Disiplin Cezasını Gerektiren Eylemlerin Tekrarı, Disiplin Cezalarının İnfazı ve Kaldırılması
İnfaz Kanunu Madde 48
(1) (İptal: Anayasa Mahkemesinin 3/10/2013 tarihli ve E.:2013/28, K.:2013/106 sayılı Kararı ile.)
(2) Bir eylemden dolayı verilen disiplin cezası kesinleştikten sonra bu cezanın kaldırılması için gerekli süre içinde yeniden disiplin cezasını gerektiren bir eylemde bulunan hükümlü hakkında, her defasında bir üst ceza uygulanır.
(3) Disiplin cezalarının infazı;
a) Hücreye koyma cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile başlanır. Hücreye koyma cezasına ilişkin diğer hükümler saklı kalmak üzere, kesinleşen disiplin cezalarının infazına derhâl başlanır. Birden fazla disiplin cezası verilmiş olması hâlinde, bu cezalar kesinleşme tarihleri sırasına göre ayrı ayrı infaz edilir. Bir cezanın infazı tamamlanmadan diğerinin infazına başlanmaz.
b) Disiplin cezalarının tamamı infaz edilip kaldırılmadıkça koşullu salıverilme işlemi yapılmaz, ancak bu süre hakederek salıverme tarihini geçemez.
c) Hücreye koyma cezasına ilişkin disiplin cezalarının infazından önce ve infazı sırasında hükümlü, hekim tarafından muayene edilir. İlgilinin bu cezaya katlanamayacağı anlaşılırsa cezanın infazı sonraya bırakılır veya hekiminin belirleyeceği aralıklarla infaz edilir. Koşullu salıverilme tarihine kadar hükümlünün iyileşemeyeceğinin tam teşekküllü Devlet veya üniversite hastanesi sağlık kurulu raporu ile saptanması hâlinde hücreye koyma cezası infaz edilmez; yerine ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası iki katı süreyle uygulanır. Raporlar infaz dosyasına konulur.
(4) İnfaz edildiği tarihten itibaren disiplin cezasının kaldırılmasında ve iyi hâlin kazanılmasında aşağıda belirtilen süreler esas alınır;
a) Kınama cezası onbeş gün,
b) Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası bir ay,
c) Ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma cezası üç ay,
d) Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama cezası üç ay,
e) Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası üç ay,
f) Hücreye koyma cezası 44 üncü maddenin ikinci fıkrasındaki hâllerde altı ay, üçüncü fıkrasındaki hâllerde bir yıl,
g) Hücre cezasına karşılık ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası, (f) bendinde belirtilen süre, Sonunda disiplin cezası almamak ve iyi hâlli olmak koşuluyla (a) ve (b) bentlerinde belirtilen cezalar kurum en üst amiri tarafından, diğer bentlerde belirtilen cezalar, kurumun en üst amirinin önerisi ve disiplin kurulu kararıyla kaldırılır.
(5) Çocuk hükümlüler hakkında verilen disiplin cezaları;
a) Uyarma ve kınama cezaları kararla birlikte,
b) Onarma, tazmin etme ve eski hâle getirme cezası yedi gün sonunda,
c) Harcamalarına sınır koyma cezası otuz gün sonunda,
d) Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası otuz gün sonunda,
e) Teşvik esaslı ayrıcalıkları geri alma cezası otuz gün sonunda,
f) İznin ertelenmesi cezası altmış gün sonunda,
g) Kapalı ceza infaz kurumuna iade cezası altmış gün sonunda,
h) Odaya kapatma cezası doksan gün sonunda, Kendiliğinden kalkmış sayılır. (a) bendi hariç, bu fıkradaki diğer süreler karar tarihinden, firar hâlinde infaz tarihinden itibaren başlar.
(6) Çocuğun bulunduğu kurumun disiplin kurulu, kurum kurallarına uyma, iyileştirme programında ilerleme veya verilen ceza ile amaçlanan sonucun gerçekleşmesi durumunda, çocuk hakkında verilen disiplin cezasını süre koşulu aranmaksızın her zaman kaldırabilir.
İnfaz Kanunu Madde 48 Gerekçesi
Madde ile disiplin cezalarının infazı ve kaldırılmasına ilişkin esas ve usuller belirtilmiştir.
İnfaz Kanunu 48. Madde Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/1663 Karar : 2018/184 Tarih : 23.01.2018
- İnfaz Kanunu 48. Madde
Kamu kurum ve kuruluşlarındaki eşya hakkındaki hırsızlık ve enerji nakli veya haberleşmeyi sağlayan tel hırsızlığı suçlarından hükümlü …`in cezasını infaz ettiği Tekirdağ Açık Ceza İnfaz Kurumundan firar etmesi sebebiyle anılan Kurum Disiplin Kurulu Başkanlığının 25/05/2016 tarihli ve 2016/179 sayılı Kararı ile verilen 12 gün hücreye koyma cezasının hükümlü tarafından şikayet edilmeksizin 10/06/2016 tarihinde kesinleşmesini müteakip, Tekirdağ 2. İnfaz Hâkimliğinin 22/06/2016 tarihli ve 2016/770 esas, 2016/791 sayılı Kararı ile onanmasının ardından, 29/06/2016 – 11/07/2016 tarihlerinde infazını müteakip,
hükümlünün disiplin cezasının kesinleşmesi ile infazına başlanması arasındaki sürenin disiplin cezasının kaldırılması için gerekli süreden sayılmasına yönelik talebinin reddine dair Tekirdağ 2. İnfaz Hâkimliğinin 15/03/2017 tarihli ve 2017/165 esas, 2017/451 sayılı Kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/04/2017 tarihli ve 2017/502 değişik iş sayılı Kararı ile ilgili olarak;
Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/04/2017 tarihli ve 2017/502 değişik iş sayılı Kararının kesin olması nedeniyle söz konu karar usulünce kaldırılmadan aynı konu hakkında yeniden karar verilemeyeceğinden sonraki Kırklareli İnfaz Hâkimliğinin 11/04/2017 tarihli ve 2017/709 esas, 2017/746 sayılı Kararı hukuken yok hükmünde olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 01/10/2009 tarihli ve 2007/18669 esas, 2009/12712 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 48/4-f maddesi gereğince, disiplin cezasının infaz edildiği tarihten itibaren disiplin cezasının kaldırılmasına ve iyi halin kazanılmasında 1 yıllık süre geçmesi gerektiği,
5275 sayılı Kanunun 48/3-b maddesi gereğince, Disiplin cezalarının tamamı infaz edilip kaldırılmadıkça koşullu salıverilmeden yararlandırılmayacağının hükme bağlandığı, hükümlünün hücreye koyma disiplin cezasının kesinleşme tarihi olan 10/06/2016 tarihinden itibaren infaz edilmeye başlanması halinde 21/06/2016 tarihinde infazının tamamlanacağı ve infaz edilen disiplin cezasının 21/06/2017 tarihinde kaldırılabileceği halde, anılan disiplin cezasının infazına hükümlüden kaynaklanmayan nedenle 29/06/2016 tarihinde başlanılmış olması esas alınarak itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü`nün 03/07/2017 gün ve 94660652-105-59-5617-2017-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Tekirdağ 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/04/2017 tarihli ve 2017/502 değişik iş sayılı Kararının 5271 sayılı CMK`nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23/01/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/1168 Karar : 2017/1468 Tarih : 26.04.2017
- İnfaz Kanunu 48. Madde
İzmir 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/01/2016 tarihli ve 2016/42 değişik iş sayılı kararı ile 4 yıl 23 ay 15 gün hapis cezasına hükümlü …‘nin, izinden dönmeyerek firar ettiği gerekçesiyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 44/3-ı maddesi uyarınca 12 gün hücre hapsi cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir Açık Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 14/06/2016 tarihli ve 2016/725 sayılı Kararının onanmasına dair Karşıyaka İnfaz Hâkimliğinin 05/07/2016 tarihli ve 2016/2112 esas, 2016/2116 sayılı Kararına yönelik itirazın reddine dair Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/07/2016 tarihli ve 2016/1835 değişik iş sayılı Kararı ile ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre; 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 48/3-a maddesi 1. cümlesinde yer alan “hücreye koyma cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile başlanır.” şeklindeki düzenlemenin kesinleşmiş hücre cezaları için geçerli olduğu, anılan Kanunun 52. maddesi yollamasıyla disiplin cezalarına karşı şikâyet ve itiraz durumunda 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı, keza anılan Kanunun 5. maddesinde işlem ve faaliyetin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği, bu karara karşı da tebliğinden itibaren bir hafta içinde ağır ceza mahkemesine itiraz yoluna gidilebileceği şeklindeki düzenleme karşısında, anılan Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 14/06/2016 tarihli ve 2016/725 sayılı hücre hapsi cezasına ilişkin kararın hükümlü …’ye 15/06/2016 tarihinde tebliğ edilerek disiplin hapsi kararının itiraz edilmeksizin kesinleştiği, 5275 sayılı Kanun’un 48/3-a maddesi uyarınca infaza başlamak için infaz hakiminin onayının alınması sırasında, hükümlünün bu onama kararına karşı esastan itiraz etme ve merciince de kesinleşmiş bir disiplin kararıyla ilgili esastan inceleme yapma yetkisi olmadığı halde, esasa girilerek itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 08/03/2017 gün ve 94660652-105-35-14115-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/07/2016 tarihli ve 2016/1835 değişik iş sayılı Kararının 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/5881 Karar : 2017/142 Tarih : 30.01.2017
- İnfaz Kanunu 48. Madde
Muhtelif suçlardan 5 yıl 15 ay 18 gün hapis cezasına hükümlü …`ın, idarece verilen kimliği taşımamak eylemi nedeniyle, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 39/2-g maddesine aykırılıktan dolayı hakkında verilmesi gereken “kınama” disiplin cezasının, hükümlünün halen infaz etmekte olduğu “3 ay süreyle ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılma” disiplin cezası bulunduğu gerekçesiyle anılan Kanunun 48/2. maddesi gereğince “1 gün hücreye koyma cezası” ile cezalandırılmasına dair İzmir 4 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının, 10/03/2016 tarihli ve 2016/350 sayılı kararına yönelik başvurunun kabulüne dair Karşıyaka İnfaz Hakimliğinin 29/03/2016 tarihli ve 2016/810-898 sayılı kararına yönelik itirazın kabulüne ve söz konusu disiplin cezası kararının onanmasına ilişkin Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/04/2016 tarihli ve 2016/934 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun “Disiplin cezasını gerektiren eylemlerin tekrarı, disiplin cezalarının infazı ve kaldırılması” başlıklı 48. maddesindeki “(2) Bir eylemden dolayı verilen disiplin cezası kesinleştikten sonra bu cezanın kaldırılması için gerekli süre içinde yeniden disiplin cezasını gerektiren bir eylemde bulunan hükümlü hakkında, her defasında bir üst ceza uygulanır.” şeklindeki amir hüküm uyarınca hükümlü hakkında son disiplin cezasına konu eylemin gerektirdiği “kınama” disiplin cezasının bir üstündeki “bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma” disiplin cezasının uygulanmasının gerektiği gözetilmeden, aleyhe olacak şekilde bir önceki disiplin cezası olan “ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılma” cezasının bir üstündeki “hücreye koyma cezası” ile cezalandırılması karşısında, itirazın bu nedenle reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 29.10.2016 gün ve 94660652-105-35-10533-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/04/2016 tarihli ve 2015/934 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/25 Karar : 2016/699 Tarih : 21.01.2016
- İnfaz Kanunu 48. Madde
Muhtelif suçlardan hükümlü …hürriyeti bağlayıcı cezasının infazı sırasında, firar eyleminden Hükümlülerin Açık Ceza infaz Kurumuna Ayrılmaları Hakkında Yönetmeliğin 13/b maddesi uyarınca Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna iadesine dair … 25/08/2012 tarihli ve … sayılı kararı ile
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 44/3-(ı) maddesi gereğince 15 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … 18/12/2012 tarihli ve … sayılı kararının onanmasına dair İnfaz Hâkimliğinin 28/08/2012 tarihli ve…esas, …sayılı kararını müteakip,
hükümlünün cezasını 08/01/2013 -23/01/2013 tarihleri arasında infaz etmesi nedeni ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 48/4-f maddesi uyarınca 23/01/2014 tarihi itibari ile disiplin cezasının kaldırılmasına ilişkin … 30/01/2014 tarihli ve … sayılı kararı sonrası, hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılma talebinin reddine dair Cumhuriyet Başsavcılığının 12/08/2014 tarihli ve … sayılı kararına yönelik hükümlü tarafından yapılan itirazın kabulüne C. Başsavcılığının anılan red kararının kaldırılmasına ilişkin İnfaz Hakimliğinin 25/08/2014 tarihli ve … esas, … sayılı kararı aleyhine,
Adalet Bakanlığının 11/05/2015 gün ve … sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/05/2015 gün ve…sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre; Açık Ceza İnfaz Kuramlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 8/l-(e) maddesindeki “ Eğitimevleri hariç kapalı veya açık kuramlardan firar edenler, … açık kuramlara ayrılamaz.” şeklindeki düzenleme karşısında;
hükümlünün firar etmesi nedeni ile kapalı ceza infaz kurumuna ayrıldığı ve açık kuruma ayrılamayacağı nazara alınmadan itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
5275 sayılı Kanun`un 44/3-ı maddesinin “ (3) Onbir günden yirmi güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:………ı) Firar etmek veya tünel kazmak.” hükmü,
aynı Kanun`un 48/4-f maddesinin “ (4) İnfaz edildiği tarihten itibaren disiplin cezasının kaldırılmasında ve iyi hâlin kazanılmasında aşağıda belirtilen süreler esas alınır; ….f) Hücreye koyma cezası 44. maddenin ikinci fıkrasındaki hâllerde altı ay, üçüncü fıkrasındaki hâllerde bir yıl,….Sonunda disiplin cezası almamak ve iyi hâlli olmak koşuluyla (a) ve (b) bentlerinde belirtilen cezalar kurum en üst amiri tarafından, diğer bentlerde belirtilen cezalar, kurumun en üst amirinin önerisi ve disiplin kurulu kararıyla kaldırılır.” hükmü ile
karar tarihinde yürürlükte olan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği`nin açık ceza infaz kurumundayken kapalı ceza infaz kurumuna iade edilenler hakkında düzenleme içeren 13/1. maddesinin “ (1) Açık kurumda cezası infaz edilmekte iken; kınama dışında disiplin cezası verilmek suretiyle kapalı kuruma bir defa iade edilenler disiplin cezasının kaldırılma tarihinden itibaren altı ay, birden fazla iade edilenler ise disiplin cezasının kaldırılma tarihinden itibaren bir yıl geçtikten sonra açık kuruma ayrılabilir.” hükmü karşısında;
Firar eyleminden aldığı disiplin cezası nedeniyle kapalı kuruma iade edilen ve hücre hapsi cezasının kaldırıldığı 23/01/2014 tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçtiği anlaşılan hükümlü hakkında İnfaz Hakimliğinin verdiği kararın hukuka ve usule uygun olduğu anlaşıldığından; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`nın yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/10644 Karar : 2015/4164 Tarih : 10.09.2015
- İnfaz Kanunu 48. Madde
Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan dolayı 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına hükümlü H…U…’ın, bu cezasını Açık Ceza İnfaz Kurumunda infaz ettiği sırada, kurumda bulunan diğer hükümlülere alkol temin etmek suretiyle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 79/1-2 ve 83/1-f maddelerine aykırı davrandığından bahisle, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun`un 44/3-g maddesi uyarınca 11 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına dair anılan Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 13/03/2014 tarihli ve 2014/88 sayılı kararına yönelik;
Şikayetin kabulü ile disiplin kurulu başkanlığının kararının kaldırılmasına ilişkin “ İnfaz Hakimliğinin 28/03/2014 tarihli ve 2014/683 esas, 2014/696 karar sayılı kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile infaz hâkimliği kararının kaldırılmasına, disiplin kurulu kararının onaylanmasına ilişkin”
- Ağır Ceza Mahkemesinin 09/04/2014 tarihli ve 2014/498 değişik iş sayılı kararı aleyhine,
Adalet Bakanlığının 09/01/2015 gün ve 1467 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/01/2015 gün ve KYB.2015-23521 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede; 1- Dosya kapsamına göre, 01/03/2014 tarihinde infaz kurumunda bulunan bazı hükümlülerin alkol kullandıkları duyumunun alınması üzerine idare tarafından yapılan soruşturma sonucunda, bazı hükümlülerin kan tahlili sonuçlarına göre alkol kullandıklarının tespit edildiği ve yapılan inceleme neticesinde hükümlü H. U’ın diğer hükümlülere kola ile karışık alkol verdiği kanaatine varılarak, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 79/1-2 ve 83/1-f maddelerine aykırı olarak, hükümlünün bu eylemi ile kurumda bulunan diğer hükümlülere kötü örnek olduğu, kurumun güvenlik ve disiplininin sağlanması bakımından kanun, tüzük ve yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği düzenlemeleri kusurlu olarak ihlal ettiği anlaşıldığından, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun`un 44/3-g maddesi uyarınca 11 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
Çözümlenmesi gereken meselenin hükümlünün eyleminin ve bunun müeyyidesinin ne olduğu noktasında toplandığı, hükümlüye disiplin cezası verilmesini gerektiren eylemin kuruma alkol sokmak veya kurumda bulunan diğer hükümlülere alkol temin etmek suretiyle Tüzük’ün 79/1-2 ve 83/1-f maddelerine aykırı davranılması şeklinde tarif edildiği,
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 79. Maddesinde, “(1) Hükümlü, hapis cezasının yerine getirilmesine katlanma ve bu amaçla düzenlenen infaz rejimine uygun tutum ve davranışlar içinde bulunmakla yükümlüdür. (2) Hükümlü, kurumun güvenlik ve iyileştirme programlarına tam bir uyum göstermekle yükümlüdür. Her ne amaçla olursa olsun, bilerek kendi yaşamlarını ve bedensel bütünlüklerini tehlikeye düşürecek eylemlere girişmeleri, cezanın yerine getirilmesine katlanma yükümlülüğünün ihlâli sayılır.” şeklinde,
83/1-f maddesinde ise, “Hükümlüler alkollü içkiler içemez, uyuşturucu, uçucu ve uyarıcı maddeler kullanamaz.” biçiminde bir düzenleme yer aldığı,
anılan maddelerde kuruma alkol sokmak veya diğer hükümlülere alkol temin etmenin yasak olduğuna dair bir hüküm bulunmadığı, Hükümlünün bu eylemi neticesinde, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun`un 44/3-g maddesi uyarınca 11 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
Anılan maddeye bakıldığında, “Her türlü ateşli silâh, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilâç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokmak, bulundurmak, kullanmak.” şeklinde tarif edilen eylemlerin gerçekleştirilmesi halinde 11 günden 20 güne kadar hücreye koyma cezası verileceğinin hüküm altına alındığı,
Görüldüğü üzere hükümlünün eylemi ile verilen ceza arasında bir irtibat bulunmadığı, ancak hükümlünün eyleminin bir an için ceza infaz kurumuna kanunla yasaklanmış madde sokmak olarak düşünülmesi halinde ise, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun`un 44/2-g maddesinde yer alan, “Üçüncü fıkranın (g) bendinde belirtilenler dışında kalıp da Kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak.” hükmüne aykırılık oluşturabileceği,
bu durumda dahi kanunla yasaklanmış bir durum bulunması gerektiği,
5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un hiçbir maddesinde ceza infaz kurumuna alkol sokulmasının veya diğer hükümlülere alkol temin edilmesinin yasaklandığına dair bir hüküm bulunmadığı, yine, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu`nun “İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Yasak Eşya Sokmak” başlıklı 297/1. maddesinde yer alan, “İnfaz kurumuna veya tutukevine silâh, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikrî içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklindeki düzenleme uyarınca, ceza infaz kurumun alkol sokmanın yasaklanmadığı.
Hükümlünün eyleminin kıyas yoluyla diğer yasak hükümler içeren maddelere göre değerlendirilip bir ceza verilmesinin de mümkün bulunmadığı,
keza 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun`un 48/1. maddesinde yer alan, “ 37 ilâ 46 ncı Maddelerde yer alan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan eylemler, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı maddelerdeki disiplin cezaları ile karşılanırlar.” şeklindeki hükmün,
Anayasa Mahkemesinin 03/10/2013 tarihli ve 2013/28 esas, 2013/106 sayılı kararı ile iptal edildiği ve
iptal gerekçesinde yer alan “… Kanun’da, tutuklu ve hükümlüler hakkında uygulanacak disiplin cezaları 37 ilâ 46. maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu kurallarda disiplinsizlik oluşturan her bir fiil ayrı ayrı tanımlanmış, bu fiillerin işlenmesi durumunda verilecek cezalar da yine ayrıntılı olarak gösterilmiştir. İtiraz konusu kuralda ise 37 ilâ 46. maddelerde yer alan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan fiillerin, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı Maddelerdeki disiplin cezaları ile karşılanacağı öngörülmektedir… Anayasa`nın 38. Maddesinin birinci fıkrasında, “Kimse, …kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz” denilerek, “suçun kanuniliği”;
üçüncü fıkrasında da “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” denilerek, “cezanın kanuniliği” ilkesi getirilmiştir.
Anayasa`da öngörülen suçta ve cezada kanunilik ilkesi, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde, ceza hukukunun da temel ilklerinden birini oluşturmaktadır.
Suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca, hangi fiillerin yasaklandığının ve bu yasak fiillere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde kanunda gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir… İtiraz konusu kuralla, Kanun`un 37 ilâ 46. maddelerinde yer almayan fiillerle ilgili olarak da disiplin cezasının uygulanabileceğinin öngörülmesi belirsizliğe neden olmaktadır. Zira, ceza infaz kuramlarında bulunan hükümlü ve tutuklular, hangi fiilleri işlerlerse haklarında disiplin cezası uygulanabileceği konusunda duraksamaya sevk edilmektedir. Bu şekilde bir belirsizliğin kabul edilmesi ise hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmaz…” şeklindeki açıklamalar dikkate alındığında,
itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde,
2-“ 2. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın kabul edilmesini müteakip, Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün kararının onaylanmasına da karar verilmiş ise de, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun`un 48/3-a maddesinde sadece hücreye koyma disiplin cezası bakımından özel bir düzenleme yapılmış ve hücreye koyma cezasının infazına infaz hakiminin onayı ile başlanacağının hüküm altına alınmış olması karşısında, itiraz merciinin sadece itiraz konusu hakkında bir karar vermesi gerektiği gözetilmeden, ayrıca hücreye koyma cezasının onaylanmasına da karar vermesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
1- 1 nolu bende yönelik yapılan incelemede;
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 37. maddesindeki “ (1) Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır.” hükmü ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 79/1-2 maddesi ve 83/1-f maddesindeki “ f) Hükümlüler alkollü içkiler içemez, uyuşturucu, uçucu ve uyarıcı maddeler kullanamaz,” hükmü karşısında, ceza infaz kurumuna alkol sokma eyleminden hükmolunacak disiplin cezasının hukuka ve usule uygun olacağının anlaşıldığı,
2- 2 nolu bende yönelik yapılan incelemede;
5271 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 48/3-a maddesi “ (3) …..Disiplin cezalarının infazı; a) Hücreye koyma cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile başlanır. Hücreye koyma cezasına ilişkin diğer hükümler saklı kalmak üzere, kesinleşen disiplin cezalarının infazına derhâl başlanır. Birden fazla disiplin cezası verilmiş olması hâlinde, bu cezalar kesinleşme tarihleri sırasına göre ayrı ayrı infaz edilir. Bir cezanın infazı tamamlanmadan diğerinin infazına başlanmaz.” hükmü,
4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu`nun İnfaz hâkimliklerinin görevleri başlıklı 4/3 maddesi “ Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin cezalarının kanun, tüzük veya yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu iddiasıyla yapılan şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.” hükmü ve
İnfaz hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar başlıklı 6/5 maddesi “İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir hafta içinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre acele itiraz yoluna gidilebilir.” hükmü ile itirazın ne şekilde karara bağlanacağını düzenleyen 5271 sayılı CMK.nun 271/2. maddesindeki “itiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir” biçimindeki hükmü karşısında,
itiraz merciin verdiği kararın hukuka ve usule uygun olduğunun anlaşıldığı,
Açıklanan bu nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`nın yerinde görülmeyen 1 ve 2 nolu kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/19717 Karar : 2013/27839 Tarih : 3.07.2013
- İnfaz Kanunu 48. Madde
Kırıkkale 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/09/2007 tarihli ve 2005/740 esas, 2007/641 sayılı kararının infazı sırasında, hükümlü tarafından verilen ve cezaevinden firar eylemi sebebiyle Ayaş Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 16/05/2011 tarihli ve 2011/33 sayılı kararı ile 15 gün hücreye koyma cezası verildiğini, söz konusu disiplin cezasının geç infaz edilmesinden dolayı 09/08/2012 tarihi olan şartlı tahliye tarihinin 61 gün ileriye kaydığı, mağduriyetinin giderilmesi istemini belirtir 15/06/2012 tarihli dilekçe üzerine, Kırşehir İnfaz Hâkimliğince verilen talebin reddine ilişkin 07/08/2012 tarihli ve 2012/501 esas, 2012/503 sayılı karara karşı yapılan itirazın reddine dair, Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 09/08/2012 tarihli ve 2012/404 değişik iş sayılı kararına karşı,
Adalet Bakanlığı’nın 11.06.2013 tarih ve 2012/9497-36664 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`nın 26.06.2013 tarih ve 2013/225164 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 01/10/2009 tarihli ve 2007/18669 esas, 2009/12712 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, hükümlüye verilen 15 gün hücreye koyma cezasının 07/07/2011 tarihinde kesinleşmesine karşın infazına 23/09/2011 tarihinde başlanılıp 08/10/2011 tarihinde tamamlandığı, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 48/4-f maddesi gereğince, Disiplin cezasının infaz edildiği tarihten itibaren disiplin cezasının kaldırılmasında ve iyi halin kazanılmasında bir yıllık süre geçmesi gerektiği;
5275 sayılı Kanun`un 48/3-b maddesi gereğince ise, Disiplin cezalarının tamamı infaz edilip kaldırılmadıkça koşullu salıverilmeden yararlandırılmayacağının; hükme bağlandığı,
Hükümlünün hücreye koyma disiplin cezasının kesinleşme tarihi olan 07/07/2011 tarihinden itibaren infaz edilmeye başlanması halinde 22/07/2011 tarihinde infazının tamamlanacağı, 22/07/2012 tarihinde infaz edilen disiplin cezasının kaldırılabileceği ve 09/08/2012 tarihinde koşullu salıverilebileceği;
Hükümlünün hücreye koyma disiplin cezasının infazının kendisinden kaynaklanan bir kusur nedeniyle gecikmediği, bu durumun hükümlü aleyhine yorumlanamayacağı gözetilmeden itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK`nun 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 09.08.2012 tarih ve 2012/404 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK`nin 309/4. maddesinin (a) bendi gereğince ,
Kanun yararına ( BOZULMASINA ) , müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas : 2007/18669 Karar : 2009/12712 Tarih : 1.10.2009
- İnfaz Kanunu 48. Madde
Yağma suçundan hükümlü Ferdi’nin, 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.06.2005 tarihli ve 2005/150-174 sayılı kararının infazı sırasında cezaevinde disiplinsiz davranışı sebebiyle Ümraniye E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Başkanlığının 21.07.2006 tarihli ve 2006/33 sayılı kararı ile 10 gün hücreye koyma cezası verildiği söz konusu disiplin cezasının geç infaz edilmesinden 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 48/4-f maddesi uyarınca, disiplin cezasının infaz edildiği tarihten itibaren 6 aylık sürenin geçmesi gerektiğinden bahisle 31.03.2007 tarihinde şartla tahliye edilmesi gerekirken, 22.04.2007 tarihinde şartla tahliye edileceği,ilgili disiplin cezasının geç infaz edilmesinden hükümlünün kusurunun bulunmadığı,idarenin eylemi sebebiyle şartla tahliyesinin 22 gün gecikeceğinden 10 gün hücreye koyma cezasının kaldırılması talebinin reddine dair Vezirköprü İnfaz Hakimliğinin 28/03/2007 tarihli ve 2007/13-13 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ilişkin Vezirköprü Ağır Ceza Mahkemesi’nin 30/03/2007 tarihli ve 2007/70 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 06.06.2007 gün ve 29752 sayılı kanun yararına bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 01.08.2007 gün ve KYB/2007/136863 sayılı yazısı ile infaz dosyası 13.09.2007 tarihinde Dairemize gönderilmekle incelendi: Anılan Yazıda; ( …Hükümlüye verilen 10 gün hücreye koyma cezasının infazına 12.09.2006 tarihinde Ümraniye E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başlanıldığı, hücreye koyma disiplin cezası infaz edilirken 20.09.2006 tarihinde hükümlünün Vezirköprü M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna Adalet Bakanlığı kararı ile sevk edildiği, bu sevk nedeniyle hücreye koyma disiplin cezası infazının tamamlanamadığı, geriye kalan 3 günlük hücreye koyma cezasının ise Vezirköprü M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 19.10.2006-22.10.2006 tarihleri arasında infaz edildiği; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 48/3-f maddesi uyarınca, disiplin cezasının infaz edildiği tarihten itibaren disiplin cezasının kaldırılmasına ve iyi halin kazanılmasında 6 aylık süre geçmesi gerektiği, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 48/3-b maddesi gereğince ise disiplin cezalarının tamamı infaz edilip kaldırılmadıkça koşullu salıverilmeden yararlandırılmayacağının hükme bağlandığı; Hükümlünün, Vezirköprü M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edilmemiş olması durumunda, hücreye koyma disiplin cezasının 22.09.2006 tarihinde infaz edileceği, bu durumda da 22.03.2007 tarihinde koşullu salıverileceği,hükümlünün hücreye koyma disiplin cezasının kendinden kaynaklanan bir kusur nedeniyle geçikmediği,Adalet Bakanlığı’nın sevk kararı sebebiyle şartla tahliye süresinin geciktiği, bu durumun hükümlü aleyhine yorumlanamayacağı gözetilmeden itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle 5271 sayılı CMK`nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın bozulması… )Dairemizden istenilmiştir.
KARAR VE SONUÇ : Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ihbar yazısı incelenen dosya içeriğine göre yerinde görüldüğünden kabulü ile yağma suçundan hükümlü Ferdi hakkında Vezirköprü Ağır Ceza Mahkemesi`nden kesin olarak verilen 30/03/2007 tarihli ve 2007/70 değişik iş sayılı kararın, ( BOZULMASINA ),müteakip işlemlerinin mahkeme tarafından yerine getirilmesine, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ Esas : 2006/13651 Karar : 2006/9194 Tarih : 30.11.2006
- İnfaz Kanunu 48. Madde
Ayvalık K-2 Tipi Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunduğu sırada cep telefonu kullanmaktan dolayı hakkında anılan cezaevi disiplin Kurulu Başkanlığının 18.08.2005 tarihli ve 2005/02-92 sayılı kararı ile verilen 11 gün hücre hapsine dair kararın infazını müteakip hükümlü hakkındaki şartla tahliye tarihinin hücre hapsi cezasının infaz edildiği tarih mi, yoksa onay tarihi mi esas alınarak hesaplanacağı yönündeki tereddütün giderilmesine yönelik Havran Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine, konu hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına dair, Burhaniye İnfaz Hakimliğinin 4.09.2006 tarihli ve 2006/25-26 sayılı kararına yönelik itirazın reddine, hücre cezasının infazı tarihinden itibaren bir yıllık sürenin sonunda hükümlünün şartla tahliye edilebileceğinin mümkün olduğuna ilişkin, Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 11.09.2006 tarih ve 2006/788 müteferrik sayılı kararına karşı Adalet Bakanı 01.06.2006 gün ve 050379 sayılı yazı ile kanun yararına bozma isteminde bulunduğundan bu işe ait infaz dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının 15.11.2006 gün ve K.Y.B. 2006/275122 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi. Mezkur İhbarname ile, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 48/3-a maddesi, 1. cümlesinde yer alan “hücreye koyma cezasının infazına, infaz hakiminin onayı ile başlanır.” şeklindeki düzenlemenin kesinleşmiş hücre cezaları için geçerli olduğu, anılan kanunun 52. maddesi yollamasıyla disiplin cezalarına karşı şikayet ve itiraz durumunda 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanacağı, keza anılan konunun 5. maddesinde işlem ve faaliyetin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde şikayet yoluyla infaz hakimliğine başvurulabileceği, bu karara karşı da tebliğinden itibaren bir hafta içinde Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yoluna gidilebileceği şeklindeki düzenleme karşısında, Ayvalık K-2 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığınca verilen 18.08.2005 tarihli ve 2005/02-92 sayılı 11 gün hücre hapsi cezasına ilişkin karara karşı hükümlüğün süresi içerisinde yaptığı şikayetin reddine dair, Burhaniye İnfaz Hakimliğinin 7.09.2005 tarihli ve 2005/20-20 sayılı kararına, keza itirazın reddine ilişkin, Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi’nin 05.10.2005 tarihli ve 2005/1279 müteferrik sayılı karan üzerine hükümlünün hücre hapis cezasının infaz hakimliğinden onay alınmaksızın 15.11.2005 tarihinde infazına başlanıp 26.11.2005 tarihinde bitirilmesinde isabet görülmemiş ise de, hücre hapsinin yerine getirilmiş olması ve Şartla Tahliye tarihinin buna göre hesaplanacak olması sebebiyle bu eksiklik Kanun Yararına Bozma konusu yapılmamış olmakla birlikte Havran Cumhuriyet Başsavcılığınca şartla tahliye tarihinin hangi tarihten itibaren hesap edilmesi gerektiği yönündeki talebi üzerine Burhaniye infaz Hakimliğince verilen “infaz hakimliğimizin bu konuda yetkili ve görevli olmadığından bahisle bir karar verilmesine yer olmadığına” dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu, keza şartla tahliye talebinin hükmü veren mahkemeden veya infazın yapıldığı yerdeki eş değer mahkemesinden alınması gerektiği gözetilmeksizin itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu`nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İnfazla ilgili mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olduğu hallerde 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanunun 98. ve 101. maddelerine göre hükmü veren mahkemeden karar istenir. Bu mahkemece verilen kararlar itirazı kabil kararlardandır. Somut olayda Havran Cumhuriyet Başsavcılığının talebi şartla tahliye hususundaki tereddütle ilgilidir. İnfaz hakiminin bu konuda yetkisi yoktur. Bu itibarla SONUÇ: Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın reddine dair kararı yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle Adalet Bakanının Kanun Yararına Bozma isteyen yazışma dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görülmediğinden talebin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.11.2006 gününde oybirliği ile karar verildi
YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/5510 Karar: 2017/159 Tarih: 30.01.2017
- İnfaz Kanunu 48. Madde
Terör örgütüne yardım etmek suçundan İzmir (Kapatılan) 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08.10.2008 tarihli ve 2007/305 esas, 2008/168 Sayılı Kararı ile 10 yıl hapis cezasına hükümlü …‘in, bu cezasının infazı sırasında, 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 Sayılı Kanun’un lehe hükümlerinin uygulanması talebi üzerine, 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair anılan Mahkemenin 15.04.2015 tarihli ve 2007/305 esas, 2008/168 Sayılı ek Kararını müteakip, uyarlama sonucu hükümlünün koşullu salıverme tarihinin 13.04.2015 olduğu gerekçesi ile 24.04.2015 tarihinde infazın durdurularak tahliyesini takiben, 15.04.2015 tarihli uyarlama kararının 30.04.2015 tarihinde kesinleşmesini müteakip, hükümlü hakkında 24.04.2015 tarihinden geçerli olmak üzere koşullu salıverme kararı verilmesi talebi üzerine, 5275 Sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 48/4-b maddesi gereğince hükümlünün 24.04.2015 tarihinde infazı tamamlanan “1 ay süre ile bazı etkinliklerden alıkoyma” disiplin cezasının infaz tarihinden itibaren 1 ay sonra kaldırılacağı, hükümlünün ancak 24.05.2015 tarihi itibariyle “iyi halli” sayılarak koşullu salıverilebileceği gerekçesiyle hükümlünün 24.04.2015 tarihi itibariyle koşullu salıverilmesine yer olmadığına dair İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 15.06.2015 tarihli ve 2015/473 değişik iş sayılı Kararına yönelik itirazın reddine dair İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 30.06.2015 tarihli ve 2015/587 değişik iş sayılı Kararı ile ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre, hükümlünün daha önce 10 yıl olan hapis cezasının lehe kanun uyarlaması sonucu 6 yıl 8 ay hapis cezasına indirildiği ve bu sebeple 24.04.2015 tarihinde infazın durdurularak tahliye edildiği, bununla birlikte aynı tarihte infazı henüz tamamlanmış olan “1 ay süre ile bazı etkinliklerden alıkoyma” disiplin cezasının yasal 1 aylık kaldırma süresi dolmamış olduğundan koşullu salıverilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de, hükümlünün disiplin soruşturmasına dair evrakın incelenmesinde, 5275 Sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 47. maddesinde disiplin soruşturması sürelerine dair olarak, 2. fıkrada disiplin soruşturmasına eylemin öğrenilmesinden itibaren en geç iki gün içinde başlanılması gerektiği, 3. fıkrada soruşturmanın en geç yedi gün içinde tamamlanması gerektiği, 4. fıkrada hükümlünün en geç üç gün içinde savunmasını yapması gerektiği ve 5. fıkrada ise disiplin cezasının en geç üç gün içinde karara bağlanması gerektiği şeklinde düzenlemeler bulunduğu, buna göre somut olayda hükümlünün diğer 67 hükümlü ile birlikte 26.09.2014 tarihinde açlık grevi yaptığına dair tutanak tutulduğu ve aynı gün tüm hükümlüler hakkında disiplin soruşturmasına başlandığı, hükümlülerin savunma vermekten imtina ettiği, soruşturmanın 08.10.2014 tarihinde tamamlanıp muhakkik raporunun sunulduğu ve aynı tarihte de disiplin cezasının karara bağlandığı, bununla birlikte hükümlünün disiplin cezasına itiraz ettiği ve bu itirazın İzmir 1. İnfaz Hakimliğinin 26.02.2015 tarihli ve 2014/5834 esas, 2015/1080 Sayılı Kararı ile reddedildiği ve kararın hükümlüye 20.03.2015 tarihinde tebliğ edildiği, bunun üzerine hükümlünün 25.03.2015 tarihinde dilekçe vererek disiplin cezasının bir an önce infaz edilmesini talep etmesini müteakip aynı gün infazına başlanan disiplin cezasının 24.04.2015 tarihi itibari ile sona erdiği ve hükümlünün bu tarihte uyarlama sonucu infazı durdurularak tahliye edildiği cihetle, her ne kadar “1 ay süre ile bazı etkinliklerden alıkoyma” disiplin cezasının yasal 1 aylık kaldırma süresi henüz dolmamış ise de, emsal Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 08.05.2014 tarihli ve 2014/10906 esas, 2014/8784 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere, hükümlünün infazının durdurularak tahliye edildiği 24.04.2015 tarihinden sonraki süreçte kötü halli olduğunu kabul etmeye imkan bulunmadığı, genel kural olarak iyi halli olduğunun kabul edilerek 5275 Sayılı Kanun’un 107/1. maddesine göre iyi halliliği sebebiyle koşullu salıvermeden yararlandırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 30.09.2016 gün ve 94660652-105-35-3077-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR VE SONUÇ : Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma istemi incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, İzmir 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 30.06.2015 tarihli ve 2015/587 değişik iş sayılı Kararının 5271 Sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/4123 Karar: 2016/4156 Tarih: 05.12.2016
- İnfaz Kanunu 48. Madde
Tekirdağ 2 numaralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan …‘in, kurum 1. müdürüne küfürlü kelimeler kullanarak hakaret ettiği gerekçesiyle 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un aykırı hareket etmekten 10 gün süre ile hücre hapsi cezası ile cezalandırılmasına dair İnebolu M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 27.07.2012 tarihli ve 2012/247 Sayılı kararının itiraz edilmeksizin kesinleşmesini müteakip, hücre cezasının infazının onaylanmasına dair İnebolu İnfaz Hâkimliğinin 17.08.2012 tarihli ve 2012/96 esas, 2012/95 Sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair İnebolu Ağır Ceza Mahkemesi’nin 03.09.2012 tarihli ve 2012/470 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;
Dosya kapsamına göre,
1-) Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün “(1) Disiplin kurulu; kurum müdürünün başkanlığında idare memuru, psiko-sosyal yardım servisinde görevli her meslek grubundan kurum müdürü tarafından seçilen birer temsilci, öğretmen, atölye şefi ile sorumlu infaz ve koruma başmemurundan oluşur.(2)Birinci fıkrada sayılan personelin tamamının kurumda bulunmaması hâlinde, kurul, mevcut olanlarla oluşturulur.” ise “1) Kurullar mevcut üyelerinin çoğunluğuyla toplanır ve toplantıya katılanların çoğunluğu ile karar verir. Oylarda eşitlik olması halinde başkanın bulunduğu tarafa üstünlük tanınır. (2) Kurum müdürü, kurulları ayda bir kez ve gerektiğinde her zaman toplayabilir. Ancak, işyurdu yönetim kurulu, düzenli olarak haftada bir defa toplanır. (3) Kurullarda görüşülecek konular müdür tarafından belirlenir. (4) Müdürü bulunmayan kurumlarda kurulların oluşturulmasına imkan bulunmayan hallerde kurullar, kurum amirinin başkanlığında, hükümet tabibi, öğretmen, infaz ve koruma başmemuru ile infaz ve koruma memurundan oluşturulur.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği, somut olayda hükümlünün 19.07.2012 tarihli Cumhuriyet Başsavcılığı’na hitaben yazmış olduğu dilekçede Kurum 1. Müdürüne hakaret ettiğinden bahisle hakkında yapılan disiplin soruşturması sonucunda disiplin cezası verilmiş ise de; İnebolu M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulunun söz konusu hakaret eylemine maruz kalan kurum 1. Müdürü M. O. Başkanlığında toplanarak karar verdiği, anılan Tüzük gereğince kurum 1. Müdürü bulunmadan da disiplin kurulunun toplanabileceği, bu şekilde oluşmuş disiplin kurulunun tarafsızlığını şüpheye düşürecek nitelikte olduğu gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine reddine karar verilmesinde,
2-) 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 1. cümlesinde yer alan “hücreye koyma cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile başlanır.” şeklindeki düzenlemenin kesinleşmiş hücre cezaları için geçerli olduğu, 52. maddesi yollamasıyla disiplin cezalarına karşı şikâyet ve itiraz durumunda 4675 Sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu’nun ilgili hükümlerinin uygulanacağı, keza 5. maddesinde işlem ve faaliyetin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabileceği, bu karara karşı da tebliğinden itibaren bir hafta içinde ağır ceza mahkemesine itiraz yoluna gidilebileceği şeklindeki düzenleme karşısında, anılan Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 27.07.2012 tarihli ve 2012/247 Sayılı hücre hapsi cezasına dair kararın hükümlüye 30.07.2012 tarihinde tebliğ edilerek disiplin hapsi kararının itiraz edilmeksizin kesinleştiği, 5275 Sayılı Kanun’un 48/3-a maddesi uyarınca infaza başlamak için infaz hakiminin onayının alınması sırasında, hükümlünün bu onama kararına karşı esastan itiraz etme ve merciince de kesinleşmiş bir disiplin kararıyla ilgili esastan inceleme yapma yetkisi olmadığı halde, esasa girilerek itirazın reddine karar verilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 25.04.2016 gün ve 94660652-105-37-1815-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR VE SONUÇ : Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma istemi incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, İnebolu Ağır Ceza Mahkemesi’nin 03.09.2012 tarihli ve 2012/470 değişik iş sayılı kararının 5271 Sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas: 2014/10906 Karar: 2014/8784 Tarih: 08.05.2014
- İnfaz Kanunu 48. Madde
Muhtelif suçlardan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/02/2013 tarihli ve 2013/110 değişik iş sayılı içtima kararı ile 11 yıl 1 ay hapis cezasına hükümlü İ.. C..’nun, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un iyi halli olma şartını taşımaması nedeniyle koşullu salıvermeden yararlandırılmamasına dair, aynı Mahkemenin 26/03/2013 tarihli ve 2013/181 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/04/2013 tarihli ve 2013/58 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 03.10.2013 gün ve 60825 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.10.2013 gün ve KYB. 2013/335610 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.
Mezkür ihbarnamede;
Dosya kapsamına göre, hükümlünün, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 17/09/2008 tarihli ve 2006/222 esas, 2008/218 karar sayılı ilamıyla Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek isteyen yasadışı DHKP/C terör örgütü üyesi olmak suçundan 9 yıl hapis, yasadışı silahlı DHKP/C örgütüne yardım etmek suçundan 4 yıl 6 ay hapis cezaları ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden geçerek 06/04/2009 tarihinde kesinleşerek infaza verildiği, infazın devamı sırasında, 05/07/2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla işlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun’un gereğince lehe yasa değerlendirmesi yapılması yönünden dosyanın yeniden ele alındığı ve infazın durdurulmasına karar verilerek hükümlünün 23/07/2012 tarihinde tahliyesine karar verildiği ve uyarlama sonucunda, yasadışı silahlı terör örgütüne yardım etmek suçundan önceki hükümle verilen 4 yıl 6 ay hapis cezasının, 6352 sayılı yasanın 85. maddesiyle değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220/7. maddesi uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezasına indirildiği, ardından aynı Mahkemenin 11/02/2013 tarihli ve 2013/110 değişik iş sayılı içtima kararı ile hükümlü hakkındaki 11 yıl 1 ay hapis cezasının infaza verildiği,
Hükümlüye ait infaz dosyası incelendiğinde, yukarıda anılan içtima kararıyla verilen 11 yıl 1 ay hapis cezasının infazı kapsamında, 16/11/2003-18/11/2003 tarihleri arasında 2 gün gözetimde kaldığı, 30/01/2002-29/05/2002 tarihleri arasında 119 gün tutuklu kaldığı, 18/11/2003 tarihinde ceza infaz kurumuna alınan hükümlünün şartla tahliye tarihinin 10/11/2011 olacağı, 6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi üzerine yapılacak uyarlama nedeniyle infazın durdurulduğu ve hükümlünün tahliye edildiği tarih olan 23/07/2012 tarihine kadar iş bu cezadan dolayı 256 gün fazla yatmışlığının bulunduğu ve eksik infazının bulunmadığı, infazın durdurulduğu ve tahliye edildiği tarih 23/07/2012 olan hükümlünün ceza infaz kurumunda aldığı disiplin cezalarının, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 48/4-d, e, g maddeleri gereğince verildiği tarihten itibaren 1 yıl sonra kalkacağı, hükümlünün aldığı en ağırı ve en son disiplin cezası olan 2 ay süreyle haberleşme ve iletişim araçlarından yoksun bırakma cezasının verildiği tarihin 14.09.2011 olduğu nazara alındığında, disiplin cezasının kalkacağı tarihin 14.09.2012 olduğu, hükümlünün infazının durdurularak tahliye edildiği 23.07.2012 tarihinden sonraki süreçte kötü halli olduğunu kabul etmeye imkan bulunmadığı, genel kural olarak iyi halli olduğunun kabul edilerek 5275 sayılı Kanun’un 107/1.maddesine göre iyi halliliği nedeniyle koşullu salıvermeden yararlandırılmasına karar verilmesi gerekirken, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.04.2013 gün ve 2013/58 değişik iş sayılı kararının CMK.nın 309.maddesi uyarınca bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, 08.05.2014 günü oybirliği ile, karar verildi.
YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas: 2006/14030 Karar: 2006/13874 Tarih: 07.12.2006
- İnfaz Kanunu 48. Madde
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan hükümlü …ya cezaevinde bulunduğu sırada cep telefonu kullanmaktan. Ayvalık K-2 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu’nun 18.08.2005 gün ve 2005/2-92 sayılı kararı ile 5275 sayılı Kanun’un 44/3-g maddesi uyarınca 11 gün hücre hapsi cezası verildiği; bu kararın infazından sonra, 5275 sayılı Kanun’un 48/4-f maddesinde belirtilen 1 yıllık sürenin hücre hapsi cezasının infaz edildiği tarihten mi, yoksa onay tarihinden mi itibaren hesaplanacağı yönündeki tereddütün giderilmesi için Havran C. Başsavcılığının talebi üzerine, Burhaniye İnfaz Hakimliğinin, 04.09.2006 gün ve 2006/24 esas, 2006/25 karar sayılı kararı ile İnfaz Hakimliği Kanunu’nun 4. maddesinde bu konuda bir düzenleme bulunmadığından talep hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği; bunun üzerine Havran Asliye Ceza Mahkemesine yapılan başvuru üzerine, 5275 sayılı Kanun’un 48. maddesine göre disiplin cezasının kaldırılması için öngörülen 1 yıllık sürenin cezanın infazından sonra 1 yıl geçmesi ile ortadan kaldırılacağının açıkça ifade edildiği, bu konuda ayrıca bir karar verilmesine yer olmadığı yönündeki anılan Mahkemenin 07.09.2006 tarihli ve 2006/63 müteferrik sayılı kararma yönelik itiraz üzerine, 5275 sayılı Kanun’un 48/4-f maddesinin açık hükmüne göre infazdan itibaren bir yıllık sürenin geçmesi halinde disiplin cezasının kaldırılabileceği, bu hususun aynı Kanun’un 98. maddesi anlamında mahkemesinden istenecek karar türlerinden olmadığı belirtilerek, itirazın reddine ilişkin Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 12.09.2006 tarihli ve 2006/793 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı’nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 01.11.2006 gün ve 50301 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 15.11.2006 gün ve 2006/271314 sayılı tebliğnamesi ile dosya Dairemize, gönderilmekle incelenip, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, “01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5275 sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı Hakkında Kanun’un 48/3-a maddesi 1. cümlesinde yer alan “hücreye koyma cezasının infazına, infaz hakiminin onayı ile başlanır.” şeklindeki düzenlemesinin kesinleşmiş hücre cezaları için geçerli olduğu, anılan Kanun’un 52. maddesi yollamasıyla disiplin cezalarına karşı, şikayet ve itiraz durumunda 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu’nun ilgili hükümlerinin uygulanacağı, keza anılan Kanun’un 5. maddesinde işlem ve faaliyetin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde şikayet yoluyla infaz hakimliğine başvurulabileceği, bu karara karşı da tebliğinden itibaren bir hafta içinde ağır ceza mahkemesine itiraz yoluna gidilebileceği şeklindeki düzenleme karşısında, Ayvalık K-2. Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığınca verilen 18.08.2005 tarihli ve 2005/02-92 sayılı 11 gün hücre hapsi cezasına ilişkin karara karşı hükümlünün süresi içinde yaptığı şikayetin reddine dair, Burhaniye infaz Hakimliğinin 07.09.2005 tarihli ve 2005/21-21 sayılı kararına keza itirazın reddine ilişkin, Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 05.10.2005 tarihli ve 2005/1280 müteferrik sayılı kararı üzerine hükümlünün hücre hapsi cezasının infaz hakimliğinden onay alınmaksızın 5.11.2005 tarihinde infazına başlanıp 26.11.2005 tarihinde bitirilmesinde isabet görülmemiş ise de, hücre hapsinin yerine getirilmiş olması ve şartla tahliye tarihinin buna göre hesaplanacak olması sebebiyle bu eksiklik kanun yararına bozma konusu yapılmamış olmakla birlikte; Havran Cumhuriyet Başsavcılığınca şartla tahliye tarihinin hangi tarihten itibaren hesap edilmesi gerektiği yönündeki talebi üzerine Burhaniye İnfaz Hakimliğince verilen “infaz hakimliğimizin bu konuda yetkili ve görevli olmadığından bahisle bir karar verilmesine yer olmadığına” dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu keza şartla tahliye talebinin, hükmü veren mahkemeden veya infazın yapıldığı yerdeki eş değer mahkemesinden alınması gerektiği gözetilmeksizin itirazın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi’nin anılan kararının bozulması istenmiştir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı Hakkında Kanun’un 98. maddesi uyarınca, “Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.”
Somut olayda, C. Savcılığınca, şartla tahliye tarihinin sanık aleyhine uzaması olasılığına binaen, 5275 sayılı Kanun’un 48/4-f maddesinde belirtilen 1 yıllık sürenin hücre hapsi cezasının infaz edildiği tarihten mi, yoksa infaz Hakimliğinin onay tarihinden itibaren mi hesaplanacağı yönündeki tereddütün giderilmesi için başvuruda bulunulmuştur. Yapılan bu başvurunun, içeriği itibariyle, şartla tahliye süresi ile ilgili olmakla birlikte, aynı Kanun’un 98. maddesi kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığı gibi, koşullu salıverilmeyi düzenleyen 107. maddesinin 11. fıkras 11. fıkrasında belirtilen, koşullu salıverme kararını vermeye yetkili mahkemelerce incelenmesi de olanaklı değildir.
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 48. maddesinin 3. fıkras 3. fıkrasının ( b ) bendine göre, “Disiplin cezalarının tamamı infaz edilip kaldırılmadıkça koşullu salıverilme işlemi yapılmaz” aynı maddenin 4. fıkrasının ( f ) bendi uyarınca, infaz edildiği tarihten itibaren disiplin cezasının kaldırılmasında ve iyi halin kazanılmasında, hücreye koyma cezası için aynı Kanun’un 44. maddesinin 3. fıkrasındaki hallerde 1 yıl esas alınır ve bu fıkra uyarınca verilen hücreye koyma cezası, öngörülen bir yıllık süre sonunda, kurumun en üst amirinin önerisi ve disiplin kurulu kararıyla kaldırılır.
Bu hüküm uyarınca, hücreye koyma cezasının kaldırılması konusunda yetkili mercii disiplin kurulu olduğundan, C. Savcılığınca görüş istenen konuda öncelikle disiplin kurulu tarafından bir karar verilmesi gerekmektedir. Bu aşamada disiplin kurulu tarafından söz konusu 1 yıllık sürenin hangi tarihten başlayacağı konusunda bir değerlendirme yapılacaktır. Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 36. maddesi uyarınca oluşturulan disiplin kurulunda C. Savcısı yer almamaktadır ve talep edilen görüşün disiplin kurulu üzerinde herhangi bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır.
5275 sayılı Kanun’un 52. maddesinde “Disiplin cezalarına ve tedbirlerine, karsı şikayet ve itiraz durumunda 16.05.2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu hükümlerinin uygulanacağı” belirtilmekte olup; disiplin kurulunun cezaların kaldırılmasına ilişkin kararlarının da, doğrudan disiplin cezası ile ilgili olması nedeniyle, infaz Hakimliği Kanunu kapsamında şikayet ve itiraz yoluna tabi olduğunu kabul etmek gerekmektedir.
SONUÇ : Sonuç olarak Havran Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanına, giren ve incelenebilir nitelikte bir hukuki işlem bulunmadığından ve 5275 sayılı Kanun’un 98. maddesi kapsamında bir talep de söz konusu olmadığından, yasaya uygun olan Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesinin 12.09.2006 tarihli ve 2006/793 sayılı kararma yönelik kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, dosyanın mahalline gönderilmek, üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı makamına tevdiine, 07.12.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.