0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Kararlarda Bulunacak Hususlar

İYUK Madde 24

Kararlarda:

a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları yahut unvanları ve adresleri,

b) Davacının ileri sürdüğü olayların ve dayandığı hukuki sebeplerin özeti istem sonucu ile davalının savunmasının özeti,

c) (Değişik: 10/6/1994-4001/11 md.) Danıştayda görülen davalarda tetkik hakimi ve savcının ad ve soyadları ile düşünceleri,

d) Duruşmalı davalarda duruşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hazır bulunan taraflar ve vekil veya temsilcilerinin ad ve soyadları,

e) Kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hüküm:tazminat davalarında hükmedilen tazminatın miktarı,

f) Yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiği,

g) Kararın tarihi ve oybirliği ile mi, oyçokluğu ile mi verildiği,

h) Kararı veren mahkeme başkan ve üyelerinin veya hakiminin ad ve soyadları ve imzaları ve varsa karşı oyları,

ı) Kararı veren dairenin veya mahkemenin adı ve dosyanın esas ve karar numarası, Belirtilir. (Ek cümle:8/7/2021-7331/4 md.) Kararlar, verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yazılır ve imzalanır.



İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK) 24. Madde Emsal Danıştay Kararları


DANIŞTAY 9. DAİRE Esas : 2016/23416 Karar : 2017/972 Tarih : 30.01.2017

  • İYUK 24. Madde

İstemin Özeti: Davacı şirket adına (…) Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün (…) vergi numaralı mükellefi (…) Kesici Mak. Tak. İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti.’nden aldığı faturaların sahte olduğu yolunda düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak 2011/Ocak-Mart dönemleri için re’sen tarh edilen katma değer vergisi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı kabul eden Vergi Mahkemesi’nin kararının; dilekçede ileri sürülen sebeplerle bozulması istenilmektedir.

Karar: 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un “idare ve vergi mahkemelerinin oluşumu” başlıklı 4. maddesinde, mahkeme kurallarının başkan ve iki üyeden oluşacağı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 23. maddesinde, her dava dosyası için görüşmelere katılan başkan ve üyelerin, Danıştay’da düşünce veren savcının, tetkik hakiminin ve tarafların ad ve soyadlarını, incelenen dosya numarasını, kısaca dava konusu ve verilen kararın neticesini, çoğunlukta ve azınlıkta bulunanları gösteren bir tutanak düzenleneceği, bu tutanakların görüşmelere katılanlar tarafından aynı toplantıda imzalanacağı ve dosyalarında saklanacağı, 24. maddesinin (h) fıkrasında da, kararlarda, kararı veren mahkeme başkan ve üyelerinin veya hakiminin ad ve soyadları ve imzaları ve varsa karşı oylarının belirtileceği hüküm altına alınmıştır. 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nun “güvenli elektronik imzanın hukuki sonucu ve kullanım alanı” başlıklı 5. maddesinde de güvenli elektronik imzanın, elle atılan imza ile aynı hukuki sonucu doğuracağı belirtilmiştir.

Yukarıda değinilen Kanun hükümleri uyarınca, mahkemece verilen kararın hukuken geçerlilik kazanabilmesi için Kanunen zorunlu unsurları taşıması, kararın usulüne uygun oluşturulduğundan söz edebilmesi için de yapılan görüşme sonucunda verilen kararın tutanağa bağlanmasından sonra görüşmeye katılan başkan ve iki üye tarafından, güvenli elektronik imza ya da ıslak imza ile imzalanması gerekmektedir.

Dosyanın ve UYAP kayıtlarının incelenmesinden, görüşme tutanağında üyelerden ikisinin ıslak ve güvenli elektronik imzasının bulunmadığı görüldüğünden, bu tutanağa dayanılarak verilen temyize konu kararda, yukarıda sözü edilen Kanun hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, Vergi Mahkemesi’nin kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.


DANIŞTAY 3. DAİRE Esas : 2014/12156 Karar : 2015/1402 Tarih : 18.03.2015

  • İYUK 24. Madde

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Kararlarda bulunacak hususlar” başlıklı 24’üncü maddesinin (f) bendinde, yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin kararlarda belirtileceği, 31’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile yürürlükten kaldırılarak, Kanunun 447`nci maddesinde; mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerinin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı hükme bağlanmıştır.

6100 sayılı Kanunun, 326’ncı maddesinin 5 inci fıkrasında, Kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği; 330’uncu maddesinde, vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekalet ücretinin, taraf lehine hükmedileceği, 331’inci maddenin 1`inci fıkrasında da, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde, hakimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği kurala bağlanmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından sahte fatura kullanımı nedeniyle davalı idarece özel esaslara tabi mükellefler listesine alındığı ileri sürülerek söz konusu işlemin iptali istemiyle dava açıldığı, davalı idarenin 27.8.2014 tarihinde kayda geçen savunma dilekçesinde, davacının özel esaslara alındığı ancak 1.5.2014 tarihinde yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Tebliği uyarınca genel esaslara geçirildiği belirtilmiş olup, buna göre dava dilekçesinin mahkeme kayıtlarına girdiği 26.6.2014 tarihi, itibariyle davacı hakkında tesis edilmiş bir işlem bulunmadığından, davanın açılmasına davalı idarenin yol açtığından söz edilemez. Bu durumda vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı idare üzerine bırakılmasında hukuka uygunluk bulunmadığından, kararın sözü edilen hüküm fıkrasının bozulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile İzmir 4. Vergi Mahkemesinin 3.9.2014 gün ve E:2014/993, K:2014/1140 sayılı kararının temyiz istemine konu edilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm fıkrasının ( BOZULMASINA ) yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, oyçokluğuyla karar verildi.

KARSI OY: Olayda, 1.5.2014 tarihinde, idarenin davacıyı özel esaslardan çıkararak genel esaslar kapsamına aldığı, davanın ise 26.6.2014 tarihinde açıldığı görülmektedir. Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerden davacının farklı tarihlerde özel esaslar kapsamına alındığı ancak davacının tesis edilen bu işlemlerden ve söz konusu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğine istinaden genel esaslara geçirildiği hususundan davacının haberdar edilmediği anlaşıldığından, davanın açılmasına davalı idarenin sebebiyet verdiği ve bu nedenle yargılama giderlerinden idarenin sorumlu tutulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.


DANIŞTAY 14. DAİRE Esas : 2013/4688 Karar : 2014/8454 Tarih : 16.10.2014

  • İYUK 24. Madde

Dava; İstanbul ili, Gaziosmanpaşa ilçesi, Karadeniz Mahallesi, 4 pafta, 16514 sayılı parsel üzerindeki yapının ruhsat ve projesine aykırı olduğundan bahisle 3194 sayılı İmar Kanunu`nun 42. maddesi uyarınca davacıya para cezası verilmesine ilişkin 01/03/2012 günlü, 150-150 ( 1353054 ) sayılı Gaziosmanpaşa Belediye Encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; dava konusu işlemin, davalı idarenin 14/06/2012 günlü, 492-492 ( 1399475 ) sayılı işlemi ile geri alındığından, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun “Kararlarda Bulunacak Hususlar” başlıklı 24. maddesinde; “Kararlarda: a ) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları yahut unvanları ve adresleri, b ) Davacının ileri sürdüğü olayların ve dayandığı hukuki sebeplerin özeti istem sonucu ile davalının savunmasının özeti, c ) Danıştayda görülen davalarda tetkik hakimi ve savcının ad ve soyadları ile düşünceleri, d ) Duruşmalı davalarda duruşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hazır bulunan taraflar ve vekil veya temsilcilerinin ad ve soyadları, e ) Kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hüküm, tazminat davalarında hükmedilen tazminatın miktarı, f ) Yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiği, g ) Kararın tarihi ve oybirliği ile mi, oyçokluğu ile mi verildiği, h ) Kararı veren mahkeme başkan ve üyelerinin veya hakiminin ad ve soyadları ve imzaları ve varsa karşı oyları, ı ) Kararı veren dairenin veya mahkemenin adı ve dosyanın esas ve karar numarası belirtilir.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan Yasa hükmü uyarınca mahkeme kararında davalı savunması özetinin yazılması zorunlu bulunmaktadır.

Dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesi ile 28/05/2012 günlü ara kararın 21/06/2012 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiği, 30 günlük ara karara cevap süresi dolmadan 18/06/2012 tarihinde kayda giren dilekçe ile davalı tarafından ek süre talep edildiği, Mahkeme`nin 31/08/2012 günlü kararı ile ek süre isteminin kabul edildiği, savunma vermek için son günün 20/08/2012 tarihi olduğu, davalı idare tarafından 30/07/2012 tarihinde verilen savunma dilekçesinin süresinde olmasına rağmen temyize konu kararda savunmanın süresinde verilmediğinin belirtildiği görülmektedir.

Bu durumda; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun kararlarda bulunması gereken hususlara ilişkin 24. maddesine aykırı şekilde davalı idarenin savunmasının özetinin kararda yer almamasının kararı bu yönden hukuka aykırı kılacağından temyize konu kararda bu yönü ile isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, istanbul 2. İdare Mahkemesi`nin 31.01.2013 günlü, E:2012/915, K:2013/176 sayılı kararının (BOZULMASINA), dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.


DANIŞTAY 9. DAİRE Esas : 2009/9251 Karar : 2012/5154 Tarih : 4.10.2012

  • İYUK 24. Madde

Davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporundan, davacının 3 ayrı firmadan aldığı muhtelif miktar ve adette faturaların sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olduğundan bahisle tarhiyat yapıldığı anlaşılmakta ise de, vergi mahkemesince; davacıya fatura düzenleyen firmalar hakkında yeterli araştırma ve inceleme de bulunulmaması, alınan mal ve hizmetler karşılığında ödemelerin peşin veya müşteri çekleriyle yapılması ve malların nakliyelerinin, ya davacı ya da satan kişilerin araçları ile yapıldığının beyan edilmesi karşısında bu hususlar yeterince araştırılmadığından yapılan tarhiyatın eksik incelemeye dayandığı, ayrıca davacının söz konusu faturalarda gösterilen katma değer vergisinin 2/3’ünü tevkif ederek vergi dairesi müdürlüğüne yatırdığı, katma değer vergisinin kalan 1/3`ünün ise, komisyon ödenerek temin edilmesinin davacıya bir menfaat sağlamayacağı gerekçesiyle tarhiyatın kaldırılmasına karar verilmiştir.

Vergi Mahkemesince davacıya sahte fatura düzenlediği ileri sürülen mükellefler hakkında ortak bir değerlendirme yapılmak suretiyle düzenlemiş oldukları faturaların sahte olmadığı sonucuna varılarak tarhiyatın terkinine ksrar verilmesi, 2577 sayılı Yasa’nın 20 ve 24`üncü maddeleri ile 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3. maddesinin ( B ) bendine uygun görülmediğinden, vergi mahkemesince yükümlü şirketin fatura aldığı firmalar hakkındaki inceleme raporlarının ayrı ayrı değerlendirilerek sonucuna göre ( sözkonusu faturaların sahte olup olmadığı hususunda ) bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararda isabet bulunmamaktadır.

Öte yandan, temyize konu Vergi mahkemesi kararındaki; davacının söz konusu faturalarda gösterilen katma değer vergisinin 2/3’ünü tevkif ederek vergi dairesi müdürlüğüne yatırdığı, katma değer vergisinin kalan 1/3`ünün ise, komisyon ödenerek temin edilmesinin davacıya pek bir menfaat sağlamayacağı yolundaki gerekçe ise, somut bir hesaplamaya dayalı olmayan, özünde gerçeği de yansıtmayan, genel bir yaklaşımı ortaya koyduğundan, mahkeme kararının bu gerekçesi de hukuka uygun değildir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne İstanbul 9. Vergi Mahkemesinin 21.07.2009 tarih ve E:2008/3286, K:2009/2793 sayılı kararının ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.


DANIŞTAY 6. DAİRE Esas : 2008/13112 Karar : 2010/9098 Tarih : 12.10.2010

  • İYUK 24. Madde

Dava, Muğla İli, Yatağan İlçesi, Madenler Köyü`nün Yatağan Belediyesi mücavir alan sınırları içerisinden çıkarılmasına ilişkin 5.12.2006 tarih ve 2006/143 sayılı Yatağan Belediye Meclis kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, Köyün Belediye mücavir alan sınırlarından çıkarılmasına ilişkin Yatağan Belediye Meclisi kararının, bir idari kararın alınmasından önce yapılan asıl işlemin hazırlık sürecinde aşılması gereken bir aşamayı oluşturması nedeniyle, bu haliyle iptal davasına konu edilebilir kesin ve yürütülmesi zorunlu bir karar niteliğinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı idare tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun, Kararlarda Bulunacak Hususlar Başlıklı 24. maddesinde; kararlarda:

a)Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları yahut unvanları ve adresleri,

b) Davacının ileri sürdüğü olayların ve dayandığı hukuki sebeplerin özeti, istem sonucu ile davalının savunmasının özeti,

c) Danıştayda görülen davalarda tetkik hakimi ve savcının ad ve soyadları ile düşünceleri,

d)Duruşmalı davalarda duruşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hazır bulunan taraflar ve vekil veya temsilcilerinin ad ve soyadları,

e)Kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hüküm; tazminat davalarında hükmedilen tazminatın miktarı,

f)Yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiği,

g)Kararın tarihi ve oybirliği ile mi, oyçokluğu ile mi verildiği,

h)Kararı veren mahkeme başkan ve üyelerinin veya hakiminin ad ve soyadları ve imzaları ve varsa karşı oyları,

ı)Kararı veren dairenin veya mahkemenin adı ve dosyanın esas ve karar numarası belirtilir” hükmü yer almaktadır.

T.C. Anayasasının 138.maddesine göre hakimler görevlerinde bağımsızdırlar, Anayasa kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.

Öte yandan idari yargıda mahkemelerce verilecek kararlarda bulunacak hususlar 2577 sayılı Kanunla belirlenmiş olup Türk Milleti Adına İdare Mahkemesi tarafından verilen kararların yukarıda belirtilen mevzuatta öngörülen şekle ve usule uygun olarak, söz konusu unsurları barındıran biçimde ve dosyadaki belgelerin ilgili mevzuata göre hukuki irdelemesi yapılmak suretiyle oluşturulması, yargıç tarafından İdari Yargılama Hukuku usul, esas ve ilkeleri, mevzuat ve yargısal içtihatlar ve hukukun genel esasları dikkate alınarak ulaşılan sonuca ve vicdani kanaate göre hüküm kurulması gerekir. Mahkeme kararında belli kişilerin düşünce veya eserlerine atıf yapılması durumunda bazı düşünce ve kişilerin özellikle işaret edilmesi suretiyle yargıçların tarafsız ve objektif düşünceleriyle değil subjektif düşüncelere dayalı karar verdikleri kanaati oluşabileceği ve bu durumun kararları tartışmaya açık hale getireceği tabiidir.

Bu itibarla karara esas alınan düşünceyi atıfla ve dipnotta kişiye ve esere bağlayarak atıflı, dipnotlu bir şekil kullanmak suretiyle makale veya eser biçiminde karar yazılamayacağından, İdare Mahkemesince verilen temyize konu karar mevzuata ve hukuka aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle, Muğla 1. İdare Mahkemesinin 08.03.2007 günlü, E:2006/2624, K:2007/345 sayılı kararının (BOZULMASINA), bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, oybirliğiyle karar verildi.


DANIŞTAY 3. DAİRE Esas: 2015/1380 Karar: 2015/4976 Tarih: 23.06.2015

  • İYUK 24. Madde

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararlarda bulunacak hususlar” başlıklı 24. maddesinde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararlarda bulunacak hususlar” başlıklı 24. maddesinde, kararlarda, yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği, 31. maddesinin 1. bendinde 1. bendinde, bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.

