aralarında düzeltilmesi için çalışılır. Gene uzlaşamadıkları halde idare meclisi tetkikat ve tahkikat yaparak altı ay içinde doğrudan doğruya sınırı çizer ve bu kati olur. Beş sene müddetle değiştirilemez. Bir köy sınırı; bu Kanun mucibince çizildikten beş sene sonra hasıl olacak lüzum ve ihtiyaç üzerine ihtiyar meclisi sınırın büyütülüp küçültülmesi için müracaatta bulunabilir. Şayet bu sınırın büyütülmesi ve küçültülmesi başka bir köye dokunmuyorsa vilayet veya kaza idare meclisleri kararıyla sınır tahsis olunur ve tasdikli deftere yazılır. Sınırın büyütülmesi veya küçültülmesi başka bir köye dokunuyorsa bu maddenin birinci fıkrasına göre halledilir. “
biçimindeki düzenlemeye yer verilmiştir.

Öte yandan, 11.5.1988 gün ve 19811 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp yürürlüğe giren Sınır Anlaşmazlığı, Mülki Ayrılma ve Birleşme ile Köy Kurulması ve Kaldırılması Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinde; 5442 sayılı İI İdaresi Yasası’na göre belirlenmiş sınırların değişmezliğinin asıl olduğu, varolan sınırların, ancak sınır noktalarının belirginlik ve değişmezlik niteliklerini yitirmiş olması, idari birimlerin sosyal, ekonomik, idari ve coğrafi durumlarında eskiye oranla farklılıkların meydana gelmesi ve bu sonuçların sınır anlaşmazlığına yol açmış olduğunun Bakanlıkça belirlenmesi durumunda sınırların değişebileceği belirtilmiş; aynı Yönetmeliğin “Müracaat ve İlk İnceleme” başlığım taşıyan 5. maddesinde de, 5442 sayılı İl İdaresi Yasası kapsamına giren sınır anlaşmazlıkları ile ilgili olarak valiliklere ulaşan başvurular üzerine valilikçe çekişmeli yerde daha önce 5442 sayılı İl İdaresi Yasası’na, 442 sayılı Köy Yasası’na veya Belediye Yasası`na göre çizilmiş bir sınır olup olmadığının araştırılacağı; çekişmeli yerde daha önce kararname ile çizilmiş bir sınır bulunup bulunmadığının kesin olarak belirlenmesi amacıyla Bakanlıktan arşiv incelenmesi isteneceği; bu biçimde çizilmiş bir sınır varsa uygulanma olanağı bulunup bulunmadığı araştırılarak, uygulanma olanağı bulunamıyor ve yeniden sınır çizilmesi gerekiyorsa bunun, hukuki ve idari nedenlerinin açıklığa kavuşturulacağı; anlaşmazlığın orman, mera, otlak, yaylak, kışlak veya su anlaşmazlığı niteliğinde olduğunun saptanması durumunda uyuşmazlık 5442 sayılı Yasa kapsamında olmadığından, bu konularla ilgili yasal düzenlemelere göre işlem yapılması gerektiğinin taraflara duyurulacağı belirtilmiştir.

Anılan yasal düzenlemelerden, köyler arasında varolan sınırların toprak üstü uygulanmasından doğan anlaşmazlığın idari usul ve esaslara göre idarece çözümleneceği ve gerekirse sınırların yeniden çizileceği anlaşılmaktadır.

Eldeki davada, davalı köy tüzel kişiliği tarafından, köy sınırlarının toprak üstü uygulamasının bir yargı kararı ile saptanmasının istendiği;
istemin, eda davasının öncüsü niteliğinde bir özel hukuk ilişkisinin saptanmasına ilişkin olmayıp idari yöntemler çerçevesinde idarece yapılan işleme karşı çıkarılarak, aynı konuda yargı kararı verilmesinin istenilmiş olduğu anlaşıldığına göre, söz konusu tespitin de idari yargı yerinde inceleneceği açıktır. Ayrıca İdari Yargılama Usulü Kanunu`nu 34/2. maddesinde “ Köy, belediye ve özel idareleri ilgilendiren mevzuatın uygulanmasına ilişkin davalarla sınır uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme, mülki idari birimin, köy, belediye veya mahallenin bulunduğu yahut yeni bağlandığı yer idare mahkemesidir. ” biçiminde düzenleme yer almaktadır.

Kamu düzenine ilişkin olan görev sorunu, açıkça veya hiç ileri sürülmese de mahkemelerce kendiliğinden gözetilir.

Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddedilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olması, usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle ( BOZULMASINA ); oybirliğiyle karar verildi.


DANIŞTAY 13. DAİRE Esas: 2016/2232 Karar: 2016/2042 Tarih: 30.05.2016

  • İYUK 34. Madde

…Taahhüt Sanayi Ticaret Ltd. Şti. vekili , tarafından; Nevşehir ili, ilçesi, Köyü, 1 Sayılı parsellerde kayıtlı olan taşınmazlar üzerinde lisanssız elektrik üretimine yönelik olarak davacı şirket tarafından yapılan bağlantı başvurusunun, hat kapasitesi sebebiyle reddedilmesine dair davalı idare işleminin iptali istemiyle ‘ye karşı açılan davada;

Konya 2. İdare Mahkemesi’nin 10.02.2016 tarih ve E:2016/146, K:2016/138 Sayılı kararı ile; 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 34/1. maddesi uyarınca, taşınmaz üzerinde lisanssız elektrik üretimine yönelik olarak davacı şirket tarafından yapılan bağlantı başvurusunun, hat kapasitesi sebebiyle reddedilmesine dair işlemin iptaline dair olduğundan, davanın görüm ve çözümünde taşınmazın bulunduğu Nevşehir ilinin yargı çevresi bakımından bağlı olduğu Kayseri İdare Mahkemesi’nin yetkili olduğuna karar verildiği; ‘nin 26.04.2016 tarih ve E:2016/401, K:2016/469 Sayılı kararıyla da; davanın görüm ve çözümünün 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 34. maddesiyle bir ilgisinin olmadığı, aynı Kanun’un 32. maddesiyle ilgili olduğu, bu sebeple davaya konu işlemi tesis eden idarenin bulunduğu yerdeki idare mahkemesi olan Konya İdare Mahkemesi’nin yetkisine girdiği gerekçesiyle yetkili yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Danıştay Başkanlığı’na gönderilmesi üzerine ortaya çıkan yetki uyuşmazlığına dair dosya 2577 Sayılı Kanun’un 43. maddesi uyarınca incelendi:

2577 Sayılı Kanun’un, “İdarî davalarda genel yetki” başlıklı 32. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrasında; göreve dair hükümlerin saklı kalması koşuluyla, bu Kanun’da veya özel yasalarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması hâlinde yetkili idare mahkemesinin, davaya konu olan idarî işlemi veya idarî sözleşmeyi yapan idarî merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesi olduğu kurala bağlanmış; 34. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrasında ise, “İmar, kamulaştırma, yıkım, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına dair idarî davalarda yetkili mahkeme taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesidir.” kuralına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, Nevşehir ili, ilçesi, Köyü, sayılı parsellerde kayıtlı olan taşınmazlar üzerinde lisanssız elektrik üretimine yönelik olarak davacı şirket tarafından yapılan bağlantı başvurusunun, hat kapasitesi sebebiyle reddedilmesine dair davalı idare işleminin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlığın, 2577 Sayılı Kanun’un 34/1. maddesi kapsamında imar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasına veya taşınmaza bağlı hak kapsamında bulunan bir işleme yönelik olmadığı, bu bağlamda; taşınmazın doğrudan kendisiyle ilgi olmayan ve lisanssız elektrik üretimine yönelik olarak davacı şirket tarafından yapılan bağlantı başvurusunun, hat kapasitesi sebebiyle reddedilmesine dair işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünün, 2577 Sayılı Kanun’un 32. maddesi kapsamında genel yetki kuralı uyarınca, davaya konu işlemi tesis eden ‘nin bulunduğu Konya ilinin idari yargı yetkisi yönünden bağlı olduğu Konya İdare Mahkemesi’nin yetkisine girdiği sonucuna varılmıştır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; davaya konu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde KONYA İDARE MAHKEMESİ’NİN YETKİLİ OLDUĞUNA, dava dosyasının Konya 2. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, kararın ‘ne ve taraflara bildirilmesine, 30.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


DANIŞTAY 13. DAİRE Esas: 2015/4019 Karar: 2015/3003 Tarih: 07.09.2015

  • İYUK 34. Madde

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun, “İdarî davalarda genel yetki” başlıklı 32. maddesinin 1. fıkras 1. fıkrasında; göreve ilişkin hükümlerin saklı kalması koşuluyla, bu Kanun’da veya özel yasalarda yetkili idare mahkemesinin gösterilmemiş olması hâlinde yetkili idare mahkemesinin, dava konusu olan idarî işlemi veya idarî sözleşmeyi yapan idarî merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesi olduğu kurala bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; Muğla ili, Bodrum ilçesi, Turgutreis köyü, Karabağ mevkiindeki 1529,, 1530 ve 1531 parsel sayılı davacılara ait taşınmazların da bulunduğu alanda faaliyette bulunmak üzere Rüzgâr Elektrik Üretim Ltd. Şti. adına verilen Akyar Rüzgâr Enerjisi Santrali yapımına yönelik 09.02.2012 tarih ve EÜ/3683-25/2242 sayılı üretim lisansının iptali istemiyle açılan davanın, 2577 sayılı Kanun’un 34. maddesi kapsamına girmediği anlaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde, 2577 sayılı Kanun’un 32 . maddesi uyarınca işlemi tesis eden idarenin bulunduğu Ankara İdare Mahkemesinin yetkili olduğu sonucuna varılmıştır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; davanın görüm ve çözümünde ANKARA İDARE MAHKEMESİ’NİN YETKİLİ OLDUĞUNA, dava dosyasının Ankara 4. İdare Mahkemesi’ne gönderilmesine, kararın Muğla 2. İdare Mahkemesi’ne ve taraflara bildirilmesine, 07.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS