0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Seçenekli Yaptırımların Uygulanması

İnfaz Kanunu Madde 109

(1) Kısa süreli hapis cezası yerine Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesine göre hükmedilen seçenekli yaptırımların infazında uygulanacak rejim, Cumhurbaşkanınca çıkarılan yönetmelikte gösterilir.



İnfaz Kanunu Madde 109 Gerekçesi

Kısa süreli hapis cezası yerine suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre mahkemece Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesine göre hükmedilen seçenekli yaptırımların infazında uygulanacak rejimin tüzükte gösterileceği ifade edilmiştir.


İnfaz Kanunu 109. Madde Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/8643 Karar : 2018/81 Tarih : 9.01.2018

  • İnfaz Kanunu 109. Madde

Gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Sanığın eyleminin hayvanların otlatılması ile sınırlı kalması halinde atılı suçun oluşmayacağı gözetilerek taşınmaz üzerinde malikmiş gibi işgal veya sınırları değiştirmek veya bozmak veya hak sahibinin bunlardan kısmen de olsa yaralanmasına engel olmaktan ibaret eylemlerin nelerden ibaret olduğunun kesin olarak saptanması ve dava konusu yerin kiracısı olan ve duruşmada tanık olarak dinlenen tanık …‘nın beyanlarına konu sanık ile aralarındaki ceza dava dosyalarının getirtilip incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı biçimde hüküm kurulması,

2- Kabul ve uygulamaya göre ise;

a- 5237 sayılı TCK.nda para cezalarının içtimaının düzenlenmediği göze- tilmeden, sanığa verilen hürriyeti bağlayıcı cezadan çevrilme adli para cezası ile doğrudan verilen adli para cezalarının toplanmasına karar verilmesi,

b- Sanık hakkında hükmedilen adli para cezaları taksitlendirilirken 5237 sayılı TCK.nun 52/4, 5275 sayılı Yasanın 109 ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tüzüğün 51. maddelerine aykırı olarak sanığın aleyhine ve infaz yetkisini kısıtlar şekilde para cezalarının kararın kesinleşmesinden itibaren takside bağlanmasına karar verilmesi,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/1700 Karar : 2017/5742 Tarih : 3.07.2017

  • İnfaz Kanunu 109. Madde

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya okunduktan sonra Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

1- Sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının taksitle tahsiline karar verilirken 5237 sayılı TCK.nun 52/4, 5275 sayılı Yasanın 109 ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tüzüğün 51. maddelerine aykırı olarak sanığın aleyhine ve infaz yetkisini de kısıtlar şekilde adli para cezasının hükmün kesinleşme tarihinden itibaren taksitlendirilmesine karar verilmesi,

2- 01.03.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5739 sayılı Yasanın 5. maddesi ile yapılan değişiklikle 5327 TCK.nun 50/6. maddesinde yer alan “yaptırım” ibaresinin “tedbir” olarak değiştirilip, 5275 sayılı Yasanın 106. maddesinin 4. ve 9. ve yine 18.06.2014 tarihli 6545 sayılı Yasanın 81. maddesi ile 3. ve 8. fıkralarındaki değişiklikler ve 10. fıkrasının yürürlükten kaldırılmış olması göz önüne alındığında, hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde, verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrileceğinin belirtilmesi,

3- 24/11/2015 günlü 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK.nun 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, anılan maddenin yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Yasaya aykırı, sanık … müdafinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince;

1- Hükmün adli para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin 6. bendinde yer alan “kararın kesinleşmesinden itibaren” ifadesinin hüküm fıkrasından çıkartılması;

2- Hükmün 7. bendinde yer alan “Yasal ihtara rağmen ödenmeyen adli para cezasının hapis cezasına çevrilmesine,” kısmının çıkartılması,

3- Hükümden TCK.nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılması, yerine “24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararındaki iptal edilen hususlar gözetilerek, 5237 sayılı TCK.nun 53/1…3. madde ve fıkralarının tatbikine,” ifadesinin eklenmesi ile, diğer hususların aynen bırakılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.07.2017 günü oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/11790 Karar : 2017/6082 Tarih : 22.06.2017

  • İnfaz Kanunu 109. Madde

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Yükletilen suçun sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tipine uyduğu,

Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.

Ancak,

5237 sayılı TCK’nın 52/4, 5275 sayılı Kanun’un 109 ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tüzüğün 51. maddelerine aykırı olarak sanığın aleyhine ve infaz yetkisini kısıtlar şekilde para cezasının hükmün kesinleşmesinden itibaren takside bağlanmasına karar verilmesi,

Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan hüküm fıkrasından hükmolunan adli para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin 5. bentte yer alan “hükmün kesinleşmesi tarihinden itibaren” ibaresinin çıkarılması suretiyle başkaca yönleri Kanun’a uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2160 Karar : 2017/4538 Tarih : 15.05.2017

  • İnfaz Kanunu 109. Madde

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Yediemine alınan kumun müsaderesi hakkında her zaman bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Yükletilen suçların sanık tarafından işlendiğinin kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun’da öngörülen suç tiplerine uyduğu anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.

Ancak,

TCK’nın 52. maddesinin 4. fıkrasının sadece doğrudan verilen adli para cezasını kapsaması, hapisten çevrilen adli para cezasını kapsamaması karşısında, sanık hakkında kısa süreli hapis cezasından çevrilip ödenmeyen adli para cezalarının nasıl infaz edileceğinin 5275 sayılı Kanun’un 109 ve bu Kanun’un uygulanmasını öngören, 20.03.2006 tarihli 2006/10218 sayılı Ceza İnfaz Kurumlarının Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 51. maddesinde belirtildiği ve hükmün kesinleşmesinden sonra Cumhuriyet Savcılığının görevi dahilinde değerlendirilmesi gereken bir husus olduğu gözetilmeden, adli para cezasının ödenmemesi halinde hapse çevrilmesine karar verilmesi,

Kanuna aykırı ve sanık … ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanunun 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesi uyarınca, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, hükümden “ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine” ilişkin kısmın çıkarılması suretiyle, başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükmün, tebliğnameye uygun olarak, DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/10264 Karar : 2017/1569 Tarih : 21.02.2017

  • İnfaz Kanunu 109. Madde

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabule, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın, orantısız ceza verildiğine, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanık hakkında hükmedilen adli para cezası taksitlendirilirken 5237 sayılı TCK.nun 52/4, 5275 sayılı Yasanın 109 ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tüzüğün 51. maddelerine aykırı olarak sanığın aleyhine ve infaz yetkisini kısıtlar şekilde para cezasının kararın kesinleşmesinden itibaren takside bağlanmasına karar verilmesi,

Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, TCK.nun 52/4 maddesinin uygulandığı bölümünden “hükmün kesinleşme tarihinden itibaren” ibaresi çıkartılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/6772 Karar : 2016/7810 Tarih : 20.12.2016

  • İnfaz Kanunu 109. Madde

1-Katılan-sanık … hakkında basit yaralama suçundan mahkumiyet; tehdit suçundan beraat

2-Katılan -sanık … hakkında özel belgeyi bozma, yok etme ve basit yaralama suçundan mahkumiyet; tehdit ve hakaret suçlarından beraat

I-Katılan sanık … hakkında “kasten basit yaralama” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların 5560 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231/12. maddesi uyarınca temyizinin mümkün olmayıp, itiraza tabi olduğu anlaşılmakla, katılan sanık … müdafii ve katılan sanık … müdafiinin vaki temyiz istemlerinin 6723 sayılı Yasa ile değişik 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken CMUK’nun 317. maddesi uyarınca REDDİNE, vaki istemlerin itiraz olarak kabulü ile dava dosyasının merciince karara bağlanmak üzere mahalline İADESİNE,

II-Katılan sanık … hakkında “tehdit”, katılan sanık … hakkında “tehdit ve hakaret” suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Elde edilen delillerin hükümlülüklere yeter nitelik ve derecede bulunmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan katılan ve katılan sanık … müdafii ve katılan sanık … müdafiinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin ONANMASINA,

III-Katılan sanık … hakkında “özel belgeyi bozmak, yok etmek veya gizlemek” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre katılan sanık … müdafii ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

1-)1136 sayılı Kanunun 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, sanığın mahkumiyetine karar verildiği halde kendisini vekil ile temsil ettiren katılan lehine vekalet ücretine hükmolunmaması,

2-)TCK`nun 53/3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun sanığın sadece kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar uygulanabileceği gözetilmeden, fıkranın tamamını kapsar biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması,

Yasaya aykırı,

3-)T.C. Anayasa Mahkemesi`nin, TCK’nun 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,

Bozmayı gerektirmiş ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların 6723 sayılı Yasa ile değişik 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına “katılan kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 1.200,00-TL maktu ücretin katılan sanık …’dan alınarak katılana verilmesi” ibaresinin eklenmesi, TCK’nun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların hükümden çıkartılması ile yerine “TCK’nun 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi`nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” denilmesi suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

IV-Katılan sanık … hakkında “kasten basit yaralama” suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre katılan sanık … müdafii ve katılan sanık … müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

1-)Katılan sanık … hakkında TCK’nun 86/2. maddesi uyarınca ceza tayin edilmesi sırasında temel cezanın seçenek cezalardan hapis olarak tercih edilmesi rağmen, TCK`nun 50/2. maddesi hükmüne aykırı olarak hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi,

2-)Kısa süreli hapis cezasından çevrilip ödenmeyen adli para cezalarının nasıl infaz edileceğinin 5275 sayılı Kanunun 109. maddesinde belirtildiği ve hükmün kesinleşmesinden sonra Cumhuriyet Savcılığının görevi dahilinde değerlendirilmesi gereken bir husus olduğu gözetilmeden, infazı kısıtlar şekilde adli para cezasının ödenmemesi halinde tamamen veya kısmen hapse çevrileceğinin ihtar edilmesi,

Yasaya aykırı,

3-)Hükümden sonra 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nun 253. maddesinde yapılan değişiklikler gözetilerek sanık hakkında uzlaşma hükümlerinin değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, katılan sanık … müdafii ve katılan sanık … müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 6723 sayılı Yasa ile değişik 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK`nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 20.12.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/15981 Karar : 2012/37720 Tarih : 11.12.2012

  • İnfaz Kanunu 109. Madde

Bozmaya uyularak; yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen kanıtlara, mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

1- Hükmün esasını oluşturan kısa kararda, sanığın 6136 sayılı Yasa`nın 13/3. maddesi gereğince cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği halde, hükmün gerekçesinde “sanığın yasak olan tabanca ve mermileri suç tarihinde üzerinde bulundurduğundan, söz konusu suç aletinin ise ekspertiz raporunda yasak nitelikte bıçak olduğunun tespit edildiğinden ve sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer verildiğinden” bahsedilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye neden olunması,

2- Suç tarihinde yürürlükte bulunan 5252 sayılı Yasa’nın 4 ve 5/2. maddeleri uyarınca adli para cezasının 450 TL olduğu gözetilmeden, suç tarihinden sonra 08.02.2008 günü yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa ile 6136 sayılı Yasa`nın 13. maddesinde yapılan değişiklik gözetilerek fazla tayini,

3- Hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınan birim gün sayısı asgari hadden uzaklaşılarak belirlenmek suretiyle çelişkiye neden olunması,

4- Sanık tarafından temyiz edilen ilk hükümde hürriyeti bağlayıcı ceza yanında temel adli para cezası tayin edilmemesi ve aleyhe temyiz olmaması nedeniyle CMUK`nın 326/son madde ve fıkrası uyarınca sanık lehine kazanılmış hak oluştuğunun gözetilmemesi,

5- Sanık hakkında tayin edilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza ve adli para cezasına esas alınan birim gün sayısı ile bir gün karşılığı takdir olunan miktar çarpılırken, uygulanan yasa maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK`nın 232/6. madde ve fıkrasına aykırılık yapılması,

6- 5237 sayılı TCK`da cezaların içtimaına dair bir düzenleme bulunmadığı gözetilmeden, hapisten çevrilen adli para cezası ile doğrudan verilen adli para cezasının toplanması,

7- Sanık hakkında hükmedilen adli para cezası taksitlendirilirken 5237 sayılı TCK’nın 52/4, 5275 sayılı Yasa`nın 109 ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tüzüğün 51. maddelerine aykırı olarak sanığın aleyhine ve infaz yetkisini kısıtlar şekilde para cezasının hükmün kesinleşmesinden itibaren takside bağlanmasına karar verilmesi,

8- Sabıkası bulunmayan sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurulup, yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda edinilen kanaate göre karar verilmesi gerektiği ve yasak silah bulundurma suçlarında kamu zararından bahsedilemeyeceği gözetilmeden “Kamu zararı giderilmediğinden, CMK`nın 231. maddesinde öngörülen yasal koşullar oluşmadığından” şeklinde yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,

9- Müsadere bölümünde, adli emanet numarasının “2007/583” yerine “2007/3663” olarak yanlış yazılması,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK`nm 321. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ Esas : 2008/5470 Karar : 2008/8154 Tarih : 11.06.2008

  • İnfaz Kanunu 109. Madde

6831 sayılı Orman Kanunu’na aykırı davranmak suçundan sanığın anılan Kanun`un 108/1. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 62,52.maddeleri uyarınca 500.00 ve 375.00 Yeni Türk lirası adli para cezalan ile cezalandırılmasına dair, Salihli 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 30.04.2007 tarihli ve 2006/269 esas, 2007/206 sayılı kararının infazı sırasında, hükümlüye yapılan adli para cezası ödeme emrinin tebliğini müteakip, 500.00 Yeni Türk Lirası adli para cezasının süresinde ödenmemesi sebebiyle cezanın 25 gün hapis cezası olarak tamamen infazına ilişkin, aynı mahkemenin 07.09.2007 tarihli ve 2006/269 esas, 2007/206 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ilişkin Salihli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.09.2007 tarihli ve 2007/185 değişik iş sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 6.2.2008 tarih ve 7388 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 3.3.2008 tarih ve 2008/35156 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle incelendi.

Mezkur ihbarnamede;

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/1-a maddesine göre, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak hükmolunan para cezasının ödenmemesi halinde, 5275 sayılı Kanun’un 109.maddesine dayanılarak çıkarılan 20.03.2006 tarihli ve 2006/10218 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilerek 06.04.2006 tarihli Resmi Gazede`de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün “Seçenekli yaptırımlarda uygulanacak rejim” başlıklı 51.maddesi 1.fıkra ve alt bentlerine göre mahkemece kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verilerek, bu kararın derhal infaz edileceği şeklinde düzenleme mevcut ise de,

Somut olayda infaz dosyası kapsamına göre, Salihli Cumhuriyet Başsavcılığınca sanığa çıkarılan para cezası ödeme emrinin muhatapla aynı konutta ikamet eden yeğeni Yahya Yavaş’a tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, ancak Salihli Cumhuriyet Başsavcılığınca adli kolluğa yaptırılan araştırma sonucunda, sanığın yeğeni Yahya Yavaş`m 15 yaşlarında olduğunun ve sanıkla aynı konutta oturmadığının 16.08.2007 tarihli tutanakla bildirildiği anlaşılmakla, para cezası ödeme emrine ilişkin tebligatın usulüne uygun bulunmadığı ve geçerli sayılamayacağı, sanığın öğrenme üzerine savcılığa müracaat ettiği 30.07.2007 tarihinin geçerli tebligat tarihi sayılması gerekeceği ve bu durumda da hükümlünün ödemede bulunma talebinin geçerli sayılması gerektiği cihetle, hükümlünün öğrenme üzerine süresinde yaptığı itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığından bahisle lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden,

Salihli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.9.2007 tarih ve 2007/185 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK.nun 309.maddesi gereğince kanun yararına ( BOZULMASINA ), müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ( TEVDİİNE ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ Esas : 2007/11112 Karar : 2008/763 Tarih : 14.02.2008

  • İnfaz Kanunu 109. Madde

Mala zarar vermek suçundan sanık Tarık’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151/1, 52. maddeleri gereğince 2.400,00 Yeni Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, (Kartal Üçüncü Asliye Ceza Mah-kemesi)’nin 08.06.2006 tarihli ve 2005/704 esas, 2006/443 sayılı kararının infazı sırasında, hükümlüye yapılan adli para cezası ödeme emrinin tebliğine rağmen, para cezasının ödenmediğinden bahisle Kartal Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan hapis cezasına çevrilme talebinin reddine ilişkin, aynı mahkemenin 03.11.2006 tarihli ve 2006/85 müteferrik sayılı ek kararına yönelik itirazın kabulü ile para cezasının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/6 ve 50/4. maddeleri uyarınca 4 ay hapis cezası olarak infazına dair, (Kartal Birinci Ağır Ceza Mahkemesi)`nin 21.11.2006 tarihli ve 2006/807-794 müteferrik sayılı kararı ile ilgili olarak;

Kartal Birinci Ağır Ceza Mahkemesi’nin 21.11.2006 tarihli kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, Kartal İkinci Ağır Ceza Mahkemesi`nce verilen 27.07.2007 tarihli ve 2007/451 müteferrik sayılı kararının yok hükmünde olduğu düşünülerek yapılan incelemede;

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/1-a maddesinde düzenlenen adli para cezasının infazının, 5275 sayılı Kanun’un 109. maddesine dayanılarak çıkarılan 20.03.2006 tarihli ve 2006/10218 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilerek 06.04.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün “Seçenekli yaptırımlarda uygulanacak rejim” başlıklı 51. maddesi 1. fıkra ve alt bentlerine göre yapılacağı, mahkemece para cezasının ödenmemesi halinde kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verilerek, bu kararın derhal infaz edileceği ve bu cezanın infazında koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanacağı, ancak anılan Tüzüğün 51/1-b maddesi uyarınca Cumhuriyet Savcısınca hapis cezasından çevrilen adli para cezasının otuz gün içinde ödenmesi için hükümlüye bir ödeme emri tebliğ edilmesi gerektiği, dosya kapsamına göre sanığa çıkarılan ödeme emri tebligatının sanığın adresten taşınmış olması sebebiyle iade edildiği ve tebliğ işleminin yerine getirilemediği cihetle, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı’nın 08.10.2007 gün ve 50626 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen Yargıtay C.Başsavcılığı`nın 31.10.2007 gün ve 219662 sayılı tebliğnamesi ile Daireye ihbar ve dava evrakı tevdi kılınmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Kartal Birinci Ağır Ceza Mahkemesi`nin 21.11.2006 tarih ve 2006/807-794 müteferrik sayılı kararının;

CMK’nın 309. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay C.Başsavcılığı`na TEVDİİNE, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas : 2007/12571 Karar : 2008/1351 Tarih : 6.02.2008

  • İnfaz Kanunu 109. Madde

1072 sayılı Rulet Tilt Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanuna aykırılıktan sanık Bekir Yılmaz’ın, anılan Kanunun 2/1, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62 ve 50/1-a maddeleri uyarınca 6.000.00 Yeni Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun`un 52/4. maddesi uyarınca adli para cezasının hükmün kesinleşme tarihinden itibaren 24 eşit taksit halinde ödenmesine, taksitlerinden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının bir kerede tahsiline ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine dair, ORDU 1.Sulh Ceza Mahkemesinin 23/02/2007 gün ve 2006/373 esas, 2007/36 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığının 22.06.2007 gün ve 33183 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığının 23.07.2007 gün ve K.Y.B.2007-143325 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.

Mezkür ihbarnamede;

Tüm dosya kapsamına göre,

1- Sanığın yapılan yargılaması sonunda mahkeme tarafından verilen, kısa süreli hapis cezası niteliğinde olan 10 ay hapis cezasının seçenekli yaptırımları düzenleyen 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca anılan maddenin birinci fıkrasının ( a ) bendinde yer alan adli para cezasına çevrildiği, 5237 sayılı Kanun`un 50/6. maddesinde yer alan “Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet Savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımının gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi halinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhal infaz edilir. Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.” hükmü göz ardı edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde,

2- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 109. maddesine dayanılarak Bakanlar Kurulunun 20.03.2006 tarihli ve 2006/10218 sayılı kararı ile çıkarılan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 51. maddesinde kısa süreli hapis cezası yerine hükmedilen adli para cezasının infazının ne şekilde yerine getirileceğinin gösterildiği, anılan maddenin 1.fıkrasının ( b ) bendinde yer alan “Kesinleşen adli para cezasını içeren ilam, Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet Savcısı hapis cezasından çevrilen adli para cezasının otuz gün içinde ödenmesi için hükümlüye bir ödeme emri tebliğ eder,” şeklindeki düzenleme ile aynı fıkranın ( d ) bendinde yer alan “Hükümde adli para cezası takside bağlanmış ise kararda belirtilen süreye göre infaz edilir. Otuz gün içinde ilk taksidin ödenmemiş olması halinde, durum mahkemeye bildirilir, kararda yer alamamış olsa bile Cumhuriyet Savcısı’nın talebi üzerine hükmü veren mahkemece kısa süreli hapis cezasının tamamen infazına, sonraki bir taksitin ödenmemiş olması halinde ise kısmen infazına karar verilir ve bu karar derhal infaz edilir,” şeklindeki düzenlemeye göre, sanığın adli para cezasını, kendisine tebliğ tarihinden itibaren ödemesi gerekirken, kesinleşme tarihinden itibaren takside bağlanması şeklinde sanık aleyhine ve Cumhuriyet Savcısının yetkisini kısıtlar şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu`nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla gereği görüşülüp düşünüldü:

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden Ordu 1.Sulh Ceza Mahkemesi`nin 23.02.2007 gün ve 2006/373 Esas - 2007/36 Karar sayılı kararının CMK.nun 309/4-c maddesi uyarınca aleyhe tesir etmemek üzere ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2007/6574 Karar : 2007/9454 Tarih : 14.11.2007

  • İnfaz Kanunu 109. Madde

Tebliğnamede “5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 50/1-a ve 52. maddelerinde düzenlenen adli para cezalarının infazının farklı usullere tabi olduğu; zira 52. madde gereğince doğrudan hükmolunan adli para cezası ödenmediği takdirde 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasanın 106/3. maddesi gereğince ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarınca hapse çevrileceği ve 106/9. maddesine göre de cezanın bihakkın infaz edileceği, ancak 106/8. maddeye göre hapis yattığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse hapisten çıkartılacağı, buna karşılık 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 50/1-a maddesine göre, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak hükmolunan para cezasının ödenmemesi halinde, 5275 sayılı Yasanın 109. maddesine dayanılarak çıkarılan 20.03.2006 tarihli ve 2006/10218 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilerek 06.04.2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün “Seçenekli yaptırımlarda uygulanacak rejim başlıklı 51. maddesi 1. fıkra ve alt bentlerine göre mahkemece kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verilerek, bu kararın derhal infaz edileceği ve bu cezanın infazında koşullu salıverme hükümlerinin uygulanacağı, ancak 5275 sayılı Yasanın 106/8. maddesine göre hapis yattığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse hapisten çıkartılamayacağı gözetildiğinde, Somut olayda, özel işaret ve kıyafetleri usulsüz şekilde kullanmak suçundan sanık hakkında verilen 3 ay hapis cezasının, 5237 sayılı Yasanın 50/1-a maddesi ile Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzüğün 50. maddesinde belirtildiği üzere, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlendiği özelliklere göre seçenek yaptırım olarak para cezasına çevrilmesini müteakip, Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan adli para cezası ödeme emri üzerine söz konusu miktarı ödenmemesi üzerine, anılan Tüzüğün 51. maddesinde de açıklandığı gibi, kısa süreli hapis cezasının infaz edilmesi gerektiği gözetilerek, Karaman Sulh Ceza Mahkemesince ödenmeyen para cezasının 3 ay hapis cezası olarak infazına karar verildiği, bu kararın da derhal infaz edilmesi gerekeceği ve bu cezanın infazında koşullu salıverme hükümlerinin uygulanacağı, ancak 5275 Sayılı Kanunun 106/8. maddesine göre hapis yattığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı sonradan ödemesi durumunda hapisten çıkartılamayacağı bu nedenle sanığın mazeretsiz olarak kendisine tanınan imkanı değerlendirmeyerek, adli para cezasının sonraki taksitlerini süresinde ödememesi üzerine hapis cezasının derhal infazının gerekeceği, hükümlünün süresinden sonra para cezasının tamamını yatırdığından bahisle adli para cezasının hapse çevrilmesine ilişkin kararın kaldırılarak adli para cezasının ödenmesi durumunda ilamın infaz edilmiş sayılmasına karar verilemeyeceği dikkate alınmaksızın, yapılan talebin reddi yerine yazılı şekilde cezanın infaz edilmiş sayılmasına karar verilmesinde isabet görülmemiştir” denilmektedir.

5237 sayılı TCY`nın 50. maddesinde kısa süreli hapis cezalarına seçenek yaptırımlar düzenlenmiş, aynı Yasasının 52. maddesinde ise adli para cezasının belirlenmesi yöntemi hükme bağlanmıştır.

5275 sayılı CGTİY`nın 106. maddesinde adli para cezalarının infaz yöntemi gösterilmiş, 1. fıkrasında “Adli para cezası, Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usule göre tayin olunacak bir miktar paranın Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Yasanın “Kısa Süreli Hapis Cezasına Seçenek Yaptırımlar İle Kısa Süreli Hapis Cezalarının Özel İnfaz Şekilleri” başlıklı İkinci Kısım Birinci Bölümünde yer alan 109. maddesinde “Kısa süreli hapis cezası yerine Türk Ceza Kanununun 50 nci maddesine göre hükmedilen seçenekli yaptırımların infazında uygulanacak rejim, tüzükte gösterilir.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre 5237 sayılı TCY`nın 52. maddesi uyarınca doğrudan hükmolunan adli para cezaları ile kısa süreli hapisten çevrilen adli para cezaları ayrı infaz rejimlerine tabi tutulmuştur.

Ceza infaz kurumlarının yönetimine, ceza ve güvenlik tedbirlerinin ne şekilde yerine getirileceğine ilişkin usul ve esasları düzenlemek üzere hazırlanan ve 20/03/2006 tarihli 2006/10218 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile kabul edilen Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük 06/04/2006 tarih ve 26131 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

CGTİY’nın 106. ve Tüzüğün 56. maddesinde doğrudan hükmolunan adli para cezalarının, CGTİY`nın 109. maddesi göndermesi ile Tüzüğün 51. maddesinde ise kısa süreli hapis cezalarından çevrilmiş bulunan adli para cezalarının infaz yöntemi hükme bağlanmıştır.

Tüzüğün 51/1. maddesi uyarınca “Kısa süreli hapis cezası yerine hükmedilen adli para cezasının infazı:

a- 5237 sayılı Kanunun 50 nci maddesine göre hapis cezasına seçenek olarak mahkemece belirlenen adli para cezası, hükümde yer alan para miktarı Devlet Hazinesine ödenerek yerine getirilir,

b- Kesinleşen adli para cezasını içeren ilam, Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet savcısı hapis cezasından çevrilen adli para cezasının otuz gün içinde ödenmesi için hükümlüye bir ödeme emri tebliğ eder,

c- Hükümde, adli para cezası takside bağlanmamış ise, otuz günlük süre içinde adli para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine imkan sağlanır. İlk taksidin süresinde ödenmemesi halinde, durum mahkemeye bildirilir. Cumhuriyet savcısının talebi üzerine mahkemece, kısa süreli hapis cezasının kısmen infazına karar verilir ve bu karar derhal infaz edilir,

d- Hükümde adli para cezası takside bağlanmış ise kararda belirtilen süreye göre infaz edilir. Otuz gün içinde ilk taksidin ödenmemiş olması halinde, durum mahkemeye bildirilir, kararda yer almamış olsa bile Cumhuriyet savcısının talebi üzerine hükmü veren mahkemece kısa süreli hapis cezasının tamamen infazına, sonraki bir taksitin ödenmemiş olması halinde ise kısmen infazına karar verilir ve bu karar derhal infaz edilir,

e- Bu fıkra hükümlerine göre hapis cezasından adli para cezasına çevrilip de ödenmeyen adli para cezasının mahkemece hapis cezasına dönüştürülmesi halinde bu cezanın infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanır.”

Tüzüğün “Adli Para Cezasının İnfazı” başlıklı 56. maddesinde ise; “ ( 1 ) Adli para cezası, beş günden az ve kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. ( 2 ) Adli para cezasını içeren ilam, Cumhuriyet başsavcılığına verilir. Cumhuriyet savcısı, ilamda belirtilen ödeme şekline göre, adli para cezasının otuz gün içinde ödenmesi için hükümlüye 5275 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca bir ödeme emri tebliğ eder. Ancak, kurumda bulunan ve kanun hükümlerine göre vasi atanması zorunlu olan hükümlülere yapılacak tebligat, vasilerine yapılır. ( 3 ) Çocuklar hakkında hükmedilen; adli para cezası ile hapis cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezalar hapse çevrilemez. Bu takdirde onuncu fıkra hükmü uygulanır. ( 4 ) Hükümde, adli para cezası takside bağlanmış ise, kararda belirtilen süreye göre infaz edilir. Otuz gün içinde ilk taksidin ödenmemiş olması halinde veya taksitlerden birisinin hükümde gösterilen süre içerisinde ödenmemesi halinde, adli para cezası, Cumhuriyet savcısının kararı ile gösterilen gün karşılığı miktar esas alınarak hapse çevrilir. ( 5 ) Hükümde, adli para cezası takside bağlanmamış ise, bir aylık süre içinde adli para cezasının üçte birini ödeyen hükümlünün isteği üzerine geri kalan kısmının birer ay ara ile iki eşit taksitte ödenmesine izin verilir. İlk taksitin süresinde ödenmemesi halinde, verilen ikinci takside ilişkin izin hükümsüz kalır. Ödenmeyen adli para cezası, Cumhuriyet savcısının kararı ile gösterilen gün karşılığı miktar esas alınarak hapse çevrilir. ( 6 ) Adli para cezasının hapse çevrileceği mahkeme ilamında yazılı olmasa bile dört ve beşinci fıkra hükümleri Cumhuriyet başsavcılığınca uygulanır. ( 7 ) Adli para cezası yerine çektirilen hapis süresi üç yılı geçemez. Birden fazla hükümle adli para cezalarına mahkumiyet halinde bu süre beş yılı geçemez. ( 8 ) Hükümlü, hapis yattığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse hapisten çıkartılır. ( 9 ) 5237 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendi saklı kalmak üzere, adli para cezasından çevrilen hapsin infazı ertelenemez ve bunun infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanamaz. Hapse çevrilmiş olmasına rağmen hak yoksunlukları bakımından esas alınacak olan adli para cezasıdır.” hükmü öngörülmüştür.

Dosyamızdaki tartışma konusu duruma gelince;

Sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 264. ve 52. maddesi uyarınca kısa süreli hapisten çevrilerek hükmolunan 1800 YTL adli para cezasının ödenmemesi nedeniyle Üsküdar 2. Sulh Ceza Mahkemesince 30.1.2007 tarihinde adli para cezasının 3 ay hapis olarak infazına karar verilmiştir. Bunun üzerine hükümlü şahıs 28.2.2007`de yakalanmış ve 1.3.2007 de adli para cezasını ödemesinden sonra tekrar Üsküdar 2. Sulh Ceza mahkemesine durumun değerlendirilmesi ve cezanın infaz edilmiş sayılması için başvuruda bulunmuştur. Sulh Ceza mahkemesi başvuruyu reddetmiş kararın 3 ay hapis olarak aynen infazına hükmetmiştir. Bu karara Asliye Ceza Mahkemesi katında itiraz edilmiş ve mahkeme 2.3.2007 tarihli 2007/47 Değişik İş sayılı kararıyla itirazı yerinde bulmuş, yapılan ödeme nedeniyle cezanın infaz edilmiş sayılacağına karar vermiştir.

Hükümlünün cezası kısa süreli hapisten çevrilen adli para cezası olduğuna göre, 51/1-e maddesindeki “Bu fıkra hükümlerine göre hapis cezasından adli para cezasına çevrilip de ödenmeyen adli para cezasının mahkemece hapis cezasına dönüştürülmesi halinde bu cezanın infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanır.” hükmü gereğince, hükümlünün cezasını cezaevinde koşullu salıverme hükümleri çerçevesinde çekmesi gerekecek ve adli para cezasının Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, Üsküdar 2. Sulh Ceza Mahkemesince kısa süreli hapis cezasının infazına karar verildikten sonra ödenmesi nedeniyle hapisten çıkarılması olanaklı olmayacaktır.

Doğrudan hükmolunmuş adli para cezasının ödenmemesi nedeniyle hapse çevrilmiş ve bu evrede ödenmiş olması durumunda ise hükümlünün, CGTİK`nın 106/8. maddesindeki “Hükümlü, hapis yattığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse hapisten çıkartılır.” ve Tüzüğün 56. maddenin 8. fıkrasındaki “Hükümlü, hapis yattığı günlerin dışındaki günlere karşılık gelen parayı öderse hapisten çıkartılır.” ve 9. fıkrasındaki “5237 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının ( a ) bendi saklı kalmak üzere, adli para cezasından çevrilen hapsin infazı ertelenemez ve bunun infazında koşullu salıverilme hükümleri uygulanamaz.” hükümleri uyarınca hapisten çıkartılması ise bir zorunluluktur.

Açıklanan gerekçelerle kısa süreli hapisten çevrilen adli para cezasının ödenmemesi nedeniyle hapse çevrildikten sonra ödenmesi halinde cezanın infaz edilmiş sayılacağına ilişkin Üsküdar 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.03.2007 tarih ve 2007/47 Değişik İş sayılı kararı hukuka aykırı bulunduğundan 5271 sayılı CYY`nın 309/3. maddesi uyarınca YASA YARARINA ( BOZULMASINA ), dosyanın gereği yapılmak üzere ilgili mahkemeye ( GÖNDERİLMESİNE ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/3196 Karar: 2015/23695 Tarih: 02.11.2015

  • İnfaz Kanunu 109. Madde

Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın, suçun sabit olmadığına ve lehe hükümlerin uygulanması gerektiğine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine, ancak;

1- 5237 sayılı cezaların içtimaının düzenlenmediği gözetilmeden, sanığa hükmolunan hapis cezasından çevrilen adli para cezası ile doğrudan verilen adli para cezasının toplanarak yazılı şekilde ceza tayini,

2- Sanık hakkında hükmedilen adli para cezası taksitlendirilirken 5237 sayılı TCK.nun 52/4, 5275 sayılı Yasanın 109 ve bu maddeye dayanılarak çıkarılan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tüzüğün 51. maddelerine aykırı olarak sanığın aleyhine ve infaz yetkisini kısıtlar şekilde para cezasının kararın kesinleşmesinden itibaren takside bağlanmasına karar verilmesi,

3- Hükmolunan adli para cezası taksitlendirilirken aylık taksit miktarı belirlenmek suretiyle infaz yetkisinin sınırlanması,

Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 6. fıkrasında yer alan “toplamda neticeten 3400,00 (Üç Bin Dörtyüz) TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” ibaresi ile 7. fıkrasında yer alan “hükmün kesinleşmesinden itibaren aylık 141,66 TL olmak üzere” ibaresinin çıkarılması suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına, 02.11.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI DÜŞÜNCE

Yargıtay CGK.nun düşüncesi doğrultusunda, mahkemece öncelikle 231. maddesinin tartışılması gerekirken; 50/1-a maddesinin uygulanması gerekçesiyle anılan maddenin uygulanmaması kanuna uygun değildir. Kararın bozulması gerektiğini düşünüyorum.02.11.2015


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS