Hapis Cezalarının İnfazında Gözetilecek İlkeler
İnfaz Kanunu Madde 6
(1) Hapis cezalarının infaz rejimi, aşağıda gösterilen temel ilkelere dayalı olarak düzenlenir:
a) Hükümlüler ceza infaz kurumlarında güvenli bir biçimde ve kaçmalarını önleyecek tedbirler alınarak düzen, güvenlik ve disiplin çerçevesinde tutulurlar.
b) Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir. Hükümlülerin, Anayasada yer alan diğer hakları, infazın temel amaçları saklı kalmak üzere, bu Kanunda öngörülen kurallar uyarınca kısıtlanabilir.
c) Cezanın infazında hükümlünün iyileştirilmesi hususunda mümkün olan araç ve olanaklar kullanılır. Hükümlünün kanun ve yönetmeliklerle tanınmış haklarının dokunulmazlığını sağlamak üzere cezanın infazında ve iyileştirme çabalarında kanunîlik ve hukuka uygunluk ilkeleri esas alınır.
d) İyileştirmeye gereksinimleri olmadığı saptanan hükümlülere ilişkin infaz rejiminde, bu hükümlülerin kişilikleriyle orantılı bireyselleştirilmiş programlara yer verilmesine özen gösterilir ve bu hususlar yönetmeliklerde düzenlenir.
e) Cezanın infazında adalet esaslarına uygun hareket edilir. Bu maksatla ceza infaz kurumları kanun ve yönetmeliklerin verdiği yetkilere dayanarak nitelikli elemanlarca denetlenir.
f) Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur.
g) Hükümlünün infazın amacına uygun olarak kanun ve yönetmeliklerin belirttiği hükümlere uyması zorunludur.
h) Kanunlarda gösterilen tutum, davranış ve eylemler ile kurum düzenini ihlâl edenler hakkında Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır. Cezalara, Kanunda belirtilen merciler, sürelerine uygun olarak hükmederler. Cezalara karşı savunma ve itirazlar da Kanunun gösterdiği mercilere yapılır.
İnfaz Kanunu Madde 6 Gerekçesi
Hapis cezalarının infazında, mutlaka uyulması gerekli ilkeler, başta hükümlünün kurumda muhafazası ve kaçmasının önlenmesi, kurumda mutlaka düzenin korunması, kurumdaki yaşamın hükümlünün iyileştirilmesi hedefi ile bağımlı olması ve her hâlde kurum yaşamında adaletin egemen kılınmasıdır. İşte madde bu dört ilkenin hayata geçirilmesi yönünden infaz rejiminde izlenmesi gerekli amaçları ve uyulması zorunlu ilkeleri yedi bent hâlinde belirtmektedir. Bu bentlerde belirtilen infaz amaç ve ilkeleri özetle, infazda keyfîliğe kaçılmaması, insan onuruna saygılı maddî ve manevî koşullarda infaz, infaz ve iyileştirme işlemlerinde kanunilik ve hukuka uygunluk ilkelerine uyulması, infaz rejiminin bireyselleştirilmesi, kurumların denetlenmesi ve hükümlülerin yaşam hakları ile bedensel ve ruhsal bütünlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerdir.
Hapis cezalarının infazında gözetilecek amaçlar doğrultusunda, hükümlülerin bazı haklarının kısıtlanabileceği, kanunlarda gösterilen tutum, davranış ve eylemler ile kurum düzenini bozanlar hakkında bu Kanunda belirtilen disiplin cezalarının uygulanacağı belirtilmiştir. Ayrıca, kanun, tüzük ve yönetmeliklerde belirlenen kurallara hükümlülerin uymalarının bir zorunluluk olduğu belirtilmekte böylece hükümlünün hak ve yükümlülükleri bulunduğuna işaret edilmiş olmaktadır.
İnfaz Kanunu 6. Madde Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 5. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/16375 Karar : 2016/829 Tarih : 25.01.2016
- İnfaz Kanunu 6. Madde
Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanıklar …. ve … hakkındaki hükümlerin incelenmesinde;
Anayasa`nın 90/son maddesine göre “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek: 7.5.2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” hükmü nazara alınarak yapılan incelemede,
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 3., Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 2., Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin 6. ve Anayasamızın 17. maddesinde belirtildiği üzere; “her insanın doğuştan gelen yaşama hakkına sahip olduğu ve bu hakkın yasalarla korunmasının gerektiği”, insan hakları içinde değer sırası bakımından ilk sırada yer alan ve en temel insan hakkı olarak kabul edilen yaşama hakkının diğer tüm hakların varlık sebebi olduğu ve bu hakların kullanımının yaşama hakkına bağlı olduğu, bu bakımdan bu hakkın kullanımı için devletin yalnızca insan yaşamına saygı gösterme anlamında negatif bir yükümlülük altında olmadığı, aynı zamanda insan yaşamını etkin olarak korumak için gerekli adımları atmak, bu kapsamda bireyleri diğer kişilerin yaşamsal tehlike yaratan eylemlerinden korumak için uygun önlemleri almak ve kişinin bizzat kendi yaşamına son vermesinin önüne geçmek için gerekli tedbirleri almak gibi pozitif yükümlülüklerinin de olduğu, diğer yandan hükümlü ve tutuklular ile gözaltına alınan ve suç şüphesiyle yakalanan kişiler bakımından yaşama hakkının daha özel bir öneme sahip olduğu, zira bu kişilerin devletin denetimi ve gözetimi altında oldukları ve bu hassas durumları ile yaşama hakkı yönünden daha etkin bir şekilde korunmalarının gerektiği açıktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşmenin 2/1. fıkrasından doğan devletin yaşamı koruma yükümlülüğünü gözaltı, cezaevi veya zorunlu askerlik hizmeti sırasında bulunan bireyi intihara karşı korumayı kapsayacak kadar geniş yorumlamıştır. Devletin bu konuda bireyin kendisine karşı bir risk oluşturduğunu biliyor olması veya bilmesi gerektiği takdirde ve makul tedbirleri almaması halinde sorumluluğu doğmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 16/11/2000 tarihli Tanrıbilir/Türkiye kararı ile 21/10/2008 tarihli Kılavuz/Türkiye kararlarında belirtildiği üzere; “her türlü özgürlükten mahrumiyetin, doğası gereği, tutuklu veya hükümlü kişinin psikolojisinin bozulmasına neden olduğu ve dolayısıyla bunun kırılgan ve korumasız bir kişinin intihar etme riskini artırabileceği, bu yüzden ulusal mevzuatların kamu görevlilerine bu kişiler hakkında daha duyarlı ve dikkatli olma görevini yüklediği, tutuklu veya hükümlü kişilerin hayatlarının gereksiz yere tehlikeye atılmasını önleyici tedbirlerin alınmasının zorunlu olduğu,” buna göre suç şüphesiyle yakalanan kişilerin de kamu görevlileri tarafından bu tür kişilerin intihar etmek amacıyla kullanabilecekleri eşyalardan arındırılmaları, daha etkili ve sıkı bir gözetim ile doktor kontrolü altında tutulmalarının temin edilmesinin gerektiği, yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınmasının zorunlu olduğu nazara alınarak maddi olay değerlendirildiğinde; Maddi olayla ilgili yürürlükteki yasal mevzuatta;
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 6. maddesinin (f) bendinde “Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur.
16.maddesinde (1) Akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının infazı geriye bırakılır ve hükümlü, iyileşinceye kadar Türk Ceza Kanununun 57 nci maddesinde belirtilen sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınır. Sağlık kurumunda geçen süreler cezaevinde geçmiş sayılır.
(2) Diğer hastalıklarda cezanın infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır``
(3) ``Yukarıdaki fıkralarda belirtilen geri bırakma kararı, Adlî Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumunca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca verilir….”;
18.maddesinde (1) Hapsedilme ve diğer nedenlerden kaynaklanan akıl hastalığı dışında ruhsal rahatsızlıkları bulunup da ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde tutulmaları gerekli görülmeyerek infaz kurumlarına geri gönderilenlerin cezaları, belirlenen infaz kurumlarının mahsus bölümlerinde infaz edilir. (2) ``Birinci fıkrada belirtilenlerin cezalarının infazı için belirlenen infaz kurumlarının ihtiyaç duyduğu uzman ve diğer tıp görevlileri, Sağlık Bakanlığınca karşılanır.”
49/1. maddesinde; Yönetim, disiplin soruşturması yapılan hükümlünün odasını, iş ve çalışma yerini değiştirebilir, hükümlüyü kurumun başka kesimine nakledebilir veya diğer hükümlülerden ayırabilir.``
Ceza İnfaz Kurumlarının Tahsisi, Nakil İşlemleri ve Diğer Hükümler Hakkında Genelgenin 6. maddesinde; Can güvenliği tehlike altında bulunan veya intihar riski olan hükümlü ve tutuklular yakın takibe alınarak, kaldıkları bölümdeki güvenlik önlemleri arttırılacak, özellikle intihara meyilli olan kişilerin sürekli gözetim altında bulundurulması ve bireysel terapiye tabi tutulması sağlanacaktır.``;
Yukarıda açıklanan uluslararası ve ulusal mevzuat hükümleri ışığında somut maddi olay incelendiğinde;
Dosya kapsamına göre, …Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda yağma suçundan hükümlü olarak bulunan …‘ın 01/11/2011 tarihinde B4 koğuşunda intihara teşebbüsü eyleminin ardından disiplin soruşturmasının selameti açısından 5275 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca tekli koğuşa alındığı, 03/11/2011 tarihinde duş aparatına çarşaf bağlayarak kendini asmış halde bulunduğu, yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamayarak öldüğü,…Adli Tıp Grup Başkanlığının 29/12/2011 tarihli raporuna göre ölümün asıya bağlı mekanik asfiksi sonucu gerçekleştiğinin tesbit edildiği; … Eğitim ve Araştırma Hastanesi kayıtlarına göre 18/08/2009 ile 21/08/2009 tarihleri arasında şizofreni tanısı ile tedavi gördüğü, CİK sosyal çalışmacılarının 30/11/2010 tarihinde şahsın kendisine zarar verme eğiliminde olduğundan sağlık kuruluşunda tedavi edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirdikleri, tekli koğuşa alındığı sırada lavabo camını kırıp kollarını keserek kendisine zarar vermesi sonrasında tutulan 18/03/2011 tarihli tutanakta hükümlünün psikolojik rahatsızlıkları nedeniyle tekli koğuşlarda kalamayacağının belirlenmesi; katılan, soruşturma evresinde dinlenen tanıklar ve sanıkların ifadelerinden kendisine zarar verme eğiliminde olduğunun anlaşılması karşısında; sanıkların hükümlünün kendisine zarar verme eğiliminde olduğunu bilmelerine rağmen gerekli güvenlik önlemlerini almadan, tek başına kendisine zarar verebilecek eşyalardan arındırılmadan tekli koğuşa almak suretiyle mevzuattaki emredici hükümlerin gereğini yerine getirmekte ihmal ve gecikme gösterdikleri ve bu şekilde ….`ın duş aparatına kendisini asarak intihar etmesine neden olunduğu anlaşılmakla, yüklenen suçun yasal unsurları itibariyle oluştuğu gözetilmeden yetersiz gerekçelerle yazılı şekilde sanıkların beraatlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK`nın 321. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/4907 Karar: 2016/4426 Tarih: 26.12.2016
- İnfaz Kanunu 6. Madde
… E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü bulunan …‘ın, cezaevinde görüşme yapabileceği ziyaretçilerin değiştirilme talebinin reddine dair Afyonkarahisar İnfaz Hakimliğinin 21.11.2014 tarihli ve 2014/1228 esas, 2014/1238 sayılı Kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2014 tarihli ve 2014/1125 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;
4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanununun infaz hakiminin görevleri belirtilmiş olup, anılan maddede yer alan, “İnfaz hakimliklerinin görevleri şunlardır: 1.Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikayetleri incelemek ve karara bağlamak. 2. Hükümlülerin cezalarının infazı, müşahadeye tabi tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikayetleri incelemek ve karara bağlamak. 3. Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin cezalarının kanun, tüzük veya yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu iddiasıyla yapılan şikayetleri incelemek ve karara bağlamak. 4. Ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurullarının kendi yetki alanlarına giren ceza infaz kurumları ve tutukevlerindeki tespitleri ile ilgili olarak düzenleyip intikal ettirdikleri raporları inceleyerek, varsa şikayet niteliğindeki konular hakkında karar vermek. 5. Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak. Kanunlarda başka bir yargı merciine bırakılan konulara ilişkin hükümler saklıdır.” şeklindeki düzenleme nazara alındığına, hükümlünün infaz hakimliğine şikayette bulunabilmesi için öncelikle bulunduğu ceza infaz kurumu idaresi tarafından gerçekleştirilmiş bir işlem veya faaliyetin yapılmış olması gerektiği, ceza infaz kurumu idaresi tarafından herhangi bir işlem veya faaliyet yapılmadan hükümlü tarafından doğrudan infaz hakimliğinden işlem veya faaliyet yapmasının talep edilemeyeceği, aksi bir durumun yukarıda bahsi geçen kanun maddesine aykırı olacağı, somut olayımızda hükümlü tarafından bulunduğu cezaevi idaresinden ziyaretçi listesinin değiştirilmesine yönelik herhangi bir talep olmaksızın doğrudan infaz hakimliğinden bu yönde bir talepte bulunulduğu, gerek 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun gerek ise de Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelikte, cezaevine girişte ziyaretçi listesine ilişkin doldurulan formların daha sonra değiştirilmesi işleminin de cezaevi idaresi tarafından yapılması gerektiği, hükümlünün başvurusu üzerine cezaevi idaresince ziyaretçi listesinin değiştirilmesinin mümkün olduğu ancak cezaevi idaresi tarafından isim listesinin değiştirilmesi talebinin kabul edilmediği zaman söz konusu işlemin infaz hakimliği tarafından şikayet konusu olarak denetlenip değerlendirilebileceği, hükümlü tarafından ziyaretçi listesinin değiştirilmesi talebinin kendisine yapılan infaz hakimliği tarafından bu konuda bir karar vermeksizin ilgili cezaevi idaresine göndermesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 22.07.2015 gün ve 94660652-105-03-3408-2015-15262/49322 sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 3. maddesinde yer alan “Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı ile ulaşılmak istenilen temel amaç, öncelikle genel ve özel önlemeyi sağlamak, bu maksatla hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır.” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanunun hapis cezalarının infazında gözetilecek ilkeler başlıklı 6. maddesinde yer alan; … “b ) Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin düzenli bir yaşam sürdürmeleri sağlanır. Hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirilir. Hükümlülerin, Anayasada yer alan diğer hakları, infazın temel amaçları saklı kalmak üzere, bu Kanunda öngörülen kurallar uyarınca kısıtlanabilir.
c ) Cezanın infazında hükümlünün iyileştirilmesi hususunda mümkün olan araç ve olanaklar kullanılır. Hükümlünün kanun, tüzük ve yönetmeliklerle tanınmış haklarının dokunulmazlığını sağlamak üzere cezanın infazında ve iyileştirme çabalarında kanunilik ve hukuka uygunluk ilkeleri esas alınır.
e ) Cezanın infazında adalet esaslarına uygun hareket edilir. Bu maksatla ceza infaz kurumları kanun, tüzük ve yönetmeliklerin verdiği yetkilere dayanarak nitelikli elemanlarca denetlenir.
f ) Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur.”
Şeklindeki düzenlemeler ile Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesi ( g ) bendinde yer alan “Hükümlü ve tutuklular, bu Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde sayılan ve eşi, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ve vasisi ile kayyımı dışında kalan üç ziyaretçisinin açık kimlik ve adreslerini kuruma bildirir. Bu ziyaretçiler, ölüm, … hastalık, doğal afet, hükümlü ve tutukluların nakli ya da ziyaretçinin ziyaret olanağını ortadan kaldıracak yerleşim yeri değişikliği gibi zorunlu haller dışında değiştirilemez.” biçimindeki düzenlemeyi kapsayan mevzuat hükümleri hep birlikte değerlendirildiğinde;
Kanun koyucu tarafından cezaların infazında temel amacın hükümlünün yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, toplumu suça karşı korumak, hükümlünün; yeniden sosyalleşmesini teşvik etmek, üretken ve kanunlara, nizamlara ve toplumsal kurallara saygılı, sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmak olarak belirlendiği, hürriyeti bağlayıcı cezanın zorunlu kıldığı hürriyetten yoksunluk, insan onuruna saygının korunmasını sağlayan maddî ve manevî koşullar altında çektirileceği, cezanın infazında hükümlünün iyileştirilmesi hususunda mümkün olan araç ve olanaklar kullanılarak, ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınmasının zorunlu olduğu hususların ise infazda gözetilecek temel ilkeler arasında sayıldığı, bu kapsamda özellikle hükümlünün sosyalleşmesi, toplumsal kurallara saygısının arttırılması ve sorumluluk taşıyan yaşam biçimine uyum sağlanmasınında toplumda yaşayan diğer bireylerle kurulacak sosyal ilişkinin son derece önemli olduğu, hükümlülerin belirli aralıklarla ziyaretçiler ile yapacakları görüşmelerin de hükümlülerin ruh bütünlüklerinin korunması açısından önemli olduğu, hükümlünün ziyaretçi görüşü yapmaksızın cezasını infaz etmesinin ceza infaz sisteminin amaçlarına ve temel ilkelerine uygun düşmediği, talebin reddine dayanak yapılan yönetmeliğin 5/g bendinde yer alan ziyaretçilerin, ölüm, … hastalık, doğal afet, hükümlü ve tutukluların nakli ya da ziyaretçinin ziyaret olanağını ortadan kaldıracak yerleşim yeri değişikliği gibi zorunlu haller dışında değiştirilemez şeklindeki düzenlemede yer alan zorunlu halin örnekleme yapılarak gösterildiği sınırlama yoluna gidilmediği, bu kapsamda zorunluluk halinin her somut olay açısından ayrıca değerlendirilmesi gerektiği;
Bu açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde; hükümlünün başvurusu üzerine cezaevi idaresince ziyaretçi listesinin değiştirilmesinin mümkün olduğu ancak cezaevi idaresi tarafından isim listesinin değiştirilmesi talebinin kabul edilmediği zaman söz konusu işlemin infaz hakimliği tarafından şikayet konusu olarak denetlenip değerlendirilebileceği, hükümlü tarafından ziyaretçi listesinin değiştirilmesi talebinin kendisine yapılan infaz hakimliği tarafından bu konuda bir karar vermeksizin ilgili cezaevi idaresine göndermesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden,
SONUÇ : Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Afyonkarahisar 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.12.2014 tarihli ve 2014/1125 değişik iş sayılı Kararının 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.12.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/3025 Karar: 2015/32129 Tarih: 06.07.2015
- İnfaz Kanunu 6. Madde
İncelenen dosyadan;
a) E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan tutuklu olarak bulunan Y. T’nun, 30.12.2013 tarihinde AMATEM’e götürüldüğü sırada, hastane bahçesinde sevk aracında bekletilirken, aynı araçta bulunan hükümlü V. Ç’yı kasten yaraladığı kabul edilerek, E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığı’nca 07.01.2014 tarihinde 2014/24 karar sayı ile 5275 sayılı Kanun’un 2. fıkrasının (e) bendi uyarınca 5 gün hücreye koyma cezası verildiği,
b) İnfaz Hakimliği’nce 24.01.2014 tarihinde 2014/269 esas ve 2014/268 karar sayı ile tutuklu Y. T. hakkında verilen disiplin cezasının onandığı
Anlaşılmıştır.
Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un yer alan “Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlal ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır.” düzenlemesi ile aynı Kanun’un “37 ila yer alan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan eylemler, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı maddelerdeki disiplin cezaları ile karşılanırlar.” hükmü karşısında, 30/12/2013 tarihinde AMATEM hastanesine götürüldüğü sırada, diğer hükümlüyü yaralama eyleminin kurumda gerçekleşmemiş bulunduğu, hücreye koyma disiplin cezasını gerektiren eylemlerden olmadığı göz önüne alındığında disiplin cezasına itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.» denilerek, İnfaz Hakimliği’nin 24.01.2014 tarihli kararının kanun yararına bozulması istenmiştir.
Çözümü gereken sorun, hükümlü ve tutuklular hakkında sadece infaz kurumundaki fiillerinden dolayı mı, yoksa hem infaz kurumunda hem de bu kurum dışında gerçekleştirdikleri fiillerinden dolayı mı disiplin cezası verileceğidir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un konuya ilişkin hükümleri şöyledir:
A) Hükümlülerle ilgili:
“Ceza infaz kurumlarında hükümlülerin yaşam hakları ile beden ve ruh bütünlüklerini korumak üzere her türlü koruyucu tedbirin alınması zorunludur (m.6/1.f)”
“Kanunlarda gösterilen tutum, davranış ve eylemler ile kurum düzenini ihlal edenler hakkında Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır. “(m.6/l-h)
“Açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumlarında bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanmış hükümlüler, kurum dışındaki iş alanlarında çalıştırılabilirler” (m. 30/1)
“Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlal ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır.” (m. 37/1)
“Bir günden on güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır: Kurum tesislerine, araç ve gereçlerine zarar vermek… izin süresini özürsüz olarak en fazla iki gün geçirmek… Hükümlü ve tutukluları daha az cezayı gerektiren şekilde kasten yaralamak.” (m. 44/2-a-e-1).
Uyarma cezasını gerektiren eylemler şunlardır: “…Kurum görevlilerine, kurumu ziyaret eden kişilere, kurum dışında katıldığı faaliyetlerin görevlilerine ve arkadaşlarına kaba veya saygısız davranmak.” (m. 46/1-h).
B) Tutuklularla ilgili:
“Bu Kanunun; … Disiplin cezalarının niteliği ve uygulanma koşulları, … hücreye koyma… hakkında uygulanabilecek disiplin tedbirleri ve cezaları… konularında 26 ila 34 ila 55 ila 66 ila 78 ila düzenlenmiş hükümlerin tutukluluk haliyle uzlaşır nitelikte olanları tutuklular hakkında da uygulanabilir.” (m. 116)
Yukarıda belirtilen hükümlerden, disiplin cezasını gerektiren fiillerin sadece kurum içinde yapılanlardan ibaret olmadığı; hastaneye veya mahkemeye sevk, başka infaz kurumuna nakil, kurum dışında çalıştırılma gibi durumlarda kurum dışındaki fiilleri de kapsadığı; diğer yandan, hükümlüler hakkındaki bazı disiplin cezalarının (hücreye koyma dahil) tutuklular hakkında da uygulanabileceği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda tutuklu olan Y. T’nun, 30.12.2013 tarihinde AMATEM’e götürüldüğü, hastane bahçesinde bekleyen sevk aracı içinde bulunduğu sırada tartıştığı diğer tutuklu V. Ç’yı yaraladığı; böylece 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 2. fıkrasının (e) bendinde tanımlanan ve hücre cezasını gerektiren fiili gerçekleştirdiği; adı geçen tutuklu hakkında hücre cezası verilmesinde ve bu cezanın İnfaz Hakimliği tarafından onanmasında yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından; yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteğinin CMK’nın 309. maddesi gereğince reddine, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine, 06.07.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.