0 212 652 15 44
Çalışma Saatlerimiz
Hafta İçi 09.00 - 18.00

Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü

HMK Madde 55

(1) Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.



HMK Madde 55 Gerekçesi

Bu maddede, malvarlığına ilişkin davalar bakımından, dava sırasında taraflardan birinin ölümü hâlinde, Türk Medenî Kanununun 606 ncı maddesindeki mirasçılar tarafından mirası ret süresi göz önüne alınarak, bu süre zarfında mirasçıların mirası kabul veya reddetmemelerine bağlı olarak davanın ertelenmesi öngörülmektedir. Maddeyle getirilen bu düzenleme mukayeseli hukuktaki düzenlemelerle de paralellik arzetmektedir.

Bununla beraber, gecikmesinde zarar umulan hâllerde, bilhassa diğer tarafın istemi üzerine mahkemece kayyım atanmasına karar verilebileceği de maddede ifade edilmiştir.


HMK 55 (Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü) Emsal Yargıtay Kararları


YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/2577 Karar : 2017/8669 Tarih : 5.10.2017

  • HMK 55. Madde

  • Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü

Davacılar vekili, davacıların bisikletle seyir halinde olan desteklerinin, davalıların sürücüsü ve işleteni olan aracın çarpması sonucunda vefat ettiğini, kazanın oluşmasında davalı sürücünün, işletenin ve gerekli önlemler alınmadığından belediyenin kusuru bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davacı … ve … için 500,00’ er TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 25.000,00’er TL manevi tazminatın, diğer davacılar için ise 10.000,00`er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken; ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini arttırmıştır.

Davalı … vekili, yargı yolu nedeni ile davanın reddini savunmuştur.

Diğer davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak;davalı … açısından açılan davanın yargı yolu nedeni ile reddine, davacı … hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına, davacı … için 3.792,00 TL maddi 5.000,00 TL manevi, diğer davacılar için 3.000,00’er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …`den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm davalı … vekili ve davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosya içindeki bilgi ve belgeler ile mahkeme kararının dayandığı geciktirici nedenlere göre davacılar vekilinin 2 ve 3 nolu bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Yargılama sırasında davacı …`in öldüğü, mahkemece davacılar vekiline ölen davacı mirasçıları adına vekaletname sunulması için süre verildiği, bir kısım mirasçılar adına vekaletname sunulmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar gerekçeli kararda davacı mirasçılarına tebligat yapıldığı belirtilmiş ise de dosyanın incelenmesinde bu yönde tebligat parçasına rastlanmadığı anlaşıldığından 6100 sayılı HMK 55 vd maddeleri uyarınca vekaletnamesi bulunmayan ölen davacı mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılarak taraf teşkilinin sağlanarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken taraf teşkili tamamlanmadan yargılamanın sonuçlandırması doğru değildir.

3- Mahkemenin gerekçesinde dayandığı bilirkişi raporunda davacı …`in gerçek zararının 4.292,89 TL olduğu belirtildiği halde davacı … lehine 3.792,00 TL tazminata hükmedilmesi de doğru bulunmamıştır.

4-Davalı … Belediyesi yönünden yargı yolu nedeni ile davanın reddine karar verilmesine rağmen; bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi de doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 ve 3 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin, 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile verilen hükmün BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/1587 Karar : 2017/1573 Tarih : 6.04.2017

  • HMK 55. Madde

  • Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü

Dava, eser sözleşmesi uyarınca fazla ödenen iş bedelinin ve ayıplı işler nedeniyle uğranılan zararın davalı yüklenici ile idare görevlilerinden birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmış, mahkemece davalılar …, …, …, … ve … hakkında açılan davanın pasif husumet ehliyetlerinin olmadığından reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karar davacı vekili, davalı … ve … vekilleri, davalı … ile davalı …Mirasçıları …, …, …, … ve … tarafından temyiz edilmiştir.

Davalılardan …‘ın davanın devamı sırasında karar tarihinden önce 24.07.2014 tarihinde öldüğü, karardan sonra dosyaya intikal eden veraset ilamından anlaşılmaktadır.

Yargılama süresince tarafların dava ve taraf ehliyetine sahip bulunması dava şartıdır (HMK 114/1-d).

Gerçek kişiler hayatta olduğu sürece taraf ehliyetine sahiptir. Gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan istifade (hak) ehliyeti ölümle sona erer (TMK m.28/1). Bu nedenle ölmüş olan kişinin taraf ehliyeti yoktur. 1086 sayılı HUMK’nın 41. ve 6100 sayılı HMK’nın 55. maddesi gereğince “Taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar, mirası kabul veya reddetmemiş ise, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Ancak, hakim gecikmesinde sakınca bulunan hallerde talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” Bu hüküm mirasçıların malvarlığını etkileyen davalarda dikkate alınmalıdır.

Dava mamelek hukukundan doğan alacak davası olduğundan, ölenin mirasçılarını da ilgilendiren bir davadır. Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde ölen kişinin veya vekilinin davaya devam etmesi mümkün değildir. Ancak ölen kişinin mirasçıları tarafından davaya devam edilebilir.

O halde ölenin mirasçılarına karşı davaya devam edilmesi mümkün olduğundan davalı…‘ın mirasçılarına usulüne uygun olarak davetiye tebliğ edilip taraf teşkili sağlanarak, mirasçıların savunma ve delilleri toplanıp temyiz dilekçeleri ekinde sundukları mirası red ile ilgili karar ve belgeleri de incelenerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken, bundan zuhul olunması doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı … davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalılar …, … ve …‘e verilmesine, 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin de temyiz eden davalılar., … ve …‘den alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden davalılar …, …ve …‘ya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 06.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/33296 Karar : 2016/20678 Tarih : 22.11.2016

  • HMK 55. Madde

  • Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü

A) Davacı İsteminin Özeti:

Davacı, iş sözleşmesinin işverenini …`na şikayet etmesi nedeniyle işverenlerince haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ücret fazla çalışma, yıllık izin ve ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

B) Davalı Cevabının Özeti:

Davalılar, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte Davalı …`İN haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı … aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

D) Temyiz:

Kararı davalı …`in mirasçıları temyiz etmiştir.

E) Gerekçe:

Uyuşmazlık, yargılama sırasında ölen davalının mirasçılarının taraf ehliyetine sahip olup olmadıkları ve taraf teşkili sağlanıp sağlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

Yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları gereği usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır (HMK m.114/1-d). Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından (dava konusunun ölenin malvarlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda) davaya devam edilebilir. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, TMK.’nun 28/,I maddesi uyarınca ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu durumda mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu halde, ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburî dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.

6100 sayılı HMK.’nun 55. Maddesi uyarınca taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar mirası kabul veya reddetmemiş ise bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir”. Bu hüküm mirasçıların mal varlığını etkileyen davalarda dikkate alınmalıdır. Zira mirasçılara intikal etmeyen, tarafın ölümü ile konusuz kalan davalarda gerek bulunmamaktadır.

Somut olayda, davalı …`in 14.11.2015 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davalının mirasçıları davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmadan, yargılamaya devam edilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

F) Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı mirasçılarının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.11.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/12186 Karar : 2016/6799 Tarih : 17.11.2016

  • HMK 55. Madde

  • Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü

Davacı alacaklıların davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla başlatmış olduğu icra takibine davalı borçlunun yasal süresinde itiraz etmesi üzerine davacı alacaklılar icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması isteminde bulunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 18.154 TL üzerinden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi üzerine, karar davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

HMK.nın 55. maddesiyle, “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.

Olayımıza gelince; Yargılama sırasında 06.08.2014 tarihinde davacılardan …‘ın vefat ettiği nüfus kayıtlarından anlaşılmaktadır. Davacılar vekili davacılardan …` ın vefat ettiğini, bu davacının mirasçılarına tebligat yapılmasını istediği halde mahkemece HMK.nun 55. madde hükmüne göre davanın mirasçılara ihbarı, veraset ilamının ibrazı ile gerekirse kayyım tayini yoluna gidilerek yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yasal taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ve davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, davacı ve davalının sair temyiz itirazlarının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 17.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/9640 Karar : 2016/10793 Tarih : 28.06.2016

  • HMK 55. Madde

  • Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü

Dava, davalı … adına bildirilen çalışmaların davacıya ait olduğunun tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilâmında belirtilen gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalılardan Kurum vekili ve … tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

1)Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1` inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesidir.

Bu tür aidiyet ve tespit davalarında gerçeğin tam olarak saptanması için, işin kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde etraflıca araştırılması gereği ortadır. Vazgeçilemez ve devredilemez nitelikteki temel haklardan olan sosyal güvenlik hakkının yaşama geçirilmesine yönelik tespit ve aidiyet davalarının kamu düzenine ilişkin davalardan olduğu gözetilerek, davacının iddiasının gerçekliğinin resen araştırma ile saptanması gereklidir.

Eldeki dosyada, davacı 01.07.1988-31.08.1990 tarihleri arasında çalışmaların kendisine aidiyeti istemli açmış olduğu davada mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.

Mahkemece yapılacak iş, davalı …’e ait iptal-ipka işlemi yapılan sigorta sicil numarasında (…) geçen çalışmaların davacıya ait olduğunun iddia edilmesi nedeniyle çalışmaların geçtiği dönemdeki işyerlerine ilişkin dönem bordoları, işyerleri dosyası celbedilmeli, bu işyerlerindeki bordo tanıklarının beyanlarına başvurulmalı, beyanlar arasında çelişki oluşması halinde, bu çelişki giderilmeye çalışılmalı, işyerlerinden verilmiş işe giriş bildirgesi olup olmadığı araştırılmalı varsa işe giriş bildirgesindeki imzaların davacıya aidiyeti araştırılmalı gerekirse imza incelemesi yaptırılmalı, aynı çevrede faaliyet yürüten ve davacının çalışmasını bilebilecek durumda olan tarafsız nitelikte başka işverenler ve bordrolu çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, davacının talep konusu dönemde vizite kağıdı alıp almadığı araştırılarak bu belgelerde olabilecek imzalar, fotoğraflar incelenmeli, nüfus kayıtlarından hayatta olduğu anlaşılan …’lerin dava konusu hakkında bilgilerine başvurulmalı, vefat ettikleri anlaşılanlar yönünden de araştırma yapılmalı, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.

2)21.05.2014 günü açılan davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleridir.

6552 sayılı Kanunun 11.09.2014 günü yürürlüğe giren 64. maddesiyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7. maddesine eklenen 4. fıkrada, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kuruma re’sen ihbar edileceği, ihbar üzerine davaya davalı yanında fer’î müdahil olarak katılan Kurum`un, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiştir.

6552 sayılı Kanun ile ilgili olarak öncesinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan hükümet teklifinde, söz konusu düzenleme 54. madde olarak yer almış, izleyen 55. maddede “ 5521 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.” denildikten sonra “ 7`nci maddeye bu Kanunla eklenen dördüncü fıkra hükmü, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda da uygulanır.” hükmü Geçici 3. madde olarak öngörülmüş, ancak yasalaşma aşamasında anılan Geçici madde çıkarılıp 6552 sayılı Kanunda bu türden düzenlemeye yer verilmemiştir.

Diğer taraftan, 5521 sayılı Kanunun 15. maddesinde, bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Muhakemeleri Usûlü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği, 447/2. maddesinde, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı, 448. maddesinde, bu Kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanacağı açıklanmıştır.

Şu durumda, hizmet tespiti davalarında Kurumun feri müdahilliğine ilişkin hükmün geçmişe yürütüleceği yönündeki düzenlemenin kanun koyucu tarafından benimsenmemiş olması, ayrıca ve özellikle yukarıda değinilen 448. madde kapsamında, Kurum bakımından taraf oluşumu gerçekleştiğinden tamamlanmamış işlemden söz edilemeyeceğinin de belirgin bulunması karşısında 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkranın 11.09.2014 tarihinden önce açılan davalarda uygulanamayacağı açıktır. Dava tarihi itibariyle, 11.09.2014 gününden önce açılan davada davalı Kurumun fer’î müdahil olarak benimsenmesi olanağının olmamasına göre, davalı kurumun fer`î müdahil olarak kabulü, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

3)Dosya içerisinde yer alan davalı …’e çıkan gerekçeli karar tebliğinde davalının 20 gün önce vefat ettiği görülmektedir. Davalının yargılama aşamasında, davanın açılmasından sonra ancak karardan önce vefat ettiği anlaşılmaktadır.

6100 sayılı HMK’nun 55. maddesi uyarınca, “ Taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar mirası kabul veya reddetmemiş ise bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.”. Diğer taraftan, dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, TMK.’nun 28/1 maddesi uyarınca ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu durumda mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davaları, ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburî dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.

Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, Mahkemece, davacıya mirasçıların tespiti ile HMK’nın 124. maddesi gereğince davaya dâhil edilmeleri için süre verilmesi, davaya dâhil edilen mirasçıların gösterdiği deliller toplanmalı ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.

Mahkemece, açıklanan bu yönler üzerinde durulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O hâlde, davalılardan Kurum vekili ve …’in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/18268 Karar : 2016/8893 Tarih : 2.06.2016

  • HMK 55. Madde

  • Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü

Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili olan …‘ın Alzheimer hastası olduğunu ve kendisine vasi tayin edildiğini, davalı kızı … murise ait banka hesaplarında bulunan paraları çektirerek kullandığını, yine davacı …‘ya ait altınların oğlundan alınarak kullanıldığını, davacıya ait 22.600 TL’nin davalı …‘nın eşi diğer davalının emeklilik işinde kullanıldığını beyan ederek, şimdilik 50.000 TL`nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, “Davacının … hakkında açmış olduğu alacak davasının reddine; davacının davalılardan … hakkında açmış olduğu alacak davasının kabulüne; 50.000 TL alacağın dava tarihinden işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalı …`den tahsiliyle davacıya verilmesine karar verilmiş; sözkonusu karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmiş; Dairemizin 13.05.2014 tarih, … Karar sayılı ilamıyla;

“Davacının bankadan para çekme işlemini yaptığı tarih olan 2007 tarihi itibariyle, vasi tayinini gerektiren bir durumunun bulunmadığı görülmekle birlikte, bir yandan davacının uzun zamandır Alzheimerhastası olduğu iddiası, diğer taraftan da yabancı ülke yetkili makamı tarafından verilmiş bulunan 21.10 2009 tarihli raporda “2006 ya da 2007 yılından beri aslında, kesin olarak medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun olduğunun “belirtilmesi karşısında öncelikle … davacı …`nın bankadan para çekme tarihi itibariyle fiil ehliyetine haiz olup olmadığı hususunda rapor alınarak, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesis edildiği” gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davacı …`ın yargılama sürecinde ölmesi; davacı vekilinin davacı miraşçılarının da davaya devam etmeyecekleri yönündeki beyanı nazara alınarak konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; sözkonusu hüküm davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı …`ın 06.06.2015 tarihinde öldüğü celbolunan nüfus kaydı içeriğiyle sabittir.

Yargılama süresince tarafların, taraf ve dava ehliyetine sahip bulunmaları gereği usul hukukunun temel ilkelerindendir ve dava şartıdır (HMK m.114/1-d). Yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen kişinin veya kural olarak vekilinin davaya devam etmesi mümkün olmayıp, sadece bu kişinin mirasçıları tarafından (dava konusunun ölenin malvarlığına ilişkin olması ve dava sonunda verilecek hükmün olumlu veya olumsuz bir şekilde mirasçıların haklarını etkilemesi durumunda) davaya devam edilebilir. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, TMK.’nun 28/I maddesi uyarınca ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu durumda mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu halde, ölen tarafın mirasını reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburî dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.

6100 sayılı HMK.’nun 55.maddesi uyarınca taraflardan birinin ölümü halinde mirasçılar mirası kabul veya reddetmemiş ise bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir”. Bu hüküm mirasçıların mal varlığını etkileyen davalarda dikkate alınmalıdır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.

Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Hukukî dinlenilme hakkı, sadece belli bir yargılama için ya da yargılamanın belli bir aşaması için geçerli olan bir ilke değil, tüm yargılamalar için ve yargılamanın her aşamasında uyulması gereken bir ilkedir. Bu çerçevede gerek çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde gerekse bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukukî korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında, hatta hukukî uyuşmazlıklarla ilgili yargılama dışında ortaya çıkan çözüm yollarında, her bir yargılama, çözüm yolu ve uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde hukukî dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır.

Eldeki davaya konu somut olayda; Mahkemece dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilebilmesi için, uyuşmazlık konusu çekişmenin ortadan kalkması, başka bir anlatımla; her iki tarafında davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmamış olması gerekir. Davacının ölümü ile vekalet ilişkisi sona erer. Bu durumda vekilin davaya devam edilebilmesi için davacının mirasçıları tarafından kendisine vekaletname verilmesi gerekmektedir. Davacının ölümü ile mirasçıları arasında elbirliği mülkiyeti oluştuğundan aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakta olup, yargılamaya devam edilebilmesi için, dava dilekçesi ve duruşma gününün murisin tüm mirasçılarına yöntemince tebliğe edilerek, davacı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlandıktan sonra yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tüm mirasçılara ait (mirasçılardan … ve …`a ait) vekaletnamesi olmayan vekilin mirasçıların davayı takip etmeyeceklerine yönelik beyanları doğrultusunda mirasçılara tebligat çıkartmaksızın davaya devamla; davacının yargılama sürecinde öldüğü ve davacı vekilinin mirasçıların davayı takip etmeyeceklerine yönelik beyanları nazara alınarak; davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.

Hal böyle olunca mahkemece; davacının tüm mirasçılarına yöntemince tebliğ yapılarak dava hakkında bilgilendirilmeleri ve davayı takip edebilmelerine olanak tanınması ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlandıktan sonra yargılamaya devamla işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yanılgılı şekilde yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş , bu husus bozmayı gerektirmiştir.

Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine gerek görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince ( BOZULMASINA )ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas : 2016/7400 Karar : 2016/13378 Tarih : 5.05.2016

  • HMK 55. Madde

  • Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine bir adet bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, borçlunun 22.01.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği, mahkemece, borçlunun imza itirazının kabulüne karar verildiği görülmektedir.

6100 sayılı HMK’nun “dava sırasında taraflardan birinin ölümü” başlıklı 55. maddesinde; “Taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir. Bununla beraber hâkim, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme, mirasçıların malvarlığını etkileyen davalarda dikkate alınmalıdır. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, TMK`nun 28/1. madadesi gereğince ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu durmda miraşçılarıda ilgilendiren, mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu halde, ölen tarafın mirasının reddetmeyen mirasçılarının, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip etmeleri gerekir.

Somut olayda; borçlunun icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz itirazından sonra 24.01.2015 tarihinde öldüğü, 18.03.2014 tarihli celsede borçlunun öldüğünün bildirilmesi üzerine mirasçı …`ın vekaletname ibraz etmesi üzerine diğer miraşçıların davada yer almalarına imkan sağlanmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, mahkemece borçlunun diğer mirası reddetmeyen mecburi dava arkadaşı mirasçılarının davada yer almaları sağlanması veya miras şirketine temsilci atanması yoluna gidilerek davaya devam edilmesi gerekirken mirasçılardan …`ın verdiği vekaletname ile davaya devam edilip sonuçlandırılması doğru görülmemiştir.

SONUÇ:

Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ Esas : 2015/20572 Karar : 2015/24666 Tarih : 15.10.2015

  • HMK 55. Madde

  • Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü

Borçlular icra mahkemesine yaptığı başvuruda; satış ilanının kendilerine usulsüz tebliğ edildiğini satıştan tesadüfen haberdar olduklarını, vekile ayrıca tebligat yaplmadığını, süresinde satış istenmediğini ileri sürerek ihalenin feshini istemiş, mahkemece bozma ilamına uyularak, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda İİK.`nun 129/2. maddesi gereğince ihalenin feshine karar verildiği anlaşılmıştır.

Somut olayda, ihalenin feshi ile ilgili mahkemece verilen 10.07.2012 tarih, 2010/14 Esas ve 2012/15 Karar sayılı karar ile, sübut bulmayan davanın reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizce 09.05.2013 tarih ve 2013/10535 Esas 2013/17962 Karar sayılı ilamı ile, “Ihalenin fesihine ilişkin şikayet tarihi 04.06.2010`dur.

Dosyada bulunan nüfus kayıt örneğine göre, davacı borçlulardan M.. N.. Y.. 10.01.2012 tarihinde vefat etmiştir.

6100 sayılı HMK`nun 55. maddesinde “Taraflardan birinin ölümü halinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava ertelenir.

Bununla beraber hakim, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebilir.” denilmiştir.

O halde mahkemece HMK’nun 55.maddesi gereğince işlem yapılması gerekirken ölü kişi hakkında yargılamaya devam olunarak sonuca gidilmesi yasaya uygun değldir.” denilmek suretiyle bozulduğu, mahkemenin 2013/20 Esasına kaydedilen dosyada mahkemece bozma ilamına uyulduğu, dosyada mevcut veraset ilamına göre mirasçılardan A.. Y.. ile Y.. Y.. adına çıkan tebligatın bila tebliğ iade geldiği, N.. Y..’na tebligat çıkmadığı, A.. Y..`nun ise davayı takip ettiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda icra mahkemesince, şikayetçi borçlu Mehmet N.. Y…`nun yasal mirasçılarına usulüne uygun tebligat yapılıp taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esası incelenerek sonuca gidilmesi gerekirken, bozmaya uyulduğu halde gerekleri tam olarak yerine getirilmeden yargılamaya devam edilmesi doğru bulunmamıştır.

Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK`nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde ( İADESİNE ), oybirliğiyle karar verildi.


YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas: 2014/16164 Karar: 2016/1487 Tarih: 28.01.2016

  • HMK 55. Madde

  • Dava Sırasında Taraflardan Birinin Ölümü

Davacı E. M. vekili, vekil edeninin mirasen intikal eden … Sok. No:3 adresinde bulunan gecekonduda kardeşleri …, … ve ‘e ait hisseleri haricen satın aldığını, ancak kardeşi … …‘ın oğlu davalı F. M.’ın halen taşınmazda ikamet ettiğini açıklayarak, … tarihinden … tarihine kadar olan kira bedelinin … tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davaya konu taşınmazın davacı ve kardeşleri adına kayıtlı olduğunu, davacının kira ve ecrimisil talep etmesinin mümkün olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece; davacının … tarihli duruşmaya mazeretsiz gelmemesi sebebiyle işlemden kaldırılmasına karar verildiği, işlemden kaldırılmasına karar verildiği tarihten itibaren 150. maddesinde öngörülen 3 aylık süre içerisinde dava yenilenmediği gerekçeleriyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi üzerine hüküm; davacı E. M. mirasçıları N. K., T. M. ve G. M. tarafından temyiz edilmiştir.

Somut olayda; … tarihli tensip tutanağı davacıya dava dilekçesinde belirttiği mernis adresinde … tarihinde bizzat, cevap dilekçesi ise aynı adreste … tarihinde Tebligat Kanunu gereği tebliğ edilmiştir. Davacıya … tarihinde yapılacak ön inceleme duruşmasının bildirilmesine dair tebligat ise; … tarihinde tebligat üzerindeki adresin yetersiz olduğu, muhatabın tanınmadığı ve kaydı bulunmadığı belirtilerek iade edilmiştir. Mahkemece … tarihli ön inceleme duruşmasında, taraflara tebligatın yapıldığı, taraflarca takip edilmediği açıklanarak 150. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Dosya arasında mevcut bilgi ve belgelerden, davacı E. M.’ın … tarihinde öldüğü anlaşılmıştır. Davacıya daha önce aynı adreste tensip tutanağı bizzat tebliğ edildiği halde, ön inceleme duruşmasının bildirilmesine dair tebligatın, davacının ölmüş olduğu … tarihinden sonra, 04.10.2012 tarihinde, tanınmadığından ve kaydı bulunmadığından iade edildiği ve Mahkemece yeniden usulüne uygun tebligat yapılmadığı halde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. Bir an için davacıya ön inceleme duruşma gününün usule uygun şekilde tebliğ edildiği kabul edilse bile, 55. maddesinde, taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar dava erteleneceği, bununla beraber, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verilebileceği belirtilmiştir. Dava devam ederken taraflardan birisinin ölmesi halinde 28/1 maddesi uyarınca ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin … tarihinde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi ve ardından, süresi içerisinde yenilenmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Esasen, taraf teşkilinin sağlanması Anayasanın 90/ son maddesi delaletiyle AİHS’nin hükmü uyarınca adil yargılanma hakkının da bir gereğidir. Bu durumda ön inceleme duruşmasının tebliğinin yöntemine uygun olduğu söylenemez. Bunun sonucu olarak davacı E. M. mirasçılarının eldeki davada hukuki dinlenilme haklarını kullanamadıkları ortadadır.

Hal böyle olunca, usulüne uygun olarak ölen davacının mirasçılarına ön inceleme duruşmasının tebliğinin yapılması, taraf teşkili sağlandıktan sonra yanların gösterecekleri kanıtların toplanması ve hâsıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, usulsüz tebligat ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ : Davacı E. M. mirasçılarının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 Sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 28.01.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Tasarruf ilkesinin egemen olduğu bir davada, Mahkeme’nin taraflardan birinin ölümü üzerine mirasçılarını araştırmaya ve onlara kendiliğinden davayla ilgili tebligat yapma yükümlülüğü yoktur. Hakimin yükümlülüğü, 6100 Sayılı HMK’nun 55. maddesinde gösterilmiştir. Davacı 07.09.2012 tarihinde ölmüştür. 605/1 maddesi uyarınca üç aylık bekleme ve davayı erteleme süresi 07.12.2012 tarihinde dolmuştur. Mirasçıların 07.12.2012 tarihinden sonra üç aylık davayı yenileme süresi içinde davaya devam etme iradelerini içeren bir dilekçe vermedikleri, ancak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinden sonra verdikleri temyiz dilekçelerinde bu iradeyi açıkladıkları görülmektedir. Bu nedenle, Mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine dair hükmü sonucu itibari ile isabetli olup, hükmün onanmasına karar verilmesi gerektiğini düşünüyorum.


UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere avukatbd@gmail.com adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Paylaş
RSS