Sözü edilen bu atfın yapıldığı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırarak 01.11.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447. maddesinin 2. bendinde 2. bendinde ise mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18.06.1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı belirtilmiş olup 6100 sayılı Yasa’nın 326. maddesinde, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen tarafa yükletileceği, 323. maddesinde ise vekille takip edilen davalarda kanun gereği takdir olunacak vekalet ücretinin yargılama giderlerine dahil olduğu hükmü yer almıştır.

Bu düzenlemelere göre yargılama sonucu taraflardan birine yargılama giderlerinin yükletilmesinin nedeni, haksız olarak dava açmak ya da hukuka aykırı bir işlem yapmak suretiyle karşı tarafın gidere katlanmasına neden olunmasıdır.

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından sahte fatura kullanımı nedeniyle davalı idarece özel esaslara tabi mükellefler listesine alındığı ileri sürülerek söz konusu işlemin iptali istemiyle dava açıldığı, davalı idarenin 28.10.2014 tarihinde kayda geçen savunma dilekçesinde, davacının özel esaslara henüz alınmadığı ancak 01.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’ndeki açıklamalar doğrultusunda on beş gün içinde ilgili belgelerin gerçekliğini ispat etmesi ya da sahte veya yanıltıcı belgeleri, bildirim tarihinden itibaren on beş gün içinde indirim hesaplarından çıkararak beyanlarını düzeltmesi gerektiği, aksi halde özel esaslara tabi tutulacağı belirtilmiş olup, buna göre dava dilekçesinin mahkeme kayıtlarına girdiği 09.09.2014 tarihi itibarıyla davacı hakkında tesis edilmiş bir işlem bulunmadığı ve bu durumda, davanın açılmasına davalı idarenin yol açtığından söz edilemeyeceğinden, yargılama giderlerinin davalı idare üzerine bırakılmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

02.11.2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu idareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname’nin 5. maddesinin birinci fıkrasında; idarelerin, muhakemat hizmetleri ihtiyaçlarını, hukuk birimlerinde istihdam edecekleri hukuk müşavirleri ve avukatlardan veya ihtiyaç duyulması halinde Maliye Bakanlığı’ndan talep etmek suretiyle sağlayabilecekleri, davalardaki temsilin niteliği ve vekalet ücretine hükmedilmesi ve dağıtımına ilişkin 14. maddenin birinci fıkrasında da, tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu durumda, anılan mevzuat hükümleri uyarınca davalı idare vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, Mahkemece vekalet ücreti hakkında hüküm kurulmaması da hukuka aykırılık oluşturmuştur.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; davacı temyiz isteminin reddiyle Vergi Mahkemesinin kararının davanın incelenmeksizin reddine ilişkin hüküm fıkrasının onanmasına, kararın tebliğ tarihini izleyen on beş gün içinde Danıştay nezdinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23.06.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY ( X ) : Davacı tarafından sahte fatura kullanımı nedeniyle davalı idarece özel esaslara tabi mükellefler listesine alındığı ileri sürülerek söz konusu işlemin iptali istemiyle açılan davada, davalı idarenin savunmasında sunduğu 06.08.2014 tarih ve 26807 sayılı yazısından hareketle davacının henüz özel esaslara alınmadığı sonucuna varılarak davanın incelenmeksizin reddedildiği ve yargılama giderlerinin ise söz konusu yazıdaki “…özel esaslar kapsamına alınmanıza neden olan…” ifadesi nedeniyle davalı idare üzerinde bırakıldığı, vekil ile temsil edilen idare lehine vekalet ücretine ise hükmedilmediği anlaşılmıştır.

Davalı idarece savunma dilekçesinin ekinde sunulan 06.08.2014 tarih ve 26807 sayılı yazının incelenmesinden, davacının Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği uyarınca; özel esaslar kapsamına alındığının ifade edildiği ve dolayısıyla özel esaslar kapsamında bulunduğu görüldüğünden, davacı hakkında tesis edilmiş kesin ve yürütülebilir bir işlemin var olduğu açıktır.

Bu durumda, davanın esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle verilen Mahkeme kararının bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS