Vekilin Azli ve İstifasının Şekli
HMK Madde 81
(1) Vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur.
HMK Madde 81 Gerekçesi
Madde düzenlemesinde 1086 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin dilinde güncelleştirme yapılmış, azil ve istifa suretiyle davayı uzatmaya yönelik davranışlar önlenmeye çalışılmıştır. İlgilinin yokluğunda yapılan azil ve istifaya yönelik işlemin hüküm ifade edebilmesi için, ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de işlemi yapan tarafından peşin olarak ödenmesi zorunluluğu getirilmiştir.
HMK 81 (Vekilin Azli ve İstifasının Şekli) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/12335 Karar : 2017/4394 Tarih : 30.03.2017
-
HMK 81. Madde
-
Vekilin Azli ve İstifasının Şekli
Davacılar vekili, müvekkili İlayda’nın, davalıların oğlu … tarafından tecavüze uğradığını, bu olay sonrasında İlayda ve …‘ün sözlenip daha sonra düğün merasimi yapılarak birlikte yaşamaya başladıklarını, bir süre sonra birlikteliklerinin sona erdiğini, nişanın … tarafından haksız olarak bozulduğunu, İlayda’nın uğramış olduğu haksız fiil ve nişanın bozulması nedeniyle müvekkillerinin kişilik haklarının zarara uğradığını, haksız fiil ve nişan tarihinde davalıların oğlu …‘ün 18 yaşından küçük olduğunu, davalıların meydana gelen olaylar nedeniyle aile başkanı olarak sorumlu olduklarını ileri sürerek, İlayda lehine 40.000,00 TL, Hacer lehine 20.000,00 TL tazminata hükmedilmesini, ayrıca, nişan hediyeleri olarak 8 bilezik bedeli olan 9.150,00 TL, 2 saat bedeli olan 470,00 TL, 32 altın bedeli olan 4.800,00 TL, 1.120,00 TL para olmak üzere toplam 15.540,00 TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın açıldığı tarihte …‘ün reşit olduğunu, davanın husumetten reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; davalıların taraf ehliyetine sahip olmadıkları gerekçesiyle; davanın, husumet yönünden reddine karar verilmiş; hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz 18.05.2015 tarih, 2014/12097 Esas ve 2015/8747 Karar sayılı ilamı ile ilk talep açısından TMK. nun 369. maddesinin uygulanacağı gözetilerek davanın esasına girilmesi, ikinci talep açısından ise davanın tefrik edilerek Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi gerektiği gerekçeleri ile bozulmuş; Mahkemece 26.11.2015 tarihli celsede taraflarca takip edilmeyen dosyanın HMK’nun 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmesinin ardından, 29.02.2016 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.
HMK’nun 150. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; tarafların usulüne uygun şekilde davet edilmiş olmaları koşuluyla dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği hükme bağlanmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince; vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur.
HMK’nun 81. maddesi uyarınca vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur. HMK’nun 82. maddesinde ise; istifa eden vekilin vekâlet görevinin, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam edeceği öngörülmüştür.
Somut olayda, bozmadan sonra davacılar vekilinin, 12.10.2015 tarihinde davacı …‘nın evlenme ile reşit olması sebebiyle vekillikten çekildiğine ilişkin dilekçe ibraz ettiği, bu dilekçenin davacı …‘ya annesi Hacer’in adresinde tebliğ edildiği görülmektedir. Vekil, istifa dilekçesinde davacının evlendiğini beyan etmekte, davacı da temyizinde evlenme ile adresinin değiştiğini ileri sürmekte, adres araştırma formundan da adresinin 19.01.2015 tarihinde değiştiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davacı asilin adresine usulüne uygun olarak vekilin istifa dilekçesi tebliğ edilmeden dosyanın işlemden kaldırılması ve akabinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/21354 Karar : 2017/4699 Tarih : 30.03.2017
-
HMK 81. Madde
-
Vekilin Azli ve İstifasının Şekli
Alacaklı vekili, icra emrinin borçluların ilamdaki vekillerine tebliğ edildiğini, satışa hazırlık işlemlerinin yapılması yönündeki talebin, İcra Müdürlüğü’nce icra emrinin borçlular vekillerince iade edildiğinden takibin kesinleşmediği gerekçesiyle reddedildiğini belirterek 24.02.2016 tarihli bu kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, HMK.nun 81. madde gereğince azlin davacı alacaklı tarafa tebliğ edilmemesi ve vekaletin kapsamını daraltacak kayıt ve tasarrufların alacaklı tarafı bağlamaması nedeniyle yapılan tebliğ işlemlerinin geçerli olduğu gerekçesiyle 24.02.2016 tarihli kararın kaldırılmasına ve talep doğrultusunda işlem tesisine karar verilmiştir. Hüküm borçlular vekilince temyiz edilmiştir.
Takip dayanağı ilama ait dava dosyasında bulanan vekaletlerden, … tarafından verilen vekaletin süresinin 31.12.2015 tarihinde sona ereceği, … tarafından verilen 10.12.2014 tarihli vekaletin ise 1 yılllık süreyle verildiği, takip konusu ilamın karar tarihinin 03.12.2015 ve takip tarihinin ise 09.02.2016 olduğu anlaşılmaktadır. İlamdaki davalıların vekillerine verilen bu vekaletnamelerin süreli olduğu ve davacıların (takip alacaklısının) dava dosyasına girmiş vakaletnamelerin sürelerinin sona ermiş olduğunu dosya kapsamından bildiğinin kabulü gerekir. Bu durumda, vekalet süresi dolan vekillere icra emrinin tebliği ile icra takibi kesinleşmez. İcra takibi kesinleşmeden yapılan haciz talebi geçersiz olduğundan satış talebinin İcra Müdürlüğü’nce reddi kararı bu nedenle yerindedir.
6100 sayılı HMK’nun davaya vekâletin kanuni kapsamı başlıklı 73. maddesinde ‘‘Davaya vekâlet, kanunda özel yetki verilmesini gerektiren hususlar saklı kalmak üzere, hüküm kesinleşinceye kadar, vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapmasına, hükmün yerine getirilmesine, yargılama giderlerinin tahsili ile buna ilişkin makbuz vermesine ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsar. (2) Belirtilen bu yetkiyi kısıtlamaya yönelik bütün sınırlandırıcı işlemler, karşı taraf yönünden geçersizdir.’’ hükmü düzenlenmiştir. Anılan maddede vekaletin kapsamı belirtilmiş, 2. fıkrada ise bu kapsamın sınırlandırılamayacağı belirtilmiş ise de; vekalet için süre bu kapsamda sayılmadığından süre sınırlandırılmasına ilişkin kayıt geçerlidir. Mahkemece şikayetin bu nedenlerle kabulü gerekirken reddi doğru değildir.
SONUÇ: Borçlular vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 30.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/9521 Karar : 2017/757 Tarih : 23.01.2017
-
HMK 81. Madde
-
Vekilin Azli ve İstifasının Şekli
Borçlunun takibe konu çekteki imzaya itirazı üzerine icra mahkemesince itirazın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmiş, iş bu kararın temyiz edilmesi sonucu Dairemizin 14.04.2015 tarih ve 2014/33468 E. - 2015/9849 K. sayılı ilamıyla; vekaletnamede vekilin kambiyo taahhüdünde bulunma yetkisi bulunduğu görülmekle, vekaleten imzalandığı yazılmasa dahi, vekalet verenin vekil tarafından atılan imzadan sorumlu olacağından, vekalet verilen … yönünden imza incelemesi yapılarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece; takibe konu çekin keşide edildiği 25.02.2012 tarihinden önce, 08.12.2011 tarihinde noterlikçe düzenlenen azilname ile …‘in vekilliğinin sona erdiği gerekçesiyle imza incelemesi yapılmaksızın davanın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Çekin keşide tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nun, “sicile itimat” başlıklı 39/2. maddesine göre; tescili lâzım geldiği hâlde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı gerekirken, ilan edilmemiş olan bir husus, ancak bunu bildikleri ispat edilmek şartıyla üçüncü şahıslara karşı dermeyan edilebilir.
6100 sayılı HMK’nun 81. maddesinde ise, “Vekilin azli ve istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçe ile bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur” hükmü yer almaktadır (HUMK 68. madde).
Yukarıda belirtilen yasa hükümlerine göre, geçerli bir vekaletnameye dayanarak şirketi temsille görevlendirilen kişi, şirket adına çek düzenleme yetkisine sahiptir. Ancak vekaletten azledilen kişinin görevi, azilnamenin adı geçene tebliğ tarihi itibariyle sona erer.
Somut olayda, vekil …‘in azledildiği hususu borçlu tarafından ileri sürülmemiş olup, mahkemece bu hususun resen gözetilerek davanın kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda vekil … yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/1096 Karar : 2016/13919 Tarih : 11.05.2016
-
HMK 81. Madde
-
Vekilin Azli ve İstifasının Şekli
Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun, imzaya itiraz ettiği, mahkemece 18.06.2015 tarihli celsede taraflarca takip edilmeyen dosyanın HMK’nun 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmesinin ardından, 30.09.2015 tarihli duruşmanın da takip edilmemesi nedeni ile bu defa HMK`nun 320/son maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmektedir.
HMK`nun 150. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında; tarafların usulüne uygun şekilde davet edilmiş olmaları koşuluyla dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verileceği hükme bağlanmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. ve Tebligat Kanunu`nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18. maddeleri gereğince; vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur.
HMK’nun 81. maddesi uyarınca vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur. HMK`nun 82. maddesinde ise; istifa eden vekilin vekâlet görevinin, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam edeceği öngörülmüştür.
Somut olayda, mahkemece 18.06.2015 tarihli duruşmada davacı vekilinin istifa ettiği ve davacıya çıkarılan duruşma davetiyesinin bila tebliğ iade edildiği tutunağa geçirildiği görülmüştür. Vekilin istifa dilekçesinin davacı asile tebliği gerektiğinden HMK’nun 82. maddesinde düzenlenen kanun hükmü yerine getirilmeden HMK`nun 150/1. hükmü uygulanamaz.
O halde, davacı asilin adresine usulüne uygun olarak vekilin istifa dilekçesi tebliğ edilmeden dosyanın işlemden kaldırılması ve akabinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK`nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/5438 Karar : 2015/12946 Tarih : 10.11.2015
-
HMK 81. Madde
-
Vekilin Azli ve İstifasının Şekli
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar vekili, davacı M.’nın maliki olduğu 1734 ada 5 nolu parselle ilgili işlemleri yapması konusunda eşi olan diğer davacı A.. Ö..’i vekil tayin ettiğini, A.’un da tevkil yetkisini kullanarak ipotek tesisi konusunda davalı A.. K..’yı vekil tayin ettiğini, ancak anılan davalının, vekalet görevini kötüye kullanarak, taşınmazı davalı N.’e satış göstermek suretiyle devrettiğini, vekil ile N.`in eşi olan davalı S. arasında düzenlenen protokol içeriğinden taşınmazın devrinin muvazaalı olduğunun anlaşıldığını ileri sürerek,
tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiş,
yargılama sırasında; taşınmazın el değiştirmesi sebebi ile seçimlik hakkını yeni maliklere karşı tapu iptal ve tescil davası olarak sürdürdüğünü bildirmiştir.
Davalı A.. K.., davalı S. ile geçmişten gelen ticari ilişkilerinin olduğunu, çekişmeye konu taşınmazı, S. ile aralarında yapılan protokol uyarınca kredi temini amacıyla N.`e devrettiğini, temin edilen kredi borcunu ödemeye hazır olduğunu, davacı ile birlikte hareket etme iradesinin olmadığını savunmuş, duruşmada da davayı kabul ettiğini bildirmiş, birleşen davası ile de; aynı beyanlarını tekrar ederek, taşınmazın davalılar arasındaki devirlerinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, iptal ve tescile karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar N. ve S., bankadan krediyi davalı vekilin aldığını, kredi borcunu ödememek için davacılarla birlikte hareket ettiğini, vekaletnamede satış yetkisinin bulunduğunu, dahili davalılar, çekişmeye konu taşınmazı emlakçı aracılığı ile satın aldıklarını, davalıları tanımadıklarını, satış bedelinin bir kısmı ile banka borcunun kapatıldığını, kalan kısmın ise S.. T..`a nakit olarak ödendiğini, iyiniyetli üçüncü kişi olduklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, Davalılar S., N. ve A. C. aleyhine açılan davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, Davalılar H. ve E.. E.. aleyhine açılan davanın reddine dair verilen karar,
Dairece; “…Somut olayda, dava konusu taşınmazın üzerinde 26.02.2010 tarihinde tesis edilen ihtiyati tedbirin davalı N.’in talebi üzerine 08.03.2010 tarihinde aynı mahkemenin kararı ile kaldırılmasına karar verildiği, 09.03.2010 tarihinde ihtiyati tedbirin tapu kaydından saat 09.17 de terkin edildiği, satıştan önce, satıcı ve alıcının taşınmazın sicil kaydında tedbiri bildikleri ve tedbiri gören alıcı adaylarının tedbirin mahiyeti ve nedenini öğrenmemelerinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, dava konusu taşınmazın aynı gün saat 11.54’te vekil eliyle dahili davalılar H.. E.. ve E.. E..’na satış suretiyle temlik edildiği, ayrıca, davalı N.’in anılan temlikten kısa bir süre önce 01.03.2010 tarihinde, 5 ayrı kişiye satış yetkisini içeren vekaletname verdiği, vekil kılınan kişilerden birinin kayıt maliki dahili davalıların yakın akrabası ve şirket ortakları olan H.. E.. olduğu görülmektedir.
Belirlenen bu olgular, değinilen ilkelerle birlikte gözetildiğinde, dahili davalıların edinimlerinin iyi niyetli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca; asıl davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, usulü kazanılmış hak da gözetilmeden yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesi ile bozulmuş,
Mahkemece bozma ilamına uyularak, tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiş,
kararın dahili davalılar vekili tarafından temyizi üzerine,
Mahkemece 04.03.2015 tarihinde verilen ek kararla; verilen 7 günlük süre içerisinde temyiz harç ve masraflarının yatırılmadığı gerekçesi ile dahili davalılar vekili Av. E.. Ş..`in temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Ek karar ve karar, dahili davalılar H.. E.. ve E.. E.. vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 10.11.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat F. Ç. ile temyiz edilenler vekili Avukat İ. A., davalı A. C. Kaya geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı N.. T.., Davalı S.. T.. gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi G. Ü. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davanın kabulüne dair verilen kararı süresinde temyiz eden dahili davalılar H.. E.. ile E.. E.. vekiline eksik temyiz harcını ikmal etmesi yönünde çıkartılan muhtıranın 10.02.2015 tarihinde tebliğ edildiği ve muhtıraya istinaden eksik temyiz harcı ile posta giderlerinin 05.02.2015 tarihinde mahkeme veznesine yatırıldığı, anılan davalıların kendilerini birden çok vekille temsil ettirdikleri halde, aynı hususta davalıların bir başka vekiline gönderilen muhtıraya istinaden temyiz harç ve masraflarınının yatırılmadığından bahisle Mahkemece 04.03.2015 tarihinde verilen ek karar ile; Av. E.. Ş..`in temyiz isteminin reddine karar verildiği görülmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 81. maddesi hükmü gereğince kişi kendisini birden çok vekille temsil ettirebilir. Tebligat Kanunu`nun 11. maddesi hükmü gereğince de; vekil vasıtası ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı, vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılmasının yeterli olacağı açıktır.
O halde, dahili davalıları temsil eden avukatlardan sadece birinin verilen süre zarfında eksik temyiz harcı ile posta masraflarını yatırdığı tartışmasız olduğuna göre, Mahkemenin 04.03.2015 tarihli ek kararının ortadan kaldırılmasına karar verilerek esasın incelenmesine geçildi;
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Dahili davalılar H.. E.. ve E.. E..`nun temyiz itirazları yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ( ONANMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/25913 Karar : 2015/27186 Tarih : 9.11.2015
-
HMK 81. Madde
-
Vekilin Azli ve İstifasının Şekli
1)İcra mahkemesinin ihalenin feshi isteminin reddine yönelik kararı yönünden;
Borçlunun, vekilini azlettiğine ilişkin Kartal 9. Noterliği’nce düzenlenen 09.12.2014 tarih ve 28328 yevmiye no’lu azilname ile anılan azilnamenin borçlu vekiline tebliğine dair tebliğ evrakının süresi içerisinde icra müdürlüğüne ibraz edilmediğinin anlaşılmasına ve bu durumda, HMK.’nun 81. maddesi uyarınca söz konusu azlin icra müdürlüğü ve karşı taraf hakkında hüküm ifade etmeyeceğinin tabii bulunmasına; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK.’nun 366. ve HUMK.`nun 438. maddeleri uyarınca ( ONANMASINA ),
2)İİK.’nun 134/2. maddesi uyarınca ihalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkeme şikayetçiyi feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Yasa’nın bu hükmü emredici nitelikte olup; kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanmalıdır. Öte yandan, Hukuk Genel Kurulu`nun 06.10.2004 tarih ve 2004/1-433 Esas sayılı kararında da benimsendiği üzere kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamaz. Bu durumda, şikayetçi borçlunun ihalenin feshi istemi, işin esasının incelenmesi suretiyle reddedildiğinden borçlu aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerekirken, bu konuda karar verilmemesi isabetsizdir.
Mahkeme kararının yukarıda (2) no`lu bentte yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca para cezasına hasren (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ Esas: 2016/5734 Karar: 2016/7271 Tarih: 01.06.2016
-
HMK 81. Madde
-
Vekilin Azli ve İstifasının Şekli
Davacı vekili, davalı tarafından müvekkilinin işletmecisi olduğu biriket atölyesinin kaldırılması sebebiyle uğradığı maddi ve manevi zararın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, 17.11.2011 tarihli celsede tarafların hazır olmaması sebebiyle dosyanın müracaata bırakıldığı, 6100 Sayılı HMK’nın 320/4. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne göre işlem yapılan Sulh Hukuk Mahkemesinde dosyanın yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılmayacağı, 09.07.2015 tarihli duruşmaya tarafların katılmadığı gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; davacının 02.10.2009 tarihli adli yardım talebi üzerine, 2009/267 Sayılı adli yardım kararı ile Avukat …‘ın davacı vekili olarak görevlendirildiği, davacı adına düzenlenen vekaletnamede Avukat …‘ın ve Avukat … vekil olarak tayin edildiği, eldeki davanın Avukat … tarafından açıldığı, 24.10.2011 tarihli yetki belgesiyle Avukat … adı geçen avukat tarafından yetkili kılındığı, 17.11.2011 tarihinde taraf vekillerinin duruşmaya gelmemesi üzerine HMK’nın 150/1. maddesi uyarınca dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, dosyanın 27.01.2012 tarihli yenileme harçlı dilekçeyle Avukat … tarafından yenilendiği, yetki belgesi bulunmayan davacı vekili sıfatıyla Avukat … tarafından 26.05.2015 tarihli dilekçeyle adli yardım kararıyla davacı vekili olarak görevlendirilen Avukat …‘ın 2013 yılında avukatlık mesleğinden istifa ederek hakimlik mesleğine başladığını, kendisiyle aynı büroda çalıştıklarını, 05.07.2013 tarihinde dosyadan istifa ve adli yardım talebi ile müvekkiline başka vekil atanması için dilekçe verdiğini, ancak … tarafından gereğinin yapılmadığını, mahkeme aracılığıyla … yazı gönderilerek istifasının kabulüyle müvekkiline başka vekil atanmasını talep ettiği, 09.07.2015 tarihli duruşmaya taraf vekillerinin katılmaması sebebiyle dosyanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, 19.08.2015 tarihli vekaletname ile Avukat …‘nun davacı adına vekaletname ibraz ederek 08.10.2015 tarihinde yenileme harcını yatırdığı, 11.09.2015 tarihinde yenileme dilekçesini havale ettirdiği, mahkemece 12.10.2015 tarihinde, 09.07.2015 tarihi itibariyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 Sayılı HMK’nın 81. ve 82. maddelerinde; vekilin azli ve istifasının mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesinin zorunlu olduğu, istifa eden vekilin vekâlet görevinin, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam edeceği, vekilin istifa etmiş olması hâlinde, vekâlet veren davayı takip etmez ve başka bir vekil de görevlendirmez ise tarafın yokluğu hâlinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılacağı, istifa eden vekilin istifa dilekçesinin vekâlet verene ihtaren bildirileceğine dair hükümler düzenlenmiştir.
Mahkemece, davacı asilin dava dilekçesinde belirtilen adresine Avukat …‘ın vekillikten istifa dilekçesinin tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacı asil, adli yardımlı avukatının istifasından ve davanın yokluğunda görüldüğünden haberdar olmamıştır. Açıklanan sebeplerle dosyanın işlemden kaldırılması ve davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 01.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
UYARI
Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.
Makale Yazarlığı İçin
Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.