0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Hücreye Koyma

İnfaz Kanunu Madde 44

(1) Hücreye koyma cezası, hükümlünün eylemlerinin nitelik ve ağırlığına göre bir günden yirmi güne kadar, açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü temastan yoksun bırakılmasıdır.

(2) Bir günden on güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:

a) Kurum tesislerine, araç ve gereçlerine zarar vermek.

b) Tünel kazmaya teşebbüs etmek.

c) Firara teşebbüs etmek.

d) Hükümlü ve tutukluları idareye karşı kışkırtmak veya isyana kalkışmak.

e) Hükümlü ve tutukluları daha az cezayı gerektiren şekilde kasten yaralamak.

f) Hükümlü ve tutuklular üzerinde baskı kurarak çıkar sağlamak, özel işleriyle başka işlerde kullanmak, bunlara kalkışmak veya bu amaçları gerçekleştirmek için oluşturulan gruplara katılmak veya bunlarla dayanışma içinde olmak.

g) Üçüncü fıkranın (g) bendinde belirtilenler dışında kalıp da Kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak.

h) Sayım ve aramalar ile 43 üncü maddenin (e) bendinde belirtilen faaliyetlere şiddet kullanarak engel olmak veya buna kalkışmak.

ı) Kurum görevlileri ile dış güvenlik görevlilerine rüşvet teklif etmek veya vermeye kalkışmak.

j) Kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak.

k) Kuruma, kurum görevlilerine veya hükümlü ve tutuklulara ait şeyleri çalmak veya bunlara kasten zarar vermek.

l) İzin süresini özürsüz olarak en fazla iki gün geçirmek.

m) Hükümlü ve tutukluların beslenmelerini engellemek, açlık grevine ve ölüm orucuna teşvik veya ikna etmek, bu yolda talimat vermek.

n) (Ek:14/4/2020-7242/25 md.) Kuruma alkol sokmak, kurumda alkol bulundurmak veya kullanmak.

(3) Onbir günden yirmi güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:

a) İsyan çıkartmak.

b) Kuruma ağır zarar vermek.

c) Kasten yangın çıkarmak.

d) Adam öldürmek veya öldürmeye kalkışmak.

e) Hükümlü ve tutukluları kasten veya neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralamak ile görevlileri her türlü kasten yaralamak.

f) Cinsel saldırıda veya çocuklara karşı cinsel istismarda bulunmak, bu suçlara kalkışmak veya cinsel tacizde bulunmak.

g) Her türlü ateşli silâh, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilâç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokmak, bulundurmak, kullanmak.

h) Görevlileri veya hükümlü ve tutukluları rehin almak.

ı) Firar etmek veya tünel kazmak.

j) Hükümlü ve tutuklular üzerinde baskı kurarak çıkar sağlamak, özel işleriyle başka işlerde kullanmak, bunlara kalkışmak veya bu amaçları gerçekleştirmek için nüfuz kullanarak grup oluşturmak.

k) Suç örgütlerine ait her türlü yayın, bez afiş, pankart, resim, sembol, işaret ve benzeri eşyayı kurumların herhangi bir yerine asmak veya teşhir etmek.

l) Suç örgütlerinin eğitim ve propaganda faaliyetlerini yapmak veya yaptırmak.

m) Kurum görevlileri ile dış güvenlik görevlilerine rüşvet vermek.

(4) Hücre, yaşamsal gereksinmeleri karşılayacak biçimde düzenlenir.

(5) Hücreye konulan hükümlünün, resmî ve yetkili merciler ve avukat ile görüşmesine engel olunmaz.



İnfaz Kanunu Madde 44 Gerekçesi

Hükümlüye tüzükte gösterilen eylemlerin karşılığı olarak bir günden onbeş güne kadar hücreye konulma cezası verilir.

Bu ceza, hükümlünün geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü temastan yoksun bırakılması suretiyle uygulanır. Ancak hükümlü günde en az bir saat açık havada bulunabilmek hakkından mutlaka yararlandırılır.

Hücrenin yaşamsal gereksinimlerini karşılayacak biçimde düzenlenmiş olması zorunludur. Bu hususta evrensel nitelikteki ölçülere uyulacaktır. Resmî ve yetkili mercilerin ziyaretleri ile savunma hakkının dokunulmazlığı nedeniyle avukatların görüşmelerinde bu hükmün uygulanmayacağı belirtilmiştir.


İnfaz Kanunu 44. Madde Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/1460 Karar : 2017/2495 Tarih : 3.07.2017

- İnfaz Kanunu 44. Madde

Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/12/2011 tarihli ve 2010/280 esas, 2011/276 sayılı kararı ile 10 yıl hapis cezasına hükümlü …’in, bu cezasını…Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda infaz etmekte iken, kurum görevlilerine hakarette bulunmak eyleminden dolayı 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 44/2-j maddesi uyarınca 5 gün süreyle hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına dair anılan Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 10/02/2016 tarihli ve 2016/83 sayılı kararına yönelik şikayetin kabulü ile disiplin cezasının kaldırılmasına ilişkin İzmir 1. İnfaz Hakimliğinin 08/03/2015 tarihli ve 2016/1014 esas, 2016/1497 sayılı kararına yönelik itirazın kabulü ile disiplin cezasının onanmasına dair İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/03/2016 tarihli ve 2016/588 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;

Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 14/01/2011 tarihli ve 2010/8848 esas, 2011/2308 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 37/1. maddesinde yer alan “Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır.” düzenlemesi ile aynı kanunun 44/2-j maddesinde yer alan bir günden on güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemlerden olan “kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak” hükmü karşısında 05/02/2016 tarihinde hükümlünün…Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürülmek üzere mahkum kabul birimine getirildiği esnada jandarma devriyesine hakaret etme eyleminin kurumda gerçekleşmemiş bulunduğu, hücreye koyma disiplin cezasını gerektiren eylemlerden olmadığı gözetilmeden, itirazın reddine karar vermek yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 16/05/2017 gün ve 94660652-105-35-4624-2017-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;

TÜRK MİLLETİ ADINA

Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 25/03/2016 tarihli ve 2016/588 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03/07/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/692 Karar : 2017/736 Tarih : 13.03.2017

- İnfaz Kanunu 44. Madde

… Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan …‘nin, kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak eylemi nedeniyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 44/2-j maddesine aykırı hareket etmekten 1 günden 10 güne kadar hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına dair … Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 25/05/2015 tarihli ve 2015/217 sayılı kararına yönelik itirazın reddi ile 5 gün hücreye koyma cezasının onaylanmasına ilişkin İnebolu İnfaz Hâkimliğinin 05/06/2015 tarihli ve 2015/65 esas, 2015/77 sayılı kararma karşı yapılan itirazın reddine dair İnebolu Ağır Ceza Mahkemesinin 12/06/2015 tarihli ve 2015/212 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;

1- İnebolu İnfaz Hâkimliğinin 05/06/2015 tarihli ve 2015/65 esas, 2015/77 sayılı kararı ile ilgili olarak yapılan incelemede, 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanununun 5/1. maddesinde yer alan “Ceza infaz kurumlan ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu gerekçesiyle bu işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabilir.” şeklindeki düzenleme ile 4675 sayılı Kanunun 6/3. maddesindeki “İnfaz hâkimi, inceleme sonunda şikâyeti yerinde görmezse reddine; yerinde görürse, yapılan işlemin iptaline ya da faaliyetin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verir.”, 4675 sayılı Kanunun 6/5. maddesinde “İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir hafta içinde Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre acele itiraz yoluna gidilebilir.” şeklindeki düzenlemeler ile 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanunun 47/7. maddesinde yer alan “Disiplin cezaları disiplin kurulunca evrak üzerinden görüşülerek en geç üç gün içinde karara bağlanır. Disiplin kurulu, yasada yazılı disiplin cezası uygulanmasına veya disiplin cezası verilmesine yer olmadığına karar verebilir. Disiplin kurulu kararları gerekçeli olarak yazılır ve kararda şikâyet mercii ve süresi açıkça gösterilir.” ve 5275 sayılı Kanunun 48/3-a maddesindeki “Disiplin cezalarının infazı; a) Hücreye koyma cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile

başlanır.” şeklindeki yasal düzenlemeler dikkate alındığında, somut olayda hükümlünün…Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 25/05/2015 tarihli ve 2015/217 sayılı hücre hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin karara yönelik 01/06/2015 tarihli dilekçesi şikayet mahiyetinde olup İnebolu İnfaz Hâkimliğinin 05/06/2015 tarihli ve 2015/65 esas, 2015/77 sayılı kararı ile şikayet hakkında bir karar verilmesi ile yetinilmesi, infaz hakimliği kararının itiraza tabi olması nedeniyle, öncelikle itiraz yasa yolunun tüketilmesi ile kararın kesinleşmesinin beklenmesi, şikayet üzerine verilen infaz hakimliği kararının kesinleşmesi üzerine disiplin kurulunun hücre hapsine ilişkin kararının da kesinleşeceği cihetle, 5275 sayılı Kanunun 48/3-a maddesi gereğince kesinleşen hücre hapsi cezasının infaz hakiminin onayı ile infazına başlanacağı şeklindeki düzenleme gereğince, talep üzerine hücre hapsine ilişkin disiplin cezasının onaylanmasına karar verilmesi gerekirken, hükümlü tarafından yapılan 01/06/2015 tarihli şikayet üzerine, şikayetin reddi ile aynı anda henüz kesinleşmemiş bulunan hücre hapsine ilişkin disiplin cezasının onaylanmasına karar verilmesi nedeniyle, itiraz merciince itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde itirazın reddine karar verilmesinde,

2- 5275 sayılı Kanun’un Disiplin cezalarının niteliği ve uygulama koşulları başlığı altında düzenlenen 37/1. maddesi “Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun, tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin cezaları uygulanır.” şeklinde, aynı Kanunun 44/2. maddesi “ (2) Bir günden on güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır” ve anılan Kanunun 44/2-j maddesi “ j) Kurum görevlilerine hakaret veya tehditte bulunmak.” şeklinde düzenlenmiş olup, bu yasal düzenlemeler dikkate alınarak hükümlüye verilen disiplin cezası incelendiğinde, … Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 25/05/2015 tarihli ve 2015/217 sayılı kararının hüküm kısmında, hükümlünün 1 günden 10 güne kadar hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesine rağmen, anılan disiplin kurulu kararının başlığında yer alan “Disiplin cezasının türü/süresi” kısmında ceza “hücreye koyma/5 gün” olarak belirlenmiş olup, disiplin kurulu kararının hüküm kısmı ile başlık kısmı arasında çelişki yaratılması, ayrıca hüküm kısmında hükümlünün eyleminin ağırlığına göre hücre hapsinin 1 gün ile 10 gün arasında belirlenecek gün sayısı üzerinden hücre hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, hükümlünün 1 günden 10 güne kadar hücre hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi suretiyle belirsiz ceza tayini ile infazda tereddüt oluşturulması nedeniyle itiraz merciince itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde,

İsabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan Kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 18/09/2015 gün ve 94660652-105-37-8602-2015-19199/61553 sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;

TÜRK MİLLETİ ADINA

Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, İnebolu Ağır Ceza Mahkemesinin 12/06/2015 tarihli ve 2015/212 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/6177 Karar : 2017/90 Tarih : 23.01.2017

- İnfaz Kanunu 44. Madde

Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan Buca Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan …`ın firar ettiği gerekçesiyle Açık Ceza İnfaz Kurumuna Ayrılma Yönetmeliğinin 12/1-b maddesi gereğince kapalı ceza infaz kurumuna iadesine dair anılan Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 08/04/2016 tarihli ve 2016/758 sayılı Kararının onaylanması talebinin reddine ilişkin İzmir 1. İnfaz Hâkimliğinin 15/04/2016 tarihli ve 2016/2420 esas, 2016/2478 sayılı Kararına yönelik itirazın reddine dair İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/05/2016 tarihli ve 2016/910 değişik iş sayılı Kararı ile ilgili olarak;

Dosya kapsamına göre hükümlünün adli para cezasından çevrili hapis cezasını infaz etmekte olduğu, açık ceza infaz kurumunda bulunduğu sırada firar etmesi nedeniyle kapalı ceza infaz kurumuna iade kararı verilerek infaz hakimliğinin onayına sunulması üzerine, Karşıyaka İnfaz Hâkimliğince, 5275 sayılı Kanunun 6545 sayılı Kanunun 81. maddesi ile değişik 106/3. maddesi gereğince, adli para cezasının hapis cezasına dönüştürülmesinden sonra doğrudan doğruya açık ceza infaz kurumunda cezasını infaz etmesi gerektiği gerekçesiyle iade kararının iptaline dair karar verilmiş ise de;

5275 sayılı Kanunun 14/4. maddesinde “Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden kınamadan başka bir disiplin cezası alanlar ve hükümlü oldukları suçtan başka bir fiilden dolayı haklarında tutuklama kararı (İptal ibare: Anayasa Mah. 09.04.2014 tarih ve 2014/26 E. ve 2014/78 K.) (…) olanlar ile yaş, sağlık durumu, bedensel veya zihinsel yetenekleri bakımından çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları saptananlar, kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler. Bu karar, infaz hâkiminin onayına sunulur.” şeklinde düzenlemeye yer verildiği, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin Kapalıya İade başlıklı 12.maddesinde “a) Haklarında 5271 sayılı Kanunun 100. maddesine göre tutuklama kararı verilenler, b) Firar edenler, c) Kınamadan başka disiplin cezası alanlar, ç) 5. madde gereğince doğrudan açık kurumlara gönderilenler hariç olmak üzere; yaş, sağlık durumu, bedensel veya zihinsel yetenekleri bakımından çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları tespit edilenler, d) İş temin edildiği halde çalışmayanlar veya iş düzenine uyum sağlayamayanlar, e) Kapalı kuruma dönmek isteyenler, f) Haklarında üst sınırı yedi yıldan az olmayan başka bir suçtan soruşturma veya kovuşturması devam etmekte olanlar ile üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan henüz kesinleşmemiş mahkûmiyet kararı bulunanlar, kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kurumlara iade edilir ve bu karar derhâl infaz hâkimliğinin onayına sunulur.” şeklinde hükme yer verildiği, anılan yönetmeliğin 12. madde düzenlemesinde “yaş, sağlık durumu, bedensel veya zihinsel yetenekleri bakımından çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları tespit edilen hükümlüler” dışında infazın doğrudan açık ceza infaz kurumunda yapılması yönünden herhangi bir ayrım yapılmadığı, 5275 sayılı Kanunun 14/4. maddesinde de kapalıya iade kurumunda doğrudan açık ceza infaz kurumuna gönderilen hükümlüler yönünden ayrıma gidilmediği, her ne kadar firar eden hükümlülerin kapalı ceza infaz kurumuna iade edileceği yönünde anılan kanun hükmünde düzenleme öngörülmediği düşünülebilir ise de, firar eyleminin 5275 sayılı Kanunun 44. maddesinde hücre disiplin cezasını gerektirir eylem olarak düzenlendiği, açık ceza infaz kurumunda cezasını infaz etmekte iken firar eden hükümlünün kapalı kurumdan açık ceza infaz kurumlarına nakledilen yada doğrudan açık ceza infaz kurumlarına gönderilen hükümlü statüsünde bulunmasının kapalı ceza infaz kurumuna iadesi yönünden farklılık arz etmeyeceği, aksi yorumun kanun koyucunun öngörmediği bir ayrımın yorum yoluyla vazedilmesi sonucunu doğuracağı, firar gibi bir eylemi gerçekleştiren hükümlünün cezasının infazının bizatihi risk içerdiği, daha sıkı infaz koşullarını haiz infaz kurumunda cezasının infaz edilmesinin infaz hukukunun amacı ve ruhuna uygun düşeceği cihetle, somut olayda açık ceza infaz kurumunda cezasını infaz etmekte iken firar eden hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna iadesi kararının onaylanması gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü`nün 14/11/2016 gün ve 94660652-105-35-7511-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;

TÜRK MİLLETİ ADINA

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106/3 maddesindeki “ (Değişik fıkra:18.06.2014 - 6545 s.K./81.mad) hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün, hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir”.

Aynı Kanunun 14/4 maddesindeki; “Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden kınamadan başka bir disiplin cezası alanlar kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler”,

Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 8. maddesindeki; “(1) Kapalı kurumlarda bulunan hükümlülerden; a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar, b) Haklarında ikinci defa tekerrür hükümleri uygulananlar, c) Haklarında iyi hâl kararı verilse bile, 5275 sayılı Kanunun 44. maddesinde sayılan eylemlerden dolayı toplam üç kez hücreye koyma cezası alanlar, ç) Terör ve örgütlü suçlardan hükümlü olup, 6. maddenin ikinci fıkrasının (c) ve (ç) bentleri dışında kalanlar, d) Koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle kalan cezası infaz edilmekte olanlar, e) Eğitimevleri hariç kapalı veya açık kurumlardan firar edenler, açık kurumlara ayrılamaz.”

Aynı Yönetmeliğin “Kapalıya iade” başlıklı 12/1. maddesindeki; (1) Açık kurumlarda cezası infaz edilmekte olan hükümlülerden;

a) Haklarında 5271 sayılı Kanunun 100. maddesine göre tutuklama kararı verilenler,

b) Firar edenler,

c) Kınamadan başka bir disiplin cezası alıp disiplin cezası kesinleşenler,

ç) Bu Yönetmeliğin 5. maddesi gereğince doğrudan açık kurumlara gönderilenler hariç olmak üzere; yaş, sağlık durumu, bedensel veya zihinsel yetenekleri bakımından çalışma koşullarına uyum sağlayamayacakları tespit edilenler,

d) İş temin edildiği halde çalışmayanlar veya iş düzenine uyum sağlayamayanlar,kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kurumlara iade edilir ve bu karar derhâl infaz hâkimliğinin onayına sunulur. Kurum düzeni veya kişi güvenliğinin tehlike altında olması halinde asayiş ve düzeni sağlamak için hükümlünün disiplin cezasının kesinleşmesi beklenmeden tedbiren kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine kurum yönetim kurulu tarafından karar verilebilir.

(2) İnfaz edilen cezası dışında başka bir suçtan haklarında mahkûmiyet kararı verilenlerin cezaları toplandıktan sonra koşullu salıverilmelerine bu Yönetmeliğin 6. maddesinde belirtilen sürelerden daha fazla kaldığı tespit edilenler ile şartları tutmadığı halde açık kuruma ayrıldığı anlaşılanlar, kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kuruma iade edilir.

(3) Açık kurumun bulunduğu yerde kapalı kurum bulunmaması halinde hükümlü, o il sınırları içerisindeki kapalı kuruma Bakanlıktan izin alınmadan gönderilir.

Şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; gerek 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 14/4. maddesinde gerekse Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 12/1-b maddesinde özellikle vurgulanan “İade Edilir” sözcüğünün “kapalı ceza infaz kurumundan, açık ceza infaz kurumuna ayrılanları kapsamına alan bir sözcük olarak kabulünün mümkün olduğu, söz konusu maddelerin ödenmeyen adli cezasından çevrilmiş hapis cezasına hükümlü olan ve yasa gereği infazına doğrudan doğruya açık ceza infaz kurumunda başlayanları da kapsadığına dair herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 8. maddesinin kapalı kurumlarda cezasını infaz etmekte olan hükümlülerle ilgili bir düzenleme olduğu, ceza hukukunda; sanık aleyhine kıyasın yasak olmasının kanunilik ilkesinin doğal sonucu olduğu gibi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu`nun 2. maddesinin 3. fıkrasında “Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz.” şeklinde ki düzenlemenin, bir anlamda hükümlünün durumunu ağırlaştırdığı konusunda kuşku bulunmadığından ceza hükmü olarak da kabul edilebilecek olan disiplin cezaları için de geçerli olacağının kabulü gerektiği anlaşılmakla;

Somut olayımızda kesinleşen ve ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına dönüştürülmesinden sonra doğrudan doğruya açık ceza infaz kurumunda cezasını infaz etmekte iken firar eden hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilebileceğine dair mevzuatta açık bir hüküm bulunmadığından;

Dosya kapsamına göre İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 03/05/2016 tarihli ve 2016/910 değişik iş sayılı Kararında isabetsizlik görülmediğinden, bu karara ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü`nün kanun yararına bozma talebinin CMK’nun 309. maddesi gereğince REDDİNE, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/5079 Karar : 2017/26 Tarih : 17.01.2017

- İnfaz Kanunu 44. Madde

Hırsızlık suçundan 3 yıl 28 ay 1 gün hapis cezasından hükümlü …’nin, açık ceza infaz kurumunda bulunduğu sırada çalıştırılmak üzere götürüldüğü mezarlıktan kaçarak firar ettiği gerekçesiyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 44/3-ı maddesine aykırı hareket etmekten “15 gün süre ile hücre hapsi” disiplin cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 27/05/2015 tarihli ve 2015/753 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ve söz konusu cezanın onaylanmasına ilişkin İzmir 1. İnfaz Hâkimliğinin 15/07/2015 tarihli ve 2015/3212 esas, 2015/3802 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/08/2015 tarihli ve 2015/905 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Disiplin soruşturması” başlıklı 47. maddesinin 2. fıkrasının “Hükümlülerin diğer disiplin cezalarını gerektiren eylemlerinin öğrenilmesinden itibaren derhal ve en geç iki gün içinde kurum en üst amirince atanan bir görevli tarafından soruşturmaya başlanır.” düzenlemesini içerdiği, aynı maddenin 3. fıkrasında “Soruşturma en geç yedi gün içerisinde tamamlanır ve düzenlenen rapor ve ekleri disiplin kuruluna sunulur. Soruşturma süresi eylemin ve soruşturmanın niteliğine göre infaz hâkiminin yazılı onayı ile yedi güne kadar uzatılabilir.” yine aynı maddenin 5.fıkrasında da “Disiplin cezaları disiplin kurulunca evrak üzerinden görüşülerek en geç üç gün içinde karara bağlanır.” düzenlemelerinin yer alması karşısında hükümlünün firar eylemini 15/05/2015 tarihinde gerçekleştirmiş olmasına rağmen, iki günlük süreye riayet edilmeyerek muhakkik görevlendirilmesinin 27/05/2015 tarihinde yapıldığı, hükümlü hakkında disiplin soruşturmasının aynı tarihte bitirildiği, yalnızca disiplin soruşturmasına başlanma konusunda bir gecikme yaşandığı ancak anılan Kanun’un 47. maddesindeki diğer sürelere riayet edilerek bitirildiği için bu durumun disiplin cezasının sıhhatine engel olmayacağı, bununla birlikte disiplin soruşturmasına geç başlanmasının hücre cezasının geç infaz edilmesine neden olacağı, bu gecikmenin de hükümlüden kaynaklanmadığı için ona yükletilemeyeceği, dolayısıyla disiplin soruşturmasına başlama süresindeki bu gecikme nedeniyle, cezanın silinmesi için gereken sürenin de uzamasından dolayı oluşacak mağduriyetin, mahkemesince disiplin cezasının infaz edilme tarihinin öne çekilmesi suretiyle giderilebileceği gözetilmeden itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan Kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 15/03/2016 gün ve 94660652-105-35-1778-2016-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak gönderilmesi üzerine incelendiği, Dairemizin 21.06.2016 gün, 2016/2431 esas, 2016/3185 karar sayılı ilamıyla kanun yararına bozma isteminin reddine karar verildiği; bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`nın 28.09.2016 gün ve 2016/348052 sayılı yazısıyla itirazda bulunulduğu, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.07.2012 gün, 2012/870, 2012 /661 sayılı kararı ile 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı “Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında” Yasanın 99. maddesiyle, 5271 sayılı Yasanın 308. maddesinde yapılan değişiklik ve 101. maddesiyle, 5320 sayılı Yasaya eklenen geçici 5. madde uyarınca dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308.maddesinin, 6352 sayılı Yasanın 99. maddesi ile eklenen 3. fıkrası uyarınca yapılan incelemede;

Dairemizce verilen kanun yararına bozma isteminin reddine dair karar usul ve yasaya uygun olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz gerekçeleri yerinde görülmediğinden İTİRAZIN REDDİNE, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/5236 Karar : 2017/883 Tarih : 6.01.2017

  • İnfaz Kanunu 44. Madde

Ümraniye E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan …’ın, cezaevinden firar ettiği gerekçesiyle 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 44/3-1. maddesine aykırı hareket etmekten 20 gün hücreye koyma disiplin cezası ile cezalandırılmasına dair anılan Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 15.04.2014 tarihli ve 2014/494 sayılı kararına yönelik şikayetin reddine ilişkin, İstanbul Anadolu 2. İnfaz Hakimliğinin 08.05.2014 tarihli ve 2014/1231 esas, 2014/1300 sayılı kararına yönelik itirazın kabulüne dair, İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.05.2014 tarihli ve 2014/1098 değişik iş sayılı kararını müteakip, Cumhuriyet savcısının itirazı üzerine 27.05.2014 tarihli ve 2014/1098 değişik iş sayılı kararın kaldırılmasına ilişkin, İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.06.2014 tarihli ve 2014/1370 değişik iş sayılı Kararını kapsayan dosya incelendi.

Dosya kapsamına göre,

İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.05.2014 tarihli ve 2014/1098 değişik iş sayılı Kararına yönelik yapılan incelemede;

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 44. maddesinin 3. fıkrasının ı bendinde, “Firar etmek veya tünel kazmak.” eyleminin hücreye koyma cezasını gerektirdiğinin belirtildiği, hükümlünün firar ettiğinin anlaşılması karşısında, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde,

İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.06.2014 tarihli ve 2014/1370 değişik iş sayılı kararına yönelik yapılan incelemede;

İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.05.2014 tarihli ve 2014/1098 değişik iş sayılı karara karşı İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından itiraz edilmesi üzerine, anılan kararın kesin olması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 22.01.2015 gün ve 94660652-105-34-11646-2014-2041/5352 sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunmuştur.

I-OLAY:

1-Hükümlü … Maltepe 1 nolu L Tipi Kapalı Ceza infaz Kurumunda 4 yıllık hapis cezasını çekmekte iken 08.07.2013 tarihinde firara teşebbüs ettiği gerekçesiyle İstanbul Anadolu 27. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/584 esas sayılı dosyasında bu suçtan yargılanmasına başlanmıştır.

2-Hükümlünün bu eylemi nedeniyle yapılan idari soruşturma neticesinde Maltepe 2 nolu L tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurumu Başkanlığının 17.07.2013 tarih ve 2013/350 sayılı kararı ile 5 gün hücreye koyma cezası verilmiştir.

3-Hükümlü Ümraniye E tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna sevk edilip cezasını burada infaz ederken 17.03.2014 tarihinde cezaevinden firar etmiştir. Bu suç nedeniyle İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/292 esas sayılı dosyasında kamu davası açılmıştır.

4-Firar suçu nedeniyle yapılan idari soruşturma neticesinde Ümraniye E tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurumu Başkanlığının 15.04.2014 tarih ve 2014/494 sayılı kararıyla 20 gün hücreye koyma cezası verilmiştir.

Hükümlünün 20 gün hücreye koyma cezasını yapmış olduğu itiraz, İstanbul Anadolu 2. İnfaz Hakimliğinin 08.05.2014 tarih 2014/1231 - 1300 sayılı kararıyla yerinde görülmemiştir. Bu karara karşı itiraz yoluna başvurması üzerine İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.05.2014 tarih 2014/1093 - 1098 değişik iş sayılı kararıyla hükümlünün İstanbul Anadolu 27. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/584 sayılı kararıyla beraat ettiği gerekçesiyle itirazı kabul edilerek disiplin cezası kesin olarak kaldırılmıştır.

5-Ümraniye E tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü 10.06.2014 tarihli yazısıyla; hükümlünün İstanbul Anadolu 27. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/584 esas sayılı dosyasından beraat ettiği, hükümlünün disiplin cezasına esas suça ilişkin yargılandığı dosyanın İstanbul Anadolu 8. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/292 esas sayılı dosyası olduğu, önceki kararda maddi hata yapıldığı gerekçesiyle itiraz yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.06.2014 tarih 2014/1370 değişik iş sayılı kararla; 27.05.2014 tarih ve 2014/1098 değişik iş sayılı önceki kararın kaldırılmasına, hükümlünün Anadolu 2. İnfaz Hakimliğinin 08.05.2014 tarih ve 2014/1231 - 1300 sayılı karara itirazın reddine karar verilmiştir.

6-Hükümlü İstanbul Anadolu 27. Sulh Ceza Mahkemesinin 04.12.2013 tarih 2013/1492 sayılı kararıyla firar suçundan beraat etmiştir.

II-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:

Hükümlü hakkında firar suçundan 5275 sayılı 44/3-ı maddesine aykırı hareket etmekten verilen 20 gün hücreye koyma cezasının isabetli olup olmadığı ile itiraz merciince kesin olarak verilen kararların olağan kanun yolu ile düzeltilip düzeltilemeyeceğine ilişkindir.

III-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:

Hükümlülerin disiplin cezası gerektiren davranışları 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirleri İnfazı Hakkındaki Kanunun 37 ve müteakip maddelerinde gösterilmiştir. Cezaevinden firar etmek veya tünel kazmak eylemi aynı Kanunun 44/3-ı maddesi gereğince 11 günden 20 güne kadar hücreye koyma cezasını gerektirmektedir.

Hükümlünün Ümraniye E tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan 17.03.2014 tarihinde firar ettiği anlaşılmaktadır. Bu eylem nedeniyle hükümlü hakkında uygulanan idari yaptırımda yasaya aykırılık bulunmamaktadır.

Bu nedenle İstanbul Anadolu 2. İnfaz Hakimliğinin 08.05.2014 tarih 2014/1231 - 1300 sayılı kararına yapılan itirazda; sanık hakkında bu suçtan beraat kararı verilmediği halde, İstanbul Anadolu 27. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/1492 karar sayılı dosyasında beraat kararını hükme esas alarak itirazın kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.06.2014 tarih ve 2014/1370 değişik iş sayılı kararı incelendiğinde; CMK’nın 271/4 maddesinde yer alan “merciin, itiraz üzerine verdiği kararları kesindir.” hükmüne aykırılık teşkil etmektedir.

Mahkeme önceki kararında takdir hatası yaptığını farketmesi halinde bu hata ancak olağanüstü kanun yoluyla düzeltilebilecektir. Hüküm ve kararların sonradan değiştirilmesine yasal olanak bulunmadığından; her iki kararın açıklanan nedenlerle kanun yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

IV-SONUÇ VE KARAR:

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.02.2015 tarih 2015/39610 sayılı kanun yararına bozma talebinin KABULÜNE,

a)İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.05.2014 tarih ve 2014/1098 değişik iş sayılı kararı ile,

b)İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.06.2014 tarih ve 2014/1370 sayılı kararının,

CMK’nın 309. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA,

İnfaz dosyasının kararı ile birlikte mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.01.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/4169 Karar : 2016/2020 Tarih : 27.06.2016

- İnfaz Kanunu 44. Madde

Adalet Bakanlığı`nın, 28.05.2015 tarihli yazısı ile kasten öldürme ve ruhsatsız silah ve mermi bulundurma suçundan hükümlü … hakkındaki hükmün infazı aşamasında … Açık Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı tarafından verilen disiplin cezası kararına hükümlünün itiraz etmesi üzerine, … Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 20.03.2015 tarihinde 2015/347 değişik iş sayısı ile verilen kararın kanun yararına bozulmasına yönelik talebi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 05.06.2015 tarihli yazı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.

Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

A) Konuyla İlgili Bilgiler:

1- Hükümlü …‘nın kasten öldürme ve ruhsatsız silah ve mermi bulundurma suçundan kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne konu cezasını … Açık Ceza İnfaz Kurumu`nda infaz ettiği sırada, … Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığı tarafından 26.02.2015 tarihinde 2015/68 karar sayı ile “hükümlünün idrar tahlilinde uyuşturucu madde gabapentin, buprenorfin(kırmızı reçeteli) madde bulunduğu tespiti ile …disiplin suçu işlediği anlaşıldığından, hükümlünün eylemi ile diğer hükümlülere kötü örnek olduğu” gerekçesiyle, 5275 sayılı Kanun’un 44. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendi uyarınca 11 gün hücreye koyma cezası verildiği,

2- Hükümlünün disiplin cezası kararına itiraz etmesi üzerine, … İnfaz Hakimliği tarafından 05.03.2015 tarihinde 2015/448 esas ve 2015/460 karar sayı ile itirazın reddine karar verildiği,

3- Hükümlünün bu karara itiraz etmesi üzerine, … Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 20.03.2015 tarihinde 2015/347 değişik iş sayı ile, hükümlünün kanında uyuşturucu madde tespit edilmiş olup, 5275 sayılı Kanun`un 44. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendinde gereğince verilen karar yerinde olduğundan, itirazın reddine karar verildiği,

Anlaşılmıştır.

B) Kanun Yararına Bozma Talebi:

Kanun yararına bozma talebi ve ihbar yazısında, «Dosya kapsamına göre hükümlünün özel izin sonrası 11/11/2014 tarihinde infaz kurumuna teslim olduğu, 24/11/2014 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmaya esas olmak üzere uyuşturucu madde bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla hükümlüden alınan örnekler üzerinde yapılan incelemede, 02/02/2015 tarihli adli tıp raporunda kan ve tükürük örneğinde uyuşturucu veya uyarıcı maddeye rastlanmadığı, idrar örneğinde Gabapentin ve Buprenorfin maddelerinin bulunduğunun belirtildiği, ancak bahse konu maddelerin uyuşturucu madde olup olmadığı yada içeriğinde uyuşturucu etken maddesi ihtiva edip etmediğinin belirtilmediği hâlde adli tıp raporuna istinaden hükümlünün kırmızı reçeteli uyuşturucu madde içeren ilaç kullandığı gerekçesiyle verilen disiplin cezasına yönelik itirazın reddine dair karar tesisinde isabet görülmemiştir.» denilerek, … Ağır Ceza Mahkemesi`nin 20.03.2015 tarihli kararının bozulması istenmiştir.

B) Konunun Değerlendirilmesi:

Hükmün infazı aşamasında, hükümlüye verilen disiplin cezası kararına yapılan itiraz üzerine … Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 20.03.2015 tarihinde itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Bu duruma göre, uyuşmazlık konusunun hükümlünün idrar tahlilinde, uyuşturucu madde olduğu belirtilen gabapentinin ve buprenorfinin tespit edilmesi sonucu, 5275 sayılı Kanun’un 44. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendi uyarınca verilen 11 gün hücreye koyma cezasının hukuka uygun olup olmadığıyla ilgili olması nedeniyle, kanun yararına bozma talebinin incelenmesi, Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 19.01.2015 tarih ve 2015/8 sayılı kararı ile 12.02.2016 tarih ve 2016/1 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 1. Ceza Dairesi`nin görevine girdiğinden, Dairemizin görevli olmadığına karar vermek gerekmektedir.

C) Karar :

Açıklanan nedenlere göre; kanun yararına bozma talebinin incelenmesi Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin görevine girdiğinden, Dairemizin GÖREVLİ OLMADIĞINA, dosyanın görevli Yargıtay 1. Ceza Dairesi`ne sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na GÖNDERİLMESİNE, 27.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/36087 Karar : 2016/697 Tarih : 21.01.2016

- İnfaz Kanunu 44. Madde

Hükümlü….Açık Ceza İnfaz Kurumunda bulunmakta iken, hastanede yattığı süre içerisinde görevli personele rüşvet vermek suretiyle birden çok kez hastane dışına çıkarak cep telefonu ile görüşme yaptığından bahisle 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 44/3-g maddesi gereğince 15 gün hücre cezası ile cezalandırılmasına dair Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 13/06/2014 tarihli ve … sayılı kararına karşı hükümlü tarafından yapılan itirazın reddi ile disiplin kurulu kararının onanmasına ilişkin … İnfaz Hakimliğinin 14/07/2014 tarihli ve …esas, … sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin; Ağır Ceza Mahkemesinin 24/07/2014 tarihli ve …değişik iş sayılı kararı aleyhine,A dalet Bakanlığının 09/07/2015 gün ve … sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/10/2015 gün ve …sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.

Anılan ihbarnamede;

Dosya kapsamına göre,

1- 5275 sayılı Kanun`un 47/2-3. maddelerinde yer alan “(2) Hükümlülerin diğer disiplin cezalarını gerektiren eylemlerinin öğrenilmesinden itibaren derhâl ve en geç iki gün içinde kurum en üst amirince atanan bir görevli tarafından soruşturmaya başlanır.(3) Soruşturma en geç yedi gün içerisinde tamamlanır ve düzenlenen rapor ve ekleri disiplin kuruluna sunulur. Soruşturma süresi eylemin ve soruşturmanın niteliğine göre infaz hâkiminin yazılı onayı ile yedi güne kadar uzatılabilir” şeklindeki hüküm gereğince …Cumhuriyet Başsavcılığının 01/06/2014 tarihli ve … Muh. sayılı ihbar yazısı üzerine soruşturma işlemlerine 02/06/2014 tarihinde başlanılarak hükümlüden yazılı veya sözlü savunmasını 3 gün içerisinde vermesinin istenildiği ve söz konusu yazının 09/06/2014 tarihinde hükümlüye tebliğ edilmesi üzerine yazılı savunmanın 11/06/2014 tarihinde verilerek aynı tarihte muhakkik tarafından düzenlenen raporun Disiplin Kurulu Başkanlığına sunulması üzerine hükümlünün … tarihli Disiplin Kurulu kararı ile 15 gün süreyle hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu haliyle infaz hakiminden uzatma kararı alınmaksızın soruşturmanın süresinden sonra tamamlandığı gözetilmeksizin yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde,

2- Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay … Ceza Dairesinin 07/04/2014 tarihli ve…esas, … sayılı kararında da belirtildiği üzere, hastane odası ceza infaz kurumu niteliğinde olmadığı gibi, dosya kapsamına göre hükümlünün üzerinden cep telefonu ele geçirildiğine ilişkin dosyaya yansıyan herhangi bir bilgi ve belge de bulunmaması karşısında, sonuca etkili bulunmamakla birlikte hükümlünün 5275 sayılı Kanun’un 40/2-a maddesinde tanımlanan “idarenin izni olmaksızın yasak yerlere gitmek” ve aynı Kanun’un 44/3-m maddesinde tanımlanan “kurum görevlileri ile dış güvenlik görevlilerine rüşvet vermek” eylemlerinden en ağırı olan 5275 sayılı Kanun’un 44/3-m maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, 5275 sayılı Kanun’un 40/2, 44/3-g ve 44/3-. maddelerinden en ağırı olan ve olayda uygulama yeri bulunmayan 5275 sayılı Kanun`un 44/3-g maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verildiği gözetilmeksizin yapılan itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarnamenin (1) nolu bendi yerinde görüldüğünden, Ağır Ceza Mahkemesinin 24/07/2014 tarihli ve…değişik iş sayılı kararının CMK`nın 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarnamenin (2) nolu bendi yönüyle karar verilmesine yer olmadığına, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/3054 Karar : 2015/4133 Tarih : 29.06.2015

- İnfaz Kanunu 44. Madde

Kasten öldürme suçundan dolayı …. Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunan …..`in; alkol kullanmak eyleminden dolayı 11 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına dair aynı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 06/03/2014 tarihli ve 2014/78 sayılı değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın kabulüne ilişkin Hatay İnfaz Hâkimliğinin 14/03/2014 tarihli ve 2014/536-573 sayılı kararına yönelik itirazın kabulüne dair mercii Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 31/03/2014 tarihli ve 2014/383 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.

Dosya kapsamına göre;

(1) 01/03/2014 tarihinde infaz kurumunda bulunan bazı hükümlülerin alkol kullandıkları duyumunun alınması üzerine idare tarafından yapılan soruşturma sonucunda, hükümlü …..’in kan tahlili sonuçlarına göre alkol kullandığının tespit edilerek, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 79/1-2 ve 83/1-f maddelerine aykırı olarak, hükümlünün bu eylemi ile kurumda bulunan diğer hükümlülere kötü örnek olduğu, kurumun güvenlik ve disiplininin sağlanması bakımından kanun, tüzük ve yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği düzenlemeleri kusurlu olarak ihlal ettiği anlaşıldığından, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 44/3-g maddesi uyarınca 11 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği.

Çözümlenmesi gereken meselenin hükümlünün eyleminin ve bunun müeyyidesinin ne olduğu noktasında toplandığı, hükümlüye disiplin cezası verilmesini gerektiren eylemin kuruma alkol sokmak ve kullanmak suretiyle Tüzük’ün 79/1-2 ve 83/1-f maddelerine aykırı davranılması şeklinde tarif edildiği.

Ceza ve Güvenlik tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük`ün 79. maddesinde, “(1) Hükümlü, hapis cezasının yerine getirilmesine katlanma ve bu amaçla düzenlenen infaz rejimine uygun tutum ve davranışlar içinde bulunmakla yükümlüdür. (2) Hükümlü, kurumun güvenlik ve iyileştirme programlarına tam bir uyum göstermekle yükümlüdür. Her ne amaçla olursa olsun, bilerek kendi yaşamlarını ve bedensel bütünlüklerini tehlikeye düşürecek eylemlere girişmeleri, cezanın yerine getirilmesine katlanma yükümlülüğünün ihlâli sayılır.” şeklinde.

83/1-f maddesinde ise, “Hükümlüler alkollü içkiler içemez, uyuşturucu, uçucu ve uyarıcı maddeler kullanamaz.” biçiminde bir düzenleme yer aldığı,anılan maddelerde kuruma alkol sokmak veya diğer hükümlülere alkol temin etmenin yasak olduğuna dair bir hüküm bulunmadığı, Hükümlünün bu eylemi neticesinde, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun`un 44/3-g maddesi uyarınca 11 gün hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,

Anılan maddeye bakıldığında, “Her türlü ateşli silah, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilâç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokmak, bulundurmak, kullanmak.” şeklinde tarif edilen eylemlerin gerçekleştirilmesi halinde 11 günden 20 güne kadar hücreye koyma cezası verileceğinin hüküm altına alındığı.

Görüldüğü üzere hükümlünün eylemi ile verilen ceza arasında bir irtibat bulunmadığı, ancak hükümlünün eyleminin bir an için ceza infaz kurumuna kanunla yasaklanmış madde sokmak olarak düşünülmesi halinde ise, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 44/2-g maddesinde yer alan. “Üçüncü fıkranın (g) bendinde belirtilenler dışında kalıp da Kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak.” hükmüne aykırılık oluşturabileceği, bu durumda dahi kanunla yasaklanmış bir durum bulunması gerektiği, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un hiçbir maddesinde ceza infaz kurumuna alkol sokulmasının veya diğer hükümlülere alkol temin edilmesinin yasaklandığına dair bir hüküm bulunmadığı, yine, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu`nun “İnfaz Kurumuna veya Tutukevine Yasak Eşya Sokmak” başlıklı 297/1. maddesinde yer alan. “İnfaz kurumuna veya tutukevine silâh, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikri içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklindeki düzenleme uyarınca, ceza infaz kurumuna alkol sokmanın yasaklanmadığı,

Hükümlünün eyleminin kıyas yoluyla diğer yasak hükümler içeren maddelere göre değerlendirilip bir ceza verilmesinin de mümkün bulunmadığı, keza 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 48/1. maddesinde yer alan, “37 ilâ 46. maddelerde yer alan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan eylemler, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı maddelerdeki disiplin cezaları ile karşılanırlar.” şeklindeki hükmün, Anayasa Mahkemesinin 03/10/2013 tarihli ve 2013/28 esas, 2013/106 sayılı kararı ile iptal edildiği ve iptal gerekçesinde yer alan “… Kanun’da, tutuklu ve hükümlüler hakkında uygulanacak disiplin cezaları 37 ilâ 46. maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu kurallarda disiplinsizlik oluşturan her bir fiil ayrı ayrı tanımlanmış, bu fiillerin işlenmesi durumunda verilecek cezalar da yine ayrıntılı olarak gösterilmiştir. İtiraz konusu kuralda ise 37 ilâ 46. maddelerde yer alan eylemlerin tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan fiillerin, nitelik ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı maddelerdeki disiplin cezaları ile karşılanacağı öngörülmektedir. Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasında, “Kimse, …kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz,” denilerek “suçun kanuniliği”, üçüncü fıkrasında da “Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” denilerek, “cezanın kanuniliği” ilkesi getirilmiştir. Anayasa’da öngörülen suçta ve cezada kanunilik ilkesi, insan hak ve özgürlüklerini esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde, ceza hukukunun da temel ilkelerinden birini oluşturmaktadır. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca, hangi fiillerin yasaklandığının ve bu yasak fiillere verilecek cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde kanunda gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir… İtiraz konusu kuralla, Kanun`un 37 ilâ 46. maddelerinde yer almayan fiillerle ilgili olarak da disiplin eczasının uygulanabileceğinin öngörülmesi belirsizliğe neden olmaktadır. Zira, ceza İnfaz Kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklular, hangi fiilleri işlerlerse haklarında disiplin cezası uygulanabileceği konusunda duraksamaya sevk edilmektedir. Bu şekilde bir belirsizliğin kabul edilmesi ise hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmaz…” şeklindeki açıklamalar dikkate alındığında, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde,

(2) Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın kabul edilmesini müteakip. Ceza infaz Kurumu Müdürlüğünün kararının onaylanmasına da karar verilmiş ise de, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun`un 48/3-a maddesinde sadece hücreye koyma disiplin cezası bakımından özel bir düzenleme yapılmış ve hücreye koyma cezasının infazına infaz hâkiminin onayı ile başlanacağının hüküm altına alınmış olması karşısında, itiraz merciinin sadece itiraz konusu hakkında bir karar vermesi gerektiği gözetilmeden, ayrıca hücreye koyma cezasının onaylanmasına da karar vermesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü 22.01.2015 gün ve 94660652-105-31-11290-2014-2020/5329 sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava

Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 19.01.2015 gün, 2015/8; Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 05.02.2015 tarih, 2015/Bşk-485 esas ve 2015/105; 05.02.2015 tarih, 2014/Bşk-486 esas, 2015/106 karar sayılı kararları ile Yargıtay Kanunu`nun 6110 sayılı Kanunla değişik 14. maddesine dayanılarak Yargıtay Büyük Genel Kurulunca hazırlanan işbölümüne göre, özel ceza kanunlarından doğan ve başka bir dairenin görev alanına girmeyen suçlar ile kararlara ilişkin temyiz incelemesi görevi Yargıtay 19. Ceza Dairesine ait olduğundan, Dairemizin görev alanındaki suçlarla doğrudan ilişkili olmayan ve özel ceza kanunu niteliğindeki 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanundan kaynaklanan dava ve işlere yönelik kanun yararına bozma isteminin de Yargıtay 19. Ceza Dairesince incelenmesi gerektiği anlaşılmakla;

Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın Yargıtay 19. Ceza Dairesine GÖNDERİLMESİNE, oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/25390 Karar : 2014/17477 Tarih : 27.10.2014

- İnfaz Kanunu 44. Madde

Şebinkarahisar Açık Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü bulunan M. K. T.’nun izinli bulunduğu sırada yatarak tedavi gördüğü Ünye Devlet Hastanesinde izni bittikten sonra da kaldığı esnada yanında cep telefonu bulundurması eyleminden dolayı 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 44/3-g.maddesi uyarınca 11 gün süreyle hücreye koyma cezası ile cezalandırılmasına dair Ünye Açık Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığının 23.12.2013 tarihli ve 2013/1224 sayılı kararına yönelik şikayetin reddine ve hücre cezasının onanmasına ilişkin Ünye İnfaz Hakimliğinin 16.01.2014 tarihli ve 2014/31-64 sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair ÜNYE Ağır Ceza Mahkemesinin 20.01.2014 tarihli ve 2014/43 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 27.02.2014 gün ve 14855 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.10.2014 gün ve KYB. 2014-87358 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.

Mezkür ihbarnamede;

Dosya kapsamına göre hükümlünün izinli bulunduğu esnada rahatsızlanarak Ünye Devlet Hastanesine kaldırıldığı, burada yatarak tedavi gördüğü esnada izninin sona erdiği ve misafir hükümlü olarak Ünye Açık Ceza İnfaz Kurumu kayıtlarına alındığı, hükümlünün Devlet Hastanesinde sivil hastaların kaldığı bir odada bulunduğu, infaz koruma memurlarınca zaman zaman odanın kontrolü yapıldığı, 17.12.2013 tarihinde odada yapılan kontrolde odada kalmakta olan sivil hastalardan bir tanesinin yatağının yanında bulunan sehpa üzerinde bir cep telefonu bulunduğunun tespit edildiği, hükümlünün telefonun kendisine ait olduğunu beyan etmesi üzerine hakkında dispilin soruşturması başlatılarak hücre cezası verildiği anlaşılmışsa da, hükümlünün savunmasında cep telefonunu kullanmadığını, yakınları tarafından getirilen giysilerin cebinden çıktığını, yanında telefon bulunması sorun olacağı için ziyaret günü yakınlarına geri vermek üzere telefonu sivil hastaya verdiğini beyan ettiği, tanık olarak dinlenilen infaz koruma memurları ifadelerinde hükümlüyü telefonla görüşürken görmediklerini, telefonun hükümlüye nasıl ulaştırıldığını bilmediklerini beyan ettikleri, hükümlünün hastaneye 12.12.2013 tarihinde yattığı, telefonun ise 17.12.2013 tarihinde bulunduğu, hükümlü savunmasında telefonun 15.12.2013 tarihinde yakınlarının getirdiği giysilerin cebinden çıktığını beyan ettiği, İçişleri, Adalet ve Sağlık Bakanlıkları arasında imzalanan 19.08.2011 tarihli protokole göre hükümlülerin devlet hastanelerinin hükümlü koğuşunda kalacakları ve iç güvenliğin infaz koruma memurlarınca sağlanacağı, ancak somut olayda infaz koruma memurlarının hükümlüye gelen eşyaları kontrol etmedikleri gibi kredi kartı vb. eşyaları da teslim almadıkları, daha sonra ise hükümlüye gelen giysilerle birlikte hükümlüye ulaştığı beyan edilen cep telefonu nedeniyle disiplin cezası verildiği anlaşılmakla, hükümlünün cep telefonu nedeniyle dispilin cezası verildiği anlaşılmakla, hükümlünün cep telefonunu kullandığına dair delil bulunmadığı, infaz koruma memurlarının kontrol yükümlülüklerini yerine getirmemeleri nedeniyle hükümlünün iradesi dışında eline geçen telefon nedeniyle ceza verilemeyeceği, hükümlü ile aynı odada kalan ve telefonun teslim edildiği beyan edilen diğer hastaların beyanlarına başvurulmadan karar verildiği, bu hali ile hükümlünün eyleminin 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 44/3-g.maddesine uymayacağı gözetilerek itirazın kabul yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla gereği görüşülüp düşünüldü:

SONUÇ :

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Ünye Ağır Ceza Mahkemesinin 20.01.2014 tarihli ve 2014/43 değişik iş sayılı kararının CMK.nun 309.maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/14257 Karar : 2013/29604 Tarih : 19.12.2013

- İnfaz Kanunu 44. Madde

Parada sahtecilik suçundan Çorum 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.09.2007 tarihli ve 2006/200 esas, 2007/213 sayılı kararı ile 2 yıl 6 ay hapis cezasına hükümlü A.Ç. hakkındaki hapis cezasının infazı sırasında, firar fiilinden dolayı kapalı ceza infaz kurumuna iadesine dair, Silivri Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 31.01.2013 tarihli ve 2013/92 sayılı kararının 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 14/4. maddesi gereğince onanması talebinin reddine ilişkin, Silivri İnfaz Hâkimliğinin 20.02.2013 tarihli ve 2013/894 esas, 2013/949 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair, Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin 08.03.2013 tarihli ve 2013/158 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;

5275 sayılı Kanunun 44/3-1 maddesinde firar fiiline hücreye koyma disiplin cezasını öngören düzenleme ile aynı Kanunun 14/4. maddesinde yer alan “Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden kınamadan başka bir disiplin cezası alanlar … kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler. Bu karar, infaz hâkiminin onayına sunulur.” şeklindeki düzenleme ve yine Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 12/1-b maddesinde yer alan “Açık kurumlarda cezası infaz edilmekte olan hükümlülerden …b) firar edenlerin … kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kurumlara iade edilir ve bu karar derhâl infaz hâkimliğinin onayına sunulur.” şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, bu hükümlerin infazı devam etmekte olan (infazı sırasında firar edilen) ilâm ya da ilamların yanısıra sair ilamları da kapsadığı, firar eylemine konu ilam ile sınırlı tutulmaması gerektiği, sonraki tarihlerde infazına başlanılan veya başlanılacak olan diğer ilamların infazı için de açık infaz kurumuna ayrılmaya engel teşkil ettiği düşünülmekle, merciince belirtilen sebeplere istinaden itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 11.06.2013 gün ve 36688 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığının 10.07.2013 gün ve KYB/2013-236814 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

Gereği görüşülüp düşünüldü:

5275 sayılı Kanunun 14/4 maddesinde yer alan “Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden kınamadan başka bir disiplin cezası alanlar … kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kuramlarına geri gönderilirler. Bu karar, infaz hâkiminin onayına sunulur.” şeklindeki düzenleme ve Açık Ceza İnfaz Kuramlarına Ayrılma Yönetmeliğinin 12/1 -b maddesinde yer alan “Açık kurumlarda cezası infaz edilmekte olan hükümlülerden; … Firar edenler, … kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kurumlara iade edilir ve bu karar derhâl infaz hâkimliğinin onayına sunulur.” şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, bu hükümlerin infazı devam etmekte olan ilamların yanı sıra diğer ilamları da kapsadığı, firar eylemine konu ilam ile sınırlı tutulmaması gerektiği, sonraki tarihlerde infazına başlanan veya başlanacak olan diğer ilamların infazı içinde açık infaz kurumuna ayrılmaya engel teşkil ettiğinden, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi,

SONUÇ : Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığının Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin 08.03.2013 gün, 2013/158 değişik iş sayılı kararının CMK.nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 19.12.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2008/2523 Karar : 2008/5420 Tarih : 1.04.2008

- İnfaz Kanunu 44. Madde

Karaman M Tipi Kapalı infaz Kurumunda hükümözlü olarak bulunan A…B…’nın Ramazan Bayramı nedeniyle 15.10.2007 tarihinde yapmış olduğu açık görüşten sonra yapılan üst aramasında çorabının iç kısmına saklanmış vaziyette Sahan marka lavanta kokulu parfüm bulunduğu, bu doğrultuda adı geçen hükümözlü hakkında yapılan disiplin soruşturması sonucunda, Karaman M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Disiplin Kurulu Başkanlığı’nca 26.10.2007 tarih 2007/122 sayılı kararla eylemin 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 44/2-g maddesinde tarif edilen 1-10 gün arası hücre hapi cezasını gerektirmesine rağmen hükümözlü A…B…`nın kuruma geldiği tarihten itibaren kurallara riayet etmesi, disiplin cezasının bulunmaması olay hakkında savunmasının samimi olmasından dolayı bir alt ceza olan aynı yasanın 43. maddesi gereğince 1 ay süre ile ziyaretten men cezasına itirazın kabülune ilişkin Karaman İnfaz Hakimliğinin 01.11.2007 tarihli ve 2007/21 sayılı kararına yapılan itirazın reddine dair Karaman Ağır Ceza Mahkemesinin 12.11.2007 tarihli ve 2007/1054- 1039 sayılı kararının Adalet Bakanlığınca 16.01.2008 gün ve 2685 sayılı yazı ile yasa yararına bozulmasının istenmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.02.2008 gün ve 21151 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:Tebliğnamede; “Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulacak Eşyalar Hakkındaki Yönetmeliğin 13.maddesinde, hükümlülerin koğuş, oda ve eklentilerinde kantinden temin edilmek koşuluyla kişisel ve çevresel temizliklerini temin için tarak, saç fırçası, sabun, parfüm gibi eşyaların bulundurulabileceği açıkça belirtildiği,

Bu eşyaların da 5275 sayılı Kanunun 44/2-g ve 3-g maddesinde belirtilen eşyalar dışında kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç gereç veya malzemeler olduğu ve soruşturmaya konu eylemin, bu malzemelerin kantinden temin edilme koşuluna aykırı olarak gizlice ceza infaz kurumuna sokmaya çalışma eyleminden ibaret olduğu, Disiplin Kurulu tarafından verilen cezanın usule ve kanuna uygun olduğu gözetilmeden itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir” denilmektedir. Gereği görüşüldü;

17.06.2005 tarih, 25848 nolu Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarında Bulundurulabilecek Eşya ve Maddeler Hakkında Yönetmeliğin 13/1. maddesi uyarınca “hükümlüler, koğuş, oda veya eklentilerinde, kantinden temin edilmek koşuluyla kişisel ve çevresel temizliklerini temin için tarak, saç fırçası, sabun , kese, diş macunu, diş fırçası, tıraş sabunu, şampuan, parfüm, krem, saç boyası, çakısı bulunmayan tırnak makası, plastik saplı tıraş bıçağı, beş adet plastik elbise askısı çamaşır mandalı ve gündelik hayatta kullanılan plastik eşyalar ile idarece uygun görülen uzunlukta çamaşır ipi bulundurabilir.”

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasanın 44. maddesinde

( 1) hücreye koyma cezası hükümlünün eylemlerinin nitelik ve ağırlığına göre bir günden yirmi güne kadar açık havaya çıkma hakkı saklı kalmak üzere, geceli ve gündüzlü bir hücrede tek başına tutulması ve her türlü temastan yoksun bırakılmasıdır.

(2) Bir günden on güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır:

g) Üçüncü fıkranın (g ) bendinde belirtilenler dışında kalıp da Kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak.

( 3 ) Onbir günden yirmi güne kadar hücreye koyma cezasını gerektiren eylemler şunlardır: g) Her türlü ateşli silah, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı,aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu ilaç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracını kuruma sokmak, bulundurmak, kullanmak.” hükmü düzenlenmiştir.

Ceza infaz kurumunun, hükümlü hakkında infaz kurumuna parfüm sokma eylemi nedeniyle hücre cezası yerine vermiş olduğu “bir ay ziyaretten men cezası” infaz hakimliği tarafından itiraz üzerine kaldırılmıştır. Hükümlünün cezaevinde kantinden temin edilmek koşuluyla parfüm bulundurması hukuka uygun ise de, kantinden temin edilmediği, açık görüş sırasında ziyaretçilerinden aldığı parfümü, ceza infaz kurumuna sokarken yakalanması 5275 sayılı CGTİY’nın 44/2-g maddesine uyduğu anlaşılmıştır. Ceza infaz kurumu idaresinin hükümlünün önceki iyi hali nedeniyle hücre cezası yerine ziyaretten men kararı vermesi de hukuka uygun niteliktedir. Ağır Ceza Mahkemesinin kararında aradığı yasaklamaya ilişkin idari tasarrufun yukarıda belirtilen yönetmelik hükmü olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mahkemenin itirazın reddine dair kararı hukuka aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle tebliğnamedeki bozma isteği yerinde görüldüğünden Karaman Ağır Ceza Mahkemesinin 12.11.2007 tarih ve 2007/1039 Değişik İş sayılı kararının 5271 sayılı CYY.nın 309. maddesi uyarınca Yasa Yararına Bozulmasına, gereği için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ( İADESİNE ) oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas: 2016/5352 Karar: 2016/4346 Tarih: 19.12.2016

- İnfaz Kanunu 44. Madde

… E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü bulunan …‘ın açık ceza infaz kurumuna nakil talebi üzerine, adı geçen hükümlünün Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğin şartları taşımadığı gerekçesiyle, cezasının kapalı ceza infaz kurumunda devam olunmasına dair … Cumhuriyet Başsavcılığının 24.12.2014 tarihli ve 2014/8036-4 Sayılı Kararına hükümlü tarafından yapılan şikayetin reddine dair … İnfaz Hâkimliğinin 30.12.2014 tarihli ve 2014/2350 esas, 2014/2351 Sayılı kararına yönelik itirazın kabulüne dair 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20.01.2015 tarihli ve 2015/148 değişik iş sayılı kararı ile ilgili olarak;

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.09.2007 tarihli ve 2007/1-214-181 Sayılı kararında belirtildiği üzere infaza dair lehe oluşan hataların kazanılmış hakka konu olmayacağı gözetilerek yapılan incelemede,

Dosya kapsamına göre,

1-) 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 14 /2. fıkrasında yer alan “Hükümlülerin açık cezaevlerine ayrılmalarına dair esas ve usûller yönetmelikte gösterilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca çıkartılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliğinin göre haklarında iyi hal kararı verilse bile, 5275 Sayılı Kanun’un 44. maddesinde sayılan eylemlerden dolayı toplam üç ve daha fazla hücreye koyma cezası alıp, son hücreye koyma cezasının kaldırılması üzerinden üç yıl geçmemiş olanların açık kuruma ayrılmayacağın belirtildiği, somut olayda, hükümlünün kasten yaralama suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasını … Açık Ceza İnfaz Kurumunda infaz etmekte iken ayrıldığı özel izinden dönmeyerek firar etmesi sebebiyle … Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 28.01.2012 tarihli ve 2012/109 Sayılı kararı ile kapalı ceza infaz kurumuna iadesine karar verildiği, hükümlünün kalan cezasını … E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda infaz ettiği sırada,

… Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 31.07.2012 tarihli ve 2012/46 Sayılı kararı ile 11 gün hücreye koyma cezası verildiği, cezasının 28.10.2013 tarihinde kaldırıldığı,

… E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 31.07.2012 tarihli ve 2012/368 Sayılı kararı ile 5 gün hücreye koyma cezası verildiği, 07.09.2012 tarihinde kesinleşen cezasının 11.03.2013 tarihinde kaldırıldığı,

… E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 16.08.2012 tarihli ve 2012/399 Sayılı kararı ile 10 gün hücreye koyma cezası verildiği, cezasının 21.09.2012 tarihinde kesinleştiği ve yasal kaldırma tarihinin 10.04.2013 olduğu,

… E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 23.01.2013 tarihli ve 2013/61 Sayılı kararı ile 10 gün hücreye koyma cezası verildiği, cezasının 01.02.2013 tarihinde kesinleştiği ve yasal kaldırma tarihinin 10.08.2013 olduğu,

… E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 11.04.2013 tarihli ve 2013/320 Sayılı kararı ile 10 gün hücreye koyma cezası verildiği, cezasının 19.04.2013 tarihinde kesinleştiği ve yasal kaldırma tarihinin 26.10.2013 olduğu,

… E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin Kurulu Başkanlığının 19.09.2013 tarihli ve 2013/877 Sayılı kararı ile 10 gün hücreye koyma cezası verildiği, cezasının 25.09.2013 tarihinde kesinleştiği ve yasal kaldırma tarihinin 15.04.2014 olduğu, adı geçen hükümlünün 5275 Sayılı Kanun’un 44. maddesinde sayılan eylemlerden dolayı üçten fazla hücreye koyma cezası aldığı ve son hücreye koyma cezasının kaldırılması üzerinden üç yıl geçmemiş olması sebebiyle kalan cezasını kapalı ceza infaz kurumunda geçirmesi gerektiği,

2-) Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 19.12.2013 tarihli ve 2013/14257 esas, 2013/29604 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, 5275 Sayılı Kanun’un 44/3-1 maddesinde firar fiili karşılığında hücreye koyma disiplin cezasını öngören düzenleme ile aynı Kanun’un 14/4. maddesinde yer alan “Açık ceza infaz kurumunda bulunan hükümlülerden kınamadan başka bir disiplin cezası alanlar … kurum yönetim kurulunun kararı ile kapalı ceza infaz kurumlarına geri gönderilirler. Bu karar, infaz hâkiminin onayına sunulur.” şeklindeki düzenleme ve yine Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 12/1-b maddesinde yer alan “Açık kurumlarda cezası infaz edilmekte olan hükümlülerden … b) firar edenlerin kurum yönetim kurulu kararı ile kapalı kurumlara iade edilir ve bu karar derhâl infaz hâkimliğinin onayına sunulur.” şeklindeki düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, bu hükümlerin infazı devam etmekte olan (infazı sırasında firar edilen) ilâm ya da ilamların yanısıra sair ilamları da kapsadığı, firar eylemine konu ilam ile sınırlı tutulmaması gerektiği, sonraki tarihlerde infazına başlanılan veya başlanılacak olan diğer ilamların infazı için de açık infaz kurumuna ayrılmaya engel teşkil edeceği,

Gözetilmeden itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan Kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 11.08.2016 gün ve 94660652-105-31-5013-2015-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;

KARAR VE SONUÇ : Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma istemi incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20.01.2015 tarihli ve 2015/148 değişik iş sayılı kararının 5271 Sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS