0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

İnfaz Sırasında Verilecek Kararların Mercii ve Usulü

İnfaz Kanunu Madde 101

(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden veya infaz hâkimliğinden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.

(2) (Değişik:14/4/2020-7242/44 md.) 99 uncu madde gereğince cezaların toplanması gerektiğinde bu hususta hüküm verme yetkisi, en fazla cezaya hükmetmiş bulunan mahkemenin bulunduğu yer infaz hâkimliğine, bu durumda birden çok infaz hâkimliği yetkili ise son hükmü vermiş olan mahkemenin bulunduğu yer infaz hâkimliğine aittir. En fazla cezanın;

a) Yargıtay tarafından ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilmesi hâlinde Ankara infaz hâkimliğince,

b) Bölge adliye mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilmesi hâlinde bölge adliye mahkemesinin bulunduğu il infaz hâkimliğince,

c) Bölge adliye mahkemesi tarafından duruşma açmak suretiyle verilmesi hâlinde ise hükmü kaldırılan ilk derece mahkemesinin bulunduğu yer infaz hâkimliğince, bu hususta karar verilir.

(3) (Değişik:20/7/2017-7035/24 md.) Bu madde uyarınca verilen kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.



İnfaz Kanunu Madde 101 Gerekçesi

Madde, cezanın infazı sırasında hükmün açıklanması gereksinimi ortaya çıktığında veya cezanın infazında tereddüt edildiğinde veya birden fazla hükümlerdeki cezaların toplanması ve hastanede geçen sürelerin cezadan indirilmesi için verilecek kararlarda, mercii ve usulü göstermektedir:

1.Cezanın infazı sırasında 98 ila 100 üncü maddeler gereğince mahkemece duruşma yapılmaksızın karar verilecektir. Merci, Cumhuriyet savcısının ve hükümlünün iddialarının nedenlerini yazılı olarak bildirmelerini isteyebilecektir.

2.99 uncu madde gereğince cezaların toplanmasına dair karar verme yetkisi en ağır türden cezaya hükmetmiş mahkemeye aittir; cezalar aynı türden ise en fazla cezaya hükmetmiş bulunan mahkeme yetkilidir. Bu durumda bulunan birden fazla mahkeme varsa son hükmü veren mahkeme yetkilidir.

Hükümlerden birisi doğrudan doğruya bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan verilmiş ise, cezaların toplanması kuralının uygulanması yetkisi bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaya aittir.

Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtay’dan başka diğer mahkemelerin bu konudaki kararlarına karşı acele itiraz yoluna gidilebilir.


İnfaz Kanunu 101. Madde Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/1145 Karar : 2018/6296 Tarih : 15.05.2018

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Hükümlü hakkında Tavşanlı 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 22.01.2008 tarih, 2006/206 Esas – 2008/5 Karar sayılı karar ile 5237 sayılı TCK’nın 152/1-a, 142/1-b, 143, 35, 116/2-4. maddeleri uyarınca verilen hapis cezalarına ilişkin mahkumiyet kararının Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 21.06.2010 gün, 2008/11646-2010/10190 E-K sayılı ilamı ile onanmasına karar verilerek kesinleştiği ve infaza verildiği, infaz savcılığının 30.06.2014 tarihli yazısı ile hükmün 6545 sayılı kanun ile 5237 sayılı TCK’da yapılan değişiklikler yönünden değerlendirme yapılması talep edildiği, bunun üzerine mahkeme tarafından 01.07.2014 tarihinde dosya üzerinden inceleme yapılarak ek karar ile yeni bir hüküm kurulduğu ve bu hükmün 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98 ve 101. maddeleri uyarınca itiraza tabi olduğu ve CMK’nın 264. maddesine göre de kanun yolunun ve merciin belirlenmesinde yanılma başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından, hükümlü müdafiinin 06.08.2014 tarihli temyiz istemi itiraz niteliğinde kabul edilerek, itirazın merciince incelenmesi için dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE, 15/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 2. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/17254 Karar : 2018/3975 Tarih : 5.04.2018

- İnfaz Kanunu 101. Madde

1-Hükümlü … hakkında karşılıksız yararlanma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

Hükümlü … hakkında 12/04/2012 tarihli kararla TCK’nın 142/1-a ve 62. maddeleri uyarınca verilen erteli 1 yıl 8 ay hapis cezasının temyiz edilmeksizin kesinleştiği, kararın diğer sanık … tarafından temyiz edilmesi üzerine mahkemece 27/06/2012 tarihli tutanakla, dosyanın bozulması halinde sanık …‘a da sirayet edebileceği ve bu nedenle dosyanın kesinleştirilmeyerek infaza verilmediğinin belirtildiği, sanık …‘un temyizi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi nedeniyle dosyanın iade edildiği ve mahkeme tarafından dosyanın Cevat bakımından da ele alınarak hüküm kurulmuş ise de; mahkemenin sanık … hakkında kurduğu hükmün sirayet neticesinde değil, sonradan yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun uyarınca ve uyarlama yargılaması sonucunda verilmiş bir karar olduğu belirlenerek yapılan incelemede;

Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.05.2011 gün, 66-96 sayılı kararında da açıklandığı gibi, 01 Haziran 2005 tarihinden sonra gerçekleştirilen yasa değişiklikleri nedeniyle uyarlama yargılamasının tabi olacağı ilkelerin 5252 sayılı Yasa’nın 9. maddesine göre değil, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98 ilâ 101. maddelerine göre belirlenmesi gerektiği, uyarlama yargılaması sonucunda verilen kararlara karşı başvurulabilecek yasa yolunun ise 5275 sayılı Yasa’nın 101/3. uyarınca itiraz yasa yolu olduğu, bu kararların temyizi mümkün olmadığından, 5271 sayılı CMK’nın 264. maddesine göre de, kanun yolunun ve merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından, sanığın dilekçesi itiraz niteliğinde kabul edilerek itirazın merciince incelenmesi ve ayrıca 6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 05/07/2012 tarihinden önce işlenen suçlar yönünden anılan Kanun’un geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kovuşturma sırasında ya da hüküm verildikten sonra zararın tamamen tazmin edilmesi halinde etkin pişmanlık nedeniyle CMK’nın 223/4-a maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, katılan kurumun zararının da 13/10/2010 tarihinde giderildiği de gözetilerek itiraz merciince hükümlü hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi için dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE,

2-Sanık … hakkında mühür bozma suçundan kurulan 12/04/2012 tarihli hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

14.04.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 31.03.2011 tarih ve 6217 sayılı Yasa’nın 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 2. maddesi gereğince doğrudan hükmolunan 3.000 TL dahil adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükmünün temyizi mümkün olmadığından, sanığın temyiz isteğinin 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddesi gereğince istem gibi REDDİNE,

3-Sanık … hakkında karşılıksız yararlanma suçundan kurulan 02/05/2014 tarihli hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;

6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra işlenen suçlardan dolayı TCK’nın 168. maddesinin aynı Kanun ile eklenen 5. fıkrasında, zararın soruşturma tamamlanmadan giderilmesi halinde kamu davası açılmayacağı öngörülmüş ise de, 6352 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 05/07/2012 tarihinden önce işlenen suçlar yönünden anılan Kanun’un geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca kovuşturma sırasında ya da hüküm verildikten sonra zararın tamamen tazmin edilmesi halinde etkin pişmanlık nedeniyle CMK’nın 223/4-a maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği ve suç tarihinin 05/08/2010 olduğu belirlenerek yapılan incelemede;

Katılan kurumun zararını 13/10/2010 tarihinde tazmin etmiş olan sanık hakkında, 6352 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin 2. fıkrası uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle istem gibi BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan, 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, 6352 sayılı Kanun’un geçici 2/2.maddesi uyarınca sanık hakkında karşılıksız yararlanma suçundan 5271 sayılı CMK’nın 223/4-a maddesine göre CEZA VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 05/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/11756 Karar : 2017/4041 Tarih : 21.06.2017

- İnfaz Kanunu 101. Madde

17.01.2012 tarihinde 2011/350 esas ve 2012/17 sayılı karar ile sanığın TCK’nın 191/1,31/3,50/1 - a maddeleri gereğince 4.800 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca aynı maddenin 6. fıkrası uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, hükmün temyiz edilmeden 15.02.2012 tarihinde kesinleştiği; Mersin Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nün 26.11.2012 tarihli yazısı üzerine Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 28.11.2012 tarihli yazısı ile hükümlünün denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine duruşma açılarak aynen infaz kararı verilmesi gerekirken 05.12.2013 tarihinde sanığın TCK’nın 191/1,31/3,62 ve 50/1 - a maddeleri uyarınca 4.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98 ve 101. maddeleri uyarınca infaza yönelik olarak verilen Mersin 2.Çocuk Mahkemesi’nin 05.12.2013 tarih 2013/456 esas ve 2013/849 karar sayılı kararının 5275 sayılı Kanun’un 101/3. maddesi uyarınca temyiz kanun yoluna değil, itiraz kanun yoluna tabi olması nedeniyle, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na İADESİNE, 21.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/13065 Karar : 2017/5092 Tarih : 31.05.2017

- İnfaz Kanunu 101. Madde

6831 sayılı Orman Kanunu’na muhalefet suçundan sanık …’in anılan Kanun’un 91/1, 3-son, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 59/2 maddeleri uyarınca 20 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 6. maddesi uyarınca ertelenmesine dair Karasu (kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesinin 29/03/2006 tarihli ve 2006/49-128 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın denetimli süresi içinde kasıtlı suç işlediğinden bahisle erteli 20 ay hapis cezasının aynen infazına ilişkin Karasu Asliye Ceza Mahkemesinin 19/02/2016 tarihli ve 2006/496-506 sayılı ek kararına yönelik itiraz hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair Sakarya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 31/03/2016 tarihli ve 2016/289 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 19/08/2016 gün ve 7345 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28/09/2016 gün ve KYB. 2016-348035 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.

Anılan ihbarnamede;

Dosya kapsamına göre, sanık hakkında Karasu Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19/02/2016 tarihli kararın 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98. maddesi uyarınca verilen bir karar niteliğinde olduğu ve bu kararların aynı yasanın 101/3. maddesi uyarınca itiraz kanun yoluna tabi olduğu cihetle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 271. maddesi uyarınca, merciin itiraza konu aynen infaz kararı hakkında bir karar vermesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Sakarya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 31/03/2016 tarihli ve 2016/289 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309/4. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahkemesince yapılmasına, 31/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/2153 Karar : 2017/3989 Tarih : 27.04.2017

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin 24.07.2009 yerine 05.08.2009 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilmiştir.

1-Sanıklar …, … ve … hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;

Kesinleşen mahkumiyet hükümlerine yönelik olarak 6352 sayılı Kanunun 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine yapılan uyarlama yargılaması sonucunda verilen kararlar 5275 sayılı Kanunun 98 ila 101. maddeleri uyarınca itiraz yasa yoluna tabi olduğundan, temyiz incelemesine yer olmadığına, gereği merciince yapılmak üzere dosyanın mahalline İADESİNE,

2-Sanık … hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

Sanık hakkında öncelikle temel ceza tayin edilip sonrasında TCK’nın 220/7. maddesinin 2. cümlesi uyarınca gerekli indirim uygulandıktan sonra devamında 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince artırım yapılması gerekirken, yazılı şekilde uygulama yapılması sonuç ceza değişmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.

Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasıfları tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde aşağıdaki hususlar dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

a)TCK’nın 53. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının uygulanması bakımından, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 K. sayılı iptal kararının gözetilmesi lüzumu,

b)Silahlı terör örgütüne yardım suçundan mahkumiyetine hükmolunan sanığın cezasının 3713 sayılı Kanunun 17. maddesi uyarınca 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107’nci maddesinin dördüncü fıkrası ile 108’inci maddesi hükümlerine göre infaz edileceği gözetilmeden, sadece örgüt mensubu suçlular hakkında uygulama imkanı bulunan TCK’nın 58/9. maddesinin örgüt mensubu olmayan sanık bakımından tatbikine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, bu itibarla hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümden TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımın bütünüyle çıkarılarak yerine “Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda yürürlükte bulunan TCK’nın 53. maddesinin sanık hakkında uygulanmasına” ibaresinin eklenmesi ve TCK’nın 58/9. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısımın bütünüyle çıkarılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

3-Sanık … hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

UYAP ortamından alınıp dosya içine konulan nüfus kaydına göre sanığın hükümden sonra, temyiz aşamasında 27.05.2013 tarihinde öldüğüne ilişkin kayıt araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş olup, diğer yönleri incelenmeyen hükmün öncelikle bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 27.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/16974 Karar : 2017/12966 Tarih : 26.04.2017

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Bozmaya uyularak Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre,Dairemizin 2008/11316 E., 2010/9034 K., 04/05/2010 tarihli ilamıyla hakaret suçuyla ilgili olarak verilen bozmaya uyulduktan sonra, O Yer Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine kesinleşmiş trafik güvenliğini tehlikeye sokma ve tehdit suçlarıyla ilgili hükümlerin yeniden ele alınarak hüküm kurulması karşısında bu hükümlerle ilgili olarak 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98. ve 101. maddeleri uyarınca mahallinde itiraz yasa yoluyla değerlendirme yapılabileceği kabul edilerek hakaret suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

Sanığa yükletilen hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,

Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,

Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,

Anayasa Mahkemesi’nin karar tarihinden sonra 24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı TCK’nin 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin kararının infazda gözetilebileceği,

Anlaşıldığından sanık …’ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 26/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi


YARGITAY 3. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/11997 Karar : 2017/4299 Tarih : 10.04.2017

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Hükümlü hakkındaki Balıkesir 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/09/2012 gün ve 2012/794 esas, 2012/754 sayılı kararının temyiz edilmeksizin kesinleşmesinden sonra, Dairemizin 27/05/2014 gün ve 2014/16836 esas, 2014/21020 karar sayılı ilamıyla birlikte yargılandığı sanıklar … ve … hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesi üzerine hükümlü yönünden dosya re’sen ele alınarak dava zamanaşımının karar tarihinden sonra hükmün kesinleşmesinden önce dolduğundan bahisle davanın ortadan kaldırılmasına dair evrak üzerinde verilen 01/08/2014 günlü ek karar infaza ilişkin olup, 5275 sayılı Kanunun 98 ile 101. maddeleri uyarınca itiraza tabi bulunduğundan, o yer Cumhuriyet savcısının dilekçesinin CMK`nin 264. maddesi uyarınca, itiraz merciince değerlendirilmesi için dosyanın incelenmeksizin isteme uygun olarak mahalline İADESİNE, 10.04.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Sanık hakkındaki Balıkesir 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 27/09/2012 gün ve 2012/794 esas, 2012/754 sayılı kararı temyiz edilmemiş ise de, hükmün sanık müdafiine tebliğ edildiği 08/11/2012 tarihinde 765 sayılı TCK`nin 102/4, 104/2 maddelerine uzatılmış zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle kesinleştirme işleminin yapılamadığı anlaşılmakla, ek kararın temyizi kabil olduğundan, temyiz incelemesi yapılarak hükmün onanması gerektiği düşüncesindeyim. 10/04/2017


YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/14454 Karar : 2017/3669 Tarih : 4.04.2017

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Hakaret, görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 sayılı Kanuna aykırı davranma suçlarından sanık … hakkında yapılan yargılama sonunda, Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen, 18.09.2008 tarih ve 2008/90 Esas, 2008/411 Karar sayılı erteli hapis cezalarının, sanık tarafından temyiz edilmediği gerekçesiyle, 26.12.2008 tarihinde kesinleştirildiği, sanığın, denetim süresi içerisinde işlediği silahlı tehdit suçu nedeniyle, Manisa 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, 20.09.2013 tarihli ek kararıyla, erteli hükümlerin aynen infazına karar verildiği, anılan ek karara yönelik olarak süresi içerisinde yapılan itiraz üzerine, Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin, 24.10.2013 tarihli ek kararıyla, sanık hakkında verilen ilk hükmün tebliğinin ve kesinleştirmesinin usulsüz olduğu, dolayısıyla aynen infaz kararına yönelik yapılan başvurunun, temyiz başvurusu olarak kabulü suretiyle, dosya Dairemize gönderilmiş olup,

Dairemizin 28.03.2016 gün ve 2015/23151 Esas, 2016/6192 Karar sayılı kararıyla;

“Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

TCK’nın 51. maddesi gereğince ertelenmiş hapis cezalarının kısmen veya tamamen çektirilmesine ilişkin karara karşı, 5275 sayılı Kanunun 98, 101/3. maddeleri gereğince, yalnızca itiraz yolu açık ve dolayısıyla başvurunun bu doğrultuda değerlendirilmesinin gerekli bulunduğu,

Anlaşıldığından, sanık …‘ın, tebliğnameye aykırı olarak, temyiz davası isteği hakkında bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA ve dosyanın incelenmeksizin karar mahkemesine GERİ GÖNDERİLMESİNE”,

Karar verilmiştir.

I- İTİRAZ NEDENLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 17/06/2016 tarih ve 2016/213194 sayılı yazısı ile;

Sanık … hakkında Manisa 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 18/09/2008 tarihli ve 2008/411 sayılı kararına ile görevli memura görevi yaptırmamak için direnme suçundan neticeten 5 ay hapis cezası, 6136 SKM suçundan 5 ay hapis cezası ve 375,00 TL. Adli para cezası, görevli memura hakaret suçundan 1 yıl 2 ay 18 gün hapis cezası vermiş, tüm suçlardan 2 yıl denetim süreli olarak TCK.nun 51/1 maddesi gereğince ERTELEMİŞ, hüküm sanığın adresine tebliğ edilmek istendiğinde “adres yıkıldığından yeni adresi tespit edilemediğinden” 17/10/2018 tarihli dağıtıcı şerhi ile İADE edilmiş, sanığın yeni adresi araştırılmaksızın ve daha önce Tebligat Kanunu uyarınca usulünce yapılmış bir tebligatın dosya arasında olmamasına rağmen, 2.tebligat aynı adrese Tebligat Kanunu 35. Maddesine göre çıkartılmış ve 26/12/2008 tarihinde hüküm KESİNLEŞTİRİLMİŞTİR.

Denetim süresi içerisinde 18/12/2009 tarihinde sanığın işlediği silahla tehdit suçu nedeniyle Manisa 2.Asliye Ceza Mahkemesince 2009/155-2009/425 Karar sayılı ilamı ile verilen 1 yıl 8 ay hapis cezasının kesinleşmesi ve erteli hükmün infazı için ihbar edilmesi üzerine Manisa 3.Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 20/09/2013 tarihli Ek Karar ile ERTELİ CEZALARIN AYNEN İNFAZINA karar verilmiş, adı geçen ek karar 07/10/2013 tarihinde cezaevinde başka suçtan olan sanığa tebliğ edilmiş, sanık Ek Karara süresi içerisinde 08/10/2013 tarihli dilekçe ile İtiraz/Temyiz etmiştir. Talebi inceleyen Manisa 3.Asliye Ceza Mahkemesi 24/10/2013 tarihli Ek Karar ile “sanık hakkında verilen ilk hükmün tebliğinin ve kesinleştirilmesinin usulsüz olduğu, düşüncesi ile İNFAZIN DURDURULMASINA VE DOSYANIN TEMYİZ İNCELEMESİNE GÖNDERİLMESİNE” karar vermiş, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızca ilk hükme yönelik yapılan inceleme sonucunda özetle; “Görevi yaptırmamak için direnme ve 6136 SKM. Suçlarından ONAMA, görevli memura hakaret suçundan ise bulunulan ortamın aleni olmadığı ve sanık aleyhine TCK.nun 125/4 maddesinin uygulanamayacağı düşünceleri ile BOZMA” düşüncesi ile tebliğname düzenlenmiştir. Ancak; Yargıtay 18.CD. 28/03/2016 gün ve 2015/23151 E.-2016-6192 K. Sayılı ilamı ile sanık hakkındaki Ek kararın temyize geldiği düşüncesi ile “TCK.nun 51.maddesi uyarınca verilmiş kararlar itiraz yasa yoluna tabi bulunduğundan temyiz isteminin reddi ile incelenmeksizin dosyanın geri gönderilmesine” karar vermiştir.

Sanık hakkında ilk hükmün Tebligat Kanunu hükümlerine göre usulsüz tebliğ edilerek kesinleştirildiği, ortada sanığın erteli cezanın aynen infazına dair ek karar üzerine öğrendiği, yasal süresinde bir temyiz başvurusunun olduğu, ek kararın yok hükmünde olduğu kabul edilerek 1. Hükmün temyiz incelemesine tabi tutulması ve 11/12/2014 tarihli 2013/356090 nolu tebliğname gereğince inceleme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-) İtirazımızın KABULÜNE,

2-) Dairenizin 28/03/2016 gün ve 2015/23151 E.-2016-6192 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,

3-) Dosyanın itirazen incelenerek 11/12/2014 tarihli 2013/356090 nolu tebliğnamemizdeki düşünceler yönünde bir karar verilmesi,

4-) İtirazımızın yerinde görülmemesi durumunda dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİNE, karar verilmesi itirazen arz ve talep olunur”, biçiminde isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:

II- İTİRAZIN KAPSAMI

İtiraz; görevi yaptırmamak için direnme, hakaret ve 6136 sayılı Kanuna aykırı davranma suçlarından, sanık hakkında verilen erteli mahkumiyet kararlarına yönelik başvuru hakkında, karar vermeye yer olmadığına dair, Dairemizin 28/03/2016 tarihli kararına ilişkindir.

III- Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nce sanığın yokluğunda verilen, 18.09.2008 tarih ve 2008/90 Esas, 2008/411 Karar sayılı erteli hapis cezalarının, sanığın duruşmada bildirdiği adresinde tebliğ edilmek istendiğinde, “adres yıkılmış, yeni adres tespit edilemediğinden, evrak merciine iade” biçimindeki şerhle, tebligatın aynen Mahkemeye iade edildiği, bunun üzerine Mahkemece, sanığın adresinin tespitine yönelik bir araştırma yapılmadan ve evvelce bu adrese yapılmış başka bir tebligat da dosya arasında bulunmamasına karşın, yıkık adreste Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligatın yapıldığı, dolayısıyla yapılan tebligat usulsüz olup, erteli hapis cezalarının aynen infazına dair ek karar yok hükmünde kabul edilerek, öğrenme üzerine yapılan başvurunun, temyiz başvurusu olarak kabulü gerekmiştir.

Bu gerekçelerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,

Dairemizce verilen, 28/03/2016 gün ve 2015/23151 esas, 2016/6192 Karar sayılı; KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA DAİR KARARIN KALDIRILMASINA,

Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen 18.09.2008 tarih ve 2008/90 esas, 2008/411 karar sayılı hükümlerin yeniden incelenmesi sonucu:

Zamanaşımının son kesme nedeni olan, sanık hakkında mahkumiyet hükümlerinin kurulduğu 18.09.2008 tarihine göre, temyiz süreci içerisinde, TCK’nın 66/1-e ve 67. maddelerinde öngörülen, 8 yıllık olağan dava zamanaşımının gerçekleştiği,

Anlaşıldığından, sanık …‘ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, itiraz yazısına aykırı olarak, KAMU DAVALARININ DÜŞMESİNE,

04.04.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/1220 Karar : 2017/1252 Tarih : 13.02.2017

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Hükümlü hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan hükmolunan kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCK.nun 50/1-f madde ve fıkrası uyarınca kamuya yararlı bir işte çalıştırma seçenek yaptırımına çevrilmesine ilişkin 28.02.2008 tarihinde verilen ve 01.04.2008 tarihinde kesinleşen hükmün seçenek yaptırımın gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle, seçenek yaptırıma çevrilen 5 ay hapis cezasının aynen infazına dair; Uşak 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 19.02.2015 gün, 2014/1412-2015/235 esas-karar sayılı ek kararın süresi içinde Yargıtay’ca incelenmesi hükümlü tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelendi:

Mahkemece sanığa verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın TCK.nun 50/1-f maddesi uyarınca kamuya yararlı bir işte çalıştırma seçenek tedbirine çevrilmesine ilişkin hükmün kesinleşmesinden sonra aynı maddenin 6. fıkrası uyarınca seçenek tedbirin gereklerinin yerine getirilmemesi nedeniyle, verilen infaza yönelik ek kararlar; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ve 101. maddeleri uyarınca itiraza tabi olup temyiz yasa yoluna başvurulması olanaklı bulunmadığından hükümlünün temyiz isteminin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 317. maddesi gereğince REDDİNE, mercide yanılma nedeniyle CMK.nun 264. maddesi gözetilerek istemin itiraz olarak kabulüyle gereğinin mahallinde yerine getirilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 4. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/46717 Karar : 2017/2794 Tarih : 25.01.2017

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Dosyanın incelenmesinde; sanık … hakkında, Korkuteli Sulh Ceza Mahkemesinin 04/03/2008 tarih ve 2008/27 karar sayılı ilamıyla tehdit suçundan 5237 sayılı TCK`nın 106/1. fıkrasının birinci cümlesi uyarınca verilen 5 ay hapis cezasının, aynı Kanunun 51. maddesi ile ertelenmesine, 1 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, kararın, temyiz edilmeyerek kesinleştiği, sanığın, hükmün kesinleşmesinden sonra denetim süresi içinde kasıtlı bir suçtan mahkum olduğu, ihbar üzerine de Korkuteli Sulh Ceza Mahkemesinin dosyayı yeniden ele alarak duruşma açıp, 5 ay hapis cezasının aynen infazına karar verdiği, kararın sanık tarafından temyiz edildiği anlaşılmaktadır.

5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi gereğince ertelenmiş cezada; hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hakimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde, ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine dair kararın, 5275 sayılı Kanun`un 98, 101/3. maddeleri gereğince temyizi kabil olmayıp itirazı mümkün olduğundan,

Sanık …‘ın temyiz davası isteği hakkında bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA, temyiz istemi itiraz niteliğinde olduğundan CMK`nın 264. maddesi uyarınca gereğinin mahallinde yapılması için dosyanın mahkemesine GERİ GÖNDERİLMESİNE, 25/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 1. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/6178 Karar : 2017/97 Tarih : 23.01.2017

- İnfaz Kanunu 101. Madde

6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanuna muhalefet suçundan sanık …‘in, anılan Kanunun 15/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu`nun 62/1, 50/1-a. maddeleri uyarınca 180 gün ve 25 gün adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Kanunun 52/2. maddesi gereğince cezaların toplanarak 205 gün karşılığı cezasının günlüğü 20.00 Türk lirasından 4.100.00 Türk lirası adlî para cezasına çevrilmesine dair Kargı Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2015 tarihli ve 2014/64 esas, 2015/186 sayılı Kararı ile anılan kararın kesinleşmesini müteakip, Kargı Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan hapis cezasından çevrilen adli para cezası ile doğrudan verilen adli para cezasının toplanarak infazının ne şekilde yapılacağına ilişkin tereddüdün giderilmesi talebinin reddine ilişkin aynı Mahkemenin 01/12/2015 tarihli ve 2014/64 esas, 2015/186 sayılı ek Kararı ile ilgili olarak;

Kargı Asliye Ceza Mahkemesinin 01/12/2015 tarihli ve 2014/64 esas, 2015/186 sayılı ek Kararı yönünden yapılan incelemede;

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98. ve 101. maddeleri gereğince cezaların infaz aşamasında oluşan duraksamanın hükmü veren Mahkemece verilecek ek karar ile giderilebileceği gözetilmeden Kargı Cumhuriyet Başsavcılığının 27/11/2015 tarihli talebinin kabul edilerek infazda oluşan duraksamanın giderilmesi konusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesinde,

Kargı Asliye Ceza Mahkemesinin 01/10/2015 tarihli ve 2014/64 esas, 2015/186 sayılı Kararı yönünden yapılan incelemede;

1- Kargı Asliye Ceza Mahkemesince verilen 07/06/2012 tarihli karar ile sanığın 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 15/1 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 20 gün adli para cezası karşılığı 3.400.00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş olup, verilen bu kararın sadece sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine bozulmasının ardından yeniden kurulan hükümde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın dikkate alınması gerektiğinin gözetilmemesinde,

2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda para cezalarının içtimasının düzenlenmediği gibi doğrudan verilen adli para cezası ile hapisten çevrilen para cezalarının infaz rejiminin farklı olduğu gözetilmeden hapisten çevrilen 180 gün karşılığı adli para cezası ile doğrudan verilen 25 gün karşılığı adli para cezasının toplanarak yazılı şekilde karar verilmesinde,

İsabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 02/11/2016 gün ve 94660652-105-19-15471-2015-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesi ile Dairemize ihbar ve dava evrakı gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü;

TÜRK MİLLETİ ADINA

Kanun yararına bozma talebine dayanılarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Kargı Asliye Ceza Mahkemesinin 01/12/2015 tarihli ve 2014/64 esas, 2015/186 sayılı ek Kararı ile 01/10/2015 tarihli ve 2014/64 esas, 2015/186 sayılı Kararının 5271 sayılı CMK`nun 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. CEZA DAİRESİ Esas : 2013/3234 Karar : 2016/4154 Tarih : 13.12.2016

- İnfaz Kanunu 101. Madde

05/05/2010 tarihinde 2010/104 esas 2010/556 karar sayı ile sanığın TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ayrıca aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, hükmün temyiz edilmeden 13/05/2010 tarihinde kesinleştiği; Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü’nün 25/04/2012 tarihli yazısı üzerine … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 03/05/2012 tarihli yazısı ile hükümlünün denetimli serbestlik tedbirine uymadığı bildirilmesi üzerine duruşma açılarak aynen infaz kararı verilmesi gerekirken 01/11/2012 tarihinde sanığın TCK’nın 191/1. ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCK’nın 50. maddesi gereğince hapis cezasının 6000 TL adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği anlaşılmış ve hükümden sonra 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun`a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca uyarlama yapılması mümkün görülmüştür.

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98. ve 101. maddeleri uyarınca infaza yönelik olarak verilen … 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 01/11/2011 tarih 2010/104 esas 2010/556 karar sayılı kararının 5275 sayılı Kanun’un 101/3. maddesi uyarınca temyiz yasa yoluna değil, itiraz yasa yoluna tabi olması nedeniyle, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`na İADESİNE, 13/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 17. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/3013 Karar : 2016/7428 Tarih : 11.05.2016

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.05.2011 gün, 66-96 sayılı kararında da açıklandığı gibi, 01 Haziran 2005 tarihinden sonra gerçekleştirilen yasa değişiklikleri nedeniyle uyarlama yargılamasının tabi olacağı ilkelerin 5252 sayılı Yasa’nın 9. maddesine göre değil, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98. ilâ 101. maddelerine göre belirlenmesi gerektiği, uyarlama yargılaması sonucunda verilen kararlara karşı başvurulabilecek yasa yolunun ise 5275 sayılı Yasa’nın 101/3. fıkrası uyarınca itiraz yasa yolu olduğu, bu kararların temyizi mümkün olmadığından, katılan vekilinin temyiz isteğinin REDDİNE, 5271 sayılı CMK` nın 264. maddesine göre de, kanun yolunun ve merciinin belirlenmesinde yanılma, başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından, katılan vekilinin dilekçesi itiraz niteliğinde kabul edilerek itirazın merciince incelenmesi için dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE, 11/05/2016 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 13. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/2994 Karar : 2016/7841 Tarih : 28.04.2016

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Sanık hakkında mahkemenin 10.05.2012 tarih ve 2011/196-2012/472 sayılı kararı ile TCK’nın 142/1-f maddesi uyarınca elektrik hırsızlığı suçundan hüküm kurulduğu, hükmün katılan kurum vekilinin yüzüne karşı verildiği ve sanığa da 15.06.2012 tarihinde hükmün tebliğ edildiği, bu itibarla hükmün 6352 Sayılı Yasa’nın yürürlüğe girmesinden önce kesinleştiği, sonradan 6352 Sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunla getirilen değişiklikler nedeniyle dosyanın yeniden esasa kaydedilerek yeniden hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında; Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.05.2011 gün, 66-96 sayılı kararında da açıklandığı gibi, 01 Haziran 2005 tarihinden sonra gerçekleştirilen yasa değişiklikleri nedeniyle uyarlama yargılamasının tabi olacağı ilkelerin 5252 sayılı Yasanın 9. maddesine göre değil, 5275 sayılı Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98. ilâ 101. maddelerine göre belirlenmesi gerektiği, uyarlama yargılaması sonucunda verilen kararlara karşı başvurulabilecek yasa yolunun ise 5275 sayılı Yasanın 101/3. fıkrası uyarınca itiraz yasa yolu olduğu, bu kararların temyizi mümkün olmadığından, 5271 sayılı CMK’nın 264. maddesine göre de, kanun yolunun ve merciinin belirlenmesinde yanılma, başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından, o yer Cumhuriyet Savcısı`nın dilekçesi itiraz niteliğinde kabul edilerek itirazın merciince incelenmesi için dosyanın incelenmeksizin mahalline ( İADESİNE ), oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 21. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/1738 Karar : 2016/3500 Tarih : 18.04.2016

- İnfaz Kanunu 101. Madde

… Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü`nün 26.01.2015 gün ve 94660652-105-06-10001-2014-2267/6350 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 28.09.2015 gün ve KYB 2015/294336 sayılı ihbarnamesi ile;

Muhtelif suçlardan hükümlü Ayhan Özden’in cezalarının, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 99 ve 101/2. maddeleri uyarınca, 62 yıl 63 ay 51 gün hapis cezası olarak olarak içtimama ve adlî para cezalarının ise aynı Kanun’un 106/3. maddesi gereğince ayrı infazına dair … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 14/07/2014 tarihli ve 2014/648 değişik iş sayılı kararına yönelik itirazın reddi ile adlî para cezasından dönüşme 47 gün hapis cezasının ayrı infazına dair … 2. Ağır Ceza Mahkemesi`nin 04/08/2014 tarihli ve 2014/1147 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;

Dosya kapsamına göre, hükümlünün adlî para cezasının dışında bulunan hapis cezalarının toplamının 62 yıl 63 ay 51 gün hapis cezası olup; adlî para cezası içtima hesabına dahil edilse dahi 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 107/3-e. maddesine göre iyi halli olunduğu takdirde koşullu salıverme süresi en fazla 28 yıl olduğu gibi, bihakkın tahliye tarihinin de değişmediği, adlî para cezasının ayrı infazı hâlinde ise hükümlünün aleyhine sonuç doğurduğu ve bu nedenle hapis cezası ile birlikte doğrudan verilen adlî para cezasının ayrı ayrı infazı gerektiğinden bahisle yazılı şekilde itirazın reddine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:

2797 sayılı Yargıtay Yasası`nın 6545 sayılı Yasa ile değişik 14. maddesi uyarınca, Daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkumiyet kararındaki nitelendirme esas alınacağından, hükmün konusuna, kanun yararına bozma talebinin kapsamına göre inceleme görevi Yüksek 19. Ceza Dairesine ait olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın görevli Daireye gönderilmesine, 18.04.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/16214 Karar : 2016/1157 Tarih : 29.02.2016

- İnfaz Kanunu 101. Madde

A) Hükümlü Y.. Y.. hakkında verilen 09.04.2013 tarihli ek karara yönelik temyiz isteğinin incelenmesinde;

Hükmün infazı aşamasında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranılmaması nedeniyle, 5237 sayılı TCK’nın 191/7. maddesi uyarınca verilen “hükmolunan cezanın infazına” ilişkin kararlar; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98. maddesi uyarınca verilen bir karar niteliğinde olup; Bu kararlara karşı aynı Kanun`un 101/3. maddesi uyarınca itiraz yoluna başvurulmasının olanaklı olması nedeniyle,

5271 sayılı CMK`nın 267 ve devamı maddeleri uyarınca hükümlünün eşinin isteğinin itiraz merciince incelenmek üzere dosyanın incelenmeksizin mahalline gönderilmesi için ….Cumhuriyet Başsavcılığı’na İADESİNE,

B) Sanık S.. Y.. hakkında verilen 27.03.2012 tarihli hükmün incelenmesinde;

Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;

a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, Bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun`a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,

b)Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK`nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”,

Karar verilmesinde zorunluluk bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeksizin hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 22. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/28589 Karar : 2016/755 Tarih : 22.01.2016

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Sanık hakkında 22/02/2008 suç tarihli eylemi nedeniyle hırsızlık suçundan TCK’nın 142/1-f, 62. maddeleri uyarınca tayin edilen 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla mahkumiyetine dair 09/03/2010 tarihli kararın, 18/05/2010 tarihinde temyiz edilmeyerek kesinleşmesinden sonra, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren kanun hükümlerine göre uyarlama yapılması isteminde bulunulduğu, mahkemece sanığın eyleminin karşılıksız yararlanma suçu kapsamında kabul edilerek TCK`nın 163/3, 62 maddeleri gereğince 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair verilen kararın sanık tarafından süresinde temyiz edildiği belirlenerek yapılan incelemede;

Ayrıntısı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.05.2011 gün, 66-96 sayılı kararında da açıklandığı gibi, 01 Haziran 2005 tarihinden sonra gerçekleştirilen yasa değişiklikleri nedeniyle uyarlama yargılamasının tabi olacağı ilkelerin 5252 sayılı Yasanın 9. maddesine göre değil, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98 ilâ 101. maddelerine göre belirlenmesi gerektiği, uyarlama yargılaması sonucunda verilen kararlara karşı başvurulabilecek yasa yolunun ise 5275 sayılı Yasanın 101/3. maddesi uyarınca itiraz yasa yolu olduğu, kararda temyizi mümkün olduğu belirtilmiş ise de, ceza yargılamasında yasa yolunun yasa sistematiği ve normları dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği, yasanın öngörmediği bir istisnayı yargı kararı ile yaratmanın mümkün olmadığı ve yasa yolunun temyiz olarak değiştirilemeyeceği anlaşılmakla, bu kararların temyizi mümkün olmadığından, 5271 sayılı CMK`nın 264. maddesine göre de, kanun yolunun ve merciinin belirlenmesinde yanılma, başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağından, sanığın dilekçesi itiraz niteliğinde kabul edilerek itirazın merciince incelenmesi için dosyanın istem gibi incelenmeksizin mahalline ( İADESİNE ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/17363 Karar : 2014/20586 Tarih : 1.12.2014

  • İnfaz Kanunu 101. Madde

Kasten yaralama, genel güvenliği tehlikeye atma, ruhsatsız silah taşıma ve tehdit suçlarından sanık M. D.’nın, Ezine Asliye Ceza Mahkemesinin 03.09.2013 tarihli ve 2013/91 değişik iş sayılı içtima kararı kapsamındaki 2 yıl 7 ay hapis cezasını infaz ettiği sırada, yasal temsilcisi eşi Z. D. tarafından yapılan infazın ertelenmesi talebi üzerine, hükümlünün 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun`un 17/4.maddesinde belirtilen şartları taşımadığı gerekçesiyle erteleme talebinin reddine dair Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığının 12.09.2013 tarihli ve 2013/3730 ilamat sayılı kararına yönelik itiraz hakkında karar verme görev ve yetkisinin infaz hakimliğine ait olmadığından bahisle talebin reddine ilişkin Çanakkale İnfaz Hakimliğinin 22.10.2013 tarihli ve 2013/1607 esas, 2013/1583 sayılı kararına karşı yapılan itirazın keza reddine ilişkin ÇANAKKALE Ağır Ceza Mahkemesinin 04.11.2013 tarihli ve 2013/962 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 17.12.2013 gün ve 77401 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.01.2014 gün ve KYB. 2013-406567 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.

Mezkür ihbarnamede;

İnfaz dosyasına göre, infazın başlamasından sonra hükümlünün yasal temsilcisi tarafından yapılan infazın ertelenmesi talebinin Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından reddedilmesi üzerine, bu karara yönelik itiraz Çanakkale İnfaz Hakimliği tarafından, infaza ara verilmesi ve infazın ertelenmesi talepleri hakkında karar vermenin infaz hakimliğinin görev ve yetkileri arasında olmadığından dolayı talebin reddine karar verilmiş ise de, 5275 sayılı Cezaların infazı Hakkında Kanun’un 17/4.maddesine göre cezanın infazına başlandıktan sonra, fıkrada sayılan zorunlu ve ivedi hallerde Cumhuriyet Başsavcılığınca 6 ayı geçmeyen sürelerle infaza ara verilebileceği şeklinde düzenleme bulunduğu, fakat talebin reddi halinde bu karara karşı itiraz edilip edilemeyeceği, itiraz edilecekse hangi merciye itiraz edilebileceği hususunda özel bir düzenleme bulunmadığı, 4675 sayılı infaz Hakimliği Kanunu’nun 4.maddesi 2.fıkrasında hükümlülerin cezalarının infazı… gibi işlem ve faaliyetlere ilişkin şikayetleri inceleme ve karara bağlama görevinin infaz hakimliğinin görevleri arasında sayıldığı, kanun koyucunun bazı özel durumlarda infaza ilişkin meselelerde hüküm veren mahkeme tarafından karar verilmesini de istediği, örneğin 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 101.maddesi uyarınca, aynı Kanun’un 98 ila 100.maddeleri gereğince verilecek kararların hüküm mahkemesince verileceğinin hüküm altına alındığı, keza 98.maddenin 2.fıkrasına göre sadece hastalık sebebiyle cezanın ertelenmesinin gerektiği hallerde hüküm mahkemesinin karar vereceği şeklinde düzenleme bulunduğu nazara alındığında, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 17/4.maddesine göre cezanın infazına başlandıktan sonra, fıkrada sayılan zorunlu ve ivedi hallerde Cumhuriyet Başsavcılığınca infaza ara verilmesi talebinin reddi halinde, bu işleme karşı genel hüküm niteliğinde olan 4675 sayılı Kanun`un 4 ve 5.maddeleri gereğince infaz hakimliğine şikayet yoluna başvurulabileceği gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü;

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden,

Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesinin 04.11.2013 gün ve 2013/962 Değişik iş sayılı kararının, CMK.nun 309/4-a maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yapılmasına, oybirliğiyle karar verildi


YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/12866 Karar : 2014/14782 Tarih : 16.09.2014

  • İnfaz Kanunu 101. Madde

Suça sürüklenen çocuk hakkında 17/04/2012 tarih ve 2009/423-2012/229 sayılı hükümle mala zarar vermek suçundan netice olarak 2 ay 6 gün hapis cezası verilip, 5237 sayılı TCK’nın 50/1-f maddesi uyarınca verilen hapis cezasının 4 ay içinde 100 adet ağaç dikme seçenek yaptırımına çevrildiği ve kararın 11/06/2012 tarihinde kesinleştiği, denetimli serbestlik tedbirinin suça sürüklenen çocuğun cezaevinde olması nedeniyle yerine getirilemediğinden bahisle tedbirin değiştirilmesi için Erbaa Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 27/05/2013 tarihinde Asliye Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulunulduğu, bunun üzerine mahkeme tarafından 11/06/2013 tarihli ek kararla verilen hapis cezasının, günlüğü 20TL’den 1.320TL. adli para cezasına çevrildiği, bu şekilde verilen kararın infaza ilişkin olması nedeniyle temyiz kabiliyeti bulunmayıp, 5275 sayılı Kanun’un 98. ve 101/3.maddeleri gereğince itiraza tabi olduğu, 5271 sayılı CMK’nın 264.maddesine göre kanun yolunun ve merciin belirlenmesinde yanılma başvuranın hakkını ortadan kaldırmayacağı gibi ek kararda yasa yolunun temyiz olarak gösterilmesi de suça sürüklenen çocuk ve müdafisine itiraza tabi olan kararı temyiz hak ve yetkisi vermeyeceğinden, suça sürüklenen çocuk ve müdafiinin dilekçelerinin itiraz niteliğinde kabul edilerek, 5271 sayılı CMK’nın 264/2. maddesi uyarınca, itirazen incelenmek üzere itirazı incelemeye yetkili ve görevli mahkemeye iade edilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`na TEVDİİNE, oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/7252 Karar : 2014/7840 Tarih : 22.04.2014

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 27.12.2013 gün ve 2013-19718/79507 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07.01.2014 gün ve KYB. 2014/3060 sayılı ihbarnamesi ile;

Muhtelif suçlardan hükümlü H… A…‘in cezalarının 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 99. maddesi uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası olarak toplanmasına dair Kartal (kapatılan) 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/01/2010 tarihli ve 2010/208 değişik iş sayılı kararının infazı sırasında, hükümlünün cezasının hak ederek salıverilme tarihine kadar denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazı ile tahliyesine ilişkin Kartal (kapatılan) İnfaz Hâkimliğinin 17/07/2012 tarihli ve 2012/1610 esas, 2012/1583 sayılı kararı sonrası sanık hakkında İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/12/2011 tarihli ve 2003/422 esas, 2011/308 sayılı kararı kapsamında verilen 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına ilişkin ilamın denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına dair talebinin reddine ilişkin İstanbul Anadolu 1. İnfaz Hakimliğinin 04/10/2013 tarihli ve 2013/2623-2651 sayılı kararına yönelik itirazın reddine dair mercii İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11/10/2013 tarihli ve 2013/1803 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 105/A maddesinin 1. fıkrasındaki “…koşullu salıverilmesine bir yıl veya daha az süre kalan iyi hâlli hükümlülerin talebi hâlinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına, … karar verilebilir.” ve Geçici 4. maddesindeki “ Bu Kanunun 105/A maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde ve ikinci fıkrasında belirtilen altı aylık süre şartı ile birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen cezanın belirli bir süre infaz edilmesine ilişkin şart 31/12/2015 tarihine kadar uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, hükümlü hakkındaki bakiye cezanın koşullu salıverilmesi süresinin, 1 yılın altında kaldığı gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:

İncelenen dosya içeriğine göre; hükümlü hakkında, Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.07.2006 gün ve 2004/226 Esas, 2006/487 Karar sayılı ilamı ile hükmolunan hapis cezalarının, Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.01.2010 gün ve 2010/208 değişik iş sayılı kararıyla 5275 sayılı Kanun’un 99 ve 101. maddeleri uyarınca toplanması sonucu belirlenen 16 yıl 8 ay hapis cezasından dolayı, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 105/A maddesi gereğince denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak tahliyesi üzerine 307 gün denetimli serbestlik tedbiri uygulanan hükümlü hakkında İstanbul Anadolu 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 21.12.2011 gün ve 2003/422 esas, 2011/308 Karar sayılı ilamıyla hükmolunan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasının da infazına başlanması üzerine,

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 105/A maddesi gereğince yalnızca 1 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirinden yararlanabileceği, bu nedenle önceden yararlandığı 307 gün düşülerek kalan 58 günlük denetimli serbestlik tedbirinden yararlanma hakkının bulunduğundan bahisle hükümlünün 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 105/A maddesinden yeniden yararlandırılması isteminin reddine dair Kartal Açık Ceza ve İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının 03.10.2013 gün ve 777 sayılı kararına yönelik itirazın İstanbul Anadolu 1. İnfaz Hakimliğince reddine dair 04.10.2013 gün ve 2013/2623 Esas, 2013/2651 sayılı kararına yönelik itirazın da reddine dair mercii İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.10.2013 gün ve 2013/1803 değişik iş sayılı kararında bir isabetsizlik bulunmadığı cihetle, kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden CMK’nun 309. maddesi uyarınca (REDDİNE), dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına (İADESİNE), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. CEZA DAİRESİ Esas : 2012/8888 Karar : 2012/18886 Tarih : 31.05.2012

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Ruhsatsız silah taşımak suçundan sanık İbrahim’in, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 13/1, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 59/2, 72, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 4. maddeleri gereğince 988.650.000 Türk Lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair, (Erzurum İkinci Asliye Ceza Mahkemesi)’nin 12.04.2000 tarihli ve 2000/58 esas, 2000/250 sayılı kararının infazını müteakip, sanık müdafiinin 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca uyarlama talebi üzerine, sanığın cezasının infaz edildiğinden talebin reddine dair aynı Mahkemenin 27.10.2010 tarihli ve 2010/245 değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin (Erzurum Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi)`nin 20.12.2010 tarihli ve 2010/934 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;

Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu`nun 231. maddesinin 5 ve 6. fıkrasında “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekir.”

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu`nun 7/2. maddesinde “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.”

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 98/1. maddesinde “Mahkumiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.”

Hükümleri uyarınca sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği, infaz edilmiş cezalar yönünden de şartları varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 20.02.2012 gün ve 10601 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay C.Başsavcılığı`nın 12.03.2012 gün ve KYB-2012/59527 sayılı ihbarnamesi ile Dairemize tevdii kılınmakla incelendi:

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03.02.2009 gün ve 2008/250 esas, 2009/13 sayılı kararı ile 17.02.2009 gün, 2009/36-35 sayılı kararlarında da açıklandığı üzere, 5237 sayılı Yasa’nın 7. maddesinde tanımlanan lehe yasanın geçmişe yürümesi ilkesi uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun önceki hükümlere de uygulanması doğaldır. Kaldı ki, yasa koyucu da olası tartışmaları engellemek için 23.01.2008 gün ve 5728 sayılı Yasa’nın geçici 1. maddesinin 2. fıkrasında bu hususu; “Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan mahkumiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri, hükmü veren mahkemece 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 98 ila 101. maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir. Ancak, hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi halinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir” hükmü ile yasal bir çözüme kavuşturmuştur.

Gerek yasal düzenleme gerek Yargıtay Ceza Genel Kurulu`nun ve Dairemizin yerleşmiş yargısal kararları, gerekse hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun karma hukuki niteliği nazara alındığında, bu kurumun kesinleşmiş, infaz edilmekte ve hatta hukuki yararı bulunmak koşuluyla infaz edilmiş olan hükümlere de uygulanması zorunludur.

Bu itibarla, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği, infaz olunmuş cezalar yönünden de şartları varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde sanık hakkında verilen cezanın infaz olunduğundan söz edilerek reddine karar verilmesi,

Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı’nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımın ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden Erzurum Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin 20.12.2010 gün, 2010/934 değişik iş sayılı kararının CMK`nın 309. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), müteakip işlemlerin mahkemesince yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına ( TEVDİİNE ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ Esas : 2008/11583 Karar : 2009/3868 Tarih : 2.04.2009

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Mahkumiyet hükmünde değişiklik yargılamasının 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9. maddesine göre yapılabilmesi için, önceki yasa uyarınca verilen mahkumiyet hükmünün 1 Haziran 2005 tarihinden önce kesinleşmiş bulunması, yargılama ihtiyacının da 765 sayılı TCK.’nın yürürlükten kalkması ve 5237 sayılı TCK.’nın yürürlüğe girmesi nedeniyle doğmuş bulunması gerekli olup, 5237 sayılı TCK. dışında ceza normu içeren başka bir yasanın yürürlüğe girmesi nedeniyle yapılacak uyarlama yargılamasının 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 98 ve devamındaki maddelerine göre gerçekleştirilip sonuçlandırılmasının gerekli olması, ayrıca bu suretle verilecek kararların da anılan Kanun’un 101/3. maddesi uyarınca itiraz yasa yoluna tabi bulunması karşısında, 3713 sayılı Kanun`un 6/son maddesinde 29.6.2006 tarih ve 5532 sayılı Kanunla yapılan değişiklik nedeniyle yerel mahkemece gerçekleştirilen kesinleşmiş mahkumiyet hükmünde değişiklik yargılaması sonunda verilen karar itiraza tabi olduğundan,

Temyiz incelemesine yer olmadığına, gereğinin mahallinde itiraz merciince yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı`na (TEVDİİNE), oybirliği ile karar verildi.


YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ Esas : 2008/14970 Karar : 2009/670 Tarih : 9.02.2009

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Resmi Evrakta Sahtecilik suçundan hükümlü Mehmet Y…‘un mahkûmiyetine ilişkin Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.12.2001 gün ve 2001/116 Esas, 2001/361 sayılı kararı ile verilen ve Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 25.03.2004 gün ve 24076/3416 sayılı ilamı ile onanarak kesinleşen hükmün, 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasa ile değişik CMK.nun 231/5. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan yeniden değerlendirilmesi sonucunda: Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ve önceki hükmün aynen infazına dair ANKARA 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.02.2008 gün ve 2001/116 Esas, 2001/361 sayılı ek karara hükümlü müdafiince itirazda bulunulduğu, ancak itiraz mercii olan Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.06.2008 gün ve 2008/859 D.İş. sayılı kararı ile, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.02.2008 günlü kararının itiraza değil, temyize tabi olduğu, bu nedenle incelemenin Yargıtay tarafından yapılması gerektiğine dair karar vermesi üzerine, dava evrakı Yargıtay C.Başsavcılığı`nın bozma isteyen 24.09.2008 tarihli tebliğnamesi ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği görüşüldü:

Yargıtay Ceza Genel Kurulu`nun 03.02.2009 gün ve 250/13 sayılı kararında da açıklandığı üzere; 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun geçici 1/2. maddesinde “Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş ve infaz edilmekte olan mahkûmiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri, hükmü veren mahkemece 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ilâ 101 inci maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden incelenmek suretiyle belirlenir.

Ancak;

Hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmesi halinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir.” hükmüyle 5275 sayılı Kanunun 98 ilâ 101. maddelerine atıfta bulunulduğu, anılan Kanunun 101/3. maddesinde ise, Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay`dan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebileceğinin hükme bağlandığının anlaşılması karşısında,

Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına dair 27.02.2008 gün ve 2001/116 Esas, 2001/361 sayılı ek kararına karşı hükümlü müdafiinin Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itirazda bulunduğundan gereğinin bu mahkemece yapılması için dosyanın incelenmeksizin mahalline iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına ( TEVDİİNE ), isteme aykırı olarak, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 7. CEZA DAİRESİ Esas : 2007/13589 Karar : 2008/1298 Tarih : 13.02.2008

- İnfaz Kanunu 101. Madde

1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu’na aykırı davranmak suçundan sanık Remzi Avcı’nın, anılan Kanun’un 30, 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’un 4, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 72. maddeleri gereğince 1.430 Yeni Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, bu cezasının 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca ertelenmesine dair, Alanya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.12.2006 tarihli ve 2006/308-396 sayılı kararının infazı sırasında, 13.01.2007 tarihinde 1618 sayılı Kanun`da meydana gelen değişiklik üzerine sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi talebinin reddine ve önceki kararın aynen infazına ilişkin, aynı Mahkemenin 28.05.2007 tarihli ve 2006/308-396 sayılı kararına yapılan itirazın reddine dair, Alanya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.06.2007 tarihli ve 2007/260-260 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığından verilen 29.08.2007 gün ve 44321 sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Cumhuriyet Başsavcılığının 24.09.2007 gün ve KYB. 2007-179655 sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.

Mezkür ihbarnamede;

1- Alanya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.12.2006 tarihli kararı ile ilgili olarak; Tüm dosya kapsamına göre; 02.08.2004 tarihli tutanak dikkate alınarak sanık hakkında mahkumiyetine dair karar verilmiş ise de, 04.09.1996 tarihli ve 22747 sayılı Seyahat Acentaları Yönetmeliğinin 22. maddesindeki “… Denetim tutanağında tesbit edilen hususlar açıkça yazılır, ancak denetimi yapan kişinin görüşü yer almaz.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak denetim sırasında; “Yapılan denetimde bu faaliyetin katılanlara ücret karşılığında satıldığı kanaatine varılmıştır” denilerek tutanağı düzenleyenlerin kanaatinin belirtilmesi karşısında, tutanağın usulüne uygun olarak tutulmadığı ve geçersiz olduğu dikkate alınmadığı gibi, anılan Yönetmeliğin 29. maddesi uyarınca denetlemelerin; Bakanlık yetkilisi Turizm Müdürlüğü Büroları ile TÜRSAB yetkililerince birlikte yapılması gerektiğinin de göz önüne alınmadığı, yine dosya içeriğinden Atatürk Caddesi No:35/1 Alanya adresinde henüz faaliyete başlanmadığının ve Ekim 2004 tarihinde yapılacak açılış için hazırlanıldığının açık olarak anlaşılmış olması karşısında sanığın beraati yerine yazılı şekilde hüküm kurulmasında,

2- Alanya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.06.2007 tarihli kararı ile ilgili olarak; 13.01.2007 tarihli ve 26402 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5571 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu ile Turizmi Teşvik Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 9. maddesi ile değişik 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu’nun 30 ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddeleri ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun`un 98. maddelerindeki düzenleme ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.2005 tarihli ve 2005/3-162-173 sayılı kararına nazaran, lehe yasanın saptanıp uygulanması, herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, kanıt toplanmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa yada cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin bir hükmün uygulanması olanağı sonraki yasa ile doğmuşsa, hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılmasının zorunlu olduğu gözetilmeden evrak üzerinde karar verildiği dikkate alınmaksızın itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde, isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu”nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Alanya 3. Asliye Ceza Mahkemesi`nin 05.12.2006 tarihli kararı bakımından;

26.10.1932 gün ve 29/12 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere kanun yararına bozmaya konu olabilecek yasaya aykırılık halleri uygulamadaki esaslı yanlışlıklar ile esasa etkili usul hatalarıdır. Buna göre, maddi ceza yasaları ile yargılama yasası kurallarına aykırılık hallerinde kanun yararına bozma yoluna başvurulması mümkün olmakla birlikte hakimin takdir, tercih ve değerlendirmesine ilişkin sorunlar için bu yola gitme olanaksızdır.

Kanun yararına bozma isteminin ilk bölümü içeriği itibariyle delil takdiri yapılarak verildiği cihetle bu şekilde verilen mahkeme kararları aleyhine kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceğinden istemin REDDİNE,

2- Alanya 1. Ağır Ceza mahkemesinin 19.06.2007 tarihli kararına yönelik isteme gelince;

1.6.2005 tarihinden önce kesinleşen hükümler bakımından; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesi uyarınca lehe yasanın belirlenmesi amacıyla, suçun unsurlarının tayini, takdir hakkının kullanılarak cezanın belirlenmesi, cezanın kişiselleştirilmesinin gerektirdiği durumlarda hükmün zat ve mahiyetini değiştiren veya değiştirme ihtimali bulunan kararların 5252 sayılı yasanın 9. maddesinin 1.fıkrası uyarınca duruşma açılarak verilmesi gerekmekte olup, 01.06.2005 tarihinden sonra yapılan yasa değişikliklerine dayanılarak verilen hükümler bakımından ise 5275 sayılı yasanın 98 ila 101. maddeleri uygulanmak suretiyle hükmün duruşma yapılmaksızın evrak üzerinde verilmesi gerektiğinden,

Yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin ( REDDİNE ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas : 2006/10450 Karar : 2007/2630 Tarih : 1.03.2007

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Yağma suçundan hükümlü Leyla Çelik hakkında verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra 5237 sayılı TCK.nun lehe hükümlerinin uygulanmasının talep edilmesi üzerine dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; 5237 sayılı Yasa gereğince mahkumiyetine ilişkin KARTAL 2.Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 11/08/2005 tarihli kararın Yargıtay`ca incelenmesi hükümlü tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C.Başsavcılığından bozma isteyen 09/05/2006 tarihli tebliğname ile 31/05/2006 tarihinde Daireye gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yasanın 98 ve 101/1. maddeleriyle 5252 sayılı Türk Ceza Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasanın 9/1. maddesi uyarınca kural; lehe yasanın belirlenmesi ve uygulanmasına ilişkin kararların dosya üzerinden verilmesidir.

Ancak; a- Önceki yasaya göre sonraki yasa suçun öğelerinde değişiklik yapmışsa, b- Önceki yasanın türü veya süresi bakımından erteleme dışında bıraktığı ceza, yeni yasa tarafından erteleme kapsamına almışsa, c- Önceki yasaya göre temel ceza alt sınırdan belirlenmişken, yeni yasa uygulanırken alt sınırın üzerinde ceza saptanması konusunda veya alt ve üst sınırlar konulmuş artırıcı yada eksiltici bir hüküm uygulanmasında bir oranın belirlenmesi için mahkemece takdir hakkının kullanılması, böylece bireyselleştirme yapılması zorunluysa, duruşma açmak suretiyle tüm bunların neden ve gerekçeleri de gösterilerek hüküm kurulması gerekir.

İnceleme konusu karara gelince; Leyla Çelik’in, Dairemizin 16.11.2000 gün ve 2000/7870-8132 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen, Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.6.2000 gün ve 1999/363-2000/142 sayılı kararıyla, olay tarihinde geceden sayılan zaman diliminde, Leyla Çelik ve hükmü temyiz etmeyen arkadaşı Nurcan Ercan’ın, Maltepe Sahil Yolunda yakınanın otomobiline binerek konutuna geldikleri, içki içip bir süre sohbet ettikten sonra, yakınanın bardağına uyku verici ilaç katıp bayıltarak, bulunamadığı için belgeleri ayrılan arkadaşları Bülent Abik`in yardımıyla, takdiri kıymeti 750 milyon liradan fazla bilgisayar, yazıcı, faks, cep telefonu ve parasının çalınması biçiminde gerçekleşen eylemlerinden dolayı, 765 sayılı TCY.nın 497/1, 59/2, 31, 33 ve 40. maddeleri gereğince 13 yıl 4 ay ağır hapis cezası ile hükümlendirildiği, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY.nın uygulanması istendiğinde; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 11.8.2005 günlü ek karar ile 5237 sayılı TCY.nın 149/1-e maddesi gereğince 10 yıl hapis cezasına hükmolunup, aynı Yasanın 62/1. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak sonuçta 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında;

1- Sanığın geceleyin, konutunda içki içip bir süre sohbet ettikten sonra, yakınanın bardağına uyku verici ilaç katıp bayıltarak, takdiri kıymeti 750 milyon liradan fazla bilgisayar, yazıcı, faks, cep telefonu ve parasının çalınması biçiminde gerçekleşen eyleminin, 5237 sayılı TCY`nın 149/1-c-d-h maddesine aykırılık oluşturduğu ve aynı maddenin birden fazla bendine aykırılık oluşturan yağma eylemi nedeniyle 5237 sayılı TCY.nın 61. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken anılan bentlerin değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

2- 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca hükümlü yararına olan hükmün, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin somut olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı gözetilerek, yağma suçu nedeniyle 5237 sayılı TCY.nın 61. maddesindeki ölçütler dikkate alınıp temel cezanın ne şekilde saptanacağının, artırım ve indirim oranının takdiri ile bireyselleştirmenin yapılması için duruşma açılmasının zorunlu bulunduğu gözetilmeden, dosya üzerinden yazılı şekilde karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, hükümlü Leyla Çelik`in temyiz itirazı ve tebliğnamedeki düşünce bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), infaz aşamasında verilen uyarlama kararlarının kazanılmış hak oluşturmayacağının gözetilmesine oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 6. CEZA DAİRESİ Esas : 2005/14777 Karar : 2006/1159 Tarih : 14.02.2006

- İnfaz Kanunu 101. Madde

Yağma suçundan hükümlü Hasan Akman hakkında verilen mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra 5237 sayılı TCK.nun lehe hükümlerinin uygulanmasının talep edilmesi üzerine dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; TCK.nun 148/1, 150/2, 62/1, 53, 63. maddeleri ile 4 yıl 2 ay hapis cezası ile mahkumiyetine ilişkin DENİZLİ 2.Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 23/06/2005 tarihli kararın Yargıtay`ca incelenmesi hükümlü savunmanı tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C.Başsavcılığından bozma isteyen 18/10/2005 tarihli tebliğname ile 07/11/2005 tarihinde Daireye gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:

5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 98 ve 101/1. maddeleriyle 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9/1. maddesi uyarınca kural; lehe yasanın belirlenmesi ve uyarlanmasına ilişkin kararların dosya üzerinden verilebilmesidir.

Ancak; a- Önceki yasaya göre sonraki yasa suçun öğelerinde değişiklik yapmışsa, b- Önceki yasanın türü veya süresi bakımından erteleme dışında bıraktığı ceza, yeni yasa tarafından erteleme kapsamına alınmışsa, c- Önceki yasaya göre temel ceza alt sınırdan belirlenmişken, yeni yasa uyarlanırken alt sınırın üzerinde ceza saptanması konusunda veya alt ve üst sınırlar konulmuş artırıcı yada eksiltici bir hükmün uygulanmasında bir oranın belirlenmesi için mahkemece takdir hakkının kullanılması, böylece bireyselleştirme yapılması zorunluysa, Duruşma açılmak suretiyle tüm bunların neden ve gerekçeleri de gösterilerek hüküm kurulması gerekir.

İnceleme konusu karara gelince; Hükümlü Hasan Akman’ın, suç tarihinde saat 20.00 sıraları yakınana ait markete gelerek tehdit edip 90.000.000 lira parasını yağmaladığı sabit görülerek, Denizli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 4.9.2003 tarih ve 2003/270-218 sayılı kararı ile 765 sayılı TCY’nın 495/1, 59/2. maddeleri uyarınca belirlenen 10 yıl ağır hapis cezasının Dairemizce onanarak kesinleştiği, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY’nın uygulanması istendiğinde, hükümlünün eyleminin 5237 sayılı TCY`nın 149/1-d maddesine uyan suçu oluşturduğu gözetilmeden, aynı Yasanın 148/1. maddesi uyarınca 6 yıl hapis cezasına hükmolunup, 150/2. maddesi uyarınca değerin az olduğu gerekçesiyle 1/2 oranında indirim yapılacağı yazıldığı halde 1/6 oranında indirim yapılarak, sonuçta 4 yıl 2 ay hapis cezasıyla hükümlülüğüne karar verildiğinin anlaşılması karşısında;

5237 sayılı TCY’nın 150. maddesinin 2.fıkrasındaki “malın değerinin azlığı” kavramının, 765 sayılı TCY’nın 522. maddesindeki “hafif” ve “pek hafif” ölçütleriyle, her iki maddenin de cezadan indirim sağlaması dışında benzerliği bulunmadığı, “değerin azlığı”nın 5237 sayılı Yasaya özgü, ayrı ve yeni bir kavram olduğu, bunun; daha çoğunu alabilme olanağı varken, yalnızca gereksinmesi kadar ( örneği; birkaç meyve veya ekmek, yiyecek; bir-iki defter, kalem; sigara, bira ve benzeri ) değer olarak da az olan şeyi alma durumunda olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilerek, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabileceği gözetilmeden, yakınandan alınan paranın az olmamasına karşın, az kabul edilerek aynı Yasanın 150/2. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında; sanığın eylemi 5237 sayılı TCY`nın 149/1-d maddesine uyan suçu oluşturduğu halde, aynı Yasanın 148/1. maddesi ile hüküm kurulması, değerin azlığı nedeniyle belli oranda indirim yapılması suretiyle takdir hakkının kullanıldığı, Mahkemece verilip kesinleşen eski hükmün kaldırılmasına ilişkin yeni kararın hukuken geçersiz olduğu, infaz aşamasında sanık lehine uygulamaların kazanılmış hak oluşturmayacağı da gözetilerek, cezanın bireyselleştirilmesi için duruşma açılması gerekirken dosya üzerinden yazılı şekilde karar oluşturulması,

Bozmayı gerektirmiş, hükümlü Hasan Akman savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle istem gibi ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS